Tumgik
#kortizol
ctenisveta · 1 year
Text
„Chronický stres mění chování pomocných T-lymfocytů, což není dobrá zpráva, protože pomocné T-lymfocyty řídí ostatní buňky v okolí a ovlivňují řadu imunitních reakcí. Stres může pokřivit jejich rozhodování a to vychýlí z rovnováhy celou imunitní odpověď.
Působením stresu se taky vylučují hormony, jako je kortizol, které obranyschopnost oslabují a potlačují, takže v různých ohledech nemůže správně vykonávat svou funkci. Zranění se hojí pomaleji, nemoci propukají snadněji. Stávající patogeny či onemocnění už se nedaří držet v šachu, takže například vzniká opar. Nebo v závažnějších případech mnohem rychleji postupuje HIV. Chronický stres znamená chronické vylučování kortizolu, což obranné soustavě všeobecně ubírá na síle.“
Philipp Dettmer, Imunita
2 notes · View notes
lilcantina · 1 year
Text
Már megint
felmondóban, ezúttal útban egy jobb és sokkal közelebbi hely felé. A kedves főnököm természetesen erre a hétre is bevágott éjjelezni, aztán egy fél nap váltással délelőttözni, úgyhogy egyre inkább biztos vagyok abban, hogy jó döntés az elfelé. (A tüdőgyulladásommal beszerzett táppénzes papírom ignorálásáról, és az ahelyett "kiadott" szabadságokról nem is beszélve.)
A változatosság kedvéért először amióta itt vagyok úgy szólalt meg a tűzjelző, hogy egyedül voltam, természetesen nem vette be a nyugtázást, természetesen nem fogadta el a jelszót, természetesen basztak felvenni a tűzjelzős fiúk. Kb az adrenalin és a kortizol tart még ébren és életben, miközben azért küzdök, hogy a főnököm "hagyjon" felmondani a próbaidőm alatt. (????) Azt hiszem jobban rá kéne állnom a határtartásra meg önmagam tiszteletére meg ilyenek.
12 notes · View notes
dehrizen · 1 year
Note
geçenlerde bir gönderin vardı, silmişsin. soruyla ilgili fikirlerimi bahsetmek istiyorum. sorunun cevabını değiştirecek çok paradigma var. mesela majör depresyonda olan birinin vücudunda yüksek kortizol, düşük oksitosin ve dopamin olduğu için zaten sevgi hissi yaşayamaz. eğer sevildiğini biliyorsa ama hayatta kalmak için kendinde yeterli bir sebep bulamıyorsa o sevginin de iyileşme açısından hiçbir anlamı kalmaz. diğer bir açıdan baktığımızda bu kişi hayattan kopamadıysa sevildiğini bilmek o kişiyi arafta tutmaya yeter ama hayatın depresif yaşanamayacağını gören kişinin o hâlden çıkmak için ihtiyacı olan sevgi değil azimdir. sonuç borderline kişilik bozukluğunda benzer olabilir. kişi zaten sevilebileceğini düşünmez ve özellikle sevilmeme fikrini besleyecek kişilere çekilir, onu gerçekten sevenleri küçük görüp hayatında bulundurmamaya çalışır. böylece psikolojik rahatsızlığını körüklemeye devam etmiş olur. ne zaman  bu kişinin farkındalığında olumlu bir gelişime olur o vakit onu sevenleri görebilmeye, değerli bulabilmeye başlar. bu andan itibaren sevginin önemi artar ve kişinin iyileşmeye olan şevki gelişebilir. psikolojik rahatsızlıkların iyileşmesi uzun bir süreç olduğu için burada en önemli his sevgi değil sabırdır. sevgi fitili ateşleyebilecek bir kıvılcım olabilir ama başlı başına psikolojik rahatsızlıkları en aza indirebilecek bir olgu olamaz.
aslında sorunun en başında genetik bir hastalık mı yoksa sonradan oluşan bir hastalık mı buna bakmak gerekir. travmatik bir olay sonucunda oluşan psikolojik rahatsızlık sevgi ile düzelme ihtimali çok yüksek, fakat genetik bir durumda bunun hiçbir faydası dokunmaz.
sorduğum sırada şizofreni bir insanı düşünerek sormuştum, belirtmem gerekti. cevabın için teşekkürler.
3 notes · View notes
Text
“Growth is painful. Change is painful. But nothing is as painful as staying stuck somewhere you don't belong.”- Mandy Hale
It is in our nature to develop into a better beings of ourselves. Those who don't grow as a person will begin to deteriorate. They turn into an empty soul with no drive for anything, and they end up with physical and mental health issues, no friends, and no love life.
Many of us think that chasing the new promotion is the only growth we can achieve. We forget the soul and the body. We neglect mental hygiene. Our brain turns into a mush with nothig but a simple desire for dopamine, full of kortizol, lack of seretonin. I could list till the end of the world the importance of clear mind.
But a clean mind doesn´t come with just journaling, meditation and taking a walk every now and then. A facemask wont fix your depression.
A clean and strong mind requiers:
clean surroundings
clean diet
strong body
organised life
Clean room + surroundings:
Peterson said to have your life in order before we judge others and to have a clean room. He is right. Just by following your morning routine of making your bed makes you more productive + your rooms looks more clear.
Give yourself the motivation to keep your room/ apartment/ house clean and organized.
For example:
you want to buy the new limited colection of tea cups, but you also need to take out the thrash ouf of your room and vacuum
Solution:
you put a timer of your phone and lets just say, within 40 minutes you will clean and vacuum
after that, you reward yourself with the purchase of said tea cups
Clean eating:
We all know the endles rules about cutting out sugar, processed foods and dont even think about those fries and to-go fast foods. They tell to restrict, while not teaching us how to control ourselves , especially if we are struggling with food. I myself had an sugar addiction, I was snackin on chocolate bars, ate till I couldnt and then ate more. Until one day.
In ATOMIC HABITS by JAMES CLEAR I read something along the lines of signing a contract with someone and putting what we want to quit, away (in my case it was sugar = dang i loved the ones with the caramel filling). So i did that, signed a contract with my mother, if I ate said chocolate, i would have to pay a hefty amount of cash and hold a family meeting where i present my page long apology.
Try adding food instead of substracting.
For example:
I want to eat ramen. So I add a soft boiled egg (protein) , nori sheets (iodine), sesame seeds (healthy fats, protein, B vitamins, minerals, fiber, antioxidants, and other beneficial plant compounds) with a chili-garlic (garlic= vitamins C and B6, manganese and selenium, chili = vitamin C and antioxidants) paste.
Replace with a better alternative.
For example:
I want sugar in my tea. I add stevia
The recepy requires to add white chocolte or milk chocolate chips. Instead add dark chocolate chips.
