Tumgik
#Türkiye'de doğal bitkiler
Text
Hodan (Kaldırıkotu)
Hodan (Kaldırıkotu)
Tumblr media
#AromatikBitkiler, #BitkiÇayları, #BitkiSalataları, #BitkiTentürleri, #BitkiselIlaçlar, #DoğalTedaviYöntemleri, #DoğalYaşamAlanıYönetimi, #DoğalYaşamÇeşitliliği, #DoğalYaşamKoruma, #EkosistemKoruma, #HodanBitkisi, #HodanBitkisiÇayı, #HodanBitkisiFaydaları, #HodanBitkisiIklimi, #HodanBitkisiKullanımı, #HodanBitkisiSalatası, #HodanBitkisiSulama, #HodanBitkisiTentürü, #HodanBitkisiToprağı, #HodanBitkisininDoğalYaşamAlanları, #HodanBitkisininEkolojikÖnemi, #HodanBitkisininIklimIsteği, #HodanBitkisininSağlıkFaydaları, #HodanBitkisininSuIsteği, #HodanBitkisininToprakIsteği, #HodanBitkisininTürkiyeDekiYeri, #HodanBitkisininYetişmeKoşulları, #TıbbiBitkiler, #TürkiyeDeDoğalBitkiler, #TürkiyeDeYaygınBitkiler https://is.gd/SqVH5p https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/bitkiler/hodan-kaldirikotu/
Hodan bitkisi, Boraginaceae ailesinden gelen, çoğunlukla ılıman bölgelerde yetişen ve Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde doğal olarak bulunan bir bitki türüdür. Bu bitkinin toprak, iklim ve su istekleri, Türkiye’deki yeri ve doğal yaşam alanlarına katkıları gibi konuların yanı sıra insan sağlığına faydaları ve kullanımı da önemlidir.
İnsan Sağlığına Faydaları: Hodan bitkisi, geleneksel tıpta çeşitli sağlık sorunları için kullanılmaktadır. Özellikle yaprakları, içerdiği bazı bileşenler sayesinde sağlık açısından faydalı olabilir. Hodanın yaprakları, antioksidan özelliklere sahip bileşikler içerir ve anti-inflamatuar etkileri ile bilinir. Ayrıca, bazı araştırmalar hodanın bağışıklık sistemini güçlendirebileceğini ve sindirim sağlığını destekleyebileceğini öne sürmektedir.
Nasıl Kullanılır: Hodan bitkisinin kullanımı genellikle bitki çayı veya tentür olarak gerçekleşir. Hodan yaprakları, kurutulduktan sonra çay yapılarak tüketilebilir. Bu çay, sağlık için faydalı bileşenlerin vücuda alınmasını sağlayabilir. Ayrıca, bazı yörelerde hodanın yaprakları salatalara veya yemeklere katılarak da tüketilebilir.
Hodan çayı: Hodan yaprakları kurutularak demlenir ve çay olarak tüketilir. Günde birkaç fincan hodan çayı içmek sağlık için faydalı olabilir.
Hodan salatası: Hodan yaprakları, yeşil salatalara doğranarak veya diğer sebzelerle birlikte kullanılarak salata yapılabilir. Bu şekilde tüketildiğinde, hodanın sağlık için faydalı bileşenlerinden yararlanılabilir.
Hodan tentürü: Hodan yaprakları alkol veya sirke ile ekstrakte edilerek yapılan bir tentür, sağlık takviyesi olarak kullanılabilir. Özellikle sindirim sorunları için destekleyici olarak kullanılabilir.
Doğal yaşam alanlarında bulunmasıyla değerli bir bitki türüdür ve insan sağlığına çeşitli faydalar sağlayabilir. Yapraklarından hazırlanan çaylar, salatalar veya tentürler aracılığıyla tüketildiğinde sağlık için destekleyici olabilir. Ancak, herhangi bir sağlık sorunu için hodanın kullanımı öncesinde bir uzmana danışmak önemlidir.
Toprak İsteği: Bu bitki genellikle iyi drene edilmiş ve humusça zengin toprakları tercih eder. Ayrıca, hafif asidik veya nötr topraklarda da iyi gelişim gösterebilir. Toprağın nemli olması, hodanın sağlıklı bir şekilde büyümesi için önemlidir, ancak aşırı sulama veya su birikimi bitkinin köklerine zarar verebilir.
İklim İsteği: Hodan bitkisi ılıman iklimleri tercih eder ancak serin ve güneşli bölgelerde de yetişebilir. Özellikle yaz aylarında sıcaklığın yüksek olması ve güneş ışığının bol miktarda olması hodanın büyümesi için uygun koşullardır. Ancak aşırı sıcak veya kurak hava bitkinin gelişimini olumsuz etkileyebilir.
Su İsteği: Hodan bitkisi düzenli sulamayı tercih eder ancak su birikimi veya aşırı sulama bitkinin köklerinin çürümesine neden olabilir. Genellikle haftada bir düzenli sulama yapmak yeterlidir ve toprağın nemli ancak suyu durgun olmamalıdır.
Türkiye’deki Yeri
Hodan bitkisi Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde yaygın olarak bulunur. Özellikle kıyı bölgeleri, dağlık alanlar ve ormanlık alanlarda sıkça görülebilir. Doğal yaşam alanları arasında Karadeniz bölgesi, Ege bölgesi ve Marmara bölgesi yer alır. Ancak, hodanın doğal yaşam alanları zamanla insan faaliyetleri nedeniyle azalmış olabilir.
Doğal Yaşam Alanlarına Katkıları
Doğal yaşam alanlarında çeşitli canlı türlerine barınak ve besin kaynağı sağlayabilir. Ayrıca, toprak erozyonunu önlemeye yardımcı olabilir ve ekosistemde çeşitliliği destekleyebilir. Bu nedenle, hodanın doğal yaşam alanlarının korunması ve sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi önemlidir.
Bu bitki, sağlıklı büyümesi için uygun toprak, iklim ve su koşullarını tercih eder. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde doğal olarak bulunan bitki, insan sağlığına çeşitli faydalar sağlayabilir ve doğal yaşam alanlarına katkıda bulunabilir.
0 notes
nesrin-c · 5 years
Photo
Tumblr media
SALDA GÖLÜ
Salda Gölü, Burdur'da, doğa harikası tektonik krater gölü, Türkiye'nin en temiz, dünyanın en temiz beşinci gölü, 1989 yılında doğal SİT alanı ilan edilerek korumaya alındı, yüksek magnezyum içeren bakteriyel kökenli bembeyaz stromatolit kayaçları, sadece burada, Kanada'da ve Mars gezegeninde var, bu yüzden dibi de kıyıları gibi bembeyaz görünüyor, turkuaz suyu ve bembeyaz sahiliyle Türkiye'nin Maldivleri olarak anılıyor, yazın sular çekilince gölün ortasında yedi tane bembeyaz küçük adacık ortaya çıkıyor, herhangi bir akarsu çıkışı yok, 185 metreyle Türkiye'nin en derin, dünyanın en derin üçüncü gölü, endemik bitki, balık ve kuş türleri barındırıyor. İki milyon yaşında, bilimsel ve arkeolojik çalışmalar dışında el değmemesi gerekiyor. Millet bahçesi ayaklarıyla, Toki ihalesiyle etrafına bina yapmaya çalışıyorlar.
Kazdağları, Balıkesir ve Çanakkale arasında yeralıyor, Homeros'un İlyada Destanı'nda geçer, Zeus'un dünyaya geldiği dağdır, Zeus'un sevgilisi İda'nın adını taşır, mitolojide İda Dağı'dır, sonra biz Türkler geldik, yörük kültüründe çok önemli yeri olan “kaz” nedeniyle burasının adı Kazdağları oldu, tüm dünyada Alpler'den sonra oksijen oranı en yüksek bölgedir, 32 farklı endemik bitki türü barındırıyor, Kazdağları göknar'ı dünyada sadece burada yetişiyor, 1993 yılında milli park ilan edilerek koruma altına alındı. Emperyalist şirket siyanür kullanarak altın madeni işletsin diye, şimdilik 195 bin ağaç kestiler, zümrüt ormanlar çöle döndü.
Alpu Ovası, Eskişehir'de, tarımsal SİT alanı, “tarım ve hayvancılık amaçları dışında hiçbir yatırım yapılamaz” diye koruma kararnamesi var, Türkiye'nin en verimli bölgelerinden biri, buğday deposu, dünyada sadece orada bulunan lületaşı yataklarını barındırıyor. Termik santral dikmeye çalışıyorlar.
Kuzey Ormanları, İstanbul'daydı, asrın liderimiz İstanbul büyükşehir belediye başkanıyken “üçüncü köprü cinayettir, intihardır, şehrin kuzeyinde kalan akciğerimizin yokedilmesi demektir, böyle bir teşebbüs İstanbul için ölümcül sonuçlar doğurur, ayrıca, bunu bekleyen bazı mahfillere yeni rant alanları sağlama olayıdır” diyordu. Kendisinin başbakanlığında ve cumhurbaşkanlığında, o cinayet işlendi, o intihar edildi, o rant alanları sağlandı, 13 milyon ağaç kesildi, 13 milyon, kuşların göç yolları bile bozuldu.
Cerattepe, Artvin'de, dünyanın 100 doğal ormanından biri, Kafkas ekosisteminin Türkiye'deki tek uzantısı, bir yanı Kafkasör Yaylası, bir yanı Hatila milli parkı, dünyanın en yaşlı bitki örtüsüne sahip 25 bölgesinden biri, sadece endemik değil, relikt tabir edilen türler barındırıyor, yani buzul çağından beri orada yaşayan bitkiler var, insan bu güzelliğe adeta bakmaya bile kıyamıyor. Milletin orasına koyacağını izah eden yandaş müteahhit, ormanı katledip, siyanür kullanarak bakır madeni işletsin diye dayatıyorlar.
İğneada, Kırklareli'de, longoz ormanlarından oluşan milli parkı var, bu tip ormanlar dünyada sadece Amazon'da, Kongo'da ve İğneada'da bulunuyor, kuş cennetidir, Türkiye'de varolan 454 kuş türünün 200'den fazlası İğneada'da görülebiliyor… Termik santral dikeceklerdi, vazgeçtiler, nükleer santral dikecekler. Sinop, teee 2 bin 400 yıl önce Büyük İskender'e “güneşimi kesiyorsun, gölge etme başka ihsan istemez” demiş Diyojen… Komple Türkiye'nin güneşinin kesilme ihtimali var, nükleer santral dikiyorlar. Akkuyu, Akdeniz'in incisi Mersin'de, denizi güneşi havası öylesine eşsiz ki, dile kolay 10 bin yıldır insan yaşıyor orada… Nükleer santral dikiyorlar.
Munzur Dağları, Tunceli'yle Erzincan arasında yeralır, beş milyon yaşındadır, Munzur Vadisi Milli Parkı'nı bünyesinde barındırır, meşe ormanlarıyla kaplıdır, üzerinde çok sayıda buzul gölü vardır. 3 bin 300 metre yüksekliğe, 60 kilometre uzunluğa sahip olan Munzur Dağları'nın tamamını, komple, maden sahası ilan ettiler.
Bizzat Atatürk'ün talimatıyla hazırlanan, 1939'dan beri yürürlükte olan “zeytin yasası” var. 2003 yılından beri değiştirmeye çalışıyorlar, bir değil, iki değil, sekiz defa denediler, sekiz defa TBMM'ye getirdiler, her defasında püskürtüldü, gene deniyorlar, Türkiye'de 170 milyon zeytin ağacı var, bu yasayı değiştirmeyi başarırlarsa 120 milyonu zeytinlik vasfından çıkacak, zeytinlik vasfından çıkan her santimetrekare maden sahası olacak, imara açılacak. Ege'de 500 yıllık, 900 yıllık zeytin ağaçları var, Manisa Kırkağaç'ta mesela, 1657 yıllık zeytin ağacı var, hâlâ yılda 250 kilo zeytin veriyor, yasa değişirse bunların hepsi biçilecek.
Bilinçsiz kullanım, kaçak kuyular, umursamazlık, ilave et bunlara besleyici dereler üzerine kurulan Hes'leri… Dünyanın nazar boncuğu olarak tanınan Meke Gölü, kurudu. Flamingoların en sevdiği yerdi, Akgöl kurudu. Nasreddin Hoca'nın maya çaldığı Akşehir Gölü kurudu, normalde 350 kilometrekareydi, şimdi 40 kilometrekare bile değil. Tuz Gölü tuzluk kadar kaldı. Amik Gölü kurudu. Eber Gölü haritadan silindi. Tecer Gölü kurudu. Sera Gölü bataklık oldu.
Tarihi 10 bin yıla dayanan Hasankeyf, baraj sularına gömülüyor. Allianoi antik kenti, baraj sularına gömüldü, “Allianoi diye bir yer yok, uydurma bir isim” denildi. Aspendos'a mutfak mermeri döşediler, Apollon Tapınağı'na çimentoyla merdiven yaptılar, 1700 yıllık Mamure Kalesi'ne pvc pencere taktılar, Sümela Manastırı'na kaçak kat çıktılar.
Efes antik kenti 2 bin 300 yaşında, Unesco Dünya Kültür Mirası listesinde yeralıyor, perdelik kumaşla kapladıkları plastik sandalyeleri diziyorlar, yemekli organizasyonlar için kiraya veriyorlar, komple antik tiyatroyu 70 bin liraya kiralıyorsun, Odeon 25 bin lira, Celsus kütüphanesi 30 bin lira… Celsus kütüphanesi dediğin iki bin yıllık, el yazması 14 bin rulo papirus ve parşömen barındırıyordu, dış duvarında, dört girintide, dört kadın heykeli var, bu dört tanrıça sophia'yı, episteme'yi, ennoia'yı, arete'yi temsil ediyor, yani, bilgeliği, bilgiyi, akılı, erdemi simgeliyor, iki bin yıllık imbikten süzülmüş bilgelik, bilgi, akıl, erdem, parayı bastırıp kiralıyorsun, taverna gibi müzikli yemek veriyorsun.
