Tumgik
#bilirdim
tusilencio · 10 months
Text
hayırsızın biriydi fikrimce güldü mü cenazeye benzerdi*
12 notes · View notes
Text
abi trafige y kromozomlu insanlar cıkmasın ya yol olmadıgını bile bile selektör yakıyo gerizekalı
2 notes · View notes
chocolate135 · 8 months
Text
Tumblr media
Beni sevmiyordun bilirdim bir sevdiğin vardı duyardım (Şiiri devam ettirmek isteyen ettirebilir)
414 notes · View notes
iremsuu · 5 months
Text
Gözlerin gözlerime değince
Felaketim olurdu ağlardım
Beni sevmiyordun bilirdim
Bir sevdiğin vardı duyardım
Çöp gibi bir oğlan ipince
Hayırsızın biriydi fikrimce
Ne vakit karşımda görsem
Öldüreceğimden korkardım
Felaketim olurdu ağlardım..
283 notes · View notes
Nerde olduğunu bilmeyecek kadar uzaklaştık.
Oysa uyuduğun saati bilirdim ben....
178 notes · View notes
nesrin-c · 10 days
Text
Akşama yemeğim hazır. Pilav ve kurufasulye. Baran da, Umut da çok sever.
Haklısınız.
Kim onlar değil mi?
Baran eşim, Umut oğlum.
Umut sekiz yaşında. Canımın içi, kara gözlü, kıvırcık saçlı, susmak bilmeyen, yerinde duramayan bir çocuk. Hayatımın anlamı...
Geç evlendim ben.
Bizim buralarda alışık bir durum olmasa da, evlenmeden, çoluğa çocuğa karışmadan önce okulumu bitirmek istedim. Hep derim, kız çocukları okumalı, iyi yerlere gelmeli, erkeğin eline bakıp, şiddeti, eziyeti, yokluğu, kader deyip sineye çekmemeli.
Ailem itiraz etse de, inadımı kıramadılar. Laf aramızda, zaten oldum olası, burnumun dikine bir kızdım. Beni Kur'an kursuna yollarlardı, ben sokak aralarında kuşlarla beraber şarkılar söyler, boyumdan büyük hayaller kurardım. Akranlarım, eğlencelerde, doğum günlerinde, düğünlerde, konuşmaya bile çekinirken, ben en güzel elbiselerimi giyer, ter içinde kalana kadar güler, eğlenir, dans ederdim. Arada bir annem beni çekiştirip "Ah be kızım, bir parça hanım hanımcık ol!" dese de, olamazdım. Hanım hanımcık olanların düşleri yoktu, bilirdim.
Ellerime bakıyorum.
Bir zamanlar kınalar yaktığım ufacık ellerim yok artık.
Zaman bir nefeste geçiyor ve sanırım insanın önce elleri yaşlanıyor.
Sanki, bir zamanlar, şu sokaklarda koşuşturan, yaramazlık yapan, "Anne n'olur beş dakika daha oynanayım." diye ısrar eden çocuk ben değilmişim gibi.
Nerede şimdi, kırık aynasını eline alıp, saçlarını tarayan ve bir sürü pembe tokalar takan küçük kız?
Garip...
Dışarıda inceden bir Eylül yağmur var. Kasvetli havaya rağmen çocukların kahkahaları duyuluyor.
Aralarından Umut'un sesini ayırabiliyorum. En çok da onun sesi geliyor. Eşek herif!
Yine birazdan üstü başı toz toprak içinde gelecek eve, biliyorum. Nefes nefese ayakkabılarını bir kenara atıp, gözlerimin içine bakacak ve "Anne ben acıktım." diyecek. Sonra ben yine dayanamayıp, onu kollarımın arasına alıp, o kirli yanaklarını, gözlerini, saçlarını öpeceğim, boynunu koklayacağım.
Ah oğlum benim!
Ah Umut'um!
Sen niye hep dağ çiçekleri gibi kokuyorsun, her defasında başımı döndürüyorsun.
Anne olduğumdan beri daha kaygılı biri oldum çıktım. Sizde de öyle mi? Hani, Umut eve biraz geç kalsa ya da ne bileyim, camdan bakıp, yakınlarda göremesem, kalbim yaralı bir kuş gibi kanat çırpmaya başlar. "Ya başına bir şey geldiyse..."
