Tumgik
#kara üçleme
kurtlukiraz · 9 months
Link
Üçleme 2009'da Arkham Asylum'la başladı, 2011'de Arkham City'yle devam etti ve son olarak 2015'te Arkham Knight'la sona erdi ve hikaye sona erdi. Bu, süper kahraman oyunlarının zirvesidir ve Kara Şövalye olmanın gerektirdiği her şeyi keşfetmenize ve karakterin geniş haydut galerisinin üstesinden gelmenize olanak tanır.Bu üç oyunun yaklaşık altı yıl içinde çıktığını düşünmek şaşırtıcı, özellikle de 2015'ten bu yana stüdyodan yeni bir şey görmediğimizi hesaba katarsak. Aynı evrende geçecek olan 2024'teki Suicide Squad: Kill the Justice League ile bu durum değişecek ve her şeyin birbiriyle nasıl bağlantılı olduğuna dair pek çok soru ortaya çıkacak. Bu arada Batman: Arkham Trilogy, kaçırdıysanız bu beğenilen oyunları ilk kez deneyimlemek için harika bir fırsat sunuyor. Arkham Trilogy'nin Nintendo Switch'te çıkış tarihi, ön siparişleri, oynanışı ve fragmanlarıyla ilgili en son ayrıntılar için aşağıya bakın. Batman: Arkham Trilogy Switch'in çıkış tarihi ne zaman?Batman: Arkham Üçlemesi. Warner Bros.The Batman: Arkham Trilogy'nin Switch'te çıkış tarihi açıklandı 1 Aralık 2023'te yapılması planlanıyor.Başlangıçta 13 Ekim olarak belirlenmişti ancak Warner Bros Games, oyunu lansmandan 10 gün önce biraz ertelemeye karar verdi.Warner Bros Games yaptığı açıklamada, "Oyunculara Nintendo Switch'te mümkün olan en iyi deneyimi sunmak için daha fazla zamana ihtiyaç var" dedi.Ekim ayında çıkacak oyunların sayısı (Spider-Man 2, Super Mario Bros Wonder, Alan Wake 2, Assassins' Creed) göz önüne alındığında, liste uzayıp gidiyor; gecikme dünyadaki en kötü şey olmayabilir.Piyasaya sürüldüğünde kartuşta yalnızca Arkham Asylum'un olacağını belirtmekte fayda var; Arkham City ve Arkham Knight'ı oynamak için oyuncuların her ikisini de Nintendo eShop'tan indirmeleri gerekecek.Bilgilerinizi girerek şunları kabul etmiş olursunuz: Şartlar ve koşullar Ve Gizlilik Politikası. Aboneliğinizi istediğiniz zaman iptal edebilirsiniz.Batman: Arkham Trilogy'yi Switch'te ön sipariş edebilir miyim?Batman arkham şehri. Warner Bros. OyunlarıBatman: Arkham Trilogy on Switch şu anda Amazon ve GAME'de 42,99 £ fiyatla ön siparişe açık.Şu anda herhangi bir ön sipariş bonusu hakkında herhangi bir bilgi yok, ancak üçlemenin orijinal oyunlara ait tüm DLC'leri içerdiği kesin, dolayısıyla herhangi bir ek içerikten mahrum kalmayacaksınız. Oldukça harika bir fiyata çok sayıda hareket halindeyken oyun var.Ekstra özellikler olmazsa şaşırmayız, ancak bununla ilgili herhangi bir güncelleme olursa, bunu duyduğumuz anda size bildireceğimizden emin olacağız - bu yüzden bizi tekrar kontrol etmeyi unutmayın.Batman: Arkham Trilogy Switch oynanışı ve hikaye detaylarıBatman: Arkham Knight'ın Batmobile'ı. Warner Bros. OyunlarıArkham Üçlemesi ilk olarak Batman: Arkham Asylum'u kapsıyor; burada Batman, ikonik akıl hastanesinde dolaşırken gizlilik, kavga ve aletlerin bir karışımı aracılığıyla kontrolü Joker'den geri almaya çalışıyor.Poison Ivy, Scarecrow ve Bane ile birebir karşılaşmalar sizi bekliyor. Yarasa rolünde Kevin Conroy ve Joker rolünde Mark Hamill'in muhteşem performanslarını dünyaya tanıtarak her şeyi başlatan da bu oldu.Batman: Arkham City, Batman'in gardiyan Hugo Strange'in tehlikeli planlarını ortaya çıkarmaya çalıştığı Gotham City'nin yıpranmış gecekondu mahallelerinden oluşan bir süper hapishanede geçen devam filmi olarak hareket ediyor. Bu oyunda ayrıca belirli bölümlerde oynanabilen Çılgın Şapkacı, Bay Freeze, Penguen ve Kedi Kadın yer alıyor. İlkinden daha mı iyi? Bu, 10 yılı aşkın süredir hâlâ devam eden bir tartışma.Batman: Arkham Knight son olarak Batman'i, gizemli Arkham Knight'ın yardımıyla Gotham Şehri'ni bir bütün olarak ele geçiren Korkuluk'la karşı