Strong body:
Getting a strong body is challenging. We want to look good, but that is not important, the importance is the strenght and the health that comes with it.
take up on a challenge ( some simple 2 week challenge from youtube)
instead of a car or a public transport use a bike or walk (skateboard or rollerskates will do as well)
Organized life:
get clear boxes/containers and label them
categorise
use that calendar that you buy every year and you only use it for the first week of the year, yes I am looking at you
get rid of things you dont use, that make-up you got from your aunt from the 7th grade, it is time to say goodbye, you dont need 3 exact same black handbags
after using things, put them immediately away
2 notes · View notes
ekipsaglik · 6 days
Text
Sağlıklı Beslenme ve Ruh Sağlığı: Gıdaların Etkileri
Tumblr media
Günümüzde sağlıklı beslenmenin fiziksel sağlık üzerindeki olumlu etkileri sıkça dile getiriliyor. Ancak, doğru gıdalar tüketmenin ruh sağlığına olan doğrudan etkisi de oldukça önemlidir. Ruh sağlığını iyileştirmek ve korunmak, sadece terapi ve ilaçlarla sınırlı değildir. Doğru beslenme alışkanlıkları, beyin fonksiyonlarını destekleyerek ruh sağlığı üzerinde büyük bir etki yaratır. Ben Gizem, bu yazıda, sağlıklı beslenme ve ruh sağlığı: gıdaların etkileri hakkında detaylı bilgiler vereceğim.
Beslenme ve Beyin Arasındaki Güçlü Bağlantı
Tumblr media
Beslenme ve Beyin Arasındaki Güçlü Bağlantı Beyin, vücudun en enerji yoğun organlarından biridir ve sürekli besin ihtiyacı duyar. Sağlıklı bir diyet, beyin fonksiyonlarını destekler ve ruh halini dengeleyen kimyasalların üretimini artırır. Özellikle Omega-3 yağ asitleri, B vitaminleri, antioksidanlar ve amino asitler, beyin sağlığını koruyarak anksiyete, depresyon ve stresle başa çıkmada kritik rol oynar. Bu besin maddelerinin eksikliği, ruhsal dengesizliklere neden olabilir ve bu nedenle sağlıklı bir beslenme düzeni oluşturmak zorunludur.
Beslenmenin Ruh Sağlığı Üzerindeki Etkisi
Beslenme, insanın en temel fizyolojik ihtiyaçlarından biridir ve sadece fiziksel değil, aynı zamanda ruhsal sağlığımızı da büyük ölçüde etkiler. Yapılan birçok bilimsel araştırma, dengeli ve sağlıklı beslenmenin ruh sağlığı için hayati önem taşıdığını ortaya koymaktadır. Yani, ne yediğimiz ve nasıl beslendiğimiz, zihin sağlığımızı doğrudan etkileyebilir. Güne Sağlıklı Bir Kahvaltı ile Başlamanın Önemi Sabah kahvaltısı, günün en önemli öğünlerinden biridir ve doğru şekilde yapıldığında, ruh halimize olumlu katkılarda bulunur. Kahvaltı yaparak güne başlamak, kan şekerini dengede tutar ve bu da enerjik ve pozitif hissetmemize yardımcı olur. Kan şekeri dengesi, vücudumuzun stres hormonu üretimini azaltarak, güne daha sakin ve rahat başlamamızı sağlar. Kahvaltı yapmayan kişilerde ise kan şekeri düştüğü için stres hormonu olan kortizol artar ve bu da sinirlilik, yorgunluk ve agresifliğe yol açabilir. İlginizi Çekebilir; Sağlıklı Beslenmede Porsiyon Kontrolü Stres ve Beslenme Arasındaki Bağlantı Stresli zamanlarda, birçok insan beslenme alışkanlıklarını değiştirir. Bazıları yüksek kalorili, karbonhidrat oranı yüksek yiyeceklere yönelirken, bazıları iştah kaybı yaşayabilir. Stres anında, özellikle karbonhidrat zengini besinlere yönelmek, vücudun serotonin ve endorfin üretimini artırarak rahatlama hissi sağlar. Bu nedenle stres altında olan bireyler, tatlılar, hamur işleri ve yağlı yiyecekler gibi besinleri tercih edebilir. Ancak bu tür yiyecekler, uzun vadede ruh sağlığına zarar verebilir. Sağlıklı karbonhidratlar ise serotonin seviyesini artırarak hem bedensel hem de zihinsel sağlığımıza katkı sağlar. Kahvenin Ruh Sağlığına Etkileri Kahve, kısa süreli enerji ve odaklanma sağlayarak ruh halimize pozitif etki yapabilir. Ancak aşırı tüketildiğinde, tam tersi bir etki yaratabilir. Yüksek miktarda kafein tüketimi stres hormonlarını artırarak gerginlik, sinirlilik ve uyku bozukluklarına yol açabilir. Günlük kahve tüketiminin dengeli tutulması, ruh sağlığını koruma açısından önemlidir. Aksi halde aşırı kafein tüketimi depresyon ve kaygı bozukluğu riskini artırabilir. Depresyon ve Beslenme İlişkisi Beslenmenin ruh sağlığı üzerindeki en belirgin etkisi depresyonla olan bağlantısında görülmektedir. Bilimsel çalışmalar, yetersiz beslenmenin depresyon riskini artırdığını ve özellikle B12 vitamini, D vitamini ve folik asit eksikliğinin depresyonla doğrudan ilişkili olduğunu göstermektedir. Ayrıca, omega-3 yağ asitleri, beyin sağlığı için hayati öneme sahiptir ve bu yağların eksikliği depresyon riskini artırabilir. Omega-3 Yağ Asitleri ve Ruh Sağlığı Omega-3 yağ asitleri, beynin yapısal bileşenlerinden biridir ve duygusal sağlığın korunmasında önemli bir rol oynar. Yapılan araştırmalar, Omega-3 yağ asitlerinin düşük seviyelerde olmasının depresyon riskini artırdığını ortaya koymaktadır. Somon, uskumru ve ceviz gibi Omega-3 açısından zengin gıdalar tüketmek, depresyon belirtilerini hafifletmeye yardımcı olur. Omega-3 yağ asitleri aynı zamanda beyin hücreleri arasındaki iletişimi güçlendirir ve sinirsel iletimin sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesini sağlar. İlginizi Çekebilir; Asterocoll ve Bağışıklık: Dioksijenil ile Sağlıklı Yaşam B Vitaminleri ve Serotonin Üretimi Beynin kimyasal dengesini sağlamak için B vitaminleri hayati önem taşır. B6, B9 (folik asit) ve B12 vitaminleri, serotonin ve dopamin gibi ruh halini düzenleyen nörotransmitterlerin üretimini destekler. Serotonin, mutluluk ve rahatlık hissini artırırken, dopamin motivasyon ve ödül sistemini yönetir. Bu vitaminlerin eksikliği, serotonin ve dopamin seviyelerinde düşüşe yol açarak depresyon ve anksiyete belirtilerini artırır. Tam tahıllar, yeşil yapraklı sebzeler, yumurta ve süt ürünleri gibi B vitamini açısından zengin besinler tüketmek, ruh halini dengede tutar. Antioksidanlar ve Sinir Sistemini Koruma Antioksidanlar, beynin serbest radikallerin neden olduğu oksidatif strese karşı korunmasına yardımcı olur. Oksidatif stres, sinir hücrelerine zarar vererek