#Mehmet Sancaktutan | Explore Tumblr Posts and Blogs

seslimeram · 3 years

Text

Dediğim Dedik Meseli

Dediğim dedik çaldığım düdük. Bir istikamet üstünde kendi bildiğini okumaktan artık hiç geri durmayan, zorbalığı ve dayatmacı politikalarını nesnelleştiren bir akımın / iktidar hal ve şablonunun pratiği artık bu kısacık vecizle çıkagelir. Gücün zorlayıcılığı, yakalanmış o ivmenin getirdiği dehşete dahi çıkar için ortak olma hevesinin yıkıcılığı ile bütünüyle işte bu sahanın dönüşümü o vecizle ortak yapılandırılır. Demokrasi eriminin çöp kılındığı, bir biçimde hürriyet mefhumunun hiçe terk edildiği, eşitlik bahsinin yıkımının anbean hemen her yerde var edildiği bir coğrafyada sözün naçar kılınmasının istikametidir, bütünüyle ol dediğim dedik çaldığım düdük.

Yirminci yılını arşınlayan bir iktidar tahayyülünün gün geçtikçe çok daha yıkıcı, çok daha ezici, çok daha eksilten olmasının yönelimi artık saklanamaz. Her konuda öne sürülmüş o yalanların refakatinde, birbiri peşi sıra ilave edilen tehditler, her itirazı tahrip ederek ama ve fakatlarla geçiştirmeler, dahası karar merci olan bir meclis tasvirine dahi müsamaha hiç gösterilmeyecek olduğunu bildirme halleriyle bu döngü sabitlenir. Naçar bir bahistir iş bu menzilde demokrasi. İsmi çokça anılsa da, sandık zamanları akla düşüp, öyle, böyle ol bahis geçtikten hemen sonra ivedilikle unutturulan bir meseledir artık demokrasi. Herkesi kapsayan bir müşterek idenin önünün alınmasının dahası tek satır itirazın dahi bile isteye duyulmamasının yolunun açıldığı bir sahnede kenar süsü olarak bile bırakılmayandır işte o demokrasi.

İnsan hakları eylem planını açıklayıp, yarım yamalak da olsa bir iyileştirmenin varlığına dahi müsamaha gösterilmemesidir mesele. En ufak itirazın duyulmadığı, görülmediği hiç ama hiçbir biçimde hayatiyet arz eden mesellere vaktinde münazara edilmediği, sorgusu için harekete geçilmediği yerin meselesidir, tükenmeye yüz tutan demokrasi. AKP ile bir ve beraber iktidarı paylaşmakta olan MHP’nin de kullana geldiği dil, somut bir biçimde savunduğu doktrin demeye bin şahit ucuzluk dolu pespayelik düzeyindeki nefret temsili ve eylemleriyle bu çürüme / demokrasinin biteviye yıkımı güncellenendir. BirGün’den aktaralım: “Rize’de bir sokak röportajında AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ekonomiyi eleştirdiği için haziranda gözaltına alınan, sosyal medya üzerinden tehdit ve hakaretlere maruz bırakılan Mehmet Ali Sancaktutan, dün iki kişinin saldırısına uğradı. Sancaktutan, saldırganlardan şikâyetçi oldu.

Bir YouTube kanalının yaptığı sokak röportajında, Erdoğan ve ekonomiyi eleştiren Sancaktutan, haziran ayında ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ suçlamasıyla gözaltına alındı. İfadesi alındıktan sonra serbest bırakılan Sancaktutan, sonraki süreçte sosyal medyadan hakaretlere maruz kaldı, telefonla aranarak da tehdit edildi. Sancaktutan’ın avukatı Remzi Kazmaz, tehditler için Rize Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunun ardından sosyal medyada Sancaktutan’a hakaret eden 3 kişi hakkında uzaklaştırma kararı verildi. Soruşturma ise devam ediyor.

Mehmet Ali Sancaktutan, dün önceden tanıdığı Rahmi Sancaktutan ve Mecit Sancaktutan’ın saldırısına uğradı. Sancaktutan, Rize Devlet Hastanesi’nden darp raporu alırken Asayiş Şube Müdürlüğü’ne giderek ‘kasten yaralama’ suçlamasıyla şikâyetçi oldu.

