Tumgik
#kanadım olsa keşke
jupiterisevenkiz · 2 years
Text
"Rengarenk kelebekler yarınını düşünmeden uzaklara uçuyor, kanat sesleri kalp atışlarıma karışıyordu."
2 notes · View notes
kardelenkaramann · 2 years
Text
Küçükken büyümek için can atarken büyümenin bu kadar acı olduğunu bilemezdim insanların keşke ben hep senin gibi çocuk kalsaydım diyişlerini ya da çocukluğuma dönsem varya diyenlerin, ne kadar da haklılarmış ailemle büyürken ailemin içindekilerle büyürken beni böyle yaralayacaklarını bilemezdim bisikletim küçük diye kendime dert edinip ağlarken mutluymuşum ya da annem dışarıya izin vermediğinde ağladığımda da. Küçükken yıkılan tek şey çamurdan evlerimizdi, misket oynarken bir kaç dakikalığına darıldığımız arkadaşlarımızdı, şimdi hem evim yıkıldı hem evimin içindekiler, yıkanlar da evimizin içindeki ve bir o kadar evimizden olan insanlar ama bu yıkılma tekrar daha güzeliyle yapılmadı ve bu dargınlık bu kırgınlık hiç geçmiyor.. artık küçükken ki gibi gözümdeki yaş değil kalbimden ağırlık gitmiyor beynimde ki kalıcı olarak yer edinmiş anılarda. Artık hiçbir şey eskisi gibi değil ne ben ne ailem ne de aile yakınlarım herkes değişti büyüdü demiyorum bak değişti çok sevdiğim insanlar artık düşmanım omuzumda ki yüküm kafamda ki ağrım kalbimde ki sızım küçükken hepimizdik artık tekimiz olduk herkes yalnız herkes yalan herkes acı halbuki acı olan tek şey sobanın üstünde ki çaylarımızdı ocakta pişen kahvemizdi ama artık her şey acı yediğim ekmek içtiğim su hatta yürüdüğüm yol bile çok acı, yollar artık bisiklet yarışımızın sonunda bitmedi yollar artık tamamen bitti hiçbir yere çıkmıyor hiçbir yere varmıyor yürüdükçe acıyor sardıkça sızlıyor anlattıkça kanıyor. Önceden ne olsa anlatırdım şimdi ne olsa susuyorum ağlarken susuyorum bağırırken susuyorum şarkı söylerken susuyorum konuşurken susuyorum çocukluğumda ki gibi terleyince değil acı çektikçe susuyorum artık sevgiler kanatıyor ilgiler acıtıyor sarılmalar çivi gibi batıyor sobanın etrafında bütün aile değil bölük börçük oturuyoruz, kahvaltılarımız tat vermiyor oruçlar güzel geçmiyor bayramlar kalabalık değil düğünler özlem dolu değil geceler kısa değil eskisi gibi değil işte eskisi gibi olmayacak bayramlarda toplanmiycaz düğünlerde eğlenmiycez geceleri uyumiycaz.. Acı diyorum işte çok acı kolum kanadım çok acı
#Acı
8 notes · View notes
gorunmezadam · 2 years
Text
İnsanlar da hayvanlar gibi kur yapsa birbirine keşke. İki tane kanadım olsa daldan dala atlayıp dans etsem bana kim hayır diyebilir ahauahau
4 notes · View notes
Text
Güvercinka
Dün sabah otururken yılgın, bir başıma Ve her sabah otururkenden zerre farksız, kasvetli. Cama vuran her ne ise korkuttu beni. Ve bu garip gri karaltı, Kelimesinden daha az fiyakalı Olsa olsa güvercindi, eşkali aşikar. Uçmadı, konmadı, geçmedi Çarptı. Hayvanın da müptezeli olur iyi bildimdi. Bir ilişkiye başlamanın da bir yazıya başlamanın da en trajik yolu nâzımdır. Düz yazıya; adı gibi dümdüz yazıya henüz evrilememiş duygular, biraz akışkan, romantik ve kaybetmeye hazır başlatır her ikisini de. Şiir okuyan, şiir yazan ya da şiir kopyalayıp yapıştıran taraf, genelde kaybeder. Yazıya gelince, onun zaten kaybedişten doğan bir yevmiyesi olduğu için aldırmaz ve o gri, mel’un güvercini anlatmaya devam eder. Güvercin Ankara havalarında uçuverir, havalı. Cami avlularından havalanır da, bilmem kaç bin insanı kendine hayran bırakan fotoğraflarda kalır kanadının hatırası. Yani, güvercin bu coğrafyanın en has ‘bizim çocuğu’dur, mahallelidir, kentlidir, balkonlarda üremesi ve kışt denildiğinde, uçarak değil de yürüyerek ortamı terk etmesiyle, sonuna kadar bizimdir. Yakamıza sıçsa talih saymamız bile, her şeyi özetler aslında. Velhasılı, güvercin hayvanının müptezeline denk gelince, camı aralayıp içeri buyur etmek, fakir soframa çağırıp dertleşmek istedim o gün. Çünkü ben de cama çarpmıştım yine. Çünkü benim de kanadım acımıştı aynı yerden. Çünkü ben de camın öte tarafından