Eşim Baran bu halime üzülür, "Yapma canım, kötüyü çağırma." der ama anneyim işte, ne yapayım.
Baran güzel bir adam. Okulun son yıllarında tanıdım onu. Önce arkadaş olduk. Baktık ki, çok iyi anlaşıyoruz, "hadi öyleyse evlenelim." dedik. Baran bana, kucak dolusu papatya ve Ahmet Arif şiiriyle evlenme teklif etti. Papatya, Ahmet Arif, Şiir, Baran, aşk...Kabul edilmez mi hiç!
Tıpkı hayalimdeki gibi bir evde oturuyorum.
Küçücük, mütevazi, duvarları mavi boyalı, bir köşesi kitaplarla dolu ve güllü dallı perdeleri olan bir ev. İnanın, sevgisiz insan sarayda da otursa, mutsuz olur. Çocukluk arkadaşımlarımdan biliyorum. Yarası çok olana, para merhem olmuyor.
Çok gevezelik ettim değil mi?
Ama ne yapayım, oldum olası konuşmayı seviyorum. Kimseyi bulamazsam, kendimle konuşuyorum. Gülmeyin ya! İnsanın kendi kendine konuşması kadar güzel bir şey yok dünyada. Deneyin, bana hak vereceksiniz.
Ha, bir de çok güzel türkü söylerim ben. Arkadaşlar falan bir araya geldiğimizde, ısrar ederler, "Hadi, bir tane söylemeden olmaz." derler.
Dost kırılır mı hiç!
Şu karşı yaylada göç katar katar
Bir güzelin derdi serimde tüter
Bu ayrılık bana (bize) ölümden beter
Geçti dost kervanı eyleme beni
Şu benim sevdiğim başta oturur
Bir güzelin derdi beni bitirir
Bu ayrılık bize zulüm getirir
Geçti dost kervanı eyleme beni
Pir Sultan Abdalım kalkın aşalım
Aşıp yüce dağı engin düşelim
Çok nimetin’ yedim helallaşalım
Geçti dost kervanı eyleme beni...
Bu türküyü her söylediğimde, gözümden iki damla yaş gelir. Neden bilmem ama sadece iki damla yaş! Sanki bu türküde benden bir şeyler var. Sanki, beni incitmişler, canımı yakmışlar, kalbimi kırmışlar da, ben kimselere söyleyeyemişim gibi...
Duvardaki takvime gözüm takıldı şimdi.
8 Eylül 2051
Off! Ben ne vakit otuz beş yaşında koca bir kadın oldum!
Olsun, her yaşın kendine göre bir güzelliği var. İnşallah çocuklarımız da, otuzları, kırkları, elli, altmış, seksen hatta yüz yaşları görür.
Hah, kapı çaldı, nihayet benim eşek geldi.
Hadi bana müsade. Gideyim de yine bıktırana kadar onu öpüp koklayayım.......diye, bütün bunları yazmak isterdim ama yazamam. Çünkü ben sekiz yaşındayken öldürüldüm.
Ben Narin Güran.
Cesedi on dokuz gün sonra derede bulunan o elleri kınalı kız.
Büyüyemedim ben. Baran ile evlenemedim ve Umut'um hiç olmadı.
