yeksin
yeksin
yek.sin
41 posts
ELİMDE kalem varsa kork benden. ŞİİRbaz'ın ne zaman ne yazacağı bellİ olmaz.
Don't wanna be here? Send us removal request.
yeksin · 11 years ago
Photo
Tumblr media
0 notes
yeksin · 11 years ago
Text
kedi, fare, hayat.
kızgın ve aç kediler gibi olacak sonumuz birden bire yakalamak istediğimiz fareyi kovalarken hızlı giden sarhoşun patlak frenli dandik arabasının altında peynir kovalayan bir başka hayatını sürdürme çabasının kaçışı peşinde. devin parçaladığı cücelerin bir diğer cüce için ölme fedakarlığından uzak yaşama gayretinde her şeyi görmezden gelip yok olacağız topluca bizi ezen tekerleğin berisindeki dostu da fareyi ezmekten çekinmeyecek ve pis sarhoşun umursamazlığında bağırsaklarımız ağzımızdan çıkacak adına hayat dedikleri şey, işte budur üstad.
0 notes
yeksin · 11 years ago
Text
kendini anlamak ve sonrası hakkında.
küçük parçalar bir araya gelmeli. küçük insanlar bir arada yaşamalı. karıncalar gibi olmalı güçsüzler. belki bir işe yararım umudu taşımalı erkekler. hem yalnız hem mutsuz hem fakir olmamalılar bu şarttan başka. küçük parçalar bir araya gelmeli. içi boş kocaman evler gibi olmalı diyor şair. bayraksız bir bayrak direği gibi. bir araya gelmeden anlamı yok kağıdın ve kaleminde. benim de bir anlamım yok, tıpkı sizin gibi. ama bir anlam katmak için çaba harcıyorum. tutunabilmeye çalışmak için. anlamlandırmak için yazıyorum. Sanki siz anlayın diye yazıyormuşum gibi göründüğünü biliyorum ama öyle değil. kendimi anlamak, kendimi kurtarmak için yazıyorum. yazamasaydım onca geceyi nasıl atlatırdım bilmiyorum. biraz kurtulma isteğiyle birleşmiş kahramanlık hikayeleri duymuşsunuzdur sizde. sonu ölümlü biten kazalardır bunlar. sırf tutunacak bir şey aradığım için yazıyorum ben. bütünleşmek için ve anlamı olsun diye. ben küçük bir parçayım, kağıt ve kalem de öyle. belki bir gün işe yararım umudu taşımalıyım. bir gün, gelecekte işe yarama umudu olmayanların başına gelenleri okumuşsunuzdur, 3 sayfa haberlerinde. ben okumam ama sizler illaki üstün insanlar olarak gazetelerdeki bu acınası insanların hallerine üzülmüşsünüzdür. ben bir 3. sayfa haberi olmayı kendime yakıştıramadığım için burdayım. belki de korktuğum için. benim organlarım bir arada yaşamalı. vücudum bir işe yarama umudu taşımalı. organlarım bir arada kalmalı ve tıpkı şu kocaman boş evler gibi beklemeli. benim yerim neresi tam olarak bilmiyorum, bunu bilebilecek kapasitem olmadı hiç. bomboştum. içim gibi ama dik duruyorum. çünkü erkekler bunu yaparlar. ne olursa olsun dik durmalıdır erkek. ve kadınlar da teskin etmeyi bilmelidirler kendilerini. (kadınlar kendilerini teskin edebilen adamları severler.