Tumgik
#bunları yakalamak
cokuntu · 8 months
Text
sanattan anlayaman hiçbir şeyi beğenmeyen tiktok görselliğine önem veren toplum olmuşuz nasıl bir şeyin içindeyiz
7 notes · View notes
dramatik-buluntular · 8 months
Text
Tumblr media
Kalabalığın çıkardığı gürültü mantıksızdır ama kulakları sağır edecek kadar güçlüdür. Beyinleri yoksa da binlerce kolları vardır. Bunları seni yakalamak, çekmek, aşağıya indirmek ve batırmak için kullanırlar.
-Trevanian
16 notes · View notes
fasonuretim · 2 months
Text
EMSEPHARMA - DRAGON+ (5)
Tumblr media
Fason gıda üretimi, gıda ürünlerinin belirli bir marka veya şirket için dışarıda, genellikle başka bir üretici tarafından üretilmesidir. Bu yöntem, özellikle gıda sektöründe maliyetleri düşürmek ve üretim süreçlerini hızlandırmak için sıklıkla tercih edilmektedir. Günümüzde, markaların tüketici taleplerine hızlı bir şekilde cevap verebilmeleri için fason üretim stratejileri giderek daha önemli bir hale gelmektedir. Peki, fason gıda üretiminin avantajları neler, nasıl çalışır ve bu süreçte hangi faktörlere dikkat edilmelidir? 
Fason gıda üretimi
Fason gıda üretimi, belirli bir marka veya şirketin, başka bir firma tarafından üretilen gıda ürünlerini ifade eder. Bu sistem, özellikle gıda sektöründe yaygın bir uygulamadır. Gıda markaları, üretim süreçlerini dış kaynaklardan temin ederek maliyetlerini düşürmeyi ve hızlı bir şekilde ürünlerini piyasaya sürmeyi amaçlarlar.
Fason üretimde, markanın belirlediği standartlara uygun olarak, gıda ürünleri üretilir. Bu süreç genellikle gıda güvenliği ve kalite kontrol standartlarına sıkı bir şekilde bağlıdır. Markalar, fason üretim yapan firmalarla yakın bir işbirliği içinde çalışarak, ürünlerinin kalitesini ve pazara sunumunu optimize ederler. Bu süreçte, üreticilerin sertifikaları ve daha önceki iş deneyimleri göz önünde bulundurulur.
Bu sistemin sağladığı avantajlardan biri, markaların üretim kapasitelerini artırabilmeleridir. Özellikle sezonluk veya talep artışlarında, fason üretim sayesinde firmalar, üretimlerini hızlıca artırabilir. Ek olarak, fason üretim firmaları genellikle belirli bir uzmanlık alanına sahiptir, bu da ürünlerin daha kaliteli ve yenilikçi olmasını sağlar.
Her ne kadar fason gıda üretimi birçok avantaj sunsa da, bazı riskler de içerir. Ürün kalitesi, dış kaynaklı üreticilere bağlı olduğu için markaların dikkatli seçilmesi gerekmektedir. Ayrıca, marka imajını zedeleyen herhangi bir olumsuz durum, tüm ürüne ve markaya zarar verebilir. Bu nedenle, firmaların fason üretim sürecinde şeffaflık ve izlenebilirlik konularına özel önem göstermeleri şarttır.
Sonuç olarak, fason gıda üretimi, markalar için büyük fırsatlar sunan bir stratejidir. Ancak bu fırsatları en iyi şekilde değerlendirmek için dikkatli planlamalar ve doğru iş ortaklıkları gerekmektedir.
Fason kozmetik üretimi nedir?
Fason kozmetik üretimi nedir diye soruluyor ise eğer markaların kendi adları altında satmak üzere çeşitli kozmetik ürünlerin üretimini, başka bir firma veya üreticiye yaptırma sürecidir. Bu süreç, özellikle küçük veya yeni girişimler için oldukça avantajlıdır. Çünkü üretim alt yapısına yatırım yapmadan, belirli bir kalite standardını yakalamak mümkündür.
Özellikle fason kozmetik üretimi sektöründe birçok marka, dış kaynak kullanımını tercih eder. Bu sayede, üretim maliyetlerini düşürürken aynı zamanda ürün geliştirme süreçlerini hızlandırabilirler. Firmalar, kendi tasarımlarını ve formülasyonlarını oluşturup, bunları belirlediği üretim tesislerine iletmekte ve sonuçta tamamen kendi markalarına ait ürünler elde etmektedirler.
Fason üretim süreci, genellikle birkaç aşamadan oluşur: ilk olarak, marka sahipleri ürünlerinin formülasyonunu belirler ve yapacakları tasarımı netleştirir. Ardından, güvenilir bir üretici bulmaları gerekir. Seçilen üretici, ürünlerin kalitesini ve belirlenen standartları sağlamakla sorumludur.
Bu süreçte dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli nokta ise, üretici ile yapılan sözleşmelerdir. Taraflar arasında net bir iletişim sağlanmalı, beklentiler ve sorumluluklar detaylı bir şekilde yazılı hale getirilmelidir. Böylece olası anlaşmazlıkların önüne geçilmiş olur.
Fason kozmetik üretimi, markalar için büyük fırsatlar sunmasına rağmen, beraberinde bazı riskleri de getirebilir. Örneğin, kalitesiz malzemeler kullanılması ya da üretim sürecinde yaşanan aksaklıklar, markanın imajına zarar verebilir. Bu nedenle, marka sahiplerinin güvenilir ve kaliteli üreticilerle çalışması, başarının anahtarıdır.
Sonuç olarak, fason kozmetik üretimi, girişimcilerin ve markaların pazarında var olmalarının etkili bir yoludur. Yeterli araştırma ve doğru işbirlikleri ile sürdürülebilir ve kaliteli ürünler elde edilebilir.
