Tumgik
#seranat
arzuberkcom · 1 year
Text
Pusulamızı Sevgiye Çevirdim...
Ne muazzam bir haftaydı. Ne kadar öğretici. Bütün duyguları deneyimlediğimiz, sıkça dibe vurup, öfkelendiğimiz. Canımız acıdı çokça. Çaresizlik, hüzün yoldaş oldu çoğumuza. “Acı hissediyorsan, canlısın. Başka birilerinin acısını duyumsayabiliyorsan, insansın.” Demiş Tolstoy / İnsan Neyle Yaşar Kimimiz enkaz başında yardım etmeye çalışırken gözümüzün önünde giden canlara şahitlik etti. Kimimiz…
View On WordPress
0 notes
rose0z · 1 year
Text
Gecelerin Sesi
Her şey aynı aslında
Batan güneş ardından doğan ay
Her akşamüstü seni hatırlatan mavi seranat
son bakışın kadar derin geceler
Ve yalan sonlu hikayeler
Çok şey değişmedi aslında gittiğinden beri
Sadece günler geçmedi eskisi gibi
Şimdi dönüp bakınca aslında
Sevmemişsin ki sen de beni
Öyle uzak bakma bana
Sanki hiç yokmuşum yanında
Gözlerine her baktığımda
İnan dahil ederim seni sevdama
Hiç unutmamanı dilerdim
Hala aynı hislerle bakmanı
Her bakışında tekrar sana aşık olmayı
Ve sesini her duyduğumda mest olmayı
Geçen günlerin ardından bekleme beni
Ben de gelemem bilirsin beni
Her gün bekleyeceğim seni
Ve duyacağım her ay doğduğunda sesini
Vedaları sevmem bilirsin
Son vedamı hisseder beni tekrar özlersin
Ve son defa sesimi duymayı istediğinde
Çoktan gittiğimi farkedersin.
0 notes
Ev boşken duvarlara yaptığım seranat:
Oma Oma ga cuz maaaaah nov vat yu layk boy Yu maaaay bu kaçın kurası bu ne baş belası doktur bul bana bir çare oh no ay baz bedır elon işte kuzu kuzu geldi yanına bu kız beni seveeeeer bu kız beni öldürür fikrimin inceee gülü
1 note · View note
angelvibesss · 1 year
Note
Aklında ki adam kadar kafana taş düşsün kız, erkek halimle bile ben daraldım bir şeyin peşinde koşup yüz alamıyormuşsun davranmandan 😄 doğrusunu da bilmiyorum ama komik duruma düşüyorsun bir kadın olarak haberin olsun hemen saldırma iyiliğine dedim
Olum siz de mi bir problem var bende mi anlamıyorum ben diyorum ki her yazdığımı ciddiye mi alıyorsun içim şişti be anlatmaktan yarısını mı okuyorsun yazdıklarımın öyleyse yazma
Ayrıca sana ne istersem burda seranat yaparım ne ilgilendirir
1 note · View note
aygultopal35 · 3 years
Text
Tumblr media
HER İKİ YÖNDEN ACI AMA GERÇEK BİR HİKAYE 😢
Adı, Mari Gerekmezyan'dı..
Türkiye'nin ilk kadın heykeltraşlarından biriydi..
Ermeni asıllıydı..
Güzel Sanatlar Akademisi'nde misafir öğrenciydi..
Çok başarıydı..
Okulda bir asistana aşık oldu..
Asistan ünlü bir ressam ve şairdi..
Üstelik de evliydi..
Delice sevdiler birbirlerini..
Dillere düştüler..
Sevdiği adamın büstünü yaptı..
Ünlü ressam da onun portrelerini çizdi..
Günlerce aylarca büyük bir aşk yaşadılar..
Birbirlerine seranat yaptılar.
Mari'nin kaşı kara, gözü kara, bahtı da karaydı..
Ailesi ve Ermeni toplumu onu terketti..
İtinayla yalnızlaştırıldı..
Dönemin basını, Ermeni olduğu için Ankara’daki Resim Heykel sergilerinde üst üste aldığı ödüllerde adını bile geçirmedi.
