Tumgik
#türk televizyonu
bishopscat · 2 years
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Öyle Bir Geçer Zaman Ki, 73. bölüm
Annemi üzdüğüm zamanlardaki bakışı kadar ağır bir ceza almadım şimdiye kadar. Ve onun affedici bakışlarının verdiği huzur kadar rahat bir döşeğim hiç olmadı. O bakışları hatırladığım her an benim için anneler günüdür. Onun da hatırlanmaktan başka bir hediye beklemediğini biliyorum.
9 notes · View notes
dunyanin · 2 years
Text
İyi ki televizyon kullanan yok evde
2 notes · View notes
onderkaracay · 1 year
Text
Tumblr media
🗣️ Bilinç Düzeyimiz Değişir ise Kaybetmeyiz
Televizyon seyretmek öfke artırır ve başka bir tuzağa düşürür.
Medya kanalizasyon bataklığı gibi bir alan oldu.
Özel televizyonlar sonrası ulusal bilinci, birlik ve beraberliği bozmak amaçlı düzenekler olarak karşımıza çıktılar.
Sömürgeci sermaye medyaya hakim olduktan ve siyasetin kontrolünde sermaye yararına bir araca dönüştükten sonra Türk ulusu aleyhinde olan her yapının bizim gerçeğimiz olarak sunuldu.
Bu düzene ve bu düzeni sürdürülebilir yapmak isteyen herkese karşı olanlara karşı olmamak gerekir.
Devlet televizyonu bile siyasetin (iktidarın) yayın organı haline geldi.
Televizyon bir aptal kutusudur.
Uyuşturucudan bir farkı yoktur.
Tüm televizyon kanalları dünyada ki sömürgeci ve küresel bir merkezden yönetilirler.
Arkasında sömürgeci kodaman güçler vardır.
Niteliksiz sosyal medya da öyledir.
Sosyal ağların amacı toplum mühendisliği yapmak ve istihbarat amaçlı kullanılan bir bataklıktan başka bir şey değildir.
Kendilerine ait şirketinin reklamını yapmak hem para kazanmak hemde toplumu her zaman toplum mühendisliği ile kontrol etmek amaçlı bir başka düzenektir.
Herkes kendini rahatlatır burada yazarak. Kimse kimseye ulaşamaz. Teknolojik görünmez bariyerlere takılırsınız.
Bu yazı bir işe yarayacağı için değil kendi rahatsızlığımı bu rezilliğe haykırmak için yazıyorum.
Bilsinler ben onların istediği gibi biri hiçbir zaman olmadım, olmayacağım.
Kitapları da seçerek okumak gerekir.
Okuyan cehaletin feraseti çok daha korkunç sonuçlar üretmeye başladı.
Cehaleti ve sömürgeyi savunanlar da kitap ve çeşitli yayınlar aracılığıyla algı operasyonu yapmak adına yazıyorlar.
Yinede kitaplar yazılı ve görsel medyadan daha bağımsız ve özgürdür.
Seçici olmak şartıyla kitap okumak daha faydalıdır.
Çünkü sömürgeciler her televizyona girdikleri gibi her kitaba giremezler.
Hiç birimizin bilinci çöplük değildir.
Onlar bizim bilincimizi algı operasyonlarının çöplüğü olarak kullanıyorlar.
Buna izin verip vermemek bizim elimizdedir. İzin vermez isek kullanamazlar.
Her kanalda onlardan biri var. Hepsi bizim aleyhimize çabalıyor.
Biz bizde olmadığımız için çok başarılı sonuçlar alıyorlar.
Çünkü onlara bölünerek gücü biz veriyoruz.
Artık yetmez mi? Tamamen bizi bitirmeleri mi istiyoruz?
Bu tatil günlerinde oturup biraz bu konuları düşünsek bir farkındalık ortaya koysak kötü mü olur?
Bir siyasi partinin veya ideolojinin fanatik taraftarı olmadan da bu dünyada yaşanabilir.
Bize Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığı fazlası ile yeter.
Eğer Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk ayarlarına dönmesini istiyor isek kendi ayarlarımızı değiştirerek bunu başarabiliriz.
