Tumgik
#kolay nakışlar
belkidebirharfimben · 4 years
Text
Corona için dua edilmez mi?
Zara'nın ortasından geçer. Bu nedenle yüzmeyi Kızılırmak'ta öğrendim. İddialı değilim. Kendimi kurtarmaya yetecek kadar ancak biliyorum. (Beni yüzerken görenler de aynı kanaattedir.) Bununla birlikte hayat kurtardığım da oldu. Evet. Yine Kızılırmak'ta bir çocuğun hayatını kurtardım. Herhalde çocuk değil de yaşıtım bir genç olsaydı ikimiz de boğulmuş olurduk. Zira boğulma anında her insan bir miktar kafayı yer. Ölüm korkusu varlığını öylesine sarar ki yanındaki en kurtarıcı/dost nesneyi bile basamağı/düşmanı gibi görür. Ya kendisiyle birlikte düştüğü boşluğun içine çeker yahut da kurtarıcısının boğulması pahasına kendisini kurtarır. O an kurbana söz anlatılamaz. Boğulanları kurtarmaya çalışmak bu açıdan epey risklidir. Ben de çocuğa elimi uzattığımda bir anda ağırlığını sırtımda buldum. Omzuma çıktığı yetmiyormuş gibi boğazımı da sarıyordu. Allah'tan ağırlığı başedilmeyecek gibi değildi. Her neyse. Allah afiyetli ömür versin. Belki de şimdi kendi çocuklarını yüzmeye götürüyordur. Bir zamanlar Kızılırmak her baharda birkaç kurban alırdı. Hatta ismindeki 'kızıl'ın bu kanlı âdetten geldiği söylenirdi. Kurbanları da genelde yaza kadar sabredemeyenler olurdu. Haziran'ı görmeden yumuşamazdı bizimki o vakitler. Şimdi eski şevketi kalmamış diyorlar. Epeydir ben de gitmedim. Asıl konumuza gelelim: Fizikçi olmamakla birlikte benim de kendime göre bir evren algım var. Özellikle 'tabiat yasaları' diye adlandırılan şeyleri duygularla açıklamayı seviyorum. Bu açıklayış "Hakikî hakaik-i eşya esmâ-i İlâhiyedir!" sırrıyla daha kolay bağ kurmamı sağlıyor. Neden? Çünkü, kanaatimce, üzerimizdeki Esmaü'l-Hüsna tecellilerini daha çok duygularımızla içimize buyur ediyoruz. Yahut da şöyle demeli: Bir derece sabit olan ruhumuz, varlığımızın dalgalı yanında meydana gelen değişimleri, ancak duygular vasıtasıyla seziyor. Belki de yine o duygular sayesinde bu değişimlerin sonuçları üzerine kazınıyor. (Akıl bu noktada duyguların 'farkediş aracı' olmaktan fazlası değil.) Ne zaman büyük sarsıntılar yaşasak ruhumuza yeni yeni harfler işleniyor. Yazılımımız güncelleniyor. Bazı kötüleşiyoruz. Bazı güzelleşiyoruz. Ama kesinlikle değişiyoruz. Demek duygularımız bizi ta ruhumuza kadar değiştirme imkanına sahipler. Müzemmil sûresinde 'çocukları ihtiyarlatan gün'den bahsedilir. Bediüzzaman I. Cihan Harbi'nin üzerindeki etkisini tefekkür ederken bu ayete müracaat eder. Evet. Hakikaten öyledir. Tecrübelerinizin yaşattığı duygu yoğunluğu şiddetlendikçe zaman algınızda kırılmalar yaşanır. Yaşadığı bir gün de olsa insana bir yıl gibi tesir eder. Tek gecede saçları ağaranlardan bahsedilir. Bu kadar hızlısını şahsen görmedim. Ama sıkıntılı bir yılında sakalları ağaranı gördüm. Bunun bendeki bir açıklaması, işte, duyguların nakış yeteneğidir. Yoğun duygular ruha daha yoğun nakışlar işler. Defteri daha hızlı doldurur. Yazılımında büyük güncellemeler yapar. Öyle ki, o şiddetli eşiği atladığınızda, kendinizi tamamen başka birisi olarak bulursunuz. Her tanıdığınız size "Ne kadar değişmişsin!" der. Zorlu taşınmaların mobilyalar üzerindeki etkisi gibidir bu. Uzatmayayım. Kütle çekim kanunu