karşıya getiriyor. Bu sadece Gotham'ın bugüne kadarki en iyi uyarlamalarından biri olmakla kalmıyor, aynı zamanda haydutları kovalamak, tank savaşına girmek (belki birkaç kat fazla) ve gökyüzüne fırlatmak için Batmobil'i de getiriyor. Daha önce yayınlanmış tüm DLC'ler de dahildir.Buna benzer daha fazlaSwitch'te Batman: Arkham Trilogy'nin fragmanı var mı?Evet, Batman: Arkham Trilogy'nin fragmanının ilk gösterimi Haziran 2023'te Nintendo Direct'te yapıldı.Rocksteady'nin oyunlarının yıllar boyunca bu kadar iyi dayanması çok çirkin ve inanılmaz sanat yönetimi ve ileriye dönük görselleştirmesi göz önüne alındığında, Arkham Üçlemesi, Switch'teki en iyi görünen oyunlardan biri haline gelebilir.Rocksteady'nin Arkham Knight'ı eskiyen donanım üzerinde çalıştırmayı nasıl başardığı bir mucizeden başka bir şey değil. Arkham City Wii U'da yayınlanırken, Arkham Asylum ve Arkham Knight şu ana kadar Nintendo platformunda hiç yer almamıştı.Aşağıdaki heyecan verici fragmana göz atın:Batman: Arkham Trilogy'nin 1 Aralık 2023'te Nintendo Switch'te piyasaya sürülmesi planlanıyor. Koleksiyon aynı zamanda PlayStation, Xbox ve PC'de de mevcuttur.One More Life podcast'imizi dinleyin, ücretsiz bültenimize abone olun ve Bizi Twitter'da takip edin En yeni oyun bilgileri için.İzleyecek bir şey mi arıyorsunuz? TV Rehberimize veya Yayın Rehberimize göz atın.Radio Times dergisini bugün deneyin ve yalnızca 10 £ karşılığında 10 sayıya sahip olun, AYRICA evinize teslim edilen 10 £ John Lewis and Partners kuponu da alın - hemen abone olun. TV'nin en büyük yıldızlarından daha fazlası için The Radio Times Podcast'ini dinleyin.
0 notes
gundemburadadedim · 9 months
Link
Üçleme 2009'da Arkham Asylum'la başladı, 2011'de Arkham City'yle devam etti ve son olarak 2015'te Arkham Knight'la sona erdi ve hikaye sona erdi. Bu, süper kahraman oyunlarının zirvesidir ve Kara Şövalye olmanın gerektirdiği her şeyi keşfetmenize ve karakterin geniş haydut galerisinin üstesinden gelmenize olanak tanır.Bu üç oyunun yaklaşık altı yıl içinde çıktığını düşünmek şaşırtıcı, özellikle de 2015'ten bu yana stüdyodan yeni bir şey görmediğimizi hesaba katarsak. Aynı evrende geçecek olan 2024'teki Suicide Squad: Kill the Justice League ile bu durum değişecek ve her şeyin birbiriyle nasıl bağlantılı olduğuna dair pek çok soru ortaya çıkacak. Bu arada Batman: Arkham Trilogy, kaçırdıysanız bu beğenilen oyunları ilk kez deneyimlemek için harika bir fırsat sunuyor. Arkham Trilogy'nin Nintendo Switch'te çıkış tarihi, ön siparişleri, oynanışı ve fragmanlarıyla ilgili en son ayrıntılar için aşağıya bakın. Batman: Arkham Trilogy Switch'in çıkış tarihi ne zaman?Batman: Arkham Üçlemesi. Warner Bros.The Batman: Arkham Trilogy'nin Switch'te çıkış tarihi açıklandı 1 Aralık 2023'te yapılması planlanıyor.Başlangıçta 13 Ekim olarak belirlenmişti ancak Warner Bros Games, oyunu lansmandan 10 gün önce biraz ertelemeye karar verdi.Warner Bros Games yaptığı açıklamada, "Oyunculara Nintendo Switch'te mümkün olan en iyi deneyimi sunmak için daha fazla zamana ihtiyaç var" dedi.Ekim ayında çıkacak oyunların sayısı (Spider-Man 2, Super Mario Bros Wonder, Alan Wake 2, Assassins' Creed) göz önüne alındığında, liste uzayıp gidiyor; gecikme dünyadaki en kötü şey olmayabilir.Piyasaya sürüldüğünde kartuşta yalnızca Arkham Asylum'un olacağını belirtmekte fayda var; Arkham City ve Arkham Knight'ı oynamak için oyuncuların her ikisini de Nintendo eShop'tan indirmeleri gerekecek.Bilgilerinizi girerek şunları kabul etmiş olursunuz: Şartlar ve koşullar Ve Gizlilik Politikası. Aboneliğinizi istediğiniz zaman iptal edebilirsiniz.Batman: Arkham Trilogy'yi Switch'te ön sipariş edebilir miyim?Batman arkham şehri. Warner Bros. OyunlarıBatman: Arkham Trilogy on Switch şu anda Amazon ve GAME'de 42,99 £ fiyatla ön siparişe açık.