bakıldığında salak gibi görünmüştüm. Çünkü soframdaki kuru sele zeytin kadardı hayattan aldığım tat, ve bunu değiştirmeye ne gücüm ne isteğim vardı. Olmamıştı. Olduramamıştım. Güvercinden bahsetmek istiyordum tutkuyla. Yalnızdım ve yalnızlığımın adını Serhat koymuştum. Adnan Aybaba ve Serhat Ulueren arasında geçen o meşhur ‘’vay anam vay neler dönmüş serhat ya?’ cümlesinden Serhat’ı alıp, on senedir her yalnız kaldığımda ve aklıma korkunç güzel şakalar, komiklikler, kederler ve anlatmaya değer birşeyler geldiğinde, o'na anlattım. Serhat artık benim yalnızlığımdı. Beynimin iç işleyişi mi engeldi şizofren olmama bilmiyorum ama keşke ben de John Nash gibi olaydım demedim değil. Hayır üç kişi çok masraflı, yetemem hepsine. Ben Serhat’ı görsem, o bana yeterdi. Misal, derdim ki ona, ‘’Serhat oğlum, bak, hayvanın da müptezeli olur mu deme, olur. Aha bak bu gerizekalıya, çotant diye cama girdi. Belli ki kendi ortamında da dışlanmış, ötekileştirilmiş bir tip. Kafası dalgın, kendinde değil, iç dünyasında yaşıyor. Öyle ya, bunun akrabaları ters takla atıyor, bu, camın önündeki yayla gibi pervaza konamadı.’’ Serhat her şeyi bilirdi ama, her şeyi benden önce, benden iyi bilirdi. Onun anlattığı şakalarla kız tavlar, onun askerlik hikayeleriyle ortamlarda herkesi susturup dikkatleri üzerime çekerdim. Tam bir piçti, benim olamadığım her şeydi o. Ve bu konuda da hakkını verir ve bana derdi ki, ‘’ Oğlum o taklacı güvercinler senin sandığın gibi üstün yetenekle takla atmıyor lan, onların türü o bi’ çeşit. Yani balıkların yüzmesi gibi takla atıyor o hayvanlar. Takla atmak istediğinden değil. Hatta bence bu anam babam güvercinler gibi uçmayı tercih ederlerdi onlar da. Kendini düşün, takla atarak para kazandığını. Üstelik hünerin yüzünden hep birilerine aitsin. Kaçamazsın, göçemezsin, kafana göre manitacılık yapamazsın, düşün. ‘’ Serhat yine bir muhabbeti metafora dönüştürmüş, beni de içine çekmişti. Çıkamıyordum artık içinden. Kafkaesk tabirler kullanıyor, kafamın içinde döndürüp duruyor ve her seferinde cama çarpışımı, benden de çıkması muhtemel çotank sesini, niye benden taklacı güvercin ya da aklıselim güvercin olamayacağını anlatıp duruyordu. Bir ara nasıl olduysa konuyu yakın türk siyasi tarihine kadar taşıdı ve insanların neden ‘gözün aydın Türkiye ak güvercin geliyor’ şarkısını bir dönem zirveye taşıdıklarını anlattı. Anlattığı her şey çok mantıklıydı. Umut ve barışın simgesi ak güvercinlerdi, sihirbazın şapkasından çıkanlar da öyle. Gri güvercinler bizdik, hepimiz. Kimimiz avlularda, bardakta satılan yem kolaycılığında, kimimiz kuralına göre uçmayı bilmeyen müptezel, kimimiz mahalleler, balkonlarda bireysel, kimimiz bir sapanın taşına kurban, kimimiz talih belasına, umut taciri.. Ve barışı simgeleyen beyazların çoğu, Gandhi gibi indirildi(*) ansızın. Barıştan konu açan ve üstüne yürüyen her beyaz güvercinin sonu gibi. Hayır Hrant da bilememişti Serhat. Kendini, bir güvercinin ruh tedirginliğinde hissediyordu ve kentin ta içlerinde, insan kalabalıklarında dahi yaşamlarını sürdüren güvercinlere, bu ülkede dokunmazlar sanıyordu. Biraz daha tarih okusa görürdü, mesele memleket meselesi de değildi. Dünyayı yönetenler beyaz güvercinleri sevmezdi, gri güvercinleri ise adamdan bile saymazdı. Konu buraya gelmezdi Serhat. Bak, o da olmazdı. Bu hayvan, bu sabah, bizim cama çarpmasaydı. İçime ata ata içim kopkoyu kalmaya devam ederdi bu müphem meseleyi. Neyse, Sigaran var mı? (*) Gandhi gibi indirilmek: Bir deyiş. Barış ve özgürlüklere inananların imha biçimi için kullanılagelmiştir. Görkem/Ocak 17
1 note · View note
Text
Göz bebeğim,
Bugün ayın 2′si. Ve yarın sana kavuşuyorum keşke telefonum olsaydı da o anki duygularımı tazecik yazabilseydim. Hayatımda sanki ilk defa buluşuyormuşuz gibi her defasında aynı heyecan ve sevgi dolulukla geliyorum. Sana olan sevgim kalbime sığmıyor bunu hissedebiliyorum. Vücudumun, dokunduğun her yerde sana beslediğim sevginin izi var. 
