Tumgik
#rahibe
proofhead · 8 months
Text
Adalar Dizisi: Büyük Ada
Geride bıraktığımız Ağustos ayı içerisinde İstanbul’da geçirdiğim bir hafta öylesine dolu dolu geçti ki halen yaz yaz bitiremiyorum 🙂 Lütfen azıcık daha tahammül edin bana. Adalar Dizisi, kaç yıl süreceğini bilmediğim ve toplamda 5 ya da 6 yazıdan oluşacak bir dizi olacak. Hayatımın geri kalan bölümünde, İstanbul’un Adalar ilçesine bağlı gittiğim her ada için bir yazı yazacağım. Yıllardır…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
kutsalruh · 1 year
Text
Sadece senin için dizlerimin üzerine çökerim 🛐
Tumblr media
0 notes
rajabrachmat · 1 year
Text
Tipu Muslihat Setan
Ubaid bin Rifa’ah ra mendengar Nabi ﷺ bersabda, “Ada seorang rahib di kalangan Bani Israel. Setan mengambil seorang gadis dan membuatnya seperti orang tercekik. Setan juga membisiki keluarga gadis itu bahwa obat bagi kesembuhannya ada di tangan rahib. Maka gadis itu dibawa ke hadapan rahib, namun rahib menolak kehadiran gadis itu. Karena keluarganya terus mendesak, akhirnya rahib mau menerimanya,…
View On WordPress
1 note · View note
mcanylm34 · 2 months
Text
"Hayatınız çok kıymetlidir"
Hayat; servettir, korumayı bil...
Hayat; bilmecedir, çözmeyi bil...
Hayat; güzelliktir, kıymetini bil...
Hayat; mutluluktur, tatmayı bil...
Hayat; aşktır, sevgidir, keyfini çıkarmayı bil...
Hayat; rüyadır, gerçekleştirmeyi bil...
Hayat; oyundur, oynamayı bil...
Hayat; verilmiş bir sözdür, tutmayı bil...
Hayat; hüzündür, aşmayı bil...
Hayat; şarkıdır, söylemeyi bil...
Hayat; şanstır, kullanmayı bil...
Hayat; fırsattır, yararlanmayı bil...
Hayat; kıymetlidir, mahvetmemeyi bil...
Hayat; görevdir, tamamlamayı bil... Yaşamak; yaşıyor olmaktır, uğruna savaşmayı bil...!!!
Hayat; mücadeledir, kabullenmeyi bil...
Hayat; trajedidir, göğüslemeyi bil...
Hayat; maceradır, göze almayı bil...
~Rahibe Teresa~
Tumblr media
Tumblr media
142 notes · View notes
kizilelma035 · 5 months
Text
Tumblr media
Önce siyah beyaz
Rahibe kıyafeti.....
Sonra mavi beyaz
Malum renkler
Ve kültürel işgalin en net fotoğrafı.......
76 notes · View notes
dolunay66 · 4 months
Text
GÜZEL BİR DERS
Olay 1506'da Frankfurt'ta kaydedilmiştir.
Bir tüccar 800 lonca kaybeder.
Yoldan geçen bir marangoz da tesadüfen bu tüccarın çantasını bulur.
Son derece dindar olan marangoz cüzdanı bulduğunu kimseye söylemez ve bu kadar çok para kaybının farkedilmesinin mümkün olmadığını değerlendirir ve sahibinin bu parayı arayacağını düşünür.
800 lonca ne kadardır?
O zaman, 40 lonca için iyi bir at satın alınabildiğinde yaklaşık 20 at bedeli kadardır.
Bir gün marangoz kiliseye gider. Rahibin, Frankfurt'a giren tüccarın 800 lonca kaybettiğini ve bulanın 100 lonca ile ödüllendirileceğini duyurur.
Bunun üzerine marangoz parayı getirir ve Rahibe teslim eder.
Tüccar gelir ve çantayı alır.
Ancak marangoza, vadetmiş olduğu 100 loncayı ödemeyi reddeder. Marangoza 5 lonca uzatır.
Marangoz tüccara sözünü tutmasını söyler.
Açgözlü tüccar, vaat edilen 100 loncayı vermemek için cüzdanında 800 değil 900 lonca olduğunu iddia eder.
