TV'de Bu Akşam (29 Haziran 2020 Pazartesi - Prime-Time Yayın Akışı)
TV’de Bu Akşam (29 Haziran 2020 Pazartesi – Prime-Time Yayın Akışı)
Ana akım televizyon kanallarının (TRT 1, Star, SHOW, atv, Kanal D, FOX, TV8) günlük prime-time yayın akışlarını bu başlığımızda bulabilirsiniz.
TRT 1
20:00 Yerli Dizi / Yedi Numara (Tekrar)
22:30 Tarihin Arka Odası (Yeni)
02:00 52 Hafta
Star
20:00 Yabancı Sinema / Mission Impossible: Ghost Protocol – Görevimiz Tehlike 4
22:45 Yerli Sinema / Selfi (TV’de İlk Kez)
00:30 Yabancı Sinema / Miss…
Olayları bizzat yaşayan, gören, idrak etmeye çalışmış insanları gösteren, onların yaşadıklarını bizzat kendi ağızlarından dinlediğim belgeseli aşağıya bıraktım… İzlemenizi temenni ederim…
Nükleer yıkımın acısını bizzat yaşayanlardan biri de Hiroshima Communications Hastanesi'nin yöneticiliğini yapan Dr. Michihiko Hachiya'ydı. Hachiya, hastanenin hemen yakınında ve patlamanın merkezine de 1,5 km uzaklıkta yaşıyordu. 1955'te yayınlanan günlüğüne (Hiroshima Diary ), Atom Çağı'nın başladığını şu satırlarla aktarıyordu:
"Saat daha erkendi; sabah olmak üzereydi, hava ılık ve güzeldi. Titreyen yapraklar, bulutsuz bir gökyüzünden yansıyan güneş, güneye açılan kapımdan etrafı izledikçe bahçemdeki gölgelerle tatlı bir tezatlık oluşturuyordu. Üzerimde sadece bir atlet ve iç çamaşırım vardı. Oturma odasında, yorgunluktan bitmiş bir halde yere uzanmıştım, hastanedeki nöbetimde uykusuz bir gece geçirmiştim.
Birden, güçlü bir ışıkla irkildim, sonra bir tane daha. Bazen insanlar küçük şeyleri daha iyi hatırlar. Hâlâ çok canlı bir şekilde bahçemdeki taş fenerin gözleri kör edercesine yandığını ve bu ışığa bir magnezyum patlamasının mı yoksa tramvayın elektrik hatlarında çıkan kıvılcımların mı sebep olduğu konusunda şüpheye düştüğümü hatırlıyorum.
Bahçedeki gölgeler kayboldu. Bir dakika öncesine göre görünen manzara daha parlaktı ve gökyüzü şimdi kapkara olmuştu. Havada dönen toz bulutunun içerisinde evimi köşelerden destekleyen tahtalardan birinin uçuştuğunu fark ettim. Çılgınca olduğum yerde dönüyordum ve derken tavan tamamıyla çöktü. İçgüdüsel olarak kaçmaya çalıştım; ancak molozlar ve tavandan düşen keresteler yolu tıkamıştı. Önümdekileri dikkatli bir şekilde temizleyerek bahçeye çıktım. Kendimi çok zayıf hissediyordum ve biraz güç toplamak için durdum. Beni şaşırtan şey ise tamamen çıplak olduğumu fark etmem oldu. Ne kadar garip! iç çamaşırlarım nereye gitmişti?
Vücudumun sağ tarafı tamamen kesiklerle doluydu ve kanıyordu. Uyluğumda oluşan yaranın içinde büyük bir kıymık parçası duruyordu ve ağzımda sıcak bir şeylerin aktığını hissediyordum. Çenem parçalanmıştı; yavaşça kontrol ettim. Alt dudağım ardına kadar açık vaziyette duruyordu. Enseme ise oldukça büyük bir cam parçası saplanmıştı ve ben hiç acele etmeden onu dışarı çıkardım. Üzerimdeki şaşkınlığı ve şoku atlatınca da ensemi ve kana bulanmış olan elimi tekrar inceledim.