Cumhuriyet yıkılır ise yıkılan biz olacağız.
] Önder KARAÇAY [
8 notes · View notes
onderdenizcavuslar · 7 months
Text
Tumblr media
Seni ihmal ettiğim bazı saatler için kendime kızıyordum lakin, o vakitler insanlara bütün çözümsüzlüklerini konuşup halledebileceklerini, birbirleriyle paylaştıkça dertlerine çare bulabileceklerini ve saygının ve de sevginin her şeyin üstesinden geleceğini anlatır durur, onlar için kendimi paralamakla zamanımı meşgul ederdim.
Çünkü insanları seviyordum bir zamanlar. Sabahattin Ali’ye o vakitlerde çok hak veriyordum.
Oysa ne zaman iyi bir şey olacak olsa, birileri derhal ortaya çıkıyor ve bütün büyüyü bozuyordu. Böyle böyle başladı.
Bozmakla kalmaz, ben fark etmeden içimi açtıkça arkamdan kuyumu kazmak için gerekli birikimleri de yaparlardı. Bugün yüzüme gülüyorlarsa, ertesinde araya mesafe koyup, yüzümü çevirdiğimde de sırtımdan vurup duruyorlardı.
Her şeyi çok iyi biliyormuş gibi davranan bu ciğerini ezberlediklerim, insanları ustaca harcamaya çalışmakta pek maharetliydiler ve fırsattan istifade asla acımıyorlardı. Hayata gülümse derler ya, gülümseyerek hadiseleri karşılamak bazen hiçbir şeyi çözmüyordu. Böyle böyle soğudum.
Üstelik çevremdeki o insanlar yüzüme gülümsediklerinde onlara inanacağımı sanıp, sahte mutluluk fotoğraflarını ve hayatlarının olağan akışlarını daha çok gözüme sokuyorlardı. Ağır ağır geçen günlerin ve gecelerin birinde kan ter içinde uyandım. Kötü bir rüyaydı galiba dedim kendi kendime.
Saçlarımı okşadın…
"Bir şey yok, bak. Buradayım, geçti!" dedin.
Geçiverdi her neye üzgün, kırgın veya kızgınsam. Çocukluğumdaki kızarmış ekmek kokusu gibiydi sözlerin.
Dolapta rakı, sokaklarda dışarı çıkma yasakları vardı, televizyonda da eski bir Türk filmi. Kapadım televizyonu, radyoyu açtım, kısık bir seste.
Peşinden mutfağa geçerken fısıldadım kulağına eğilip; “Radyoda birazdan çalacağı anons edilen sıradaki parçayı artık kimseye armağan etmeyenlerin yaşadığı bir çağ bu, biliyorsun.”
3 notes · View notes
ramazanserdar · 8 days
Text
ŞİMDİ REKLÂMLAR…
Susurluk’un ve ülkemizin önemli sorunlarından biri de işsizlik.
İş sahalarımız çok fazla değil.
İş bulup çalışanların aldıkları ücretler de malum…
Alım gücümüz dersen ona keza.
Kredi kartları borçlarımız aldı başını gitti.
Asgari miktarını bile ödeyemez haldeyiz.
Bankalardan aldığımız tüketici kredileri ile bir diğer bankanın kredi borcunu ödemeye çalışmaktan şaşırmış durumdayız.
Nüfus Müdürümüz Yalçın Gültekin’in verdiği bilgilere göre;
Susurluk’ta 2022 yılında 83,
2023 yılında ise % 19’luk bir artışla tam 99 aile boşanmış.
Büyük umutlarla, ümitlerle, hayallerle kurulan 99 yuva yıkılmış.
Böyle olduğu halde tatil bölgelerinde bulunan otellerde yer bulmak neredeyse imkânsız.
Lüks restoranlar her defasında tıka basa dolu…
Çünkü gazetelerde, televizyon kanallarında sabahtan akşama kadar yayınlan beş yıldızlı otellerin, lüks restoranların, pahalı arabaların reklâmlarıyla bu hayat özendiriliyor.
Peki, kime bu reklâmlar?
Kim alıyor bunları?
