Tumgik
#Ne kadar biliyorsun?
rouwe · 10 months
Note
Kafam bozuk bu aralar. Uyuyamiyorum, yemek yiyemiyorum, gulemiyorum. Başım ağrıyor sürekli, başım dönüyor, sık sık ellerim titremeye başladı. Depresyondayım sanırım geidhekfhwk
Cok fazla sigara iciyorsun guzelim azaltmaya calis kalabalik ortamlari sevmezsin biraz uzak dur ve kendine don kendini bulmaya, kendini tanimaya calis bu sana gercekten iyi gelecektir, eminim. Ne bileyim yeni seyler yapmaya calis mesela.
1 note · View note
murat-o41 · 24 days
Text
Karısının Gözyaşlarını Silen Boynuzlu..
İflas edince insan her şeyini kaybediyor, bu kaybetmek yeni kazanımlara da yol açıyormuş doğrusu. Benim için öyle oldu sikilecek taş gibi bir amcık iflasın hemen ardından geldi. Her şeyimi kaybedince yıllardır uğramadığım ilçeme taşınmak zorunda kaldım, Anadolunun bu şirin küçük ilçesi beni bağrına basmakla kalmadı tabi.
Uzundur görmediğim arkadaşlar, dostlar, akrabalar birkaç öylece geçip gitti, sıfırı tüketmiş. Yeni bir iş kuracak psikolojinin oldukça uzağındaydım şimdilik yaşamımı idame ettirmeli üç beş para kazanmalı çorbamı kaynatmalıydım. Sağ olsun Murat bu konuda bana yardımcı oldu beni işe aldı daha önceki tecrübemle birlikte artık 1 senedir bir işim vardı para kazanıyor yavaş yavaş kendime geliyordum
Arkadaşım Murat 35 yaşında Üniversitenin ardından ilçeye yerleşmiş ufak bir dükkan işi yapıyor güzel kıyafetler satıyorduk amcasının kızı Ebru ile evlenmiş mutlu mesut yaşayıp gidiyorlardı tabi görünürdeki kısım buydu. Murat alkole meraklıydı çoğu zaman içer kimseye zarar vermezdi. Ebru ise 25 yaşlarında sarışın hafif etine dolgun güzel bir kadındı. 1 senenin sonunda Murat’ın dert ortağı olmuş zaman zaman ona eşlik eder olmuştum bir derdi sıkıntısı olduğu belliydi. Ekonomik olarak bir sıkıntısı yoktu da başka ne derdi olurdu ki genç bir adamın
Rakıları tazeledik iş yerinde – Yahu neden bu kadar içiyorsun – Dertten be oğlum – Ne derdin var be, işin var güzel para kazanıyorsun – Keşke sadece para olsa sıkıntı – Ebru’nun dırdırımı yoksa – Eh öyle de denebilir… – Kadın milleti oğlum siktir et
Kadın milleti sike meraklı, ateş gibi yanan bedenin içinde sakladığı o küçük hazinesini erkeğine sunmaktan çekinmeyen kontrolsüz şehvetin dibine doğru inen o güzel şey…
O akşam oldukça içtik. Dili ağzının içinde dolaşıyor bir şeyler geveliyordu en son koltukta sızarken dediği cümleyi hatırlıyorum hayal meyal – Kadın haklı sikemiyorum..
Günler geçiyordu ama ben sarhoşlukla söylenen cümleye çok takılmamıştım. Murat’ın sıkıntısı artıyordu fakat buna sebep olarak söylediği şey pek de inandırıcı değildi yapılı bir adamdı sonuçta ama bu işler yapılı olmaya da çok bakmıyordu.
– Şeker hastasıyım ben – Biliyorum – O yüzden…bazen sertleşme de sıkıntı çekiyorum
Yine alkollü bir akşam bunlar birbiri ardında dökülü verdi ağzından – O nedenle Ebru çok rahatsız, doktorlara da gittim ama sonuç nafile şu güç artırıcı ilaçlar da çabası fakat kimseye diyemiyorum Ebru çok mutsuz Mert bir hal çaresine bakmazsam boşanmakla tehdit ediyor karımı seviyorum ne yapabilirim ki sağlık bu üzülüyorum ama bir çaresi olmalı malum aile de bebek bekleyip duruyor, Ebru da istiyor bunu tüp bebek denedik olmadı Bize sen yardımcı olacaksın – Yardımcı mı doktor mu – Hayır Ebru’yu tatmin edeceksin çok düşündüm bunu başka da çare yok kimseye güvenemem biliyorsun – Oğlum çok sarhoşsun manyak mısın – Hayır ciddiyim Ebru ile konuşacağım…
Ne diyebilirdim ki hiçbir şey diyemedim tabi sarhoştu sabaha bir şeyi kalmazdı unutulurdu her şey. Birkaç gün sonra telefonum çaldı saat cumartesi akşamı 20 gibiydi – Ne yapıyorsun – Ne yapayım evdeyim sen ne yapıyorsun – Hiç ne yapayım aşağıdayım arabada iner misin – Olur – Ne oldu murat.. – Bin gidiyoruz – Nereye – Bize – Ne işimiz var – Şu işi halledeceğiz – Hangi işi yahu – Ebru…
Sustum öylece kalakaldım arabanın içerisinde aracı çevirip gaza basmıştı bile ne diyeceğimi bilemiyordum. – Sevişmeyi denedik olmayınca yine dırdır…Ulan çağırır Mert’i siksin seni dedim çağır yanıyorum be yeter sene de bir kere ile baş mı olur dedi.. – Dostum… – Sus ne olur, bu yardımı bana, bize yap karşılığını fazlası ile alacaksın….
Eve girdiğimiz de Ebru bacak bacak üstüne atmış üzerinde gecelikle sinirli bir şekilde bekliyordu hiç konuşmadan üçümüz de oturduk kaldık öylece evde televizyon çalışıyor ama kimse hiçbir şeye dikkat etmiyordu yeter dedim bunu yapamazdım üstelik banane idi bundan kalkıp çıkmak istedim o an evin duvarları üstüme üstüme geliyordu…Ebru’ya hiç o gözle bakmamıştım kalktım birkaç adım attım kapıya doğru – Ne o seninki de mi kalkmıyor…
Ebru..arkamı dönüp şöylece bir baktım ayağa kalkıp yanıma geldi gözlerimin içine bakıp – Kasıklarım yanıyor dedi… – Ben sizi yalnız bırakayım…
Murat mutfağa geçmişti ama biz hala öylece duruyorduk, Ebru’ya alıcı gözle baktım güzel biçimli ve balık etli vücudu gözlerinin içindeki parlak bakış, elleri uzun uzadıya nefesi…elleri ellerimi tutup sımsıkı sarılmıştı, ok yaydan çıkmak üzereydi. Dudaklarımız birleşti dilini ağzımın içine sokuyor çeviriyor dudaklarımı kemiriyordu ateşi başına vurmuştu kadının ben de ellerimle sarılmış artık ne olacaksa olsun diyerek götünü avuçlamıştım taş gibi sert kalçalarını ellerimin arasında bir hamur gibi yoğuruyor boynunu emiyor öpüyordum geceliğini sıyırıp küçük biçimli memelerini emdirmeye başladı uçlarını ısırıyor bu sarışın kadının pembe göğüs halkalarını delice emiyordum Ne ara soyunduk ne ara yatağa geçip 69 pozisoyuna geldik bilmiyorum hatırlamıyorum tek hatırladığım onun kafasının sikimin üzerinde gidip gelmesi ve benim parmak ve dille amına yaptığım oral seksti…
– Kapı aralığından bakma gel oturda gör el alem de ne yarak var..
Bir gölge geçip oturdu koltuğa, Murat’dı bu….
Ebru artık sikimi daha iştahlı yalıyor taşaklarımı ağzının içinde gezdiriyor kasıklarıma öpücükler konduruyordu, ben de göt deliğine amına dil atıyor alttan hastası olduğum dik memelerini elliyor götüne tokatlar atıyordum. Kendimi kaybetmiştim bu zevk çukurunda gül gibi kokan am ıslanan dil deli gibi emişmek…
Yarağımı eline alıp avucuna vurdu göstere göstere – Hay ne yarak var be…
Altıma uzanıp bacaklarını ayırdı şimdi pembe deliği karşımdaydı ıslak zevk çukuru ateş gibi yanıyor beni üzerine çekiyor sikimi almak için çırpınıyordu eli ile yolu bulup – Bas aslanım, bas Mert dedi.. Tek hareketle dibini buldum bulmasına da o ne darlıktı öyle sikimi kıskaca almış kavrmamıştı – Ay..büyük..ımhıhıhıh vur.. Durur muyum vurmaya başladım hem sert hem de vahşice memelerini öpüyorken sikim amının diplerinde gidip geliyor köklüyor kanırtıyordum bu taze az kullanılmış amcığa çıkarıyor tekrar sokuyordum Murat dayanamamış iyice yaklaşmıştı taşaklarımı avuçlarına almış giriş çıkışı kontrol ediyordu… – Dayanamadın değil mi iyice bak karının sikilişine zevzek.. Dipledikçe sallanan memelerini avuçlarıma alıyor köklüyordum….onu domalttım..daha doğrusu o domaldı hem de gülümseyerek kocasına yat aşağı zevzek, boynuzlu zevzek diyerek…
Şimdi önümde domalmış bir am ve aşağıdan ona bakan bir yüz vardı bastırdım içine… – Amımı aç parmaklarınla göt..güzelce girsin yeni kocam…
Ayırmıştı şimdi gidip geldikçe arkadaşımın eline çarpıyordu taşaklarım sertçe bastırıp çekince yuvasından fırlayan yarak boşta sallanmış Murat hemen avuçlarına alıp tekrar sokmuştu Ebru karının daha da bastırmış artık Murat’ın dil darbelerine de maruz kalmıştık bazen sikimi bazen karısının amını yalıyor bazen sikimi çıkarıp ağzına alıp geri yerine koyuyordu..
Daracık göt deliği dikkatimi çekmiş parmaklarımı geçirivermiştim… -Götünü..istiyorum…
Darbeler artık haddini aşmış Murat altımızdan kalkmış inleyen karısının ellerini tutup destek oluyor bazen belinden tutup basıtırıyordu çok sürmedi bu …Ebru sular seller gibi boşalıp yığıldı öylece… – Nefisti aşkım harikaydı ohhhh…Götümü de sik…ilk olacak acıtma…krem getir boynuzlu zevzek..
Murat kremi güzelce sürüyordu karısının arka deliğine ufaktan masaj yapıyor yediriyordu.. – Kocamın yarağını da kremle sünepe acıtmasın karının arka deliğini Murat2a baktım sikimi avuçlayıp kremledi..ben de onun saçını okşuyor – Uslu ibne diyordum.. – Ebru kahkahalarla gülüyor, istersen bu götvereni de sik hahaha diyordu
Sikimi güzelce kremlemişti.. – Ayır karının götünü…
Ellerini karısının götüne atıp iki yana ayırdı o güzelim pembe göt deliğini…Sikimi bastırdım ama nafile girmiyordu ucu ancak giriyor Ebru “Yandım anam” diye öne atılıyor Murat belinden tutup getiriyor ama yine aynı oluyordu artık sabrım kalmamıştı büsbütün delirmek üzerydim Murat’a işaret ettim…sımsıkı kavrayınca bütün gücümle “Ya Allah” deyip geçirdim…
Kafası gövdesi ağır ağır içine ilerliyordu birden kökledim “Ahhhhh, acıdı, yırtıldı kaaaalkkk” O esnada murat iri elleri ile götüne şaplaklar atıyor “Sen istedin bunu orospu sus” diyordu bense hızlanmış artık yırttığım kenarlarından kan sızan deliğin keyfini çıkarıyordum…
– Ayyyy çek ne olur kurbanın…. – Sus orospu, vur Mert daha sert vur yarak istiyordun al sana yarak…
Ben bastırdıkça sesi kısılan Ebru ağlamaya başlamıştı bu hali yürek parçalıyordu, yastığı yorganı avuçluyor götünü oradan oraya atmaya çalışıyor ama güçlü kollarımın arasında çırpınıyordu…Murat..daha fazla dayanamadı alnını öpüyor göz yaşlarını siliyordu – Kurban olayım boşal artık Mert.. – Hadi mert çok kötü ağlıyor ne olur boşal… – Ohh Murat belim götüm ayrılıyor ortadan ikiye… – Aşkım, sen istedin… – Aşkım…
Birbirlerine sımsıkı sarılmışlar, Murat da canı gibi sevdiği karısının çığlıklarına gözyaşlarına kayıtsız kalamamış gözlerinden birkaç damla yaş süzülmüştü bu beni daha da keyiflendirdi daracık götüne attırmaya başladım…
– Ohhh geldi aşkım geldi akıtıyor..ayyy yavaş.. – Boşal Mert..boşal mahvoldu…
Onları oda da bırakıp salona geçtim göt deliğinin kızlığını alan kanlı sikimle bir sigara yaktım ikisi de hüngür hüngür ağlıyordu..yarım saat sonra gelip karşıma oturduklar..birbirimize bakıp gülümseyip gülmeye başladık
171 notes · View notes
layezalll · 4 months
Text
Haberiniz var mı 14 şubat diye bir şey varmış
O gün yaklaştıkça karnıma ağrılar girer, hele 13 Şubat kıvranır dururum.
Çok kişiden duymuşunuzdur “Sevgi böyle bir günde ifade edilmez, özel günler alışveriş yaptırmak için bir bahanedir” diye birçoğuna bu sözler bahane gelir ama gerçekten öyledir.
Özel günlerden çok sıkılırım,sevgilim inanılmaz şeyler bekliyor gibime gelir karnım ağrır severken sevmiyor görünmekten korkarım.
Bayanlar çok hassastır doğum günü, Sevgililer günü gibi özel günlerde….
Bütün sene hiçbir neden yokken hediyeler alırsın, onu öpücüklere boğarsın, her halinle sevgini gösterirsin ama o gün öyle kalırsın, stres vardır üstünde çok şey yapmak istersin yapamazsın bir de günün sonunda sevseydin böyle olmazdı sen beni hiç sevmiyorsun gibi sözler duyarsın. Başta da söyledim korkuyorum işte böyle özel günlerde o gün hiç uyanmak istemiyorum, hasta olmak yataktan hiç kalkamamak ateşler içinde yanmak istiyorum.
En çok düşündüğümde bu günlerin takvimden tamamen silinmesi.
Bana yapmacık geliyor ben durup dururken hediye almayı televizyon izlerken hadi kalk yemek yiyelim deyip romantik geceleri seviyorum.
Durup dururken sevdiğimi öpmeyi ona, sarılmayı onla hayatı paylaşmayı seviyorum.
Böyle özel günlerde her şey yapmacık geliyor bana önce hediye alıyorsun sonra romantik olmasını istediğin ama asla olmayan bir akşam yemeği ve en son sinemada hiç keyif almadığın tıklım tıklım dolu bir salonda bir aşk filmi berbat bir gün kısaca…  
Hayatı böyle zorla yaşamak öyle olması gerekiyor diye zorla uğraşmak zorla verilen öpücük, zorla aşk sözleri bana göre değil desem de sırf karşımdaki mutlu olsun, kendini özel hissetsin diye sevmesem de kutluyoruz mecbur.