(iki anlamda da doğrudur)) çünkü bir şeyler olduğunda, durmalı, dengelemeli ve gülümsemelidir insanlar. tüm eksik insanlar için doğarken ettikleri yeminin parçasıdır bu. ben tüm eksiğimi yazarak gidermeliyimdir. bizim bayrağın altında toplanıp yemin ettiğimiz grubun düsturu budur. dur dengele gülümse ve sakin bir yer bul, yaz. ne olursa olsun yaz. ne zaman sıkışırsan, sıkılırsan yaz. yazarak kaç balkon merdiveninden canlı kurtuldum bilemezsiniz. atlarsan tek parça kalamazsın dedi çünkü kadın. ben kadın sözü dinlerim. ben söz dinlerim, uslu çocuğumdur. söz dinler, kelime yazarım. tek parça halinde kalmak için kelimeleri bir araya getiririm.getirmeliyim. birbirimizden uzak köşelerde tüm tutunamayanlar bireyleri olarak kelime yapıştırmaca oynarız. şu zamana kadar kaç harfi yere serdim bilemezsiniz. kaç harfi kağıtlara, duvalarlara yapıştırdım tahmin dahi edemezsiniz. (dahi anlamında de de yazılabilirdi) sizin için bunu yapabilecek bir kaç kişi bulup onlara bu görevi verebiliriz ama merakınızı gidermek için. bir matematik formülü olabilir bu işin. sizin için bunu araştıracak olan ekiptekiler de tüm sıkışma ve sıkılma anlarında kelimeye değil sayılara sarılanlardan oluşacak. her şeyi kendine sayıyla anlatması gerekenler hesapları yapmalı. sonucu bir araya getirip sunumu yapmalılar. filmini bile çekmeliyiz belki de. sahneleri, senaryoyu hep tek parça halinde tutmalıyız fakat. kendimizi daha çok anlamalıyız. tek ihtiyacı budur bir insanın. kendini anlamaktır. kendini bulmak için çok şeyler yapmalıdır insan. ben kendimi bulmak için yazıyorum demiştim az evvel. anlaşılmayı umduğum ve istediğimse sadece tek bir kişi var. ve o şu an oturduğum yerde oturan, içimi tamamen dökmeden beni anlayabilen, kocaman boş evimi, organlarımı bir arada tutma çabamı, gayemi benimle paylaşan, bende benden içerü olan ben. insanlar hep böyle olmalılar ama erkekler daha çok. erkekler kendilerini daha çok anlamalılar. kendilerini anlamadan çocuklarını anlayamazlar çünkü. ben olursalar diyerek ilerdeki çocuklarım içinde kendimi anlamaya çabalıyorum. baba olana kadar erkekler önce kendilerini anlamaya çalışmalılar. sonra içinizin kapılarını sonuna kadar ve sonsuza dek açabilirsiniz. içinizdeki kırılabilecek son eşya son hayal son kırıldığında yara açabilecek şey kırıldıktan ve siz içinizi temizledikten, son sigaranızı içtikten, son kadehinizi bitirdikten sonra baba olabilirsiniz. nedeni üstte geçen şeylerdir işte. çünkü erkekler böyle yapmalılar, her ne olursa olsun ailelerini tek parça halinde tutmalı ve onları, onların kendilerinden bile daha iyi anlamalılar.
0 notes
yeksin · 11 years ago
Text
Dur, Dengele, Gülümse.
