Tumgik
yontemgorkem · 3 months
Text
Ikinci Dunya Savasi
3 eylül 1939’da ingiltere ve fransa’nın polonya’yı işgal eden almanya’ya savaş ilan etmesiyle başladı. almanya, italya ve japonya’nın oluşturduğu mihver devletleri ile fransa, ingiltere, abd ve sscb’nin oluşturduğu müttefikler dünyanın hemen her bölgesinde savaştı. 2. dünya savaşı topyekun bir savaştı,yani savaşa giren bütün ülkelerin tüm kaynakları ve insan gücü savaş için kullanıldı. askerlerin yanı sıra milyonlarca sivil insan öldürüldü.
Tumblr media
savaş portekiz,ispanya,isveç,isviçre dışında bütün avrupa’ya yayıldı. abd,deniz filosunun japon uçaklarına bombalanması üzerine aralık 1941’de savaşa katıldı. 2. dünya savaşı eylül 1945’te bitti. bu savaşın sonuçlarından dünyanın pek az bölgesi kendisini kurtarabildi. almanya’da adolf hitler’in diktatörlüğü,büyük can kayıpları ve büyük acılar pahasına yıkılabildi. savaşın sonunda, sscb ve bazı doğu avrupa ülkeleri yeni topraklar kazanırken, japon ve italyan imparatorlukları yıkıldı.savaşın nedenleri:1. dünya savaşı’nın sonunda almanya yenilmiş ve ağır koşullar içeren bir antlaşma yapmak zorunda bırakılmıştı. almanlar 1919’da imzalanan versay antlaşması’nın haksız maddeler içerdiğini ve yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorlardı. 1920’lerde büyük ekonomik güçlüklerle karşı karşıya kalan almanya’da 1933’te adolf hitler önderliğindeki naziler iktidara geldi. hitler,bir yandan versay antlaşması’nın geçersiz sayılmasına çalışırken,öte yandan da silahlı kuvvetlerini yeniden toparladı.1919’da barışı korumak ve uyuşmazlıkları çözümlemek amacıyla kurulan milletler cemiyeti,bu görevleri yürütebilmek için gerekli olan yaptırım gücünden yoksundu.
Tumblr media
abd bu örgütün dışında kaldı; öbür üyeler arasında da kararlara uymayan devletlere karşı zor kullanma konusunda görüş birliğine varılamadı. bu sorun, 1931’de japonya’nın protestolara aldırmayarak cin’in mançurya bölgesini ele geçirmesiyle iyice açığa çıktı. japonya 1930’lar boyunca gücünü arttırdı. 1935’te faşist benito mussolini yönetimindeki italyanlar,etiyopya’yı işgal ettiler. milletler cemiyeti bu kez de etkin önlemler alamadı.bu zayıflıktan yararlanan hitler, 1936 mart’ında almanya’nın ren irmağı’nın batısında kalan topraklarına askeri birliklerini gönderdi. oysa 1925’te almanya ile milletler cemiyeti arasında yapılan antlaşmaya göre bu bölgede hiçbir devlet asker bulunduramayacaktı. milletler cemiyeti bu konuda da protestolar dışında yaptırım uygulamadı. ardından italya ve almanya,ispanya’daki iç savaşta cumhuriyetçi yönetime karşı faşist general francisco franco’nun saflarında savaşmak üzere asker gönderdi_ böylece yeni silah ve uçaklarını da denediler. yeni toprak kazanımları ve dünya egemenliği için almanya,italya ve japonya, berlin-roma-tokyo mihveri diye adlandırılan bir ittifak kurdular. bu yüzden bu ülkeler mihver devleri adıyla anıldı.1937’de japonya,çin’e karşı topyekun bir savaş başlattı.
bir yıl sonra almanya,avusturya’yı işgal etti; ardından da çekoslovakya’da alman asıllıların çoğunlukta olduğu südet bölgesi üzerinde hakkı olduğunu ileri sürdü. ingiltere ve fransa,çekoslovakya’yı hitler’in bu isteğine boyun eğmesinin yararlı olacağına inandırdı ve eylül 1938’de yapılan münih antlaşması’yla bölge almanya’ya bırakıldı. 6 ay sonra hitler başkent prag’ı bombalayacağını söyleyerek gözdağı verince çekoslovakya almanya’nın boyunduruğuna girdi.almanya’nın sonraki kurbanı 1. dünya savaşı’nın ardından bağımsız bir devlet olarak yeniden kurulan polonya’ydı. ingiltere ve fransa bu kez alman saldırısına karşı polonyalılara yardım edecekleri konusunda kesin güvence verdiler. almanya,polonya’ya saldırınca da 2. dünya savaşı başlamış oldu.avrupa’da savaş başlıyor:almanya ağustos 1939’da sscb ile 0 yıl geçerli olacak bir saldırmazlık paktı imzaladıktan sonra,1 eylül’de polonya’ya girdi. ingiltere ile fransa sözlerini tutarak 3 eylül’de almanya’ya savaş ilan etti. avusturya,kanada ve güney afrika’nın da aralarında bulunduğu başka ülkeler de ingiltere ve fransa’nın yanında yer aldı. ama müttefikler,alman kara ve güçlerince hızla işgal edilen polonya’ya yardım edemdi.17 eylül’de sscb de doğudan polonya’ya girdi. polonya teslim oldu. 80 bin kadar polonya askeri mücadeleyi sürdürmek amacıyla önce romanya’ya daha sonra da fransa’ya giderek burada toplandı.
Tumblr media
.1940 nisan’ında almanlar,norveç’e saldırdı. amaçları denizaltıları için üsler kurmak ve isveç’in kuzeyindeki madenlerden çıkartılarak denizyoluyla norveç’in narvik limanına getirilen demire el koymaktı. alman birlikleri gemilerle geldi ve bir bölümü hiçbir engele karşılaşmaksınızın norveç kıyılarına çıktı. bir bölümü de ingiliz deniz güçleriyle,iki tarafın da eşit kayıplar verdiği sert çatışmalara girdi. ama almanlar kısa sürede norveç’te müttefikler’in asker çıkarma girişimlerini önleyebilecek hava üsleri kurdular. norveç 9 haziran’da teslim oldu. almanlar’ın nisanda saldırdığı danimarka da pek az direnebildi.10 mayıs 1940’ta başlayan alman saldırısı,kısa sürede belçika,hollanda ve lüksemburg’un işgaliyle sonuçlandı. yardıma gelen ingiliz ve fransız orduları da püskürtüldü. 13 mayıs’ta sedan’da alman tankları meuse irmağı’nı geçti ve fransa’nın içlerine doğru ilerledi. hollanda 14 mayıs’ta teslim oldu. alman tankları kuzeye,kıyıya doğru ilerledi ve geri çekilen müttefikler’in önünü kesit. belçika 27 mayıs’ta teslim oldu.belçika’da sıkışıp kalan ingiliz ve fransız birlikleri büyük kayıplar verdi. ingiliz deniz güçlerinin yardımıyla dunkerque kıyılarından 346 bin kadar müttefik askeri kurtarıldı; ama silah,araç ve gereçler geride bırakıldı.
