Tumgik
#mavi gözlü dev
galaksininsesii · 3 months
Text
Dün seni sevdim, Bugün de seviyorum, Öbür gün borcum olsun. Yaşarsam söz, Yine seni seveceğim. Şimdi de sevmeye devam ediyorum.
-Mavi Gözlü Dev (Nazım Hikmet RAN)
1 note · View note
dusunmekaybolursn · 4 months
Text
Tumblr media
8 notes · View notes
okuryazarlar · 8 months
Text
Tumblr media
İyi ki doğdun Nâzım Hikmet!
Türk ve dünya şiirinin ulu çınarı, "Mavi Gözlü Dev" Nâzım Hikmet, 122 yıl evvel bugün doğmuştu.
128 notes · View notes
efsungeradam · 6 months
Text
Mavi Gözlü Dev, Minnacık Kadın ve Hanımelleri
O mavi gözlü bir devdi Minnacık bir kadın sevdi Kadının hayali minnacık bir evdi Bahçesinde ebruli Hanımeli Açan bir ev
Bir dev gibi seviyordu dev Ve elleri öyle büyük işler için Hazırlanmıştı ki devin Yapamazdı yapısını Çalamazdı kapısını Bahçesinde ebruli Hanımeli Açan evin
O mavi gözlü bir devdi Minnacık bir kadın sevdi Mini minnacıktı kadın Bir gün rahata acıktı kadın
Yoruldu devin büyük yolunda Ve elveda deyip mavi gözlü deve Girdi zengin bir cücenin kolunda Bahçesinde ebruli Hanımeli Açan eve
Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev Dev gibi sevgilere mezar bile olamaz Bahçesinde ebruli Hanımeli Açan ev
-Nazım Hikmet
26 notes · View notes
bohemkokusu · 8 months
Text
Tumblr media Tumblr media
Nâzım Hikmet 15 Ocak 1902’de dünyaya geldi.
İyi ki doğdun Mavi Gözlü Dev!
27 notes · View notes
yazan-kalem-siyah06 · 8 months
Text
Tumblr media
Kıymetli dostlar, torunlarımı ziyaret için Konya'da bulunmaktayım.
《Bu gün 15 Ocak 2024 Mavi Gözlü Dev Nazım Hikmet’in 122.doğum günü; iyiki doğdun Nazım.
Doğum günün kutlu olsun.》
Tahir ile Zühre Türbesi, Konya'nın merkez Meram ilçesi, Meram Lisesi arkasında daracık bir sokakta, apartmanlar arasında kalmış bir yer...
Ve Tahir ile Zühre'nin hikayesi.
TAHİR İLE ZÜHRE MESELESİ
Birbirlerini çok sevmiş ama kavuşamamış olan Tahir ile Zühre türbesini ziyaret ettim.
Tahir ile Zühre'nin hikayesi: 13. yüzyılda yaşanmış.
O dönemde Konyada yaşanmış bir hikayeden ziyade; bir destan.
Arzu ile Kamber, Ferhat ile Şirin, Mecnun ile Leyla, hatta Romeo ile Jüliyet'in hikayesi ne ise bunların ki de aynı.
13. yüzyılda Konya'da yaşanan aşk destanı; o yıllar da bir Sultan ın ve Vezirinin çocukları olmuyor, buna bir çare ararken bir ak sakallı bilge onlara, bir elmayı ikiye böler ve yarısını Sultana diger yarısını da vezire verdikten sanra, derki sizler bu yarım elmaları yiyeceksiniz, yedikten dokuz ay sonra Sultanın kızı, vezirin oğlu olacak, isimlerini de Zühre ve Tahir koyacaksınız der, ak sakallı bilgenin dediği gibi dokuz ay sonra çocukları olur ve onların büyüyüp evlenme çağı geldiğinde evlendireceksiniz der.
Tahir ile Zühre birarada büyürler, birgün Zühre Tahir'i öper, Tahir buna tepki gösterir, Biz kardeşiz beni neden öptün der, Zühre'de kardeş olmadıklarını anlatır, Tahir'i inandırır.
İkisinin arasındaki aşk gün geçtikçe büyür.