bir sürü şey oluyor, bir sürü bir şeyler oluyor ve müdahale gücümüz olaylarda hep bir tutam eksik kalıyor. tatsız tuzsuz bir yaşamın, hep bir eksiklik içinde sonlanacağı günü beklerken olan olmayan ne varsa hepsi bir bir asma kilit oluyor kafamızın içinde, anahtarı kayıp. bulup, çözüp, ondan kurtulmak için düşündükçe daha fazla kilide sahip oluyoruz. kafamızın kaldırmayacağı an geldiğinde içimizdeki yıldız kara deliğe dönüşüyor. ne zaman böyle bir an olsa, ne zaman mutsuzluktan yüz üstü yere düşeceğimi hissetsem, dur, dengele ve gülümse diyorum kendime. dur dengele ve gülümse. çünkü devam edemezsin bunu düşünmeye, devam ettiğin taktirde yüz üstü bayılmaya daha çok yaklaşacaksın. dengeni yitirdiğin için sallanacaksın. kimse sallananları sevmez. dur, dengele. dengesizliğin getireceği her türlü musibeti engellemen gerekir. denge kaybının getireceği yepyeni gümüş asma kilitleri istemezsin. dur ve dengele. gülümse. gülümsemediğin zaman insanlar soru sormaya başlayacak. neyin var?(gerçekten merak ediyorlar mı) ne oldu?(olan şeyin senin üstündeki etkisini anlayabileceklerini mi sanıyorsun) anlatmak istersen dinlerim.(ciddi ciddi seni dinleyecekler mi? yani gerçekten bunu duymak istediklerini mi düşünüyorsun? hayır sadece kendileri de anlatmak istiyorlar.) gülümsemediğin zaman kırışıkları düzeltilmesi gereken bir gömlek gibi yaka yaka seni düzeltmeleri gerektiğine inandıkları için baskı yapacaklar. gerçekten istediğin bu mu? onların kafasında düzgün olmadığın gerçeğini kabullenecek misin? peki gerçekten bu musun? kırışık mısın yoksa gömlek mi? janti bir gömlek misin peki? bir kaç tane daha asma kilidin var. hayırlı olsun. dur, dengele ve gülümse. durmazsan, devam ettikçe kırışıkların artacak. dengeni bulamazsan kendini bulamamacasına kaybedeceksin. gülümsemezsen, en ufak bir sükunet anında gelip tehlike anında camı kırın talimatına uyacaklar. kendin olmak için uğraştığın yıllarını geriye sarmak için ellerinden geleni yapacaklar çünkü sen bir virüs, sen bir kırışık, sen bir sanat eserindeki hatalı kısım olacaksın. her kelimende sendeki sorunu arayan insanlarla mı konuşmak istiyorsun? bir karıncaya anlat derdini ve dengele. bugüne kadar hiçbir çiçek sorunlarının kendilerince olan cevabını vermek için ya da ne kadar susuz kaldıklarını anlatmak için dinlemediler seni. neden bir kaldırım taşı bir insandan daha iyi bir dinleyicidir?(asma kilitlerinle ağırlığın daha da artıyor.) durmadın, o lanet şarkılar çalarken hep bir kaç adım daha atmak istedin. ben de istedim. hep bir kaç adım daha fazla atmak istedim. her gün gitmem gerekenden daha çok yol almak istedim. duramadım. duramayınca dengemin bozulmasını engellemek için daha hızlı olmaya çabaladım. bir süre sonra ne durabilecek ne de durduğun an dengeni sağlayabilecek bir hıza ulaşıyorsun. gülümsemenin soruları engelleyebileceği basit dünyadan uzaklaşıyorsun. dostum, bir gün geliyor ve asma kilitten bir gezegene sahip oluyorsun. bir gün oluyor ve sırf yapamadığın işler seni tonlarca ağırlığa getiriyor. asma kilitten merdivenlerle cennehetine koşuyorsun. şimdi, dur! dengele, ve gülümse. kimsenin zerre kadar sikinde değil.(biliyorum tüm bu söylediklerim senin de değil.)
0 notes
yeksin · 11 years ago
Quote
ben maça asıyım kızım. ikinin solunda bir papazın sağında onbir.
yek.sin
1 note · View note
yeksin · 11 years ago
Text
içeri buyurmaz mıydınız?
İçinden geçiyorum tüm duvarların, köylerin ve benzeri sıkıştırılmış yapıların
Şikayet edecek bir ses telim yok.
Sukun et diyor içimdeki ses, teskin et, telkin et.
Meskun mahallerde sadece kendi ayak seslerim.
  Kimsenin içinde kalmak istemediği lanetli bir cumhuriyetin başkanıyım
oy kullanma oranı olmayan yerde, zorunlu iktidarım.
Şehirleri güzelleştirme çabasının işe yaramazlığının kanıtı bir ülkenin.
çöpleri toplamakla olmuyormuş, arınmak işe yararlı bir metot olmaktan uzak.
En muhteşemi arzulayıp birkaç aksaklık olması önemsizmiş
5 para etmez bir para birimi kullanılmış yapı taşımızda.
