Tumgik
#donanma
savunma-sldr · 11 months
Link
2023 yılı itibarıyla dünyanın en güçlü donanmalarına sahip ülkeler hangileridir, Türkiye güç sıralamasında nerededir?
Tumblr media
0 notes
proofhead · 11 months
Text
Cumhuriyet: Bir Asırlık Gurur, Bir Günlük Vefa ve Dolunay
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
Link
0 notes
yalnzardc · 1 month
Text
Beyazıd han'ın Batı Anadoluyu ele geçirmesi ile ilk donanma meydana gelirken 60 gemi yapıldı. İlk tersane bu döneme ait olup ilk Kaptanı Derya Sarıca Paşa'dır.
7 notes · View notes
doriangray1789 · 11 months
Text
Tumblr media
Arkadaki donanma ağırlığı İngiliz savaş gemilerinden oluşan itilaf devletlerine aittir
dönemi biraz hatırlatalım
30 Ekim 1918
-Mondros Ateşkes Antlaşması imzalanır. Padişah Vahdettin, "Koşullar ne kadar ağır olursa olsun, bir an önce ateşkes anlaşmasını imzalayın. Zaman içinde İngiliz dostluğunu elde ederiz..." talimatını verir. -Ve heyet Antlaşma'yı, Limni Adası''nın Mondros Limanı'nda Agamemnon adlı İngiliz savaş gemisinde imzalar. Agamemnon, 3 bin yıl önce aynı coğrafyada Truva'yı istila eden Aka'ların Komutanı'nın adıydı. Osmanlı Devleti'nin ölüm fermanı, 3 bin yıl sonra Agamemnon adlı savaş gemisinde imzalanıyordu. -Bu Antlaşma'yla Osmanlı Devleti fiilen sona erer. Ancak, Antlaşma bir başarı olarak tanıtılır. Osmanlı Meclisi, antlaşmayı oybirliğiyle onaylar. Osmanlı PTT’si, Antlaşma için anma pulları çıkarır. -Oysa, İstanbul dahil Anadolu'nun işgali başlar.
sonra 1920 de İstanbul işgal edilir fiilen son bulan Osmanlı İmparatorluğunun parçalanması ve bölüşülmeli gereklidir bu nedenle 1921 Sevr anlaşması imzalanır
devam etmeye gerek var mı?
O ZAMAN BİR KİŞİ ÇIKAR VE
“GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER” der…
21 notes · View notes
etaali · 3 months
Text
Dua bir silah'tır.
Dua, tüm maddi hazırlıklarını tamamlamış olan Allah dostlarının nusret ile donanma arzusu...
4 notes · View notes
ahmetcumhur-blog · 6 months
Text
GÖÇ 
Tumblr media
"Gün boyu, sıra sıra, tüylerden bir donanma, yüreği çarpan bir gök gemisi, geçip gitti minicik sonsuzluğundan pencerenin, arayıp sorduğum, çalıştığım, gözleyip beklediğim. Kum kulesi ve denizsi boşluk kavuşuyorlar orada, kucaklayıp türküyü ve devinimi.
Yukarıda gökkatları açılıyor. Böyleydi işte: yüreği çarpan keskin, dikaçılar geçti kuzeye ve batıya doğru, boşluğa, yıldızlara, tuzun ve yalnızlığın kayalığına, denizin saatlerini bozduğu yerde. Kuşlardan bir açıydı dümen kırmış demirin ve karın enlemine dümdüz yollarında dur durak bilmeden giden"
PabloNeruda | Kuşlar Sanatı
5 notes · View notes
birguzelllincirkini · 7 months
Text
Sevan abi'yi dinleyerek uyumak..
2 notes · View notes
naftalin2027 · 7 months
Text
Tumblr media
Gazzeli gazeteci Ethem Ebû Silmiyye, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Arapça hesabından yayınlanan "Gazze için çabalarımızı sürdüreceğiz" tweetine yanıt verdi:"Sayın Başkan, eğer medya ekibinizin bir parçası olsaydım, bu tweet'i yayınlamamanızı tavsiye ederdim, çünkü bu konu hakkında ne kadar çok yazarsanız, suçu başkasına atfederek başlattığınız bu tür konuşmalardan kamuoyunun hayal kırıklığı da o kadar artıyor.