EmsePharma
Türkiye merkezli bir sağlık ve kozmetik ürünleri üreticisidir. Fason gıda üretimi ve fason kozmetik üretimi konusundaki uzmanlığı ile tanınan birçok markanın yüksek kaliteli ürünlerini üretmektedir. Şirket, modern üretim teknikleri ve kaliteli hammaddeler kullanarak, müşteri taleplerine göre özelleştirilmiş çözümler sunmaktadır.
Fason üretim, markaların kendi isimleri altında ürünlerini piyasaya sürmelerine olanak tanırken, bu süreçte kalite ve güvenliği ön planda tutmaktadır. Ürün yelpazesi oldukça geniştir; vitamin ve mineral takviyeleri, cilt bakım ürünleri, saç dökülmesi önleyici ürünler ve daha pek çok kategoride ürün geliştirmektedir.
EmsePharma'nın en önemli avantajlarından biri, özelleştirilmiş formülasyon seçenekleri sunmasıdır. Müşterilerin ihtiyaçlarına göre detaylı AR-GE çalışmaları gerçekleştirilip, ürünler onların istekleri doğrultusunda şekillendirilmektedir. Bu, markaların pazar ihtiyaçlarına hızlı bir şekilde yanıt vermesine yardımcı olmaktadır.
Kalite kontrol süreçlerine de büyük önem veren üretim aşamasında her bir ürünü titizlikle denetler. Bu sayede, piyasaya sunulan ürünlerin standartların üzerinde bir kaliteye sahip olması garanti edilir. İnovasyon ve sürdürülebilirlik konularında da aktif olarak çalışmakta ve çevre dostu uygulamaları benimsemektedir.
Sonuç olarak, fason gıda ve kozmetik üretiminde güvenilir bir iş ortağı olarak ön plana çıkmaktadır. Kalite, inovasyon ve müşteri memnuniyeti odaklı yaklaşımı ile sektördeki yerini sağlamlaştırmayı başarmıştır.
558 notes · View notes
kitaplardangelen · 4 months
Text
Kalabalığın çıkardığı gürültü mantıksızdır ama kulakları sağır edecek kadar güçlüdür. Beyinleri yoksa da; binlerce kolları vardır. Bunları seni yakalamak, çekmek, aşağıya indirmek ve batırmak için kullanırlar.
2 notes · View notes
yalnzardc · 10 months
Text
Duhan sr. : Mekkede nazil olmuştur. 59. Âyeti kerimedir.
28. İşte böyle oldu, ve onları başka bir kavme miras bıraktık.
28 - Deniliyor ki: Mısır'a İsrailoğulları mirasçı olmamıştır. Çünkü onlar arz-ı mukaddesede ikamet eder olmuşlardı. Mısır'ı ise bir müddet Asuriyeler, Babilliler, Habeşiler elde etmişlerdir. Sonra bir müddet de Yunanlılar, Romalılar elde etmişlerdir. Daha sonra da Mısır'a Araplar, Türkler hakim olmuşlardır.
37. Ya onlar mı hayırlı yoksa Tübba kavmi mi?. Ve kendilerinden evvel olanlar mı?. Onları helâk ettik, şüphe yok ki, onlar günahkâr idiler.
37 - Bu "Tubba" dan maksat, Hımeyr kabilesi reisi olan büyük Tubba'dir ki: Adı Es'ad veya Sa'd idi. Bu zat; İnanan ve salih bir kimseydi. Resûl-i Ekrem Efendimiz buyurmuştur ki: Tübba'a sövmeyin, o muhakkak İslâm bulunuyordu. Kur'an-ı Kerim de ise onun kafir olan kavmi kötülenmiştir.
Casiye sr. : Mekkede nazil olmuştur. 37 ayettir.
28. âyetinde her milletin kıyamet günü Casiye, yâni: Yerlere serilmiş bir halde bulunacağı haber verildiği için kendisine böyle "Câsiye Sûresi" adı verilmiştir.
18. âyetinde şeriatdan ve 24. üncü âyetinde de dehreden (zamandan) bahsedildiği için kendisine "Şeriat Süresi" ve "Dehr Süresi" namı da verilmiştir.
8. Allah'ın âyetlerinin kendisine karşı okunur olduğunu işitir de sonra böbürlenerek ısrar eder, sanki onları işitmemiştir. Artık onu acıklı bir azap ile müjdele!.
8 - Deniliyor ki: Bu âyet-i celile Nazrıbnilhars hakkında nazil olmuştur. O şahıs İranlılara aid hikayeleri satın alır, bunları okuyarak insanlan Kur'an-ı Kerim'i dinlemekten alıkoymak isterdi. Fakat bu ayet-i keríme, umumi bir ibare ile varid olmuş, hükmü o bozguncu şahısı da, onun benzerlerini de kapsamaktadır.
14. İman edenlere söyle, Allah'ın günlerini ümit etmeyenleri bağışlasınlar. Çünkü Allan her toplumu, yaptığına göre cezalandıracaktır.
14 - Deniliyor ki: Bu ayet-i kerime, Hz. Ömer Radiyallahü Anh hakkında nazil olmuş Bir rivayete göre Beni Gıfardan bir şahıs, Mekke-i Mükerreme'de Hz. Ömer'e tur. sövmüşmüş Hz. Ömer de onu şiddetle yakalamak istemiş bunun üzerine bu ayet-i kerîme nazil olarak af ve bağış ile mukabelede bulunulması tavsiye buyurulmuştur.
2 notes · View notes
etheromanie · 1 year
Text
"kalabalığın çıkardığı gürültü mantıksızdır ama kulakları sağır edecek kadar güçlüdür. beyinleri yoksa da; binlerce kolları vardır. bunları seni yakalamak, çekmek, aşağıya indirmek ve batırmak için kullanırlar."
