Turuncu pembe bulutlarla gün batıyor, annemin doğum günü yemeğine katılacak kadar enerjim oldu, giyindim süslendim, neşeli bir sofradayım, sohbet muhabbet ve lezzetli yemekler. Velhasıl yaşamak güzel.
Merhaba. Sence ilerleyen bölümlerde Sigma'ya ne olur? Mangada Sigma'nın yok olduğu bir tane resim vardı. Sneak peek olarak düşünürsek sayfanın imha edileceği gözüküyor ancak Sigma gibi yeteneği elverişli bir karakterin sonunun getirilmesi bence hata olur. Zira Dazai bana Sigma'yı arkada bırakacak gibi gelmiyor. Ama emin değilim, neticede Dazai, Fyodor'un yeteneğini öğrendi. Bu yüzden Sigma'ya ihtiyacı kalmadı. Ayrıca eğer sayfayı yok ederlerse Kunikida, Teruko vs. geri mi gelir?
Muhtemelen Dedektiflik Ajansına katılacak? Kendi isteğinin de bu olduğunu ima etmişti. Şahsen kumarhaneyi işletmeye devam etmesini ve orada kendine bir ev oluşturmasını isterdim ama bu şekilde olamyacak gibi.
“… İnönü savaşı biliyordu. Savaşın getireceklerini seziyordu. Akdeniz istikametinden ve güneyden Balkanlar’a yapılacak bir çıkarmaya katılacak Türk ordusunun elbette “aslanlar gibi dövüşeceğini” biliyordu. Ama:
- Tüm bunlar niçin, bütün bunlar kimin içindi? Ve baştan başa bir harabe halinde devralınmış bir Türk ülkesinde, böyle bir savaşa katılmanın daha ilk yirmi dört saatinde bu ülkenin, yani İstanbul’un, İzmir’in, Ankara’nın şu binbir alınteriyle yaratılmaya çalışılan endüstri merkezlerinin, yolların, köprülerin uğrayacağı tahribatın bedeli ne olacaktı? Ve sonunda Türkiye hele bir istilaya da uğrarsa, onu kim kurtaracaktı? Churchill’in dediği gibi ileride kurulacak Birleşmiş Milletler mi? Yoksa Doğu Avrupa ve Balkan ülkelerini Almanlardan kurtaran komşumuz Sovyetler Birliği mi ? … “
Gülün Adı... Bu kitabı bitirdikten sonra bir süre kırık bir dal gibi sallanıp durdum boşlukta. Duyguların kırılışıydı o dal. Zihnimin içinde sürekli çarpıp duran eski bir kapının anlatmak istediği şeylere kulak verdim. Çığlığa benziyordu ama çığlık değildi ve hiçbir şey anlatmıyordu. Gizemli anlamlar yüklemek boşunaydı. Sadece rüzgârın etkisiyle çarpıyordu. Çığlığa benzeyen ama çığlık olmayan o şeyi orada bırakıp hayat denen hastalığa geri döndüm güçlükle.
Kendimi böyle Nobel ödüllü bir boşlukta ve çıkmaz sokaklar mezarlığında hissettiğim zamanlar, eskiden okuduğum kitaplardan tuttuğum notlara giderdim yeniden. Oyalanırdım orada, yaşam kokan sözcük ölüleri arasında. Jean Paul Sartre’ın Bulantı kitabında geçen şu söze takılıp kaldım:
“Yeniden kendimi hissedebilmek istiyorum.
İçten ve yoğun bir duygu kurtaracak beni.”
Gittiğim her yere benimle geliyordu bu söz; işyerine, sendikaya, herhangi bir etkinliğe gittiğimde her şeyden soyutlanıyordum. Bu söz el çantası gibi hep yanımdaydı ama Sartre’ın sözünü ettiği o içten ve beni kurtaracak olan yoğun duygudan eser yoktu. Eski duygular, şölenimize katılacak olan yeni duygulara zorluk çıkartıyor, onlara tuzaklar kuruyor, düşmanca davranıyordu. Böylece eskilerle baş başa kalmaya devam ediyordum.
Akşam öğrencilerimle mezuniyet partisi var. Diğer katılacak öğretmen arkadaşımla birbirimize kombin atıyoruz pişti olmayalım diye. Arada nude atmış olabilirim bilemedim.
bir yanda yurdum ve uçurum
sözcüklerindeki
o sersemce, o saçma uyak
- demek ki iki sözcükle de bir şiir yazılıyor
yüreğimi, yüreğimi bir bıraksam
dünyanın telaşına katılacak
yine birileri dağlarda kahraman
salonlarda mümin oluyor.
iki gün önce aradı anne çok üzücü ama tarih şu gün dedi, o kadar üzüldüm o kadar üzüldüm ki tahmin edemezsiniz. çünkü tarihi biz izmir'e geçmeden birgün önceye denk geliyordu. cuma mezuniyeti, cumartesi bizim yolculuk.. bileti değiştirme imkanımız olsa da başka sıkıntılar doğacaktı, hem madden hem de ortancam o tarihte bizimle gelemezdi 🥺 izmir'den onun yanına geçip hem mezuniyetine katılacak hem de birkaç gün gezip dolaşacaktık. yurtta kaldığı ilk sene yanına gitmiştik ama kendi evine misafir olamamıştık. özellikle küçük kızçem çok istiyordu ablasının yanına gitmeyi.. şu iki günüm düşünceli geçti ve kızlara dedim ki son bir hafta kalana kadar bilette değişiklik yapmayacağım. bence mezuniyet tarihi değişecek. gelsem ortancam yanımızda olamayacak, burda yalnız kalacak. gitmesem insanın hayatında en fazla kaç kere üniversite mezuniyeti olur ki? çok istiyordum katılmayı..
ve akşama doğru dernekte telefonum çaldı. abla telefonun çalıyor dediler, kim dedim ortanca mı? yok dediler teacher'ın görüntülü arıyor. açtım telefonu büyük kızçemin yüzünde manalı bir gülümseme. dedim tarih mi değişti yoksa, evettttt anneeee dedi. bir çığlık atmışım ki aman Allah'ım 😍 gerçekten çok mutlu oldum, çok şükrettim. rabbim ne büyüksün.