Tumgik
#ingiliz hasta
nebez · 3 months
Text
Yıl 1917 Yer Irak
İngiliz general, koyunlarını otlatan çobanı uzaktan bir müddet izledikten sonra, yanına yaklaşır ve;
Eğer sürüyü koruyan köpeğini öldürürsen Sana 100 sterlin vereceğim der.
Uzun zamandır zor şartlarda yaşayan çoban için büyük paradır bu miktar..
Ancak köpek de çok kıymetlidir.
Çobanın tek güvendiği, sürüsünü idare eden, her türlü tehlikeye karşı koruyan, hasta olan koyunun başında bile günlerce aç susuz bekleyen, bir varlıktır köpeği..
Ama teklif edilen para, 100 sterlin. İyi para!
Çoban, köpeği yakalayıp generalin önünde keser ve alır parayı.
General; Köpeğin derisini yüzersen, 100 sterlin daha veririm der..
Çoban bu sefer düşünmeden, yüzer deriyi ve alır parayı.
General; Köpeği parçalara ayırırsan, 100 sterlin daha der..
İş raydan çıkmıştır artık. Ayırır parçalara, alır parayı..
İşi biten general ordan ayrılırken, bu sefer teklif çobandan gelir; 100 sterlin daha verirsen, köpeğin etinden de yerim..
General cevap verir; Asla!. Benim amacım, değer verdiklerinize karşı yaklaşımınızı öğrenmekti. Sen para için yoldaşın, yardımcın, her şeyin olan köpeği feda ettin..
Ben ihtiyacım olan şeyi öğrendim.
Sonra yanındakilere dönüp; İnsanlar bu karakterde olduğu müddetçe korkmayın, her şeyi yaptırabilirsiniz der.
Parası olup, değeri olmayan insanlar, değeri olup parası olmayan insanların hayat anlayışını değiştirdi..
Artık slogan belli..
Paranın satın alamayacağı şey yoktur.
Şahsi menfaat için insanların satamayacağı bir değer kalmadı maalesef.
Ama az paraya, ama çok paraya..
Bazen paraya, bazen makam mevkiye..
Kazanmak için satanlar! Aslında tamamen kaybettiklerini farketmiyorlar çoğu zaman..
Kimileri de farkettiği halde satıyor.
Sureti haktan görünüp, Sizden köpeğinizi isteyen çok olacak.
Bugünlerde fazlasıyla olduğu gibi.
Ne köpeğinizi satın, ne de başkasının köpeğine göz koyun..
Çünkü değerlerini para için satanlar, sattıkları kişinin köpeği olmaktan, başka işe yaramazlar.
Paranın açamayacağı kapı yok diyenler, Aslında! para için her şeyi yaparım diyenlerdir…
Tumblr media
96 notes · View notes
dolunay66 · 2 months
Text
Yıl 1917 Yer Irak..
İngiliz general, koyunlarını otlatan çobanı uzaktan bir müddet izledikten sonra,,
yanına yaklaşır ve ;
Eğer sürüyü koruyan köpeğini öldürürsen Sana 100 sterlin vereceğim der.
Uzun zamandır zor şartlarda yaşayan çoban için büyük paradır bu miktar..
Ancak köpek de çok kıymetlidir.
Çobanın tek güvendiği, sürüsünü idare eden, her türlü tehlikeye karşı koruyan, hasta olan koyunun başında bile günlerce aç susuz bekleyen, bir varlıktır köpeği..
Ama teklif edilen para, 100 sterlin.
İyi para!
Çoban, köpeği yakalayıp generalin önünde keser ve alır parayı.
General;
Köpeğin derisini yüzersen,
100 sterlin daha veririm der..
Çoban bu sefer düşünmeden,
yüzer deriyi ve alır parayı.
General;
Köpeği parçalara ayırırsan,
100 sterlin daha der..
İş raydan çıkmıştır artık.
Ayırır parçalara, alır parayı..
İşi biten general ordan ayrılırken,
bu sefer teklif çobandan gelir;
100 sterlin daha verirsen,
köpeğin etinden de yerim..
General cevap verir;
Asla!. Benim amacım, değer verdiklerinize karşı yaklaşımınızı öğrenmekti. Sen para için yoldaşın, yardımcın, her şeyin olan köpeği feda ettin..
Ben ihtiyacım olan şeyi öğrendim.
Sonra yanındakilere dönüp;
İnsanlar bu karakterde olduğu müddetçe korkmayın, her şeyi yaptırabilirsiniz der.
Parası olup, değeri olmayan insanlar,
değeri olup parası olmayan insanların hayat anlayışını değiştirdi..
Artık slogan belli..
Paranın satın alamayacağı şey yoktur.
Şahsi menfaat için insanların satamayacağı bir değer kalmadı maalesef.
Ama az paraya, ama çok paraya..
Bazen paraya, bazen makam mevkiye..
Kazanmak için satanlar !
Aslında tamamen kaybettiklerini farketmiyorlar çoğu zaman..
Kimileri de farkettiği halde satıyor.
Sureti haktan görünüp,
Sizden köpeğinizi isteyen çok olacak.
Bugünlerde fazlasıyla olduğu gibi.