14 haziran’da almanlar paris’e girdiler, 22 haziran’da da fransızlar ateşkes antlaşmasını imzaladılar. alman güçleri kuzey fransa’yı ve bütün atlas okyanusu kıyılarını işgal etti. mareşal henri philippe petain vichy’de almanlar’ın denetiminde bir hükümet kurdu. ingiltere’de bulunan general charles de gaulle savalın sonuna kadar varlığını koruyan özgür fransa hareketi’ni kurarak işgalcilere karşı direnişe geçti. ingiltere’de ayrıca “özgür” polonya,norveç,belçika,hollanda ve çek askeri birimleri de oluşturdu.hitler bir sonraki hedef olarak ingiltere’yi seçti. alman hava kuvvetleri güney ingiltere’deki havaalanlarını ve limanlarını her gün bombalamaya başladı. ingilizler’in kesin direnişiyle karşılaşan almanlar,ardından londra’yı ve ingiltere’nin iç bölgelerindeki kentleri de bombaladı. bu baskınlar pek çok sivilin ölümüne ve büyük zarara yol açtı. buna karşılık ingiliz hava kuvvetleri de fransa ve belçika limanlarında askerleri manş denizi’nden geçirmek üzere toplanmış alman gemilerini batırdı. ingiltere göklerinde ağustos-ekim 1940 arasında yapılan üstünlük savaşından sonra,alman hava saldırıları gece bombardımanlarına dönüştü;finlandiya,bulgaristan,macaristan ve romanya da sscb’ye savaş açtılar. savaş başlangıçta almanlar için oldukça olum gelişti. almanlar sonbaharda leningrad kentine, aralık ayında da moskova’nın banliyölerine ulaştılar.
youtube
daha güneyde de don iramağı ağzındaki rostov kentine ulaştılar,ama kış gelince alman birlikleri yorulmuş, savaşma güçleri azalmıştı.ardından sscb’nin karşı saldırısı başladı. hitler’in tasarılarında bu harekatın kıl gelmeden tamamlanması öngörüldüğü için,alman askerlerinin giysileri soğuk kış günlerine uygun değildi. büyük kayıplar verdiler ve sscb’nin içlerinde tutunabilmelerine karşın başlangıçtaki güçlerini bir daha kazanamadılar.1942’de hitler, karadeniz ile hazar denizi arasında bulunan kafkasya petrol yataklarını ele geçirmeyi hedefledi. bir alman ordusu ağustosta maykop’taki petrol merkezine ulaştı. daha kuzeydeki stalingrad kentine yönelik saldırıları ise başarısız oldu. sscb birlikleri kenti sonuna kadar savundu ve kış bastırınca karşı saldırıya geçtiler. 250 bin kişilik alman ve romanya birliklerini kuşattılar ve şubat 1943’te bu birlikler teslim oldu.
sscb’nin 2. dünya savaşı ,’nın en büyük kara çarpılmasındaki başarısı almanlar’ı,kafkasya’dan çekilmek zorunda bıraktı. 1943 yazı başlarken sscb orduları almanlar’ı geri sürdü ve 1944 balında polonya’ya, çok geçmeden de romanya’ya girdi. bu savaşta sscb büyük yıkıma uğradı ve yaklaşık 20 milyon insanını yitirerek 2. dünya savaşı’nda en çok can veren ülke oldu.abd savaşa giriyor:abd savaşta tarafsız kalmasına karşın ingiltere’ye destek sağlıyordu. örneğin, 1940’ta abd,deniz kuvvetlerinin 50 destroyerini ingiltere’ye ödünç vermişti.7 aralık 1941’de pazar günü sabah saatlerinde,japon uçak gemilerinden havalanan 360’ın üzerinde savaş uçağı, hawaii adaları’ndaki pearl harbor deniz üssünde bulunan abd savaş gemilerine saldırdı. japonlar bombaladıkları sekiz savaş gemisinden altısını batırdı ya da çalışamaz duruma getirdi; ama üssü kendisi pek zarar görmedi. uçak gemileri o anda başka bir yerde olduğu için bu saldırıdan kurtuldu. bu olay üzerine abd kongresi, 8 aralık 1941’de japonya’ya, üç gün sonra da almanya ve italya’ya savaş ilan etti.pearl harbor baskınıyla aynı gün, formoza’dan kalkan japon uçakları filipin adaları’na saldırdı. bu adalar daha sonra japon birliklerince işgal edildi.
japonlar ayrıca çinhindi ve taylant’dan geçerek birmanya’yı da işgal etti ve oradaki ingiliz birliklerini hindistan’a çekilmek zorunda bıraktılar. güneydoğu asya’da kurdukları üslerden avustralya’ya hava saldırıları düzenlediler.batıdaki deniz savaşları:savaş başladığında ingiltere ve fransa’nın güçlü donanmaları vardı. alman donanması ise, daha küçük olmakla birlikte, modern ve etkiliydi. uçak gemisi yoktu,ama güçlü savaş gemiler ve hızla artan denizaltı gücüyle ticaret gemilerine büyük zararlar verebiliyordu.akdeniz’ed ingiliz deniz gücünün üstünlüğü sayesinde,asker ve erzak taşıyan düşman gemileri batırılarak kuzey afrika harekatına yardımcı olundu. ne var ki, ingiliz donanması da alman denizaltılarının ve kıyıda üslenmiş savaş uçaklarının yarattığı tehlike yüzünden ingiliz gemileri batı çölü’ndeki savaş için gerekli desteği cebelitarık boğazı ve akdeniz’den getirmek yerine,çoğunlukla ümit burnu ve süveyş kanalı yolunu izleyerek sağladılar.durmaksızın bombalanan malta yalnızca denizaltılar ve küçük gemilerce kullanılabiliyordu. bu yüzden ingilizler’in ana deniz üssü mısır’da,iskenderiye’deydi. zaman zaman alman savaş gemileri müttefik ticaret gemilerine saldırmak üzere atlas okyanusu’na açılıyordu. daha sonra da ticaret gemisi görünümde,silahlandırılmış gemiler göndermeyi sürdüler.atlas okyanusu’ndaki asıl savaş alman denizaltılarıyla oldu. bu savaş gece gündüz durmaksızın sürdü.
müttefikler’in,asker,savaş araç ve gereçleri de taşıyan ticaret gemileri konvoylar oluşturarak savaş gemilerinin koruması altında yol alabiliyorlardı. uçak gemilerinden ve kıyıdaki hava üslerinden kalkan savaş uçakları da deniz savaşlarına katılıyordu,ama alman denizaltılarına engel olmak çok güçtü. savaş süresince bu denizaltılar müttefikler’in 23.351 ticaret gemisini batırdı. buna karşılık 782 alman denizaltısı yok edildi.kuzey afrika çıkarması:müttefikler,mihver güçlerini yenmek için,önce almanya’yı yenmek gerektiğini düşünüyordu. 1942’de kuzey avrupa’yı geri alacak güçleri olmayan müttefikler,düşmanu önce kuzey afrika’dan sürmeye karar verdiler. bu nedenle,general dwight d. eisenhower komutasındaki ingiliz ve abd askerlerinden oluşan 100 bin kişilik bir kuvvet fas ve cezayir kıyılarına çıkarma yaptı.bu ülkeler,o sırada vichy fransa’sının denetimindeydi. vichy yönetimi önce bu çıkarmaya karşı çıktıysa da,hemen ardından müttefler’le işbirliğine girdi. müttefikler önce doğuya,tunus’a doğru ilerledi,ama akdeniz üzerinden hava ve denizyoluyla getirilen güçlü alman birliklerince durduruldu.1943 ocak ayı sonunda montgomery’nin ordusu batı çölü’nü geçerek tunus’a girdi. zorlu çarpışmalardan sonra müttefik orduları mayıs 1943’te alman ve italyan kuvvetlerini çökertti ve mihver ordularının ancak küçük bir bölümü esir düşmekten kurtulabildi.müttefikler kuzey afrika’daki başarılarını,1943 temmuz’unda sicilya’yı işgal ederek sürdürdü. bu harekat,limanları ele geçirerek değil,açık plajlara asker çıkararak yürütüldü. daha önce önemli yol ve köprüleri ele geçirmek üzere planör ve paraşütlerle hava birlikleri indirilmişti. ağustosun ortalarında ada ele geçirildi.sicilya’nın yitirilmesi ve italya’nın müttefikler’ce bombalanması italya diktatörü bento mussolini’yi çekilmeye zorladı. eylül başlarında italya teslim oldu ve malta’daki donanmasına el kondu. bu olay italya’da müttefikler ile almanlar’ı karşı karşıya bıraktı.müttefik güçler 3 eylül’de güney italya’ya birkaç gün sonra da salerno körfezi’ne çıktılar. almanlar inatla direndiler. ekimde napoli’ye ulaşan müttefikler yarımadanın ortalarında güçlü bir alman savunması tarafından durduruldu