Sancaktutan’ın Emniyet’te verdiği ifadede olayı şöyle anlattı: “Rahmi Sancaktutan ile aynı köydeyiz, kendisi ile akrabalığım, samimiyetim veya konuşmuşluğum yoktur. Yaklaşık 3 ay önce Rize il meydanında tanımadığım birisi gelerek benimle röportaj yaptı. Rahmi Sancaktutan isimli şahıs bu videoya hakaret içerikli yorumlar yaptı. Bundan dolayı kendisinden şikâyetçi oldum ve uzaklaştırma kararı aldırdım ancak kararın süresi bitti. Tophane Mahallesi Şoförler Cemiyeti’nin önünden geçerken Rahmi Sancaktutan isimli şahsa ‘Sen benim hakkımda niye böyle küfürler ediyorsun’ diye sorduğumda, beni eliyle itekledi. Bunun üzerine orada bulunan köyden komşum Mecit Sancaktutan isimli şahıs ve Rahmi Sancaktutan beni darp etti.”

Sancaktutan, eskiden AKP’li olduğunu ancak iktidarın yanlış yönetimini beğenmediği için gözaltına alındığını söyledi. Hakkındaki soruşturmanın devam ettiğini söyleyen Sancaktutan, “Bana saldıranlar AKP’li ve benim köylülerim sürekli tehdit alıyordum. En son beni gizlice takip ederek saldırdılar. Baskı ile korku ile bu memleketi yönetemezsiniz. Bu yapılanların kanun önünde hesabını vereceksiniz. Ayrıca AKP de sandıkta milletten gereken cevabı alacaktır” dedi.

Sancaktutan’ın avukatı Remzi Kazmaz ise şunları dile getirdi: “Müvekkilim AKP’yi bir sokak röportajında eleştirmişti. Anayasal hakkı olan söz söyleme özgürlüğü gereği her vatandaş gibi konuşmasına rağmen gözaltına alınarak ifadesi alındı, soruşturma devam etmektedir. Müvekkilim bu konuşması nedeniyle her gün tehdit ve hakaretlere maruz kalıyordu. Biz de müvekkilimizin can güvenliği bulunmadığı bahisle Rize Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurduk, bununla ilgili soruşturma devam etmektedir. Birkaç kişi tarafından saldırıya uğrayan müvekkilim saldırıya uğrayarak ağır yaralandı. Saldırganlar hakkında suç duyurusunda bulunduk, yasal takibimiz devam edecektir. AKP, Türkiye’de olduğu gibi Rize’de de kan kaybediyor. Bu nedenle daha da saldırganlaşıyor.”

Öte yandan Mehmet Ali Sancaktutan, hastanede tedavi altındayken CHP İl Başkanı ile birlikte çok sayıda kişi tarafından ziyaret edildi, yaşadığı saldırı ise kınandı.”

Dediğim dedik, çaldığım düdük tam da budur. Mehmet Ali Sancaktutan’ın iki satırla dahi olsa bir muktedire söz söyleme hürriyetinin elinden çalınmasındaki şiddet pratiğinin ta kendisidir mesele. Düpedüz yalın bir biçimde tek bir itiraza, olası tek bir şerhe dahi asla tahammülün olmadığını hiç kalmadığını göstere gelir tek bir vaka. Düzenin başındaki ol temsillerin aralıksız zikrettiği demokrasi, adalet, eşitlik gibi tahayyüllerin hiçe konulduğu dahası lağvedildiğini bildiren bir cerahat Rize’den çıkagelir. Bütünleşik bir biçimde hayat mefhumunu kuşatan, yeren / yıkan ve yutan bir iktidar pratiğinin mutlak teslimiyet adına sunduğu seçenekler sadece daha zor / daha aşılmaz sınırlar bina etmektir. Baskı ve tehdit diliyle, şiddetin en ucuz numarası olarak saldırganlıkla birlikte bir memlekette her şeyin sulh olunduğuna kani olunması beklenir. Aynı gemi teranesi aralıksız zikredilirken oysa geminin çoktan su aldığı gözlerden kaçırılan bir meseldir. Bir örnekte, tek bir veçhenin suna geldiğinde bile insanları ayrıştırıp, birbirine kırdırarak bir ülkeye, bir doğruya, bariz bir düzlem / düz hat ve normalliğe varılamayacağı artık kesindir, nettir, bilelim.

Dokuz 8 Haber’den aktaralım: “Adana'nın Seyhan ilçesine bağlı Onur Mahallesi'nde bulunan 125. Yıl Ortaokulu'nun merdiven basamaklarında Türkçeye dair yer alan ifadeler dikkat çekti. Okulun 10 basamaklı merdivenlerinin her bir basamağına yapıştırılan Türkçeye dair cümleler arasında ırkçı ifadeler de yer aldı.

