Tumgik
#uzunköprü
Text
Uzunköprü Sınır Kapısı Ve Güvenliği
Tumblr media
Uzunköprü Sınır Kapısı, Türkiye'nin Edirne ilinde yer alan ve Yunanistan'a açılan bir sınır kapısıdır. Türkiye'nin Avrupa Birliği üyesi olan komşusu Yunanistan ile olan sınırını geçmek isteyenler için önemli bir geçiş noktasıdır. Aktaş Sınır Kapısı hakkında bilgi almak için tıklayın. Read the full article
0 notes
rehbertr · 2 years
Photo
Tumblr media
Her Toprağı birbirinden güzel #Anadolu | Edirne Gezi ve Seyahat Rehberi #edirne #edirnegezisi #edirnebelediyesi #edirneüniversitesi #edirnerehber #edirnevaliliği #edirnede #rehber #edirneuniversitesi #enez #havsa #keşan #ipsala #lalapaşa #meriç #süleoğlu #uzunköprü #instaturkey #22 #edirneli #Edirnefirmaları #Edirnefirmarehberi #Edirnefirmaekle #Edirneyenifirmalar (Edirne) https://www.instagram.com/p/CpqM0gZsKgy/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
izimbozada · 2 years
Photo
Tumblr media
Edirne Notlarımız✏️ Edirne’ye yüzlerce yıl öncesinin tarihi yerlerini görmeye geldim. 

🌿 Edirne’de iki tarafımızda da yürek ferahlatıcı bir faaliyet var. Bir ucundan baktığımda sonunu getiremediğim, canlı bir uğultunun içinde neye bakacağımın şaşkınlığıyla dolaştığım #AliPaşaÇarşısı; diğer taraftan Cihan Mimarı #KocaSinan’ın ünlü #Selimiye’si… Bakmaktan görmeye geçişi anında fark ettiren bir tarih hazinesi gibi Edirne! 

🌴 Bu noktada taş evlerin güzel mimari üsluplarından da bahsetmek lazım. Bir de eskiden buradaki her evin bahçesinde bir badem ağacı varmış. Badem ezmesinden de çok ün salmış Edirne. Bunlardan en eskisi Sayınbaş Şekerleme @sayinbas_bademezmesi . Lezzeti damağımda yayılıyor bu badem ezmelerinin…

✏️ Tarihin geniş perspektifinden bakmaya devam etmek için, ince bir yağmurun altında geçtiğim #Uzunköprü’ye gidiyorum. Burası bir zaman tüneli gibi geliyor gözüme. 🍽️ Öğle yemeğini de hemen yakınlardaki #KöfteciNiyaziUsta’da yiyorum. Köftelerin sıcak rayihasında tadına doyamadığım, sosuna batıra batıra ekmeğimizi bitirdiğim bir öğle yemeği bu! 

✨ Edirne bizi nostaljiye değil, düpedüz tarihe götürüyor. II. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi de muazzam bir şaheser! Klasik Osmanlı mimarisine hayranlığımı dile getirme ihtiyacı hissediyorum burada. Yan yana büyük üç avludan oluşuyor. Bu efsanevi yerde düşler alemine adım atmış gibi oldum…

✨ Ah unutmadan merkezdeki Mihran Hanım Konağı’na ( @mihranhanimkonagi ) da uğramalı. Müdavimi (çoğu kez olduğu gibi) bol. Ruh doyuran atmosferinde, yerel bir odada kalmak… Kim bilir kaç muhterem aşinadır 1910’larin sakin, ağaçlıklı bu konağına?
🏠 Diğer Konaklama Önerilerim: Hotel Edirne Osmanlı Evleri Katre Taşodalar   ✏️ Ormana da gidin .. Türkiye de öyle büyük ağaçların olduğu başka bir yer yok bence! 
Daha fazla detay blogda www.kucukoteller.com.tr/edirne-otelleri

Sizin Edirne’yle ilgili notlarınız veya önerileriniz var mı? Hadi yazın✏️🙏🏻 📷 Merak edenler için fotğraf Enez Kalesi’nden… (Edirne) https://www.instagram.com/p/CldLoD2tJup/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
hedefbilgitoplumu · 2 years
Text
✨ Uzunköprü Oto Çekici ✓ Araç Kurtarıcı ✓ Yol Yardım Hizmeti 📞
0 notes
dipnotski · 1 year
Text
Andrew Roberts – Napoléon (2023)
Fransız İhtilali Napoléon üzerinde nasıl bir etki yarattı? Askerlik mesleğine adım attığı genç yaşında kimlerden ilham aldı? Kendisini hangi tarihî şahsiyetlerin mirasçısı addetti? 24 yaşında general olmayı nasıl başardı? “Savaş Tanrısı” olarak anılmasını sağlayan askerî nitelikleri nelerdi? Josephine’le ilişkisi sanıldığı gibi bir “Romeo ve Juliet” hikâyesi miydi? İhtilalle kralı giyotine…
Tumblr media
View On WordPress
1 note · View note
Text
Uzunköprü Toptan Baskılı Kupa Bardak
Uzunköprü Toptan Baskılı Kupa Bardak Merhabalar web sitemize hoşgeldiniz kupabardakk.com web sitesi olarak (bikups) sizlere en kaliteli baskı hizmetini sunuyoruz. 100 adet 1000 adet 5000 adet gibi rakamları en kısa sürede teslim ediyoruz. Türkiyenin her bölgesine gönderimi sorunsuz şekilde gerçekleştiriyoruz.  Uzunköprü Toptan Baskılı Kupa Bardak firması olarak  en yüksek çözünürlükte en kaliteli…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
kupabardakk · 1 year
Text
Uzunköprü Toptan Baskılı Kupa Bardak
Uzunköprü Toptan Baskılı Kupa Bardak Merhabalar web sitemize hoşgeldiniz kupabardakk.com web sitesi olarak (bikups) sizlere en kaliteli baskı hizmetini sunuyoruz. 100 adet 1000 adet 5000 adet gibi rakamları en kısa sürede teslim ediyoruz. Türkiyenin her bölgesine gönderimi sorunsuz şekilde gerçekleştiriyoruz.  Uzunköprü Toptan Baskılı Kupa Bardak firması olarak  en yüksek çözünürlükte en kaliteli…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
baybaykus · 7 months
Text
Ramazan Belkutay Özdemir sayfasından..
