#cemyılmaz

[hollandagunlukleri]

Uyudun mu?

[selcensuyadal]

Şuraya kalbimi bırakıyorum 🤍

[gecbunlaricom]

Erşan Kuneri isimli dizi ile kendisinden fazlasıyla söz ettiren Cem Yı... https://gecbunlari.com/cem-yilmaz-davalik-oldu/

[kimesatalim]

CEM YILMAZ AVM'DE ALIŞVERİŞ YAPARKEN ONA NASIL YOĞURT SATILIR?

[shahinelected]

Acı gerçeklik! Kendimizi kandırmayalım!

#shahinelected #piyango #aptal #mizah #mizahtürkiye #şans #başarı #motivasyon #cemyılmaz

[teknoaslan]

Enes Batur Sungurtekin Kimdir? Boyu, Kilosu, Yaşı, Sevgilisi, Nereli, Burcu.

Enes Batur Sungurtekin Kimdir? Boyu, Kilosu, Yaşı, Sevgilisi, Nereli, Burcu. #enesbatur #mizahtürkiye #komikvideolar #youtube #kesfet #kafalar #acunilicali #vine #cemyılmaz #türkiye #komik #delimine #caps #magazin #reynmen #video #kahkaha #aykutelmas

Enes Batur Sungurtekin, 9 Nisan 1998 tarihinde doğan bir Türk YouTuber ve oyuncudur. YouTube’da yayınladığı vlog videolarıyla tanınmıştır. 2021 Temmuz itibarıyla Türkiye’deki en çok abonesi olan kişisel YouTube kanalına sahiptir ve abone sayısı 16 milyondan fazladır. Kanalında vloglar, oyun videoları ve komedi skeçleri gibi çeşitli içerikler yayınlamaktadır. Enes Batur başlangıçta Antalya Bilim…

[fisiltihaberleri]

#İNKILÂPKİTABEVİ, OKURLARINI VE YAZARLARINI TÜYAP KİTAP FUARI’NDA BULUŞTURDUİnkılâp Kitabevi, 39’uncusu düzenlenen Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nda okurlarını ve yazarlarını imza günleri ve söyleşi etkinliklerinde bir araya getirdi. Fuarın son iki günü yoğun bir katılımla gerçekleşirken, sinemanın yanı sıra yayın dünyasında da ilgiyle takip edilen #CemYılmaz, #BuğraGülsoy gibi ünlü isimler son kitaplarını okurları için imzaladı.https://www.fisiltihaberleri.com/haber/inkilp-kitabevi-okurlarini-ve-yazarlarini-tuyap-kitap-fuarinda-bulusturdu-7343.html #kitap #edebiyat #aşk #şiir #istanbul #şiirsokakta #sevgi #kitapkurdu #güzelsözler #iyigeceler #sözler #huzur #tbt #şiirheryerde #siirsokakta #instagram #söz #love #izmir #kahve #ankara #book #siir #yazar #bookstagram #türkiye #cemalsüreya #şair #antalya #mevlana

[nzkxkdkmsoclslc]

Güzel günler neredesiniz, yolunuzu mu şaşırdınız ?

[kelimesendromu]

[bozukteypcoskun]

[thematmazel-g]

“Uykuuuu! Alsana beni koynuna”

[cupperspoon]

Karakomik Filmler -2 Arada- Filmi Yorumu

Netflix’te yayınladığı gibi düştüm filme. İzledim. Film çıktığında bilerek sinemaya koşmamıştım çünkü o zamanlar yapımcılar ve sinema salonları alanıda sıkıntılar vardı. İzleyen olarak umursamadım açıkcası.Netflix’e düşer bu diyerek bekledim. Bekledim. Beklentim karşılığını verdi 

Her neyse sabırsızlıkla filmi değerlendirmeye geçmek istiyorum.Bir izleyici olarak incelememi yapacağımı belirtmek isterim. Bu konularda unvana veya sıfata sahip değilim.

Ben çok beğenerek izledim.Filmi yarısında bu filmde tuhaflıklar var diye zihnim beni uyadırmaya başladı. Yarısısından itibare anathar kelimeleri defterime yazdım. Böylelikle kolayca filmde bulunan öğeleri anlatacağımı düşünüyorum.

Spoiler içerir. Dikkat!

Olay örgüsünü anlatmak istemiyorum. Ama okumak isteyenler için konusunu google’da arattığımda en mantıklı metin şuydu:

Vapurun sahibinin değişmesinin ardından çalışanların mülakata çağrılması ve işlerini kaybetme korkusu filmin ana hikayesi. Fiziksel ve kişisel yetersizliklerini sorun haline getiren Ayzek’in çalışma arkadaşlarını rakip olarak görmeye başlayıp onları tasfiye etme girişimleri paranoya ile birlikte daha da karanlık bir yere götürüyor filmi.