Birden bir telaşa kapıldım ve eşim için bağırmaya başladım: ‘Ya eko-san! Ya eko-san! Nerdesin? ’ Birden kan fışkırmaya başladı. Yoksa şah damarım mı kesilmişti? Ölümcül bir kanama mıydı? Korkuyla ve akılsızca kendisine yeniden seslendim: 'Beş yüz tonluk bir bomba patladı. Ya eko-san! Nerdesin? Beş yüz tonluk bir bomba düştü!’
Ya eko-san, korkmuş ve benzi atmış, elbiseleri parçalanmış ve kanlanmış bir şekilde kalıntılar arasında gözüktü. Dirseğini tutuyordu. Onu görünce güvenim yerine geldi. Kendi paniğim yatışmıştı, bu sefer onu sakinleştirmeye çalıştım. Tam anlamıyla bir kâbustu…
Dr. Hachiya ve eşi caddeye çıktılar. Çevredeki tüm evler yıkılmıştı.
“Yürümeye başladık; ancak 20-30 adım sonra durmak zorunda kaldım. Nefesim kesilmeye başladı, kalbim hızla çarpıyordu ve dizlerim artık tutmaz hâle gelmişti. Dayanılmaz bir şekilde susamıştım ve Ya eko-san biraz su bulması için yalvarıyordum. Fakat etrafta hiç su yoktu. Bir süre sonra gücüm tekrar yerine geldi ve devam edebilecek halim kalmamıştı. Hâlâ çıplaktım ve utanma hissinin zerresi olmamasına rağmen, içinde bulunduğum durumdan rahatsız oldum. Köşeyi dönerken orada bekleyen bir askere rastladık. Askerin omuzlarında bir havlu vardı ve çıplak bedenimi örtmek için havluyu istedim. Bir süre sonra havluyu kaybettim.
Bu kez Ya eko-san önlüğünü çıkarıp belime sardı… Gücüm, hatta yaşama isteğim tamamen tükendiği için en az benim kadar kötü yaralanmış olan karıma, yola bensiz devam etmesini söyledim.
Buna itiraz etti ama başka da seçenek yoktu. Gidip bana yardım etmesi için birilerini bulması gerekiyordu. Ya eko-san bir an yüzüme baktı ve tek söz bile söylemeden geri dönerek hastaneye doğru koşmaya başladı. Hava artık oldukça karanlıktı ve eşimin gidişiyle içimi korkunç bir yalnızlık hissi kapladı…
Çevremdeki tüm insanlar gölge şeklindeydi; bazıları yürüyen hayaletlere benziyordu. Bazıları ise acı içinde, bir korkuluk gibi yürüyorlardı; kollarını vücutlarına değmeyecek şekilde kaldırmışlardı ve dirseklerinden aşağısı ile elleri sallanıyordu. İlk başta bu kişiler beni şaşırttı ancak daha sonra bir anda bu kişilerin yanmış olabileceğini ve yanık yerlerine temas etmemek için kollarını o vaziyette tutuyor olabileceklerini fark ettim.
Çıplak bebeğini taşıyan çıplak bir anne ilişti gözüme. Gözlerimi ovuşturdum. İkisi de banyodan yeni çıkmış olmalı diye düşündüm. Ama o sırada başka bir çıplak adam daha gördüm ve anladım ki; benim üzerimdekileri ne parçaladıysa, aynı şeyi onlara da yapmıştı.
Hepimiz çıplaktık! Yanımda, yüzünden çok acı çektiği belli olan yaşlı bir kadın uzanıyordu; ancak hiç ses çıkarmıyordu. Aslında, görebildiğim kadarıyla herkes için ortak olan tek bir şey vardı: Sessizlik. Yapabilen herkes hastaneye doğru gidiyordu. Gücüm biraz olsun yerine gelince bu kederli alaya ben de katıldım ve sonunda iletişim Bürosu'nun geçidine ulaştım…”
Ali Çimen, Tarihi Değiştiren Olaylar
Olayları daha iyi anlayabilmeniz açısından bir belgesel:
Dün dükkanın önünde okurken bu kitabı, bir teyze geldi oturdu karşıma; adı Yeter. Tekel’den emekli, 73 yaşında.
Babası okutmamış, “ilkokulu bile bitiremedim” dedi üzülerek...
