Tumgik
#3. göz nasıl açılır
ruhsalseyler · 13 hours
Text
0 notes
wandmage · 11 months
Photo
Tumblr media
3. göz nasıl açılır? 3. göz çakrası açma teknikleri
0 notes
webirinci · 1 year
Text
İmei Kaydı Yaptım Telefon Açılmadı
Tumblr media
İmei Kaydı Yaptım Telefon Açılmadı ne yapmalıyım sorusu kullandıkları cep telefonu kapanan kullanıcıların merak ettiği bir konudur. Cep telefonu kullanımının en üst seviyede olduğu günümüzde IMEI numarasının her cep telefonunda bulunması zorunludur. Bunun temel nedeni ise cep telefonlarının vergiye tabi tutulmalarıdır. IMEI kaydının olmadığı bir cep telefonu vergi dışı olacağından kaçak sınıfında değerlendirilir. Kullandığınız cep telefonunda eğer İmei numarası ile ilgili sorunlar yaşıyorsanız ve IMEI kaydı yaptım telefon açılmadı sorusuna yanıt arıyorsanız yazının devamına göz atarak bütün sorularınıza yanıt bulabilirsiniz.
Tumblr media
İmei Kaydı Yaptım Telefon Açılmadı
IMEI Kaydı Yaptıktan Sonra Cep Telefonu Ne Zaman Açılır?
IMEI kaydına yönelik olarak bilinmesi gereken birçok konu bulunur. Cep telefonlarında bulunması zorunlu olan bu kod hakkında bilinmesi gereken ortak bilgiler şu şekildedir; - IMEI kodları 15 haneli rakamlardan oluşur. - Bazı durumlarda IMEI kodlarının 17 haneli olduğu görülür. - IMEI numaraları her cep telefonunda bir adet ile sınırlıdır. - Çift hat özellikli cep telefonlarında iki adet IMEI numarası bulunabilir. - Cep telefonlarına tanımlanmış olan IMEI numaraları daha sonradan değiştirilemez ve silinemez. - IMEI numarası bulunmayan ve kayıt ettirilmeyen cep telefonları kullanıma kapatılır. - Kapatılan bir cep telefonunun yeni bir IMEI numarası ile yeniden açılması mümkün olur. IMEI Numaraları cep telefonlarında kimlik numarası işlevi görür. Sonradan işletilebilen cep telefonları sayesinde ülke içerisinde telefonun açık şekilde kullanılması mümkün olur. Eğer size ait olan cep telefonunuzda IMEI kaydı yoksa yeni bir IMEI numarası kaydı yaptırarak cihazınızı açık tutmaya devam edebilirsiniz. IMEI kaydı yaptım telefon açılmadı sorusuna yanıt ararken IMEI kaydını ne zaman yaptırdığınız konusuna da dikkat etmeniz gerekir. IMEI kaydı yaptırmanıza rağmen hala cep telefonunuz açılmadıysa bu durum zamandan kaynaklı gelişmiş olabilir.  IMEI kaydı yaptım telefon açılmadı sorusuna yanıt bulduktan sonra cep telefonunuzun orijinal olup olmadığını anlayabilmeniz de mümkün olur.
IMEI kaydını Yaptıktan Sonra Cep Telefonu Neden Açılmaz?
IMEI kaydı yaptırdıktan sonra cep telefonuna bir sonraki IMEI kaydını yaptırabilmek için 2 yıl beklemeniz gerekir. Bu süre içerisinde cihaz kapansa bile yeni bir IMEI kaydının yapılması mümkün olmaz. Eğer yaptırdığınız IMEI kaydı ile cep telefonu iki yıl içerisinde kapanırsa cihazı kullanmak için 2 yıl beklemeniz gerekir. Kayıt yaptırdığınız esnada kullanılan IMEI kodu geçerli ve orijinalse cihaz 2 yıldan daha uzun süre açık kalacaktır. Kullanıcıların 2 yıl sonunda yeni bir cihaza IMEI kaydı yaptırabilmek için de 1 Ocak itibari ile 3 takvim yılını beklemeleri gerekmektedir. IMEI kaydı cihazların şebekelerinin aktif olmasını sağlar. Bu sayede yurtdışından getirilen cep telefonları Türkiye’de de kullanılabilir. IMEI kaydı olmadan cihazların Türkiye’de kullanılma süreleri 120 gündür. 120 gün sonrasında cihazın IMEI kodu geçersiz olur ve cep telefonu kullanıma kapatılır. IMEI kaydına rağmen cihaz hala çalışmıyorsa kullanılan IMEI kodu geçersiz olabilir. Yeni bir kod deneyerek cihazın açılması sağlanmalıdır. IMEI Sorgulama İşlemi Nasıl Yapılır? IMEI sorgulama nasıl yapıldığını merak ediyorsanız aşağıdaki adımlar ile kolayca IMEI sorgulama işlemini gerçekleştirebilirsiniz; - Cihazınızın ana ekran görünümüne gelin. - Tuş takımını açın. - *#06# rakamlarını tuşlayın. - Sorgulama işlemini yapın. - Sonuçlar ekrana gelene kadar aynı ekranda bekleyin. İşlem sorgulama kodunu eğer doğru girerseniz, IMEI Sorgulama işlemi başarıyla gerçekleşecektir. Bir diğer seçenekte IMEI kaydınıza ulaşmak için aşağıdaki adımları takip edebilişiniz. - Cep telefonunuzun ana ekran görünümüne gelin. - Menüyü açın. - “Ayarlar” klasörünü tıklayın. - Liste menünün en altında bulunan “Telefon Hakkında” klasörüne girin. - Yine en altta bulunan IMEI seçimini yapın. - IMEI Sorgulama butonuna basın. - İşlemin sonuçlanmasını bekleyin. Adımlar sonrasında güncel olan IMEI bilgisi ekranda görüntülenecektir. Cihazınız eğer tek SIM kart ile çalışıyorsa ekranda bir adet IMEI kaydı görünür. Çift kart ile çalışan bir cep telefonuna sahipseniz sorgulama sonucunda iki adet IMEI numarası görüntüleyebilirsiniz. IMEI numarasının orijinal olup olmadığını anlamak için e-devlet hesabına giriş yapabilir ve bilgilerinizi buradan kontrol edebilirsiniz. IMEI sorgulama işlemini yapabilmek için tercih edebileceğiniz bir diğer yöntem satın aldığınız cep telefonunun kutusuna ulaşmaktır. Cep telefonu kutusunu altında ya da iç kısmında cihaza ilişkin barkod bilgileri ve diğer veriler yer alır. Bu bilgileri gözden geçirebilir ve orijinal IMEI bilgisine ulaşabilirsiniz. Cep Telefonuna IMEI Kaydı Yaparken Nelere Dikkat Etmeli? IMEI kaydı yaptırma işlemi basit gibi dursa da güvenlik açısından sayısız risk içerir. Her şeyden önce bu işlemin mutlaka güvenilir kişiler tarafından yaptırılması gerekir. Aksi takdirde girilen IMEI kodu geçersiz olabilir ve cihaz kaçak konumuna düşer. Sonuç olarak da tekrar IMEI kod girişi yapılamayacağından cihaz 2 yıl boyunca kullanılamaz. IMEI numara kaydı yaptırırken risk almamak ve cihazı kalıcı şekilde açık tutabilmek için tercih edilebilecek en güvenilir yol cihazı pasaporta işletmektir. Herhangi bir kişinin üzerine IMEI kaydı yapıldığında cihaz orijinal IMEI kaydı ile kullanılmaya devam edilebilir. Bu aşamada pasaport kimin üzerine ise IMEI kaydı sonrasında hat içerisinde kullanılacak hattın da aynı kişiye ait olması gerekir. Aksi takdirde yapılan IMEI kayıt işlemi yine geçersiz olur. IMEI kaydı ve cep telefonlarına ilişkin orijinal bilgilerin görüntülenebilmesi işlemi e-devlet üzerinden de yapılabilmektedir. Sahip olduğunuz e-devlet hesabınıza giriş yaptıktan sonra cihaz IMEI bilgisine ulaşabilir ve orijinal olup olmadığını güvenilir kaynaklar üzerinden sorgulayabilirsiniz. Cep telefonunuza IMEI kaydı yaptırırken bu işlem T.C. kimlik numarası ve iletişim bilgileri ile yaptırılır. Bu işlem esnasında bilgiler işlemi yapan firmaya sunulur ve sistemdeki bilgiler ile eşleştirme sağlanır. Böylece cihazın gerçek kullanıcısının kimliği sisteme kaydedilir. IMEI kaydı yaptım telefon açılmadı sorusuna yanıt arayanlar bu konu hakkındaki mağduriyetlerini gidermek için işlemi yaptıkları firma ile iletişime geçerek sistem üzerinden durum kontrolü yaptırmalıdır.   Read the full article