6 notes · View notes
doriangray1789 · 1 year
Text
AB ile yollarımızı ayıralım… peki ayıralım… AB nedir ?  zaten kimse bilmiyor…bizi kendimizden eden, dedelerimizin mezar taşlarını okumaktan bizi men eden birlikten ayrılmış gibi görünür… ahlaksız dinsiz topluluk hem de gavur demi… gabur diyenlerin yüzükleri de İngiliz kraliyet  arması taşır bu başka bir konu … AB İLE YOLLARIMIZIN AYRILMASINA DA EN FAZLA AB SEVİNİR İNANIN BUNA EN FAZLA DA AB MUTLU OLUR HAA …  peki sonra yönümüz ne olur bunu ekonomi politik olarak geniş düşünün…son 10 yıllık siyasete ve ekonomik programa bakarsak,Körfez olacak gibi Swap sevap tır gibi - körfezin yönünde batı ama bu da ayrı bir konu.. AB bir vizyondur, itibardır ( bizim anladığımız bildiğimiz şekilde ki “itibar” değil… bilimde teknolojide vs vs neredesin ?) dünya ki vizyonundur…  mesele girip girmemek de değildir önemli olan ülke ve vatandaşın refahında gelinecek o seviyedir…yoksa AB yi, tüm o ikiyüzlü politikacılarını,emperyal amaçlarını vs yazar dururum…(ABD yi NATO yu da öyle) … benim meselem siyasal, sosyal, teknolojik, sağlık, ekonomi, hukuk, eğitim, öğretim vs va akla gelecek her alanda o seviyeyi yakalamak hatta mümkünse geçmek… yoksa bana ne… ne AB ne NATO hiç birini de sevmem haa… geniş düşün, sözlerimi çekiştirme, başka yere gitmez.. zihniyeti değiştirmek lazım, içerde başka dışarda başka konuşmamak lazım, ciğer kedi hikayesinde yer almamak lazım bunları söyledikten sonra fotoğraf vermek için çabalamamak, yatırım için bağırmamak lazım 
5 notes · View notes
oyasumifiratat · 2 years
Text
sana dur dedim
Tumblr media
İyi hissetmek için kötü bir gün.
Yazmak konusunda sorunlar çekiyorum bir süredir. Farketmişsinizdir, son günleri sizden gelen mektuplarla atlattım. Bana ilham oldunuz demek isterdim ama gerçek şu ki içimde istek uyandıysa bile ellerim klavyenin üstünde öylece donakaldı.
Yazacak neyim var ki diye düşünürken bu blogun niçin varolduğu aklıma geldi. Çoğunlukla sorunlarımdan bahsetmek için.
Tumblr media
Boş kağıt, boş ekran. Gözlerim binlerce görünmez çizgiyi izler.
Kısa bir öykü yazmaya çalışıyorum. Bu öyküyü de bir kısa animasyon filmi olarak uyarlayacağım. Sorun şu ki bnlerce ikilem doğurdu bu konu benim için. Çünkü kısafilm animasyon için hikaye yazmak daha önce yazdığım formatların hiçbirine benzemiyor.
Şu ana kadar kısa öyküler yazarken kullandığım formüllerden bahsedeyim size. Aslında aşırı basit sayılırlar. Belki aranızda öykü yazmayı sevenler varsa yardımı dokunabilir.
Öncelikle karakterler;
Karakterlerin önemi her zaman belirgin davranış desenleri olması. Belki okuyucu için bu davranış desenleri belirsiz olsa da siz yazan kişi için karakter süprizlere yol açmaz.
Karakter çevresiyle etkileşim içindedir. Bu iletişimdeki en büyük belirleyici karakterin geçmişidir. Karakterinizin geçmişi davranışlarına yansır bu yüzden psikolojisi üzerine derin düşünmeniz gerekiyor.
Eskiden Tabletop RPG/FRP oynarken karakter geçmişini abartan oyunculardan tiksinirdim. Oyunda levellar tecrübeyi temsil ettiğinden, yüksek level olmadıkça karakterlerin detaylı geçmişleri olmasından hoşlanmıyordum. O yüzden ne zaman yeni bir karakter yazsam buna göre yazar, onu oyunun içinde şekillendirirdim.
Bu formül romanlarda da işler. Fakat kıs bir öyküde karakterinizin geçmişini ve düşünme stilini aktarmak oldukça zordur. Hatta özellikle kısafilmlerde drama işlemek neredeyse imkansız kabul edilir, denemeleri de hor görülür.
Yazacağım hikayede kullanacağım karakterler geçmişleri belli, hisleri ve düşünceleri olan kompleks karakterler. Bunları güzelce anlatabileceğim ilginç bir olay yakalamak istiyorum.
Öncelikle bu öykünün bir anakarakteri var. Anakarakterin görevi her zaman hikayeyi bir sonraki adıma taşımaktır. Anakarakter stoik biri de olabilir aksiyon adamı da, önemli olan anakarakterin tercihlerinin hikayede gösterdiğimiz sahnelere bizi yönlendirmesidir.
Tumblr media
Karakterlerimizin, özellikle anakarakterin anlattığımız hikayede bir motivasyonu olması gerekiyor. İstekleri olmayan, istediği şey için uğraşmayan karakterlerin hikayesini anlatmak farklı bir meseledir. Açıkçası o tür karakterleri bile anlatırken motivasyon sadece norm dışı bir sembolizmle işlenir.
Karakterin izleyeceği yolda kısaca formül şu;
Tumblr media
Karakter konfor alanındadır. Bu alıştığı hayatı oluyor kısaca, onu normal yaşantısında izliyoruz. Bu her bölüm resetlenen sitcomlardan tutun, büyük filmlere, her yerde rastladığımız bir açılış yöntemi.
Ama bir şey istiyordur. Karakterimiz memnun değildir ve birçok şey arıyor olabilir hayatta. Aşk, para, intikam...
Karakter hook ile karşılaşır. Artık karakterimiz alışıldık hayatından uzaklaşır. Bu evsiz kalmaktan işini kaybetmeye, savaşa gönderilmeye, ormanda bir gezintiye çıkmaya kadar her şey olabilir.
Adapte olur. Bu dünyanın kurallarını anlayıp, geçmiş hayatından gelen yetenekleri doğrultusunda keskinleşir, yeni şeyler öğrenir.
