Öncesi korku, sonu özür olan günah, kulu Hakk’a yaklaştırır. Öncesi güven, sonu kibir olan ibadet de, kulu Hak Teâlâ’dan uzaklaştırır. Kendini beğenmiş olan itaatkâr, aslında âsîdir. Özür dileyen âsî de hakîkatte itaatkârdır. Câfer-i Sâdık (r.a)
İstanbul'un semt isimlerinin anlamı nedir? Bu isimlerin hikayeleri neye dayanıyor? İşte tüm ayrıntıları ile İstanbul..
İstanbul asırlardır medeniyetlere başkentlik yapmıştır. 29 Mayıs 1453’de genç bir Osmanlı Sultanı olan Sultan II. Mehmed, İstanbul’un tarihsel mirasını, konumunu, anlamını, müjdesini takdir ettiği bu şehri kendisine payitaht edinmiştir. Aynı zamanda yapılaşma konusunda Konstantin ve Justinyanus dönemlerini aratamayacak nitelikte ve yoğunlukta imar faaliyetleri başlatmıştır. Sadece kendisi değil devrinin devlet adamları Mahmut Paşa, Kumkapı Nişancısı Mehmed Paşa, Gedik Ahmed Paşa gibi bugün isimleriyle yad ettiğimiz semtleri oluşturmuşlardır. Yeni semtler, mahalleler oluşturmuşlardır. İstanbul’un tarihi ilçelerinin isimlerinin nereden geldikleri hakkında yaptığım araştırmada oldukça ilginç sonuçlara ulaştım. İşte ilçe ilçe, semt semt isimlerin kökenleri ve hikayeleri…
Üsküdar: Farsça “Konak” anlamına gelir. Eskiden Anadolu’ya İran’a Arabistan’a gidip gelen kervanlar burada konaklardı.
Aksaray: Fatih’in sadrazamı İshak Paşa, İç Anadolu Bölgesi’ndeki Aksaray’ı ele geçirdikten sonra orada yaşayan bölge insanlarını bugünkü Aksaray semtinin bulunduğu yere gönderir. Aksaraylılar da semte adını verirler.
Bakırköy: Bizanslıların “Makri Hori” dedikleri semt, 14. yüzyılda Osmanlıların eline geçince “Makriköy” adını aldı. 1925’te ulusal sınırlar içindeki yabancı kökenli adların değiştirilmesi sırasında Mustafa Kemal Atatürk’ün isteğiyle Bakırköy adını aldı.
Taksim: Osmanlı zamanında sucuların; suyu halka taksim ettikleri yer, Taksim olarak anılmaya başlandı.
Feriköy: Semt adını Sultan Abdülmecit ve Abdülaziz dönemlerinde yaşayan Madam Feri’den alıyor. Bölgede bulunan geniş topraklar padişah tarafından Madam Feri’nin eşine bağışlanmıştı. Ama eşi ölünce semt onun ismiyle anılmaya başlandı.
Eminönü: Osmanlı döneminde çarşıdaki esnafı denetleme yetkisi “Emin”lere aitti. Semt adını burada bulunan “Gümrük Eminliği”nden alıyor.
Beşiktaş: 1.Semtin ismini Barbaros Hayrettin Paşa’nın gemileri bağlamak için diktiği beş taştan aldığı yönünde. 2.Bir papazın burada yaptığı kiliseye Kudüs’ten getirdiği beşik taşını koyduğu ve ismin buradan geldiği yönünde.
Şişli: Şiş yapımıyla uğraşan ve şişçiler diye anılan bir ailenin burada bir konağı olduğu ve “Şişçilerin Konağı”nın zamanla değişikliğe uğrayarak “Şişlilerin Konağı” haline gelmesiyle semtin adının Şişli olarak kaldığı anlatılır.