Ne köpeğinizi satın, ne de başkasının köpeğine göz koyun..
Çünkü değerlerini para için satanlar, sattıkları kişinin köpeği olmaktan,
başka işe yaramazlar..
Paranın açamayacağı kapı yok diyenler,
Aslında ! para için her şeyi yaparım diyenlerdir...
Tumblr media
28 notes · View notes
by-hulusi · 7 months
Text
Yıl 1917 Yer Irak
İngiliz general, koyunlarını otlatan çobanı uzaktan bir müddet izledikten sonra,,
yanına yaklaşır ve ;
Eğer sürüyü koruyan köpeğini öldürürsen Sana 100 sterlin vereceğim der.
Uzun zamandır zor şartlarda yaşayan çoban için büyük paradır bu miktar..
Ancak köpek de çok kıymetlidir.
Çobanın tek güvendiği, sürüsünü idare eden, her türlü tehlikeye karşı koruyan, hasta olan koyunun başında bile günlerce aç susuz bekleyen,
bir varlıktır köpeği..
Ama teklif edilen para, 100 sterlin.
İyi para!
Çoban, köpeği yakalayıp generalin önünde keser ve alır parayı.
General;
Köpeğin derisini yüzersen,
100 sterlin daha veririm der..
Çoban bu sefer düşünmeden,
yüzer deriyi ve alır parayı.
General;
Köpeği parçalara ayırırsan,
100 sterlin daha der..
İş raydan çıkmıştır artık.
Ayırır parçalara, alır parayı..
İşi biten general ordan ayrılırken,
bu sefer teklif çobandan gelir;
100 sterlin daha verirsen,
köpeğin etinden de yerim..
General cevap verir;
Asla!. Benim amacım, değer verdiklerinize karşı yaklaşımınızı öğrenmekti. Sen para için yoldaşın, yardımcın, her şeyin olan köpeği feda ettin..
Ben ihtiyacım olan şeyi öğrendim.
Sonra yanındakilere dönüp;
İnsanlar bu karakterde olduğu müddetçe korkmayın, her şeyi yaptırabilirsiniz der.
Parası olup, değeri olmayan insanlar,
değeri olup parası olmayan insanların hayat anlayışını değiştirdi..
Artık slogan belli..
Paranın satın alamayacağı şey yoktur.
Şahsi menfaat için insanların satamayacağı bir değer kalmadı maalesef.
Ama az paraya, ama çok paraya..
Bazen paraya, bazen makam mevkiye..
Kazanmak için satanlar !
Aslında tamamen kaybettiklerini farketmiyorlar çoğu zaman..
Kimileri de farkettiği halde satıyor.
Sureti haktan görünüp,
Sizden köpeğinizi isteyen çok olacak.
Bugünlerde fazlasıyla olduğu gibi.
Ne köpeğinizi satın, ne de başkasının köpeğine göz koyun..
Çünkü değerlerini para için satanlar, sattıkları kişinin köpeği olmaktan,
başka işe yaramazlar..
Paranın açamayacağı kapı yok diyenler,
Aslında ! para için her şeyi yaparım diyenlerdir. Yeri gelir seni beni vatanı bile satarlar.
17 notes · View notes
morkedisblog · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Kovan(Hıve)2019 yapımı kadın yönetmenli bir film Artvinin doğal güzellikleri insanı büyülüyor bir kadının yıllar sonra Almanyadan döndüğü köyünde arıcılık yapıp annesinin vasiyetini yerine getirme çabası da ilginç ama nedenini anlayamadığım adını koyamadığım bir eksiklik buldum filmde sıradan bir sinemasever olarak ayrıca Meryem Uzerli yıllardır Türkçeyi öğrenememiş falan derler iyi de Almancası da tuhaf sanki İngiliz aksanı var kızım hesapın ne?baba dilin Türkçeyi katlet annenin dili Almancayı mahfet hasta mısın? demek sorun kendisinde aman bana ne olmayan oyunculuğuyla işi götürüp para kazanıyor işte Muhteşem yüzyıl"Hürrem" rolünün ekmeğini yiyor bir şekilde ama Karadeniz otantik evlerine bayıldım severim köy evlerini ilaç olacaksa kalmadı bir köy evi lüx hastası oldu millet heyyyy o ormanları ağaçları doğayı çok arayacaklar😤😠😈
2 notes · View notes
begolas · 1 year
Text
normalde hasta ve hasta yakınlarına yan gözle bakmam ama ingiliz olunca işler değişti tabi
2 notes · View notes
baybaykus · 2 years
Text
Yıl 1917 Yer Irak..
İngiliz general, koyunlarını otlatan çobanı uzaktan bir müddet izledikten sonra,
yanına yaklaşır ve ;
Eğer sürüyü koruyan köpeğini öldürürsen Sana 100 sterlin vereceğim der.
Uzun zamandır zor şartlarda yaşayan çoban için büyük paradır bu miktar.
Ancak köpek de çok kıymetlidir.
Çobanın tek güvendiği, sürüsünü idare eden, her türlü tehlikeye karşı koruyan, hasta olan koyunun başında bile günlerce aç susuz bekleyen,
bir varlıktır köpeği.
Ama teklif edilen para, 100 sterlin.
İyi para!
