Ben 7 yaşımda İstanbul'dan Ayvalık'a taşındım. Çok zorbalığa uğradım ilkokulda. Sonra ortaokula geçince rahatlamıştım. Tabii tam rahatladım derken pandemi çıktı. Ben 5. Sınıfı bile bitiremeden... Benim icin bir tane iyi yanı vardı pandeminin, o da köpeğimi sahiplenmemiz oldu. Sonra Dedemi kaybettim koronadan. 6. Sınıfa gidiyodum. 7. Sınıfa başlarken maskeler vardı ağızlarımızda. 8. Sınıf en zorlu dönemlerinden biri. Deprem. Ben etkilenmedim ama genede bu yaşadığımız ülke olarak hic kolay değildi. Bende etkilendim tabi. Aynı andan deli gibi LGS ye çalışıyorum. Kaç kere ağlama krizleri geçirdim. Amaçsız bir şekilde duvarı seyrettim bilmiyorum. 8. Sınıfta yine başıma gelen bi olay, 5 yıldır voleybol oynarken bırakmak zorunda kaldım. Hocalar yüzünden. Neyse. 8. Sınıfı da LGS ekonomi, berbat eğitim sistemi derken bitirdim. Sağ salim atlattım LGS yi de. Ama hemen LGS den sonra ailem dedi ki taşınıyoruz. Arjantine. Boşu boşuna çalışmış oldum LGS ye. Üzüldüm tabi. Ama olayın bilincinde değildim. Bide üstüne köpeğim Pafi mi Ayvalıkta bırakmam gerektiğini öğrenince... Ama biz düzenimizi kurduktan sonra alicaz Pafi'yi yanımıza. Şuan Arjantin'deyim. Yarın okula başlıyorum. Dil bilmiyorum. Hallederim ama ben. Burada ne okuyacağıma karar verdim. Hukuk okuyacağım. Mümkünse Amerika'da. Bunun için elimden ne geliyorsa yapıcam. Çok çalışıcam. Umarım bu yolda kendimle çelişmem. Şimdilik bu kadar 😘
6 notes
·
View notes
Anlamadığım karakterleri sonrasında tamamen anlamak ve onun gibi olduğunu öğrenmek.
Bu adama izlerken acıdığımı hatırlıyorum…
İnsan nasıl unutabilir?
Bu kadar mı, amacını unutup o doğrultuda yürümeye devam etmek. Yola çıkma sebebini unutmak..
Ama yolu tamamlamak, bir anlamı olmadan.
Belki o diziyi izlemeseydim ben de hatırlayamaz mıydım?
27 notes
·
View notes
Onun her bir bakışı gündüzken bile bana geceyi yaşatıyor..
Onun kokusu en güzel kokan çiçekten bile daha güzel..
Onun yüzü en güzel portreden bile daha güzel..
Onun elleri bir pamuktan daha yumuşak..
Onun sesi en sevdiğim şarkının melodisinden bile daha güzel..
Onun kalbi tertemiz bir kağıttan bile daha beyaz, daha parlak, daha aydınlık..
Onun nefes alışları, benim nefes alış sebebim ..
Onun varlığı benim yaşama sebebim.. Onun var oluş amacı benim var oluş amacım..
8 notes
·
View notes
ay böyle üzerimde saçma bir şey var, hani oturup psikoloji çalışacağım ama yok canım. çalışmamak için tüm tuşlara basıyor zihnim. şimdi o ne diyorsa dinleyip sonra manipüle skillerimle masaya oturtup kendime ders çalıştıracağım. yani yapacak neredeyse başka şey yok. kendimi anca toparlıyorum. biraz kibar davranacağım ve basitleştireceğim her şeyi zihnimde.
başarılı olmaya aşık ruhuma aşkın en güzel sofrasında ziyafet çektirmek için sabırsızlanıyorum 💅🏻💅🏻💅🏻💅🏻💅🏻💅🏻💅🏻💅🏻💅🏻💅🏻💅🏻💅🏻💅🏻💅🏻💅🏻💅🏻💅🏻💅🏻
1 note
·
View note
Bakan Koca: “Sosyal medyadaki iddiaların maksadı devletimizi güçsüz göstermektir”
ICYMI: https://www.haberidiyarbakir.com/bakan-koca-sosyal-medyadaki-iddialarin-maksadi-devletimizi-gucsuz-gostermektir-3/?utm_source=dlvr.it&utm_medium=tumblr
0 notes
ARADA SIRADA YAŞARIM
Hayat bitmez bir tempo. Çoğu zaman tempomuz bizim onu fark etmemize bile izin vermez. Bazen bir ay boyunca bir dakika oturup ciddi bir şekilde kendine soru bile sormadığını hatırlarsın. İşte bunun da sebebi budur.
Güncelik dertlerimiz bizi önemli olmasa da tutar. Hemde çok güzel tutar. Zaten tanrı kompleksini kavradığımızda yaşamakta çok zorlanmamızın sebebi de budur. İlk defa düşünmeye başlayan bir insan, hayatın aslında ne kadar boş olduğunu kavrar, bu ona ağır gelir ve unutmaya çalışır.
Ki bu ideolojiyi benimseyen insan sayısı yapmayanlara karşı ezici bir üstünlük sergiler.
İnanan inanmayan herkesten şu sözü duymuşuzdur:
“Fazla düşünme kafayı kırarsın. Hayatını yaşa.”
Gerçekten de öyle. ’Tavsiye’leri dinlemeyen bir insan zamanla yaptığı hareketleri bile sorgulamaya başlar.
“Şu an neden bunu yapıyorum?”