Sütlüce: Bugün Sütlüce semtinin olduğu yerde Süt Menbat isimli bir Rum köyü vardı. Köyün bir köşesindeki bakır bir kadın heykelinin memelerinden süt akar; bu suyun, kadınların sütünü çoğalttığına inanılırdı. Bundan dolayı semt, Sütlüce oldu.
Aşıyan: Günümüzdeki ismini Şair Tevfik Fikret’in burada bulunan, Farsçada kuş yuvası anlamına gelen ‘aşıyan’ adlı evinden alıyor.
Galata: Gala, Rumcada “süt” anlamına geliyor. 1.Bir rivayete göre Galata’nın adı semtteki süthanelerden gönderme yapılarak türetildi. 2. İtalyanca “denize inen yol” anlamına gelen ‘galata’ kelimesi düşünülerek bu isim verildi.
Bağlarbaşı: Semt, en ünlü bağ ve bahçelerin bir dönem burada yer almasından dolayı bu adla anılır.
Arnavutköy: Önceleri Boğaziçi’nin bu sevimli semtine Arnavutlar oturduğu için buraya bu ad verilmişti.
Çatladıkapı: Bizans zamanında yapılan surların Sidera adı verilen bir kapısı, 1532 tarihinde meydana gelen depremde çatlayınca, hem semt hem de kapı Çatladıkapı olarak anılmaya başlandı.
Şaşkınbakkal: Henüz yerleşimin olmadığı dönemlerde yaz günleri denizden yararlanmak için bölgeye gelenlere bir bakkal dükkanı açıldığını görenler, burada iş yapılamayacağını düşünerek bakkala “şaşkın bakkal” yakıştırması yaptılar.
Dolmabahçe: Daha önceleri deniz olan bu yer 1600’lü yılların başında doldurulduğu için bu isimle anılır oldu.
BİZ 3 YAZILI 1 SÖZLÜ İMTİHAN OLAN NESİLİZ... BİZ KOPYA ÇEKEN AMA KOPYA YAPARKEN ÖĞRENEN BİR NESİLİZ...BİZ ENDONEZYA'NIN İHRACATINI SURiNAM'IN İTHALATINI BİLEN NESİLİZ....BİZ ANASINI BABASINI BAKIM EVİNE TERKETMEYEN NESİLİZ....
BİZ BABASININ CENAZESİNE TATİLDEYİM DİYE GELMEYEN NESİL DEĞİLİZ... BİZ ŞAHSİYET SAHİBİ OLMASI İÇİN TERBİYESİNDEN VAZGEÇİLEN KENDİNE ÖZGÜVENİ OLAN AMA ETRAFA SAYGISI VE SEVGİSİ OLMAYAN SADECE KENDİSİNE YAŞAYAN EGOİST NESİL DEĞİL.SEVGİYİ SAYGIYI FEDAKARLIĞI DOSTLUĞU VEFA DUYUSUNU YERİNE GÖRE BAŞKALARININ YASAMI İÇİN KENDİ YASAM TARZINDAN FEDAKARLIK EDEN NESİLİZ... ARKADAŞIMIZIN AİLESİNİ KENDİ AİLEMİZ KABUL EDEN NAMUS ANLAYIŞINI BUNA GÖRE DİZAYN EDEN NESİLİZ..
OLAYLARA ÇÖZMEK İÇİN ATILAN ONLARI BANA NE DEYiP PAS GEÇMEYEN NESİLİZ... ANASINA BABASINA AİLESİNE EGOSUNDAN FEDAKARLIK EDİP MADDİ MANEVi KOL KANAT GEREN NESİLİZ... BİZ BUGÜN KIRK YILLIK ARKADAŞLARINI KÖŞE BUCAK ARAYAN ONLARLA BİRLİKTELİKTEN ZEVK ALAN NESİLİZ...
ÖĞRETMENİNİN ELİNİ ÖPMEK İÇİN YARIŞAN NESİLİZ.
