Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
Böbrek Kanseri Tedavisinde Kullanılan 5 Alternatif Yöntem
New Post has been published on https://websaglik.com/bobrek-kanseri-tedavisi-icin-bitkisel-dogal-cozumler/
Böbrek Kanseri Tedavisinde Kullanılan 5 Alternatif Yöntem
Böbrek kanseri genellikle çok hafif belirtiler gösterir ve hastalar tamamen farklı bir şey için test edilirken teşhis edilir. Hastalık ne kadar erken teşhis edilirse, hızlı ve etkili iyileşme şansı o kadar artar. Böbrek kanseri tedavisine yardımcı olan doğal tedavi yöntemlerinden bazılarını öğrenmek için okumaya devam edin.
Kanser, onu duyan herkesin kulağında derinlemesine yankılanan bir kelimedir. Kimse, özellikle de vücutta belirtiler başladığında, olabileceğini düşünmek istemez. Ancak kilo vermeye başladığınızda, idrarınızda kırmızı ya da kahverengi renk değişikliği fark ettiğinizde, yorgunluk, ateş ve bel veya yanlarınızda ağrı hissederseniz, hemen bir doktora başvurmayı düşünmelisiniz. Kanser dernekleri, böbrek kanseri istatistiklerinin 1970’lerden bu yana her geçen gün arttığını söylüyor.
Böbrek Kanseri Neden Yaygınlaşıyor?
Renal hücreli karsinom olarak da bilinen böbrek kanserindeki yaygınlaşmanın, modern yaşam tarzı ile çok fazla ilgisi var. Çok miktarda alkol ve sigara kullanan, çok fazla kırmızı et yiyen ve fazla kilolu olan erkekler bu kanseri geliştirme riski altındadır. Böbrekleriniz suda çözünür toksinlerin, atık ürünlerin, asitlerin ve metabolitlerin vücuttan atılmasından sorumludur. Kalitesiz bir yaşam tarzı olan erkekler ve kadınlar, böbreklerini daha fazla toksin, asit ve oksidatif hasara maruz bırakır.
Böbrek Kanserinde Cerrahi ve İlaç Tedavisi
Böbrek kanseri tedavisi için çok etkili ve yüksek bir başarı oranına sahip tedavi yöntemleri mevcuttur. Cerrahi, çoğu zaman doktorların böbrek kanseri için önerdiği birincil tedavidir.
Böbreğin bir kısmı veya tüm böbrek etrafındaki lenf bezleriyle birlikte çıkarılır. Bu, böbrek tümörlerinin metastaz yapmasını ve vücudun diğer bölgelerine yayılmasını engellemeniz için en iyi şanstır. Böbreğin bir kısmının mı yoksa tüm böbreğin mi alındığı, tümörün nerede olduğuna, büyüklüğüne ve ne kadar yayıldığına bağlıdır.
Radyasyon ve böbrek tümör hücrelerinin dondurulması da olası tedavi seçenekleridir, ancak nadiren böbrek kanseri olan hastalar kemoterapi alırlar. Böbrek kanseri hücreleri, kemoterapiye karşı oldukça dirençlidir ve yapılan çalışmalar, kemoterapinin kullanılmasının, ameliyat yapıldıktan sonra hastalara nadiren fayda sağladığını göstermektedir.
Diğer kanser türleriyle karşılaştırıldığında, böbrek kanseri bağışıklık tedavilerine çok duyarlıdır. Böbrek kanseri tedavisinde kullanılan iki ilaç olan interferon ve interlökin, kanser hücrelerine ve metastazlara karşı bağışıklık savunması yapabiliyor. Ne yazık ki, böbrek kanserinin bu ilaçlara direnç geliştirmesi mümkündür.
Bağışıklık sistemi savunmasını iyileştirmenin en kolay ve en güvenli yollarından biri, bağışıklık aktivitesini arttırma çalışmalarında gösterilen besinleri ve bitkisel özleri kullanmaktır.
Böbrek Kanseri İçin 5 Alternatif Tedavi
Bağışıklık sisteminizi desteklemek, kanser türüne bakılmaksızın, çok önemli ve çok hayatidir.
Vücudunuz, yalnızca kanser hücrelerine değil aynı zamanda bulaşıcı patojenlere saldıran makrofajlar ve doğal öldürücü hücreler de dahil olmak üzere sayısız beyaz kan hücresi üretebilir.
Bağışıklık sistemini güçlendirici tedavilerle vücudun kansere karşı direncini artırmak mümkündür. İşte böbrek kanseri için bazı doğal tedaviler:
Kore Ginsengi
Bu bitkinin kökleri Geleneksel Çin Tıbbında binlerce yıldır sağlık ve uzun ömür için kullanılmıştır. Şimdi bilim adamları, Kore Ginseng’in kanserin önlenmesi ve muhtemelen tedavisi için büyük bir rolü olduğunu söylüyor. Koreli erkeklerle ilgili bir araştırma Kore Ginseng’i tüketmenin çoklu kanser riskini %40’a kadar azalttığını göstermiştir. En muhtemel etki şekli, Kore Ginsengi’nin bağışıklık sistemini güçlendirmesidir. Laboratuvar çalışmaları ayrıca Kore Ginseng’in böbrek tümörlerinin büyümesini doğrudan engellediğini de doğrulamıştır. Ginseng’deki bazı kimyasallar kan basıncını artırabilir, bu nedenle ilaç kullanıyorsanız bu bitkiye dikkat edin.
Ekinezya
Dünya genelinde bağışıklık sistemini güçlendirmek için en yaygın kullanılan bitkilerden biridir. Soğuk algınlığı ve grip mikroplarından kaynaklanan viral enfeksiyonları tümünün, Ekinezya kökü özü ile tedavi edilebildiği klinik çalışmalarla gösterilmiştir. Ekinezya ayrıca böbrekleri kadmiyum dahil ağır metallerden temizlemeye yardımcı olur ve vücut üzerinde antienflamatuar etkisi vardır. Bazı kaynaklar Ekinezya’nın uzun süreli kullanılmaması gerektiğini belirtir, ancak bu doğru değildir. Sağlıklı bir bağışıklık sistemini desteklemek için muhteşem bir bitkidir. Ekinezya genel olarak güvenli kabul edilir. Ancak papatya ailesindeki diğer bitkilere alerjiniz varsa, dikkatli olunmalıdır.
Danshen
Danshen, böbrekler için popüler bir antioksidandır. Bilim adamları, Danshen’den bir antioksidanı izole etmiş ve böbrek kanseri hücreleri üzerindeki kanser karşıtı etkileri için oldukça derinlemesine çalışmışlardır. Tanshinon IIA olarak bilinen bu antioksidan, kanser hücrelerinin laboratuvar ve hayvan çalışmalarında kendiliğinden sonlanmasına neden oluyor. Danshen, digoksin ve warfarin gibi bazı kalp ilaçlarını etkileyebilir, bu nedenle ilaç kullanıyorsanız, bu bitkiyi kullanmadan önce doktorunuza danışın.
Astragalus
Astragalus, doğal tedavi için bulabileceğiniz en iyi bitkilerden biridir. Bilimsel olarak onaylanmış ve binlerce yıldır kullanılan bir böbrek yenileyicidir. Uzun süreli almak için güvenli bir bitkidir ve “Astragalus 8” olarak adlandırılan kanser tedavisinde kullanılan ünlü bir bağışıklık güçlendirici ilaç takviyesinin formülünde kullanılır.
D3 Vitamini
D vitamini eksikliği, böbrek kanseri gelişimi için risk faktörlerinden biri olarak bilinir. Sağlıklı bir bağışıklık sistemi için D Vitamini gereklidir ve ne yazık ki yapılan çalışmalar özellikle yaşlılarda D vitamini eksikliğinin artışta olduğunu göstermektedir. D3 vitamini takviyelerinin yanı sıra, süt, somon, sardalya, balık yağı, morina karaciğeri yağı, yumurta ve mantarlardan elde edilir. Diüretik kullanıyorsanız, bu ilaçlara müdahale edebileceğinden D3 vitamini takviyesi almadan önce doktorunuza danışın. Son çalışmalar, D vitaminin en iyi etki için daima K Vitamini ile alınması gerektiğini göstermektedir.
0 notes
Text
Ses Kısıklığına Ne İyi Gelir? (Doğal Tedavi Yolları)
New Post has been published on https://websaglik.com/ses-kisikligina-ne-iyi-gelir-dogal-tedavi-yollari/
Ses Kısıklığına Ne İyi Gelir? (Doğal Tedavi Yolları)
Ses kısıklığı, çeşitli nedenlerden kaynaklanan anormal ses değişikliğidir. Bu süreçte ses tonu çok zayıf ya da cızırtılı veya hışırtılı şekilde olabilir. Ses kısıklığı sorunu yaşıyorsanız, ses tellerinizi ve birkaç gün dinlendirmeniz önemlidir. Aşağıda ses kısıklığını tedavi etmek için deneyebileceğiniz bazı ev yapımı doğal çözümler bulacaksınız.
Ses Kısıklığı İçin Evde Doğal Tedavi Yolları
Kakule ve Tarçın
Kakule iltihabı hafifletmeye ve mukoza zarlarını yatıştırmaya yardımcı olurken, tarçın anti-bakteriyel özelliklere sahiptir. Bir bardak suya birer yemek kaşığı kakule ve tarçın ekleyin ve kaynatın. Suyu süzün ve soğuduktan sonra bir miktar bal ekleyin. Elde edilen karışımı haftada iki kez içebilirsiniz.
Bitki Çayı
Okaliptüs, meyankökü, hatmi, nane ve kaygan karaağaç gibi bitkiler en etkili ses kısıklığı çözümlerinden bazılarıdır. İki bardak suyu kaynattıktan sonra, seçtiğiniz bitkiden bir yemek kaşığı ekleyin ve iki-üç dakika bekletin. Elde edilen karışımı günde üç kez içebilirsiniz.
Arnavut Biberi (Acı)
Acı toz biber boğazdaki tahriş, ağrı ve şişliği yatıştırmaya yardımcı olur. Bir çay kaşığı toz biber ile bir çay kaşığı balı karıştırın. Bu karışımı tükettikten sonra bir bardak ılık su için. Karışımı günde iki kez tüketebilirsiniz.
Zencefil, Karanfil ya da Okaliptüs İçeren Pastil
Zencefil balgamın azaltılmasına yardımcı olurken, karanfil anti enflamatuar ve yatıştırıcı özelliklere sahiptir. Okaliptüs yağındaki antibakteriyel özellikler ise ses kısıklığına neden olan bakterilerden kurtulmanıza yardımcı olur. Bu bileşenlerden herhangi birine sahip olan bir pastil kullanmak, geçici bir rahatlama sağlayabilir.