Şu anda herhangi bir ön sipariş bonusu hakkında herhangi bir bilgi yok, ancak üçlemenin orijinal oyunlara ait tüm DLC'leri içerdiği kesin, dolayısıyla herhangi bir ek içerikten mahrum kalmayacaksınız. Oldukça harika bir fiyata çok sayıda hareket halindeyken oyun var.Ekstra özellikler olmazsa şaşırmayız, ancak bununla ilgili herhangi bir güncelleme olursa, bunu duyduğumuz anda size bildireceğimizden emin olacağız - bu yüzden bizi tekrar kontrol etmeyi unutmayın.Batman: Arkham Trilogy Switch oynanışı ve hikaye detaylarıBatman: Arkham Knight'ın Batmobile'ı. Warner Bros. OyunlarıArkham Üçlemesi ilk olarak Batman: Arkham Asylum'u kapsıyor; burada Batman, ikonik akıl hastanesinde dolaşırken gizlilik, kavga ve aletlerin bir karışımı aracılığıyla kontrolü Joker'den geri almaya çalışıyor.Poison Ivy, Scarecrow ve Bane ile birebir karşılaşmalar sizi bekliyor. Yarasa rolünde Kevin Conroy ve Joker rolünde Mark Hamill'in muhteşem performanslarını dünyaya tanıtarak her şeyi başlatan da bu oldu.Batman: Arkham City, Batman'in gardiyan Hugo Strange'in tehlikeli planlarını ortaya çıkarmaya çalıştığı Gotham City'nin yıpranmış gecekondu mahallelerinden oluşan bir süper hapishanede geçen devam filmi olarak hareket ediyor. Bu oyunda ayrıca belirli bölümlerde oynanabilen Çılgın Şapkacı, Bay Freeze, Penguen ve Kedi Kadın yer alıyor. İlkinden daha mı iyi? Bu, 10 yılı aşkın süredir hâlâ devam eden bir tartışma.Batman: Arkham Knight son olarak Batman'i, gizemli Arkham Knight'ın yardımıyla Gotham Şehri'ni bir bütün olarak ele geçiren Korkuluk'la karşı karşıya getiriyor. Bu sadece Gotham'ın bugüne kadarki en iyi uyarlamalarından biri olmakla kalmıyor, aynı zamanda haydutları kovalamak, tank savaşına girmek (belki birkaç kat fazla) ve gökyüzüne fırlatmak için Batmobil'i de getiriyor. Daha önce yayınlanmış tüm DLC'ler de dahildir.Buna benzer daha fazlaSwitch'te Batman: Arkham Trilogy'nin fragmanı var mı?Evet, Batman: Arkham Trilogy'nin fragmanının ilk gösterimi Haziran 2023'te Nintendo Direct'te yapıldı.Rocksteady'nin oyunlarının yıllar boyunca bu kadar iyi dayanması çok çirkin ve inanılmaz sanat yönetimi ve ileriye dönük görselleştirmesi göz önüne alındığında, Arkham Üçlemesi, Switch'teki en iyi görünen oyunlardan biri haline gelebilir.Rocksteady'nin Arkham Knight'ı eskiyen donanım üzerinde çalıştırmayı nasıl başardığı bir mucizeden başka bir şey değil. Arkham City Wii U'da yayınlanırken, Arkham Asylum ve Arkham Knight şu ana kadar Nintendo platformunda hiç yer almamıştı.Aşağıdaki heyecan verici fragmana göz atın:Batman: Arkham Trilogy'nin 1 Aralık 2023'te Nintendo Switch'te piyasaya sürülmesi planlanıyor. Koleksiyon aynı zamanda PlayStation, Xbox ve PC'de de mevcuttur.One More Life podcast'imizi dinleyin, ücretsiz bültenimize abone olun ve Bizi Twitter'da takip edin En yeni oyun bilgileri için.İzleyecek bir şey mi arıyorsunuz? TV Rehberimize veya Yayın Rehberimize göz atın.Radio Times dergisini bugün deneyin ve yalnızca 10 £ karşılığında 10 sayıya sahip olun, AYRICA evinize teslim edilen 10 £ John Lewis and Partners kuponu da alın - hemen abone olun. TV'nin en büyük yıldızlarından daha fazlası için The Radio Times Podcast'ini dinleyin.
0 notes
selveryildirim · 1 year
Text
Biz hayalciler kendini tanımaya, yaratıcılığa ve “hakikat”e en yakın olanlarız. 
Fantezi gerçektir, bunu çocuklar bilir.
Fantezi yetişkinin elinde kalan arka bahçedir.
Arka bahçede kötüler ve iyiler ve gerçekler ve yeniler kucaklaşır.
Büyücülük sanatçılıktır. Öyleyse üçleme de bu anlamda sanat hakkındadır, yaratıcı tecrübe, yaratıcı süreç hakkındadır. Fantezide daima bu döngüsellik vardır. Yılan kendi kuyruğunu yer. Rüyalar kendilerini açıklamalı. 
Gölge.
