altacayzrab

[altacayzrab]

Life will always throw surprises your way. How you react to them is what defines you. Feeling sorry for yourself is one way to go... but it won't get you anywhere.

idk

[altacayzrab]

Fact: You are never going to feel like it. Ever.

idk

[altacayzrab]

Herkes gibi olmak için her şeyi unutup hiçbir şey olmamış gibi yapmalıydım.

Orhan Pamuk, Kırmızı Saçlı Kadın

[altacayzrab]

"Edebiyat, başkalarının düşüncelerini mantık sınırlarından taşacak kadar önemseyen insanların enkazlarıyla dolu bir deryadır."

- Virginia Woolf, Kendine Ait Bir Oda

[altacayzrab]

✌️

[altacayzrab]

Binlerce dilim pizza yedim. Pepperonni ve siyah zeytinli.

Kinyas ve Kayra, Hakan Günday

[altacayzrab]

👏👏👏

“Put down everything that comes into your head and then you’re a writer. But an author is one who can judge his own stuff’s worth, without pity, and destroy most of it.”

— Colette

[altacayzrab]

"Tamam. Yazacağım. Ama bil ki, kan kaybeder gibi kelime kaybettim. Son yazdığım kitabın üzerine yıllar bindi. Ve bugünlerde, sokakta ateş istemek için bile iki kelimelik konuşmayı kafamda derleyip toparlamam gerekiyor. Provasız adımı bile söyleyemiyorum. Unutma ki ölmekte olan bir zihni yeniden hayata çağırıyorsun. Unutma ki Kayra'yı uyandırıyorsun."

- Hakan Günday, Kinyas ve Kayra

[altacayzrab]

Önceden, Londra'da ne altın kaldırımlarda yürümeyi ne de gül yapraklarıyla kaplı yataklarda yatmayı ummuştu; gözü bu kadar yükseklerde olsaydı bu kadar başarılı olamazdı zaten. Bir iş yapmak istemişti ve bunu bulmuş, yapmış, hatta bu işi yapanların içinde en iyisi olmuştu. Esas zenginlik buydu.

Charles Dickens, İki Şehrin Hikayesi

[altacayzrab]

Princess Cyd (2017)

Spence : Sana bir şey söyleyeyim.

Cyd: Gerçekten özür dilerim.

Spence: Yok, yok. Önemli değil ama beni dinle şimdi, olur mu? Keşke bir cumartesi öğlesinde üç saat Emerson, Melville veya Virginia Woolf okumanın ya da bir dostumla şafağa kadar T.S. Elliot veya James Baldwin konuşmanın bana verdiği hazzı seninle paylaşabilsem. Kiliseye gitmenin, teoloji veya bilim okumanın, dua etmenin verdiği memnuniyeti paylaşabilsem. Ama paylaşamam çünkü ben benim, sen de sen. Bu şeylerin bana verdiği memnuniyeti sana aktaramam. Bu mümkün değil.

Cyd: Biliyorum.

Spence: Anlıyorum da, kendi zevklerini buluyorsun. Kendi aktivitelerinle uğraşıyorsun, harika bir şey bu. Zaten böyle olması gerekiyor, bu çok güzel bir şey. Ama bana kulak ver. Bir şeye sahip olup diğerine olmamak bir özür değil. Bir şey olup diğeri olmamak. Bizler farklı şekilleriz, farklı biçimleriz ve mutluluklarımız eşsizdir. Dengenin kuralı yoktur.

Cyd: Özür dilerim.

Spence: Dileme. Ama ben senden çeyrek asır fazla yaşadım Cyd. O yüzden keyfimize bakalım, olur mu? Birbirimize minnet ve saygı duyalım.

[altacayzrab]

Daha genç ve kırılgan olduğum yaşlarda babam ömrüm boyunca aklımdan çıkmayacak bir öğüt vermişti bana. 'Birini eleştirmeye kalkıştığında' demişti, 'herkesin senin ayrıcalıklarına sahip olmadığını hatırla.'

F. Scott Fitzgerald, Muhteşem Gatsby

[altacayzrab]

[altacayzrab]

Hayatta öyle mevkiler vardır ki getirdikleri daha esaslı yararların yanı sıra kendilerine özgü kılıklar sayesinde özel bir ağırbaşlılık ve değer kazanırlar. Mareşalin üniforması, psikoposun ipek kaftanı, avukatın cüppesi ve kilise yazmanının kokartlı şapkası vardır. Psikoposun kaftanını ve kilise yazmanının kokartlı şapkasıyla altın sırmasını alırsanız ne kalır geriye?.. İnsanoğlu eninde sonunda insandır. Onları istediğiniz kadar yükseltin, daha yüksek, daha önemli mevkilere getirin. İpek kaftanlarıyla kokartlı şapkalarını aldığınız zaman eski ağırbaşlılıklarını kaybedecekler ve halk üzerinde eskisi kadar etki kuramayacaklardır. Saygınlığın ve hatta bazı kere kutsallığın, giyilen yelek ve ceketle ilişkisi birçok kişinin sandığından daha çoktur.

Charles Dickens, Oliver Twist

[altacayzrab]

Sadece içimde susmak istemeyen bir ses olduğu için yazıyorum.

Sylvia Plath

[altacayzrab]

Ben bozguna uğramış ağır bir işçiyim. Şu dünyada değer verdiğim hiç kimse yok, hiç kimsenin de bana değer verdiği yok.

Charles Dickens, İki Şehrin Hikâyesi

[altacayzrab]

Endişe, yazma yeteneğini yok eder.

Ernest Hemingway

[altacayzrab]

Başımdan hiç aşk macerası geçmemişken, hiç çocuk doğurmamışken, ölen birini bile görmemişken, yaşam hakkında nasıl yazabilirdim?

Sylvia Plath, Sırça Fanus