SEMT ÇOCUKLUĞUNU MAHALLE TERBİYESİNİ BÜYÜKLERE SAYGIYI GÖRMÜŞ BİR NESİLİZ....
KABADAYI DEDİĞİMİZ MAHALLENİN BİLEKLİ DELİKANLISINI BİZİ SOYAN DEĞİL BİZİ KORUYAN KOLLAYAN OLARAK BİLEN BİR NESİLİZ... MİSKETİ, ÇEMBERİ ,UÇURTMAYI. BİRDİRBİRİ, ,TOPACI,
UZUN EŞEĞİ ,KUKALI SAKLANBACI, ÜÇ TASI, KAPTANI, MÜSELLESİ, KOVALAMACAYI, İP ATLAMAYI, SEKSEKİ ÜÇGEN ( ŞEYTAN UÇURTMASI ) UÇURTMAYI , ÇİVİLİ FUTBOLU, 9.TAŞI, BAKKAL AMCALARA KESE KAĞIDI YAPIMINI,YAKAN TOPU OYUN OLARAK BİLEN BİR NESİLİZ...
FUTBOLU ,VOLEYBOLU ,BASKETİ ,YÜZMEYİ TÜM İMKANSIZLIKLARA RAĞMEN SPOR OLARAK YAPAN BİR NESİLİZ...
AKŞAM ÜSTLERİ ŞEKERLİ EKMEK KARABİBERLİ EKMEK YİYEN ÇİKOLATAYI PASTAYI TURTAYI ŞEKERLEMEYİ TANIMAYAN BİR NESİLİZ..
DIŞARIDA YEMEK YEMENİN AYIP OLDUĞU AĞIZ OYNATMANIN BİLE AYIPLANDIĞI HER LOKMANIN EŞİT PAYLAŞILDIĞI ÇAY BARDAĞINDAKİ ŞEKERİN, KAŞIKLA KARIŞTIRILIRKEN ÇIKAN SESİN AYIP OLDUĞU BU EYLEMİN KAHVELERDE YAPILDIĞINDA KAHVECİNİN HOP DEVE KERVANIMI GİDİYOR DİYE İKAZ ETTİĞİ BİR NESİLİZ....
KULAĞIMIZI ÇEKEN ÖĞRETMENİMİZİ EVDE ŞİKAYET EDEMEDİĞİMİZ ÖYLE BİR DURUMDA BABAMIZDANDA AZAR İŞİTECİĞİMİZİ BİLDİĞİMİZ BİR NESİLİZ...
HELE ÖĞRETMENİN ÇOCUĞA BİR SİTEMİNDE ANNE BABA DAYI HALA ENİŞTE BACANAK ANNEANNE HEP BİRLİKTE OKUL BASIP SEN BİZİM ÇOCUĞUMUZUN PSİKOLOJİSİNİ NASIL BOZARSIN DİYE ÖĞRETMEN DÖVEN BU NESİLLE UZAKTAN YAKINDAN BİR İLİŞKİMİZ YOK... ÖĞRETMEN BENİM NESLİMİN EN KUTSAL VARLIKLARINDANDI... ATA ERKİL BABANIN SÖZÜNÜN GEÇTİĞİ AMA BABANIN DA ANALARIMIZA DEĞER VERDİĞİ FİKİR PAYLAŞTIĞI AİLELERİ OLAN BİR NESİLİZ...
LİSE MEZUNU ARKADAŞLARIMIZIN BUGÜNKÜ ÜNİVERSİTE MEZUNLARININ YANINDA DOKTORA YAPMIŞ BiR İNSAN KALİTESİNDE OLDUĞU BİR NESLİN ÇOCUKLARIYIZ....
Bazen hayatın gerçekleri bizi ürpertip huzursuz etsede, hayal kurmanın özgürlüğünü ve umudun verdiği yaşam enerjisini elimizden alamaz. Allah hayallerimize ve umutlarımıza dahil ettiğimiz insanların eksikliğini göstermesin.