Bilmiyorum nasıl 'her türlü çaba' gösterdiniz, bu Türkiye büyüklüğünde bir ülkenin etkisi olabilir mi, bu onun azami çabasıdır!
Sayın Cumhurbaşkanım, önemine ve gerekliliğine rağmen konumuz insani yardım değil elbette. Çünkü insani yardım, Müslümanlardan önce insan olarak insanlar arasındaki kardeşlik görevidir ve 40'lık konteynerlere bölünürse 34.000 tondur. Yani yaklaşık 850 konteyner olduğunu göreceğiz. Bu hayırseverlerin de kendi başlarına yapabileceği bir çalışma.
Acil tedaviye ihtiyacı olan 8.000 yaralıdan yaklaşık 350'si alındı. Çok büyük bir rakam olduğunu düşünmeyin.. Yapılan her insani çabaya bir kez daha sonsuz teşekkür ederiz.
Ama bu bizim bildiğimiz Türkiye değil, 'Azerbaycan'da, Libya'da, Somali'de' ve diğerlerinde gördüğümüz ve görmekte olduğumuz Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çabası bu değil.
Sayın Başkan, çağrıları duydunuz mu? Türkiye, yarısından fazlası çocuk olan Gazze'nin kuzeyindeki 650.000'den fazla vatandaşın kurtarılması için neden havadan gıda, ilaç ve temiz su yardımları yapmıyor?
Türkiye neden İsrail işgaliyle tüm ticari ilişkilerini kestiğini açıklamıyor ve İsrail ile Türkiye arasındaki aktif ticari hareketi durdurmuyor?Türkiye neden Gazze'deki ablukayı kaldırmak için dünyanın dört bir yanından gönüllüleri taşıyan bir donanma gemisi filosu göndermiyor, kuşatmayı kırmak ve savaşı bitirmek için uluslararası baskı yaratmıyor?
Türkiye, Gazze ve halkını, bölge ülkelerinin şantajının kurbanı olarak bırakmak yerine; saldırıyı durdurmak, kuşatmayı sona erdirmek ve yeniden inşa sürecini başlatmak için birleşik bir baskı cephesi oluşturacak uluslararası bir konferansa neden henüz ev sahipliği yapmadı? Sayın Cumhurbaşkanı, Fransa'dan temsilciler Gazze ile dayanışma için gelip Refah kapısı önünde durdular, Belçika ve İspanya Başbakanları da dayanışma için Refah kapısı önüne geldiler, neden Türk temsilcilerini göremiyoruz?
Sayın Cumhurbaşkanım, daha önce önerdiğim şeyler atılabilecek insani ve diplomatik adımlardır, yüzlerce fikir sıralanabilir ama burada yer kısıtlı, ben sizden askeri müdahale istemedim, Allah korusun ama ben sizlerden bildiğimiz Türkiye büyüklüğüne, Gazze'deki felaketin ve soykırımın büyüklüğüne yakışacak bir çaba istiyorum.
Sözümü şu şekilde bitiriyorum Sayın Cumhurbaşkanım: Hayatımız kısa ve yarın hepimiz tek tek Cenab-ı Hakk'ın huzuruna çıkacağız ve her birimiz, makamından, yerinden, her soruya bir cevap hazırlamak zorundayız."
4 notes · View notes
epifizz · 11 months
Note
Boğazdan geçen 100 savaş gemisi gösterisi hakkında ne düşünüyorsun sence etkili bir kutlama mı
Yani bir donanma nasıl kutlama yapar deseniz aklıma hemen hemen böyle bir şey gelirdi, güzel duruyordu bence.
4 notes · View notes
aynodndr · 1 year
Text
Tumblr media
BİR GÜN BİR RUMELİ'LİYE SORMUŞLAR:
Neden buradasınız?