Soğan Suyu
Soğan suyu doğal balgam söktürücü olarak işlev görür ve her sabah tüketilmesi rahatlama sağlayabilir. Orta boy dört soğanı doğrayın ve üç bardak suda pişirin. Karışım koyulaştığında ocaktan alın ve birkaç damla limon suyu ekleyin. Bir bardağın yarısını soğan karışımı ile diğer yarsını ılık su ile doldurun ve için.
Zerdeçallı Süt
Zerdeçalın antibakteriyel ve antiseptik özellikleri boğazınızda anında rahatlama sağlar. En iyi sonuçları elde etmek için yaptığınız yemeklere zerdeçal ekleyebilirsiniz. Ayrıca bir bardak ılık süte bir çay kaşığı toz zerdeçal ekleyebilir ve günde iki kez içebilirsiniz.
0 notes
Text
Migren ve Eklem Ağrıları İçin 2 Malzemeli Doğal Çözüm
New Post has been published on https://websaglik.com/migren-ve-eklem-agrilari-dogal-cozum/
Migren ve Eklem Ağrıları İçin 2 Malzemeli Doğal Çözüm
Eklem ağrısı veya migren gibi kronik sorunların üstesinden gelmek kolay değildir. Henüz tedavisi bulunamamış bu hastalıkla yaşamak ve çektiğiniz ağrıları en hafif düzeye indirmek ise mümkündür. Eklem ağrıları ve migren rahatsızlıkları için kimyasal ilaçlardan derman bulamayan biriyseniz ve bu rahatsızlıkları doğal yollarla çözebilir miyim diye düşünüyorsanız, doğru yerdesiniz. Bu yazımızda yalnızca 2 malzeme kullanarak elde edebileceğiniz bir karışım tarifine yer verdik. Kolayca hazırlayabileceğiniz bu tarifte, doğanın mucizevi eczanesinin iki ürünü olan defne yaprağı ve zeytinyağı kullanacağız.
Migren ve Eklem Ağrılarını Tedavi Eden Karışım
Malzemeler:
250 ml zeytinyağı
30 gr defne yaprağı
Hazırlanışı:
Defne yaprağını ezin.
Üzerine zeytinyağı dökün.
Karşımı bir cam şişeye aktarın.
2 hafta boyunca karanlık ve soğuk bir yerde saklayın (her gün sallayın).
Sıvıyı süzün.
Yağı karanlık ve soğuk bir yerde muhafaza edin.
Nasıl Kullanılır?
Zeytinyağını ısıtın.
Etkilenen bölgeye sürün (eklem ağrısı için ağrıyan ekleme, migren için şakaklara)
Ek olarak yemek tabağınıza ya da salataya 1 çay kaşığı ekleyerek de tüketin.
Defne Yaprağı ve Zeytinyağı Karışımının Faydaları
Vücut ısısını (ateşi) azaltmaya yardımcı olur.
Mide ağrısını gidermeye yardımcı olur.
Eklem ağrılarını hafifletmeye yardımcı olur.
İştah artırır.
Sivilcelere karşı çok faydalıdır.
Migrenden kurtulmanıza yardımcı olur.
UYARI: Bunu veya başka bir doğal ilacı denemeden önce doktorunuza danışın.
Defne Yaprağının Faydaları
İlk önce defne yaprağı hakkında konuşalım. Defne yaprağını birçok şey için kullanıyor olabilirsiniz. En sevdiğiniz yemeğe ekleyebilir ya da defne yaprağı çayı içiyor olabilirsiniz. Peki, birçok sağlık problemini tedavi etmek için defne yaprağı kullanabileceğinizi biliyor muydunuz? Bu yazıda size migreni, eklem ağrılarını ve diğer sağlık problemlerini tedavi etmenize yardımcı olacak defne yaprağı ve zeytinyağı karışımının nasıl hazırlandığını ve kullanımını göstereceğiz.
Son zamanlarda yapılan bir çalışma, defne yaprağının bağışıklık sistemini aşırı şart etme ve zihinsel aktivitenizi artırma yeteneğine sahip olduğunu ortaya koydu. Ayrıca defne yaprağı, eklem ağrılarını azaltmaya ve sinir sistemini sakinleştirmeye de yardımcı oluyor.
Zeytinyağının Faydaları
İkinci malzememiz olan zeytinyağının sağlığa faydaları hakkında çok fazla konuşmaya gerek yok. Ancak yine de genel olarak bahsedebiliriz. Hepimiz zeytinyağını seviyoruz değil mi? Evet, insanlar binlerce yıldır bu yağı kullanıyor. Zeytinyağı, insan vücudu için birçok sağlık yararı sağlayabilen tekli doymamış yağ asitleri ile yüklüdür. Örneğin, tip 2 diyabet riskini en aza indirir ve beyin fonksiyonlarını iyileştirir. Zeytinyağında karbonhidrat veya protein yoktur. Son olarak cildinize iyi gelen E vitamini ve K vitamini içerir.
0 notes
Text
Huzursuz Bacak Sendromu Evde Nasıl Tedavi Edilir?
New Post has been published on https://websaglik.com/huzursuz-bacak-sendromu-evde-nasil-tedavi-edilir/
Huzursuz Bacak Sendromu Evde Nasıl Tedavi Edilir?

Huzursuz bacak sendromu (HBS) yetişkinlerin yaklaşık %10’unu etkiliyor. Araştırmacılar, HBS’nin genel olarak tanınmadığını veya uykusuzluk veya diğer nörolojik, kaslarla ilgili veya ortopedik durumlarla karıştırıldığına inanmaktadır.
Her ne kadar hastalığın kesin nedeni hala bilinmese de genetik, cinsiyet ve yaş da dahil olmak üzere çeşitli faktörler, yatkınlığı artırmaktadır.
Huzursuz Bacak Sendromu Doğal Tedavi Yolları
HBS’li birçok kişi, belirli yaşam tarzı değişiklikleri ve ev ilaçlarının huzursuz bacak sendromu belirtilerini önlediğini veya azalttığını bildirmektedir. İşte huzursuz bacak sendromu için doğal tedavi yolları;
Stresi Azaltın
Stresli insanlar kalitesiz uyku eğilimi gösterir ve HBS’den muzdarip olma eğilimindedirler. Nefes alma, yoga ve meditasyon gibi gevşeme teknikleri, stres seviyenizi azaltmanıza yardımcı olabilir. Aromaterapi de stresi büyük ölçüde hafifletmeye ve kasları gevşetmeye yardımcı olabilir.
Bol Su İçin
Bol su içmenin, HBS’yi azaltmaya yardımcı olduğu düşünülmektedir. Vücudunuzun ne kadar suya ihtiyacı olduğu, yaşam tarzınıza ve sağlık koşullarınıza bağlıdır. Genel bir kural olarak, her susadığınızda su için ve mümkün olduğunca kahve, şekerli içecekler ve alkol yerine su tüketin.
Kafeinden Uzak Durun
Kafeinin HBS’ye katkıda bulunduğu düşünülmektedir. Bu nedenle günlük kafein alım seviyenizi en aza indirmek, huzur bacak sendromu belirtilerini azaltmaya yardımcı olabilir. Kafein esas olarak kahve, çay, kakao, çikolata ve enerji içeceklerinde bulunur.
Sigarayı Bırakın
Sigara içen insanlar için HBS riski daha yüksek görünmektedir. HBS’yi önlemek için günlük içtiğiniz sigara sayısını azaltın veya genel sağlığınız için tamamen bırakın.
Biberiye Yağı Masajı
Biberiye yağı kas gevşetici görevi görür ve yağ kokusu hem vücudu hem de zihni rahatlatır.
Nasıl Uygulanır?
10 ml zeytinyağı veya hindistancevizi yağı ile 5 ml biberiye yağını karıştırın.
Bu yağ karışımı ile bacaklarınıza ve ayaklarınıza masaj yapın.
Masaj özellikle geceleri yatmadan önce günde iki kez yapılmalıdır.
Demir Takviyesi Alın
Bir çalışmada, demir eksikliğinin HBS belirtilerinin artması ile ilişkili olduğu gösterilmiştir. Bu nedenle, düşük demir seviyesine sahip kişiler için, demir takviyesi almak (veya demir açısından zengin gıdalar tüketmek) semptomların kontrolüne yardımcı olabilir.
Vücut için çok fazla demir problemli olabileceğinden, bunun dikkatli yapılması gerektiğini unutmayın.
Sizin için güvenli bir seçenek olduğundan emin olmak için bu yaklaşımı denemeden önce doktorunuza danışmanız akıllıca olur.
B12 Vitamini Takviyesi Alın
B12 vitamini takviyesi almak ve B12 vitamini açısından zengin gıdaları diyetinize eklemek, huzursuz bacak sendromu belirtilerini kontrol etmenize yardımcı olabilir. Vitamin takviyeleri, kasların güçlenmesine yardımcı olabilir ve HBS oluşumunu önleyebilir.
Nane Çayı İçin
Nane çayı popüler bir bitki çayıdır ve yemeğin sindirilmesine yardımcı olmak için mükemmeldir. Aynı zamanda zihin ve bedeni rahatlatmaya yardımcı olan rahatlatıcı özelliklere sahiptir. Bu özellikler, nane çayının huzursuz bacak sendromu için mükemmel bir yardımcı olmasının nedenleridir.
Huzursuz bacak sendromu belirtilerini azaltmak için her gün iki bardak nane çayı için.
Geceleri daha iyi uyumak için taze nane yapraklarını yastığınızın altında tutabilirsiniz.
Taze nane kokusu rahatlamanıza yardımcı olur.
Sıcak veya Soğuk Kompres
Bazı kişilerde soğuk kompres, bazılarında ise sıcak kompres huzursuz bacak sendromunda rahatlama sağlar.
Bir leğenin içine ılık su doldurun ve ayaklarınızı 10 dakika boyunca leğenin içinde bekletin.
Esneme-Gerdirme Yapın
Esneme ve gerdirme hareketlerinin HBS’yi engelleyebileceğine dair kesin bir kanıt bulunmamakla birlikte, bazı kişilerde yararlı olduğu görülmüştür.
Yatağın kenarına oturun ve kasları uyarmak için baldırlarınıza sıkıca masaj yapın.
Evde kısa bir yürüyüşe çıkın. Kaslarınızı germek için uzun adımlar atın ve bacaklarınızı bükün.