Şimdi iştesin pekte memnun değilim bu işten ama sana da söyleyemiyorum hayatına karışmak istemiyorum. Seni bu işte çok özlüyorum, özlemimde kolay kolay geçmiyor. Sesini çok az duyabiliyorum ve beni hayata bağlayan senin sesin ve ilgindi. Sen bu işe gireli ben birazda olsa kendimi yalnız hissetmeye başladım ama olsun. Senin benim olduğunu biliyorum.
Hemen yanımda aldığın kar küren var. Baktıkça o kadar çok mutlu oluyorum ki, Allahım iyi ki diyorum ya.
Şu an kokunu alabilmek için neler vermezdim ki, final haftam buraya pek giremedim. Dürüst olmak gerekirse, unuttum böyle bir blogumun olduğunu. :(
Dardanel yemeye başlamam lazım. Yoksa sonum alzheimer galiba.
Ama seni asla unutamam. Sen benim kolum kanadım, arkamı yaslandığım koca bir dağsın.
                                                                                   2.1.2020 - 21.52
0 notes
Text
Ben Hep Böyleyim - Funda Arar
Ben Hep Böyleyim – Funda Arar
Keşke beni duysan Bak sevda bahçesi var orada Çok çok uzak değil Sende birkaç ay Bence birgün Bir kanadım olsa Uçup uçup bulutları sererdim
Dönersen bir duy beni bıraktığın yerdeyim Ne dünya dursa bile ben hep böyleyim
Seni soluduğum rüyamdayım Sanan inandığım bahardayım
View On WordPress
0 notes
dogumgunumesajlari · 7 years
Text
Küçük İskender Sözleri
Küçük İskender Sözleri, Küçük İskender Sözleri Twitter, Küçük İskender Sözleri Facebook, Küçük İskender Sözleri 2017, En iyi Küçük İskender Sözleri;
Sevgilim, sevdanın sevdaya ettiğini etmez et, kemiğe!
Tahterevalliden ilk kim kalkarsa yırtar, öbürünün kıçı yere vurur!
Bu gece alkolle sabahla; ona de ki: ben kanıma kırmızı rengi veren kişiyi kaybettim.
Ayrılmak mı istiyorsun? Sabaha karşı kalkan ilk uçakla git mesela. Ben bir kadeh daha içersem pilot olurum bindiğin uçağa.
Bazı kızları yeni açılan mağazalara benzetiyorum, bekledikleri ilgiyi görmeyince zararına veriyorlar.
Aşkı yüksek yerlere kaldırmalı ve üzerine şu not yazılmalı; ‘Alçak’ların ulaşamayacağı yerlere saklayın.’
Geri gelmemelisin. Ya olduğun yerde kalmalısın ya da gittiğin yerde. Sen bu hayatta gördüğüm en hoş’çakal’sin neticede.
10'suzum ama. 100'süz değilim.!
Ben zilzurna sarhoş olsam da yaşadıklarımdan çıkarken hesabı ödeyecek kadar ayığım.
Ben bir silahım! Ama hiçbir silah yaralamaz insanı, bir başka insan olmadan!
Tabiatın güzelliğine bak! Dedim. Ağaçlardan hiçbir şey göremiyorum dedi.
Yaptığım sakanın ardından gözlerimin içine bakıp, “aşk olsun” dediğinde “keşke!” diyebilmek için can atıyordum.
Bilirsin beceremem yaşamayı. Bir damla su olsam, gider rakıya damlarım..
Her aşkta dönme dolaptayım ve kesiliyor elektrik ben en tepedeyken.
Her rengin bir kişiliği vardır. Her kişiliğin de bir rengi. Ben senin rengini buldum. Kahperengi.
Hiçbir lokantada tek başınıza oturabileceğiniz şekilde dizayn edilmiş masa bulamazsınız, toplum sizi yalnızlıktan kurtarmak için gerekirse ruh sağlığınızla oynar.
Affedilen vazgeçilendir. O, affedildi. Çünkü ondan vazgeçildi!
Okeyde beklenen son taş gibisin. Biliyorum beklemekle gelmezsin. Zaten gelme çünkü sen gelirsen ben biterim.