ölüden göt isteyen bir ülke olmasak da istenmiyoruz, konaklamak beleşken bile hatta..
ses telsiz kör ölüler konuşuyorlar içimdeki karanlık arka sokaklarda,
Hayal et diyorlar kasaba, içimdeki tüm doğranmışlar.
Parça et ve kıymayı hala bütün olarak tutmak, mümkün olmasada.
  İstenmeyenler bile barındırmıyorum.
Hiçbir dini yapım yok.
İnanmak gibi bir zorunluluk görmesin diye gelenler
Küçük küçük iyilik yapıları var orda burada, küçük sürprizler sağda solda
bazen bütün bir ülkeyi donatıyorum yapılabilecek küçük iyiliklerin hayaliyle..
merhaba ben Kimsenin kalmak istemeyeceği bir cumhuriyetin ev sahibiyim.
Bayramlarımı kutlayamıyorum,
bir marş bulamıyorum ölü ozan notalarına eşlik eden yalancı ölü şair dostların dizelerinden başka.
  bir ülke temizliği zordur aslında, bakmayın boş zaman miktarından bu tiril tiril sokaklar, tarla takımlar.
Avuç içlerimle söktüm ne kadar zararlı ot varsa, bir ülke ot söktüm
Gelenlerin ayaklarına batmasın diye çakıl taşları temizledim.
Elimden gelenin aslında gelmeyenler olduğunu görene kadar sabrettim
  İstenmediğim ülkelerde kalmaya çalıştım.
Mültecilik zor güzel kardeşim.
Kendi vatanında yalnızlıktan sıkılıp kaçmaya çalışmak hani…
  Sen;
hiç sınır dışı edildin mi güzel kardeşim?
Günahsız kalmaya çalışırken başkalarının günahları yüzünden.
1 note · View note
yeksin · 12 years ago
Text
other lives - old statues (eski heykeller) şarkı sözü çevirisi
berbat sesler tarafından rahatsız edilerek uyandırıldım
gökyüzünün solduğu şehirlerin parladığı yerde
teker teker eski heykellere dönüşüyoruz
şimdi tüm gördüğüm onların bana teklif ettikleri şeyler
ve tüm sözcüklerim basitçe ölecekler
teker teker, eski heykellere dönüyoruz.
  Çimenlerin üzerinde
Ölüm ayaklarımızın altında
Şimdi  bir yol veriyor toprağın içinden
Hayret verici şekilde çok uzun yıllar boyunca  yaşayan yeryüzüne
Su bizi parça parça temizleyecek bu pislikten
Adımızı  yeniden şereflendirecek  ölümümüzle
Ve yukardan yükselecek, aniden havada olduğunu hissedeceksin
  Ruhunla uyan ve tüm o denediğin yılların arasından
Eğer aklım merhamet ederse o zaman saklanacağım.
Teker teker eski heykellere dönüşüyoruz..
Ah evet…
  Çimenlerin üzerinde
Ölüm ayaklarımızın altında
Şimdi  bir yol veriyor toprağın içinden
Hayret verici şekilde çok uzun yıllar boyunca  yaşayan yeryüzüne
Su bizi parça parça temizleyecek bu pislikten
Adımızı  yeniden şereflendirecek ölümümüzle
Ve yukardan yükselecek, aniden havada olduğunu hissedeceksin
6 notes · View notes
yeksin · 12 years ago
Text
ve sen oğlum; kendinin bir çok şeyi olmayı öğrendiğin gün, susmuş olacaksın.
her şeyin başlayacağı günü düşünüyorum şimdi.
senin geleceğin, benim mutluluktan ne hissedeceğimi şaşıracağım. 
senin evlat, benim baba olacağım günü düşünüyorum.
umarım oğlum, deden gibi iyi bir baba olurum bende sana.
hoşgeldin oğlum. tahmin bile edemezsin gelişinin güzelliğini, bana katacaklarını
-ben de tahmin edemiyorum şimdilik ya neyse ki hissedebiliyorum.-
biliyor musun oğlum insanın çevresinde bir sürü insan olur.