t a m e r d u r s u n
#tamerdursun #naringüran #hepimizincesedinideredebuldular
Tumblr media
131 notes · View notes
nebez · 4 months
Text
Analar bilirdim abdestini almadan yoğuracağı hamura dokunmayan…
Babalar bilirdim “helal lokma” uğruna canını dişine takan…
Evlatlar bilirdim ana babasının duasını almak adına lal ve ebkem kesilen…
Bu zamanlara ait insanlar bilirdim ağzı dualı, yüzü de gönlü de tertemiz nur damlayan…
Devirler bilirdim merhametin fare deliklerine kadar girdiği, aman onlar da aç kalmasın diyen insanların naçiz elleriyle…
Dostlar/dostluklar bilirdim uğruna can adanacak bir daha yasayamayacağın bu dünyada…
Ve rahmetin alabildiğince yağdığı bu tablolara özlemler bilirim buram buram yakan, yıkan, tarumar eden…
Tumblr media
168 notes · View notes
Text
Nasıl Yani? (1) (Kerim 31 Y., İzmir)
İsmim Kerim. 31 yaşında, İzmir'in Torbalı ilçesinde yaşayan, 1.80 cm boyunda, 85 kiloda biriyim. Uzun yıllar özel şirketlerde çalıştıktan sonra, iktisat eğitimini aldığım iş üzerine kanalize oldum. Hem şirkette çalışıp, hem de yatırım danışmanlığı yapıp, son üç yılda kripto para borsası, İstanbul borsası, Dow Jones, Nikkei gibi borsaları takip ederek hatırı sayılır bir servet yaptım. Şirketten istifa edip, evime yakın bir büro tutup, düzenimi kurdum. Karıma, "Çalışma!" dememe rağmen, devlet memuru olduğu için işine devam etti. Oğlumuz ortaokula gidiyordu. Geceleri geç saatlere kadar dünya borsalarını izliyor, yatırımlar yapıyor, sonra da neredeyse borsa açılana dek uyuyor, ama muazzam kazanıyordum.
Bir sene sonra, karıma, bir müstakil ev yada villa yaptırmak istediğimi söylediğimde, işlerin o kadar iyi gittiğini bilmediğinden sapıttı. Yeniköy yolunda havuzlu bir villa yaptırıp taşındık. Sırf evden çıkmak için büroyu elimde tuttum. Bu arada karıma işe gidip gelsin diye sıfır bir araba alıp, kendime de son model bir arazi aracı aldım. Taşındıktan sanırım 2 hafta sonra bir Salı günü büronun zili çaldı. Oturduğum yerden kameralara baktım. Bu ani zenginleşme karşısında kanunsuz birilerinin haraç istemesini engellemek için apartman girişinden büronun her odasına kadar gizli kameralar döşetmiştim.
Laptop ekranından baktığımda, kafası önünde bir kadın vardı kapıda. Kim acaba deyip otomata bastım oturduğum yerden. İçeri girip, "Merhaba?" deyince tanıdım. Çıktığımız evin üst dairesinde oturan Elif'ti. "Hoşgeldin Elf!" dedim. Oturttum, soda ikram ettim, çayla falan uğraşamazdım. Sadece bir kez eşimle balkonda alkol alırken yukarıdan kafasını uzatıp, "Afiyet olsun!" dediğinde eşim davet etmiş, bir fabrikada bakım sorumlusu olduğunu öğrendiğim kocasıyla gelip birer kadeh şarap içip gitmişlerdi.
Kısa bir hoşbeşten sonra, Elif ağzındaki baklayı çıkardı, "Senin borsaya yatırım yaptığını duymuştum eşinden, benim biraz babamdan kalan param var, onları Cumhuriyet altını yaptım. Fakat uzun süredir yerinde sayıyor. Bozdurup Dolar aldım, sana versem benim için de yatırım yapar mısın?" dedi. Bugüne dek kimseye bunu yapmamıştım. Akrabalara, yakın arkadaşlara kendimce tüyolar verirdim, ama kimsenin parasını alıp o riske girmemiştim. Uzun süre gözlerim duvardaki dev ekranlarda, zaman zaman masadaki 3 adet (biri özel) laptopta, bu işin risklerini, bir gecede zengin olup bir gecede batanları, bu vebalin altına giremeyeceğimi anlattım.
İşte o an, kocasının kumar sorunu olduğunu, sürekli ganyan ve sayısal oynadığını, çok borçlarının olduğunu anlattı. Zaten taşınmadan önce birkaç kez postacının getirdiği icra tebligatlarına denk gelmiştim. Lanet olsun içimdeki insan sevgisine deyip, "Tamam, getir! Ama kazanç kadar kayıp ta olasılık, unutma!" diye de tembihledim. Gidip yarım saat sonra geldi ve 3.750 Doları masaya koyup, "Aslında 50 tane altın vardı, ama Mehmet'ten ancak bu kadar kaçırabildim, diğerlerini satıp satıp kumarda kaybetti!" dedi ağlamaklı bir sesle...