Gittiğinde “Boş ver dünyanın sonu değil ya” diyen dostlarıma, benim dünyamın senden ibaret olduğunu nasıl anlatabilirdim ki.
Bir silahın şarjöründe tanışan iki soğuk mermi gibi, aynı bedene sıkılan iki el kursun gibi, katille kurban arasında o birkaç saniyelik telaşla sevmiştim seni.
Eğer benim olsaydı sana zaman hediye ederdim. Elimde değil. Ancak şimdi sana koca bir boşluk getiriyorum kucağımda. İçinde saf sözcükler ve dağılmış bir ben olan. Zamanlı zamansız. Tamamen senin. İstediğin gibi doldur. Sevdiğin kadar anla, anlad��ğın kadar sahip ol!
İlla 3. şahıslar girecekse aramıza, minik parmakları olan bir kızımız olsun!
Bir plak olsam. Zeki Müren çalsam, bozulsam. Aynı yerde takılsam, hep tekrarlasam. Elbet bir gün buluşacağız.
Sigarayı bile kıskanırdım; kalbine giden yollara uğradığı için.
Annem: neyin var? Diyerek böldü sessizliğimi. Bende gittiğini ve kaybettiğimi söyledim. O da saçlarımı okşayıp; “Üzülme evladım! Cana geleceğine mal’a gelsin” dedi.
Sevmek ifade edebilmek kadar ifadeyi unutmamaktır da.
Her şeyi geriye saymaktan yorgunum, kaç intiharım varsa o kadar sevgilim var.
Sanma ki adını ağzıma alıyorum diye seni seviyorum. Dudak tiryakiliği benimkisi seni içime çekmiyorum.
Toprak olsam üstüme basmayacaksın, hava olsam içine çekmeyeceksin. Öyle düşmansın!
Benimle oynadın, bir tür yükseldin; aferin! Şimdi git onunla oyna. Ama yanarsan yine benden başlama.
Gelin arabasının önünü kesen çocuklara verilen zarf gibi, bomboş çıkıyorum sana her ne kadar plakasında mutluyuz yazsa da.
Belki de en sevdiğim sakarlığın, gözlerime takılıp yüreğime düşmendi.
Senden evet cevabı alana kadar kendini yırtan sonra havalara giren canlıya “erkek’ denir.
Aşk, bozuk bir pusuladır; seni yanlış bedenlere götürür.
Birini kaybetmek istiyorsanız onu çok sevin yeter.
Meyve vermeyen tek ağaç darağacıdır.
Bana yol vermeyi düşünmeden önce sana verdiğim yolda yürümeyi öğren.
Sağlaması yapılmış bir çarpım gibiyiz sevişmelerden sonra: ikimizden biri sıfır olsa, diğeri ise istediği büyüklükte bir sayı; farketmeyecek sonuç sıfır.
Şeytan, tanrının mastar halidir.
Bugün kitap izledim, film okudum, müzik yedim, yemek dinledim. Aklım sendeydi, hiçbir şeyi doğru yapamadım, şaşkınım.
Ayır bizi hakim bey! Zaten görücü usulü evlendik. Ne ona sordular bunu alır mısın diye? Ne de bana sordular, Dünya’ya gelir misin diye.
Yolun açık olmasın sevgili. Nasıl olsa önün açık her türlü bulursun sen yolunu.!
Sigarayı bıraksam diyorum, tamamen sana başlasam. Sen daha çabuk bitirirsin işimi, böyle çok yavaş ölüyorum.
Soğuk ve şekersiz çay gibisin, ne içimi ısıtıyorsun, ne ağzımda güzel tat bırakıyorsun, sadece uykumu kaçırıyorsun.
Telaffuzu zor bir kelime gibi unutacağım seni. Çünkü telafisi yok insanın! Ve insan bir insanla yenileyemez kendini!
Aşkı dövmek lazım kalbe terbiyesizlik ettiğinde!
Uyurken seni izlemek vardı şimdi. Kokunda sarhoş olmak. Seni uyandırmak için can atmak ama kıyamamak.
Benim gibisini bulamaz demişsin haklısın senin gibi şerefsizi mumla arasam bulamam.
Aşk, ağır iştir: emekli olamazsın, sigortası yoktur, ikramiye alamazsın, yıllık tatil izni verilmez, greve kalkıştın mı yersin sopayı, her dakika lokavt tehlikesiyle burun burunasındır, kaza riski yüksektir, amatörce uğraşılır! Aşk, ağır iştir! Yol boyunca bunları şoföre dayatamazsın. O, uykuya yenilmek üzeredir, sen ise rüyaya!
Gidiyormuş: ağırlaşır yağmurun iade etmediği karanlık bırak gitsin: hiçbir caddeye çıkmayacak o sokak artık.
lQ’lar eşit olmadıkça, insanlar eşit değildir.