senin de olacak şüphesiz.
her sıfattan insanlar olacak etrafında.
doğduğun an baban, annen, büyük babaların büyük annelerin, halaların, amcan olacak. dayın teyzen olacak.
sen belli bir yaşa gelene kadar biliyorum ki eksiklik hissetmeyeceksin.
sıfatları anlamlandırmanın ağırlığını ve zorluğunu biliyorum oğlum. 
her zorlandığında senin peşinde olacağıma sana söz veriyorum.
senin bir şeyleri öğrenmen için biraz yalnız kaldığını düşünmeye ihtiyacın olacağını da biliyorum.
sıfatlar önemlidir oğlum. ben senin hayalini kurduğum şu yaşlardan evvel anlamlandıramazdım sıfatları.
baba kelimesinin ağırlığını bilemezdim önceden.
annenin kim olduğunu bilmek ile kime anne denir arasındaki farkları bilemezdim.
kendi ailemin değerini, kendi ailemi kurma hayalinin bana neler hissettirdiğini anlamadan bilemedim bende.
çok iyi bir evlat olamadığımı düşündüm bir süre.
iyi bir evlat olmak nedir biliyor musun oğlum?
anne ve babana saygı gösterip onları sevmektir sadece.
sadece insan olman bile seni iyi bir evlat yapar aslında.
fakat bunları tecrübesizken göremiyorsun ne yazık ki.
ne yazık ki insanların çoğu da aileyi önemsemiyorlar artık.
aile tanımlanabilecek bir şey değildir. onları yaşarsın.
uzakta kaldığında, her kötü hissettiğinde onlardan birine bir şey olma korkusunda olduğun insanlardır onlar.
seni çok seviyorum iyi ki varsın cümlesini en çok hak edip en az duyanlardır onlar.
ben söylemem oğlum, benim ailem beni büyütürken eski usül büyüttüler biraz çünkü.
biliyor musun oğlum eskiden insanların babaları onlara çok yakın davranmazlarmış. gelenek görenek mevzuları anlayacaksın büyüyünce.
benim babam severdi beni, çok da güzel yetiştirdiler tabii kendi hayatları da onlara rehberlik edince çok fazla söyleyemediler sanırım seni çok seviyorum iyi ki varsınları. 
her telefonu eline aldığında en çok içinden geçen ama söylemediğin cümleler olarak kalırlar bazen.
ben hala söyleyemiyorum oğlum.
öyle bir ağır geliyor ki bu kelimeler. hele söylediğin an aranda kilometrelerle ölçülen bir uzaklık olması.
gerçekten zor oluyor sarılıp da hakkını vere vere bu cümleleri söylemek.
beni bu kadar kendilerine yakın yetiştirmelerine rağmen ben bile zorlanıyorsam, onlar anne veya babalarına bunu nasıl söylerler ve onlardaki ağırlığı benimkinden ne kadar daha ağır olur tahmin etmek bile zor.
sıfatlar diyordum. öyle bir an gelir ki kendinin bir çok şeyi olmak zorunda kalırsın.
arkadaşı olmak zorunda kalırsın kendinin.
sevgilin olmak zorunda kalırsın.
öğretmenin, öğrencin, kendi hamalın...
senin baban kendinin bir çok şeyi olmanın ne demek olduğunu iyi bilir oğlum.
kendi annen, baban, ablan olmanın haricinde her şeyi bilir.
sadece onlarda eksik kalmamıştır çünkü.
söz veriyorum sana bende sana kendi baban olmanın ne demek olduğunu öğretmeyeceğim. -inşallah.-
kendi hamalın olup kendi yükünü taşımayı öğreneceksin,
kendi fikirlerini sırtlayıp saatlerce düşünmeyi.
doğru yolun nerden nereye gittiğini öğreteceksin.
yeri gelecek kendi arkadaşın olmak zorunda kalacaksın. 