Manukyan’ın vergi rekortmeni olduğu günlerde, Ankara’ya yürümek istemiş. “Kadın eti satarak köşeyi dönen birisinin ödüllendirilmesi çok ağırıma gitmişti kızım. Diğer kadın arkadaşları da yanıma katmak istedim. Ama bazıları, ‘biz Manukyan falan tanımazken, bu nereden biliyor? Demek O da oradan çıkmış ki, tanıyor’ diyerek hakkımda söylenti çıkarmışlar. Kavga kıyamet, attılar beni patronun önüne.” dedi...
Fabrikanın duvarları sarmaşıktan görünmezmiş. “Bu bina roma imparatorluğundaki arenalar gibi müdürüm” demiş. “O meydanlarda; ‘yaşamak için biriniz ölecek, ötekine ise öldürmesinin karşılığında yaşaması lütfedilecek’ denirdi. Durum hâlâ çok da farklı değil...”
Yeter Teyze’yi dinlerken küçüldüm, ufacık kaldım karşısında. Nasıl bilge...
Erdoğan’ın fotoğraflarını çektiği için çokça kızmıştık Ara Güler’e. En azından ben, sanki tüm hayatı boyunca muhalif bir tutum içinde olmuş da şimdi buna ihanet etmiş gibi hissetmiştim. Oysa zaten hiçbir zaman öyle olmamış.
Menderes’e yaranmak isteyen patronları, her baraj, köprü açılışında falan “git fotoğraf çek” demiş, gitmiş...
6-7 Eylül olaylarında, bir dükkanın üst katından piyanoyu sokağa atmak isterken yağmacılar, “Dur!” demiş, “makinam hazır değil. şimdi istersen at”...
Sultanahmet’te gerçekleşen bir infazdan iyi görüntü alamıyor diye, ipin ucunda sallanan adamı kendi yönüne doğru çevirmiş ki, önündeki kanun numarasının yaftası görünsün...
1957’deki büyük tren faciasında, kompartmanlardan birinde ölü bir adam görmüş. Bir de imdat freni. Kafasındaki kompozisyona uysun diye, cenazeyi yerinden oynatmış, frene eli yaklaştıracak ki “imajinasyon” tam olsun...
Yani olağanüstü bir “iş” insanıymış Ara Güler. Leica Master seçilmesi falan boşuna değil. Ama işte...
Nezih Tavlaş harika bir kitap hazırlamış. Arka planda olan bitenle ilgili, yurttan/dünyadan isimlerle, hikayelerle dolu. Ama hani çok da anlam yüklememeli öyle herkese. Bazısı insan, bazısı “insan” insan. Yeter Teyze gibi...
(27.06.2019)
Foto Muhabiri Ara Güler’in Hayat Hikâyesi - Nezih Tavlaş
YKY - 2009
Gönüllü olarak evlerimize kapandığımız ve küçük mutluluklara her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde, biz oturduk Youtube’daki 6 farklı resmi kanalda bulunan yaklaşık 70 Kemal Sunal filmini, yayıncı şirketine ve tarih sırasına göre dizip, yanlarına da izlenme sayısı ve linklerini koyduk; isteyenler tıklayıp izleyebilsin ve gündemden bir nebze de olsa başını kaldırabilsin diye…
1) Arzu Film: –Salak Milyoner (1974, 3m) –Köyden İndim Şehire (1974, 11m) –Salako (1974, 7m) –Süt Kardeşler (1976, 12m) –Hababam Sınıfı (1975, 15m) –Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı (1975, 9m) –Hababam Sınıfı Uyanıyor (1976, 19m) –Tosun Paşa (1976, 13m) –Hababam Sınıfı Tatilde (1977, 18m) –Şaban Oğlu Şaban (1977, 28m) –Hababam Sınıfı 9 Doğuruyor (1978, 5m) –Çöpçüler Kralı (1978, 12m) –Kibar Feyzo (1978, 11m) –Hababam Sınıfı Güle Güle (1981, 4,4m)
6) Şeref Film: –Kapıcılar Kralı (1976, 3,5m) –Köşeyi Dönen Adam (1978, 1,8m) –Yoksul (1986, 4,7m) –Düttürü Dünya (1988, 500b)
Yok ben alışveriş yaparak gündemden uzaklaşmayı tercih ediyorum diyenler içinse günün güzel fikirleri aşağıda sıralanıyor…
Günün İlham Veren Fikirleri:
Bugün Başka Neler Kazansak?