Marangozun çantadan para aldığını iddia eder.
Rahip, marangoz için ayağa kalkar.
Marangozu tanıdığını ve onun dürüst bir adam olduğunu söyler.
Asla böyle bir şey yapmayacağını söyler.
Tartışma kızışır.
Rahip, tüccarı ve marangozu Frankfurt mahkemesine götürür.
Hakim süreci başlatır.
Tüccara, İncil'e elini koyarak 900 lonca kaybettiğini yemin etmesini söyler.
Tüccar tereddüt etmeden elini İncil'e koyar ve yemin eder.
Yargıç, marangoza 800 lonca bulduğuna yemin etmesini söyler.
Marangoz da elini İncil'e bastırarak yemin eder.
Herkes merakla hakimin kararını bekllemektedir.
Hakim her şeyin gün gibi açık olduğunu belirterek, “Marangoz 800 lonca buldu ve tüccar 900 lonca kaybetti.
Yani marangozun bulduğu kese tüccarın değil.
Dolayısıyla marangozun bulduğu para, sahibi çıkmadığına göre Marangozun kendisine aittir.
Tüccar ise kaybettiği 900 loncasını aramaya devam edebilir” , kararını verir.
Fakir bir marangozun haklarını reddeden cimri bir tüccar adil bir yargıç tarafından cezalandırılmış ve bu olay Frankfurt tarihine geçmiştir.
Alıntı
Tumblr media
38 notes · View notes
moonlight08sblog · 2 days
Text
"Gittiğiniz her yere sevgiyi yayın.Hiç kimsenin daha mutlu ayrılmadan size gelmesine izin vermeyin."
-Rahibe Teresa
10 notes · View notes
retromissile · 7 months
Text
Tumblr media
Rahibe is a cinnamon roll. Change my mind.
23 notes · View notes
yesiliris · 29 days
Text
“Yanılıyorsun.” Rahibe seslendiğimde kalabalık buz keserek bana baktı. “Bu kadının istediği erkek gibi yaşamak değil.”
Rahip bilmişlikle tek kaşını kaldırırdı. Az önceki masum bakışları silinmiş, yüzüne mağrur bir ifade yerleşmişti. “Öyle mi? Neymiş peki istediği?”
“Sadece yaşamak. Kıyaslanmadan, kalıplara girmek zorunda olmadan, özgürce içinden geleni yapmak.”
“Kadınlarımız özgür zaten.”
“Tabii. Elbette erkeklerin çizdiği sınırlar içinde.”
7 notes · View notes
dilbaz · 2 years
Text
Ortadoğu her gece caz dinlerken, ihraç edilmiş pornografik ve heteroseksüel öyküler eşliğinde; galiba senin  toplumsal bağımlılığın ve benim politik azınlığım azgınlaşıyor bu aralar sevgilim. Oysa ne ben azınlığım, ne de sen bağımlısın. Sen kıçı açıkta kalan bir rahibe, ben sünnet olmamış bir imam kadar masumuz!
Bütün seni seviyorlarımı masa üstüne koydum lütfen al, ben şimdi işemeye gidiyorum ayaksızca...
154 notes · View notes
sorotbalik · 1 year
Text
Serial Tadzkirah—Generasi Ruhbanul-lail
Berbicara mengenai kiprah emas perjuangan Islam, maka ada 3 faktor yang tidak dapat dipisahkan, yaitu : 1) Figur Qiyadah (pemimpin), 2) Narasi yang bersumber pada Al-Qur'an dan Sunnah, dan 3) Kualitas para Jundiyah (SDM yang dipimpin).
3 hal tersebut setidaknya faktor yang tidak pernah abstain dalam kiprah kemenangan Islam. Pada tulisan ini saya akan garisbawahi pada poin ketiga, kualitas jundiyah (SDM).
Berangkat dari latar belakang kiprah kegemilangan Islam di zaman Rasulullah. Salah satu rahasia sahabat mudah dipimpin dan sigap dalam menyambut seruan adalah kejernihan hati yang mereka miliki. Sebab pada hati yang bersih, lenyaplah semua penyakit hati yang akan merusak suasana komitmen dan tatanan dalam amal jama'i.