İstediğini elde eder. Karakter yeni tecrübelerini uygulayarak istediği şeyi elde etmeyi başarır.
Bir bedel öder. Bu karakterimiz için önemli bir gelişmedir. İstediğini elde etmek, istediği bu şey hayatında kendine yer açarken başka şeyleri alır.
Karakter normal yaşantısına döner. Yada bu yaşadıkları normal olur.
Fakat artık aynı kişi değildir. İstediğinin olması ve ödediği bedel onu kendisinin yeni bir versiyonuna dönüştürür.
Basitçe kahramanın öyküsü diyagramına benzeyen bu yapı daha kısa hikayeler için birebir. Fakat çektiğim sorun bu yapıyı maksimum iki-üç dakikalık bir ekran süresine sığdırmak.
Benim hikayemde karakterin isteği gerçek ve anlamlı bir ilişki kurmak. Fakat bunun için hiçbir çabası olmadığını, konfor alanından çıkmadığını görüyoruz. Karakterin önündeki büyük engel dünyaya bakış şekli, sadece belli bir şekilde gerçekleşecek bu ilişkiyi isterken geri kalan bütün fırsatları reddediyor ve kendi ilgisini çeken bu ilişkiyi kurabileceği insanlara hitap edecek bir tavra sahip değil. Bu da karakterimizin engeli.
Karakterin konfor alanından düşüşü sınıfta kaldığını öğrenmesiyle oluyor. Artık peşinde olduğu tek kişi ile aynı ortamda bulunması zorlaşıyor ve aralarının açık olduğunu anlıyoruz telefon yazışmalarında.
Karakterin başka biriyle diyaloğunda sınıfta kalışının yeni bir olay olduğunu öğreniyoruz. Arkadaşı okula gelmesinin anlamsız olduğunu açıklıyor. Dolayısıyla bu da bir kafeye gidip zaman öldürmeye karar veriyor. Ailesinin henüz bu durumdan haberi olmadığını, okul saatlerini kafede geçirmesiyle anlıyoruz.
Bu kafede bir kızla karşılaşır, bu kız karaktere yanaşmaya çalışsa da okul çıkışı vakti geldiğinden karakter aceleyle çıkıyor. Burda aslında istediği şeye zaten çok yakın olduğunu görüyoruz. Fakat benim anlattığım hikaye negatif bir yol izlediğinden bunu reddedişi ödülün ardında ceza olaral gerçekleşiyor.
Okul çıkışında bulduğu arkadaşıyla konuşmaya çalıştığında tersleniyor ve yeni biri olmayı deneyişi reddedilince daha da bastırmaya motivasyonu kalmayan bu genç adam karamsarlığıyla durumunu kabul ediyor.
Yeniden kendi bildiği o dünyaya dönüyor sonunda elbet ama artık eskisi gibi değil, çünkü istediği tek şeyi elde edemedi. Ve yeni fırsatları da görmezden geldiğini biliyoruz.
Burdaki finalde aslında bir korku filmi metodu kullanıyorum. Karakter canavarla (engel) karşılaştığında onu yenip yok edemiyor ve başa çıkamayışı onu sonsuza dek lanetliyor.
Hikaye için yazarken çok umutlu olduysam bile malesef yeterince güçlü duygular hissettiremedim gibi duruyor. Sorunum da bu.
Tıkandığımdan ötürü bol bol düşünmeye başladım. Eskiden niçin hikaye yazıyordum onu hatırladım.
Tumblr media
Bir şeyler hissediyordum.
Şimdi o hisler yerini neye bıraktı bilmiyorum. Sanki ben de daha hikayesinin başında toy bir karakterim ve kafam bu yüzden karışık. Cehenneme tam anlamıyla dönüşmüş hayatımda ızdırap çekmekten ötürü olsa gerek artık beynim oyun hamuruna dönüşmüş, kalbim de sönmek üzere bir köz gibi tütmekte. Ama geçmişim de bana aksini söylüyor, hikayemin başında değil, sonunda olmalıydım. Bu film de bitmeliydi.
Belki de bitti, sadece post credit sahnelerde yaptığım yanlışların sonucuna katlanıyorum. Kim bilir?
9 notes · View notes
aslanduranhukuk · 2 months
Text
Boşanma Avukatı Seçimi ve Önemi
Tumblr media
Boşanma avukatı seçimi, boşanma davalarında oldukça önemli bir dönemdir. Avukatla mı yola devam etmeli veya avukatsız boşanma davası üzerinden mi gidilmeli? Boşanma çiftlerin evlilik birliklerini yasal olarak sona erdirmesi işlemidir. Her ne olursa olsun boşanma süreci genel olarak yorucu ve yıpratıcı bir süreçtir. Boşanma öncesi edinilen mallar, çocukların velayeti, nafaka ve diğer konular bir araya geldiğinde oldukça önemli yönetilmesi gereken bir süreçtir. Bu bölümde boşanma süreci ele alınarak en çok merak edilen soruların cevapları bulunmaya çalışıp aynı zamanda avukat seçerken nelere dikkat edilmesi gerektiği konusu ele alınacaktır.
Boşanma Avukatı Seçerken Nelere Dikkat Edilmelidir?
Boşanma avukatı seçimi gerçekten önemlidir. Evlilik birliğine son vermek isteyen herkes uzman bir avukat ile çalışmak ister. Bu avukatı kısa sürede bulabilmek için bazı önemli hususlara dikkat etmek gerekir. Avukatla birlikte geleceğe dönük kararlar alınacağından bunu şansa bırakmamak ve seçici davranmak mühimdir. Boşanma esnasında taraflar çeşitli duygusal ve psikolojik sorunlar yaşayabildiğinden karar vermekte güçlük çekebilirler. Bu tür durumlarda sakin kalmaya çalışılıp avukat tercihi ihmal edilmemelidir. Her avukat farklı yetkinliklere sahip olup boşanmanın türüne uygun avukat seçilmelidir. Buna da halk arasında boşanma avukatı denilmektedir. Çekişmeli boşanma davaları ülkemizde yaygın görüldüğünden avukatın bu alanda tecrübesinin bulunması her zaman avantajdır.