Son olarak herkese sesleniyorum sevgimizi bir güne değil bir yıla yayalım, hediyeler alalım sevdiğimize özel olduğunu hissettirelim ama böyle belli tarihlerde değil gerçekten içimizden geldiğinde seven insan için her gün Sevgililer Günü.
Son olarak sevgililer gününe yakın strese girip yazamayacağımı düşünüp önceden yazdığım mektubumu paylaşmak istiyorum sevmesem de kutluyorum çünkü seni çok seviyorum.
Bazen camı açıp bağırmak istiyorum seni seviyorum diye, içimde öyle büyük ki sevgim boğmaya başladı artık beni hiç olmayacak yerlerde dışarıya çıkmak istiyor…
Bazen serserilik yapmak istiyorum her şeyi unutmak kuralsız yaşamak karşıma çıkan her duvara her şeye senin adını yazmak ve altına kocaman bir seni seviyorum…
Bazen diyorum kalabalıklara gireyim unuturum belki özlemim diner, ama gördüğüm herkes de seni görüyorum yaklaşıyorum daha ilk kelimede buz gibi oluyorum biliyorsun bana senden başkası haram…
Bazen sen yokken diye başlayan şiirler yazıyorum ama hep gözyaşıyla bitiyor şiirlerim senden bir saniye bile ayrı kalmak o kadar zor ki benim için…
Bazen her şeyi bırakıp gitmek geliyor o kadar bıkıyorum hayata dair her şeyden, sonra sen geliyorsun aklıma filmlerde olur ya ayağına beton bağlayıp atarlar denize kurtulma şansı yoktur sende öyle beni tutuyorsun bu dünyada benim yaşama nedenimsin…
Bazen öyle özlüyorum ki seni kuş olup uçasım geliyor her şeyi bırakmak hep yanında kalmak hiçbir şey düşünmemek istiyorum, ne ekmek istiyorum ne su biliyorum bana tek sen yetersin sevginle ısınırım aşkınla doyarım…
Bazen işlerim kötü gidiyor moralim bozuk, çok yorgun oluyorum, eve gideceğim yatacağım sabaha kadar uyuyacağım diyorum, eve geliyorum senin bembeyaz gülen yüzünü düşününce enerji doluyorum birden tüm moralsizliğim gidiyor hayata dönüyorum senin gül
yüzünle…
Bazen deniz kenarlarına gidiyorum engin maviliklere bakıp rahatlıyorum.
Bazen de ormana gidiyor kuş sesleri akan dere ile huzur buluyorum…
Ama bir tanem hiçbir şey ne senin kadar mutlu edebiliyor ne de senin kadar huzur dolduruyor içimi…
Bazen öyle yakıyor ki yokluğun yaşamak istemiyorum dursun artık kalbim diyorum ama biliyorum kalbim senin kalbine bağlı, seninki durmadan durmayacak…
Bazen ne olmasa yaşayamam diye düşünüyorum aklıma birçok şey geliyor zor olsa da her şeye dayanırım diyorum ama sensizliğe sen olmadan bir hayata asla dayanamam biliyorum…
Bazen sensiz alışverişe çıkıyorum elma alıyorum güzel yanakların aklıma geliyor özlüyorum, zeytin alıyorum o güzel gözlerin geliyor aklıma özlüyorum, kiraz alıyorum o bal dudakların aklıma geliyor özlüyorum anlıyorum ki bu dünyadaki güzel olan her şey seni hatırlatıyor bana ben yine özlüyorum…
Bazen bir kelebek görüyorum sen geliyorsun hemen aklıma en çok seni kelebeğe benzetiyorum sende kelebek gibi güzel, zarif ve de onun gibi bir doğa harikasısın…
Bazen kelimeler kifayetsiz kalsa da nadirde olsa sana duygularımı anlatabiliyorum
Bazen değil HER ZAMAN içimdeki seni çok ama çok seviyorum
179 notes · View notes
Text
Kaynanamı Doya Doya Sikiyorum! (Kerem 25 Y., İstanbul)
Merhabalar, ben İstanbul Ataşehir'den Kerem. Size kaynanamı nasıl becerdiğimi anlatmak istiyorum. Bundan 4 yıl önce üniversitede Meltem ile tanıştım. Ben üçüncü sınıftım, o ise birinci sınıftı, ortak bir iki dersimiz vardı. Zamanla ben Meltem'den etkilendim ve çıkmaya başladık. Bir yıl kadar sonra bir gün Meltem annesiyle tanıştırmak için beni evlerine davet etti. Meltem'in annesi ile babası 8 yıl önce boşanmışlar, bu yüzden sadece annesi ile tanışacaktım.
Evlerine gittiğimde, kendi annem gibi şişman, yaşlı bir anne beklerken, henüz 38 yaşında, sarışın, muhteşem bir fiziğe sahip, müstakbel kayınvalidem Pınar teyze ile tanıştım. Meltem'in güzelliği annesinden geliyordu, belli. Bu ziyaretten sonra beni sevmiş olacak ki, annesi sık sık davet etmeye başladı. Bazen de Meltem evde yalnızken beni çağırıyordu rahatça sevişmek için...
Bir gün Pınar teyze beni aradı ve konuşmak istediğini söyledi. Ben de, "Tamam, akşam Meltem'le gelirim!" dedim. Pınar teyze, "Olmaz, yalnız konuşmamız lazım, hemen gelebilir misin?" dedi. "Olur..." dedim, ama çok merak etmiştim ne konuşacak diye. O dönem çalışmıyordum, Meltem de okuldaydı. Hemen gittim. Pınar teyze beni içeri aldı, çok güzel gözüküyordu ve güzel bir kokusu vardı. Çay falan demlemişti. Ben heyecanla ve endişeyle ne konuşacağımızı merak ediyordum. Bana, "Kerem, Meltem'le ciddi bir ilişki düşünüyor musun?" dedi. Ben de, "Tabii ki Pınar teyze, kısmet olursa evlenmeyi planlıyorum ileride!" dedim. "Peki cinsel birliktelik yaşadınız mı?" dedi. Ben şok olmuştum. "Hayır!" diyebildim kekeleyerek. "Doğru söyle!" dedi. "Yemin ederim!" dedim. "Ama geçen hafta ben sizi gördüm!" dedi. Donup kaldım, "Nasıl, nerede?" diyebildim. "Burada, Meltem'in odasında! O gün işim erken bitti, geldiğimde sizi Meltem'in odasında birlikte gördüm, yarı çıplaktınız!" dedi.
Doğru söylüyordu. Ne diyeceğimi bilemedim başta, "Pınar teyze özür dilerim, ama biz birlikte olmadık, yemin ederim sana, istersen Meltem'e de sorabilirsin!" dedim. "Neden yarı çıplaktınız o zaman?" dedi. "Yani birbirimize dokunduk sadece, ama bir birleşme olmadı, yemin ederim!" dedim. "Bak Kerem, sen kızımdan 4 yaş büyüksün, kızım bazı şeylere hazır olmayabilir. Daha onun için erken böyle şeyler, belki senin için de..." dedi, sonra bana yan yan baktı. "Biliyorum Pınar teyze! Onu incitecek bir şey yapmam, emin ol!" dedim. "Yani sakın ola zorlama onu. Bizim boşandığımız dönem zorlu bir süreçten geçti. O yüzden bazı konularda hassas olabilir. Seni de anlıyorum, hormonların bazı şeyleri istiyor olabilir, ama lütfen dikkatli ol!" dedi. "Olurum Pınar teyze, sen merak etme!" dedim. "Biz seni ailecek sevdik, her türlü sorununda, probleminde bana açılabilirsin!" dedi. "Olur, tabii ki!" dedim. "Hormonlarının seni yönlendirdiği dönemlerde Meltem'i zorlama olur mu? Cinsel bir birliktelik yaşamak istediğinde, bu işi yapan temiz bir kadın tanıyorum, istersen ona yönlendirebilirim seni!" dedi.
Çok şaşırmıştım, "Nasıl yani Pınar teyze?" dedim. "Bayağı işte, eskortluk yapan bir tanıdığım var. Onunla tanıştırabilirim seni istersen!" dedi. Kesin benim sadakatimi test ediyor diye düşündüm, "Olur mu öyle şey Pınar teyze, evlenene kadar kendime hakim olurum ben!" dedim. "Tamam, sen yine de düşünürsün oğlum, sonuçta erkeksin, bu da bir ihtiyaç!" dedi. O gün öyle ayrıldım ordan, böyle bir konuşmadan Meltem'in haberi yoktu ve olmamalıydı da.
Aradan bir hafta kadar geçtikten sonra yine beni akşam yemeğine davet ettiler. Gittim. Yemekten sonra Meltem bir ara tuvalete girince, Pınar teyze bana, "Teklifimi düşündün mü?" dedi. "Ne teklifi?" diyerek geçiştirmeye çalıştım. "İşte biliyorsun, haftaya Meltem yok, babasının yanına gidiyor İzmir'e!" dedi. "İlla beni biriyle birlikte olmaya zorluyorsun Pınar teyze!" dedim gülerek. "Oğlum ben seni aileden biri gibi görüyorum ve seni de düşünüyorum. Meltem'in problemli olduğunu biliyorum, sana da yardımcı olmak istiyorum!" dedi. O sırada Meltem geldi konuyu kapattık.
Bu teklif geri çevirilir mi, çevirilmez mi diye düşünerek geçirdim iki günü. En sonunda Pınar teyzenin doğru söylediğini kabul etmek zorunda kaldım. Meltem bu konuda ileri gitmeme izin vermediği gibi, çok da kıskançtı. Yaklaşık bir senedir cinsel birliktelik yaşamamıştım bu yüzden ve durumum iyi değildi.
Sabah yatağımda, Pınar teyzeyi arayıp aramamayı düşünürken telefonun çaldı. Bir baktım Pınar teyze arıyordu. İnternet bankacılığı ile ilgili bir şeyler sordu, anlattım. Bir şeyler yapıp konuyu açmam gerekiyordu. Pınar teyze kelimeleri ağzımda gevelemeye başladığımı farkedince, "Teklifimle ilgili bir karar verdin mi?" dedi. "Pınar teyze yanlış anlamazsın umarım... Sanırım anlattıklarında haklısın. Meltem bu konuda hassas ve aynı zamanda da kıskanç. İki yıla yakındır bir birliktelik yaşamadım..." diye yalan söyledim. Oysa ki Meltem'le çıkarken iki kere eski bir kız arkadaşımla birlikte olmuştum. Ben öyle deyince, Pınar teyze, "Yapma yaaaa!" dedi uzatarak ve halime acır gibi, sonra da, "Tamam o zaman, ben ayarlıyorum o kadını, sen canını sıkma!" dedi, benim başka bir şey dememe fırsat vermeden kapadı telefonu.
Ben şaşkınlığı üzerimden atamadan 10 dakika sonra telefonum tekrar çaldı. Pınar teyze, "Ayarladım, bu gün öğleden sonra ne yapıyorsun?" diye sordu. Saate baktım 11:30'du. Hemen duş alsam, etek traşı falan yarım saat sürerdi. En fazla bir saate hazır olurdum. "Saat 13:00 gibi müsait olurum Pınar teyze!" dedim. "Tamam, sen 13:30'da bizim evde ol" dedi ve telefonu kapattı. Bizim evde mi demişti, ben mi yanlış duymuştum? Elin eskortuyla kendi evinde mi buluşturacaktı beni anlamadım. Belki de oradan gönderecekti beni diye düşündüm.
Banyoya girip iyice temizlendim, güzelce giyindim, parfüm sürdüm ve yola düştüm. Saat 13:15'te oradaydım. Kapıyı Pınar teyze açtı. Yine çok güzeldi bu gün. Altında siyah bir tayt, üzerinde kalçasını kapatmayan sarı bir tişört vardı. "Oooo erkencisin!" dedi. "Yollar fazla kalabalık değildi..." dedim. İçeri davet etti. "Bu hanımefendi buraya mı gelecek Pınar teyze?" dedim. "Aaa evet, biraz sonra burada olur!" dedi. Şaşırmıştım, ama başka da bir şey soramadım. Saat 13:30 oldu kimse gelmedi. 13:45 oldu, halen kimse yok. Pınar teyze de sürekli bir şeylerle uğraşıyordu. En son saat 14:00 olunca, "Gecikti sanırım bu bayan?" diyebildim. "Dur bir arayayım Şule'yi!" dedi telefonunu aldı öbür odaya gitti. Telefonda kouşurken duyabiliyordum, "Nerde kaldın?" falan diyordu.
Telefon görüşmesini bitirip yanıma geldi ve "Gelecekmiş yarım saate kalmadan!" dedi. Sabırsızlıkla beklemeye başladım. Ama saat 14:30 oldu ve halen kimse gelmeyince, "Pınar teyze ben umudu kestim, gelmeyecek bu hatun!" dedim. Öbür odaya gitti tekrar aradı. İçeriden bu sefer sesi daha yüksek geliyordu, "Neden, ne oldu?" falan diye soruyordu. Bir aksilik olduğunu anladım. İçeri gelince, "Gelmeyecek değil mi?" dedim. "Yaa kusura bakma Keremciğim. Acil bir işi çıkmış, gelemeyecekmiş, tüh yaaa!" dedi.
Moralim gerçekten bozulmuştu. Bunu anlamış olacak ki, "Ya üzüldün değil mi Kerem, o kadar da hazırlandın!" dedi. "Evet ama ne yapalım... Neyse ben kalkayım o zaman!" diyebildim umutsuzca. "Dur bir dakika, sana bir söz verdim, tutacağım. Benim yüzümden bu duruma düştün, lütfen biraz daha oturur musun?" dedi. Başka birini arayacak herhalde diye düşünerek, "İyi peki!" dedim, içimden de (Bu kadar hazırlık boşa gitmesin!) diye geçirdim. Pınar teyze yine öbür odaya gitti. Ama bu sefer kapıyı kapatmıştı, birşey duyamıyordum.
Televizyondaki programa dalmıştım ki, birden gözlerimin önünü karardı. Birisi gözlerimi eşarp gibi birşeyle bağlıyordu. "Ne oluyor?" dememe kalmadan, "Şşşşttt!" diye bir ses omuzlarıma yüklendi, sonra kulağıma, "Kendini sal, seni rahatlatacak kadın geldi!" dedi ve beni sırtüstü yatırdı. Pınar teyzeydi bu konuşan. Ne zaman gelmişti diğer kadın, dışkapının sesini bile duymamıştım. Sonra yüzüme yumuşak birşey yaklaştı, burnuma ve ağzıma sürtünüyordu. Bu sürtünmeden dolayı gözümdeki eşarp açılmıştı. Aman Tanrım! Jartiyerli ve tangalı bir göt yüzüme sürtünüyordu. Dilimi göte ve küloda sürtmeye başladım. Bu arada kadın iyice yüzüme oturmuştu, pantolonumun kemerini ve fermuarımı çözüyordu. Pantolonumu boxerımla birlikte sıyırdı. Yarağım istemdışı olarak sertleşmişti. Kadın yüzüme amını bastırırken biryandan da yarağımı emmeye başladı. O kadar güzel bir duyguydu ki, sanki iliklerimi çekiyordu.