1944 ocak’ında müttefikler,anzio’ya çıkarak bu savunma hattının ardına geçmeye çalıştılar. aynı zamanda bu hattın asıl güçlü noktası olan cassino’ya yönelik saldırılar düzenlediler. müttefikler polonya birliklerinin cassino’yu almasından sonra anzio’daki kuvvetlere katılmak üzere kuzeye doğru ilerlemeyi başardılar. 4 haziran’da roma alındı.avrupa’da savaşın sonu:italya’daki müttefik güçler 13 ağustos 1944’te floransa’yı aldı. almanlar bunun üzerine pisa ile rimini arasında bir savunma hattı oluşturarak kış gelene kadar burada tutundular. nisan 1945’te müttefikler po irmağı’nı geçti ve alp dağları’na doğru ilerledi. italya’da almanlar 2 mayıs’ta teslim oldular. iki gün sonra da müttefikler avusturya’dan güneye doğru ilerleyen abd askerleriyle buluştu. sscb birlikleri ise 1944 haziran’ında doğu avrupa’da bir harekat başlattı. temmuz sonunda varşova’nın karşısında vistül irmağı’nın doğu kıyısına geldiler. daha güneyde sscb ordu,romanya ve bulgaristan’ı aldı. finlandiya eylülde düştü. ağustosta sscb orduları iki koldan ilerlemeye başladı. biri baltık denizi’nin doğu kıyıları boyunca,öbürü de tuna vadis üzerinden macaristan’a doğru hareket etti. almanlar bu ilerlemeyi durduramayarak geri çekildiler.1945 başlarında,almanya’nın artık uzun süre savaşamacağı ortaya çıkmıştı. müttefik liderler,abd başkanı roosevelt,ingiltere başbakanı churchill ile sscb’nin önderi stalin kırım’daki yalta kentinde toplandılar ve almanya’nın koşulsuz olarak teslim alınması konusunda anlaştılar. ayrıca savaş sonrası avrupa’ya ilişkin planlar da yaptılar. ocak 1945’te sscb askerleri oder irmağı’nı budapeşte’ye,nisan başında da viyana’ya girdiler ve berlin’e doğru ilerlediler. 25 nisan’da berlin’i kuşattılar. kentin merkezinde ki bir yer altı sığınağından savunmayı yönetmekte olan hitler savaşın yitirildiğini kavrayarak 30 nisan’da intihar etti. amiral karl dönitz’i kendi yerine atamıştı.dönitz’in temsilcileri reims’e müttefikler’le görüşmeye geldi. batıda müttefikler’e teslim olmayı; ama doğuda sscb’ye karşı savaşı sürdürmeyi istiyorlardı.
eisenhower almanlar’ın her yerde koşulsuz teslim olmaları konusunda ısrar etti. almanya’nın teslim olması 8-9 mayıs 1945’te gece yarısı gerçekleşti.japonya’nın teslim olması:abd,japonya’nın kıyı kentlerini yoğun bir biçimde bombaladığı sırada başkan truman,japonlar’ın direnişini kırmak ve savaşı kısaltmak gerekçesiyle atom bombası kullanmaya karar verdi. atom bombası abd’de,gizlice geliştirilen ve büyük yıkım gücü olan bir silahtı. 6 ağustos 1945’te abd hava kuvvetlerinin bir bombardıman uçağı hiroşima kenti üzerine ilk atom bombasını attı. 3 gün sonra gücü azaltılmış bir atom bombası da nagasaki’ye atıldı. bu bombalar hiroşima’da 200 bin,nagasaki de ise 80 bin sivlin ölmesine ve on binlerce kişinin yaralanmasına yol açtı. varşova gezilecek yerler yerlere goz araka sehir kullerinden nasil yeniden dogmus gorun.
0 notes
yontemgorkem · 2 years
Text
Brugge Gezi Notlari, Brugge Hakkinda Faydali Bilgiler
Brugge Gezi Notlari, Brugge Hakkinda Faydali Bilgiler
Belçika'nın flanders bölgesinde, orta çağ mimarisinin sanki hâlâ o dönemdeymişizcesine korunduğu, kanallarla dolu, yürüyerek de neredeyse her yerini gezebileceğiniz şahane bir şehir. 
Tumblr media
Merkezindeki aziz john hastanesi müzesi yanında haftanın belli akşamlarında arp konserleri veriyorlar. luc vanlaere isimli bir sanatçı tarafından verilen bu konserler ücretsiz. Dilerseniz konser bitiminde, bu konserlerin devam edebilmesi için sanatçıya destek olmak adına, cd'lerinden satın alabiliyorsunuz. Yanlaere, kendini tamamıyla müziğe adamış ve müziğinin her insana erişebilir olmasını istediğinden de, verdiği konserler için para talep etmiyor. konserlerin web sitesinde, sanatçıyı özetle şöyle tanımlamışlar: müziğin endüstrileştiği günümüzde, cd dağıtımı, ajanslar, editörler, vs. her türlü ticari ağa dahil olmayı reddederek; özgünlüğünün yanısıra, besteleme ve çalma isteğini korumaya çalışan bir sanatçı. birbirinden farklı ona yakın arp, bir handpan ve tibet ses çanakları ile verdiği konseri ise tam anlamıyla büyüleyici. gözlerimi kapatıp dinleyince huzur buldum. 45 dakika civarı sürüyor konser. ayrıca çaldığı arplar arasında çok etkileyici bir tanesi vardı ki hikayesi şu: ur lirleri olarak bilinen bu arplar, 1929 yılında ırak'ın ur isimli antik şehri mezar kalıntılarında british museum ve pennsylvania üniversitesi müzesi'ne bağlı arkeologların ortak yürüttüğü çalışmalar sırasında keşfedilmiş. sümer medeniyetine ait kraliyet mezarlarındaki on kadın iskeleti yakınında bulunan bu enstrümanların kalıntılarını, sıvı bir sıva içine sokmuş arkeologlar. ahşap gövdeler çürümüş olmasına rağmen, altın ve gümüş gibi bozulmayan elementler ile kaplanmış olduklarından, enstrümanları restore edip müzelerinde sergilemeye başlamışlar. bu enstrümanları duyup, haklarında yazılanları da araştırdıktan sonra, luc vanlaere de kendi replikasını (görsel) yapmış. şahane bir sanat eseri bu arp. sırf o arpı görmek ve sesini işitmek için bile brüj'deki bu konsere gitmenizi tavsiye ederim.
Biralarin yaninda dantel bira ve ortaçağ dokusu günlerce gezebileceğim küçük kasaba
çok güzeldin be. tekrar görüşeceğiz brugge.
Geçen sene bu zamanlar oradaymışız. insta hatırlattı.
sokaklarında gezerken başka bir zaman dilimindeymişsiniz gibi hissettiriyor.
hele gece vakti gezmek o sokakları..
orta çağdan kalma yapıların arasında parke taşlı dar ve sessiz sokaklarında..
ansızın loş ışıklı şirin küçük bir restoran beliriyor önünüzde. o masalsı ortamın büyüsüne kapılıp kendinizi içeri atıyorsunuz.
sonra aklınıza euro/tl paritesi geliyor rüyadan uyanıyor ve girdiğiniz gibi geri çıkıyorsunuz. :)
çok güzeldin be. tekrar görüşeceğiz brugge. surada brugge de gezilecek yerler ile ilgili detayli bilgi bulailirsiniz.
0 notes
yontemgorkem · 2 years
Text
Coimbra Nasil Bir Yer ?
Coimbra Nasil Bir Yer ?