Bunun bilincinde olan, belli bir alanda uzmanlaşmış avukat tercih edilebilir. Zorlayıcı ve teknik prosedürlerin yoğunlukta olduğu boşanma süreci işinde uzman bir boşanma avukatı ile kolaylaşacaktır. Sürecin hızlı ve etkin şekilde ilerleyebilmesi için tecrübeli avukatlar ile çalışılmalıdır.
Boşanma avukatının tecrübelerini öğrenmek adına geçmiş dönemlere ait işlerine göz atılabilir. Referans incelemesi olarak da nitelendirilen bu bilgiler kazanılan davaları görmeye de yardımcı olacaktır. Kazanılan dava sayısının fazlalığı, müvekkillere olan olumlu yaklaşımlar avukat tecrübelerini pozitif etkileyen durumlardır. Bunlar boşanma taraflarını ikna edici özelliklere olarak değerlendirilebilir.
Genel olarak avukatlarda gelişmiş iletişim yeteneği olmalıdır. Müvekkili ile açık, anlaşılır ve düzenli iletişim kuran avukatlar için müvekkil memnuniyeti her zaman daha fazladır. Bu iletişim boşanma sürecinin sağlıklı şekilde ilerlemesi açısından öneme sahiptir. Müvekkili ile her adımda iletişimde olan avukat bu sayede evliliğe dair bütün detaylara da daha iyi hakim olur. Olumlu ya da olumsuz tüm yaşanmışlıkların eksiksiz olarak bilinmesi boşanma sebeplerinin net şekilde oluşturulmasına yardım eder. Bu durum dava sürecinin hızlıca sonuçlanmasına katkıda bulunur.
Bu sayede müvekkil lehine kullanılacak detayları yakalamak ve bunları kullanmak kolay olacaktır. Meydana gelen güncel bir gelişme dava gidişatını bir anda tam tersine çevirebilir. Boşanma avukatı olayları tarafsızca değerlendirmesi etik açıdan oldukça önemlidir. Eğer avukat yalnızca davanın olumlu sonuçlanacağına dair vaatler veriyorsa bu durumda biraz daha dikkatli davranmak gerekir. Hiçbir avukat bunu net olarak bilemez. Davalarda hakimin takdir yetkisi olduğundan süreç beklenmedik şekilde uzayabilir ya da sonlanabilir. Bu nedenle seçim aşamasında temkinli davranılmalıdır.
Bir diğer hususta avukatın hem teorik hem de pratik açıdan yeterli olup olmadığı kontrol edilmelidir. Empati yeteneğini kullanabilen ve davasının bütün detaylarına hakim olan boşanma avukatı her zaman doğru seçimdir. Geçmiş iş tecrübelerinde özellikle boşanma davası tecrübeleri bulunan avukatlar ilk tercihler arasında yer almalıdır. Diğer davalar ile kıyaslandığında boşanma davalarının daha hızlı sonuçlanma olasılığı yüksektir. Hiçbir ayrıntıyı gözden kaçırmayan avukat doğru delil ve bilgilerle hukuki süreci başarıyla yönetir. Ön hazırlık sürecini geniş tutan, aramalara hızlı bir şekilde geri dönüş yapan, müvekkili ile güven ilişkisi kuran avukat ideal tercih olacaktır.
0 notes
pazaryerigundem · 2 months
Text
İstanbul'un spor şampiyonu Küçükmece
https://pazaryerigundem.com/haber/185014/istanbulun-spor-sampiyonu-kucukmece/
İstanbul'un spor şampiyonu Küçükmece
Tumblr media
İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden olan Spor İstanbul, 2023 Fiziksel Aktivite Araştırması’na göre 39 ilçe arasında en çok spor yapan ilçe Küçükçekmece, en az spor yapan ilçe ise Esenler oldu.
İSTANBUL (İGFA) – İstanbul’da Spor İstanbul Fiziksel Aktivite Araştırması’nı ilk olarak 2020 yılında yaptı. 2020’deki fiziksel aktivite oranı yüzde 13.2 olarak kayıtlara geçti. Oranın düşük olmasında pandemi önemli rol oynadı.
İstanbul’un spor haritasını ve spor yöntemlerini gözler önüne seren İstanbul Büyükşehir Belediyesi istiraklerinden Spor İstanbul’un Fiziksel Aktivite Araştırması 2023 yılında bir kez daha yapıldı.
İlçe merkezlerinde yüz yüze ve hane ziyaretleriyle 18 yaş ve üzeri toplam 11 bin 515 kişiye ulaşıldı. 2023 itibarıyla fiziksel aktivite oranı yüzde 35.3’e çıktı. 4 yılda İstanbul’un fiziksel aktivite oranı yüzde 21.7 oranında artış kaydetti. 2023 yılı araştırmasına göre “spor veya egzersiz yapıyorum” diyenlerin oranı yüzde 34,9 oldu. 2022’de bu oran yüzde 29,6’ydı. Böylece İstanbulluların spor ve egzersiz yapma oranı sadece 1 yılda yüzde 5,3 arttı. Rapora göre kadınların yüzde 33,7’si düzenli fiziksel aktivite yaparken, erkeklerde bu oran yüzde 36,1 oldu. 2022’de haftada 150 dakikadan fazla süre fiziksel aktivite yapanların oranı yüzde 11,7 iken, 2023’te yaklaşık dört katına çıkarak yüzde 38,7’yi buldu. Cinsiyetten yaşa ve eğitim düzeyine kadar, İstanbulluların fiziksel aktivite alışkanlıklarını detaylı şekilde ortaya koyan araştırmaya göre, insanlar en çok spor amaçlı yürüyüş yapıyor. Yürüyüşü; fitness, yüzme, koşu, futbol, yoga ve pliates takip ediyor. İstanbulluların spora olan ilgisinin artmasında artan spor tesislerinin de etkisi oldu. 2019’da 42 olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı tesis sayısı 2023 sonu itibarıyla 68’e çıktı. 2019’da 6 milyon olan kullanım sayısı, 2023’te 10 milyona çıktı. 