beyin fonksiyonlarını olumsuz etkileyebilir ve depresyon riskini artırabilir. C vitamini, E vitamini ve polifenoller gibi antioksidanlar, beynin bu zararlı etkilerden korunmasını sağlar. Özellikle böğürtlen, yaban mersini, nar, yeşil çay gibi antioksidan açısından zengin gıdalar tüketmek, ruh sağlığını iyileştirir ve stres seviyelerini düşürür. Rafine Şeker ve Ruh Sağlığına Zararları Sağlıklı bir ruh hali için rafine şeker tüketiminden kaçınmak şarttır. Rafine şeker, hızlı bir şekilde kan şekerini yükseltir ve ani enerji patlamalarına neden olur. Ancak kısa bir süre sonra kan şekeri hızla düşer, bu da ruh halinde dalgalanmalara, irritabiliteye ve anksiyeteye yol açar. Şekerin aşırı tüketimi, beyindeki nörotransmitterlerin dengesini bozarak depresyon riskini artırır. Bu nedenle, şeker tüketimi sınırlandırılmalı ve doğal tatlandırıcılar ya da meyveler tercih edilmelidir. Probiyotikler ve Bağırsak-Beyin Bağlantısı
Tumblr media
Probiyotikler ve Bağırsak-Beyin Bağlantısı Bağırsak sağlığı ile ruh sağlığı arasındaki bağlantı, son yıllarda yapılan araştırmalarla daha net bir şekilde ortaya konmuştur. Bağırsakta yaşayan faydalı bakteriler, serotonin üretimini destekler ve beyin üzerinde olumlu bir etki yaratır. Yoğurt, kefir, lahana turşusu gibi probiyotik açısından zengin gıdalar tüketmek, bağırsak sağlığını iyileştirir ve ruh halini dengede tutar. Sağlıklı bağırsak florası, depresyon ve anksiyete riskini azaltarak genel ruh sağlığını destekler. Sağlıklı beslenme, sadece fiziksel sağlığı değil, ruh sağlığını da doğrudan etkiler. Omega-3 yağ asitleri, B vitaminleri, antioksidanlar, amino asitler ve probiyotikler gibi beyin dostu gıdalar tüketmek, ruh sağlığını korumanın en etkili yollarından biridir. Bunun yanı sıra rafine şekerden ve işlenmiş gıdalardan kaçınarak dengeli bir beslenme düzeni oluşturmak, stresle başa çıkmayı kolaylaştırır ve zihinsel esenliği artırır. Sağlıklı beslenmenin, ruh sağlığı üzerindeki olumlu etkilerini fark ederek bilinçli tercihler yapmak, daha mutlu ve dengeli bir yaşam sürmenin anahtarıdır. İlginizi Çekebilir; Glutensiz Beslenme: Kimler İçin Gerekli? Sağlıklı Beslenme ve Cilt Sağlığı: Parlayan Bir Cilt İçin İpuçları Enerji Veren Vitamin ve Mineraller Read the full article
0 notes
eground01 · 8 days
Photo
Tumblr media
Анти-Кортизол - Поединков (2024)
Анти-Кортизол
Ян-Спартак Поединков
Устраните негативные состояния, в которые вы попадаете, под влиянием кортизола — гормона стресса!
Благодаря этим техникам Вы сможете:
Справиться со своими негативными состояниями при общении с людьми
Научиться снижать уровень кортизола — гормона стресса
Выйти из «кортизольной» петли и вернуться в своё идеальное состояние
Привести себя в состояние радости и бесконечного прогресса
В программе курса:
Урок 1. Медуза в...
Читать далее
Подробнее на https://eground.org/threads/anti-kortizol-poedinkov-2024.134546/
0 notes
arguntc · 2 months
Text
Stresten uzaklaşın: Meditasyon yapmanın 5 faydası
Hızlı hayat temposu içerisinde günlük yaşamın bir parçası haline gelen stres veya kaygı ile baş etmekte zorlanıyor olabilirsiniz. Ancak bunları düzenli olarak yaşamak sağlığınıza zarar verebilir. İşte stres ya da kaygıdan kurtulmanıza yardım edebilecek meditasyonun 5 faydası… Meditasyonun en bilinen faydalarından biri stresi azaltma yeteneğidir. Çünkü meditasyon yapmak,  stres ile artan kortizol…
0 notes
cagatayakgun · 3 months
Text
STRES ve ÖFKE KONTROLÜ
     Her insan, bebeklik döneminden başlayarak tüm gelişim evrelerinde birbirinden oldukça farklı sorunlar yaşar.
Sorunlar karşısında, fiziksel veya psikolojik bütünlüğünün tehdit ve tehlike altında olduğu yönündeki algılamaları organizmada stres yaratır. Bu aşamada üç tür stresten söz edilebilir. İlki, kısa süreli ve düşük düzeyli strestir. Bunlar açlık, susuzluk veya uykusuzluk gibi fizyolojik gereksinimlerin yarattığı sorunlar nedeniyle yaşanan strestir. Bu tür sorunların yarattığı stres tepkileri canlının yaşamını sürdürebilmesi açısından gerekli ve yararlıdır.
     İkinci stres türü ise kısa süreli ve yüksek düzeyli olanıdır. Bu, ciddi anlamda bir tehlike durumunda insanın yaşamını kurtarma işlevi üstlenen stres türüdür. Örneğin, freni patlamış bir aracın önünden kaçıp kurtulmak veya bir sokak köpeğinin saldırısından korunmaya çalışmak bu tür stres nedeniyle gerçekleşir.
     Üçüncüsü ise uzun süreli ve yüksek düzeyli strestir. Bazı durumlarda yaşam koşulları insana stres etkeniyle mücadele etme veya stres yaratan ortamdan uzaklaşma olanağı vermeyebilir. Başka seçeneği olmadığı için huzursuz bir ortamda çalışmak zorunda kalan bir insanın yaşadığı stres buna örnek  verilebilir. Bir diğer örnek de sürekli tartışma yaşanan bir ailenin bireyi olmaktır. Stresin bu türü bedensel ve psikolojik sorunlar yaratama potansiyeline sahip olduğu için kontrol altına alınması gerekir.
     Her stres durumunda organizma böbrek üstü bezlerinden Epinefrin hormonu ile birlikte Kortizol hormonu salgılar. Bu hormonlar dolaşım sistemi aracılığıyla kaslara oksijen ve glikoz taşır. Kaslarda ortaya çıkan enerji mücadele etmeyi ya da kaçmayı sağlar. Tehlike geçtikten sonra bu hormonlar geri emilerek kandan temizlenir. Ancak bu enerji uzun süreli ve yüksek düzeyli streste amaca özgü harcanamaz. Bunun sonucunda epinefrin ve kortizol hormonu sürekli olarak salgılanmayı sürdürür. Kortizol hormonu kas dokusuna ve hücrelere; Epinefrin hormonu ise beyin ve kalp hücrelerine zarar verir. Ayrıca bu kimyasallar solunumun doğal düzenini bozarak nabzın yükselmesine ve kas spazmlarına yol açar. Soluklanmanın doğal ritminin bozulması giderek zihinsel yorgunluğa, uyku bozukluğuna ve bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olur.
     Özellikle Serabral Korteks (Beyin zarı) kandaki oksijen azlığı gibi olumsuz etkilere karşı oldukça duyarlıdır. Bu nedenle, nefes alıp vermenin sıklaşarak düzensizleşmesi bilişsel fonksiyonlarda zayıflamaya yol açar. Bu da kronik fiziksel yorgunluğa, bellek zayıflığına ve düşünme kapasitesinde yetersizliğe neden olur.