Çoban, köpeği yakalayıp generalin önünde keser ve alır parayı.
General;
Köpeğin derisini yüzersen,
100 sterlin daha veririm der..
Çoban bu sefer düşünmeden,
yüzer deriyi ve alır parayı.
General;
Köpeği parçalara ayırırsan,
100 sterlin daha der..
İş raydan çıkmıştır artık.
Ayırır parçalara, alır parayı..
İşi biten general ordan ayrılırken,
bu sefer teklif çobandan gelir;
100 sterlin daha verirsen,
köpeğin etinden de yerim..
General cevap verir;
Asla!.
Benim amacım, değer verdiklerinize karşı yaklaşımınızı öğrenmekti.
Sen para için yoldaşın, yardımcın, her şeyin olan köpeği feda ettin..
Ben ihtiyacım olan şeyi öğrendim.
Sonra yanındakilere dönüp;
İnsanlar bu karakterde olduğu müddetçe korkmayın, her şeyi yaptırabilirsiniz der.
Parası olup, değeri olmayan insanlar,
değeri olup parası olmayan insanların hayat anlayışını değiştirdi..
Artık slogan belli..
Paranın satın alamayacağı şey yoktur.
Şahsi menfaat için insanların satamayacağı bir değer kalmadı maalesef.
Ama az paraya, ama çok paraya..
Bazen paraya, bazen makam mevkiye..
Kazanmak için satanlar !
Aslında tamamen kaybettiklerini farketmiyorlar çoğu zaman..
Kimileri de farkettiği halde satıyor.
Sureti haktan görünüp,
Sizden köpeğinizi isteyen çok olacak.
Bugünlerde fazlasıyla olduğu gibi.
Ne köpeğinizi satın, ne de başkasının köpeğine göz koyun..
Çünkü değerlerini para için satanlar, sattıkları kişinin köpeği olmaktan,
başka işe yaramazlar..
Paranın açamayacağı kapı yok diyenler,
Aslında ! para için her şeyi yaparım diyenlerdir...
Alıntı
1 note · View note
operasyon · 2 months
Text
"Birini tedavi etmeden önce sor; onu hasta eden şeylerden vazgeçmeye istekli mi" demiş tıbbın babası Hipokrat.
Cümle bence hem insanlar hem toplumlar için doğru.
Bir toplumu yada bir insanı kurtarmaya, iyileştirmeye, tedavi etmeye giriştiniz diyelim.
O toplum, o insan kurtulmak, iyileşmek, tedavi olmak ve en sonunda yaşamak istiyor mu bunu bilmiyorsanız yanlış bir işe girişmiş olabilirsiniz.
Çünkü herkesin iyileşmek istediği varsayımı sadece sizin ezberiniz oluyor.
Kişisel deneyimlerimle söyleyebilirim ki ne toplumlar ne tek tek insanlar iyileşmeye o kadar da istekli değildir.
---
Bu toplumun gençliği bir zaman hayatını bu topluma feda etti. Yanlış bir iş çünkü toplumun kurtulmak gibi bir isteği yoktu ki. Dolayısıyla boşa gitti hayatları. Kahramandılar ama bir noktada boşuna kahramandılar.
Bireyler içinde durum aynı. Benim kötü huyları olan bir akrabam vardı. Yaşça benden küçük olduğundan nasihatlerime maruz kalma bahtsızlığına uğramış biri. Kumarbaz. Kazandığı her artı kuruşu kumara yatırır.
" Yav yapma. Şöyle tuzak böyle tuzak" bunu en sonunda ikna ettim. Ne yaptı? Tuttu kumarı bırakıp ileri yaşında sigaraya alkole başladı.
Anladım ki bu adamda kötü bir huy mutlaka olacak.
Sigarasını alkolünü engellesen bu sefer başka kötü bir huy edinecek. Haaa demek ki onun kaderi bu. Bu dünyada negatif, olumsuz durumların içinde perişan yaşamak adamın kaderi. Kişiliği o olumsuzluk için kurulmuş. Sigara içmese belki uyuşturucu içecek daha kötü. Onu yapmasa belki eğlence mekanlarında kadına kıza dadanacak. Kendisi için mutlaka olumsuz bir alışkanlık bulacak. Bunu anlayınca artık alkolüne sigarasına ses etmedim. Çünkü boş iş olur. Kendimi yorduğum gibi belki onun hayatını da daha kötü etkiliyor olurum.
Ne gereği var?
---
Toplum da böyle.
Osmanlı İmparatorluğunun yıkılışı o kadar uzun ve sancılı olmuş ki bu günkü insanın profilini bile beklediğimin çok üstünde bir ağırlıkta etkiliyor.
Taa Kırım Savaşının etkilerini bile taşıyoruz desem belki bu günkü kuşağa saçma gelir yüz yetmiş yıl önceki savaşın etkisinin sürüyor olması. 170 yıl bize uzun ama toplum için uzun değil. Hepi topu üç dört nesil o savaşın etkilerini çocuğuna aktardığında savaşın psikolojik etkisi sürüp gitmiş olabiliyor.