0 notes
falcibaba · 2 years
Text
Kahve Falı Nedir
Tumblr media Tumblr media
Kahve Falı Nedir Günümüzde çok eski bir fal çeşidi olan kahve falı, bilinen ve etkili bir kehanet yöntemidir. Ülkemizde ve dünyada oldukça geçerli olduğu ve neredeyse her kahve tüketiminden sonra başvurulan bir uygulama olduğunu söyleyebiliriz. Kahve fincanı telvesinin meydana getirdiği şekillere bakılarak yorumlanana kahve falı, fala bakan kişinin hissettikleri ile ağırlık kazanarak fal baktıran kişiye söylenir. Günümüzde neredeyse en çok kullanılan fal çeşitleri arasındaki yerini almıştır. Kahve falında birçok sembol bulunur. Bu sembollere bakılarak falın yorumlanması sağlanır. Bunun yanında zaman, sayılar, noktalar, harfler, çizgiler ve geometrik desenler, insan ve hayvan figürleri ve bitkiler ile eşyalar da yorumlanmaktadır. Kahve telveleri fincanın içerisinde farklı biçimlere bürünür ve bunlara sembol adı verilir. Bu semboller şanssız ya da şanslı olayları ifade eder. Net bir şekilde görünen semboller şanslı olduğunuzun, zayıf bir şekilde ortaya çıkan semboller ise şanssız olduğunuzun göstergesi olarak yorumlanır. Kahve falında zaman konusunda farklı şekillerde algılanabilir ve yorumlanabilir. Ağız kısmı kısa sürede meydana gelebilecek durumları ifade etmektedir. Kenarlarda ise geleceği tahmin etme durumu söz konusudur. Sayılar daha çok ay, gün ya da haftalık durumları temsil eder. Kahve falında bulunan harfler ise akraba ya da arkadaşları temsil eder. Kahve falında yorumlanan noktalar, bir yolculuk işaretidir. Noktalar büyükse, emek verilerek kazanılan parayı ifade eder. Faldaki geometrik desenler ve çizgiler; dalgalı görünen çizgiler belirsizlik durumunu, düz çizgiler ise belirlenmiş bir yolu izlemek için gereken plânları işaret etmektedir. Faldaki hayvan figürleriyle ilgili birçok yorum yapılabilir. Mesela bir yunus görmek çok iyi olaylara yorumlanmaktadır. At görmek asalet, kuş görmek ise haber anlamındadır. İnsan figürleri ise; kadın görüldüğünde lakırdıyı, erkek görülürse parayı sembolize etmektedir. Faldaki bitkiler gönül işleri ve kadere yorumlanır. Bitki çeşitlerine göre farklı şekillerde yorumlanabilmektedir. Kahve falındaki eşyalar ise taşınır ve taşınmaz olarak farklı şekillerde yorumlanmaktadır. Örnek verecek olursak; bina görmek herhangi bir yer almayı, hareket halindeki bir araç görmek ise bulunulan alandan farklı bir yere gidileceğine yorumlanır. Çokça görülen buzdolabı, mekânda ya da evde esen sert bir havayı, çamaşır makinesi ise yine bir evdeki karışıklığı sembolize etmektedir.
Kahve Falına Nasıl Bakılır?
Günümüzdeki birçok falcıya göre belirli kurallara göre bakılması gerekir. Daha çok eğlence için bakılan kahve falları da bunlardan biridir. İlk olarak kahve fincanı ters saat yönünde ve baş üzerinde 3 defa çevrilir ve bu sırada bir dilek tutulur. Üzerine tabak konularak kapatılır ve kahvenin çabuk soğuması sağlanır. Ayrıca kullanılan bu metal kap ya da tabakların, fincan içinden çıkacak kötülükleri uzaklaştırıldığına inanılır. Kahve fincanı yaklaşık 10 dakika sonra açılır. Işık durumu da ayarlandıktan sonra fincan açılır. İlk olarak fincanın ortasına bakılır ve bu daha çok konsantre açısından önemlidir. Daha sonra ise fincanın ağız yardımıyla içilen noktasından saat yönüne doğru bir tur attırılır. Daha sonra fal yorumları yapılır. Niyet tutulması, fincanın ters çevrilmesi, fincanın soğuyunca kaldırılması ve ilk olarak fincana ve daha sonra tabağa bakılması fal öncesi hazırlıklar arasındadır. Kahve falı için bilinmesi gerekenler ise; - Kahve telvesinin yeterli miktarda olması, - Kahvenin sürekli aynı yerden içilmesi, - İçtikten sonra dipte kalan telvenin karıştırılmaması ve soğumadan fincanın kaldırılmaması gibi durumlar dikkate alınmalıdır. Bu uygulamalar eşliğinde bakacağınız kahve falları sizlere gelecek ile ilgili bilgiler aktarabilir ve hayatınızı olumlu yönde etkileyecek gelişmelerin olmasını da sağlayabilmektedir. Kahve falı ile ilgili benzer konu olan Şans Falı konusuna göz atabilirsiniz. Read the full article
0 notes
enesbacklink · 2 years
Text
İnternet Sayfası Nasıl Açılır?
Artık günümüzde oldukça kolay olan bir kullanım alanı sağlayan internet sitenizi açmadan önce belirli bir konu üzerinde yoğunlaşmak gerekir. Hedef kitle olarak adlandırılan bu durum oldukça önemlidir. Seçeceğiniz tek bir genel konu üzerinden ilerlemeniz sitenizin kullanımında devamlılık sağlayacaktır.
Domain ve hosting kiralamak gerekirken en çok tercih edilen Wordpress ya da Blogger platformlarından yararlanılabilir. Domain ve hosting internet sitenizin güvenliği için alınması gereken ücretli kiralama sistemleridir.
Bir bakıma internet sitenize yabancıların giriş ve çıkışını engellemek ve dış tehditlere karşı koruma sağlayan araçlardır. Tasarımınız için karar vermeye başlarken yine hedef kitlenizin sitenizi kullanırken nelerden hoşlanacağını ve kolaylıkla ürün ya da hizmetlerinize ulaşmasını sağlayacak tasarımlar düşünebilirsiniz. Şimdi web sitesi nasıl açılır konusuna değinebiliriz.
Site Nasıl Açılır? 
Öncelikli profesyonel bir yardım alabilirken kendinizde oldukça rahat açabilirsiniz. Hedef kitlenizi belirledikten sonra alınacak alan adı için araştırma yapılmalıdır. Alan adı akılda kalıcı olmalıyken okunması kolay olmalıdır.