     Sanayileşme öncesi kültürler ‘’Nefesi’’ beden, zihin ve ruh arasında yaşamsal bir bağ olarak görmüştür. Antik Hint Literatüründe Prana; hem nefes hem de yaşamın kutsal özü anlamında kullanılır. Geleneksel Çin Tıbbında Chi (Çi); hem nefes hem de kozmik öz ve yaşam enerjisidir. Japonca’da Ki; spritüel uygulamalarda önemli bir rol oynayan nefes anlamındadır. Antik Yunancada Pneuma; hava, nefes, ruh ya da yaşamın özü anlamını taşır. Latince’de Spritus; hem nefes hem de ruh anlamında kullanılır.    
     Bilinçli olarak gerçekleştirilen nefes çalışmaları konusunda yapılan bilimsel araştırmalar da bu tür kadim bilgileri doğrular yöndedir. Wilhelm REİCH, zihinsel çatışmaların başlıca nedeninin psikolojik rezistans ve defanslar olduğunu tespit eder. Zihinsel karmaşaya, dolayısıyla yoğun strese yol açan bu durumun düzensiz solunum alışkanlığıyla yakın ilişkisi olduğunu belirtir.
Bunun da metabolizmanın çalışma düzenini bozarak psikosomatik hastalıkların gelişmesine uygun bir zemin oluşturduğu görüşünü savunur.
     Doğal soluklanma, henüz yürüme deneyimi yaşamamış bebeklerin karınlarını şişirecek ölçüde derin ve oldukça düzenli nefes alıp verme şeklidir. Oysa yetişkin bireyde her hangi bir sorun karşısında hiç farkında olamadan yani bilinç dışı süreçlerle karın kası ve diyaframı spazm yapar. Böylece yaşam boyu karşılaşabileceği her sıkıntılı durumda, ‘’nefesini tutma refleksi’’ de geliştirilmiş olur. Bu da düzenli soluk alma yetisini olumsuz yönde etkiler.
     İç organların çalışma düzeni, zihinden bağımsız bir yapıya sahip olan otonom sinir sistemi işleviyle gerçekleşir. Ancak solunum, bir otonom sinir sistemi işlevi olmasına karşın zihin gücüyle ve sınırlı sürelerde kontrol edilebilir. Bilinçli ve sistemli olarak gerçekleştirilen doğal nefes çalışması sırasında akciğerlere daha çok oksijen ulaşır. Böylece beyin hücrelerinde biriken karbondioksit hızla temizlenerek zihinsel gerilim ortadan kalkar. Gerilime yol açan dirençlerin ortadan kalkması zihinsel ve fiziksel rahatlamaya neden olur. Bu da metabolizmanın düzenli çalışmasını sağlayarak doğal bağışıklık sistemini güçlendirir.
     İngiliz Embriyolog Conard H. Waddington; ‘’Bütün organizmalar genetik açıda programlanmış olarak kendi kendini düzeltme ve onarma yeteneğine sahiptir. Bundan hareketle Psikolojik sorunlarda da organizmanın kendini onarma eğilimi olduğu öngörülebilir.’’ tespitini yapar.
     Eğer bir akciğer hastalığı yoksa veya akciğerle ilgili cerrahi bir operasyon geçirilmemişse gerçekleştirilen doğal nefes çalışması  bedenin iyileştirici güçlerini harekete geçirmek için yeterli olacaktır.
0 notes
wooing-masaj · 3 months
Text
Tumblr media
Masajın Faydaları: Bedeninizi ve Zihninizi Nasıl İyileştirir?
Masaj, yüzyıllardır birçok kültürde sağlık ve iyilik için önemli bir tedavi yöntemi olarak kullanılmıştır. Hem fiziksel hem de zihinsel sağlığa bir dizi olumlu etkisi bulunmaktadır. İşte masajın sağladığı bazı temel faydalar:
1. Kas Gevşemesi ve Esneklik Artışı
Masaj, kaslarda biriken gerilimi azaltarak kasları gevşetir ve esnekliği artırır. Özellikle günümüzde yaygın olan uzun saatler boyunca masa başında çalışma gibi durumlarda oluşan kas gerilimlerini hafifletmekte etkilidir.
2. Kan Dolaşımının İyileştirilmesi
Masaj, cilt altındaki kan dolaşımını artırarak dokulara daha fazla oksijen ve besin maddeleri taşınmasına yardımcı olur. Bu sayede hücrelerin yenilenmesi ve iyileşmesi desteklenir.
3. Stres ve Anksiyetenin Azaltılması
Masaj, stres hormonu olan kortizol düzeylerini azaltarak zihinsel ve duygusal rahatlama sağlar. Kaslardaki gevşeme ve vücuttaki fizyolojik tepkilerin düzenlenmesiyle birlikte anksiyete belirtilerinin hafiflemesine yardımcı olabilir.
4. Bağışıklık Sistemini Güçlendirme
Düzenli olarak yapılan masaj, bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olabilir. Araştırmalar, masajın bağışıklık sistemi hücrelerinin aktivitesini artırabileceğini ve enfeksiyon riskini azaltabileceğini göstermektedir.
5. Uyku Kalitesinin İyileştirilmesi
Masajın derin gevşeme sağlaması ve stresi azaltması, uyku kalitesinin artmasına yardımcı olabilir. Özellikle uykusuzluk sorunu yaşayan kişilerde düzenli masajın uyku düzenini düzenleyici etkileri olabilir.
6. Ağrı ve Yorgunluğun Azaltılması
Masaj, kronik ağrıların ve kas yorgunluğunun azaltılmasına yardımcı olabilir. Özellikle sporcular için sportif masaj veya derin doku masajı, kaslardaki ağrıların hafifletilmesine ve iyileşme sürecinin hızlandırılmasına katkı sağlayabilir.
7. Duygusal ve Ruhsal İyilik Hali
Masaj, ruh halini iyileştirici etkiler gösterebilir. Zihinsel olarak rahatlamış hissetmek, genel mutluluğu ve yaşam kalitesini artırabilir.
Masajın faydaları, doğru tekniklerle ve düzenli olarak uygulandığında oldukça etkili olabilir. Ancak her sağlık durumu ve bireyin ihtiyacı farklı olduğu için, masajın sağlık profesyonelleri tarafından uygun şekilde yönlendirilmesi önemlidir.