Bacaklarınıza Masaj Yapın
HBS’den muzdarip bireylerde sık görülen karıncalanma hissinden kurtulmak için bacaklarınıza sık sık masaj yapın. Belinize ve bacaklarınıza (baldırlar ve ayaklar dahil) düzenli olarak masaj yapmak, kasları uyarır ve beyninize sağlıklı ve aktif olduğunu belirten uygun sinyaller gönderir. Bu da HBS belirtilerini uzun vadede etkili bir şekilde kontrol altında tutmanıza yardımcı olur.
Hareketli Olun
Hareketsiz bir yaşam tarzı olan kişilerin HBS riskinin daha yüksek olduğu bilinmektedir. Günlük rutininize daha fazla egzersiz ekleyin. Bir süredir egzersiz yapmadıysanız, yavaş yavaş başlayın. Egzersiz sadece HBS’nin önlenmesine yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda mevcut semptomların azaltılmasına da yardımcı olabilir.
0 notes
Text
Evde Yanık Tedavisi İçin 11 Doğal Yöntem
New Post has been published on https://websaglik.com/evde-yanik-tedavisi-nasil-yapilir/
Evde Yanık Tedavisi İçin 11 Doğal Yöntem
Cildinize sıcak bir şey değdiğinde, ilk düşünceniz acıyı yatıştırmak ve hasarı önlemek için yanığa ne uygulayacağınız olur. Evde yanık tedavisi için neredeyse her evde bulunan bazı ürünler şaşırtıcı sonuçlar almanızı sağlayabilir.
Evde Yanık Tedavisi Nasıl Yapılır?
Buz Yerine Aloe Vera Uygulayın
Buz, cilde kan akışını kısıtlayabilir ve dokuya daha fazla zarar verebilir. Bunun yerine yanık tedavisi için şunları yapın; Yanmış bölgeyi derhal serin akıcı suyun altına tutun ve mümkünse en az 20 dakika bekletin. Uygulama yaralanmanın yayılmasını önlemeye yardımcı olur. Peki, daha sonra ne yapabilirsiniz? Aloe vera, evde yanık tedavisi muhtemelen en çok kullanılan doğal ilaçtır. Ağrı ve iltihabı durdurur, şişliği azaltır ve cildin onarılmasına yardımcı olur.
Naneli Diş Macunu
Bir naneli diş macununu evde yanık tedavisi için kullanmak üzere her zaman evinizde bulundurun. İlk önce yanmış bölgeyi soğuk su altında tutun ve daha sonra bir kağıt havluyla nazikçe kurulayın. Son olarak naneli diş macunu ile yanığın üzerini kaplayın.
Vanilya
Vanilya özü küçük yanıkları için oldukça etkilidir. Bir kulak temizleme çubuğu kullanarak yanmış bölgeye nazikçe vanilya uygulayın. Vanilya özündeki alkolün buharlaşması, yanmayı soğutarak ağrıyı hafifletir.
Sallama Çay Poşeti
Siyah çay, yanığın ısısını çeken ve ağrıyı hafifleten tanen içerir. Yan��ğın üzerine iki veya üç tane soğumuş ve hala ıslak olan sallama çay poşetini yerleştirin ve sabitlemek için bölgeyi gazlı bezle sarın.
Beyaz Sirke
Beyaz sirke, aspirinde de bulunan ağrı, kaşıntı ve yanık iltihabını hafifletmeye yardımcı olan asetik asit içerir. Aynı zamanda antiseptik ve kanamayı durdurucu özellikleri vardır. Bu nedenle yanığın enfeksiyon kapmasını önler. Sirke ayrıca yanığın ısıyı çekerek, doğal olarak acının hafiflemesine yardımcı olur. Yatıştırıcı bir kompres hazırlamak için kağıt havluları su ile seyrelttiğiniz sirkeye daldırarak yanığa uygulayın.
Bal
Popüler bir boğaz ağrısı çözümü olan bal, aynı zamanda evde yanık tedavisi için de kullanılır. Yanığın enfeksiyon kapmasını önlemeye yardımcı olan doğal bir antibiyotiktir. Bakterilerin yaşamasına olanak tanımayan doğal bir pH dengesine sahiptir. Bu yüzden topikal olarak uygulandığında, mevcut olan bakterileri veya deride kalan enfeksiyonu da öldürebilir. Bal yanığı soğutarak, ağrıyı dindirecek ve cildin iyileşmesine yardımcı olacaktır.
Süt
Sütün içerdiği yağ ve protein, yanığı yatıştırır ve iyileşmeyi destekler. Yanığı hızlı şekilde rahatlatmak için 15 dakika boyunca sütte bekletin. Tam yağlı yoğurt da yanık cildi serinletip nemlendirmenize yardımcı olabilir.
Yulaf
Cildi yatıştırıcı özelliklerine sahip olan yulaf, evde yanık tedavisi için en yararlı çözüm olabilir. Özellikle büyük yanıklar için banyo suyuna bir bardak yulaf ekleyin ve 20 dakika bekleyin. Daha küçük yanıklar için, küçük bir kase suya biraz yulaf ekleyin ve etkilenen bölgeyi ıslatın. Cildinizi soğuğa yakın hava ile kurutun. Böyle ince bir yulaf tabakası ciltte kalır ve kaşıntıyı da azaltır.
Hindistan Cevizi Yağı
Hindistan cevizi yağı, cildi iyileştirici E vitamini açısından mükemmel bir kaynaktır ve aynı zamanda anti-fungal ve anti-bakteriyel olan yağ asitleri de içerir. Bu da yanığın enfeksiyon kapmasını önler. Yanık izleri için hindistan cevizi yağına biraz limon suyu ekleyip bölgenin üzerine nazikçe masaj yapar gibi uygulayabilirsiniz. Limon suyunun asidik özellikleri yaraların hafiflemesine, hindistan cevizi yağı ise yaraların iyileşmesine yardımcı olur.
Lavanta Yağı
Fransız bir kimyager 1900’lü yılların başında lavanta yağının iyileştirici gücünü keşfetti. Bir laboratuar kazasında elini ciddi bir şekilde yaktı ve yanığa lavanta yağı uyguladı. Yağ yanığın acısını hafifletti ve yanık hızla iyileşti. 1 çay kaşığı saf lavanta yağı ile 0.5 litre suyu bir cam şişede karıştırın. Çalkalayın ve yanık bölgeye gerektiği kadar uygulayın.
C ve E Vitamini
C vitaminini soğuk algınlığı ile ilişkilendiriyor olabilirsiniz. Ancak idrar yolu enfeksiyonlarından cildi iyileştirmeye kadar bir çok şeyde rol oynadığını biliyor muydunuz? C vitamini yaraların iyileşmesini ve cildin yenilenmesi için temel madde olan kolajen üretimini destekler. E vitamini, cildinizi onarmaya ve korumanıza yardımcı olan bir antioksidandır. Yanığın iyileşme sürecini hızlandırmak için, C ve E vitamini açısından zengin gıdalar tüketebilir ya da yanık vakasından sonra bir hafta boyunca 2.000 miligram C vitamini veya 1 biyolik ünite E vitamini takviyesi alabilirsiniz. Hatta bir E vitamini kapsülünü açabilir ve evde yanık tedavisi için doğrudan yaranın üzerine uygulayabilirsiniz.
0 notes
Text
Boyun Sinir Sıkışması Evde Nasıl Tedavi Edilir?
New Post has been published on https://websaglik.com/boyun-sinir-sikismasi-evde-nasil-tedavi-edilir/
Boyun Sinir Sıkışması Evde Nasıl Tedavi Edilir?
Boyunda sinir sıkışması yataktan kalkmak, kıyafet giyme ya da kafanızı bir yere çevirmek gibi temel hareketleri bile eziyet haline getirebilir. Boyunda sinir sıkışmasının nedenleri genellikle hareketsizlik ve yanlış duruş gibi faktörlerdir. Sinir sıkışması tedavisi için hemen harekete geçmezseniz, bu durum kronik bir hal alabilir ve daha ciddi sorunlara neden olabilir. Bu makalede evde sinir sıkışması tedavisi için neler yapabileceğinize yer verdik.
Sinir Sıkışması Nedir?
Sinir sıkışması çevredeki kemikler, kaslar, kıkırdak veya başka bir sinirdeki tendonlar tarafından uygulanan çok fazla baskının sonucu ortaya çıkan durumdur. Bu baskı, sinirin işlevini kaybetmesine neden olur ve etkilenen bölgede ağrı ve uyuşukluğa neden olabilir.
Sinirler beyinden omuriliğe kadar uzanır. Sıkışmış bir sinir, göz ardı edilmemesi gereken ağrı şeklinde sinyaller üretebilir.
Sinir Sıkışmasının Belirtileri
Ağrı dışında, sinir sıkışması aşağıdaki belirtilere neden olabilir:
Bölgede uyuşma
Dışarıya yayılan şiddetli bir ağrı
Karıncalanma hissi
Etkilenen bölgede kas güçsüzlüğü
Ellerde ve ayaklarda uyuşma hissi
Bu belirtiler uyku sırasında daha da kötüleşebilir.
Boyunda veya kolda sinir sıkışması varsa dirsekleri, elleri, bilekleri ve hatta parmakları bile etkileyebilir. Bu durum genellikle aşağıdakiler gibi daha ciddi sorunlara yol açabilir:
Periferik nöropati
Karpal tünel sendromu
Tenisçi dirseği
Boyunda Sinir Sıkışması Nedenleri
Boyunda sinir sıkışması aşağıda nedenlerden kaynaklanıyor olabilir:
Bir travma
Artrit
Stres
Fiziksel aktiviteler
Şişmanlık
Kısa süreli sinir sıkışması genellikle endişe verici değildir. Ancak sinir sıkışması uzun süre devam ederse, kronik ağrı ve hatta kalıcı sinir hasarına neden olabilir.
Aşağıdaki koşullar, sinir sıkışması riskini artırabilir:
Romatoid artrit
Tiroid hastalığı
Travma veya diğer tıbbi durumlar sonucu oluşan kemik mahmuzu
Kadınlarda karpal tünel sendromu riskini artıran cinsel aktivite
Boyunda Sinir Sıkışması Evde Nasıl Tedavi Edilir?
Sıcak veya Soğuk Kompres
Malzemeler:
Buz küpleri
Temiz bir bez
Kilitli plastik torba
Sıcak su torbası
Uygulama:
Bir miktar buz küpünü kilitli plastik torbaya yerleştirin.
Plastik torbayı temiz bir yıkama bezine sarın ve boynunuza uygulayın.
10 ila 15 dakika bekletin.