PAPAZ DİMİTRİ'NİN
TORUNU ELENİ
1900'lü yılların başıydı.
Datça'nın Sındı köyünde güzel bir Rum kızı yaşıyordu.
Eleni.
Papaz Dimitri'nin torunuydu, Eleni.
Gönlünü yakışıklı bir Türk delikanlısına kaptırmıştı.
Sındılı Osman'a.
Osman'ın da gönlü ondaydı.
Çocuktan aşıktılar birbirlerine ama.
Zaman kötü zamandı.
Bir gavur ile bir Türk evlenemezdi o yıllarda.
O yıllar savaş yıllarıydı.
Osmanlı imparatorluğu'nu parçalamak için uğraşan emperyalist ülkeler yüzlerce yıl kardeşçe yaşayan Türk ile Rum'un arasını açmıştı.
Birlikte gülen, birlikte üzülen iki toplum yavaş yavaş birbirlerine düşmanlaştırılmıştı.
Bu yüzden Eleni ile Osman'ın aşkı, imkansız aşktı.
Osman evlilik çağına gelince Türk kızı Hesna ile nikahladılar.
Davul zurna ile kutladılar,
Eleni kahrolmuştu, o gece hiç uyumamıştı.
Sabah gün ağarır ağarmaz "marya başı" denilen eşarpla saçlarını kapamıştı.
Marya Başı müslüman kadınların başörtüsünün benzeriydi.
Günler ayları, aylar yılları kovaladı.
Datça insanı tarlada, bahçede karnını doyurmaya çalışırken, emperyalist güçler dünyayı paylaşıyordu.
İngilizler Saros Körfezi'ne dayanmıştı.
Çanakkale'den geçip İstanbul'u işgal edeceklerdi.
Osmanlı İmparatorluğu Almanya ile birlikte savaşa girmişti.
Ülkede seferberlik ilan edilmişti.
Çocuklar ihtiyarlar hariç bütün erkekleri askere almışlardı.
Bizim Osman'ı da.
Datça'da hemen hemen her erkek artık askerdi.
Koskoca yarımadada erkek sayısı parmakla sayılacak kadar azalmıştı.
Reşadiye nahiyesinde çocuk, ihtiyar, sakat sadece 14 erkek kalmıştı.
Savaşa giden yıllarca dönmüyordu.
Çanakkale'den Filistin'e cepheden cepheye koşuyorlardı.
Yıl 1916'ydı.
Aylardan Temmuz.
Osmanlı sarayından emir geldi.
Osmanlı askerleri Alman emperyalizminin çıkarlarını korumak için Galiçya'da Ruslarla savaşacaktı.
Sındılı Osman da.
Yıllarca Çanakkale'de savaşmıştı.
Şimdi uzaklarda bir yerde, başka bir ülkenin toprağında azraille dans edecekti.
Piyadeydi Osman.
Süngüyle savaşanlardandı.
Bir trene bindirdiler.
Vagonlar tıka basa doluydu.
Osman gibi yüzlerce asker, hiç bilmedikleri diyarlarda ölüme gidiyordu.
Uzunköprü, Karaağaç, Filibe, Sofya, Niş, Belgrad derken cepheye ulaştılar.
Cehennem gibiydi Galiçya.
Almanlar en ölümcül cephelere Osmanlı askerini sürüyordu.
Galiçya'da ölüm kol geziyordu.
Azrail yorulmak bilmiyordu.
Çanakkale'de vatanı savunanlar, burada Almanlar'ın kazanması için ölüyordu.
Top atışları, mitralyöz kurşunları altında Osman ve kaderdaşları süngüyle hayatta kalmaya çalışıyordu.
O günlerde Datça'yı da bir salgın hastalık sarmıştı.
Eleni'nin annesi ve babası bu hastalığa dayanamamıştı.
Eleni yetim kalmıştı.
Teyzesinin evine sığınmıştı.
Galiçya'da aylarca sürdü savaş.
Aynı güneşin altında, aynı havayı soluyup, aynı suyu içen insanlar, birbirlerini hiç tanımamalarına ragmen, üstlerinden gelen emirlerle birbirlerini acımadan öldürüyordu.
Savaşın kanunu buydu.
Öldürmeyen ölürdü.
Osmanlı askerleri 15 binden fazla kayıp vermişti.
Osman defalarca ölümle burun buruna gelmiş ama şansı hep yaver gitmişti.
Çanakkale'deki gibi nice kurşunlardan, top mermilerinden kurtulmuştu.
Ama bir gün.
O kahrolası gün, bir şarapnel parçası bir ayağını söküp diz üstünden aldı.
Osman bir tarafa, kopan bacağı bir tarafa savruldu.
Kanlar içinde feryat ederken, bir arkadaşı imdadına koşup, sırtladı.
Hemen savaş alanından çıkardılar Osman'ı.
Yarasını temizlediler, sardılar, sarmaladılar.
Günler sonra da taburcu ettiler.
Bir baston sayesinde ayağa kalkmıştı Osman.
Çünkü o artık topal Osman'dı.
Çürüğe çıkardılar, Datça'ya geri yolladılar.
Bir bacağını Galiçya'da bırakarak döndü ata toprağına Osman.