0 notes
akilfikirgezegeni · 3 months
Text
Konunun uzmanı olmamakla birlikte iyileşmesi için uzun tedaviler ve zaman gereken hastalıklar dahil tüm rahatsızlıklar için şuna inandığımı ifade etmek isterim; Hastalık tıbbi ya da ruhsal olabilir, kronik bir hale gelmiş olabilir, hatta fiziksel veya biyolojik olarak öngörülemez bir hale bile gelmiş olabilir. Şayet yaşanan maraz ile ilişkimizi doğru düzenleyebilir, tepkimizi ve buna bağlı toleransımızı (ki bu özelikle sebepli sebepsiz tetiklenen kortizol ve adrenalin demek oluyor) ayarlayabilirsek, rahatsızlığın bize verebileceği hasarı da en aza indirgemiş oluruz. Bu iki hormon geçmişte bizi hayatta tutmak tehlikelerden korunmak ve onlardan uzaklaşmak için gelişti. Fakat bugün daha farklı sebeplerle tetiklenen bu iki hormonun özelikle fiziksel olarak kaçıp, savaşarak en azından bir kısmını vücudumuzdan atmamız gerekirken, konfor alanı genişlediği için maalesef gerekli deşarj gerçekleşemiyor. Yani anlayacağınız salgılanan bu enerjiler tekrar içimizde kalıp dışımıza çıkamıyor. Bunu bir yılanın açıktığında kendi kuyruğunu yemeye çalışması gibi düşünebiliriz. Doyduğunu zannederken kendini de tüketmiş olması açısından... Günümüzde bu gibi durumlardan kurtulabilmek için çeşitli rahatlama yöntemleri popüler olsa da (ritüeller, dualar, mantralar, meditasyonlar, bir takım egzersizler...) çoğu bir alışkanlık seviyesine gelemediği için aynı döngüye girmek oldukça olası gibi gözüküyor. Bizleri hasta eden, rahatsızlık veren durum, olay her ne ise öncelikle bunu tanımlamak ve bundan elde ettiğimiz çıkarları fark edebilmek bu döngünün yeniden düzenlenmesine yardımcı olabilir. Şimdi bana ağır bir hastalık geçiren kişinin ne gibi bir çıkarı olabilir ki diyebilirsiniz? Bazen öyle durumlar yaşanır ve salgılanan bu hormanların yarattığı ruh haline o kadar aşina olunabilir ki, kişi farkında bile olmadan bu rahatsızlıklara bir bağımlılık geliştirebilir. Bu sebeple kendini ne zaman iyi hissetse, kısa sürede bu salgıları artıracak bahaneler bularak yine alıştığı duruma sokma ihtiyacı hissedebilir. Sürekli tetiklenen bu hormanlar vücutta dengesizlik yaratacağı için gerek merkezi sinir sistemi, gerek immün sistem, gerekse zihinsel sağduyu, vücuda düzenli bir bilgi akışı sağlayamayacak, hatta organların belki de tam tersi şekilde çalışmasına, gerçek görevlerini yerine getirememesine bile sebep olabilecektir. İçaforiz
0 notes
psikologline · 3 months
Text
Stres Nasıl Geçer? Stres İle Baş Etmenin Yolları
Tumblr media
Stres nasıl geçer, stresle başa çıkmak için etkili yöntemler geliştirmek, modern yaşamın getirdiği zorluklarla mücadelede önemli bir adımdır. İlk olarak, düzenli fiziksel aktivite ve egzersiz, stres hormonlarını azaltmada etkili bir yöntemdir. Yürüyüş, koşu, yüzme veya yoga gibi aktiviteler, zihni sakinleştirir ve endorfin salgılanmasını artırarak daha iyi bir ruh hali sağlar. Ayrıca, meditasyon ve derin nefes alma teknikleri de zihinsel ve duygusal rahatlama sağlayarak stresi azaltmada yardımcı olabilir. Bu teknikler, anı yaşama ve şimdiki zamana odaklanma becerisini artırarak, zihinsel dağınıklığı ve endişeleri azaltmaya yardımcı olur. Stresle başa çıkmada sosyal destek de önemli bir faktördür. Dostlarla ve aileyle vakit geçirmek, duygusal destek sağlar ve yalnızlık hissini azaltır. Ayrıca, stres kaynaklarını belirlemek ve bu kaynaklara karşı proaktif bir yaklaşım geliştirmek de önemlidir. Örneğin, iş veya okul stresiyle başa çıkmak için zaman yönetimi ve önceliklendirme teknikleri kullanmak, yükün hafiflemesine yardımcı olabilir. Son olarak, düzenli uyku ve sağlıklı beslenme alışkanlıkları, vücudun stresle başa çıkma kapasitesini artırır ve genel sağlık durumunu iyileştirir. Bu yöntemlerin bir kombinasyonunu uygulamak, stresin üstesinden gelmekte ve daha dengeli bir yaşam sürdürmekte etkili olacaktır. Fiziksel Aktivite ve Egzersiz Egzersiz ve Stres Yönetimi Egzersiz, stres yönetiminde hayati bir rol oynar. Aerobik aktiviteler, yüzme, yürüyüş, koşu gibi egzersizler, stres hormonlarını (adrenalin ve kortizol) azaltır ve endorfin gibi iyi hissettiren hormonların salınımını artırır. Bu hormonlar, ruh halini iyileştirir ve kaygıyı azaltır. Düzenli egzersiz, aynı zamanda uyku kalitesini artırarak stresin neden olduğu yorgunluğu ve tükenmişliği azaltmaya yardımcı olur. Mind-Body Egzersizlerinin Önemi Yoga, pilates ve tai chi gibi mind-body egzersizleri, beden ve zihin arasındaki bağlantıyı güçlendirir. Bu tür egzersizler, zihinsel odaklanmayı ve bedensel farkındalığı artırırken, gevşeme ve stres azaltma üzerinde önemli etkiler yaratır. Dikkatli hareket, nefes kontrolü ve meditatif öğeler içeren bu egzersizler, zihinsel gerginlik ve stresle başa çıkma konusunda bireylere güçlü araçlar sunar.
Tumblr media
Zihinsel ve Duygusal Rahatlama Teknikleri Meditasyon ve Mindfulness Uygulamaları Meditasyon ve mindfulness, stres yönetiminde etkili tekniklerdir. Bu pratikler, zihni anın içinde tutmaya ve dış dünyadan gelen stres faktörlerinden uzaklaşmaya yardımcı olur. Mindfulness, bireyin şimdiki anın farkında olmasını, geçmişin kaygılarından ve geleceğin belirsizliklerinden uzak durmasını sağlar. Meditasyon ise, zihni sakinleştirir ve rahatlama sağlar, böylece stresle başa çıkma yeteneğini artırır. Derin Nefes ve Gevşeme Teknikleri Derin nefes alma ve gevşeme teknikleri, stresli durumlarda hızlı bir rahatlama sağlar. Bu teknikler, vücudun parasempatik sinir sistemini harekete geçirerek, "savaş ya da kaç" yanıtını yavaşlatır ve rahatlama yanıtını tetikler. Derin nefes alma, oksijen alımını artırır, kalp atış hızını yavaşlatır ve kas gerginliğini azaltır, böylece bireyin daha sakin ve odaklanmış hissetmesine yardımcı olur. Sosyal Destek ve İlişkiler Sosyal İlişkilerin Stres Üzerindeki Etkisi İnsanlar sosyal varlıklardır ve sağlıklı sosyal ilişkiler, stresle başa çıkmada önemli bir rol oynar. Arkadaşlar ve aile üyeleri ile kurulan ilişkiler, duygusal destek sağlar ve yalnızlık hissini azaltır. İyi bir sosyal destek ağı, stresli zamanlarda güvenli bir liman görevi görür ve bireylere sorunlarını paylaşma, duygusal rahatlama ve destek alma fırsatı sunar. Sosyal Destek Mekanizmaları ve Grup Terapileri Sosyal destek mekanizmaları ve grup terapileri, stres ve kaygı ile mücadele eden bireyler için etkili çözümler sunar. Grup terapisi, benzer zorluklar yaşayan insanların bir araya gelerek deneyimlerini paylaşmalarını ve birbirlerinden öğrenmelerini sağlar. Bu tür ortamlar, bireylerin kendi duygularını ve deneyimlerini normalleştirmelerine, yalnız olmadıklarını hissetmelerine ve başkalarının stratejilerinden öğrenmelerine olanak tanır.