Melikgazi'yi yediler kardeşim… Haberi Anadolu Ajansı servis etti. Sayın ahalimizin, Kayseri'deki türbeye gizlice girdiği, Melikgazi'nin mumyasından küçük parçalar kopardığı, şifa niyetine çorba yaptığı ortaya çıktı. Çünkü, çocuğu olmayan kadınların, rahmetli Melikgazi çorbasından içer içmez hamile kaldığı rivayet ediliyordu, Melikgazi'nin dişlerini söküp, öğütüp, çay gibi kaynatıp içenler olduğu anlaşıldı. Sayın büyüklerimiz lütfedip müdahale edene kadar, Melikgazi'nin sol kolunu komple yediler.
Anıtkabir'in avlusuna pembe plastikten kaydırak koydular, Savarona'nın güvertesini demir doğramayla kapattılar, Erzurum Kongresi'nin yapıldığı müze binaya fayans döşeyip, duşakabin taktılar, Çankaya Köşkü'nü tarihten silmek için saray yaptılar, Atatürk Orman Çiftliği'ni talan ettiler.
Tekel, Seka, Sümerbank, Petkim, Türk Telekom, bankalar, şeker fabrikaları, limanlar, madenler, santrallar, barajlar satıldı. Şimdi sıra, doğaya, tarihe, kültüre geldi.
Hani deseler ki, git Türkiye'nin ocağına incir ağacı dik… Anca bu kadar olur.
Akılla bilimle, kültürle sanatla, tarih şuuruyla, doğa sevgisiyle, yurtsever vizyonla kurulan ülkemiz… Örgütlü cehaletle imha ediliyor.
Belediye seçimlerinde etnik köken ve mezhep farkı gözetmeden sergilediğimiz partilerüstü ortak akıl'ı, Türkiye'nin bütünü için acilen devreye sokmak zorundayız. Acilen.
Yılmaz Özdil - SÖZCÜ
59 notes · View notes
kampingturkiye · 4 years
Photo
Tumblr media
📌MUNZUR VADİSİ MİLLİ PARKI 👉1971 yılında millî park olarak ilan edilmiştir. Bu bölgenin millî park olarak ilan edilmesinde en önemli etkenler, başta akarsu kaynakları ve gözeler olmak üzere, zengin doğal veriler, endemik bitki türleri ve yöreye özgü hayvan türleri ile zenginleşen bitki örtüsü ve yaban hayvan varlığıdır. 👉Türkiye'nin en büyük millî parklarından biri olan "Munzur Vadisi Millî Parkı", Tunceli kent merkezine 8 km uzaklıkta başlayıp, vadi boyunca Munzur Dağları'na kadar uzanmaktadır. Kuzeyde 3.300 metreye kadar yükselen Munzur Dağları, Mercan ve Munzur Suyu vadileri tarafından parçalanmıştır. 👉Millî parkın kuzeyinde, Munzur Dağları'nın üzerinde 2.000-3.000 metrelik zirvelerde yer alan krater gölleri, Ovacık düzlüğünde kaynayan gözeler ve kanyonlar ile vadi boyunca dökülen şelaleler, parkın doğal değerlerini zenginleştirmektedir. 👉Munzur Suyu ve Mercan Deresi'nde yaygın ve yoğun olarak bulunan yöreye özgü nadir alabalık türleri ile çengel boynuzlu dağ keçisi, yaban keçisi, kurt, boz ayı, kızıl tilki, yabani tavşan, kaya yediuyuru ve porsuk gibi memeliler yaşar. Kızıl geyik bulunma ihtimali de vardır. Urkeklik ve kaya kartalı gibi kuş türleri de mevcuttur. 👉Bitki Örtüsü 1518 çeşitli bitki kayıtlı olup, bunlardan 43 çeşidi Munzur Dağları'na, 227 çeşidi Türkiye'ye endemik türlerden oluşmaktadır. Munzur Dağları'ndan başka hiçbir yerde bulunmayan endemik bitkiler arasında Çan Çiçeği, Erzincan Kirazı, Bindebirdelik Otu, Munzur Kekliği, Munzur Düğün Çiçeği, Dağ Çayı, Munzur Dağı Oltu Otu ve Menekşesi sayılabilir. Ovacık ilçesiyle Munzur gözelerinden 1.5 km aşağıda Munzur Suyu'nun iki yanında bölgenin karakteristik ağacı olan huş meşceresi bulunmaktadır. Türkiye'de ender bulunan ağaç türlerinden olan huş, bölgenin florasına önemli bir katkı sağlamaktadır. . . Follow👉 @kampingturkiye . .................................................... 📽 @cankenari .................................................... . . #kampingturkiye #kampingtürkiye #doğa #kamp #çadır #campcooking #camp #campfire #camping #tent  #travel #antalya #traveller #camping🏕 #gezginler #türkiyede1yer #gezenkadinlar #munzur #ovacık #tunceli #munzurvadisi (Munzur Vadisi Millî Parkı) https://www.instagram.com/p/CEhaMygD0ji/?igshid=ddgqn74o796t
0 notes
aliunyazicibaharat · 5 years
Photo
Tumblr media
Ali Ünyazıcı Baharat'ın 3. Kuşak Yöneticisi Mert Ünyazıcı Aktarcılık hakkında Gazete Tunçbilek'te yazmaya başladı.  Ülkemizde Aktarlık İnsanoğlunun bitkilerle ilişkisi var oluşu ile başladı. İnsanoğlu; çeşitli amaçlarla kullanmakta olduğu bitkilerin, binlerce yıl önce, koruyucu ve tedavi edici gücüne vakıf olmuş ve hastalıkları önlemek ve tedavi edebilmek için bitkilere, hayvansal ürünlere başvurmuştur. Henüz yazının bile icat edilmediği dönemlerden bu yana bitkilerin sağlık açısından etkileri (30 - 40 yıl değil) çok uzun yıllar süren deneme yanılma yoluyla öğrenildi ve edinilen bilgi birikimi nesilden nesile aktarılarak günümüze kadar ulaştı; hatta bitkiler üzerine yapılan çalışmalara dayanak oldu. 1900 lü yılların başında bitkilerin insan sağlığı açısından önemli özellikleri labaratuvar ortamında araştırılmaya başladı ve halkın yıllar boyu ısrarla kullandığı bitkilerin yararlı etkileri bilimsel olarak da ispatlanır oldu. Tıp alanındaki önemli gelişmelere, ilaç sanayiinin doğuşuna ve buna bağlı olarak halkı bitkilerden uzaklaştırma çabalarına bitkisel ürünleri koca-karı ilacı denerek değersizleştirme çabalarına rağmen insanoğlu; sağlık amacıyla bitkisel ve hayvansal kökenli drogları kullanmaya devam etti. Bitkisel ürünlerin çok uzun yıllardır kullanılması sonucu olası yan etkileri bilinirken piyasaya yeni sürülen bazı sentetik ilaçların yan etkileri yıllar sonra ortaya çıkıyor. Doğal kaynakların etkileri yüz yıllardır bilinmesi, bazı sentetik ilaçların yan etkileri, alternatif ve destekleyici tedavilerin olumlu etkileri, besinlerin öneminin vurgulanması gibi sebeplerle bitkisel ürün kullanımında son yıllarda büyük artış gözlemleniyor. Pazarı büyüten bu ilgi artışı Türkiye'de bitkisel ürün denince akla biz aktarları getiriyor. Aktarlık derin ve köklü geçmişi olan ve Anadolu kültürümüz, kültürel ve geleneksel zenginliğimiz, sağlık folklorumuz ile de özdeşleşmiş bir meslektir. Devamı için: https://www.tuncbilekreklam.com.tr/yazi/ulkemizde-aktarlik-50.html #mertünyazıcı #aliunyazicibaharat #tuncbilekreklam #gazetetuncbilek #baharat #aktar #aktarcilik https://www.instagram.com/p/Bxw8-OoBv8j/?igshid=3amkwt602no8
0 notes
my-umutsevinc-blog · 7 years
Text
TÜRKİYENİN COĞRAFİ ÖZELLİKLERİ
KONUMU
Türkiye, iki kıtada toprağı bulunan bir Avrasya ülkesidir.Topraklarının %97'si Asya üzerinde bulunur ve bu kısım Anadolu diye adlandırılır. Kalan %3'lük kısım ise Avrupa kıtasında kalır ve Doğu Trakya diye adlandırılır. Marmara Denizi, Çanakkale ve İstanbul BoğazıAnadolu'yu Trakya'dan, Asya'yı Avrupa'dan ayırır.
Türkiye toprakları kabaca bir dikdörtgen şeklini andırır, 1.600 kilometre (1.000 mi) uzunluğunda ve 800 km (500 mi) genişliğindedir. 36° ve 42° kuzey paralelleri ile 26° ve 45° doğu meridyenleri arasına yerleşmiştir. Gölleriyle birlikte 783.562 kilometre karelik (300,948 sq mi) bir alanı kaplar.[139] Bunun 755.688 kilometre karesi (291.773 sq mi) Asya topraklarını oluştururken, geriye kalan 23.764 kilometre karesi (9.174 sq mi) Avrupa topraklarını oluşturur. Bu rakamlarla, yüzölçümü açısından dünyanın en büyük 37. ülkesidir. Üç tarafı denizlerle çevrilidir. Batısında Ege Denizi, kuzeyinde Karadeniz ve güneyinde Akdeniz bulunmaktadır. Kuzeybatısında ise Marmara Denizi yer alır[
TürKiye'nin Avrupa'daki kısmı olan Doğu Trakya'da Yunanistan ve Bulgaristan ile sınırı bulunmaktadır. Asya'daki kısmı olan Anadolu'da ise dar kıyı ovalarıyla çevrilmiş yüksek bir merkezi platodur. Kuzeyde Köroğlu ve Kuzey Anadolu Dağları ile, güneyde Toros Dağları ile çevrilmiştir. Türkiye'nin doğusuna gidildikçe yükselti artar ve burası Fırat, Dicle, Arasgibi çeşitli nehirlerin kaynağıdır. Ayrıca 5.137 metre (16.854 ft) yüksekliğindeki Türkiye'nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı ve en büyük gölü olan Van Gölü de Doğu Anadolu'da yer alır. Türkiye, Anadolu toprakları üzerinde kuzeydoğuda Gürcistan, doğuda Ermenistan, Azerbaycan'a bağlı Nahcivan Özerk Cumhuriyeti ve İran, güneydoğuda Irak ve Suriye ile komşudur.
Türkiye, yedi coğrafi bölgeye bölünmüştür. Bunlar Akdeniz, Doğu Anadolu, Ege, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu, Karadeniz ve Marmara bölgeleridir. Dar bir kemere benzeyen Karadeniz Bölgesi, Kuzey Anadolu boyunca düzensiz bir şekilde uzanır ve ülkenin toplam yüzölçümünün altıda birini oluşturur. Geleneksel bir eğilim olarak, doğuya doğru gidildikçe engebenin artmasına paralel olarak yaylacılığın arttığı görülür.
Türkiye'nin yer şekillerinin çeşitliliği, binlerce yıldır bölgenin arazisini şekillendiren yerin hareketliliğinin bir sonucudur. Üzerinde sönmüş volkanlar bulundurur ve hâlâ daha sıklıkla depremler meydana gelmektedir. Çanakkale ve İstanbul Boğazları, varlıklarını ülkedeki fay hatlarına borçludurlar. Ülkenin kuzeyinde ve doğusunda günümüzde de depremlere sebep olan büyük fay hatları vardır. Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde 1999'da meydana gelen büyük Marmara depremi, binlerce insanın hayatını kaybetmesine sebep olmuştur.
BiİYO ÇEŞİTLİLİK
Kuzey Anadolu Dağları'ndaki Sümela Manastırı. Bu dağlar, ılıman yağmur ormanları, flora ve faunalarıyla birlikte bir ekolojik bölge oluşturur.
Türkiye'nin olağanüstü ekosistemi ve habitat çeşitliliği, ülkede önemli bir tür çeşitliliğinin oluşmasını sağlamıştır. Anadolu, üzerinde tarımın yapılmaya başladığı yıllardan itibaren birçok bitkinin anavatanı olmuştur ve günümüzde bu bitkiler Türkiye'de yaşayan insanlar tarafından kullanılmaktadır. Türkiye'nin faunasının çeşitliliği, florasının çeşitliliğinden bile büyüktür. Tüm Avrupa genelindeki hayvan türlerinin sayısı 60.000 iken, bu rakam Türkiye'de 80.000'den fazladır ve alt türler dahil edildiğinde 100.000'i geçmektedir.
Kuzey Anadolu kozalaklı ve yaprak döken karışık ormanları, Türkiye'nin kuzeyindeki Kuzey Anadolu Dağları'nın büyük bir bölümünü kaplar ve bir ekolojik bölge oluşturur. Bu dağların doğu ucunda Kafkasya karışık ormanları yer alır. Bölge ayrıca Avrasya yaban hayatına da ev sahipliği yapar. Bayağı atmaca, kaya kartalı, şah kartal, küçük orman kartalı, kafkas kara orman tavuğu, kara iskete ve duvar tırmaşık kuşu gibi hayvanlar burada yaşar.[144] Kuzey Anadolu Dağları ve Karadeniz arasındaki dar kıyı şeridinde, Dünya'da az sayıda bulunan ılıman yağmur ormanlarından biri olan Euxine-Kolşik yaprak döken ormanlarına rastlanır.
Türkiye'de 40 tane millî park, 189 tane doğal park, 31 tane doğal koruma alanı, 80 tane yaban hayatını koruma alanı ve 109 tane doğal anıt bulunur. Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı, Nemrut Dağı Millî Parkı, Antik Troya Millî Parkı, Ölüdeniz Doğal Parkı ve Polenez köy Doğal Parkı bunlara örnektir.
Türkiye'nin başkenti Ankara, kendi adını taşıyan Ankara kedisi, Ankara tavşanı ve Ankara keçisi gibi hayvanlarıyla ünlüdür. Ülkenin diğer ulusal sembollerinden biri ise Van kedisidir ve adını Doğu Anadolu'da yer alan Van ilinden alır. Ayrıca Türkiye'ye has çeşitli köpek türleri de vardır: Anadolu çoban köpeği, kangal, Aksaray Malaklısı ve Akbaş.