Tumblr media
ONUR: İSTANBUL’UN HEDEFİ LONDRA’YI YAKALAMAK
2023 Fiziksel Aktivite Araştırması’nı değerlendiren Spor İstanbul Genel Müdürü İ. Renay Onur, “2020’den itibaren fiziksel aktivite araştırmasını yapıyoruz. Bu rapor sayesinde ‘Yaptığımız işi ne kadar iyi yapıyoruz, hangi konularda harekete geçmeliyiz’ gibi soruların yanıtlarına erişip, yol haritamızı belirliyoruz” dedi.
Fiziksel aktivite alışkanlığının gerek sporcu yetiştirme gerekse de kamu sağlığı hedefleri için yerinin yadsınamaz olduğunu vurgulayan Onur, “Bir ülkede ne kadar fiziksel aktivite varsa o kadar sporcu olur. Ne kadar sporcu varsa o kadar elit sporcu, ne kadar elit sporcu varsa o kadar olimpik sporcu… Türkiye gibi bir ülkenin olimpiyatlara 300-400 sporcu göndermesi gerekli. 2024 Paris Olimpiyat Oyunları’na sadece 101 sporcumuz gitti. Sayı bireysel görünüp sizi yanıltmasın, voleybol milli takımımız da bu sayının içinde. Öte yandan spor demek sağlık demek. Dünya Sağlık Örgütü’nün raporuna göre hem tip 2 diyabette hem de obezitede Avrupa ülkeleri içinde birinciyiz. Bunları göz önüne alıyoruz ve Spor İstanbul olarak halkımızı harekete çağırıyoruz. Fiziksel aktivite oranını yüzde 13’lerden yüzde 35’lere çıkardık. Bu olumlu ancak hâlâ daha gitmemiz gereken çok yol var. Hedefimiz yüzde 60 oranlarına sahip olan Londra seviyesine gelmek” diye konuştu.
İSTANBUL’UN ŞAMPİYONU KÜÇÜKÇEKMECE 
Araştırmada en çok merak edilen sonuç, ilçelerin aktivite sıralamasıydı.
İstanbul’un en çok spor veya egzersiz yapan ilçesi yüzde 47,7 ile Küçükçekmece oldu. İkinciliği yüzde 47,3 ile Üsküdar, üçüncülüğü de yüzde 44,9 ile Sultanbeyli aldı.
İstanbul’un en az spor veya egzersiz yapan ilçesi ise yüzde 16,2’lik oranıyla Esenler oldu. yüzde 21,7 ile Güngören sondan ikinci ve yüzde 21,9 ile de Çatalca sondan üçüncü oldu.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
emirhanizm · 2 months
Text
Rutin
Stephan Zweig, Satranç isimli kitabında hiçlik üzerine çok konuşur. Fakat hiçlik anlaşılması kolay bir konsept değildir. Zira Spinoza'nın hiçlik algısı ile Sartre'nin hiçlik algısı bile bambaşkadır. Ben de bir antik tuvalet düşünürü olarak hiçlik üzerinde belli fikirlere sahibim.
Fakat hiçliğin düşünsel boyutu ile meta boyutu arasındaki acımasız çizgi esas benim ilgimi çeken bölge.
Şöyle özetliyim, sabah kalkmak için bir sebebim yok. Gitmem gereken bir yer, bulunmam gereken bir mekan, buluşmam gereken birileri yok. Bunları isteyen ve talep eden var ancak bu asla bir zorunluluk değil. Hinayana mertebesi pek benlik değil yani. Mahayana seviyesi biraz daha benlik ama Türkiye'desin. Ne kadar aydınlanır buralar bilemem.
Beni bilirsiniz; bir şeyi yapmak zorunda değilsem adeta olimpiyatlara katılmış bir taze soğan gibiyimdir. Öyle sabit dururum.
Bir organizma olarak kimsenin benden en ufak bir beklentisinin olmaması acaip hoşuma gidiyor.
Bu durum varlığımın işlevselliği üzerine düşündürüyor ister istemez. İnsanları mutlu etmek için yaşamak ile kendimi mutlu etmek için yaşamamak noktasındayım.
Yaşamamak için ödenmesi gereken tüm bedelleri ödedim. Hayatımın nirvanasındayım. Her şeyim o kadar tam ki. Bu bile başlı başına bir hiçlik paradigması yaratıyor. Çok nadir anlar için yaşıyorum. Bu nadir anlar yaşadığımı hissettiriryor ve iyi ki şu an burdayım diyorum. Fakat bu anların nadirliği can sıkıcı seviyedeki bir nadirlik.
Bu paradigmanın kırılması şart. Fakat onu yapamayacak kadar tatlı bir tembellik içerisindeyim. Pink Floyd'un bahsettiği Huzurlu Uyuşma bu olsa gerek. Işıklar kısık, yumuşak derin bir müzik. Bi kaç parça aburcubur. Kendi karanlığımda geziniyorum da... güzel derleyip toplamışım her şeyi. Olmuş yani.
Velhasıl ben bi İtalya'ya gideyim. Bayadır erteledim. Yeni hikayeler yaşamak vizyonumu hep genişletti.
Sonra 2 unsur kalıyor geriye.
Bazen keşke zaman makinem olsa diyorum. Çünkü anı yakalamak, o an içinde kaybolmak o kadar derin ve güzel ki...
Saat 5'e geliyor. Uyuyayım.
Aa..
Naber? Seni de özlüyo gibiyim bazı bazı.
0 notes
mezetepsisi · 6 months
Text
Üzerime alındığım çoğu hissiyat yaşanmışlık söz twit hikayenin sineğe arman edildiğini anladığım zaman aslında engellemenin gereksizliğinin farkına vardım.