“Şu an neden televizyon izliyorum?”
“Ne önemi var ki?”
Bu noktada insanlar ikiye ayrılır ama genellikle insanlar bir yol var sanarlar. Çoğunluk düşünmeyi bırakır ve hayata yeniden adapte olmaya çalışır. Eninde sonunda başarır.
Bilinmeyen kesim ise:
Kendini kurtarmak yerine daha çok batırır ve kendini kaybeder.
İnancını
Umudunu
Neşesini
Sosyal hayatını
Ve kişisel kimliğini.
Bu insan fark eder ki, kendisinin artık kimlik göstermeye bile gerek olmadığını, sadece yaşayıp öleceğini.
Şöyle ki, ben ne kadar anlatsam da bende birinci yolu seçtim. Çünkü kağıt kalem üstünde hangisi daha mantıklıysa benim tercihim odur. Zaten bu kafa beni mahvetti.
Ama artık fark ediyorum ki, kağıt kalemin hesaba katamadığı bazı şeyler de varmış. Bazı şeylerin sadece sonuç olarak artısı eksisine bakarak sonuca ulaşılamazmış.
Eğer bu durum böyle değilse, “Neden şu an bu durumdayım?” diye soruyorum kendime. Madem ki her şeyin artısı eksisi hesaplı kafamda, eklemem ya da çıkarmam gereken bir şey mi unuttum hesapta?
Günler ayları kovalarken, kafamı sadece gündelik şeylerle meşgul ederken nasıl olur da daha beter hissedebilirim kendimi? Madem düşünmek bana acı veriyor, o zaman düşünmeyince neden ızdırapta buluyorum kendimi? Hiçbir adım atmazken bin adım geri gidiyorum aslında. Kendimi boşlukta hissederken o boşluğu ben yaratıyorum aslında. Boşverdim. Köreldi. Boşverdim. Azaldı. Boşverdim. Beni ben yapan nihai yön, bir daha görünmez oldu.
Acı veren şey bırakılmalı mıdır? Senin bir parçan olsa bile?
Konforuma çekilen ben şu an ne yaptığımı bile bile bilmiyorum. Kaç aydır yaşamıyorum hatırlamıyorum. Herkes gibi yiyorum, içiyorum, eğleniyorum. Zaman gelince ciddileşiyorum bazen de sapıtıyorum. Bazen şımarıyorum bazen de ilgi istiyorum. Başkalarının dertlerine üzülüyor, birisi ilgimi çekiyor veya olaydan bağımsız üzülüyor ya da mutlu oluyorum. Kağıt üstünde yaşıyorum dostum. Birkaç aydır. Ama iki saniye düşündüğüm nadir zamanlarda fark ediyorum ki, yaşamayı bırak nefes almayı unutmuşum. Hava otomatik girmeye başlamış vücuduma.
“Değdi mi?” diye soruyorum kendime. İçimde hiçbir kızgınlık yok. Kendi gözlem ve kararım sonucunda olduğum bu noktayı yine aynı gözlem yeteneğimle sorguluyorum.
-Değdi mi?
-Değmedi galiba.
-Neredeyim ben? Ne kadar zaman geçti ben gideli?
-İnsanlar arasında küçük bizim aramızdaysa büyük bir kayıp.
-Ciddi olamazsın.
-Maalesef.
-Ne olacak şimdi? Geriye dönmeye zamanımız ve gücümüz var mı?
-Bilseydim bunları tartışmazdık heralde.
-Haklısın.
Ben arada sırada düşünürüm. Arada sırada yaşadığımı hatırlarım. Bazen kusarım bazen ağlarım. Çoğu zaman da nefes alırım. Çoğu zaman da gülerim. Çoğu zamanda parayı sever, ruhumu ve motivasyonumu ona veririm.
Normal, eforsuz ve acısız bir hayatı seçtiğimde bütün bunları gözden geçirmeliydim.
Şimdi ağlamanın manası yok.
Belki bir gün yaşamaya yeniden başlarım.
Belki bir gün yeniden yazarım ve ağlarım.
0 notes
Bir amaç edinmek ve o doğrultuda yaşamak ya da söz vermek ve tutmak için elinden geleni yapmak güzel olabilir.
Ama küçük bir espri için çok emek sarf etmek, tamam bu da yapılabilir ama ne bileyim biraz da yanlış gibi ne de olsa bir espri..
Hadi ama güzel anılar oluyor ama sonunda küçük bir espri, asla gerçekleşemeyecek..
Espriye yardım için atılan bir nottur
Kural ihlali olduğu düşünüldüğü için yaşamına taslaklarda devam edecektir.(Artık burada çünkü hala zaman zaman taslağa atmakla göndermeyi karıştırıyorum)
8 notes
·
View notes
Hepimizin öğrenmesi gereke önemli bir konu,SAVAŞMAK. Öncelikle savaşacağımız şeyin bize iyi ve kötü kazançlarını düşünmemiz gerek. Yaşam için savaşmak tabirini iyi anlamalıyız, bugün Ortadoğu da petrol için savaşmaktan kastetmiyorum. Uğruna savaş verdiğin şeylerin sana asıl manada getirisini düşünmeni ve bunu hepimize bir ders gibi öğretilmesi gereken diğer önemli konulardan biri olduğunu düşünüyorum.
Küçük bir farkındalık
1 note
·
View note
Birilerinin ölmesini istemek hangi inançla bağdaştırılır?
Bana öğretilen dinle bağdaşmıyor ama bana dini öğretenler laf arasında bile birilerinin ölmesini istiyor.
1 note
·
View note