Fazıl Say | Portreler, “Fikret Otyam”
30 notes
·
View notes
FİKRET OTYAM
331 notes
·
View notes
Kimse sormadı, ne kadar yorgun olduğumu...
Herkes bende dinlenmek istedi.
- Gore Vidal - Tablo Fikret Otyam
10 notes
·
View notes
HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM / AHMED ARİF
Seni, anlatabilmek seni
İyi çocuklara, kahramanlara
Seni anlatabilmek seni
Namussuza, halden bilmeze
Kahpe yalana
Art arda kaç zemheri
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu
Dışarda gürül gürül akan bir dünya
Bir ben uyumadım
Kaç leylim bahar
Hasretinden prangalar eskittim
Saçlarına kan gülleri takayım
Bir o yana
Bir bu yana
Seni bağırabilsem seni
Dipsiz kuyulara
Akan yıldıza
Bir kibrit çöpüne varana
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne
Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin
Yitirmiş öpücükleri
Payı yok, apansız inen akşamlardan
Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene
Seni anlatabilsem seni
Yokluğun, cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini
TABLO: FİKRET OTYAM
5 notes
·
View notes
Mernuşun Türküsü
Tomurcuk patlarken dağıttığı ışığı
Tay büyürken dağıttığı ışığı
Gülü gül diye sevmeyi
Çok var dostum gibi özledim
Güz geldi geçti
Sarı yaprak kuru dal derlendi
Sırtını ağaca verdi bahçıvan
Oturdu kendine tütün sardı
İnce sular yatağını buldu
Gök duruldu
Ben güzü görmedim
Göğü görmedim
Dalı bahçıvanı görmedim
Sonuncu Roma da eskidi
Taşa kesti Mernuş, Tebernuş, Kıtmir
Oysa çıldırmanın çağıdır
Aç sımsıkı çektiğin perdeleri
Ölümlerle zulumlarla
Sarsma bedenimi öyle
Daldığım kan uykudan
Usul usul uyandır
Gülten Akın
Artist, by Fikret Otyam
13 notes
·
View notes
UNUTAMADIĞIM / AHMED ARİF
Açardın,
Yalnızlığımda
Mavi ve yeşil,
Açardın.
Tavşan kanı, kınalı – berrak.
Yenerdim acıları, kahpelikleri…
Gitmek,
Gözlerinde gitmek sürgüne.
Yatmak,
Gözlerinde yatmak zindanı
Gözlerin hani?
“To be or not to be” değil.
“Cogito ergo sum” hiç değil…
Asıl iş, anlamak kaçınılmaz’ı,
Durdurulmaz çığı
Sonsuz akımı.
İçmek,
Gözlerinde içmek ayışığını.
Varmak,
Gözlerinde varmak can tılsımına.
Gözlerin hani?
Canımın gizlisinde bir cân idin ki
Kan değil sevdamız akardı geceye,
Sıktıkça cellâd,
Kemendi…
Duymak,
Gözlerinde duymak üç – ağaçları
Susmak,
Gözlerinde susmak,
Ustura gibi…
Gözlerin hani?
TABLO: FİKRET OTYAM
3 notes
·
View notes
Muratpaşa'da müzik sokakta
https://pazaryerigundem.com/haber/172303/muratpasada-muzik-sokakta/
Muratpaşa'da müzik sokakta
Antalya’da Muratpaşa Belediyesi’yle her telden müzik, kentin parklarına çıkıyor. 27 Temmuz’a kadar devam edecek ‘Müzik Sokakta’ konserleriyle cuma ve cumartesi akşamları kent sakinleri keyifli bir gün batımı yaşayacak.
ANTALYA (İGFA) – Muratpaşa Belediyesi, kentin müzisyenlerini kentin dört bir tarafındaki parklarda kent sakinleriyle buluşturduğu Müzik Sokakta konserlerine yeniden başladı. Pandemi döneminde müzisyenlere destek olmak için ilk kez 2021’de uygulanan projenin ikinci ayağında 27 Temmuz’a kadar Ziya Gökalp Kent, Prof. Dr. Erdal İnönü Kent, Yalım, Fikret Otyam, Aşık Veysel, Adile Naşit ve Şirinler gibi kent parklarında Antalya’nın tanınmış isimleri sahne alacak.