1) Durduk Yerde Porsche Kazansak Fena mı Olur?
Petlas, çekilişle bir şanslı kişiye Porsche 718 Cayman otomobil kazandıracak. Çekilişe katılmak için, Petlas ve Starmaxx bayilerinden 500 TL ve katlarında lastik alımı karşılığı verilecek şifreyi internet üzerinden girmeniz yeterli. Son katılım tarihi: 30 Haziran 2020. Detaylar için: http://cekilis.petlas.com.tr/
2) Dyson V8 Mutlak Kablosuz Elektrikli Süpürge Kazanıyoruz:
MediaMarkt, 1 şanslı kişiye “Dyson V8 Mutlak Kablosuz Elektrikli Süpürge” hediye ediyor. Instagram üzerindeki bu yarışmaya katılmak için, yarışma postunun altına yorumlarınızı yazın ve kazanma şansı yakalayın. Son katılım tarihi: 31 Mart 2020. Detaylar için: www.instagram.com/p/B-HswqVpvxQ/
3) Evde Güzel Kahvaltılar için Granit Kaplama Omlet Seti Kazanalım:
ÇiçekSepeti, 1 şanslı kişiye “Passion Granit Kaplama Omlet Seti” hediye ediyor. Instagram üzerinden düzenlenen bu yarışmaya katılmak için, @ciceksepeti hesabını takip edin, yarışma postunu beğenin ve arkadaşlarınızı yoruma etiketleyin. Çekiliş sonucu: 27 Mart Cuma günü açıklanacak. Detaylar için: www.instagram.com/p/B-JqP0UnQkT/
4) Orta Öğretim Öğrencileri İçin “Evde Kodluyorum” Yarışması:
Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Fen, Sosyal Bilimler ve Anadolu liselerinde öğrenim görmekte olan öğrenciler arasında “Evde Kodluyorum” adlı tasarım ve kodlama yarışması düzenleniyor. Ödüller: Yarışmaya katılan tüm öğrencilere katılım belgesi; birinci, ikinci ve üçüncü olanlara veya takım üyelerine e-kitap okuyucu cihazları; dördüncü ve beşinci olan öğrencilere mansiyon ödülü. Son katılım tarihi: 20 Nisan 2020. Detaylar için: http://ogmprojeler.meb.gov.tr
5 ve 6) Evde Sıkılan Öğrenciler İçin 2 Ödüllü Yarışma Daha:
Milli Eğitim Bakanlığı evde geçen süre boyunca öğrencilerin üretkenliğini arttırmak amacıyla 2 güzel yarışma daha düzenliyor. Siz katılmazsanız bile belki genç kardeşlerimizle bu bilgiyi paylaşırsınız diye iletiyoruz: Biri “Kitap Okuma ve Eleştirel Bakış” Yarışması. Detayları ŞURADA. Diğeri ise “Çevreyi Korumaya Evden Başlıyoruz” Video Yarışması. Detayları ŞURADA.
Sevgiyle Kalın… Ayrıca “ Kendi Sağlığınız ve Toplum Sağlığı İçin Mümkün Olduğunca #EvdeKalın “…
(Not: Yukarıdaki yazı Avantajix kullanıcılarına 26.03.2020 tarihinde gönderilmiş olan e-bültenin bir kopyasıdır. Siz bu yazıyı okuduğunuzda kampanyalar güncelliğini yitirmiş olabilir. En güncel detaylara şu an www.avantajix.com adresinden ulaşılabilir. Keyifli okumalar dileriz.)
Türk edebiyat dünyasının ve Türk dizilerinin Kınalıada'da yaşayan 78 yaşındaki usta ismi Umur Bugay hayatını kaybetti.
Birçok başarılı işe imza atan Bugay, 1975 yılında çekilen Hababam Sınıfı filminin senaryosunu da kaleme aldı. Bugay, bir döneme damga vuran 'Bizimkiler' adlı televizyon dizisine de imza atmıştı.