"Bak panglima perang di siang hari, dan rahib (pendeta) di malam hari." begitulah generasi mereka disifatkan. Mereka adalah panglima-panglima bagi dirinya sendiri, bukan hamba nafsu yang akan mengarahkan jasad tanpa kendali.
Mereka juga adalah barisan yang istimewa yang terkecuali dari sifat ammaratu bissuu', seperti yang digambarkan Allah Swt dalam firman-Nya, "Sesungguhnya jiwa itu memerintah pada keburukan, kecuali (jiwa) yang dirahmati oleh Rabb-ku.." (QS. Yusuf : 53)
Mereka mengikat nafsu mereka dengan 'azam (tekad kuat), karenanya ibadah yang paling berat dan sulit sekalipun, berubah menjadi yang paling dicintai oleh mereka. Mereka selalu menghidupkan binar ibadah malam mereka, sholat yang paling berat ujiannya (baca : sholat tahajud) hampir-hampir tidak mereka tinggalkan.
Betapa esensialnya bagi mereka bahwa malam adalah waktu terbaik dalam bermunajat sekaligus bermuhasabah atas aktivitas siang hari mereka. Bagi mereka, manis dan kelezatan munajat sulit dirasakan selain ketika qiyamullail. Karenanya, Muhammad bin Siiriin mengatakan, "Qiyamullail harus dilakukan, meskipun hanya sebatas memerah susu onta."
Qiyamullail adalah kesehatan bagi tubuh, sinar dalam hati, cahaya pada wajah, kekuatan mata dan seluruh anggota tubuh. Seseorang mu'min ketika qiyamullail hatinya akan senang, dan bila ia tertidur dari melakukan wirid hariannya, hatinya sedih, seolah ia kehilangan sesuatu. Kehilangan sesuatu yang mengandung manfaat paling besar.
Begitulah kunci dari kualitas SDM di zaman Rasulullah, yang kiprah perjuangan mereka tidak akan pernah lekang dan habis dimakan zaman. Kisah-kisah heroik mereka bukan tanpa sebab, semua mereka ikhtiarkan dari bagaimana menjaga kualitas amal-amal ruhiyah mereka.
Sekarang jika kita refleksikan pada barisan perjuangan aktivis dakwah hari ini, bagaimana kualitas kita dalam menjaga malam-malam kita? Berapa banyak malam yang terlewat dalam sepekan tanpa adanya ikhtiar-ikhtiar mengetuk pintu langit? Coba renungkan!
56 notes · View notes
life-spire · 1 year
Text
Tumblr media
@ Rahib Yaqubov
See more like this.
61 notes · View notes
uhibbulvafa · 8 months
Text
31-“Suheyb (–i Rûmî) radıyallâhü anh’den rivâyet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Sizden önceki ümmetler içinde bir padişah, bir de onun sihirbazı vardı. Bu sihirbaz yaşlanınca, padişaha:
– “Ben yaşlandım, bana genç birini göndersen de ona sihirbazlığı öğretsem” dedi.
Padişah da ona bir genç gönderdi. Gencin yolu üzerinde bir rahip bulunmaktaydı. Genç ona uğradı, yanında oturdu ve konuşmalarını dinledi, beğendi. Sihirbaza her gittiğinde rahibe uğrar ve yanında bir süre kalırdı. Sihirbaz ona “niçin geç kaldın?” diye kızar ve döğerdi. Delikanlı bu durumu rahibe şikâyet etti. O da şöyle dedi:
– Sihirbazdan korktuğunda, “evdekiler alıkoydular”de; âilenden çekindiğinde de “sihirbaz alıkoydu” de.
Genç, durumu böylece idare edip giderken, bir gün yolda insanların gelip geçmesine engel olan büyük ve yırtıcı bir hayvana rastladı ve kendi kendine “Sihirbazın mı yoksa râhibin mi daha üstün olduğunu işte şimdi öğreneceğim” diyerek bir taş aldı ve “Ey Allahım, rahibin yaptıklarını sihirbazın yaptıklarından daha çok seviyorsan, şu hayvanı öldür ki insanlar yollarına devam etsinler” dedi ve taşı hayvana doğru fırlatıp onu öldürdü. Halk da geçip gitti. Daha sonra delikanlı râhibe gelip olayı anlattı. Râhip ona:
– Delikanlı! Şimdi artık sen benden daha üstünsün. Zira, sen bu gördüğüm mertebeye erişmişsin. Öyle sanıyorum ki, sen yakında bir belâya uğratılacaksın. Böyle bir şey olursa, sakın benim bulunduğum yeri kimseye gösterme! dedi.