Müzik Sokakta’nın ilk konserleri geçen hafta Ziya Gökalp, Yalım ve Bayındır parklarda gerçekleşirken konserler bu hafta cuma günü Prof. Dr. Erdal İnönü Kent Park, cumartesi ise Yalım Park ve Yenigün Mahallesi’nde Şehitler Parkı’nda düzenlenecek. Konserler 18.00’de başlayacak. Erdal İnönü Kent Parkı’nda Onur Nugay, Yalım Park’ta Çağlar Özaydın, Şehitler Parkı’nda Füsun Sovuksu sahne alacak.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
by fikret otyam
7 notes
·
View notes
Harran'da bale / Beritan aşireti
16 notes
·
View notes
Hakka yürüdüğünü biliyorum, yani göçtüğünü! İçimde bir duyu var yine de, bir gün kucağında mor kadife torbalı telli Kur’an'ıyla çıkıp geliverecek!.. Bu duyu, »ölmezliğin« simgesidir. Nasıl olsun ki, arşivimde ta 1963'den Hakka yürüdüğünden bir yıl öncesine kadar çalıp söylediği derlemelerim var; art arda saatler saatler süren! Ölmezliği bu!
Fikret Otyam’ın çok sevdiği dostu Feyzullah Çınar’ın ardından söyledikleri.
3 notes
·
View notes
25K notes
·
View notes
Hüzünlü ve Kadınlı Gazel
Kadına, hüzne ve gazele başladım on dört yaşımda
Ben ölürsem arkadaşlar utansın
Bana saçlarım öğretildi, alnım nakışlandı
Göğsüm ve ince yerlerim örgütlendi, büyüdüm birden nasılsa
Bir kayın oldum da ormanımı bekledi
Esmer ve ince bilekli bir tay gibi bağlıydı kapımda
Sonra ben trenler atladım ve buralara geldim
Uzaklarımda ağladılar, seslerini, nefeslerini duydum
Deliyoruz bir zeytin olduğum günlerimi anımsarım
Kuyumdan sular çektiler ve aşladılar beni, hazırladılar sana
Bana kavun tadı getirenler oldu, baharat ve kahve taşıdılar
Şimdi bana düşen kadınlarımı yüceltmektir ancak
Hüzünlerim benim dünyaya selâmlarım olsun
Şiirlerim günler ve geceler dolusu kadınlara okunsun
Her kadının göğsünde çiçekleri açmalıdır
Menekşeyi, gülü, şebboyu, çiğdemi salık veririm ve lavanta kokusu
Bu söz burada burada bitse de Ergin’in gönlü uzayıp gidecekti
Ben ölürsem arkadaşlar utansın ve gömmesinler bu şiiri
Ergin Günçe, Benim Aklım Bir Delidir Sana Armağanım s.12-13 ‘Hüzünlü ve Kadınlı Gazel’
Resimler: Fikret OTYAM.
54 notes
·
View notes
Fikret Otyam, Orhan Kemal & Ahmed Arif anısına
93 notes
·
View notes
'Ben Alevileri, Bektaşileri çok sevdim. Sünniyim ama Alevilerden, Bektaşilerden aldığım birçok ödül var. ' ... ''Çocukluğumda Aksaray’da pazar çarşamba günleri kurulurdu. Eczanemizin önünde. Bir meydan var. Meydana köylüler gelir. Ne satıyorsa; yağdı, yumurtaydı, peynirdi falan… Biz tereyağı çocuğuyuz. Sahtekarlık yoktu o zaman. Mis gibi tereyağlar. Babam “Git bir cingil yağ al” dedi. Cingil şöyle bir bakır kap. Gittim bir adam orada, pos bıyıklı, sigaradan yanmış bıyığı. Üstü başı yırtık ama önündeki yağın üzerindeki bez koladan çıkmış gibi. Tam parayı verirken 60 kuruş mu, 55 kuruş mu, oradan bir kol yapıştı “Yürü git” dedi. Bir baktım müezzin İbrahim Efendi Amca, nur içinde yatsın. “Ulan dedi bunlar Alevi, bunlar Kızılbaş. Bunların kestiği yenmez, mekruhtur” dedi. Hiç kulağımdan gitmiyor. Bugün 88 yaşındayım, bu anlattığım hikaye 7 yaşındayken. Gittik başka yerden yağ aldık, eczaneye geldik. Babama da şikayet etti “Kızılbaşlardan yağ alıyordu, önledim” dedi. Şurama işledi bu benim. Ne demek mekruh, ne demek Kızılbaş? Ne demek Alevi? Neden yenmez? Zamanla öğrendim ki bunlar Yavuz Sultan Selim’in kılıcından kaçan, Hasan Dağı’na sığınan Aleviler. Bunlara merak saldım ben. 1953’te mezun olunca dedim ya gazete için gittim diye, işte kendimi Alevi köylerinde buldum. 20 yıl sonra peşine düştüm yani. Zaten o arada da Alevilikle ilgilendim, hep kitap okudum.''
71 notes
·
View notes