UMUR BUGAY HAKKINDA
Umur Bugay, 1941 yılında Ankara'da doğdu. 1959 yılında Haydarpaşa Lisesinden mezun olan Bugay 1964 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümünü bitirdi.
1962 yılında sanat hayatına Arena Tiyatrosu'nda başladı. 1972 yılına kadar Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatrosu, Halk Oyuncuları, Dostlar Tiyatrosu'nda, oyuncu, yönetmen, dramaturg olarak görev yaptı.
1972 yılında tiyatro oyun yazarlığına başladı. Yazdığı oyunların çoğu Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nda sahneye kondu. "Haneler", "Reklâmlar", "Taşıtlar" bunlara örnektir. 1975 yılından sonra, mizah ağırlıklı öyküleri çeşitli gazete ve dergilerde yayınlandı.
1974 yılında Atıf Yılmaz ile yazdığı bir çingenenin yaşamını konu alan "Cemil" adlı senaryosunu Yılmaz Güney film yaptı. 1988 yılında yazmaya başladığı "Bizimkiler" adlı televizyon dizisinin TRT'de gösterilmesiyle üne kavuştu. 1974 yılından sonra, yine Atıf Yılmaz'ın yönettiği, "Hasip ile Nasip", "Deli Yusuf", "İşte Hayat", adlı filmlerin senaryolarını yazdı. Ertem Eğilmez'in, Rıfat Ilgaz'ın, "Hababam Sınıfı" adlı kitabından sinemaya uyarladığı filmlerin senaryosunun ilki de onundur.
1977 yılından günümüze, Zeki Ökten ile yönetmen, senarist işbirliği içinde olan Umur Bugay, "Kapıcılar Kralı", "Çöpçüler Kralı", "Pisi Pisi", "Yoksul", "Davacı" ve "Düttürü Dünya" adlı senaryoları yazdı. Aynı yıllarda, Memduh Ün'ün yönettiği, "Postacı", Zeki Alasya'nın yönettiği, "Aslan Bacanak" adlı filmlerin senaryolarını da yazdı.
Ödülleri :
1970 - Pir Sultan Abdal (oyun) - DİSK "En İyi Yönetmen", 1976 - İşte Hayat (senaryo), Antalya Film Şenliği, "En İyi Özgün Senaryo" ödülü, 1978 - Çöpçüler Kralı (senaryo) Antalya Film Şenliği "En İyi Özgün Senaryo" ödülü
Senaryoları :
2007 - Sünnet Davası (TV Filmi) , 2006 - Rating Kasabası (TV Filmi) , 2004 - Zor Adam (TV Filmi) ,2004 - Büyük Umutlar (TV Dizisi) ,2003 - Hayat A.Ş. (TV Dizisi) ,2002 - Rus Gelin (Sinema Filmi) , 2001 - Koltuk Sevdası (TV Dizisi) , 1999 - Duruşma (Sinema Filmi) ,1997 - Komşu Komşu (TV Dizisi) , 1995 - Oğlum Adam Olacak (TV Dizisi) ,1993 - Yazlıkçılar (TV Dizisi) , 1993 - Saygılar Bizden (TV Dizisi) 1989 - 1997 - Bizimkiler (TV Dizisi) ,1988 - Düttürü Dünya (Sinema Filmi) ,1986 - Yoksul (Sinema Filmi) ,1986 - Namus Düşmanı (Sinema Filmi) ,1986 - Davacı (Sinema Filmi) 1984 - Postacı (Sinema Filmi) ,1978 - Köşeyi Dönen Adam (Sinema Filmi) 1977 - Çöpçüler Kralı (Sinema Filmi) 1977 - Aslan Bacanak (Sinema Filmi) 1976 - Tuzak (Sinema Filmi) 1976 - Kapıcılar Kralı (Sinema Filmi) 1976 - Hasip İle Nasip (Sinema Filmi) 1975 - İşte Hayat (Sinema Filmi) 1975 - Çirkef (Sinema Filmi) 1975 - Pisi Pisi (Sinema Filmi) 1975 - Hababam Sınıfı (Sinema Filmi) 1975 - Deli Yusuf (Sinema Filmi) 1974 - Cemil
Read the full article
Rahmetli Kemal Sunal'ın , yönetmenliğini Atıf Yılmaz'ın yaptığı "Köşeyi Dönen Adam" filminin sonu. Bu son 80 ihtilali sonrası kasetlerden, bantlardan çıkarıldı. Günümüzde bir çok insanın bilmediği, görmediği sahneler... https://www.instagram.com/p/Bw6I-40DX6mJ3g5YBtetgWwvqvWxF-YV2RvEJg0/?igshid=2txga3epjxy8
Kemal Sunal'ın 43 yıl önceki sözleri yürek dağladı
Dünya sinemasında en komik yüz, Fernandel’inki miydi? Kuşkusuz ikincisi de Kemal Sunal’ınkidir… Gösteri sanatları için bu denli elverişli bir mask, yalnız oyuncuya oyun olanağı sağlamakla kalmaz, seyirci ile arasındaki sempati bağını da kolayca kuruverir. Diğer ünlü komedyenler, örneğin Jerry Lewis’ler, Norman Wisdam’lar, Luis de Funes’ler ve Peter Sellers’lar mimiklerini kullandıkları anda güldürürler seyirciyi… Bu Şarlo’da da böyledir, Lorel’le Hardi’de de.