Buna ragmen sevgilisini hiç terketmedi..
Ta ki hastalanana kadar..
1947 yılında tüberküloza yakalandı..
İstanbul Alman Hastanesi’ne yatırıldı..
Durumu ağırdı..
Antibiotik gerekiyordu..
Ama dünya savaşı yeni bitmişti..
Ülkede ilaç yoktu..
Ünlü ressam sevgilisini kurtarmak için tablolarını sattı..
İlaç için her yolu denedi..
Şiirler karaladı..
Ama olmadı..
Mari Gerekmezyan 1947 yılının 12 Ekiminde 37 yaşında hayata gözlerini yumdu..
*. *. *
Aradan 2 yıl geçmişti..
1949 yılının bir ilkbahar günüydü..
İstanbul Büyük Kulüp'te bir toplantı vardı..
Her ilde Büyük Kulüpler cumhuriyet burjuvasının eğlence mekanlarıydı..
Sıradan insanlar oraya giremezdi..
İşçi ve köylüler içeriye sokulmazdı..
Başı örtülüler de..
O gece Büyük Kulüp'tekiler özel konuk olan Bedri Rahmi Eyüboğlu'ndan bir şiir okumasını istediler..
Bedri Rahmi ayağa kalktı..
Şiiri okumaya başladı..
Ama gözyaşlarını tutamadı..
Bir yandan mısraları söylüyor, bir yandan sular seller ağlıyordu.
Gözyaşlarına mendil yetmiyordu..
*. *. *
"Karadutum, çatal karam, çingenem..
Nar tanem, nur tanem, bir tanem..
Ağaç isem dalımsın salkım saçak..
Petek isem balımsın ağulum..
Günahımsın, vebalimsin.
Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan..
Yoluna bir can koyduğum..
Gökte ararken yerde bulduğum..
Karadutum, çatal karam, çingenem..
Daha nem olacaktın bir tanem..
Gülen ayvam, ağlayan narımsın..
Kadınım, kısrağım, karımsın.
Sigara paketlerine resmini çizdiğim,
Körpe fidanlara adını yazdığım,
Karam, karam
Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam.
Sıla kokar, arzu tüter,
Ilgıt ılgıt buram buram.
Ben beyzade, kişizade,
Her türlü dertten top yekun azade..
Hani şu ekmeği elden suyu gölden.
Durup dururken yorulan
Kibrit çöpü gibi kırılan
Yalnız sanat çıkmazlarında başını kaşıyan
Artık otlar göstermelik atlar gibi bedava yaşayan
Sen benim mihnet içinde yanmış kavrulmuşum
Netmiş, neylemiş, nolmuşum
Cömert ırmaklar gibi gürül gürül
Bahtın karışmış bahtıma çok şükür.
Yunmuş, yıkanmış adam olmuşum
Karam, karam
Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam..
Sensiz bana canım dünya haram olsun."
*. *. *
Bedri Rahmi'nin hemen yanında eşi Eren Eyüboğlu oturuyordu..
Ama hiç tepki vermiyordu..
O da herkes gibi bu şiiri ona yazmadığını biliyordu..
Bedri Rahmi'nin "Karadutum, çatal karam, çingenem" diye seslendiği kadın, 2 yıl önce ölen Mari Gerekmezyan'dı..
Mari öldükten sonra Bedri Rahmi'ye dünya haram olmuştu..
Öyle ki..
Yıkılmışlığını dizelere dökmüştü..
"Türküler bitti,
Halaylar durdu,
Horonlar durdu..
Hüzün geldi başköşeye kuruldu,
Yoruldu yüreğim, yoruldu."
Bedri Rahmi Eyüpoğlu 1975 yılında öldü..
Ölene kadar "Canım Cebişim" dediği Mari'yi hiç unutmadı..
Cebiş, Anadolu'da yeni doğan keçi yavrularına denirdi...
10 notes · View notes
ata-1966 · 4 years
Text
Tumblr media
KARADUTUM, ÇATAL KARAM, ÇİNGENEM..