Tuna boylarında Aliş’imiz var!
Yemen Türküsü’ne ağlayışımız,
Nasrettin Hoca’ya gülüşümüz var! ...
“Alı var” diyorlar “kırmızı güle”
Hasan’ım martini alıyor ele,
Ramizem’in evi kapılmış yele...
Yusuf’la Arda’ya dalışımız var! ...
Sevda yalan derler, sakın inanma!
Tuna’dan geliyor ince donanma!
Koca Yusuf seni unuttuk sanma!
Deli Ormanlar’da güreşimiz var!
Yunus gibi yüce pirlerim durur!
Sarı Saltuk gibi erlerim durur!
Anıttepe gibi yerlerim durur!
Samsun’dan yükselen güneşimiz var...
Akdeniz’de yüzer, Yavuz’umuz var!
Manastır içinde havuzumuz var!
Arda’da, Aras’ta, Zap’da kutlanır,
Nevruz Günü, Hıdırellez’imiz var!
Malkoçoğlu eyerler mi kıratı?
Eser zaman, yakın eder serhati
Mostar imiş şu dünyanın Sırat’ı
Yıkık köprüsünde bir taşımız var! ...
Kızanlar hatıra getire bizi...
Balkanlar koynuna yatıra bizi...
Yıllardır yaşatır hatıra bizi...
Üsküp’te beş yüzyıl kalışımız var! ...
Uyduk mürteciye, döndük şaşkına!
Döndük bir bir muhacire, düşküne!
Yetiş beylerbeyi Allah aşkına!
Üç yüz yıl uykuya dalışımız var!
Küfür saydık, felsefeyi bilimi;
Ezberledik hurafeyi zulümü! ...
Hak etmeden katliamı, ölümü,
Üç yüz sene bozgun oluşumuz var!
Al bre, al bizi, al götür bu yaz!
Tuna’yı, Bosna’yı özledim biraz!
Sorma bre sorma ne işimiz var!
Tuna boylarında Aliş’imiz var!
Samsun'dan yükselen güneşimiz var!
Gök gözlü, nur yüzlü MUSTAFA KEMAL'imiz var.
__Orhan Seyfi Şirin
3 notes · View notes
ibokumus · 13 days
Text
Atatürk'ün yaveri Salih Bozok anlatıyor:
1)
"Başkumandan, düşmandan kurtardığı İzmir’de geçireceği ilk geceyi yaşıyordu. Zengin bir sofra hazırlandığı halde, ufak tefekle karnını doyurdu ve geç vakitlere kadar çalıştı. Ertesi sabah, erkenden uyandık. Hafif bir kahvaltıdan sonra vilayet konağına gittik. Vali, İngiliz konsolosuyla konuşuyordu. Biz gelince, ayağa kalktı ve konsolos ile Mustafa Kemal Paşa’yı tanıştırdı. Konsolos iyi Türkçe biliyordu. Paşa, Vali’ye sordu:
-Konu nedir?
Vali anlattı:
-Sayın Konsolos, İngiliz tebası vatandaşlarla Rum ve Ermeni azınlığın güven altında olup olmadığından endişeleniyorlar. Kendilerine herkesin güven altında olduğunu bildirdim.
Mustafa Kemal Paşa, Konsolosun Türkçe bildiğini biliyordu. Buna rağmen kendisine Vali’yi muhatap aldı:
-Ee, peki daha ne istiyormuş?
Bu soruya Konsolos Türkçe cevap verdi:
-Tebamız için Hükümetinizden yazılı teminat istiyorum.
Mustafa Kemal Paşa:
-Ne yani, Yunanlılar zamanında siz, tebanızı daha emniyette mi görüyordunuz?
Konsolos kasılarak:
-Evet, dedi. Yunanlılar buradayken tebamızı daha emniyette görüyorduk.
-O halde buyurun tebanız ile birlikte Yunanistan’a gidin efendim.
Konsolos:
-Yani majestelerinin hükümetine savaş mı açıyorsunuz?
