Hayatını ulusuna adamış Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve kurduğu laik Türkiye Cumhuriyeti'ne açık ya da gizli düşmanlık yapanların en büyük düşmanı benim ve benim gibi cumhuriyet çocuklarıdır...
"Badem bıyıklı hırsızın sonu" filmini 2-3 yıl sonra sinemalarda görebilirsiniz.. Bu filmin kod adı muhtemelen "128" olur (damat feride itafen :)) P) )
Sen bunu okurken beni tanımıyor olucaksın ama ben senin nadide ellerinden dökülen posta itafen bir mektup yazmak istedim sen şairlerin kaleme alamıyacağı güzellikte bir insansın ama aynaların kirli ama bu senin suçun değil aynalarda silinir zaten yağmur sularıda azcık iz yapmış ama onlarda silinir sakın üzülme sizin güzelliğiniz karşısında kalbim ve dilim konuşmayı unuttu madam...
İçimde garip duygular dolanıyor şimdilerde. Biraz merak ve biraz da cesaret... Pişmanlıklarının yarattığı geceye bir af daha dinletmek. Bugün deyip susmak, bugün güzel olmalı. Ya da bak bunlar hep yalan, sen sadece sahnede nasıl durduğuna bak, sahnenin neresinde durduğuna bak der gibi. Elvedalarla sarılmış melankolik bir ruha gecenin içindeki yıldızları öğretmek gibi aynı bu. Sahneyi göremez o ama sen bak, henüz senin sıran değil diyorsun. Attığı ilk adımda yere çakılacağını anlatıyorsun. Gülümsüyor, en güzel gülümsemesi ile. Bir tanrı misali, öylesine kutsal ki gözlerini alıyor. Seni kendine çekerken yok ediyor. Güneş doğuyor. Gecenin bitmesini yıldızları izleyerek kutluyorsun. Bir şarkı eşlik ediyor zihnine. Zihnindeki fırtınalara itafen şiirler yazıyorsun dinlediğin şarkılar eşliğinde. Bir satırını beğenmedin diye tüm sayfayı karalıyorsun sen. Bense karaladığın satıra aşık oluyorum ama bilmen gerekmiyor. Sadece bana verdiğin rolümü oynuyorum. Yaşamak diyorum, bugün güzel. Ve yarın ise ölmek mükemmel hissettirecek olmalı fakat yarını bulamıyorum.
Hayatımda önemli biri olursa neden bu şarkıyı ona itafen dinlemeyim ki sadece bir eksiğimiz var hayatımda önemli biri yok bundan şikayetçi olmadığım pek söylenemez ama olsun :))
Bu dünyadan nefret etmemi, tüm insanlıktan uzak kalmamı sağlayan herkese ve her şeye:
Bu bir mektup değil, hayır. Bunu veda sayın. Size mektup yazacak kadar, sayfalara sığacak kadar, hafif değil yaşattıklarınız. Zaten her kelime de açıklayamaz yaşadıklarımı. Bu kadar yorgunluğa değdi mi? diye sormak istiyorum ama onu bile cevaplayacak olgunlukta değilsiniz. Ben erken büyüdüm, sayenizde. Büyümek denir miydi buna? Bilmiyorum ama hissettiklerim aynen şöyleydi: Erken yaralandım ama bu bir çocuğun aldığı yaralar değildi; kaç beden büyüktü yaralarım benden? Erken kanadı dizlerim ama kanaması da sorun değildi; neden tek başıma sardım yaralarımı, neden iyileşmek iyileştirmek nedir yarım yamalak öğrenmek zorunda kaldım? İyileşmeyi bile bilmiyorum ben. Çünkü dizlerim kanadığında iyileşmesine yardımcı olması gerekenler, dizlerimin kanamasına sebeptiler. Birine koşulsuz güvenmek nedir bilmiyorum doğrusu. Sevmek her şeye bedeldir bir çocuk aklına sorsanız. Sevmek bir hiçtir tek başına, bana sorsanız. Açtığınız yaralara bir hiçmiş gibi bakarken, hiç mi sızlamadı vicdanınız? Çok merak ediyorum bu lanet olası kalp bir tek bende mi duygu barındırıyor? Çok mu kolay canım diyen insana canın çıksın demek? Ya da çok mu zor biraz olsun insan olabilmek... İnsanları sevmem. Hatalara inanmam. Özürlere kanmam. Güven, hiç. Sevgi, yetersiz. Pişmanlık, daimi. İyilik, kirli. Siz insanlığın tüm ihtiyaçlarını benden almışsınız. Öyle yabancı kalmışım ki, öyle uzak, öyle... Kendi kendine yaşamaya çalışan bir çiçek gibi ama her şey yetersiz. Çölde bile çiçek yetişmişken ben nasıl bir yerde yapraklarımı dökmemeye çalışıyorum? Izdırap mı bu? Bitmek tükenmek bilmeyen. Biliyorum ki, bir gün o kötülüğünüz ayaklarınızın altından kayacak ve sizin sonunuz olacak. Biliyorum ki, ben çok uzaklarda içimde bir matemle mutlu olacağım. Biliyorum ki, sizin duygularını çaldığınız ve iyiliğine balta vurduğunuz ruhum, sizden şikayetçi olacak. Çok şey vardı anlatılacak, biliyorum. Ama satırlarım daha fazla sizinle kirlensin istemiyorum.