Onun bilinçdışının yaratıcı derinliklerine giden yolu tıkamasına izin verebiliriz, ya da bizi elimizden tutup o derinliklere götürmesine razı oluruz. Çünkü gölge, basitçe kötü değildir. Aşağılık, ilkel, sakil, hayvansı, çocuksudur; güçlü, canlı ve spontanedir. Kuzeyden gelen okumuş genç adam gibi zayıf ve nezih değildir; kara, kıllı ve yakışıksızdır, ama onsuz kişi hiçbir şeydir. Gölgesi olmayan bir gövde nedir ki? Hiçbir şey, bir biçimsizlik, iki boyutlu bir çizgi roman karakteri. Kötülükle olan derin ilişkimi inkâr edersem, kendi gerçekliğimi de inkâr etmiş olurum. Hiçbir şey yapamam, edemem; yalnızca yapılanı ve edileni bozabilirim. Jung özellikle, ömrün ikinci yarısıyla, Andersen öyküsündeki zavallının başına geldiği gibi, otuz-kırk yıldır büyümekte olan bir gölgeyle bilinçli yüzleşmenin kaçınılmaz olduğu dönemle ilgileniyordu. Jung'un dediği gibi, çocuğun ego'su da gölgesi de henüz iyi tanımlanmamıştır; çocuklar ego'larını bir mayısböceğinde, gölgelerini ise yataklarının altında gizlenmiş bulurlar. Ama bence, buluğ öncesinde ve buluğ çağında benlik bilinci çoğu kez büyük bir şiddetle ortaya çıktığında, gölge de onunla birlikte kararır. Normal bir genç, küçük çocuklar gibi büyük bir keyifle yansıtma yapamaz, her şeyi siyah fötr şapkalı kötü adamların üzerine atamayacağım fark eder. Genç, davranışları ve duyguları için sorumluluk almaya başlar. Ve bu sorumlulukla birlikte müthiş bir suçluluk yükü de gelebilir. Gencin gölgesi, ona olduğundan daha kara, tümüyle kötü gibi görünür. Bir gencin bu evrenin kötürümleştirici kendini suçlama ve kendinden iğrenme durumunu atlatabilmesinin tek yolu, o gölgeye gerçekten bakması, onunla yüzleşmesi, siğilleri, dişleri, sivilceleri ve pençeleriyle onu kendisi olarak, kendisinin bir parçası olarak kabul etmesidir. En çirkin parçası, ama en zayıf parçası değil. Çünkü gölge, onun rehberidir. İçine dönüp yeniden dışarı çıkarken, aşağı inip yeniden yukarı çıkarken, Hobbit Bilbo'nun dediği gibi, oraya gidip geri dönerken ona rehberlik eder. Kendini bilmeye, yetişkinliğe, ışığa yapılan yolculuğun rehberidir gölge. "Lucifer" ışık taşıyan anlamına gelir. Bana öyle geliyor ki, Jung'un bireyin kaçınılmaz gereksinimi ve görevi olarak tarif ettiği şey, Andersen'in okumuş genç adamının beceremediği şeydir.
Tumblr media
0 notes
viskiyidir · 6 years
Quote
İyi bir cani olmak için uzun zaman boyunca namuslu bir vatandaş olmak lazım.
Leo Malet -  Hayat Berbat - (Kara Üçleme 1)
3 notes · View notes
coniwalker · 6 years
Text
üçleme
şarap bende kabahat yok ki kar yağdı kar kara seviniyor evsizlere ve sokak kopeklerine uzuluyorum sokak zor yasamak sokaklarda sokak kopekleri gibi amaçsız yasamak da
1 note · View note
akilfikirgezegeni · 4 years
Text
Tumblr media
Şu batıl inanç dedikleri şeyde nedir?
Ertan Yavuz
Sıradan şeyleri sıra dışı yapma konusunda harika bir düşünce yapımız var. Tarih boyunca açıklanamayan ne kadar çok durumla karşılaştığımızı düşünürsek batıl dediğimiz itikatların aslında ne kadar batıl ama bir o kadar da ihtiyaç olduğunu da görebiliriz. Özellikle korkuyu anlamlandırma adına oluşturduğumuz bu saçma fikir kalıpları çoğu zaman bizlerin soyut kavramları mantıklı bir şekilde içselleştirmeden yüzeysel olarak kabul etmesi anlamına gelmiştir.
Bir zamanlar yani kolektif bilincimizin bugünlere gelmediği dönemlerde zifiri karanlık bir gecede çevresinde hiçbir şey olmadığını bildiği halde duyduğunu zannettiği sesler ya da gördüğünü sandığı görüngüleri farklı yorumlayan insan atası ‘’Gaiplerden bir ses gelir bizlere, aman ulumanisa gözlere bak gözlere’’ diyerek, kendi kendini avutmak için bir takıp kompülsiyonlar oluşturarak rahatlamayı ve korkuyu görmezden gelmeyi öğrenmiş olabilir. Belkide rahatlamak yerine daha çok gerilerek obsesif takıntılar oluşturup kötü ruhların dünya da kalarak kötülüklerine devam ettiğini düşünmeyi seçmiş olabilir. Kim bilir belki de sırf bu yüzden etrafımızda bulunan tahtalara vurma davranışımız bu kötü ruhların kaçıp gitmesini sağlamak için oluşturduğumuz birer zorlantı hareketinden başka bir şey değildir. Vaktiyle iyi şans getirdiğine inanıldığı için meşe, çınar gibi ağaçlara vurulması da bu zorlantının olumlama versiyonu olsa gerek.
‘’Ayna ayna söyle bana, benden daha güzeli...?’’ Grimm kardeşlerin en meşhur masallarından biri olan Pamuk prenses ve yedi cüceler masalı üvey annesinin güzelliğini kıskandığı masum kızın yok edilmek istenmesi ve kalıcı güzelliğin tek bir kişide kalması için sihirli aynaya sürekli sorulup tasdik edilmesinin anlatıldığı bir masaldır. (Bu arada 18.yy’ın sonları ve 19.yy ortalarına kadar yaşamış Wilhelm Grimm ve Jacob Grimm kardeşler köy köy, kasaba kasaba dolaştığı bölgelerde o yöre halklarını dinleyerek kayıt altına aldıkları masalların bazıları, Rapunzel, Uyuyan Güzel, Çizmeli Kedi, Kırmızı Başlıklı Kız… Bu masalların pekte masum hikâyeler olmadığının da bilinmesi gerekir.)