denilen şeyi de bu sıralar 'fanilik korkusu' ile açıklamayı deniyorum. Liseden aklımda kalanlara uğradığımda nesnelerin kütleleri arttıkça daha yoğun çekim kuvvetlerine sahip olduklarını hatırlıyorum. Misalen: Güneşin çekim kuvveti dünyanınkinden epeyce yüksektir. Çünkü güneşin kütlesi dünyanınkinden epeyce fazladır. Tabii burada akılda tutulması gereken ikinci birşey de şu: Kütle hacimle aynı şey değildir. Kütle madde yoğunluğudur. (Bunun bir de formülü vardı ama şimdi hatırıma getiremedim.) Bu nedenle, hacmi daha küçük olan birşey, kütlesindeki yoğunluk sebebiyle daha çekici olabilir. Karadeliklerin gücü böyledir mesela. Bazen olur bir karadelik bir sistemi yutar. Karnı da şişmez. Afiyet olsun. el-Kayyum ism-i şerifi bize Cenab-ı Hakkın varlığı her an devam ettirdiğini söylüyor. Yani bizler bir kerede varolduktan sonra varlığının devamında müstakillik kazanmış şeyler değiliz. Yaratılıştan bağımsızlığımızı ilan edemiyoruz. Ya? Tıpkı bir aynadaki görüntü gibiyiz. Yahut da projeksiyon cihazından yansıtılan manzaralar şeklindeyiz. Varoluşumuzun arızîliği bizi cihazın devam ettirmesine mecbur kılıyor. Elimizde yaratış yok. Kendi varlığımızı yaratamıyoruz. Sadece seçimlerde bulunuyoruz. Bizim seçimlerimize göre de projeksiyon cihazından yansıtılmalar oluyor. Hata yaparsak sorumlusu biz oluyoruz. Çünkü projeksiyon cihazı buna zorlamadı. Hayır yaparsak da yaratılışını üstümüze alamıyoruz. Çünkü sadece istedik. Yansıtan yine cihaz oldu. Mevzuun kader-sorumluluk ilişkisine bakan yanını hızlı geçip 'fena korkusu'na geri dönelim. Lakin öncesinde meseleyi açarken bize yardımcı olacak bir metne müracaat edelim: "Küremiz hayvana benziyor. Âsâr-ı hayatı gösteriyor. Acaba yumurta kadar küçülse bir nev'i hayvan olmayacak mıdır? Veya bir mikrop küre kadar büyüse ona benzemeyecek mi? Hayatı varsa ruhu da vardır. İnsan-ı ekber olan âlem, tazammun ettiği manzume-i kâinat o derece hassasiyet ve âsâr-ı hayat gösteriyor ki, bir cesetteki âzâ, eczâ, zerrat, izhar ettikleri tesanüd, tecazüb, teavünden daha ziyade muntazam, muttarid, mükemmel âsârı gösteriyor. Acaba âlem insan kadar küçülse, yıldızları zerrat ve cevahir-i fert hükmüne geçse, o da bir hayvan-ı zîşuur olmayacak mıdır?" Herşeyin hayattar olması ne demek? Bence birşeyin hayattar olması 'bir parça fenadan da anlamasını' zaruri kılıyor. Çünkü bir yaşayan hep yaşamayı istiyor. Canlılığı kesintiye uğramasın istiyor. Devam ettirebilmek için gayret ediyor. Mücadele ediyor. Uğraşıyor. Demek lezzet alıyor. Eğer birşeyden lezzet alıyorsanız yokluğundan da elem hissediyorsunuz demektir. Lezzet alınan birşeyin terki ister istemez bir elemi çağrıştırır. Bir boşluğa düşürür. Eksiklik hissettirir. Bitkilerin bile yüzünü güneşten başka tarafa çevirdiğinizde eksikliğini hissedip yeniden güneşe dönerler. Varolan herşey 'her an varlıkta tutulmaya' muhtaçlarsa, ki ism-i Kayyum'um kapsamı bize böyle olduğunu hissettiriyor, o halde onların 'boşluğa düşmekten' kendilerine göre bir korkuları da vardır diyebiliriz. Tamam. Şimdiye kadar okuduğunuz fizik kitaplarının üstünden bakınca "Adamın ayakları iyicene yerden kesildi yahu!" noktasında duruyor olabilirim. Ben de Fen Lisesi mezunu olduğumdan az-çok okullarda