Suçumu cezama ikiz sayarken hakim, bari beklenmeyen şahit ol sevdama. İdamıma elin boş gelme. Kendinle gel!
Erkeklerin doğuştan bildiği ana dil. İlgisizce.
Sevgilim seni anlatmaya tutulmuş bir güneş saatinden apaçık başlamalı.
Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır öküzü değil. Neden dönmediğini şimdi anladım.
O kadar düşledim ki seni sevgili, yitirdin gerçekliğini.
Bir kadın aşka inanmıyorum derken, aslında tek bir şey söylemek istiyordur: hadi beni aşka inandır.
Seni Babil’in asma bahçelerinde astım bak bakalım dünyanın kaçıncı harikasısın!
Anlamadım. Ben mi iyileşmemiş yarayım, herkes mi keskin bıçak? Sormadım. Sadece kanadım.
Beni bir öküz sanma sakin sevgili, çünkü sen, o kadar hülyalı bir tren değilsin..
Öyle bir yerin düşünü gördüm ki: insanlar, sabah uyandıklarında hâlâ hayatta olduklarını fark edip, günaydın demeden önce birbirlerini öpüyorlardı.
Bu aşkın gelirinin yarısını sağır sultana bağışladım, duymazlıktan gelip seni, gitsin kulağını açtırsın, diğer yarısını sana bıraktım, kendine protez aşıklar alırsın.
Giderken sana ‘hoşçakal’ demek istedim. İhanetin aklıma geldi ‘hoştçakal’ diyebildim.
Kalbim kırık. Dikkat et elini kesmesin!
Bırak şimdi yanaklarımı dudaklarımı. Gücün yeterse yüreğimden öp beni.
Dönerse senindir dönmezse zaten hiç senin olmamıştır diye bir şey yok. Dönecek! Bir katil olay mahaline mutlaka geri döner.
Biz ayrı dünyaların insanlarıyız dedi. Aman Allah’ım! Üzüntüden kahrolacağım. Ben iki dünya olduğunu sanan bir malı mı sevmişim?
En basit yalanları gözüme bakarak söyleyen ahmaklar tanıdım. Bense onların cahil cesaretlerine ve kuş beyinlerine hayrandım.
Attığın tüm zarlar kaybettirdi bana. Hani sen benim düş-eşimdin.
Ağzı tabanca, dudakları namlu, sözleri gece mermisi!
Bana geleceğin günün adını tıp çok önceden koymuş meğer; ‘kıl dönmesi’
Gözümü bağlayıp atsalar sırtımdan itip; yine senin yanına düşerim, yer çekimi değil, yar çekimi.
Git gidebildiğin yere kadar. Bu liman da kaybettiğim ilk gemi sen değilsin. Ama şunu unutma! Rıhtımda kalanı değil, çekip gideni vurur fırtına.
Kalp bu ulan! Yok öyle bir arkadaşa bakıp çıkmak!
Bir insanı kaybetmek istiyorsanız çok sevin, kendiliğinden gider zaten!
Bir erkeğin en lezzetli yeri ‘ basının eti ‘ sanırım. Bu kadar kadın yanılıyor olamaz zira.
Sevgilim ‘beni aldatıyor musun dedi’ , hayır onu aldatıyorum dedim. Afalladı!!
Ne komünizm, ne kapitalizm, ne ateizm, ne sosyalizm. Kısmetsizim!
Kahvenden bir yudum bile almamışsın; korktun mu beni kırk yıl sevmekten?
Çek bakışlarını gözlerimden, aşk bu şeytan doldurur.
Özne olmayı bırakıp zamir oldum, edat oldum, yüklem oldum. Ama senin gibi, aşk ile ihanet arasına bağlaç olmadım asla.
Bazı kadınların şövalye sandıkları adamların, aslında alüminyum folyo ile kaplanmış denyo olduklarını görmeleri baya zaman alıyor.
Şimdilerde elimde bir bıçak “sevdiğin kadar sevilirsin” diyen yalancı şairi arıyorum .!
Seviyorum affet dedi ya, o an insanın sadece ağzıyla gülmediğini anladım.
Kim demiş ki, en büyük aşklar nefretle başlar diye, benim en büyük nefretim bir aşkla başladı.
Eros, yaşlandın mı? ! Ok’un gideceği yeri göremiyorsun. Ya bir imkansıza, ya da bir hayırsıza denk getiriyorsun.
Seninle ben bir çaydanlık gibiyiz. Ben üst kısmıyım sen alt kısmı. Hani büyüksün ya ! Aramızdaki fark ise şu; ben sensiz de demlenirim, ama sen bensiz ancak şu kaynatırsın.
Sana kemik değil; aşk verdim. Şimdi itlik yapmanın alemi yok gitme diyorsam gitme.
Evde kedi, köpek beslemekle hayvansever olunmaz. Hayvansever dediğin benim gibi koynunda yılan besleyecek..
