“Son vapur da ayrıldı limandan, Son tren içimi çizip de geçti. Bir bir ışıkları söndü odaların, Kapılar gözlerini uykulara kapattı. Yârim, yağmur yüreklim, uyuyor musun...”
İhtilal çiçeği "Bir şarkı dinliyorum, şarkı bitmeden iniyor yanağımdan masumca bir tuzlu su damlası. Dudağıma geliyor. Dilimi olmamasına izin veriyorum. Yakıyor dilimi sen gibi.. Bir şiir okuyorum. İlk mısrada düşüyorsun aklıma. Bir kadının can çekişi gibi.. Bir kemanistin kemanının kaybolması gibi.. Düşüyorsun aklıma. Sanki çıkıyormuşsun gibi. Yolda yürüyorum. Yanımdan birisi geçiyor. Tıpkı sen gibi kokuyor. Sen sanıyorum. Dönüp bakıyorum ama sen değilsin. Gece yine kaçıyorum evden seninle buluşmak için kaçtığım gibi. Fark var ama bu sefer, sen kokmayan bir ceketle dönüyorum eve. Toprak kokuyor ceketim. Yorganın kokuyor. Biraz mermer kokusu da var, yastığının kokusu. Biraz da papatya, saçlarının kokusu. Alışıyorum der ya insan. O gün anladım ben CENAZELER KALANLAR İÇİNMİŞ. Nasıl koydular bu aciz bedenimin içine senin cansız bedenini. Nasıl sığar acım minik kalbime. Hep koca yüreklim derdin, sandığın kadar kocaman değilmiş yüreğim baba. Bak sığmıyor acın. Bugün ayır bir efkar var üzerimde. Kulağımda ayrı bir müzik. Senin sesin var. Gözümde yaş, kalbimde yas...
“Bazen neden böyle olduğunu düşünüyorum. Bu düzeni anlayamıyorum. Neden birbirimizi aynı anda sevemiyoruz? Neden hep sevip sevilmeyen taraf biz oluyoruz? Düşündükçe içinden çıkamadığım sorularla dolu kafam. En etkili intihar yönteminin düşünmek olduğunu söylerim her zaman. Neden kendime bile bile bunu yaptığımı anlayamıyorum bir türlü. Canım yanıyor benim. Kimseye anlatamıyorum. Susmaktan, anlaşılmamaktan, sevilmemekten çok yoruldum. Hayatıma giren herkesin ‘’her zaman yanında olacağım. Asla gitmeyeceğim.’’ dedikten birkaç gün sonra gitmesinden çok yoruldum. Kalbimin parçalanmasından, hiçbir şey olmamış gibi, mutluymuş gibi yapmaktan, güçlü olmaktan çok yoruldum. İnsanların neden bu kadar bencil olduğunu anlayamıyorum. Hayatım boyunca yaralarını sardığım herkes bende yeni bir yara açtı. Sarılmak istediğim herkes kollarımı kopardı. Bana ‘’güzel yüreklim’’ diyen herkes yüreğimi söküp çıkardı yerinden. Sonra da beni suçladı. Gerçi ben de suçun her zaman kendimde olduğunu düşündüm. Bu kadar insan gittiyse belki de hata olan benimdir. İnsanlar için bir hatadan öteye gidemiyorum ben. Yıllar sonra geçmişe dönüp baktıklarında beni bir hata olarak göreceklerini bilmek canımı çok yakıyor. İçimde bir yangın var sanki. Günden güne daha çok alevleniyor. Gözyaşlarım bile söndüremiyor o yangını. Sanırım artık gözyaşlarım da tükendi. Eskiden olsa beni yıkacak olaylara sadece küçük bir tebessümle karşılık veriyorum şimdi. Bu nereye kadar böyle gidecek bilmiyorum. Kafamdaki düşüncelerle ne yapacağımı bilmiyorum. Artık tükendiğimi hissediyorum. Hayatım boyunca hep yanımda kalmasını istediğim insanların teker teker gidişlerini izledim. Keşke gitmek denen şey hiç olmasaydı. Hiçbir şey sevdiğim insanların benden gidişlerini izlemek kadar yakmıyor canımı. İnsanlar bencil. Bugün sevdiğini söyleyen insan yarın sanki o sözleri o söylememiş, hiçbir şey olmamış gibi gidiyor. Bir süre sonra geri gelip, her şeyin