kimsenin  seni dinlemek istemeyeceği  bir zaman gelecek.
cevapsız arama olarak görülüp kaybolacaksın.
konuşmaya çok ihtiyaç duyduğun anlarda kulağında kulaklıkla gece yürüyüşlerine çıkacaksın.
kitaptaki karakterlerle dost olacaksın. onları anlayacaksın.
kim varsa çevrende sıfat olarak eksik olan, onları anlayacaksın.
büyümeye başlayacaksın insanları anladıkça. 
en son seni eksik bırakmayanları anlayacaksın.
sen sıfatların eksikliklerini hissedip, kendi kendine eksikliğin yerini tamamlayacaksın.
   ve sen oğlum; kendinin bir çok şeyi olmayı öğrendiğin gün, susmuş olacaksın.
0 notes
yeksin · 12 years ago
Quote
ve bir pişmanlığa gebedir her vazgeçiş. şüphelerin doğumuyla başlar insan yaşlandığını anlamaya.
yek.sin
2 notes · View notes
yeksin · 12 years ago
Text
ünlü mavi yağmurluğun.
bazen bir şarkı duyarsın.
üzerine binlerce şey söylemek istersin ama her saniyesi zaten dopdoludur.
onun üzerine bir şey söyleyemezsin.
söylemezsin ki sırf o şahane esere bir çirkin çentik atılmasın.
bir piramit inşası gibi harkuladedir.
ses, sözler, müzik...
aslında söylenenin söyleyenin çok çok ötesine geçmiştir çoktan.
dünya üzerindeki en kötü küfürleri, en güzel iltifatları gözlerinizin arkasında hissedersiniz.
midenize öyle bir yumruk atar ki ne olduğunu anlamazsınız.
bayılana kadar dinlemek istersiniz.
öyle acı hatıralar, öyle garip anlamlar yükler ki size belinizi doğrultamazsınız.
hangi dilde hangi kelime tanımlar onu bulmaya uğraşmazsınız bile.
öyle bir içine girersiniz ve o sizin içinizde seyahate başlar ki,
paradoks olur bütün herşey.
ne var ne yok anlamsızlaşır etrafta.
ruhunuzun bedeninizin içinde ters düz olduğunu hissedersiniz.
gözlerinize hücum eden şeyin göz yaşlarınız mı yoksa
sizi hala fiziksel hayatta tutan kalbinize doğru koşan küçük kırmızı kelebekler mi anlamazsınız.
  asla yaşamadığınız belki yaşamayacağınız bir anıyı enjekte eder size.
beyin kıvrımlarınız şarkıda bahsedilen adama dönüştürür sizi.
daha önce asla size ihanet etmemiş, davet edildiğinde koşa koşa size gelmiş kelimeler, harfler bile korkar sizden.
her şarkı, hakkı verilmiş her beste içinde binlerce düş intiharı taşır.
kafanızı yastığa koyduğunuzda çalan film müzikleri olur eski sepya tonu anıların tozunu üflerken o piramite.
  üflenen her toz zerresi gidip yakalar, bırakmaz o piramiti ve büyür.
öylesine büyür ki içinizde, artık içeride kırıp dökmediği en ufak bir şey kalmaz.
    teşekkürler Leonard.
bu gece milyonuncu kez dinliyorum seni hiç durmadan.
her şiirin doğru şarkısı olur derdim önceden.
senin için geçerli değil sanırım. senin şarkıların şiir için ilham olmaktan çok uzak.
senin şarkıların, sözlerin birer yıldız celladı.
her notasında ölümü aklının ucundan dahi geçirmeyen saf bir çocuğa gülümseyerek umutla dilek tutturan.
1 note · View note
yeksin · 12 years ago
Text
yorgan altı üşümesi.