Savaşta bizi Ruslardan, son derece medeni, son derece insani İngilizler kurtarmış. İngilizler olmasa Ruslar İstanbul'da. Sonucun vahametine kıyasla İngilizlere hayranlığın ne kadar doğal olduğunu siz düşünün.
Bu etki Kurtuluş Savaşına bile sarkıyor işte. Herkes okudu belkide tarihte. Mustafa Kemal yola çıktığında kimi İngiliz mandacısı kimi Amerikan mandacısı.Ama Neden?
İşte arka planında kurtuluşu başka ulusların boyunduruğuna girmekte gören, yıkılan Osmanlı'nın son kuşağının psikolojisi var. Babası dayısı amcası Kırım savaşında şehit düşmüş birisin yada en azından tam o dönemde doğdun ve evinde İngilizlerin sizi Ruslardan kurtardığı sürekli anlatıldı. Öyle bir evde büyüdün.
Kurtuluş Savaşına mı inanırsın kansız sorunsuz görünen ebedi dostunuz İngilizlerin himayesine girmeye mi?
İngiltere o gün Osmanlıyı kara kaşı kara gözü hatrına kurtarmamıştı ama gel de bunu halka anlat.
İşte ingiliz hayranlığı sonradan süper güç abd sayıldığından abd mandacılığına çok kolay biçimde dönüşmüş.
Binlerce cia ajanının çalışmasına gerek mi kalmıştır?
Hiç gerek yok. Ülkenin tarihi gelişimi zaten sömürgeliğine en müsait halde. Bir şey yapmana gerek yok. Zaten sana hayran.
Gel kurtar hadi bu toplumu şimdi.
Onlara de ki " Biz kimseye yaslanmadan, kendi başımıza ayakta kalabilecek büyüklükte bir milletiz"
Bu sözün alt yapısı yok. Boş bir söz olur.
----
Bireyleri kurtarmakta - tedavi etmekte - çok zor. Toplumları kurtarmakta.
O yüzden Hipokrat'ın bu sözüne büyük bir değer verdim. Keşke onsekiz yaşına gelmeden biliyor olsaydım.
0 notes
teknolojihaber · 2 months
Text
Bilim adamları nihayet ölümcül pankreas kanseriyle savaşmak için DNA anahtarını keşfetti
Tumblr media
Pankreas kanseri en ölümcül kanserlerden biridir. Her yıl yarım milyondan fazla insanın hayatını etkiliyor ve tüm majör maligniteler arasında en düşük hayatta kalma oranına sahip. Ancak uluslararası araştırmacılardan oluşan bir ekip tarafından yapılan yeni bir keşif, bir umut ışığı sunuyor. ABD'li ve İngiliz bilim insanları, pankreas kanserinde, bu ölümcül hastalığın tedavisinin geliştirilmesine yol açabilecek önemli bir genetik kusur tespit etti. Nottingham Trent Üniversitesi John van Geest Kanser Araştırma Merkezi'nde araştırmacı olan Dr. Maria Hatziapostolou, pankreas kanserinin nasıl yayıldığını anlama konusunda yenilenmiş bir odaklanmaya acil ihtiyaç olduğunu vurguladı. Bu agresif hastalığın hayatta kalma oranının sürekli olarak düşük olması, bu yeni çalışmayı, hastalığın hızlı yayılmasının altında yatan nedeni çözmeye yöneltti. Altında yatan sebep Guardian'a göre pankreas kanserinin büyümesi ve yayılması, HNF4A genindeki anahtar molekülleri etkisiz hale getirme yeteneğinden kaynaklanıyor. Gen, hayati organların genel olarak düzgün işleyişi için çok önemlidir. Bu bozulma, genin hücre büyümesini kontrol etme yeteneğini engelliyor ve böylece hastalığın yayılmasını hızlandırıyor. Bu gen kapatma işlemi DNA metilasyonu olarak biliniyor. Bu keşif terapötik gelişim için yeni bir hedef sunuyor. Hatziapostolou Guardian'a şunları söyledi : "Kanserin nasıl davrandığına dair yeni anlayış ve bilgi sağlayan bu çalışmanın, gelecekte potansiyel yeni tedavilerin önünü açmaya yardımcı olacağını umuyoruz." Çalışma, hastalığı anlamak için hem sağlıklı doku hem de pankreas kanseri biyopsilerinin analiz edilmesini içeriyordu. Yeni tedavi seçeneklerinin geliştirilmesi Pankreas kanseriyle mücadelede en büyük engel, tedavi seçeneklerinin daha kısıtlı olduğu ileri evrede sıklıkla teşhis konulmasıdır. Uzmanlara göre hastaların yarısından fazlası teşhis konulduktan sonra üç aydan sonra hayatta kalmıyor. Bu araştırma, daha iyi hasta sonuçları için umut sunan çok önemli bir ilk adımdır. Bilim adamlarının artık yeni bir hedefi var: DNA metilasyonunun etkilerini tersine çevirmenin ve HNF4A geninin işlevini eski haline getirmenin yollarını bulmak. Bu, pankreas kanserini durdurabilecek yeni ilaçların geliştirilmesine yol açabilir. "Pankreas kanseri için daha nazik ve daha