fiziğin nasıl anlatıldığını biliyorum. (Reklamlar dinlediniz.) Fakat bilimkurgu dünyasının azıcık çakralarımızı açmış olması lazım. En azından bunu başarmalı. Yani bizler evren büyüklüğünde bir canlının içinde yaşayan küçüğün küçüğü canlılar olabiliriz. Ve o evrenin herbir parçası da bu hayattan hissedar olabilir. Varlığını sevdiği gibi yokluğundan da korkuyor olabilir. Tıpkı akyuvardan kaçan mikrop gibi bekasını istiyor olabilir. Bu da onu endişesi noktasında boğulmaktan kurtardığım çocuk gibi yapar. Çevresinde ne varsa kendisine çeker. Tutunur. Tutunmaya çalışır. Yalnış bilmiyorsam Einstein'ın da çekim kanununa dair 'varlıkların kütlelerine göre yaptığı çökme' üzerinden bir izahı vardır. (Hatta Organize İşler'in ilk filminde Demet Akbağ bunu öğrencilerine izah ediyordu.) Bu düşme durumu başka bir boyutta fiziksel olarak vâki olabileceği gibi duygusal bağlamda düşme korkusu ile de açıklanabilir. Özetle arkadaşlar: Herşey varlığının arızîliğini içten içe sezdiği için boğulma korkusu çekiyor. Hayatı hayat kılan şey de biraz bu zaten. Vücudun tamamı kendi bütünlüğü içinde birbirine tutunuyor. Bazen de bu bütünlüğü devam ettirebilmek için çevresindekilere tutunuyor. Bu bütün lafı gezdirmelerin ardından en nihayet duaya gelelim. Mürşidim dua hakkında diyor ki: "Duanın en güzel, en lâtîf, en leziz, en hazır meyvesi, neticesi şudur ki: Dua eden adam bilir ki, birisi var ki onun sesini dinler, derdine derman yetiştirir, ona merhamet eder. Onun kudret eli herşeye yetişir. Bu büyük dünya hanında o yalnız değil; bir Kerîm Zât var, ona bakar, ünsiyet verir. Hem onun hadsiz ihtiyâcâtını yerine getirebilir ve onun hadsiz düşmanlarını def edebilir bir Zâtın huzurunda kendini tasavvur ederek bir ferah, bir inşirah duyup, dünya kadar ağır bir yükü üzerinden atıp 'Elhamdülillah' der." Yani arkadaşlar bizim dilimizdeki duanın bütün evreni saran bu kanunla bir ilgisi var. Hepimiz farkındalığımız miktarınca varlığımızın varedilmeye bağımlı olduğunu biliyoruz. Müstakil olmadığını seziyoruz. Küçük küçük kıyametlerden büyük kıyameti öngörüyoruz. Yaşamın devamı bu farkındalıkla örülü zaten. Bu korku da ism-i Kayyum'u dünyamıza davet ediyor. Çünkü 'her an devam ettirilmeye muhtaç olan' ister istemez 'her an ayakta tutan'a delil oluyor. Nasıl ki karadeliklerin çöküntüsü bir tutunma arzusunu besliyor; içimizdeki boşluklar da, benzeri birer çöküntü olarak, evren-insan uyumunun bir delili olarak, bizi tutunmaya götürüyor. 8. Söz'de kuyuya düşen insan temsili esasında ism-i Kayyum karşısında bütün bir evrenin halini anlatır. İnsansa bu varlıklar içinde şuurla şu halini fotoğraflayandır. Bu fotoğrafın sahnelerinden birisi de duadır. Böyle bir evren algısına sahip olan ister istemez dua eder. Kaçınılmazdır. Bu nedenle, evet, biz müslümanlar sık sık dua ederiz. Bırakınız Corona gibi küresel bir felaket için dua etmeyi, ayağımıza taş değse, onun için bile dua ederiz. Duayı küçük görenleri ise 'asıl mevzuyu kavramamakla itham ederek' küçümseriz. Yahut da deriz ki: "O hiç boşlukla tanıştırılma nimetine erişmemiştir. Çünkü içinde olunca boşluktan daha ağır birşey yoktur. Eğer bu düşme hissini tatmış olsaydı tutunma arzusunun hiçbir parçasını küçümsemezdi."
