Tumgik
#fıratındoğusu
tarzagel61-blog · 5 years
Photo
Tumblr media
Barış Pınarı harekatımız başlamıştır. Allah Mehmetçiğimizin yar ve yardımcısı olsun. @tarzagel61 ailesi olarak Devletimizin ve Askerimizin herzaman yanındayız. Kahraman askerlerimiz Dualarımız sizinle... #dirilis #türkiye #barispinariharekati #mehmetçik #kazanacağız #dualardabuluşalım #fıratındoğusu #operasyon @tarzagel61 https://www.instagram.com/p/B3aT8jCBJeq/?igshid=1jccsfpjaubs7
1 note · View note
barkoturktv · 5 years
Text
Barış Pınarı Harekatı ve Rusya’nın tavrı
Tumblr media
7 Ekim günü, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump arasında gerçekleşen telefon görüşmesi sonrası Beyaz Saray’dan “Türkiye, yakın zamanda Suriye'nin kuzeyine uzun süredir planladığı operasyon için harekete geçecek. ABD Silahlı Kuvvetleri, bu operasyonu desteklemeyecek ya da bu operasyona dâhil olmayacak.” açıklaması geldi. Bu açıklamanın ardından uzun süredir planlanan Fırat’ın doğusuna yönelik operasyon “Barış Pınarı Harekâtı” adıyla başladı. Terör örgütü PKK gerek sosyal medya üzerinden gerekse sözde haber ajanslarıyla operasyon karşıtı bir propaganda başlattı. Yapılan bu bilgi dezenformasyonu arasında görülen gerçekler ise: TSK ve Türkiye’ye müzahir muhaliflerin hem karadan hem de havadan Resulayn ve Tel Abyad’dan harekatı başlattığı; ABD’nin güneye doğru çekilmeye başladığı; ABD’nin DAEŞ konusunda sorumluğu Türkiye’ye devrettiği (Uluslarası ilişkiler literatüründe Buck-Passing kavramı); PKK’nın bu durumu kabullenmediği ve bölgeden çekilmeyeceği; İran’ın operasyon konusunda Adana mutabakatını esas alarak Esed rejimini Türkiye ile çalışma denklemine sokmak istediği; İngiltere, Almanya ve Fransa başta olmak üzere AB’nin operasyondan endişe duydukları; İsrail’in operasyona kesinlikle karşı olduğu; NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in “Türkiye’nin meşru güvenlik kaygıları var. Korkunç terör saldırılarına maruz kaldı” sözleri dile destek verdiği; Rusya’nın ise bölgesel çıkarları göz önüne alarak operasyonu desteklediğidir. Nitekim bu destek, Barış Pınarı Harekatının başlamasından birkaç saat önce, Erdoğan ve Putin arasında gerçekleşen telefon görüşmesi kapsamında bir nevi doğrulandı, operasyonun Suriye’de barış ve istikrarın tesis edilmesine katkıda bulunacağı ve siyasi sürecin önünü açacağı değerlendirildi.
Tumblr media
Her iki ülkenin de, Suriye krizini ortak yönetme tecrübesine sahip olduklarını göz önüne aldığımızda, bu tercihin nedenleri daha da belirginleşmektedir. Afrin bu bağlamda gösterilebilecek en önemli örnekler arasında. Ek olarak, İdlib’de süregelen çatışmasızlık çabaları, Türkiye ve Rusya’nın Astana Barış Süreci kapsamında, en büyük kazanımları arasında yer alıyor. Bu kazanım her iki ülkenin Suriye özelinde ortak hareket edebilme kapasitelerini de artırdı. Ayrıca, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması iki ülkenin de önem verdiği hususlar arasında. Nihayetinde, geçmiş tecrübelere dayanarak Rusya’nın sahada Türkiye ile birlikte hareket etmesi, ABD’ye nazaran daha kolay olacak. Barış Koridoru ve yeni güvenlik doktrini  Türkiye için oluşturulacak olan