Oysa Fernandel ile Kemal Sunal tanrı vergisi yüzlerine çok az mimik katarak, karşılarındaki kişileri kahkahadan kırıp geçirebilirler. İşte Türk sinemasının Fernandel’i de bu doğal mirası kullanıyor… Önce tiyatro, ardından sinema ve afişlerin baş köşesine oturtulan Kemal Sunal adı…
Kemal Sunal, Devekuşu Kabare Tiyatrosu kadrosunda bulunduğu dönemde, Oya Alasya ile Bu Şehri Stanbul ki adlı oyunda…Fransızcadan Türkçeye ithal edilen ve sözlük anlamı «genç» olan jön kelimesi, Yeşilçam’da yakışıklı kişiler için kullanılır. Oysa bir filmin başrolünde oynayan erkek oyuncuları tanımlamak için ödünç alınmıştır. İşte bu terminolojik yanlıştan yararlanıp, kelimenin doğru anlamını vere Sunal, «Ben de jönüm» diyor…
– «Başrollerde oynadığıma göre yadırganacak bir şey yok bunda…»
Sonra söz gülmeye, güldürmeye geliyor. Çok bilinen palyaço fıkrasını burada tekrarlamayalım. Ama Sunal da özel yaşamında bol bol gülen bir kişi değil. Hatta şaşıracaksınız belki ama, çok sık ağlıyormuş.
Neden mi? Onu ünlü komedyenden dinleyelim:
– «Duygulu ve hassas bir insanımdır. Başkalarının üzerinde bile durmayacağı olaylar, beni cok etkileyebilir. Bir çocuğun ağlamasına ya da bir kedinin açlığına, kısaca tüm canlıların çaresizliğine, umutsuzluğuna onlardan fazla üzülürüm. Doğal olan da bu… İnsanları güldürmek için, acılarına da ağlayabilmek gerek»
(Ses Dergisi – 24 Ocak 1976)
KEMAL SUNAL KİMDİR
Kemal Sunal 10 Kasım 1944 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi.
Amatör oyunculuğa, Vefa Lisesi’nde okuduğu dönemde ‘Zoraki Tabip’ rolüyle başlayan Sunal, çeşitli tiyatrolarda profesyonel olarak oynamaya başladıktan sonra önemli isimlerin dikkatini çekmeyi başardı.
Bu dönemde Ertem Eğilmez’in de dikkatini çekmeyi başarmış olan Sunal, onun vesilesiyle sinemaya yöneldi. Rol aldığı ilk sinema filmi ise 1972 senesinde oynadığı ‘Tatlı Dillim’ oldu.
Özellikle komedi türünde birçok filmde rol alan Kemal Sunal’ın ülke genelinde tanınmasını sağlayan projesi ise ‘Hababam Sınıfı’ serisinde oynadığı ‘İnek Şaban’ karakteri oldu.
Sunal, 3 Temmuz 2000 tarihinde ‘Balalayka’ filminin çekimleri için Trabzon’a gitmek üzere bindiği uçakta kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Zincirlikuyu Mezarlığı’nda medfundur.