Zevk sarhoşu bir şekilde kafamı bacak arasından çıkarıp yarağıma bu güzel muameleyi yapan kadına baktığımda hayatımın en büyük şokunu geçirdim: Pınar teyzeydi bana sakso çeken kadın. "Pınar teyzeee!" diyebildim. Pınar teyze, "Şşşşşttt... Rahat ol, kendini bana bırak!" dedi ve yarağımı tekrar ağzına aldı. "Olmaz Pınar teyze!" diyerek kendimi çektim ve doğruldum, kotuğa oturdum. "Ne oldu Kerem?" dedi. "Olmaz yapamam!" dedim. "Neden? İhtiyacın vardı işte, ben de ihtiyacını gideriyorum!" dedi. "Ben böyle düşünmemiştim!" dedim. "Ne olmuş yani, ayarladığım orospu gelseydi rahat rahat sikecektin onu ama!" dedi. "Ama sen benim kayınvalidem sayılırsın!" dedim. "Bana bak!" dedi kızgın bir sesle, "Senin ihtiyacın oluyor da benim olamaz mı, ne kadar egoistsin!" dedi bağırarak.
Bana bağırırken şöyle bir süzdüm Pınar teyzeyi, en son becerdiğim kızdan çok çok daha güzeldi. Muhteşem bir kalça, göğüsler dik, siyah bir jartiyer, üzerinde dantelli bir sütyen içinde bir afetti Pınar teyze. Bunları düşünürken inen aletim tekrar dikeldi. "Tamam, pes!" dedim. Bana tekrar yaklaştı, bacaklarımın arasına diz çöktü ve "Farzet ki ben Şule'yim!" dedi. "Hmmm... Neden gelmedi Şule peki?" dedim yarağımı tekrar ağzına alırken. Bir iki yalamadan sonra yarağımı ağzından çıkardı ve "Şule diye biri yoktu zaten!" dedi ve gözlerimin içine bakarak yarağımı tekrar emmeye devam etti. Müstakbel kayınvalidemin kurnazlığı karşısında şaşırmıştım, "Neden böyle bir oyuna giriştin?" diye sordum. "Benim de 8 yıldır kimseyle birlikte olduğum yok, birbirimize yardımcı oluyoruz diye düşün!" dedi ve yarağıma tükürerek emmeye devam etti. Müthiş zevk alıyordum.
Sonra yarağımı emmeyi bırakıp ayağa kalktı, külodunu çıkardı, yarağımı sıvazlayarak kucağıma çıktı ve hızlıca yarağımın üzerine oturdu, iki hamlede yerleştirdi amının içine. Sımsıcak, ıslak ve dardı deliği. Köküne kadar girince derinden bir 'Ooaaawww!' çekti ve oturup kalkmaya başladı. Yavaş yavaş oturup kalkmaları hızlandıkça hızlanıyordu. Ama çok fazla sürmeden ikimiz de aynı anda inleyerek boşaldık. Döllerim amına fışkırırken birbirimize kenetlenmiştik. Birkaç dakika o şekilde kaldık, yarağım amının içinde halen kalp gibi atıyordu...
Kucağımdan inip tekrar yarağımı yalamaya başladı. Amdan sikişmiştik, fakat benim aklım götünde kalmıştı. Kalkıp önümde domalttım müstakbel kayınvalidemi. Tıpkı benim gibi o da her yerini temizlemişti, amında ve götünde kıl tüy birşey yoktu, kaymak gibiydi. Götünün yanaklarını ayırıp göt deliğini koklayıp öptüm. Mis gibi kokuyordu. Yalamaya başladım. Göt deliğine dilimi sokabildiğim kadar sokup çıkarıyordum. "Ohhh Keremmm, harikasınnnn! Ohhhh, çokkk güzelll, mmmhhh!" diye inliyordu. Sonra doğrulup yarağımı göt deliğine dayadım. "Ohhh, evet, götüme gir erkeğimmm, ohhh!" dedi. Yavaşça götünün içine kaydırdım tükürüklediğim sikimi. Göt deliği amından çok daha da dardı. Tamamı içine girince bu sefer ben, "Ohhhh, Pınar teyzeee, göt deliğin çok güzel!" dedim. "Pınar teyze değil, Pınar de bana artık erkeğimmmm, sik beni götümden, kadının yap!" diye inlemeye başladı ben yavaş yavaş götüne girip çıkarken.
Az sonra hareketlerimi hızlandırdım. Göt deliği alışmıştı iyice. Götünden tamamen çıkıp tekrar köküne kadar giriyordum. Durmadan da tükürüklüyordum. "Ohh Pınarrr... Muhteşemsin, hiç böyle harika bir göt sikmemiştim!" dedim. Biraz önce amına boşaldığım için ikinciyi boşalmam uzun sürecekti. Rahat bir yarım saat siktim götünü. Boşalacağımı anlayınca, "Gelmek üzereyim Pınar!" dedim. Hemen önümden çekildi ve bana döndü, yarağımı ağzına aldı tekrar. İğrenmemesine şaşırmıştım, demek ki bu kadar azmıştı. Sikimi emiyordu yine. "Geliyorum!" dedim uyarma amaçlı, ama emmeye devam etti, gözlerini kapatıp açarak ağzına boşalmama onay verdi. Az sonra öyle bir boşaldım ki, hayatımda hiç böyle boşaldığımı hatırlamıyorum. Döllerim ağzının kenarından taştı...
Sonra birlikte banyoya girdik, duş alıp çıktık. Beni duvara dayadı ve "Sabaha kadar beni sikmeni istiyorum Kerem. Şuley'i sikmek için neler planladıysan kafanda, aynısını bende uygulayabilirsin, herşey serbest erkeğim!" dedi, önüme çömelip yarağımı emmeye başladı. Ben bunu duyunca iyice aşka geldim, kazık gibi olmuştu yarağım tekrar. Ayağa kaldırıp, ben ayaktayken kucağıma aldım Pınar teyzeyi ve sikime oturttum. O da ensemden tutunup sikimin üzerinde zıplamaya başladı. "Seni her pozisyonda sikeceğim Pınar!" dedim. "Sik aslanım, orospun yap beni!" dedi. Kucağımda biraz daha zıplattıktan sonra salonun ortasındaki masaya domalttım, götüne girdim tekrar. Pınar teyzenin inlemeleri artmıştı. Ben arkadan götüne koydukça memeleri ileri geri sallanıyordu. Terlemiştik. Ben vurdukça 'Şap, şap, şap!' ses çıkıyordu götünden.
Sonra tekrar kucakladım ve mutfağa götürüp mutfak tezgahına oturttum. Amını uzun uzun yaladıktan sonra amına girdim bu sefer yine. Biraz öyle amını siktikten sonra, tezgahtan indirdim. Dönderip tezgaha domalatacakken, "Hadi beni yakala!" diyerek mutfaktan kaçtı, kayboldu. "Nereye kaçtın bebeğim?" diye peşinden gittim. Odalara bakarken Meltem'in odasında buldum, Meltem'in yatağında domalmış beni bekliyordu. Hemen geçtim arkasına ve götüne yerleştirdim. Sevgilimin yatağında annesini sikiyordum. Meltem görse ikimizi de affetmezdi ömür boyu.
O kadar sert sikmeye başladım ki, artık çığlık atmaya başladı Pınar teyze. Bir amına, bir götüne sokuyordum. Az sonra "Geliyorum!" diye uyardım yine. "İçime boşal Kerem, hepsini içime istiyorum!" dedi inleyerek. Ellerini belinde kelepçe yapıp yüzünü yatağa dayamasını sağladım. Göt deliğine kökleye kökleye saçından çekerek içine akıttım bütün döllerimi tekrar. Çok yorulmuştuk, bir süre ara verip dinlendik. Ama o gece üç posta daha siktim müstakbel kayınvalidemi.
Bu olaydan sonra artık iki günde bir gidip Pınar teyzeyi sikmeye başladım. Meltem okulda olduğu her gün, gidip annesini amından götünden sikiyordum. Daha sonra Meltem'le evlendik. Evlenmemize rağmen kayınvalidemle sikişmekten vazgeçemedim. Onun götünden vazgeçemiyorum bir türlü. O da her fırsatta kendine çaktırmak istiyor, sık sık bize geliyor. Her fırsatını bulduğumda kaynanamı sikiyorum. Zaten Meltem'in cinsel korkuları var, fazla sikip daha da korkutmak istemiyorum onu. Ne de olsa anasını doya doya sikiyorum :)
[Kerem]
171 notes · View notes
Text
Tumblr media
Ah be özlemine kurban olduğum..!
Sende iyi biliyorsun"ki
Ne kadar uzakta olsanda,
Olduğun yerde değil.....!!
Benim hissettiğim yerdesin..!
Solyanım"da....!!
109 notes · View notes
subliminaltecavuz · 7 months
Text
Tumblr media
C: Benim Mogrul, dört göz fani.. Bu mektubu sana çok uzak bir diyardan ve çok uzak bir zamandan yazıyorum. Gittiğinden beri çok uzun zaman geçti ve birçok şey değişti. Hanımın yavaş yavaş büyüyor ve bu güçlerini etkiliyor. Bir yandan iyi bir yandan kötü ama her şeye rağmen baş etmeye çalışıyorum. Küçükken yeterince huysuz değilmiş gibi.. Büyüdükçe çok daha fazla huysuz hale geldi ama yapacak bir şey yok. Bazen sinirleniyorum bazen de sakin kalmaya çalışıyorum. Tıpkı bana benziyor.. İstemediği bir şey olunca hemen beni tehdit ediyor ve üstünlük kurmayı deniyor. Bazen yemiş numarası yapıp haklı çıkmasını sağlıyorum ve içten içe olan mutluluğunu fark edebiliyorum. Anlayacağın bizim için her şey çok iyi gidiyor. Mektubuma güzel şeyleri anlatarak devam etmek isterdim ama özür dileyerek söylüyorum ki sana çok kızgın. Mektubu onun yazması için birçok şey yaptım ama başaramadım. Onu terk ettiğini ve arkasından bıçakladığını düşünüyor. Birçok kez konuştum ama onu çok iyi tanıyorsun ve konuşmak istemediğinde nasıl birine dönüştüğünü en iyi sen biliyorsun. Sen gittikten sonra ara ara denemeye devam ettim ama sonuçlar hep aynı. Ama hiç merak etme denemeye devam edeceğim. Aslında sana kızgın olması kötü olan ikinci konu olabilir. Yanında onu koruyan yeni bir şey var ve sanırım senin gibi değil Mogrul. Saf bir kötü o. Adı Aazighal ve sanırım hanımının yeni koruyucusu. Bunu duymak canını yakabilir ama senin kadar olmasa da iyi anlaşıyorlar ve o saçma kitabı da okuyabiliyor. Bu da hanımının çok daha güçlü olması anlamına geliyor. Her neyse, daha fazla canını sıkmak istemiyorum.
Biraz da kendimden bahsedeyim sana. Deminde okuduğun gibi hanımın ile baş etmek bir fani için zor olabiliyor. Her şeye rağmen eğlenceli ve büyük bir tecrübe.. Bu arada gözlüklerimi aldığın için hiç sinirli değilim. Sana benden çok daha fazla yakışıyordu ve bunu kendime yediremediğim için söylemek içimden gelmiyordu ama gerçek bu. Gözlük benim için herhangi bir şey ifade etmeyecektir Mogrul. Ben çirkin bir adamım ve plastikten yapılmış bir şey bunu değiştiremez. Bu arada seninle dalga geçtiğim ve seni kırdığım içinde ayrıca özür dilerim. Hiç hak etmediğini sen gittikten çok sonra anladım. Hanımın çok zor biri ve sen buna rağmen ona yıllarca dayandın. Bir dediğini iki etmedin ve bunu büyük bir özveriyle yaptın. En çok değer vermem gereken kişi sendin ama ben yine yapmamam gereken şeyleri ilk yapmayı seçtim ve her şekilde seninle dalga geçtim. Beni biliyorsun.. Kafam biraz farklı çalışıyor ve bu diğer kişiler için sorun olabiliyor. Umarım beni affedebilecek kadar yüce gönüllüsündür Mogrul. Bu arada tahmin ya da varsayım yapmadığımı bilmeni istiyorum. Evet dostum, cennette olduğunu biliyorum. Bunu iliklerime kadar hissediyorum Mogrul. Cehennemde yaşamayı hak etmiyorsun. Seni hayatını hanımın için yaşadın ve onun için bitirdin. Cehennemden gelen birinin böyle bir şey yapamayacağını herkes bilir. Cennette umarım çok eğleniyor ve hak ettiğin değeri buluyorsundur. Oradaki hurileri nasıl becerdiğini düşünmeden de edemiyorum. Lütfen bunu yaparken gözlüklerimi işin içine karıştırma. Şaka yapıyorum kızma. Bizim tarafımızda durumlar böyle. Umarım sende çok mutlu ve huzurlusundur. Hanımına senin kadar iyi bakamayabilirim ama bir fani için ne kadar iyi bakılabilirse o kadar iyi bakacağımı bilmeni isterim. Senin hanımından bir isteğin vardı ve o isteğini yerine getirdi. Benimle konuştu ve hiç bilmediğim şeyleri bana anlattı. Benimle ilgili olan bütün görüşlerini iyisiyle kötüsüyle dinledim. Hak verdiğim oldu, bazısına da hak vermedim ama bu bir şeyleri değiştirmez. Herkesin kendi görüşleri vardır ve sana saygı duymam gerekirdi. Konu ben bile değilim Mogrul, hanımına bunca sene baktığın için bile senin kulun kölen olmalıydım. Tekrardan özür dilerim. Sen bir gölge değilsin, sen en parlak renge ve en büyük kanatlara sahip bir meleksin Mogrul. Hiçbir zaman kötü biri değildin. Tek yaptığın şey hanımına itaat etmekten başka bir şey değildi. Bunca sene ona hizmet ettiğin için sana binlerce kez teşekkür ederim ama artık senden bir şey isteme sırası bana geldi diye düşünüyorum. Hala beni sevmeye bilirsin ama hanımının hatırı için belki de isteğimi yerine getirirsin..
Anneme onu çok sevdiğimi ve çok özlediğimi söyle olur mu Mogrul? Merak etme bana yaptıklarını gördüyse senin safını tutacaktır. O bu hayatta tanıdığım en adil ve en güçlü kadınlardan birisiydi. Eminim ki sende çok seveceksindir. Ona oğlunun büyüdüğünü söylemeni istiyorum. Onu anmak canımı yaktığı için bunu çok yapmıyorum. Hem çok da dua eden birisi olmadığım için muhtemelen bana kızgındır ama elimden bir şey gelmiyor. Dua etmeyi sevmiyorum. Onun gibi bir anneye sahip olduğum için çok şanslı olduğumu bilmesini sağla Mogrul. Senden ilk ve tek isteğim budur. Ona benim yerime kocaman sarıl, bende burada hanımına sarılacağım.