Barış Koridoru’nun üç önemli unsuru var. İlk olarak, oluşturulacak güvenli bölgenin derinliği 32 km (20 mil) olması; ikincisi bu bölgenin kontrolünün tamamıyla Türkiye ve Türkiye’ye müzahir güçler tarafından sağlanması; üçüncüsü terör örgütü PKK / YPG unsurlarından arındırılan bu bölgelere Suriyeleri mültecilerin yerleştirilmesi. Jeopolitik olarak bakıldığında bölgede, Suriye’nin güneyine nazaran daha az enerji ve su kaynakları bulunmakta. Türkiye’nin sınır güvenliği, mühimmat sevkiyatı, ticaret rotası ve savaş gücü olarak M4 hattı ( Terör örgütünün tüm lojistik ihtiyaçları için kullandığı Suriye'nin kuzeyindeki karayolu) oldukça önemli. Bölgede kurulması planlanan defacto YPG devletinin önünün kesilmesi, bölgenin güvenliğinin ve istikrarının sağlanarak Türkiye’de yaşayan Suriyeli mültecilerin kendi vatan topraklarına yerleştirilmesi Türkiye’nin Barış Koridoru ile gerçekleştirmeyi hedeflediği temel hususlar. Türkiye yeni güvenlik doktrinine göre, 2016’dan bu yana terörle mücadelede daha aktif ve sorunu kaynağında çözen stratejileriler izliyor. Suriye’nin kuzeyinde gerçekleştirilen iki operasyon, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı, Irak’ın kuzeyinde gerçekleştirilen Kararlılık Harekatı, Pençe 1-2-3 serisi, bu yeni güvenlik doktrini anlayışında icra edildi ve edilmeye devam ediyor. Türkiye’nin, Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın 51. maddesi uyarınca tanınan kendini savunma hakkı kapsamında bu operasyonlar uluslararası hukuka uygundur. Nitekim bazı ülkeler bu operasyonlara karşı tavır sergilemiş olsalar da, Türkiye ile diyalog ve işbirliklerini korumuşlardır. Bazı ülkeler ise endişelerini çok düşük tonlarda dile getirmişlerdir. Yeni harekat sonrası aynı sonuçlar beklenmektedir. Bu bağlamda bakıldığında Rusya, Türkiye’nin ulusal güvenlik önceliklerini göz önüne alarak, bu bağlamda aleyhte tavır sergilememiştir. Güvenli Bölge oluşturma ve Fırat’ın doğusuna yönelik operasyon ile ilgili daha önceki açıklamalara baktığımızda ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’in ortaya koyduğu Rusya’nın operasyona karşı olduğu iddiaları, Moskova’nın bu karara nasıl tepki vereceği ve Rusya-Türkiye ilişkilerin nasıl etkileneceği sorusunu gündeme getirmektedir. Bu bağlamda 9 Ekim günü gerçekleşen Putin-Erdoğan telefon görüşmesi ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un “Suriye’deki krizin başından beri Türkiye'nin sınır güvenliği ile ilgili meşru kaygılarını anlıyoruz” sözleri aslında operasyon sonrasında ilişkilerin olumsuz etkilenmesine neden olacak herhangi bir emare olmadığını göstermektedir. Türkiye-Rusya ilişkileri üzerine etkisi: Farklı senaryolar Fırat Kalkanı örneğine bakıldığında, harekat başladıktan bir süre sonra, Ankara ve Moskova’nın yakın askeri diyalogu kurduğunu ve Rus yetkililerin operasyona karşı negatif açıklama yapmadıklarını görmekteyiz. Zeytin Dalı Harekatı başladığında ise, Rusya Savunma Bakanlığı’nın, “Suriye'nin kuzeybatısındaki kriz durumu ve Türkiye’nin Kürtlere yönelik bir operasyon başlatması ABD'nin provokasyonlarından kaynaklanıyor. ABD’nin sorumsuz davranışları barışçıl çözüm sürecine zarar