şimdi bi yerde bir kadının sırtı buz kesiyor,
bambaşka bir yerde bir adamın göğsü donarken.
belki sıcacık bir yatak içinde yatarken kadın
yalnız rüyalarında bile
bir geleneksel ritüel uygulamasının tam orta yerinde
bir kadın ve sırtı ayrı iklimler içinde.
bir adamın  üşüyor kelimeleri uykusuzluk akan gözleri tavana fikirler çivilerken
içinde sıkışan kelimelerin üzerinde bir miktar rüzgar,
bir gelenekselleşmiş mahşer anı sarkıyor ordan burdan.
bir adam ve gözleri ayrı dünyaların kıyametinde.
bir kadın ve bir adam apayrı yerlerde.
bambaşka paralel evrenlerde.
gerçekleşmesi sıkışmış geçmişte söylenmiş ninniler içinde
farklı yataklar içinde habersiz uyuyorlar, el ele.
2 notes · View notes
yeksin · 13 years ago
Video
youtube
baba oğul muhabbetleri gerçekten özeldir.
0 notes
yeksin · 13 years ago
Text
ve sen oğlum; susmayı öğrendiğin gün, mutlu olacaksın.
her şeyin başladığı yeri düşünüyorum şimdi.
insanın ilk miladını.
ilk nefes alışımızı, ilk canımızın yanışını, ilk pişmanlığımızı.
doğumdan sonra o ciğerlere giren havayı.
biliyor musun oğlum insanın her zaman milatları olur senin de olacak.
ilk kez sana ait olduğunu düşündüğün bir oyuncağı başka bir çocukla paylaşmadığın için kızacak sana annen.
sonra sen kişisel şeylerin ya tamamen herkesten saklanması gerektiğine kanaat getireceksin
ya da daha kötüsü, insanın kişisel hiç bir şeyinin olmaması gerektiğine.
ilk kez bir kadın seveceksin oğlum,
belki onu hayatında bir daha hiç görememecesine başka bir okula gönderilirken.
bir dönemin kızların sana söylediği güzel şeyleri ayıp olarak değerlendireceksin sana aşılamaya çalıştığımız "kendi" ahlak felsefemizden ötürü.
başka bir kadın seveceksin sonra, kayıp gidecek ellerinden.
hiç bir kimsenin, seni sevemeyeceğini düşüneceksin sonra ya da seninle kalamayacağını.
ben biliyorum, her duygunun, hissin yeri ayrıdır.
ne benim varlığım seni her şeyin yolunda gittiğine inandıracak ne de yoluna sokacak işleri.
en sevdiğin ve en çok güvendiğin insanların seni kırdıklarına şahit olacaksın.
en değerlinin kendi içindeki hislerin dışa vurmunun seni nasıl yere vuracağını umursamaksızın kurduğu cümleleri kazıyacaksın hafızana
büyümek nedir biliyor musun oğlum?
içindeki tüm güzel ince ve tasarım harikası cam hayaller yerine,
çelikten yapılma çok da şık olmayan ama sağlam hayaller yerleştirmektir.
sonra bir gün olacak canından birini yitireceksin. her insan yaşar bunu.
yıllarca kucağında taşıdığın o insanın cenazesine bile yetişemeyeceksin belki.
kafanı sakin tutabilirsen, yaptığımı yapacaksın. kabullenilmeyecek hiç bir şey yok ne yazık ki.
çok saçma, çok berbat, çok güzel anıların olacak.
bazen aldığın her nefesten iğrenip ölmeyi isteyeceksin
bazense aldığın nefesin saatlerce içinde kalıp o mutlu anda yaşamak...
insanın her zaman inişleri ve çıkışları olur oğlum. 
belki de ilk öğrenmen gerekecek olan şey bu olacak.
senin ilk adımlarının bize nasıl mutluluk verdiğini hatırlamayacaksın ya da sen yere düşünce bizim canımızın ne şekilde yandığını.
ben babamdan çok şey öğrenmeye çalıştım.
duygulu bir adamdan çok şey öğrenebilirsin evlat.
çünkü onlar sana kötülük de etseler devamında kendi kendilerinden bir şekilde intikam alırlar.
berbat zamanların olacağını sana garanti edebilirim.