Mektubumun sonuna geldim Mogrul. Veda etmeyi ya da bir şeyleri bitirmeyi hiçbir zaman beceremediğimi bilirsin. Direkt yazmayı bitirmek istiyorum ama bunu hak etmediğini de biliyorum. Çok garip bir his bu Mogrul. Oturmuş bir meleğe elveda demeye çalışıyorum. Her neyse.. Umarım bu mektup eline geçer ve bizim için ne kadar değerli olduğunu bir kez daha anlayabilirsin.
Unutmadan, mektubun içindeki şeyi ilk kez görmüyorsundur muhtemelen ama o bir güneş gözlüğü ve hanımının. Gözlüğü ondan çaldım ve onu bir yerlerde bırakıp kaybettiğine inandırdım sanırım. Sana hem çok yakışacaktır, hem de hanımından bir şeye sahip olmak hoşuna gidecektir diye düşündüm. Elimden bu kadarı geldi Mogrul, keşke daha büyük bir şekilde sevindirebilseydim seni ama ben bir faniyim.. Benden çok da fazla şey beklememek lazım.
Elveda Mogrul. Bütün karanlıklarının ardındaki o bembeyaz kalbine çok iyi bak.
Tumblr media
I: Şimdi bunları mühürle ve ona götür Aazighal. Eğer ona ulaşmazsa ya da onu bulamazsan sende geri gelme.
156 notes · View notes
tipitip213 · 8 days
Text
çiğdemim 4
Böyle bir tutku olabilir mi iki kardeş arasında..?.Oluyormuş...Çiğdemimle ben artık iki sevgiliyiz...Canım kardeşimle...Onu okuldan alıyordum el ele kol kola bir kafeye gidiyorduk...arkadaş toplantılarına iki sevgili olarak katılıyorduk...
gerçekten de iki sevgiliydik..am, göt, sik, muhabbetinin dışında iki sevgiliydik. İki kardeşin sevgili olmasına hiçbir şey engelleyemiyor. Ama şuna da inanıyorum iki kardeşin duygularını başkası anlayamaz ki. Ayıplayabilir. Ahlaksız bir yapı diyenler olabilir..ama bu sevginin önüne kimse geçemez.
Sakın Çiğdemim’le büyük aşkımı kıskanmayın. Ve de bizi suçlamayın. Suçlasanız da umurumuz da değil.Biz birbirimize aşığız. Kelimenin gerçek anlamında. Ama kafamı karıştıran bir konu var. Annem....O gece kaymak amını ve muhteşem götünü gördükten sonra iyice çuvalladım.
Hele Çiğdemim annemin parfümünü kullanıyor ya...al işte bir sorun daha ..ben Çiğdemle mi sevişiyorum, annemle mi?...kafam iyice karışık...Bu da işin cinsel yanı...
Çiğdemim’ le çok mutlu günler geçirmeye başladık. Onu okuldan aldığım bir günde samimi bir kafe de baş başa konuşurken gözlerimiz gözlerimizin içinde ellerimiz ellerimizde...
-Sevgilim ..gizimi daha fazla saklayamadım.. arkadaşım Esra’ya sonunda aşkımı anllattım. Erkeğimi anlattım...
-Bu hatayı yapmayacaktın.
-Canım....erkeğimin, abim olduğunu bilmiyor ki...seni de tanımıyor...adelelerinden bahsettim...güçlü kaslarından ve beni kollarının arasında nasıl erittiğini anlattım.
-Sikiştiğimizi..
-Kızma bana, götümü sana nasıl deldirttiği mi anlattım. Öyle ballandıra ballandıra allattım ki, inan bana onun amcığı da sulandı...
-Nereden biliyorsun amcığının sulandığını?
-Bilmem mi ..sıra arkadaşım, matematik dersinde elimi attım amcığına, sırılsıklamdı..
-Aşkım senden korkulur. Mıncıkladın mı amcığını
-Mıncıklamazmıyım..o benden daha küçük ama aklı fikri sikişte...zavallım sadece hayal ediyor.
Erkeğimin küçük göğüslerimi emdiğini..benim de senin vücudunu yaladığımı anlatırken gözü döndü. Hele sikini ağzıma alışım.....yarağının tepesindeki yarığında dilimin raksını anlatırken halini bir görmeliydin..seni tanımak istiyormuş... manyak....hafta sonunda partisi veriyor...Rumelihisarındaki evinde .
Belki orada vücudumun sahibini ona tanıtırım...Canım abim , hayatım bana bilinmezi öğrettin.....seni seviyorum.
Bizimkilerin yanında durumu çaktırmamaya özen gösterecektik. Bunda anlaştık. Bana bir sürpriz hazırlamış hayatım..
-Canım sevgilim bu hafta sonu annemler yok. Ankara’ya gidiyorlar...Günler geçti koynuna giremedim , ama sana bir sürprizim var. Yalnız, bilmiş ol sikişmek yok..Muhteşem bir hafta sonu yapacağız.Sadece aşk oyunları ile dolu...
Hafta sonu gelmek bilmedi. Ve bizimkiler gitti. Koca ev bize kaldı. Kardeşimin arkadaşı Esra’nın partisine gidecektik önce..Küçük kadınım öyle istedi..İki sevgili olarak gittik.. Biz gerçekten iki sevgiliyiz...Çiğdemim koluma sıkı sıkı sarılmış olarak davete gittik. İçerisi yavru kaynıyordu.
Memeler fora ,mini etekler, açık göbekler..sıradan hepsini sikmek istiyor insan. Hepsi Çiğdemin okul arkadaşı Lolitalar. Sikime sahip olabilirsem ne mutlu bana. Bu yavruları sik sik, bitmez. Hepsi de yarağa hasret....bu geceyi bilemiyorum...Haydi hayırlısı. Bir kız koşarak geldi yanımıza .
Esra...aşkımın arkadaşı.....bir içim su ,sarışın ,yeşil göz..yuvarlak kalçalar ve yeni olgunlaşan memeleri ile...Çiğdemim beni tanıştırdı....sevgilim diye...Esranın ağzı bir karış açıldı.
-Demek eniştemiz sensin...vay... vay.... vay...Çiğdem hayatım turnayı gözünden vurmuşsun. Dediğin kadar var. Belki de fazlası...Çok şanslısın. Eniştemi müsadenle öpeyim
Öyle bir sarılıp öptü ki. Anlatamam dudakla yanak arası bir şey. Vantuz gibi bütün vücuduyla sarıldı.
Gözlerimin içine bakıyor. İşareti çaksam, bacaklarını açacak. Gece boyunca kızlar benimle tanışmak için sıraya girdi adeta. Hepsi öğrenmiş Çiğdemin sevgilisi olduğumu. Öyle meraklılar ki...dedim ya meraklarını gidermek için sik sik bitiremezsin bu yavruları. Esra, Çiğdemden izin alıp bir ara benimle dans etti.
Taze vücudunu bacaklarımın arasına bir bastırması var ki sormayın..Gögüsleri göğüslerimde...taş gibi..sikim de taş gibi oldu. Başka türlü olamazdı ki...Başıma büyük bir iş aldığımın farkındaydım. Esra kulağıma yaklaşıp bununla mı Çiğdemi uçurdun....hissettiğim kadarı ile haşmetli bir şey...bana da belki bir gün kısmet olur demez mi...
Vay bacaksız vay dedim içinden, aklı fikri taşaklarımda ufaklığın.. Çiğdem ballandıra ballandıra, onu nasıl götünden siktiğimi anlatmış...kızda bir merak bir merak...sikilmeyecek gibi de değil ha..Çiğdemin gözleri üzerimizde kartal gibi bakıyor...dansı yarıda kesip sevgilimin yanına gittim...
Dudağından tatlı bir öpücük alıp beline sarılarak kendimi affettirdim. Çiğdemin sınıf arkadaşları ile özellikle Esra ile yakında başıma gelecekleri düşünürken partiden ayrıldık.
Esra bizi uğurlarken, dudaklarımda öptü aniden .. Hemen bir taksiye atladık ,arka koltukta Ciğdemim ile sarmaş dolaş evin yolunu tuttuk.
-Esra’nın niyeti bozuk. Benimle sevişmek istiyor anlaşılan.
-Sakın ha arkadaşlarıma göz koymak yok. Beni çok kırarsın. Sen sadece benimsin. Esra ayıp etti. Doğum günü olduğu için sesimi çıkartmadım.Yoksa parçalardım onu. Sevgilimi kimseye kaptırmam.
Hafif alkollu gülüşerek geldik evimize. Çiğdemim her türlü hazırlığı daha önceden yapmış. Bizimkilerin odasını hazırlamış. Bu geceyi orada aynalı yatak odasında geçirecekmişiz. Bütün kontrolu ona bıraktım. Sürprizlerini beklemeye başladım. Önce soyunup beraber banyoya girdik.
Sıcak su doldurmuş küvetin kenarlarında mumlar yanıyordu, banyo köpüğünün içine beraberce uzandık Bacaklarımın arasına girdi narin vücuduyla kucağıma uzandı. Ben arkadan onun beline kollarımı doladım. Köpük köpük küvetin içinde oynaşmaya başladık.., Sikim dimdik, o göğsüme başını dayamış..parmeklarim amının kenarlarında dolaşıyor. Her temasımda irkilip ürperiyor.
-Canım ağabeyiciğim çok huzurlu ve mutluyum kollarının arasında. Uzun bir gece yaşayacağız. Bu gece sikişmeyelim, sadece vücutlarımız ellerimiz ve dillerimiz konuşsun. Doya doya sarılalım birbirimize....Bu gece vahşi seks istemiyorum. Aşkımızın kutsal ayin gecesini yaşamak istiyorum....
Oh çok güzelsin ..Erkeğim, sarıl, okşa, öp küçük kadınını...
Canımın bir tanemin arzuları benim için bir emirdi. Saçlarını okşadım, yüzünü okşadım...dudaklarının arasında dolaştı parmaklarım..Onları öpüp emerken köpüklü su içinde kıvrım kıvrım kıvrılıyordu zarif vücudu.
Küçük gögüslerini hafif hafif okşarken o benim adeleli kollarımı öpüyordu. Arada bir beraberce köpüğe gömülüp ellerimizi dolaştırıyorduk vücutlarımızda. Sikimi nazikçe okşayıp köpüğün üzerine çıkarttı. Şimdi suyun üzerinde sikim dimdik duruyordu.
-Erkeğimin siki ...bunu kimseyle paylaşamam.
Köpüklerden bir tepe yaptı sikimin üstünde.İki küçük göğsünün arasına aldı , bir aşağı bir yukarı hareket ederek göğüslerinin arasındaki sikimi azdırdı.Daha fazla duramazdım ,parti boyunca zor dayanmıştım. Suyun üst tarafında havaya doğru dikilen sikim haşmetle patladı.
Çiğdemim menileri avucuna bulayıp parmaklarını tek tek emip temizlerken gözlerimin içine ışık ışık ışık bakıyordu.Başka bir aleme yolculuk yapıyorduk ikimizde. İçerden gelen hafif müzik ve karanlıkta mum ışığı altında köpük köpük iki vücut...
Küvetin karşı tarafına oturttum onu,suyun üzerine doğru kaydı. İki bacağı arasına başımı soktum güzel amına yumuldum. Am dudakları şişmiş bütün güzelliği ile karşımdaydı...
Çektim kendime köpüklerin içinde kayarak kucağıma ata biner gibi oturttum. Yüz yüzeydik uzun uzun öpüştük. Yeniden şahlanan sikim amına girmek üzereydi..Ama bu gece sikişmiyecektik. Sikimi ufak ufak amının dudakları arasında gezdirmeye başladım...bıraksam kol gibi kayıp girecekti aşkımın amına...
-Sikini amımın dudaklarında hissediyorum....oh çok güzel bir duygu.... lütfen sokma. Ayinimizi bozma..Hiç öyle bir niyetim yoktu. Sonuna kadar bu güzelliği yaşayacaktım.Bacaklarının arasına sıkıştırdığı sikiminin üzerinde bir ileri bir geri kayıp çığlık çığlığa doruklara ulaştı o da. Sonra ayağa kalktık, ılık duş suyunu açarak durulanırken dudak dudağa olduk. Dillerimiz ağzımızda raks ediyordu.
Çiğdemim uzun uzun dilimi emdi ....çok güzeldik çok....bornoslarımıza sarılarak salona geçtik.. Salonda da mumlar yanıyordu. Çiğdemim biralarımızı getirdi. Bornozumu aralayarak çıplak bacaklarımın arasına uzandı. Birasını yudumladıktan sonra sikimi taşaklarımı yalamaya başladı..
-Abiciğim söyle bakalım sen mi beni baştan çıkarttın ben mi seni...
-Galiba ben baştan çıkmaya hazırdım. Gelişmeye başladığın yıllarda hep seni tutkuyla seyrederdim. Şakayla karışık kucağıma oturtup göğüslerine ellerdim.
-Hatırlıyorum. Bende senin kucağına oturmaktan farklı zevkler alırdım. Ama birgün senin sevgilin olacağımı düşünmüyordum. Düşünemezdim de. Sadece vücudunu merak ederdim.
Sikimi boğazına kadar sokup çıkarttıktan sonra....
-Bunu tanımak isterdim ama....Galiba ikimizde bu aşkın fırtınasına fark etmeden yuvarlandık.
Ellerini göğsümün kılları arasında bacaklarımda ve kalçalarında dolaştırırken ben de onun güzel göğüslerini sıkıyordum. İçkilerimiz bitti. Çiğdemim elimden tutarak beni aynalı yatak odasına götürdü. Kırmızı ışığı açtı. Hafif müzik devam ediyordu. Yatağın ayak ucuna geldik birbirimizin bornoslarını sıyırdık.
Dans etmeye başladık. Başını göğsüme dayadı meleğim..Yumuşakça sarıldım küçük yuvarlak kalçalarına. Sikim şimdi dimdik bacaklarının arasındaydı. Ahenkle dans ediyorduk.İkimiz de konuşmuyorduk. Sadece müziğin ritmi vardı kulaklarımızda. Başını kaldırdı göz göze geldik ve dudaklarımız birleşti. Küçük elleri vücudumda dolaşıyordu. Komidinin yanına doğru yavaşça sürükledi beni.
Bebek yağı almış, onu avuçlarına doldurarak beni yağlamaya başladı. Ben şimdi ayakta kıpırdamadan, onun müziğin ritmine uygun beni yağlamasını seyrediyordum. Omuzlarımdan başlayarak kollarımı, göğsümü, sırtımı ve kıçımı hem yağladı hem de dudakları ile masaj yaptı....sonra bacaklarımı aşağıdan yukarıya doğru yağlamaya başladı..kasıklarıma geldi..delirecek gibiydim suratına fışkırmamak için kendimi zor tutuyordum..
İki eliyle sikimi ve taşaklarımı ovmaya başladı...sonra bir eli bacak aramdan kıçıma uzandı göt deliğime yağla masaj yapmaya başladı...ben zevkten kuduruyordum....Şişeyi bana verdi. Sıram geldiğini anladım.Santim santim yağlayıp emdim her tarafını. Sonra dansımızı sürdürdük. Hiç konuşmadan sadece gözlerimiz konuşuyordu.
