#metinerksan

[cinearchives]

Sevmek zamanı (1966) dir. Metin Erksan

Toni (1935) dir. Jean Renoir

[moraumutbaglayanblr]

Sevmek Zamanı, 1965 yapımı siyah-beyaz Metin Erksan filmi.

Halil: Resminle benim aramdaki bir durum, seni ilgilendirmez. Ben senin resmine âşığım.

Meral: İyi ama âşık olduğun resim benim resmim. İşte ben de buradayım, söyleyeceklerini dinlemeye geldim.

Halil: Resmin sen değilsin ki. Resmin benim dünyama ait bir şey. Ben seni değil resmini tanıyorum. Belki sen benim bütün güzel düşüncelerimi yıkarsın.

Meral: Bu davranışların bir korkudan ileri geliyor.

Halil: Evet. Bu korku sevdiğim bir şeye ebediyen sahip olmak için çekilen bir korku. Ben senin resmine değil de, sana âşık olsaydım ne olacaktı? Belki bir kere bile bakmayacaktın yüzüme. Belki de alay edecektin sevgimle. Halbuki resmin bana dostça bakıyor. Ve ebediyen bakacak.

[nurayaydogan]

Sanat İmgeleminin Toplumsal Cinsiyetteki Rolü

Öncelikle bu yazıyı kaleme alırken uzun uzadıya düşünerek sanatın ince kıvrak zekasının genişliğini ve sanatın diğer alanlarındaki diyalektik gücü aktararak öze dair bize bir şeyler fısıldadığını bu kertede aktarmak durumundayım. Dilin kelimeler arasındaki sunduğu parçalarla sizlerle birlikte yeniden bir anlam düzeyi oluşturmak yeni bir kavrayış yaratarak yaşamın toplum içindeki sızılarının aslında birer inci tanesi olduğunu gelin birlikte hissedelim. Sanıyorumki, sanat ve diğer alanlar esasında bize yaşamsal anlamda bizi besleyen tuzlu su gibidir. Suyu içme ihtiyacı ve aynı zamanda onu içmeden önce tuzlu olduğuna dair usumuzda yer alan bilgi üzerine düşünmeliyiz. Yaşam ile sanat ve hatta insan bilinci böyle bir şey olsa gerek. Olgulara ihtiyaç duyan bilim adamları gibiyiz. Yaşama dair bir açıklama gereksinimi aslında bizim tuzlu suyumuz olarak idealize edelim. Her ne kadar tuzlu suyu içmekte zorlansak da yaşama dair anlamlandırma ihtiyacımız onu içmemizde yani yaşama devam etgmemizde içsel bir ihtiyaçtır.

Gelelim esas konuya, önecelikle Sabahattin Ali'nin yazmış olduğu Kürk Mantolu Madonna adlı eserdeki Raif Efendi karakteri ile Metin Erksan'ın çekmiş olduğu Sevmek Zamanı adlı filmdeki Raif Efendi karakterleri arasındaki bağıntıdan yola çıkarak sanatın toplumdaki kadın -erkek imgelemi üzerine analizlerini ve bu analizlerinden yola çıkarak aslında yaşam teorisi ile sanat ilişkisine değinmek istiyorum. Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna adlı romanındaki Raif Efendi karakteri Berlin'deki sanat galerisinde karşılaştığı Andrea Del Sarto tarafından resmedilen " Madonna de Arpie" adlı tabloya aşık olur. Aslında tabloda onu çeken ve aşk ve sevi duygularını ortaya çıkaran şey sanatın insanın düşünsel gücüyle kurduğu puzzle'da bulunan kayıp parça gibidir. Tablodaki Madonna karakterinin aslında kusursuzluğu ve mükemmelliği Meryem Ana ile ilişkilendirilerek yeni bir anlam yaratılır. Böylelikle sanatla birlikte aşkın ve kendi özsel yaşamının yeni bir açıklaması doğmuştur.

