Tumgik
#hamilelikte bakım
burdabidursun · 10 months
Text
Hamilelikte Saç ve Tırnak Sağlığınızı Koruyacak Öneriler
Tumblr media
Hamilelik dönemi, vücutta bir dizi fizyolojik değişikliğe neden olan özel bir süreçtir. Bu dönemde, saç ve tırnak sağlığınız da değişebilir. Ancak, doğru bakım ve beslenme ile bu değişiklikleri en aza indirebilir ve sağlıklı bir gebelik süreci geçirebilirsiniz. İşte hamilelikte saç ve tırnak sağlığınızı koruyacak bazı öneriler:
1. Dengeli Beslenme: Saç ve tırnak sağlığınız genellikle vücudunuzun içsel durumuyla bağlantılıdır. Hamilelik sürecinde, dengeli bir beslenme alışkanlığı benimsemek önemlidir. Vitamin ve mineral bakımından zengin bir diyet, saç ve tırnakların güçlenmesine katkı sağlayabilir. Özellikle biotin, omega-3 yağ asitleri, demir ve çinko gibi besinleri içeren gıdalara odaklanmak faydalı olabilir.
2. Saç Bakım Ürünleri Seçimi: Hamilelik döneminde, kimyasal içerikli saç bakım ürünlerinden kaçınılması önerilir. Mümkünse, doğal ve hafif içerikli ürünleri tercih edin. Saç derinizi tahriş etmeyen ve zararlı kimyasallardan arınmış şampuanlar kullanmak, saç sağlığınızı korumak adına önemlidir.
3. Sıkça Saç Kesimi: Hamilelik sırasında saç dökülmesi veya saç yapısındaki değişikliklerle başa çıkmak için saçlarınızı düzenli olarak kestirmek iyi bir strateji olabilir. Düzenli kesimler, saç uçlarındaki kırıkları önleyerek saçların daha sağlıklı uzamasına yardımcı olabilir.
4. Doğal Yağlarla Bakım: Argan yağı, hindistancevizi yağı veya badem yağı gibi doğal yağlar, saç ve tırnak bakımında kullanışlı olabilir. Bu yağları düzenli olarak uygulamak, nemlendirme sağlayarak saç ve tırnakların kurumasını önleyebilir.
5. Su İçme Alışkanlığı: Yeterli su içmek, genel vücut sağlığınızı desteklemenin yanı sıra saç ve tırnak sağlığınıza da olumlu etki eder. Günde en az 8 su bardağı su içmeye özen göstermek, vücudunuzun nem dengesini korumanıza yardımcı olabilir.
6. Stresten Kaçınma: Stres, saç dökülmesine ve tırnakların zayıflamasına neden olabilir. Hamilelik süreci zaten fiziksel ve duygusal olarak birçok değişiklikle dolu olduğundan, stresten kaçınmaya çalışmak önemlidir. Rahatlatıcı aktiviteler ve hamilelik uyumlu egzersizler, stresle başa çıkmanıza yardımcı olabilir.
Hamilelikte saç ve tırnak sağlığınızı korumak için bu önerilere dikkat etmek, sizin ve bebeğinizin sağlıklı bir gebelik süreci geçirmenize katkı sağlayabilir. Ancak, herhangi bir ciddi sorun yaşarsanız, bir sağlık profesyoneli ile görüşmek her zaman en iyisidir.
0 notes
k9egitimokulu · 11 months
Text
Hamile Köpek Bakımı
Hamile Köpeklerde Beslenme Tüm canlılarda olduğu gibi köpeklerde de hamilelik dönemi özel bakım gerektiren istisna bir devredir. Bu dönemde hamile köpeğin besinlerdeki normal ”yaşam payı” ihtiyacı daha yüksektir. Hamilelikte görülebilecek değişimler Vücuttaki yağ miktarında artışAktivitelerde azalmaVücut ağırlığında artış Gebeliğin ilk haftalarında normal oranda verilen yiyecek miktarını,…
View On WordPress
0 notes
sagliksihhat · 1 year
Text
Hamilelikte Saç Boyamak Zararlı mı-Gebelikte Saç Boyamanın Zararları Var mı?
Hamilelik döneminde anne adaylarının dikkat etmesi gereken bir takım kurallar vardır. Bunlar genellikle anne karnındaki bebeğin olumsuz etkilenmesi riskini en aza indirmek amacıyla konulmuş bir takım kurallardır. Ağız veya cilt yoluyla bebeğe zarar verebilecek zehirli etkileri olan yabancı maddelerin kullanımından ve cilde, saça sürülmesinden imtina edilmesi de bu kurallar arasındadır. Saçları boyatmak ise günümüzde bir çok kadın tarafından adeta alışkanlık haline getirilmiş bir saç bakım ve güzelleşme yöntemidir. Peki saç boyasında anne karnındaki bebeği olumsuz etkileyecek toksinler, yabancı maddeler bulunuyor mu?
Tumblr media
Saç boyalarında bir takım kimyevi maddelerin kullanldığı bilinen bir gerçektir. Bu zehirli etkileri olabilen kimyasalların saça sürülmesi durumunda saç yoluyla kan veya lenf dolaşımına katılabilme riski teorik te olsa bulunmaktadır. Ancak bu konuda bilimsel araştırmaların yanı sıra pratik sonuçlarını ortaya koyabilecek nitelikte deneylerin yapılmadığı da bir gerçektir. Bilimsel olarak üzerinde çalışılmamış bir konu olan hamilelikt saç boyamanın olası zararları ve yan etkileri, kadın doğum uzmanları arasında görüş ayrılığına neden olmuştur. Bir kısım doktorlar hamilelikte saç boyamak zararlıdır iddiasını ortaya koyarken, diğer bir kısım kadın doğum uzmanları ise hamilelikte saç boyamanın zararlarından bahsedebilmek için bilimsel kanıtların yetersiz olduğunu ve bu nedenle gebelikt saç boyası kullanmak zararlıdır diyebilmenin mümkün olmadığını iddia ediyorlar. Tabi hamilelik döneminde saçları boyatmak sadece içerebilceği toksik madde riskinden dolayı zararlı olarak kabul edilmemekte, aynı zamanda boya mürekkebinde bir takım alerjik maddelerin yer alma riskinden dolayı annelerin bağışıklık sisteminin hamilelikte bundan zarar görebileceğinden de bahsedilmektedir.
Diğer yandan anne karnındaki bebeğin annenin hormon düzeyini olumsuz yönde etkileme riski de bulunan saç boyaları, üretici firmalar tarafından da bu konuda hamile hanımlara net bir garanti sunulamamaktadır. Netice olarak genel kanının aksine hamilelikte saç boyatmanın kesin bir biçimde zararları olduğuna ilişkin kesin bir bilimsel kanıt bulunmamaktadır. Ancak bebeğin sağlığını düşünerek tebdirli olmak bakımından şu uyarıları dikkate almanızda yarar bulunmaktadır:
1) Hamilelikte saç boyatırken özellikle kalıcı ve yarı kalıcı saç boyalarının muhtevasında bulunan boya pigmentleri ve boyaya esas teşkil eden maddeler üzerinde yapılan deneylerde anne karnındaki bebeğe zararı olduğuna ilişkin bir ispata gidilememiştir. Ancak neticede bilimsel belirsizliğin göz önüne alınarak, ileriki yıllarda gebelikte saçları boyatmanın bebeğe zararı olabileceğine ilişkin bir bilimsel ispatın ortaya çıkabileceğini hesaba katarak tedbirlik olmak faydalı olacaktır. Şahsi kanımca hamile öğrendiğiniz günden itibaren sentetik saç boyalarını kesinlikle kullanmayınız. Hatta emzirme döneminde de saç boyasındaki kimyevi maddelerin bebeğe anne sütüyle geçme riski vardır. Bu nedenle gerek hamilelikte gerekse doğumun ardından emzirme döneminde saç boyası kullanılmaması uygun olacaktır.
2) Şayet saç boyatmak benim için bir yaşam tarzı oldu, saç boyatmadan duramıyorum diyorsanız, veya saç beyazlamasına karşı saçları boyatma ihtiyacı duyuyorsanız bu durumda hamileliğin ilk 3 ayından itibaren bitkisel saç boyaları kullanmanızda mahsur bulunmamaktadır. İlerleyen günlerde doğal saç boyası yapımı ve bitkisel saç boyaları ile ilgili formüller ve doğal çözümler vereceğiz.
Gebelik konusunda daha fazla bilgi edinebileceğiniz sağlık bakanlığının Gebelik ve Doğum Süreci "Annelik Yolculuğu" isimli e-kitabını indirmek için tıklayın.