Adı, Mari Gerekmezyan’dı..
Türkiye’nin ilk kadın heykeltraşlarından biriydi..
Ermeni asıllıydı..
Güzel Sanatlar Akademisi’nde misafir öğrenciydi..
Çok başarıydı..
Okulda bir asistana aşık oldu..
Asistan ünlü bir ressam ve şairdi..
Üstelik de evliydi..
Delice sevdiler birbirlerini..
Dillere düştüler..
Sevdiği adamın büstünü yaptı..
Ünlü ressam da onun portrelerini çizdi..
Günlerce aylarca büyük bir aşk yaşadılar..
Birbirlerine seranat yaptılar.
Mari’nin kaşı kara, gözü kara, bahtı da karaydı..
Ailesi ve Ermeni toplumu onu terketti..
İtinayla yalnızlaştırıldı..
Dönemin basını, Ermeni olduğu için Ankara’daki Resim Heykel sergilerinde üst üste aldığı ödüllerde adını bile geçirmedi.
Buna ragmen sevgilisini hiç terketmedi..
Ta ki hastalanana kadar..
1947 yılında tüberküloza yakalandı..
İstanbul Alman Hastanesi’ne yatırıldı..
Durumu ağırdı..
Antibiotik gerekiyordu..
Ama dünya savaşı yeni bitmişti..
Ülkede ilaç yoktu..
Ünlü ressam sevgilisini kurtarmak için tablolarını sattı..
İlaç için her yolu denedi..
Şiirler karaladı..
Ama olmadı..
Mari Gerekmezyan 1947 yılının 12 Ekiminde 37 yaşında hayata gözlerini yumdu..
***
Aradan 2 yıl geçmişti..
1949 yılının bir ilkbahar günüydü..
İstanbul Büyük Kulüp’te bir toplantı vardı..
Her ilde Büyük Kulüpler cumhuriyet burjuvasının eğlence mekanlarıydı..
Sıradan insanlar oraya giremezdi..
İşçi ve köylüler içeriye sokulmazdı..
Başı örtülüler de..
O gece Büyük Kulüp’tekiler özel konuk olan Bedri Rahmi Eyüboğlu’ndan bir şiir okumasını istediler..
Bedri Rahmi ayağa kalktı..
Şiiri okumaya başladı..
Ama gözyaşlarını tutamadı..
Bir yandan mısraları söylüyor, bir yandan sular seller ağlıyordu.
Gözyaşlarına mendil yetmiyordu..
Bedri Rahmi’nin hemen yanında eşi Eren Eyüboğlu oturuyordu..
Ama hiç tepki vermiyordu..
O da herkes gibi bu şiiri ona yazmadığını biliyordu..
Bedri Rahmi’nin “Karadutum, çatal karam, çingenem” diye seslendiği kadın, 2 yıl önce ölen Mari Gerekmezyan’dı..
Mari öldükten sonra Bedri Rahmi’ye dünya haram olmuştu..
Öyle ki..
Yıkılmışlığını dizelere dökmüştü..
“Türküler bitti,
Halaylar durdu,
Horonlar durdu..
Hüzün geldi başköşeye kuruldu,
Yoruldu yüreğim, yoruldu.”
Bedri Rahmi yıkılmıştı. Sevgilisini sonsuzluğa uğurladıktan sonra keder içinde eve döndüğünde kendisini teselli eden, yine eşi Eren olacaktı. O dönem içkiye başladı ünlü şair. Ürettiği ve dönemin ünlü olan eseri ise;
” Türküler bitti, halaylar durdu,
Horonlar durdu (…)
Hüzün geldi başköşeye kuruldu
Yoruldu yüreğim yoruldu. ”
Eren Eyüboğlu, eşinin bu zor dönemi atlatmasına yardımcı oldu. Onu yeniden sanatıyla buluşturmak için çabaladı. Başardığını sanıyordu. Ta ki büyük Kulüp’teki o geceye kadar…
“Karadut”u okurken, Bedri Rahmi’nin yanaklarından süzülen gözyaşları, sevda yarasının hâlâ kapanmadığının kanıtıydı. Bunun üzerine Eren, bir süre Paris’te yaşamaya karar verdi. Oradan eşine yazdığı bir mektupta “o geceyi” hatırlattı;
4 Ocak 1950 Paris
Canuşkam;
Kulüpte bir gece, bir şiir okumuştun hani! Hatırladın mı? Gözlerinden birden yaşlar döküldüğünü görünce içimin karardığını hissetmiştim. Sesin nasıl titremişti. Hey! Bütün bunları hatırlıyor musun? Sanki böğrüme kızgın bir ütü yapışmış gibi olmuştum.