Filmografi
Senaryo :
1985 – Sosyete Şaban (Sinema Filmi)
1983 – Çarıklı Milyoner (Sinema Filmi)
Yapımcı :
1997 – Şaban ile Şirin (TV Dizisi)
1979 – Dokunmayın Şabanıma (Sinema Filmi)
1978 – İnek Şaban (Sinema Filmi)
1978 – Yüz Numaralı Adam (Sinema Filmi)
Oyuncu :
1999 – Propaganda (Mehdi) (Sinema Filmi)
1997 – Şaban ile Şirin (Şaban) (TV Dizisi)
1996 – Aynalar (Kendisi) (TV Dizisi)
1994 – Bay Kamber (Bay Kamber) (TV Dizisi) (13 Bölüm)
etiketler: köşeyi dönen adam filminde ali şen gavur hacı bıçak bilemek. çizgili pijama,ali şen,ali şen gifleri, ali sen gif, ali şen gif, yeşilçam gifleri, köşeyi dönen adam gif, köşeyi dönen adam 1978, köşeyi dönen adam film, mister dörnal tehlikede, hacı misteri kesecek mi, bıçak bilemek, misterr 4nal, mister'i harcayacaklar matmazel, bıçak, bıçak keskinletmek, keskin bıçak, pijama, ali şen pijamayla, hacı, mutfak, rende, panjurr.blogspot.com, eşek kesmek. amerikan misteri.
New Post has been published on https://www.haberci90.com/kemal-sunal-8646h.html
KEMAL SUNAL
1944 yılında İstanbul’da doğdu. Vefa Lisesi’nden mezun oldu. Sanat hayatı, “Zoraki Tabip” adlı tiyatro oyunuyla başladı. 1 yıl kadar Kenterler Tiyatrosu’nda çalıştıktan sonra Devekuşu Kabare Tiyatrosu’nda görev aldı. 1973 yılında Ertem Eğilmez’in yönettiği bir filmle sinemaya adımını attı ve kalabalık kadrolu filmlerde rol almaya başladı.
Türk sinemasında başta İnek Şaban tiplemesi olmak üzere canlandırdığı pek çok tiple sevenlerinin kalbinde taht kuran Kemal Sunal, 7’den 70’e herkesin sevgisini kazandı.
Türk sinemasının en büyük komedyenlerinden biri olan Sunal, peşpeşe çevirdiği filmlerle ticari açıdan büyük başarı kazandı. Filimlerde çoğu zaman saf,sansli ama iyi yurekli karakterlerin rollerine girdi.1974 yılında evlendi. Ali ve Ezo adlarında, biri kız diğeri erkek iki çocuğu oldu. 1977’de Antalya Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu ödülünü alan Sunal, oyunculuğu ve özellikle değişik tiplemesiyle Türk sinemasında komedi oyunculuğuna yeni bir soluk getirdi. 1990’lı yıllardan itibaren filmleri kesintisiz olarak televizyonlarda yayımlanmaya başladı; ama kendisi bu gösterimlerden hiç para kazanmadı.
12 Eylül öncesi dönemde yarım bıraktığı üniversiteyi, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümünü’nden mezun olarak 1995 yılında bitirdi ve yüksek lisans yapmaya başladı. Hayatı boyunca toplam 82 filmde rol aldı. 3 Temmuz 2000 tarihinde Balalayka adlı filmin çekimlerine başlamak için Trabzon’a gitmek üzere bindiği uçakta kalkıştan hemen önce geçirdiği kalp krizi sonucu hayata gözlerini yumdu.
