Tumgik
#gece yolculuğu
bihunimeksik · 1 year
Text
Oğuz’u da aldığıma göre gidelim asıl istikametimize.
9 notes · View notes
fakirvav · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
her şey sahte geliyordu; kendi içine bakmaktan gayrı
terk edilmiş ruhların arasında evindeymişçesine dolandı bütün gün, akşam önce üstüne çöktü sonra göğe ve ardından bütün rüyaların içine, kamerasını kaldırıp bu sefer kendisine doğrulttu şimdi ateş edebilirim diye düşünmesi dudağının kenarına tatlı bir kıvrım eklemişti, son tuşlara basarken daktilonun boğazı düğüm düğüm oldu, ait olduğu manzaraya kaldırdı tüm sayfalarını ve tereddüt etmeden fırlattı
yaşamına ait olan kırık rüyalarını
Ali, Küçük Prens olduğunu hiç fark etmiş miydi acaba?
hayatın kıyısında yaşarken ne çok şey olmuştu ondan ayrı
5 notes · View notes
dareyynn · 1 year
Text
Yine upuzun bir yolculuktayım.. Sabah ezanı çalınıyor kulağıma,başka şiir yok, başka şiire ihtiyaçta yok. Dilimde söylenmiş noktası vurulmuş birkaç cümlem yanımda birkaç kitaptan fazlası yok. Bir çok eksilmeyle gidiyorum,bir çok eksilme ile de döneceğim büyük ihtimal.Döndüğümde de geldiğim yerde yine eksilenler olacak bunu da biliyorum. Bir yerden gittim,veda ettim ondan sonrada ardı arkası kesilmedi vedaların.Kimi bir tık ileride tuttuysam araya veda girdi Kaç kişiye veda ettim.kalbime kaç defa veda kılıfı giydirdim bilmiyorum ama ilk defa kalbimde sakladığım küçük kız çocuğu sarıldı birine ben ağlamaktan çekindim o çekinmedi ağladı veda ettiği bir zamanlar komşuluk ettiği kalbine …. Öyle vedalarda da vefa saklı ..
47 notes · View notes
yorgunherakles · 6 months
Text
bir karanfil, usul usul yağan yaz yağmurları, bir şarkının sözleri yüreğini ağrıtır.
selçuk baran - haziran
8 notes · View notes
aledaelly · 9 months
Text
Tumblr media
Bu sözler bir gece yarısı benim kulağıma fısıldandı
1 note · View note
benimlekal · 12 days
Text
Uzun bir gece yolculuğu ve içinden geçtiğim şehirlerin ışıklarına bakarak, farklı hayaller kurmaya ihtiyacım var.
54 notes · View notes
hermes-0 · 2 months
Text
7. BÖLÜM
GÜNEŞ YENİDEN DOĞUYOR
Sabah olduğunda, güneşin ilk ışıkları odaya doldu. T, gözlerini açtığında S’nin gülümseyen yüzüyle karşılaştı. “Günaydın,” dedi S, yumuşak bir sesle. T, gülümseyerek karşılık verdi. “Günaydın, aşkım.” İkisinin üzerinde de tatlı bir yorgunluk vardı Yatakta biraz daha vakit geçirdiler, birbirlerine sarılarak yeni bir güne başlamanın mutluluğunu hissettiler. T, S’nin saçlarını nazikçe okşarken, “Bu sabah her şey çok güzel,” dedi. S, “Evet, seninle her sabah güzel,” diye yanıtladı. Birden akıllarına dün gece okumayı bıraktıkları gizemli günlük geldi. T, “Günlüğü okumaya devam edelim mi?” diye sordu. S, heyecanla başını salladı. “Evet, belki de bu sabah sırrı çözebiliriz.”Günlüğü eline alan T, kaldıkları yerden okumaya başladı. Günlükte, eski bir kulübede yaşayan bir çiftin hikayesi anlatılıyordu. Ancak, çiftin isimleri T ve S’nin isimleriyle aynıydı. Bu durum, ikisini de daha da şaşırttı.“Bu çift biz miyiz?” diye sordu S, şaşkınlıkla. “Ama bu nasıl mümkün olabilir?”T, günlüğün sayfalarını hızla çevirdi. Her sayfada, çiftin yaşadığı anılar ve maceralar anlatılıyordu. Ancak, bazı sayfalarda yazılar silinmiş ve okunamaz hale gelmişti. Bu durum, günlüğün sırrını çözmeyi daha da zorlaştırıyordu.“Bu günlüğü çözmemiz gerekiyor,” dedi T, kararlılıkla. “Belki de bu fotoğrafların ve günlüğün sırrını çözerek, geçmişimizle ilgili önemli bir gerçeği öğrenebiliriz.”S, T’ye bakarak gülümsedi. “Evet, birlikte bu sırrı çözeceğiz,” dedi. Günlüğü okumaya devam eden S, “Geçmiş, şimdi ve gelecek arasında sıkışıp kalmış bir ruhun sancıları” yazısını gördü. Bu cümle, S’nin iç dünyasında derin bir yankı uyandırdı. Tam o anda, S derin bir nefes aldı ve T’ye döndü. “Bu günlükte yazılanlar, sanki benim iç dünyamı anlatıyor,” dedi. “Geçmişin yükü ve geleceğin korkuları arasında sıkışıp kalmış gibiyim. Varoluş ve yok oluş arasında bir yerdeyim.”