Tahir ile Zühre 'nin babaları durumu biliyor ama Zühre'nin annesi durumu bilmiyor.
Zühre'ye gizli gizli aşk besleyen köle kara çalı bunların aşkını kıskanır, aralarını bozmak için Zühre nın annesini ikna eder ve annesi de Sultanı ikna ederek Tahir'i Mardin kalesi zındanına koyarlar 7 sene zındanda kaldıktan sonra Tahir tekrar Konya'ya döner, Zühre'nin dadısının yardımıyla tekrar buluşmaya başlarlar.
Buluşmalarını, köle kara çalı yine görür ve Zühre nın annesine s��yler.
Tahir'i sultanın askerleri yakalayıp, ellerini ve ayaklarını bağlayıp Beyşehir gölünde bir kayıga koyarlar.
Ölmek üzere iken göl beyi Tahir kurtarır sarayına götürür.
Ama gölbeyinin de üç kızı vardır.
Orada bir müddet kaldıktan sonra; boylu poslu yakışıklı olan Tahir e göl beyinin kızları aşık olurlar ve aralarında kavgaya başlar, gölbeyi durumu öğrenir ve Tahir'in kellesini ertesi gün vurduracaktır.
Gölbeyinin kızlarından birisi yardım ederek Tahir'i kurtarır.
Tahir tekrar Konya'ya gelerek, Zühre nin dadısının yardımıyla görüşmeye başlarlar.
Zühre yi adım adım takip eden köle kara çalı, durumu tekrar kızın annesine anlatır.
Sultanın askerleri Tahir e saldırırlarken , Zühre vaziyeti görünce Tahiiiir diye bağırmaya başlar, Tahir de Zühre ye bakarken, askerler yere düşen Tahir i lime lime doğrarlar.
Tahir'i o vaziyette gören Zühre, Tahir'in yanıbaşında oracıkta ölür.
Zühre'ye aşık olan kara çalı da kendini hançerliyerek ölür.
Tahir ile Zühre'nin öldükleri yerde iki gül biter, Tahir in mezarında kırmızı gül, Zühre'nin mezarında beyaz gül biter.
Onları mezarlarında bile buluşturmayan köle kara çalı, ikisinin mezarının ortasında biter.
Size şimdi Şair Nazım Hikmet 'in yazdığı bu şiiri sizlerle paylaşıyorum.
Saygı ve selâmlarımla.
TAHİR İLE ZÜHRE MESELESİ
Tahir olmakta ayıp değil Zühre olmakta.
Hatta sevda yüzünden ölmekte ayıp değil
Bütün iş Tahir ile Zühre olabilmekte
Yani yürekte.
Mesala bir barikatta dövüşürken.
Mesela kuzey kutbunu keşfe giderken.
Mesela damarlarında denerken bir serumu ölmek ayıp olurmu.
Tahir olmakta ayıp değil Zühre olmakta hatta sevda yüzünden ölmekte ayıp değil.
Seversin dünyayı doludizgin o bunun farkında değil.
Ayrılmak istemezsin ondan.
Ama o senden ayrılacak.
Yani sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şartmı.
Yani Zühre Tahir'i sevmeseydi yahut hiç sevmeseydi artık.
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden.
Tahir olmakta ayıp değil Zühre olmakta hatta sevda yüzünden ölmekte ayıp değil
Bütün iş Tahir ile Zühre olabilmekte
Yani yürekte.
NAZIM HİKMET
9 notes · View notes
wongkarwaitobe · 5 months
Text
Tumblr media
mavi gözlü dev
minnacık bir kadın sevdi
4 notes · View notes
aynodndr · 8 months
Text
Tumblr media
Sevmek için 'yürek'
Sürdürmek için 'emek' gerek..
Sevgi ne boğazda, ne mum ışığında yemek yemek
Ne de pahalı bir pırlanta demek..
Sevgi; bir lokmada iki mutlu insan demek...
Nazım Hikmet
İyi ki dünyamıza uğradın mavi gözlü dev adam 💙
3 notes · View notes
telliturna82 · 2 years
Text
Ne fırtınalar koptu, benim hayat dallarımda,
Hiç birinde vazgeçmedim umutlarımdan,
İçimde kıyametler kopsa da,
Ben baharıyım yarınlarımın,
Çiçek açarım her kışın ardından!"