2 notes · View notes
Text
Acaba neden imtihan oluyoruz?
Eğer insan imtihana alınmasaydı; melek gibi makamı sabit kalırdı, insanın maddi manevi kabiliyetleri ortaya çıkmazdı. Ancak makam sahibi melekler çoktur, o tarz kulluk için insana ihtiyaç yok. Hem mesela: Atmaca kuşu serçelere saldırması, görünürde rahmete uygun gelmez. Hâlbuki serçe kuşunun kabiliyetleri, o sataşma ile ortaya çıkar. Aynen öyle de insanın maddi manevi kabiliyetlerinin ortaya çıkması imtihanlara bağlıdır. 
Asıl olarak da; tecavüzcüler, işkence yapanlar, vatan hainleri ve dahası, en güzel ahlaklı insanlarla aynı kefede kalacaktı. Yani “Ebu Cehil gibi kömür ruhlu, Ebubekir-i Sıddık gibi elmas ruhlu adamlar bir seviyede kalıp, sırr-ı teklif zayi olacaktı.” (1) Zalim ile mazlum aynı kefeye konacaktı.
Peki imtihan olmayı biz mi istedik?
Bizler yaratılmadan önce Allah’ın ezeli ilmindeydik, bize cüzi irade teklif edildi yani bu imtihana girip girmemek bizim isteğimizle oldu. (2) (Ahzab Suresi 72. Ayet)
Nasıl yani ben mi istiyordum?
“Ben bu imtihanı kaldırabileceğimi düşünmüyorum yani teklifi kabul ettiğimi reddediyorum.”
Bu teklifi kabul ettiğimizi hatırlamıyor olmamız, bu imtihan teklifini kabul etmediğimiz anlamına gelmez, çünkü bize imtihan olmayı tercih ettiğimiz unutturuldu. Yoksa o tercih anını hatırlasak, sınavın ortasında cevap anahtarı gösterilmiş gibi olur ve imtihan sırrı kalkardı.
Misaller dürbün gibidir, bizi hakikate yaklaştırır. 
Misalen: Ünlü bir modacı sanatlarını ve maharetlerini görmek ve göstermek için, beş parası kalmamış, çaresiz, sefil ve açlıktan kıvranan, ölmek derecesinde miskin bir adama dese:
-Gel sana tüm ihtiyaçlarını karşılayacak konak, para, elbise PEŞİN vereyim sen de bana bir model, bir manken ol, hem basit olan vazifeni yaparsan sana bir mükafat; sınırsız para kartı vereceğim.
Bu teklifi her insan mantıklı bulur ve kabul eder.
Aynen öyle de daha imtihanı kazanmadan; PEŞİN PEŞİN bizi yokluk ve hiçlik karanlıklarından çıkarıp, varlık âlemine koyacak. Dağlar, denizler gibi vücut nimetini giydirecek. Ağaçlar, bitkiler gibi hayat nimetini tattıracak. Bütün hayvanlar gibi bir ruh nimetini verecek. Sonra onların hiç tatmadığı, bizi kâinatın en üst mertebesine çıkaran aklı ve şuuru verecek, elbette bu teklif kabul edilir. Örnekteki miskin adama sunulan teklifin mantıklı gelmesi, Allah’ın ezeli ilminde imtihana binaen bize sunulan ene (benlik) teklifini aşkla kabul ettiğimize delildir. Hem o kolay olan kulluk vazifemizi yaparsak bize bir mükafat, sınırsız, ebedi bir CENNET. 
Neden ben en zor koşullarda imtihan oluyorum?