veriyor. ABD’nin kontrolsüz modern silah sevkiyatları Türkiye’yi operasyona itti” şeklinde açıklamalarda bulunmuştur. Ağustos ayında gelen ve ertelenen operasyon kararı sonrası Rusya Devlet Haber Ajansı (TASS), Türkiye’nin oyalama girişimlerine müsamaha göstermemesi ve operasyona bir an önce başlaması gerektiğine dair, harekatı destekleyen bir haber yaptı. CNN ve Bloomberg’in ABD’nin çekilmesi sonrası Rusya’nın da kârlı çıkaca��ına yönelik yaptığı haberleri de göz önüne alırsak, Rusya’nın bu bağlamda harekata karşı bir tavır alması, bölgedeki çıkarları dikkate alındığında, oldukça düşük bir ihtimal. Barış Pınarı Harekatı sonrası Rusya’nın Suriye geleceğinde alacağı rol, üç farklı senaryo üzerinden incelenebilir: İlk senaryo ABD’nin bölgeden tamamıyla çekildiği senaryodur ki bu ihtimal Rusya’nın sonucunda en kazançlı çıkacağı ihtimaldir. Amerikan askerlerinin bölgeden topyekûn çekilmesi bölgede büyük bir güç boşluğu doğuracaktır. Rusya doğacak boşluğu doldurmaya aday bölgedeki en önemli aktörlerden biri. Zira bu bağlamda Rusya, bölgedeki müttefiki Esed rejimine de hareket alanı kazandırabilir, Suriye’nin güneyinden Deyrizor bölgesinden ABD’nin çekileceği bu alana girip ülkenin en önemli petrol ve doğalgaz kaynaklarının kontrolünü ele geçirebilir. Aynı zamanda Suriye’nin en önemli su potansiyeli olan Tabka Barajının da hâkimiyetini kazanabilir. Bu minvalde Rusya rejim üzerinden bölgenin en önemli doğal kaynaklarını kontrolü altına alabilir ve yaşanan enerji sıkıntısı çözebilir. Dolayısıyla bu denklem Rusya’nın en kazançlı çıkabileceği senaryodur. Ek olarak, Rusya sahadaki tercihler söz konusu olduğunda, Türkiye’yi ABD’ye tercih edecektir. Her iki ülkenin de, Suriye krizini ortak yönetme tecrübesine sahip olduklarını göz önüne aldığımızda, bu tercihin nedenleri daha da belirginleşmektedir. Afrin bu bağlamda gösterilebilecek en önemli örnekler arasında. Ek olarak, İdlib’de süregelen çatışmasızlık çabaları, Türkiye ve Rusya’nın Astana Barış Süreci kapsamında, en büyük kazanımları arasında yer alıyor. Bu kazanım her iki ülkenin Suriye özelinde ortak hareket edebilme kapasitelerini de artırdı. Ayrıca, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması iki ülkenin de önem verdiği hususlar arasında. Nihayetinde, geçmiş tecrübelere dayanarak Rusya’nın sahada Türkiye ile birlikte hareket etmesi, ABD’ye nazaran daha kolay olacak. İlerleyen süreçte, ABD bölgeden çıktığı takdirde, Rusya’nın Esed rejimine hâkimiyet alanı kazandırma çabası Türkiye açısından bir güvenlik riski oluşturabilir. Nitekim çekilme başlar başlamaz sahadan buna yönelik girişimler olduğu bilgisi gelmektedir. Güvenli bölgenin kurulduğu ve ABD askerlerinin çekildiği denklemde, Rusya oluşacak güç boşluğunu doldurmak ve rejim güçlerini de bu bölgeye angaje etmek isteyecektir. Ayrıca ABD’nin olmadığı denklemde Rusya, terör örgütü YPG unsurlarını kendi himayesi altına almak isteyebilir, nitekim bunun örnekleri sahada görüldü. Oluşturulacak güvenli bölgenin demografik yapısı, istikrarı ve kalkınması, kurulacak TSK gözlem noktalarının güvenliği ve geleceği, Türkiye açısından büyük önem arz eden hususlar.