Yüreği olmayanın kalbimi kırmasına müsaade etmem. Beni bir saniyede unutanı, ben iki saniye ile şereflendirmem.
Sonsuzluk istedim Allahtan! Sanırım “s” yi biraz sessiz söyledim. Şimdi ” onsuzum.
Artık aramızdaki uzaklıktan sık bir matem giysisi diktirebilirsin kendine! Bir tek hücreni bile istemiyorum. Televizyonumun çekmediği bir kanal gibisin çünkü. Sen git, bambaşka hayatların yatak odalarında sıradan insanların tenlerini süsle!
Offff..dedi. Ne oldu? Dedim hiiiiiç, dedi. Herşeyi bırak gel benimle, dedim. Olur mu? Dedi. ..-topu topu bi tabak fazla koyarız soframıza, dedim. Olmaz, dedi. Neden? Dedim. Aynı tabaktan yeriz, dedi. Bir daha sevdim.
Bir bayanın gözyaşının akmasına sadece soğan değil, bir ‘hıyar’ da neden olabilir.
Kadınlar mı zeki yoksa erkekler mi diye merak edenler! Havva bir elmayla kandırmış Adem’i.!
Karpuz seçerken gösterdiğimiz özenin yarısını sevgili seçerken de gösterseydik, bu kadar kelek aşklar yaşamazdık..!
Bulutlar: kuşların konuşma balonu.
Ah o tipine kurban olduğum.. Birde tipine yakışır bir yürek taşısaydın..
Kirpiklerini kıskanasım geliyor meselâ; gözlerine benden daha yakın diye.!
Kötü yola düşmüş gecelerden geliyorum. Kusura bakma gözlerim biraz kirli.
Annem sürekli “hiçbir şey yemiyorsun, kurudun kaldın” deyip duruyor; ben ne kazı..klar yiyorum kimse bilmiyor..!
Kaldır başını aşk belden yukarıda sevgili!
Ağlıyor musun?’ diye soruyor giderken utanmadan. Yok, yanlış yerden işiyorum aptal!
Beklemekte olduğun şey, ancak onu beklemeyi unuttuğunda gerçekleşir. Bu, evrenin ‘sen bakarken soyunamıyorum’ deme şeklidir.
Şimdi aynı bardaktan şu içemiyoruz! Ben bunu biliyorum, şu biliyor, bardak biliyor; bir sen bilmiyorsun!
Neden bu kadar yalnızım, diye sordum tanrıya. Senin ağacından orman olmaz, diye yanıtladı.
Normalde 2 gün zar zor giden telefonun şarjı, artık 5 gün gidiyorsa yalnızsındır.!
Erkek olmak doğuştan gelen bir alın yazısı olsa da, adam olmak her erkeğe nasip olmuyor.
Bana benden iyisini bulamazsın diyen sevgilim.. Ne gemiler yaktım ben, kıçı kırık bi sandalın lafı mı olur.
Dünyanın en uzun gecesi 21 Aralık değil, beni terkettiğin gecedir.
Şimdi sen gittin ya, şairin dediği gibi herkesi sana benzetiyorum. Bu da mı o şerefsiz acaba diyorum!.
Buz tutmuş bir ruhum ben! Erirsem geri dönemem!
O kadar güzel unutmuştun ki beni, hatırlatmaya kıyamadım.
Bırakın bu ayakları. Kaçınız, çırılçıplak bedenler karşısında yalnızca gözlere baktınız. Sorsalar, güya hepiniz aşıktınız..
Hiç görüp, dokunup, öpmediğin birine aşık oldun mu? Olsan bilirdin aşkın ne olduğunu.!
Sıkı sıkı tembihlerler. Unut onu, aklına bile getirme, çıkar kafandan, hafızandan sil. Sanki seven beynimizmiş gibi.
Duydum ki böbreğinde taş varmış sevgili. Kesin kalbinden düşmüştür.
Sen bir defa olsun ‘seni seviyorum’ yalanını at; melekler günahını bana yazsın, olur mu?
Aklını başından almak istemiyorum, mümkünse aklı başında birini alayım ben..
Beni unut diyorsun ya; bu bana imkansız geliyor. Çünkü seni unutmam için, hatırlamam gerekiyor.
Senin için olurum’ dedi. ‘Benim için zaten oldun’ dedim. Cesedini alıp çıktı.
Hadi simit satanı anladım, kestane satanı da. Peki ya dost satan, o da mı ekmek parası?
Yemin ederim ki seviyorum’ dedi. Anladım; dinden imandan da soğutacak şerefsiz.
Sorun ilişki durumu değiştirecek birini bulmak değil, hayatını değiştirecek birini bulmak.