Bir kişiye çağının en güzeli olmak için bir aynanın ona dünyanın en güzeli ünvanını verebilmesi ancak o aynanın sapasağlam olması ile mümkün olur. Peki o ayna kırk parçaya bölünürse geriye bahsi geçen güzellikten ne kalır? Sahibi olduğumuz güzelliğimiz elimizden alınırsa o kırılan aynanında uğursuzluk alameti olarak sayılması gerekmez mi? Yüzyıllar öncesinde daha camın ve aynanın ne olduğunu bilmedikleri zamanlarda gölde kendi yansımasını görerek aşık olan Narkisos’un yine kendine sahip olabilmek için göle uzanarak boğulması bir bakıma kırık aynanın laneti gibi bir şey değil mi? Bizler aklını mantığını ve duygularını kullanarak eşya diye nitelenen kendi dışımızdaki çevremizi algılayan yaratılar olarak kurduğumuz ilişkilerde bir başkası üzerinden kendimizi tanımlama becerisine sahibiz. Hoşlandığımız ya da hoşlanmadığımız bir huyumuzu ya da davranışımızı karşımızdaki insana yansıtarak olumlu veya olumsuz tüm özelliklerimizi daha iyi görmemizi sağlayabiliriz. Hatta bu durumu anlatan psikolojik bir de etkiye bile sahibiz. bknz. Ayna (Miror) Etkisi.
Milattan öncesi Antik Mısır medeniyetinin güçlü ve büyük olduğu dönemlerde kutsal olarak kabul edilen kedilerin yüzlerce yıl sonra şeytani büyücülük, sihir ve cadılıkla ilişkilendirilmesi de ilginç bir geçiştir. Mısırlılar kutsal saydıkları kedileri öldüğünde bile onlara düzenledikleri cenaze törenleri ile kedilerin her zaman iyi şans getirdiğine inanmışlardır ama Ortaçağ Avrupası her nedense cadılarla ve şeytanlıkla ilişkilendirdikleri kedileri canlı canlı katlederek günümüzde saçma olduğu bilinse de kara kedinin laneti batılını sürdürmüşlerdir.
“Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak...”
Ahmet Haşim “Merdiven” şiirini yazdığı zamanlardan çok daha uzun yıllar önce özelllikle hristiyan topluluklarda uğursuzluk sembolü olan merdiven altından geçmeme aslında yine Antik Mısırda kutsal sayılan ve firavunların mezarlarına bile koyularak öteki dünyada tanrılara ulaşması için kullanması düşünülen bir eşyadır. Aynı zamanda duvara dayanılan merdiven yaptığı eğim ile bir üçgeni oluşturmakta ve üçleme tıpkı hristiyan teslis inancında olduğu gibi Mısırda da kutsal sayılmakta böylece oluşturulan üçgenin altından geçmek dince yasak sayılmakta idi. Günümüzde hâlâ inancını koruyan bu batıl itikatın aslında işe yarar başka bir özelliği daha var. Siz siz olun merdiven altından sakin geçmeyin. Neme lazım üzerindeki ustanın elindeki tuğla ya da cam kenarındaki bir saksı her an kafanıza düşebilir.
Kimine göre batıl kimine göre ise metafiziksel bir olay olan nazar değmesi ya da diğer bir ismi ile göz değmesi inancı ilkçağ insanına kadar uzanmaktadır. Tarih öncesi insanlar kendi aksini karşısındaki insanın gözlerinin içinde gördüğü zaman ruhunun o kişi tarafından ele geçirildiğini düşünüyordu. Zaman içerisinde Mısırda, Orta Doğuda kızgın güneşin ve çölün ortasında kem gözlü insanlardan ve tabi pek muhtemel olan güneşin o keskin ışınından korunmak için gözlerinin çevresine maskaralar çekerek korunma yöntemini bulmuşlardı. Böylece gerçekte hem güneşin zararlı ışınlarından hemde bir inanç geliştirerek kem gözlü insanlardan korunmuş olacaklardı.
Evrenin oluşumundan bu yana tarihimiz bir çok olayın yaşandığı, savaşların yapıldığı, icatlar geliştirerek yeni çağların açılıp kapatıldığı sayısız olaylarla dolu. Batıl diye adlandırdığımız nice olayın arkasında insanın korku, kaygı ve korunma ihtiyacının yattığını söyleyebiliriz. Bunlardan biride onüç sayısının uğursuzluğudur. Bu inanışta diğerleri gibi belli zamanlarda ve olaylarla ortaya çıkmıştır. Önceleri İskandinav mitolojisinin sonrasında hristiyan dininin bir miti olan onüçün laneti günümüzde de birçok yerde sıklıkla uygulanmaktadır. Uçaklarda 13 numaralı bir koltuğun olmaması, otellerde 12 no'lu odadan 14 no’lu odaya atlanması... Gerçekte İskandinav mitolojisi içerisinde 12 tanrının yemek yemesi sırasında yeraltı ve kötülük tanrısı Loki’nin bu yemeğe gelerek tanrı Balter’i öldürmesi ile sonuçlanmasından sonra onüçün uğursuzluğu kabul edilmiş sonrasında Leonardo Da Vinci’nin “Son Akşam Yemeği” isimli tablosuna da konu olan Hz. İsa ve 12 havarisi ile bir arada iken onunla birlikte sayının 13 olması ve bu yemek sonunda Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesi bu batıl inanışın dinsel olarak kendine yer bulmasına da sebep olmuştu. Hatta bu lanetin günümüzde bir fobiye de yol açtığını belirtmem gerekir ismide “triskaidefobi” yani 13 sayısından korkmak.