etkili tedavi seçeneklerine şiddetle ihtiyacımız var. Pankreas kanserlerinin çoğuna geç bir aşamada teşhis konuluyor; 'i, hastalık yayılıncaya ve artık ameliyat edilemez hale gelene kadar tespit edilemiyor" dedi Pankreas Kanseri İngiltere araştırma başkanı Dr. Chris Macdonald. Bu yeni çalışmanın yanı sıra pankreas kanserleri ile ilgili araştırmalar da hızla ilerlemektedir. Bu yılın başlarında önemli bir gelişme olarak MIT CSAIL araştırmacıları erken tespite yönelik yapay zeka programlarını açıkladı. Houston Metodist Akademik Enstitüsü , ilaçları doğrudan pankreas tümörüne iletmek için pirinç tanesi büyüklüğünde bir cihaz geliştirdi . Bu yeni çalışmaya Nottingham Üniversitesi, Stanford Üniversitesi, Kaliforniya Üniversitesi ve Los Angeles Cedars-Sinai Tıp Merkezi'nden araştırmacılar katıldı. Pankreas Kanseri İngiltere tarafından finanse edildi. Read the full article
0 notes
paramedikmaaslari · 8 months
Text
Yurtdışı Paramedik Maaşları: Dünya Genelindeki Farklılıklar ve İş Fırsatları
Paramedikler, sağlık sektöründe hayat kurtarıcı bir rol oynayarak acil durumlarda ilk müdahaleyi yapar ve hastaları tedavi etmek için hızla harekete geçerler. Bu mesleğin dünya genelindeki talebi, paramediklere yurtdışında da çeşitli kariyer fırsatları sunmaktadır. Bu makalede, yurtdışındaki paramedik maaşlarına odaklanarak, farklı ülkelerdeki iş olanaklarına ve maaşlara genel bir bakış sunacağız.
Tumblr media
Yurtdışındaki Paramedik Maaşlarına Genel Bakış
Paramedik maaşları, ülkeye ve çalışma koşullarına bağlı olarak büyük ölçüde değişkenlik gösterir. Yaşam standartları, ekonomik faktörler ve sağlık sektöründeki talepler, paramedik maaşlarını belirleyen temel unsurlardan sadece birkaçıdır. Genel olarak, dünya genelinde paramedik maaşlarının ortalama 30.000-50.000 dolar arasında değiştiği gözlemlenmektedir. Ancak, bu rakam bazı ülkelerde daha yüksek olabilir.
Örnek Maaşlar:
Amerika Birleşik Devletleri: ABD'de paramedik maaşları, ülkenin farklı bölgelerine ve işverenlere göre değişiklik gösterir. Ortalama olarak, bir paramedik ABD'de yılda 40.000-60.000 dolar arasında bir maaş alabilir.
İngiltere: İngiltere'de paramediklerin maaşları, çalıştıkları yer ve deneyim seviyelerine bağlı olarak değişir. Ortalama bir paramedik maaşı, yılda 30.000-40.000 İngiliz sterlini arasında olabilir.
Kanada: Kanada'da paramediklerin maaşları, çalıştıkları yer ve deneyim seviyelerine göre değişir. Ortalama olarak, bir paramedik yılda 40.000-60.000 Kanada doları arasında bir maaş alabilir.
Avustralya: Avustralya'da paramedik maaşları, deneyim seviyelerine ve eyaletlere göre farklılık gösterir. Ortalama olarak, bir paramedik yılda 60.000-80.000 Avustralya doları arasında bir maaş alabilir.
Yurtdışında Paramedik Olarak Çalışmanın Avantajları
Yurtdışında paramedik olarak çalışmanın birçok avantajı vardır. Bu avantajlar arasında:
1. Yüksek Maaş:
Bazı ülkelerde paramedikler oldukça yüksek maaşlar kazanabilirler. Bu durum, yurtdışında çalışmayı düşünen paramedikler için önemli bir çekicilik unsuru olabilir.
2. Kültür ve Dil Öğrenme Fırsatı:
Yurtdışında paramedik olarak çalışmak, farklı kültürleri ve dilleri öğrenme fırsatı sunar. Bu deneyim, hem kişisel hem de profesyonel gelişim için oldukça değerlidir.
3. İş İmkânları:
Dünya genelinde sağlık sektörü sürekli olarak büyümektedir. Bu durum, paramedikler için yeni iş fırsatları yaratır. Birçok ülke, paramediklere duyulan ihtiyaç nedeniyle iş imkanları sunmaktadır.
4. Deneyim Kazanma:
Yurtdışında çalışmak, paramediklere farklı durumlarla karşılaşma ve farklı hasta gruplarıyla çalışma fırsatı sunar. Bu, paramediklerin deneyimlerini arttırarak kariyerleri için değerli bir katkı sağlar.
Yurtdışında Paramedik Olarak Çalışmak İçin Gerekli Adımlar
Yurtdışında paramedik olarak çalışmak isteyenler için bazı temel adımlar şunlardır:
1. Dil Yeterliliği:
Yurtdışında çalışmak için dil yeterliliği önemlidir. Çalışılacak ülkenin dilini bilmek, iletişimi kolaylaştırır ve iş performansını artırır.