Önceki içeriğimiz için: Depresyona Bitkisel Çözüm: Yeşil Çay ve Gün Işığı
0 notes
hamilelikte · 1 year
Text
Hamilelik yüzden anlaşılır mı sorusu, hamilelik şüphesi olan kadınların en çok sorduğu soruların başında gelmektedir. Peki gerçekten de bir kadının yüzüne bakınca onun hamile olup olmadığını anlamak mümkün mü? Hamilelik dönemi kadınlar için oldukça farklı bir süreçtir ve vücutta birçok değişiklik yaşanır. Bu değişimler arasında yüzde belirgin bir farklılık da yer alır. Peki hamilelik yüzden anlaşılır mı? Hamilelik Yüzden Nasıl Anlaşılır? Özellikle ilk trimesterde yüzde belirgin bir değişim yaşanır. Bu dönemde hormonlar vücutta hızla artar ve yüzde akne, kızarıklık, şişme gibi farklı belirtiler oluşabilir. Ayrıca hamilelik yüzde koyu halkaların belirmesine de yol açabilir. Hamilelik dönemi kadınların hayatında önemli bir değişime yol açar. Bu değişim fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak hissedilebilir. Hamile kadınların yüzü de bu değişimden etkilenir. Birçok kadın hamileliğin ilk dönemlerinde yüzünde solgunluk, yorgunluk ve hafif bir renk değişimi yaşar. Yüzdeki bu değişim hormonlardaki değişimlerden kaynaklanır. Hamilelikte vücut yeterince oksijen sağlamak için kan dolaşımını arttırır. Kan dolaşımının artması yüzdeki damarlarda genişlemeye neden olur. Genişleyen damarlar yüzde kırmızılık ya da pembeleşmeye neden olabilir. Bununla birlikte, yüzdeki renk değişimi kişiden kişiye değişebilir. Bazı kadınlar daha aydınlık ve sağlıklı bir cildi olurken, diğerlerinde yüzünde kızarıklık ya da cilt renginde değişimler görülebilir. Hamilelik Döneminde Yüzdeki DeğişimDeğişimlerKoyu lekelerHamilelik hormonları, ciltteki melanin pigment üretimini artırabilir. Bu da yüzde koyu hiperpigmentasyona neden olabilir.AkneHamilelik boyunca hormonal dalgalanmalar akneye neden olabilir. Bazı kadınlarda akne oluşumu artar ve yüzlerinde sivilce ya da lezyonlar belirir.ÖdemHamilelik ödeme neden olabilir. Yüzdeki ödem gözaltı torbaları, şişmiş göz kapakları ve yüzde şişme şeklinde görülebilir.Hamilelik yüzdeki değişimler Bununla birlikte, hamile kadınların yüzünde doğal bir ışıltı ve parlaklık da gözlemlenebilir. Kan dolaşımının artması ve hormonlardaki değişimler sağlıklı bir cilde ve dolayısıyla doğal bir ışıltıya neden olabilir. Hamile Kadınların Yüzü Nasıl Olur? Hamile Kadinlarin Yuzu Nasil Olur Hamilelik, bir kadının hayatındaki en özel ve önemli dönüm noktalarından biridir. Bedeninde meydana gelen fiziksel ve hormonsal değişimler, birçok semptomla kendini gösterir. Bu semptomlar arasında yüzde de belirgin etkiler gözlemlenebilir. Hamilelik döneminde kadınların yüzünde sıklıkla hormonal değişimlere bağlı olarak çeşitli belirtiler görülebilir. Hormonların etkisiyle yüzde oluşan lekeler, sivilceler ve çiller bu belirtiler arasındadır. Hamilelerin çoğunda yüzde beliren bu belirtiler gebelik dönemi sonunda kendiliğinden ortadan kalkar. Hamilelik döneminde yüzde görülen belirtiler şunlar olabilir: Lekeler: Hamilelik döneminde yüzde oluşan lekeler cildin renk pigmentasyonunda meydana gelen değişikler sonucu meydana gelir. Bu durum melanin üretiminin artmasıyla ilgilidir. Sivilceler: Hormonal değişiklikler cildin daha yağlı olmasına neden olabilir ve bu nedenle sivilce oluşumuna neden olabilir. Çiller: Çiller, bazı insanların vücudunda doğuştan bulunan bir genetik durumdur. Hamilelik döneminde hormonal değişikliklerin yol açtığı pigmentasyon farklılıkları nedeniyle daha belirgin hale gelebilir. Bu belirtilerin meydana gelmesi hamilelik döneminin normal bir parçasıdır ve genellikle çok fazla endişe edilmesini gerektirmez. Ancak bazı durumlarda, gebelik için önerilen bakım yöntemleri yüzünden bu belirtiler daha az belirgin hale getirilebilir. Hamilelik döneminde daha iyi bir cilt bakım rutini oluşturmanız, cildinizin daha sağlıklı bir görünüm kazanmasına yardımcı olabilir. Hamilelik Yüzde Sivilce Yapar Mı? Evet, hamilelik yüzde akne yapabilir. Bu durum özellikle erken dönemde sıklıkla görülür ve hormonal değişimlerden kaynaklanır. Yüz bölgesinde oluşan aknelere müdahale etmek ise
dikkatli bir şekilde yapılmalıdır. Hamilelik, bir kadının hayatındaki önemli bir dönümdür. Bu süre zarfında birçok değişiklik yaşanması normaldir. Hormon seviyeleri de bu değişikliklerden biridir. Yüksek hormon seviyeleri, vücutta farklı etkilere neden olabilir. Hamilelik süreci boyunca cilt de etkilenebilir. Hamilelik yüzde sivilce yapabilir. Yüksek hormon seviyeleri, cildin yağ üretimini arttırabilir. Bu durum sivilce oluşumuna neden olabilir. Bununla birlikte, sivilce oluşumu tamamen normaldir ve endişelenmenize gerek yoktur. Hamilelikte sivilce lezyonlarının sayısı farklı olabilir. Kimi kadınlarda çok fazla sivilce meydana gelirken, kiminde sadece birkaç adet görülebilir. Sivilce kızarıklığı ve şişliği, kadınların yüzlerinde daha fazla fark edilebilir hale gelebilir. Hamilelik sırasında sivilce oluşumu, özellikle erken dönemde ortaya çıkabilir. Ancak sivilce oluşumunun şiddeti gebeliğin ilerleyen dönemlerinde azalmaya başlar. Hamilelikte sivilce oluşumu, genellikle gebeliğin ortasına doğru azalır veya tamamen kaybolur. Bununla birlikte, bazı kadınlar doğum yapana kadar sivilcelerle mücadele edebilirler. Bu durum normaldir ve birçok kadın tarafından yaşanmıştır. Hamilelik döneminizde cilt bakımınıza dikkat etmeniz, sivilce oluşumunu önleyebilir veya azaltabilir. Hamilelik Yüzde Lekelenme Yapar Mı? Hamilelik sırasında kadınların vücutlarında birçok hormonal değişiklik meydana gelir ve bu değişimlerin bir sonucu olarak, yüzlerinde bazı değişiklikler görülebilir. Bu değişimler arasında, yüzdeki lekelenme yaygın bir sorundur. Peki, hamilelik yüzde lekelenme yapar mı? Cevap evet, yapabilir. Bu lekeler, gebeliğin özellikle ikinci yarısında ortaya çıkmaya başlar ve genellikle doğumdan sonra kaybolur. Hamilelik yüzde lekelenmeleri genellikle kahverengi veya grimsi-kahverengi tonlarda olur ve genellikle yanaklarda, burun köprüsünde, üst dudakta ve elmacık kemiklerinde görülür. Hamilelik boyunca güneşten korunmak ve doğru cilt bakımı yapmak, oluşabilecek lekelerin önlenmesine yardımcı olabilir. Yüzdeki Lekeler Neden Olur? Hamilelik yuz lekelenmeleri Hamilelik yüz lekelenmeleri, hiperpigmentasyon adı verilen bir durumdan kaynaklanır. Bu durum, vücutta melanin adı verilen pigmentin üretimindeki artıştan kaynaklanır. Bu artış, özellikle güneş ışığına maruz kalan cilt bölgelerinde lekelerin ortaya çıkmasına neden olur. Bu lekelerin ortaya çıkması için genetik yatkınlık, güneş ışığına maruz kalma, hormonal değişiklikler gibi faktörler de önemlidir. Bu nedenle, hamilelerin güneş ışığından kaçınması ve cilt koruma ürünleri kullanması önemlidir. Nasıl Önlenir? Hamilelik yüzde lekelenmelerinin önlenmesi için birkaç adım izlenebilir. Bunlar: Sıra NoÖnlem1Sıcak havalarda dışarı çıkarken güneş koruyucu kullanın.2Güneş ışınlarının zararlı etkilerine karşı koruyucu kıyafetler giyin.3Akşam saatlerinde dışarı çıkın. Güneş ışınları daha az zararlıdır.4Güneşli havalarda evde kalın veya gölgede kalmaya çalışın.Hamilelik yüzde leke önlenmesi Bu önlemleri almak, yüzdeki lekelerin oluşumunu azaltabilir. Ancak, hamileliğin hormonal değişiklerinden kaynaklanan lekelerin tamamen önlenebilmesi mümkün değildir. Tüm bu bilgiler ışığında, hamilelerin yüzdeki lekelenmeler konusunda endişelenmesi ve paniklemesi gerektiği gibi bir durum yoktur.