Çiğdemim beni yatağa sürükledi...Sarmaş dolaş olduk. Yatak annem kokuyordu...Çiğdemim de..kafam yine karıştı... Annemle mi sevişiyordum..Çiğdem’le mi ?..Kaymak gibi am ve narin bir vücut kollarımın arasındaydı...Kaygan vücutlarımız birbirinin içine karıştı. İkimiz de çılgınlar gibiydik ,küçük memelerini yedim bitirdim.srk..
aynalar bizi seyrediyordu...götünü ısıra ısıra öpüp okşadım ....benim başım onun amında onun başı benim sikimde...Çiğdemim göt deliğimi yalarken daha fazla dayanamadım, ıslak amına suratımı yapıştırıp patladım...Aman allahım o neydi öyle Çiğdemim sikimin suyunu gögüslerine yüzüne sürerken
-İşte bu ...işte hayat bu...fışkırıyorsun aşkım ..fışkırıyorsun....Küçük kadının sana kurban olsun....Erkeğim benim...em amımı ben de geliyorum...oh ....ohhhh
Amı ağzımda, dilim am dudaklarında...oda coşkuyla getirdi..
-Mahvettin beni ...canım oh içim boşaldı...cennettemiyim, ben neredeyim..?.ışıklar çıkıyor gözlerimden....
Yan yana sırt üstü uzandık tavandaki aynalardan kendimizi seyretmeye başladık. O narin melek , kollarımın arasına sığındı .Tek vücut olmuş iki sevgilinin hayali etraftaki aynalarda yansıdı, odayı doldurdu..Yarın sabaha kadar bu yatakta yatacağız. Vücutlarımız tekrar tekrar birbirine karışacak. Aynalar bizi seyredecek. Bizde aynalarda kendimizi..Gizimizi sadece aynalar görecek, başkası değil...
Gönderen: kaptancigdem
54 notes · View notes
hasanmisim · 29 days
Text
Bir Kadının Kaleminden
Sokaklarda yatak odası kıyafetiyle dolaşan her kadın sapıktır..
Tumblr media
Yazı kime ait bilmiyorum 2019 yılında beğendiğim için not almışım yazıyı. Bugün denk geldim ve paylaşmak istedim. Buyurun sizleri yazıyla baş başa bırakıyorum.
Bir algı var; sapık dendiği zaman sadece akla erkek gelir.. Oysa; sokakların sapık kadınlardan da temizlenmesi lazım ki, toplum bir nebze ıslah olsun..
Çok garip geldi değil mi okuyunca "sapık kadınlar"(!)
Bir erkek avret mahallini iyice belli edecek tarzda çok dar bir pantolon giyse, sapık/rezil vs. diye bağırırsın.. Ama giydiğiniz taytlardan her hattınızı belli ederken kendiniz adına neden utanmazsınız?
Haa o sizin özgür yaşam tarzınız değil mi? Peki erkeklere niye yok o özgürlükten? Sen baştan aşağı avret olduğun halde, tayt giyme özgürlüğünü kendine hak biliyorsun da, erkeğin özgürlüğünü neden alıyorsun elinden?(!) Senin avretinin belli olması moda, erkeğin ki sapıklık öyle mi?
Otobüste/metro da bedeninin kokusunu şişeler dolusu parfüm sıkıp güzelleştirip, burunların direğini kıran ve erkeğin yanından ifil ifil geçtiğinde beyne direk şehvet hormonları uyarısı verecek kadar kokulanan bir kadın; "bana bakma" dediği gibi "beni koklamayın" da diyebilir mi?
Ben, helal olduğu halde hiç çarşı pazarı göğüsleri yarıya kadar görünür tarz da gezen abi/amca görmedim. Siz gördünüz mü? Görsek "sapık" diye koşarız değil mi adamcağızın peşinden?
Peki ben, domates seçerken sapık ablanın göğüslerini neden görmek zorundayım? Erkek göbekten yukarısı helal olduğu halde asla böyle gezmez/gezemezken, kadınlar göğüs avretini açıpta geziyor ve bu sapıklık olmuyor öyle mi?
Bir bankta kalçasının tam altına gelecek kısalıkta şort ile oturan bir adamın yanına çocuğunuzu oturtur musunuz? Ne münasebet deli midir, sapık mıdır nedir?! Teklifim bile nasıl çirkin değil mi annesi?
Peki aynı şekilde oturan, kalçasından aşağısı çıplak bir kadının giyinişi, neden seni aynı şekilde rahatsız etmiyor? Vel hasıl kelam; sokaklar da yatak odası kıyafetiyle dolanan her kadın da bir o kadar sapıktır!
Toplumun ahlakını bozuyorlar! Toplumun kalitesini düşürüyorlar! Bugün o çocuklar çarşı pazarda bir ablanın göğsünü, kalçasını, bacaklarını görmek zorunda kalıyorsa, bu da bir "ÇOCUK VE TOPLUM İSTİSMARIDIR"….
93 notes · View notes
endergelisenataklar · 3 months
Text
sen gittin ve herkes ölmeye başladı. önce saniye teyze öldü sonra dedem sonra babaannem sonra yengem sonra eniştem. sonra eniştemin ölüm haberini bana veren bakkalı bıçakladılar eniştemin yedisinin okunduğu akşam. sonra sedat amca öldü sonra babam sonra öbür dedem bir de büyük deprem. otuzuma basmadan otuz tabut kaldırdım musalladan. babamdan öncekileri babamla beraber kaldırdık. ama ilk ölen hep babammış gibi geldi bana yıllarca. sanki oydu bu ahret furyasını başlatan. öyle değilmiş yeni anladım.
sen gittin ve herkes ölmeye başladı.
zaten kim tam anlamıyla sağ kaldığını iddia edebilir ki bu kadar mevtanın ardından kim biraz zombileşmek istemez. daha kırılgan daha dikenli ve daha fukuyamacı olmaz. dedem ziraat mühendisiydi ama pek çok doktordan daha ilginç tıbbi hatıraları oldu.
sen gittin ve herkes ölmeye başladı.
yalnızlıktan kudurmuş bir çocuğun arabaların kaportasını anahtarla çizmesi gibi ruhumun kemirilişi de hep sinsiceydi. buna rağmen ansızın berraklaştığı oluyor bulanık günlerin hâlâ soğuk biralar oluyor güzel kızlar oluyor. yağmurdan sonra saçlarını havluyla kurulaman gibi olmuyor tabii o kalibrede sevda görmedim. öptüm ama içime çekmedim.
sen gittin ve herkes ölmeye başladı.
şimdi dilediğim sayfadan başlayabileceğim bir kitap öner bana. başsız sonsuz ve ortasız bir hikâye öner. bir üstat öner dergi kurmuş olmasın. ne çok utandık mazideki yaralardan her adımda ele geçirilme korkusundan. ismet özel mi metin altıok mu yoksa hiç mi ortak arkadaşımız kalmadı.
sen gittin ve herkes ölmeye başladı.
elinden bir şey gelmemenin acısını iniş takımları olmayan melekler bilir. bir arabanın farlarına kilitlenip kalmış sincaplar bilir. suyun dibine ağır ağır çöken taşlar bilir. matkapla göğsünün ortasına açılmış bir pencere düşün. perdeyi aralayıp kendi yarandan bakıyorsun dünyaya. eskisi gibi acımıyor ve de asıl bu acıtıyor.
sen gittin ve herkes ölmeye başladı.
love story tadında başlayan bir filmi potemkin zırhlısına çevirmeye ne hakkın var. çok şükür yaşıyoruz çok şükür yazıyoruz diyorum ama niye anlatıyorum bunları. belleğin unutuşa karşı mücadelesi mi sadece. ne münasebet bu benim senkronize yalnızlığım.
sen gittin ve herkes ölmeye başladı.
birleşince kısa devre yapan parmak uçlarımız öldü önce. sonra yeşil öldü benim için sonra kahverengi. sonra ilk öpüştüğümüz yeri kalbinden bıçakladılar. on iki yıl geçti susmak ne kısaymış. sen böyle ne güzel sonsuza kadar susalım diyorsun. sonsuzluk bir gün herkesle konuşur sevgilim bunu da biliyorsun.
sen gittin ve herkes ölmeye başladı.
70 notes · View notes
nevzatboyraz44 · 14 days
Text
Tumblr media
EŞİM ÇALIŞMIYOR!!!
Bir Koca (H) ile Psikolog (P) arasındaki konuşma:
P: Bay Bandy'yi geçindirmek için ne yapıyorsunuz?
H: Bir bankada muhasebeci olarak çalışıyorum.
P: Karın mı?
H: Çalışmıyor, sadece ev hanımı.
P: Ailenize sabah kahvaltısını kim hazırlıyor?
H: Eşim çünkü çalışmıyor.
P: Eşiniz kahvaltı hazırlamak için saat kaçta uyanıyor?
H: Sabah 5 civarında uyanıyor çünkü kahvaltı yapmadan önce evi temizliyor.
P: Çocuklarınız okula nasıl gidiyor?
H: Eşim çalışmadığı için onları okula götürüyor.
P: Çocuklarını okula götürdükten sonra ne yapıyor?
H: Markete gidiyor, sonra yemek pişirmek ve çamaşır yıkamak için eve dönüyor. Onun çalışmadığını biliyorsun.
P: Akşam ofisten eve döndükten sonra ne yaparsınız?
H: Bütün gün çalıştığım için yorulduğum için dinleniyorum.
P: Eşiniz o zaman ne yapıyor?
H: Yemekleri hazırlıyor, çocuklarımıza servis yapıyor, bana yemek hazırlıyor ve bulaşıkları temizliyor, evi temizliyor, sonra çocukların yatağını alıyor.
***Sizce yukarıdaki hikayeye göre kim daha çok çalışıyor???
Eşlerinizin günlük rutinleri sabahın erken saatlerinden gecenin geç saatlerine kadar sürüyor ve siz bunun İŞE YARAMADIĞINI mı söylediniz?
Evet, ev hanımı olmak için Öğrenim Sertifikası, hatta yüksek pozisyon gerekmez, ancak rolleri/görevleri çok önemlidir!
Eşlerinizi takdir edin çünkü onların fedakarlıkları saymakla bitmez, bu hepimiz için birbirimizin rollerini anlamamız ve takdir etmemiz için bir hatırlatma ve düşünce olmalıdır.
***Bir kadın hakkında her şey***
Birinden çok yürek burkan bir mesaj
kadın.
Birisi ona şunu sordu: Çalışan kadın mısın yoksa ev hanımı mısın?
Cevap verdi:
Evet, tam zamanlıyım
çalışan ev hanımı.
Günde 24 saat çalışıyorum.
Ben bir anneyim.
Ben bir eşim.
Ben bir kızım.
Ben bir gelinim.
Ben bir Çalar saatim.
Ben bir aşçıyım.
Ben bir hizmetçiyim.
Ben bir öğretmenim.
Ben bir garsonum.
Ben bir Dadım.
Hemşireyim.
Ben bir Tamirciyim.
Ben bir Güvenlik memuruyum.
Ben bir Danışmanım.
Ben bir Teselliciyim.
Tatil alamıyorum.
Hastalık izni alamıyorum.
İzin günüm yok.
Gece gündüz çalışıyorum.
Her saat nöbetçiyim ve ödeme alıyorum
cümle.
***Bütün gün ne yapıyorsun??
***Tüm kadınlara ithaf edilmiştir***
Kadın tuz gibi en eşsiz karaktere sahiptir, varlığı hiç hatırlanmaz ama yokluğu her şeyi tatsız hale getirir.
Tüm güzel bayanlara iletin...
Annen.
Eşin.
Senin kızın.
Kız kardeşin ve arkadaşın.
Her kadının yüzünü güldürmek için, her erkeğe de kadının değerini fark etmesini sağlamak için paylaşın.
زوجتي لا تعمل !!!
محادثة بين زوج (ح) وأخصائي نفسي (ع):
P: ماذا تفعل من أجل لقمة العيش السيد باندي؟
ح: أعمل محاسبًا في أحد البنوك.
ف: زوجتك؟
H: إنها لا تعمل، إنها ربة منزل فقط.
س: من يعد الإفطار لعائلتك في الصباح؟
H: زوجتي، لأنها لا تعمل.
س: في أي وقت تستيقظ زوجتك لإعداد الإفطار؟
ح: تستيقظ في حوالي الساعة الخامسة صباحًا لأنها تنظف المنزل أولاً قبل إعداد وجبة الإفطار.
س: كيف يذهب أطفالك إلى المدرسة؟
ح: زوجتي تأخذهم إلى المدرسة، لأنها لا تعمل.
س: بعد أن تأخذ أطفالك إلى المدرسة، ماذا تفعل؟
H: تذهب إلى السوق، ثم تعود إلى المنزل لتطبخ وتغسل الملابس. أنت تعرف أنها لا تعمل.
س: في المساء، بعد عودتك إلى المنزل من المكتب، ماذا تفعل؟
H: أخذ قسطا من الراحة لأنني متعب بسبب العمل طوال اليوم.
س: ماذا تفعل زوجتك بعد ذلك؟
ح: تقوم بإعداد وجبات الطعام، وخدمة أطفالنا، وإعداد وجبات الطعام لي، وتنظيف الأطباق، وتنظيف المنزل ثم أخذ سرير الأطفال.
*** من برأيك يعمل أكثر من القصة أعلاه ؟؟؟
الروتين اليومي لزوجاتك يبدأ من الصباح الباكر حتى وقت متأخر من الليل وقلت أن هذا لا ينجح؟
نعم، كونك ربة منزل لا تحتاج إلى شهادة دراسية، حتى لو كانت منصبًا رفيعًا، لكن دورها/دورها مهم جدًا!
قدّروا زوجاتكم لأن تضحياتهن لا تعد ولا تحصى، ويجب أن يكون هذا بمثابة تذكير وتأمل لنا جميعًا لفهم وتقدير أدوار بعضنا البعض.
***كل ما يتعلق بالمرأة***
رسالة مؤثرة جداً من أ
امرأة.
سألها أحدهم هل أنت امرأة عاملة أم ربة منزل؟
أجابت:
نعم، أنا بدوام كامل
ربة منزل عاملة.
أعمل 24 ساعة في اليوم.
أنا أمي.
أنا زوجة.
أنا ابنة.
أنا زوجة الابن.
أنا المنبه.
أنا طباخ.
أنا خادمة.
انا مدرس.
أنا نادل.
أنا مربية.
أنا ممرض.
أنا عامل ماهر.
أنا ضابط أمن.
أنا مستشار.
أنا المعزي.
أنا لا أحصل على عطلات.
لا أحصل على إجازة مرضية.
أنا لا أحصل على يوم عطلة.
أعمل طوال النهار والليل.
أنا على اتصال طوال ساعات العمل وأحصل على أموال من خلال
جملة.
***ماذا تفعل طوال اليوم؟؟
***إهداء إلى كل النساء***
المرأة لها شخصية فريدة كالملح، حضورها لا يُذكر لكن غيابها يجعل كل الأشياء بلا طعم.
ارسلها الى كل السيدات الجميلات...
أمك.
زوجتك.
ابنتك.
أختك وصديقتك.