2. Lisans ve Sertifikalar:
Paramediklerin, çalışacakları ülkede tanınan bir lisansa ve gerekli sertifikalara sahip olmaları gerekir. Bu, niteliklerini kanıtlar ve işverenlerin güvenini kazanmalarına yardımcı olur.
3. Vize ve Çalışma İzinleri:
Yurtdışında çalışmak için gerekli vize ve çalışma izinlerini almak önemlidir. Bu izinler, çalışma ülkesinin yasal düzenlemelerine uygun olarak alınmalıdır.
Sonuç
Yurtdışında paramedik olarak çalışmak, hem kişisel hem de profesyonel anlamda zengin bir deneyim sunar. Ancak, her ülkenin farklı gereksinimleri ve düzenlemeleri olduğunu unutmamak önemlidir. Bu nedenle, yurtdışında paramedik olarak çalışmadan önce hedeflenen ülkenin spesifik koşullarını anlamak ve gerekli hazırlıkları yapmak önemlidir.
0 notes
Text
Bitkilerde kardenolid oluşumu inceleniyor
Bitkilerde kardenolid oluşumu inceleniyor
Tumblr media
#BitkiBileşenleri, #BitkiBiyokimyası, #BitkiBiyosentezi, #BitkiHücreleri, #BitkiKimyası, #BitkiMetabolizması, #BitkiSavunmaMekanizmaları, #BitkiToksinleri, #BitkilerdeDoğalIlaçlar, #BitkilerdeKardenolidIçerenTürler, #BitkilerdeKardenolidOluşumuSüreci, #BitkilerdeKardenolidSentezi, #BitkilerdeKardenolidler, #DoğalBileşenler, #KardenolidAlkaloidleri, #KardenolidAlkaloidlerinEtkileri, #KardenolidIçerenBitkiAileleri, #KardenolidKaynakları, #ToksinÜretimi https://is.gd/gWPs2C https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/blog/bitkilerde-kardenolid-olusumu-inceleniyor/
Bitkilerde kardenolid oluşumu sürecini inceleyen  Jena’daki Max Planck Kimyasal Ekoloji Enstitüsü’ndeki bilim adamları bitkilerde kardenolidlerin oluşumuna yol açan, daha önce büyük ölçüde bilinmeyen biyosentetik yolu araştırıyorlar.
Nature Plants dergisinde yayınlanan bir çalışmada , iki farklı bitki ailesinde bitki steroidlerinin biyosentezinin öncüsü olan pregnenolonun oluşumunu katalize eden anahtar enzimler olarak CYP87A ailesinden iki enzim sunulmaktadır. Bu tür enzimlerin keşfi, tıbbi kullanım için yüksek kaliteli steroid bileşiklerinin ucuz ve sürdürülebilir üretimine yönelik platformların geliştirilmesine yardımcı olacaktır .
Bitkiler, tıbbi açıdan değerli birçok steroid de dahil olmak üzere etkileyici bir dizi metabolit üretir. Bitkilerden elde edilen bu sınıftaki maddelerin iyi bilinen örnekleri kardenolidlerdir. 1785 gibi erken bir tarihte, İngiliz doktor William Withering (1741-1799) kırmızı yüksük otu ve tıpta kullanımı üzerine bir kitap yayınladı .Birmingham 1785).
Deneylerde, bitki özlerinin alınmasının hasta kişilerde idrar akışını arttırdığını ve böylece vücutta su tutulmasını tedavi ettiğini keşfetmişti. Ancak yüksük otu yapraklarındaki etken maddelerin kalbe doğrudan etki ettiğini bilmiyordu.
19. yüzyılın ikinci yarısından bu yana, bitkilerden elde edilen kardenolidler, kalp kası üzerindeki etkilerinden dolayı kalp yetmezliği veya aritmi tedavisinde kullanılmaktadır.
“Kalbin kontraktilitesi üzerindeki etkilerine ek olarak, kardenolidler son yıllarda çeşitli kanserlerin tedavisinde büyük bir başarıyla kullanıldı. Bununla birlikte, bu steroid moleküllerinin insandaki başarısına rağmen, karşılık gelen bitki biyosentetik yolları büyük ölçüde bilinmiyordu . Tıp. Bu nedenle amacımız, bitkilerin bu son derece karmaşık molekülleri tahmin edilen ancak basit öncüllerden nasıl sentezlediğini anlamaktı” diye açıklıyor ilk yazar Maritta Kunert.
Araştırma ekibi, yüksükotu Digitalis purpurea’nın yanı sıra başka bir bitki türü olan kauçuk ağacı Calotropis procera’yı da inceledi. Bu iki bitki farklı bitki familyalarına ait olmasına rağmen, her ikisi de büyük miktarlarda kardenolitler üretmektedir.
İncelenen türler, genomları sıralanan ve birçok gen fonksiyonunun bilindiği model bitkiler olmadığından, proje başlangıçta araştırmacılar için bir nevi “kara kutu” gibiydi; zira ellerinde mevcut veri setleri ya da geri dönecek standart yöntemler yoktu. Açık.
Çalışmanın başlangıç ​​noktası yüksük otu ile ilgili bir tür üzerinde daha önce yapılan bir çalışmaydı; bu çalışma, biyosentezin, bazen “tüm steroid hormonların anası” olarak anılan pregnenolon molekülü yoluyla gerçekleştiğini öne sürüyordu; çünkü testosteron, progesteron ve progesteron gibi tüm ana steroid hormonları, İnsanlardaki östrojenin kökeni pregnenolonun öncüsüne kadar takip edilebilir.