Tüm yanlış inanışlarımızın bir zamanlar anlamlı bir olaydan başladığını bilmek doğru inandığımızı zannettiğimiz bir çok yanlış inanışında devam etmemesi gerektiğini gözler önüne serer. O halde hayatımızın bir çok yerine masum totemler dikmeyi bir kenara bırakarak korkularımızın esiri olmaktan kurtulmalıyız. Sırf bizleri rahatlattığını düşündüğümüz tekrarlı ve tılsımlı sözlerden ya da davranışlardan vazgeçip sözde ritüellere bir son vermeliyiz. Bir zamanlar insanlar gök gürültüsü tanrısına inanır ve hava durumu her değiştiğinde kendilerinin lanetlendiğini düşünürdü. 75 yılda bir kez dünyaya teğet geçen kuyruklu yıldız hem bereketi hem de bir topluluğun mahvı anlamına gelebilirdi. 16. yy’da İspanyol denizci Hernando Cortes Güney Amerikalı yerliler Azteklerle (Şimdiki Meksika) tanışması ve onları yokederek topraklarını ele geçirmesi de tıpkı yukarıda yazılan batıl bir takım inanışlar yüzünden olmuştur. Dönem itibariyle dünyanın evrenin merkezi kabul edildiği yıllarda Aztekler de dünyadaki diğer insanlardan izole bir şekilde yaşıyordu. İnanışlarına göre insan kurban ediyor ve bu kurbanları denizlerden geleceğini düşündükleri tanrılarına adıyorlardı. Ve tam da düşündükleri ve inandıkları gibi Cortes ve adamları denizden geliyor, tıpkı hayallerindeki gibi beyaz tenli ve sakallı ayrıca dört ayaklı ve ilk defa gördükleri hızlı bir hayvana biniyorlardı. Üstelik ellerinde onların hiç görmediği delikli bir metalle...
Kral Montezuma denizlerden gelen bu adamları ellerinde onlar için çokta önemli bir meta olmayan altınlar ve değerli taşlarla karşılamıştı.
Ne mi oldu?
Azteklerin binlercesini Cortes ve adamları öldürdü, milyonlarcasını da kendileri ile birlikte vücutlarında adaya getirdikleri çiçek mikrobu...
Sonuç olarak diyebiliriz ki; Bu her zaman böyledir.
“Batıl yok olmaya mahkumdur.”
Kaynakça: Panahi. Charles/Sıradan şeylerin sıradışı kökleri/Çev. Melis Aktaş/Maya kitap
0 notes
mustafaokutan · 6 years
Photo
Tumblr media
Polisiyeseverlergrubu Haziran Ayı Kitabımız 👉🏻 Kara Üçleme / Leo Malet . Üç kitaptan oluşan kitabımızın Kara Roman Türünün en iyi örneklerinden biri olduğu söyleniyor. 1-Hayat Berbat 2-Güneş Bize Haram 3-Ecel Terleri Kitabı polisiyeden ayıran en önemli özellik suçlunun dünyasına derinlemesine inmemiz. Onu daha yakından tanıyıp, suça iten sebepleri görebilmemiz. Psikolojik yönden ağır bir kitap ama yazar o kadar güzel işlemiş ki konuyu sıkılmadan ve merakla okunuyor. Tabi psikolojiyi bozmuyor diyemem zira benimkinde büyük bir oynama oldu 😀 Bunun için en iyi yöntem kitabı adım adım okumak, her kitap arasında biraz mola verip araya rahatlatıcı türler almak olacaktır. Ben aylık kitap toplantımıza katılıp kitap hakkındaki görüşlerimi belirlememiş olsam da arkadaşlarım kitabı derinlemesine analiz ettiler ve kendilerine hayran bıraktılar diyebilirim. Yorumlarını okuduğum @ipekhoca @baharozd74 @justtbook @gokces.world @kitapdostlugum ve @ramazann76 bu işin üstatları 😉 Grup kitabı olduğu için bu türü de okumuş oldum ama benim kolay kaldırabileceğim ve sık okuyabileceğim kitaplar arasında değil. Ama ” Mutlaka bu türden de okunmalı. “dediğim kısma giriyor 😀 Türü sevenlere tavsiyedir. Sevmeyen ya da sevmeyeceğini düşünenler de denemelidir 😉 . .Mutlu akşamlar herkese 🤗 . . . . .📸👉🏻@va.veylaa . . . . . . . . . . . . . . 📺📽🎬🎥  @miss.reader teşekkürler 🐪 Galerisini takip etmelisiniz. 🐫 🐪☢ Bizi @kitapokufotografcek ve konu etiketimizi #kitapokufotografcek takip etmeyi unutmayınız. . . . . . . . . #1fotograf1kitap #kitabinipaylas #kitapagaci #kitaplarheryerde #kitapkokusu #kitapokuyorum #kitapseverler #kitaptutkusu #kitaptavsiyesi #onlybook #okumakeyfi #read #readingthisbook #readthisbook #igersbook #instabook #instareading #ig_books #bookslovers #books #benimkütüphanem #booktime #başucukitabım #bookstagram
0 notes
hastalikliruh · 12 years
Text
"Evet bu doğru Gina.. Fakirler bir tek sefaletten dolayı canlarına kıyarlar.. Öteki intihar nedenleri zenginlere yaraşır.. Kıskançlık.. Aşk ıstırapları.."
Leo Malet 
7 notes · View notes
akilfikirgezegeni · 4 years
Text
https://www.eksisozluk.com/entry/107565280
Şu batıl inanç dedikleri şeyde nedir?