Tumblr media
Stres Kaynaklarını Yönetmek Etkili Zaman Yönetimi Stratejileri Etkili zaman yönetimi, stres seviyelerini düşürmek için kritik öneme sahiptir. Önceliklendirme, görevleri liste haline getirme ve gerçekçi hedefler belirleme, günün daha az stresli ve daha yönetilebilir olmasını sağlar. Kendine zaman ayırmak ve mola vermek de önemlidir. Böylece bireyler, zamanlarını daha verimli kullanırken, aynı zamanda zihinsel ve fiziksel sağlıklarını koruyabilirler. Stres Günlüğü Tutmanın Faydaları Stres günlüğü tutmak, bireylerin stres kaynaklarını tanımlamalarına ve stresle başa çıkma stratejilerini değerlendirmelerine yardımcı olur. Günlük tutmak, duygusal rahatlama sağlar ve bireyin stresle tetiklenen düşünce ve davranış kalıplarını fark etmesine olanak tanır. Bu farkındalık, daha etkili stres yönetimi teknikleri geliştirmek için bir temel oluşturur. Yaşam Tarzı ve Sağlıklı Alışkanlıklar Uyku ve Stres İlişkisi Uyku ve stres arasında doğrudan bir ilişki vardır. Yeterli ve kaliteli uyku, stres yönetiminde temel bir faktördür. Uyku sırasında vücut kendini yeniler ve zihinsel olarak da rahatlama sağlar. Uyku eksikliği, stres seviyelerini artırabilir ve stresle başa çıkma yeteneğini azaltabilir. Sağlıklı Beslenme ve Ruh Sağlığı Sağlıklı beslenme, ruh sağlığı ve stres yönetimi üzerinde büyük etkiye sahiptir. Dengeli bir diyet, enerji seviyelerini ve genel sağlık durumunu iyileştirir. Özellikle B vitaminleri, omega-3 yağ asitleri ve magnezyum gibi besinler, sinir sistemini destekler ve stresle başa çıkma kapasitesini artırır.
Tumblr media
Profesyonel Yardım ve Psikolojik Danışmanlık Psikologların Stres Yönetimindeki Rolü Psikologlar, stres yönetimi konusunda uzmanlaşmış profesyonellerdir. Bireylerin stres kaynaklarını anlamalarına, baş etme stratejileri geliştirmelerine ve daha sağlıklı yaşam tarzları benimsemelerine yardımcı olabilirler. Psikolojik danışmanlık, bireyin kendini daha iyi anlamasını ve stresle daha etkili bir şekilde başa çıkmasını sağlar. Bireysel Terapi ve Danışmanlık Hizmetlerinin Önemi Bireysel terapi, kişinin özgün ihtiyaçlarına odaklanır ve stresle başa çıkma konusunda kişiye özel çözümler sunar. Profesyonel bir terapistin rehberliğinde, bireyler stresin altında yatan nedenleri keşfedebilir ve uzun vadeli değişiklikler yapabilirler. Terapi, bireylerin stres yönetimi becerilerini geliştirmelerine ve genel yaşam kalitelerini artırmalarına yardımcı olur.
Sıkça Sorulan Sorular
Stres en hızlı nasıl geçer?Hızlı stres rahatlama yöntemleri arasında derin nefes alma ve kısa süreli meditasyon etkili olabilir. Ayrıca, fiziksel aktivite ve doğayla iç içe zaman geçirmek de stresi hızlı bir şekilde azaltmaya yardımcı olur.Aşırı stres neden olur?Aşırı stres, sürekli yüksek taleplere, çözülmemiş duygusal sorunlara veya uzun süreli zor yaşam koşullarına maruz kalmaktan kaynaklanabilir. Kişisel beklentiler, iş yükü ve kişisel ilişkiler de aşırı stresin başlıca nedenleri arasındadır.Aşırı stres belirtileri nelerdir?Aşırı stresin belirtileri arasında sürekli anksiyete, yorgunluk, uyku problemleri, sinirlilik ve konsantrasyon güçlükleri bulunur. Ayrıca baş ağrısı, kas gerginliği ve sindirim sorunları da yaygın belirtiler arasındadır.Stresli olup olmadığı nasıl anlaşılır?Stres, sürekli endişe, huzursuzluk, sinirlilik ve yorgunluk hissi ile kendini gösterir. Ayrıca, uyku problemleri, iştah değişiklikleri ve konsantrasyon güçlükleri de stresin işaretleri olabilir.Aşırı stres belirtileriAşırı stres, baş ağrısı, mide rahatsızlıkları, yüksek tansiyon, hızlı kalp atışı ve sürekli sinirlilik gibi fiziksel ve duygusal belirtilere yol açar. Uykusuzluk, depresyon belirtileri ve öfke patlamaları da sık görülen belirtiler arasındadır.Stres en çok nereye vurur?Stres, özellikle bağışıklık sistemi, kalp-damar sistemi ve sindirim sistemi üzerinde olumsuz etkiler yaratır. Psikolojik olarak da anksiyete, depresyon ve dikkat problemleri gibi sorunlara neden olabilir.Çok fazla stres neye yol açar?Uzun süreli ve aşırı stres, kalp hastalıkları, hipertansiyon, diyabet ve sindirim sorunları gibi çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir. Ayrıca, anksiyete bozuklukları ve depresyon gibi psikolojik rahatsızlıklara da sebep olabilir.Psikolojik stres belirtileri nelerdir?Psikolojik stres belirtileri arasında sürekli endişe, düşük özgüven, konsantrasyon problemleri ve sinirlilik yer alır. Depresif duygular, motivasyon kaybı ve ilgi alanlarından uzaklaşma da psikolojik stresin belirtilerindendir.Stresli bir insan nasıl davranır?Stresli bir insan huzursuz, sinirli ve tahammülsüz olabilir; ayrıca aşırı tepkisel ve duygusal dalgalanmalar gösterebilir. Uykusuzluk, iştahsızlık veya aşırı yeme gibi fiziksel ve duygusal değişiklikler de stresli bir kişide sıkça gözlemlenebilir. Read the full article
0 notes
olsunamaalenavar · 3 months
Text
Kendine zarar, kötü bir plan.
Çocuk travması, sabaha kadar bağırışlar.
Utanç verici bir sessizlik. Havalandırılmayan bir oda. Doktorlara şüphecilik ve tamamı kortizol.
Duygular yerine palyaço maskesi.
Kıskançlık ve nefret, ama renkli.
Merak etme kendi cezamı unutmam, veririm.
Etrafından dolaşılmayacak tehlikeli bir yol.
Gözlerine bakma korkusu ve yıllarca bulduğum sözcükleri hiç söyleyememe çıkmazı.
Bantlanmamış kablo. Sebepsiz panik. Depresif şehir.
Sakinlik ve kafada sessizlik.
On saat kesintisiz uyku.
Papatya çayı ve huzur.
Göz yaşartmayan şampuan.
“Sonsuz”, uzun ve sorunsuz.
Sevgi, sevgi, sevgi.
Tek istediğim üstüne yatayım, kumlarında gömülmüş balık olayım.
Korku ve kaçmak gibi kokarken boynunda saklanayım.
Gece yarısı uyanıp gözyaşlarımı paylaşayım.
Seç:
Tırnaklarımı mı dudaklarımı mı kanatayım?
Açılmayan telefon, iyileşmemiş nevroz, akan tavanlar.
Şans.
Oksimoron.
Bir öyle bir böyle.