“İki bitki türünün karşılaştırmalı analiziyle kardenolid biyosentezinde yer alan aday genleri belirledik. Bu bitkilerdeki kardenolidlerin yapıları hem örtüşen hem de farklı profillere sahiptir. Bu nedenle bitkilerin genomları hakkındaki bilgilerin, özellikle de hangi genlerin ifade edildiğine ilişkin bilgilerin karşılaştırılması Doğa Bölümü’nde “Bitkilerde Steroidal Özel Metabolizma” proje grubuna başkanlık eden çalışma lideri Prashant Sonawane, “Bu iki bitkide metabolitlerin oluşumuyla ilgili olarak, pregnenolonun oluşumunda yer alan enzimlerin tanımlanmasında çok yardımcı oldu” diyor Ürün Biyosentezi.
Buna ek olarak bilim insanları, ilgilenilen metabolitlerin bitkilerin farklı kısımlarında nerede biriktiğini bile bilmiyorlardı. “Kardenolidlerin dokuya özgü lokalizasyonu, genetik veri setlerinin 13 aday genin seçimine olanak tanıyacak şekilde kullanılması açısından çok önemliydi. Bu veri setlerini farklı bitkilerle karşılaştırmak, daha ileri karakterizasyon için aday genlerin sayısını azaltmamıza yardımcı oldu” diye açıklıyor. Prashant Sonawane.
Son olarak, yüksük otu ve Calotropis procera’da hem kolesterol hem de fitosterollerin pregnenolon’a dönüşümünü katalize eden sitokrom P450 ailesi 87A’nın iki enzimi tanımlandı. Bu, yalnızca uzaktan akraba olan bu iki bitkide kardenolid biyosentetik yolundaki ilk adımdı. Daha da önemlisi bu, sitokrom P450’nin bu alt ailesi için rapor edilen ilk enzimatik fonksiyondur.
Bilim adamları bulgularını, Arabidopsis thaliana model sisteminin bitkilerini daha fazla CYP87A enzimi üretecek şekilde değiştirerek test ettiler. Genetiği değiştirilmiş Arabidopsis bitkileri alışılmadık derecede yüksek seviyelerde pregnenolon biriktirdi.
CYP87A enzimlerinin pregnenolon oluşumuna dahil olduğuna dair diğer kanıtlar, yapraklarında CYP87A enzimleri bulunmayan genetiği değiştirilmiş yüksük otu bitkilerinden geldi. Bu bitkilerde pregnenolon ve kardenolidlerin oluşumu büyük ölçüde azaldı. Yazarlar, özel metabolitlerin incelenmesi amacıyla yüksük otu bitkilerini değiştirmek için ilk kararlı dönüşüm sistemini kurdular.
Araştırma ekibi, kardenolid biyosentezinin ilk enzimatik adımını çözmekten çok uzak. “Farklı bitki türlerinde kardenolidlerin oluşumuna yönelik alt adımlar üzerinde halihazırda çalışıyoruz. Bu biyosentetik yol uzun ve son derece karmaşıktır. En son dizileme, biyoenformatik ve metabolomik yöntemleri birden fazla bitki türüne uygulama yeteneği ile bu sorunu çözmeyi umuyoruz. yakında bu bulmacayı çözeceğiz” diyor Prashant Sonawane.
Bitkiler birçok farmasötik bileşik üretir. Bu doğal ürünlerin çıkarılması hala çok karmaşıktır ve çoğu zaman pek de sürdürülebilir değildir. Max Planck Kimyasal Ekoloji Enstitüsü’nün Sarah O’Connor liderliğindeki Doğal Ürün Biyosentezi Bölümü, tıbbi açıdan önemli fitokimyasalların biyosentetik yollarını açıklamayı amaçlıyor.
Sarah O’Connor , “CYP87A gibi enzimlerin keşfi, biyosentezleri için diğer bitkileri kullanarak yüksek değerli bitki bileşiklerinin sürdürülebilir üretimi için biyolojik platformların geliştirilmesine yardımcı olabilir” diyor.
Kaynak: Max Planck Topluluğu 
0 notes
norogundem · 2 years
Text
YAPRAKLARIMIZ DÖKÜLÜRKEN…
Zihnimiz, belki de en önemli savunma mekanizmamız… Zihnimizin yardımı olmadığında çevremizi algılama süreçlerimiz de sekteye uğruyor ve her yeni uyaran bizi kaygıya sürükleyebiliyor. Bunun en güzel örneğini halk arasındaki ağır ifadesiyle “bunama”; yani demans sürecinde görüyoruz. Alzheimer Hastalığı (AH), demansın en sık görülen şekli ve en önemli ve değiştirilemez risk faktörü yaş… Tüm dünyada görülme sıklığı, her sene katlanarak artıyor ve önümüzdeki otuz yıllık süreçte tüm dünyada en büyük sağlık sorunu olacağı öngörülüyor.