0 notes
aydinrehberi · 2 years
Text
Hamileliğe hazırlık rehberimizi tamamlamamızın ardından yeni serimiz: Anneliğe, doğuma hazırlık rehberi ile karşınızdayız. Bu rehberimizde ilk konuğumuz Doula Duygu İslamoğlu. Hamileliğimizi öğrendiğimiz andan itibaren tıbbi bilgiye bir şekilde ulaşabiliyoruz. Doktorumuz oluyor, çok sayıda kaynaklar var. İnternetten çok rahat birçok bilgiye ulaşabiliyoruz ama asıl ihtiyacımız biraz tecrübe oluyor. Bu noktada doulalar imdadımıza yetişiyor diyebilir miyiz? Doulalar tam olarak ne yapar? Burada bir doulanın tecrübe olarak kendisinin doğumun tecrübesi, annelik tecrübesi olmayabilir ama aldığı eğitim; kendini doulalığa hazırlama biçimi devreye giriyor. Doulalar doğum yolculuğunda, hamilelikte ve sonrasında, lohusalıkta ve hatta hayatın başka aşamalarında da insanlara destek olmak üzere, onlara duygusal ve fiziksel bir destek vermek üzere kendini hazırladığı bir eğitim alır. Dolayısıyla hamilelikte, doğumda ve lohusalıkta destek olurken de kendi tecrübesiyle değil aslında destek verme tecrübesi ile orada bulunan kişi olur. Elbette bir kadına eşi, annesi ya da sevdikleri; eşi, dostu başka insanlar da destek verebilir fakat doulanın verdiği destek burada profesyonel bir destek olarak ayrılıyor diğerlerinden. Doulalar sadece doğumda mı eşlik eder yoksa tüm hamilelik sürecinde eşlik mümkün müdür? Aslında tüm hamilelik sürecinde mümkün fakat biz daha çok 25.- 30. haftadan sonra çalışmayı tercih edebiliyoruz. Ancak daha erken haftalarda da görüşmeye başlayabiliyorsunuz. Tabii ki bu aslında nasıl bir desteğe ihtiyaç duyduğunuza bağlı biraz. Mesela çok yalnız geçiriyorsa anne adayı bu süreci ya da belki başka problemler yaşıyorsa; uzun uzun, bazı çalışmaları içselleştirerek doğuma hazırlanma ihtiyacı varsa daha erkenden de çalışılabiliyor. Hatta hamileliğe hazırlık sürecinde bile destek almak mümkün. Çok yaygın olmasa da benim öyle bir deneyimim oldu. Tüp bebek sürecinde arkadaşıma doulalık yapma fırsatım oldu. Doula bu süreçte yardımcı oluyor ve birlikte doğuma hazırlanıyor. Aslında böyle olunca o doulanın doğuma katıldığında da vereceği hizmet birlikte hazırlanılmış olduğu için çok daha kapsamlı oluyor. Aynı şekilde doğumdan sonra da lohusalıkta da ev ziyaretleri şeklinde ya da işte hastanedeyken yine annenin yanında durarak temel bazı bakım hizmetlerini vererek doula destek olabiliyor. O zaman buradan doula çeşitlerine de biraz değinebiliriz belki… Doulalık çeşitli diye bir şey var mıdır? “Doula nedir?” diye baktığımızda zaten kelime anlamını görüyoruz. Hizmet eden kadın demek aslında doula. Eski Yunanca'da. Bu yüzden aslında her alanda hizmet eden kadın olarak görebiliriz ama doulalar yetişmeye başladığında doğumda hizmet etmek üzere geliştiğini söylemek mümkün. O yüzden doulalar için hamilelikte, doğumda ve doğum sonrasında lohusalıkta destek olan bir yardımcıdır diyebiliyoruz. Fakat son yıllarda farklı şekillerde de konuyu ele almaya başladı bazı okullar, ekoller… Mesela yas doulası diye bir şey çıktı karşımıza. Yaa sürecindeki insanlara destek olarak doulalık yapıyorlar hatta ölüm doulası olarak bildiğimiz doulalar var. Ölümcül hastalığı olan, ölmekte olan kişilere duygusal destekte bulunuyorlar. İşte kürtaj, düşük gibi durumlarda da yine doula desteği alınabiliyor aslında hani doulalık öyle bir şey ki hayatın her alanında bir geçiş sürecinde olan herkese verilebilecek bir destek… Bence hayatın her alanına uyarlanabilir bir bütüncül bir destek için eşlik ediyorsun çünkü… Peki, doualalar ne yapmaz? Doulaların ne yapmayacağı çok kesin çizgilerle bellidir aslında. hastanelerde destek oluyor olduğumuz için yanlış anlaşılmalar olabiliyor. Biz aslında hastane personeli olarak orada bulunmuyoruz. Biz bir medikal personel olarak orada bulunuyoruz. Doula muayene yapmaz, doula bebeğin kalp atışını dinlemez, herhangi bir ilaç ki buna bitkisel şeyler de dahil olmak üzere önermez. Hatta beslenme ile ilgili bile hani basit temel öneriler verebilir ama mesela bir sağlık sorunu varsa beslenme ile ilgili muhakkak bir uzmana yönlendirir.
Aynı şekilde hani lohusalıkta destek verir ama mesela emzirme danışmanı değildir. Ayrıca bir emzirme danışmanlığı eğitimi almadıysa bir sertifikası yoksa… Temel emzirme ile ilgili bir şeyler söylese de “Her şey yolunda gidiyor mu emzirme ile ilgili?”, “Anne rahat mı?” dan öteye gitmemeli. Belki birkaç basit emzirme pozisyonu gösterebilir ama kapsamlı bir emzirme danışmanlığı veremez. Psikolojik destek kısmında da biraz karıştırılıyor aslında… Doulanın verdiği hizmet psikolojik olarak bir rahatlama, bir iyilik hali sağlayabiliyor ama biz psikolojik danışmanlar da değiliz tabii ki… Kişinin mental sağlığı ile ilgili ya da psikolojik olarak bir uzman desteğine ihtiyaç duyduğunu fark edersek de o zaman da yine bir uzmana yönlendirebiliyoruz. Doula sadece bir destek elemanı. Hatta ebenin, doktorun, annenin, partnerinin olduğu ortamda oradaki herkesin akışını kolaylaştırmak için o alanı tutan, koruyan kişi olarak hizmet ediyor. Peki doğumhanede ebe, jinekolog doktor ve doula yani doğum ekibi ne yapar ayrı ayrı? Aslında şöyle diyebiliriz bence çok rahatlıkla: Doğum bir kere annenin işi. Bir kadın kendi başına çok yüksek olasılıkla doğumunu gerçekleştirebilecek kapasitededir. Ama tabii ki destek alması gerekir herhangi bir şey yolunda gitmemesi durumunda… Çünkü hani duyarız ya hep aynı şekilde söylenir anneannelerimiz tarlada doğururmuş, taşla göbek bağını kesermiş, meyve toplamaya devam edermiş… Hani bunu tabii ki tavsiye etmiyoruz kimseye, böyle olmasın çünkü teknoloji gelişti; annelerin, ailelerin işini kolaylaştıracak birçok araç var artık. Fakat bu araçlar biraz fazla gereğinden fazla kullanılmaya başlandığında sıkıntı çıkmaya başladı. Yani şimdi mesela sezaryenin oranlarının çok yüksek olması artık daha fazla kadının sezaryene ihtiyaç olduğunu göstermiyor gibi… Doğum ekiplerinde de evet bir doktora muhakkak ihtiyaç var; annenin sağlık durumunu takip edecek, her şeyin yolunda olup olmadığını gözetecek bir doktor... Başka ülkelerde ise ana aktörün annenin yanında duran ebe olduğunu görüyoruz. Örneğin İngiltere'de ebe annenin yanında durur doğum sürecini takip eder bir şeyler yolunda gitmediğinde doktora haber verirler ve doktor gelir. Aslında bizim ülkemizde de bu şekilde ilerliyor yani doğum ebeler takip ediyor, doğum anında eğer doğum anına kadar bir sıkıntı çıkmadıysa doğum anında hekim çağrılıyor ve doğumunu gerçekleştirip gidiyor. Aslında o doğumu takip edecek olan kişi anneye birebir desteği verecek olan kişi bunu yine uzmanlar söylediği için gönül rahatlığıyla söylüyorum: Aslında doğumdaki en önemli eşlikçi ebedir ama sistem bugün maalesef müsaade etmiyor. Onun dışında doğum ekibinden bahsediyorduk… Doğumhanede muhakkak bir bebek hemşiresi ve daha sonra doğumun hemen ardından bebeğini kontrollerini yapmak üzere bir çocuk doktoru olur. Eğer orada bir doula da varsa orada anneye babaya destek olan; bir şey devrildiğinde onu kaldıran, kapıyı kapatın dendiğinde gidip kapıyı kapatacak olan, anneye su getiren, ortalıkta dolanan ve ihtiyaç karşılayan birisi olarak doulalar da doğumlarda bulunur ama medikal görevler doktorda ve ebededir. Diğer hizmet kısmı doulada olur çünkü aslında bu süreçte şeyi kaçırıyoruz: Biz doğumlarda odağı hep bebek olarak görüyoruz ama aslında orada bir anne var… Şunu da eklemek lazım hikayede bir de baba var… Babalar daha çok annenin yancısı olarak görülüyor. Ancak baba da bambaşka bir süreç yaşıyor o nedenle doula o açıdan da ekibin işini kolaylaştırabiliyor. Doula desteği alırken nelere dikkat etmek gerekir? Burada daha önce dediğim gibi herhangi birisi destek olabilir aslında ama doula aldığı profesonel eğitim ile öne çıkıyor. Dolayısıyla doulanın nasıl bir eğitim aldığı çok önemli. Ben ne yazık ki diyorum bazıları ne iyi ki diyor ama çok fazla çeşitli doula eğitimleri var ve mesela 13 gün bir online eğitime katılıyorsunuz sonra kargo ile evinize bir sertifika geliyor ve doula olmuş oluyorsunuz, açıkçası benim çok içime sinmiyor bu. Ben kendim de çok kapsamlı bir doula eğitiminden geçtim. İçsel Doula