Gazi ünvanı almıştı ama devletin verdiği rapor "çürük"tü.
İş göremez durumdaydı.
Bir elinde baston, sendeleye sendeleye yürürken kim iş verirdi ki ona.
Badem, zeytin silkemezdi.
Tarlada, bahçede çalışamazdı.
Dağ tepe keçi otlatamazdı.
Peki ne yapacaktı?
Ailesini nasıl doyuracaktı?
Bunları düşünüp çare ararken, karısı Hesna çocukları alıp Osman'ı terketmez mi?
Artık sadece topal değil, yapayalnız bir adamdı Osman.
İtten aç, yılandan çıplaktı.
Savaş büyük yaralar bırakmıştı geride.
Rumlar'ın çoğu atalarının yüzlerce yıl yaşadığı Datça'yı ağlaya ağlaya terketmek zorunda kalmıştı.
Rumlar gidince bir çok iş artık yapılmıyordu.
Değirmencilik mesela.
Yarımadadaki yel ve su değirmenlerini hep Rumlar işletirdi.
İnsanlar buğdaylarını o değirmenlerde una çevirirdi.
Oysa şimdi değirmencilikten anlayan kalmamıştı.
İşte bu gerçek, belki de topal Osman için bir şanstı.
Rumlar'ın bıraktığı bir un değirmenini düşük fiyatla satın aldı.
Kendisine yardımcı ararken, çocukluk aşkı Eleni gelmez mi?
Sarıldılar birbirlerine.
Osman ayağı koptuktan sonra sadece yatarken bastonu bırakmıştı.
Eleni'ye sarılırken de bıraktı.
İki eliyle Eleni'yi kucakladı.
Eleni artık onun dengesiydi.
Birlikte yaşayıp, birlikte çalışacaklardı.
Un değirmeninden ekmeklerini çıkaracaklardı.
Çalıştılar.
Gece gündüz durmadan çalıştılar.
İyi para kazandılar.
Datca'nin en zenginlerinden oldular.
Artık acı günler geride kalmıştı.
Şimdi mutluydular.
Ama bir gün Osman'ı terkeden nikahlı karısı Hesna çocuklarla birlikte çıkıp geldi.
Osman şaşırmıştı.
Ne yapacaktı?
Kabul etse Eleni'yi kaybedebilirdi.
Etmese çocuklarını.
Kara kara düşünürken Rum kızı Eleni girdi devreye.
"Çocukların hatırı var, aç kapılarını ailene, hepimiz burada yaşayıp gideriz işte."
Açtı değirmenin kapılarını Osman ailesine.
Hep birlikte değirmende yaşayıp gittiler.
Ve bir bir bu dünyadan göç ettiler.
Derler ki, Rum kızı Eleni, Lozan anlaşmasından sonra doğup büyüdüğü vatan topraklarında ölmek için kerhen Müslüman oldu. Ama aslında ölünceye kadar dedesi Dimitri'nin dinine sadıktı.
Öldüğünde ağlayanı çoktu.
"Cavur Nine" diyorlardı ona.
Müslüman mezarlığına gömüldü.
Ya topal Osman?
Acı, hüzün, ayrılık dolu yaşamında hoş bir seda bırakıp gitti.
Bugün Datça İskele Mahallesi'ndeki eski mezarlıkta yatıyor.
Torunları hala yaşıyor.
Fotoğraf yapay zeka: Kemal Hammer
Not: Bu öykü gerçek kişi ve olaylardan Yekta Kolcu'nun bilgileri ve Yusuf Ziya Özalp'in yazılarından esinlenerek kurgulanmıştır.
Tumblr media
2 notes · View notes
haber-euro-turk · 7 days
Text
Türkiye'de OSB sayısı 362'ye ulaştı
Bakan Kacır, konuya ilişkin sosyal medya hesabından paylaşımda bulundu. Türkiye’nin ürettiğine ve güçlendiğine işaret eden Bakan Kacır, şunları kaydetti: “Edirne Uzunköprü Atatürk OSB ve Gaziantep Nurdağı OSB ile organize sanayi bölgelerimizin sayısını 362’ye çıkardık. Her yeni OSB, üretim kapasitemizi artırıyor, ekonomimize katkı sağlıyor. 120 bin hektarlık alanda, 362 OSB ile üretim altyapımızı…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
pazaryerigundem · 18 days
Text
CHP Keşan: Artık söz sırası çiftçinin!
https://pazaryerigundem.com/haber/187217/chp-kesan-artik-soz-sirasi-ciftcinin/
CHP Keşan: Artık söz sırası çiftçinin!
Tumblr media
Edirne’nin Keşan ilçesinde Cumhuriyet Meydanına giriş izni verilmeyen traktörler, CHP Keşan İlçe Başkanının önderliğinde meydana girdi.
Erdoğan DEMİR / EDİRNE (İGFA) – Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Keşan İlçe Başkanlığının düzenlediği Keşan Ziraat Odası ve SOL Parti ile STK (Sivil Toplum Kuruluşu)’ların destek verdiği ‘Büyük Çiftçi Yürüyüşü’ gerçekleştirildi.
Yürüyüşe CHP Keşan İlçe Başkanı Anıl Çakır ve ilçe yönetim kurulu üyeleri, Keşan Ziraat Odası Başkanı Hasan Şen, yönetim kurulu üyeleri, Uzunköprü Ziraat Odası Başkanı Özcan Kayalı, CHP Edirne Milletvekilleri Ediz Ün, Ahmet Baran Yazgan, önceki dönem CHP Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, CHP Uzunköprü İlçe Başkanı Turgut Özgüç, CHP İpsala İlçe Başkanı Mıstık Ak, Edirne İl Genel Meclisi Başkanı Çiğdem Gegeoğlu, Edirne İl Genel Meclisinin Keşan, İpsala üyeleri, CHP Keşan Belediye Başkan Yardımcısı Bilgin Atlı, Keşan Belediye Meclis üyeleri, CHP Keşan İlçe Kadın Kolları, Gençlik Kolları, çiftçiler katıldı.