Filmin hoşuma giden detayları Cem Yılmaz’ın bu filmde sadece kurguyu izleyiciye gösterme gibi bir hedefi olmamasıydı. Bu diğer filmlerine oranla çok daha şaşırtıcı ve küçük handikaplar yapmasını sağlamıştı. Görsellik ve karakter gelişimini filmde görebiliyorduk. Karakter gelişimini uzun veya kısa olmuş bu diye bir kıstas göstermiyorum fark ederseniz ki. Filmde bariz bir şekilde karakter iç dünyasını, gelişimini görebiliyoruz.Bu sadece söylediği sözler değil, davranışı, giyinişi hatta mekan farklılıkları sağlıyor.Böyle bir farklılık yaptığı için Cem Yılmaz’ı kutluyorum. Türk sinemasında böyle değişimler yaratan yönetmenler ve senaristler gelecek kuşakta barındırdığına eminim fakat geçmiş için aynısını söyleyemiyorum. 

Peki ben karakter gelişiminde neyi kastediyorum? Yani bunu izleyici olarak nasıl kapılmış olabilirim? 

Filmin bariz noktalarında bunu çok rahat hissediyorsunuz aslında.Hadi gelin bu noktalara beraber bakalım.

Gözetmenin, Metin ile mülakatından sonra birkaç kez ‘’Damgayı kağıda basıyorum bak!’’ ikazları Metin’in iç dünyasının ilk belirtileri aslında. Karşısında bürokratik bir karakterle resmi ilk görüşmesi ve ona yaranma çabalarının daha gözle görünür ele alınışı. 

Daha sonradan Gözetmenin onu inzivaya çekmesi ve ilk kırılımın yaşanması.‘‘Bu gemide hiç mi orospu çocuğu yok?’‘ sorusu Gözetmenin de artık Metin’in iç dünyasındaki yakın çevresine ayak uydurması aynı zamanda gemide olan biteni, arkada iş çevirenleri belirtmesini sağlamak için ilk sinyali gönderiyor.Metin ilk başta bir şey diyemiyor. ‘’Aileyiz biz.’’ diyerek soruyu geçiştirmeye çalışıyor, ısrarları üzerine ‘’Var tabii.’’ diyerek gözetmenin bir nevi gemideki gözü olmaya başlıyor. 

Göz demişken bu tarz ispiyoncu, blackmailed konularında aklıma ilk gelen şey George Orwell oluyor. Kültleşmiş romanı ile bu filmde bağlantı kurulduğunu hissediyorum. 

İspiyonculuğun başlangıcı Metin’in odasında gerçekleşiyor. Dişleri yapılı, Filmcilerin verdiği kırmızı ceket üzerinde çaprazında ayna var. Kamera açısının ortası tam ayna ile Metin’in kesişme noktasında duruyor. Metin telefon ile arkadaşlarını ispiyonlarken aslında kelebeklerin koza haline geçişi gibi değişimini görüyoruz. O artık Metin değil, çok sevdiği televizyon karakteri Isaac.

Arkadaşları Isaac’in bu yeni tarzına hazır değiller. İspiyonlayıp Önder’i göndermesiyle ile ‘’büfe başı’’ olan Isaac, kendine emin gülüşü ve cep telefonunda her an sizi ispiyonlayabilirim gücü sayesinde yeni dönüşümün ‘’altın çağlarını’’ yaşıyor. Arkadaşının ‘’Abi, dişlere daha alışamamışken bu ceketle çok farklı olmuşssun. Alışamadım.’’ lafına Isaac’in yanıtı tam gediğine oturtuyor. ‘’Alışırsın alışırsın.’’

Isaac yavaş yavaş bütün gemiyi sıkı yönetim haline getirmeye başlıyor. Kim ona yan göz baksa gözetmen sayesinde işte attırıyor. Kazan dairesinde çalışan alkolik akıl danışmanı Salih abisinin bile gözünün yaşına bakmadan kapı dışarı ediyor.Arkadaşlarına da dediği gibi durum tam olarak ‘’Herkes ayağını denk alsın.’’ haline geliyor. 

Bu arada gözetmenin simgelerinden biri de sakız. Metin karakterini İnzivaya çektiği zaman ‘’sakız’’ öneriyor. Konuşma bittikten sonra sakızı duvara yapıştırıyor. 

Isaac arkadaşlarını işten attırmaya başladığında bir ara odasını aynasında sakız yapıştırıldığını görüyor ve işleri daha hızlandırmaya başlatıyor.

İşler artık o raddeye geliyor ki Isaac yine farklı bir karaktere evriliyor.Gözetmen tarafından ‘’ Aşk Gemisi’’ dizisindeki Alex karakteri ile adlandırılmaya başlanılıyor. Isaac ilk başta Alex ismini beğenmiyor. Karakterini onunla özleştiremiyor. Fakat sonradan o ismini de benimsiyor. Buna sebep olan durum ise gemini kaptanını işten attırması sayesinde oluyor. Kaptanın son sözleri filmde yeri olan bir replik ’’Dümen sende Alex!’’.