O reklâmların yayınlandığı gazeteyi bile artık kahvede okuyan, televizyonu iş bulamadığı için evinde oturup can sıkıntısından izleyen, taksit hesabı yapmaktan hesap uzmanı kesilen işsiz vatandaşlarımız mı alıyor?
Veya kredi kartını başkalarından para istememek için kullanan, askerdeki oğluna bile kredi kartından para çekip de yollayan vatandaşlarımız mı?
Ya da üniversitedeki çocuğunun eğitim masraflarını nasıl karşılayacaklarından başka bir şey düşünemeyen ve her sene daha da çok ayrılan, boşanan aileler mi?
Siz neyi alacaksınız?
Nasıl alacaksınız?
Öyleyse bu ulaşılmaz hayatı özendiren reklâmlar neden?
Bakın, bu reklâmlar vatandaş alsın diye değil.
Asgari ücretle geçinen Türk insanının bu evleri, arabaları alamayacağını çoğu yabancı olan ve ekonomimizin ciğerini bilen bu şirketler bizden çok daha iyi biliyor.
Burada ki amaç reklâm verip televizyon kanallarını, gazeteleri yani medyayı reklâm paraları ile kontrol altına almak...
İşte görüyoruz, medyayı istedikleri gibi kullanıyorlar.
O yabancı şirketler reklâmlarla kendi ülkemizde kendi ülkelerinin bir çeşit propagandasını yapıyorlar.
Yabancı şirketler, reklâm gelirleriyle yaşayan medyayı kontrol altında tutup kendi ülkelerinin her istediğini basın yayın aracılığıyla ülkemizde yayıyorlar.
Halkı böyle etkiliyorlar.
İstedikleri haberi yapmayan gazeteleri veya televizyonları da reklâm vermemekle tehdit ediyorlar…
Bizim medyamız da yabancılardan aldığı reklâm geliri kısılmasın diye yabancıların her türlü propagandasına alkış tutuyor.
Hele bir alkış tutmasınlar anında reklam gelirleri kesilir.
Sıkıysa yabancıları övme…
Bizler, medyanın bize sunduğu parıltılı bir reklâm âleminde yaşıyoruz.
Reklamlarla bize sunulan şatafatlı hayatların ışıltısında,
Yabancıların ülkemizin zenginliklerini, doğal kaynaklarımızı, değerlerimizi nasıl yağmaladıklarını göremiyoruz…
Ve kredi batağına gömülmüş bir halde…
Reklâmları izlemeye devam ediyoruz…
Ramazan S.TOPRAKTEPE
1 note · View note
medyahmet · 1 month
Text
YENİ NESİL HABERCİLİK: 
Drone gazeteciliği
 Mehmet Yeşilkaya
Tumblr media
Habercilik alanındaki yeni teknik ve teknolojileri ‘yeni nesil habercilik’ serisi ile anlatmaya çalışacağım. İlk yazının konusu ise ‘drone gazeteciliği’.
Türk Dil Kurumu drone’un Türkçe karşılığını ‘uçangöz’ olarak belirledi. Tek kelime uçangöz aslında bir İHA (insansız hava aracı). Haberciliğe farklı bir bakış getiren drone gazeteciliği sahada uygulanması biraz zorlu oluyor şimdilik. Bu zorlukların bir dizi nedeni var. Kamu güvenliği, ulusal güvenlik, özel alanların mahremiyeti… vb. mevzuatla ilgili tartışmalara döneceğim ama önce drone’un gazeteciliğe getirdiği dinamizmi yazmam lazım. 
1-Drone haberciliği, gazetecilere gökyüzüne daha ‘ucuz’ ulaşmayı sağladı. Daha düne kadar havadan görüntü alabilmek için sadece çok büyük medya kuruluşları helikopter kaldırabiliyordu. Bir saatlik bir helikopter operasyonu bile binlerce Dolar maliyet demekti. Maliyeti çok yüksek olduğu için helikopter ile havadan görüntü alma yöntemine çok nadir başvurulurdu. 
2-Drone gazeteciliği, habercilerin daha güvenli ve konforlu çalışmasının önünü açtı. Sel, deprem, yangın ve buna benzer güvenliğin tehlikede olduğu durumları görüntülemek daha rahat artık. 