Tumblr media
CUMHURİYET MEYDANINA GİRİŞ İZNİ VERİLMEYEN TRAKTÖRLER, CUMHURİYET MEYDANINA GİRDİ
Traktörlerin Keşan Kent Müzesinden Cumhuriyet Meydanına girilmesine izin verilmemesi üzerine Büyük Çiftçi Yürüyüşü, Keşan Kent Müzesi önünden 19 Kasım Caddesi üzerinden Yeni Mahalle’deki KYK (Kredi Yurtlar Kurumu)’da bulunan traktörlere doğru gerçekleştirildi. Konuşmaların ardından traktörler Ali Kale İlköğretim okulundan Karayolları istikametinden çarşıya doğru yol aldı. İlçe Başkanı Anıl Çakır’ın bulunduğu traktörü takip eden traktörler Anafartalar Caddesi üzerinden, Çifte Yel Değirmeni Sokak, Önder Caddesi, Tekel Meydanı, İnönü Caddesi istikametinden traktörlere izin verilmeyen Cumhuriyet Meydanı’na gelerek Büyük Çiftçi Yürüyüşünü burada sonlandırdı.
CUMHURİYET MEYDANINA GİREN TRAKTÖRLERİN PLAKALARI POLİS TARAFINDAN KAYIT ALTINA ALINDI
Yürüyüş sonrası Cumhuriyet Meydanı’nda açıklamada bulunan CHP Keşan İlçe Başkanı Anıl Çakır, şunları kaydetti:
“Daha önce duyurusunu yaptığımız Büyük Çiftçi Yürüyüşümüzü gerçekleştirdik. Sabah saatlerinde Keşan Kaymakamlığından ve Edirne Valiliğinden yürüyüş için belirttiğimiz güzergaha izin verilmedi. Bizde traktörlerimiz toplanma alanı olan Yeni Mahalle’ye doğru yürüdük. Basın Açıklamamızı orada gerçekleştirdik. Ardından çiftçilerimizin büyük isteği doğrultusunda, tabiiki de haklı gerekçeleri var. Zor günler geçiriyorlar. Türkiye’de çiftçilik yapmak yürek istiyor. Onların seslerine kulak verdik ve traktörlerle Keşan şehir merkezinde geçiş gerçekleştirdik. Verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı herkesten özür dileriz. Haksızlığa uğrayan kim olursa olsun; ideolojisi, siyasi görüşü fark etmeksizin onun karşısında duran parti Cumhuriyet Halk Partisi olacaktır.İdeolojisi ne olursa olsun. Burada polisimizin traktörlerin plakalarını çektiğini gördük. Umarız traktörle gelen çiftçilerimize cezai işlem uygulanmaz. Çünkü zaten Türkiye’de çiftçilik yapmak zor bir de burada onlara ceza yazarak onları bir kere daha cezalandırılmamalıdır.”
ÇAKIR: ‘KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİDİR’ DİYE HAYKIRAN MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’E BİN SELAM OLSUN
Yeni Mahalle’de traktörlerin toplanma noktasında gelindiğinde İlçe Başkanı Anıl Çakır, Büyük Çiftçi Yürüyüşü’ne gelenleri selamlayarak şunları söyledi: “Selam olsun üretenlere, selam olsun bir parça toprağa can verenlere selam olsun karda kışta yağmurda çamurda sıcağın altında üretmekten vazgeçmeyenlere… Selam olsun bu topraklariçin can alan, can verenlere…Selam olsun bu güzel ülkeyi kurtaran, Cumhuriyetimizi kuran ‘Köylü milletin efendisidir’ diye haykıran Mustafa Kemal Atatürk’e bin selam olsun… Bugün burada sesimizi haykırmak için toplandık. Bugün burada partisi, siyasi görüşü, ideolojisi ne olursa olsun yalnızca Türk çiftçisinin derdini haykırmak için bir araya geldik. Bugün burada Keşan, Edirne, Uzunköprü, İpsala, Enez, Malkara bütün köylerin temsilcileri var. Ziraat odalarımız, ilçe başkanlarımız, siyasi parti temsilcileri var. İl Genel meclisi başkanımız ve üyelerimiz, belediye meclis üyelerimiz var.”
TÜRK ÇİFTÇİSİNE DE AYNI DESTEĞİ VERİN. BAŞKA BİR ŞEY İSTEMİYORUZ.
Çiftçinin zor durumda olduğunu hatırlatan İlçe Başkanı Çakır, konuşmasına şöyle devam etti: “Çiftçimiz zor durumda çiftçimiz hakkını alamıyor yıllardır her sene emek veriyor, çabalıyor ama yine hakkını alamıyor.Bakın pazartesi günü okullar başlayacak çocuklar babasının eline bakıyor.Çocuklar okula gelecek çantayı nasıl alacak anne babası?Ayakkabısını nasıl alacak? Defter, kitap nasıl alacak?Çocuklar üniversiteye gidecekler kalacak yurtları yok. Çiftçi evladına ev kiralayacak parası yok. Tek umudu mahsulüydü. Önce buğdayda hayal kırıklığına uğradı. Ardından ayçiçeğinde hayal kırıklığına uğradı ama kendisine sahip çıkan arkasında duran kimseyi bulamadı.Kuraklık yaşıyoruz. Ama onun karşılığında çiftçimiz destek alamıyor.Bakın kendi çiftçisine vermedikleri parayı Rus çiftçisine, Ukrayna çiftçisine verecekler. Biz çok bir şey istemiyoruz.Onlara ne veriyorsanız, Türk çiftçisine de aynı desteği verin. Başka bir şey istemiyoruz.”