O misaldeki modacı adam kıymetli bir elbiseyi kendi sanat ve maharetini göstermek için o miskin adamın üstünde biçer, keser, kısaltır, uzatır, o adamı da oturtur, kaldırır, çeşitli vaziyetler verir. O adam ise: “Beni güzelleştiren bu elbiseyi neden kesiyorsun, beni kaldırtıp, oturtup bana zahmet veriyorsun?” dese, hem ne kadar manasız olur hem de ne büyük bir ihanet eder anlarsın.
Aynen öyle de Cenab-ı Hak her bir varlığı birer model ittihaz ederek, esma ve sıfatlarıyla kemalat-ı sanatını göstermek için, her bir şeye özellikle hayat sahiplerine, duygularla donatılmış bir vücut elbisesini giydirerek kaza ve kader kalemiyle nakışlar yapar, isimlerinin tecellilerini gösterir. Biz desek ki: “Bana hastalıklarla ya da ibadetlerle zahmet veriyorsun, benim istirahatımı bozuyorsun.” (Haşa!) Hiçbir hakkımız var mıdır ki diyelim; ne büyük bir ihanet olur.
Velhasılıkelam bizden istediklerinin ücretini peşin vermiş; bizi hiçlik karanlıklarında bırakmayıp, yokluk âleminden alıp varlık âlemine koymuş, vücut vermiş. Sonra dağ, taş yapmayıp hayat vermiş. Sonra bitki yapmayıp ruh vermiş. Sonra hayvan yapmayıp, akıl vermiş ve kâinatın en üst mertebesi olan insaniyete çıkarmış, hem de karşılıksız. Bir de vazifelerinin mükafatı sonsuz cennettir demiş. O hâlde bize düşen sabır ile şükredip şikayet etmemektir.
(1) Risale i Nur / Mektubat / 24. Mektup
33 notes · View notes
rilkeninhisleri · 6 years
Photo
Tumblr media
Bir hayalkırıklığından ibaret bazı şeyler. Bu resim benim boşluğa düşmeme dair çok şey anlatır. Hayatımı bir makasla ikiye ayırıp kalan parçası üzerine yeni nakışlar mı işlemeliyim? Peki bu kolay mıdır?
5 notes · View notes
we-dekormimar-me · 4 years
Text
İç mekanda Hint mobilyaları ve dekor öğeleri
İç mekanda Hint mobilyaları ve dekor öğeleri
Renkli oryantal mobilyalar günümüzde çoğu iç tasarım tarzında kullanılmaktadır. Resimler, oymalar, nakışlar veya kakmalarla cömertçe dekore edilmiş Hindistan mobilyaları, sadece şaşırtıcı derecede güzel değil, aynı zamanda kullanımı da kolay olmasıyla ayırt edilir. Yumuşak yastıklar, ayaklıklar ve minyatür masalar, iç mekana rahatlatıcı bir atmosfer getirecek ve rahat bir dinlenme için…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
kadinaozelsrlar · 6 years
Text
Etek Modelleri Yeni Sezon Trendleri, Kullanımları Ve Kombinleri
https://www.kadinaozelsirlar.com/etek-modelleri/
Etek Modelleri Yeni Sezon Trendleri, Kullanımları Ve Kombinleri
 Giyim tarzı ne olursa olsun tüm kadınların gözdesi etek modelleri serimizi başlatıyoruz. Tesettür, kısa, süet, pileli ve kloş olmak üzere bir çok firmanın modelleri ile birlikte fiyatlarını sizlere sunacağız.
2018 Süet Etek Modelleri
            Son yıllarda hızla hayatımıza giren süet modası bu yıl da devamlılığını sürdürüyor. Hayatımıza ilk olarak yelek ve ceket modelleriyle girmeye başlayan süet sonrasında hızla birçok giysi ve aksesuarda da kullanılmaya başladı. Bol püsküllü yelekler ve çantalar sokaklarda boy gösterirken bu yılda süetleri kış boyunca kışlık etek olarak görür olduk. Yani deyim yerindeyse 2018 modasından geri kalmamanız için gar dolaplarınız da süet kumaşlardan yapılmış aksesuar ve giysilere özellikle de süet eteklere bolca yer vermenizde fayda olacaktır.