Mustafa Kemal Paşa:
-Siz kiminle, neyi konuştuğunuzu biliyor musunuz? Ben, Millet Meclisinin Başkanı ve Türk Orduları Başkumandanıyım. Savaş açmaya da barış yapmaya da tam yetkiliyim. Peki siz kimsiniz? Hükümetiniz adına savaş ve barış görüşmelerini yapmaya yetkili misiniz? Böyle bir yetkiniz varsa görüşelim. Yoksa (eliyle kapıyı gösterdi) buyurunuz dışarıya, efendim!
Konsolos, Mustafa Kemal Paşa’nın son sözü üzerine sapsarı kesildi ve tek kelime söylemeden kapıdan çıktı, gitti.
Mustafa Kemal Paşa, adamın arkasından Vali’ye döndü:
-Bunlara yüz vermeyin Vali bey! Bir donanma önünde pısacak, bir blöf karşısında yelkenleri suya indirecek bir devletçik sanıyorlar bizi. Küstahlık derecesine bakın, barut kokan bir odada adamın sorduğu şeye bak! Savaş halinde değiliz sanki. Bana savaş mı açıyorsunuz diye soruyor!
Birkaç saat sonra, İngiliz donanma kumandanı Hükümet konağının kapısından girerek, Mustafa Kemal Paşa’nın odasına yöneldi. Nazik, fakat öfkeli bir hali vardı. Ruşen Eşref kendisine ne istediğini sordu.
-Başkumandan Mustafa Kemal Paşa ile görüşmek istiyorum.
Birlikte odaya girdiler, kapı kapandı.
Amiral:
-Çok güç koşullar altında bir savaş kazandınız, sizi asker olarak içtenlikle kutlarım. Çanakkale’deki başarınızın rastlantıya borçlu olmadığınızı kanıtladınız. Büyük bir askerle tanıştığım için memnunum, diyerek övgüler yağdırmaya başladı.
Paşa, bıkkın bir sesle:
-Bunları geçin Amiral. Çok işimiz var, asıl konuya gelin... dedi.
Amiral bu tavır karşısında bocalıyarak konuya girdi:
-İzmir’de tebamız ve sizin azınlıklarınız Ermeniler, Rumlar var. Yeni askeri yönetim altında bu insanların statüsü nedir. Güvende midirler?
Paşa:
-Hiç kuşkunuz olmasın Amiral, tebanız ve azınlıklar Hükümetimizin koruması altındadır. Suç işlemeyenler, kendilerini güvende sayabilirler.
-Peki suç işleyenler?
Paşa:
-Suç işleyenler, sayın Amiral, muhtemelen ülkenizde olduğu gibi adaletin huzuruna çıkarılır. Suçlu olanlar cezalarını çeker.
-Fakat Paşa Hazretleri, fevkalade günler geçirdik. Yunan ordusundan cesaret alan Rumlar, şımarıklık yapmış olabilir. Bugün bu insanlar yerli halkın düşmanlığıyla yüz yüzedir. Ermenileri biliyorsunuz büyük bir toplum göçe zorlandı ve önemli bölümü hayatlarını kaybetti. Bu ruh haliyle Yunan ordusu ile işbirliği yapmış, bazı Türklere zor günler geçirtmiş olabilirler. Bunlar, fevkalade günlerin olaylarıdır, bağışlanması, hoş görülmesi gerekir. Eğer bu kişiler halkın husumetine bırakılırsa, bütün dünya aleyhinize kıyameti koparır.
Son cümleye kadar sakince dinleyen Mustafa Kemal Paşa, dünyanın koparacağı gürültü ile tehdit edilince amiralin sözünü kesti:
Üstünlük pozunuzu derhal bir yana koyunuz. Tehdit etmekten de vazgeçiniz. İngiltere ve müttefiklerin kıyamet koparıp koparmayacağını düşünmem bile. Bunlar memleketin dahili işleri ve de sizin bu işlere karışmanıza müsaade etmem. Majestelerinin devleti bizim azınlıklarla uğraşmaktan vazgeçsin. Kim ki bize saygı beslemez, bizden de saygı beklemeye hakkı olmaz.