ASIL BEKA SORUNU TÜRK TARIMIDIR
Asıl beka sorunun Türk tarımı olduğunu dile getiren CHP İlçe Başkanı Anıl Çakır, konuşmasını şöyle sonlandırdı: “Hani diyorlar ya beka sorunu, beka sorunu, asıl beka sorunu Türk tarımıdır. Türk çiftçisine hakkını vermezseniz asıl beka sorunu budur. Türk tarımı, Türk çiftçiliği milli savunma kadar, milli eğitim, sağlık kadar önelidir. Bakın topraklarımızın her tarafında bereket fışkırıyor. Ama dünyada Türk çiftçisi kadar hakkını alamayan başka hiç kimse yok. Kara kara düşünüyorlar topraklarımız boş kalıyor. Seneye nasıl ekeceğiz diye kara kara düşünüyoruz bunlar bizi bu hale getirdi. ‘Artık yeter’ diyoruz. ‘Artık susun, artık söz sırası çiftçinin, çiftçinin, çiftçinin’ diyoruz. Bunların sorumlusu 3 Kasım 2002’den beri bu ülkeyi yönettiğini iddia edenler, bunların sorumlusu kendileri zevki sefa içerisinde yaşarken çiftçiyi üç kuruşa muhtaç edenler, ne olursa olsun çiftinin sesini haykırmaya devam edeceğiz. Aramızda çok kıymetli temsilcilerimiz var, ziraat odası başkanımız burada şükranlarımı sunuyorum ziraat odası başkanlarımıza, vekillerimiz burada, geçmiş dönem vekilimiz burada onlara söz hakkı vermek istiyorum.”
Daha sonra Keşan Ziraat Odası Başkanı Hasan Şen, söz aldı. Şen, şunları söyledi: “Yıllardan beri söylediğimiz gibi çiftçinin sesini duymak zorundalar, bunun ateşi sürekli bir şekilde devam ediyor. Ne kadar izin vermeseler de çiftçileri istekli görüyoruz. Geçen Pazar günü Genel Başkanımız Edirne’ye geldiğinde bunları hep dile getirdi. Çiftçiler sağ olsun bizleri yalnız b��rakmadı. Buradan görüyorum genellikle yaşlandık. Yaşlı çiftçilerimiz var ama biz mücadele etmeye devam ediyoruz. Arkamızdaki güç sizler olduğunuz sürece bu iş aynı şekilde devam edecektir. İlginize teşekkür ediyoruz.”
GAYTANCIOĞLU: “AYÇİÇEĞİ HASADI YAPIYORUZ AMA KAHIR BİÇİYORUZ”
CHP Edirne önceki dönem Milletvekili Doç. Dr. Okan Gaytancıoğlu, tarlada olması gereken traktörlerin eylem için Keşan’da bulunduğuna dikkat çekerek, “Ayçiçeği hasadı yapıyoruz ama kahır biçiyoruz. Üretici alın terinin karşılığını alamıyor. Neden çiftçimiz kendiliğinden sokağa çıkıyor? Çünkü haklı bir mücadelesi var. Buradaki pankartları okursanız çiftçinin ne kadar zor durumda olduğunu görürsünüz. 2 tane savaşan ülkeden ithalat yapıyoruz. Bu ülkelerin enflasyonları yüzde 5’in altında. Biz bu ülkelerden ayçiçeği, mısır, buğday ithal ediyoruz. Çiftçilerimize dekar bazında kuraklık desteği verin dedik. Verin ki bu çiftçi gelecek yıl yine üretim yapabilsin. Bu çiftçi; Atatürk’ün ‘Köyü milletin efendisidir’ dediği çiftçilerimiz. Ancak çiftçi artı efendi olarak köyünden çıkıp eylem yapıyor. Bu eylemlere devam etmemiz gerekli.”dedi.
Programa destek veren siyasi partilerden SOL Parti Keşan İlçe Başkanlığı adına konuşan Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Karagöz, satılan şeker fabrikalarının, kâğıt fabrikalarının ve tüm KİT’lerin geri alınarak kamulaştırılması gerektiğini belirtti. 
Daha sonra söz alan CHP Edirne Milletvekili Ediz Ün ise çiftçilerin Türkiye’ye gelen 60 milyon turisti, 15 milyon düzensiz göçmeni beslemek için yağmur, çamur, sıcak demeden çalıştığını ifade ederek, “Bıçak kemiğe dayanmış durumda. Sadece 22 yılda 160 milyar dolar, yani 5 trilyon 550 milyar TL ithalata harcandı. Böyle giderse hükümet sesimizi duymazsa bu rakamlar daha da aşağı inecek ve çiftçi Ayçiçek üretiminden vazgeçecek. Dolayısıyla buradan sesleniyoruz; çiftçinin sesini artık duyun ve çiftçiye ton bazında değil, dekar basında kuraklık desteğini verin.”dedi.
Programın devamında üreticiler söz aldı.
Enezli üretici Vedat Topaloğlu, Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Yönetim Kurulu Başkanı Şemsi Bayraktar’ı da eleştirerek, “Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı değişmeden çiftçinin kaderi değişmez. Ben arıcılık yapıyorum.  Aldığım şeker bin 600 TL olmuş. Şeker fabrikalarını kapatılmadan önce kamyoncusundan tarlada uğraşana kadar herkes bu işten geçim sağlıyordu.” dedi.