T, S’nin elini tuttu ve gözlerinin içine baktı. “Ben de aynı şeyleri hissediyorum,” dedi. “Geçmişteki hatalarım ve gelecekteki belirsizlikler beni de sıkıştırıyor. Ama belki de bu günlük, bize bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Belki de önemli olan, şu anı nasıl yaşadığımız.”
S, T’nin sözleriyle biraz rahatladı. “Evet, belki de haklısın,” dedi. “Geçmişin gölgeleri ve geleceğin belirsizlikleri arasında kaybolmak yerine, şu anın değerini anlamalıyız.” T, S’nin elini daha sıkı tutarak, “Birlikte bu anı yaşayalım,” dedi. “Geçmişin yükünü ve geleceğin korkularını bir kenara bırakalım.”
O an, ikisi de varoluşsal sancılarının aslında insan olmanın bir parçası olduğunu fark ettiler. Geçmişin gölgeleri ve geleceğin belirsizlikleri arasında, şu anın değerini anlamaya başladılar. Günlük, onların hayatlarına yeni bir perspektif kazandırmıştı. T ve S, birbirlerine sarılarak, bu anın huzurunu ve anlamını derinlemesine hissettiler.
Günlükte yazanlar, onların iç dünyalarını yansıtan bir ayna gibiydi. Her bir cümle, onların duygusal yolculuklarını ve içsel çatışmalarını anlatıyordu. T, “Bu günlük, bizim için bir rehber olabilir,” dedi. “Geçmişin hatalarından ders alarak ve geleceğin belirsizliklerine rağmen, şu anı en iyi şekilde yaşayabiliriz.”
S, T’nin sözlerine katılarak, “Evet, bu günlük bize bir şeyler öğretmeye çalışıyor,” dedi. “Belki de önemli olan, geçmişin ve geleceğin ötesinde, şu anın değerini anlamak.” T, S’ye bakarak, “Birlikte bu yolculuğu sürdüreceğiz,” dedi. “Ne olursa olsun, birbirimize destek olacağız.”
O an, ikisi de varoluşsal sancılarının aslında birer fırsat olduğunu fark ettiler. Geçmişin gölgeleri ve geleceğin belirsizlikleri arasında, şu anın değerini anlamaya başladılar. Günlük, onların hayatlarına yeni bir perspektif kazandırmıştı. T ve S, birbirlerine sarılarak, bu anın huzurunu ve anlamını derinlemesine hissettiler.
25 notes · View notes
japonyamesken · 3 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
--
Spontane piknikler, kampüsün güzelliği, şu kanalın kenarında bayram kahvaltısı yapma planı, bir aylık 20-25 derece arasında gösteren hava durumuna bakıp "ben bu ülkenin havasından razıyım ya" dedikten sonra bir anda bastıran yağmurda ıslanmak, vaktin nasıl geçtiğini anlamayacak mertebeye ulaşmış arkadaşlıklar, şehrin hiç görmediğimiz yerlerine bisiklet yolculuğu.