Bazıları silik durumda bulunan bu ifadelerden bazıları şöyle: “Dilimizden utanmayalım”, “Ya Türkçe konuş ya da sus!”, “Türk demek, Türkçe demek”, “Türkçenin bir eksiği yok, ya sizin?”, “Türkçe dilinize batmasın”, “Dilini kaybeden ülkesini kaybeder”

Duruma tepki gösteren veliler, tekçi ve ırkçı ifadelerin kaldırılmasını istedi.” Düzenin var ettiği dediğim dedik, çaldığım düdük tabirinin cuk oturduğu bir karşılaşma halidir tümden var edilen. Asırdır bir ülkenin hala yurt kılınamadığının gayri resmi trajesidir mesele. Bir biçimde hayat onulmaz yaralarla dönüştürülürken, memleket tek kimliğin asli yurdu geri kalanlar için ancak itaat edip, hizada beklediklerinde nefes alabildikleri bir yer olarak bu ahval dahilinde tanımlanırken olmakta olan bir cerahat ifrazatıdır. Türk kimliği, dilinden bir hiza bildirici çıkartmaya çalışmanın utancına ortak olanlar eliyle bu ülke bir asırdır tek bir arpa boyu yol almamıştır, daha da almayacaktır ne yazık ki? Asırdır, darbelerin iyice var ettiği tahakküm etme pratiklerinin, tek adam rejimi ve fren mekanizmalarının yekunu ortaya serdiği şey olan, en başı sıkıştığında nefret dinamiklerine tutunmanın utancı halen güncellenendir. Budur dediğim dediklik hal, bunca açıktır nefretin, bir siyasi pratik, açık ve yalın bir hayatta dönüşüm ve menzildeki yaşayan kimliklere kırmızı çizgilerle kuşatan kılınması. Bu utancın hesabı ne olacaktır?

Yeni Yaşam Gazetesinden aktaralım: “Emine Şenyaşar, konuşmasında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya "hakaret" ettiği iddiasıyla ifade verdi.

AKP Milletvekili İbrahim Halil Yıldız'ın koruma ve yakınlarının saldırısı sonucu eşi ve 2 oğlunu yitiren Emine Şenyaşar ile saldırıdan yaralı kurtulan oğlu Ferit Şenyaşar'ın 9 Mart tarihinde Urfa Adliyesi önünde başlattığı Adalet Nöbeti 186’ncı gününde. Sabah erken saatlerinde adliye binası önüne gelen aile, “Sadece adalet istiyoruz” yazılı dövizlerle nöbeti başlattı.

Önceki gün nöbet eyleminin 86'ncı gününde AKP Milletvekili İbrahim Halil Yıldız'a hakaret ettiği iddiası ile hakkında Urfa 2'nci Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açıldığını öğrenen Emine Şenyaşar, aynı konuşmasında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya “hakaret” ettiği gerekçesiyle Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ifadeye çağrıldı. Oğlu Ferit Şenyaşar ile birlikte adliyeye giren Emine Şenyaşar’a dosya avukatları Gökhan Dayık eşlik etti. Emine Şenyaşar ifadesinde Süleyman Soylu’ya hakaret etmediğini belirtti. Aile ardından tekrar nöbet alanına geçti.

Gökhan Dayık, açılan "hakaret" davası ve alınan ifadenin ailenin mücadelesini yıldırma amacı taşıdığını söyledi. Müvekkilinin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya "hakaret" etmediğini belirten Dayık, “Birkaç gün önce AKP’li İbrahim Halil Yıldız’a ‘hakaret’ ettiği iddiası ile hakkında dava açılmıştı. Bugün de ifadeye çağrıldı. İfadesinde müvekkilim iddiaların gerçek olmadığını belirtti. Bu süregelen soruşturma, gözaltılar ailenin mücadelesini yıkmaya yönelik, bu aşikar. Biz ailenin avukatları olarak yanında durmaya, dosyanın takipçisi olamaya devam edeceğiz. Vicdan sahibi herkes bu süreçte aileyi yalnız bırakmamalı. Seslerine ses olmalı. Ailenin tek talebi herkesin talebi olan adalet” dedi.

Aile sanal medya hesabından ise Emine Şenyaşar'a açılan "Hakaret" davasına tepki göstererek “AKP milletvekili şikayetçi olunca jet hızı ile dava açılıyor. Adalet arayan anneye 4 yıl hapis isteniyor. Milletvekili Yıldız ve ailesi hastane güvenlik kamerası önünde 3 insanı katletmiş 3.5 yıl süre geçiyor. Ortada dava yok" mesajı paylaştı.”