3-Drone gazeteciliği, görsel dile farklı bir bakış açısı getirdi, zenginleştirdi. Panaromik planlar, gökyüzünden çekilen bazı mekan, olay ve durumların hiç görmediğimiz açılarını tüm çıplaklığıyla önümüze serdi. Örneğin bir doğal afetin boyutlarını anlatırken haberciler hep çok zorlanmıştır. Oysa şimdilerde birkaç saniyelik bir drone görüntüsü bir depremin ne kadar yıkıcı olduğunu anlatmakta yeterli.  
Toparlarsak; drone haberciliği gazeteciliğin artık bir parçası. Bilgi, belge ve görüntüye haberciler artık daha rahat ulaşacak. Bu kesin. Hatta ABD’de gazetecilik okulları drone bölümleri açmaya da başladı. Haberciler ve akademi drone’ların nasıl kullanılması gerektiğini tartışıyor. Bu tartışmalar elbet nihayete erecektir. Su akar yolunu bulur. 
Şimdi yazının başında yarım bıraktığım meseleye dönelim. Dronelar nasıl ve ne kadar kullanılabilecek habercilikte?
ABD’de drone uçurmak çok zor bir prosedürü aştıktan sonra ancak mümkün. Mesela CNN televizyonu iki yılda ancak haber amaçlı drone uçurma izni alabilmiş. 
Güvenlik ve ulusal güvenlik merkezli düşünüldüğünde ciddi riskler ortaya çıkıyor. Türkiye’de drone (İHA) izinleri Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından veriliyor. Sicil kaydından tutun da vergi numarasına kadar bir çok belge talep ediliyor. Her drone’nun bir kimliği var. Menşei, ağırlığı, seri numarası, kim tarafından kullanıldığı, hangi amaçla kullanıldığı kayıt altına alınıyor. Daha fazlası için link: 
Bu kadar titiz davranılmasının nedeni ise terör örgütlerinin de artık drone’ları saldırı amaçlı kullanmaya başlaması.
Son dönemde bölücü terör örgütüne ait birkaç bombalı drone hedefine ulaşamadan etkisiz hale getirildi mesela. 
Sadece PKK değil DAEŞ de drone kullanmaya başladı. O yüzden habercilerin son derece fonksiyonel kullandığı drone başka amaçlar için kullanmak isteyenlerin elinde ölümcül bir alete dönüşebilir. 
KAYNAKÇA: https://www.star.com.tr/yazar/yeni-nesil-habercilik-drone-gazeteciligi-yazi-1436585/
0 notes
evrenselbilgi · 4 months
Link
0 notes
elazigsurmanset · 9 months
Text
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Uraloğlu, “Devlet Zarar Ediyor” Algısına Net Cevap Verdi!
Tumblr media
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, CHP'nin başını çektiği "Köprüler, otoyollar yapıldı geçen yok! pahalı, devlet zarar ediyor" gibi asılsız iddiaları rakamlarla çürüttü. Bakan Uraloğlu, “Hesaba girecek olursak çok basit. İstanbul-İzmir Otoyolu için köprü maliyeti 1,4 milyar dolar. Beraberindeki otoyolun maliyeti 4,6 milyar dolar. Toplam 6 milyar dolarlık yatırım. Devletimizin karı burada 3 milyar dolar. Firma 19 yıl işletecek. Finasman giderleri, işletme giderleri var. Süre sonunda da köprü ve otoyolumuzda hiçbir bakım ihtiyacı olmaksızın yapıp devletimize teslim edilecek. Ayrıca vatandaşımızın zaman ve yakıttan sağladığı elde ettiği karda diğer kazanımlar” dedi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Anadolu Yayıncılar Derneği’nin Anadolu Sohbetleri programına katıldı. Bakan Uraloğlu, Anadolu Yayıncılar Derneği Genel Başkanı Sinan Burhan, Dernek Genel Başkan Yardımcısı iskender