Tumblr media
Harekat kararının, Türkiye’nin bölge ülkeleriyle bilhassa da Rusya ile olan ilişkileri üzerinde olumsuz bir etkiye neden olacağına dair bazı iddialar gündeme gelmektedir. Türkiye’nin Suriye’deki emsal operasyonlarına Rusya’nın verdiği tepkiler, aslında bu operasyona da nasıl yaklaşacaklarını ortaya koymuştur ki son yapılan ikili görüşmeler ve resmi açıklamalar, bu argümanı doğrular nitelikte.  İkinci senaryo ABD’nin bölgenin güneyine çekildiği Türkiye’nin 32 km’lik derinliğe girdiği senaryodur. Bu senaryoda Rusya’nın herhangi bir kaybı olmayacağı gibi ciddi bir kazancı da olmaz. Türkiye’nin hedeflediği barış koridoru oluşturulduğu takdirde, sahadaki ABD etkisi önemli ölçüde kısıtlanmış olacak. Bu minvalde YPG’nin Suriye’nin toprak bütünlüğüne aykırı olarak, Fırat’ın doğusunda defacto bir devlet kurma çabası önlenmiş olacaktır. Bu ayrılıkçı gündemin önlenmesi, Türkiye’nin olduğu kadar Rusya’nın da bölgedeki çıkarlarına uymaktadır. Üçüncü senaryo Türkiye’nin belirli bir derinliğe girip ABD ile yeniden müzakereye gittiği senaryodur. Bu bağlamda ABD masaya, SDG unsurları ile PKK terör örgütünün ayrıştırılıp, yeni anayasa komisyonu bağlamında Suriyeli muhaliflerin de denkleme katılması alternatifini öneri olarak getirebilir. Bu noktada Türkiye, hem sınır güvenliğini sağlayıp belli bir sayıda Suriyeli mülteciyi bölgeye yerleştirebilir hem de SDG içerisinde Arap unsurları ile birlikte Türkiye’ye müzahir muhalif grupları Suriye yönetimine katabilir. Bu minvalde hem Esed rejiminin hem de PKK terör örgütünün etkisi kırabilir. Bu hususlar sağlandığı takdirde, Rusya’nın bölgedeki etkisi ve ülkenin geleceğinde üstleneceği rol düşebilir. Bu, Rusya’nın kazanç sağlamayacağı ancak ciddi bir kayıp da yaşamayacağı senaryodur. Özetle, Fırat’ın doğusuna yönelik operasyon, reelpolitik ve ulusal güvenlik bağlamında izlenilen yeni güvenlik doktrini gereği, uzun süredir beklenmekteydi. ABD’nin çekilme kararı sonrası sınırda düzenli olarak hareketlilik ve sevkiyatlar sürmekteydi. ABD bürokrasisi arasındaki çekişme ve uyuşmazlık sonrası bugün gelinen nokta, PKK terör örgütünü ve muhtelif devletleri memnun etmemekte. Fakat, Suriye’nin toprak bütünlüğü bağlamında sınırın terör örgütünden temizlenmesi ve Suriyeli mültecilerin kendi ülkelerine dönmesi, Türkiye’nin ulusal güvenlik öncelikleri ve bölgenin istikrarı için bu operasyon kaçınılmaz olarak görülmektedir. Harekat kararının, Türkiye’nin bölge ülkeleriyle bilhassa da Rusya ile olan ilişkileri üzerinde olumsuz bir etkiye neden olacağına dair bazı iddialar gündeme gelmektedir. Türkiye’nin Suriye’deki emsal operasyonlarına Rusya’nın verdiği tepkiler, aslında bu operasyona da nasıl yaklaşacaklarını ortaya koymuştur ki son yapılan ikili görüşmeler ve resmi açıklamalar, bu argümanı doğrular nitelikte. Türkiye’nin operasyonundan sonra her iki senaryoda da azalacak ABD nüfuzu ve akabinde oluşabilecek güç boşluğu, Rusya’ya uzun vadede sahada kazanılabilecek güç ve etki alanı sağlayabilir. Nihayetinde, Rusya belirtilen iki senaryodan kazançlı çıkacağı gibi hiçbir senaryodan da zararlı çıkmayacaktır. Dolayısıyla, Suriye’nin kuzeydoğusuna yönelik operasyonun, Türkiye-Rusya ilişkilerinde olumsuz bir yankı bulması beklenmemekle beraber, uzun vadede Türkiye’nin çıkarlarına ters düşecek adımların da atılmaması da hayati önem arzediyor. Read the full article
0 notes
hakanturksoyakpinar · 5 years
Photo
Tumblr media
Türk Ordusuna Yâr Ol! Yâ Râb!.. #BarısPınarıHarekatı #FıratınDoğusu #Suriye https://www.instagram.com/p/B3RkNYEnGs4iiEK2ov7YtuKiBBcvRdIhxjNDB80/?igshid=18tgwulvmkttj
0 notes