"Nasıl haber vereceğim sana?" dediğimde, telefon numarasını söyledi, "Whatsaptan yazarsın, olur mu?" diye. "Bak Elif, yarın öbürgün kocan duyar, görür, okur, ne deriz evdekilere?" dedim. "Ne yapalım, açıklarım o zaman gelirse, kötü bir şey yapmıyoruz ki Kerim! Ben sadece hayatımı kurtarmaya, çocuğuma gelecek sağlamaya çalışıyorum!" dedi...
Kadın şanslıydı. Yumurtaları ayrı sepete koyma yoluna gidip, Borsa ve kripto paraya yatırdığım parası, Cuma akşamı piyasaların kapanışında, dört kat değer kazandı. Mesaj attım, "Müsaitsen ara!" diye. İki dakika sonra arayıp, kısık sesle, "Mehmet gece vardiyasına gidecek, içerde uyuyor, ne oldu?" dedi. "Hiiiç, paran dörde katlandı, 15.625 Dolar oldu da onu söylemek istedim!" dedim. "Ciddi olamazsın, 3 günde mi?" dedi, ama sesi titriyordu. Kazanmanın verdiği zafer hissi ve adrenalin iyi bilirdim bu duyguyu...
Eve gittim. Karımla yedik içtik, sohbet, muhabbet, güzel bir sevişme sonrası çalışma odama geçtim. Elif'ten mesaj geldi. "Uyudun mu?" yazmış. Yarım saatten fazla yazıştık. En son Elif, "Hadi ben seni tutmayayım, sen paralarımıza para kat! Öptüm!" yazdı. "Ben de seni öptüm!" yazdım. "Pardon alışkanlık :)" yazdı. Ben de, "Herkesi öpüyor musun böyle :)" yazdım. "Aşk olsun, benden bekler misin?" yazdı. Ben de, "Haa, bana özel öpücükse sorun yok :)" yazdım. "Evet sana özeldi, iyi geceler :) yazdı. Ertesi gün 11:00'de uyandım. Kahvaltı vs. derken, karım oğlana kıyafet alacaklarını, baldızlarımla beraber Gaziemir'e AVM'ye gideceklerini söyledi ve "Beraber gidelim!" dedi. İşlerim olduğunu biliyordu. "Siz halledin!" dedim.
Saat 13:00 gibi Elif'ten mesaj geldi. "Büroda mısın?" diye. Cumartesileri gitmezdim, ama, "Geleceksen giderim!" yazdım. "Geleyim mi?" dedi. "Gel!" yazdım. Yarım saat sonra bürodaydım. Pastaneden birşeyler aldım, tatlı tuzlu. Çay makinasını çalıştırdım. Saat 14:00'de Elif geldi. Tarifim üzerine gidip iki çay koydu. Birşeyler atıştırdık. "Mehmet nerde?" dedim. "Sabah iş çıkışı ganyana gider. İddiasını, sayısalını, ganyanını oynar. 12:00 gibi eve gelir, yemek yer, yatar. Akşam 20:00 gibi uyanır. 23:00'e kadar küfrede küfrede sonuçlara bakar. Bazen üç beş kuruş kazanır havaya girer, ertesi gün iki katını kaybeder küfrede küfrede servise gider!" dedi.
"Eee, bu anlattığın sürelerde ne sana ne de oğluna ayırdığı bir zaman yok?" dedim. "3 yıl önce bu işe girmeden önce öyle değildi. Ama artık maalesef öyle!" dedi. "Ne olacak böyle?" dedim. "Bilmiyorum, ben de bıraktım artık ucunu!" dedi, sonra da, "Eee, ekranlar kapalı?" dedi. "Bugün borsa kapalı, Coinlerde de zaten herşey anlık, istediğimde bakarım, şimdi dikkatim sende! Amaaaaa..." dedim, Kripto para laptopuma bakıp, "Biz burda sohbet ederken 1.875 Dolar daha kazandın!" dedim. Elif, "NASIL YANİ? Ciddi misin?" deyip kalkıp masanın benden tarafına geldi. Ekranı görmek için masaya dirseklerini koyup çenesini avuçlarına koydu.