Yılmaz, Türkiye Gazetesi Ankara Temsilcisi Akif Bülbül, Habertürk Ankara Temsilci Fevzi Çakır, Ülke TV Ankara Temsilcisi Mustafa Pala, TV 100 Ankara Temsilcisi Deniz Gürel, Haber Global Ankara Temsilcisi Işınsu Tezkan, KanalD Ankara Temsilcisi Zafer Şahin, Türk Medya Grup Temsilcisi Melik Yiğitel, Akşam Gazetesi Ankara Temsilcisi Emin Pazarcı, TV100 Yazarı Hacı Yakışıklı, Hürriyet Gazetesi TBMM Haber Müdürü Turan Yılmaz ve Kanal Fırat Televizyonu Genel Müdürü Zeki Akbıyık’ın gündeme dair sorularını cevaplayarak, açıklamalarda bulundu. Son günlerde sıkça eleştiri konusu haline maksatlı olarak getirilen otoyollar ve köprülere ödemelere ilişkin cevap veren Bakan Uraloğlu, Kamu-Özel iş birliği tüm bu yatırımların sadece yüzde 20’sini oluşturduğunu söyledi. Bakan Uraloğlu, burada devletin zarara değil, aksine karı olduğunu ifade etti. Bakan Uraloğlu iddialara ilişkin net konuşarak, rakamları açıkladı. “Toplam Da 6 Milyarlık Hizmet Yapılmış” Uraloğlu, “İşi yapmadan önce Yap-İşlet-Devret mi yoksa Kamu-Özel İş Birliği olarak mı? Bunun birçok yöntemi var. Kamu-Özel İş Birliği bunlardan bir tanesi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın sadece yüzde 20’si Kamu Özel İş Birliği’nin olduğunun altını çizmek istiyorum. Yüzde 80’i milli bütçeden yapılıyor. Doğru fiyatlandırma ve doğru hesap yapıp hizmete açılmasıyla ilgili süreç başlatıyoruz. Yapım sürecinde devletin kasasından hiç para çıkmadan 3 ya da 5 yıl yönetiyoruz, yürütüyoruz. Hesaba girecek olursak, devletin karı, zararı nedir ortaya koyarız. Mesela İzmir-İstanbul otoyolu hesabını çok kabaca yapabiliriz. Toplamda köprü 1,4 milyar dolar, devamında otoyol 4,6 milyar dolar. Toplam da 6 milyarlık hizmet yapılmış. Bunun finansman gideri var, bakım işletme giderleri var. Bunu üst üstte koyuyorsunuz. Firma bunu 19 yıl işletecek ve sonunda da hiçbir bakımı olmaksızın, bütün bakımlarını yaparak size vermiş olacak. Sizde bunu kullanmaya devam edeceksiniz. Buradaki devletin karı yaklaşık 3 milyar dolardır. Vatandaşımızın burada zamandan, yakıttan elde ettiği tasarruflarda cabası. Karbon emisyon salınımda yılda 21 milyon ton tasarruf etmiş olacağız” Devletin Karı 3 Milyar Dolar Bakan Uraloğlu, İstanbul-İzmir Otoyol ve köprünün işletme bakın ve onarım maliyetlerinin devlete yükü hesaplanmadan eleştirilmesinin doğru bir yaklaşım olmadığını ifade ederek, “ Şimdi 2035 yılında devralacağız oradaki bütün otoyolu, adam o zamana kadar her şeyiyle işletecek, her şeyiyle. Bakım, onarım, aydınlatma, havalandırma ve en sonunda bütün üst yapısını, asfaltını yenileyerek bize teslim edecek, ağır bakımı da dahil yenileyerek bize teslim edecek. Yaklaşık 165 milyon dolar da kamulaştırma bedeli şirkete ödettik yine aynı şekilde. Buradaki aşağı-yukarı 19-20 yıllık yatırım, yapım, finansman ve işletme maliyetleri yaklaşık 13 milyar lira, aşağı-yukarı hani kaba bir hesap yapıyoruz. Burada garanti edilen rakam da 10,5 milyar lira, yani bunu hesaplamak çok kolay. Bizim hesaplarımız herkese açık, aynı zamanda sayış denetimine tabidir, raporlar da açıktır. Alıp incelenebilir, buyursun herkese bu hesabı verebiliriz. Yani devletin burada yaklaşık 2,5-3 milyar dolara yakın bir kazancı söz konusu, hesabı böyle yapmak lazım” dedi. Read the full article
