Tumgik
Quote
Bir amaca bağlanmayan ruh, yolunu kaybeder. Çünkü her yerde olmak, hiçbir yerde olmamaktır…
(via tavukcularx)
15 notes · View notes
Text
Rüya günlüğüm volume:2
Ekmek doğuran kadın
Piramit gibi kocaman ve karmaşık bir yapı var, 
Bu yapının dışında geziniyorum yanımda biraz fesat olan yengem var, onunla birlikte tuvalet arıyoruz, çok sıkışmışım, bir tuvalet sırası bulup sıraya geçiyoruz ama kadın erkek yok tek bir tuvalet var, 
Tuvaletten içeri giriyorum , dar bir delik var , önce sırt çantamı bu deliğe atıyorum, sonra kendim bu deliğe giriyorum, nefes alamıyorum, ama işimi görmem lazım, kollarımı daracık alana sıkışmış hareket edemiyorum, derken bir adam daha içeri giriyor, hey dur diyorum , işimi göremeden oradan ayırılıyorum, sırt çantamı yerde buldugum başka kuru olan sırt çantasıyla değiştiyorum,
Dar ve kısa bir kapıdan tek başıma  içeri giriyorum , duvarlar, zemin heryer taştan , sarı soluk taşlar , tıpkı piramitler gibi, 
Bir avluya geliyorum, 3 kişi var mutfak çalışanı, biri kadın 2 si erkek, bunların tek hayat amacı bu mutfakta çalışmak,
Kraliçe gibi bir kadından bahsediyorlar, herkese ona çalışıyor (1984 kitabından bilinçaltına kalmış sanırım ama neden kraliçe ? )
Mutfaktan içeri giriyorum, daracık yerlerden geçiyorum ve tekrar bir avluya geçiyorum, burası daha büyük bir yer, 
Ve Mahsun Kırmızıgül var :D 
Tek başına bir kürsüde birşeyler anlatıyor köylü ağızıyla, birden büyük bir kalabalık ona gülüyor, ama kimse yok etrafta,  
Kafamı kaldırıyorum yukarıda cafe bir yer var insanlar oradan gülüyor, Mahsun kırmızı gülü geçiyorum, arkada kapalı bir amfi var, bir yığın insan mahsuna gülüyorlar , 
Abi gel sahneye çık sen diyorlar ki oyun başlıyor,
Oturan insanların arasından maskeli oyuncular çıkıyorlar, sahnede salyangoz kıayfeti giymiş oyuncular var,Bir yer bulup oturuyorum, Etrafımda üniversite arkdaşlarım, Hemen yanımda liseden de tanıdıgım Aynur, ötede de bir zamanlar çok aşık oldugu benim hem liseden hem de üniversitedne tanıdıgım cihan var, 
Sahnenin ortasına bir direk dikiyorlar , direği diktikleri yerden büyük bir örümcek içeri giriyor, ürküyorum, bu işte bir yanlışlık var diyorum ve derken göbeğimden birşeylerin çıktıgını hissediyorum ( matrixten bilinçaltıma gelmiş :) ) büyük bir böcek oldugunu biliyorum hiç bakmadan elime tşörtün altından sıkarak öldüyorum.
Sonra amfiden , son anda kapatmak istedikleri kapıdan kaçıyorum , ikinci katta olan uzun   balkona geçiyorum
Balkonun hemen altında bir salon ,salonda ayinimsi birşeyler yapan bir grup insan var,
Balkon koridorunda pek çok kapı var, her birinde ayrı şeyler yapıyorlar 
Ben yarısı açık bir kapıdan 2 kişin pandomim yaptıklarını görüyorum, 
Onlardan yardım istiyorum, tamam diyip şu delikten içeri gir diyorlar, 
Delikten çıktıgım yer mutfak, 
Tekrar o 3 çalışanın yanlarına geliyorum, neşeyle sohbet ederek işlerini yapıyorlar, 
Etrafta kağıtlara sarılmış ,sıcak pide ekmekler var, 
Kadın söyleniyor, ben hepinizden çok çalıştım daha gidip doğum yapacağım,
Nasıl yani diyorum
Ekmekleri ben doğuruyorum, bak sıcak var istersen al ye diyor, normal dogum yapıyorum, bazıları kokuyor diyor ekmeklerim için ama kokuyu fark eden çok az insan var , hem kraliçemiz böyle seviyor , o seviyorsa yeter diyor,
Benim mide alt üst tabi , 
Uyanıyorum
0 notes
Photo
Medeniyeti kış mevsimi yarattı;
Uzun gecelerde ocak başında büzülüp ne yapacağını şaşıran insanoğlu , aklını işletmiş, hakikatları, sırları araştırmış, masallar uydurmuş, yasalar kurmuş
En çok eğlendiğim, en çok düşündüğüm en sevdiğim hoş geldiin
Tumblr media
538 notes · View notes
Photo
Tumblr media
19K notes · View notes
Quote
Toparlanın gitmiyoruz
1 note · View note
Quote
Her zaman yalnız oldum. Yalnızlığı kendimi geliştirmenin tek yolu olarak gördüm.
92 notes · View notes
Text
Rüya günlüğüm volume :1
Action 
Önce bir tarla üstünde yerden bir karış yukarda hızlıca uçuyorum, yüksek çimler yüzüme çarpıyor ( bunda izlediğim 3d flim etkisi var )
Derken kendimi bizim 2 katlı eski müstakil evimizde buluyorum , ben karı koca bir çiftim,bazen kadın oluyorum bazen erkek .
Bir grup insandan kaçıyoruz, evin içinde beklerken odalarda saklanıyoruz yanımızda 2 tane kim oldugunu bilmediğimiz çocuk var.
Aşağı avludan adamların içerii girdğini görüyoruz, böyle olamaycak diyorum erkek olarak yukarı çıkalım .
Yukarı çıkıyoruz kadın rolündeyim bu sefer; merdivenlerin başında aşağı avluya bakıyorum ama merdivenler 2 kat dairenin merdivenleri değil daha çok uzun bir kulenin merdivenleri gibi, aşağıdan bizi görüyorlar koşarak geliyorlar,
Yan duvara çıkalım oradan yan terasa çıkar aşağı iner kaçarız, diyorum oradan kaçabiliriz, hayır diyor adam o duvara tırmanamayız , bir katlı evin damına bırakalım kendimizi, 
Derken adam oluyorum ,
Aşağı sarkıtıyoruz kendimizi kadını da izliyorum aynı zamanda dikkatlice bıraksın kendini diye , temkinliyim ( 10 yaşlarında bir kez bunu yapmıştım, bir amacım yoktu o zaman sadece yapmak için yapmıştım,2. kattın terasından , 1 katlı evin terasına ,  aşşağı sarkıtmıştım kendimi parmak uçlarımla tutunana kadar sarkıtmıştım sonra bırakıvermiştim duvarı . Çok rahat bir atlama olmuştu o an ki mutluluğumu hatırlıyorum , aaa evet bizi kovalayan olursa buradan aşağı sarkabiliriz.Sonra gizlice terastan aşşağı inmiştim kapıyı açıp dışarı kaçmıştım :) ) 
Rüyamda da aynen böyle kaçıyorum sokağa çıkıyoruz, 
Eski evimizde mediniyete karışmamız için aşmamız gereken uzun bir tarla vardı, aşınmaktan dolayı yol oluşmuştu, sonra orayı asfaltladılar tabi, evler yapıldı oraya ama oranın adı hep tarla oldu, 
o tarladan hızlıca koşuyoruz açıkta koşmayalım diyoruz, kaçış boyunca erkeğim, ara sokaklara giriyor evler arasından bahçelerden hoplayıp zıplıyoruz, tarlayı aşıp medeniyete ulaşıyoruz, beyaz dolmuşu durdurup biniyoruz :)
ben biniyorum ardından eşim binerken adam kapıyı kapatıyor ve eşim kapı arasında kalıyor, bir de ne görelim eşim hamile, hemen kapıyı açtırıyorum, eşimi içeri aldıktan sonra şöfore kızmaya tartaklamaya başlıyorum , 
Şoför ayyaşın teki , adam ol felan diye uyarıyorum sonra ona polis rozetimi görstermeye çalışıyorum ama cüzdanda bulamıyorum , öteki yolculardan biri yardım ediyor , işte orada diyip cüzdandan rozeti gösteriyor.
Sonra ilk okuluma geliyoruz, cumhuriyet ilk okulu koridolarını bu kadar net hatırladıgımı tahmin etmiyordum. rüyada çok detaylıca görüyorum tablolara kadar, 
Kadın olarak saklanıyorum adamlar geliyor uzun koridorun sonundan bana bakıyorlar, sınıfa atıyorum kendimi,
Geliyorlar kocam adamları yakalıyor, birini dövüyor ötekinin üstüne atıyor, 
Erkek oluyorum o zaman, bu adamları hallettiden sonra diğer sınıfa gidiyorum üç kişi var biri liderleri, bir adamı dövmeye başlarken öteki adam silah çıkartıyor canlı kanlı adamı kendime siper ediyorum, bir de bakmışım kadın olmuşum o vakit, adamı kendime siper ede ede sınıftan dışarı çıkıyorum, sonra nasıl oluyor elime silah geçiyor,
Bu sefer erkek olarak role devam ediyorum, 2 adamı daha silahla öldürüp (burada bir kşi sayısında karışıklık var ama rüya işte naparsın ) 
Liderlerine sıra geldiğinde adam konuşmaya başlıyor tamam yaa aman üff felan diyor 
Tüm olaylar zemin katta vüku bulurken liderin önünde durduğu pencereden arkaya gözüm kayıyor, 2. kattayız, o bahçe ortaokulumuzun bahçesi :)
Uyanıyorum sonra 
1 note · View note
Photo
Tumblr media
Boşa demiyoruz okumak iyidir diye…
http://www.neokur.com/
4K notes · View notes
Text
Değişim mucizedir, kendi deneyimimle...
Eğer hayatınızdan memnun değilseniz, değişmesini isteyip duruyorsanız, rutin yaşamınızda küçük birşeyleri değiştirin,sonraki mucizelere şaşırıp kalacaksınız...
Uyku düzenin, yeme alışkanlığın , bilgisayarının yeri, giyinme tarzın, gazete okuma saatin ...
Sende alışkanlık olan birşeyi değiştirmeye niyetli olman , evrene değişimi kabul ettiğini gösteriyor.
Ve eğer bugününde ne yaşıyorsanız,eski düşüncelerinizle yarattığınız bir hayat bu.
Ne hayal ettiyseniz, ne kadara razı olduysanız, neyden korktuysanız onu.
Oturup bir düşünün bugününüzü, sonra ben bu durumu hiç hayal etmiş miydim diye sorun , dikkatli iseniz aslında sizde hayatı düşüncelerinizle yarattığınızın  farkında olursunuz. 
Ve şuan ki hayatınızda küçükte olsa birşeyler değiştirdiğinizde evrene değişime hazır oldugunuzu göstereceksiniz,siz değişimle ilgilenirken evrende isteklerinizle ilgilenecek. 
Yapman gereken tek şey bir alışkanlıgını değiştirmek
6 notes · View notes
Text
Düzenli hayata geçiyorum
Düzenli uyku ve uyanma saatleri
Düzenli egzersiz,(yüzme ve yürüyüş )
Düzenli beslenme, (omega 3 keten tohumu yani, süt,sebze pekmez, 4 saate bir ana öğün , 2 saate bir de ara öğün beslenme, )
Düzenli pc kullanımı,
Düzenli iletişim
Düzenli hayat
1 note · View note
Text
Hayat amacı
Bir sürü insanız, hem de sürü sürü
Standart yaşam dışındakileri istemeye  korkuyoruz ama en vahim durum bu standartların bizi gerçekten mutlu edip etmeyeceğini düşünmemiz
Okulu kazanmak, iş bulmak, sevgili edinmek evlenmek ... Bunlar gerçekten çok güzel şeyler birşeyer yapmak başarmak büyük zevk , yaşadığımızı anlıyoruz ama bence hayattan beklentimiz bambaşka birşey olmalı
Bu güzel şeyleri yaparken hayatın akışına uyarken bir de bizi mutlukluktan dört köşe yapacak bir amaç
Mesala "Dexter" diye çok severek izlediğim bir amerikan dizisi vardı, orada dexter öldürme ihtiyacı duyan seri katil bir polis.
Dizi Dexterin iç konuşmasıyla başlardı, normal insanlarla kendini kıyaslar , onlar gibi davranak sıradan görünürdü.
Günlük yapması gerekenleri tek tek düzenli bir şekilde, elindne gelenin en iyisini duygusuzca ve asla mutsuz olmayan  bir edayla yapardı. Gece olunca onun hayatının en zevk aldıgı zamanlar başlar, iç konuşması değişir, rahatlamayı anlatan cümlelere dönerdi, tamam kabul ediyorum öldürme ihtiacı sorgulanabilir bir hayat amacı ama işte böylesine tutkulu bekleyeceğimiz zamanlar olmalı,
0 notes
Text
Buldugun kusurlar sendedir
Geçen yıllarda saçı koyun yünü gibi kabarık kızla dalga geçiyordum, Kıvırcıktı saçları bonus saçlarının uzun hali ama öyle böyle değil kafasını tam beş kat büyük gösteriyordu,  sonra ki yıllarda fart ettim ki benim saçımdan da kötü saçları beni mutlu ediyordu... Saçlarıma bakım yapıp onlarla barıştıktan sonra  onun da saçlarının aslında ona yakıştığını fark ettim ama onun saç tarzında hiçbir değişiklik yoktu , benimkin de vardı.....
Karşındakinde ne görüyorsan o konu hakkında düşünmek için yeterince zaman harcamışsın demektir.
Hatta o özellik sende de var ki,o nu ilk gördüğünde şıp diye anlıyorsun
O özelliği çok iyi tanıyorsun. Gördüğün an gözüne gözüne batıyor.
Bu adam çok şişman , bu kadın çok kısa değil miiii?
Ayy iyi ki böyle kötü kalçalarım yok, bende benimkine kötü diyordum haahaayyy
Bu kız çok yaşlı değil miiii? ( Evet sen geçlik pınarının bir parçasısın,genç hissetmek , genç kalmak için elinden geleni yapıyorsun,ay dur sen 45 o 22 yaşında )
Günün birinde çok  kötü bir insan görürsen; konuşmayı bilmeyen, topukluyla yürüyemeyen ya da kambur duran, fazla somurtan ... şöyle bir düşün tüm bunları nereden tanıyorum ben. Nasıl bu kadar çok dikkatimi çekiyor diye.
Belki eski sende vardı ya da hala var? 
İşte bu beni insan sarrafı yapıyor, başkalarına söylediğin her eleştiride seni tanıyorum.
Tumblr media
Tabi ki kendimi de ... 
Her "salak ya bu" dediğinde
Herkes salak bir sen akıllısın 
....
0 notes
Photo
Tumblr media
3K notes · View notes
Quote
Dol gönlüme doldur beni, ilhamım ol oldur beni
Fethi Karamahmudoğlu
3 notes · View notes
Text
Sonsuz aşk Onsuz aşk olmasın
İnsanın aşık oldgunu fark etmesi için acı çekmesi gerektiği dönemleregeldik.
Acıyı aşk, kaçan fırsatı ruh eşi diye isimlendiriyoruz artık . Hep ulaşılamayana, uzak düşene, arkasına bakmadan gidene mi aşık oluyoruz? 
Hayır sadece o zaman durup ben ne hissediyorum, onunla birlikteyken ne kadar mutluydum diye oturup düşünmeye başlıyoruz bence. 
Onsuz kalınca sonsuz aşka yakalanıyoruz.
Peki sen sevgilim seviyorsun beni peki aşık mısın?
Tumblr media
Hiç bize uzaktan baktın mı?
Mesala beni başkalarıyla gezerken, eğlenirken ve başkasının omuzuna dokunurken, onunla hayallerimi paylaşırken düşündün mü?
Ben yapıyorum bazen seni başkasıyla hayal ediyorum. Kızı kıskanıyorum ve benim olmanı diliyorum uzaktan ... şimdiye dönüp şükrediyorum.
Bu aşktır, 
Seni seviyorum ve kıymetini sen yanımdayken biliyorum.Öyle kaçmış gitmiş hayatların hayalini kurup kendi mi ben aşığım diye etiketlemek istemiyorum mesala.
Ben şimdiki anımı mutlulukla taçlandırmak istiyorum.Seninle birlikte mutlu, seninle birlikte en iyi çift , seninle birlikte aşık, seninle birlikte hayallerinin peşinden koşan, seninle birlikte eğlenen , seninle birlikte gezen , seninle birlikte yeni şeyler deneyen, seninle birlikte gelişen, seninle birlikte seven ...
Sonsuz aşk şimdi de varolsun.
1 note · View note
Text
Aşık olamamak rehavettendir.
Aşık olmak için sarsıcı bir  olay beklememek gerek.
Aşkı aramıyorsan asla sana gelmez. 
1 note · View note
Text
Anlattıgın karşıdakinin anladıgı kadardır
Eğer sosyal yönünüz güçlüyse asla bir yazar olamazsınız çünkü kafanızın içinde ki hayatı gereğiyle yaşıyorsunuzdur zaten .İçini dökecek kağıt değil de insan ararsınız o zaman.
İşte bu yaklaşım beni uzak tutuyor  insanlardan çünkü iletişim kurduğunuz kişi sadece sizin ihtiyacınızı karşılayan bir varlık olarak düşünüyorum. 
Eğer ruhu ruhuma denk biri değilse karşımdaki,ruhunun ne renk ışıldadığını bilmediğim biriyse  ya da kısaca dostum dediğim değilse ;  iki kişi oturup günlük olayları konuştuğum, yaşadıklarımı birebir, karşımdakilerin ne tepkiler verdiğini anlattıgım pek nadir sohbetlerim vardır. Şimdilerde yapıyorsam bunu, gözlemleyerek öğrendiğim bir konu oldugu için .Denemeden neler getirdiğini öğrenemeyiz ne de olsa.
Yine de malaseef bu konuda sınıflandırmalarım ve etiketlemelerim var.Önyargılarımdan ancak yazarak kurturulurum çünkü gerçekten tek bildiğim şeyin hiçbirşey bilmediğim oluşu. Çok biliyorum da insanlarla iletişim kurmayı  önemsemiyorum muyum yoksa iletişim kurmanın o büyük zevkini tadamadığım için mi aramıyorum? Bilmiyorum !
Şöyle bakınca  çok iletişimi  seven insan karşındakinin ne dinlediğini bile önemsemiyor bence , hadi önemsiyor ve sohbet havasında anlatmaya çalışıyor konuyu , ilgiyi çekmeyi başarıyor, arada karşındakine söz verip konuya ekledklerini tartıp biçiyor ama bu sefer de karşıdakinin neler hissettiğini önemsemiyor, ne eleştiri yapacağı, konuyu ruhunun derinliklerinde nasıl yorulayacağı pek umrunda olmuyor.
Umrunda olsaydı kendisinin anlattığı olayları karşıdaki insanın kendine göre duyup yorumlayacağından emin olurdu. Herkesin ruhu başka ve farklı olaylarla beslenmişler.
Hadi karşındakinin ne düşündüğünü önemseyen bir insan var diyelim görünürde .Bu sefer de o kişiyi ikna etmek için, onun değer yargılarına göre hikayeyi allayıp pulluyor onu yola sokmaya çalışıyor,konuşurken evet dediği şeye hayır demişseniz dikkatle gözünüzün içine bakıyor, kanımca burada ruhunun neler istediğini görmeye çalışıyor , duymak istediğini verdikten sonra tabi ki hayır  ama bir de böyle düşün diyip farklı yollardan dolandırıyor .Islak çimli patika yollarına geldiklerinde onu çaktırmadan kendi  yoluna sokabileceğine inanıyor. 
Dost burda dostur işte. Dostun önemi buradadır. Yıllarca görüştüğün ne oldugunu ve ne düşündüğünü bildiği insan seninle aynı patikadadır.Allayıp pullaman gerekmez konuyu, Leb diyince anlar leblebiyi, uzunca neler hissettiğini ve neden öyle kaba davrandıgını tek tek anlatmak zorunda kalmadan kabul edilirsin.Ancak onunla konuştuktan sonra gerçekten rahatlamış hissedersin. 
İçindekileri hunharca yeni tanışılmış insanlara anlatmak isteyen insan gerçekten iyi niyetlidir ve asla yeterince anlaşıldıgını hissedemiyordur.
Maalesef ki asla anlaşılmayacaktır.
İnsanlarla iletişim gereği duymuyorum çünkü ben yazabiliyorum.Yazarken ne kadar ince detaya inip tüm benliğimi tarif edebileceğimi biliyorum. En ufak yanlış anlaşılmaya mahal vermeden tek tek nedenlerimi sıralayabiliyorum. İlla birinin okumasına gerek yok ya da eğer okuyan olur da devam edebilirse okumaya, zaten kelimelerimle oluşturduğum  ahenk onun ruhuna değmiştir, bir yerde kesişmişizdir, o beni seviyor ben de  onu seviyorumdur. 
Eğer yazamıyorsanız da bir dostunuz olması gerek.Yoksa anlattıgınız herşey bambaşka yorumlanıp bambaşka olaylar oluyor. O anlattıklarınızla siz artık başka yorumlanmış biri oluyorsunuz.Başkalarının malı misali onların düşüncelerinin ve yorumlarının ürünü oluyorsunuz . 
Peki konuşmadan tanışmadan nasıl dost edineceğiniz? Ruhunun hangi renk ışıdıgını nasıl bulacağız ?
Metafiziğe değil de mantıgın gücüne inanıyorsanız bunun konuşmadan geçeceğini de çok iyi biliyorsunuzdur.Ben metafizikçi de olsam ilk görüşte, konuşma da aşka inansam da , iletişimin elzem oldugunu biliyorum.  
Elbette iletişim kurup uzunca sohbetler ederek karışınızdakini tanımak gerek, bu sohbetlerin en yücesidir henüz belli bir kalıp yoktur karşındakinin kafasında oldugu gibi açıktır . Temiz bir sayfa gibi belirir önünüzdeki insan , belki de onun ruhunda bambaşka bir renk keşfedeceksiniz. 
Deneyimleri görgüleri ve bilgileri sizin için yardımcı olacak. 
Bu deneyim görgü ve bilgilerin paylaşıldıgı sohbetlerin devamı sizi iki dost diye adlandıracak ama o zamana kadar yanlış anlaşılıp , karşındakinin kafasındaki yorumlar kadar var olacaksınız. 
Her zevk aldıgım sohbetimin ardında bir tartışma konusu var, hayat, kişisel gelişimimiz, varlık nedenlerimiz, mutlu olma yollarımız , farklı insnaları anlama çabamız, doğayı keşfetmek, yaşam amacımız,
Bunları da ancak dostla ya da yazarak veya okuyarak ediniriz. 
İşte sanırım bu yüzden iletişime , kalabalıklara çok gerek duymuyorum. 
Yeni insanlarla tanışmayı severim ama ruhumu tanımaya ve ruhunu açmaya hazır insanlarla sadece bu yüzden de grup ortamlarını değil birebir ilişkileri severim. 
Karşımdakinin ne kadar açık oldugunu görebilmek için çünkü ben yeterince hazırım . 
Vermeye de almaya da . 
2 notes · View notes