O an ekrandan ona portfoyünü anlatıyordum. Elimi beline koydum. Kafayı çevirip gülümseyerek bana baktı ben anlatmaya devam ederken. İnce yazlık rengarenk çiçeklerle dolu bol bir etek giymişti. Elimi eteğin altına sokup bacaklarından yukarıya doğru okşadım. "Yapma..." dedi, ama (Devam et!) der gibi. "Pardon!" deyip elimi çektim. Ama pozisyonunu bozmayıp, "Anlatsana biraz daha!" dedi. Anlatmaya başladım yine, ama içimden bir ses (Devam et!) diyordu. Kalçalarına ulaştığımda kalçası istemdışı titredi. Eteğini beline kadar sıyırıp, kalçalarını okşamaya başladım. Normal siyah bir külot vardı. Ben birkaç dakika hafif hafif okşadıktan sonra birden doğruldu ve "Yapma dedim sana!" deyip, çantasını kaptığı gibi kapıyı çarpıp gitti. Hiç endişelenmedim. Kimseye anlatamazdı nasılsa :)
Pazar günü ailemle Güzelbahçe'de muhteşem bir yemek yedik. Pazartesi piyasalar kötü açıldı. Ama yaptığım küçük hamlelerle kayıpları başka kanallarla kapatıp günlük harçlığımı kaptım :) Öğleden sonra saat 15:30 gibi kapının zili çaldı. Elif gelmişti. Açtım kapıyı. "Merhaba!" deyip şirinlik yapıyordu. Bu kez trip sırası bendeydi, "Bak, böyle habersiz gelme, bazen nadiren de olsa iş çıkışı karım uğruyor!" dedim. Suratını asıp, "İstemezsen bir daha gelmem! Mehmet 16:00 - 24:00 çalışıyor da, o servise çıkınca bir uğrayayım dedim!" dedi. "Öyle mi? Ne zaman istersen gel, ama habersiz gelme!" dedim, sonra da, "Bugün haberler kötü!" dedim. "Ciddi misin?" dedi. "Evet!" dedim. "Ne kadar kayıp var?" dedi. "Gel!" dedim. Gelip ekrana bakmaya başladı. Yine aynı pozisyondaydı, yine bol ince siyah fırfırlı bir etek giymişti diz hizasında.
Şaka yaptığımı, küçük de olsa kazancı olduğunu söyledim. Bir elimle ekrandan gösterirken, diğer elimi yine etek altına kaydırdım. Kalçalarını okşayarak ekranda anlatıyordum. İki parmağımı amına doğru indirdim külodunun üstünden. Çok hafif bir, "Immmhhh!" çıktı dudaklarının arasından. Bir dakika kadar külot üstünden okşadıktan sonra parmaklarımla ağ kısmını yana çekip, parmaklarım tenine değdiğinde, parmaklarını prize sokmuş gibi titredi. Sırılsıklamdı amcığı, parmaklarımı hiç içine sokmadan sadece okşuyordum. Elif arada ekrandan birşey gösterip, "Bu ne? Şu ne?" diyordu dudaklarını ısırarak. Anlatıyordum kısaca.
Orta parmağımı amının içine kaydırdığımda gözlerini kapatmış, dudaklarını ısırıyor, burun deliklerinden derin derin soluyordu. Koltuğumu geriye doğru çekip tam arkasına getirdim, eğilip amcığına dilimi sürtüp içine kaydırdım dilimi, parmaklarımla am dudaklarını ayırıp, amını yalamaya başladım. Daha dilim girer girmez titreyerek kasılmaya, "Evet, evet, eveet!" diye inleyerek orgazm olmaya başladı. Hiç kesmeden yalayıp dilimle sikerek, akan am sularını içmeye devam ettim...
Öne çekilip eteğini indirdi ve "Kusura bakma çok doluydum!" dedi. "Önemi yok! Neden doluydun o kadar?" dedim. "Evelki gün kalçalarıma dokunduğun an ıslandım, o andan beri de hiç kurumadı desem yeri var!" dedi. Elinden tutup kucağıma oturttum. Dudaklarını dudaklarıma alıp, kıvırcık kendinden kızıl saçlarını koklayarak, eteğinin altından dizlerinden kalçalarına kadar okşamaya başladım. Tişörtünü çıkartıp, kulak memelerinden yanaklarından boynundan sütyenine kadar indim. Bacaklarını açtırıp, bu kez külodunun içine soktum elimi, amcığını parmaklamaya başladım. Kendi eliyle sütyenini çözdü ve çıkarıp attı. Göğüs uçlarını dilim ve dudaklarımla ezerken, kolumla belinden kavramıştım, iki parmağım amına yarak gibi girip çıkıyordu...