Amiralin yüzü bembeyaz oldu.
-İngiliz Hükümetinin tebasını her yerde koruma hakkı devletler hukuku teminatı altındadır. Avrupa devletleriyle birlikte arkaladığımız Rum ve Ermenilerin güven içinde bulundurulmasını sadece rica ettik. Yoksa biz bu güvenliği sağlayacak güçteyiz.
Paşa:
-Arkaladığınız Yunan ordusunun denizde yüzen cesetlerini herhalde görmüş olmalısınız. Ordumuz asayişi sağlamıştır. İzmir limanını donanmanıza kapatıyorum. İsterseniz tebanızı gemilerinize doldurabilirsiniz. Donanmanızın en kısa zamanda limanı terk etmesini istiyorum.
Sert sözler karşısında amiral ne yapacağını şaşırdı:
-İngiltere’ye savaş mı açıyorsunuz?
Paşa:
-Savaş açmak mı? Siz yoksa Sevr antlaşmasının halen yürürlükte olduğunu mu sanıyorsunuz? Biz onu çoktan yırtıp attık. Karşımda serbestçe oturuşunuzu, sizi konuk saymama borçlusunuz. Fakat, nezaketimizi kötüye kullanmanıza müsaade etmem. Şu anda hukuken barış antlaşması yapmamış iki devletiz. Savaş hukuku halen yürürlüktedir. Gemilerinizi derhal karasularımızdan çekmenizi size tekrar ve son defa ihtar ediyorum!
Bir balmumu heykeline döndü Amiral. Sert adımlarla girdiği Mustafa Kemal Paşa’nın odasında oturduğu sandalyede küçüldükçe küçüldü ve sonunda kekeleyerek:
“Affedersiniz,” dedi. Yerlere kadar eğilerek geri geri gidip dışarı çıktı.
İngiliz ve Fransızlar kendi uyruklarını gemilere bindirmeye başladılar. Birkaç saat sonra da sessizce çekilip gittiler."
0 notes
pazaryerigundem · 23 days
Text
Gölcük'te 30 Ağustos Zafer Bayramı coşkusu
https://pazaryerigundem.com/haber/186984/golcukte-30-agustos-zafer-bayrami-coskusu/
Gölcük'te 30 Ağustos Zafer Bayramı coşkusu
Tumblr media
Gölcük’te 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 102. yıl dönümü, düzenlenen törende coşku ile kutlandı.
KOCAELİ (İGFA) – Kurtuluş Savaşı’nı zaferle taçlandıran, Anadolu’nun ebedi Türk yurdu olarak bir kez daha tescillediği, kahramanlık destanlarıyla dolu 30 Ağustos Zaferi’nin 10. yıl dönümü, Gölcük’te tören ve fener alayı eşliğinde coşku ile kutlandı. Anıtpark’ta düzenlenen tören, Kaymakamlık, Donanma ve Gölcük Belediyesi çelenklerinin Atatürk Anıtı’na sunulmasıyla başladı. Donanma Bandosu eşliğinde Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından “Çelenk Sunma Töreni” sona erdi.
Tumblr media
  TÖRENE GENİŞ KATILIM SAĞLANDI
Törene; Gölcük Kaymakamı Müfit Gültekin, Gölcük Deniz Ana Üs ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Yücel Korkut, Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer, Gölcük Cumhuriyet Başsavcı Vekili Sümeyye Turan Çelik, askeri erkan, siyasi parti ilçe başkanları ve yönetimleri, STK ve Dernek Başkanları ile vatandaşlar katıldı.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN 30 AĞUSTOS MESAJI OKUNDU
30 Ağustos Zafer Bayramı kutlama programı daha sonrasında Mareşal Fevzi Çakmak Caddesi üzerinde düzenlenen tören ile devam etti. Tören Gölcük Kaymakamı Müfit Gültekin, Gölcük Deniz Ana Üs ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Yücel Korkut, Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer’in katılımcıları selamlaması ile başladı. İlçe protokolünün yerlerini almasını ardından tören 1 dakikalık saygı duruşu ve Donanma Bandosu eşliğinde İstiklal Marşı’nın okunması ile devam etti.