Günde birkaç kez tekrarlayın.
Alternatif olarak, sıcak su torbası ile boynunuza sıcak kompres de yapabilirsiniz.
Ağrıda belirgin bir azalma gözlenene kadar bunu her iki saatte bir yapabilirsiniz.
Nane Yağı veya Lavanta Yağı
Malzemeler:
2-3 damla nane yağı ya da lavanta yağı
Zeytinyağı, Hindistancevizi yağı veya jojoba yağı (isteğe bağlı)
Uygulama:
Parmaklarınıza bir miktar nane yağı ya da lavanta yağı alın ve boynunuza uygulayın.
Yağ tamamen cildiniz tarafından emilene kadar birkaç dakika masaj yapın.
Hassas cildiniz varsa, uçucu yağı uygulamadan önce herhangi bir taşıyıcı yağ (zeytinyağı gibi) ile karıştırabilirsiniz.
Uygulamayı günde iki kez yapabilirsiniz.
Zencefil Çayı
Malzemeler:
2.5 cm dilimlenmiş zencefil
1 su bardağı sıcak su
Bal
Uygulama:
Bir bardak sıcak suya bir parça zencefil ekleyin.
5 ila 10 dakika demlenmesini sağlayın.
Süzün ve zencefil çayına biraz bal ekleyin.
Soğumadan önce tüketin.
Zencefil çayını günde 2 veya 3 kez içebilirsiniz.
Zerdeçallı Süt
Malzemeler:
1 çay kaşığı toz zerdeçal
1 bardak süt
Bal (isteğe bağlı)
Uygulama:
Bir bardak sıcak sütün içine bir çay kaşığı toz zerdeçal ekleyin ve iyice karıştırın.
Biraz soğumasına izin verin ve üzerine biraz bal ekleyin.
Zerdeçallı sütü günde 1-2 kez içebilirsiniz.
0 notes
Text
Boyun Tutulması Evde Nasıl Geçer?
New Post has been published on https://websaglik.com/boyun-tutulmasi-evde-nasil-gecer/
Boyun Tutulması Evde Nasıl Geçer?
Boyun tutulması, boyunda hareket kısıtlığı ile birlikte ağrının var olduğu can sıkıcı bir durumdur. Günlük hayatınızı olduğu kadar, gece uykunuzu da olumsuz etkileyebilir. Boyun tutulması son yıllarda mobil cihazlar ve bilgisayar kullanımının artmasıyla yaygın görülen bir durum haline gelmiştir. Mobil cihazların neden olduğu kambur duruş, boyun kaslarına ve yumuşak dokularına baskı yapar. Boyun tutulması ve boyun ağrısı, ağrı kesici ya da kas gevşetici ilaçlarla tedavi edilebildiği gibi, evde tedavi yolları da vardır. Aşağıda boyun tutulmasını hafifletmeye ve önlemeye yardımcı olacak bazı yollara yer verdik. İşte evde boyun tutulması tedavisi için başvurabileceğiniz yollar.
Boyun Tutulması Evde Nasıl Geçer?
Ağrılı bir boyun tutulması yaşıyorsanız, ağrıyı ve tutulmayı azaltmak için birkaç tedavi yolu deneyebilirsiniz. Bu tedavi yollarının çoğu boyun tutulmasını önlemek için de kullanılabilir.
Isı veya Buz Uygulama
Boyun tutulmasını hafifletmek için günde birkaç kez 20 dakika buz uygulayın. Buz ve ısı uygulamasını dönüşümlü olarak da kullanabilirsiniz. Sıcak bir banyo yapmak veya sıcak su torbası kullanmak da yardımcı olabilir.
Reçetesiz Satılan Ağrı Kesici İlaçlar
Aşağıda yer alan ağrı kesiciler ağrıyı azaltmaya yardımcı olabilir:
ibuprofen içeren ilaçlar
Naproksen sodyum içeren ilaçlar
Parasetamol içeren ilaçlar
Esnetme-Gerdirme Hareketleri
Bu hareketler, ağrıyı ve boyun tutulmasını geçirmeye yardımcı olabilir. Normal zamanlarda yapıldığında ise boyun tutulması yaşama riskini azaltabilir. Hareketleri yavaşça ve nazikçe yapmak önemlidir. Ani hareketler daha fazla iltihap, ağrı ve daha ciddi yaralanmalara neden olabilir. Hareketleri yapmadan önce bir sıcak su torbası uygulamak veya sıcak bir duş almak etkilerini artıracaktır.
Boyun tutulması azaltabilecek esnetme-gerdirme hareketleri şunlardır:
Omuzlarınızı geriye doğru döndürün ve kafanızla yavaş yavaş daireler çizin.
Omuz başlarınıza aynı anda bastırın ve birkaç saniye boyunca bu pozisyonda kalın, daha sonra tekrar edin.
Başınızı yavaşça bir yandan diğer yana doğru çevirin.
Yukarıdaki fotoğrafta gösterilen şekilde bir kumaş parçası veya havluyu gergin bir şekilde tutun.
Masaj
Eğitimli bir masör tarafından yapılan masaj, boyun ve sırt kaslarınızı gevşeterek, boyun tutulması ve eşlik eden ağrıyı hafifletmeye yardımcı olabilir.
Aküpunktür
Aküpunktür, iğneleri vücudunuzdaki belirli basınç noktalarına batırma temeline dayanan geleneksel bir alternatif tıp uygulamasıdır. Aküpunktürün faydalarını tanımlamak için daha fazla bilimsel araştırmaya ihtiyaç olsa da, binlerce yıldır Doğu tıbbında uygulanmaktadır. Yalnızca sertifikalı bir uzman tarafından uygulanmalıdır.
Boyun Tutulmasının Nedenleri
Boyun tutulması nedenleri arasında şunlar yer alır:
Yanlış duruş
Dişleri sıkmak
Stres
Tekrarlayan boyun hareketi
Osteoartrit (Kireçlenme)
Boyun veya omurilik yaralanması
Soğuğa maruz kalma
0 notes
Text
Glüten Nedir? Gerçekten Zararlı mıdır?
New Post has been published on https://websaglik.com/gluten-nedir-gercekten-zararli-midir/
Glüten Nedir? Gerçekten Zararlı mıdır?
Glüten, 21. yüzyılın en tartışmalı gıda başlıklarından biridir. Giderek daha fazla restoran glütensiz ekmek, pizza ve makarna sunmaya başladı. Peki, ama neden? Glüten nedir? Zararlı mıdır?
Ekmek Yapıştırıcısı
Glüten, en çok tükettiğimiz karbonhidratlarla ilişkilendirilmesine rağmen, aslında dört spesifik tahılda (buğday, arpa, çavdar ve yulaf) var olan bir proteindir. “Glüten” kelimesi Latince “yapıştırıcı” anlamına gelir. Un su ile karıştırıldığında, glüten karışımın yapışkan ve tutkal benzeri bir kıvam almasını sağlar.
Glüten proteinleri çok yapışkan ve esnektir ve hamura esneklik verir, kabarmasına yardımcı olur ve ekmeğe çiğnenebilir dokusunu verir. Bu özellikler aynı zamanda şeflerin gıda endüstrisinde ekmek, hamur işleri, makarnalar ve daha fazlasında kullanmak için glüten ihtiyaç duydukları anlamına gelir.
Glüten son yıllarda önemli bir et alternatifi haline de geldi. Vejetaryenler için buğday glüteni pişirmek, dana eti veya tavuk eti yapısını taklit eden bir gıda elde etmek anlamına geliyor. İşlem tamamlandığında “seitan” adlı sahte bir etiniz oluyor.
“Glüten Zararlı mı?” Sorusu
Birçok insanın kafasındaki soru şu: Glüten zararlı mı? Son yıllarda glütensiz diyetler popüler hale geldi ve ekmeğin tartışmalı bir konu haline gelmesine yol açtı. Peki, ekmek tüketmekten kaçınmalı mıyız?
Pek çok soruda olduğu gibi cevap “duruma göre değişir”. Hamur işleri ve ekmek kesinlikle herkes için zararlı değil. İnsanların %1-2’sini etkileyen çölyak hastalığı, vücudun glüteni yabancı bir istilacı olarak ele aldığı ve ona saldırdığı bir otoimmün bozukluktur. Çölyak hastalığı için düzenli ekmek ve makarna yemek, bağırsağın duvarına zarar verebilir, anemi ve ağrılı sindirim sorunlarına neden olabilir ve çeşitli hastalıklara yakalanma riskini artırabilir.
Glüten Duyarlılığı
Bilim adamlarının insanların %0,5-15’ini etkileyebileceğine inandıkları “glüten duyarlılığı” adlı verilen bir şey de var. Çölyak hastalığı kadar ciddi olmasa da, bu duyarlılık ishal, mide ağrısı, yorgunluk, şişkinlik ve depresyona yol açabilir.
Bununla birlikte, glüten duyarlılığı henüz tam olarak anlaşılmamıştır ve bazı uzmanlar bunun gerçek bir durum olmadığını iddia etmektedir. Semptomlar çok geniş olduğundan, glütensiz bir diyetin bir plasebo etkisinin sözde faydaları olduğunu düşündürmektedir.
Ne olursa olsun, vücudunuzun ekmek, makarna ve pizza tükettiğinizde olumsuz tepkiler verdiğini düşünüyorsanız, en iyi eylem bir doktora görünmektir. O zamana kadar mısır, pirinç, kinoa, keten ve karabuğday gibi tadını çıkarabileceğiniz bol miktarda tahıl olduğunu hatırlayın.
0 notes
Text
Astım Tedavisine Yardımcı Olan Bitkisel Çay Yapımı
New Post has been published on https://websaglik.com/astim-tedavisine-yardimci-olan-bitkisel-cay-yapimi/
Astım Tedavisine Yardımcı Olan Bitkisel Çay Yapımı
Astım, tahriş ve iltihaplanma nedeniyle hava yollarının daralması ile karakterize bir durumdur. İnsanlık çok eski zamanlardan beri astım tedavisi üzerinde çalışıyor. Astım hastalığınız varsa, ataklar sırasında hırıltı, göğüste sıkışma, panik ve boğulma duyguları yaşarsınız. Astım atağını tetikleyebilecek pek çok şey vardır ancak genellikle bir çeşit alerjiyle ilişkilidir.
Bitkilerle Doğal Astım Tedavisi
Astım tedavisi iki farklı stratejiden oluşmalıdır:
Akut Semptomları Hafifletme – Astım atağının akut semptomları için kısa vadeli bir plan.