Bu sizi daha hatırlatıcı ve akılda kalıcı kılar. Anahtar kelime kullanımlarına önem verilmesi gerekecektir. Bu arama motorlarında sizi ön plana çıkaracak önemli unsurlardan bir tanesidir. Tasarımınız için de acele etmeden emin adımlarla ilerlenmelidir. Site açmak daha çok soyut gibi gözükse de başarılı olunması için istikrarlı ve planlı gidilmesi gereken bir konudur.
Öncelikli hedeflerinizi küçük tutarak adım adım büyümeyi tercih etmek her zaman başarıya ulaştırır. Pazarlama tekniklerinizin de doğru ve net araştırmalarla sergilenmelidir. SEO web sitelerinin görünür olması için neredeyse ilk kuraldır.
İnsanların arama motorunda ne aradıklarını doğru şekilde size sunan tekniktir. Hedef kitlenizin ne aradığını net bir şekilde öğrendiğinizde web siteniz için çok iyi bir içerik üreticisi olmanıza da gerek yoktur. Doğru, net ve anlaşılır açıklamalar insanları web sitenize çekecektir.
İnternet Sitesi Nasıl Açılır?
İnternet sitesi nasıl açılır sorusu bugünlerin en popüler konularından biridir. İnternet sitenizi yine internet üzerinden seçeceğiniz Wordpress veya Blogger gibi seçeneklerden başka alternatifleri de göz önüne alabilirsiniz. Alınan hosting ve domain dan sonra internet sitenize bunu yükleyebilirsiniz.
Tema seçimleri de oldukça önemli olurken kurulumu için biraz sabırlı olmanız gerekecektir. 3 ya da 4 saat içinde internet sitenizi kurmanız mümkünden sitenizin büyümesi için de istikrarlı bir web sitesi içeriği ile büyümek kaçınılmazdır.
Google sizin sitenizin kaliteli, doğru ve nitelikli içerikleri gördükçe sitenizin görünürlüğü de artacaktır. Siteniz için seçtiğiniz resimler için de etiket kullanımlarını ve bunun gibi site için teknik bilgileri gözden kaçırmamanız gerekecektir.
Domain ve hosting hizmeti aldığınız yerlerden gerektiğin de destek alabilirken doğru bilgiyle hareket etmeniz de kolaylaşacaktır. Web siteniz için gerekli olan her şey yapıldıktan sonra düzenli şekilde içerik, resim ya da ürün hizmetlerinin girilmiş olması da internet sitenizin gittikçe büyümesini etkileyecektir. Daha profesyonel bir çalışma almak istediğiniz de bu işle ilgili uzman kişilerden yardım almanızda muhtemeldir.
0 notes
aklingolgesi · 2 years
Text
Üçüncü Göz Açma Çakrası | 3. Göz Çakra Meditasyonu
Üçüncü göz çakrası nasıl aktif edilir. 3. göz çakra meditasyonu nasıl yapılır? Alın çakrası, 6. Çakra, Ajna çakra. #çakra #meditasyon #üçüncügöz #3göz #enerji
Üçüncü göz çakrası nasıl aktif edilir. 3. göz çakra meditasyonu nasıl yapılır? Alın çakrası, 6. Çakra, Ajna çakra nedir? Epifiz bezinin önemi. Ne işe yarar faydaları nelerdir? Üçüncü göz çakrası ile ilgili tüm merak edilenler bu videoda. Üçüncü göz çakrası En etkili 3.göz açma teknikleri nelerdir? 3. göz açılınca ne olur? Üçüncü göz nasıl açılır? Göz perdesi kalkarsa ne görürsünüz? Epifiz bezi…
Tumblr media
View On WordPress
1 note · View note
bakmisonline · 5 years
Video
Göz perdesi kalkarsa ne görürüz? Kalp gözü nasıl açılır? 3.göz, Epifiz Bezi, Kuran Büyük Sır 
Göz perdesi kalkarsa ne görürüz? Kalp gözü nasıl açılır? 3.göz hakkında her şey! Epifiz bezi açma! Kuran ve büyük sır Melekut alemi. Gönül gözü için dua ve namaz! Meditasyon üçüncü göz aktivitesinde başarılı mı? Hepsi ve daha fazlası bu videoda...
Epifiz Bezi Nasıl Temizlenir? Zihin Gözü ilacı videosu ;  ABONE OL.! 
Bu video; Göz perdesi olarak geçen gönül gözü aslında, üçüncü göz (3.göz) nasıl kalkar? nasıl açılır? kalkarsa ne olur? nasıl kaldırılır? sorularına cevap veriyor. Bu kadarla da sınırlı değil. üçüncü göz meditasyonu, epifiz bezi üzerindeki etkisi. Kuran-ı kerim içerisindeki büyük sır olan İhlas suresi, kalp gözü açmak için dua olduğunu. Bu videoda öğreneceksiniz. Melekut alemi nasıl görünür, onu saklayan perde kalkarsa neler ile karşılaşırız bilgisinide sizlerle paylaşıyoruz.
Üçüncü gözün Ruhumuzun Kapısı olduğuna inanılır. Aktive edildiğinde diğer alemlerin daha yüksek algılanmasına yol açar. Kozmik Farkındalık duygusu verir ve Manevi olarak bilgi ve bilgelik getirir.
İnsanlar yaradılış itibari ile etraflarındaki her şeyi algılayamamaktadır. Göz perdesi buna mani olmaktadır. Bilindiği üzere gözler sadece maddi olarak çevrede olan şeyleri görmekle mükelleflerdir. Ancak insanlarda bir de kalp gözü bulunmaktadır. Dinimizde üçüncü göz olarak bilinen kalp gözü herkeste açık değildir.
Dünyada, görünen ve gerçekte olan şeyler her zaman aynı değildir. Bu neden yüzünden insanlar göz perdelerini kaldırarak dünyanın ve çevrelerindeki insanların gerçek yüzlerini görmek istemektedir. Göz perdesi kalktığında görülenler arasında kişilere göre değişim gösteren varlıklar bulunmaktadır. Bilindiği üzere ruhani varlıklar insan gözü tarafından algılanamamaktadır.
Meditasyon, birçok kültürde ve dinde uygulanan manevi bir arınma tekniğidir. Uyanıklık ve konsantrasyon çalışmalarıyla kişi kendini toplar ve zihnini, ruhunu dinlendirir. Doğu kültürlerinde meditasyon, köklü ve bilinç açıcı bir teknik olarak kabul edilir.
Kalp gözü, yani gönül gözü, ruhun öte aleme açılan penceresidir. İnsan ruhunun bu beden de, bir bu aleme, bir de öte alemlere açılan penceresi bulunmaktadır. Ruhumuz bu aleme açılan penceresinden, beş duyu ve hayal alemi ve hafızamız yolu ile iletişimini sağlar. Ruhumuz, Melekut alemini algılayabilmek için bu dünyaya olan bağlılıklarını kalben azaltmadıkça, öte alemleri algılayamaz.
Bu perdenin açılmasında görülen alem, çalışıldığı zaman kafir ve mü’mine açılabilen, cahillerin esrar ilmi dedikleri, içinde şeytanların ve cinlerin de yaşadıkları, madde aleminin baş gözü ile görülmeyen kısmıdır. Din istismarcıları, cahil insanları bu tür keramet ve kehanet karışık şeylerle kandırarak onları aldatırlar.