sondakikaantalya0 · 5 years
Photo
Tumblr media
''ZAMANIMIZ VE SABRIMIZ YOK''⠀ ⠀ Milli Savunma Üniversitesi Harp Okulları Diploma ve Sancak Devir Teslim Töreni'ne katılan Başkan Erdoğan konuşmasında Suriye'de kurulacak güvenli bölge ilgili olarak, 'Fırat'ın doğusundaki tüm sınırlarımız boyunca kurulacak güvenli bölgeyle ilgili çok fazla zamanımız ve sabrımız yoktur' dedi #akşam #akşamgazetesi #başkanerdoğan #erdoğan #millisavunmaüniversitesi #mezuniyet #diploma #suriye #harpokulu #fıratındoğusu #abd #türkiye #gündem #haber #gazete #sondakika#07haber https://www.instagram.com/p/B117M6eJx_T/?igshid=142nodrwizttp
0 notes
bilgikitap · 6 years
Photo
Tumblr media
#HanefiAvcı #FıratınDoğusu
0 notes
Photo
Tumblr media
TSK, #FıratınDoğusu'na terör örgütü Ypg/Pkk'ya karşı operasyon başladı. #TSK,operasyonun adının #SürekAvı olduğunu duyurdu. Yol ver Türk’ün bayrağına.!🇹🇷🇹🇷 https://www.instagram.com/p/BrcTA8ZgGj0/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=1ikkmlvghj102
0 notes
barkoturktv · 5 years
Text
Fırat'ın doğusuna kara harekatı başladı
Tumblr media
Milli Savunma Bakanlığından, Barış Pınarı Harekatı kapsamında Fırat'ın doğusuna kara harekatının başladığı bildirildi. Milli Savunma Bakanlığının Twitter adresinden yapılan açıklamada, "Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ve Suriye Milli Ordusu, Barış Pınarı Harekatı kapsamında Fırat'ın doğusuna kara harekatına başladı." ifadeleri kullanıldı. Bakan Akar beraberinde Gnkur. Bşk. Org. Güler ve Kuvvet Komutanları ile Barış Pınarı Harekâtı’nı Silahlı Kuvvetler Komuta ve Harekât Merkezi’nden sevk ve idare ediyor. Akar, Barış Pınarı Harekatı'nı sevk ve idare ediyor Bakan Akar beraberinde Gnkur. Bşk. Org. Güler ve Kuvvet Komutanları ile Barış Pınarı Harekâtı’nı Silahlı Kuvvetler Komuta ve Harekât Merkezi’nden sevk ve idare ediyor.https://t.co/GPik7nYTgq 🇹🇷#MSB #TSK #BarışPınarıHarekatı🇹🇷 pic.twitter.com/7EFKUmHLcI— T.C. Millî Savunma Bakanlığı (@tcsavunma) October 9, 2019 Milli Savunma Bakanlığının Twitter hesabından, Barış Pınarı Harekatı'na ilişkin açıklama yapıldı.  Açıklamada, "Bakan Akar beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Güler ve kuvvet komutanları ile Barış Pınarı Harekatı'nı Silahlı Kuvvetler Komuta ve Harekat Merkezi'nden sevk ve idare ediyor." ifadeleri kullanıldı. Read the full article
0 notes
barkoturktv · 5 years
Text
Erdoğan: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nden geriye dönüş yoktur
Tumblr media
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, "CHP ve ortakları içine sindirse de sindirmese de artık Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nden geriye dönüş yoktur." dedi. Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde gerçekleştirilen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu. Erdoğan, son dönemde katıldığı programları hatırlatarak, yoğun bir çalışma dönemi içerisinde olduklarını belirtti. Ziyaret ettiği şehirlerde hem vatandaşlarla hem de teşkilat üyeleriyle bir araya geldiklerini hatırlatan Erdoğan, tamamlanan yatırımların açılışlarını gerçekleştirip, sürdürülen projelerle ilgili bilgi aldığını anlattı.  Erdoğan, MKYK ve MYK toplantılarında partisinin gündemindeki konuları istişare ettiklerini ve AK Parti'nin 18'inci kuruluş yıl dönümünde geçmişten bugüne bir muhasebe yapma imkanı bulduklarını dile getirdi.  