Eğitimi… Türkiye'de açılan ilk doula eğitimi, 10 - 11 yıldır var ve 9 ay süren kapsamlı bir eğitim veriyoruz. Şu an ben aynı zamanda eğitmen ekibinde de destek oluyorum ve birebir öğrencilerle çalışıyoruz. Onların süreçlerini takip ediyoruz. Mesela Içsel Doğum’un en önemli özelliklerinden biri o içselleştirme sürecine çok önem veriyor olması. Çünkü doğumhanede bir destekçi olarak bulunmak istediğinizde öncelikle kendi yargılarımızın, inançlarımızın ve o doğumhaneye getirebileceğimiz şeylerin farkında olmamız gerektiğini düşünüyoruz ve bunları fark ederek; yok etmeye çalışarak değil de fark edip parmağımızı üzerine koyarak doula oluyoruz. Böylece kendi yaralarımız, belki üzüntülerimiz, sevinçlerimiz ya da fikirlerimiz hatta fanatiği olduğumuz bazı şeyler… Onları kapının arkasında bırakıp, orada tamamen kişiye özel bir destek verebiliyoruz. Fakat bu uzun içselleştirme sürecinden geçmeden doula olunduğunda verilen desteğin kapsamı biraz değişiyor yani şu an Türkiye'de dediğim gibi bu şekilde uzun ve kapsamlı doula eğitimi veren iki kurum var: Biri İçsel doğum diğeri de İstanbul Doğum Akademisi… Dolayısıyla biri doula ile çalışmak istiyorsa bence mutlaka önce nerede eğitim aldığına bakmalı. Bir de ne kadar iyi eğitim almış olursa olsun uyuşmamız lazım yani frekans sevmek sevmemek de değil hani böyle olur ya enerjini tutmaz… Çok özel bir yolculuk paylaşılıyor, çok mahrem bir yolculuk paylaşılıyor orada açıkça bunu söyleyebilmek lazım bir. Sanırım bu kadar… Yani nasıl bir eğitim almış olduğuna bakmak lazım, enerjimiz tutuyor mu tutmuyor mu ona bakmak lazım. Bir de “ulaşılabilir mi doulam benim için?” Bu sorunun yanıtı çok önemli çünkü doula sadece doğuma giren ve sonra doğum bittiğinde “hadi sağlıkla büyütün, Allah analı babalı büyütsün” diyip giden birisi değil. Sonrasında da iletişimimiz devam ediyor, bir ihtiyaç olduğunda yine danışabiliyorlar… Bu nedenle iletişim hali de oldukça önemli. Biraz da doğumda kadın haklarından bahsetmeni isterim. Doğumda kadın hakları nelerdir? Kadın doğumuna nasıl sahip çıkar? Bu konuda nasıl farkındalık yaratılır? Bizim Doğumda Kadın Hakları Derneği – Doğana ile yakın zamanda çok kıymetli çalışmalar yürüttük bununla ilgili. O yüzden teşekkürler burada da gündeme getirdiğin için… Doğumda kadın hakları ne yazık ki kadın hakları deyince ilk aklımıza gelen şeylerden biri olmuyor. Fakat o kadının merkezde olduğu ve isteklerine ihtiyaçlarını talep edebildiği bir doğum ortamı için aslında tüm ebeveynlik yolculuğunda yine annenin kararlarına tercihlerine saygı duyulmasını savunuyor Doğumda Kadın Hakları… Çünkü bu tercihlere saygı duyulamayabiliyor. Oradaki bit yeniği de şu şimdi hamilesin, bebeğinin sağlığı için endişelisin, kendi sağlığın için de aynı şekilde ve o sırada gelip sana kim ne diyorsa sen ona “tamam” demek durumundasın. Aslında bu durum istismara çok açık bir durum diyebiliriz. İstismardan kasıt orada aleni bir şiddet yaşanmasından değil ki bu da yaşanıyor ne yazık ki. Fakat hani annenin tercihlerini dinlemeden, ona seçeneklerini açıklamadan bazı uygulamalar, müdahalelerde bulunan olabiliyor. Modern zamanlarda, modern hastanelerde böyle en iyisi odur dediğimiz yerlerde bile… Çünkü kadınlar kendilerini muhtaç hissediyorlar ve zaten biz kültürel olarak da doktorları bir otorite olarak görmeye eğilimindeyiz öyleler de aslında çünkü orada en iyi bilen kişi o doktor tabii ki bir sorun olduğunda onun sözünü dinleyeceğiz fakat bazı durumlarda bu biraz suistimal edilebiliyor. Her zaman doktorlar tarafından değil, bazen hastane personeli tarafından bazen aileler tarafından bile durum karışabiliyor o yüzden bazı haklarımız olduğunu bilerek doğuma gitmek çok şey değiştiriyor. Mesela doğumdan önce doktorla görüşürken tercihleri konuşmak, “Ben nasıl bir doğum ortamında olacağım?” “Nerede doğuracağım?”, “Yanımda kimler olabilecek?” gibi soruları sorabiliyor olması gerek doktoruna ve eğer istediği gibi değilse mesela ben eşimin yanımda olmasını istiyorum diyor ama doktor hayır biz eşlerin doğumhaneye girmesini
kabul etmiyoruz diyorsa o zaman kadın bu isteği doğrultusunda başka bir hastaneye gidebilmeli ya da hastaneden bunu talep edebilmeli. Yani en azından bunları baştan görüşmek gerekiyor ve mesela doğumda yapılan müdahalelerle ilgili de önceden konuşmak, doktorla anlaşmak bu aşamada çok önemli… Bazı gebeler de çok ısrarcı olabiliyorlar bazı konularda ve gerçekten hani doktorun sözünü dinlemeleri gerektiği noktada dinlemediklerinde çok sıkıntılar yaşanabiliyor. Aynı şekilde gebenin de doktoruna güveniyor olması lazım ki bu karşılıklı güven ilişkisinde ilerleyebilsin. Doktor “Hadi artık yapacak hiçbir şeye kalmadı mecburen sezaryene gidiyoruz” dediğinde de annenin içi rahat olabilmeli yani diyebilmeli ki “Evet gerçekten her şeyi yaptık başka seçeneğimiz kalmadı ve şu anda sezaryen olmam gerekiyor.” Kadının haklarına saygılı davranıldığında güzel bir doğum olmuş diyebiliyoruz ama anne herhangi bir müdahale olduğunda sezaryen de dahil ya da başka diğer medikal müdahaleler “Ya ona çok gerek var mıydı? Emin olamıyorum” dediğinde bu onun için de bir ömür bir yara olarak kalabiliyor ve işte aslında hak ihlali yaşandığı için bu şekilde ilerliyor… Yani kadınların daha az travmatik ya da hiç travmatize olmadan doğumhanelerden çıkması için, bebekleriyle daha sağlıklı bir bağ kurabilmeleri için çok önemli. Çünkü bir bebeği karşılıyoruz, o bebeğin hayatının başladığı yer orası değil mi? Biz orada ne kadar nazik olabilirsek o kadar iyi olur her şey. Son olarak doğumda anne ne yapmamalı? İlk aklıma gelenleri söylemem gerekirse… Çok düşünmemeli… Çünkü onu da şöyle açıklayacağım şimdi sağ beynimiz ve sol beynimiz aktif, normal günlük hayatımızda… Sağ beynimiz daha çok sezgisel tarafımızla, dişi tarafımızla, rüyalar, hayaller sanatsal yaratım vs. ile ilgili çalışıyor; sol beynimiz de daha böyle matematiksel zeka… Şimdi doğum tamamen hormonlarla işleyen bir mekanizma olduğu için ve bu hormonların sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için aslında kafamızın çok rahat olması gerekiyor. Aslında sol beynin neredeyse tamamen kapatıp sağ beyni serbest bırakmamız gerekiyor. Bu da demek oluyor ki mesela ben hep annelere söylüyorum “Saatini çıkar, saatine ihtiyacın olmayacak” diye… Ya da işte hani böyle saatle ilgili, günle ilgili, akışla ilgili bir şey merak ediyorsan bana sor ya da kocana sor kendin öğrenmeye çalışma. Fazla düşünme derken kastım bu aslında. Annenin tamamen kendi bedeninde olanlara, bebeğin hareketlerine, kendi hareket ihtiyaçlarına odaklanması lazım ki o süreçte beden kendini güvende hissedebilsin. Çünkü çok basit bir bilgi var bunu her yerde Fırsat buldukça hep anlatıyoruz: Oksitosin hormonu bu bağlanma hormonu olarak bildiğimiz hormon aslında aynı zamanda. Rahim kasılmalarını da sağlayan hormon oksitosin... Şimdi yeterince