Hastalık, zihinsel işlevlerde ilerleyici bir yıkımla kendini gösteriyor. Kültürel ve sosyoekonomik açıdan her kesimden bireyi etkileyebilen unutkanlık, dil işlevlerinde bozulmalar, günlük yaşam aktivitelerinde ve işlevsellikte kayıplar, duygusal yıkım, psikiyatrik belirtiler ve en son evrede yaşamını sürdürmek için bir başkasının yardımına ihtiyaç duymaya kadar giden yıkıcı bir süreç…
2020 yapımı bir psikolojik drama olan “The Father” filmi, şimdiye kadar bu yıkıcı süreci en akıcı, yalın ve belki de en sarsıcı şekilde gözler önüne seren filmlerden biri olmuş. Filmde Anthony Hopkins’in müthiş performansıyla bir Alzheimer Hastası’nın gözünden yaşamı izliyoruz. Yansıtıldığından anladığımız kadarıyla 83 yaşında, özbakımı ve sosyokültürel seviyesi yüksek bir İngiliz olan Anthony, erken evre AH sürecine girdikten hemen sonra hayattaki muhtemel tek yakını olan kızının da Paris’e yerleşeceğini öğreniyor. Sonrasında ise zamansal ve mekânsal algısında değişimler başlıyor, farklı ve hangisinin gerçek olduğunu bir türlü çözemediği olaylar döngüsünde önce yavaş, sonra hızlı bir kayboluşa giriyor. Tıpkı beyaz tavşanın peşinden deliğe giren Alice gibi… Çevresini algılayamayışı, eşyalarına; en çok da belki simgesel bir anlam ifade eden saatine takıntılı bir anlam atfedişi, kısa dönem hafızasının giderek bozulurken uzun dönem hafızanın özenli korunuşu, güçlü, sanata, giyime, görgüye ve sohbete hakimiyeti yüksek bir karakterin içe kapanışı, giderek kendine karşı özenini kaybetmesi, içine girdiği çaresizlik döngüsünde umutsuz çırpınışı ve hızlı bir yıkım sürecinde çocuklaşması çok etkileyici bir üslupla veriliyor. Film ilerledikçe ana karakter, yine Kızıl Kraliçe’ye “o kadar koştuk, hala aynı yerdeyiz.” diyen Alice’e benziyor. Sanki hayat da Anthony’ye Kızıl Kraliçe gibi “Ne bekliyordun ki; olduğun yeri koruyabilmen için daha hızlı koşmalısın, ilerlemek için ise iki kat hızlı koşman gerekiyor.” diyor.
Tumblr media
Filmde Avrupa’nın en gelişmiş şehirlerinden birinde konforlu bir hayat yaşayan, entelektüel düzeyi yüksek bir adamın zihinsel bozulma sürecini izliyoruz ve ister istemez aklımıza kendi ülkemizde karşılaştığımız kendi hastalarımız geliyor. Devletin maddi ve manevi desteğinden yoksun, fiziksel ve ruhsal rehabilitasyona erişimi yok denecek kadar kısıtlı, yakınlarının eline bakan bizim hastalarımız…Ne yapacaklarını bilemeyen, farkındalıktan çoğu zaman yoksun, ülkedeki yaşlı popülasyon için gerekenlerden haberi olmadığı için anne ve babanın tüm yıkım sürecini sırtına almış, yorgun hasta yakınları…
Tüm bu yıkıcı süreci ekranın bu tarafından izleyerek ister istemez bir empatinin parçası oluyoruz ve film, Anthony’nin “sanki yatacak yerim yokmuş gibi hissediyorum, sanki tüm yapraklarım dökülmüş gibi…” diye ifade ettiği müthiş bir metaforla bitiyor ve seksen yaşında bir adamın “Annemi istiyorum.” Diyerek hüngür hüngür ağlaması da bazılarımızın içine yankılanarak dert oluyor.
Suna Özlem Mutlu
*Görsel kaynağı: IMDb sitesidir.
1 note · View note
yorgunherakles · 4 years
Quote
hayat yoktu hiçbir yerde, ne bu şehirde, ne bu yerde, ne de bu yıldırıcı varoluşta.
bukowski - ekmek arası
46 notes · View notes
enfarktuss · 4 years
Text
Tumblr media Tumblr media
"Çölden geçmek Leyla'ya ermek içindir."
41 notes · View notes
azellll · 2 years
Text
"Gençken aynalarda kendimize bakmayız. Yaşlandıkça yaparız ve ismimiz, efsanemiz, hayatımızın gelecekte ne anlama geleceği konusunda endişeleniriz."
📷Marie Hochhaus
Tumblr media
12 notes · View notes
fazlabilgicom-blog · 6 years
Photo
Tumblr media
Rıhtımlar Üstünde (1954) - On The Waterfront https://www.fazlabilgi.com/film-fragmanlari/rihtimlar-ustunde-1954-on-the-waterfront/ #hashtag #Instagram #tag #internet #haber #teknoloji #Türkiye #SonDakika #Siyaset #Ekonomi #turist #İstanbul #otel #kongre #ekonomi #finans #iş
0 notes
begolas · 1 year
Text
ingiliz bi iş adamı düşürdüm nöbette hasta yakınlarının ingiliz olanı makbul
2 notes · View notes