Bu tabloyla Raif Efendi sıkıcı ve anlamsız olarak gördüğü hayatındaki anlam arayışında yeni bir yol çizmeye başlamıştır. Yetiştiği toplumda kendisine tesadüfler sonucu yeni bir simge yaratmıştır. Aşkın ve yaşamın simgesi geleneksel kadın ��gesinden soyutlanmış toplumdan bağımsız bir figür adeta bir Tanrıça haline gelmiştir. Herkesin gördüğü tabloya kendisi yeni bir anlam yeni bir duygu yükleyerek Kürk Mantolu Madonna'yı kendi kurduğu düşsel gücüyle farklı bir form tasarlamıştır. Sevgiyi toplumdan hem bağımsız hem de toplumun içnde var ederek kendine özgü aşkın ideasından sanatın mükemmelliyetine doğru bir yola çıkmıştır. Kürk Mantolu Madonna'yı toplumdaki kimse incelikle bakmaz aşk yada sevgi imgesini bu tabloya atfetmez. Çünkü bu tür duygulanım durumları idealize edilmekten öte maddesel bir şekilde tüketilmektedir. İdeal aşk ve sevgi kavramı toplumdaki kadın-erkek imgelemi gibi şekillendirilmez ,yargı barındırmaz. İdealize edilen de her zaman bir fikir ve o fikrin kusursuzluğu göze çarpar. Ancak ideal bir seviden yolan çıkan bireyler tarafından algılanabilir.

Raif Efendi karakteri aslında topluma sinmiş bir karakterdir. Tahsilini yapaması için Avrupa'ya eğitime gönderilen Raif burada zorunluluk ve yaşamı bir sigorta poliçesi olarak değerlendirmeyerek arayışlar, kavrayışlar ve yaşamı tanıma sürecine girmiştir.Toplumla birlikte gelişme sürecine giren birey , zaman ilerledikçe kadın-erkek imgeleminin zihninde etkisiyle kozalağından çıkmayı reddeden bir bir tırtıla benzemiştir. Çünkü, bu imgelem-Kürk Mantolu Madonna ve diğer kadın ve erkek figürleri- bize realiteden uzak görünür. Bununla birlikte toplumsal cinsiyetteki kadın-erkek figürü imge ile buluştuğu zaman aradaki uçurum bireyi ürüküterek kozalağına geri dönmeye ya ideaya yada topluma yabancılaşmaya iter. Raif Efendi'nin resmini seyrederken farkına vardığı aslında bir iç huzurdur. Toplumdaki yargılar ,ötekileştirmelerden uzak bir iç huzur olarak nitelendirebiliriz. Sanatın rolü duyguların idealaştırılması ve mükemmeliyete ulaşarak bireyin yaşamda kendini var ederkenki iç huzurunu sağlamasıdır.Sanat bu süreçte bireye yol arkadaşı olmaktadır.

Çünkü insan hayaliyle kurduğu bağda ruhuna daha yakın olacağını hisseder. Bu toplumsal cinsiyetteki gerçek olarak nitelendirilen çıkarımların kalbini ve ruhunu kör edeceğini düşünür. Sevgi ideasının azami ölçüde kalması sağlanır.

Metin Erksan'ın 1965 yılında çekmiş olduğu Sevmek Zamanı adlı filmindede aynı şey söz konusudur. Hali karakteri boyacılık mesleğiyle uğraşmaktadır. Boyama işini yapmak için gittiği evin duvarında asılı olan resme aşık olması aktarılır. Filmdeki diyaloglar aslında imge ile tpplumsal cinsiyet arasındaki uçurumu net bir şekilde gösterir.

"-Halil: Resminle benim aramdaki bir durum, seni iligilendirmez. Ben senin resmine aşığım.

-Meral: İyi de aşık olduğun resim benim resmim. İşte bende buradayım, söyleyeceklerini dinlemeye geldim.

-Halil: Resmin sen değilsin ki. Resmin benim dünyama ait bir şey. Ben seni değil resmini tanıyorum. Belki sen benim bütün güzel düşüncelerimi yıkarsın.

-Meral: Bu davranışlar bir korkudan ileri geliyor.

-Halil: Evet. Bu korku sevdiğim bir şeye ebediyen sahip olmak için çekilen bir korku . Ben senin resmine değil de sana aşık olsaydım ne olacaktı? Belki bir kere bile bakmayacaktın yüzüme. Belki alay edecektin sevgimle. Halbuki resmin bana dostça bakıyor. Ve ebediyen bakacak."