شارك لكل امرأة لتجعلها تبتسم ولكل رجل ليدرك قيمة المرأة.
MY WIFE DOES NOT WORK !!!
Conversation between a Husband (H) and a Psychologist (P):
P: What do u do for a living Mr. Bandy?
H: I work as an Accountant in a Bank.
P: your Wife ?
H: She doesn't work, She's only a housewife.
P: Who makes breakfast for your family in the morning?
H: My Wife, because she doesn't work.
P: At what time does your wife wake up for making breakfast?
H: She wakes up at around 5am because she cleans the house first before making breakfast.
P: How do your kids go to school?
H: My wife takes them to school, because she doesn't work.
P: After taking ur kids to school, what does she do?
H: She goes to the market, then goes back home for cooking and laundry. You know she doesn't work.
P: In the evening, after you go back home from office, what do you do?
H: Takes a rest because I’m tired due to all day's work.
P: What does your wife do then?
H: She prepares meals, serving our kids, preparing meals for me and cleaning the dishes, cleaning the house then taking kids bed.
***Whom do you think works more from the story above???
The daily routines of your wives commence from early morning to late night and you called that DOESN'T WORK?
Yes, being housewives do not need certificate of Study, even high position, but their role/part is very important!
Appreciate your wives because their sacrifices are uncountable, this should be a reminder and reflection for all of us to understand and appreciate each others roles.
***All about a woman***
A very heart touching message by a
woman.
Someone asked her, Are you a working woman or a housewife?
She replied:
Yes, I am a full-time
working housewife.
I work 24 hours a day.
I'm a Mum.
I'm a Wife.
I'm a Daughter.
I'm a Daughter-in-law.
I'm an Alarm clock.
I'm a Cook.
I'm a Maid.
I'm a Teacher.
I'm a Waiter.
I'm a Nanny.
I'm a Nurse.
I'm a Handyman.
I'm a Security officer.
I'm a Counselor.
I'm a Comforter.
I don't get holidays.
I don't get sick leave.
I don't get day off.
I work through day and night.
I'm on call all hours and get paid with a
sentence.
***What Do you do all Day??
***Dedicated to all women***
Woman has the most unique character like salt, her presence is never remembered but her absence makes all the things tasteless.
Pass it to all the lovely ladies...
Your Mother.
Your Wife.
Your daughter.
Your sister and your friend.
Share to every woman to make her smile and to every man to make him realize a woman's worth.
50 notes · View notes
yazan-kalem-siyah06 · 9 months
Text
Tumblr media
OKUYANA HELAL OLSUN OKUMAYANDA ÇOK ŞEYİ KAÇIRIR DEMESİ BENDEN .
5 DAKİNANI ALIR
~CEHENNEM~
Artık sokağa çıkacak takati kalmamıştı İhsan beyin... Her sabah mutlaka gittiği çorbacıya gidecek gücü dahi yoktu ayaklarının sancısından... Uzun uzun aradı masanın çekmecelerini... Nihayet bulmuştu lokantanın kartını...Yakın gözlüklerini takıp numarayı çevirdi...
-"On kere çaldı telefon. Ağaç olduk burda.Hadi uzatmada bir kase çorba gönder benim eve... Hadi hadi söylenme... Senin o ekşi kokan çorbalarını bir ben alıyorum zaten. Soğuk gönderirsen geri gönderirim.Para filanda vermem-"
Lokantacı Hüseyin sinirle kapattı o an telefonu.Ve,
-"Şu yaşlı bunak deli eder adamı. Hem cimri. Hem huysuz... Hemde lanet herifin teki.Birtek zavallı eşi katlanabilirdi buna. ALLAH rahmet eylesin... Çocukları bile terketti bunu... Hadi Safderun al şu çorbayı da Yeşil sokak, Hanzade apartmanı 7 nunaraya götür. Yoksa bu huysuz ihtiyar mahalleyi başımıza yıkar... - "demişti yeni çırağına... On dakika sonra kapı çalınmış İhsan bey söylene söylene açmıştı kapıyı... Sonrada,
-" Aptal çocuk. Açlıktan öldük burda. Bir saat oldu neredeyse.Şeytan diyor dök şu çorbayı kafasından aşağıya-"demişti. Tam çocuğun koluna asılı poşeti alırken kolunun yarıdan aşağıya çolak olduğunu görmüş, fakat yine yüzünü ekşiterek parayı uzatmıştı... Tam kapıyı kapatırken ise ayaklarındaki acıyla yere yuvarlanmıştı biranda... Çocuk hemen yardımına koşmuş ve içeriye kadar yürümesine yardımcı olmuştu yaşlı adamın... İhsan bey dikkatlice bakınca çocuğun sağ ayağının da protez olduğunu görmüştü...
-"Ne oldu koluna ve ayağına? -" diye sorunca çocuk içtenlikle gülümseyerek,
-"Köyde küçükken döver biçere kaptırdım. Kolumda, bacağımda çolak kaldı. Ama şükürki diğerleri var işimi görebiliyorum-" demişti... Yaşlı adam tekrar,
-"Adın ne? -" diye sordu yüzünü herzamanki gibi olabildiğince ekşiterek.
-"Safderun dur adım...-"
-"Ne aptal bir isim. İlk defa duydum. Hadi hadi çık evimden. Patronun olacak adamada söyle hergün aynı saatte çorbayı kapımda isterim.İnsanın elinde azıcık lezzet olur.Yakınlarda başka biri şu çorbayı yapmış olsa. Yemin billah almam şu bulaşık suyu gibi çorbayı.Bak hala duruyor aptal çocuk. Hadi kış kış-"dediğinde çocuk adamın söylediklerine aldırmamış bir halde sızladığı için elleriyle ovuşturduğu ayaklarına, dizlerine bakıyordu...
Ertesi sabah Safderun beş dakika önce kapıdaydı. Ve kapıyı çalınca bağıra çağıra kapıya yaklaşan İhsan beyin sesini duymuştu...
-" Patlama be... Geldik işte... Saf bilmemnemiydi adın? Sağır değilim bir kere çal kapıyı yeter. Anladınmı? Aptal aptal bakma? -" demiş ve çolak koluna asılı olan çorba kasesinin olduğu poşeti almıştı yine.
-"Diğeri de senin İhsan emmi. Zor oldu ama. Bir aktardan hatmi çiçeği buldum. Sana çayını yaptım.Babam köyde biryerimiz ağrıdığı zaman hep bunu içirirdi bize. Bak bunu iç ayaklarında ağrı kalmayacak-" demişti ışıl ışıl gözleriyle gülümseyerek.
-"Doktor musun sen? Hem sana ne benim ayağımın ağrısından. Hem kolun hem bacağın yok.Kendi derdine yanacağına milletin işine burnunu sokuyorsun... -" Yaşlı adam böyle karşılık verince gözlerini yere çevirmişti çocuk.
-"Ustam doğru demiş. Çocukları bile gitmez ziyaretine. Huysuz aksi ihtiyarın tekidir. Bu adam yalnız ölecek diye. Şimdi anladım sebebini. -"
-"Hadi be ordan aptal çocuk. Sen ne biliyorsun da konuşuyorsun. Ben cehennem hayatı yaşıyorum. Herkes kendi derdini bilir.Ustan halt etmiş. Fazla uzatma da yarın sabah aynı saatte getir çorbamı-"
-"Rahmetli dedem hep derdi cehennemin neresi olduğunu...-"
-"Başlatma dedenden. Hadi yoluna...Kış kış-"
Çocuk kapıyı kapattıktan sonra çorbasını içmişti İhsan bey. Ayaklarının ağrısı dayanılmaz olduğunda ise çocuğun getirdiği bitki çayını içti biraz sonra söylene söylene... Bir saat sonra ayaklarında ağrı kalmayınca şaşırmış, uzun zamandır ilk defa rahat bir öğlen uykusu çekmişti. Ertesi sabah kapısı çalınınca. Bu defa söylenmeden aldı çorbayı.Çocuğun bir önceki gün söylediklerine hiç aldırmamış gibi yine aynı bitki çayından getirdiğini görünce şaşırmıştı. Usulca içeri buyur etti ve bir çay getirdi ışıl ışıl gözleriyle kendisine gülümser gibi bakan çocuğa...
-"Kaç para bu çayın karşılığı-"
-"Ben onu para için getirmedim emmi.Sen iyi ol diye-"
-"Hadi hadi uzatmada söyle-"
-"İyiliğin karşılığı beklenmez-"
-"Yani para istemiyormusun? Harbiden aptal bir çocuksun-" demişti ilk defa gülümseyerek. O gün öyle sıcak bir sohbet etmişlerdiki Safderun la.Çocuk köyündeki kırlardan, okulundan,komşularından, arkadaşlarından, köydeki köpeği Boncuktan bahsettikçe gerçekten ne kadar saf kalpli olduğunu anlamıştı... Hergün Safderun aynı saatte çorbasını getiriyor, sanki onun ellerinden çorba dahada lezzetli bir hal alıyordu....Bir gün yine ona çay ikram ettiğinde,
-"Bilirmisin oğul şu kapıdan içeri belki on beş yıldır tek çocuk girmedi.Kendi evlatlarım bile bana düşman.Neymiş efendim cimriymişim.Katı yüreli, şirret bir adammışım... Cehennemi yaşıyorum Safderun.Hani ustan demişya yalnız ölecek bu adam diye. Korkuyorum... Ben yalnız ölmek istemiyorum. Cehennem neresi bilirmisin? Şu sessiz sedasız evimin ortasıdır cehennem. -"demişti gözyaşlarını çocuğa göstermek istemeyerek...
O an çocuk heyecanla yerinden kalkmıştı...
-" Sende biten şeyleri geri almamız gerek İhsan emmi-"
-" Ne bitmişki? Ne diyorsun sen çocuk? Ben anlamadım birşey? -"diye sorduğunda masanın üzerinde duran boş kağıt ve kalemlerden birini getirmişti. Ben senin çocukların olsam. Şunca boşa geçen zamandan sonra neler demek isterdin bana. Onca kavgadan sonra. Onca küskünlükten sonra. Hadi beni oğulların ve kızlarının yerine koy. Torunlarında varmış bak. Hayal et bunları. Hergün yaz olurmu? Ve yazdıklarını bana ver. Ha birde para lazım. Eğer bana güveniyorsan birazcıkta para ver-"
İhsan bey yine çelişkiye düşmüş," acaba bana para içinmi iyi davranıyor? - "hissine kapılmıştı. Fakat yinede bir miktar para verdi Safderun'a... Her gece oğullarına kızlarına hissettiği şeyleri yazıyor. Onca senenin pişmanlıklarını onlara söyleyemediği biçimde, gururunu yenerek kağıda döküyor ertesi sabah çorbasını getiren Safderun'a veriyordu. İçindekileri kağıda dökmek, onca senenin suskunluğunu bozmak öyle huzurlu hissettirmiştiki İhsan bey'e.Yaşlı adamın huysuzluğu günden güne geçiyordu. Safderunla her sabah yaptığı güzel sohbetler, aralarında oluşan güzel dostluk sanki yeniden hayata bağlamıştı onu... Bir sabah penceresinden bir ses işitti. Başını pencereden dışarıya uzattığında yirmi kadar çocuğun sevinçle kendisine el salladığını görmüş ve çok şaşırmıştı.
-"İhsan dede... İhsan dede... -" diyede bağırışıyorlardı üstelik...
Ertesi sabah Safderun babasının şehirdeki işinden ayrıldığını ve tekrar köylerine döneceklerini söylediğinde içine ılık ılık birşeyler akmıştı İhsan beyin. Küçük dostuna sarıldı sarıldı. Adresini alıp her ay mutlaka mektup göndereceğini söyledi... Çok zor vedalaştılar...
-"İhsan emmi ben seni unutmayacağım. Sende beni unutma emi? -" derken ikisininde gözlerinden yaşlar akıyordu...
İki gün sonra kapısı çalınmış oğullarını ve kızlarını torunlarıyla birlikte kapıda gördüğünde öyle tarif edilmez mutluluk duymuştuki...
-"Baba onca mektupta yazdıkların bizi öyle etkilediki.İnatlarından vazgeçip, huysuzluklarını bir kenarıya bırakmış olman bizi çok mutlu etti.İlk adımı attınya bizi daha hiçbirşey koparamaz. Seni böyle sevecen görmek ne güzel -" demişler ve yüzünü gözünü öpmüşlerdi huysuzluklarını bırakmış pamuk gibi olmuş ihtiyar babalarının... Ve kızları muazzam bir sofra kurdular hemen. Neşe içinde yemeklerini yediler. O anlarda kapı çalmış ve yirmi kadar çocuk içeriye ellerinde çiçeklerle girmişlerdi... Her hallerinden sokak çocukları olduğu belliydi..
İçlerinden biri çiçeği İhsan bey'e uzatarak,
-"Hayatımızda ilk defa senin sayende güzel elbiselerimiz ve oyuncaklarımız oldu. Çorbacı çırağı o elbiseleri ve oyuncakları senin aldığını ve bizi manevi torunların olarak gördüğünü söyleyince ne kadar mutlu olduk bilemezsin İhsan dede. Seni çok seviyoruz-" dediğinde İhsan bey gözyaşlarıyla düşüncelere dalmıştı çocuklara sevgiyle sarılırken... Safderun 'un yazdığı mektupları oğullarının ve kızlarının adresilerine gönderip, kendisinden aldığı paraylada bu kimsesiz çocukları kendi adına sevindirdiğini anlayınca öylesine mutlu olmuştuki... İçi sevgi doluydu... Hayatının en mutlu aynıydı o anlar....
Ertesi gün postacı bir mektup bırakmıştı posta kutusuna. Kucağında torunuyla mektubu açtığında bir demet hatmi çiçeği görmüştü. Gözyaşlarıyla kokladı küçük dostunun gönderdiği bir demet çiçeği... Hemen bir mektupta o yazdı...
İki gün sonra Safderun köyde dere kenarında İhsan emmi sinin yazdığı mektubu okuyordu. Şöyle yazıyordu mektupta:
-"Kendi torunlarımın haricinde yirmi kadar manevi torunum var artık... Biliyormusun sokağa bile çıkmaya başladım.Dizlerimin ağrısı geçti. Ne zaman sokağa çıksam çocuklar etrafımda pervane oluyor ellerimden tutup şarkı söylüyorlar. Bir oyuncak bir elbiseyle bu kadar mutlu olabiliyormuş demek çocuklar. Oğullarım kızlarım eskisindende iyi bana karşı... Anladım çocuk anladım. Bitti dediğin şey benim içimdeki sevgiymiş... Cehennem evimin orta yeri değilmiş meğer.Cehennem insanın yürrğinde sevginin bittiği yermiş... Sayende cenneti yaşıyorum. Bitki çayın sayesinde ayaklarım, sıcacık sevgin sayesinde yüreğim iyileşti... En kısa zamanda seni köyünde ziyaret edeceğim adı gibi saf yürekli çocuk... İHSAN EMMİN"
Emin olun bir hikaye bazen binlerce gönüle dokunabilir. Hikayeyi beğendiyseniz paylaşıp yoruma sevdiklerinizi etiketlerseniz daha çok yüreğe dokunabiliriz....