GÖKÇEN: “MALİYETLERİMİZ 2-3 KAT ARTTI”
Keşan’da çiftçilik yaptığını söyleyen 24 yaşındaki Oğuz Kağan Gökçen de,  “Daha 24 yaşımda, özellikle son 3 yıldan beri bu işten bıktım. Yapamıyoruz. Maliyetlerin altından kalkamıyoruz. Domates, biber fiyatları yerlerde. Geçen sene sattığımız ürünleri bu yıl yarı parasına satabiliyoruz. Ancak, maliyetlerimiz 2-3 kat arttı. Ağustos sonu ödeme yapacağız dediğimiz yerlere ödemelerimizi yapamıyoruz. Bankalar ödeme bekliyor. İş artık çıkmaza girmeye başladı. Çiftçiler olarak çok mağduruz. Ben genç bir çiftçi olarak işin içinden çıkamıyorum. İyi ki böyle bir eylem yapıldı. Ama çiftçilerimiz için bu sene son diye düşünüyorum. Umarım devam edebiliriz.”
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
goceciblog · 19 days
Text
Trajik Ölüm: Görme Engelli Epilepsi Hastası Çocuk Hayatını Kaybetti
Uzunköprü’de meydana gelen trajik olayda, görme engelli ve epilepsi hastası bir çocuğun annesi, çocuğunun nefes almadığını fark ederek sağlık ekiplerine haber verdi. Yapılan tüm müdahalelere rağmen küçük çocuk hayatını kaybetti. Edirne’nin Uzunköprü ilçesinde gece saatlerinde yaşanan trajik olayda, görme engelli ve epilepsi hastası bir çocuk annesi tarafından odasında nefes almadan bulundu.…
0 notes
aykutiltertr · 21 days
Video
youtube
Kader Diyemezsin - Muazzez Ersoy ✩ Ritim Karaoke (Hicaz Majör 8/8 Düyek ...  ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın  👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ⭐ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU 🢃 Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/BkECMHCpSCI ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Kader Diyemezsin - Muazzez Ersoy ✩ Ritim Karaoke (Hicaz Majör 8/8 Düyek Balad Vahde Ali İhsan Kısaç) ❤ @RitimKaraoke Müzisyenlerin Buluşma Noktası.... ➤ ESER ADI               : KADER DİYEMEZSİN ➤ SÖZ GÜFTE            : KEMAL YARBAYKOÇ & ALİ İHSAN KISAÇ ➤ BESTE - MÜZİK      : ALİ İHSAN KISAÇ ➤ USÜL                       : 8/8 DÜYEK SLOW ORYANTAL BALAD ➤ MAKAM - DİZİ        : HİCAZ - MAJÖR ➤ ARANJÖR              : ? ➤ ENSTRÜMANLAR : YAYLI GRUP KEMAN ➤ KİMLER OKUDU    : MUAZZEZ ERSOY, AYŞE TUNALI, BERGEN Eserin künyesi Bestecisi: Ali İhsan Kısaç Güfte şairi: Kemâl Yarbaykoç ve Ali İhsan Kısaç Makâmı: Hicâz makâmı Usûlü: Düyek usûlü Formu: Şarkı formu Provided to YouTube by Poll Production Kader Diyemezsin · Muazzez Ersoy Nostalji, Vol. 2 ℗ Poll Production Released on: 2020-09-30 Composer: Ali İhsan Kısaç Lyricist: Ali İhsan Kısaç Lyricist: Kemal Yarbaykoç                             ŞARKI SÖZÜ ve AKORU Kader, diyemezsin, sen, kendin, ettin Aşkıma, sevgime, ihanet, ettin Yalvarışın, çok, geç, beni, kaybettin Dönme, artık, seni, ben, de, terk, ettim Hani, mutluluktu, bu, aşkın, sonu? Hani, sürecekti, bir, ömür, boyu? Nasıl, yaptın, zâlim, sen, bana, bunu Kader, diyemezsin, sen, kendin, ettin Şimdi, gözlerimde, boş, bir, anısın Sen, gerçek, aşkımın, sahte, yanısın Bana, değil, tanrım, sana, acısın Bu, kötü, günlere, sen, sebep, oldun HİCAZ حجاز Türk mûsikisinde bir perde ve makamın adı. Müellif: İSMAİL HAKKI ÖZKAN Hicaz Perdesi. Türk mûsikisi sisteminde tiz sekizlinin üçüncü perdesi olarak yer alan sestir. Bu perdenin orta sekizlideki adı “kaba hicaz”, en tiz sekizlideki adı ise “tiz hicaz”dır. Çârgâh perdesine bir küçük mücennep diyezi veya nevâ perdesine bir bakiye bemolü getirilerek elde edilir. Ayrıca bûselik perdesine getirilen bir tanînî diyezi ilâvesiyle ortaya çıkan ses de yine hicaz perdesidir. Adının hicaz olmasına rağmen bu perde, Arel-Ezgi-Uzdilek nazariyatının hicaz ailesi makam dizilerinde kullanılmamıştır. Bu makamların, yerindeki dizilerinde bakiye diyezli “do”nun adı “nîm-hicaz”dır. Hicaz perdesi, gerek klasik ebced gerekse Abdülbâki Nâsır Dede’nin ebced nota sisteminde (ٮر) şeklinde gösterilmiştir. Ayrıca Kantemiroğlu notasında (ل) harfiyle ifade edilmiş, Hamparsum notasında ise gerek nîm-hicaz ve gerekse hicaz perdelerini ifade etmek üzere () şekli kullanılmıştır. Hicaz Makamı. “Hicaz ailesi” adı verilen birbiriyle yakın ilişkili dört makamdan oluşan grubun bir üyesidir. Dizisi, yerinde hicaz dörtlüsüne nevâda rast beşlisinin eklenmesinden meydana gelmiştir. Nota yazımında donanımına si için bakiye bemolü (dik-kürdî), fa ve do için bakiye diyezi (eviç ve nîm-hicaz) yazılır, gerekli değişiklikler