Yukarıdaki diyalog bile aslında bu imgenin ne denli önemli olduğunu ortaya çıkarıyor. Raif Efendi, Halil karakteri ve daha bir sürü karakter toplumsal cinsiyetteki rolleri altında ezilirken sanat yoluyla esasında hayal dünyalarındaki imgelerle sevgi ve benzeri duyguları yaşayabilmektedirler. Böylelikle Camus'unun ileri sürdüğü yaşama iç güdüsü kavramının sanat yoluyla bireyde ne denli iç huzur ve mutluluk sağladığını ruhumuzu beslediğini de söyleyebiliriz. Sanatın idealar dünyasına açılan bir pervaz olduğu ve bu pervazın o gerçeği görmede ve o özün çekirdeğini bulmada yardımcı olacağı temennisiyle seviyle kalın...

[gknraltay]

Sen dostlukların, arkadaşlıkların kolay mı kurulduğunu kolay mı sürdürüldüğünü sanıyorsun.

[helinerdogrul]

Metin Erksan Sevmek Zamanı Film Review

     Time to Love is a black and white film directed and written by Metin Erksan. The leading roles are Müşfik Kenter (Halit) and Sema Özcan (Meral). Its music belongs to Metin Bükey. He composed more than one hundred pieces of music for Yeşilçam movies. Mengü Yeğin is also the cinematographer. Mengü Yeğin is the Metin Erksan's nephew and has been the cinematographer of many films. Erksan has been a director who portrayed the period he lived well and tried the untested. This film is out of the ordinary with the shooting techniques and handling the subject from other films. Therefore, even though it was shot in 1965, it could be released in 1966 as it could not find a distributor. Employees of the movie were considerably less than that period, and the total cost of the movie was less than 100 thousand TL. “The production, which Metin Erksan produced, is considered the best example of National Cinema (Akser 100).”      

     National Cinema      If we are going to explain National Cinema, we can say that it is a concept used to describe films associated with a particular country. Factors such as the country that covers the cost of the film, primary language of the film, and the race of the actors are part of the national cinema. As Ali Murat Akser stated in the book, “the emergence of national cinema in the late 1960s largest claims that it is not even a single unique film in Turkey (qtd in Refiğ 46-48)”. After 1965, the originality of Turkish society and culture begins to be processed in Turkish National Cinema. Although Metin Erksan's film is shown as a successful example, as I mentioned before as it could not find a distributor., National Cinema started to lose its identity and directors since directors did not want to contribute more to National Cinema.     

     Plot of the Sevmek Zamanı      Halil, who works as a painter with his master Mustafa (Fadıl Garan) on the Princess Island, carries out the interior painting of many houses. Halil falls in love with a portrait of a woman on the wall of a mansion where they go for work. He comes back to the mansion for a long time and watches the picture of the woman. One day, while Halil is again visiting the mansion, Meral, the woman whose photograph he sees, comes to the house. Meral, who learns that Halil is in love with her photo, is astounded by this situation, and her belief in love changes. Meral's hopes have blossomed, and she thinks there may be a relationship between them. However, Halil fell in love with Meral's portrait, not herself.

     Description      Time to Love is one of the most successful Turkish films I have seen in a long time. It is a triumphant work that questions bilateral relations and reveals issues that one is familiar with but does not think much about. Although we could not understand what Halil did at first, as we started watching the movie, we understand that Halil fell in love with Meral, whom he had lived in his mind, not Meral's self. This situation is one of the reasons why Halil cannot look at Meral. He believes that the truth of Meral or Meral’s self will spoil the relationship he has established in his mind and cause him to lose his love. One does not think it is insufficient much from the cinema we have seen successful examples in Europe. Although it was made in 1965, it has survived until today and has been able to maintain its validity. One can understand that it differs from the classic Yeşilçam movies with its subject and camera techniques.            Formal Techniques      Time to Love belongs to the romantic-drama genre in terms of how Halit and Meral's love relationship. The passion and infatuation we see in Erksan's films are also depicted in this film. We see the photo of the Meral between Halil and Meral in the movie (Sevmek Zamanı 24:09). This scene makes us think that the barrier between them is Halil’s love for this photo. Time to Love includes a lot of the drama of the rainy weather, along with long sequences without dialogue. Auteurs are original, self-signed directors who determine the details of the film on their own. These are some of the unique techniques that make Metin Erksan an Auteur. Diegetic sound is when we both see the instrument and hear the music in the movie. Non-diegetic is the scene where the instrument does not appear, but we hear the music. Diegetic and non-diegetic sounds are often noticed in the film. We can give the sound of the oud played by Halil's master, Mustafa, to diegetic scenes as an example. We see Mustafa playing the oud when they listen in the house where they paint while resting. For the non-diegetic voice, we can give an example of the moment when Halil met with Meral on the boat. We do not see the instrument, but we can hear the music.    