"YAZAR SUAT ÖZGE"
155 notes · View notes
murat-o41 · 1 month
Text
Karımın Yaşlı Sikicisi-1
Selam, ben selim 40 yaşında, eşim Alev ise 38 yaşında ve 2 çocuklu bir çiftiz, ben çok istekli olmama rağmen eşim sekste hiç te istekli davranmazdı. Eşim gayet çekici açık tenli, 55 kiloda ve 163 boyunda ve yaşını pek göstermeyen bir kadındır. Eşim Balıkesir?de bir mağazada yönetici pozisyonunda çalışmakta. Eşimle seks esnasında fantezi kurmak istememe rağmen pek yanaşmaz, yani seksi pek sevmediği için bu güne kadar eşimden hiç şüphelenme durumum olmadı, ancak 3 ay önce mağazanın dağıtım aracını kullanması amacıyla 55 yaşındaki Rıza isminde birini işe almışlardı. Eşim ara sıra bu Rıza?nın ne kadar olgun ve esprili olduğundan bahsetmişti. Bir gün eşim çocuklarla ilgilenirken telefonuna bir mesaj geldiğini duydum. Mesajına baktığımda Rıza Abi şeklinde kayıtlı bir numaradan gelen mesajı açmadan ana ekrandan okuduğum kadarı ile eşime iltifatlar okuyup ne renk sevdiğini soruyordu. Mesajı okuyunca kıskançlık duymama rağmen eşimin 55 yaşlarında göbekli ve kel birisi ile flört ettiği hissi beni heyecanlandırdı.Telefonu hemen yerine koyarak görmezden geldim. Eşim bir süre sonra gelip telefonuna baktığında ise ne oldu canım, mesajın gelmişti biraz önce kimmiş diye sorduğumda ise yok bir şey mağazaya mal gelecekmiş onu soruyorlar diyerek geçiştirdi. Eşimin bu geçiştirmesi neticesinde ise Rıza ile kırıştırdığını adım gibi emindim. Bu durum beni çok azdırmıştı. Ama aralarında ne olup bittiğini öğrenmek için hemen bir araştırmaya girerek eşimin telefonuna casus yazılım kurarak, mesajlarına ve arama kayıtlarına ulaşmayı başardım.Bir süre mesajları takip ettim. Rıza eşime çok argo kelimeler ile hitap ediyordu.. yavrum, çıtırım, kevaşe bir kere versen ne olur gibi.. vallahi her gün senin için oğlanı tokatlıyorum..gibi? Eşim ise zamanı gelince söz altına yatıcam, o oğlanın canına okuyacağım, yalarım çükünü diyordu.Eşim daha benimkini doğru dürüst yalamamışken Rıza?yı ağzına alacağını yazması beni çok azdırdı. Nerdeyse her gece eşime seks isteğinde bulunmama rağmen 15-20 günde bir girebiliyordum ama pek istekli davranmıyordu. Nadir de olsa eşimin üzerinde gelip giderken eşimin Rıza ile olan muhabbetleri aklıma geldikçe daha erken boşalıyordum.Zamanla Rıza?yla ben de tanıştım. Rıza, eğitimsiz biraz kaba konuşan ama babacan, esprili ve konuşkan birisi idi.Mesajlarında Rıza, eşime bir hediye aldığını belirterek eşime Pazar günü (Mağazanın kapalı olduğu gün) vereceğini bildirdi. Eşim ise Pazar günü evdeyim biliyorsun dedi. Ancak Rıza hayır Pazar günü sizinkileri ikna et bizim Edremit?teki yazlık köy evine gidiyoruz. Mangalda balık yapıcaz diye mesaj attı. Doğrusu bende eşime aldığı hediyeyi çok merak ediyordum.Eşim akşam eve geldiğinde Pazar günü ailecek Rıza Abi bizi Edremit?teki evlerine davet ediyor iş yerinden başka gelecekler de olacak diye söyleyince, Ya Rıza abi iyi hoş ta niye yaşına göre birileriyle takılmıyor ki dedim. Eşim; ya güzel bahçesi varmış hem mağazada çalışanlarla sosyal bir faaliyet yaparız diye düşündük dedi. Ben de sanki isteksiz gibi iyi bari gidelim dedim.Pazar gününü iple çekip yola koyulduğumda neler olacağını çok merak ediyordum. Köy evine vardığımızda ise Rıza ve şalvarlı eşi ile bizim gibi 2 aile ve veletler vardı. Rıza?nı evi denize biraz uzak olmasına rağmen yazlık gibi hoş ve bahçeli bir evdi. Mangal muhabbeti devam ederken Rıza bir ara tuvalete gittiğinde eşime mesaj geldi. Ben de hemen casus programdan mesajı okudum.
Devamı gelecek
67 notes · View notes
benimsiyahnotdefterim · 3 months
Text
Tumblr media
-Beni niye bırakıp gittin Müzeyyen? -Elimde değildi. Kendime engel olamadım, ona aşıktım. Seni üzmek istemezdim ama kendimden de vazgeçemedim. -Değdi mi peki? -Mesele bu değil ki. Yaşamam gerekiyordu yaşadım. Ama biliyorsun işte, bitiyor en nihayetinde her şey gibi. -Çay için teşekkürler. -Gitme! Lütfen! Diyelim ki gitmedim. Seninle birlikte olmaya devam ettik. Ne değişecekti? Ne yapacaktık? -Sevişirdik. -Başka? -Sabahları beraber uyandırdık. Ben senden önce kalkardım, senin uyuyuşunu izlerdim. Sonra sen uyanırdın. Bana gülümserdin. -Sonra? -Sonra sabahları çayı tek şekerli içtiğini, günün diğer saatlerinde şekersiz içtiğini biliyor olurdum. O ilk şekeri ben atardım çayına. Zarifçe eritişini izlerdim. -Sonra, en çok boynundan öpülmeyi sevdiğini biliyor olurdum. -Güzelmiş. -Sonra dışarı çıkardık. Dışarıda yağmur yağıyor olurdu. Biz şemsiyeyi almazdık, sırılsıklam olurduk. Sonra sen bana sokulurdun. Ama saçağın altına hiç girmezdik. Sonra sen üşütürdün. Ayakların buz gibi olurdu. Ben sana o en sevdiğin mavi çoraplarını getirirdim. Sonra bayramları babaannenin mezarını ziyaret etmeye giderdik. -Gider miydik gerçekten? -Giderdik. Hayatta en sevdiğin kadın için ağlayaşını izlerdim senin. Hiçbir şey yapmazdım, gözyaşlarını silmezdim. Seni teselli etmezdim. Orada öylece ağlayışını izlerdim senin. Başka insanların mezarları arasında dolaşarak hayatın ne kadar şahane bir şey olduğunu düşünürdüm. Sonra hiçbir şey yapmazdık. Öylece otururduk. Çok bilinmeyenli bir sorunun yanıtını arardık. Hayat bizi yalancı çıkarana dek bulduğumuz cevapları doğru sanardık. -O zaman bir çay daha içelim mi? -Daha fazla çay içmek istemiyorum ben.
54 notes · View notes
Text
Fatma Ablanın Kalçalarından Kayarak Boşalmak! (Adil 40 Y., Giresun)
Fatma abla, ergenlik yıllarıma geçtiğim günlerde bana gösterdiği çocuksu ilgiye karşılık, seksi ilk keşif günlerimin idolüydü adeta. Boyu çok uzun sayılmaz, hatta kısa bile denilebilirdi. Birçokları onu sexy bulmayabilirdi, ama şarkıcı Nilüfer'e benzeyen yüzü, o sıcak tebessümü ve çıtı pıtı hali beni deli ediyordu. Hele o arkaya çokça çıkık biçimli kalçalarını seyretmek ve onun üzerinden kayarak boşaldığımı hayal ederek 31 çekmek müthiş bir keyifti.
Onu en son gördüğümde ben 16, o ise 20 yaşındaydı. Biz o mahalleden taşınalı 20 sene olmuş ve onunla bağlantımız kopmuştu. Fatma ablaların yeni taşındığımız sitede oturduklarını, bize hoşgeldin ziyaretine geldiklerinde öğrenmiştim. O da benim gibi hiç evlenmemişti. Aradan geçen 20 yıla rağmen onu görür görmez sikim yine taş gibi olmuştu. En az 20 yıl önceki kadar çıtır görünüyordu. Babası ölmüş, hayırsız kardeşi onları terk edip Almanya'da bir hayat kurmuş, Fatma abla ise annesiyle yaşıyordu. Benim bilgisayardan anladığımı öğrenince, "Bir gün geleyim de bana öğret!" demesi benim için sanki bir hediyeydi. "Seve seve!" dedim.
O gün Cumartesi idi. Aylardan Mayıs. Annemle babam Karadeniz turuna çıktıkları için evde yalnızdım. Bir haftalık yiyecek stoğum ve ben, ne yapsam diye düşünürken Fatma abla geldi aklıma. Ona telefon edip durumu anlattım ve bize gelirse ona bilgisayar konusunda bilmediklerini öğretebileceğimi söyledim. Telefonda bana annesinin iki günlüğüne teyzesine gittiğini, memnuniyetle gelebileceğini söyledi. Ben bambaşka ümitlerle ve üzerimdeki şort ve kolsuz tişörtle onu beklemeye koyuldum.
Fatma abla, 3 blok ötedeki evlerinden hemencecik gelivermişti. Üzerinde, çiçek desenli, kolsuz bir elbise vardı. Elbise boyu diz altıydı, ama dekoltesinin derinliği göze batıyordu. Elbiseden belli olan meme uçlarına bakılırsa sutyen takmamıştı.
Ona mail hesabı açıp, mail alıp verme konusunda bilgi verdim biraz. Çabuk sıkıldı ve "Adilciğim, içecek birşeyler var mı dolapta?" diye sordu. "Kola var, içer misin?" dedim, istedi. Kolalarımızı içerken eskilerden konuşmaya başladık. Ben onun rahat tavırlarından ve elbisesinin açıklığından iyice azmıştım. Benim gözüm sık sık onun meme uçlarına, onun bakışları ise önümde, an be an artan kabarıklığa takılıyordu. "Hadi ben evin sorumluluğunu yüklenmekten, anneme hayatımı adamaktan dolayı evlenemedim; ya sen Adil, sen niye evlenmedin?" diye sordu. "Biliyorsun durumları be Fatma abla... Önceleri ben istemedim, sonra da beni istemediler... Kaldık işte... Yaş 36 oldu, bu saatten sonra da zor!" dedim. "Olur mu öyle şey?" dedi Fatma abla, 20 yıl önceki gibi göz kırparak; "Daha gencecik adamsın!" diye ekledi.
Onun bu samimi tavrından kuvvet alarak; "Sen de... Sen de çok güzelsin!" dedim. Onun mahçup bakışından cesaret alıp, elimi bacağına koyarak devam ettim, "Biliyor musun, 20 yıl önce de seni çok beğenirdim; hatta laf aramızda, seni düşünerek az mı 31 çekmiştim!" dedim. Biraz utandı gülerken; ama tepki göstermeden de, "Halen masturbasyonla idare ediyorum deme sakın, inanmam!" dedi. "Önceleri kendimi eşime saklıyordum; sonra vazgeçtim, ama bu sefer de gerçekten istemenin ve istenmenin önemli olduğunu görüp kimseyle yatmadım." dedim ve bir an susup, şaşkın gözlerine bakarak güldüm ve devam ettim, "Pratiğim yoktur, ama teorim süperdir!" dedim.
Fatma ablanın ağzından farkında olmadan, "Ben de hiç yaşamadım!" cümlesi çıktı, pişmanlığı uzun sürmedi. Kolumu boyuna attım ve onu kendime çekip, çekingen ve itiraz eden anlık hareketlerine aldırmadan dudaklarından öptüm. Bir 5 saniye kadar direndi, ama sonra kendini saldı. Uzun öpüşmemizin ardından ikimiz de nefes nefeseydik. Kulağına eğilip, "Yaşamadıklarımızı yaşamaya ne dersin? Sana söz; sen istemedikçe bekaretine dokunmayacağım!" dedim.
Kızaran yanakları ve gözleriye onayladı beni...
Onu elinden tutup odanın diğer tarafındaki yatağa sürükleyip uzattım. Bu arada yatağı tam gören açıdaki kamerayı uzaktan kumandayla çalıştırmayı da ihmal etmedim. Hiç konuşmadan ve acele etmeden elbisesinin beline kadar inen fermuarını çekerek elbisesinden kurtuldum. Yaşına göre göğüsleri oldukça diriydi. Ben kendi üzerimdekileri çıkartırken, Fatma abla, kılları yeni alınmış sikime bakmamaya çalışıyordu. Üstüne çıktım, dudaklarından başlayarak boynunu, omuzlarını, memelerini ve göbeğini eme eme aşağıya indim. Pürüzsüz bir cildi ve beni çıldırtan bir kokusu vardı. Ben onu emip koklarken nefesi sıklaşmıştı ve ara ara bacaklarına değen sikim onu ürpertiyordu.
Dantelli külotunu çekip çıkarttığımda kılsız amcığı karşımdaydı. Göbeğinden başlayarak yaladım tekrar, amına indiğimde, geçen kısa süreye nazaran ıslak sayılırdı amı. Dilimle klitorisini her uyardığımda onun yay gibi gerilişi beni iyice heyecanlandırmıştı.
Artık iyice sertleşen sikimi daracık amcığından göbeğine doğru itinayla yerleştirerek usulca üzerine uzandım. Kulağına, "Korkma, sokmayacağım... Amacım senin gelmeni sağlamak! Bunun için de kızlığına erişmeden yavaş yavaş yapacağım!" dedim fısıltıyla. Bir taraftan sikimin uç kısmını hafif hafif amının girişine doğru bastırıyor, bir taraftan da memelerinin ve dudaklarının tadını çıkarıyordum, "Ohh yavrum benim; yıllardır nerdeydin sen? Çok güzelsin bir tanem!" diyordum. O da, "Ihhh, ohhh, ııhhh, çok güzelmiş, nasıl birşey bu, nasıl bir tat, nasıl bir heyecan... Sahip ol bana Adil, ıhhhh, ohhhh... Adil'im!" diyordu. "O da olacak yavrum, sen gelene kadar bozmadan sikecem seni, bozmadan... Ohhh!" diyordum.
Hareketlerim oldukça yavaş ve dikkatliydi. Fatma abla inlemeye başlamıştı. Amına girişim biraz fazla olunca hafif çığlık atıyor, geri çekilmemle normale dönüyordu. Dakikalar sonra bir deprem misali titreyerek orgazm olduğunu hissettiğimde, kızlığına zarar vermemek için göbeğine yasladığım sikimle üzerine yüklenerek ben de deliler gibi boşaldım!
Nefes nefese yana yattım, en çok bir dakika öyle durduktan sonra, hem zevkten, hem de yaşadığı olayın tesirinden yanakları kızarmış Fatma ablaya yan dönüp, küçük bir öpücük kondurduktan sonra, "Dur bekle, temizleyeceğim!" diyerek kalktım yanından. Yandan peçete ve ıslak mendil aldım bol bol. Göbek deliğinden neredeyse memelerine kadar olan bölüm bir sperm gölü olmuştu. Yan yatarak yavaşça önce normal peçeteyle spermlerimi aldım; sonra ıslak mendille spermlerin temizlendiği bölgeleri sildim.