Bu video Canon Eos M50 ile çekilmiştir. Montaj ise filmora 9 ile yapılmıştır. Video süresi : 10:36
Video kazançlarımızı nasıl harcıyoruz? FİDAN BAĞIŞI  Büyük İstanbul Depremi için Uyarı!  Son zamanlarda yaşanan Orman Yangınları  Filmlerde Nüfus Azaltma Projesi  Deccal nerede ve ne zaman ortaya çıkacak 
BAKMIŞ YouTube kanalı aboneleri ve video etkileşimleri ile hızlı bir şekilde büyümeye devam etmektedir. BAKMIŞ ilginç bilgiler kanalı haftada iki yeni video yükleyerek içeriklerini sürekli güncellemekte ve güncel trend konuları paylaşmaktadır. Sizlerde dünya insanlarından saklanan bu gizli bilgileri ve belgeler ile ilgili analizleri merak ediyorsanız; BAKMIŞ YouTube kanalına ÜCRETSİZ abone olabilirsiniz.
Sevdiğiniz ve ilginç bulduğunuz video içeriklerini arkadaşlarınız ile paylaşmayı ve yorum yapmayı unutmayın.
https://www.youtube.com/channel/UCvK1KHz3hjm5K8WDywxgKsA instagram : @bakmisonline ve @halil.bakmis Video tags : #gözperdesi #epifizbezi #kalpgözü #üçüncügöz #meditasyon Bu makalenin devamı web sitemizde : https://bakmis.com/goz-perdesi-kalkarsa-ne-goruruz-kalp-gozu-nasil-acilir-3-goz-epifiz-bezi-kuran-buyuk-sir/
Tumblr media
0 notes
Text
Tumblr media
Reel sosyalizmde ve kapitalizmin bugününde kadınlar
Büyük Ekim Devrimi ile beraber kadının toplumsal hayatta hak eşitliğinin sağlanması adına birçok adım atılmıştır. Kadının toplumsal hayata katılımını sağlamak için çok kısa sürede önemli çalışmalar yapılmış ve atılan adımlar yasalarla güvence altına alınmıştır. İlk olarak işçilerin ve kadınların siyasete katılımı noktasında önemli bir karar olarak, çalışma saati 8 saate düşürülmüştür. Ev işlerleri kadının görevi olmaktan çıkarılmış ve devlet eliyle kolektifleştirilmiştir. Kadının emeğinin özgürleştirilmesi adına çamaşırhaneler, yemekhaneler, ücretsiz kreşler ve yaşlı bakımevleri kurulmuştur.
Ekim Devrimi’nden hemen sonra Barış Kararnamesi ilan edilmiş ve Birinci Dünya Savaşı sona ermiştir. İkinci kararname ise Toprak Kararnamesi olmuştur. Toprak üzerinde özel mülkiyetin ortadan kaldırılmasıyla köylüler ve özellikle köylü kadınlar toprağı serbestçe kullanmıştır. Kadınlar, yüzyıllar sonra toprak üzerinde üretim yaparak yoksulluktan kurtulmuştur.
Lenin, Ekim Devrimi’nden hemen sonra kadının toplumsal, cinsel ve ekonomik alanlarda hak eşitliğinin ve toplumsal hayatta temsiliyetinin sağlanması konusuna özellikle eğilmiştir. 1918 yılında çıkarılan Medeni Kanun ile beraber kadınlar iş, eğitim, evlilik gibi alanlarda daha önce hiçbir kapitalist ülkenin sağlamadığı haklara kavuşmuştur. Dini nikah yasaklanmıştır. Resmi nikahlı ve nikahsız beraberlikler ve bu beraberlikten doğan çocuklar yasalar önünde aynı haklara sahip olmuştur. Erkek egemenliğinin kaldırılması hedeflenmiş, aile içerisinde kadın ile erkeğin konumu ve rolleri eşitlenmiştir. Soyadı konusunda kadına hiçbir baskı yapılmamıştır. Evlilik içerisinde kadınlar kendi soyadını kullanabilmekte veya erkek de eşinin soyadını kullanabilmektedir. Boşanmanın önündeki engeller kaldırılmıştır. Kürtaj hakkını yasallaştığı ilk devlet Sovyetler Birliği olmuştur.
Sovyetler Birliği’nde kadını ekonomik alanda eşitlemek ve kadın emeğinin önündeki engelleri kaldırmak adına ilk olarak ‘eşit işe, eşit ücret’ yasası çıkarılmış, kadınlar erkek işçiler ile eşit oranda ücret almaya başlamıştır. Kadınlara gebelik izni verilerek, gebelik sonrasında işlerine dönmeleri konusunda kolaylaştırıcı uygulamalar geliştirilmiştir. Çocuk emziren kadınlara süt izni tanınarak, üç buçuk saatte bir en az otuz dakika olmak üzere emzirme hakkı verilmiştir. İşçi kadınlar, regl dönemlerinde ücretli izin kullanabilmektedir. Tüm bu yasalar ve uygulamalar Sovyetler Birliği’nde kadının ve kadın emeğinin korunması adına örnek teşkil edebilecek eşsiz kazanımlardır.
Sovyetler Birliği’nde anne ve çocuk sağlığının korunması da yasalarla güvence altına alınmıştır. Hamile kadınlar ve anneler işten atılamamakta, iş seyahatlerine gönderilmemekte ve gece mesailerinde çalıştırılmamaktadır. Anne ve çocuk hizmetleri için çok sayıda anne evi, ebe merkezi ve süt emzirme istasyonları mevcuttur.
Sovyetler Birliği’nde kadının ve kadın emeğinin korunmasına dair atılan adımlar, kadınların üretim süreçlerindeki varlığında büyük etkiler yaratmıştır. Örneğin; 1929-1933 yılları arasında çalışan kadın sayısında iki kat artış yaşanmıştır. “Bütün kadın cinsinin yeniden toplumsal üretime dönmesi” (Engels) hedefinde önemli yol katedilmiştir. 1979 senesinde Sovyetler Birliği’nde çalışan kadınların oranını %88,4 olarak saptanmıştır. Bu oran, aynı dönemde Avrupa ülkelerinde yalnızca %15 civarındadır.
Ekim Devrimi’nin kadınları yeniden üretim sürecine ve toplumsal hayata dahil etme noktasındaki irade ve başarısı şu verilerle özetlenebilir:
1930’lu yılların ortalarında kadınlar arasında okur-yazar olmama durumu ortadan kaldırılmıştır.
1970’li yıllarda %44 oranında kadın mühendis bulunmaktadır. O dönem için Sovyetler Birliği dünyada en yüksek kadın mühendise sahip ülkedir.
1929’da 3 milyon 304 bin olan kadın çalışan sayısı, 1933 yılında 6 milyon 908 bin olmuştur.
1982 yılı verilerine göre savcıların %36’sı, savcı yardımcılarının %54,9’u kadındır.
İkinci Dünya Savaşı’ndan önce kadın ve erkek işi ayrımı ortadan kaldırılmıştır.
Ayrıca, işçilerin sanatsal ve sportif alanlarda gelişmesi adına, ücretsiz spor kursları açılmış ve fabrikalarda tiyatro oyunları, şiir okuma geceleri gibi çeşitli sanatsal faaliyetler düzenlenmiştir. Toplumsal, ekonomik ve cinsel hayatta atılan bu adımların işçi kadınların hayatlarına yansımasına dair fikir edinmek için, Pravda’ya işçi kadınlar tarafından yazılan bir mektupta geçen “Ekim Devrimi’nden sonra ancak biz işçi kadınlar güneşi gördük.” ifadesi örnek verilebilir.