0 notes
maxigeyik · 11 months
Text
En İyi Türk Dizileri ve Filmleri: İzlemeniz Gereken 10 Yapım
#en iyi türk dizileri ve filmleri
0 notes
isvicreninsesi · 1 year
Text
Yaptırımlara rağmen, elektronik cihaz ürünleri Rusya’ya gönderiliyor
Tumblr media
ZUG- Bir soruşturmaya göre, İsviçre 2022'de bazı askeri ve teknolojik ürünlere ihracat yasağı getirmesine rağmen, İsviçre’nin ürettiği binlerce mikroçip Türk ve Çinli şirketler üzerinden Rusya’ya gönderildi. Cuma günü yayınlanan bir rapora göre, Mart 2022 ile Ağustos 2022 arasında İsviçre Zug merkezli Traco Power şirketinde üretilen ürünler, Türkiye ve Çin gibi üçüncü ülkeler aracılığıyla toplam değeri 22 bin 600 frank olan binden fazla sevkiyat Moskova'ya gönderildi. İtalyanca yayın yapan İsviçre Devlet televizyonu RSI’ye göre, bunlar ağırlıklı olarak elektronik dönüştürücüler ve mikroçip sistemleriydi. Ukrayna Bağımsız Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu'nun (NAKO) geçtiğimiz Şubat ayında yayınladığı bir raporda, bu parçalardan bazıları, savaşta önemli bir Rus hedefi olan Ukrayna'nın doğusundaki Donbas'ta kullanılan Rus iletişim sistemlerinde bulundu. Daha önceki bir araştırmada, Rus dronlarında bazı İsviçre mikroçiplerinin bulunduğu ortaya çıkmıştı. RSI'ya göre, Batı önlemlerine uymayan üçüncü ülke şirketleri aracılığıyla yaptırımlardan kaçınabiliyor. Bu yüksek teknolojili ürünlerin çoğu, başta Hong Kong ve İstanbul olmak üzere Çinli ve Türk şirketler tarafından Moskova’ya sevk edildi. Traco Power şirketi, "üçüncü ülkeler de dahil olmak üzere Rusya ile tüm sevkiyatları ve ticari ilişkileri  askıya aldığını" duyurdu. "Rusya'da herhangi bir amaçla kullanılmış olan Traco Power ürünleri, AB yaptırımlarının yürürlüğe girdiği 28 Şubat 2022 tarihinden sonra şirketleri tarafından gönderilmediğini açıkladı. Devlet Ekonomik İşler Sekreterliği (SECO), "İsviçre ürünlerinin üçüncü ülkeler aracılığıyla Moskova'ya yönlendirilmesini önlemek için ihracat kontrolleri yapılmasını" gerektiği belirtti. "Nihai müşterilerini tanımanın İsviçreli ihracatçının sorumluluğunda olduğunu da” ekledi. https://isvicreninsesi.com/rusyanin-insansiz-hava-araclarinda-isvicrenin-cipleri-kullaniliyor/   Read the full article
0 notes
cranklyn · 1 year
Text
Dayatma
İş kazası bir ip cambazı için ölüm demektir, bankada çalışan gudubet suratlı Neriman Hanım için evrakların üzerine çay dökülmesidir.
Kar yağması bir çocuk için okulların tatil olmasıdır, bir yetişkin için trafiğin içine sıçılmasıdır.
"Başın sağolsun" lafı söyleyen için bir görevini yapma, bir vicdanını rahatlatmadır. Duyan için dünyanın en ağır lafıdır.
Cahile laf geçirememek, Galilei için engizisyon mahkemesine dünyanın döndüğünü anlatmaktır. Bir çocuk için Atari'nin televizyonu bozmadığını babaanneye anlatmaktır.
Kuran, inanmayan için saçmalık, öylesine inanan için evin bir köşesinde durması gereken Arapça kitap, gönülden inanan için lütuftur. Terörist, bir Amerikalı için Müslüman, bir Türk için PKK'lı, bir Filistinli için İsrail devletidir.