Adalet kavramının hiç kılındığı yerin hakikatidir Şenyaşar ailesinin başına getirilenler. Sorumluların nüfuzlu şahsiyetler olmalarının, dahası muktedirin siyasetinde kendilerine yer bulabilmiş birer figür kılınmalarının cerahatli hali içinde bir adalet çağrısına toptan kayıtsızlık var edilir. Aylardır sürdürülen bir adalet çağrısının yanıtsız kılınması bariz bir yanda, bir de yukarıda okuduğunuz gibi soruşturmalar var edilir. Kesmez gözaltı bahisleri türetilir. Yetmez hayatta kalan insanlardan kimileri tutsak, kimileri onca kelime kelime var etmiş olsalar da adaletten uzak kılınmaya, derdest olunmaya çalışılır. Düzenin ezberi, adaleti, onu var eden Thales’in kefesini de darmaduman edendir. Şenyaşar ailesinin sesini kim nasıl duyacaktır, sahiden?

Dediğim dedik çaldığım düdük bir düzenin metaforudur. Yıkıntıları günbegün her yeri ama her bir yeri zapt ederken, yaşamı gölgelerken sanki her şey normalmiş gibi aksettiren ve sorgulatmayan yönetim katının tescilli eylemselliğidir. Bildiğini okumaya devam edip, bu hali bildirip her defasında daha derin bir yıkımın mimarlığıdır mesele. Görünen köy hiç kılavuz istemiyor artık. Bildiğimiz, anladığımız, sezdiğimiz sıradan insanların hayat haklarındaki bu muntazam kırımların hayat istemini onarılması imkansız hale terk ettiği artık çok afakidir. Yeni ülke diye çıkılan istikametin, vardığı eşik bütün bu sorgusuzluk, bunca açık yıldırı ve aralıksız, fasılasız bir çürümenin yekunudur. Böyle bir ülkenin aldığı hal varacağı son istikametin hiç kimselerin hayrına olmayacağının kaydıdır bu meramın has özeti. Kendiliğinden bir tavır toplamıyla, hayatı her an kuşatarak, yıkarak, ezerek ve hepten nefes alınmayacak kılmaya teşne olarak bir ev kalmaz, orasının adı vatan olmaz şu yer bu sahne diye bir imgeleme yersiz, gereksiz, teferruat kalır. Hayatlarımız sahiden de teferruat mıdır, düşünüyor musunuz?

Misak TUNÇBOYACI – İstan’2021

Görsel / Kesit: Nothing To See – Photography By Tim TADDER v/ego-Alterego

0 notes

habervipnet · 3 years

Text

En Güzel Aşk, Yaz Aşkı Değil mi? Aradıkları Aşkı 2021 Yazında Bulan Ünlü İsimler

Yaz ayları her zaman aşk, flört durumları açısından hareketli zamanlar olur. Yaz aylarında yelken açılan aşkların kimileri uzun ömürlü olur, kimileri ise sadece bir yaz aşkı olarak kalır. Her yaz hayatımıza giren yeni ünlü çiftlere bu yaz da yenileri eklendi. İşte aradıkları aşkı 2021 yazında bulan ünlülerimiz.

1. Yazın ilk aşk haberi yıldızı yeni parlayan iki oyuncudan; İlayda Alişan ve Halit Özgür Sarı'dan geldi.

Dizi aşkının gerçeğe dönüştüğü söylenen ikili iddiaları ne kabul etti ne de reddetti. Sosyal medyada birbirlerini takip etmeyerek ilişkilerini gözden uzak yaşamayı seçtiler. Bu kararın arkasında İlayda Alişan'ın Halit Özgür Sarı'nın eski kız arkadaşının yakın arkadaşı olmasının payı olduğu öne sürüldü.

2. Oyuncu Bahar Şahin ve futbolcu Dorukhan Toköz'ün aşkı oldukça kısa sürdü.

Birlikte olduklarını duyurmalarından kısa süre sonra yollarını ayırdılar. Ayrılık sebebinin farklı kariyer planları olduğu öğrenildi.

3. Bu yazın en ses getiren ilişkilerinden biri Serenay Sarıkaya ve Haldun Demirhisar arasında başladı.

Ünlü oyuncu başta iddiaları reddetse ve sadece arkadaş olduklarını söylese de, daha sonra sık sık samimi şekilde baş başa görüntüleri yayınlandı.

4. Ünlü DJ Doğuş Çabakçor, boşanmasının ardından yeni sevgilisiyle ilk kez geçtiğimiz aylarda fotoğraf paylaştı.

Ünlü DJ'in yeni sevgilisi Asya Hocaoğlu, daha önce Zehra Çilingiroğlu'nun kıskançlık krizinde üstüne çaydanlık fırlatılan kişi olarak magazin gündemine gelmişti.