Uzun Vadeli İyileşme: Vücut sisteminde altta yatan herhangi bir zayıf noktayı güçlendirmek için uzun vadeli bir plan.
Akut Semptomları Hafifletme
Lobelya – Bitkisel astım tedavisi gören herkesin ilaç dolabında bir lobelya tentürü (bitkisel alkolün su veya sirke ile karıştırılmasını ile elde edilen karışım) olması gerekir. Lobelya acil durumlar için etkili bir bronkodilatördür. Bazı durumlarda, astım atakları o kadar şiddetli olabilir ki, nefes almak neredeyse imkansız hale gelir. Lobelya, acil durum ekibini beklerken oksijen almaya devam edebilecek kadar hava yollarını açabilir.
Uzun Vadeli İyileşme
Bitkisel astım tedavisi için uygulanan herhangi bir doğal program, akciğerlerin sağlığını geliştirmek için uzun vadeli bir plandan oluşmalıdır. Aşağıdaki bitkilerin bazılarını içeren çaylar diye, hareket ve yaşam tarzındaki değişikliklerle beraber çok yararlı olacaktır.
Ahududu Yaprağı – Ahududu yaprağı oldukça besleyicidir ve herhangi bir solunum hastalığı için hazırlanan formüllere mükemmel bir katkı sağlar.
Kırmızı Yonca – Bu bitkinin çiçekleri yalnızca solunum sorunları için değil, aynı zamanda karaciğer sağlığını desteklemek için de kullanılır. Karaciğerin günlük toksin filtreleme görevini destekler. Karaciğer en uygun şekilde çalıştığında, vücut alerjenlere genellikle daha az tepki gösterir.
Sarımsak – Sarımsak herhangi bir hastalık söz konusu olduğunda tedaviye yardımcı bitkiler arasında olmaz olmazlardan biridir. Solunum sistemi için önemli bir iltihap önleyici görevi yapar. Aynı zamanda mukoza zarını uygun bir yağlama üretmeye teşvik eder. Taze olarak yenilebilir ya da astım atağında haricen göğüs bölgesine uygulanabilir.
Çördük Otu – Bu bitki hem güçlü bir iltihap önleyici hem de balgam söktürücü olarak bilinmektedir. Astım tedavisinde, mukoza zarının uygun yağlama yapmasını teşvik ederek atakları tetikleyen solunum yolu kuruluğunun önüne geçer.
Erik Ağacı Kabuğu – Daha kesin kanıtlara ihtiyaç duyan bazı çalışmalar, erik ağacı kabuğunun astım tedavisinde etkili olabileceğini göstermiştir. Bahçenizde bir erik ağacı varsa, yaprak ve kabuklarını en sevdiğiniz bitkisel çay karışımına eklemeye ve sizin için nasıl bit etki yaptığını görmeye değer olabilir.
Sığır Kuyruğu Otu – Çördük otuna benzer şekilde, sığır kuyruğunun astım ataklarına neden olan hava yolları kuruluğuna nem katkısı sağladığı bilinmektedir. Aynı zamanda vücuda birçok yararı olduğu ve uzun süre kullanım için güvenli olduğundan günlük olarak tüketmek için harika bir seçenektir.
Astım Tedavisi İçin Bitkisel Çay
(240 ml çay elde etmek için)
Malzemeler:
1 çay kaşığı sığır kuyruğu otu yaprağı
1 çay kaşığı ahududu yaprağı
1 çay kaşığı çördük
1/2 çay kaşığı kırmızı yonca
1/8 çay kaşığının yarısı kadar lobelya
Tüm bu otları aktarlarda veya bitkisel ürünler satan online mağazalarda bulabilirsiniz.
Hazırlanışı:
Malzemelerin hepsini bir demlikte bir araya getirin ve üzerine kaynar su dökün.
Demliğin üzerini temiz bir havlu ile kapatın ve 15 dakika demlenmeye bırakın.
Demlendikten sonra tüketin.
0 notes
Text
Her Erkeğin Düzenli Olarak Yaptırması Gereken Sağlık Testleri
New Post has been published on https://websaglik.com/erkeklerin-yaptirmasi-gereken-testler/
Her Erkeğin Düzenli Olarak Yaptırması Gereken Sağlık Testleri
Doğru tarama testinin doğru zamanda yapılması, bir insanın sağlığı için yapabileceği en önemli şeylerden biridir. Tarama testleri, hastalıkları tedavi edilmesi kolay evredeyken ve belirtiler görülmeden teşhis eder. Örneğin, kolon kanseri erken teşhis edildiğinde henüz ortaya çıkma evresindeyken tedavi edilebilir. Diyabetin erken teşhisi görme kaybı ve iktidarsızlık gibi durumların önlenmesine yardımcı olabilir. Erkeklerin yaptırması gereken testler yaş ve risk faktörlerine göre değişir.
Erkeklerin Düzenli Olarak Yaptırması Gereken Testler
Prostat Kanseri Testi
Prostat kanseri, Türk erkeklerinde akciğer kanserinden sonra en sık görülen kanser türüdür. Yavaş büyüyen bir kanser olma eğilimindedir. Ancak agresif, hızlı büyüyen prostat kanseri türleri de vardır. Tarama testleri, tedavinin en etkili olduğu durumlarda semptomlar gelişmeden önce hastalığı bulabilir.
Sağlıklı erkekler için taramalar dijital rektal muayene (DRE) ve muhtemelen prostata özgü antijen (PSA) kan testini içerebilir.
Testis Kanseri Testi
Nadir görülen bu kanser, bir erkeğin testislerinde, sperm üreten üreme bezlerinde gelişir. Çoğu vaka 20 ila 54 yaşları arasında görülür. Uzmanlar, tüm erkeklerin düzenli şekilde testis muayenesi yaptırmasını öneriyor. Ayrıca, erkeklerin düzenli olarak kendi kendini muayene ederek, testislerde hafif sert topaklar, pürüzsüz şişlikler veya testislerin boyutunda veya şeklinde değişiklik olup olmadığını kontrol etmesi öneriliyor.
Kolorektal (Kalın Bağırsak) Kanseri Testi
Kolerekral kanser Türkiye’de en çok ölüme neden olan üçüncü kanser türüdür. Erkeklerde görülme riski kadınlardan biraz daha yüksektir. Kolon kanserlerinin çoğu yavaş şekilde kolonun iç yüzeyinde oluşan polipler nedeniyle gelişir. Kanser geliştikten sonra, kolonu istila edebilir veya vücudun diğer bölgelerine yayılabilir. Kolon kanserini önlemenin yolu, polipleri kanserli hale gelmeden önce bulmak ve çıkarmaktır.
Kolon kanseri taraması, ortalama riskli yetişkinlerde 50 yaşında başlar. Kolonoskopi, polipleri ve kolorektal kanseri tespit etmek için yaygın olarak kullanılan bir testtir. Bir doktor esnek bir tüp ve bir kamera kullanarak tüm kolonu görüntüler. Polipler test sırasında çıkarılabilir. Benzer bir test, kolonun sadece alt kısmını inceleyen sigmoidoskopidir.
Cilt Kanseri Testi
Cilt kanserinin en tehlikeli şekli melanomdur. Cilt rengi üreten melanosit adı verilen özel hücrelerde başlar. Yaşlı erkeklerde aynı yaştaki kadınlardan iki kat daha fazla melanom gelişir. Erkeklerde melanom olmayan bazal hücre ve skuamöz hücreli cilt kanserlerine yakalanma olasılığı kadınlara göre 2-3 kat daha fazladır. Yaşam boyu güneşe maruz kaldıkça risk artar. Güneş yanığı riski daha da arttırır.
Uzmanlar şekil, renk ve boyut dahil olmak üzere ciltteki izlerde değişiklik olup olmadığını kontrol etmek için düzenli olarak kendi kendine cilt muayenesi yapmayı öneriyor.
Yüksek Tansiyon (Hipertansiyon) Testi
Yüksek tansiyon riski yaşla birlikte artar. Aynı zamanda kilo ve yaşam tarzı ile de ilgilidir. Yüksek tansiyon, arter damarlarında tehlikeli baloncuk oluşması da dahil olmak üzere önceden herhangi bir belirti olmadan ciddi durumlara yol açabilir. Ancak tedavi edilebilirdir. Yüksek tansiyon tedavi edilmediğinde kalp hastalığı, felç ve böbrek yetmezliği riskini artırabilir. Tansiyonunuzu takip etmeli, yüksekse, normal seviyede kontrol altında tutabilmek için doktora başvurmalısınız.
Kan basıncı değerleri iki sayı verir. İlki (sistolik), kalp attığında arterlerinizdeki basınçtır. İkincisi (diyastolik) atımlar arasındaki basınçtır. Normal kan basıncı 120/80’den azdır. Yüksek tansiyon 140/90 veya daha yüksektir. Bu ikisi arasındaki değerler prehipertansiyon olarak kabul edilir ve yüksek tansiyona giden yolda önemli bir kilometre taşıdır. Kan basıncının ne sıklıkta kontrol edilmesi gerektiği, ne kadar yüksek olduğuna ve sahip olduğunuz diğer risk faktörlerine bağlıdır.
Kolesterol Testi
Kandaki yüksek LDL kolesterol seviyesi, arterlerin duvarlarında yapışkan plak birikmesine neden olur. Bu durum kalp hastalığı riskini artırır. Ateroskleroz (arterlerin sertleşmesi ve daralması) yıllarca semptom olmadan ilerleyebilir. Zamanla kalp krizi ve felce yol açabilir. Yaşam tarzı değişiklikleri ve ilaçlar bu “kötü” kolesterolü düşürebilir ve kardiyovasküler hastalık riskini azaltabilir.
Açlık kan lipit paneli, toplam kolesterol, LDL “kötü” kolesterol, HDL “iyi” kolesterol ve trigliserit (kan yağı) seviyelerinizi gösteren bir kan testidir. Sonuçlar size ve doktorunuza kalp hastalığı, felç ve diyabet riskini azaltmak için neler yapılması gerektiğini gösterir. Kalp hastalığı riski yüksek olan erkeklerin 20 yaşından itibaren kolesterol testleri yaptırması gerekir. Diğer tüm erkeklerin ise 35 yaşından başlayarak düzenli kolesterol testi yaptırması gerekir.
Tip 2 Diyabet Testi
Diyabetli insanların üçte biri diyabetli olduklarını bilmiyor. Kontrol altında tutulmayan diyabet, kalp hastalığı ve felç, böbrek hastalığı, retinanın kan damarlarındaki hasarından kaynaklanan körlük, sinir hasarı ve iktidarsızlığa neden olabilir. Diyabet, erken teşhis edildiğinde kontrol altında tutulabilir ve diyet, egzersiz, kilo verme ve ilaçlarla ortaya çıkacak olası sorunlardan kaçınılabilir.