Plüton, 5 sene önce lise giriş sınavlarına hazırlanan bir çocuk için gezegendir, bugün hazırlanan çocuk için değildir.
Savaş, aşırı zenginler için fırsat, generaller için onur, masumlar için ölümdür. Korsan, yazarlar için hırsızlık, tezgâhtarlar için ekmek kapısıdır.
Huzur, bencil için sürekli cebini doldurup kendini garantiye almaktır. Kalender için tanımadığı üstü başı dağınık bir adama yemek ısmarladıktan sonra cebinde kalan son parayla dolmuşa binmektir.
Mütevazilik, kibirli insan için "mütevaziyim" demektir. Mütevazi adam için "ben de kibir sahibiyim" demektir.
Veli toplantısı, notları iyi olan öğrenci için pek bir şey ifade etmez, notları kötü olan öğrenci için kara kara düşünme zamanıdır.
Bayramlar ailesi olanlar için güzeldir, ailesi olmayan adam için sıradan bir gündür.
Tsunami bir Haitili için korkudur, Yozgatlı için "o ne amağa goyum"dur.
Kurnazlık, bir çocuk için bakkala çaktırmadan içinde taso var mı diye cipsleri kurcalamaktır. Bir bakkal için "kaşarım kötü abi, beyaz peynir keseyim sana" deyip elinde kalan beyaz peyniri kakalamaktır.
Vatanseverlik cahil için ölmektir, kafayı kullanan adam için hayattayken bir şeyler yapabilmektir.
İnternet, ufku dar adam için Facebook'ta okey oynamaktır, ufku geniş insan için bütün dünyaya ulaşabilmektir.
Akıllı çocuk, cahil anneye göre yerinde mal mal oturan çocuktur. Elinde kamerayla "komik bi şey yapsa da internet'e koysam" diye düşünüp bütün gün evladını çeken hödük anne için şımarık çocuktur.
Saygı, cahil müslüman için başka insanların içkisine sigarasına laf atmaktır, akıl sahibi müslüman için müzik dinlerken "ezan mı okunuyor" tereddüttüne düştüğü an müziğin sesini bir an kısıp dışarıyı dinlemektir.
Eğitim toplumun gözünde kolejdir, üniversitedir, diplomadır. Toplumun yanıldığını farkedenler için her türlü yeni bilgi ve fikirdir.
İnsan içgüdüyle doğuştan gelen çok az şey haricinde kendi gözlemleyip yaşadıklarıyla öğreniyor dünyayı. Her insan farklı hayatlar yaşıyor, farklı olaylar gözlemliyor, farklı kişilerle ilişki kuruyor, ve ne gariptir ki her şeyi bu kadar "görelilik" üzerine olan insanın doğruları, doğru kabul ediliyor. Halbuki Plüton 5 sene önce de aynı Plüton'du, şu an da aynı Plüton. Plüton kendini bozmadı, Plüton değişmedi, o her zamanki gibi öyle dolanıp durdu yörüngesinde, değişen sadece insanın doğruları oldu. Bir şeyin "doğru" olması, insanların veya toplumun onu doğru bellemesiyle alakalı değildir. Fakat yine de doğası gereği kusurlu olmaya mahkum insanın doğruları doğru kabul ediliyor bu hayatta. İdamlar, karalamalar, eğitim, adalet hep bu insanın doğrularına göre şekillendiriliyor bu dünyada. Medya, insanların sevmeleri gereken kişileri nefret ettirebiliyor, nefret etmeleri gereken kişileri sevdirebiliyor. Korkmaları gereken şeye alıştırabiliyor, alışmaları gereken şeyden korkutabiliyor. Zira insanlardan oluşan bir dünyanın doğrularını belirlemenin yolu, bu insanlara doğumlarından itibaren bir şeyleri "doğru" diye dayatmaktan geçiyor. İnsan onu doğru kabul ederse, o şey doğru oluyor.
Öyleyse bir soru soracağım. Ya insanlar yanılıyorsa?