Hatırlıyor musun bana armağan ettiğin ilk şarkıyı, ‘ölünce sevemessem seni’ ulan! Hayattayken bile sevmedin ki…
Bilirsin beceremem yaşamayı. Bir damla su olsam, gider rakıya damlarım…
Öyle bir yerin düşünü gördüm ki: insanlar, sabah uyandıklarında hâlâ hayatta olduklarını fark edip, günaydın demeden önce birbirlerini öpüyorlardı.
1 note · View note
dogumgunumesajlari · 7 years
Text
Etkileyici Özür Mesajları
Bu yazımızda hayatınızda önemli yeri olan kişiler için birbirinden etkileyici özür mesajları yer almaktadır. Sevdiklerinizin gönlünü almanın en güzel yolu onlara içten mesajlar vermektir. Burada bu konuda sizler için çok sayıda özür mesajları derledik ve sizler için sunduk. Etkileyici Özür Mesajları Özür Dilerim Sana sebep olduğum her ne varsa yaşattığım, Acı, hüzün, keder hepsi için özür diliyorum. Beni affet, affetmek en büyük yüceliktir. Senin şanına yücelik yaraşır affet sevdiğim. Beni Affet Neden bilmiyorum kırmak istemezdim  kalbini, Sebep olduysam bir damla gözünün yaşına, Ne olur affet beni gözümün nuru, Affet beni, hatalarımla kabul et beni. Keşkelerin Dili Olsa Keşkelerin dili olsa anlatırdı ne kadar pişman olduğumu, Seni üzmenin verdiği vicdan azabını anlatırdı sana. Keşke demek için belki geç kaldım ama Hayat devam ediyorsa keşkenin de bir telafisi de vardır elbet. Özrümü Kabul Et Sana yüreğimi koparıp getirsem anlatsam pişmanlığımı Affeder misin acaba beni sevdiğim. Seni kırdıysam, üzdüysem, incittiysem, Ne olur beni affet, özrümü kabul et. Beni Bağışlar mısın? Senin için çöllere düşsem mecnun gibi, Dağları aşsam Ferhat gibi, Aşkından dönsem deli divaneye, Beni bağışlar mısın sevdiğim... Yusuf Misali Yusuf misali kuyularda seni beklesem, Karanlık gecelerde, sonu gelmez hecelerde, Adını yazsam bilinmeyen yerlerde, Affeder misin beni sevdiğim, eşim. Özür Diliyorum Senden Özür diliyorum senden, biricik sevdiğimden. Telafisi zor olan bir hata yaptım ama, Bu zorluğu aşmak için ne gerekiyorsa yapmaya hazırım, İster öl de ister sön. Razıyım ölmeye de gece gibi sönmeye de.
Özürler Yolluyorum Sana Biliyorum çok zor kırılan kalbini onarmak, Hiçbir zaman eskisi gibi olmayacak ama Bir şans daha verirsen bana inan, çok daha güzel olacak her şey, Özürler yolluyorum kucak dolusu sana... Yapma! Sana olan aşkımı bir hata uğruna yakma, Yapma, ne olur gitme, bırakma ellerimi, Bir umut ver, sonsuza dek sürecek te olsa kinin, nefretin, Elimden son ümüdi de alma, yapma! Affet! Güzel gözlerin benin yüzümden buğulanıyorsa, Gülen yüzünü ben soldurduysam, beni afftet ne olur. Affet beni, inan her şey değişecek. Söz veriyorum o gülen yüzün bir daha hiç solmayacak... Yanlışıma Ağlıyorum Nedensiz üzdüm seni farkındayım. Sorma neden diye yastayım. O kadar pişmanım ki şimdi, Yaptığım hatalara, yanlışlara ağlıyorum. Kırdıysam Seni Affet Ey gönlümün nuru, gözümün pınarı sevdiğim. Kırdıysam seni beni affet ne olur. Ben değişirim tam anlamıyla diyemiyorum sana ama Söz çok çabalıycam senin için, aşkımız için. Yaralı Kuş Gibisin Ben dünyanın en büyük hatasını yaptım. Senin gibi değerli bir varlığı inciterek, Yaralı bir kuş gibisin benim düşüncesizliğimden. Bana bir fırsat verirsen eğer, telafi edeceğim sana yaşattıklarımı. Unut Ne Olur Unut ne olur sana yaşattıklarımı, affet beni, Zor biliyorum unutmak çok zor ama imkansız değil. Bir imkan daha versem inan o kadar çok şeyler değişecek ki, Bir umut, küçük bir ışık ne olur esirgeme benden. Beni Senden Mahrum Etme Biliyorum çok kırdım seni, İstemeden üzdüm incittim kalbini, Söz bir daha üzmem asla seni, Beni ne olur senden mahrum etme sevdiğim. Yaşanan Anıların Hatırına Yaşanmış her ne varsa kırıcı affet ne olur. Yaşanan anıların hatırına beni bağışla. Güzel günlerin, hayallerimizin