İKLİM
Türkiye'de üç farklı iklim tipine rastlanmaktadır. Genel anlamda Ege Denizi ile Akdeniz kıyılarında görülen Akdeniz ikliminde yazlar sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlıdır.[148] Bitki örtüsü makidir. Karadeniz kıyılarında görülen bir ılıman okyanus iklim tipi olan Karadeniz ikliminde her mevsim yağış görülmektedir, doğal bitki örtüsü ormandır. Karadeniz kıyıları, Türkiye'nin yıl boyunca yüksek yağış alan tek bölgesidir ve Doğu Karadeniz bölümü yıllık 2000-2500 milimetre yağış almaktadır.
Ege Denizi ile Karadeniz'i birbirine bağlayan Marmara Denizi'nin kıyılarında geçiş iklimi görülmektedir; denizin güneyinde Akdeniz, kuzeyinde Karadeniz ve kuzeybatısında Karasal iklime rastlanmaktadır. Marmara ve Karadeniz bölgelerinde hemen hemen her yıl kar yağışı gözükse de kar ancak birkaç gün yerde kalır. Ülkede, Karadeniz ve Akdeniz'de kıyıya paralel uzanan dağlar, denizlerden gelen ılıman hava kütlelerinin iç kesimlere ulaşmasını engeller.
İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yani iç kesimlerde Karasal iklime rastlanır. Bu iklimde yıllık ve günlük sıcaklık farkları yüksektir; yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve kar yağışlıdır. Doğu bölgelerde, kışlar oldukça sert geçer. Doğu Anadolu'da sıcaklıklar −30 °C ve −40 °C'ye (−22 °F ve −40 °F) kadar düşebilir ve kar yılın en az 120 günü yerde kalır. Batıda ise kış sıcaklıkları ortalama 1 °C (34 °F) olarak gözlemlenmektedir. Yazları sıcak ve kurak, ülke genelinde genellikle Temmuz ve Ağustos en kurak ay iken Mayıs en çok yağışın alındığı aydır, sıcaklıklar gün içinde 30 °C (86 °F) üzerine çıkabilmektedir.
0 notes
Text
Genital Herpes'e Bitkisel Çözüm
HSV (Herpes Simplex Virüsü) erkek ve kadınlarda "uçuk"lara sebep olan bir çeşit virüstür.
Herpes (Uçuk) Tipleri Klinik olarak uçuklar kişilerde iki ayrı tipte görülebilir:
 Tip 1 Herpes (Perioral tip):  Ağız ve dudak çevresinde kızarıklık üstünde oluşan sulu lezyonlar ile kendisini gösteren tiptir.  Tip 2 Herpes (Genital tip): Benzer lezyonlar genital bölgede oluştur. Bu nedenle Tip 2 herpes'e "genital herpes veya genital uçuk" adı verilmektedir.
Bu bölümde cinsel temasla bulaşma özelliği olan "genital herpes enfeksiyonları" ele alınmıştır.
Genital Herpes (HSV Tip 2) ne kadar sık görülür?
Penis başında uçuk, tip 2 genital herpes
ABD'de genital herpes'in görülme sıklığı % 20'dir. Ülkemizde yapılmış bir araştırmada ise HSV tip 1 'in görülme sıklığı % 86, HSV Tip 2 (genital herpes)'in ise % 5 olarak bulunmuştur.
HSV tip 2 (genital tip) en sık olarak 20 ile 30 yaş arasında karşımıza çıkmaktadır.  Maalesef ülkemizde ve dünyada görülme sıklığı her geçen gün artmaktadır.
(Üstteki resim- Erkek glans penisi üzerindeki Tip 2 HSV- genital uçuk)
Genital herpes nasıl bulaşır? Bulaşma yolları İki tipi de direkt deriye temasla, masum bir öpücükle (ağız çevresine) veya cinsel temasla (genital alana) bulaşabilir. Bulaşma yukarıda belirtilen lezyonların yokluğunda olmaz, direkt yarayla temas şarttır.
Genital herpes ne tür şikayetler yapar? Belirtileri nelerdir? Bulgular (semptomlar)
Genital herpes, HSV Tip 2, Genital Uçuk, herpes enfeksiyonu
Genital herpes (uçuklar), virüs ile bulaşmış kişilerde genital alanda kabarcık, kızarıklık, kaşıntı ve ağrı ile kendisini göstermektedir.  Bazan ise kişi virüsü almış olsa bile sessiz seyredebilir; yani hiç bir bulgu ortaya çıkmayabilir (asemptomatik'tir). Bu, HSV ile bulaşmış kişilerin % 20'sinde görülen bir durumdur.
Ancak virüsü alan kişilerin % 60'ı bu virüsü taşımalarına ve vücutlarında lezyon olmalarına rağmen böyle bir hastalıktan haberdar bile değildir.
Genital herpeste görülen lezyonlar devamlı kalıcı değildir; yani tedavi ile veya kendiliğinden geçer. Ancak çeşitli zaman dilimlerinde tekrarlama (rekürrens) olasılığı yüksektir.
Bulaşma olduktan bir süre sonra kişinin genital bölgesinde "çok şiddetli kaşıntılar" görülür.
Çoğu zaman cilletki bu kaşıntılar derinin mantar enfeksiyonu ile karıştırılarak gereksiz yere kişilerin mantar tedavileri almasına sebep olabilir. Kaşıntılardan kısa bir süre sonra da genital bölge de döküntülü ve bazan ağrılı lezyonlar ortaya çıkar. 
Genital sahada ortaya çıkan bu lezyonlar ağızda çıkan uçuklara benzer şekilde olup, kırmızı ve sert bir zemin üzerinde iltihabi akıntısı olan döküntüler şeklindedir.  
Kaba etlerde, kasık bölgesinde, penis ve dış genital bölgelerdeki kabarcıklı, bazan ağrılı, sulu ve iltihabi lezyonlarda akla ilk genital uçuklar gelmelidir. Bazan kasık bölgesindeki lenf bezlerinde şişlikler de ortaya çıkabilir.
Yine, bulgulara nadiren ateş, baş ağrısı, halsizlik, bitkinlik ve kas ağrıları da eşlik edebilmektedir.
Herpes Genitalis Enfeksiyonunun Sık Tekrarlanması Psikolojik Şikayetlere Yol Açmaktadır... Sürekli tekrarlayıcı hastalıkla başetmek zorunda kalan hastalarda zamanla psikolojik yakınmalar; depresyon ve anksiyete (bunaltı) durumları da ortaya çıkabilir. Eşlerine bulaştırma korkusu ile kişilerin zaman içinde kaygı ve endişeleri artabilir, cinsel isteksizlik ortaya çıkabilir.
Herpes genitalis özellikle evli çiftler arasında ciddi evlilik sorunlarına yol açabilen bir cinsel enfeksiyondur.
Genital herpes (HSV) neden tekrarlar? Rekürrans (hastalığın yenilemesi) nasıl oluşur? Virüs vücuda girdikten sonra sinir hücrelerine ve sinir köklerine yerleşir. Burada ömür boyu kalıcıdır. Vücut direnci düştüğünde tekrar tekrar reaktive olarak (yeniden aktif hale geçerek) hastalığa özgü bulguları verir ve daha sonra yine ortadan kaybolur.
Genellikle geçirilen ilk enfeksiyondan sonra oluşan reaktivasyonlar (yeniden alevlenmeler) daha az şiddetlidir ve hafif şekilde atlatılmaktadır.
Herpes genitalis hastalığını kaptıktan sonra yapılması gerekenler... HSV son yıllarda pek çok kişilerde görülen ve yaygınlığı gittikçe artan bir cinsel temasla geçen hastalıktır.
Bir kez enfeksiyonu aldıktan sonra zaman içinde sık sık tekrarlamalardan korunmak için yapmanız gereken bazı maddeler ve almanız geren önlemler bulunmaktadır. Bunlar:  
  Vücud direnciniz (immünite) önemlidir.
Özellikle stres, sigara ve alkol kullanımları vücut direncinizi düşürerek enfeksiyona açık bir hale düşmenize sebep olacaktır.  Bu nedenle bu tür alışkanlık yapıcı maddelerden uzak durunuz. Stresle başaçıkabilmeyi öğrenmezide de fayda olacaktır.
  Vücud direncinizi (immuniteyi) arttırın.
İmmunite yani vücud direncini arttırıcı bir takım ilaçları kullanmanızda fayda olabilmektedir.
İmmün sistemi güçlendirici, yan etkisi olmayan ilaçları Hera Klinik'ten de temin edebilirsiniz. 
Özellikle sık sık tekrarlayan HSV enfeksiyonları durumunda immün sistemi güçlendirici bir takım doğal ilaçları almanızda fayda olacaktır. Bu tür ilaçlar için hekiminize danışmanızda fayda var.
  Spor yapmak ve dengeli beslenmek önemlidir. Düzenli egzersiz ile dengeli beslenmeniz bağışıklık sisteminizi güçlendirecek ve stresinizi azaltacaktır.
  Hastalığın rekürransını azaltmada düzenli uyku, istırahat ve hijyenin de önemi büyüktür.
  Sürtünme nüks olasığını arttırrır.
İlişki sırasında veya masturbasyon ile sürtünme sonucunda hastalığın rekürrans şansı artmaktadır. Cildin uzun süreli kaşınarak tahriş edilmesi (irritasyon) ve ultraviyole ışınlar sonucunda da enfeksiyon tetiklenerek yayılabilmektedir.
  HIV (Aids'ten) korunun.
HSV ile HIV virüsü arasında bir etkileşim mevcuttur. Bunlardan herhangi bir virüsün varlığı diğerinin bulaşma ve yayılma olasılığını artırmaktadır.
Yani, HSV enfeksiyonları kişilerde HiV (Aids) enfeksiyonunun yayılmasını arttırırken, AiDS enfeksiyonları da vucut direncini baskılayarak herpes enfeksiyonlarının yayılmasını arttırabilmektedir.
Bu nedenle özellikle ileri derecede HSV rekürranslarında HiV testinin de yapılması önerilmektedir.
  Diğer taraftan HSV enfeksiyonları kadınlarda rahim ağzı (serviks) kanserlerini bir miktar arttırabilirler. Bu yüzden jinekoloğunuzu düzenli olarak ziyaret edip "smear testi" nizi yaptırmanızda fayda olacaktır.
  İlişkilerinizde partnerinize karşı dürüst olun.
Herpes simplex virüse karşı günümüzde geliştirilmiş bir aşı maalesef bulunmamaktadır. Bu nedenden ötürü aktif herpes enfeksiyonu olan kişiler bunu partnerlerine de geçirme olasılığı taşımaktadırlar. Eğer herpes enfeksiyonunuz aktif ise cinsel ilişkiden uzak durunuz.  Aktif olmayan dönemlerde prezervatif ile korunmanızda fayda olacaktır.
Gebelikte Herpes Enfeksiyonu Türkiye'de Tip 2 herpes enfeksiyonu her 20 kadından birisini etkilemektedir (% 5). Eğer önceden herpes enfeksiyonu geçirmişseniz ve şu an hamileyseniz veya gebe kalmayı planlıyorsanız durumunuzu önceden doktorunuza bildirmenizde fayda olacaktır.
Hamile kalmadan herpes enfeksiyonu geçirdiyseniz bu virüsün hamileliğinizde bebeğinize geçme olasılığı oldukça düşüktür (% 3). Çünkü kanınızda bulunan virüse karşı oluşmuş antikorlar plasenta yoluyla bebeğize geçerek onu nisbeten koruyacaktır.
Hamilelik sırasında ilk kez ortaya çıkan herpes enfeksiyonlarında virüsün bebeğe geçme olasılığı ise daha yüksektir. Kendinizde veya eşinizin genital organında bu tür bir lezyon ortaya çıktığında, mutlaka jinekoloğunuzu ve dermatoloğunuzu görmenizde fayda vardır.
Gebeliğiniz sırasında ilk kez (primer) veya tekrardan (sekonder) ortaya çıkan genital uçuklar konusunda duyarlı olmanız ve doktorunuz bilgilendirmeneniz önemlidir. Bu durumda doğum şekli olarak sezeryan önerilebilir.
Hamilelik döneminde çok zorunlu olmadıkça ilaç tedavileri uygulanmamakla birlikte "karı zararından fazla olacağı düşünülen durumlarda" bir takım antiviral ilaçlar kullanılabilir. Çünkü bu tür ilaçların sınıfı genelde "Kategori C" dir.
Gebelikte ilaç tedavileri ve teratojenite ile ilgili bilgiler için >>>
Genital Herpes (Uçuk) Tedavisi Viral hastalıkları baskılamak, çoğalmasını engellemek için kullanılan ilaçlara "antiviral ilaçlar" denir.  Aynı HPV enfeksiyonlarında olduğu gibi genital uçuklarda da herpes virusunu (HSV) vucuttan çıkartmak için kesin bir tedavi yoktur; sadece şikayetleri azaltıcı ve hastalığın seyrini kısaltıcı bir takım antiviral krem ve hap tedavileri uygulanmaktadır. 
Gecikilmeksizin, hastalığın bulguların görülmesinin hemen sonrasında başlanılan antiviral tedavilerin daha fazla yararı olacaktır.
Rekürranslardan korunmak için bazan uzun süreli (3-6 ay gibi) baskılayıcı düşük doz "antiviral ilaç" tedavileri gerekebilir (Supressif tedavi). Bu şekilde rekürrenslerin % 80-90'ı engellenebilmektedir.
Hastalığın alevlendiği dönemlerde viral lezyonlar üzerinde zaman içinde "ikincil bakteriyel enfeksiyonlar" da gelişebilir; bu durumda bu bölgelere topikal (lokal) antibiyotik kremleri veya ağızdan alınacak (oral) ilaçlar da verilebilir.