Aşkın ve kavganın şairi, mavi gözlü dev Nazım Hikmet 121 yaşında…
#nazimhikmet121yasinda
Tumblr media
19 notes · View notes
bydpolat44 · 2 years
Text
"Ne fırtınalar koptu,benim hayat dallarımda,
Hiç birinde vazgeçmedim umutlarımdan,
İçimde kıyametler kopsa da,
Ben baharıyım yarınlarımın,
Çiçek açarım her kışın ardından!"
Aşkın ve kavganın şairi,mavi gözlü dev Nazım Hikmet 121 yaşında
#NazımHikmet121Yasında
#NazimHikmetRan
Tumblr media
10 notes · View notes
okuryazarlar · 4 months
Text
Tumblr media
Türk ve dünya şiirinin ulu çınarı, 'Mavi Gözlü Dev' Nâzım Hikmet'i aramızdan ayrılışının 61. yılında saygıyla anıyoruz.
65 notes · View notes
06chrome06 · 1 year
Text
Bugün, "Güzel Yüzlü, Mavi Gözlü Dev" usta şairimiz Nazım Hikmet'in, ölüm yıldönümü...
(03 Haziran 1963)
Saygı ve rahmetle anıyoruz...
Esas olan;
Sadece yaşamak değil,
İnsana yakışır şekilde,
Ve onurlu yaşamaktır.
Teslim olmadan,
Boyun eğmeden,
Sürünmeden,
El etek öpmeden yaşamaktır.
***
Yüreğin kadını erkeği yoktur.
Bir mert olanı vardır,
Bir de namert olanı....
#NazımHikmet
Anısına saygıyla...
Tumblr media
4 notes · View notes
pazaryerigundem · 4 months
Text
'Mavi gözlü dev' yıl boyu Bursa'da anılacak
https://pazaryerigundem.com/haber/174890/mavi-gozlu-dev-yil-boyu-bursada-anilacak/
'Mavi gözlü dev' yıl boyu Bursa'da anılacak
Tumblr media
Bursa Büyükşehir Belediyesi, Türk şiirinin büyük kalemi Nâzım Hikmet’in aramızdan ayrılışının 61’inci yıl dönümünde 2024 yılını ‘Bursa Nâzım Hikmet Yılı’ olarak ilan etti.
BURSA (İGFA) – Türk edebiyatına sayısız eser kazandıran, kaleme aldığı dizeleri şarkı olan usta şairi, Bursa Büyükşehir Belediyesi de 2024 yılını Nâzım Hikmet’e adayarak yıl boyunca gerçekleştireceği etkinliklerle anacak.
Mavi gözlü devin, evrensel sesinin, devrimci ruhunun ve insanlık onurunu her şeyin üstünde tutan hayat görüşünün, kentin kültürel rotasına ışık tutmasını amaçlayan Büyükşehir Belediyesi, Türk şiirinde çığır açan şiirlerinin rehberliğinde, söyleşiler ve atölyeler düzenleyecek. Okullarda Nâzım Hikmet tanışmaları, Bursa’nın sokaklarında ve meydanlarında Nâzım Hikmet okumaları yapılacak. Konserler, sinema ve belgesel gösterimleri, tiyatrolar ve sergilerle usta şair kentte ölümsüz kılınacak.
Ayrıca yıl içerisinde basılmış bir esere ‘Bursa Büyükşehir Belediyesi Nâzım Hikmet Yılı Ödülü” de verilecek. ‘2024 Bursa Nâzım Hikmet Yılı’ kapsamında yapılacak olan etkinliklerin kamuoyuyla paylaşıldığı toplantıya, Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yanı sıra Nâzım Hikmet Kültür Vakfı Genel Sekreteri Turgay Fişekçi, Bursa Nâzım Hikmet Yılı Danışmanı Yazar Atilla Birkiye, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcıları Mehmet Yıldız ve Emin Direkçi, Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı Güney Özkılınç, Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanı Şafak Baba Pala ve basın mensupları katıldı.