Süet Etekler Nasıl Kombinlenir
2018 yılında çok daha fazla moda olan ve yumuşacık ve uçuşan hissiyatıyla kış aylarının asilliğini tamamlayan en kurtarıcı parçanız haline gelen süet eteklerinin kullanım alanı da oldukça geniştir. Değişik renk seçenekleri ve kesimleriyle her türlü kombinle uyumu yakalayabilirsiniz. Acı ve sütlü kahveler, siyah ve bordolar, haki yeşilleri süet kumaşlarda bolca karşımıza çıkmaktadır. Renk çeşitliliği bu kadar bol olunca sevdiğiniz tarzı süet eteklerle yakalamak hiçte zor olmayacaktır.
Hem Asil Hem Spor Şıklık
Süet parçaları kullanırken hem asil bir şıklık hem de spor şıklık yakalayabilirsiniz. Şık bir ceket ve topuklu bir çizmeyle daha dar kesim olan ve katı bir kumaştan yapılmış süet etekler kullandığınızda asil bir şıklığı yakalarken kot bir ceket ve A kesim önden düğmeli mini etekleri spor ayakkabılarınızla kullandığınız zaman spor bir şıklık yaratabilirsiniz.
Süet kullanımında moda renkleri de kullanarak daha stil bir görüntü elde edebilirsiniz. Bordo ve kırmızı süet etekler renk olarak bu sene öne çıkarken, model olarak ise önden düğmeli, mini ve daha ince süetlerden yapılmış kloş etekler göze çarpmaktadır. Süet etek kullanırken özellikle topuklu çizmelerle kombini tamamlamanız daha taze ve yenilikçi bir görüntü yakalamanızı sağlayacaktır.
2018 sonbahar ve kış modasının gerisinde kalmamak için süet eteklere bir kez daha şans tanımanızı şiddetle tavsiye ediyoruz.
  Mini Etek Modelleri
Devrim ve değişim yılı olan 1960’da zencilere verilen seçme seçilme hakkı yasal hale geldi, Vietnam savaşı yoğun bir hale geldi, doğum kontrol hapları piyasaya sürüldü fakat tüm bu kültürel, siyasal tartışmalar arasında en büyük etkiyi yaratan, bir moda akımı mini etekler oldu. Bu küçük kumaş parçasıyla oluşturulan kıyafet güçsüzlük, memnun etme isteği, üstünü örtme ve ortaya koyma isteğinin bir sembolü haline geldi. Hem ayıplandı hem sevildi, hem göklerde gezdi hem de yerlerde süründü. Fakat en büyük etkisi ise yıllarca devam eden muhafazakarlıktan sonra kadınların bacağını bu kadar ön plana çıkarmasıydı. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra kadınların hayatlarında ve yaşam tarzlarında özgürleşme oldu ve her şey etek boyunun diz hizasına çekilmesiyle başladı.
İkinci Dünya Savaşında ise kıyafetlere yapılan denetlemelerle beraber bu etek boyu diz hizasının üstüne çıkartıldı. Savaş dönemlerinin bu kısıtlaması sona erdiğinde kadınlar ancak istedikleri gibi ve istedikleri boyda etek giyme olanağına sahip oldu. Bu özgürlük ve kadınların istediği şeyi giyme düşüncesi mini etekle birlikte feminizmin bir temsilcisi haline geldi. Ve 60’lı yıllarda başlayan bu akım dönem dönem çeşitli değişikliklerle beraber çağımıza kadar geldi.
Mini Etek Modelleri İle Yapılacak Kombinler
Çağın ve insan faaliyetlerinin değişmesi ile de doğal olarak mini eteklerde de diğer kıyafet modellerinde olduğu gibi değişiklikler meydana geldi. Kumaş türlerine ve renklere göre değişen bu modeller önden düğmeli, pileli, çan şeklinde, kalem modelinde ve ekose desenleriyle göz önüne geldi. Ve mini eteklerin en güzel yanı da istenilen ortama ve duruma göre kombinlenebilmesidir.
Parıltılı bir etek bir partide giyilebilirken, kot bir eteği rahatça dışarıda dolaşırken kullanabiliriz. Kalem etekler giyilen bir gömlekle bir iş görüşmesine hazır hale getirebilir ya da baskılı bir tişört kullanarak bu kalem eteği resmilikten çıkarıp gündelik kullanıma uygun hale getirebiliriz. Burada önemli nokta uygun olan modeli uygun parçalarla uygun zamanda kullanmaktır.