Dizlerimin üstünde durarak, onun gözleri önünde benzer temizliği yapış yapış olmuş sikime de yaparken, Fatma abla konuştu, "Ufalmış... Halbuki demin ne biçimdi!" dedi. "Merak etme Fatma abla, yine olur... Bırakmam seni, bu gece buradasın! Nasılsa annen de yok, bizimkiler tatilde zaten!" dedim. "Ne biçim adamsın be Adil; yarım saattir neler yapıyorsun, halen abla diyorsun. Oldu mu şimdi?" dedi. Yanına uzanıp sarıldım ve "İşin güzelliği orda Fatma abla, işin zevki orda... Nasıldı, hoşuna gitti mi?" dedim. "Hem de nasıl! Tam söylenen gibiymiş, kızgın kumlardan serin sulara atlar gibi!" dedi. "Esas gerçek zevki yaşayınca daha da mutlu olacaksın, emin ol!" dedim.
"Senden birşey istesem..." dedi. "Söyle! Çekinme!" dedim. "Ona dokunabilir miyim?" dedi, gözüyle sikimi işaret ediyordu. "Elbette! Hatta nasıl yapacağını da göstereyim bak..." dedim. Ben sırtüstü yattım, o yanımda bacakları kıvrık duvara yaslandı. Ben 31 çeker şekilde sikimi sıvazlarken ona anlatıyordum, "Bak böyle yapacaksın bir elle, diğer elinle de taşaklarımın altını kaşır gibi okşayacaksın... Beni tekrar hazır et, ben de senden birşey isteyeceğim!" dedim. O işine başlamış bana gülücükler atarken ben de onun memişlerini okşuyordum. Fatma abla, "Elimde büyüdüğünü hissediyorum; hem sert, hem yumuşak... Ne tuhaf!" deyip duruyordu heyecanla.
O an Fatma ablanın cep telefonu çaldı. Arayan annesiydi. Telefonunu açmadan fısıltıyla konuştum; "Bir elle işine devam et, diğeri ile konuş!" dedim. İtiraz etmeden yaptı. "Alo anne, nasılsın? Ben mi? Adil'lerdeyim, bilgisayar öğretti bana. Halen de öğretiyor..." deyip, bana göz kırptı. O konuşurken olayın heyecanıyla sikim ilkinden daha sert ve haşmetli olmuştu. Telefonu kapattığında kahkaha atıyordu, "Annem, (Çocuğu çok yorma, yemek yap, doyur!) diyor. İçimden (Doyuruyorum merak etme!) dedim." dedi. "Deseydin ya; (Anne o da beni doyurdu!) diye!" dedim, gülüştük...
Sikim artık kıvama gelmişti, "Uzan yanıma şöyle!" deyip onu yanıma çektim ve "Şimdi de ben senden birşey isteyeceğim Fatma abla!" dedim. "Nedir?" dedi. "20 yıl önce, o çok beğendiğim kalçalarından kayarak boşalmayı hayal ederdim. Şimdi bunu gerçekleştirmek istiyorum; olur mu?" dedim. "Kayarak boşalmak derken? Götüme sokmayacaksın değil mi?" dedi. "Yok yok, girmeyeceğim! Sadece deminki gibi sürterek boşalacağım, bu sefer sırtına doğru olacak..." dedim. "Peki!" deyip yüzüstü döndü ve "Domalmam gerekiyor mu?" diye sordu. "Yok gerekmez, tam hayal ettiğim şekilde olmalı!" dedim.
Yüzüstü yatınca o muhteşem poposu ortaya çıktı. Nazikçe elimi poposunda gezdiriyordum, "Vay be... Kim derdi ki hayaller 20 yıl sonra gerçek olacak diye!" diyordum. Bir yandan da omzunu öpüyordum. "Biraz beline yük binebilir ağırlığımdan, ama çok sürmez merak etme!" dedim. Yavaşça kalkıp bitişik bacaklarını altıma alarak hafifçe oturdum. Poposunu birkaç dakika okşadıktan ve öptükten sonra sikimi bedenlerimizle paralel bir biçimde göt yanaklarının arasına, poposunun bitip bacakların başladığı yerden yukarı doğru yerleştirerek üstüne yattım. Bu sefer ağırlığımdan dolayı inliyordu. Memelerini avuçlayıp harekete başladım. "Ohh Fatma abla, ikimiz de tazeyken sikişemedik, ama şimdi bak her yola getirdim seni! Tahminimden de yumuşakmış götün! Ohhhh, muhteşem!" diyordum.
Tam 10 dakikalık gitgelden sonra boşalmak üzereydim. "Zevk suyumla yıkayacam seni yavrum, döl manyağı yapacam seni! Ohhh! İşte bu, işte bu! Geliyorum, geliyorum... Geldimmm!" diye çığlık atıyordum. Gelgitlerin şiddetiyle taşaklarım poposunda, sikimse beline paralel havada kalmıştı boşalırken. En çok ta o bölgesini severdim. Beliyle poposu arasında kalan kıvrım öyle derindi ki, (Küçük bir çocuk oturabilir buraya!) derdim eskiden :)
[Adil]
150 notes · View notes
hurayb · 3 months
Text
• Allahım ne kadar çok istediğimi biliyorsun. dua ediyorum ama belki de doğru şekilde istemesini bilmiyorum, tek bir amini bile geri çevirmeyeceğini biliyorum. bana dualarımı yaşamayı nasip et, beni kalbimde ukte kalmış biri olarak bırakma .."
53 notes · View notes
tipitip213 · 11 days
Text
KIZIM DERYA - 4
Daha evvelki 3 mektubumda anlattıgım gibi kızım deryayı en son kucagımda salonda çırılçıplak dans ettikten sonra yatak odamızdaki yataga yatırıp mutfakta sakladıgım viagra hapını da içtikten sonra yanına gittiğimde bana babacım biliyormusun sana numara yaptım esasında içkilerin çogunu döktüm içmedim gerçi içtiğim kadarınlada şu anda çakırkeyfim ama maksadım senin beni sarhoş zannedip rahat davranmandı
ama artık buna gerek kalmadı herşeyi biliyorsun bende herşeyi arzu ve istekle yapıyor ve zevk almak istiyorum deyince deryam kızım tatlım benim geçen akşam arkadaşın gülü götünden sikerken sende sanırım pencereden seyrediyordun degilmi dedim.
Evet baba çok heyecanlanmıştım ama gülde sanırım çok zevk almış ki nasılda inliyordu belkide esas babasından bile böyle zevk almamıştır kızı yalnız merak ediyorum omu güzel benmi diye sorunca kızım ikinizde güzelsiniz zaten 17 yaşındaki bir genç kız çirkin olamazki heryeri kütür kütür diri ve tazedir ama sen başkasın senin vucudıun balık etinde oldugundan okşarken bakarken bile insanın beli gelir
hele şu amcıga bak nasılda kabarmış yarıgı nasılda kımıldıyor açılıp kapanıyor ohhh derken oda baba senin sikinde çok büyük ve kalın her kadın böyle bir sike sahip olmak ister deyince kızım ona sik denmez o kategoriden çıkmış artık babanınki deyince oda ne denir babacım dedi bende 20 cm aşan siklere yarak demek daha dogru olur kızım
demekki babanınki neymiş kızım diye sordugumda derya yarakkk baba ohhh babamın koca yaragı kızının ellerinde derken hadi derya şimdi ben uzanacagım sende kalçalarını götünü benim başıma gelecek şekilde tersten uzatacaksın bu şekle 69 denir sikişte dedim, yüzün ve agzım kasık aramda olsun dudakların degsin şeye dedim hemen tamamladı sözümü babamın yaragına dudaklarım degsin
ohhh deyip pozisyonu alınca o nefis göt ve kalçalar başımın altına koydugum yastıkla tam agzımın önündeydi hadi baba sende kızının amını yala em kokla öp onu dedi zaten sözünü tamamlamadan yumulmuştum 17 lık agdalı küçük ama şişmiş amların en güzelini yalıyor emiyordum.
Derya yaragımı emerken kazık gibi olan sikim agzına zor sıgıyor baba bu kadar büyük bir şey nasıl ama göte giriyor hayret derken bende eger amı ve götü erkegi zevklendirir sulandırırsa kadın biraz ilk girişte acı çeker ama zevkin dorugundayken sikildiği için o bir anlık acı yerini korkunç zevk dalgalarına bırakır kızım yalnız göte sokarken biraz götüde kremlemekte fayda var böyle kocaman olunca yarak ister dedim.
Ohhh baba ne güzel yalıyorsun amımı derken sabaha kadar yalasam doymam bu ama kızım dedim. Bana babacım ben sana bu gece sadece götümden siktirmeyi düşünüyordum ama şimdi amımıda sikmeni istiyorum onuda sik ilerde evlenecegim adamın ne malum böyle yaragı olacagı veya senin gibi bilgili olacagı ya tam zevke varmadan kızlıgımı bozarsa zevk almadan kızlıgı bozulan bir kadın herhalde hayatı boyunca sitem eder üzülür
bu yüzden sen boz kızlıgımı bagırta bagırta sik beni zevklerin en ğüzelini yaşat sonra istersen oraya degilde götüme boşaltırsın salebini deyince ohhh tatlım çok iyi olur hem merak etme kızlık zarını evlenmeden 1 ay evvel diktiririz teknik ilerledi 250 dolara dikiyorlar kocan anlamaz bile dedim.
Ohhh ne güzel tamam babacım hadi konuşmayalım sikişelim şimdi derken emdiğim amcık büyümüş am dudakları aralanarak dili kilitorisi dışarı sarkmış olan bu muhteşem amcıgı bir an evvel sikme arzusuyla kıvranan ben kızımı dogrulttum yataga yatırarak ayak parmaklarından başlayıp yukarı dogru yalamaya başladım.
Bacakları ve kasık arası derken dışarı sarkmış am dudakları ayni küçük sigara böreginin kıvrımları gibi açılmış dilimle o pembe dudakların arasının içine soktugum dilimle sikiyordum şimdi deryamı ohhh baba derken yukarılara çıkıp göbeginin çıkurunu emdim sonra sıra küçük portakal gibi sert ve diri memelrini yalamaya emmeye başladım
uçları leblebi gibi olmuştu memelerinin daha yukarı çıkarak kolllarını arkaya getirirken dilimle koltuk altlarını yalıyor hafif terlemiş koltuk altını yalarken kızımda zevk ve gıdıklanmayla karışık offf uhhh hadi baba sok artık şu yaragını kızının amına istiyorum hadi dayanamıyacagım hazırım babacım sokkk derken yaragım am dudakları etrafında dimdik gezinirken dudaklarından öperek tamam kızım hazırsan mesele yok serbest ol sıkma kendini dedim.
Çılgınca öpüşürken hadi baba sik kızını koy amına parçala amını kızının derken yaragımı am dudakları hizasına getirip elimle pembe dudaklarının arasına güçlükle başını yerleştirdim çünkü daracık ve küçük bir amcıga girecek olan bu yarak şimdi hazır vaziyette beklerken
hadi baba amımın suyu gelecek nerdeyse dediğinde ellerimle kalçalarından yakalayıop hızla kendime çekerek yaragı o minik sulanmış ama köküne kadar soktum.
Ohhhh çok tatlıydı ya bu esnada derya ahhhhhhhhh diye bir feryat ettiki pencere kapalı olmasa komşular duyabilirdi inanın daha sonra arkasından ohhh sesleri baba çok acıdı çok acıdı ama devam derken yaragım amdan çıkarken baktıgımda kanlanmış deryanın amının kenarındanda kan geliyordu sanırım bu kızlık zarının kanıyla beraber gençliğinde annesininde başına gelen yaragın büyüküğü ve kalınlıgından am duvarlarının tahriş olarak kanamasından bu kadar fazla kan gelmiş oldugunu düşündüm
ama bunu kızıma söylemedim sok baba çıkar sok baba derken ohhh geliyorum babam benim erkegim diye titreye titreye boşalmaya başladı yavrum çırpınıyordu kollarımın arasında zevkten o çırpındıkça yaragım dahada şevkleniyor daracık ama giriş çıkışlarında şimdiye kadar hayatımda ilk defa böyle bir sikişi bu kadar zevkli bir sikişi kızımla yaşayacagımı hiç düşünmemiştim.
Nıhayet boşalan kızım baba sen amıma boşalma tehlikeli olmasın derken domal o zaman deyip onu domaltıp göt deliğini bir müddet yaladım sonrada komidindeki kremi uzatmasını söyledim deryaya kremi verince yaragımı ve o küçük kahverengi göt deliğini kremledim bolca sonrada şimdi dişlerinle yastıgı ısır kızım derken yaragın başını göt yanakları arasında hizaladım.
Kökledim yaragı belinden çekerek bu sefer dahada canının yandıgı çıkardıgı sesden belli oluyordu yastıgı ısırmasına ragmen ne olur çıkar baba çok acıdı vazgeçelim derken kızım merak etme köküne kadar sokmuyacagım deyip kandırrdım ama birden dipledim yaragı yine ohhh çok tatlıydı taşaklarıma kadar girmişti debelenmesini düşünmüyordum arrtık çünkü oda zevk alıyor ohh baba sok baba diyordu biraz sonra büyük bir çoşkuyla boşaldım götünün içine yaragı çıkardıgımda bu seferde götünün kanamış oldugunu gördüm ve sabaha kadar çeşitli pozisyonlarda 3 sefer daha boşaldık kucakta banyoda mutfakta seviştik.
Sonrada arkadaşı gülde babasına amından siktirecegini söylemiş o zaman 4 lü gurup yaparız baba ne güzel olur 2 baba ve 2 kızı deyince harika olur dedim şimdi gülün babasının kızını amından sikmesini beklerken aklıma kızlarımızı sandoviç gibi am ve götlrinin ayni anda sikilmelerinden alacakları zevk aklıma geliyor fırsat buldukça annesi yokken sevişiyoruz
heryerde her ortamda kaçak ilişkiler bu yüzden zevkli oluyor demek ayrıca internette bizim gibi olan gerçek enseslerlede yazışıp orıjınal fotograflarımızı güvendiklerimizle degiştiriyoruz. Şu anda kızım17 yaşında yani 1 yıldır babasının kızı karısı sevgilisi metresi herşeyim benim o..
Evet belkide günah bu yaşadıklarımız toplumumuzda ama ben bir babanın kızını sevmesi öpmesi okşaması hatta sikmesi onun hakkıdır diye düşünüyorum bazen kızına sevişmeyi kocasını ilerde mutlu edebilecek şeyleri başkasındansa benden ögrenmesinin ona daha yararlı olacagı kanısındayım.
Bu 4 mektubumda ancak bu kadar yazabildim ama ilerde gülün babasıyla ve gülle olan 4 lü ilişkimizi gerçekleştirdiğimizde kızım ve ben- 5- olarak yazıp sizlerle paylaşacagımdan emin olabilirsiniz. Şimdilik baybay... Görüşmek yazışmak dilegimle
46 notes · View notes