Lenin, Ekim Devrimi’nin ardından kadınların tam hak eşitliğinin sağlanması adına çıkarılan yasaları oldukça önemsemiş olmakla beraber, kadının tam hak eşitliğinin yalnızca, kadını yasalar önünde eşitlemekle sağlanamayacağının bilincindedir. Bu nedenle, Sovyetler Birliği’nde kadının konumu yalnızca yasalar önünde eşitlenmekle kalmamış, kadınların ekonomik bağımsızlıklarını ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak adına çeşitli önlemler almıştır. 1919 Parti Programı’nda yer alan şu ifadeler Sovyetler Birliği’nde kadının konumuna dair fikir verecektir: “Partinin mevcut görevi esas olarak proletarya ve köylülüğün en geri kalmış kesimlerindeki eşitsizlik ve ön yargıların izlerini yok etmek üzere ideolojik ve eğitim çalışmasına öncelik vermektir. Parti, kadınların yasal eşitliğini yeterli bulmaz. Kadınların köhnemiş ev ekonomisi ve maddi yükten kurtarılması için kolektif birimler, yemekhaneler, çamaşırhaneler, kreşler ve benzeri merkezlerle bu yapıyı değiştirmek üzere mücadele eder.” 
Kadının tam hak eşitliğinin sağlanması konusunda yasalar önündeki eşitliğin sağlanmasının yanı sıra gündelik hayatın da devrimci değişimi önemli bir konudur. Aleksandra Kollontay, gündelik hayatın devrimci dönüşümüne duyulan gereksinimin üzerinde önemle durmuştur. Kollontay, kadının tarihinin arka planına bakıldığında “mutfağın ve evliliğin” ayrılmasının çok önemli bir adım olduğunu belirtmektedir. Kadın açısından bu durumun önemini, ‘devlet ve kilisenin’ ayrılması kadar önemli olduğunu vurgulamaktadır. Kollontay, evliliğin ve mutfağın ayrılmasının Sovyetler Birliği’nde, devrimden sonra daha ilk aylarda kurulan halka açık kantinler aracılığıyla sağlanmaya çalışıldığından bahsetmektedir. Halk kantinlerinin devrimin ilk yıllarında, henüz çok yetersiz olduğunu belirten Kollontay, buna rağmen 1919-1920 yıllarında Petersburg’da tüm nüfusun hemen hemen %90’ının ve Moskova’nın %60’ının beslenme ihtiyacının halk kantinleri aracılığıyla karşılandığını aktarmaktadır.
Kadınların Sovyetler Birliği’nde kazandıkları ekonomik ve sosyal hakları toplumsal hayatta pratiğe dökmek üzere 1919 yılında Merkez Komitesi’ne bağlı kurulan ‘jenotyel’, işçi ve köylü kadınlara, ev işlerinin toplumsallaşması, annelik hakları ve kadının toplumsal hayatta varlığının arttırılması gibi konularda çok önemli eğitimler vermiştir.
Sovyetler Birliği ile somutlaşan sosyalizm deneyiminde, kadının kurtuluşu konusu göz önüne alındığında doğu coğrafyasındaki kadınların sosyalizmle hayatlarının nasıl değiştiği önemli bir örnektir. Aydınlanma devrimlerinin ulaşmadığı ve İslam dininin hüküm sürdüğü Türkmenistan, Azerbaycan, Kırgızistan gibi coğrafyalarda kadınlar neredeyse hiç toplumsal üretime dahil olmamışlardı.
Komünist Parti ve Jenotyeller yüzyıllar boyu gericilik kıskacında yaşayan bu kadınlara önemle eğilmiştir. Devrimle beraber, kadınlara sağlanan tüm haklar bu coğrafyada yaşayan kadınlar için de geçerli olmasına karşın pek çoğu bu haklardan haberdar bile değildir. Bu nedenle bu kadınları öncelikle hakları konusunda bilgilendirmek ve bu hakları kullanacakları bilince ulaştırmak gereklidir. Jenotyeller bu konuda ısrarcı olmuş, tüm zorluklara karşın bu kadınlara ulaşmayı başarmıştır.
Jenotyeller tarafından ilk aşamada bu kadınlara hakları anlatılır. Daha sonra okuma yazma kursları açılır, korunma yöntemleri, çocukların eğitimi vb. konularda konferanslar düzenlenir. Kültürel alanda gelişimlerini sağlayacak tiyatro ve film gösterimleri yapılır.
Tüm bunların yanı sıra Jenotyellerin asıl hedefi bu kadınların ekonomik özgürlüğünü sağlayarak onları toplumsal üretim sürecine dahil etmektir. Neredeyse toplumsal üretime hiç girmemiş bu kadınları, üretim sürecine dahil etmek oldukça zor bir mücadele başlığıdır.
Bu coğrafyanın kadınları ilk olarak, sosyalizmle beraber kendilerine tanınan boşanma hakkını kullanmışlardır. Kadınlar şiddetin var olduğu ve erkeğin çok eşli olduğu evlilik adı altında sürdürülen kölelikten kurtulmuştur.
1934 yılında okur yazarlık oranı doğu halkları arasında %70’e ulaşmış, 1936 yılında ise okur yazar olmama durumu ortadan kaldırılmıştır. Sosyalizmle beraber aile ve koca boyunduruğundan kurtulan bu kadınlar siyasi yaşama da katılım sağlamıştır. 1948 yılında Sovyetler Birliği Özerk Cumhuriyetler Yüksek Sovyeti’nin 29’unu kadınlar oluşturur.
Sosyalizm yalnızca Sovyetler Birliği’ndeki kadınlar için değil, diğer ülkelerin kadınlarının da kazanım elde etmesinin önünü açmıştır. Sermaye düzeni Sovyetler Birliği’nin kuruluşuyla beraber birçok başlıkta taviz vermek zorunda kalmıştır. Kadınlara oy hakkı verilmesi, kamusal hizmetler, çalışma yaşamı sosyal haklar gibi bir dizi alanda kazanım sağlanmıştır.
Sovyetler Birliği’nde kadının tam hak eşitliğinin sağlanması adına toplumsal, cinsel ve ekonomik alanda atılan adımlar, 70 yıla sığdırılmış önemli ve eşsiz bir deneyimdir. Sovyetler Birliği’nde atılmış olan adımların, bugün, kapitalist bir ülkede gerçekleştirilmesi hayal dahi edilemez. Başta söylediğimiz gibi, kadın sorunu sınıflı toplumların yarattığı ve kapitalizmin pekiştirdiği bir sorundur. Bu nedenle, kadın sorununa kapitalizme içkin ve mevcut üretim ilişkileri üzerinden bir çözüm üretilemez.
Sosyalizmin çözülüşünün ardından
Toplumsa hayatta kadının tam hak eşitliğini ve kadınların ekonomik bağımsızlığını sağlayan Sovyetler Birliği’nde kadınların kazanımları, bu yazıya sığdırılamayacak kadar kapsamlı bir konudur. Bugün dünyanın her yerinde, kadınların toplumsal hayattaki konumu, Sovyet kadınlarının çok daha gerisindedir. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla beraber birçok kapitalist ülkede kadınların elde ettiği kazanımlar birer birer yok edilmiştir.