Ve şimdi eve büyük bir heyecanla geldim. @icimdengelenlersesler 'in yazısında gördüğüm Dark Matter dizisini izlemek için. Severence'ı seven birisinin dizi zevkine güvenmek çok mantıklıymış, uzun zamandır bu kadar hızlı içine girebildiğim bi dizi olmamıştı. Dün gece 2 bölüm izledim, şimdi devam edeceğim 📺
"Alternatif evrenlerde o teklife, o kişiye, o yola evet deseydim şimdi nerede olurdum?" sorusu ilginizi çekiyorsa ve cuma akşamı dizisi arıyorsanız tavsiyedir. Yağmurlu ve ılık bir Brabant akşamından sevgiler 💫
31 notes · View notes
matmazelnoraliya · 1 year
Text
"Bir gün olmayacağız, hepsi bu."
Bir anıyı bir şehre bağlayan  Hat üzerinde  Kendine kıvrılmış, kendine kurumuş  Yapraklar iyileşmez.  Ömür boş yere çıkılan bir yolculuğu anlatır  Yanlış bir yere uğramaktır sonbahar  Hışırdayan rüzgârdır  Yaprak hışırdamaz
Uzun bir yol gibidir gözleri insanın  Gelip geçen bir şey iyileşmez  Bu gece bu hat üzerinde  İyileşen zamandır,  İnsan iyileşmez.
Hadi ömrüm, geriye doğru tara kendini  İlerde bir şey yok, gördün  Yüzünü rüzgâra dön yeniden  İyileşen sen değilsin, zaman.
Zayıf belleğim, sakar algılarla  Bir ömrü hatırlamak zordur kuşkusuz  Ömrüm, hey ömrüm  Seni hatırlamak için yolumu uzattım  Daha fazla zaman verdim kendime  Bu gece, bu orta yaş ovasında  Bu hat üzerinde  Bana bir tek söz söyle.
Birhan Keskin, Kim Bağışlayacak Beni
61 notes · View notes
laviniapricity · 1 year
Text
Gece yolculuğu>>>>
64 notes · View notes
dareyynn · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Zamanla heyecanın kayboluyor, hevesin, azmin azalıyor. Umutların koşullu artık ve hayallerin bile daha mütevazı oluyor. Cevaplarınla birlikte soruların da tükeniyor sonra. Meğer azalarak ilerliyormuş insan; olgunluk adındaki mefhumun aslı azalmakmış, anlıyor.. #ne zamandım içim yolculuklar çekiyordu #
27 notes · View notes
yorgunherakles · 1 year
Text
ertesi gün için neyi kurtarabilirdi ki? önünde uzanan yüzlerce gün, birkaç yıl, bir gelecek için neyi ...?
selçuk baran - bir solgun adam
7 notes · View notes
onderdenizcavuslar · 1 year
Text
Tumblr media
Yaşamdan haz aldığın anlar vardır. Güzel bir yaz akşamı sesiyle büyüleyen sevdiğin şarkıcının konseri veya kalabalık bir mekanda sahne performansına en önde tanık olduktan sonra duyduğun heyecan. Soğuk ve yağmurlu kış geceleri battaniyeye sarılıp loş ışıkta sevdiğin yazarın kitabını okuyorken ah işte tam da beni anlatmış dediğin o an satırları çizmek için duyduğun telaş. Serin sonbahar vakitlerinde beklediğin diziyi izlemek için akşamı zor ettiğin o sıkıcı mesai gününün gecesinde uykun gelse de merakından bir bölüm daha izlemeye kendini ikna etmen. Uzun yolculuklara çıktığın o ılık yaz geceleri zifiri karanlıkta saatlerce araba sürsen de, gitgide şehir ışıkları küçük noktalara dönüşse de ve sık sık kahve molaları vererek yolu uzatsan da sonunda kavuşacağın o nefis deniz manzaralı yere kavuşma ümidi. Tüm bu heyecanların hepsi sigara içerken, balkondan bakarken, benim sana ulaşmam için yaşamam gereken dünya sancılarıymış meğer. Seni her düşündüğümde aklına gelen ilk kelime sevdiğim oluyorsa, diğerlerinin pek ehemmiyeti yoktu. Dişime takılmış ve anlamını kaybetmiş bir kelime gibi hafızam durmadan seni yoklayıp duruyordu çoğu zaman. Yaşça büyük biri demişti, zamanın birinde; "Unutma evlat, doğru trene binersen bir gün o çok istediğin denize kenarı olan uzaklara gideceksin." Uzun zaman, doğru trenin hangisi olduğunu bilmediğim peronlarda kayboldum. Ah be beybaba, doğru tren nerede? Şehrin sıkıştırılmış insanlar yığını hayatlarında, otobüslerden, vapurlara, metrolardan, dur kalk yapan otomobillerine her çözümü denedim. "Beni istediğim yere ulaştırın."
