Tumgik
#figüran
ay-simay · 4 months
Text
Tumblr media
Figüran heykeller var kül tablası boyunda Yediyüz göbek atar dakikalık oyunda
İşlenen her günaha kurtta ortak, koyun da
Kalmışım ara yerde, tozdayım, dumandayım
Kirli bir mekândayım, iğrenç bir zamandayım...
...
(Abdurrahim Karakoç)
...
Rahmetle anıyorum... 🤲
61 notes · View notes
no-463 · 5 months
Text
Dört romanın yazarı ama kendi hikâyesinin figüranı. Yaptığım en büyük yanlış da buydu, kendime sağır olmak. Yazar olup kendimi figüran yapmak. Bir yaşımdayken ilk adımımı atmış, ikinci adımı atamadan düşmüşüm. Ve ben hâlâ o ikinci adımı atamamış gibiyim. Hayatım hep yanlış kararlar vermekle, bile bile yanlış yapmakla geçti. Ailemin ya da sadece annemin dayatmaları üzerine üniversitede hiç istemediğim bölümü seçerken yanlış yaptığımın gayet farkındaydım. Sırf annem istemiyor diye yazmayı ertelediğimde de bunun bir hata olduğunu biliyordum. Annemin sürekli adıma karar vermesine izin verip ona baş kaldırmak yerine her dediğini yaptığımda da yanlıştım, biliyorum. Ben figürandım, başkaları kader. İnsanlar benim adıma o kadar  çok karar vermişti ki ben kendi başıma karar vermeyi öğrenememiştim.
27 notes · View notes
sahsinamunhasir26 · 7 months
Text
Figüran heykeller var kül tablası boyunda,
Yedi yüz göbek atar dakikalık oyunda,
İşlenen her günaha kurt da ortak, koyun da.
Kalmışım ara yerde, tozdayım, dumandayım,
Kirli bir mekândayım, iğrenç bir zamandayım.
Abdurrahim #Karakoç
46 notes · View notes
kayipruhumveo · 1 month
Text
O,
Sevmediğini hissettiren daha önce benden giden birini yine de hayatımda istemek, hayatıma çağırmak bencillik mi? Sırf beni sevsin diye onun istediği kalıplara uyamıyorum. Evet, denedim ama yapamadım. Kalıplara uymaya çalışmak, kendimi bana ait olmayan başkasına ait bir maskenin arkasına gizlemek gibi hissettiriyor. Bu,beni içten içe tüketiyor ve kendi kimliğimi kaybediyorum. Ölüm düşüncelerimi arttırıyor. Onun istediği kalıplara uymak, beni sürekli olarak bir içsel baskı altında bırakıyor ve bu baskı içimde iğrenç bir rahatsızlık yaratıyor.
"O" benim istediğim kalıplara uyduğunda ise konuşmuyoruz, sadece günaydın ve iyi geceler diyoruz birbirimize. Hayatımda olmuyor, sadece küçük bir figüran gibi, hayatımdaymış gibi davranıyor. Sonuç ne olacak? Bu durum, duygusal olarak bana iyi gelmiyor. Ama o yokken de aynı hisleri yaşıyorum. Kötü hisler sadece onun varlığında değil, yokluğunda da devam ediyor. Kendimi sürekli bir boşluk içinde buluyorum.Ne olacak şimdi?
Kendi hayatımı ve kendimi nasıl anlamlı bir şekilde yaşayıp sonuca bağlayacağım? En önemlisi "O"nu nasıl sonuca bağlayacağım? Ben daha Yazılarımı, resimlerimi, okuduğum kitapları ve izlediğim dizileri bile bir sonuca bağlayamıyorum.
Eski halimizi özlüyorum.
11 notes · View notes
aceleisebendeisicem · 2 months
Text
Beni sadece beni sevenler ilgilendirir gerisi figüran
10 notes · View notes
elfidaa3955 · 9 months
Text
Bazen kendi hayatımı yaşarken yoruluyorum ve sadece seyirci koltuğuna geçip oturmak istiyorum Biraz otursam, soluklansam ne olurdu sanki? Ben bu hikayenin baş rolü olmaktan yoruldum, figüran olmak istiyorum artık. Bu hayatın fragmanı bana izletilseydi bu filme bilet almazdım ama yine bir şeyleri ben seçemiyor ben karar veremiyorum. Yine de kendimin bile olmayan kararların altında eziliyorum..
22 notes · View notes
pohotocolors · 4 months
Text
"Kim bilir.. Masalınızın kahramanı, başka bir hikayede figüran olmaya gitmiştir belki de."
- Nazım Hikmet -
Tumblr media
11 notes · View notes
gecenin-karanligi-21 · 5 months
Text
Bir hikaye yazdım
Sen ve o ana karakter
Ben ise figüran oldum
18 notes · View notes
voidlaress · 1 year
Text
Herkese karşı bir rolüm var, lakin ben sana karşı bir figüran bile değilim.