Bursa’nın Nâzım Hikmet’in izlerinin olduğu bir kent olduğunu söyleyen Başkan Mustafa Bozbey, bu yıl Bursalılarla birçok farklı bir etkinlikte hep beraber olacaklarını belirtti.
Nâzım Hikmet’in ‘En güzel deniz, henüz gidilmemiş olandır. En güzel çocuk, henüz büyümedi. En güzel günlerimiz, henüz yaşamadıklarımız. Ve sana söylemek istediğim en güzel söz, henüz söylememiş olduğum sözdür’ dizeleriyle konuşmasına başlayan Başkan Bozbey, yazarların ve sanatçıların yaşadıkları toplumun ruhunu ve kimliğini yansıtan en önemli değerler olduğunu hatırlattı. Memleket şairimiz ‘Mavi gözlü dev’ Nâzım Hikmet’in de en önemli değerlerimizden olduğunu ifade eden Başkan Bozbey, “Yaşama dair her şeyi korkusuzca halkla paylaşmış ve ‘güzel günlere’ olan inancımızı hep diri tutmuştur. Böylece haklının ve ezilenin sesi olmayı başarmış, büyük bir usta, büyük bir şairdir. Memleket sevdasını en derinlerinde yaşayan, tutsak ve sürgünde geçirdiği günlerde memleketine olan hasretini, hepimizi derinden etkileyen mısralarla dile getiren büyük bir vatansever şairdir Nâzım Hikmet. Yaşadığı tüm baskılara rağmen hürriyet, kardeşlik ve memleket sevdasından vazgeçmeyi bir an olsun aklından geçirmeyecek kadar onurlu bir isimdir. Dünyanın sevincini ve acısını şiirlerinde dile getirmiş, kendisi dört duvar arasında olsa da yüreği hep dışarıda atmıştır. Umudun şairi büyük usta Nâzım Hikmet’i sadece siyasi yönüyle ele almak, edebiyat dünyamız için büyük bir haksızlık olacaktır. Zira Nâzım, aşk, ayrılık ve hasret üzerine de çeşitli şiirler, öyküler ve oyunlar kaleme almış, edebiyatımıza büyük katkılarda bulunmuş eşsiz bir isimdir” dedi.
“2024 YILINI ‘NÂZIM HİKMET’E ADIYORUZ”
Şiirleri 50’den fazla dile çevrilen, edebiyatımızın onur abidesi, büyük usta Nâzım Hikmet’in 61 yıl önce bedenen aramızdan ayrıldığını dile getiren Başkan Bozbey, yaşama ve memlekete dair derdi olan isimlerin belleklerimizde daima yaşadığının da altını çizdi.
Nâzım’ın şiirlerinin ve düşüncelerinin günümüzde hala inadına yaşadığını, mücadelesinin ve umudunun ilham vermeye devam ettiğini söyleyen Başkan Bozbey, “Evrensel sesi, emeği, adaleti ve barışı her şeyin üstünde tutan dünya görüşü, kentimizin kültürel rotasına ışık tutacağına inanıyoruz. Bu nedenle Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak 2024 yılını ‘Nâzım Hikmet’e adıyoruz. Yıl boyunca gerçekleştireceğimiz etkinlikler aracılığıyla Nâzım Hikmet’i anacak, onun Türk şiirinde çığır açan şiirlerinin rehberliğinde, söyleşiler ve atölyeler gerçekleştireceğiz. Bursa’mızın Nâzım Hikmet’in kişisel yaşamında çok önemli bir yeri var. ‘Bursa’da özgür bir gün’ sergisi ve ‘Çok şükür yaşıyoruz-şarkılarla, şiirlerle Nâzım Hikmet’ dinletisiyle ‘Nâzım Hikmet Yılı’nı kentimizle buluşturmaktan mutluluk duyuyorum. Yazar ama aynı zamanda Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanımız olan Güney Özkılınç’ın ‘Nâzım’ın Bursa Yılları’ adlı eserinden Nâzım Hikmet’in Tayyare Kültür Merkezi’ne, arkadaşı Bursalı karikatürist Cemal Nadir’in açtığı sergiyi haber yapmak için 24 Mayıs 1936 tarihinde ilk kez kelepçesi olmadan, muhabir olarak geldiğini öğreniyoruz. İzlenime açacağımız sergiyi de o günün anısına Bursalılarla buluşturuyoruz. Ülkemizin bu değerli isimleri, olması gerektiği gibi Bursa’mızın caddelerinde, salonlarında, eserlerinde daima yaşamaya devam edecek. Tüm halkımızı, etkinliklerimize katılmaya ve Nâzım Hikmet’in barış, adalet ve özgürlük arzusuyla çınlayan sesine kulak vermeye davet ediyoruz” diye konuştu.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