Rekürransları engellemek için vucudun "immün siteminin (bağışıklık sistemi) güçlendirilmesi" amacıyla dönem dönem Com Galus, "ekinezya" bitkisinin hapları veya çayları veya immuneks tablet kullanılabilir. Bu tür ilaçları kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışmalısınız.
Genital HSV 'den Korunma Yöntemleri ve Önlemler Eşe geçiş riskini azaltmak için kondom (prezervatif) kullanımı önerilmektedir. Burada unutulmaması gereken nokta virüsün cilde teması sonucunda geçtiğidir.  Yani prezervatif kullanılması her ne kadar geçişi azaltsa da tam olarak engellemeyecektir.
Şüpheli kişilerle cinsel ilişkiden kaçınmak tüm cinsel yolla bulaşıcı hastalarda olduğu gibi önemlidir.
Maalesef kişiler çok hafif bulgular ile Herpes Simplex Virüsü taşısalar, hatta virüsü taşımalarına rağmen hiç bir enfeksiyon bulguları olmasa (asemptomatik durum) bile kendi cinsel partnerlerine hastalığı bulaştırabilirler.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
Text
“YENİ MEDYA ESKİ İNSAN”
TRT RADYO'NUN SUNDUĞU "YENİ MEDYA ESKİ İNSAN" PROGRAMINA KONUK OLDUK
PROGRAMIN ÖNEMLİ NOKTALARINI SİZİNLE PAYLAŞMAK İSTEDİK.
KEYİFLİ OKUMALAR DİLERİZ... :)
KİTAP OKUMA ALIŞKANLIKLARIMIZ NASIL DEĞİŞİYOR?
1-Dünyada ve Türkiye’de kitap okuma alışkanlığı 2016 yılında nasıl gerçekleşti?
Kitaba ilgi artıyor. Hem dünyada hem Türkiye’de çeşitli kriterlere bakarak kitap tüketiminin arttığını düşünüyoruz. Kitap derken fiziki kitap ve e-kitabı ayırmadan konuşuyoruz.
·         Yayıncılar Birliği her yıl daha çok bandrol tüketimi olduğunu raporluyor.
·         Biz de ham mağazacılık hem yayıncılık yönümüz olduğu için iki yönde de aynı dönem ve şartlarda artış gözlüyoruz seviniyoruz.
2-Basılı kitaplar mı yoksa e-kitaplar mı daha çok okundu?
·    
   E-kitap ülke olarak ABD ve proje olarak Kindle ile elde ettiği başarıyı diğer ülkelerde aynen gerçekleştiremedi. ABD dışında tüm dünyada fiziki kitap üstünlüğü büyük boyutta sürüyor. ABD’de de kaynaklar e-kitap payının artışı ilerlemesinin doygunluk seviyesine ulaştığını bildiriyor.
·         Türkiye de e-kitabın payı çok az. Bunun iki farklı sebebi var: Birincisi elektronik e-kitap okuyucularını üreten küresel çapta firmaların bu bölgeye yönelik bir yayılma stratejilerinin olmayışı.  İkincisi de yerel firmaların e-kitap projelerinin pazarın beklentilerini karşılamaması.
·         Bu arada e-kitap veya internet teknolojileri başka etkiler gene de yapıyor. Örneğin yemek kitabı, gezi kitabı veya haftalık dergilerde bir talep azalması gözlüyoruz buna e-içerik tüketimine bağlıyoruz.
3-Türkiye’de okuma alışkanlığımız ne durumda?
Bu soruyu yanıtlamak için rakamsal veriler çok az.
Doğal olarak kendi gözlemlerimizden ve çevremizden hareket edebiliriz.
Bilhassa büyük kentlerde kitapçı sayısı artıyor, m2’ler büyüyor, veri sistemize girilen yeni kitap arzı hızı artıyor, bandrol sayısı artıyor. Bilgi sahibi olduğumuz satış alanlarında toplam kitap talebinin reel büyüme içinde olduğundan biz kendi adımıza eminiz.
Bu kriterlere bakınca ülkemiz adına kitaba ilginin arttığını sevinerek söylemek mümkün. Bu konuda karamsar ifadelere çok sık rastlıyoruz ve katılmıyoruz.
Ama geniş çerçeveden bakınca batı ve doğudaki gelişmiş toplumlara göre talep bilhassa nüfusa oranla çok az.
Gidecek yolumuz çok.
4-Kişi başı kaç kitap okuyoruz?
     Deneysel Sağlık Bilimleri Araştırma Merkezi (DEMSA) tarafından yapılan araştırmalara göre Türkiye'de okuma alışkanlığı yok denecek kadar az. AB ülkelerinde yüzde 21 olan kitap okuma oranı, Türkiye'de sadece yüzde 0,01.
     Yapılan araştırmalara göre kişi başına 7 kitap gibi bir rakam düşüyor fakat bu rakam net bir rakam değil, tek tek insanlara sorularak yapılmıyor. Türkiye’de kaç kitap basıldığına bakılarak hesaplanıyor.
   Bu bakışın da biraz farklı yönden bakınca iyimser nedenleri de var:
   Okuma yazma bilmeyen nüfusumuz oransal olarak çok
   Okul çağına gelmemiş yaş gruplarının toplama oranı çok
   Büyük kentler kitap tüketimi yönünden daha şanslı
5-Hangi tür kitapları okuyoruz?
·        Edebiyat
·        Çocuk
·        Gençlik
·        Araştırma inceleme
6-Eğer az okuyorsak, bunun nedenleri nedir?
Bu soruya şöyle cevaplar vermeyi daha tercih edilebilir buluyoruz:
·         Kitap okumaya özendirme artmalı, örneğin devlet kamu spotlarında kitaba teşvik artabilir veya medyada kitaba veya edebiyata veya çocuk yazınına, klasik eserlerin dizilerine verilen yer artabilir,
·         Kitabın sunumuna teşvik artabilir; kargo fiyat indirimi (PTT kitap taşımasından para almayabilir), KDV de KDV’sizlik, kitap merkezli yatırımlarda vergi desteği
·         Çocukluktan okumayı teşvik eden özel programlar uygulanması
·         Belki çok spesifik olacak ama okuma bilmediğini belgeleyen ve okuma öğrendiğini belgeleyen kişilere verilecek sembolik parasal ödüller bile düşünmek mümkün
7-Yayıncılık endüstrisinin durumu nedir?
İnanılmaz sayıda yayıncı var.
8-E-kitap yayıncılığının durumu nedir?
E-kitap yayıncılığı doğası gereği ile her yayın kategorisinde aynı başarıyı gösteremektedir.  Çocuk kitapları, sanat kitapları, arkeoloji kaynak kitapları gibi birçok örnekte kâğıt kitapların daha başarılı olduğu gözlemlenmektedir.  New York'ta Publishers Weekly'nin düzenlediği son konferansta büyük yayın guruplarının vardığı ortak sonuç, e-kitap yayıncılığının durağanlaştığı ve hatta belki bir azalma trendine gittiğine yönelikti.  Bu en azından ticari faaliyet olarak ilerleyen e-kitap yayıncılığı için geçerli olabilir.  Fakat yakın tarihte Goodreads, Wattpad ve benzeri platformlar da elektronik yayıncılık ticari faaliyetleri dışında bireysel inisiyatif olarak da yayıncılığın önünü açtı.  Bu nedenle şahıslar self-publishing denilen metodlarla kâr amacı gütmeden giderek artan bir ivme ile yayın çıkarmaya devam ediyor.  Yayıncılar Birliğinin elindeki istatistikler bunları dikkate almayan istatistikler olduğu için yanıltabilir.
9-Yayıncılık endüstrisi ve okuma alışkanlığı sizce nasıl evriliyor?
Yayıncılık endüstrisi dışarıdan bakıldığında dijitalleşmeye başladı gibi bir algı var, aslında bu doğru değil.  Özellikle Türkiye’de dijital yayıncılıkta güçlü aktörler yok.  Bu nedenle de e-kitap veya e-kitap yayıncılığı ön planda değil. Ama yayınevleri bugün her zamankinden fazla teknoloji ile yakın temasta bulunmalı.  Sosyal medya ve gelişen teknolojiler endüstrinin pazarlama ve geliştirme faaliyetlerinde önemli rol oynuyor.  Çünkü okurlar sosyal medyada.  Aslında istesek de istemesek de her birimiz daha fazla okuyoruz.  Sosyal medyanın gelişimi ve gelişen kültür, hepimizin daha çok bilgiye daha hızlı ulaşmak istemesini sağlıyor.  Okuma alışkanlıklarımız belki de bu nedenle gelişiyor.  
10-Okuma alışkanlığımız nasıl nitelikli hale getirilir (öneriler) vb. ?
Aslında küçük yaştan itibaren başlanması gerekir. Ağaç yaş iken eğilir tabiri tam bu noktada söylenebilir. Öncelikle kişinin ilgi duyacağı, kısa yazılar olmalıdır. Örneğin arabaları çok seven bir kişi, öncelikle araba resimlerinin olduğu kitap, dergilerden başlayabilir. Daha sonra yine arabaların konu aldığı küçük hikâyeler, yazılarla devam edebilir. Bir süre sonra kendi isteği yönünde birkaç kitap okuduğunda aslında farkında olmadan bu alışkanlığı kazanmış olur. Ardından araba ile başlayan okuma faslı; gemiler, sonra bitkiler, insanlar gibi dallara ayrılır. Her okuduğu bilgide yeni bilgiler edinir ve meraklanır. Bir kitabın içerisinde geçen bir cümle, onu bambaşka yerlere götürebilir. Araştırma eğilimine girer. Böylelikle aslında, bilgi bilgiyi doğurmuş olur.
Daha sonra tavsiyeler işin içine girer. İnsanlar başkalarının övdüğü şeyleri daha çok merak eder. Hepimiz, etrafımızdaki insanların bir kitabı çok dillendirmesinden ve bizim onu merak etmemizden dolayı okumuştur. Aynı şekilde filmler de öyledir. Sürekli gündemde tutulan filmler, “Aa bu film çok iyiymiş, görsel efektleri süpermiş” diye söylenmesinden ve bir nevi reklamının iyi yapılmasından dolayı insan zihninde istemsiz bir şekilde merak uyandırır. Kitaplar da bu şekildedir. Çevrenizde size bir kitabı okumanızı öneren insanlar var ve size o kitabı övüyor ise siz de okumak istersiniz. Bu sebeple kitap okuma alışkanlığı bu şekilde de tetiklenebilir.
0 notes
Text
Dünyada ve Türkiye'de Nesli Tükenen ve Tehlikede Olan Bitkiler
Dünyada ve Türkiye'de Nesli Tükenen ve Tehlikede Olan Bitkiler
Tumblr media
#BitkiTürleriVeTehditleri, #BiyoçeşitlilikKaybı, #DoğalYaşamAlanlarındakiBitkiTehditleri, #DoğalYaşamAlanlarındakiBitkiTehlikeleri, #KorumaAltındakiBitkiTürleri, #KorunmasıGerekenBitkiler, #KüreselBitkiKorumaÇabaları, #NesliTehlikeAltındaOlanBitkiler, #NesliTehlikeAltındakiTürkBitkileri, #NesliTükenenBitkiler, #SoyTükenenBitkiTürleri, #TürkBitkilerininKorunması, #TürkiyeDeBitkiKorumaProjeleri, #TürkiyeDeNesliTükenenBitkiler, #TürkiyeDekiBitkiTürleriVeTehditleri, #TürkiyeDekiKorumaAltındakiBitkiler, #TürkiyeNinBiyoçeşitlilikZenginliği, #TürkiyeNinEndemikBitkiTürleri https://is.gd/3hOnk9 https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/blog/dunyada-ve-turkiyede-nesli-tukenen-ve-tehlikede-olan-bitkiler/
Dünyada ve Türkiye’de nesli tükenen ve tehlikede olan bitkiler, biyolojik çeşitliliğin korunması ve doğal ekosistemlerin sürdürülebilirliği açısından büyük öneme sahiptir. Bu bitkiler, çeşitli nedenlerden dolayı popülasyonlarının azalması veya tükenme riski altında olmaları sebebiyle dikkate değerdir. Nesli tükenen ve tehlikede olan bitkilerin korunması, doğal yaşam alanlarının ve ekosistemlerin sürdürülmesi için kritik bir adımdır.
Dünyamız, sayısız bitki türünün ev sahipliği yaptığı bir yerdir. Ancak, doğal yaşam alanlarının tahribatı, iklim değişiklikleri ve insan faaliyetleri gibi etkenler, bazı bitki türlerinin neslinin tükenmesine yol açmıştır. Nesli tükenen bitkiler, biyoçeşitlilik ve ekosistemlerin korunması açısından büyük bir kayıp olarak değerlendirilmektedir.Dünya genelinde birçok nesli tükenen bitki türü bulunmaktadır. Bu bitkiler, endemik bölgelerde, yüksek rakımlı dağlarda, sulak alanlarda veya tropikal ormanlarda yaşayan türler olabilir. Her biri benzersiz özelliklere ve değere sahip olan bu bitkilerin korunması büyük önem taşımaktadır.
Nesli tükenen bitkiler, ekosistemlerin denge ve işleyişinde kritik bir rol oynar. Bunlar, habitatlar için barınak sağlar, toprak erozyonunu önler, karbondioksit emisyonlarını düzenler ve diğer canlılar için besin ve yaşam kaynakları sunar. Dolayısıyla, bu bitkilerin korunması, doğal ekosistemlerin sürdürülebilirliği ve gelecek nesillerin refahı açısından büyük önem taşır.Bilimsel araştırmalar, koruma programları ve farkındalık çalışmaları yürütülmektedir. Bunun yanı sıra, tohum bankaları ve botanik bahçeleri gibi kuruluşlar, nadir bitki türlerinin korunması ve yeniden üretilmesi için önemli çalışmalar yapmaktadır.
Nesli tükenen bitkilerle ilgili olarak yapabileceğimiz en önemli şeylerden biri, doğal yaşam alanlarını korumak ve sürdürülebilir tarım ve ormancılık uygulamalarını teşvik etmektir. Ayrıca, bu bitkilerin ekosistemlerdeki önemini vurgulamak, farkındalığı artırmak ve koruma çabalarına destek olmak da büyük bir etkiye sahiptir.