Tumblr media
ÖĞRENCİLER ŞİİR OKUDU
Tören daha sonrasında günün anlam ve önemini anlatan şiirlerin okunarak, Türk Silahlı Kuvvetleri adına konuşmaların yapılması ile davam etti. Konuşmaların ardından tören Gölcük Belediyesi Halk Oyunları ekibi yöresel halk oyunlarını sergilemesiyle devam etti. Tören; Donanma Komutanlığı Tören Bölüğü, Gaziler, Gölcük Belediyesi, Gölcük Emniyet Müdürlüğü, Jandarma Komutanlığı ve GESOTİM araçları ve Donanma Komutanlığı Askeri bandonun geçit töreni ile sona erdi.
FENER ALAYI 30 AĞUSTOS COŞKUSU İLE GÖLCÜK’Ü AYDINLATTI
30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları kapsamında Kavaklı’da bulunan Gölcük Belediyesi Kongre Sarayı önünden Anıtpark’a doğru fener alayı yürüyüşü düzenlendi. İzcilerin ellerindeki fenerler ve meşaleleri ile Gölcük caddelerini aydınlattığı yürüyüş, marşlar eşliğinde Anıtpark’a ulaştı. Burada katılan tüm vatandaşlara teşekkür eden Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer, “Milletimizin bağımsızlık inancını, hür yaşama kararlılığını tüm dünyaya ilan ettiği kutlu zaferimizin, 102.yıl dönümünü birlik ve beraberlik içinde kutlamanın büyük mutluluğunu ve gururunu yaşıyoruz” dedi.
TÜRK MİLLETİNİN BAĞIMSIZLIĞININ TÜM DÜNYA’YA İSPATI
Başkan Sezer, “Milletimizin makûs kaderini değiştiren Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi Zaferleri ile Türk Milleti, hiçbir şekilde vatanın bütünlüğünden, bağımsızlık ve hürriyetinden ödün vermeyeceğini, milli birlik ve beraberlik şuuru içinde sonsuza kadar, hür ve onurlu bir şekilde yaşayacağını, bütün dünyaya ispat etmiştir. Bu duygu ve düşüncelerle; Türk Silahlı Kuvvetlerimizin kahraman mensuplarının ve bütün hemşehrilerimin, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı ve Türk Silahlı Kuvvetleri Günü’nü en içten duygularımla kutluyorum. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere kurtuluş mücadelemizin kahramanlarını, şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla yad ediyorum” diye konuştu.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
yalnzardc · 1 month
Text
SULTAN YILDIRIM BAYEZİD HAN
"Sultan Yıldırım Bayezid Han Osmanlı sultanlarının dördüncüsüdür.
Doğumu 1360, ölümü 1403'tür.
Babası Sultan 1. Murad, annesi Gülçiçek Hatun'dur.
1389-1402 yıllarında saltanatta bulundu.
Türbesi Bursa'dadır.
Osmanlı tahtına çıktığında 29 yaşında idi.
Osmanlı tarihinde savaş meydanında tahta çıkan, yine bir savaş neticesinde, tahtından olan ilk ve tek Osmanlı padişahıdır,
Osmanlı tarihinde "Anadolu birliğini" ilk olarak kurmayı başaran şahsiyettir
1381 senesinde devlet idaresini öğrenmesi için Kütahya'ya vali tayin edildi.
1391 Kastamonu Beyi Candaroğlu Süleyman'ı ezdi ve beyliğini ele geçirdi.
1396'da Toplanan haçlı ordusunu Niğbolu'da tam bir bozguna uğrattı.