öyle şiddetli buhranların olacak ve kimsenin yanında olmadığını düşüneceksin ki
yalnızlıktan miden ağzına konuk olacak.
ama evlat bütün her şeye rağmen, olmuş, olan, olacak her şeyin insanın içinde bir yeri bir önemi olduğunu anlayacaksın.
ve sen oğlum;
susmayı öğrendiğin gün, mutlu olacaksın.
1 note · View note
yeksin · 13 years ago
Photo
Tumblr media
4 notes · View notes
yeksin · 13 years ago
Text
Derinleşmek
uyumak için yatağa gitmeye korkuyorum
fiziksel olarak zaten yalnızım 
ruhsal olarak da.
uzanıp yanıma bakıyorum, orda yatmasını isteyebileceğim hiç bir kadın orda olmak istemiyor.
korkuyorum bildiğin çünkü o zaman daha bi çok hissediyorum durumumu.
bir bok olmayacağını benden, kimsenin benle ilgili bir hayali olmadığını bilmek...
içimde bir yerde yalnız olmadığımı düşündürtecek bir kırıntı arıyorum.
bulabilmek için daha derin kazıyorum. kazdıkça ya anı çıkıyor ya kelimeler.
sandık sandık istenmeyen manzara fırlıyor o kuytulardan.
bir çözüm olmuyor yani ne yazık ki aramak.
içiyorsun..
daha da bir derinlik oluyor
müzik dinliyorsun...
ı ıh dolmuyorsun.
yani o derinlik sığlaşmıyor
sen doluyorsun ama o derinlik kaybolmuyor
bakıyorsun yalnızsın.
sonra hak veriyorsun.. kim neden öyle bir derinlikte olmak istesin ki?
ya boğulursa?
şimdi kim, neden o yatakta yastığında boğulan adamla uyumak istesin ki?
ya ciğerini yakarsa adamın, saçının mis kokusu?
kim bu kadar saçma bir cinayetin arananı olmak istesin?
kim, neden, niye güvensin ki mutsuz etmeye bu kadar korkan adama?
ya bir gün o adamın yalnızlığı gelir de bir öpücük oluverirse yatan kişinin tam kaşının kenarında.
4 notes · View notes
yeksin · 13 years ago
Audio
aman aman bu nedir böyle yahu!!!
Oh my love.
1 note · View note
yeksin · 13 years ago
Text
one pill makes you ...
ödemek isteyemeyeceğimiz bir borçla doğduk hepimiz.
ödemek zorunda olduğumuz fakat kaçılabilse kaçılacak bir borç eğer işler yolunda gidiyorsa.
mecburi bir borç bu. doğmak işin içine girdiği an imzalanmış olan.
öyle ağır bir yük ki bu, doğan her bebe bu borç ne lan diyerek çaresizce ağlar.
o kadar lanet bir bedeli vardır ki, söküp iptal edemezsin.
şartları kesindir. faiziyle geri alırlar senden, yaşamak ve kötü şeyler hissetmek adı altında yüklü bir vergiyle.
işler yolunda gitmeyi bilmez böyle bir borcun varlığı varken, fakat yine aynı borç zaten battık amk daha nereye çıkmayı hayal ediyoruz ki, rahvan gitsin anlaşıyı da getirebilir.
bazı yiğitlerin kamçısı olur, bazı yiğitlerde görmezden gelir.
adil olmayan bir yaşamın küçük değersiz solucanları olmanın herkesin üzerindeki etkisi bambaşkadır.
her yiğit kendi göre yer yoğurdu.
analar o yiğitleri ne emeklerle doğurdu.
baba kim bilir nasıl çalıştı da doyurdu.
one pill makes you larger and one pill makes you small and the ones that mother gives you don't do anything at all go ask alice
 peki siz bir kaç hap ile bu borcu görmezden gelecek olsanız ne yapardınız?
Alice. o hep harikalar diyarında.
keşke bizi de yanına aldırsa alamancı usulü. 
http://www.youtube.com/watch?v=XR8LFNUr3vw
0 notes