ise eser içerisinde gösterilir. Yedeni rast, durağı dügâh perdesidir. Ancak bazı klasik formlarda istisna olarak nîm-zirgüle perdesinin yeden olarak kullanıldığı da görülmüştür. Makamın güçlüsü nevâ perdesi olup bu perdede rast çeşnisiyle yarım karar yapılır. Muazzez Ersoy Doğum Hatice Yıldız Levent 9 Ağustos 1958 (66 yaşında) Uzunköprü, Edirne, Türkiye Başladığı yer  Türkiye Tarzlar Klasik Türk müziği, Fantezi, Arabesk Çalgılar Vokal Etkin yıllar 1982-günümüz Müzik şirketi Elenor Müzik (1991-1992) Raks (1993) Levent Müzik Yapım (1994-2000) DMC (2002, 2013-günümüz) Avrupa (2004-2006) Öncü Müzik (2007-2010) Resmî site MuazzezErsoy.net Hatice Yıldız Levent ya da sahne adıyla Muazzez Ersoy (d. 9 Ağustos 1958; Uzunköprü, Edirne) klasik Türk müziği sanatçısıdır. 33. Türkiye Hükûmetinde Kültür Bakanlığının tavsiyesiyle verilmeye başlanan Devlet Sanatçısı ünvanına 1998'de[1] layık görülen sanatçı, seslendirdiği nostaljik şarkılardaki başarısından dolayı "Nostalji Kraliçesi"[2] olarak da[3] bilinir. Sanatçı 2006 yılında Birleşmiş Milletler Mülteci Örgütünün “iyi niyet elçisi”[4] seçilmiştir. DÜYEK دويك Türk mûsikisi usullerinden. Müellif: İSMAİL HAKKI ÖZKAN Farsça “dü” (iki) ve yek” (bir) kelimelerinden meydana gelmektedir. Türk mûsikisinde en çok kullanılan usullerden biridir. Sekiz zamanlı ve beş vuruşlu bir küçük usuldür. İki adet dört zamanın veya başka bir ifade ile iki sofyanın birleşmesinden meydana gelmiştir. 8/8’lik birinci ve 8/4’lük ikinci mertebeleri kullanılmıştır. Bunlardan ikinci mertebesine “ağır düyek” adı verilir.
0 notes
gundemarsivi · 3 months
Text
Tumblr media
Hepsi Yalnızlıktan – Metin Turan’ın Öykülerine Bir Bakış
✍🏻 Ali Erkan Güneri
https://www.gundemarsivi.com/hepsi-yalnizliktan-metin-turanin-oykulerine-bir-bakis/
Yazarımız Metin Turan 1967 yılında Samsun’da doğmuş. 1990 yılında ODTÜ İktisat Bölümünü “onur” öğrencisi olarak başarıyla bitirmiş. Grup müziği, halk dansları, halk bilimi araştırmalarıyla uğraşmış. Politik nedenlerle geçirdiği soruşturma ve aldığı cezalar sonucunda 23 yıldır cezaevinde yaşamakta. “Malûm zamanların malûm hoyratlığına maruz kalmış” ve cezaevinde “hayata döndürülenlerden” olduğu için de görme yetisini büyük oranda yitirmiş. 2019 yılında Anadolu Üniversitesi Sosyoloji Bölümünü bitirmiş.
57 yıllık yaşamının 23 yılını, yaşamak zorunda olduğu cezaevinde geçiren Metin Turan’ın satırlarında hasretin sesi mavi, dışarıdaki gökyüzü ise gridir. Direnen canda umut tükenmez. Direnen bir umuttur insanı hayatta tutan.
“Hepsi Yalnızlıktan” kitabında okuduğum öykülerin hepsinde içimizden birileri var. Emeklisinden PTT memuruna, esnafından turşucusuna, uluslararası şirket çalışanından kafe işletmecisine her türlü insan… Taciz, yasak aşklar, ensest ilişki, trans birey, Suriyeli insanlar, çocuklar, savaşın acımasızlığı… Hep içimizden birileri ve hep bizim sorunlarımız işleniyor bu kitapta. Hepsi o kadar tanıdık ve bildik ki, sanki bizim yaşamımız. Bu duyguyu uyandıran ise tanıdık kentler, sokak adları. Zaten okuduğum öykülerle beni alıp götüren, yazarın sekiz yıl yaşadığım Samsun doğumlu olması. Ankara, İstanbul, Cihangir, Uzunköprü. Olgunlar Sokak, Bardacık Sokak, Sıraselviler, Pürtelaş… Buralardan hareketle kesinlikle ODTÜ servislerine de Tunus Caddesi’nden binmiştir diye düşünüyorum çünkü dönüp dolaşıp 25 yıl oturduğum semtin etrafında geziniyor yazar. Konu olan yerler beni alıp bir oraya bir buraya götürüyor. Yazar ufak bir kalem oynatmasıyla beni oturduğum yerden alıp savuruveriyor bir başka diyara.
Kendisinin dört duvar arasında, cezaevinde olması engellemiyor onu. O hep dışarıda… Onu kapatamıyorsunuz. O bir yazar. O nedenle ilgili ve yetkililere seslenmek istiyorum. O yazarın oradan çıkarılıp dışarıda bir yere/evine gönderilmesi gerekiyor. Neden orada olduğu hiç önemli değil ömrünün yarısını geçirmiş orada. Artık gözlerini kaybetmesi de kaçınılmaz gibi. Bu nedenle bu insanın, bu yazarın özgür olması şart kanımca…
Hemen hemen her öyküsünde değişik şairlerin şiirlerinden, dizelerinden ve değişik yazarların eserlerinden alıntılarla onlara gönderme/değinmelere rastlamak insana/okura tanıdıklarla dolu, onlarla birlikte bir yolda gidiyormuş duygusu veriyor. Dolayısıyla da öykünün içinde birlikte gezintiye çıkıyor, tanıdık yerlerde dolaşıyorsunuz. Kendini gökyüzü gibi hissetmek büyük bir özgürlük.