Diyabet taraması için açlık kan şekeri testi, glikoz tolerans testi veya HBA1C testi tek başına veya birlikte kullanılabilir. Sağlıklı yetişkinler 45 yaşından itibaren her üç yılda bir diyabet testi yaptırmalıdır. Yüksek kolesterol veya kan basıncı da dahil olmak üzere daha yüksek bir riskiniz varsa, daha erken ve daha sık test yaptırmaya başlayabilirsiniz.
İnsan İmmün Yetmezlik Virüsü (HIV) Testi
HIV, AIDS’e neden olan virüstür. Hiçbir belirti olmasa bile, enfekte olmuş bireylerin kanında ve diğer vücut salgılarında bulunur. Bu salgılar vajina, anal bölge, ağız, gözler veya ciltteki bir kesik ile temas ettiğinde bir kişiden diğerine bulaşır. Hala tedavisi veya aşısı yoktur. Modern tedaviler HIV enfeksiyonunun AIDS’e neden olmasını engelleyebilse de, tedavide kullanılan ilaçların ciddi yan etkileri olabilir.
HIV uzun yıllar belirti göstermeyebilir. Enfekte olup olmadığını anlamanın tek yolu bir dizi kan testidir. İlk teste ELISA veya EIA denir. Bu testler kanda HIV antikoru arar. Kanda antikor tespit edilirse, sonucun pozitif veya negatif olduğunu söyleyebilmek için Western blot adı verilen ikinci bir test yapılması gerekir. Yakında bir zamanda enfekte olduysanız, test sonucu negatif çıkabilir. HIV’e maruz kalmış olabileceğinizi düşünüyorsanız, bir süre sonra ikinci kez test yaptırmak için doktorunuza yeniden başvurmalısınız.
0 notes
Text
Sabah Yürüyüşü Yapmanın Sağlığa Faydaları
New Post has been published on https://websaglik.com/sabah-yuruyusu-yapmanin-sagliga-faydalari/
Sabah Yürüyüşü Yapmanın Sağlığa Faydaları
Her gün şafak sökerken evlerinden çıkan ve sabah yürüyüşü için hızlı bir şekilde yola düşen insanları motive eden şeylerin ne olduğunu hiç merak ettiniz mi? Açıkçası iyi bir şey yapıyorlar, çünkü araştırmalar sabah saatlerinde yapılan egzersizin, günün diğer saatlerine göre daha faydalı olabileceğini gösteriyor. Buna göre sabah yürüyüşü yapmak, kan dolaşımınızı hızlandırarak zihninize ve vücudunuza ek faydalar sunuyor. Bu yazıda uyuşukluğunuzu ortadan kaldırıp hep yapmak istediğiniz o sabah yürüyüşüne çıkmak için sizi teşvik edeceğini düşündüğümüz nedenleri ele aldık.
Sabah yürüyüşünü günlük rutininize dahil etmenin en iyi yanı, çok kolay yapılabilecek bir egzersiz olmasıdır. Bunu yapmak için bir fitness merkezi üyeliği satın almanız ya da özel bir spor hocasına para ödemeniz gerekmez. Sabah yürüyüşlerinize başlamak ihtiyacınız olan şeyler, yalnızca biraz motivasyon ve iyi bir çift spor ayakkabıdır. Tembelliğinizi üstünüzden atıp sabah yürüyüşü yapanlar tugayına katılmaya hazır mısınız?
Sabah Yürüyüşünün Faydaları
Günün hangi saatinde yapmayı seçerseniz seçin, yürüyüşün çok faydalı olduğunu düşünebilirsiniz ki haklısınız da. Ancak sabah yürüyüşü ile kardiyo terlemesi yapmak, tüm gün boyunca metabolizmanızı hızlandıracak ve kendinizi enerjik ve her şeyi başarmaya hazır hissetmenizi sağlayacaktır. Ayrıca, sabah yürüyüşü alışkanlığını edinmek, zaman açısından günlük rutininizi etkilemeyeceği için çok kolaydır. Ayrıca çalışmalar sabah dayanıklılık seviyelerinin akşamlardan daha yüksek olduğunu, böylece sabah yürüyüşü sırasında günün diğer saatlerine göre kendinize daha fazla zorlayabileceğinizi ve daha fazla kalori yakabileceğinizi söylüyor.
Sabah yürüyüşü yaşam tarzına bağlı hastalıklardan korunmanıza yardımcı olur
Çalışmalar, sabah yürüyüşünün diyabet, tiroid, hipertansiyon gibi yaşam tarzı hastalıklarının semptomlarını önlemede veya azaltmada son derece yararlı olduğunu göstermiştir. Bu hastalıkların yüksek trigliserit seviyeleri ve düşük HDL kolesterol seviyeleri ile birleşmesi, kalp hastalığına yatkın olan metabolik sendroma yol açıyor.
Sabah yürüyüşü şeker seviyelerini kontrol altında tutar
Dünya genelinde tip 2 diyabet görülme sıklığı salgın seviyelerine ulaşmıştır. Hindistan’da yayın yapan Lancet Diyabet ve Endokrinoloji dergisinde yayınlanan bir araştırma, 2030 yılın kadar yaklaşık 98 milyon Hintlinin tip 2 diyabet hastalığından mustarip olacağını söylüyor. Diyabet hastasıysanız, her sabah 30 dakikalık yürüyüşlerle şeker seviyenizi kontrol altına alabilirsiniz. Yürüyüş, hücrelerin kan dolaşımındaki glikozu daha verimli kullanmasına yardımcı olur. Diyabet, kişinin kilosunu en az yüzde 10 azaltarak da kontrol altında tutabilir. Sabah yürüyüşleri daha fazla kalori yakmayı sağladığı için bu konuda da çok yardımcı olur.
Sabah yürüyüşü vücut yağlarını eritir
Sabah yürüyüşü, spor salonu rutinleri veya daha yoğun egzersiz formlarıyla karşılaştırdığınızda çok kolay bir egzersiz şekli gibi görünebilir. Ancak, çalışmalar yağ yakma konusunda sabah yürüyüşünün çok etkili olduğunu göstermiştir. Hatta düşük yoğunluklu kardiyo benzeri yürüyüş, kalorilerin yüzde 60’ını yağdan yakar.
Sabah yürüyüşü zihinsel refahı arttırır
Sabah yürüyüşü, günün başında egzersiz yapmak için harika bir yol olmasının yanı sıra, daha mutlu hissetmenizi ve günün geri kalanı için olumlu bir ruh hali içine girmenizi sağlar. Sabah yürüyüşünün zihinsel refahınızı iyileştirmesinin birkaç yolu vardır. Yeni başlayanlar için tempolu bir sabah yürüyüşü yapmanın, endorfin hormonu (mutluluk hormonu) salgılanmasını ve bu sayede günün geri kalanında daha enerjik ve mutlu olmayı sağladığı tespit edilmiştir. Araştırmalar, sabah yarım saat ile bir saat boyunca hızlı bir şekilde yürümenin depresyondan mustarip olanlar üzerinde önemli bir olumlu etkiye sahip olduğunu göstermiştir. Ayrıca, sabah yürüyüşü hafızanızı korumaya ve bilişsel becerilerinizi geliştirmeye de yardımcı olabilir. Yürürken beyninize oksijen ve kan akışının hızlanması, beyninizi uyarır ve beyin işlevini geliştirir. Hatta sabah yürüyüşü yapmanın 60 yaş üstü insanlar için yaşa bağlı hafıza zayıflığını ve dejenerasyonunu azaltması gibi daha önemli faydaları da vardır.
Sabah yürüyüşü kalbi güçlendirir
Düzenli sabah yürüyüşü yaparak kalp problemlerinizi ortadan kaldırabilirsiniz. Amerikan Kalp Derneği’ne göre, her gün 30 dakika boyunca hızlı bir şekilde yürümek kalp hastalığı ve felç geçirme riskini azaltabiliyor. Kan basıncını düşürmek, trigliserit düzeylerini ve zararlı LDL kolesterolü düşürmek için gereken tek şey sabahları 30 dakika yürümektir. South Carolina Üniversitesi tarafından yayınlanan bir raporda, haftada dört veya beş gün her sabah yarım saat yürüyüş yapmanın felç riskini önemli ölçüde azaltabileceği belirtiliyor.
Sabah yürüyüşü daha iyi görünmenizi ve hissetmenizi sağlar
Düzenli sabah yürüyüşü yapmak genel sağlığınızı iyileştirir ve sonuç olarak, eskisinden çok daha az ilaç kullandığınızı fark edersiniz. Hatta uzmanlar düzenli sabah yürüyüşü yapmanın ömrü en az bir yıl arttırabileceğini söylüyor. Yürüyüş, kan ve oksijen dolaşımını iyileştirir ve bağışıklık sisteminin güçlenmesini sağlar.
Sabah yürüyüşünü günlük programınızın bir parçası haline getirmek size genel sağlık gelişiminin yanı sıra, harika güzellik faydaları da sağlayacaktır. Ciltteki kan dolaşımını geliştirmesi sayesinde, yaşlanma sürecini yavaşlatır, saç kalitesini arttırır ve sağlıklı bir parlaklık kazandırır.
0 notes
Text
Karanfil Yağının Sağlığa Faydaları
New Post has been published on https://websaglik.com/karanfil-yagi-sagliga-faydalari/
Karanfil Yağının Sağlığa Faydaları
Karanfil genellikle “fayda deposu” olarak adlandırılır. Güçlü antiseptik ve antioksidan özelliklere sahiptir. Karanfil yağı ise geleneksel tedavi ve bazı özel yemeklerde lezzet verici kullanımları da dahil olmak üzere geniş bir kullanım alanına sahiptir. Karanfil yağı, vücuttaki ağrıları ortadan kaldırmaya yardımcı olabilecek iltihap giderici özelliğe sahiptir. İçeriğindeki öjenol bileşeni sayesinde, diş ve saçlar için büyük bir fayda sağlayabilir. Ayrıca, esas olarak vücut fonksiyonlarımızın bozulmasından sorumlu olan serbest radikallerin sistemimizden atılmasına yardımcı olabilir. Karanfil yağı faydaları arasında, antiseptik özellikleri nedeniyle yara izlerinin ve yaraların iyileşmesine yardımcı olması da yer almaktadır.