hatırına, Yeniden başlayalım kaldığımız yerden devam edelim. Bir Daha Asla Bana en büyük ders oldu sensizliğin cezası, Bir daha asla tövbe kırmam kalbini, Senin yokluğun öylesine içime kor oldu ki, Ölsem bir daha üzmem seni asla... Yanıyor İçim Yanıyor içim yokluğunla, senin hayalinle. Çok zormuş senleyken sensizliği yaşamak, Bir fırsat daha versen o kadar çok şey değişecek ki, Yanıyor içim canım ne olur beni affet. Sen Gidersen Sen gidersen eğer doğmaz güneş bir daha asla, Sen gidersen eğer yolum bulmaz doğruyu bir daha, Sen gidersen eğer kırılır kolum kanadım yasla, Gitme ne olur beni affet sevdiğim... Asla! Çok hata yaptım biliyorum ama çok pişmanım inan, Seni çok kırdım farkındayım ama ben ben değildim o zaman, İnan çok değiştim, bir fırsat daha ver bana tut elimi ne olur. Hayır deme asla! Affet, affet beni ne olur... Yapma! Bir hata yaptım biliyorum çok ama çok zor affetmesi farkındayım. Senin öylesine eşsiz bir kalbin var ki, Bu hayırsız insanı affedecek kocaman bir yüreğe sahipsin. Yapma ne olur gitme, affet beni, affet ki sensizliğin acısını yaşamayayım. Beni Affeder misin Yaptığım onca telafisi zor hatalardan sonra, Son bir kez daha beni affeder misin? Zor biliyorum ama bir fırsat daha tanırsan, Ben de değişirim inan, yeter ki beni affet. Beni de Götür Affedilmeyecek çok zor hatalar yaptım biliyorum. Affedemesen de beni de götür beni sildiğin yerlere, Nefretine, kinine beni de al yanında götür, Sevdiğin olamasam da nefretin de, kızgınlığında yerim olsun. Son Pişmanlık Son pişmanlık fayda eder mi bilmiyorum ama, İnan çok pişmanım seni üzdüğüm, kırdığım için, Keşke yapmasaydım ama oldu bir kere, Affetmek yüceliktir, senin yüceliğine affetmek yaraşır. Değişeceğim İnsanın en değerli varlıkların kıymetini anlaması için kaybetmesi gerekiyormuş. Ben seni kaybettiğim zaman anladım senin değerini sevdiğim. Affet beni  ne olur, inan değişeceğim söz bir fırsat ver bana yeter ki. Tüm Hatalarım İçin Affet Çok hatalarım oldu hayatta, çok yanlışlarım. Bazılarını farkında olmadan yaptım bilmeyerek, Bazılarını da bilerek, isteyerek. Tüm hatalarım için beni affet ne olur... Yarım Kalmasın Bir hata yaptım biliyorum ama inan çok üzgünüm. Yarım kalmasın büyük sevdamız bir hatam için ne olur, Affet beni, tut ellerimden yine gülümse bana. Bitmesin sevgimiz tam başlamış derken. Pişmanım Ben pişmanım tüm yaptıklarımdan,  hatalarımdan. Pişmanım yaşanmışlıklardan, yanlışlıklardan. Eskiye sünger çekelim dersen eğer, Ben hazırım her zaman seninle her an. Yüreğimi Dağlama Yüreğimi dağlama ey sevgili, Bir hata yaptım,bin ah işittim. Çok zor değil affettim demek, Ne olur affet ve beni kabul et. Yasak Deme Kırılan kalbini onaramadığım için, Solan yüzünü güldüremediğim için, Akan gözyaşlarını dindiremediğim için, Yasak deme bana ne olur varlığın, hayalin. Sana Affetmek Yakışır Sana afffetmek yakışır ey sevgili, Temiz kalbine, sevgi dolu yüreğine, Senin temiz güzelliğine, Affetmek yaraşır senin gibi birine. Bir Sözüne Muhtacım Hata insanlar içindir, ben de bir hata yaptım. Bel ki az kırdım kalbini belki de çok. Ama ne olur beni affet ey sevgili. Muhtacım inan bir tek sözüne, affettim diyen diline. Yine de mi Hayır? Seni kırdığım için yüreğimi paramparça etsem, Her arzuyu, zevki haram etsem kendime, Zevk verecek ne varsa hepsini çekip alsa kendimden, Yine de mi hayır ey sevgili. Affet ve Kal Hatalarım yüzünden beni mahrum etme sensizliğe ey sevgili, Yaradan bile affetmiş kulunu, sana da affetmek düşer. Affet ve kal yüreğimin olduğu yerde. Bırakmayalım hiç bir zaman ellerimizi. Sizler için birbirinden etkileyici özür mesajlarını bu makalemizde sunmaya çalıştık. Hayattayken sevdiklerinizin kıymetini bilin ve onlardan fırsat varken özür dileyin.
0 notes