Ertan Yavuz
Sıradan şeyleri sıra dışı yapma konusunda harika bir düşünce yapımız var. Tarih boyunca açıklanamayan ne kadar çok durumla karşılaştığımızı düşünürsek batıl dediğimiz itikatların aslında ne kadar batıl ama bir o kadar da ihtiyaç olduğunu da görebiliriz. Özellikle korkuyu anlamlandırma adına oluşturduğumuz bu saçma fikir kalıpları çoğu zaman bizlerin soyut kavramları mantıklı bir şekilde içselleştirmeden yüzeysel olarak kabul etmesi anlamına gelmiştir.
Bir zamanlar yani kolektif bilincimizin bugünlere gelmediği dönemlerde zifiri karanlık bir gecede çevresinde hiçbir şey olmadığını bildiği halde duyduğunu zannettiği sesler ya da gördüğünü sandığı görüngüleri farklı yorumlayan insan atası ‘’Gaiplerden bir ses gelir bizlere, aman ulumanisa gözlere bak gözlere’’ diyerek, kendi kendini avutmak için bir takıp kompülsiyonlar oluşturarak rahatlamayı ve korkuyu görmezden gelmeyi öğrenmiş olabilir. Belkide rahatlamak yerine daha çok gerilerek obsesif takıntılar oluşturup kötü ruhların dünya da kalarak kötülüklerine devam ettiğini düşünmeyi seçmiş olabilir. Kim bilir belki de sırf bu yüzden etrafımızda bulunan tahtalara vurma davranışımız bu kötü ruhların kaçıp gitmesini sağlamak için oluşturduğumuz birer zorlantı hareketinden başka bir şey değildir. Vaktiyle iyi şans getirdiğine inanıldığı için meşe, çınar gibi ağaçlara vurulması da bu zorlantının olumlama versiyonu olsa gerek.
‘’Ayna ayna söyle bana, benden daha güzeli...?’’ Grimm kardeşlerin en meşhur masallarından biri olan Pamuk prenses ve yedi cüceler masalı üvey annesinin güzelliğini kıskandığı masum kızın yok edilmek istenmesi ve kalıcı güzelliğin tek bir kişide kalması için sihirli aynaya sürekli sorulup tasdik edilmesinin anlatıldığı bir masaldır. (Bu arada 18.yy’ın sonları ve 19.yy ortalarına kadar yaşamış Wilhelm Grimm ve Jacob Grimm kardeşler köy köy, kasaba kasaba dolaştığı bölgelerde o yöre halklarını dinleyerek kayıt altına aldıkları masalların bazıları, Rapunzel, Uyuyan Güzel, Çizmeli Kedi, Kırmızı Başlıklı Kız… Bu masalların pekte masum hikâyeler olmadığının da bilinmesi gerekir.)
Bir kişiye çağının en güzeli olmak için bir aynanın ona dünyanın en güzeli ünvanını verebilmesi ancak o aynanın sapasağlam olması ile mümkün olur. Peki o ayna kırk parçaya bölünürse geriye bahsi geçen güzellikten ne kalır? Sahibi olduğumuz güzelliğimiz elimizden alınırsa o kırılan aynanında uğursuzluk alameti olarak sayılması gerekmez mi? Yüzyıllar öncesinde daha camın ve aynanın ne olduğunu bilmedikleri zamanlarda gölde kendi yansımasını görerek aşık olan Narkisos’un yine kendine sahip olabilmek için göle uzanarak boğulması bir bakıma kırık aynanın laneti gibi bir şey değil mi? Bizler aklını mantığını ve duygularını kullanarak eşya diye nitelenen kendi dışımızdaki çevremizi algılayan yaratılar olarak kurduğumuz ilişkilerde bir başkası üzerinden kendimizi tanımlama becerisine sahibiz. Hoşlandığımız ya da hoşlanmadığımız bir huyumuzu ya da davranışımızı karşımızdaki insana yansıtarak olumlu veya olumsuz tüm özelliklerimizi daha iyi görmemizi sağlayabiliriz. Hatta bu durumu anlatan psikolojik bir de etkiye bile sahibiz. bknz. Ayna (Miror) Etkisi.
Milattan öncesi Antik Mısır medeniyetinin güçlü ve büyük olduğu dönemlerde kutsal olarak kabul edilen kedilerin yüzlerce yıl sonra şeytani büyücülük, sihir ve cadılıkla ilişkilendirilmesi de ilginç bir geçiştir. Mısırlılar kutsal saydıkları kedileri öldüğünde bile onlara düzenledikleri cenaze törenleri ile kedilerin her zaman iyi şans getirdiğine inanmışlardır ama Ortaçağ Avrupası her nedense cadılarla ve şeytanlıkla ilişkilendirdikleri kedileri canlı canlı katlederek günümüzde saçma olduğu bilinse de kara kedinin laneti batılını sürdürmüşlerdir.
“Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak...”
Ahmet Haşim “Merdiven” şiirini yazdığı zamanlardan çok daha uzun yıllar önce özelllikle hristiyan topluluklarda uğursuzluk sembolü olan merdiven altından geçmeme aslında yine Antik Mısırda kutsal sayılan ve firavunların mezarlarına bile koyularak öteki dünyada tanrılara ulaşması için kullanması düşünülen bir eşyadır. Aynı zamanda duvara dayanılan merdiven yaptığı eğim ile bir üçgeni oluşturmakta ve üçleme tıpkı hristiyan teslis inancında olduğu gibi Mısırda da kutsal sayılmakta böylece oluşturulan üçgenin altından geçmek dince yasak sayılmakta idi. Günümüzde hâlâ inancını koruyan bu batıl itikatın aslında işe yarar başka bir özelliği daha var. Siz siz olun merdiven altından sakin geçmeyin. Neme lazım üzerindeki ustanın elindeki tuğla ya da cam kenarındaki bir saksı her an kafanıza düşebilir.