Delikanlı, körleri, alaca hastalığına tutulmuş olanları kurtarır ve diğer hastalıkları da tedâvî ederdi. Padişahın o sıralarda kör olmuş bir yakını bunu duydu, değerli hediyelerle birlikte delikanlıya gitti ve:
– Eğer beni tedâvî edersen, bütün bunlar senin olacak dedi.
Delikanlı:
– Ben kendiliğimden kimseye şifâ veremem. Şifayı ancak Allah Teâlâ verir. Eğer sen Yüce Allah’a inanırsan, ben ona dua ederim, o da (dilerse) sana şifa verir, dedi.
Adam iman etti. Allah Teâlâ da ona şifa verdi. Adam eskiden olduğu gibi padişahın yanına gelip meclisteki yerini aldı.
Padişah:
– Senin gözünü kim iyi etti? diye sordu. O da:
– Rabbim, dedi.
Bu defa Padişah:
– Senin benden başka rabbin mi var? diye gürledi.
Adam:
– Benim de senin de rabbin Allah Teâlâ’dır, dedi.
Bunun üzerine sinirlenen padişah adamı tutuklattı ve gencin yerini gösterinceye kadar ona işkence ettirdi. Sonuçta adam gencin yerini söyledi. Delikanlı getirildi. Padişah ona:
– Delikanlı, demek senin sihirbazlığın körleri ve alacaları iyi edecek dereceye ulaşmış. Duydum ki sen epeyce işler yapıyormuşsun, öyle mi? diye sordu.
Delikanlı:
– Hayır, ben kimseye şifa veremem. Şifa veren Allah Teâlâ’dır dedi.
Padişah delikanlıyı tutuklattı ve rahibin yerini gösterinceye kadar ona işkence ettirdi. Neticede râhip getirildi ve kendisine “dininden dön!” denildi. Râhip bu teklife yanaşmadı. Bunun üzerine padişah bir testere getirtip başının tam ortasından rahibi ikiye biçtirdi. Rahibin parçalarının her biri bir yana düştü. Sonra Padişahın adamı getirildi ona da “dininden dön!” denildi. Ancak o da kabul etmedi. Padişah onu da parçalarının her biri bir tarafa düşünceye kadar testere ile başının ortasından ikiye biçtirdi. Daha sonra delikanlı getirildi ve “dininden dön (yoksa öleceksin)” diye tehdid edildi, fakat delikanlı direndi. Padişah delikanlıyı adamlarından bir gruba teslim etti ve onlara şu tâlimatı verdi:
– Bunu şu dağın tepesine çıkarın, dininden dönerse ne âlâ, değilse, aşağıya yuvarlayın gitsin.
Delikanlıyı götürdüler, dağın tepesine çıkardılar.
Delikanlı:
“Allahım, beni bunların elinden nasıl dilersen öylece kurtar!” diye dua etti. Bunun üzerine dağ sarsıldı ve onlar aşağı yuvarlandılar. Delikanlı sapasağlam yürüyerek padişahın yanına döndü. Padişah ona:
– Yanındakiler ne oldu? dedi.
Delikanlı da :
– Allah beni onların elinden kurtardı, dedi.
Bunun üzerine padişah, delikanlıyı adamlarından bir başka gruba teslim etti ve:
– Bunu Kurkur denilen bir gemiye bindirip denizin ortasına götürün. Dininden dönerse ne âlâ, değilse, denize atın gitsin, dedi.
Delikanlıyı alıp götürdüler. O:
“Allah’ım, beni bunların elinden dilediğin şekilde kurtar!” diye dua etti.
Gemi içindekilerle beraber ala–bora oldu, hepsi boğuldu. Delikanlı sağ–sâlim padişahın yanına döndü.
Padişah onu görünce:
– Yanındakiler ne oldu? diye sordu.