Elif göğüslerini avuçlayıp daha fazla ağzıma bastırarak, "Isır!" dedi. Uçlarından başlayıp altına kadar her santimine küçük ısırıklar atarken, yine kasılıp, "Evet, evet, eveet!" diye inleyerek amcığını parmaklarıma daha çok bastırıyordu. Kafasını geriye doğru atmış, "Ohhh, evet, ohhh, evet!" diyor, her ısırığımda sesi daha çok yükseliyordu. Ardı ardına orgazm oluyordu parmaklarımla...
Birkaç dakika boynuma yattı, boynumu öpüyordu küçük küçük. Ben parmaklarımı çekmemiştim, amı vıcık vıcıktı. Elif ayağa kalkıp eteğiyle külodunu çıkardı ve "Şimdi sikini içimde istiyorum!" dedi. Ben de kalkıp pantolonumu ve boxerimi çıkardım. Masaya ellerini dayayıp, sırtı bana dönük şekilde kucağıma oturdu. Hiç dokunmadan, götünü kıvıra kıvıra amına aldı yarağımı. "Ohhh, çok büyük, ohhh, çok kalın, doldurdun içimi!" diyor, masadan aldığı kuvvetle kalçaları kasıklarıma vura vura oturup kalkıyordu kucağımda...
Ellerimi öne uzatıp göğüslerini avuçladım. Isır dediğine göre acıdan hoşlanıyor, sert sikişmeyi seviyordu. Göğüs uçlarını parmaklarımla eziyor, çekiştiriyordum. "Ohhh, acıyor, ohhh!" diyerek daha hızlı oturup kalkmaya başladı. Bir elimi göğsünden çekip kalçalarını sertçe tokatlamaya başladım. Diğer elim göğüs ucunu koparacakmış gibi çekiştirirken, "Canımı yak, ohhh, canımı yak!" diye diye orgazm oluyordu. Kalçalarında elimin izi çıkmış, resmen parmak uçlarımın değdiği yerlere kan oturmuştu...
Sonunda ben de dayanamadım ve "Geliyorum!" dedim. Hemen yarağımdan inip, "Üzerine boşalacağın bir şey var mı?" dedi. Çekmecede, masanın tozunu silmek için falan bulundurduğum bir rulo kağıt havlu vardı, birkaç yaprak koparıp serdim bacaklarıma. Elif de yarağıma otuzbir çektirip kağıt havlunun üzerine boşalttı döllerimi. İkimiz de temizlendikten sonra kucağıma oturup, "Ben hayatım boyunca toplam bu kadar orgazm olmadım!" dedi ve beni öpücüklere boğdu.
Sonra, "Yakalanmadan gideyim mi ben?" dedi. Ona götünü gösterip, "Moraracak, nasıl açıklayacaksın kocana?" dedim. "Açıklamak zorunda değilim, 6 aydır eli elime değmedi!" dedi giyinirken. Giderken de, "Sabah 9:00'da oğlanı okuluna bırakıyorum, 9:30 gibi burda olurum, gelip sana Çay demlememi ister misin?" dedi. "Tamam!" dedim.