0 notes
wooingmasaj · 3 months
Text
Masajın Faydaları
Masajın Faydaları: Bedeninizi ve Zihninizi Nasıl İyileştirir?
Masaj, yüzyıllardır birçok kültürde sağlık ve iyilik için önemli bir tedavi yöntemi olarak kullanılmıştır. Hem fiziksel hem de zihinsel sağlığa bir dizi olumlu etkisi bulunmaktadır. İşte masajın sağladığı bazı temel faydalar:1. Kas Gevşemesi ve Esneklik Artışı
Masaj, kaslarda biriken gerilimi azaltarak kasları gevşetir ve esnekliği artırır. Özellikle günümüzde yaygın olan uzun saatler boyunca masa başında çalışma gibi durumlarda oluşan kas gerilimlerini hafifletmekte etkilidir.2. Kan Dolaşımının İyileştirilmesi
Masaj, cilt altındaki kan dolaşımını artırarak dokulara daha fazla oksijen ve besin maddeleri taşınmasına yardımcı olur. Bu sayede hücrelerin yenilenmesi ve iyileşmesi desteklenir.3. Stres ve Anksiyetenin Azaltılması
Masaj, stres hormonu olan kortizol düzeylerini azaltarak zihinsel ve duygusal rahatlama sağlar. Kaslardaki gevşeme ve vücuttaki fizyolojik tepkilerin düzenlenmesiyle birlikte anksiyete belirtilerinin hafiflemesine yardımcı olabilir.4. Bağışıklık Sistemini Güçlendirme
Düzenli olarak yapılan masaj, bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olabilir. Araştırmalar, masajın bağışıklık sistemi hücrelerinin aktivitesini artırabileceğini ve enfeksiyon riskini azaltabileceğini göstermektedir.5. Uyku Kalitesinin İyileştirilmesi
Masajın derin gevşeme sağlaması ve stresi azaltması, uyku kalitesinin artmasına yardımcı olabilir. Özellikle uykusuzluk sorunu yaşayan kişilerde düzenli masajın uyku düzenini düzenleyici etkileri olabilir.6. Ağrı ve Yorgunluğun Azaltılması
Masaj, kronik ağrıların ve kas yorgunluğunun azaltılmasına yardımcı olabilir. Özellikle sporcular için sportif masaj veya derin doku masajı, kaslardaki ağrıların hafifletilmesine ve iyileşme sürecinin hızlandırılmasına katkı sağlayabilir.7. Duygusal ve Ruhsal İyilik Hali
Masaj, ruh halini iyileştirici etkiler gösterebilir. Zihinsel olarak rahatlamış hissetmek, genel mutluluğu ve yaşam kalitesini artırabilir.
Masajın faydaları, doğru tekniklerle ve düzenli olarak uygulandığında oldukça etkili olabilir. Ancak her sağlık durumu ve bireyin ihtiyacı farklı olduğu için, masajın sağlık profesyonelleri tarafından uygun şekilde yönlendirilmesi önemlidir.
Detaylı Bilgi: www.izmirgeceler.com
Tumblr media
0 notes
perfectsadpain · 3 months
Text
Hogyan lehet, hogy mindenki halad valamerre az életben, elviekben én is ezt teszem. Most a genetika felett görnyedve, 4. vizsgaalakalom, ideg, szorongás, 2 hete kb kutyakaján élek. Végig néztem kb 3 sorozatot, életkedvet nem találtam, de azt hiszem rám rakódott újabb 3 kiló zsír. A kortizol szintem olyan magas, hogy a peteérésem még gyógyszer mellett is eltolódik. A pasim még egy mosást se képes berakni. De azért én olyan kedves vagyok. Kedves a lófaszt, unatkozom. Ordítanék. Miért pont az én lábam alól húzzák ki a padlót örökösen? Generációs trauma, hogy szarnak érzem magam.
1 note · View note
ekipsaglik · 8 days
Text
Vitamin ve Minerallerin Hormon Dengesindeki Rolü
Tumblr media
Hormon dengesi, vücudun optimal işleyişi için kritik bir unsurdur. Bu dengenin sağlanmasında birçok faktör etkilidir, ancak vitamin ve minerallerin rolü göz ardı edilemez. Hormonlar, vücuttaki biyokimyasal süreçleri düzenleyen kimyasal habercilerdir ve her biri belirli fonksiyonları yerine getirir. Bu nedenle, hormon üretimi ve düzenlenmesi sağlıklı bir vücut için hayati öneme sahiptir. Vitamin ve mineraller ise bu süreçte kilit rol oynar. Bu yazıda, vitamin ve minerallerin hormon dengesindeki rolü hakkında bilgiler vereceğiz.
Vitamin ve Minerallerin Hormon Dengesini Sağlamadaki Önemi
Tumblr media
Vitamin ve Minerallerin Hormon Dengesini Sağlamadaki Önemi 1. D Vitamini: Hormon Dengesinin Temel Taşı D vitamini, aslında bir vitamin olarak adlandırılsa da, vücutta hormon gibi davranır. Özellikle kalsiyum ve fosfor metabolizmasında önemli rol oynar, kemik sağlığını destekler. Aynı zamanda bağışıklık sistemi ve beyin sağlığı üzerinde de etkili olup, ruh hali düzenleyici hormonların salgılanmasını destekler. Yeterli D vitamini alımı, hormon seviyelerinin dengelenmesinde kritik öneme sahiptir. D vitamini eksikliği, depresyon ve tiroid sorunları gibi birçok hormonal dengesizliğe yol açabilir. 2. Magnezyum: Stres Yönetimi ve Hormon Düzenleyici Magnezyum, vücutta yüzlerce biyokimyasal reaksiyonun gerçekleştirilmesinde görev alır ve bu nedenle hormon dengesi üzerinde büyük bir etkisi vardır. Özellikle stres hormonu kortizolün düzenlenmesinde önemli bir rol oynar. Yetersiz magnezyum alımı, stres düzeylerinin artmasına ve buna bağlı olarak kortizol seviyelerinde dengesizliklere neden olabilir. Magnezyum aynı zamanda uyku hormonu melatoninin salgılanmasına yardımcı olarak uyku düzenini destekler, bu da genel hormonal denge için kritiktir. 3. Çinko: Testosteron Seviyelerini Artırır Çinko, özellikle erkeklerde testosteron seviyelerini düzenlemek için hayati bir mineraldir. Testosteron, erkek sağlığı için kritik olan bir hormondur ve enerji seviyeleri, kas kütlesi ve cinsel sağlık üzerinde büyük etkisi vardır. Çinko eksikliği, testosteron seviyelerinin düşmesine ve hormon dengesizliklerine yol açar. Kadınlarda da çinko, östrojen ve progesteron seviyelerini dengeleyerek, adet döngüsü ve üreme sağlığını destekler. İlginizi Çekebilir; Kronik Hastalıklarda Bağışıklık Sistemi ve Multivitamin Kullanımı 4. B6 Vitamini: Östrojen Metabolizmasını Destekler B6 vitamini, hormon dengesi üzerinde doğrudan etkisi olan önemli bir vitamindir. Özellikle östrojen metabolizmasını destekler ve bu nedenle kadın sağlığında kilit bir rol oynar. Ayrıca serotonin ve dopamin gibi nörotransmitterlerin üretimine yardımcı olur. Bu da ruh hali düzenleyici hormonların dengelenmesini sağlar. B6 vitamini eksikliği, PMS (Premenstrüel Sendrom) semptomlarının şiddetlenmesine ve hormonal dengesizliklere yol açabilir. 