oksitesinin salgılamadığınızda sancılar azaldı diye suni sancı veriliyor anneye... Suni sancı dediğimiz şey aslında suni oksitosin hormonu. Şimdi oksitosin hormonunun özelliklerini biliyoruz, hangi durumlarda çok rahatlıkla salgılayabildiğimizi biliyoruz, hangi durumlarda oksitesinin böyle çeşmeden kesilir gibi kesildiğini biliyoruz... Anne korktuğunda, kendini güvende hissetmediğinde o hormonu salgılayamıyor. O yüzden annenin kendini güvende hissedeceği bir ortamda olması, saçlarının taranması, birinin ona nazikçe dokunması, güzel bir müzik çalması, güzel kokular alması... Bunlar oksitosun hormonunu çok beslediği için doğumun akışını da çok yumuşatan, kolaylaştıran faktörler oluyorlar. O yüzden "Anne ne yapmamalı?"yı anlatırken biraz ne yapmalı diye anlatmış oldum. Özetle oksitosin durduracak hiçbir şeyi yapmamalı, hiçbir şey düşünmemeli. Anne tabii ki düşünüyor ama bir şekilde kendini bırakırsa o doğumun akışına kendini kaptırması kolaylaşır. Dans ederek, şarkılar söyleyerek ya da gülerek doğruan kadınlar bir yerlerde var ve buna hazırlanmak, bunu bu şekilde gerçekleştirmek mümkün. ya da bağırarak, çağırarak, küfürler ederek doğursa bile anne o doğumdan çok mutlu ayrılabiliyor çünkü yine kendini rahat bırakmış oluyor,
kendini güvende hissetmiş oluyor ve bir ağrı ile baş etme yöntemi olarak belki bağırmış oluyor ve o bağırmak ona iyi geliyor. Biz ağrı ve ızdırap diye ikiye ayırıyoruz mesela o durumu... Yani ağrı çok normaldir doğumda çünkü bedende olan bir yoğunluk hissidir. Aslında onu hissedersin. Ama bu bunun ızdıraba dönüşmesinin sebebi fiziksel değildir hiçbir zaman... Bütün cümlelerin çok kolaylaştırıcı oldu... Çok teşekkür ederim geldiğin için, verdiğin bilgiler için... "Anneliğe hazırlık rehberi bölüm 2: Hamilelikte yas" 16 Ocak 2023 Pazartesi yayında! [embed]https://www.youtube.com/watch?v=STbMGDDZ1bA[/embed] https://rehberaydin.com/annelige-hazirlik-rehberi-bolum-1-doula-destegi/
0 notes
curefindingmedical · 2 years
Text
Meme Büyütme Ameliyatları Türleri
Tumblr media
Türkiye'de Meme Büyütme Silikon Implantları Ve Konumları
Meme büyütme ameliyatları daha çok göğüsleri küçük kadınlar tarafından talep edilmektedir. Meme büyütme ameliyatı olmak isteyen kadınların sayısı her geçen gün daha fazla artmaktadır ve bu amaçla pek çok turist Türkiye'ye gelmektedir. Sağlık turizmi kapsamında meme implantları ile meme büyütme Türkiye'de en sık yapılan estetik ameliyatlardandır.  Meme büyütme, meme boyutunu büyütmek için yapılan bir ameliyattır. Meme implantlarını yerleştirmenin üç farklı yolu vardır. En yaygın tekniklerden birisi, memenin alt kısmına bir kesi yapmaktır. Bu teknik küçük bir iz bırakır ve tipik olarak çocuk sahibi olduğunuzda ya da bir anne iseniz emzirmeye olanak verir. Başka bir teknikte cerrah, implantı kolun altından bir kesi ile yerleştirir. Üçüncü teknikte meme implantı meme başı çevresinden bir kesi ile yerleştirilmektedir. Bu yöntem meme başı çevresinde sinir kaybına yol açabileceği ve emzirme ile ilgili sorunlara sebebiyet verebileceği için pek tercih edilmemektedir. Farklı boyut ve profillerde gelen iki farklı meme implantı şekli vardır.  Meme büyüklüğü yetersiz gelen kadınlarda meme dokusunun altına ya da göğüs kası altına silikon içeren bir protez yerleştirilir. Yurtdışında salin implantlar olmasına karşın Türkiye'de silikon implantlar kullanılmaktadır. Silikon implant, sonuçları tüm dünyada daha çok beğenilen bir estetik ameliyat yöntemidir. Hastaya uygun plana göre yuvarlak ya da anatomik bir (damla) protez tercih edilebilir. Meme büyütme ameliyatı genel anestezi altında yapılmaktadır. Plastik cerrah doku kapasitesi, göğüs ölçüsü ve hastanın beklentileri gibi kriterlere göre ideal implant boyutunu seçtikten sonra ufak bir kesiden implantları yerleştirir. Türkiye'de meme implantları plastik cerrahın değerlendirmesine göre göğüs kasının altına ya da üstüne yerleştirilebilir. Kullanılan implantlar yuvarlak ya da gözyaşı damlası şeklinde olabilir.  Meme büyütme ameliyatı sadece 1 ya da 2 saat sürdüğü ve ufak bir kesi gerektirdiği için hastalar meme büyütme sonrası bakım ve iyileşme döneminde günlük aktivitelerini rahatlıkla yapabilirler. İmplant yerleştirme için 2 belirgin yol vardır. Sub-musküler ya da sub-pektoral yerleştirme olarak bilinir. Her tip implant için hem sub-glandüler hem de sub-müsküler (sub-pektoral) yerleşimler kabul edilebilmektedir. Ancak anatominize (orijinal doku, kilo vb.), yaşam tarzınıza ve büyütmenin derecesine bağlı olarak seçilen yerleştirme farklılık gösterebilmektedir. Meme Büyüklüğü Kararı Genel olarak meme büyüklüğünüzü belirlemek adına aşağıdakiler de dahil olmak üzere üç farklı ölçüme ihtiyacınız olacak:  - Göğüslerinizdeki genişlik (büstü)  - Gövdenizin etrafındaki uzunluk (bant)  - Genel meme hacmi Sütyen giyerken, göğüslerinizin en dolu olduğu yerin (genellikle meme uçlarınızın üzerinden) vücudunuzun etrafına mezura sararak büstü yani bedeninizin genişliğini rahatlıkla bulabilirsiniz. Bant boyutunuz, göğsünüzün hemen altında vücudunuzun etrafına mezura sararak bulabileceğiniz, gövdenizin etrafında yer alan uzunluktur.  Genetik, göğüslerinizin boyutunu ve şeklini belirlemede en etkin rolü oynar. Diğer faktörler şunları barındırır:  Ağırlık, yağ, meme dokusunda ve büyüklüğünde büyük bir rol üstlenir. Bu nedenle kilo, göğüs ağırlığınızda bir fark yaratır.  Egzersiz yapmak, şınav ve bench press gibi göğüs egzersizleri, göğüs dokusunun arkasındaki kasları fazlasıyla geliştirebilir. Bu egzersizler aslında göğüslerinizin boyutunu değiştirmez. Ancak çok daha diri ve hacimli görünmelerini sağlayabilir.  Emzirme ve hamilelikte meydana gelen hormonal değişiklikler, hamilelik sırasında göğüslerinizin büyümesine neden olabilir ve eğer bir bebek emziriyorsanız daha da hacimleri artabilir. 
Tumblr media
Türkiye'de Meme Büyütme Maliyetleri Ve Finansman Seçenekleri
Türkiye'de meme büyütme ameliyatı maliyeti ne kadar diye düşünenler ve bütçe dostu bir yol arayanlar için Türkiye, meme implantı yaptırmak için en iyi destinasyonlardan birisi haline gelmiştir. Başarılı bir ameliyat sonrası sonuçlarının yanı sıra Türkiye, uygun fiyatlı meme büyütme fiyatlarını da beraberinde getirmektedir. Türkiye meme büyütme fiyatlarının diğer ülkelere oranla çok daha düşük olması, Türkiye'yi yurtdışında meme büyütme isteyen hastalar için mükemmel bir ülke haline getiriyor. Meme büyütme ameliyatı, pek çok kadının özgüvenini kazanmasına yardımcı olmak, vücut orantısını daha iyi dengelemek ve fiziksel güzelliğinizden emin olmak için doğru bir seçimdir. Diğer ülkelerin meme implantları ve meme büyütme maliyetlerine kıyasla Türkiye’nin en uygun maliyetli seçenek olduğu bilinmektedir. Meme büyütme ameliyatı pahalı görünse de maliyetin sizi hayalinizdeki vücuda sahip olmaktan alıkoymasına izin vermemelisiniz. Türkiye, deneyimli sağlık personeli, her yıl yapılan çok sayıda ameliyat, başarılı sonuçlar, uygun fiyatlı meme implantı fiyatları ve sağlık turizmine yönelik devlet teşvikleri sayesinde meme büyütme maliyeti açısından en iyi ülkelerden biridir. Meme büyütme maliyeti, tıbbi ekibin uygulaması, meme implantı tipi ve meme büyütme, klinik fiyatlarına dahil olan tüm ek masraflar gibi farklı kriterlere bağlıdır. Her hastanın yaşına, vücut yapısına, ameliyata uygunluğuna, sağlık durumuna, orijinal doku tipine ve orantı tercihlerine bağlı olarak kişiselleştirilmiş bir tedavi planı mevcuttur.
Türkiye'de Meme Büyütme Ameliyatına Nasıl Hazırlanılır?