Yıllar önce Sovyet kadınlarının kazandığı, eşit işe eşit ücret, kreş hakkı, süt izni ve doğum izni gibi konular bugün halen kadınların mücadele başlıklarını oluşturmaktadır. Sermaye düzeni anneliği kutsarken, kadınların kazanılmış hakları olan doğum izni, süt izni gibi hakları, işten atılma bahanesi olarak karşımıza çıkarılmaktadır. Kamu hizmeti olarak sunulması gereken ücretsiz kreş hizmeti, lüks bir ihtiyaçmış gibi gösterilmektedir. Kadın emeği, sermaye tarafından ucuz emek gücü olarak görülürken, kadınlar uzun mesai saatleri altında büyük oranda kayıtdışı olarak çalıştırılmaktadır. Covid-19 etkisiyle geniş tanımlı kadın işsizlik oranı %41’e ulaşmıştı. (Disk-ar Ocak 2021 raporu)
Sömürünün beslediği gericilik ise kadınların hayatlarına kabus gibi çökmektedir. Bugün, kadın erkek eşitliğine “fıtrat” düzleminde ele alan siyasal islam, cinsiyet eşitliğini sağlamak bir yana, kadınların ikincil konumunu pekiştirmektedir. Topluma sirayet eden gericilik, kadınlara şiddet olarak dönmektedir. Artık iktidarın bile görmezden gelemediği kadın cinayetleri rakamları ortadadır. 2002-2017 yılları arasında en az 7.000 kadın cinayeti işlenmiştir.
Yukarıdaki satırlarda anlatmaya çalıştığımız gibi, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve kapitalist özel mülkiyet arasında tarihsel bir ilişki bulunmaktadır. Engels’in vurguladığı gibi “Kadınla erkeğin gerçek eşitliği, her ikisinin sermaye yoluyla sömürülmesi ortadan kalkınca ve özel ev işi genel bir sanayiye dönüşünce gerçekleşebilir.”
Sovyetler Birliği’ndeki kadınların reel sosyalizm deneyimleri bizlere, kadının gerçek kurtuluşunun sosyalizmde olduğunu göstermektedir. Bu anlamıyla, kadın mücadelesinin yolunu sosyalizmle birleştirmek gerekmektedir. Kadın sorununa, Marksizm dışı çözümler aramak eksik bir çaba olarak kalmaktadır.
Komünist kadınlar, kadının sorununun nihai çözümünün ancak sosyalizmle mümkün olduğunun farkında olarak mücadele hattını buradan kurmaktadır. Ancak, bu bakış açısının ‘indirgemeci ve ertelemeci’ olduğuna yönelik eleştiriler getirilmektedir. Oysa, kadın mücadelesi sınıfsal bir kimlik düzleminde ele alınmadığı ve sosyalizm zemininden koparıldığı zaman “Hepimiz kadınız, aynı saftayız.” safsatasına yol verilmektedir.
Türkiye topraklarında sosyalizmin gerçek bir seçenek haline getirilmesinin gerekliliklerinden biri emekçi kadınların örgütlenmesidir. Bugün emekçi kadınların, iş sorunu, geçim sorunu, gelecek sorunu bulunmaktadır. Elbette, kadınların taciz ve şiddet sorunları da göz ardı edilemez ve can yakıcı sorunlar olarak karşımızda durmaktadır. Ancak, kapitalizmin beslediği gerici ideolojinin kökü kurutulmadan ve tüm bu sorunların ortadan kalkacağı yeni bir toplumsal sistemin inşası için mücadele etmekten geri duran her yol yanlışlanmaya mahkumdur.
Bir kadın işçinin Pravda’ya yazdığı mektupta belirttiği gibi, biz kadınlar, ancak ülkemizde sosyalizmi kurduğumuzda güneşi göreceğiz.
Ezgi Oral (Gazete Manifesto)
26 notes · View notes
illetillet · 3 years
Note
Bir insanın ergenlikten çıktığını nasıl anlarız?
erkekse ya da bayansa hiç fark etmez; ergenliğin son haftası cinsel organ önce kızarır, kabuklanarak pütür pütür bir hal alır. daha sonra o pütürlerin ucu açılır ve her bir pütürün üzerinde göz gibi ufak cepçikler oluşur. O mini ceplerden çıkan iltihabi bir likit, devam eden iki gün boyunca organın üzerinin salya tipi sarı/yeşil bir salgı ile kaplanmasına neden olur. 3. veya 4. gün cinsel organdan küloda nar ekşisi gibi bir koku salınır. o andan itibaren 2 gün yıkanılmazsa organ kurur ve küloda düşer. o bölge de sirkeli suyla silinirse tıpkı barbi bebeklerinki gibi dümdüz pasparıl et et bir hal alır ve ergenlikten tertemiz çıkılmış olur. sevgilerimle......
10 notes · View notes
ruhsalseyler · 14 hours
Text
https://www.ruhsalseyler.com/ruhsaluyanis/ruhsal-aydinlanma-nedir.html
0 notes
derdiderun · 4 years
Note
abi her defasında yapmaktan pişman olduğum günaha artık pişman dahi olamıyorum... evlenecek vaziyette de değilim. bu günahtan da vazgeçiyorum. imanım zayıf belki de. neyin doğru neyin yanlış olduğunu biliyorum ama bilmek yetmiyor. günahımdan nasıl vazgeçerim? dua eder misiniz?
Allah yardımcın olsun kardeşim. Her türlü şehvetin tetiklendiği, öne sürüldüğü, kolay ulaşıldığı şu zamanda dua eder, dua bekleriz.
-Eğer günah sadece göz zinası ise Rabbim affetsin, bırakabilmeyi nasip etsin, bu seviyeden daha ileriye götürmemek için kontrol altında tutmamız ve elimizden gelen gayreti, çalışmayı yapmamız lazım. Ne kadar azaltabilirsen o kadar iyi. Evlenince Allah’ın izniyle birazda gayretle kurtulursun. Ama bu göz zinası günahını küçük gör diye anlaşılmasın. Çünkü dikkat edilmediği takdirde göz seviyesinden başlar yavaş yavaş zina günahına gider. Allah muhafaza etsin. Ayrıca şu da vardır; “Zina etmek büyük günah, harama nazar etmek küçük günah. Eğer sen rahatlıkla harama nazar etmeye başlamışsan bak o senin büyükçe bir günahın oluvermiştir.” azaltabildiğimiz kadar azaltacağız, sürekli Allah’a yalvaracağız, tövbeyi bırakmayacağız. Gözlerimize, izlediğimizde, dinlediğimizde, yediğimizde şehveti tetikleyecek şeylerden kendimiz muhafaza edeceğiz...
-Ama sıkıntı göz seviyesinden daha ileriye gitmişse yani zinaya düşülmüşse sıkıntımız, tahribatımız çok büyüktür. Kesinlikle bir daha yapmamak üzere bir an önce tövbe edip bırakmalıyız. Aksi takdirde imanımızda büyük yaralar açılır.
Öncelikle şeytanın şu oyununa gelme; ancak evlenince bırakırsın yoksa çok zor...
Senin zihnine bu vesveseyi atıyor ki nefsine karşı savaşma ve mücadele azmini yitiresin, imanındaki bu zayıflığın sadece evlenmemekten ileri geldiğini düşünesin ve hastalığı tedaviye başlamayasın. Evliliğin faydalarından birisi hatta büyük faydalarından birisi şüphesiz seni eşinle eşini de seninle Allah’ın muhafaza etmesidir. Ama evlenmeden ölürsek ne yapacağız, zina edenlerin atıldığı cehennem kuyusu var, ayrıca evlenip zina günahına düşen çok evli insan var Allah hidayet etsin. Demek ki evlilik-bekarlık demeden bir an önce bu günahtan tövbe edip imanımızı muhafaza etmeliyiz.
1.) Namaz kılmıyor isen kesinlikle namaza başla fıkhına ve batını şartlarına (ihlasına, huşuna) riayet ettiğin kadar kötülüğü, fuhşiyatı o oranda yok edecektir, seni uzak tutacaktır, muhafaza edecektir. Kur’an Kerim de okumalısın.
2.) Arkadaşlık ilişkilerine İslamın mahrem-namahrem hassasiyeti ilacını uygula. Sana namahrem olan bayanlarla bir araya gelme, yalnız kalma, görüşme.