Dünyada ve Türkiye’de Nesli Tükenen ve Tehlikede Olan Bitkiler
Bitki Türü Bilimsel Adı Tehdit Seviyesi Yaşam Alanı Atlıhan Seseli atlanticum Nesli tükenmiş Akdeniz çevresi Tecle Astragalus nitidiflorus Nesli tükenmiş Türkiye Çayır hanımeli Heliotropium supinum Nesli tükenmiş Avrupa, Kuzey Afrika Madeira begonyası Begonia masoniana Nesli tükenmiş Madeira Adası Azor sıvacısı Melanitta fusca Nesli tükenmiş Azor Adaları Acıbadem Prunus dulcis Tehlikedeki (EN) Orta Doğu, Kuzey Afrika, Akdeniz Ejderha Ağacı Dracaena draco Tehdit Altında (VU) Kanarya Adaları, Madeira, Kap Verde Seylan Tarçını Cinnamomum verum Kritik Tehlike (CR) Sri Lanka, Güney Hindistan Seylan Mavi Orkide Vanda tessellata Tehlike Altında (NT) Sri Lanka, Hindistan Seylan Elması Dillenia indica Tehlike Altında (NT) Seylan, Hindistan, Güneydoğu Asya Son Kahve Ağacı Coffea benghalensis Tehlike Altında (NT) Hindistan, Bang
Türkiye’de nesli tehlikede olan bitkilerin bazıları ise;
Bitki Türü Bilimsel Adı Tehlike Durumu Ada çayı Sideritis trojana Tehlike Altında (NT) Anadolu zambak Lilium candidum Tehlike Altında (NT) Anzer sarısı Crocus ancyrensis Tehlike Altında (NT) Asma çiçeği Jasminum grandiflorum Tehlike Altında (NT) Belgrad orkidesi Dactylorhiza serbica Tehlike Altında (NT) Dağ nergisi Galanthus woronowii Tehdit Altında (VU) Kartanesi Leucojum aestivum Tehdit Altında (VU) Karagöl meyvesi Eriobotrya deflexa Tehdit Altında (VU) Kavaklı börülce Vicia pontica Tehdit Altında (VU) Üçgül Helleborus orientalis Tehdit Altında (VU)
0 notes
Text
Genital Herpes'e Bitkisel Çözüm
HSV (Herpes Simplex Virüsü) erkek ve kadınlarda "uçuk"lara sebep olan bir çeşit virüstür.
Herpes (Uçuk) Tipleri Klinik olarak uçuklar kişilerde iki ayrı tipte görülebilir:
 Tip 1 Herpes (Perioral tip):  Ağız ve dudak çevresinde kızarıklık üstünde oluşan sulu lezyonlar ile kendisini gösteren tiptir.  Tip 2 Herpes (Genital tip): Benzer lezyonlar genital bölgede oluştur. Bu nedenle Tip 2 herpes'e "genital herpes veya genital uçuk" adı verilmektedir.
Bu bölümde cinsel temasla bulaşma özelliği olan "genital herpes enfeksiyonları" ele alınmıştır.
Genital Herpes (HSV Tip 2) ne kadar sık görülür?
Penis başında uçuk, tip 2 genital herpes
ABD'de genital herpes'in görülme sıklığı % 20'dir. Ülkemizde yapılmış bir araştırmada ise HSV tip 1 'in görülme sıklığı % 86, HSV Tip 2 (genital herpes)'in ise % 5 olarak bulunmuştur.
HSV tip 2 (genital tip) en sık olarak 20 ile 30 yaş arasında karşımıza çıkmaktadır.  Maalesef ülkemizde ve dünyada görülme sıklığı her geçen gün artmaktadır.
(Üstteki resim- Erkek glans penisi üzerindeki Tip 2 HSV- genital uçuk)
Genital herpes nasıl bulaşır? Bulaşma yolları İki tipi de direkt deriye temasla, masum bir öpücükle (ağız çevresine) veya cinsel temasla (genital alana) bulaşabilir. Bulaşma yukarıda belirtilen lezyonların yokluğunda olmaz, direkt yarayla temas şarttır.
Genital herpes ne tür şikayetler yapar? Belirtileri nelerdir? Bulgular (semptomlar)
Genital herpes, HSV Tip 2, Genital Uçuk, herpes enfeksiyonu
Genital herpes (uçuklar), virüs ile bulaşmış kişilerde genital alanda kabarcık, kızarıklık, kaşıntı ve ağrı ile kendisini göstermektedir.  Bazan ise kişi virüsü almış olsa bile sessiz seyredebilir; yani hiç bir bulgu ortaya çıkmayabilir (asemptomatik'tir). Bu, HSV ile bulaşmış kişilerin % 20'sinde görülen bir durumdur.
Ancak virüsü alan kişilerin % 60'ı bu virüsü taşımalarına ve vücutlarında lezyon olmalarına rağmen böyle bir hastalıktan haberdar bile değildir.
Genital herpeste görülen lezyonlar devamlı kalıcı değildir; yani tedavi ile veya kendiliğinden geçer. Ancak çeşitli zaman dilimlerinde tekrarlama (rekürrens) olasılığı yüksektir.
Bulaşma olduktan bir süre sonra kişinin genital bölgesinde "çok şiddetli kaşıntılar" görülür.
Çoğu zaman cilletki bu kaşıntılar derinin mantar enfeksiyonu ile karıştırılarak gereksiz yere kişilerin mantar tedavileri almasına sebep olabilir. Kaşıntılardan kısa bir süre sonra da genital bölge de döküntülü ve bazan ağrılı lezyonlar ortaya çıkar. 
Genital sahada ortaya çıkan bu lezyonlar ağızda çıkan uçuklara benzer şekilde olup, kırmızı ve sert bir zemin üzerinde iltihabi akıntısı olan döküntüler şeklindedir.  
Kaba etlerde, kasık bölgesinde, penis ve dış genital bölgelerdeki kabarcıklı, bazan ağrılı, sulu ve iltihabi lezyonlarda akla ilk genital uçuklar gelmelidir. Bazan kasık bölgesindeki lenf bezlerinde şişlikler de ortaya çıkabilir.
Yine, bulgulara nadiren ateş, baş ağrısı, halsizlik, bitkinlik ve kas ağrıları da eşlik edebilmektedir.
Herpes Genitalis Enfeksiyonunun Sık Tekrarlanması Psikolojik Şikayetlere Yol Açmaktadır... Sürekli tekrarlayıcı hastalıkla başetmek zorunda kalan hastalarda zamanla psikolojik yakınmalar; depresyon ve anksiyete (bunaltı) durumları da ortaya çıkabilir. Eşlerine bulaştırma korkusu ile kişilerin zaman içinde kaygı ve endişeleri artabilir, cinsel isteksizlik ortaya çıkabilir.
Herpes genitalis özellikle evli çiftler arasında ciddi evlilik sorunlarına yol açabilen bir cinsel enfeksiyondur.
Genital herpes (HSV) neden tekrarlar? Rekürrans (hastalığın yenilemesi) nasıl oluşur? Virüs vücuda girdikten sonra sinir hücrelerine ve sinir köklerine yerleşir. Burada ömür boyu kalıcıdır. Vücut direnci düştüğünde tekrar tekrar reaktive olarak (yeniden aktif hale geçerek) hastalığa özgü bulguları verir ve daha sonra yine ortadan kaybolur.
Genellikle geçirilen ilk enfeksiyondan sonra oluşan reaktivasyonlar (yeniden alevlenmeler) daha az şiddetlidir ve hafif şekilde atlatılmaktadır.
Herpes genitalis hastalığını kaptıktan sonra yapılması gerekenler... HSV son yıllarda pek çok kişilerde görülen ve yaygınlığı gittikçe artan bir cinsel temasla geçen hastalıktır.
Bir kez enfeksiyonu aldıktan sonra zaman içinde sık sık tekrarlamalardan korunmak için yapmanız gereken bazı maddeler ve almanız geren önlemler bulunmaktadır. Bunlar:  
  Vücud direnciniz (immünite) önemlidir.
Özellikle stres, sigara ve alkol kullanımları vücut direncinizi düşürerek enfeksiyona açık bir hale düşmenize sebep olacaktır.  Bu nedenle bu tür alışkanlık yapıcı maddelerden uzak durunuz. Stresle başaçıkabilmeyi öğrenmezide de fayda olacaktır.
  Vücud direncinizi (immuniteyi) arttırın.
İmmunite yani vücud direncini arttırıcı bir takım ilaçları kullanmanızda fayda olabilmektedir.
İmmün sistemi güçlendirici, yan etkisi olmayan ilaçları Hera Klinik'ten de temin edebilirsiniz. 
Özellikle sık sık tekrarlayan HSV enfeksiyonları durumunda immün sistemi güçlendirici bir takım doğal ilaçları almanızda fayda olacaktır. Bu tür ilaçlar için hekiminize danışmanızda fayda var.
  Spor yapmak ve dengeli beslenmek önemlidir. Düzenli egzersiz ile dengeli beslenmeniz bağışıklık sisteminizi güçlendirecek ve stresinizi azaltacaktır.
  Hastalığın rekürransını azaltmada düzenli uyku, istırahat ve hijyenin de önemi büyüktür.
  Sürtünme nüks olasığını arttırrır.
İlişki sırasında veya masturbasyon ile sürtünme sonucunda hastalığın rekürrans şansı artmaktadır. Cildin uzun süreli kaşınarak tahriş edilmesi (irritasyon) ve ultraviyole ışınlar sonucunda da enfeksiyon tetiklenerek yayılabilmektedir.
  HIV (Aids'ten) korunun.
HSV ile HIV virüsü arasında bir etkileşim mevcuttur. Bunlardan herhangi bir virüsün varlığı diğerinin bulaşma ve yayılma olasılığını artırmaktadır.
Yani, HSV enfeksiyonları kişilerde HiV (Aids) enfeksiyonunun yayılmasını arttırırken, AiDS enfeksiyonları da vucut direncini baskılayarak herpes enfeksiyonlarının yayılmasını arttırabilmektedir.
Bu nedenle özellikle ileri derecede HSV rekürranslarında HiV testinin de yapılması önerilmektedir.
  Diğer taraftan HSV enfeksiyonları kadınlarda rahim ağzı (serviks) kanserlerini bir miktar arttırabilirler. Bu yüzden jinekoloğunuzu düzenli olarak ziyaret edip "smear testi" nizi yaptırmanızda fayda olacaktır.
  İlişkilerinizde partnerinize karşı dürüst olun.
Herpes simplex virüse karşı günümüzde geliştirilmiş bir aşı maalesef bulunmamaktadır. Bu nedenden ötürü aktif herpes enfeksiyonu olan kişiler bunu partnerlerine de geçirme olasılığı taşımaktadırlar. Eğer herpes enfeksiyonunuz aktif ise cinsel ilişkiden uzak durunuz.  Aktif olmayan dönemlerde prezervatif ile korunmanızda fayda olacaktır.
Gebelikte Herpes Enfeksiyonu Türkiye'de Tip 2 herpes enfeksiyonu her 20 kadından birisini etkilemektedir (% 5). Eğer önceden herpes enfeksiyonu geçirmişseniz ve şu an hamileyseniz veya gebe kalmayı planlıyorsanız durumunuzu önceden doktorunuza bildirmenizde fayda olacaktır.
Hamile kalmadan herpes enfeksiyonu geçirdiyseniz bu virüsün hamileliğinizde bebeğinize geçme olasılığı oldukça düşüktür (% 3). Çünkü kanınızda bulunan virüse karşı oluşmuş antikorlar plasenta yoluyla bebeğize geçerek onu nisbeten koruyacaktır.
Hamilelik sırasında ilk kez ortaya çıkan herpes enfeksiyonlarında virüsün bebeğe geçme olasılığı ise daha yüksektir. Kendinizde veya eşinizin genital organında bu tür bir lezyon ortaya çıktığında, mutlaka jinekoloğunuzu ve dermatoloğunuzu görmenizde fayda vardır.
Gebeliğiniz sırasında ilk kez (primer) veya tekrardan (sekonder) ortaya çıkan genital uçuklar konusunda duyarlı olmanız ve doktorunuz bilgilendirmeneniz önemlidir. Bu durumda doğum şekli olarak sezeryan önerilebilir.
Hamilelik döneminde çok zorunlu olmadıkça ilaç tedavileri uygulanmamakla birlikte "karı zararından fazla olacağı düşünülen durumlarda" bir takım antiviral ilaçlar kullanılabilir. Çünkü bu tür ilaçların sınıfı genelde "Kategori C" dir.
Gebelikte ilaç tedavileri ve teratojenite ile ilgili bilgiler için >>>
Genital Herpes (Uçuk) Tedavisi Viral hastalıkları baskılamak, çoğalmasını engellemek için kullanılan ilaçlara "antiviral ilaçlar" denir.  Aynı HPV enfeksiyonlarında olduğu gibi genital uçuklarda da herpes virusunu (HSV) vucuttan çıkartmak için kesin bir tedavi yoktur; sadece şikayetleri azaltıcı ve hastalığın seyrini kısaltıcı bir takım antiviral krem ve hap tedavileri uygulanmaktadır. 
Gecikilmeksizin, hastalığın bulguların görülmesinin hemen sonrasında başlanılan antiviral tedavilerin daha fazla yararı olacaktır.
Rekürranslardan korunmak için bazan uzun süreli (3-6 ay gibi) baskılayıcı düşük doz "antiviral ilaç" tedavileri gerekebilir (Supressif tedavi). Bu şekilde rekürrenslerin % 80-90'ı engellenebilmektedir.
Hastalığın alevlendiği dönemlerde viral lezyonlar üzerinde zaman içinde "ikincil bakteriyel enfeksiyonlar" da gelişebilir; bu durumda bu bölgelere topikal (lokal) antibiyotik kremleri veya ağızdan alınacak (oral) ilaçlar da verilebilir.