Karanfil Yağı Faydaları
Diş, Diş Eti ve Ağız Sorunlarının Tedavisine Yardımcı Olur
Karanfil yağının faydaları arasında diş sağlığına sağladığı katkılar da vardır. Karanfil, neredeyse tüm markaların diş macunu formüllerinde çok yaygın kullanılan bir bileşendir. Antiseptik özellikleri diş ağrısını hafifletmek için etkilidir. İçeriğindeki öjenol, diş eti ağrısı ve ağız ülserlerinin tedavisinde çok etkilidir. Ağız kokusundan kurtulmak için ılık suyun içine dört damla karanfil yağı ekleyerek günde iki kez gargara yapılabilir.
Bağışıklık Sistemini Güçlendirmeye Yardımcı Olur
Karanfil yağı bağışıklık sistemini güçlendirmek için özel bir rol oynayabilir. Farklı vücut fonksiyonlarının bozulmasından sorumlu olan serbest radikallere karşı adeta bir çöpçü görevi görebilecek güçlü antioksidan özelliklere sahiptir.
Enfeksiyonla Mücadeleye Yardımcı Olabilir
Karanfil yağının antiseptik özellikleri kesikleri, yaraları, mantar enfeksiyonlarını ve hatta böcek ısırıklarını iyileştirmeye yardımcı olabilir. Karanfil yağını yara tedavisi için kullanırken doğrudan kullanmaktan kaçınmalıyız. Yaralı bölgeye uygulamadan önce badem yağı veya hindistan cevizi yağı gibi bir taşıyıcı yağ ile seyreltilmesi tavsiye edilir.
Öksürük ve Soğuk Algınlığı ile Mücadeleye Yardımcı Olabilir
Karanfil yağının anti-enflamatuar özellikleri boğaz ağrısı, öksürük, soğuk algınlığı ve sinüzit ile mücadelede ve ayrıca solunum problemlerine yol açan burun kanalı tıkanıklığını temizlemede faydalı olabilir. Ayrıca, burun boşluğu ve boğaz üzerinde, öksürük ve soğuk algınlığı çekerken rahatlama sunabilecek bir ferahlatıcı etkisi vardır.
Baş Ağrılarını Hafifletebilir
Karanfil yağı, oldukça rahatsız edici olabilecek kronik baş ağrısı durumunda da yararlıdır. Karanfil yağının faydaları arasında, kas ve eklem ağrılarını hafifletmeye yardımcı olması da vardır.
Cilt Sağlığına Faydalıdır
Karanfil yağı, cilt sağlığına faydaları nedeniyle sabun, losyon ve parfüm gibi ürünlerin üretiminde kullanılmaktadır. İçeriğinde bulunan öjenol adlı bileşik, anti-bakteriyel özellikleri sayesinde cilt sorunlarını gidermede etkilidir. Akne tedavisinde, ciltteki şişkinliği azaltılmasında ve bakterilerin öldürülmesinde rol oynayabilir. Ayrıca kırışıklık ve sarkma gibi yaşlanma belirtilerini önlemek için de kullanılır. Cilt kremine iki ila üç damla karanfil yağı ekleyerek harika bir cilt elde edebilirsiniz. Uyarıcı özellikleri, ölü derinin atılmasına ve ciltte kan dolaşımının artmasında kullanışlı olabilir. Ciltteki kan akışının artması, cildin canlanmasına ve parlamasına yardımcı olur.
Karanfil yağının sağlığa faydaları arasında, yukarıda belirtilenler dışında hazımsızlık tedavisine yardımcı olması, saç sağlığı iyileştirmesi, mide bulantısını hafifletmesi, kulak ağrısına iyi gelmesi gibi maddeler yer almaktadır.
0 notes
Text
Bağışıklık Sistemini Güçlendiren Vitamin ve Mineraller
New Post has been published on https://websaglik.com/bagisiklik-sistemini-guclendiren-vitamin-ve-mineraller/
Bağışıklık Sistemini Güçlendiren Vitamin ve Mineraller
İster bir enfeksiyonla ister soğuk algınlığı ile mücadele ediyor olun, beslenme düzeninize birkaç bağışıklık artırıcı vitamin eklemek inanılmaz derecede faydalı olabilir. Aslında, bazı vitaminler, mineraller ve takviyelerin bağışıklık fonksiyonuna destek olduğu, antikor üretimini geliştirdiği ve vücuttaki iltihabı hafifleterek iyi hissetmenizi sağladığı tespit edilmiştir. Bu yazıda, bağışık sistemini güçlendiren vitamin ve mineraller ile bunların sağlığa faydalarına dair bazı basit önerileri ele alacağız.
Bağışıklık Sistemini Güçlendiren Vitaminler
Birçok vitaminin, vücudunuzun enfeksiyondan korunma yeteneğini artırmaya yardımcı olduğu gösterilmiştir. İşte bağışıklık arttırıcı en iyi vitaminlerden birkaçı;
C Vitamini
C vitamini bağışıklık fonksiyonunda merkezi bir rol oynar ve genellikle vücudunuzun enfeksiyona karşı savunmasını artırmaya yardımcı olmak için kullanılır. Yapılan bir araştırmada, beslenmenize yeterli C vitamini eklemenin solunum yolu enfeksiyonlarının süresini kısaltmaya ve belirtileri azaltmaya yardımcı olabileceği tespit edilmiştir.
Günlük önerilen doz: Kadınlar ve erkekler için sırasıyla 75-90 miligram
D3 Vitamini
D vitamini, sağlığın birçok alanında yer alan önemli bir mikro besin maddesidir ve aynı zamanda en iyi bağışıklık sistemi güçlendirici vitaminlerinden biridir. D3 vitamini vücuttaki bağışıklık hücrelerinin işlevini destekler ve eksikliğinde enfeksiyon riski artabilir.
Günlük önerilen doz: 400-800 IU
A Vitamini
Yağda çözünen bir vitamin olan A vitamini göz ve cilt sağlığını desteklemek, uygun büyüme ve gelişmeyi teşvik etmek için hayati önem taşır. A vitamini, iltihap ve enfeksiyonla savaşmak için gerekli olan bazı bağışıklık hücrelerinin gelişimi için de önemlidir. Bu nedenle bağışıklık sistemini güçlendirmek için en iyi takviyelerden biri olarak kabul edilir.
Günlük önerilen doz: Kadınlarda ve erkeklerde sırasıyla 700–900 UI
E Vitamini
E vitamini, hem yağda çözünen bir vitamin hem de güçlü bir antioksidan olarak serbest radikallerle savaşmaya ve hücrelerdeki oksidatif hasarı önlemeye yardımcı olur. Bağışıklık sistemini güçlendiren en iyi vitaminlerin araştırıldığı çalışmalar, E vitamini takviyesinin bağışıklık fonksiyonunu artırabileceğini, beyaz kan hücrelerinin üretimini artırabileceğini ve enfeksiyona karşı direnci artırabileceğini gösteriyor.
Günlük önerilen doz: 15 miligram
B6 Vitamini
Araştırmalar, B6 vitamininin vücuttaki yabancı istilacılarla savaşmak için bağışıklık fonksiyonunu artırmaya yardımcı olabileceğini gösteriyor. Avrupa Klinik Beslenme Dergisi’nde yayınlanan bir araştırmaya göre, kritik hastalara verilen B6 vitamini, iki haftalık sürede bağışıklık tepkilerini önemli ölçüde arttırmıştır.
Diğer taraftan, farklı çalışmalar B6 vitamini eksikliğinin bağışıklık sisteminde bulunan önemli antikorların üretimini azaltabileceğini göstermiştir.
Günlük önerilen doz: 1.2-1.7 miligram
Bağışıklık Sistemini Güçlendiren Mineraller
Çinko
Genellikle en etkili bağışıklık arttırıcı takviyelerden biri olarak kabul edilen çinko, genel sağlığı korumak için çok önemlidir. Araştırmalar çinkonun bağışıklık tepkisini düzenlemeye yardımcı olduğunu ve bağışıklık hücrelerinin hayatta kalması, çoğalması ve olgunlaşması için gerekli olduğunu göstermektedir.
Günlük önerilen doz: Kadınlar ve erkekler için sırasıyla 8–11 miligram
Demir
Demir, daha çok kırmızı kan hücresi üretimi ve oksijenin vücutta taşınması rolü ile bilinse de, bağışıklığı artıran en iyi takviyelerden biri olarak da kabul edilir.
Araştırmalar, demir eksikliği anemisinin vücudun bağışıklık tepkisini bozabileceğini ve bunun da hastalık ve enfeksiyon riskini artırabileceğini gösteriyor.
Günlük önerilen doz: Erkekler ve kadınlar için sırasıyla 8–18 miligram
Selenyum
Selenyum, zararlı serbest radikalleri etkisizleştirmek ve hücre hasarını azaltmak için antioksidan görevi gören güçlü bir mikro besin maddesidir. Çalışmalar, selenyumun vücutta iltihaplanma oluşmasını önlemek için bağışıklık tepkilerinin düzenlenmesinde rol oynayabileceğini göstermektedir.
Diğer taraftan, düşük selenyum alımının, bağışıklık fonksiyonu zayıflığı, bilişsel düşüş ve ölüm riski artışı da dahil olmak üzere sağlık üzerinde çeşitli olumsuz etkilerle ilişkili olabileceği belirtilmektedir.
Günlük önerilen doz: 400 miligram
0 notes
Text
İlaçların Ölçüsünü Kaçırmayın - Antibiyotik Kullanımına Dikkat
New Post has been published on http://websaglik.com/ilaclarin-olcusunu-kacirmayin-antibiyotik-kullanimina-dikkat/
İlaçların Ölçüsünü Kaçırmayın - Antibiyotik Kullanımına Dikkat
Yapılan bir araştırmaya göre Avrupa’da en fazla antibiyotik kullanan ülke olduğumuz ortaya çıkmış. Bu durumun birden fazla sonucu olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Ülke ekonomisine çok ciddi ekonomik etkileri olacağı gibi uzun vadede antibiyotik direnci adı verilen bir sorun ortaya çıkabiliyor.
Antibiyotik Direnci Nedir
Bilinçsiz bir şekilde antibiyotik kullanımının yaygınlaşması durumunda antibiyotik direnci ortaya çıkmaktadır. Böyle sorunlarda artık antibiyotiklerin en basit rahatsızlıklarda bile etkisini ortadan kaldıran bir durum olarak dikkat çeken antibiyotik direnci özellikle dikkat edilmesi gereken son derece önemli bir konudur.