     Thematic Content      The concept of falling in love with the image we often encounter in Eastern and Western literature has been handled. When Halil talks about the love he has lived from the first moment he meets Meral's photo, it becomes even more meaningful. Perhaps this is one of the reasons that made this movie so international. Halil is afraid to know the Meral’s self because he is afraid that his dream will be destroyed. He wants to immortalize the love he has in his dreams. In Time to Love, Halil is a poor boy, and Meral is a rich girl. Even if Meral succeeds in convincing Halil, Meral's father talks with Halil about the class differences. While Halil is a painter who copes with the difficulties of life, Meral is a rich girl who has always been pampered in her life. The class difference between them draws our attention in certain places. Halil also states that if he had not been so in love with Meral's image, he would not have been noticed by him at all.      Time to Love is referred to as a successful example of National Cinema in many ways. The love between Meral and Halil, the way Halil lives his love, and how the topic of the movie manages to distinguish this movie from other classic Turkish movies. It is a movie that people who love to question themselves, their relationships, and life should not miss.

References: Akser, M. Ulusallık Arayışında Bir Yaratıcı: Metin Erksan'ın Sevmek Zamanı (1965). n.p.: In D. Derman (Ed.), Türk Film Araştırmalarında Yeni Yönelimler 1 (pp. 95). Bağlam Yayınları, 2001. Erksan , Metin, director. Sevmek Zamanı (Metin Erksan) Full Film. Troya Film, 1965. Kara, Mesut. “Kemal Tahir, Halit Refiğ, Ulusal Sinema Ve Sinematek .” Evrensel.net, Evrensel Gazetesi, 26 July 2020, www.evrensel.net/yazi/86820/kemal-tahir-halit-refig-ulusal-sinema-ve-sinematek.

Helin Erdoğrul 21702878 Andreas Treske COMD 207-20

[mlkegncr]

“Soyut aşk öyle naif ki dokunmaya gelmiyor, kırılıyor, ölüyor ve öldürüyor en ince yerden.”

[mondokozmikova]

Metin Erksan / Sevmek Zamanı + Cemal Süreya / Gece Bitkilerinden

[peranefin]

Bakın bu güzel bir kafadır. Akşam 21.00 olunca @radyokaravan a gelirseniz ispatlayabiliriz. Çünkü yani dışarıda ucundan azıcık bahar, masamızda da #metinerksan ın #sevmekzamanı var.✌ #radyo #film #sinema

[sismodram]

View this post on Instagram

A post shared by sismodram (@sismodram)

Yanlış yoldayım, ama çok nasıl güzel, nasıl hoş. (Işıl German, Aşkın Kederi, 1976) ▪︎ ▪︎ ▪︎ ▪︎ ▪︎ Film: Sevmek Zamanı İlk gösterim: 1965 Yönetmen: Metin Erksan Oyuncular: Müşfik Kenter, Sema Özcan Türler: Romantik Film, Drama. ▪︎ ▪︎ ▪︎ ▪︎ ▪︎ #ışılgerman #aşkınkederi #sevmekzamanı #1976 #1965 #films #music #drama #romantikfilmler #metinerksan #sinema #yeşilçam #vcso #türkiye #siyahbeyaz #blackwhite #sismodram #semaözcan #müşfikkenter https://www.instagram.com/p/B6YtzxonD9t/?igshid=9frku4wdgmdo

[okuryazartv]