2018 Kot Etek Modelleri
Yıllar geçse de değişmeyen ve büyük bir ihtimalle de değişmeyecek her türlü moda algısına uyum sağlayacak en güçlü parçadır kot kumaşıyla yapılmış giysiler. Genel anlamda özellikle gençler arasında kullanım kolaylığı açısından kot pantolonlar sıkça kullanılmaktadır ancak kot kullanmanın rahatlığından vazgeçemeyenlere en büyük alternatif mini kot eteklerdir.
Eskiye nazaran moda konusunda en standart parçalarda bile çeşitlilik hızla artmaya başladığından her tarzdan modele 2018 yılında da ulaşmak gayet mümkün hale geldi. Gelin hep beraber bu yılın modası kot eteklere beraber bir göz atalım;
  Püsküllü Mini Kot Etekler
Eteklerinden püsküller sallanan dar ve koyu lacivertte mini kot etekler özellikle konser ve festivallerde bayılarak kullanabileceğiniz en güçlü parçanız olacak.
  Beyaz Mini Kot Etek
  Alışılmışın dışında bu sene kot eteklerde de beyaz rengi fazlasıyla göreceğiz özellikle beyaz ve asimetrik kesimli etekler ile tarz bir görüntü yakalamanız çok kolay olacak.
  Asimetrik Kesimli Mini Kot Etek
Farklı boylarda kesimleriyle bütünün dışında kalarak hoş bir bütünlü sağlamayı başarabilmiş nadide etek kesimlerinden biride asimetrik kesim olanlardır. Altlarından hafif saçakları çıkmış asimetrik bir kot eteğin beyaz bir bluz ve spor ayakkabınızla yakaladığı uyumu Leyla ile Mecnun bile yakalayamamıştır.
  Çiçek Nakışlı Kot Etek
  Son iki senedir kışın başlayan çiçek nakışlı ürünler modası yazında devamlılığını sürdürerek eteklerimize kadar inmeyi başardı. Eteklerde bulunan rengârenk çiçek motifleri kotlara adeta baharı getirerek 2018 ilkbahar-yaz modasına damga vurmaya hazırlanacak diyebiliriz.
  Siyah Mini Kot Etek
Hafif taşlanmış ve yine püsküllü siyaha yakın kot eteklerde özellikle konserlerde asi bir tarz yakalamanızı sağlayacaktır.
  Nakış İşlemeli Mini Kot Etekler
  2018 modasında en çok yeri özel tasarıma sahip nakış işlemeleri almaktadır bu sebepten eteklerde bulunan nakışlar sizi havalı ve şık bir görünüme kavuşturacaktır.
Tüm bunların yanı sıra hala moda olan klasik kesim kot eteklerde bu yıl bolca kullanılacak bu yüzden aman diyelim modasının geçtiğini düşünüp kot eteklerinizi atmayın kim bilir üzerlerine yapılacak bir iki nakış ya da eteklerden sarkan saçaklar sizi çok havalı bir görünüme kavuşturabilir.
2018 Anvelop Etek Modelleri
Sezonda Anvelop Etek Esintisi
Asimatrik tarzı ve şık duruşuyla anvelop etekler, ya da namı diğer zarf etekler bu sezon yine trendler arasında yerini almış durumda. Hem şık olmak, hem de rahatlığından ödün vermek istemeyen kadınların baş tacı olan bu model, farklı boydaki seçenekleriyle göz doldurmaktadır.
Anvelop etek ilk olarak, 70’li yıllarda kullanılmış ve o dönemin moda dergilerinde yerini almıştır. Temelde uzunlamasına ve dikdörtgen formda kesilmiş bir kumaşın, belinizi sarmasıyla yapılan zarf etekler, asimetrik kesimi ve keskin hatlarıyla dikkat çekmektedir. Farklı kumaş seçenekleriyle kendinize has bir tarz oluşturabilirsiniz. Öyleyse 2018 modasında, anvelop etek modellerine ve onları nasıl kombinleyebileceğinize yakından bakalım.