Hayatta Ölçüye Dikkat Edilmesi Konusu
Aynı sorunun günlük hayatta da karşımıza çıktığını söylemek yanlış olmayacaktır. Günlük hayatta kullandığımız ürünlerin ölçülerine özellikle dikkat ederek sağlığımızın korunmasına yardımcı olabiliriz. Bu konuda ise farklı bir noktanın ortaya çıktığını özellikle belirtmek gerekmektedir. Gündelik hayatta ölçüler son derece önemli ve son derece hayati bir konu başlığı olarak dikkatleri üzerinde toplamaktadır.
Daha detaylı bilgi sahibi olmak ve farklı konu başlıkları hakkında bilgi sahibi olmak için yorum bölümünü ziyaret etmeniz yeterli olacaktır. Çoğunlukla az bilinen ve pek üzerinde durulmayan konu başlıkları hakkında bilgilendirme yapmaya çalışıyoruz. Bu ve bunun gibi konuların artmasını istiyorsanız sadece yorum bölümünden bize ulaşmanız son derece hayatidir.
Ölçü Konusunda Merak Edilenler
Yukarıda belirttiğimiz adresimizi ziyaret ederek ölçü konusunda aklınıza takılan tüm soruların hızlı bir şekilde cevaplarına ulaşabilirsiniz. Önemli olan doğru konu başlığına hızlı ve kesintisiz bir şekilde ulaşmaktır. Daha detaylı ve merak ettiğiniz tüm soruların cevaplarında bize ulaşabilirsiniz. Herkese mutlu ve sağlıklı hafta sonları diliyoruz.
0 notes
Text
İlaçların Ölçüsünü Kaçırmayın - Antibiyotik Kullanımına Dikkat
New Post has been published on http://websaglik.com/ilaclarin-olcusunu-kacirmayin-antibiyotik-kullanimina-dikkat/
İlaçların Ölçüsünü Kaçırmayın - Antibiyotik Kullanımına Dikkat
Yapılan bir araştırmaya göre Avrupa’da en fazla antibiyotik kullanan ülke olduğumuz ortaya çıkmış. Bu durumun birden fazla sonucu olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Ülke ekonomisine çok ciddi ekonomik etkileri olacağı gibi uzun vadede antibiyotik direnci adı verilen bir sorun ortaya çıkabiliyor.
Antibiyotik Direnci Nedir
Bilinçsiz bir şekilde antibiyotik kullanımının yaygınlaşması durumunda antibiyotik direnci ortaya çıkmaktadır. Böyle sorunlarda artık antibiyotiklerin en basit rahatsızlıklarda bile etkisini ortadan kaldıran bir durum olarak dikkat çeken antibiyotik direnci özellikle dikkat edilmesi gereken son derece önemli bir konudur.
Hayatta Ölçüye Dikkat Edilmesi Konusu
Aynı sorunun günlük hayatta da karşımıza çıktığını söylemek yanlış olmayacaktır. Günlük hayatta kullandığımız ürünlerin ölçülerine özellikle dikkat ederek sağlığımızın korunmasına yardımcı olabiliriz. Bu konuda ise farklı bir noktanın ortaya çıktığını özellikle belirtmek gerekmektedir. Gündelik hayatta ölçüler son derece önemli ve son derece hayati bir konu başlığı olarak dikkatleri üzerinde toplamaktadır.
Daha detaylı bilgi sahibi olmak ve farklı konu başlıkları hakkında bilgi sahibi olmak için yorum bölümünü ziyaret etmeniz yeterli olacaktır. Çoğunlukla az bilinen ve pek üzerinde durulmayan konu başlıkları hakkında bilgilendirme yapmaya çalışıyoruz. Bu ve bunun gibi konuların artmasını istiyorsanız sadece yorum bölümünden bize ulaşmanız son derece hayatidir.
Ölçü Konusunda Merak Edilenler
Yukarıda belirttiğimiz adresimizi ziyaret ederek ölçü konusunda aklınıza takılan tüm soruların hızlı bir şekilde cevaplarına ulaşabilirsiniz. Önemli olan doğru konu başlığına hızlı ve kesintisiz bir şekilde ulaşmaktır. Daha detaylı ve merak ettiğiniz tüm soruların cevaplarında bize ulaşabilirsiniz. Herkese mutlu ve sağlıklı hafta sonları diliyoruz.
0 notes
Text
Ertes 72 Kullanımı ve Yan Etkileri Nelerdir
New Post has been published on https://websaglik.com/ertes-72-kullanimi-ve-yan-etkileri-nelerdir/
Ertes 72 Kullanımı ve Yan Etkileri Nelerdir
Gördüğünüz üzere ertes 72 hapının kullanımı ve diğer seçenekleri hakkında bilgi vermeye devam ediyoruz. Daha önce ki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi bu yazıların hazırlanmasında öncelikle başvurduğumuz tek kaynağımızın ilacın kendi prospektüsü olduğunu da hatırlatmak istiyoruz.
Ertes 72 Nedir Ne Zaman Kullanılır
İlacın prospektüsünde belirtildiği üzere korunmasız cinsel ilişkiyi takip eden 3 gün içerisinde kullanıması gereken bir doğum kontrol ilacıdır. Burada önemli olan süredir! Her ne kadar 3 günlük yani 72 saatlik bir süreden bahsediliyor olsa da ilacın ilk 12 saat içerisinde kullanılmasının daha etkili olduğu bilinmektedir.
Ertes 72 Nasıl İçilir
Tableti çiğnememek gerekmektedir. Biran önce (mümkünse ilk 12 saat içerisinde) bütün olarak su ile yutunuz. İlacı kullanmadan önce prospektüsünü okumayı unutmamanız gerekmektedir. Aynı şekilde ilacın prospektüsüne göz atarak ilacın etkisini göstermesine engel olan ilaçlardan bir tanesini kullanmanız durumunda da bir doktordan destek almanız gerekebilir.
Tableti aldıktan sonraki üç saat içerisinde kusma durumu olursa tekrardan almak gerekmektedir. Bu duruma özellikle dikkat edilmesini tavsiye ediyoruz.
Ertes 72 Yan Etkileri Nelerdir
İlacın prospektüsü içerisinde yan etkileri çok yaygın, yaygın ve nadir benzeri sınıflara ayrılmaktadır. Kullanmadan önce bunları detaylı bir şekilde okumanızı tavsiye ederim. Bunun dışında çok yaygın ve yaygın olan yan etkilerine değinecek olursak:
Hasta hissetme, karın ağrısı, yorgunluk ve baş ağrısı düzensiz kanama gibi bazı yan etkileri görülmektedir. Daha detaylı yan etkilerine göz atmak için dilerseniz prospektüsünü okuyabilirsiniz. Aynı şekilde hekiminize ve/veya bir sağlık kuruluşuna başvurarak daha detaylı bilgi sahibi olmanız da mümkün olmaktadır.
Elimizden geldiğince bu ürün hakkında detaylı bilgilendirme yapmaya çalıştık. Gözümüzden kaçan yada cevaplandırmayı unuttuğumuz bir konu başlığı olursa yorum bölümünden bize ulaşabilirsiniz.
Herkese mutlu günler diliyoruz…
0 notes
Text
Ertes 72 Hapı Kullananlar – Dikkat Edilmesi Gerekenler
New Post has been published on https://websaglik.com/ertes-72-hapi-kullananlar-dikkat-edilmesi-gerekenler/
Ertes 72 Hapı Kullananlar – Dikkat Edilmesi Gerekenler
Hatırlarsanız kısa bir süre öncesinde ertes 72 hapı hakkında bilgilendirmelere devam edeceğimizi yazmıştık. Bu konuda ertes 72 hapı kullananlar ve dikkat edilmesi gerekenleri detaylı bir şekilde sizinle paylaşacağımızı belirtmiştik. Şimdi dilerseniz öncelikle bu konuda hangi belgeyi referans aldığımızı yazalım. Aşağıda vereceğimiz bilgilerin tamamı ilacın kendi prospektüsünde yer alan bilgilerdir. Dilerseniz doğruluğunu ilaç prospektüsü üzerinden sizde kontrol edebilirsiniz.
Ertes 72 Kullanırken Dikkat Edilmesi Gerekenler
Öncelikle aşağıda bulunanlardan birine sahipseniz ertes 72 kullanmanız tavsiye edilmemektedir. Bu durumda bir hekimden destek almanızı öneririz.
Ciddi bir karaciğer problemi bulunan kişilerin veya ilacın emilimine etki edecek şiddetli bir ince bağırsak hastalığı olan kişilerin kullanması tavsiye edilmemektedir. Bunun dışında daha öncesinde bir dış gebelik öyküsü olduysa yada yumurtalıktan rahminize uzanan kanal boyunca bir enfeksiyon öykünüz bulunduysa ilacı kullanmanız tavsiye edilmemektedir.
Ertes 72 Kim Kullanabilir
Öncelikle tüm kadınların korunmasız cinsel ilişkiden dolayı acil durum doğum kontrol hapı kullanması önerilmektedir. Bu da ertes 72 ve ella benzeri ilaçların kullanım amaçlarını daha net bir şekilde anlamamızı sağlamaktadır.
Bu paragraf ilaç prospektüsünden olduğu gibi alınmıştır: Tüm kadınların, korunmasız cinsel ilişkiden hemen sonra mümkün olan en kısa süre içerisinde acil doğum kontrol hapı alması gerekmektedir. ERTES72 ‘nin vücut ağırlığını veya vücut kütle indeksini (VKI) arttırmada daha az etkili olabileceğine dair bazı kanıtlar vardır, ancak bu kanıtlar sınırlı ve yetersizdir. Bu nedenle, ERTES72 vücut ağırlığı veya VKI’ya bakılmaksızın tüm kadınlar için önerilmektedir.
Ertes 72 Yılda Kaç Kez Kullanılır
Öncelikle bu ilaçtan bahsederken acil durum ilacı olduğu boşuna belirtilmemiştir. Bu da bu ilacın bir korunma yöntemi olmasının çok ötesinde sadece acil durumlarda kullanması gereken bir ilaç haline getirmiştir.
Önemli: Pek çok kaynakta ertesi gün haplarının yılda 3 kezden fazla kullanılmaması gerektiği belirtilmektedir. Bu konuda ertes 72 prospektüsünde net bir bilgiye rastlayamadık. O sebepten bir yıl içerisinde kaç sefer kullanıldığını doktorunuza danışmanızı tavsiye ediyoruz.
Ertes 72 zorunlu olmadıkça yıl içerisinde birden fazla kez kullanılmamalıdır. Yine de daha net bir bilgi almak için hekiminize danışmanız gerektiğini de belirtelim.
0 notes