Cumhurbaşkanı olarak uluslararası ilişkiler ile ilgili görevlerini de kesintisiz bir şekilde sürdürdüklerini belirten Erdoğan şöyle devam etti: "Bu çerçevede Ukrayna Cumhurbaşkanını ülkemizde misafir ettik. Güven mektubu törenleri vesilesiyle çok sayıda büyükelçiyi, Malezya Başbakanı'nı, Özbekistan Dışişleri Bakanı'nı, FIFA ve UEFA başkanlarını, KKTC Başbakanı'nı, Çekya Başbakanı'nı kabul ettik. Bayramlaşma için çok sayıda liderle telefon görüşmeleri gerçekleştirdik. Rusya Federasyonu ve ABD başkanlarıyla gündemlerimizdeki konularla ilgili çok önemli telefon görüşmelerimiz oldu.  Ayrıca Rusya'daki havacılık fuarının açılışına da katılarak, bu ülkenin geliştirdiği önemli savunma sanayi ürünlerini yerinde inceleme imkanı bulduk. Bunların dışında da ülke ve millet meseleleriyle ilgili kamuoyuna yansıyan veya yansımayan pek çok kabulümüz, toplantımız, görüşmemiz oldu." "Kutlu davaya zarar veririz" Türkiye'nin büyümesi, güçlenmesi her anlamda hedeflere doğru ilerlemesi için gece gündüz çalıştıklarının altını çizen Erdoğan, "Milletimizden aldığımız güçle, teşkilatlarımızın desteğiyle, dostlarımızın hayır duasıyla 'durmak yok yola devam' diyerek mücadeleyi sürdürüyoruz. Sizlerin de kendi illerinizde ve görev alanlarınızda benzer bir mücadelenin içinde olduğunuza inanıyorum. Buradaki her bir arkadaşımın en büyük meselesi, sorumluluğunu üstlendiğimiz kutlu davaya hizmet etmek, şahsiyetimizle, siyasetimizle, duruşumuzla, icraatımızla milletimizin gönlünü kazanmaktır." ifadelerini kullandı.  "Herhangi bir arkadaşımız, kendi özel işi ve ilişkileri dahil, şayet herhangi bir konuyu davasına, hizmetin önüne koyuyorsa, üstlendiği görevin hakkını veremiyor demektir." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İstisnasız her birimiz, 'önce ülkem, önce milletime hizmet, önce partim' diyerek işlerimize dört elle sarılmak mecburiyetindeyiz. Aksi halde sadece milletimize mahcup olmakla kalmaz aynı zamanda hizmetkarı olduğumuz kutlu davaya da zarar veririz." dedi.  Hiç kimsenin böyle bir vebalin altına bilerek ve isteyerek girebileceğine ihtimal vermediğini dile getiren Erdoğan, AK Parti'nin millet tarafından kurulduğunu, bugüne kadar da milletin desteği ve duası sayesinde ayakta kalmış bir parti olduğunu vurguladı.  "Milletimiz bizden atalet değil hizmet bekliyor" Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: "Bizim Rabbimizden başka yönelecek hiçbir mabudumuz, milletimizden başka yaslanacak hiçbir dayanağımız yoktur. Mahallemizde, beldemizde, ilçemizde, ilimizde, ülke genelinde bu anlayışla hizmet eden dava adamlarının emeğini, kibirleri boylarını aşanların kaprislerine feda etmedik, etmeyeceğiz. Hiçbir şehrimizin fitne fücur tacirlerine prim vermeyeceğine inanıyorum. Biz dedikodulara asla kulak asmadan kendi işimize bakacağız. Milletimiz bizden atalet değil hizmet bekliyor. Hakk'ın ve halkın rızasını kazanacak işler yapmaya devam ettiğimiz sürece, Allah'ın izniyle, hiç kimse AK Parti'nin bileğini bükemez."  AK Parti MKYK'nin Yedinci Olağan Büyük Kongre sürecinin 7 Ekim'de başlamasına karar verdiğine işaret eden Erdoğan, bu çerçevede üye listelerini güncellediklerini ölümler ve diğer sebeplerle kayıtları düşenleri belirlediklerini bildirdi.  Üye sayısında yüzde 95'ten fazlası vefatlardan kaynaklanan yaklaşık 290 bin kişilik bir eksilme olduğunu ifade eden Erdoğan, yeni üye kazandırma çalışmasının AK Parti teşkilatları için hiçbir zaman bitmeyecek daimi bir görev olduğunun altını çizdi. "Partimizin 10 milyonun üzerinde üyesi var" İl, ilçe ve belde başkanlarının yeni üye kayıt işlemlerini aksatmadan sürdürmelerinin önemine dikkati çeken Erdoğan, kongre hazırlıkları çerçevesinde delege listelerinin yenilenmesi, beldelerden başlayarak ilçe ve il kongrelerin yapılması, bunlara paralel şekilde kadın ve gençlik kollarının kongrelerini gerçekleştirmelerinin gerektiğini anlattı. Erdoğan, "Şu an itibarıyla partimizin 10 milyonun üzerinde üyesi var. Böyle büyük bir üye kaydına mensup bir başka parti söz konusu değil." bilgisini verdi.  