37 notes · View notes
gecedenkirginokiz · 7 months
Text
Bana ait olan yaşamın, benim için biçilen bu hayatın başrolü olabilmek için elimden geleni yapacağım. Beni figüran olmaya zorlayanların da ağzına sıçacağım. Arsız ot sürüsü sakinlerine ithafen.
10 notes · View notes
lgeceninincisi · 7 months
Text
Tuhaf. Tek kelime: Tuhaf. Her şey fazla tuhaf gidiyor. Bir insan neden eline geçen tek şansı itekler? Burda benim rolüm ne? Figüran. Sevdiği insanların teker teker hayattan kaçışını izleyen bir figüran.
27.02.2024
20:17
7 notes · View notes
Text
Kendimi bir filmin başrolü düşünürken yazarın beni figüran olarak dünyaya bıraktığını bilmiyordum
7 notes · View notes
avdotya-romanovna · 1 month
Text
Bende figüran sendromu var.Kendi hayatımda bile ana karakter gibi hissetmiyorum.Ve bu hisler için fazla yaşlıyım.
4 notes · View notes
aynodndr · 1 month
Text
Tumblr media
İSTANBUL'LU OLMAK...
Şimdi bazı genç dostlar gücenecek belki ama, İstanbul'u iyi tanıyan ağabeylerine, babalarına, dedelerine sorduklarında bunların gerçekten önemli olduğunu öğreneceklerdir.
Bir defa, Yani- Taki- Aleko- Yasef- Dikran- Anastas- vs gibi ekaliyet dediğimiz İstanbul dan arkadaşları olmamış, onlarla Kahvede, maçta tavernalarda, okullarda, beraberce ağlayıp gülmemiş dostlarımız
İSTANBUL'LU sayılmaz.
Küçüksu'da kurulan mısır kazanlarından Alibeyköy'ün sütlü kaynamış mısırlarından yemek nasip olmamış,
Çengelköy salatalığını bostanından koparıp tatmamış,
Gülhane Parkı'nda Karagöz Hacivat Oyunu seyredememiş,
Çiçek Pasajı'nın entel Cavit'i ile sohbet edememiş,
Tepebaşı çocuk tiyatrosunun zevkine varamamış,
Sulukule'de Raks evlerine gitmemiş,
Karatrenlerin içinde kovalamaca oynamamış,
Moda'daki Koço'yu bilememiş ve nefis mezelerinden tatmamış dostlarımız İstanbullu'yum diyemez.,
Kapalı Çarşı'nın tüm kapılarından girip çıkmamış,Tahtakale , Sirkeci ve Beyazıt arasında bulunan o gizemli eski iş han' larının en az 10 tanesinin adını ezbere bilemeyen ve o han'larda özellikle hangi esnafın bulunduğunu öğrenmemiş,
Taksim Eftalafos Kahvesi'nde nargile içmemiş veya içenleri seyretmemiş dostlarımız,
Yeşilçam Sokağının eski halini, oraya yakın aportta iş bekleyen Figüran Kahvelerini ve oralardaki sohbetlere şahit olmamışlar,
Tepebaşındaki Müzisyenler Kahvesini ve organizatör Sarı Orhan'ı bilmeyenler,
Sarıyer sahilinde balık, Pendik Hilmi Gazinosu'nda plaki yememiş olanlar,
Süreyya Plajı'nda denize girememiş, Adalar'ın tümünü gezememiş,
Gaskonyalı Tomayı ve Bostancı'da Saksonyalı Vedat'ı tanımamışsan,
Rahmetli sanat güneşimiz Zeki Müren'i Gar gazinosuna izleyememişsen,
Beyoğlundaki Atlantik'de, sosili ve amerikan salatalı sandviç yememişsen,
İmam Sokak'taki meşhur Çağlayan Saz'a gitmemişsen, yine Beyoğlu Rebul Eczanesinden limon kolonyası almamışsan, Bakara'dan İskarpin alıp Gömlekçi Daniş'de ısmarlama gömlek diktirmemişsen, Galatasaray'daki Zara'dan giyim aksesuarı almamış veya o nefis vitrinleri seyredememişsen, Kurbağalı Dere'nin o meşhur kokusunu da duymamışsan, İstanbul'lu sayılmazsın.
Adamo'yu, Peppino di Capriyi ve Luis Alberto Del Parana orkestrası Los Paraguayos'u Kervansaray'da , Roberto Lorano'yu Taksim Belediye Gazinosu'nda dinlemek şansına sahip olamamışlar,Çiroz'u 2 kuruşa Balık Pazarı'ndan alıp yiyememiş veeeeeeee.. Haliç de torik balığı yakalıyıp Lakerda yapmamış olanlar, Beyoğlundaki İnci Pastahanesinde profiterol, Saray Muhallebicisi'nde tavuk göğsü tatmamış ,Taksim İşkembecisi'ni ve de Balat'taki meşhur işkembecileri bilmeyen dostlarımız sadece istanbul'da yaşayanlar diye tanımlanırlar..