Öyküler kendi yolunca akan bir ırmak ve o ırmak sizi de sarıp sarmalayarak akıp gidiyor. Güzel Türkçesi ile bir pinpon topu gibi zıp zıp zıplayarak gidiyor öyküler, peşi sıra da biz tabii. Farkına varmadan öykünün sonuna geliveriyorsunuz ve yüzünüzde acı bir tebessümle.
İçimizden birilerine rastlıyoruz her öyküsünde, hep birlikteyiz. Yazar içimizden birilerini yazıyor dedim ya, yazdığı hikayecileri de buna dahil ediyorum. Hikâyecinin söylediği gibi “şu yazarların hepsi kaçık!”, “düş damlası” peşinde koşmalarıyla…
Gerçekler toplum içinde. Yan yana insanlar ve tüm yaşanan olaylar… Hiçbiri yabancı gelmedi. 23 yıldır içeride yaşamasına karşın dışarıdaki sorunların hepsi onun içinde. O ise duvarların içinde. Muhteşem! Okumuyor yaşıyoruz.
Bir öyküde “insan”a rastlıyoruz, evet bir insan, öykülerdekilerin hepsinde insan. Elbette ayrılmaz parçalarımız, can dostlarımız da yer alıyor.
Yazar bir sözcüğün etrafında dolanıp öre öre çok güzel danteller çıkarıyor ortaya. Eline aldığı tek bir tuğla ile koca bir apartmanı dikiveriyor karşınıza, şaşırıyorsunuz. Yazdıkları film şeridi gibi gözlerimizin önünden geçiyor. Hiçbir detayı atlamıyor.
Öykülerin “hepsi yalnızlıktan”. Ana tema bu ancak öyle yerlerden hareket ediyor ki yalnızlık hak getire. Şimdi ne olacak, arkadan ne gelecek? Tahmin edemiyorsunuz. Heyecanla, dikkatle okuyor; izliyorsunuz.
Yalnızlıklarda çoğalır insan, sözcük sözcük kalabalıklara karışır.
Yalnızlıklar çok kalabalıktır.
Yaşasın yalnızlık!
Kalabalıkta bile yalnızdır insan.
Yalnızlık doğurgandır, nice sözcüklerle birleşir büyür insan.
Tıpkı Metin Turan gibi…
Yüreğine, ellerine ve de gözlerine sağlık Metin Turan…
Yanındayız!
(*) Hepsi Yalnızlıktan, Metin Turan, Favori Yayınları, Şubat 2024, öykü 257 sayfa, 21 öykü.
Ali Erkan Güneri
0 notes
enginhurdacilik · 4 months
Text
Hurdacı Telefon Numarası
Taraklı Hurdacı
Tavşanlı Hurdacı
Tekirdağ Hurdacı
Tepebaşı Hurdacı
Termal Hurdacı
Tire Hurdacı
Torbalı Hurdacı
Turgutlu Hurdacı
Tuzla Hurdacı
Ulubey Hurdacı
Ulus Hurdacı
Ümraniye Hurdacı
Urla Hurdacı
Uşak Hurdacı
Üsküdar Hurdacı
Uzunköprü Hurdacı
Vize Hurdacı
Yalova Hurdacı
Yeniçağa Hurdacı
Yenice Hurdacı
Yenice Hurdacı
Yenipazar Hurdacı
Yenisahra Hurdacı
Yenişehir Hurdacı
Yeşilköy Hurdacı
Yığılca Hurdacı
Yıldırım Hurdacı
Yunusemre Hurdacı
Zeytinburnu Hurdacı
Zonguldak Hurdacı
Zümrütevler Hurdacı
0 notes
korkutkalkan · 11 months
Link
 Edirne’nin Uzunköprü ilçesine bağlı Cumhuriyet Mahallesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, psikolojik sorunları olduğu iddia edilen B.Ş., gece saatlerinde cinnet getirerek annesi Bahriye Ş.’yi bıçakla öldürdü.Evin küçük oğlu olduğu öğrenilen B.Ş.’nin annesi Bahriye Ş.’yi öldürdükten sonra yaklaşık 15 saat boyunca evde beklettiği belirtildi.Annesini öldürdükten sonra yaklaşık 15 saatin ardından İlçe Emniyet Müdürlüğüne giden B.Ş., suçunu itiraf ederek polise teslim oldu.Emniyette annesini öldürdüğünü itiraf eden cinayet şüphelisi B.Ş., polis ekiplerini harekete geçirdi. Şüpheli B.Ş.’nin verdiği adrese giden polisler, anne B.Ş.’nin cansız bedeni ile karşılaştı.Oğlu tarafından aldığı bıçak darbesi ile hayatını kaybeden Bahriye Ş., Uzunköprü Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı.
0 notes
hasanakbal19 · 1 year
Text
ADNAN GÜNDÜZ ''ÖĞRETMENİM DERGİSİ'NİN SÜTUNLARI YAZAR VE ŞAİRLERİMİZE AÇIKTIR.'' DEDİ
Adnan Gündüz 1957 yılında Edirne’nin Uzunköprü İlçesi’nde dünyaya gelmiştir, anı+anlatı+günlük+seyahatname+biyografi+deneme kategorilerinde eserler yazmış bir yazardır. Başlıca kitapları alfabetik sırayla adı Başıbüyük+Beyfendi+Düne Tanıklık ve Devrimbaz Dangalaklar+Fatoş ve Kürtaj veya Kürtaj ve Fatoş+Gazeteci Aranıyor+Önce Öğretmen Sonra Gazeteci+Parpudar Baba’dır, kitapları Babıali Kitaplığı…
View On WordPress
0 notes