Sevdiğim 2 kadını engellemiştim biri evlendi diye zaten uzaktı saygı duyduğum için yaşadıklarımıza bu 2 ye dahil ediyorum onu.
Diğeriyle de çok acılı olacak ve senelerce kararını değiştiremedim iyileşmek istemedi ya da yaralanmaktan korktuğu için seneler sonrası acılarına son vermek için engellemiştim.
İkisiyle arandaki fark bana karşı hissizliğindi.
Hissiyat bana karşı değil yapılan eylemlerin güzelliğineydi galiba. O yüzden sinekle yapamadığını yaptırıp körün gözünü açtım hissiyatı oluşturdu. Yerden kalkan küçük kız koştu gitti anlayacağın.
Her kumar kazandıracak diye bir şey söz konusu değil.
Ama iyi bir kumarı asla terkedemezsin kumarbazın sapıklığı burdan geliyor. Kaybediyor olsam da oynayacağım çünkü sen haketmesen bile benim sana olan hissiyatım hakediyor.
Normalde bu hissiyatı yakalamak için insanlar çabalar çeliştiğin nokta burada sen bir şeyler için çabalamak istemeyip hazır beklerken aslında her şeyin hazır ve çaba gerektirmediğini anlamadın. Hazır zaten yaşadığın eylemler keyifliyse içini doldurman gerekiyordu. İstemediğin bir şeye cesaret aşılayamazsın ama. Biraz cesaret elini taşın altına koyma ile bambaşka olacaktı.
Bu yazının başı athenadan dam üstüne çul sererken sonuna doğru mavi gri - sevda türküsüne evrildi.
Başta ;
Kor alevlere kandım ecele koşarak
Ne dediysen yaptım acele kaçamak
Beni böyle mi yaktın a zalimdi
Sinekten sonra
Nasıl inandım sana bağlanmışım en başında
Hani Katilim ol diye mi şu genç yaşımda
Bir şarkıda bile beyazı siyahla takip ettirdin işte bu yüzden çok iyi bir kumar amına koyayım
Gri olmadım hiç.
Anlamsız bir şekilde beni sever çevrem anlamsız bir şekilde bu kumara oturma kararı aldım çünkü ben iyi bir kumarbazım bunu kabul ettirecek zaman.
Bunu kabullendiğin zamana göre değişecek hissiyatın.
Aklımda kafası karışık kızdan ziyade bir şeyleri bitirememiş yola çıkınca kafası karışmış ve aptal seçimler yapmış bir kız olarak kalacaksın.
Belki egom yüzünden yanılıyorum ve son yazdığım paragraf komik gelecek sana. Umarım öyle gelmeye devam eder
Bunları hipokrat maskemle değil kumarbaz maskemle yazıyorum.
0 notes
bergenthequeen-blog · 7 months
Text
d1
Dans Pistinde Komik Kazalar: Düğün dans pistinde, karakterlerin garip dans figürleri denemesi sonucu komik kazalar yaşanabilir. Örneğin, bir karakter diğerinin ayakkabısına takılır ve ikisi de yere düşer veya biri diğerinin eteğine takılır ve birlikte sahnede takla atarlar.
Yanlışlıkla Doğru Kişiyle Evlenme: Ana karakter, düğün gününde yanlışlıkla başka bir konukla evlenir. Bu durum, seyirciyi güldürecek absürt ve beklenmedik bir olay olabilir.
Düğün Pastası Macerası: Düğün pastası sahnesinde, karakterler arasında komik bir pasta savaşı başlayabilir. Pasta yüzlerine yapışabilir veya biri diğerinin üzerine pasta fırlatabilir, sonuçta seyirciyi güldürecek eğlenceli bir sahne oluşur.
Kuşkusuz Düğün Yemekleri: Düğün yemeği sırasında, karakterlerin garip yemek tercihleri veya yeme alışkanlıkları seyirciyi güldürebilir. Örneğin, bir karakterin yemeği yerken kıyafetinin üzerine düşmesi veya diğerlerinin tabaklarını karıştırması gibi absürt durumlar olabilir.
Gelinin Tuvalet Macerası: Gelinin tuvalet macerası, gelinin tuvalet molasında başına gelen komik olayları konu alabilir. Örneğin, tuvalette mahsur kalmak, tuvalet kağıdını bulamamak veya gelinliğiyle tuvalet kağıdını sürüklemesi gibi saçma durumlar oluşabilir.
Absürt Düğün Konukları: Düğünde, absürt ve komik davranışlarıyla öne çıkan konuklar bulunabilir. Örneğin, bir grup kostümlü misafir gelir veya biri beklenmedik bir enstrümanla düğüne katılır ve sahnede absürt bir performans sergiler.
Gelinin Takı Savaşı: Gelin, gelinliği içinde takıları yakalamak için konuklar arasında komik bir savaş başlatır. Konuklar arasında takılar için çekişmeler yaşanırken absürt ve eğlenceli sahneler oluşabilir.
Evlilik Danışmanlığı: Ana karakterler, düğünlerinin hemen ardından evlilik danışmanlığına başlarlar ve komik terapötik oturumlar yaşarlar. Terapistin absürt tavsiyeleri veya karakterlerin tuhaf çözüm önerileri seyirciyi güldürebilir.
Bu sahneler, düğün ve evlilik temasını komik bir şekilde ele almanızı sağlayacak çeşitli olaylar, eylemler, hareketler ve mizansenler içeriyor. Bunları senaryonuza ekleyerek seyirciyi güldürebilir ve eğlenceli bir komedi deneyimi sunabilirsiniz.
0 notes
gamerbulten · 7 months
Link
GTA Trilogy: The Definitive Edition Nintendo Switch ekran görüntüleri burada Ve karakterlerin, araçların ve ortamlar...
0 notes
hakansuayada · 8 months
Link
0 notes
mezardakicicekk · 8 months
Text
4 YIL 1 AY 18 GÜN
05/01/2024
Yeni yıla girerken gelecekteki bana sorumluluk yüklemiştim. Temas sorunumun çözümünü bulmak gelecekteki bana bağlıydı. Daha fazla erteleyip bu durumdan kaçamazdım. İpin ucu kaçtıysa yakalamak bana düşerdi.