Portekiz'in en güzel şehirlerinden biri olan coimbra erasmus öğrencilerinin uğrak yeridir ve türkiye'nin eskişehir'i diye benzetmeler yapılır. üniversitesi de dünyanın en eskilerindendir. en düzgün portekizce bu şehirde konuşulur, en güzel fado bu şehirde dinlenir. yokuşları, dar sokakları, barları, restoranları, cafeleriyle birlikte çok şirin bir şehirdir, insanı kendine bağlar, tekrar tekrar gitme isteği doğurur.
lizbondan sonra belki de en güzel portekiz şehridir dersem hata etmis olmam. şehirdeki manastırlarin genel mimarisi barok tarzını yansitsa da şehrin hatta portekizin en eski katedrali olan arg katedrali bu şehirde bulunur ve romanesk tarzdadir. şehrin önemli caddesi olan deskadasta st bartelome ve st james kiliseleri ise görülmeye değerdir. bir de kral alfonsonun mezarının bulunduğu, iç duvarlarinda mavi beyaz işlemeleriyle süslenmiş ve freskleri dini bir çok figür taşıyan st. cruz da coimbradaki önemli katedrallerden biridir. bir de hemen yanında eski bir (gerçek eski ama) cafe bulunur, zaten şehirdeki bir çok şey gerçekten eskidir ve sokağından caddesine, cafesinden katedraline gerek tarihi gerek mimari bir çok değer ve anlam taşır.
Coimbra’da Erasmus Yapmak
ben erasmusumu instituto politecnico de coimbra'da yaptım. university of coimbra'dan sonra şehirdeki 2. üniversite. bu üniversite biraz daha yeni ve modern bir üniversite ve adı üstünde teknik üniversite olarak geçiyor.  bu yüzden mühendislik fakültesi bir hayli buyuk.Neyse efenim bu üniversitenin her bir fakültesi farklı bir kampüste yani isec, esec vs hepsi farklı yerlerde. Hal boyle olunca farklı fakültelerden ders almak isteyenler  buna dikkat etsin.
Ders diliyle ilgili problem yaşayabilirsiniz, Ben de ufak tefek sorunlar yasadim. çünkü dersler genelde portekizce işleniyor ve dersi alan erasmuslu da çok olmayınca sizin için dersi ingilizce işlemiyor hocalar, ama gene de yardımcı olmaya çalışıyolar, Bazıları derste size gelip ufaktan özet geçiyor ne anlattığını, bazısı 2-3 öğrenciyseniz size ayrı bir saat veriyor o zaman diliminde size anlatmaya çalışıyor, bazısı da ben dersi portekizce işleyecem direkt sınava gel diyor öyleleri de var tabi. ve şunu söyleyeyim erasmuslu olduğunuz için hocalardan pek imtiyaz beklemeyin. tamam ders anlatımında vs yardımcı oluyorlar ama sınav konusunda portekizli öğrencilerden pek bir farkınız yok. derslere onlar kadar hakim olmadığınız ve bir erasmuslu olarak gezme, partileme vs de yaptığınız için zorlanacaksınız dersleri geçmekte. tabi çalışırsanız geçersiniz artık geçme oranınız size bağlı. ben 6 dersimin 2'sini geçebilmiştim birisi de ingilizce dersiydi, çoğu arkadaşım da 2/6, 3/6 yaptılar. size tavsiyem mümkün olduğunca kolay olacağını düşündüğünüz dersleri alın, kendi kendinize çalışmayla geçebileceğiniz ya da ingilizce gibi dersler.
Sizlerebiraz konumdan bahseymek istiyorum google maps linkleriyle anlatacağım. isec, coimbra üniversitesi gibi tam şehir meydanında değil, şehir meydanı olan praça da republica'dan otobüsle 20-25dk sürüyor yaklaşık. isec burda, praça da republica burda, coimbra üniversitesi ise burda. genelde erasmus öğrencileri praça da republica civarında oda kiralarlar, benim de tavsiyem bu yönde. çünkü etkinlikler clublar vs bu civarda yoğunlaşmış durumda, sosyal hayat istiyorsanız bu civarda konaklayın. ilk gittiğinizde 3 gün falan hostelde konaklayın, o süreçte kendinize bir rezidansta ya da evde kiralamalık oda arayın. tek kişilik odalar aylık 150-250€ arasında değişiyor ve genelde hiçbir evde ısınma sistemi yok, ufak klimalarla ya da ısıtıcılarla halledeceksiniz o meseleyi. peki rezidans mı ev mi daha avantajlı? ben buna hala karar verebilmiş değilim ama rezidans daha kalabalık olduğu için daha tercih edilebilir geliyor. ben be coimbra r1 rezidansında kaldım. yaklaşık 35 kişilik bir rezidans, tek kişilik bir oda tüm faturalar dahil 200€'ydu, odada da küçük bir klima var günün belli saatlerinde çalışıyor. böyle büyük rezidans tarzı yerlerin dezavantajı hijyen, çünkü bulaşık vs çok birikebiliyor. onun dışında farklı milletlerden çok fazla insan olması eğlenceli oluyor, terasımızda güzel partiler yapardık.
ev nasıl arayacağınıza gelirsek, öncelikle ilk gittiğinizde coimbra üniversitesinde esn ofisi var tüm coimbradaki erasmus öğrencilerinin gidebileceği bir yer, oraya bir uğrayın. orda size ücretsiz bir hat verecekler (hala veriyolarsa tabi) ve içinde biraz internet, arama vs olacak ücretsiz. ev aradığınızı söylerseniz size belli bir saat verip o saatte size müsait odası olan bazı evleri gösteriyorlar. onun dışında siz kendiniz de sokaklarda gezip arayın, direklerin üzerinde ilanlar var, bazı evlerin pencerelerinde ilanlar var onlara bakın arayın ve iletişim kurmaya çalışın. özellikle rezidansımın konumuna bakın mesela onun olduğu sokakta çok fazla kiralık oda var, üst sokağında falan da öyle. iyice araştırın meydan ve çevresini, ideal bir oda bulacaksınızdır. be coimbra rezidanslarına da bakabilirsiniz facebook sayfalarından ya da web sitelerinde sahipleriyle iletişim kurarsanız oraya vardığınızda sizi gezdirirler rezidansları. becoimbra rezidanslarının sahipleri olsun çoğu ev sahibi olsun maalesef biraz paragözler ve benciller onu da söyleyeyim, odayı tutarken her şeyi detaylıca sormaktan çekinmeyin, oda çok illa bulursunuz bir yer. vize süreciyle ilgili sorularınız falan varsa facebook'ta portekiz'de erasmus grubu var, vize süreciyle ilgili şuan yeni gidecek olanlar bayağı bir bilgi paylaşımında bulunuyorlar, orayı tavsiye ederim. ben 2-3 yıl önce gittiğim için istedikleri belgeler vs bayağı değişmiş ve katılaşmış durumda o yüzden o konuyla ilgili çok tavsiye veremiyorum. bunların dışında sormak istediğiniz bir şey varsa mesajlarım çaylaklara da açık, yeşillendirebilirsiniz.