3.) Oruç tutma imkanın varsa Pazartesi ve Perşembe olmak üzere haftanın hem başından hem sonundan 2 gün oruç tut. Oruçta şehveti kırar.
4.) Tevbende sebat etmek istersen, kötü arkadaşlarla irtibatını kesmeli ve seni hayra yönlendirecek kimselerle arkadaşlık yapmalısın.
5.) Tevbe etmeyi asla bırakma, sana samimi gelse de gelmese de tövbe et. Allah’tan seni muhafaza etmesini iste, “Ya Rabbi ben yaparım ancak Sen beni muhafaza edersen yapmam deyip acizliğimizi haykırıp, samimi tövbe için Allah’tan yardım istemeliyiz. Yani 100kere de yapsan 100kere de tövbe et. Asla tövbeyi bırakma, şeytanın vesvesesine, seni umutsuzluğu düşürmesine izin verme.
6.) Şehvetinin azalması için şu duayı ezberle dilinden düşürme:
Allahümme inni eüzü bike min şerri sem'i ve min şerri basari ve min şerri lisani ve min şerri kalbi ve min şerri meniyyi. (Tirmizi)
(Allahım kulağımın şerrinden, gözümün şerrinden, dilimin şerrinden, kalbimin şerrinden, şehvetimin şerrinden sana sığınıyorum.)
Allah yardımcın olsun. Şehveti yenmek, terbiye etmek çok zordur. Bizim gibi nefsini terbiye edememiş bir kişinin tavsiyeleri ile bir yere kadar ilerlersin ama bu ve diğer bütün konularda nefsini terbiye etmiş ve nefisleri terbiye konusunda Allah tarafından yetki ve ehliyet sahibi kılınmış bir Allah dostuna gidip terbiyesine girersen asıl çözüm, kalıcı çözüm bu olur kardeşim. Bir mürşidi kamil bul ve terbiyesine gir.
Allaha emanet ol... 
10 notes · View notes
konnektom · 4 years
Text
Bir idamlık Halil vardı asıldı...
Orgeneral Kenan Evren: “Adalet yerini bulsun diye bir sağdan bir soldan asıyorduk. Asmazsan bunlar virüs gibi çoğalır, işte o zaman Atatürk ilke ve inkılaplarından koparız.” Manisa Saruhanlı’dan bir vatan evladı… Henüz 18 Yaşında. İmam Hatip son sınıfta evlenir ki üç beş günlük damattır daha. Bir bakar darbe olmuş (12 Eylül 1980) apar topar alınmış karakola. Karıştığı hadise var mıdır, yoksa kulp mu takılır bilmiyoruz. Bildiğimiz şu ki isnat edilen suçları kabul etmeyecektir asla. 3 Haziran 1983 günü radyo ve televizyonda idam edildiğine dair haberler yayınlandığında, emniyete götürülmüş sıkıştırılmaktadır hâlâ... Kalem kıranların vicdanları da rahat değildir anlaşılan. İşkence iki gün sürecek ve bir şey alamayacaktırlar ondan. Ne belge, bilgi, ne itiraf, ne imza…Lakin koskoca konsey başkanı “asılsın” buyurmuştur, dönecek değillerdir ya!
MÜSAİT MİSİNİZ HOCAM? 5 Haziran akşamı iki sivil memur Muradiye Camii imamı Abdullah Hoca’ya gelirler, “bi’ nikâhımız vardı hocam!” -Buyurun gidelim tamam. Araba Buca Cezaevinin önünde durur. Hâkimler, hekimler, cankurtaranlar… Anlar ki yine darağacı kuruldu avluya… Abdullah Hoca daha evvel solcu gençlerin infazına getirilmiş ancak onlar “biz Allah’a, kitaba inanmıyoruz” deyip dinî telkini reddedince bükmüş boynunu çekilmiştir kenara. Elbette endişelidir, terslenmekten çekinir ne de olsa. Derken kapı açılır, elleri arkadan kelepçeli iki mahpus (Selçuk Duracık ve Halil Esendağ) içeri alınırlar. Gençler “Selamün Aleyküm” derler sıcak, mülayim bir ses tonuyla. Üzerlerinde kefene benzer libaslar, başlarında akça pakça namaz takkeleri ve ayaklarında bu gün için saklandığı belli çoraplar vardır... Kar beyaz ama! Sanki eski bir dost gibidirler, bir yerlerden aşina. Odadakilerle bakışır gülümserler. Ne bir tavır, ne bi’ eda. Tabip sorar “Herhangi bir şikâyetiniz?” “Yok, elhamdülilah” derler “taş gibiyiz evvelallah”. -Son arzunuz? -Mümkünse cenazelerimiz ailemize verilsin, o kadar. Hocaefendi “Kardeşlerim” der, “Dünya bir imtihan koridorudur. Ölüm ise ahiret hayatına açılan kapı. Ne mutlu bu yola Allah teâlâya iman ederek çıkanlara…” Gençler ikişer rekât namaz kılar, son dualarını yaparlar. Nur alâ nur, bir sükûnet oturur simalarına.
BOYNUNDA YAFTA..Ortalık nasıl sessiz, ökçeler çınlar avluda. Projektörler yanınca sehpa daha bir büyür sanki, kara kara gölgeler yollar sağa sola. Yağlı urgan tehditkârdır, hafif hafif salınmakta… Ürpertici bir manzara… Hoca efendi: “Yaşım altmışı geçmiş” de, “alacağımı almışım dünyadan. Buna rağmen ürkmedim desem yalan olur. Elim ayağım titredi heyecandan.” İnfaza Selçuk’tan başlarlar. Yafta asılır boynuna, delikanlı dimdik yürür sehpaya. -Allah’a gidiyorsun Selçuk. Tebessümle başını sallar “biliyorum hocam, inşallah!” Tekbir getirir, tevhid söyler, zikri hiç kesmez son ana kadar. Boynuna urganı geçirirken cellatına bir şeyler fısıldar. Adamın yüzü değişir, allak pullak olur âdeta. Cellat sandalyeyi çeker, o malum çatırtı. Bedeni döner döner ve yüzü kıbleye gelince durur hizada. Hekim tamam deyince alır, masaya yatırırlar, manalı bir tebessüm, sanki başka âlemlere bakmakta.
HÜSN-İ HATİME Halil “darağacında slogan atacak mısın” diye soran arkadaşlarına “hayır” demiştir, “asla!” Son cümlesinin kelime-i şehadet olmasını ister zira. Yürekli bir çocuktur, intihar olmasın diye tabureyi tekmelemeyecektir, ölümden korktuğundan değil yoksa. O da arkadaşı gibi eğilip bir şeyler söyler celladının kulağına. Bedeni aynen Selçuk gibi döner, yüzü kıbleye gelince, son nefesini verir uzunca bir solukla. Boğazından urganı çıkarıp masaya yatırırlar. Gözleri yarı açıktır, belli ki güzel şeyler seyretmektedir o anda. Abdullah Hoca göz kapaklarını çeker, çenesini bağlar. Yasin-i şerif tilavetine başlar. Mesleği icabı çok ölü görmüştür ama bunlar başka... Salih bir müminin uyku hâli vardır simalarında. Cellat duvarın dibine çökmüş, elleri şakaklarında. Hoca efendi çıkarken yaklaşıp sorar “sahi ne söylediler sana?” -Belki inanmayacaksın ama hakkını helal et dediler hocam. Bize genelde küfredilir oysa…
MÛTÛ KABLE ENTE MÛT! Halil ölmeden ölen bir gençtir. Allah’tan (celle celalüh) ne gelirse başı üstüne. Kahrın da hoş der, lütfun da… Devletin vereceği idam gömleğini istemeyecek kadar hassastır, idam hâli bu, ola ki yırtılır, kirlenir zeval gelmesindir milletin malına. Kendine o güne has bir libas yaptırmak ister, bezi helal parayla alınsındır ama… Koğuşta 23 ülkücü vardır, bakın şu işe ki alayından çıkan para bir bez alamaz. O günlerde içlerinden birine beyaz bir nevresim gelmiştir, terzi ustaca keser biçer, cübbe kefen arası bir şey çıkarır onlara. Tamam olmuştur işte. Eğer namazlarını bununla kılar, zikre bununla otururlar ve gözyaşlarıyla yuğup yuğup yıkarlarsa… Halil’in bir niyazı daha vardır Cenâb-ı Hakk’tan. Ah ruhunu, yağmurun hafif hafif çiselediği bir seher vakti teslim edecek olsa.Arzu işte… Nelere kadir değildir ki yüce Mevla!