O gece…
Senin seneler sonra bile olsa yanıp tutuştuğunu anlamıştım. Bedri’nin ruhuna, insanüstü bir gücün acıyıp ona güç vermesi için dua etmiştim. Ruhun çektiği acıları Allah dindirsin. Allah sana resim yapma sevinci versin ve bizim yanımızda yaşamaktan mutluluk duyabilmeni sağlasın.
Eren
Bu dualar işe yaradı. Bedri Rahmi 11 yaşındaki oğluyla eşine geri döndü.
(Bedri Rahmi ölene kadar "Canım Cebişim" dediği sevgilisi Mari'yi hiç unutmadı)
1974´deki ölümüne kadar geçen çeyrek asrı, aynı evde çalışıp üreterek, diz dize birlikte tükettiler. Öldüğü gün, eşi Eren cenazeden dönüşte artik 35 yaşına gelmiş oğlunu karşısına oturttu.
“Babanı uğurladık” dedi, “Ama şunu bilmeni istiyorum ki, ona çok kırıldım. Yaşadığı ilişkiyi unutmadım. Hiçbir kadın aşağılanmayı kabul etmez. Buna katlandımsa, bil ki sadece senin hayatın kararmasın diyedir.”
Karadutum, çatal karam, çingenem
Nar tanem, nur tanem, bir tanem
Ağaç isem dalımsın salkım saçak
Petek isem balımsın, ağulum
Günahımsın, vebâlimsin.
Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
Yoluna bir can koyduğum,
Gökte ararken yerde bulduğum,
Karadutum, çatal karam, çingenem,
Daha nem olacaktın bir tanem
Gülen ayvam, ağlayan narımsın
Kadınım, kısrağım, karımsın..
Sigara paketlerine resmini çizdiğim,
Körpe fidanlara adını yazdığım,
Karam, karam,
Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
Sıla kokar, arzu tüter
Ilgıt ılgıt, buram buram.
Ben beyzade, kişizade,
Her türlü dertten topyekun azade
Hani şu ekmeği elden suyu gölden.
Durup dururken yorulan,
Kibrit çöpü gibi kırılan,
Yalnız sanat çıkmazlarında başını kaşıyan,
Artık otlar, göstermelik atlar gibi bedava yaşayan,
Sen benim mihnet içinde yanmış kavrulmuşum.
Netmiş, neylemiş, nolmuşum,
Cömert ırmaklar gibi gürül gürül,
Bahtın karışmış bahtıma çok şükür.
Yunmuş, yıkanmış adam olmuşum.
Karam, karam
Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
Sensiz bana canım dünya haram olsun...
11 notes · View notes
Note
SEN YOKKEN NE GECE NE DE GÜNDÜÜZ NE AY VAR NE TEK Bİ YILDIZZ HEER YER KARANLIK VE ISSIZ GÖREMİYORUM
seranat haa?? wkzjwşzm
9 notes · View notes
calandraecalandra · 4 years
Video
youtube
Susto e Soranzio cantano e suonano NUN VIU LURA dei Calandra
0 notes
edesiz-blog · 6 years
Photo
Tumblr media
#izmir #sondakika "Bir apartmanda pijamalı opera!" Detaylar için http://www.edesiz.com/bir-apartmanda-pijamali-opera-30709h.html
0 notes
gurbets-world · 6 years
Text
Seninle konuşmaya cesareti olmayan birinden
Nasıl seranat beklersin
34 notes · View notes
sedkara · 6 years
Text
Tumblr media
"Adı, MARİ Gerekmezyan'dı.. Türkiye'nin ilk kadın heykeltraş larından biriydi. Ermeni asıllıydı. Güzel Sanatlar Akademisi'nde misafir öğrenciydi. Çok başarılıydı. Okulda bir asistana aşık oldu. Asistan ünlü bir ressam ve şair di. Üstelik de evliydi. Delice sevdiler birbirlerini.