[Kerim]
179 notes · View notes
layezalll · 10 days
Text
Beni ırak ettiler mutluluğun ilinden
ruh çürüten zindanlarda martıları işittim
Keşke düşmeseydim gözünden,
Her günün fecrinde soylu bir leştim
Çöllerden öteye bir kehanet dillenir
Vuruşmak üzere kelimeler bilenir
Sana meftun kalemim hasretinden beslenir
Yusufun kuyusundan annem bana seslenir,
Beni irak ettiler umudun ellerinden
Yeniden doğuyordum Ferhatın küllerinden
ben zulmü taifden bilirdim, taki düşene dek gözlerim gözlerinden …
Ruhum ölü bir cenin
Üfle hadi nefesin hayattır senin,
Bir fermanla Düşüyorum izbe yollara
Zinin gözleri üzerimde
Memi verdim onlara…
Beni ırak ettiler ütopyalardan…
Düşecek merhametim bu sığ Kayalıklardan,
Kınından çıktı hasret, dururumu bilmem
Ibrahimi tanımam lakin acısı bizim ilden,
yol şimdi saçlarını çiğ topraklar nergizi,
kimse bilmeyecek seni
hiç kimse bilmeyecek içimdeki bu gizi
100 notes · View notes
madinaa17 · 29 days
Text
O qədər dərin hisslər yaşayıram ki. Bu hissi anlatmaq olmaz, ancaq yaşayanlar başa düşə bilər məni. Kodlaşdırmanı edəndən bəri hansı ixtisasa düşəcəyimi hiss etmişdim, kodunu da əzbərləmişdim çıxan kimi bilim deyə. 6-cı hissimin qüvvətli olduğumu bilirdim, amma bu dərəcəsini yox. Nəhayət, bu çətin yolu uğurla başa vurdum. Bütün əziyyətlərimə dəydi. Tələbə adını qazanmış hər kəsi təbrik edirəm🩷
91 notes · View notes
hislerzelzelesi · 1 year
Text
öyle bir zamanda öyle bir yanımda oldun ki bu hayattaki bütün zorluklara seninle göğüs gereceğimi bilirdim. kıyamet kopsa dahi elimden tutup asla bırakmayacağını bilirdim...
692 notes · View notes
sertsiken0606 · 3 months
Text
bir Buket gül ile
Arkadaşlar merhaba . Bu hikayemizi Züleyha hanım göndermiş kendisine teşekkür ediyorum. Hikayede isimler değiştirilmiştir Hasan bey gönül rahatlığıyla yayınlaya bilirsiniz. 2009 yılında evlendik,eşim Kamuran ( erkek ) ile ilk 3 gün hiç yataktan çıkmadık desem yalan olmaz. Bu 3 gün içinde sikmediği sokmadığı yerim kalmadı. eşimin siki 11 cm ve normal bir salatalık gibi hani taze salatalık ilk yıllarında herşey normaldi çocuk istemiyorduk bu yüzden aile sağlığı merkezinde 5 yıllık koruma iğnesi oldum eşim 4 yıl sonra 18 aylığına Rusya Moskova ya gitti işyerinden müdürü eşimi seçmiş eşimi uğurlayıp evime gittim aradan 3 ay geçmiş canım çok seks yapmak istiyordu aklıma internet ten video izlemek geldi ne yapacaktım başka izlerken bir reklam çıktı karşıma jigolo sitesinin reklamı utana sıkıla numarayı aradım 2500 TL site sahibine gönderecekleri elemana 5000 TL verecektim bu para çok fazla geldi adam bana indirim yapacağını size göndereceğim resimlerden 1 erkek seçil bana WhatsApp tan gönderin o resmi dedi toplam 3500 TL verecektim 27 yaşında Ankara lı birini bulup resmini kopyalayıp attım ne zaman nerede istersiniz diye sordu bende dağ evine çağırdım parayı yatırıp uyudum ertesi gün sabah erkenden banyo yapıp etek tıraşımı koltuk altımı aldım kuaför e gidip saçlarımı ve tırnaklarımı yaptırdım. Dağ evine gidip o gelene kadar beklemeye başladım saat 4 gibi geldi çok yakışıklı değil di ama uzun boylu kalıplı bir adamdı bu arada şunu belirteyim evlenmeden önce çıktığım erkeklere götten çok vermiştim tanışma faslı geçmisti ben eve girdim o da arkadamdan girdi kapıyı kilitleyip kolumdan tutup dudaklarıma yumuldu bir taraftan soyuyor bir taraftan açtığı yerleri emerek aşağılara iniyordu benim içimden