Türkiye'de meme büyütme ameliyatı, adından da anlaşılacağı gibi, implantların yerleştirilmesi yoluyla meme boyutunu büyütmek ya da eski haline getirmek için yapılan estetik bir ameliyattır. Göğüslere dolgunluk kazandırarak daha çekici bir görünüm sağlar. Göğüsler, bir kadının vücudunun kadınlığını artıran ana unsurlardan birisidir. Göğüsler sarkık, çok küçük ya da büyük olduğunda bunun kadın psikolojisi ve özgüveni üzerinde önemli bir etkisi olabilir. Meme dikleştirme, meme büyütme, meme küçültme gibi plastik cerrahi operasyonlar işte tam bu noktada devreye girmektedir. Her yıl binlerce kadın yurtdışında sağlık turizmi kapsamında meme büyütme ameliyatı oluyor. Özellikle meme estetiği denilince her türlü estetik operasyonda olduğu gibi Türkiye'de de sağlık turizmi kapsamında meme cerrahisi ön plandadır. Yuvarlak meme implantları geleneksel olanlardır. Yuvarlak, orantılı ve yumuşak göğüsler oluşturmaya yardımcı olurlar. Pürüzsüz meme implantları en yumuşak hissi verir ve daha doğal hareket verebilen meme implantı ile birlikte hareket edebilirler. Dokuya sahip meme implantları, implanta yapışacak bir yara dokusu geliştirir. Bu nedenle de meme büyütme ameliyatınızdan sonra içeride hareket etme olasılıkları çok daha düşüktür. Silikon implantlar, orijinal meme dokusu gibi görünen ve hissedilen bir silikon jel ile doldurulmaktadır.
Meme Büyütmenin Riskleri Nelerdir?
- Meme implantının şeklini bozan doku (kapsüler kontraktür).  - Meme ağrısı.  - Enfeksiyon.  - Meme başı ve meme sinirindeki değişiklikler.  - İmplant pozisyonunun değişmesi.  - İmplant sızıntısı ya da yırtılması gibi risk faktörleri oluşmaktadır. 
Curefinding ile Türkiye'de Meme Büyütme Ameliyatı Sonrası İyileşme Süreci Nasıldır?
Unutulmamalıdır ki, her kadının vücudu benzersiz olduğundan dolayı, iyileşme için net bir süre yoktur. Buna ek olarak, çoğu cerrah tam bir iyileşmenin ortalama altı ya da yedi hafta kadar sürebileceği konusunda hemfikirdir ve kadınlar yaklaşık bir hafta sonra kendilerini tamamen iyi hissettiklerini düşünebilirler. Cerrahınız genel sağlığınızı değerlendirebilecek ve işlemden önce size daha kesin bir iyileşme süresi sunabilecektir.  Takip randevunuz esnasında doktorunuz iyileşmenizin ne kadar ilerlediğini de ayrıca değerlendirebilecektir. Genel olarak, iki ay sonra çoğu hasta tüm normal aktivitelerine devam edebilmektedir. İmplantlarınızın düzgün bir şekilde iyileşmesi ve herhangi bir komplikasyon olmaması için doktorunuzun bakım talimatlarını yakından takip etmeniz gerekmektedir.  Read the full article
0 notes
syorell · 2 years
Link
Besleyici, canlandırıcı ve tazeleyici etkisi ile Sarı Kantaron Yağı adeta başlı başına bir şifa iksiri.
Doğadan her derde deva tek bir bitki seçin deseler, geleneksel ve modern tıp kesinlikle Sarı Kantaron konusunda uzlaşırdı.
0 notes
hamilelikkilavuzu · 3 years
Link
#gebelik #gebeliksorulari #gebeliktakibi #hamilelik #gebeliktebakım #gebeliktebakımönerileri #gebeliksüreci #gebeliktakibivedoğum
0 notes
ayayhamilelik-blog · 7 years
Text
Hamilelik Bakımı Nasıl Yapılmalı?
Hamilelik Bakımı Nasıl Yapılmalı?
Hamile olan bir kadının elbette ki mutluluğuna diyecek yoktur fakat bu mutluluk sırasında hamilelik bakımı önemsenmelidir. Mutlulukla gelen baş dönmeleri, küçük küçük istifra etmeler, yorgunluklarda hamileliğin zor olsa da ardından gelen olaylarıdır. Elbette ki hamileliğin çok dikkat edilmesi gereken dönemleri vardır. Aşırı duygusal olan kadınlar hamileliğin getirisiyle bunu kat kat arttırır ve…
View On WordPress
0 notes
burdabidursun · 10 months
Text
Hamilelik Çatlaklarını Nasıl Engelleyebiliriz?
Tumblr media
Hamilelik, bir kadının hayatındaki en özel ve heyecan verici dönemlerden biridir. Ancak, vücutta meydana gelen hızlı değişimler bazen hamilelik çatlaklarına neden olabilir. Bu çatlaklar, genellikle karın, göğüs, kalça ve uyluk bölgelerinde beliren çizgilerdir. Ancak, doğru bakım ve alışkanlıklarla hamilelik çatlaklarını önlemek mümkündür. İşte bu konuda dikkate almanız gereken bazı ipuçları:
Cilt Bakımı: Hamilelik süresince düzenli cilt bakımı, esnekliği artırabilir. Doğal yağlar içeren nemlendiriciler, cildinizi besleyerek çatlak oluşumunu engelleyebilir.
Hydration (Su Tüketimi): Bol su içmek, cildin elastikiyetini artırabilir. Günde en az 8 bardak su içerek vücudunuzu nemli tutun.
Sağlıklı Beslenme: Cildin sağlıklı kalması için vitamin ve mineraller açısından zengin bir diyet önemlidir. A, C, E vitaminleri ve çinko, cildin elastikiyetini destekler.
Hamilelik Kilosunu Kontrol Altında Tutma: Hızlı kilo alımı, cilde ekstra stres yaratabilir. Hamilelik sürecinde kilo artışını sağlıklı sınırlar içinde tutmaya özen gösterin.
Egzersiz: Hamilelikte güvenli egzersizler, dolaşımı artırabilir ve cilt sağlığını destekleyebilir. Doktorunuzun onayıyla uygun egzersiz programlarına katılın.
Masaj ve Self-Care: Düzenli masaj, cildinizi besleyerek esnekliğini artırabilir. Aynı zamanda stresi azaltarak çatlak oluşumunu engelleyebilir.
Hamilelik Çatlaklarına Karşı Ürünler: Hamilelik çatlaklarına karşı özel ürünler kullanabilirsiniz. E vitamini ve kolajen içeren kremler, cildinizi besleyerek çatlak oluşumunu azaltabilir.
Cilt Esnekliğini Artıran Yağlar: Badem yağı, hindistancevizi yağı ve buğday özü gibi yağlar, cilt esnekliğini artırabilir. Ancak, kullanmadan önce doktorunuza danışmalısınız.
Her hamilelik farklıdır ve her vücut farklı tepkiler verebilir. Bu nedenle, çatlak oluşumunu önlemek için bu ipuçlarını uygularken, doktorunuzla da düzenli iletişimde olmalısınız.
0 notes
indirgit · 2 years
Text
Wom Dental Diş Bakım Solüsyonu Nedir, Ne İşe Yarar, Fiyatı ve Kullananların Yorumları
Wom Dental Diş Bakım Solüsyonu Nedir, Ne İşe Yarar, Fiyatı ve Kullananların Yorumları
wom dental, wom dental nedir, wom dental ne işe yarar, wom dental diş bakım solüsyonu yorumları, wom dental diş spreyi, wom dental diş spreyi eczane fiyatı, wom dental diş spreyi ekşi, wom dental diş spreyi kullananlar, wom dental diş spreyi nasıl kullanılır, wom dental faydaları, wom dental fiyatı, wom dental hamilelikte kullanımı, wom dental kullananlar, wom dental kullanıcı yorumları, wom…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
kadinruhu · 2 years
Text
Hamilelikte Bakım Nasıl Olmalı?
Hamilelikte Bakım Nasıl Olmalı?