Sinema filmleri
•Propaganda (1999)
•Varyemez (1991)
•Koltuk Belası (1990)
•Boynu Bükük Küheylan (1990)
•Abuk Sabuk Bir Film (1990)
•Zehir Hafiye (1989)
•Talih Kuşu (1989)
•Gülen Adam (1989)
•Sevimli Hırsız (1988)
•Uyanık Gazeteci (1988)
•Polizei (1988)
•İnatçı (1988)
•Öğretmen (1988)
•Düttürü Dünya (1988)
•Bıçkın (1988)
•Yakışıklı (1987)
•Kiracı (1987)
•Yoksul (1986)
•Tarzan Rıfkı (1986)
•Japon İşi (1987)
•Garip (1986)
•Deli Deli Küpeli (1986)
•Davacı (1986)
•Şendul Şaban (1985)
•Şaban Papuçu Yarım (1985)
•Sosyete Şaban (1985)
•Gurbetçi Şaban (1985)
•Katma Değer Şaban (1985)
•Keriz (1985)
•Atla Gel Şaban (1984)
•Ortadirek Şaban (1984)
•Postacı (1984)
•Şabaniye (1984)
•Tokatçı (1983)
•Kılıbık (1983)
•En Büyük Şaban (1983)
•Çarıklı Milyoner (1983)
•Yedi Bela Hüsnü (1982)
•Doktor Civanım (1982)
•Üç Kağıtçı (1981)
•Kanlı Nigar (1981)
•Davaro (1981)
•Zübük (1980)
•Gol Kralı (1980)
•Gerzek Şaban (1980)
•Devlet Kuşu (1980)
•Korkusuz Korkak (1979)
•Umudumuz Şaban (1979)
•Şark Bülbülü (1979)
•Dokunmayın Şabanıma (1979)
•Bekçiler Kralı (1979)
•Yüz Numaralı Adam (1978)
•Kibar Feyzo (1978)
•İyi Aile Çocuğu (1978)
•Köşeyi Dönen Adam (1978)
•İnek Şaban (1978)
•Avanak Apti (1978)
•Şabanoğlu Şaban (1977)
•Sakar Şakir (1977)
•Hababam Sınıfı Tatilde (1977)
•Çöpçüler Kralı (1977)
•İbo Güllüşah İle İbo (1977)
•Tosun Paşa (1976)
•Süt Kardeşler (1976)
•Meraklı Köfteci (1976)
•Kapıcılar Kralı (1976)
•Sahte Kabadayı (1976)
•Hababam Sınıfı Uyanıyor (1976)
•Şaşkın Damat (1975)
•Hanzo (1975)
•Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı (1975)
•Hababam Sınıfı (1975)
•Köyden İndim Şehire (1974)
•Salako (1974)
•Salak Milyoner (1974)
•Mavi Boncuk (1974)
•Hasret (1974)
•Canım Kardeşim (1973)
•Oh Olsun (1973)
•Güllü Geliyor Güllü (1973)
•Yalancı Yarim (1973)
•Tatlı Dillim (1972)
•Televizyon dizileri
•Bay Kamber (1996)
•Şaban İle Şirin (1995)
•Şaban Askerde (1993)
•Saygılar Bizden (1992)
Tiyatro oyunları
•Zoraki Takip
Aldığı ödüller
•1977: 14. Antalya Film Şenliği, En İyi Erkek Oyuncu, Kapıcılar Kralı
•1998: 35. Antalya Film Şenliği, Yaşam Boyu Onur Ödülü, Kapıcılar Kralı
•1989: 2. Ankara Film Şenliği, En İyi Erkek Oyuncu, Düttürü Dünya
x
(Kendi kaleminden)
“1944’de İstanbul’da doğdum. Lise son sınıftayken felsefe öğretmenim Belkıs Balkır, elimden tuttuğu gibi beni Müşfik Kenter’e teslim etti. Bu arada üniversiteye başladım. Bir süre sonra turneler nedeni ile öğrenimime ara vermek zorunda kaldım. Kent Oyuncuları’ndan sonra sırasıyla Ulvi Uraz Tiyatrosu, Ayfer Feray Tiyatrosu ve en son Devekuşu Kabare Tiyatrosu’nda oynadım. 1972 yılında Ertem Eğilmez’in beni beğenip seçmesiyle sinemaya adımımı attım. Özel televizyonların yaygınlaşması üzerine diziler yaptım. Bu sıralarda da üniversiteyi bitirmeyi ve böylece gençlere örnek olmayı kafama koymuştum. Çünkü Türkiye’nin okuyan insana ihtiyacı vardı. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-TV ve Sinema Bölümü’nü 1995 yılında bitirdim. Bu da yetmez deyip yüksek lisans öğrenimimi de tamamladıktan sonra tez müddetim başladı. Bundan sonra da çok özlediğim tiyatroyu ve sinemayı birlikte yapmayı planlıyorum…”