hepinize bol eğlenceli erasmuslar! suradan coimbra gezilecek yerlere de bakmayi unutmayin
0 notes
yontemgorkem · 2 years
Text
Braga Seyahat Notlari
Braga Seyahat Notlari
Braga hakkında bu kadar az yazı girildiği için şaşırdığım portekiz'in üçüncü büyük şehri. Portekiz'in de dini başkenti olarak cok unlenmis. Biz de konya ne ise  Portekiz'de  de braga  o iste. Ancak bizim  buralarda şort giyemezken orda giyersiniz. Orasını ben de çok bilemedim bak şimdi. neyse... porto sao bento tren istasyonu'na gidiyorsunuz. çinilere bakıyorsunuz, sonra bilet alıyorsunuz görevliden... takriben bir saatte braga'dasınız. bilet alırken denk gelen iki kopuk türk öğretmene de buradan selam ederim. ''aaa ne güzel evli misiniz?'' dediğimde ''yok yeaaa takılıyoruz'' diyerek beni utandırmıştınız sorduğuma, kendime de teessüf ederim. neyse braga'da indiniz. şehrin ana giriş kapısından içeri girin. görkemli bir tak. artık bilmem ne zaferine yapılmıştır. onu da bana siz anlatırsınız. sonra hemen yakınında jardim da casa dos biscainhos isimli bir ev ve bahçesi var. 3 euro bayılacaksınız evi gezin, ben girmedim pişman değilim. ama bahçesi güzel hem de bedava. orada portakal yedik görevlilerden izin alıp. portugal da portakal demek bence. hiç limandan geliyor diyerek beni yemeyin...portakal yiyin ama. vitamin iyidir. braga çok küçük arkadaşlar. hatta hediyelik eşya bakarken iki kadının ''ay nuray hangi terliği alsam bilemedim bak'' demesine bile şahit oldu bu kulaklar. ''selam'' deyince şok oldular. erasmusla gelmiş teyzeler gördüm... burda da çok türk var, ne ilginç. nasıl bir milletsek kavimler göçümüz hala bitmemiş. kodumuza yörüklük işlenmiş. neyse konuşmaktan çenem ağrıdı. buranın olayı bom jesus do monte arkadaşlar. yani dağların isa'sı kilisesi. burası tüm braga'yı ayaklar altına alan bir tepede. buraya merkezden kalkan belediye otobüsleriyle gidiyorsunuz. saatleri şaşmaz. belediye çalışıyor. gidince finikülerle kiliseye çıkıyorsunuz. ama inerken sakın finikülerle inmeyin. merdivenleri kullanın. nefis fotoğraflar çekebilirsiniz. bom jesus.
Tumblr media
se catedral'e hiç girmeyin. aynısı lizbon ve porto'da var zaten. bir de bıktım vallahi kiliselerinizden. iyisiniz hoşsunuz da, bu kadar da çok olmaz ki kardeşim ya. o ahşap kokusu, nemlenmiş tütsüler yemin ederim depresyona soktu. kendimi atıveresim geldi çan kulenizden. bu ne sıkıcı dekorasyondur ya. bir de isa'ya elektronik mum yakmıyor musunuz? hele bir de oraya küçük elektronik mum 2 eu, büyük yansın diyorsanız 3 eu demişsiniz. pes kere pes. neyse bananeyse. buranın başka bir olayı yok arkadaşlar. sokaklarında kaybolun, balık falan yiyin işte. çinili binalarla instagrama koymalık resim çekilin. bizim ankara gibi bir şey. deniz de yok zaten. gördüm demek için, görün...biz burda çok kalamadık sıkıntı bastı mı asla duramam orda. guimaraes'e geçtik. belediye otobüsünü süren sergio abi bizi otogarda indirdi. nerden samimi oldunuz demeyin yakasında ismi yazıyordu.
Benim yazdiklarim daha farkli bir seyler okumak isterseniz suradan braga gezilecek yerler yazisina bakin
0 notes
yontemgorkem · 2 years
Text
Marsilya Hakkinda Genel Bilgiler
Marsilya Hakkinda Genel Bilgiler
Aslen bir Yunan kolonisi olan ve bir Roma şehrine dönüşen Marsilya, şimdi Fransa'nın en büyük ikinci şehri. Fransa'nın en büyük limanı olarak hizmet veriyor ve bu da hareketli bir ekonomiye yol açıyor. Ancak şehir, yaşına, büyüklüğüne ve ekonomik önemine rağmen güzelliğini koruyor.
Tumblr media
Bourne Identity ve Count of Monte Cristo gibi filmlerin Akdeniz kentinde çekilmesi turist sayısını daha da artırdı. Kendimiz turist olarak, Layton ve ben, günlük gezi teknemiz yakınlarda demirlediğinde Marsilya'yı keşfetmeliydik. Bu tarihi ve ünlü şehri keşfetmek için sadece birkaç saatiniz olması zor! Ancak biraz yürümeye istekliyseniz, Marsilya'nın birçok önemli noktasını görebilirsiniz. Aşağıda, Marsilya'ya yaptığımız günlük gezi sırasında favori noktalarımızı bulacaksınız. İpucu: Marsilya'da dolaşmanın en kolay, en ucuz ve en hızlı yolu metroyu kullanmaktır. Otobüs, metro veya tramvay biletleri (bir/10 yolculuk 1,70/14 €) metrodaki, tramvay duraklarındaki ve otobüslerdeki makinelerden alınabilir.
Marsilya’da Gezilecek Onemli Yerler
Palais Longchamp
 Fransızca Longchamp Sarayı anlamına gelen Palais Longchamp, Canal de Marsilya'nın inşasını kutlamak için yapılmış bir anıttır. Bu kanal, Marsilya'yı Durance Nehri'ne bağlar; bu, nihayet şehre güvenilir bir tatlı su kaynağı sağladığı ve şehri yeni ticaret yollarına açtığı için önemliydi. Palais Longchamp, Museum d'Histoire Naturelle'ye (Doğal Tarih Müzesi) ve Musée des Beaux-Arts'a (Güzel Sanatlar Müzesi) ev sahipliği yapmaktadır. Château d'eau (Su Kalesi) olarak bilinen bir sütunlu ve merkezi çeşme ile Barok esintili bir yapıdır. Çeşme, üzerinde üç kadın figürü bulunan, yiyecek taşıyan boğaların çektiği bir savaş arabasıdır. 
Anıtın yeni su kaynağını kutlamak için yapıldığı göz önüne alındığında, çeşme doğurganlığın, yaşamın ve refahın uygun bir sembolüdür. Ziyaret ettiğinizde, Palais Longchamp'ın ne kadar fotojenik olduğuna şaşıracaksınız. Güzel çiçeklerden onları çevreleyen sütunlara ve heykellere kadar, bir veya iki veya üç resim için yer bulmakta sorun yaşamazsınız. Marsilya Gezilecek Yerler Şaşırtıcı bir şekilde, biz oradayken meşgul değildi. Bazı insanlar için hava çok sıcak olabilir, ama iyi bir yer bulmak için sabah erkenden gitmeniz gerektiğini bile düşünmüyorum. Genel olarak, Palais Longchamp güzeldi, keşfetmesi eğlenceliydi ve fotoğraflar için mükemmel bir yerdi.
 Marsilya Fransa Limanı Marsilya Eski Limanı (Vieux Limanı)
 Marsilya'nın doğum yeri olan Vieux Port (eski liman), yüzyılı aşkın bir süredir Marsilya'nın kalbi ve ruhu olmuştur. Vieux limanı, Yunan kolonistlerinin ilk iniş noktasıydı. Fransız Devrimi'nden İkinci Dünya Savaşı'na kadar tarihin bir parçası olmuştur ve olmaya devam edecektir. Vieux Port, Dumas'ın Monte Cristo Kontu'nun merkezi konumudur.  marsilya gezilecek yerler ile ilgili daha detayli bilgi icin linke tiklayin
youtube
0 notes
yontemgorkem · 2 years
Text
Londra’nin Farkli Semti Camden Town
Londra’nın Farklı Semti Camden Town
ingiltere'deki en sıradışı insanları bir arada görebileceğiniz tek yer. aynı zamanda bir çok dövme ve piercing yapan yerler var ve her çeşitten piercingi bulabileceğiniz etkileyici bir yer. ayrıca köprünün altına inerseniz bir çok street kitchen tarzı yemek yapan yerler var ve tüm dünya mutfakları mevcut. aynı zamanda çok lezzetli ve ucuz. eğer siz de benim gibi londra'nın ciddiyetinden uzak, salaş ya da otantik mekanlar görmeyi seven biriyseniz mutlaka görmelisiniz.