5. Selenyum: Tiroid Sağlığı ve Hormon Düzgünlüğü Selenyum, tiroid bezinin sağlıklı işleyişini destekleyen kritik bir mineraldir. Tiroid hormonu üretimi, vücudun metabolizmasını düzenler ve enerji seviyelerini kontrol eder. Selenyum eksikliği, tiroid fonksiyon bozukluklarına yol açarak hipotiroidizm veya hipertiroidizm gibi ciddi hormon dengesizliklerine neden olabilir. Tiroid hormonlarının düzgün çalışması, genel hormon dengesini korumak için hayati öneme sahiptir. 6. Omega-3 Yağ Asitleri: İltihap Azaltıcı ve Hormon Destekleyici Omega-3 yağ asitleri, vücutta iltihaplanmayı azaltıcı etkiye sahiptir ve bu da hormonların düzgün çalışmasını sağlar. Omega-3, özellikle kortizol ve adrenal hormonların üretimini destekleyerek stresin olumsuz etkilerini hafifletir. Ayrıca, kadınlarda östrojen ve progesteron dengesini koruyarak adet döngüsünün düzenlenmesine yardımcı olur. Omega-3 yağ asitlerinin yeterli alımı, hormon dengesini korumanın yanı sıra genel sağlık için de önemlidir. 7. E Vitamini: Üreme Sağlığı ve Hormon Dengesi E vitamini, özellikle kadınların üreme sağlığı üzerinde etkili olan bir antioksidandır. Östrojen ve progesteron hormonlarının dengelenmesine yardımcı olur, bu da adet döngüsünü düzenler ve doğurganlığı artırır. Aynı zamanda antioksidan özellikleriyle hücresel hasarı önler ve genel vücut sağlığını destekler. E vitamini eksikliği, hormonal dengesizliklere ve buna bağlı olarak üreme sağlığı sorunlarına yol açabilir. 8. Demir: Enerji Seviyeleri ve Tiroid Fonksiyonu Demir, oksijen taşınmasını sağlayan hemoglobinin üretiminde kilit bir mineraldir. Ancak, demirin hormon dengesi üzerindeki etkisi de büyüktür. Özellikle tiroid fonksiyonu için kritik olan demir, yeterli alındığında enerji seviyelerini düzenler ve metabolizmayı dengeler. Demir eksikliği, tiroid hormonlarının üretimini olumsuz etkileyerek hormonal dengesizliklere yol açabilir. İlginizi Çekebilir; Enerji Veren Vitamin ve Mineraller 9. İyot: Tiroid Sağlığının Anahtarı İyot, tiroid hormonlarının üretiminde kullanılan temel bir mineraldir. Tiroid hormonları, vücuttaki enerji üretimini, metabolizmayı ve hücresel işlevleri düzenler. İyot eksikliği, tiroid fonksiyonlarını olumsuz etkileyerek hormonal dengesizliklere yol açar. Özellikle hipotiroidizm gibi tiroid bozuklukları, iyot eksikliği nedeniyle yaygın bir şekilde görülür ve bu da hormon dengesi üzerinde doğrudan bir etkiye sahiptir. 10. Kalsiyum: Paratiroid Hormonları ile İlişki Kalsiyum, vücutta kemik ve diş sağlığını destekleyen bir mineraldir, ancak hormon dengesinde de önemli bir rol oynar. Paratiroid bezleri, kalsiyum seviyelerini düzenleyen hormonlar salgılar. Kalsiyum eksikliği, paratiroid hormonlarının dengesiz salgılanmasına neden olabilir, bu da kemik sağlığından kas fonksiyonlarına kadar birçok sistemi etkiler. Vitaminler ve mineraller, hormon dengesinin korunmasında kritik bir rol oynar. Vücudun sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi ve hormon seviyelerinin dengede kalması için bu mikro besinlerin düzenli ve yeterli miktarda alınması gerekir. Özellikle D vitamini, magnezyum, çinko, B6 vitamini, selenyum ve omega-3 yağ asitleri gibi besinler, hormon üretimini ve düzenlenmesini destekleyerek, genel sağlık üzerinde olumlu etkiler yaratır. Hormonal dengeyi sağlamak, sadece fiziksel değil, zihinsel ve duygusal sağlık için de hayati öneme sahiptir. İlginizi Çekebilir; Sağlıklı Beslenmede Porsiyon Kontrolü Sağlıklı Beslenme ve Cilt Sağlığı: Parlayan Bir Cilt İçin İpuçları Bitkisel Enerji Takviyeleri: Hangi Ürünler İşe Yarıyor? Read the full article
0 notes
gundem7 · 3 months
Text
Stresi azaltan besinler..
Tumblr media
 Stres gündelik hayatta çok çeşitli koşullar nedeniyle ortaya çıkabilir. Yoğun iş temposu, özellikle metropol yaşamı, trafikte geçen fazla zaman gibi durumlar stres seviyesini yükseltebiliyor Stresi azaltan besinler ise şunlar. Kabak çekirdeği: İçeriğinde bulunana magnezyum stres anında artan kortizol hormonun düşürerek stres durumun azaltır. Yaban mersini: Tam bir dopamin üreticisidir. Bu sebeple stres azalır ve beyin kendini rahatlamış hisseder. Serbest radikallerle savaştığı için hastalıklara karşı duvar olup vücudumuzu korur. Somon: İçeriğinde bulunan n-3 yağ asitleri beyin gelişimini ve hafızayı güçlendirir. Beyin kendini güvende hissettiğinden stres yapmaz ayrıca yararlı yağlardan kolesterol düşürür ve kasları güçlendirir. Yulaf ezmesi: Lif miktarının çok yüksek olması sebebiyle serotonini yükselten mutluluk hormonu sağlar. Bitter çikolata: Nörotransmitterlerin düzeyini artırarak serotonini artırır. Ayrıca lifli yapısı, kalorisinin diğer çikolatalara göre düşük olmasından kilo vermek isteyenler diyetlerinde kullanabilir. Yeşil çay: L-Theanine adlı amino asit içerir. Bu da dopamin hormonlarının üretimine yardımcı olurken; stres ve kaygıyı azaltır. Diüreitik olması da diyet yapanlarda ödem atarak kilo vermeye yardımcı olur. Kırmızı biber: Ascorbik acid deposudur. Askorbik acidde kortizol hormonunu azaltarak stres faktörünü azlatır. Ayrıca antioksidant sebebiyle bağışıklığımızı koruyarak hastalanmamızı engeller. Yeşil mercimek: Selenyum deposu olması sebebiyle ruh halini düzeltir. Ayrıca bitkisel protein deposudur ve kas hipertorfisinde çok etkilidir. Yumurta: İçerdiği elzem aminoasit özellikle tirtofan sebebiyle serotonin hormonun salgılanmasını artırır. D vitamini, çinko, magnezyum ve selenyum açısından zengin bir kaynaktır. Kas, kemik ve diş sağlığı için her gün tüketilmesi gerekir. Kefir: Probiyotik besinler bağırsak florasını düzenleyerek stresin azaltılmasına yardımcı olur. Ayrıca içerdiği probiyotikler sayesinde bağırsakları da iyi çalıştırır. Read the full article
0 notes