Haykırmakla susmak arasında bir yerdeydim çoğu zaman. Zihnimin puslu belirsizliklerine berrak bir gelecek hayali gerekirken, ben hep geçmişe takılı kalıp duruyordum. Ben sanırım hep düne ait bir yerde kaldım. Hikayenin bütününü yaşama ihtimalini merak ediyordum; mutlu bir yaz akşamında karşılaşacağımıza, sarılacağımıza fonda denizin dalga sesleri kıyıya vuruyordu, yakında bir meyhaneden eski bir plaktan cızırtılı bir şarkı çalıyordu. Çokça kafamda kurdum bu sahneyi. Hep güzel kafamdan...
Bir yerlerde sen vardın. Olmadığın her yere dayanabilmemin tek mümkünü buydu. Çocukluğumda üstümü şefkatle örten annem artık çok uzakta bir düştü. Benim için dünyanın en iyi adamı olan babam hiç gidilemeyecek olan ülkemdi.
Bir tek kedim var benim gözlerimin içine bakan...
Sana gelmenin cesaretini şarkılarda buluyor, filmlerde inanıyor, kitapların sayfalarında rastlıyor gibiydim. Eski bir hatırayı canlandırmanın yollarını arıyordum ama sen, gözlerimi kapattığım an yanımda olmamayı başarıyordun, bir hayalden ötesi misali.
Sokaklarında kaybolabildiğin bir şehir, güvenle bakabildiğin insan, uzaklardan gelen eski bir dost, uzun ve sakin bir tren yolculuğu. Tek istek!
Ne kurduğum kelimelerin içine ne de anılara sığabiliyordum. Edip Cansever'in "ben her şeyin bir bir yok olmasına o kadar çok alıştım ki." dizeleri aklımdaydı. Oysa sana uzunca çocukluğumdan bahsetmek istiyordum. Aklımda uzun uzun canlanan bir anıdan. Korktuğumda masa altına saklanan o çocuğun büyülü dünyasından, kulağına hiç fısıldanmayan masallardan.
Ben seninle denize bakıp bu gece yarasında uzun uzun sessiz kalmak istiyordum çünkü. Sonra yine bir kitabın satır aralarında rastladım sana: "Sadece seni görmek istiyordum güneş batarken, bu kadar basit. güneş batarken seni görmek istiyorum, başkaca bir şey yok."
38 notes · View notes
hermes-0 · 1 month
Text
18. BÖLÜM
SEVGİ
Gece yarısı geldiğinde, Merlin büyülü sözlerle Ehriman şehrine açılan bir kapı oluşturur. Kapı, parıldayan bir ışıkla çevrilidir ve içinden hafif bir rüzgar eser. Merlin, T’ye dönerek ciddi bir ifadeyle konuşur:
“Bu kapıdan geçtiğinde, karanlıklar şehrine girmiş olacaksın. Orada neyle karşılaşacağını tam olarak bilmiyoruz, bu yüzden çok dikkatli olmalısın. Her adımını düşünerek at ve gözlerini dört aç.”
T, Merlin’in sözlerini dikkatle dinler ve kararlılıkla başını sallar. “Sen merak etme Merlin,” der T, gözlerinde kararlılığın parıltısıyla. “S’yi almadan geri dönmeyeceğim.”
T, Ehriman şehrine girdiğinde, karanlık ve sisli bir koridorda ilerler. Bu koridor, T’nin sevgi ve bağlılığını test etmek için büyülerle doludur. T, ilerledikçe, aniden karşısına annesinin görüntüsü çıkar. Annesi, T’ye sıcak ve sevgi dolu bir sesle seslenir:
“T, oğlum geri dön. Bu tehlikeli yolculuğa devam etme. Seni çok özledim ve endişeleniyorum. Lütfen eve dön ve güvende ol.”