Rekürransları engellemek için vucudun "immün siteminin (bağışıklık sistemi) güçlendirilmesi" amacıyla dönem dönem Com Galus, "ekinezya" bitkisinin hapları veya çayları veya immuneks tablet kullanılabilir. Bu tür ilaçları kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışmalısınız.
Genital HSV 'den Korunma Yöntemleri ve Önlemler Eşe geçiş riskini azaltmak için kondom (prezervatif) kullanımı önerilmektedir. Burada unutulmaması gereken nokta virüsün cilde teması sonucunda geçtiğidir.  Yani prezervatif kullanılması her ne kadar geçişi azaltsa da tam olarak engellemeyecektir.
Şüpheli kişilerle cinsel ilişkiden kaçınmak tüm cinsel yolla bulaşıcı hastalarda olduğu gibi önemlidir.
Maalesef kişiler çok hafif bulgular ile Herpes Simplex Virüsü taşısalar, hatta virüsü taşımalarına rağmen hiç bir enfeksiyon bulguları olmasa (asemptomatik durum) bile kendi cinsel partnerlerine hastalığı bulaştırabilirler.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
Text
Akupunktur Türkiye'de ne kadar yaygındır? | onbi.tv
Akupunktur Türkiye’de son yıllarda iyice yaygınlaşmıştır. Ben 1986’dan beri uyguluyorum o zaman sayıları çok azdı. Şu anda binlerce ilgi var ve insanlarda bilinçlendi. Sağlık bakanı doğal tedavi yöntemlerine önem verdiğinden dolayı bundan sonra yeni bir yönetmelik çıkar ve akademik hale gelirse çok daha yaygın ve iyi sonuçlar elde edebilir. Bu videoya ve benzeri konulara aşağıdaki linkten de ulaşabilirsiniz. http://www.onbi.tv Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
Text
Akupunktur Türkiye'de ne kadar yaygındır? | onbi.tv
Akupunktur Türkiye’de son yıllarda iyice yaygınlaşmıştır. Ben 1986’dan beri uyguluyorum o zaman sayıları çok azdı. Şu anda binlerce ilgi var ve insanlarda bilinçlendi. Sağlık bakanı doğal tedavi yöntemlerine önem verdiğinden dolayı bundan sonra yeni bir yönetmelik çıkar ve akademik hale gelirse çok daha yaygın ve iyi sonuçlar elde edebilir. Bu videoya ve benzeri konulara aşağıdaki linkten de ulaşabilirsiniz. http://www.onbi.tv Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
Text
Genital Herpes'e Bitkisel Çözüm
HSV (Herpes Simplex Virüsü) erkek ve kadınlarda "uçuk"lara sebep olan bir çeşit virüstür.
Herpes (Uçuk) Tipleri Klinik olarak uçuklar kişilerde iki ayrı tipte görülebilir:
 Tip 1 Herpes (Perioral tip):  Ağız ve dudak çevresinde kızarıklık üstünde oluşan sulu lezyonlar ile kendisini gösteren tiptir.  Tip 2 Herpes (Genital tip): Benzer lezyonlar genital bölgede oluştur. Bu nedenle Tip 2 herpes'e "genital herpes veya genital uçuk" adı verilmektedir.
Bu bölümde cinsel temasla bulaşma özelliği olan "genital herpes enfeksiyonları" ele alınmıştır.
Genital Herpes (HSV Tip 2) ne kadar sık görülür?
Penis başında uçuk, tip 2 genital herpes
ABD'de genital herpes'in görülme sıklığı % 20'dir. Ülkemizde yapılmış bir araştırmada ise HSV tip 1 'in görülme sıklığı % 86, HSV Tip 2 (genital herpes)'in ise % 5 olarak bulunmuştur.
HSV tip 2 (genital tip) en sık olarak 20 ile 30 yaş arasında karşımıza çıkmaktadır.  Maalesef ülkemizde ve dünyada görülme sıklığı her geçen gün artmaktadır.
(Üstteki resim- Erkek glans penisi üzerindeki Tip 2 HSV- genital uçuk)
Genital herpes nasıl bulaşır? Bulaşma yolları İki tipi de direkt deriye temasla, masum bir öpücükle (ağız çevresine) veya cinsel temasla (genital alana) bulaşabilir. Bulaşma yukarıda belirtilen lezyonların yokluğunda olmaz, direkt yarayla temas şarttır.
Genital herpes ne tür şikayetler yapar? Belirtileri nelerdir? Bulgular (semptomlar)
Genital herpes, HSV Tip 2, Genital Uçuk, herpes enfeksiyonu
Genital herpes (uçuklar), virüs ile bulaşmış kişilerde genital alanda kabarcık, kızarıklık, kaşıntı ve ağrı ile kendisini göstermektedir.  Bazan ise kişi virüsü almış olsa bile sessiz seyredebilir; yani hiç bir bulgu ortaya çıkmayabilir (asemptomatik'tir). Bu, HSV ile bulaşmış kişilerin % 20'sinde görülen bir durumdur.
Ancak virüsü alan kişilerin % 60'ı bu virüsü taşımalarına ve vücutlarında lezyon olmalarına rağmen böyle bir hastalıktan haberdar bile değildir.
Genital herpeste görülen lezyonlar devamlı kalıcı değildir; yani tedavi ile veya kendiliğinden geçer. Ancak çeşitli zaman dilimlerinde tekrarlama (rekürrens) olasılığı yüksektir.
Bulaşma olduktan bir süre sonra kişinin genital bölgesinde "çok şiddetli kaşıntılar" görülür.
Çoğu zaman cilletki bu kaşıntılar derinin mantar enfeksiyonu ile karıştırılarak gereksiz yere kişilerin mantar tedavileri almasına sebep olabilir. Kaşıntılardan kısa bir süre sonra da genital bölge de döküntülü ve bazan ağrılı lezyonlar ortaya çıkar. 
Genital sahada ortaya çıkan bu lezyonlar ağızda çıkan uçuklara benzer şekilde olup, kırmızı ve sert bir zemin üzerinde iltihabi akıntısı olan döküntüler şeklindedir.  
Kaba etlerde, kasık bölgesinde, penis ve dış genital bölgelerdeki kabarcıklı, bazan ağrılı, sulu ve iltihabi lezyonlarda akla ilk genital uçuklar gelmelidir. Bazan kasık bölgesindeki lenf bezlerinde şişlikler de ortaya çıkabilir.
Yine, bulgulara nadiren ateş, baş ağrısı, halsizlik, bitkinlik ve kas ağrıları da eşlik edebilmektedir.
Herpes Genitalis Enfeksiyonunun Sık Tekrarlanması Psikolojik Şikayetlere Yol Açmaktadır... Sürekli tekrarlayıcı hastalıkla başetmek zorunda kalan hastalarda zamanla psikolojik yakınmalar; depresyon ve anksiyete (bunaltı) durumları da ortaya çıkabilir. Eşlerine bulaştırma korkusu ile kişilerin zaman içinde kaygı ve endişeleri artabilir, cinsel isteksizlik ortaya çıkabilir.
Herpes genitalis özellikle evli çiftler arasında ciddi evlilik sorunlarına yol açabilen bir cinsel enfeksiyondur.
Genital herpes (HSV) neden tekrarlar? Rekürrans (hastalığın yenilemesi) nasıl oluşur? Virüs vücuda girdikten sonra sinir hücrelerine ve sinir köklerine yerleşir. Burada ömür boyu kalıcıdır. Vücut direnci düştüğünde tekrar tekrar reaktive olarak (yeniden aktif hale geçerek) hastalığa özgü bulguları verir ve daha sonra yine ortadan kaybolur.
Genellikle geçirilen ilk enfeksiyondan sonra oluşan reaktivasyonlar (yeniden alevlenmeler) daha az şiddetlidir ve hafif şekilde atlatılmaktadır.
Herpes genitalis hastalığını kaptıktan sonra yapılması gerekenler... HSV son yıllarda pek çok kişilerde görülen ve yaygınlığı gittikçe artan bir cinsel temasla geçen hastalıktır.
Bir kez enfeksiyonu aldıktan sonra zaman içinde sık sık tekrarlamalardan korunmak için yapmanız gereken bazı maddeler ve almanız geren önlemler bulunmaktadır. Bunlar:  
  Vücud direnciniz (immünite) önemlidir.
Özellikle stres, sigara ve alkol kullanımları vücut direncinizi düşürerek enfeksiyona açık bir hale düşmenize sebep olacaktır.  Bu nedenle bu tür alışkanlık yapıcı maddelerden uzak durunuz. Stresle başaçıkabilmeyi öğrenmezide de fayda olacaktır.
  Vücud direncinizi (immuniteyi) arttırın.
İmmunite yani vücud direncini arttırıcı bir takım ilaçları kullanmanızda fayda olabilmektedir.
İmmün sistemi güçlendirici, yan etkisi olmayan ilaçları Hera Klinik'ten de temin edebilirsiniz. 
Özellikle sık sık tekrarlayan HSV enfeksiyonları durumunda immün sistemi güçlendirici bir takım doğal ilaçları almanızda fayda olacaktır. Bu tür ilaçlar için hekiminize danışmanızda fayda var.
  Spor yapmak ve dengeli beslenmek önemlidir. Düzenli egzersiz ile dengeli beslenmeniz bağışıklık sisteminizi güçlendirecek ve stresinizi azaltacaktır.
  Hastalığın rekürransını azaltmada düzenli uyku, istırahat ve hijyenin de önemi büyüktür.
  Sürtünme nüks olasığını arttırrır.
İlişki sırasında veya masturbasyon ile sürtünme sonucunda hastalığın rekürrans şansı artmaktadır. Cildin uzun süreli kaşınarak tahriş edilmesi (irritasyon) ve ultraviyole ışınlar sonucunda da enfeksiyon tetiklenerek yayılabilmektedir.
  HIV (Aids'ten) korunun.
HSV ile HIV virüsü arasında bir etkileşim mevcuttur. Bunlardan herhangi bir virüsün varlığı diğerinin bulaşma ve yayılma olasılığını artırmaktadır.
Yani, HSV enfeksiyonları kişilerde HiV (Aids) enfeksiyonunun yayılmasını arttırırken, AiDS enfeksiyonları da vucut direncini baskılayarak herpes enfeksiyonlarının yayılmasını arttırabilmektedir.
Bu nedenle özellikle ileri derecede HSV rekürranslarında HiV testinin de yapılması önerilmektedir.
  Diğer taraftan HSV enfeksiyonları kadınlarda rahim ağzı (serviks) kanserlerini bir miktar arttırabilirler. Bu yüzden jinekoloğunuzu düzenli olarak ziyaret edip "smear testi" nizi yaptırmanızda fayda olacaktır.
  İlişkilerinizde partnerinize karşı dürüst olun.
Herpes simplex virüse karşı günümüzde geliştirilmiş bir aşı maalesef bulunmamaktadır. Bu nedenden ötürü aktif herpes enfeksiyonu olan kişiler bunu partnerlerine de geçirme olasılığı taşımaktadırlar. Eğer herpes enfeksiyonunuz aktif ise cinsel ilişkiden uzak durunuz.  Aktif olmayan dönemlerde prezervatif ile korunmanızda fayda olacaktır.
Gebelikte Herpes Enfeksiyonu Türkiye'de Tip 2 herpes enfeksiyonu her 20 kadından birisini etkilemektedir (% 5). Eğer önceden herpes enfeksiyonu geçirmişseniz ve şu an hamileyseniz veya gebe kalmayı planlıyorsanız durumunuzu önceden doktorunuza bildirmenizde fayda olacaktır.
Hamile kalmadan herpes enfeksiyonu geçirdiyseniz bu virüsün hamileliğinizde bebeğinize geçme olasılığı oldukça düşüktür (% 3). Çünkü kanınızda bulunan virüse karşı oluşmuş antikorlar plasenta yoluyla bebeğize geçerek onu nisbeten koruyacaktır.
Hamilelik sırasında ilk kez ortaya çıkan herpes enfeksiyonlarında virüsün bebeğe geçme olasılığı ise daha yüksektir. Kendinizde veya eşinizin genital organında bu tür bir lezyon ortaya çıktığında, mutlaka jinekoloğunuzu ve dermatoloğunuzu görmenizde fayda vardır.
Gebeliğiniz sırasında ilk kez (primer) veya tekrardan (sekonder) ortaya çıkan genital uçuklar konusunda duyarlı olmanız ve doktorunuz bilgilendirmeneniz önemlidir. Bu durumda doğum şekli olarak sezeryan önerilebilir.
Hamilelik döneminde çok zorunlu olmadıkça ilaç tedavileri uygulanmamakla birlikte "karı zararından fazla olacağı düşünülen durumlarda" bir takım antiviral ilaçlar kullanılabilir. Çünkü bu tür ilaçların sınıfı genelde "Kategori C" dir.
Gebelikte ilaç tedavileri ve teratojenite ile ilgili bilgiler için >>>
Genital Herpes (Uçuk) Tedavisi Viral hastalıkları baskılamak, çoğalmasını engellemek için kullanılan ilaçlara "antiviral ilaçlar" denir.  Aynı HPV enfeksiyonlarında olduğu gibi genital uçuklarda da herpes virusunu (HSV) vucuttan çıkartmak için kesin bir tedavi yoktur; sadece şikayetleri azaltıcı ve hastalığın seyrini kısaltıcı bir takım antiviral krem ve hap tedavileri uygulanmaktadır. 
Gecikilmeksizin, hastalığın bulguların görülmesinin hemen sonrasında başlanılan antiviral tedavilerin daha fazla yararı olacaktır.
Rekürranslardan korunmak için bazan uzun süreli (3-6 ay gibi) baskılayıcı düşük doz "antiviral ilaç" tedavileri gerekebilir (Supressif tedavi). Bu şekilde rekürrenslerin % 80-90'ı engellenebilmektedir.
Hastalığın alevlendiği dönemlerde viral lezyonlar üzerinde zaman içinde "ikincil bakteriyel enfeksiyonlar" da gelişebilir; bu durumda bu bölgelere topikal (lokal) antibiyotik kremleri veya ağızdan alınacak (oral) ilaçlar da verilebilir.