Tumblr media
kuzey londra'da olup, 18 yy londra'sinin nalburcular carsidir. zamanla donusturulmus, o eski atmosferi korunup; gotik tarz seven genclerin ve orta yaslilarin favori mekani olmusur. ayni zamanda amy winehouse' un evi bu muhittedir. amatorken ciktigi mekanlar buradadir. gunduz ayri aksam ayri guzeldir. ama aksam biraz daha dikkatli olunmasinda yarar var, otcu abiler bazen korkutabiliyorlar satasarak. hafta sonlari, nehirin kenarindaki surla cevrili yerde ise evrensel yemek panayiri formatinda bir etkinlik oluyor. her ulkenin yemek, tatli, pasta, borek, icki standlari aciliyor ve yok satiyor. ozellikle de, orta gobekte sicak sarap satan gencler var, mutlaka denenmeli. kisacasi camden town kucultulmus, sirin bir dunyadir, anlatilmaz yasanir.
her yerini ayrı fotoğraflamak isteyeceğiniz semt. londra'nın brick lane ve notting hill ile birlikte enteresan alternatif gezi görü yerlerinden biridir. camden town stables ta nargileci bile mevcut. aynı yerde alışveriş yaparken telefon kılıfı satan bir türkle de tanışmıştım. otla falan işim olmaz ama en garip şeyleri burada bulabilirsiniz. garip garip maketler, duvar yazıları vs her yerdedir. kısacası her tarafta bir şeyler vardır. benim favori otobüs hattım olan 24 pimlico otobüsü de buradan geçer. otobüsün üst katının en ön camında çok güzel bir londra turu atabilirsiniz.
Camden Gezisi
londra'nin en hippie ve junkie semti.
Tumblr media
camden road uzerindeki binalarin cephelerinde oldukca yaratici heykeller ve figurler gorebilirsiniz fakat dukkanlar malesef klasik ortadogulu isletmecilerin tisort-sapka-hediyelik esya sattigi keko dukkanlardan ibarettir. her sokagindan buram buram ot kokularinin yayildigi semt ayrica tabii ki amy winehouse 'un olmeden once uzun sure yasadigi evin de oldugu semt.
16 yaşındaysanız ve harçlığınızla 4-5 bira içip kalabalık arkadaş grubunuzla döne döne birkaç cigara tüttürüyorsanız çok seveceğiniz, londra'nın en abartılmış semtlerinden biri. elbette gezmeye geldiyseniz gidin görün, karnınız ucuza doyar ve keyifli vakit geçirirsiniz ama yaşayan için keyifli bir bölge olduğunu sanmıyorum. gürültüsü patırtısı eksik olmaz. merkezden uzak olmasına rağmen hafta sonu iğne atsan yere düşmez. güzel yanlarından bir tanesiyse de regent's park'ın en sakin bölgelerinden birine çok yakın olmasıdır. bu girişin biraz ilerisinde beyzbol, kriket, futbol gibi oyunlar için ayrılmış sahaların olduğu geniş bir düz yeşil alan var. yaz aylarında havanın güzel olduğu günlerde hafta içi bile gitseniz buralarda oynayan birilerini izlemeniz mümkündür. yine bahsettiğim bu giriş londra'daki hayvanat bahçesine de gider. camden town gezilecek yerler ile daha detayli bilgi icin linke tiklayin. ayrica notting gezilecek yerler ile ilgili bilgi alma icin buraya da bakin derim,
0 notes
yontemgorkem · 2 years
Text
Andorra’da Nerede? Andorra Nasil Bir Ulke?
Andorra’da Nerede? Andorra Nasil Bir Ulke?
Andorra Nerede ?
resmi adıyla andorra prensliği. iber yarımadası’nda pirene dağları üzerinde denize kıyısı olmayan egemen bir ( mikro devlet)tir. kuzeyde fransa, güneyde ise ispanya ile çevrilidir. 468 km² yüz ölçümü ile avrupa’nın en küçük altıncı ülkesidir ve yaklaşık 77.000 nüfusa sahiptir. küçük yüzölçümüne rağmen muhteşem kayak tepeleri, doğa yürüyüşü rotaları ve eşsiz dağ manzarası ile avrupa’da iyi biliniyor. türk vatandaşlarından vize istemeyen andorra’da havalimanı yok. ülkeye direkt giriş yapılamadığından (schengen vizesi) almak zorunlu. andorra’ya seyahat etmek isteyenler için en yakın havalimanı ispanya’nın ( barselona) kentinde.’
Tumblr media
Andorra Ucuz mu ?
çok ucuzmuş, hadi gidelim birşeyler alalım üstümüze başımıza’’ tarzındaki cümlelerle gidilirse çok büyük bir hayal kırıklığı yaşatacak yerdir. çünkü andorra’nın geçim kaynağı aslında ülkeye bu şekilde giren insanlardır. maalesef bizim gibi sadece alkol ve sigara alarak dönerler sonra. ben sadece puro falan alarak dönmüştüm açıkçası
ama andorra’ya barcelona’dan uzanan yol hayatımda yaptığım en güzel karayolu yolculuğuydu. doğa o kadar güzel ki etrafta, her renkten ağaç bulmak mümkün. sırf bunun için bile gittiğim için mutluyum. ayrıca çoktandır kar görmeyen bünyeye iyi geldi.
Andorra’da içki ve tekel ucuz dedik peki ya diğerleri? yani giyim falan derseniz genelde çok az bir fark var. mesela ispanya veya fransa’da 200 euroya alabileceğiniz bir şeyi andorra’da 190 euroya falan alabilirsiniz. giyim pek değişmiyor. ama sigara derseniz mesela 3 karton camel alan arkadaşımın yüzündeki mutluluğu düşünüyorum ki, gerçekten ucuzdu. sigara fiyatlarını bilmem, sigara içmem ama ispanya’da camel 3.30–3.50 euro arasında değişirken 3 kartonu toplam 45 euro civarı bir paraya almıştı arkadaşım. içkiler de ucuz, ama rakı bulamadık mesela. neden aradık çünkü öyle hayvani dükkanlar var ki fin votkası, arap bilmem nesi tarzı garip garip içkiler var. binlerce çeşit.
sonuç olarak andorra doğası çok güzel , havası gayet soğuk, sigara — tekel olayı ucuz olan güzel bir ülkecik.
istanbul trafiğini birebir yaşatan ülke. herkes alışveriş için erken saatlerde gelip akşam döndüğü için sabahları ülke girişinde akşamları ise çıkışında uzun kuyruklar oluşmaktadır. tekstil olarak çok ucuz olmamasına rağmen elektronik konusunda vergi avantajını sonuna kadar yaşatır. son dönemde hastalık haline gelen nintendo wii (black) + motion plus özellikli extra remote + fit board’u 360 € karşılığında alabilmek mümkündür. Merak edenler andorra gezilecek yerler icin tiklayin
0 notes
yontemgorkem · 3 years
Text
Monako Milli Futbol Takimi
Monako Milli Futbol Takimi
Yeni kıpırdanmalar söz konusu. Monko milli takiminin tarihine şöyle bir bakalım kısaca: monako, vatikan'dan sonra dünyanın en küçük ikinci ülkesi. 38.000 nüfusu. ismi, héraclès monoikos'dan gelmektedir ki burada bir tapınak da söz konusu. 10 temmuz 1215 tarihinde genoa krallığı monaco kayalarının üstüne bir kale inşa eder ve hikaye başlar. 8 ocak 1297 tarihinden itibaren, françois grimaldi tarafından fransa'ya katılır nitekim 1314 yılında grimaldi'nin otoritesi tam olarak tanınır. nitekim monako her zaman özerk kaldı ki 1860'ta bu resmen tanındı fransa tarafından. 1910 yılından itibaren mutlak monarsiden meşruti monarsiye geçtiler. 2005 yılından itibaren prens 2. albert tarafından yönetilir ki kendisi grimaldi'nin soyundan. dolayısıyla dünyanın ek köklü ailelerinden biri yapıyor bu durum onları. albert prensler aslında monaco'yu bir spor ülkesi yapıyor. hatta 1988'den 2002'ye kış olimpiyatlarına bile katılırlar. ilk olarak ise 1920 yaz olimpiyatlarında boy gösterir monako. bugüne kadar ise hiç madalyaları olmadı. en büyük başarıları ise futbol ve as monaco kulübü. 1924 yılında kurulsalar da 1953-54 sezonundan itibaren fransa ligi'nde boy gösteriyorlar. bugüne kadar 8 şampiyonlukları var. bu durum, liechtenstein kulüplerinin isviçre liglerinde boy göstermesine benzetilebilir. monako futbol birliği 27 nisan 2000 tarihinde bir milli takım fikri ortaya atar. 14 temmuz 2001'de freiburg'daki özel maçta tibet'i 2-1 yenerler.