Bu küçümen kitap yeni kuşağın meraklılarını harekete geçirmek amacıyla kotarıldı” diyor Enis Batur, ‘Aşktan, Ölümden Başka Bir Şey Kalmadı’nın (Kırmızı Kedi Yayınları) ilk sayfalarında. Kitabın boyu bosu küçümen ama, özü, içeriği epey boylu boslu. Enis Batur’la Ömer Madra yıllar önce Gergedan dergisi için Metin Erksan’la söyleşmişler; sonra da Yıldırım Türker, Fol dergisi için... Bu iki ayrı söyleşi şimdi yeniden gündem kazanıyor. (Selim İleri) #metinerksan #metinerksansevmekzamanı #sinema #türksineması #okuryazartv #okumaparçası #kitaptanbirbölüm #okuryazarinsan #okuryazar #kitap #kitapkurdu #kitapaşkı #kitapönerileri #kitaplar #kitaplariyikivar #kitapkokusu #kitapsever #kitapsevgisi #kitapokuyorum #kitapyorumu #okur #okuryorum #okuma #okumak #okumavakti #okumakeyfi #edebiyat #edebiyatkulübü #kitapilesohbet

[filmekipmanlari]

Metin Erksan’ın ilk filmi “Karanlık Dünya” (1952) bugün 123. yaş günü kutlanan halk ozanı Âşık Veysel’in hikâyesini anlatmaktaydı. #türksineması #aşıkveysel #metinerksan #filmekipmanlari (filmekipmanlari.com)

[furkanbaser88]

Metin Erksan Bir Tutkudur. #metinerksan #türksineması #emeksineması (Grand Pera Emek Sahnesi)

[lleyl-blog]

[yitikulke]

#MetinErksan, Türk sinemasının nadir yazar yönetmenlerindendir. Entelektüel kişiliği, filmlerinde yarattığı sıradan algının üstündeki karakterler, ele aldığı geleneksel kalıplar dışındaki konular ya da konulara farklı bakış açısı tamamen yönetmenin özgünlüğünün yansımasıdır. Birbirinden farklı türlerle, oldukça cesur filmlere imza atan yönetmen aynı zamanda sansürle de en çok karşı karşıya kalan yönetmenlerimizdendir. Gecelerin Ötesi, Sevmek Zamanı, Acı Hayat, mülkiyet üçlemesi olan Yılanların Öcü, Susuz Yaz ve Kuyu filmleri Türk sinemasının en önemli yapımları arasındadır. Erksan filmlerinde mülk edinme hırsı, güç arzusu ve bunlara bağlı olarak ortaya çıkan suç ve ceza kavramlarının yeniden yorumlanış biçimlerini, sıra dışı ve cesurca oluşturulan karakterleri, insanoğlunun aşk, tutku, cinsellik, nefret, intikam gibi duygularının en nihai boyutunu gerçekçi ve etkileyici bir anlatımla sunan yönetmen; toplumsal sorunları gerçekçi ve aydınlatıcı tarzda yansıtır. Sansür ve Mülkiyetin Karşısında Metin Erksan adlı bu kitapta birbirinden farklı kalemlerden; yönetmenin filmlerinin analizlerini, belgeselci yönünü, mülkiyet kavramına bakışını, film müziklerindeki seçiciliğini, sinema üslubunu ve önemli sinemacıların anıları aracılığıyla Erksan’ın hayatına, düşüncelerine dair anlatıları bulacaksınız. Kitapta yazılarıyla yer alan yazarlar: #AgahÖzgüç, #NeclaAlgan, #EzelAkay, #PerihanTaşÖz, #HüseyinKuzu, #SelmaKöksal, #SedatCereci, #ZehraYiğit, #BirsenAltıner, #İsmetArasan, #MehmetIşık, #FundaMasdarKara, #ErcanKesal, #MustafaSözen, #SerdarKökçeoğlu, #HalukŞahin

[mgezenoglu35]

View this post on Instagram

A post shared by Murat cengiz gezenoğlu (@artmanagermuratgezenoglu)

#MüsfikKenter Saygı ve Rahmetle Bir garip Orhan Veli Film Sevmek Zamanı #müşfikkenter #orhanveli #kisacikmusic #metinerksan

[furkanbaser88]

Metin Erksan, Türk Sinemasının En Yaratıcı Yönetmenini anma programı, başardıklarıyla duygulanmamak ve daha iyi örnek almamak için sebep yok #efsane #yönetmen #metinerksan #sevmekzamanı #yılanlarınöcü #susuzyaz (Grand Pera Emek Sahnesi)