Hamilelik sırasındaki hormonal değişiklikler, hamilelik lekelerinden sivilcelere kadar bazı cilt sorunlarına neden olabilir. Ancak bu sürece hazırlanarak ve doğru cilt bakım rutini uygulayarak bu sorunları önleyebilir, cildinizi hamilelik sırasında güzel ve genç tutabilirsiniz. Bu süre zarfında karşılaşabileceğiniz cilt sorunları, bunların nasıl düzeltileceği ve cilt bakımı rutininizin nasıl…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
hamilelikte · 2 years
Text
Hamilelikte ağız kokusu gebeliğiniz süresince sorun olabilir. Nedeni ise vücudun salgıladığı hormonlarda yatmaktadır. Hormonlar üretilen tükürük miktarını artırır ve tükürük bezlerinin sayısını azaltır, bu da ağız kuruluğuna ve ağız kokusuna neden olur. Hamilelik sırasında kadın vücudu birçok değişikliğe uğrar. En göze çarpan değişikliklerden biri tükürük üretimindeki artıştır. Tükürük o kadar keskin bir kokuya sahiptir ki, bazı kadınlar onu ağzına almaya utanırlar. Hamilelik, bir kadının hayatındaki en güzel ve heyecan verici anlardan biridir. Ama aynı zamanda en zorlarından biridir. Birçok hamile kadının sorunlarından biri de ağız kokusudur. Science Advances dergisinde yayınlanan yeni bir çalışma, hamilelikte ağız kokusunun progesteron adı verilen bir hamilelik hormonundan kaynaklanabileceğini öne sürüyor. Hamileliğin Ağız Kokusuna Etkisi Nedir? Hamileliğin ilk belirtisinin neden ağız kokusu olduğunu hiç merak ettiniz mi? Bazı kadınlar hamilelik sırasında şiddetli sabah bulantısı ve kokulara karşı artan hassasiyet yaşarlar. Bu, ağız kokusuna neden olabilecek tükürük ve balgam miktarını artırır. Neyse ki, bu durum doğumdan hemen sonra düzelir, ancak düzenli ağız hijyeni hala önemlidir. Ağız kokusu, kötü nefesi tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Bu, diş eti hastalığı, ağızda pamukçuk, diş sorunları ve hatta enfeksiyonlar dahil olmak üzere çeşitli şeylerden kaynaklanabilir. Kokuyu maskelemenin ve stresi azaltmanın yollarını arayın. Hamilelikte Ağız Kokusu Nasıl Önlenebilir? Hamilelikte Ağız Kokusu Nasıl Önlenebilir Amerikan Diş Hekimleri Birliği, hamilelik sırasında kaç kişinin ağız kokusu aldığını ve buna neyin sebep olduğunu belirlemek için bir çalışma yaptı. Hamilelik sırasında ağız kokusuna hormonal değişiklikler, ağız kuruluğu ve diş eti hastalığı ve çürükler gibi diş sorunları dahil olmak üzere bir dizi faktör neden olabilir. Ağız sağlığınızı kontrol etmek için doktorunuzu düzenli olarak ziyaret edin. Hamilelik sırasında ağzınızda ağız kuruluğu gibi değişiklikler fark etmeniz normaldir. Bazı kadınlar hamilelik sırasında ağız kokusu yaşarlar. Bu ağız semptomları çok can sıkıcı ve utanç verici olabilir, ancak bunlarla baş etmenin yolları vardır. Birçok hamile kadın ağız kuruluğu, ağız kokusu ve dişlere yiyecek yapışması gibi ağız değişiklikleri yaşar. Bu belirtiler birçok kadında öfke ve hayal kırıklığına neden olabilir. Piyasada bu belirtileri gidermek için tasarlanmış birçok ağız bakım ürünü bulunmaktadır. Ağız kokusu kadınların hayatını zorlaştırabilir ve hamilelik sırasında ciddi sağlık sorunlarının işareti olabilir. Ağız kokusu milyonlarca kadının hayatını zorlaştırır ve hamilelik sırasında ciddi sağlık sorunlarının habercisi olabilir. Hamilelikte ağız kokusu kansızlık, yorgunluk ve düşük tansiyon gibi komplikasyonlara yol açabilir, bu yüzden bunun farkında olmak önemlidir. Hamile kadınların karşılaştığı tek sorun ağız kokusu değildir. Sabah bulantısı ve diğer gebelik semptomlarının da ele alınması gerekir. Ağız kokusu, hamilelik sırasında çeşitli nedenlerle ortaya çıkan ağız kokusudur. Bu utanç verici ve rahatsız edici olabilir, ancak daha ciddi bir tıbbi duruma da işaret edebilir, bu nedenle hamilelik sırasında izlenmek çok önemlidir. Hamilelikte Ağız Kokusu Nasıl Giderilir? Hamile kadınların en sık karşılaştığı sorunlardan biri ağız kokusu ve vücut kokusudur. Bu sadece utanç verici değil, aynı zamanda siz ve eşiniz için rahatsız edici. Aşağıdaki ipuçları hamilelikte ağız kokusuyla başa çıkmanıza yardımcı olacaktır. Mümkün olduğunca şekerli yiyeceklerden, alkolden ve kafeinli içeceklerden kaçının. Bu, hamilelik sırasında düzeltilmesi zor olan boşluklara ve diğer ağız sağlığı sorunlarına yol açabilir. Mide ekşimesine neden olabilecek baharatlı yiyeceklerden ve çok sıcak yiyeceklerden kaçının. Rahatsızlık devam ederse, bir doktora danışması gerekebileceğinden doktorunuza başvurun. Ağzınızı temiz tutmak ve plak oluşumunu önlemek için her yemekten sonra ve yatmadan önce dişlerinizi fırçalayın.
Kötü nefes ve vücut kokusu gerçekten can sıkıcıdır. Hatta bazı insanlar onlarla ilgilenmek için yanlarında şeker veya sakız taşırlar. Bazı insanlar gargara, diş macunu ve ağız spreyi kullanır. Ağız kokusu için karbonat hamilelikte ağız kokusu için karbonat Bu maddeleri kullanmadan kötü nefes ve vücut kokusuyla baş etmenin birkaç yolu vardır. Bu maddeleri kullanmadan da kokudan kurtulmanın yollarını bulabilirsiniz. Bazı insanlar dişlerini fırçalamak ve nefeslerindeki kokuyu gidermek için bir fincan kahve telvesi kullanırken, diğerleri kıyafetlerindeki kokuları etkisiz hale getirmek için karbonat kullanır. Hamilelikte ağız kokusunu gidermek için bir bardak ılık suya bir çay kaşığı karbonat koyun ve iyice karıştırın. Elde ettiğiniz bu karışım ile ağzınıza günce 2 defa gargara yapın. Birkaç gün içinde ağız kokusundan kurtulduğunuzu göreceksiniz. Karbonatlı su gibi evde Hamilelikte ağız kokusunu gidermek için yapabileceğiniz daha birçok yöntem var. İşte bu yöntemlerden bazıları: Karanfil Karanfil çok güçlü bir antiseptiktir ve mide ve bağırsaklarda gaz oluşumunu engeller, ağız kokusu ile ağızdaki yaraları iyi eder. Hamilelikte ağız kokusunu gidermek için bir parça karanfili bir süre ağzınızda tutun. Rezene çayı Rezene çayı yemeklerden 30 dakika önce içilirse ara öğün olarak kullanılabilir ve ağız kokusunu giderir. Yeşil çaydaki polifenoller, ağızda kötü kokuya neden olan kükürt üreten zararlı bakterileri öldürür. Hamilelikte ağız kokusunu geçirmek için kullanacağınız bu çayları günde 1 fincandan fazla tüketmemeniz önerilir. Nane çayı Güçlü bir antiseptik olan nane, bakterileri temizler ve ağız hijyenini destekler. İki tatlı kaşığı kuru naneyi suda 15 dakika kaynatın, şeker veya bal ile tatlandırıp için. Yoğurt Prebiyotik yönünden zengin her türlü yiyecek ve içecek (kefir) ama özellikle yoğurt, düzenli olarak yenilirse hamileyken ağız kokusunu azaltmak için önemli besinlerdir. Süt de ağız kokusu için iyi bilinen bir çaredir. Araştırmalar, sarımsak yedikten sonra süt içmenin ağız kokusunu önemli ölçüde azaltabileceğini göstermiştir. Sarımsak veya soğan gibi güçlü kokulu yiyecekler içeren bir yemek sırasında veya sonrasında bir bardak yağsız veya tam yağlı süt, kötü kokuları önlemeye yardımcı olabilir. Maydanoz Klorofil açısından zengin olan maydanoz, soğan ve sarımsak gibi keskin kokulu yiyeceklerin neden olduğu ağız kokusunu önlemek için her yemekten sonra çiğnenebilir. Hamileyken çok tüketilmesi önerilmeyen maydanoz, sınırlı tüketildiğinde herhangi bir soruna neden olmaz. Portakal Portakal diş hijyeni sağlar. Çoğu insan ağız kokusuna neden olan bakterileri öldürecek kadar tükürük üretmez. Araştırmalar, C vitamininin tükürük üretimini artırdığını ve ağız kokusunu azaltmaya yardımcı olduğunu gösteriyor. Hamileyken çoğu kadının karşılaştığı ağız kuruluğu da ağız kokusuna neden olur. Bu ağız kuruluğu ve tükürük azlığı problemini önlemenin en iyi yollarından biri taze sıkılmış portakal suyu içmektir. Sirke gargarası Sirke, asetik asit adı verilen doğal bir asit içerir. Bakteriler asidik bir ortamda büyümez, bu nedenle ağzınızı sirke ile çalkalamak bakteri üremesini azaltmaya yardımcı olabilir. Bir bardak suya 2 yemek kaşığı elma sirkesi ekleyin. Tükürmeden önce en az 30 saniye gargara yapın. Ağız kokusunu gidermek çoğu insan için yaygın bir sorundur. Terleme, alkol tüketimi, diyet ve bakteriler gibi bir dizi faktörden kaynaklanabilir. Elma sirkesi ve cadı fındığı gibi vücut kokusunu gidermeye yardımcı olabilecek birçok doğal ilaç vardır.
0 notes
akgezercom · 2 years
Text
Gebelikte Apandisit: Belirtileri ve Riskleri
Gebelikte Apandisit: Belirtileri ve Riskleri
Hamilelikte apandisit, birinci, ikinci veya üçüncü trimesterde eşit olarak ortaya çıkabilen bir aksiliktir. Daha ciddi bir risk içermemesine rağmen hemen ele alınması gereken gebelikle bağlantılı bir sorundur. Günümüzde apandisitin hamilelik dönemi ile ilgisi olmadığı düşünülmekte; Ancak hamile bir kadın söz konusu olduğunda, tüm önlemler ve bakım azdır. Bu nedenle, hamilelikte bir apandisit…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
ciltatolyesi · 3 years
Text
Buz Lazer Epilasyon Acıtıyor mu?
Tumblr media
Buz Lazer Acıtıyor mu ? : Geleneksel IPL, sıcak bir lastik bantla hafifçe vurulduğunuzu hissedebilir, ancak buz lazeri ile hissettiğiniz asıl şey ısıdır. Oldukça rahat tutuluyor ve yavaş ısınıyor. Tatbiki yapılırken çok az bir sıcaklık verir daha sonra çok hafif tene göre acı verebilir. Buz lazer acıtıyor mu diye sorarsanız denemeden bilemezseniz. Diğer uygulamalara göre çok hafif bir sıcaklık verir.Buz Lazer Nerede Yaptırabilirim
Buz lazer Nerede Yaptırabilirim derseniz. Epilasyon en ince tüylerde bile etkili sonuç oluşturur. Buz lazer Nasıl Çalışır ağrısızdır. Dört mevsim uygulanabilen buz lazerleri sayesinde tüylerinizden acı çekmeden hızlı bir şekilde kurtula bileceksiniz. Üstün teknoloji soğutma sistemi sayesinde buz lazer işlemi sırasında acı hissetmezsiniz. Buz lazer lerinin diğerlerinden farkları biri her tüy rengine yapabilmesidir. Bu sayede koyu tenli kişilerde de lazer epilasyon ile kıllarından kurulabilmektedir.