Dillere düştüler. Sevdiği adamın büstünü yaptı. Ünlü ressam da onun portre lerini çizdi. Günlerce aylarca büyük bir aşk yaşadılar. Birbirlerine seranat yaptılar. Mari'nin kaşı kara, gözü kara, bahtı da karaydı.. Ailesi ve Ermeni toplumu onu terketti. İtinayla yalnızlaştırıldı..
Dönemin basını, Ermeni olduğu için Ankara’daki Resim Heykel sergilerinde üst üste aldığı ödüllerde adını bile geçirmedi. Buna ragmen sevgilisini hiç terketmedi.. Ta ki hastalanana kadar..
1947 yılında tüberküloza yakalandı. İstanbul Alman Hastanesi’ne yatırıldı. Durumu ağırdı. Antibiotik gerekiyordu. Ama dünya savaşı yeni bitmişti. Ülkede ilaç yoktu. Ünlü ressam sevgilisini kurtarmak için tablolarını sattı. İlaç için her yolu denedi..
Şiirler karaladı ama olmadı. Mari Gerekmezyan 1947 yılının 12 Ekiminde 37 yaşında hayata gözlerini yumdu..
Aradan 2 yıl geçmişti. 1949 yılının bir ilkbahar günüydü. İstanbul Büyük Kulüp'te bir toplantı vardı. O gece Büyük Kulüp'tekiler özel konuk olan Bedri Rahmi Eyüboğlu'ndan bir şiir okumasını istediler..i Bedri Rahmi ayağa kalktı. Şiiri okumaya başladı. Ama gözyaşlarını tutamadı. Bir yandan mısraları söylüyor, bir yandan sular seller ağlıyordu. Gözyaşlarına mendil yetmiyordu..
"Karadutum, çatal karam, çingenem..
Nar tanem, nur tanem, bir tanem..
Ağaç isem dalımsın salkım saçak..
Petek isem balımsın ağulum..
Günahımsın, vebalimsin.
Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan..
Yoluna bir can koyduğum..
Gökte ararken yerde bulduğum..
Karadutum, çatal karam, çingenem..
Daha nem olacaktın bir tanem..
Gülen ayvam, ağlayan narımsın..
Kadınım, kısrağım, karımsın.
Sigara paketlerine resmini çizdiğim,
Körpe fidanlara adını yazdığım,
Karam, karam
Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam.
Sıla kokar, arzu tüter,
Ilgıt ılgıt buram buram.
Ben beyzade, kişizade,
Her türlü dertten top yekun azade..
Hani şu ekmeği elden suyu gölden.
Durup dururken yorulan
Kibrit çöpü gibi kırılan
Yalnız sanat çıkmazlarında başını kaşıyan
Artık otlar göstermelik atlar gibi bedava yaşayan
Sen benim mihnet içinde yanmış kavrulmuşum
Netmiş, neylemiş, nolmuşum
Cömert ırmaklar gibi gürül gürül
Bahtın karışmış bahtıma çok şükür.
Yunmuş, yıkanmış adam olmuşum
Karam, karam
Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam..
Sensiz bana canım dünya haram olsun."
Bedri Rahmi'nin hemen yanında eşi Eren Eyüboğlu oturuyordu. Ama hiç tepki vermiyordu. O da herkes gibi bu şiiri ona yazmadığını biliyordu. Bedri Rahmi'nin "Karadutum, çatal karam, çingenem" diye seslendiği kadın, 2 yıl önce ölen Mari Gerekmezyan'dı.