Kimine göre batıl kimine göre ise metafiziksel bir olay olan nazar değmesi ya da diğer bir ismi ile göz değmesi inancı ilkçağ insanına kadar uzanmaktadır. Tarih öncesi insanlar kendi aksini karşısındaki insanın gözlerinin içinde gördüğü zaman ruhunun o kişi tarafından ele geçirildiğini düşünüyordu. Zaman içerisinde Mısırda, Orta Doğuda kızgın güneşin ve çölün ortasında kem gözlü insanlardan ve tabi pek muhtemel olan güneşin o keskin ışınından korunmak için gözlerinin çevresine maskaralar çekerek korunma yöntemini bulmuşlardı. Böylece gerçekte hem güneşin zararlı ışınlarından hemde bir inanç geliştirerek kem gözlü insanlardan korunmuş olacaklardı.
Evrenin oluşumundan bu yana tarihimiz bir çok olayın yaşandığı, savaşların yapıldığı, icatlar geliştirerek yeni çağların açılıp kapatıldığı sayısız olaylarla dolu. Batıl diye adlandırdığımız nice olayın arkasında insanın korku, kaygı ve korunma ihtiyacının yattığını söyleyebiliriz. Bunlardan biride onüç sayısının uğursuzluğudur. Bu inanışta diğerleri gibi belli zamanlarda ve olaylarla ortaya çıkmıştır. Önceleri İskandinav mitolojisinin sonrasında hristiyan dininin bir miti olan onüçün laneti günümüzde de birçok yerde sıklıkla uygulanmaktadır. Uçaklarda 13 numaralı bir koltuğun olmaması, otellerde 12 no'lu odadan 14 no’lu odaya atlanması... Gerçekte İskandinav mitolojisi içerisinde 12 tanrının yemek yemesi sırasında yeraltı ve kötülük tanrısı Loki’nin bu yemeğe gelerek tanrı Balter’i öldürmesi ile sonuçlanmasından sonra onüçün uğursuzluğu kabul edilmiş sonrasında Leonardo Da Vinci’nin “Son Akşam Yemeği” isimli tablosuna da konu olan Hz. İsa ve 12 havarisi ile bir arada iken onunla birlikte sayının 13 olması ve bu yemek sonunda Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesi bu batıl inanışın dinsel olarak kendine yer bulmasına da sebep olmuştu. Hatta bu lanetin günümüzde bir fobiye de yol açtığını belirtmem gerekir ismide “triskaidefobi” yani 13 sayısından korkmak.
Tüm yanlış inanışlarımızın bir zamanlar anlamlı bir olaydan başladığını bilmek doğru inandığımızı zannettiğimiz bir çok yanlış inanışında devam etmemesi gerektiğini gözler önüne serer. O halde hayatımızın bir çok yerine masum totemler dikmeyi bir kenara bırakarak korkularımızın esiri olmaktan kurtulmalıyız. Sırf bizleri rahatlattığını düşündüğümüz tekrarlı ve tılsımlı sözlerden ya da davranışlardan vazgeçip sözde ritüellere bir son vermeliyiz. Bir zamanlar insanlar gök gürültüsü tanrısına inanır ve hava durumu her değiştiğinde kendilerinin lanetlendiğini düşünürdü. 75 yılda bir kez dünyaya teğet geçen kuyruklu yıldız hem bereketi hem de bir topluluğun mahvı anlamına gelebilirdi. 16. yy’da İspanyol denizci Hernando Cortes Güney Amerikalı yerliler Azteklerle (Şimdiki Meksika) tanışması ve onları yokederek topraklarını ele geçirmesi de tıpkı yukarıda yazılan batıl bir takım inanışlar yüzünden olmuştur. Dönem itibariyle dünyanın evrenin merkezi kabul edildiği yıllarda Aztekler de dünyadaki diğer insanlardan izole bir şekilde yaşıyordu. İnanışlarına göre insan kurban ediyor ve bu kurbanları denizlerden geleceğini düşündükleri tanrılarına adıyorlardı. Ve tam da düşündükleri ve inandıkları gibi Cortes ve adamları denizden geliyor, tıpkı hayallerindeki gibi beyaz tenli ve sakallı ayrıca dört ayaklı ve ilk defa gördükleri hızlı bir hayvana biniyorlardı. Üstelik ellerinde onların hiç görmediği delikli bir metalle...
Kral Montezuma denizlerden gelen bu adamları ellerinde onlar için çokta önemli bir meta olmayan altınlar ve değerli taşlarla karşılamıştı.
Ne mi oldu?
Azteklerin binlercesini Cortes ve adamları öldürdü, milyonlarcasını da kendileri ile birlikte vücutlarında adaya getirdikleri çiçek mikrobu...
Sonuç olarak diyebiliriz ki; Bu her zaman böyledir.
“Batıl yok olmaya mahkumdur.”
Kaynakça: Panahi. Charles/Sıradan şeylerin sıradışı kökleri/Çev. Melis Aktaş/Maya kitap
0 notes