Rekürransları engellemek için vucudun "immün siteminin (bağışıklık sistemi) güçlendirilmesi" amacıyla dönem dönem Com Galus, "ekinezya" bitkisinin hapları veya çayları veya immuneks tablet kullanılabilir. Bu tür ilaçları kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışmalısınız.
Genital HSV 'den Korunma Yöntemleri ve Önlemler Eşe geçiş riskini azaltmak için kondom (prezervatif) kullanımı önerilmektedir. Burada unutulmaması gereken nokta virüsün cilde teması sonucunda geçtiğidir.  Yani prezervatif kullanılması her ne kadar geçişi azaltsa da tam olarak engellemeyecektir.
Şüpheli kişilerle cinsel ilişkiden kaçınmak tüm cinsel yolla bulaşıcı hastalarda olduğu gibi önemlidir.
Maalesef kişiler çok hafif bulgular ile Herpes Simplex Virüsü taşısalar, hatta virüsü taşımalarına rağmen hiç bir enfeksiyon bulguları olmasa (asemptomatik durum) bile kendi cinsel partnerlerine hastalığı bulaştırabilirler.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
Text
Genital Herpes'e Bitkisel Çözüm
HSV (Herpes Simplex Virüsü) erkek ve kadınlarda "uçuk"lara sebep olan bir çeşit virüstür.
Herpes (Uçuk) Tipleri Klinik olarak uçuklar kişilerde iki ayrı tipte görülebilir:
 Tip 1 Herpes (Perioral tip):  Ağız ve dudak çevresinde kızarıklık üstünde oluşan sulu lezyonlar ile kendisini gösteren tiptir.  Tip 2 Herpes (Genital tip): Benzer lezyonlar genital bölgede oluştur. Bu nedenle Tip 2 herpes'e "genital herpes veya genital uçuk" adı verilmektedir.
Bu bölümde cinsel temasla bulaşma özelliği olan "genital herpes enfeksiyonları" ele alınmıştır.
Genital Herpes (HSV Tip 2) ne kadar sık görülür?
Penis başında uçuk, tip 2 genital herpes
ABD'de genital herpes'in görülme sıklığı % 20'dir. Ülkemizde yapılmış bir araştırmada ise HSV tip 1 'in görülme sıklığı % 86, HSV Tip 2 (genital herpes)'in ise % 5 olarak bulunmuştur.
HSV tip 2 (genital tip) en sık olarak 20 ile 30 yaş arasında karşımıza çıkmaktadır.  Maalesef ülkemizde ve dünyada görülme sıklığı her geçen gün artmaktadır.
(Üstteki resim- Erkek glans penisi üzerindeki Tip 2 HSV- genital uçuk)
Genital herpes nasıl bulaşır? Bulaşma yolları İki tipi de direkt deriye temasla, masum bir öpücükle (ağız çevresine) veya cinsel temasla (genital alana) bulaşabilir. Bulaşma yukarıda belirtilen lezyonların yokluğunda olmaz, direkt yarayla temas şarttır.
Genital herpes ne tür şikayetler yapar? Belirtileri nelerdir? Bulgular (semptomlar)
Genital herpes, HSV Tip 2, Genital Uçuk, herpes enfeksiyonu
Genital herpes (uçuklar), virüs ile bulaşmış kişilerde genital alanda kabarcık, kızarıklık, kaşıntı ve ağrı ile kendisini göstermektedir.  Bazan ise kişi virüsü almış olsa bile sessiz seyredebilir; yani hiç bir bulgu ortaya çıkmayabilir (asemptomatik'tir). Bu, HSV ile bulaşmış kişilerin % 20'sinde görülen bir durumdur.
Ancak virüsü alan kişilerin % 60'ı bu virüsü taşımalarına ve vücutlarında lezyon olmalarına rağmen böyle bir hastalıktan haberdar bile değildir.
Genital herpeste görülen lezyonlar devamlı kalıcı değildir; yani tedavi ile veya kendiliğinden geçer. Ancak çeşitli zaman dilimlerinde tekrarlama (rekürrens) olasılığı yüksektir.
Bulaşma olduktan bir süre sonra kişinin genital bölgesinde "çok şiddetli kaşıntılar" görülür.
Çoğu zaman cilletki bu kaşıntılar derinin mantar enfeksiyonu ile karıştırılarak gereksiz yere kişilerin mantar tedavileri almasına sebep olabilir. Kaşıntılardan kısa bir süre sonra da genital bölge de döküntülü ve bazan ağrılı lezyonlar ortaya çıkar. 
Genital sahada ortaya çıkan bu lezyonlar ağızda çıkan uçuklara benzer şekilde olup, kırmızı ve sert bir zemin üzerinde iltihabi akıntısı olan döküntüler şeklindedir.  
Kaba etlerde, kasık bölgesinde, penis ve dış genital bölgelerdeki kabarcıklı, bazan ağrılı, sulu ve iltihabi lezyonlarda akla ilk genital uçuklar gelmelidir. Bazan kasık bölgesindeki lenf bezlerinde şişlikler de ortaya çıkabilir.
Yine, bulgulara nadiren ateş, baş ağrısı, halsizlik, bitkinlik ve kas ağrıları da eşlik edebilmektedir.
Herpes Genitalis Enfeksiyonunun Sık Tekrarlanması Psikolojik Şikayetlere Yol Açmaktadır... Sürekli tekrarlayıcı hastalıkla başetmek zorunda kalan hastalarda zamanla psikolojik yakınmalar; depresyon ve anksiyete (bunaltı) durumları da ortaya çıkabilir. Eşlerine bulaştırma korkusu ile kişilerin zaman içinde kaygı ve endişeleri artabilir, cinsel isteksizlik ortaya çıkabilir.
Herpes genitalis özellikle evli çiftler arasında ciddi evlilik sorunlarına yol açabilen bir cinsel enfeksiyondur.
Genital herpes (HSV) neden tekrarlar? Rekürrans (hastalığın yenilemesi) nasıl oluşur? Virüs vücuda girdikten sonra sinir hücrelerine ve sinir köklerine yerleşir. Burada ömür boyu kalıcıdır. Vücut direnci düştüğünde tekrar tekrar reaktive olarak (yeniden aktif hale geçerek) hastalığa özgü bulguları verir ve daha sonra yine ortadan kaybolur.
Genellikle geçirilen ilk enfeksiyondan sonra oluşan reaktivasyonlar (yeniden alevlenmeler) daha az şiddetlidir ve hafif şekilde atlatılmaktadır.
Herpes genitalis hastalığını kaptıktan sonra yapılması gerekenler... HSV son yıllarda pek çok kişilerde görülen ve yaygınlığı gittikçe artan bir cinsel temasla geçen hastalıktır.
Bir kez enfeksiyonu aldıktan sonra zaman içinde sık sık tekrarlamalardan korunmak için yapmanız gereken bazı maddeler ve almanız geren önlemler bulunmaktadır. Bunlar:  
  Vücud direnciniz (immünite) önemlidir.
Özellikle stres, sigara ve alkol kullanımları vücut direncinizi düşürerek enfeksiyona açık bir hale düşmenize sebep olacaktır.  Bu nedenle bu tür alışkanlık yapıcı maddelerden uzak durunuz. Stresle başaçıkabilmeyi öğrenmezide de fayda olacaktır.
  Vücud direncinizi (immuniteyi) arttırın.
İmmunite yani vücud direncini arttırıcı bir takım ilaçları kullanmanızda fayda olabilmektedir.
İmmün sistemi güçlendirici, yan etkisi olmayan ilaçları Hera Klinik'ten de temin edebilirsiniz. 
Özellikle sık sık tekrarlayan HSV enfeksiyonları durumunda immün sistemi güçlendirici bir takım doğal ilaçları almanızda fayda olacaktır. Bu tür ilaçlar için hekiminize danışmanızda fayda var.
  Spor yapmak ve dengeli beslenmek önemlidir. Düzenli egzersiz ile dengeli beslenmeniz bağışıklık sisteminizi güçlendirecek ve stresinizi azaltacaktır.
  Hastalığın rekürransını azaltmada düzenli uyku, istırahat ve hijyenin de önemi büyüktür.
  Sürtünme nüks olasığını arttırrır.
İlişki sırasında veya masturbasyon ile sürtünme sonucunda hastalığın rekürrans şansı artmaktadır. Cildin uzun süreli kaşınarak tahriş edilmesi (irritasyon) ve ultraviyole ışınlar sonucunda da enfeksiyon tetiklenerek yayılabilmektedir.
  HIV (Aids'ten) korunun.
HSV ile HIV virüsü arasında bir etkileşim mevcuttur. Bunlardan herhangi bir virüsün varlığı diğerinin bulaşma ve yayılma olasılığını artırmaktadır.
Yani, HSV enfeksiyonları kişilerde HiV (Aids) enfeksiyonunun yayılmasını arttırırken, AiDS enfeksiyonları da vucut direncini baskılayarak herpes enfeksiyonlarının yayılmasını arttırabilmektedir.
Bu nedenle özellikle ileri derecede HSV rekürranslarında HiV testinin de yapılması önerilmektedir.
  Diğer taraftan HSV enfeksiyonları kadınlarda rahim ağzı (serviks) kanserlerini bir miktar arttırabilirler. Bu yüzden jinekoloğunuzu düzenli olarak ziyaret edip "smear testi" nizi yaptırmanızda fayda olacaktır.
  İlişkilerinizde partnerinize karşı dürüst olun.
Herpes simplex virüse karşı günümüzde geliştirilmiş bir aşı maalesef bulunmamaktadır. Bu nedenden ötürü aktif herpes enfeksiyonu olan kişiler bunu partnerlerine de geçirme olasılığı taşımaktadırlar. Eğer herpes enfeksiyonunuz aktif ise cinsel ilişkiden uzak durunuz.  Aktif olmayan dönemlerde prezervatif ile korunmanızda fayda olacaktır.
Gebelikte Herpes Enfeksiyonu Türkiye'de Tip 2 herpes enfeksiyonu her 20 kadından birisini etkilemektedir (% 5). Eğer önceden herpes enfeksiyonu geçirmişseniz ve şu an hamileyseniz veya gebe kalmayı planlıyorsanız durumunuzu önceden doktorunuza bildirmenizde fayda olacaktır.
Hamile kalmadan herpes enfeksiyonu geçirdiyseniz bu virüsün hamileliğinizde bebeğinize geçme olasılığı oldukça düşüktür (% 3). Çünkü kanınızda bulunan virüse karşı oluşmuş antikorlar plasenta yoluyla bebeğize geçerek onu nisbeten koruyacaktır.
Hamilelik sırasında ilk kez ortaya çıkan herpes enfeksiyonlarında virüsün bebeğe geçme olasılığı ise daha yüksektir. Kendinizde veya eşinizin genital organında bu tür bir lezyon ortaya çıktığında, mutlaka jinekoloğunuzu ve dermatoloğunuzu görmenizde fayda vardır.
Gebeliğiniz sırasında ilk kez (primer) veya tekrardan (sekonder) ortaya çıkan genital uçuklar konusunda duyarlı olmanız ve doktorunuz bilgilendirmeneniz önemlidir. Bu durumda doğum şekli olarak sezeryan önerilebilir.
Hamilelik döneminde çok zorunlu olmadıkça ilaç tedavileri uygulanmamakla birlikte "karı zararından fazla olacağı düşünülen durumlarda" bir takım antiviral ilaçlar kullanılabilir. Çünkü bu tür ilaçların sınıfı genelde "Kategori C" dir.
Gebelikte ilaç tedavileri ve teratojenite ile ilgili bilgiler için >>>
Genital Herpes (Uçuk) Tedavisi Viral hastalıkları baskılamak, çoğalmasını engellemek için kullanılan ilaçlara "antiviral ilaçlar" denir.  Aynı HPV enfeksiyonlarında olduğu gibi genital uçuklarda da herpes virusunu (HSV) vucuttan çıkartmak için kesin bir tedavi yoktur; sadece şikayetleri azaltıcı ve hastalığın seyrini kısaltıcı bir takım antiviral krem ve hap tedavileri uygulanmaktadır. 
Gecikilmeksizin, hastalığın bulguların görülmesinin hemen sonrasında başlanılan antiviral tedavilerin daha fazla yararı olacaktır.
Rekürranslardan korunmak için bazan uzun süreli (3-6 ay gibi) baskılayıcı düşük doz "antiviral ilaç" tedavileri gerekebilir (Supressif tedavi). Bu şekilde rekürrenslerin % 80-90'ı engellenebilmektedir.
Hastalığın alevlendiği dönemlerde viral lezyonlar üzerinde zaman içinde "ikincil bakteriyel enfeksiyonlar" da gelişebilir; bu durumda bu bölgelere topikal (lokal) antibiyotik kremleri veya ağızdan alınacak (oral) ilaçlar da verilebilir.
Rekürransları engellemek için vucudun "immün siteminin (bağışıklık sistemi) güçlendirilmesi" amacıyla dönem dönem Com Galus, "ekinezya" bitkisinin hapları veya çayları veya immuneks tablet kullanılabilir. Bu tür ilaçları kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışmalısınız.
Genital HSV 'den Korunma Yöntemleri ve Önlemler Eşe geçiş riskini azaltmak için kondom (prezervatif) kullanımı önerilmektedir. Burada unutulmaması gereken nokta virüsün cilde teması sonucunda geçtiğidir.  Yani prezervatif kullanılması her ne kadar geçişi azaltsa da tam olarak engellemeyecektir.
Şüpheli kişilerle cinsel ilişkiden kaçınmak tüm cinsel yolla bulaşıcı hastalarda olduğu gibi önemlidir.