Mari öldükten sonra Bedri Rahmi'ye dünya haram olmuştu. Öyle ki. Yıkılmışlığını dizelere dökmüştü..
"Türküler bitti,
Halaylar durdu,
Horonlar durdu..
Hüzün geldi başköşeye kuruldu,
Yoruldu yüreğim, yoruldu."
Bedri Rahmi Eyüpoğlu 1975 yılında öldü..
Ölene kadar "Canım Cebişim" dediği Mari'yi hiç unutmadı..
Cebiş, Anadolu'da yeni doğan keçi yavrularına denirdi."
sevgiyle....
1 note · View note
mehmetozcanyasdibas · 3 years
Text
Vedalar bilirim gün batarken
Kızıl bir gök içinde karanlığa selam duran
Vedalar bilirim gün batarken
Şehrin en uzak evinde lambalar yanarken
Vedalar bilirim gün batarken
Saçlarının kokusu temmuz rüzgarında asılı kalan
Vedalar bilirim gün batarken
Uğur saydığım gülüşlerin gözyaşlarıyla solarken
Vedalar bilirim gün batarken
Bir sahilde yalnızlığı ağlara takılan
Yalnızlığın bile haram olduğu
Hatıralarına seranat yapan biçareleri bilirim
....
Fotoğraf: Uğur Başaran
Tumblr media
0 notes
turklazcom · 3 years
Video
youtube
ARDEŞEN'DE DAMATTAN GELİNE TULUMLA SERANAT
Rize’nin Ardeşen ilçesinde düğünde Ardeşen Beyazkaya köyünden damat Ahmet Şahinkovan gelin Necmiye Şahinkovan’a  tulum eşliğinde horonda seranat yaptı.
0 notes
kesimosblog · 4 years
Text
Tumblr media
HAYDİ VER ELİNİ
Duydukki ellerinde ölüm varmış
Yanlız gitmene izin veremem sevdiğim
Gel ver elini
Bu dünyada hayatı paylaşamadık
Mesela akşam güneşinin dağların arkasına gizlenişini
Yastığa bir baş koymayı ve kap karanliğin kuşların sesi eşliğinde
Güneşe yanamadık sevdiğim
Gel ver elini
Ölümü paylaşalım seninle
Bir ölürsek
Kimse demez bu kız bunamı kaldı diye
Seranat düzenler nasılda sevmişler diye
Haydi ver elini sevdiğim
Haydi ver elini paylaşalım ölümü
Ölüm varmış ellerinde
Ben o ölümü senin elinden, şerbet diye içmezmiyim
Gülüm
___Ziya Keskin___
0 notes
meryemaksoy · 5 years
Text
Oysa her akşam balkona çıkan kadın intaar etmeyi düşünüyordu. Aşsagida kadına Seranat yapan adam kendisi için çıktığını sanırdı
Tumblr media
0 notes
bahcesigonul · 7 years
Photo
Tumblr media
Aynaya bak gör kendini... Göremiyorsan kendini aradan kaldırmalısın benliğini. Benlik koca bir dağdır dağın ardını şu baş gözüyle göremezsin. Eğil yerde olsun gözün... Gönlünü yükselt yarda olsun gönlün. Peki yarin kim senin? Bunca yarin arasında yarmi bulunur? Tövbelere gelesin, tövbe edesin. Gönülde tövbe eder bilmezmisin? Şu dünyada ki yarlar uğruna göremedin yarini. Derviş söyle bakalım o vakit yarin seni nasıl bulsun? Aramadığının peşinde değilsin ki aranasın. Düğümlenmiştir gönül çözesin. Dikkat et koparmayasın. Sevgilinin bağçesinde gülleri koparmazlar. Gül yetiştirilir, gül koklanır lakin güller koparılmaz. Gül bağında sessiz dururmu bülbül. Elbet ötecek yarin ismini zikredecek. Sevdasını seranat edecek. ‘‘a‘’Aşık bülbülüdemi görmezsin? Daima nefsim nefsim dersin.
Bahçesigönül
51 notes · View notes