Bu mektubu, size çok uzaklardan bir yerlerden yazıyorum.
Kendi savaşınızda, iyi kaybetmeler size.
Her gün uçurum kenarından ellerinden tutup atladığım ruhum! Bu mektup senin ölüm yıl dönümüne itafen... Huzurla Uyu.
Yaşadığım her şey için teşekkür ederim. Çok yoruldum ama, sizin cevap veremediğiniz şeyi söyleyeceğim: Değdi :)
Yıllardır yazdığım gibi yine yazıyorum. Yıldızları izlerken gene. Sen anlamsız olduğunu söylesen de önemli değil. Ya da şöyle diyeyim içimdeki boşluğa itafen yazdığımda, sesimin duyulmadığını anladığımda bağıra çağıra şarkılar söylediğimde de biliyordum yıldızların anlamsız olduğunu. Güneş varken karşılarında onların da anlamsız bir çaba ile uğraştıklarını görüyordum elbet. Ama şimdi bir de şöyle düşün. Eğer ki bir gün gerçekten güneşi geçemeyeceklerini kabul edip pes ederlerse parlamaktan dilekler dileyeceğim ben de. Gerçekleşmeseler bile dilekler biriktireceğim. O yüzden her gün daha parlak olmalı güneş diyorum içimden. Akşam daha fazla kaysın diye yıldızlar. Belki acımasızca biraz ama kimin umrunda ki? Yıldızlara ve ışıklara kör olan sen görebil diye hepsi. Güneşi görmemeye yeminler ettiğini biliyorum ya ondan, en azından yıldızları gör diye. Bir kafanı kaldırıp aya bakabil diye. O yüzden kaymalı yıldızlar bu hayat sana bir dilek dilettirmeden bitmesin diye. O dilediğin son dilek gerçek olabilsin ve huzuruna kavuş diye.
Aşağıdaki anona itafen, kendimizi kandırıyoruz, mükemmel olmasını istesek plan program yapar son güne kadar müthiş şeyler çıkrırdık. Yeterince kendimize güvenmememix ya da travmatik diğer olaylar bence son ana kadar beklememize sebep oluyor. Hepimizin psikolojsi bozuk. Bare minimum yapıp oo daha iyisini de yapardık ama son anda bu kadar oluyor haha diyoruz hayır sevgili oç iç ses, madem öyle neden yapmadık çünkü belki deadlinea kadar ölürüm diye beklemekle ve beni yermekle meşguldün aq
her yanına ayrı konuşasım var,ayrı bir şiir yazasım,her zerrene tek tek dökmek istiyorum kelimelerimi, sana itafen yazmak istiyorum yazılarımı, yazsam okur musun sevgilim? en önemlisi hisseder misin? biliyorum,hissedersin duygularımı hissedersin,beni bilirsin:) sana olan hayranlığımı da biliyorsundur mesela, sana olan saygımı bilirsin aşkımı,sevgimi,hep arkanda olacağımı bilirsin çünkü sen, beni bilirsin:)
bugün sen gideli 147 gün oldu. tam 136 gönderi atmışım sana itafen.. bu 137. ve sondu. çünkü ben yeni bir sayfa değil, yeni bir defter açıyorum. hoşçakal bira :)