darkyayincilik · 7 months
Text
Ata’nın Antalya’ya gelişi Koray Avcı konseriyle kutlandı
Antalya Büyükşehir Belediyesi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Antalya’ya gelişinin 94’ncü yılı nedeniyle ünlü sanatçı Koray Avcı’yı Antalyalılarla buluşturdu. Cumhuriyet Meydanı’nı dolduran binlerce kişi mavi gözlü dev adamın Antalya ziyaretini Koray Avcı’nın muhteşem  konseriyle heyecanla, coşkuyla ve sevgiyle kutladı. Başkan Muhittin Böcek, Atatürk’ün devrimci felsefesine bağlılığını…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
aynodndr · 8 months
Text
Tumblr media
Sevmek için 'yürek'
Sürdürmek için 'emek' gerek..
Sevgi ne boğazda, ne mum ışığında yemek yemek
Ne de pahalı bir pırlanta demek..
Sevgi; bir lokmada iki mutlu insan demek...
Nazım Hikmet
İyi ki dünyamıza uğradın mavi gözlü dev adam 💙
5 notes · View notes
gundemarsivi · 1 year
Text
Tumblr media
Profesyonel
✍🏻 Hayrettin Geçkin
https://www.gundemarsivi.com/profesyonel/?amp=1
Sırp yazar Duşan Kovacevic’in komedi tarzında yazdığı Profesyonel, Yugoslavya’da sosyalizmin çözüldüğü dönemde bir entelektüelin yaşamını konu alan tiyatro oyunu. İnsana dair duyguların güldürerek ve sorgulayarak sahnelendiği, oyuncuların da oyun içinde oyun kurarak oynadıkları bir oyun üstelik.
Yazarı tarafından filme de çekilmiş Profesyonel, 13 yıldır kapalı gişe oynayan bir oyun. Oyun öncesi, oyunu daha önce izlemiş ve yeniden izlemek üzere benim gibi sıra bekleyen biriyle oyun hakkında ayaküstü konuştuk. Benim bir fikrim yok dedim. O ise, “Biraz antikomünizm propagandası kokuyor” demişti. Oyunu izledikten sonra adamın haline üzüldüm. Muhtemelen bir kez daha izleyince yine öyle düşünecek. Oyunda böyle bir şey yok. Asla yok. Bir şeye körü körüne bağlılığa, o bir şeyin peşinden körü körüne akıp gitmeye karşı çıkan, “hayır” diyen bir oyun nasıl böyle algılanabilir? Acının acıyla anlatılmadığı, tersine acının üstüne çıkılarak seyirciye seslenen oyun, eleştiri ve sorgulama biçimleri bakımında oldukça çarpıcı bir örnek aynı zamanda. Çok da yalın. Her yaştan insan rahatlıkla anlayabilir.
Işıl Kasapoğlu’nun yönettiği oyunda; Babam ve Oğlum filmindeki rolüyle ve yine Mavi Gözlü Dev adlı filmde Nâzım Hikmet’i canlandırmasıyla sinemadan da tanıdığımız Yetkin Dikinciler, 40’lı yaşlarda bir yayınevinin genel yayın yönetmeni olan Teja rolünü canlandırıyor. İşi gereği sürekli olarak yeni yazar adayları ile görüşmeler yapan Teja’nın ofisine bir gün, dış görünüşü ve tavırları ile daha önce gördüğü yazar adaylarına hiç benzemeyen Bülent Emin Yarar’ın canlandırdığı Luka’nın gelmesi ile Teja, hayatı hakkında bilmediği pek çok şeyi şaşkınlıkla öğrenmeye başlıyor. Gelen yabancı, oyunun başında Teja’nın seyircilere sorduğu “Birisi geçmişinizi değiştirebilir mi?” sorusunun yanıtı da oluyor aynı zamanda. Usta edebiyatçı Theodur karakterine bürünen Dikinciler, oyun sırasında sorular sorarak seyirciyi oyuna katıyor ve böylece tiyatro diliyle sanal bir duvar olan “dördüncü duvarı” yıkıyor. Oyundan kopmanız mümkün olmuyor.