Lefter'i,Turgay'ı,Baba Receb'i ..Can'ı ve Metin Oktay'ı Mithatpaşa Stadında seyretmemiş olanlar,para az olunca Duhuliye'den,hiç olmayınca Gazhane sırtlarından maç seyretmiş olmayanlar, Mithatpaşa Stadı'nda kurulan güreş minderlerinde 8 siklette dünya şampiyonu olan serbest güreş milli takımımız aslanlarını Yaşar Doğu.. Hamit Kaplan.. Müzahir Sille, Celal Atik, vs'yi göremeyenler, Harlem Globtroters basketbol takımının gösterisini ve Buz Revüsü'nü Spor ve Sergi Sarayı'nda seyretmemiş olanlar, Tramvay'a asılarak seyehat etmeyen, Beyoğlu'nun o gizemli apartmanlarının içini merak saikası olarak da olsa gezmemiş olanlar, Beyoğluspor Kulübü'nün Rum'lara ait bir lig takımı olduğunu bilmeyenler,
Ramazanlarda oruç tutanın, tutmayanın nasıl kardeşce yaşadığını tatmamış olanlar,
Beyoğlu Ağa Cami'de her hafta Mevlüt okunduğunu ve Mevlüt şekeri almak için rum, ermeni, musevi sınıf arkadaşlarının nasıl da muzipçe oyunlar yaptığını görmeyenler ve bu anlattıklarıma daha binlerce ilave olacak İstanbul'un özelliklerini bilmeyenler
İSTANBUL'LUYUM diyemezler...
Yani kısaca..
Heybeli'de mehtaba çıkmamışsan Kalamış'dan bir tatlı huzur almayı denememişsen, Boğaziçi'nde ki şen gönüllere uzanamamışsan veeee ...
Aşk yuvası Çamlıca'da sevgilinle birlikte bir izbırakmamışsan.
İSTANBUL'LUYUM diyemezsin ..
Sadece İstanbul'da yaşıyorum diyebilirsin….
Alıntı.
3 notes · View notes
tanrininkokteyli · 10 months
Text
Karakter, hayatın en karmaşık oyunudur; kimi zaman kahraman, kimi zaman figüran, ama her zaman kendi senaryosunu yazan başrol oyuncusudur.
10 notes · View notes
otadam · 2 months
Text
Siktir et dedim kendime, neden bu kadar geç kaldım yaşamaya?
Hayatın suratına bir yumruk gibi çarpması gerekiyormuş demek ki, anlamak için. Zaman denen o kahpe, durmadan akıp giderken ben ne yapıyordum? Geç kaldım her şeye, dostum. Geç kaldım yaşamanın tadını almaya, geç kaldım mutluluğu keşfetmeye.
Hayat, ne kadar pislik dolu bir oyunmuş meğer. Önüne gelene tekme tokat girerken, biz de figüran olarak kalmışız sahnede.
Herkes kendi derdinde, herkes kendi bencilliğinde boğulmuşken, ben geç fark ettim yaşamın acımasız gerçekliğini. Kaçırdığım fırsatlar, unuttuğum hayaller, yitirdiğim zaman... Hepsi birikti içimde, birer zehir gibi.
Geç alıştım ben yaşamaya.
İçimdeki öfke, nefret, tiksinti; hepsi birikti yıllar boyu. Zamanın kahpe oyunlarına yenildim belki ama hala ayaktayım, lanet olsun. Her nefes, her an bir isyan artık benim için. Yaşamak dediğin şey, koca bir kaos. Ama işte, tam da bu kaosun içinde buldum kendimi. Hayatın suratına tükürerek, her şeye meydan okuyarak.
Geç kalmışlık hissi, insanın içini kemiren bir kurt gibi. Ama belki de bu geç kalmışlık, beni ben yaptı. Geç öğrendim sevmeyi, geç öğrendim nefret etmeyi. Geç öğrendim yaşamayı ama öğrendim işte. Zaman, tüm kahpeliğiyle akıp giderken ben savaşmaya devam ediyorum.
Her anı, her dakikayı, her lanet saniyeyi dibine kadar yaşamaya çalışıyorum yeter ki insanlar dokunmasın bana.
Hayat, pisliğin içinde bir güzellik belki de.
Geç kalmış olsak da, hala bir şeyleri değiştirebiliriz. Geç alıştım ben yaşamaya ama şimdi her anın tadını çıkarıyorum.
Her gün, her gece, her nefes bir meydan okuma. Geç olsa da, yaşamayı öğreniyorum.
Hayatın suratına küfrederken, yaşamın o acımasız güzelliğini keşfediyorum.
Siktir et zamanı, yaşa işte.
Geç kalmış olsan bile, yaşamayı bırakma.
Çünkü bu lanet olası dünya, seni pes ettirmek için var.
Ama sen, yaşamayı öğrenmek için.
Geç alıştım ben yaşamaya.
Ama şimdi, her anı yaşıyorum.
Çünkü hala nefes alıyorsam, hala savaşacak bir şeyler var demektir..
6 notes · View notes