Maalesef kişiler çok hafif bulgular ile Herpes Simplex Virüsü taşısalar, hatta virüsü taşımalarına rağmen hiç bir enfeksiyon bulguları olmasa (asemptomatik durum) bile kendi cinsel partnerlerine hastalığı bulaştırabilirler.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
Text
Akupunktur Türkiye'de ne kadar yaygındır? | onbi.tv
Akupunktur Türkiye’de son yıllarda iyice yaygınlaşmıştır. Ben 1986’dan beri uyguluyorum o zaman sayıları çok azdı. Şu anda binlerce ilgi var ve insanlarda bilinçlendi. Sağlık bakanı doğal tedavi yöntemlerine önem verdiğinden dolayı bundan sonra yeni bir yönetmelik çıkar ve akademik hale gelirse çok daha yaygın ve iyi sonuçlar elde edebilir. Bu videoya ve benzeri konulara aşağıdaki linkten de ulaşabilirsiniz. http://www.onbi.tv Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
Text
Genital Herpes'e Bitkisel Çözüm
HSV (Herpes Simplex Virüsü) erkek ve kadınlarda "uçuk"lara sebep olan bir çeşit virüstür.
Herpes (Uçuk) Tipleri Klinik olarak uçuklar kişilerde iki ayrı tipte görülebilir:
 Tip 1 Herpes (Perioral tip):  Ağız ve dudak çevresinde kızarıklık üstünde oluşan sulu lezyonlar ile kendisini gösteren tiptir.  Tip 2 Herpes (Genital tip): Benzer lezyonlar genital bölgede oluştur. Bu nedenle Tip 2 herpes'e "genital herpes veya genital uçuk" adı verilmektedir.
Bu bölümde cinsel temasla bulaşma özelliği olan "genital herpes enfeksiyonları" ele alınmıştır.
Genital Herpes (HSV Tip 2) ne kadar sık görülür?
Penis başında uçuk, tip 2 genital herpes
ABD'de genital herpes'in görülme sıklığı % 20'dir. Ülkemizde yapılmış bir araştırmada ise HSV tip 1 'in görülme sıklığı % 86, HSV Tip 2 (genital herpes)'in ise % 5 olarak bulunmuştur.
HSV tip 2 (genital tip) en sık olarak 20 ile 30 yaş arasında karşımıza çıkmaktadır.  Maalesef ülkemizde ve dünyada görülme sıklığı her geçen gün artmaktadır.
(Üstteki resim- Erkek glans penisi üzerindeki Tip 2 HSV- genital uçuk)
Genital herpes nasıl bulaşır? Bulaşma yolları İki tipi de direkt deriye temasla, masum bir öpücükle (ağız çevresine) veya cinsel temasla (genital alana) bulaşabilir. Bulaşma yukarıda belirtilen lezyonların yokluğunda olmaz, direkt yarayla temas şarttır.
Genital herpes ne tür şikayetler yapar? Belirtileri nelerdir? Bulgular (semptomlar)
Genital herpes, HSV Tip 2, Genital Uçuk, herpes enfeksiyonu
Genital herpes (uçuklar), virüs ile bulaşmış kişilerde genital alanda kabarcık, kızarıklık, kaşıntı ve ağrı ile kendisini göstermektedir.  Bazan ise kişi virüsü almış olsa bile sessiz seyredebilir; yani hiç bir bulgu ortaya çıkmayabilir (asemptomatik'tir). Bu, HSV ile bulaşmış kişilerin % 20'sinde görülen bir durumdur.
Ancak virüsü alan kişilerin % 60'ı bu virüsü taşımalarına ve vücutlarında lezyon olmalarına rağmen böyle bir hastalıktan haberdar bile değildir.
Genital herpeste görülen lezyonlar devamlı kalıcı değildir; yani tedavi ile veya kendiliğinden geçer. Ancak çeşitli zaman dilimlerinde tekrarlama (rekürrens) olasılığı yüksektir.
Bulaşma olduktan bir süre sonra kişinin genital bölgesinde "çok şiddetli kaşıntılar" görülür.
Çoğu zaman cilletki bu kaşıntılar derinin mantar enfeksiyonu ile karıştırılarak gereksiz yere kişilerin mantar tedavileri almasına sebep olabilir. Kaşıntılardan kısa bir süre sonra da genital bölge de döküntülü ve bazan ağrılı lezyonlar ortaya çıkar. 
Genital sahada ortaya çıkan bu lezyonlar ağızda çıkan uçuklara benzer şekilde olup, kırmızı ve sert bir zemin üzerinde iltihabi akıntısı olan döküntüler şeklindedir.  
Kaba etlerde, kasık bölgesinde, penis ve dış genital bölgelerdeki kabarcıklı, bazan ağrılı, sulu ve iltihabi lezyonlarda akla ilk genital uçuklar gelmelidir. Bazan kasık bölgesindeki lenf bezlerinde şişlikler de ortaya çıkabilir.
Yine, bulgulara nadiren ateş, baş ağrısı, halsizlik, bitkinlik ve kas ağrıları da eşlik edebilmektedir.
Herpes Genitalis Enfeksiyonunun Sık Tekrarlanması Psikolojik Şikayetlere Yol Açmaktadır... Sürekli tekrarlayıcı hastalıkla başetmek zorunda kalan hastalarda zamanla psikolojik yakınmalar; depresyon ve anksiyete (bunaltı) durumları da ortaya çıkabilir. Eşlerine bulaştırma korkusu ile kişilerin zaman içinde kaygı ve endişeleri artabilir, cinsel isteksizlik ortaya çıkabilir.
Herpes genitalis özellikle evli çiftler arasında ciddi evlilik sorunlarına yol açabilen bir cinsel enfeksiyondur.
Genital herpes (HSV) neden tekrarlar? Rekürrans (hastalığın yenilemesi) nasıl oluşur? Virüs vücuda girdikten sonra sinir hücrelerine ve sinir köklerine yerleşir. Burada ömür boyu kalıcıdır. Vücut direnci düştüğünde tekrar tekrar reaktive olarak (yeniden aktif hale geçerek) hastalığa özgü bulguları verir ve daha sonra yine ortadan kaybolur.
Genellikle geçirilen ilk enfeksiyondan sonra oluşan reaktivasyonlar (yeniden alevlenmeler) daha az şiddetlidir ve hafif şekilde atlatılmaktadır.
Herpes genitalis hastalığını kaptıktan sonra yapılması gerekenler... HSV son yıllarda pek çok kişilerde görülen ve yaygınlığı gittikçe artan bir cinsel temasla geçen hastalıktır.
Bir kez enfeksiyonu aldıktan sonra zaman içinde sık sık tekrarlamalardan korunmak için yapmanız gereken bazı maddeler ve almanız geren önlemler bulunmaktadır. Bunlar:  
  Vücud direnciniz (immünite) önemlidir.
Özellikle stres, sigara ve alkol kullanımları vücut direncinizi düşürerek enfeksiyona açık bir hale düşmenize sebep olacaktır.  Bu nedenle bu tür alışkanlık yapıcı maddelerden uzak durunuz. Stresle başaçıkabilmeyi öğrenmezide de fayda olacaktır.
  Vücud direncinizi (immuniteyi) arttırın.
İmmunite yani vücud direncini arttırıcı bir takım ilaçları kullanmanızda fayda olabilmektedir.
İmmün sistemi güçlendirici, yan etkisi olmayan ilaçları Hera Klinik'ten de temin edebilirsiniz. 
Özellikle sık sık tekrarlayan HSV enfeksiyonları durumunda immün sistemi güçlendirici bir takım doğal ilaçları almanızda fayda olacaktır. Bu tür ilaçlar için hekiminize danışmanızda fayda var.
  Spor yapmak ve dengeli beslenmek önemlidir. Düzenli egzersiz ile dengeli beslenmeniz bağışıklık sisteminizi güçlendirecek ve stresinizi azaltacaktır.
  Hastalığın rekürransını azaltmada düzenli uyku, istırahat ve hijyenin de önemi büyüktür.
  Sürtünme nüks olasığını arttırrır.
İlişki sırasında veya masturbasyon ile sürtünme sonucunda hastalığın rekürrans şansı artmaktadır. Cildin uzun süreli kaşınarak tahriş edilmesi (irritasyon) ve ultraviyole ışınlar sonucunda da enfeksiyon tetiklenerek yayılabilmektedir.
  HIV (Aids'ten) korunun.
HSV ile HIV virüsü arasında bir etkileşim mevcuttur. Bunlardan herhangi bir virüsün varlığı diğerinin bulaşma ve yayılma olasılığını artırmaktadır.
Yani, HSV enfeksiyonları kişilerde HiV (Aids) enfeksiyonunun yayılmasını arttırırken, AiDS enfeksiyonları da vucut direncini baskılayarak herpes enfeksiyonlarının yayılmasını arttırabilmektedir.
Bu nedenle özellikle ileri derecede HSV rekürranslarında HiV testinin de yapılması önerilmektedir.
  Diğer taraftan HSV enfeksiyonları kadınlarda rahim ağzı (serviks) kanserlerini bir miktar arttırabilirler. Bu yüzden jinekoloğunuzu düzenli olarak ziyaret edip "smear testi" nizi yaptırmanızda fayda olacaktır.
  İlişkilerinizde partnerinize karşı dürüst olun.
Herpes simplex virüse karşı günümüzde geliştirilmiş bir aşı maalesef bulunmamaktadır. Bu nedenden ötürü aktif herpes enfeksiyonu olan kişiler bunu partnerlerine de geçirme olasılığı taşımaktadırlar. Eğer herpes enfeksiyonunuz aktif ise cinsel ilişkiden uzak durunuz.  Aktif olmayan dönemlerde prezervatif ile korunmanızda fayda olacaktır.
Gebelikte Herpes Enfeksiyonu Türkiye'de Tip 2 herpes enfeksiyonu her 20 kadından birisini etkilemektedir (% 5). Eğer önceden herpes enfeksiyonu geçirmişseniz ve şu an hamileyseniz veya gebe kalmayı planlıyorsanız durumunuzu önceden doktorunuza bildirmenizde fayda olacaktır.
Hamile kalmadan herpes enfeksiyonu geçirdiyseniz bu virüsün hamileliğinizde bebeğinize geçme olasılığı oldukça düşüktür (% 3). Çünkü kanınızda bulunan virüse karşı oluşmuş antikorlar plasenta yoluyla bebeğize geçerek onu nisbeten koruyacaktır.
Hamilelik sırasında ilk kez ortaya çıkan herpes enfeksiyonlarında virüsün bebeğe geçme olasılığı ise daha yüksektir. Kendinizde veya eşinizin genital organında bu tür bir lezyon ortaya çıktığında, mutlaka jinekoloğunuzu ve dermatoloğunuzu görmenizde fayda vardır.
Gebeliğiniz sırasında ilk kez (primer) veya tekrardan (sekonder) ortaya çıkan genital uçuklar konusunda duyarlı olmanız ve doktorunuz bilgilendirmeneniz önemlidir. Bu durumda doğum şekli olarak sezeryan önerilebilir.
Hamilelik döneminde çok zorunlu olmadıkça ilaç tedavileri uygulanmamakla birlikte "karı zararından fazla olacağı düşünülen durumlarda" bir takım antiviral ilaçlar kullanılabilir. Çünkü bu tür ilaçların sınıfı genelde "Kategori C" dir.
Gebelikte ilaç tedavileri ve teratojenite ile ilgili bilgiler için >>>
Genital Herpes (Uçuk) Tedavisi Viral hastalıkları baskılamak, çoğalmasını engellemek için kullanılan ilaçlara "antiviral ilaçlar" denir.  Aynı HPV enfeksiyonlarında olduğu gibi genital uçuklarda da herpes virusunu (HSV) vucuttan çıkartmak için kesin bir tedavi yoktur; sadece şikayetleri azaltıcı ve hastalığın seyrini kısaltıcı bir takım antiviral krem ve hap tedavileri uygulanmaktadır. 
Gecikilmeksizin, hastalığın bulguların görülmesinin hemen sonrasında başlanılan antiviral tedavilerin daha fazla yararı olacaktır.
Rekürranslardan korunmak için bazan uzun süreli (3-6 ay gibi) baskılayıcı düşük doz "antiviral ilaç" tedavileri gerekebilir (Supressif tedavi). Bu şekilde rekürrenslerin % 80-90'ı engellenebilmektedir.
Hastalığın alevlendiği dönemlerde viral lezyonlar üzerinde zaman içinde "ikincil bakteriyel enfeksiyonlar" da gelişebilir; bu durumda bu bölgelere topikal (lokal) antibiyotik kremleri veya ağızdan alınacak (oral) ilaçlar da verilebilir.
Rekürransları engellemek için vucudun "immün siteminin (bağışıklık sistemi) güçlendirilmesi" amacıyla dönem dönem Com Galus, "ekinezya" bitkisinin hapları veya çayları veya immuneks tablet kullanılabilir. Bu tür ilaçları kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışmalısınız.
Genital HSV 'den Korunma Yöntemleri ve Önlemler Eşe geçiş riskini azaltmak için kondom (prezervatif) kullanımı önerilmektedir. Burada unutulmaması gereken nokta virüsün cilde teması sonucunda geçtiğidir.  Yani prezervatif kullanılması her ne kadar geçişi azaltsa da tam olarak engellemeyecektir.
Şüpheli kişilerle cinsel ilişkiden kaçınmak tüm cinsel yolla bulaşıcı hastalarda olduğu gibi önemlidir.
Maalesef kişiler çok hafif bulgular ile Herpes Simplex Virüsü taşısalar, hatta virüsü taşımalarına rağmen hiç bir enfeksiyon bulguları olmasa (asemptomatik durum) bile kendi cinsel partnerlerine hastalığı bulaştırabilirler.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
Text
Akupunktur Türkiye'de ne kadar yaygındır? | onbi.tv
Akupunktur Türkiye’de son yıllarda iyice yaygınlaşmıştır. Ben 1986’dan beri uyguluyorum o zaman sayıları çok azdı. Şu anda binlerce ilgi var ve insanlarda bilinçlendi. Sağlık bakanı doğal tedavi yöntemlerine önem verdiğinden dolayı bundan sonra yeni bir yönetmelik çıkar ve akademik hale gelirse çok daha yaygın ve iyi sonuçlar elde edebilir. Bu videoya ve benzeri konulara aşağıdaki linkten de ulaşabilirsiniz. http://www.onbi.tv Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes