Tumgik
Text
Kasım
Eylül ve Ekim çok heyecanlı geçmişti açıkçası. Okulu bitirdiğimden beri ilk kez çalışmıyor olmama rağmen, bütün gün nasıl geçer diye endişelenmeden sabah kalkıp müziğimi açıyordum güne egzersiz ve kahvaltıyla başlıyordum. “Yapılabiliyormuş ya” dediğim bir hayat biçimini benimsemiştim. Ceco zaten çok geç olmadan evde oluyordu akşam üzeri,hava erken kararmıyordu gün içinde gezecek keşfedecek yerler buluyordum gibi gibi...
Kasım biraz zorlamaya başladı ay sonunda ilk misafirlerimiz gelecekti onun heyecanı vardı tabii çünkü tanıdık insan özlemi biraz başlamıştı. Yeni birileriyle tanışmak heyecanlı hatta anlaşabiliyorsan çok keyifli olsa da tanıdığın birini özleme durumu bambaşkaymış. Havalar o kadar hızlı soğumaya başladı ki yavaş yavaş eve kapanmaya başladık herkes gibi. Zaten hayat burada yaşayan herkes için erken bitiyor gün sonunda. Evlerinde vakit geçirmekten hoşlanıyorlar, çok fazla komşuluk ilişkisi onlara göre değil. Ev özel alan ve anladığımız kadarıyla başka insanları çok dahil etmek istemiyorlar. Biz zaten bu süreçte kimseyi tanımadığımız için bu bize bir sorun yaratmadı açıkçası zaten herkese evimizi açma meraklısı değiliz biz de :)
Tabii keyifli eğlenceli süreç biraz eve kapandığımız için sona ermeye başladı ve ben de iş aramaya başladım. Fakat bu sürecin Aralık sonuna kadar süreceğini, sadece 2 şirketin dönüş yapacağını ve özgüvenimi tamamen yitireceğimi düşünmediğim için başlarda keyifli bile sayılırdı. Bir süre sonra sabahları egzersizden kendimi Ingilizce çalışırken bulmaya başladım. İstanbulda yabancı bir şirkette çalışıp günün yoğunu Ingilizce konuşarak geçirmeme rağmen unutuyorum hissi çok bastırmaya başladı. 
Kasım sonu ilk misafirlerimiz gelince bizim için büyük değişiklik oldu çünkü araba kiralayıp etraftaki şehirleri gezdik hatta Belçika’ya gittik. Çünkü kendi başımızayken hem yeni bir düzen oturtmaya çalışıp hem de onu alışık olduğumuz düzenle harmanlamaya çalıştığımız için böyle Avrupa ülkelerine gitme-gezme olaylarını havaların düzeldiği zamanlara bırakmıştık. 
Tabii ki dünyayı bir pandeminin  saracağını herkesi eve kitleyeceğini ve bunun tam da bizim hayatımızda büyük bir hevesle değişiklik yapmış olduğumuz seneye denk geleceğini düşünemedik :)
0 notes
Text
fikir güzel, mekan güzel ama yemezler
Tumblr media
Ekim ayı başlarında bisikletle dışarı çıkmalar, bisikletle işe gitmeler, bisikletle alışverişe gitmeler son turlarını atıyordu. evet hala haftasonları çıkıyorduk ya da haftaiçi ben geziyordum ama bir süre sonra yalnız başıma yaptıklarım keyif vermemeye başladı. Her türlü iletişim aracından (FaceTime,whatsapp) aileyle, arkadaşlarla, yurtdışında yaşayan diğer kuzenlerle görüntülü konuşmalar devri başladı benim için.
Bu arada ufak tefek mağaza keşifleri yaptım Istanbul’da olup da burada olmayan marka sayısı yok denecek kadar az. Fiyatlar karşılaştırınca hemen hemen aynı ama tabii gelir-gider ve paranın değeri açısından çok farklı şeyler ifade ediyor. Turistlerin ve yerlilerin yağmalarcasına alışveriş yaptığı çok meşhur bir “primark” mağazası var kalite düşük onunla orantılı olarak fiyat da düşük tabii. 
Moda gibi bir endişeleri ne giydim/giymeliyim gibi bir dertleri yok benim gözlemlediğim kadarıyla. Genelleme yapmak istemiyorum tabii ama iyi anlamda söylüyorum bunu. Rahatsız edici, kim ne giymiş? aaa o giyilir miymiş? bakışları asla yok. Kışın sıcak tutacak yazın da rahat edecekleri şeyleri tercih ediyorlar. Rahatlık Hollandalılar için adeta bir tutku, bir yaşam biçimi, bir hayat tarzı bazen sinirlerinizi bozacak şekilde rahatlar ama işte kul yapısı :)
(moda konusunda bu yeni instagram nesli ergenleri hariç tutuyorum onlar dünyanın her yerinde aynılar bence)
Ekim sonu ve Kasım ile birlikte havalar soğuyor ama öyle bir soğumak ki sanki bir daha sonsuza kadar güneş açmayacakmış gibi bir hal alıyor. (ki etrafımızdan aldığımız duyumlara göre buna kış bile demiyorlarmış yani son birkaç yıldır çok çok hafif geçiyormuş -GLOBAL WARMING- ) 
0 notes
Text
Tumblr media
Rembrandt ülkenin en önemli ressamlarından biri. Burada şu an paylaşamadığım çünkü ben gittiğimde restorasyonda idi, Night Watch isimli tablosu ise bir şaheser.
Tumblr media
Bir diğer dünyaca ünlü ressam Van Gogh . Yaşadığı ev ayrı bir müze olarak sergileniyor. Bir çok tablosu Van Gogh Museum’da fakat farklı ülkelerin müzelerinde sergilenenler de var. 
İnsan bu tabloları görmeden ölmek istemiyor takdir edersiniz ki..
0 notes
Photo
Tumblr media Tumblr media
üçüncü evlilik yıldönümümüz için Central’a gidip kendimize küçük süprizler yapalım dedik şöyle güzel bir jazz klüp bulalım efendime söyleyeyim önden yemeğimizi yiyelim üzerine birer kadeh şarabımızı içelim..oradan kalkar değişik kokteyller içmeye başka mekana geçeriz nasıl olsa saat daha erken... sonra olay şu aşamaları kat etti : 
-canlı müzik olan bir yer bulalım bari ya?!
+ Google'dan bakalım bari 
- en yakını bilmem kaç km
+ 1 tane mekan yok mu müzik yapan ya oha!
- her yer coffee shop kek yiyelim bari yıldönümü şeysi
+ şurada güzel bi mekan var bi bira içelim bari
- (sigara içtiğimiz için dışarıda otururuz ve aniden sağanak yağmur başlar.....)
+ ya allah aşkına kalk eve gidelim saat 8:30 buradan metroya yürüyeceğiz daha 9 buçukta falan evdeyiz 
- .....
0 notes
Text
Tumblr media
Masallardan fırlamış gibi kasabalar var Hollanda’nın her yerinde. Bazen insan gerçekten hayret ediyor. Her yer alabildiğine yeşil. Bisiklet yolunda giderken ineklerin, at çiftliklerinin yanlarından geçiyorsunuz oksijenden başınız dönüyor. Üstelik günün sonunda “insanlar burada yaşıyorlar” gerçeğini farkediyorsunuz. 
Binlerce yürek tek bir soru : Cennete mi geldik biz? 
ama her şey öyle mi sürüp gidiyor sanıyorsunuz? hikayemiz bu fotoğraflardan birkaç ay sonra farklı şekillenmeye başlıyor..
0 notes
Photo
Tumblr media
0 notes
Text
Tumblr media Tumblr media
Müzelere aralıklarla geri döneceğim. Şimdi size haftaiçi ben sürekli gezdiğim ve akşam Ceco’ya bugün de şunları gördüm eventleri hazırladığım için haftasonları neler yaptığımızı anlatacağım; 
Yakınımızdaki küçük bebiş kasabalara bisikletle gidip ne var ne yok araştırmalarına girmek! İşte bir yerde çok güzel şarapları olan bir dükkan keşfettik , bir yerde 1 eurocu olup dandik olmayan şeyler satan bir dükkan keşfettik, gereksiz pahalı peynirciler bulduk, turiste ne güzel kucak açmışsınız dediğimiz kazıkçılar oldu :) , ters ters bakanlar gördük aksine gülücükler saçıp merhaba diyenler de.
0 notes
Text
müzeleeeeer
Tumblr media Tumblr media
Burası Museumplein dedikleri müzeler bölgesindeki en büyük ve en görkemli müze olan Rijkmuseum. Anlatmak için kelimeler yetmez öyle bir büyü öyle bir özen öyle bir değer. Çoğu turist Amsterdam’a legal olan şeylerden faydalanmak için geliyor hepimiz biliyoruz. Müze gezerlerin ya yaş ortalaması yüksek ya da hakikaten merakı olan kişiler öncelikle onu söyleyeyim. Fakat okulların daha 4-5 yaşındaki cocuklardan başlayarak geziler düzenlediği de çok oluyor sırada küçük mantarlar görebiliyorsunuz :) Gezici ve misafir sergiler de çok sık oluyor burada. İnanılmaz bir yer hakikaten..
0 notes
Text
Tumblr media
Eylül ayının ortalarında havalar tam olarak soğumamışken ve çalışmıyorken gezmeye başladım. Daha önce Amsterdam’a arkadaşlarımızla gelmiştik 3-4 günlüğüne ama müzeleri gezme şansım olmamıştı. Bu sebeple tabii ki önceliği çılgınlar gibi müze gezmeye ayırdım. Müze girişleri oldukça pahalı öncelikle onu üzülerek söyleyeyim. Ama çeşitli seçenekler mevcut. Sevgili sevgilim Ceco bana sürpriz olsun diye henüz ben gelmeden Museum Card çıkarmıştı mesela 1 yıl geçerliliği olan fakat bu sadece burada yaşayanlar için kullanılabilir. Turistler için iamsterdam card seçeceği var ki oldukça mantıklı çünkü ulaşımda da kullanılabiliyorsunuz (ulaşım da hatrı sayılır şekilde pahalı). 
bizim evimiz merkeze (Amsterdam Central) metroyla 20dk uzaklıkta. Merkez sizin de tahmin edeceğiniz üzere her şeyi bulabileceğiniz yer ama yaşayanların düzenli olarak merkeze gitmelerini gerektirecek bir durum yok market, cafe, restoran gibi ufak işletmeler her yerde mevcut. Çok çok çok kalabalık zamanları olabiliyor turist akını sebebiyle ve bazen bunaltabiliyor en azından benim böyle hissettiğim çok zaman oldu. Bu arada museum kart da her yerde geçmiyor bilginiz olsun bazı müzeler herkese ücretli :(
0 notes
Text
hayat güzel devam ediyor.
Tumblr media
taşınıp ev yerleştirme işlerini tamamladıktan kısa bir süre sonra bisiklet alma işine koyulduk daha doğrusu Ceco benden 1 ay önce gittiği için zaten bisikletini almış ve işe giderken kullanmaya başlamıştı. Bisiklet baya baya bir taşıt otomobil, motosiklet falan bunlardan farksız. Kendi trafik kuralları var, insanlar saygı gösterilmediği durumlarda sinirleniyor. Alışmak zaman alıyor açıkcası bisiklet trafiğine çünkü trafikte yayadan bile önceliği var :) 
Ben haftaiçleri market alışverişi aman etrafta ne var diye navigasyonla gezmeye başladım çünkü bir çok bisiklet yolu orman içinden ya da genelde yeşilliklerin olduğu yerlerden (en azından bizim yaşadığımız bölgede).  Tabelalar var ama her yer yemyeşil olduğu için döneceğiniz yeri şaşırma ihtimaliniz yüzde 99 :) 
0 notes
Text
imdb 8.5/10 aksiyon macera
Tumblr media Tumblr media
Amsterdam’a taşınmaya karar verdiğimiz günden itibaren aksiyon/macera hayatımızda hiç hız kesmeden devam etti (imdb 8.5/10). Önce eşyalarımızı İstanbuldan eşyalarımızı tıra yüklerken 20gün içinde teslim edeceğini beyan eden firma geciktirdi. Onu çok önemsemedik fakat sözleşme yaparken eşyaları otoparkımız olma şartıyla kapının önüne kadar getireceğini taahhüt etmesine rağmen ( ki Kadıköy kadar otoparkımız var fotoğraflarını da gönderdik) ben buraya giremem diyerek sitenin dışındaki otobüs durağının önüne bırakıp gitti. Bıraktı derken yanlış anlaşılma olmasın tırın dorsesinin kapılarını açtı ve bekledi biz indirdik :) yardımı teklif bile etmedi?!
tırdan indirdiğimiz kolileri önce yukarıdaki fotoğraftaki yolu keserek sitenin girişine taşıdık içeri dizdik sonra o gördüğünüz merdivenlerden otoparka indirdik ardından da bizim bloğun önüne taşıdık :) bu arada iki kez aralıklarla sağanak yağmur bir kez de 10dk kadar dolu yağdı. koliler ıslandı, yırtıldı döküldü......
Ceco sitenin için bir kolaçan edip nasıl bir çözüm buluruz diye uğraşırken bir mucize oldu gökten tepemize birinin araklayıp sitenin içine bıraktığı IKEA arabasını buldu :) Toplamda 7 saat süren maceramız sonunda eşyaları eve taşıdık bazı kayıp eşyalarımız vardı ama kollarımız morardığı için üzerinde durmadık :)
0 notes
Text
şimdi sizin kafanızda iki tane soru işareti var..
Tumblr media
siz kimsiniz?
şimdi bunları bize neden anlatıyorsunuz?
efenim biz Merve ve Ceco, Istanbul’daki bebiş gibi hayatımızı bırakıp daha bebiş bir hayatımız olsun diye Amsterdam’a taşındık. Bütün dünya gibi biz de 15 gündür korona virüsü sebebiyle evdeyiz. Şimdilik 1 ay daha bu şekilde gideceğini açıkladılar. Biz de bu döneme kadar Amsterdam’da neler yaşadık acaba daha başımıza neler gelebilir -çünkü bizim hayal gücümüz tükendi-  paylaşmak istedik.
0 notes
Text
Avrupa’ya taşınmak
2019 yılı Haziran ayında eşime Amsterdam’dan gelen iş teklifiyle çılgınlar gibi heyecanlanmak suretiyle 2 yıllık evliliğimizde sahip olduğumuz duvar saatinden şifonyerimize kadar her şeyimizi sattık. Kıyamadıklarımız ve kıyafetlerimizden oluşan 28 koliyi bir nakliyat şirketine vererek Amsterdam’a taşındık. Bu süreçte yaşadığımız kavga ve kıyamet dolu günleri ayrıca anlatacağımdan emin olabilirsiniz ama konuya yumuşak bir giriş yapmak istediğim için şimdilik üzerinde durmuyorum :) 
youtube
tam olarak böyle başlamış sayabiliriz :)
1 note · View note