Böylelikle kaptan en son gemiden ayrılıyor. (Kaptan gemisini en son terkedendir.)

Yani aslında ana karakterin üç aşaması var. Metin,Isaac ve Alex...

 Senaristin bizlere olayların kopacağını işaret ettiği ana noktalar. 

Alex karakterindeyken kamera açılarının simetriği ve karakterin artık ana merkezde duruşu önemli bir çizgi olduğunu düşünüyorum. Çünkü Alex halinde olay çerçevesinin ana beyni oluyor. Bu kısma ben ‘’Tek beyin, çok iş’’ adını koydum. Alex her işe koşmaya başlıyor. Dümeni çeviriyor, tostları hazırlıyor, dağıtımını yapıyor ve kazan dairesindeki işleri hallediyor. Gemiyi tek başına o yönetiyor. 

Bu aslında şu düşüncenin filizleri olabilir mi? İş hayatında heleki özel sektörde çalışanlardan sık sık duyduğumuz bir söz vardır. ‘’Burası ben olmadan işlemez.’’ Aynı zamanda buna gönderme diyebilir miyiz?

Filmin sonunda ana karakter her şeyin yanlış olduğunu anlamaya başlıyor. Sonunu çok anlatmak istemiyorum ama geri dönüş olduğunda Metin kaybettiği parasını buluyor. Arkadaşları onun adına seviniyor. Akıl hocasının repliği ise gülerek çok aşikar ve iğneliyici (bu amacı gütmesede) ‘’İyiki bulmuş yoksa anamızı ağlatırdı.’’

Filmi gerçekten çok sevdim. Cem Yılmaz’ın farklı şeyler denemesini destekliyorum, eminim ki o da bu filminden sevinçlidir. Toplum pek olumlu bakmasa da bu onların hatası olduğunu düşünüyorum.

[kubycelik]

Karakomik Filmler Cem Yılmaz’ın 2 bölümden oluşan yaklaşık 2 saatlik bir filmi.

İlk bölüm 2 arada, 

Ayzek isimli saf, kendisine verilen işi yapan, masum ve iyi niyetli olan, vapurda çalışan bir karaktere yoğunlaşıyor. Ayzek kendine güvenini kazanabilmek ve işini kaybetmemek için dişlerini takıntı haline getirmiş ve bu takıntısı onun yanlış kararlar almasına sebep oluyor. Fakat Ayzek’in işini kaybetmemesi onu çok farklı bir yola sokuyor ve aslında en masumumuzun bile nasıl bambaşka bir canavara dönüşebileceğini gösteriyor.

Fakat bölümün sonlarına doğru bazı noktalar eksik kalıyor ve bende NEDEN? diye soracak çok şey bıraktı. Ayzekin tlavaboya gitmesiyle her şeyin eskiye dönmesi ve seçimlerini değiştirmesiyle her şeyin yolunda gitmesi sinemada klişeleşmiş bir durumdur fakat senaryo bu kadar güzel giderken NEDEN ? Neredeyse, psikolojik bir film haline getirmeye çalışılıp sonrasında Ayzek’in eski haline dönmesiyle Türk dramına bağlanmış bir son. NEDEN?

Oyuncu kadrosu bu kadar sağlam olan bir bölümde NEDEN bazı bölümler hak ettiği etkiyi bırakamadı?

İkinci bölüm Kaçamak,

Bu bölüm klasik bir Cem Yılmaz komedisi, 

Bel altı esprilerin çokça olduğu fakat içerisinde herhangi bir mesaj bulundurmayan veya bana öyle bir mesaj geçmeyen bir bölümdü. Yine uzay, yine uzay komedisi. Hollywood filmi olan Arrival’dan esintiler gördüm. Gora ve Arog gibi yapımlardan sonra bu yapım Arif V216 gibi oldukça vasat kalmış. Bu kadar iyi oyuncularla bu bölümde beni en çok etkileyen malesef köpek Lucky oldu.

[guzelliksanati]

Ünlü komedyen Cem Yılmaz’ın Diamond Elite Platinum Plus gösterisinin biletleri birkaç saat içinde tükendi. Eylül ve aralık ayları arasında İstabul’da yapılacak 9 gösterinin biletlerinden en ucuzu 88, en pahalısı ise 297 liradan satıldı. Cem Yılmaz, bir süre önce karaborsadan bilet alanları uyararak “Bunlara dünyanın parasını vermeyin. Ben 1500-2 bin liralık güldürmüyorum, bunu benden duyun” açıklamasında bulunmuştu. #cemyılmaz #diamondeliteplatinumplus #komedi #komedyen https://www.instagram.com/p/B074vAtn2b6/?igshid=18qqic5sxc4av

[sosyalnetwork]

View this post on Instagram

A post shared by SOSYAL NETWORK (@sosyal.network)

. ･ ･ ･ BEĞENMEYİ UNUTMAYIN 🙃 ･ ･ #mizah #bilgi #sosyalnetwork #ilginçbilgiler #ilginçvideolar #ilginçsözler...