Tumblr media
monako'da ikamet etmeniz, orada dogmaniz veya babanızın oralı olması yeterli. guy platto, grégory campi ve renaud connen bu futbolculara örnek. 2002 yılında ise cebelitarık ile bir maç yapıyorlar ve maç 2-2 sonuçlanıyor. vatikan ve kosova gibi bu dönemde ülkelerle maç yapsalar da 2006 yılında çeçenistan'a karşı alınan 13-1'lik galibiyet ise en farklı sonuçları. aynı yıl viva dünya kupası'na katılmaya hak kazanıyorlar. viva dünya kupası ise ülke olarak tanınmayan takımların kendi aralarındaki bir turnuva. finale kadar çıkıyorlar. ancak korkunç bir mağlubiyet alıyorlar lappi'ye karşı. 21-1. lappi ise kuzey finlandiya diye adlandirilabilecek bir bölge. antrenörleri eric fissore ise bu durumu, karşı tarafın profesyonel, kendilerinin ise amatör oyuncular ile oynamalarına bağlıyor.
2009 yılında ise turnuva kuzey italya'da bulunan padonya'da idi. ancak italya ile ilişkilerin gerilmesinden sonra prens katılımı yasaklıyor. bugünlerde ise tekrar yeni bir katılım başvurusu düşünülüyor. bu süreçte vatikan ile bol bol maç yapsalar da monako, birçok ülke tarafından taninsa da ne bir fıfa üyesi ne de diğer alt organizasyonlara katılıyor.
youtube
0 notes
yontemgorkem · 3 years
Text
Bir Izlanda Filmi “ I remember You “
Bir Izlanda Filmi “ I remember You “
“I remember you “ son yillarda izledigim en iyi korku filmlerinden biri İzlandalı yönetmen Oskar Thor Axelsson, gelenksel korku filmlerine yeni bir halk ekledi. Ancak övgüye değer bir kısıtlaması var ve son filmi “Seni Hatırlıyorum”, Nordik noir unsurlarını içermesine rağmen, türün pirotekniklerini aşıyor. Bay Axelsson ve Otto Geir Borg tarafından Yrsa Sigurdardottir'in aynı adlı romanından (bir baskıda “Bir Hayalet Hikayesi” alt başlığı) uyarlanan film, akut talihsizliğin üç kurbanının iç içe geçmiş kaderlerini anlatıyor.
 Freyr (Johannes Haukur Johannesson), yıllar önce bir saklambaç oyununda gizemli bir şekilde ortadan kaybolan oğlunun anısıyla eziyet çeken bir psikiyatristtir. Şimdi Freyr, polis tarafından kendini öldüren yaşlı bir kadının kocasıyla röportaj yapmak üzere görevlendirildi. Bir dedektifle (Sara Dogg Asgeirsdottir) birlikte çalışarak, intiharla bağlantılı, hepsi uzak geçmişte bir suçla bağlantılı birden fazla ölümü ortaya çıkarır.
Film boyunca Izlanda gibi nevisahsina munhasir bir ulkeyi de bol bol gorme sansina erisiyoruz.  Merak edenler reykjavik gezilecek yerler ile ilgili bilgilere buradan bakabilirler.
youtube
0 notes
yontemgorkem · 3 years
Text
Mikonos’da bir tatil anisi, Mykonos Gezi Notlari
Mikonos’da bir tatil anisi, Mykonos Gezi Notlari
Mikonso bayram tatili icin gittigimiz güzelim bir yunan adası. Ianin cok fazla r çok araştırmamıştım gezi öncesi, sadece adını duymuştum ama nereden bilebilirdim ki yunanistan'ın en pahalı adası olabileceğini? oysa biraz araştırsam öğrenebilirdim. adada ruzgar cok, bitki örtüsü yok. tek olayı eğlence ve o yüzden geliyor herkes. kaldığımız yerde hemen yanımızda 3 türk erkek arkadaş kalıyordu, onların ilk söylediği eşcinsellerin çok olduğu ve erkekleri bakışları ile rahatsız ettikleri oldu ama benim başıma öyle bir şey gelmedi. benim tahminim bunlar 3 erkek dolaştıkları için sürekli bunları da gay sanıp bakıyorlardır.*
Tumblr media
mykonos merkezi ufacık, labirent gibi sokaklardan oluşuyor ve baştan sona gezmesi 10 dakika falan sürüyor. ama o ufacık yerde dünyanın en pahalı markalarının dükkanları var. biz aktarmalı uçak kurbanı olarak sabahın 7'sinde adada olduk ve öğlen 12'ye kadar orada takılmak zorunda kaldık. (kalacağımız oda 12'de boşalacağı için) tam bir kabus gibiydi, inanılmaz rüzgarlı ve eylül sonu olduğu için hava da soğuktu o saatlerde. dedik herhalde 8'de falan açılır heryer ama bekle bekle hiçbir yer açılmıyor. meğer mekanlar zaten gece 4-5 gibi kapanıp öğlen 12 gibi falan açılıyormuş. kahvaltı edecek bi yer bulduk şansımıza da, kazık mı yedik poğaça mı bilemedim. iki poğaça iki kahveye 15 euro ödedik.
Mikonos Plajlari
neyse efendim bunlar dışında plajları güzeldir. eğer plajları gezmek isterseniz araba veya atv kiralarsanız rahat edersiz. (motor alacaksanız da 250cc kiralamanızı öneririm zira çok fazla yokuşlu yol var 125cc'lik motorlarla o yollarda zorlanabilirsiniz) hatta araba kiralarsanız daha rahat edersniz çünkü eşyalarınızı vs arabada bırakıp rahat rahat plaja gidersiniz. yalnız yolları inanılmaz dar, eğer acemiyseniz bu biraz canınızı sıkabilir. bir de arabaya günlük 60-70 euro vermek istemiyorsanız 30-35 euro'ya kiraladığınız arabalar biraz eski oluyor. eğer eski araba kullanmadıysanız biraz garip gelebiliyor ama alışıyor insan.
Tumblr media
sahillerinde şöyle bir şey farkettik; şezlong ve şemsiye kirası 10-15 euro arası değişiyor. onun yerine havlunuzu alıp bir de bi mağazadan 10-15 euro'ya şemsiye alırsanız sahillerin en sağ tarafları ücretsiz ve istediğiniz gibi takılabiliyorsunuz. yalnız o taraflarda gay ve lezbiyenler daha çok (neden bilmiyorum). 
Hatta bazı plajlarda nüdist abiler, ablalar da o taraflarda takılıyorlar. kimse kimseye karışmadığı için biz hep o taraflarda takıldık, bi şezlong'a 10-15 euro vermek istemedik açıkcası.yeme içme de pahalı biraz. diğer yunan adalarında 10-15 euro'ya iki kişi çok rahat yemek yiyebilirken burada 40-50 euro vermeniz gerek. biz genelde kaldığımız yerde kendimiz yaptık yemeğimizi. ucuz marketler (ab market) var oradan alışveriş yapıp oldukça ucuza getirebilirsiniz yemek işini.