eskisi gibi olmasını bekliyor. Ama o kadar kolay değil. Benim kırılmışlıklarım ne olacak? Gecelerce hiç durmadan gözlerimden süzülen gözyaşlarım, yaralarım, hayal kırıklıklarım ne olacak? Benim kırılan kalbimi kim tamir edecek? Hayatım boyunca hiçbir zaman kendimi seven biri olmadım. Buna rağmen başkalarından beni sevmelerini bekledim. Belki de en büyük hatayı burada yaptım. Canım yandı. İliklerimde hissettim acıyı. Çok ağladım, çok üzüldüm. Kalbim paramparça oldu. Yine de kimseye belli etmedim. Her zaman karşımdaki insanı kendimden daha çok düşündüm. Bu mu suçum? Bunu mu hak ediyorum ben? Bu soruların cevabını asla bulamayacağımı, bulsam bile asla anlayamayacağımı biliyorum. Hiç kimse gecenin en kör saatinde uykusundan uyanıp ‘’beni niye sevmediler?’’ diye düşünmeyi hak etmez. Sırf yaralarını sarmam için yanımda olan, yaralarını sardığımda bende çok derin yaralar açıp, arkasında bıraktığı enkazı hiç düşünmeden çekip giden, bana ‘’sesinde huzur var’’ deyip avazım çıktığı kadar bağırarak ağlamaktan sesimin kısılmasına sebep olan, bende acıyacak can bırakmayan, kalbimi kıra kıra beni hissizleştiren ve benim aşka, sevmeye, sevilmeye olan inancımı kaybettiren kim varsa onları asla affetmeyeceğim. Ama artık kabullendim. Bazı kadınlar sevilmemekle lanetliler. Ne yaparlarsa yapsınlar asla sevilmeyecekler. Onlar adına şiir yazan biri olmayacak hiçbir zaman. Kimsenin unutamadığı aşkı olmayacaklar. Kimse gecenin bir yarısı uykusundan uyanıp onları düşünmeyecek. Sanırım ben de o kadınlardan biriyim. Geç oldu ama sonunda anladım. Eğer bu gece bir şeye içeceksek sevilmeyen kadınların şerefine içelim.
Şüphesiz ki gökyüzüne yakışan tek bayrak saçlarındır..gök yüzüne güneş ısmarladım.. gördünmü bebeğim..?..gök gürültülü özlüyorum..kuş yüreklim benim..düş yakamdan der gibi baktın..düştüm..korktunmu.? Az biraz toprakla öpüştüm Hem yaprakta düşmüş ağaçtan Oturduk ufaktan şiir içip annemden konuştuk..ha bide uzaktan daha güzelsin uzak kal. Ademin yasaklı elması..sana kavuşmam yeni felaketler doğurur..rivayetler halt etmiş. Rüyasın..ve bana reva bu.. Deva bul demiyeceğim artık..cefasına canımı serdiğim..hoş gittin safa bul..🌘🌘 #hoşgittinsafabul #rolanizm #mixerce #art #poem #pazar
Bazen neden böyle olduğunu düşünüyorum. Bu düzeni anlayamıyorum. Neden birbirimizi aynı anda sevemiyoruz? Neden hep sevip sevilmeyen taraf biz oluyoruz? Düşündükçe içinden çıkamadığım sorularla dolu kafam. En etkili intihar yönteminin düşünmek olduğunu söylerim her zaman. Neden kendime bile bile bunu yaptığımı anlayamıyorum bir türlü. Canım yanıyor benim. Kimseye anlatamıyorum. Susmaktan, anlaşılmamaktan, sevilmemekten çok yoruldum. Hayatıma giren herkesin ‘‘her zaman yanında olacağım, asla gitmeyeceğim.’’ dedikten birkaç gün sonra gitmesinden çok yoruldum. Kalbimin parçalanmasından, hiçbir şey olmamış gibi, mutluymuş gibi yapmaktan, güçlü olmaktan çok yoruldum. İnsanların neden bu kadar bencil olduğunu anlayamıyorum. Hayatım boyunca yaralarını sardığım herkes bende yeni bir yara açtı. Sarılmak istediğim herkes kollarımı kopardı. Bana ‘‘güzel yüreklim’’ diyen herkes yüreğimi söküp çıkardı yerinden. Sonra da beni suçladı. Gerçi ben de suçun her zaman kendimde olduğunu düşündüm. Bu kadar insan gittiyse belki de hatalı olan benimdir. İnsanlar için bir hatadan öteye gidemiyorum ben. Yıllar sonra geçmişe dönüp baktıklarında beni bir hata olarak göreceklerini bilmek canımı çok yakıyor. İçimde bir yangın var sanki. Günden güne daha çok alevleniyor. Gözyaşlarım bile söndüremiyor o yangını. Sanırım artık gözyaşlarım da tükendi. Eskiden olsa beni yıkacak olaylara sadece küçük bir tebessümle karşılık veriyorum şimdi. Bu nereye kadar böyle gidecek bilmiyorum. Kafamdaki düşüncelerle ne yapacağımı bilmiyorum. Artık tükendiğimi hissediyorum. Hayatım boyunca hep yanımda kalmasını istediğim insanların teker teker gidişlerini izledim. Keşke gitmek denen şey hiç olmasaydı. Hiçbir şey sevdiğim insanların benden gidişlerini izlemek kadar yakmıyor canımı. İnsanlar bencil. Bugün sevdiğini söyleyen insan yarın sanki o sözleri o söylememiş, hiçbir şey olmamış gibi gidiyor. Bir süre sonra geri gelip, her şeyin eskisi gibi olmasını bekliyor. Ama o kadar kolay değil. Benim kırılmışlıklarım ne olacak? Gecelerce hiç durmadan gözlerimden süzülen gözyaşlarım, yaralarım, hayal kırıklıklarım ne olacak? Benim kırılan kalbimi kim tamir edecek? Hayatım boyunca hiçbir zaman kendimi seven biri olmadım. Buna rağmen başkalarından beni sevmelerini bekledim. Belki de en büyük hatayı burada yaptım. Canım yandı. İliklerimde hissettim acıyı. Çok ağladım, çok üzüldüm. Kalbim paramparça oldu. Yine de kimseye belli etmedim. Her zaman karşımdaki insanı kendimden daha çok düşündüm. Bu mu suçum? Bunu mu hak ediyorum ben? Bu soruların cevabını asla bulamayacağımı, bulsam bile asla anlayamayacağımı biliyorum. Hiç kimse gecenin en kör saatinde uykusundan uyanıp ‘‘beni niye sevmediler?’’ diye düşünmeyi hak etmez. Sırf yaralarını sarmam için yanımda olan, yaralarını sardığımda bende çok derin yaralar açıp, arkasında bıraktığı enkazı hiç düşünmeden çekip giden, bana ‘‘sesinde huzur var’’ deyip avazım çıktığı kadar bağırarak ağlamaktan sesimin kısılmasına sebep olan, bende acıyacak can bırakmayan, kalbimi kıra kıra beni hissizleştiren ve benim aşka, sevmeye, sevilmeye olan inancımı kaybettiren kim varsa onları asla affetmeyeceğim. Ama artık kabullendim. Bazı kadınlar sevilmemekle lanetliler. Ne yaparlarsa yapsınlar asla sevilmeyecekler. Onlar adına şiir yazan biri olmayacak hiçbir zaman. Kimsenin unutamadığı aşkı olmayacaklar. Kimsenin vazgeçemediği dostu olmayacaklar. Kimse gecenin bir yarısı uykusundan uyanıp onları düşünmeyecek. Sanırım ben de o kadınlardan biriyim. Geç oldu ama sonunda anladım.
Sözleri:
Son vapur da ayrıldı limandan
Son tren içimi çizipte geçti
Bir bir ışıkları söndü odaların
Kapılar gözlerini uykulara kapadı
Yarim, yağmur yüreklim
Uyuyor musun...
İçimde kırılıp kalır ağlayan sesin
Susar yüreğimde yüzün, soluğun susar
Sarınıp yarama gitsem, çare değil ki
Yüreğimde yangın çıkar, bu şehir yanar
Oy dilsizim, oy gülmezim, yağmur yüreklim
Oy çiçek bakışlı yarim, rüzgarım benim
Sensiz yaralıdır zaman, yıllar yaralı
Sararır içimde hüznün, ömrüm sararır
Belki kavuşamam sana, ölüm de gelir
Bulutlara yazdım seni, yağmur yüreklim
Oy dilsizim, oy gülmezim, yağmur yüreklim
Oy çiçek bakışlı yarim, rüzgarım benim