Oyunda Teja ve Luka karakterleri dışında Teja’nın sekreteri ve Teja’nın yayınevinde kitabı yayınlanmadığı için hesap sormaya gelen bir karakter daha var. Fakat bu karakterlerin rolleri oldukça az. Aslında Yetkin Dikinciler’in canlandırdığı Teja karakteri ile Bülent Emin Yarar’ın canlandırdığı Luka karakteri birbirine karşıt iki karakter. Böyle olmasına karşın ikilinin oyun boyunca aralarında gelişen diyalog seyirciyi hayran bırakıyor. “Bir sanat yapıtı neyi konu alırsa alsın, hangi mesajı vermeye kalkarsa kalksın ama önce sanat yapıtı olsun,” dedirtiyor insana. Ki bunu diyorsunuz zaten. Profesyonel tiyatro oyunu, profesyonelce sahneye konmuş her şeyden önce. Teja ve emekli polis Luka rolünü canlandıran oyuncular da hiç kuşkusuz birer profesyonel.
Bir diğer şey: Oyunun başında, “Olabilir mi? Birisi gelip sizin geçmişinizi değiştirebilir mi” sorusu sizin de sorunuz oluyor oyun boyunca. Ve oyun boyunca siz de bu soruya yanıt arıyorsunuz anlama ve algılama eşiğinizin düzeyinde. Merakınız dorukta. Dikkatinizse hiç dağılmıyor. Nefesinizi tutarak bütün kalbinizle kendinizi oyuna veriyorsunuz. Sadece siz değil, herkes öyle.
Luka sayesinde Teja’nın hayatında yalnızca tesadüften ibaret olduğunu sandığı birçok olayın aslı ortaya çıkıyor. Teja gelen emekli polisten kendisi ve geçmişi ile ilgili bilmediği bir yığın şeyi öğreniyor. İlk başlarda Luka’ya ısınamayan ve ondan ve anlattıklarından sürekli kuşkulanan Teja, oyun sonunda geçmişi ve kendisi ile masasının ve daktilosunun başında kalakalıyor. Bir yalnızlık örneği ki… Müthiş!
Tek perde halinde oynanan ve iki saat süren oyundan sonra sıkılmadığınızı, tersine çok keyif aldığınızı hissediyorsunuz. Aslında oyun bitmiyor. Kafanızda sürüyor daha. Belki sürecek daha da… “Aynı oyun karşıma kaç kez çıkarsa sıkılmadan izleyebilirim,” sorusu gelip sizi bulacak olsa; ağzınızdan, “Kaç kez olursa olsun, yeter ki yeniden izleme şansım olsun,” yanıtının çıkması gecikmiyor. İçinizden geçen tümüyle bu. Yeni bir dünyanın, yeni bir görme biçiminin etkisindesiniz artık, kaçarı yok.
Profesyonel, temponun bir kez olsun düşmediği Devlet Tiyatroları’nın en keyifli oyunlarından birisi hiç kuşkusuz. Oyunun hangi ödüller aldığıyla ilgilenmedim doğrusu. Size oyun hakkında vereceğim bilgilerin peşinde de değilim. Ama şunu belirtmeliyim: Yetkin Dikinciler sanki kendisi değil de Teja, Bülent Emin Yarar sanki kendisi değil de Luka… Bunu yaşattılar seyirciye. Bir tiyatro sever olarak benden büyük alkış aldı bu oyun. Şimdiye kadar seyrettiğim ve çok ama çok beğendiğim birkaç oyundan biri ödülünü de…
Sanat zevkinden ve sanatın insana sunacağı estetik hazdan söz eden siz değil miydiniz? İzlemediyseniz bir yolunu bulun ve bu oyunu izleyin. Ama mutlaka izleyin.
Hayrettin Geçkin
0 notes