 Tabii tatile geldim yemekle uğraşmam diyorsanız da günlük öğle yemeği, kahvaltı, akşam yemeği derken kişi başı 50-60 euro bayılmanız gerek.sezon sonu olduğu için plaj partilere pek rastlayamadık, tüm plajlar sezon sonu partilerini yapmışlardı biz gittiğimizde. yoksa anladığım kadarı ile plajlara insanlar yüzmek için değil partiler için geliyorlar. ayılmak için de arada bi denize giriyorlardır.yani genel olarak eğlenmeyi seviyorsanız, o parti senin bu parti benim modunda bir tatil istiyorsanız tam size göre. mykonos gezilecek yerler ile igli daha deyali bilgi almak icin linkte tiklayin.
youtube
0 notes
yontemgorkem · 3 years
Text
Dalida Kimdir ?
Dalida Kimdir ?
Dalida Italyan bir ailenin cocugu olarak Misirin baskenti Kahire’de dunyaya geldi. 1954 yilinda Misir Guzellik kralicesi secildi ve cok unlu oldu. Bambina sarkisi ile bir gecede meshur oldu.
Tumblr media
Dalida benim sarkilarina sesine deliler gibi  aşık olduğum ölümsüz, diva , efansane sarkici. Dalida 50 yaşında hayatına giren erkeklere kötü şans getirdiğine inanmıştı artık. Girdiği ağır depresyondan kurtulamadı. 1987 yılında Montmartre’daki evinde uyku ilacı alarak intihar eden Dalida'nın yanında bıraktığı "Hayat benim için katlanılmaz. Özür dilerim" notu tüm bu yaşadıklarının özetiydi.
Dalida, 3 Mayıs 1987 tarihinde Paris, Fransa’da 54 yaşında iken intihar ederek yaşamına son verdi.
Dalida’nin sarkilari o kadar guzeldi ki Ajda Pekkan basta olmak uzere Ayla Algan gibi sanatcilarimiz tarafindan sarkilari turkce olarak da seslendirildi.
Biz Dalida’nin sarkilarina turkce olarak soyledik ama Dalida da bizim olumsuz “ Samanyolu “ sarkisini 1969 yilinda fransiza sozlee Oh Dady Mary adiyla seslendirdi. Ben de sizelere bugun bu sarkiyi armagan ediyorum. Ayrica suradan montmartre gezilecek yerler e bakabilirsiniz.
youtube
0 notes
yontemgorkem · 3 years
Text
Sherlock Holmes Hakkinda Bilgi, Sherlock Holmes Hayranlarina Adanmistir,
Sherlock Holmes Hakkinda Bilgi, Sherlock Holmes Hayranlarina Adanmistir,
Romanlarin ardinda televizyon dizisi derken televizyon ve tiyatro. Sherlock Holmes sadece kitaplarda edebiyatta kalmadi. Sanatin diger dallarinda bile karsimiza cikti dogrusu.
Arthus Conan Doyle' un üniversitedeki profosöründen esinlenerek yarattığı özel dedektif, tamamen düşünce ve mantık için ( ile ) yaşar, gözlem gücünü sistematik bir biçimde geliştirmiştir, aseksüeldir, çözecek bir problem bulamadığı zamanlarda zihni onu rahatsız ettiği için kokain ve morfin kullanır, kopernik teorisini, kendi düşünce sistemi ile ilgisi olmadığı için bilmez, ama hangi külün hangi sigaradan düşmüş olduğunu anında söyleyebilir, "kanunun diğer yanında yer alsaydım en başarılı suçlu olurdum" der, en büyük düşmanı mortiary isimli bir "kötü" dür, en yakın ve tek dostu Dr. Watson 'dur
Arthur Canon Doyle’un kitabinda Sherlock Holmes’in evi 221 b baker street olarak gecer. 1990′lardan beri hikayenin gectigi bu ev sanat severlerin ve geziginlerin begenisine acik. Burası sherlock holmes müzesi olarak adlandiriliyor ve sizde gidip gezebilirsiniz.
youtube
0 notes
yontemgorkem · 3 years
Video
youtube
Orkun Işıtmak 'ın En Sevdiği Malzemelerle "Orkun Yemeği" Yaptık! | @Orku...
refika hanimin tariflerine bayiliyorum. Bu paylasima bayildim.
0 notes
yontemgorkem · 3 years
Text
Karantinada Harry Potter Izlemek
Karantinada Harry Potter Izlemek
Ya tum seriyi sinemada izleyi manyak bir zaman gecti ustunden. Harry Potter beni hep boyle uzaklara fantazi dunyasina gouyuruyor.
Tumblr media
Yazim nerdeyse 50 ama kalbim ruhum hep cocuk. Gecen gun gittiyordan serinin butun filmlerini dvd olarak aldik esimle. Bu hafta basliyoruz izlemeye. Gun asiri bir bolum izlersek Allahin izniyle kapanmada sona yaklasmis olacagiz.
0 notes
yontemgorkem · 3 years
Text
Basel Auto Basel Expo
Basel Auto Basel Expo
Auto Basel Expo, otomobil markalarını, önde gelen garajları, yeni arabaları, tuning ve aksesuarları, ticari araçları ve sektörle ilgili diğer ürünleri içerecek ürün ve hizmetleri Eylul 2021′de sergileyecek. 
Tumblr media
Basel’e gitmeden once daha fazla bilgi almak icin burdanan basel gezilecek yerlere bakin.
0 notes
yontemgorkem · 3 years
Text
Bombalanan Wurzburg
Bombalanan Wurzburg’un Tarihi
İkinci Dünya Savaşı'nda Würzburg'un Bombalanması, Würzburg şehrine yapılan büyük ölçekli bir hava saldırısıydı ve Müttefiklerin Nazi Almanya'sına karşı yürüttüğü stratejik bombalama kampanyasının bir parçasıydı.
Tumblr media
Sadece 17 dakika içinde, Würzburg'a yaklaşık 1.000 ton bomba attılar; Kasabanın% 82'si yıkıldı ve yaklaşık 5.000 kişi öldürüldü. Timewatch, Wurzburg'un Alman sanayi merkezleri neredeyse yok edildiğinde hedef listeye nasıl girdiğini gösteren belgeler buldu. Almanlari essiz cabasi sehir yeniden eski gunlerine donmus.
Wurzburg Hakkinda detayli Bilgi
 ( buradan würzburg gezilecek yerlere bir gozatin derim ). Almanlar yasanalari halen unutmamislar tabi. Her yil bombalamanin oldugu gun ve saate anma toreni yapiyorlarmis.
0 notes
yontemgorkem · 3 years
Text
Greenwich’te milenyuma ozel kubbe
Greenwich’te milenyuma ozel kubbe
Binyıl yılı için ulusal bir kutlama, ilk olarak John Major'ın Muhafazakar hükümeti tarafından Mart 1994'te tasarlandı. Milenyum Komisyonu tarafından Mart 1995'te bir istişare belgesi yayınlandı ve teklifler Mayıs ayında davet edildi. Dört site kısa listeye alındı ​​ve Ocak 1996'da fikir geliştirmek için
Tumblr media
Milenyum Kubbesi ('Kubbe' olarak bilinir), Londra, Greenwich'de bulunan kumaş kaplı, kablo ağı yapısıdır. İngiltere’nin 31 Aralık 1999’dan 31 Aralık 2000’e kadar süren milenyum kutlamalarının en önemli parçası olarak 2000’de açıldı.
Tumblr media
 Daha sonra 2005 yılında O2'yi yeniden markalandırdı ve 2007'de dünyanın en yoğun müzik arenası olan O2 Arena'yı içerecek şekilde halka açıldı. Aynı zamanda Londra 2012 Olimpiyatları sırasında jimnastiğin yapıldığı yerdi. Daha detayli greenwich gezilecek yerler listsi icin linke tiklayin
0 notes