O günden beri her türlü yöntemi denedim. Kafam dağılsın diye yeni kareografi ezberlemeye çalıştım, resim yapmayı denedim, yazılar yazdım, kolaj çalışması denedim, arkadaşlarımla çıkıp gezdim... Ne yaparsam yapayım bir türlü kendimi toparlayamadım. Zaten yıllardır çözümünü aradığım bu problemimi şak diye çözebileceğimi düşünmüyordum.
Geriye tek bir çare kaldı, eski psikoloğumla yeni bir sürece başlamak. Kendi ofisine ait numarayı aradığımda numaranın artık kullanılmadığını ve üstüne ofisin kapandığını öğrendim. Hasta bir zihne sahip olunca direkt en kötü senaryolar kafamın içinde yankılanmaya başladı. Başka şehire gitmiş olabilir mi? Yurt dışına taşınmış olabilir mi? Belki de ölmüştür?
Son sorusunu duyduğumda sinirle kafamı iki yana salladım. İyice saçmalamaya başlamıştı. Zihnim kendi kendine kötü senaryolar kurmaya devam ederken küçük bir araştırma sonucu yeni çalıştığı yeri buldum. Derin bir nefes alıp fiyat bilgisi almak için orayı aradım. Ailemden gizli bir şekilde gitmeyi hedeflediğimden danstan kazandığım parayı direkt burda harcamayı düşünmüştüm ama söylenilen fiyat beklediğimden biraz fazla olunca dımdızlak kaldım.
Zemheri'yi arayıp yarım saat ne halt edeceğimi düşündüm. Birlikte tüm tuşlara basıyorduk ama hepsinin sonu bok yoluna çıkıyordu. Annemle konuşsam bana söyleyeceği her şeyi bildiğimden onu aramak istemiyordum. Zemheri başka çaremin olmadığını ısrarla söyleyince pes edip annemi aradım. Tahmin ettiğim gibi o bilindik cümlelerini kurmaya devam etti.
"Her şey sende biter. Kendi kendinin doktoru olacaksın, seni senden daha iyi tanıyan kimse yok. Kalk sevdiğin şeylerle ilgilen ve kendini meşgul et. Bak ben bunları gitme diye söylemiyorum. Benimde psikolog deneyimim var ve boşa para kaybettik. Ücreti her fırsatta arttırıyordu ve canı sıkıldıkça çağırıyordu."
Annem konuşmayı sürdürürken dudaklarımı birbirine bastırdım ve susmasını bekledim. Hâlâ kendi deneyimini anlatıyordu. Bu taciz olayında bile kendi probleminden örnek verip benimkini küçümsemişti. Benim lisede yaşadığım onca şeyden sonra allah bilir tanım koyamadığımız ne gibi bir duruma düştüm de kafam hâlâ toparlanamamışken nasıl böyle ruhumun zorlanmasını küçük görebiliyor bilmiyorum. Hiç ders almamış mıydı? Psikoloğumu dinleyerek bu güne kadar kafamı anca gözle görülür bir farka getirecek kadar toplayamamış mıydım onun için?
"Anne, senin gittiğin her kimse paraya bakıyormuş belli. Ben eski psikoloğuma gideceğim. Güvendiğim birine, tutup hiç tanımadığım bir doktora güvenecek değilim. Onunla seanslara başlayana kadar ona bile güvenmiyordum ki ben." dedim. Doğruydu, başka birine güvenemezdim. Üstelik o her şeyi bilen biriyken ben niye daha önce hiç görüşmediğim birine her şeyi en baştan anlatayım? Sil baştan başlamaya gücüm yoktu.
"İşe yaradı sanki ona gitmen. Yaradı mı?" diye sordu. Ciddi mi diye bir süre susup bekledim ama ciddiydi. Gerçekten sormuştu. Telefonda konuştuğumuz için o görmedi ama şaşkınlıktan gözlerimi birkaç kez kırptım. Lise dönemine oranla geçirdiğim atak sayısında büyük ölçüde hiç mi azalmaya şahit olmamıştı?
"İşe yaramasa sence birkaç yıldır nadiren atak geçirir miydim? Sen gitmeme izin vermiyorsun diye ben adamın bana verdiği tek bir görevi yıllardır yapmaya devam ede ede ancak bu kadar kendimi toparlayabildim." dedim. Cidden yalnızca iki görevimi hâlâ düzenli bir şekilde yapmaya devam ediyordum. Biri günlük tutmak ve diğeri ise atak esnası becerebilirsem zihnimin söylediklerini yazmaktı. Annemin hâlâ ikna olmadığını hissettiğimde son çare torun sevgisinden girip psikolojik manipülasyon yöntemimle izni koparabildim. Kendimi tedavi ederken geliştirdiğim yeteneklerimden biriydi bu. İnsan psikolojisi hafife alınabilecek bir şey değildi ve ben artık bunu kullanacak kadar ilerleme göstermiştim. Kötü amaçlar için değil tabii.
Yine bana ne söylenirse onu yapmaya devam ederek ilerleyeceğim. Okuduğum bir sözü hatırladım şimdi. "Psikoloğuna izin vermezsen ruhunun iyileşmesinde sana hiçbir katkısı olmaz." İşte bu yüzden çoğu insan -işini kötü yapanlara gittiklerini saymazsak- verim alamıyor. Ben ona güvendiğim için otomatikman izin veriyorum. Bu yüzden ilerleyebildim. Bu yüzden eskisi kadar sık ataklar geçirmiyorum. Umarım zorlu bir süreçten bile geçsem bir sonuca varabiliriz. Tüm süreçten sizi haberdar edeceğim.
Randevunun olduğu gün son görüşmemizden 4 yıl 1 ay 18 gün sonrası. Sanki hayata ara vermişim ve düğmeye basıp tekrar devam ediyormuşum gibi hissediyorum.
0 notes