2018 Modasında Anvelop Etekler 
Bu yıl her boyda anvelop etekle karşılaşmaktayız. Kısa anvelop etekler deri, süet, kaşe ve daha birçok farklı kumaşla yapılmış; kimi zaman büzgü detayları, kimi zamansa ekose görüntüsü ile dikkatleri üzerine çekmektedir. Özellikle hafif salaş gömleklerle ya da penye bluzlarla kombinlendiğinde harika bir görüntüye ulaşabilirsiniz. Bunun yanında, üzerinize alacağınız blazer ceketle birlikte bu yılın trendini yakalamanız mümkün. Böyle bir kombini, şık bir stiletto ve küçük bir el çantasıyla tamamlayabilirsiniz.
Bu yılın diğer bir trendi ise, uzun anvelop eteklerin üzerine giyilen salaş kazaklardır. Altına giyeceğiniz sportif tarzda bir ayakkabıyla, casual görünüme kavuşabilirsiniz. Tercihinizi ara boylarda kullanmak isterseniz, onun içinde farklı önerilerimiz var tabi ki. Kış mevsimindeyseniz, üzerine kısa ve dar bir boğazlı kazak giyebilirsiniz. Eğer yaz dönemindeyseniz, üstünüze ipekli tiril tiril bir bluz, altına da sandalet giyerek, tüm dikkatleri üzerinize çekmeniz mümkün.
Seçimleriniz ne olursa olsun, öncelikle vücudunuzu iyi tanımanızı ve beğenmediğiniz yerlerinizi geri planda tutan tercihler yapmanızı öneririz. Sezonun trendlerini kendi zevkinize, tarzınıza ve vücut tipinize göre yorumlarsanız, bu yılın şıkları arasında yerinizi almanız an meselesidir.
0 notes
pdfindiroku-blog · 7 years
Text
Kolay Kanaviçe Serisi-2 Bebek
Kolay Kanaviçe Serisi-2 Bebek
Kolay Kanaviçe Serisi-2 Bebek Bebekler için birbirinden güzel kanaviçe motifleri ile dopdolu yeni kanaviçe kitabımı sizlere sunmaktan dolayı büyük mutluluk duymaktayım. Aileye yeni bir bebeğin katılması Kanaviçe işlememiz için bizlere harika bir neden sunar. Bu kitapta, bu özel zamanı kutlamanıza yardım edecek birçok fikir ve desen bulunmaktadır. Oyuncak ayılardan robotlara kadar, küçüğünüzün odasını dekore edebileceğiniz birçok renkli tema sizleri beklemektedir. Erkek çocukları için roketler, gemiler, dinozorlar ve küçük kızlar için ise prensesler, at arabaları gibi. Tüm bu motifleri tebrik kartlarını süslemek için, bebek çantaların, nevresimlerin hatta giysilerinin üzerine aplike olarak veyahut da bebek için bir doğum tablosu işlemek için kullanabilirsiniz. Keyifli Nakışlar!
Kolay Kanaviçe Serisi-2 Bebek
0 notes
ebookindiroku-blog · 7 years
Text
Kolay Kanaviçe Serisi-2 Bebek Ebook
Kolay Kanaviçe Serisi-2 Bebek Bebekler için birbirinden güzel kanaviçe motifleri ile dopdolu yeni kanaviçe kitabımı sizlere sunmaktan dolayı büyük mutluluk duymaktayım. Aileye yeni bir bebeğin katılması Kanaviçe işlememiz için bizlere harika bir neden sunar. Bu kitapta, bu özel zamanı kutlamanıza yardım edecek birçok fikir ve desen bulunmaktadır. Oyuncak ayılardan robotlara kadar, küçüğünüzün odasını dekore edebileceğiniz birçok renkli tema sizleri beklemektedir. Erkek çocukları için roketler, gemiler, dinozorlar ve küçük kızlar için ise prensesler, at arabaları gibi. Tüm bu motifleri tebrik kartlarını süslemek için, bebek çantaların, nevresimlerin hatta giysilerinin üzerine aplike olarak veyahut da bebek için bir doğum tablosu işlemek için kullanabilirsiniz. Keyifli Nakışlar!
Kolay Kanaviçe Serisi-2 Bebek Ebook
0 notes