5. Yazın en sürpriz çiftlerinden influencer Cansu Akın ve Metin Akdülger ilişkisi sonunda ortaya çıktı.

Çift başlarda gizli saklı yaşadıkları ilişkilerini magazin baskısı sonucu açıkladılar ve artık daha göz önündeler.

6. Hafsanur Sancaktutan ve Deniz Can Aktaş da başta ilişkilerini saklayanlardan.

Tabii günümüzde sosyal medyanın da etkisiyle insanların gözünden hiçbir şey kaçmıyor. Bu aşk da kısa sürede ortaya çıktı.

7. Yazın bir diğer dizi aşkı da İlayda Alişan ve Serkay Tütüncü'den geldi. Çift şu sıralar çok mutlu.

Onlar da başta gizlenmeye çalışmıştı ama olmadı.

8. Sıla ve İlker Kaleli ilişkisi oldukça şaşırtmayı başardı.

Afili aşk cümlelerinin eksik olmadığı bu aşk doludizgin devam ediyor.

9. Olaylı boşanma sürecinin ardından ilk kez yeni ilişkisiyle gündeme gelen Özcan Deniz'in aşk ilanı çok konuşuldu.

Kendisinden 22 yaş küçük İranlı modacı Samar Dadgar ile sosyal medyada birbirlerine uzun uzun aşk ilanında bulundular.

10. Pınar Deniz'le Yiğit Kirazcı'nın aşkı sosyal medyada ortaya çıktı.

Başta rol arkadaşı oldukları için aynı yerlerde olmaları normal karşılansa da, tesadüfler birbirini kovaladı ve çiftin aşk yaşadığı ortaya çıktı.

11. Yazın en bomba aşk iddialarından biri Hadise'yle yakın zamanda ilişkisini noktalayan Kann Yıldırım ve Çağla Şıkel'den geldi.

Çağla Şıkel şimdilik iddiaları yakalansa da, önce grup halinde, sonra da baş başa görüntülenen ikiliden her gün haberler gelmeye devam ediyor.

12. Çağla Şıkel-Kaan Yıldırım haberleri çıkar çıkmaz Hadise'den de aşk haberi gelmesi tesadüf müydü bilinmez.

Şarkıcı ünlü playboy Mehmet Dinçerler ile yeni bir aşka yelken açtı.

13. Yakın zamanda ilişkisini noktalayan Dilan Çiçek Deniz, reklam yönetmeni Thor Saevarsson ile birlikteliğini gizlemiyor.

Önceki ilişkisinde gizlenme, saklanma baskısı hissettiğini açıklayan oyuncu, bu kez çok mutlu görünüyor.

14. Melisa Döngel de sevgilisi Deniz Şahin'i yakın zamanda açıkladı.

Adı farklı isimlerle anılan oyuncu bu durumdan sıkılmış olacak ki, sevgilisiyle göz önüne çıktı.

15. Son günlerin en sürpriz aşkı Adriana Lima'nın eski sevgilisi olarak tanıdığımız yazar Metin Hara ve Hilal Altınbilek çiftinden geldi.

Yaptıkları tatilde dikkatlği gözlerden kaçamayan yeni çift magazin gündemine bomba gibi düştü.

16. Influencer Selin Yağcıoğlu ve Berk Atan aşlarını uzun süredir saklıyordu; ancak onlar da yakın zamanda kameralar karşısına geçti.

Aylardır sürdüğü bilinen ilişki böylece resmiyet kazanmış oldu.

17. Gülcan Arslan ve Uraz Kaygılaroğlu'nun tatilde başlayan aşkları uzun sürmedi.

18. Oğuzhan Uğur ve Müjde Uzman da yakın zamanda aşklarını ilan eden ünlülerden.

19. Selin Şekerci, İbrahim Selim'in programına katıldıktan bir süre sonra çift aşk yaşamaya başladı.

20. En taze aşk haberi Nihal Yalçın ve Berker Güven'den geldi.

Oyuncu çift tatilde kameralara yakalandı.

21. Murat Dalkılıç'ın eski Sevgilisi Hande Erçel'in rol arkadaşı Sitare Akbaş ile yeni bir ilişkiye yelken açtığı iddia edildi.

Henüz bu konuda taraflardan açıklama gelmedi. Read the full article

#AdrianaLima #Alişan #Aşk #dizi #Hadise #HandeErçel #İlkerKaleli #İran #MetinHara #MuratDalkılıç #SelinŞekerci #SerenaySarıkaya #Sıla

0 notes