Delikanlı da:
– Allah beni onların elinden kurtardı, dedi ve ilâve etti:
– Benim sana söyleyeceklerimi yapmadıkça beni öldüremezsin.
Padişah:
– Neymiş onlar? dedi.
Delikanlı :
– Halkı geniş bir meydanda topla. Beni de bir hurma kütüğüne bağla. Okdanlığımdan bir ok al, yayın tam ortasına koy. Sonra da “Delikanlının rabbinin adıyla de ve at. İşte ancak bunu yaparsan beni öldürebilirsin” dedi.
Padişah halkı geniş bir meydanda topladı. Delikanlıyı hurma kütüğüne bağladı. Sonra delikanlının sadağından bir ok aldı, yayına yerleştirdi. “Delikanlının rabbi olan Allah adıyla” deyip oku fırlattı. Ok, delikanlının şakağına isabet etti. Delikanlı elini şakağına koydu ve oracıkta öldü.
Bunun üzerine halk:
– Biz, delikanlının rabbine iman ettik, dediler.
Daha sonra durumu padişaha ileterek:
– Gördün mü çekindiğin şey nihâyet başına geldi; halk iman etti, dediler.
Bunun üzerine padişah, sokak başlarına büyük hendekler kazılmasını emretti. Hendekler ateşle doldurulmuştu.
Padişah:
– Bu yeni dinden dönmeyen herkesi, zorla ateşe atın, (yahut “onları ateşe girmeye zorlayın”) dedi.
Emri yerine getirdiler. En sonunda kucağında çocuğu ile bir kadın geldi, bir ara ateşe girmemek ister gibi yaptı, sendeledi. Çocuk:
– “Anneciğim, sık dişini, sabret, çünkü sen hak din üzeresin!” de(mek suretiyle annesini cesaretlendir)di”
RİYAZU’S SALİHİN–İMAM NEVEVİ- 31. HADİS
7 notes · View notes
tferyal · 3 months
Text
Tumblr media
Kassandra... Troya Kralı Priamos ve Hekabe’nin en güzel kızıdır.
Kendisi geleceği görmek ve rahibe olmak istiyordu.
Tanrı Apollon birgün bu kızı gördü ve onu çok beğendi. Apollon kıza bir teklif sundu. “Eğer benimle birlikte olursan sana geleceği görme yeteneği vereceğim” dedi.
Kassandra kabul etti. Apollon bu yeteneği kızın ağzına tükürerek verdi fakat kız sözünde durmadı. Apollon ile birlikte olmadı.
Bakire bir rahibe olma isteği Apollon’a verdiği sözden daha ağır basmıştı. Apollon çok kızdı. Kassandra’yı lanetledi.
Lanete göre; Kassandra geleceği görecek ama kimseyi buna inandıramayacaktı. Ve asıl en kötüsü; asla rahibe olamayacaktı. Tam tersine bir kadın olarak aşağılanacaktı..
Tam da böyle oldu. Kassandra, Truva Savaşı’nın sonucunu görmüş fakat kimseyi inandıramamıştır.
Çaresiz bir halde savaşı ve sonuçları izlemiştir. Truva savaşının hemen ardından Aias adında bir Yunan askeri tarafından Athena tapınağında tecavüz edilmiştir. Daha sonra savaş esiri olarak Sparta’ya gider ve orada Agamemnon’un eşi tarafından öldürülür.
Günümüzde bilenleriniz mutlaka vardır. Psikoloji’de, kimseyi kendine inandıramama durumuna ‘Kassandra Kompleksi’ denir.
archaeologist
#mitoloji
2 notes · View notes
retromissile · 7 months
Text
Tumblr media
Happy super belated birthday
@blachalkar <3 Imagine, you're a Draken who's looking for his brother and your only hope is a shaman, who can track him down through your blood. Rahibe is here for you.
31 notes · View notes
acid-gramma · 3 months
Note
Zamanında çöpe attığın milkshake bardağını çöpten alıp saklanmıştım sağlam büyücü bulursam istediğim büyüyü yaptırayım diye. Sen misin ayakciları takmayan. Kısmetini kapatıp seni rahibe gibi ölüm yalnızlığına mahkum edeyim de gör. Hatırlarsın beni.
dhsuskjddsjdoejd deli konusuyor konus deli
3 notes · View notes