0 notes
dakikamagazin · 1 year
Link
İsveç'te yetenek yarışmasında Türk genci Samet, zekasıyla ikinci oldu
0 notes
terasmagazin · 1 year
Text
Yunan ordusuna "mucit" desteği! Türk dronelarını kör edecek yeni bir silah geliştirdiğini iddia etti
Yunan ordusuna “mucit” desteği! Türk dronelarını kör edecek yeni bir silah geliştirdiğini iddia etti
Türkiye ile Yunanistan arasındaki gerilim son dönemde yapılan karşılıklı açıklamalarla iyiden iyiye tırmanırken Atina’da dikkat çeken bir gelişme yaşandı. “MINOTAUR” İSİMLİ DRONESAVARINI TANITTI Yunan televizyonu ERT’ye çıkan Kostas Soukos isimli bir mucit, Türkiye’nin olası bir drone operasyonuna karşı savunma sistemi geliştirdiğini duyurdu. Devlet televizyonuna çıkıp açıklamalarda bulunan…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
netbilge · 2 years
Text
Cem Uzan kimdir camdaki kızı? Cem Uzan Camdaki kızdaki Sedat mı?
Cem Uzan kimdir camdaki kızı? Cem Uzan Camdaki kızdaki Sedat mı?
Cem Uzan kimdir camdaki kızı? Cem Uzan Camdaki kızdaki Sedat mı? Cem Cengiz Uzan (d. 26 Aralık 1960; İstanbul), Türk iş insanı, siyasetçi ve eski Genç Parti genel başkanı. Türkiye’nin ilk özel televizyonu Star TV’yi kuran Cem Uzan, 2002 yılında Genç Parti’yi kurarak siyasete girdi. Camdaki Kız dizisinin Cem Uzan ve eşi Alara Koçibeyli’nin hikayesi olduğu efsanesi uzun zamandır magazin…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
haberyazari · 3 years
Text
Azerbaycan Televizyonu “Türk Dünyası” projesini başlatıyor
Azerbaycan Televizyonu “Türk Dünyası” projesini başlatıyor
Azerbaycan Devlet Televizyonu Az TV, Türkçe konuşan ülkelerin devlet başkanlarının girişimine cevap verdi.   Azerbaycan Televizyonun girişimiyle Türkçe konuşan devletler ortak projeye imza attılar.  Az TV’nin Sosyal Medya ve Halkla İlişkiler şubesinin açıklamasına göre, projenin ismi “Türk Dünyası”dır.   Haftada bir gün yayınlanacak olan programda Türkçe konuşan ülkelerden birisinin kültürü,…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
canlitvkanallari · 3 years
Text
Pro+
Hızlı TV pek çok haber, spor, dizi gibi içerikler yayınlayan kanalları online yani canlı bir şekilde seyretmenizi sağlayan bir canlı yayın platformudur. Bünyesinde barındırdığı pek çok yerli, yabancı, dini, spor, haber ve benzeri kanallar sayesinde kullanıcılarına çeşitlilik sağlar. En büyük avantajı televizyonu olmayan veya televizyon seyretme alışkanlığı olmayan insanlar için istedikleri canlı televizyon yayın akışlarına ulaşmalarını sağlamaktır. Haber seyretmekten keyif alan insanlar için TRT Haber, CNN Türk, Haber Global, TLC TV ve A Haber gibi televizyon kanallarını canlı bir şekilde seyredebilir ve gündemden geri kalmazsınız. Haber kanallarının ve içeriklerinin yanı sıra Çocuk kategorisinde bulunan çizgi film ve çocuk içeriği yayınlayan kanallar göz atabilirsiniz. 28 farklı haber kanalına sahip Hızlı TV size haber haricinde sunduğu yüzlerce kanal sayesinde vakit geçirmeniz için çeşitli kaynaklar sunar. Bunların yanında blog sayfasından sevdiğiniz, takip ettiğiniz dizi ve programlar hakkında yazılan haber ve makalelere göz atabilirsiniz. Reklam teklifi veya görüş ve öneriler için iletişim kısmında bulunan mail hesabı yoluyla iletişime geçebilirsiniz.
2K notes · View notes