Buz Lazer Nerede Yaptırabilirim ve Nasıl çalışır?
Lazer epilasyon sırasında, bir lazer ışını deriden tek bir kıl folikülüne geçer. Lazerin yüksek ısısı kıl folikülüne hasar verir ve bu da gelecekteki kıl büyümesini engel olur. Lazer epilasyon en çok açık tenli ve koyu renkli tüylere sahip kişilerde daha etkilidir.
Lazer epilasyon tüylerin uzaması  etkili bir şekilde yavaşlatsa da, temelli epilasyonu garanti olmaz. Epey bir tüysüz dönem sağlamak için tipik olarak çok fazla lazer epilasyon tedavisi gerektirir. Periyodik cilt bakım tedavileri de gerekebilir.
Buz Lazer epilasyon nedir?
Buz lazer, Filiz Karslıoğlu tarafından geliştirilmiş FDA onaylı bir çalışmadır.. 810 nm dalga boyunda diyot lazer teknolojisini kullanır. B-Eight Ice, güçlü soğutma mekanizması ve seri çekimleri sayesinde Diode Laser cihazları arasında açık ara en acısız sisteme sahiptir.
B-Eights Ice aplikatörü 2×1 cm başlığı ile daha geniş bir alana uygulama yapabilir, Buz Lazer (uygulama bölgesine buz uygulama yaparak  ağrıyı ortadan kaldırırken, folikülleri sıcak yakar.
Buz Lazer epilasyon kimlere uygulanabilir?
Kıl oluşumu tamamlanmış ve çalışmaya engel tıbbi bir sorunu olmayan herkese uygulanabilir. Hamilelikte uygulanmaz. Tüm cilt tipleri üzerinde derin bir etkiye sahip olsa da direk beyaz ve çok sarı saçları göremez…
Buz Lazer epilasyon kaç seans uygulanır?
Seans süreleri kişinin ten rengine, saç rengine, saç kalınlığına ve yoğunluğuna göre değişmektedir. Vücut ve yüz epilasyonu ortalama 8 seans sürer. Kullanılan ilaçlar ve hormon bozuklukları gibi durumlar o dönemde saçlarda artışa neden olabilir.
Buz Lazer Epilasyon seansları ne kadar sürer?
Uygulama süresi alanın genişliğine göre değişmektedir. Geniş alanlara uygulama 20-45 dakika, bıyık, çene gibi küçük alanlara ise 5-10 dakikada uygulama tamamlanır.
Lazer epilasyon tedavisine başlamadan önce, randevusundan en az altı hafta önce almak istediğiniz tüyleri koparmayı, cımbızlamayı veya ağda yapmayı bırakmanız tavsiye edilir, ancak tıraş olmanıza izin verilir. Bunun nedeni, lazerin, koparma ve ağda yoluyla geçici olarak alınan kıl köklerini hedef almasıdır. Bununla birlikte, lazer ışığının kıl köklerini daha iyi bulmasına yardımcı olacağından, randevunuza 24 saat kala tedavi alanını tıraş etmelisiniz.
Pigmentasyon bozukluklarına, kabarmaya veya yara izine neden olabileceğinden, tedaviden bir hafta önce solaryumda güneşe maruz kalmaktan ve UV ışınlarına maruz kalmaktan kaçınılmalıdır. Bunun nedeni, lazer ışığının derideki veya kıl foliküllerindeki pigmente çekilmesidir. Lazer ekipmanı cilt kalınlığınıza ve kıl renginize göre ayarlanır. Lazerin gözlere zarar vermemesi için tedavi odasındaki herkesin göz koruması takması gerekecektir. Cildinizin dış katmanları da özel bir soğutma cihazı veya soğuk jel ile korunacaktır. Bu, lazer ışığının cilde daha iyi nüfuz etmesine yardımcı olur.
Uzman personelimiz daha sonra tedavi bölgesine bir ışık darbesi verecek ve ayarların tamam olduğundan emin olmak ve herhangi bir reaksiyon olup olmadığını kontrol etmek için bölgeyi birkaç dakika izleyecektir.
Tedavi sırasında lazer, kıl folikülüne zarar verecek ve yeniden büyümesini önleyecek konsantre bir ışık demeti yayacaktır.
Buz Lazer epilasyon hangi bölgelere uygulanabilir?
Lazer epilasyon koltuk altı, genital bölge, bikini bölgesi, kollar, bacaklar, çene, ense ve boyun bölgesine uygulanabilir.
Buz Lazer (Soprano Ice) epilasyon, ağrı eşiği düşük ve kılları sert olan erkeklerde sırt, ense, yanak üstü gibi zorlu bölgelerdeki istenmeyen tüyler için etkilidir. Ergonomik başlığı sayesinde erkekleri rahatsız eden kaş üstü ve kulak içi tüylerinde de etkilidir.
Dört mevsim buz lazer epilasyon
Buz Lazer (Soprano Ice) epilasyon dört mevsim uygulanabilen bir yöntemdir. Bu yöntem esmer ve bronz tenli veya koyu sarı veya kızıl saçlı kişilere de rahatlıkla uygulanabilir.
Buz Lazer (Soprano Ice) Epilasyonun zararı var mı?
Buz Lazer (Soprano Ice) Epilasyonun kalıcı bir yan etkisi yoktur. Uygulama sonrasında hassasiyet ve kızarıklık görülebilir. Bu etki kısa süre içinde kaybolacaktır.
Neden buz lazer epilasyon yaptırmalıyım?
Herkes vücudundaki istenmeyen tüylerden kurtulmak ister. Şimdiye kadar epilasyon için kullanılan geleneksel yöntemler, istenmeyen tüyleri sadece kısa bir süreliğine almak için kullanılıyordu. Lazer teknolojisi kullanılmaya başlandığı için kişi tüylerinden kalıcı olarak kurtulabilir! Buz lazer epilasyon teknolojisi ise en gelişmiş epilasyon tekniğidir. FDA onaylı buz lazer, kalıcı epilasyon için tüm lazer yöntemleri arasında en ağrısız ve etkili olanıdır. Buz lazerlerin en önemli avantajlarından biri tüm tüy renklerinde epilasyon için etkili sonuçlar oluşturmasıdır. Bu sayede kalıcı olarak epilasyon yapabilecek, zayıf ve açık renkli tüylerinizden bile kurtulabileceksiniz. Buz lazeri vücudunuzdaki kıl köklerini kalıcı olarak yok eder ve tüyleri ömür boyu almak için zaman kaybetmezsiniz.
Önlemler
Lazer epilasyon basit bir tedavi olmasına rağmen, doğru müdahale veya tedavi seviyesinin bir uzman tarafından belirlenmesi önemlidir. Potansiyel bir adayın prosedüre uygun olması için belirli kriterlere uyması ve şunları yapması gerekir:
Uzun süreli epilasyon veya epilasyon tedavisi arıyorsanız,
Beklenen sonuçlara ilişkin gerçekçi beklentilere sahip olmak,
Hem fiziksel hem de psikolojik olarak sağlıklı olmak
Lazer epilasyon tedavisinden neler beklenir?
Lazer epilasyon tedavisinin en büyük faydası istenmeyen tüylerin yok edilmesidir. Diğer avantajlar şunlardır:
Lazerler hassastır ve yalnızca koyu renkli tüyleri hedefleyebilir ve çevredeki cilde zarar vermez.
Her nabzın aynı anda birçok tüyü tedavi etmek için saniyenin çok küçük bir kısmını aldığındaki hız.
Çoğu hasta, yaklaşık üç seanstan sonra saç uzamasında gecikme yaşar.
Güvenli ve verimli
Epilasyon için sonraki adımlar
Daha taze ve daha güzel görünmeniz için en iyi seçenekleri anlamak ister misiniz? İstanbul’da lazer epilasyon için kişiye özel bir plan geliştirmek için kişisel danışma için uzmanlarımızdan biriyle tanışın. Bizimle iletişime geçin veya randevu alın, hasta bakım koordinatörleri biz sizin için en uygun uzmanı belirleyecektir. Buz Lazer acıtıyor mu ?
0 notes
magazinevim · 3 years
Text
Hamilelikte Profesyonel Bakımın Yolu FOREO’dan Geçiyor
Hamilelikte Profesyonel Bakımın Yolu FOREO’dan Geçiyor
Hamilelikte Profesyonel Bakımın Yolu FOREO’dan Geçiyor   Anne adayları hamilelik dönemlerinde dikkat ve bakım isteyen pek çok farklı konuyla baş etmek durumunda kalıyor. Bu hassas ve zorlu süreçte hormonal değişimlerden etkilenen cilt sorunları da bunlardan biri. Vücuttaki değişimlerle hassaslaşan cilt, bir değişim sürecine giriyor. Özellikle yüz bölgesinde daha yoğun bir şekilde karşılaşılan bu…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes