sadece içimde bir ses var sürekli kafamın içinde sürekli bir şeyler söylüyor ne yapacak olsam ne düşünsem onun hakkında şeyler söylüyor,hayır,deli değilim.içimde bir kız çocuğu varmış gibi görüntüsü falan yok,sadece sürekli bir şeyler söylüyor işte.ama ben artık onun sesiyle yaşamaktan çok yoruldum,bana iyi gelmiyor,beni kötü etkiliyor.bak duymayayım diyorum çığlıklar atıyor,kalbim acıyor,kimseye bir şey anlatamıyorum,anlatamıyor değilim aslında fark ettim de çok şey anlatmaya çalışmışım.kendimi ifade edebiliyorum ama beni anlamak istemiyorlar.bak,anlamıyorlar da değil,anlamak istemiyorlar.neyden bahsettiğimi de biliyor herkes,sadece bana sağır olmak onları mutlu ediyor.bak,acı çekiyorum,onca insan içinde hemde çıkıpta kimse yardım etmiyor.üstüne bir de o ses var işte,küçük kızın sesi,mesela şu anda yazma bunları okuyan seni deli zannedecek diyor,ama ben artık çok yoruldum, içimde tutmaktan çok yoruldum, deli değilim,böyle düşünmenizi istemem ama illa düşünecekseniz de siz bilirsiniz artık anlatmaya da çakışmayacağım zaten.
Bu Tarık Tufan'ın kitaplarında bana dokunan tuhaf bir şey var, bir yandan pestmist yanımı dürterken bir yandan da biri beni anlıyor hissinin verdiği rahatlamayı sunuyor sanki
Çocukken size de olur muydu? Sulu boya yaparken bir yandan bişey içiyorsanız yanlışlıkla sulu boya suyunu içmekten korkup 20 kere kontrol etme dürtüsü. Ama bu badem sütlü kahve. Arkadaki kalemlik benim favorim. Karton bardaktan bahsediyorum. Çok seviyorum onu. Çalışma odamın her bir detayını çok seviyorum aslında.
Aklımda hiç böyle şeyler yoktu. Ama insanlar bazen öyle bir bahsediyor ki sanırım benim bundan almam lazım diyorum.
Mesela kavanozlar hususu da var. O popüler şeffaf kutular, kenarları yaldızlı olanlar, bambu kapaklar, vakumlular, vakumu bozulanlar, vip ahmetler.. bir süre bunlara da baktım. Baktım baktım baktım. En sonunda bir gün evde çay demleyecekken normal cam kavanozdan bergamut koyuyordum e bu en iyisi aslında, hem cam hem uygun hem kolay hem de her yerden bulunup yerine koyulur dedim. Çok küçük bir eşya ama aydınlanmıştım :))
Süleyman çobanoğlu tekfurun kızı şiirinin sonunda "sen bir düş imişsin... soluma tükürdüm" diyor. Bu ifade bana hep manidar gelir... Abdurrahim karakoçun Mihribanı gibi, beni sevme demeye insan neden şiir yazar daha doğrusu nasıl yazar bu da benim için muamma...