T, annesinin sesini duyduğunda, içi sevgi ve özlemle dolar. Ancak, annesinin illüzyon olduğunu fark etmek zorundadır. T, annesine olan sevgisiyle mücadele ederken, gerçek sevginin ne olduğunu anlamaya çalışır. Annesinin görüntüsü, T’nin zihninde beliren anılarla daha da güçlenir. Annesi, T’ye çocukluğundan kalma anıları hatırlatır ve onu geri dönmeye ikna etmeye çalışır.
T, derin bir nefes alır ve annesinin gözlerine bakarak konuşur: “Anne, seni çok seviyorum ve seni özlüyorum. Ama bu yolculuğu tamamlamak zorundayım. S’yi kurtarmadan geri dönmeyeceğim. Gerçek sevgi, fedakarlık ve cesaret gerektirir.”
Bu sözlerle, T annesinin illüzyonunu aşar ve yoluna devam eder. Annesinin görüntüsü yavaşça kaybolurken, T’nin içindeki sevgi ve kararlılık daha da güçlenir. T, gerçek sevginin sadece bir duygu olmadığını, aynı zamanda fedakarlık, sabır ve bağlılık gerektirdiğini öğrenir.
25 notes · View notes
yaralanma · 3 months
Text
gece yolculuğu bi germeye başladı umarjm saçma sapan kişiler olmaz otobüste
7 notes · View notes
ertan2618 · 10 months
Text
Tumblr media
1964 yılında bisikletiyle Hacca gitmek istiyor fakat gideceğini kimseye ilan etmiyor.
Cebinde sadece 66 lirası var. Yollarda paraya çok ihtiyacı olmuyor. Vaaz verdiği yerlerde önüne sofralar kuruluyor.
Cilvegözü Sınır Kapısı'na varıyor. 1952 yılına ait pasaportunu gösteriyor. Fakat 5.000 lira döviz alması gerektiği söyleniyor, parası olmadığından geçemiyor.
Yolundan vazgeçmiyor. Tel örgülerden bisikletini atıyor. Ardından kendisi de atlıyor. Bu kez bisikletini kucağına alıyor. Mayın tarlasından geçip Suriye asfaltına çıkıyor. Bisikletine binerek hızla ilerliyor. Amman’a varıp mola verdiği sırada tanıdıkları ile karşılaşıyor.
'Buradan öteye zorlanırsın, bizimle gel' diyorlar. Başta kabul etmiyor ama zorla ikna ediyorlar. Bisikletini Amman’da birisine emanet edip tanıdıklarıyla yola devam ediyor. Otobüsle Mekke’ye varıp Hac vazifesini tamamlıyor.
Dönüş yolunda (bir aksilik yüzünden) otobüsü kaçırıyor.
Arabadan arabaya aktarma yaparak Amman’a varıyor ve bisikletine kavuşuyor.
(Ürdün ve Suriye'yi geçtikten sonra) 'Nasılsa memleketime gidiyorum' diyerek bisikletiyle Türk hududuna geliyor. İşte orada, 5.000 liralık döviz almadığı ve kaçak geçtiği için tutuklanıyor.
(Savcılığa çıkarılan) Mehmet Neşet amca, 'Bu suçsa ben Beytullah’ı görmeye gittim. Gavur olmaya gitmedim ya, ne yaparsanız yapın' diyor, cezasına razı oluyor.
Mehmet Neşet Öz’ün bisiklet yolculuğu savcının çok dikkatini çekmiş. Savcının talebiyle bisikletli fotoğrafı çekiliyor.
Ve o fotoğrafı Hürriyet Gazetesi basıp haber yapıyor. Ailesi olayı gazeteden görüp öğreniyor, yanına gidiyorlar fakat alıp gelmek mümkün olmuyor.
Mehmet Neşet amca 27 gün cezaevinde yattıktan sonra beraat ediyor. Yol arkadaşı bisikletiyle otobüs bindirilip evine gönderiliyor.
Uzak akrabaları ve köylüleri Hacı Mehmet Neşet Öz için hep 'Yollarda ölecek, ölüm haberi gelecek' dermiş. Fakat vefatı söyledikleri gibi olmamış.
Vefatından bir gece önce köyündeki dört kahveye de girerek herkese çaylar ısmarlamış, 'Yarın benim bayramım var' demiş.
Ertesi gün, 19 Şubat 1976'da sabah saatlerinde yatağında huzur içinde vefat etmiş. Nur içinde yatsın. Allah rahmet eylesin."
21 notes · View notes