sularım akıyordu artık ben çıplak kalmıstım ama Polat daha hiçbir giysisini çıkarmamıştı sıra sende bebeğim senin hüneerini görelim dedi hemen pantolonunun fermuarını indirdim sikini tuttuğumda şok oldum aman tanrım bu ne dedim en az 25 santim vardı hemde çok kalındı ağzıma alamıyordum dondurma yalar gibi yalamaya başladım adam kendini benim gibi hazırlamış sikine bile parfüm sıkmıştı daha gün uzun çok emerim sok şu sikini amıma diye emrettim beni kucağına aldı öperek sikine oturtturtmaya başladı sanki ilk defa sikiliyormuşum gibi canım yanıyor ama bir o kadar da zevk alıyordum koltuk altlarımdan tutup beni duvara yaslayıp pompalamaya başladı artık ipler kopmuştu zevkten bağırıyordum en yakın ev 5 km ötedeydi gönlümce bağıra bilirdim kanepeye yatırdı bu sefer bacaklarımı omzuna aldı pompalamaya başladı bende hal kalmamıştı daha Polat boşalmamış ben 4 üncü yü oluyordum birden beni domalttı sikimi amıma sürtüp birden göt deliğime sokmaya başladı parmakları da boş durmuyor amımı oynuyordu belki ilk defa sikilmiyordum ama ilk kez bu kadar büyük bir yarakla sikiliyordum sırtıma tokat attı sıkma kendini rahat bırak ki canın acımasın diyordu nasıl sıkılmaz ki o kocaman siki nasıl alabilirdim ki sıkmadan. Birden sen işine bak sok istiyorum bunu bu acıyı biran çekeceğim sonra zevk denizinde yüzerim sok kahrolası sok artık dedim birden yüklendi ve göt duvarlarımı yırtarak girdi içeri biraz bekledikten sonra birden çıkardı ve tekrar soktu artık alışmak üzereydi hızlanıyor o hızlandıkça ben zevk çığlıkları atıyordum dayanamayıp tekrar orgazm oldum. . Kadın olduğumu şimdi daha iyi anlıyordum bu yaşıma geldim hiç bu kadar zevkli bir sevişmen sikişmem olmadı. Polat götümün içine boşaldı sonra yatağa uzandı bir taraftan konuşuyor diğer taraftan birbirimizi okşuyorduk Polat parayı sordu tadım tuzum kalmadı parasını verip yeter bu kadar siz gidebilirsiniz dedim giyinip beni öpmeye çalıştı izin vermedim çıktı gitti saat 8 olmak üzereydi park yerinden aracımı çıkarttım kapı ve pencereleri kontrol edip yola çıktım . Şehre girmeme az bir süre kala araç arıza yaptı ne yapacağımı bilmiyorum kocamın sürekli gittiği bir tamirci vardı onun telefon numarasını buldum aradım konum atın geliyorum dedi adamı daha önce hiç görmedim arabama binip beklemeye başladım saat epey geç olmuştu fakat gelen giden yoktu tekrar aradım. Geliyorum yenge 2 dakika kaldı
81 notes · View notes
gecedensozler · 7 months
Text
Tumblr media
Beni sevmiyordun bilirdim, bir sevdiğin vardı duyardım...
136 notes · View notes
nyctophilia-35 · 7 months
Text
"Ama insan en kötü kabuslarını uyanıkken görüyormuş nerden bilirdim... " 🎥Şahsiyet
141 notes · View notes
korressamm · 2 months
Text
Həyatda asosyal olduğumu bilirdim ama Tumblrda da asosyal olacağımı düşünmürdüm.
104 notes · View notes
shikhaliyevv · 6 months
Text
Mən uşaq olanda elə bilirdim,
Adam yıxılanda ağlayır ancaq.
Sanırdım dünyanı mənim atamın,
Çeçələ barmağı saxlayır ancaq.
Mən uşaq olanda elə bilirdim,
Seçdiyim hər maşın mənim olacaq.
Mən axı bilmirdim dünyanın özü,
Böyükkən özümə qənim olacaq.
Mən uşaq olanda uşaqlığımdan,
Tezcə sıxılardım, tezcə bezərdim.
İstərdim, tezcənə böyüyüb mən də,
Böyük adamlartək rahat gazərdim.
Mən uşaq olanda elə bilirdim,
Hər nağıl xoşbəxt bir son ilə bitir.
İndi böyümüşəm, mənim nağılım,
Hardasa beş, ya da on ilə bitir.
82 notes · View notes