Ertesi sene Konya'yı aldı. 1397 devamla Sivas'ı, Kadı Burhaneddin'den aldı. 1398'de Fırat Vadisi'nde Memlüklerin arazisine girerek Malatya ve Albistan (Elbistan) şehirlerini aldı.
1358'e gelindiğinde Gaziler Sultanı, Yıldırım Bayezid Anadolu ve Rumeli'de küçük devletleri ortadan kaldırarak kısa zamanda merkeziyetçi bir devlet olmayı başardı.
Beyazıd han'ın Batı Anadoluyu ele geçirmesi ile ilk donanma meydana gelirken 60 gemi yapıldı. İlk tersane bu döneme ait olup ilk Kaptanı Derya Sarıca Paşa'dır.
1939'da Şehzade Çelebi Mehmet kumandası ile 30 bin kişilik bir osmanlı kuvveti Amasya'yı almıştır.
1396 Niğbolu savaşında yüz bin hristiyan asker öldü. On bin asker esir alındı.
Niğbolu Savaşı'ndan sonra Yıldırım Bayezid Yunanistan'a bir sefer düzenledi.
Teselya Yenişehir'ini ve Farsala'yı aldıktan sonra hiçbir mukavemetle karşılaşmadan Termopoli geçti ve Orta Yunanistan'a inerek Salona ve Atina ile diğer bazı dukalıkları alıp edip geri döndü.
1398`de Samsun'u aldı.
1399`da Sivas' ı kendi mülküne ilave etti. Bu şekilde Tokat, Kayseri ile Aksaray'da elde edildi.
1399`da Memlüklülere ait Kahta, Divriği, Behisnis, Darende Kaleleri Osmanlılara geçti.
Bu suretle Osmanlı hududu bu taraftan Orta Fırat Nehri'ne dayanmış oldu. Malatya'dan başka Elbistan da alındı.
20 temmuz 1402'de Ankara Muharebesi diye meşhur olan ve Osmanlı Devleti'ni yarım asır gerileten talihsiz savaşın oldu.
Rakamlar konusunda çok ihtilaflar olmakla beraber ağırlıklı görüş Timur'un ordusu 160 bin idi. Yıldırım Bayezid'in ise 70 bindi. Yine Timur'un ordusunda Anadolu askerlerinin hiç görmediği filler bulunmaktaydı. Fillerin sayısı 32 civarında idi.
İhanet silsileri ardından Beyazıd han savaşı kaybetti. Esareti takriben bir seneye yakın süren Yıldırım Bayezid nefes darlığından vefat etmiştir.
Ankara Çubuk Savaşı ile Rumeli bölgesi hariç bütün topraklar elden çıktı.
Osmanlı'daki bu fetret dönemi yaklaşık 11 yıl sürmüştür.
6 notes · View notes
0nokta5 · 29 days
Text
Aslında donanma uzaydan o kadar da farklı değil; onları "uzay uçakları" olarak değil de "uzay gemileri" olarak adlandırıyoruz, değil mi? Çünkü insanların kafasında, uzay ve okyanus uzun zamandır birbirleriyle bağlantılı.
0 notes
etaali · 21 days
Text
Tumblr media
Yemen ordusu Aden Körfezi'nde bir gemiyi hedef aldı
Yemen silahlı kuvvetleri sözcüsü, işgal altındaki topraklardaki limanlara yönelik trafik yasağının ihlal edilmesi nedeniyle Aden Körfezi'nde bir geminin hedef alındığını duyurdu.
İranpress haber ajansının bildirdiğine göre Yemen silahlı kuvvetleri sözcüsü Yahya Seri konuyla ilgili "Aden Körfezi'nde "GROTON" gemisine askeri operasyon düzenledik; çünkü sahibi olan şirket, işgal altındaki Filistin limanlarına giriş yasağı kararını ihlal etti." açıklamasında bulundu. 
Yemen silahlı kuvvetleri sözcüsü şunları ekledi:
"Bu operasyona donanma, füze ve insansız hava araçları da dahil oldu ve bu operasyon, geminin hassas ve doğrudan vurulmasına yol açtı."
1 note · View note