Tüm bu çalışmaların temmuz ayına kadar bitirilmesini hedeflediklerini dile getiren Erdoğan, sonra da büyük kongre tarihini belirleyeceklerini ifade etti.  AK Parti'nin en büyük özelliği sürekli kendini yenileme, tazeleme, büyütme geliştirme kabiliyetine sahip olması olduğunu aktaran Erdoğan, şöyle devam etti: "Her kongremizin her milletvekili ve belediye başkanlığı seçimini, her görevlendirmeyi işte bu özelliğimizin yeni bir tezahürü olarak gerçekleştirdik. 7'nci Olağan Büyük Kongremize de aynı anlayışla gideceğiz. AK Parti ailesini daha da büyütecek, saflarımızı hem genişletecek hem de daha da sıklaştıracağız. Kuruluşundan bugüne partimize hizmet etmiş hiçbir arkadaşımızı bu safın dışında bırakmayacağız, ahde vefayı asla ihmal etmeyeceğiz."  Yeni isimlerle, yeni değerlerle, yeni hizmet erleriyle kadroları tahkim edeceklerini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti: "Oranın en itibarlı en gayretli en azimli en birikimli en dinamik isimlerini partimizin yönetim kademelerine kazandıracağız. Beldede, ilçede, ilde ve genel merkezde... Gerek genel merkezimizin yapacağı çalışmalar, gerek teşkilatlarımızdan gelecek teklifler, gerekse diğer destekleyici faaliyetlerle bu isimleri bulup çıkarmakta kararlıyız. Ana kademe, kadın ve gençlik kolları olarak şehirlerimizde ne kadar güçlü olursak, seçim dönemlerinde o kadar başarılı oluruz."  "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nden geriye dönüş yoktur" Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Milletin safında yer almak varken, artık diyet borçlarından mı, siyaset hırslarından mı, basiretsizliklerinden mi bilmiyoruz, CHP ekibi hep milli irade düşmanlarıyla yol yürümeyi tercih etti, bugün de aynı tavırlarını sürdürüyorlar." dedi. "CHP ve ortakları içine sindirse de sindirmese de artık Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nden geriye dönüş yoktur." ifadelerini kullanan Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile ilgili, "Tüm eksiklikleri belirledik, çözüm yollarını ortaya koyduk. Sonuçları yakında milletimizle paylaşacağız." şeklinde konuştu. "Ürettiğimiz ürünleri şaşkınlıkla takip ediyorlar" Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Terörle mücadelede ihtiyaç duyduğumuz insansız hava araçlarını, güdümlü mühimmatları, gözetleme ve işaretleme sistemlerini bizden esirgeyenler, bugün ürettiğimiz ürünleri şaşkınlıkla takip ediyor." dedi. "Yaptırım tehditleri bizi korkutmaz, geri adım attırmaz" Erdoğan, "Ülkemize yönelik yaptırım tehditleri bizi korkutmaz, geri adım attırmaz, tam tersine sadece yürüdüğümüz yoldaki kararlılığımızı perçinler." ifadelerini kullandı. Doğu Akdeniz konusu Doğu Akdeniz ile ilgili olarak da Erdoğan, "Kimse burada bizim hakkımız olan konulardan bizi mahrum etmeye kalkamaz. Haklarımızın sonuna kadar savunucusu olacağız." dedi. Fırat'ın doğusundaki güvenli bölge  "Eylülün son haftasına kadar Fırat'ın doğusundaki güvenli bölge oluşumunu kendi istediğimiz şekilde fiilen başlatmakta kararlıyız." diyen Erdoğan, "Hedefimiz Suriyeli kardeşlerimizden en az 1 milyonunu 450 kilometrelik sınır hattı boyunca oluşturacağımız güvenli bölgede iskan etmektir." ifadelerini kullandı. Erdoğan, "Kapıları açmak zorunda kalırız. Bu yükü sadece biz mi çekeceğiz? Misafir ettiğimiz sığınmacıların yükünün paylaşımı konusunda AB başta olmak üzere dünyadan olması gereken desteği alamadık. Almak için bunu yapmak zorunda kalabiliriz." şeklinde konuştu. Read the full article
0 notes