BENDEN DUYMUŞ OLMAYIN AMA! Buca Cezaevinde o gün alışılmadık bir hava vardır. Gazeteler bırakılmamış, mazgal açılmamıştır. Bu “infaz var” demektir temayüllere bakılırsa. Yine kimi sallandıracaklardır acaba? Terzi geçerken fısıldar, “Halil ile Selçuk’u asacaklar haberiniz ola!” Koğuş buz keser âdeta. Ne yapabilirsin ki? Derhâl abdestler alınır, seccadeler yayılır, okumasına bilen Mushaf-ı şerifini açar, bilmeyenler tespihlerine sarılırlar. Duvar, duvar, katil duvar. Dua ile ulaşabilirler anca… Gece yarısına kadar iki hatim indirir, sık sık parmaklıklara çıkar Salat-ü selam yollarlar Server-i Kâinat’a… Bu yanık seda arkadaşlarının hücrelerine de ulaşıyordur mutlaka... Şafak sökerken serinlik çöker, inceden yağmur atar. Hani toprak kokusunu yükseltecek kadar. Tuhaf! Şu kavruk İzmir haziranında! Koğuştakiler ağlamaklıdır. “Halil’in duası kabul oldu arkadaşlar!” Ölüme özenilir mi? Nasıl özenilmez, birazdan can vereceğini biliyorsun ve sana tövbe, helalleşme, kelime-i şehadet imkânı tanınıyor.
ARDIMDAN AĞLAMAYIN! Ertesi sabah gardiyanlar koğuşun gediklilerini çağırırlar. “Gelin, müdür beyin verecekleri var.” Halil’in emanetleridir bunlar… Yatak döşek, üst baş, cüz, takke, misvak ve dinî kitaplar… Notlar arasında kıldığı kaza namazlarının listesi vardır. Ölümle ilgili ayet-i kerime ve hadis-i şerifleri toplamıştır bir kâğıda. Ve bir mektup. Annesine babasına hitaben yazılmış. Besmele ile başlar, Resul-i Ekrem’e salat ve selamlarla devam eder. Ebeveynine “sabredin” der, “arkasından yakınmak mevtayı bizar eder zira!” Ve küçük küçük paketler… Üşenmemiş tek tek etiketlemiştir. Ancak gazeteye sarılı bir bez dikkatlerini çeker. Üzerinde ne yazı, ne işaret. Ya çoraptır, ya fanila. Ne olabilir ki başka? Tereddütle açarlar. Aaa o da ne? Yeşil bir tülbent! Etrafında zarif bir oya… İhtimal; iki buçuk yıl kaldığı ölüm hücresinde hanımın danesi dert ortağı olmuştur ona. Boğazlarda düğümler, yutkunan yutkunana... İşe yarayan eşyaları mahpuslara dağıtır, hatıraları ailesine yollarlar. Halil’in babası dindar bir insandır. Olanları tevekkülle karşılar. Annesi de öyledir zahir, lakin bir soru gezinmektedir kadıncağızın kafasında. Tamam, oğlu tekbirlerle, tehlillerle vefat etmiştir ama… Şehadet makamına ulaşmış mıdır acaba? Mürüvvet Hanım o gece rüyasında cennet bahçelerinde dolanmaktadır. Sahabeler toplanmış, sanki birini bekliyorlar. Merakla sorar: Hayırdır, neler oluyor burada? Bilmiyor musun, şehit Halil’in düğünü var. Resulullah Efendimiz teşrif buyuracak nikâhını! Süphanallah!
İrfan Özfatura - Türkiye Gazetesi
Tumblr media
alıntıdır
2 notes · View notes
birgaripsedim · 5 years
Text
Yürek ister
Beklemek bi yandan zor bi yandan gurur vericiymis. Ben sebelegimi çok özledim güzel yanları ve kötü yanlarından söz etmek isterim. Güzel yanları bizim için telefon sorunumuz olmadı eski tuşlu telefonlardan götürdü o yüzden sesini hep duydum. Saatleri ezberlemek güzel aricagin saati dört gözle bekliyorsun saat yaklaşıyor ya bir heycan basıyor anlatılmaz bir duygu o heycanla açıyorsun komutan gelene kadar konuşuyorum gerçi dinleyen taraf ben oluyorum neleri özlediğini anlatıyor lafın başı ilk sen ve annem oldu ikinci özlediği ise halının üstüne basmak mis benim açımdan beklemek birde bu yönden iyi oldu kıymet bildik sebelegimin arkadaşları gitmeden önce çok önemliydi iki haftası varken biz sadece 3 gün görüştük hep arkadaşları ile vakit geçirmek isteyen biri 7 gün izne geldiğinde 7 gün boyunca benim yanımda olmak istiyor. Gurur verici beklemek akrabalarına bir araya geliyorsun ne yapıyor asker denilince gururlaniyorsun her akşam yatmadan dua ediyorsun nöbet saatini bekliyorsun sırf bir iki saat daha fazla konuşmak için 5 6 nöbet sırası bu aksam beklemedeyim. Kotu yani ise sadece beklemek çünkü sesini duymak yetmiyor bazen koşup boynuna sarılmak istiyorum kokusunu içime çekip boynundan öpmek tek sorun çok özlemek o güçlü olsun diye bunları içinde saklamak var bide özledim diyebiliyorum ama ayrıntıya giremiyorum ses tonu değişiyor sonra toparlayıp gelecekten söz ediyorum böyle tatlı tatli gülmesi yok mu gamzeleri aklıma geliyor o güldükçe yüzünü ezbere bilirim. Beklemek heycanli aslında her aradığında kalp atışların değişiyor biraz korku ile açıyorum yinemi sen şebelek diye gülüyorum her seferinde tabiki oda biraz trip atıyor gibi oluyor ama yapamıyor çünkü biliyor arama saatini beklediğimi sesini duyup huzur doluyor içim 31 Ocak 2017bizim veda gümüzdü. Vedalar hiç bize göre değilmiş sabah 8 kalktım akşam hiç uyku uymamışim bir yandan heycan bir yandan korku acaba nasıl yapıcam onu nasıl bırakıcam diye düşünerek 1 saat uyuyabilmişım. Yanına gittim beni bekliyor koşarak herzaman ki gibi boynuna sarıldım. Benim askerim bütün işlerini son güne bıraktı bu yüzden siz sevdiğinizin kolundan tutun götürün 365 gün boyunca neler yaşadıklarımızı kısa kısa yazmaya çalışacağım umarım bu süreçte yazdıklarım sevdiklerini askere gönderecek olan yarenlere cesaret olur...   Yanında yürüyorum gülüyorum ama içimden hep birşeyler kopuyor biz en fazla 2 hafta görüşmeden durduk 15 ay boyunca çok kötü oldum. Zaman akıp gitti vedalaşmaya geldi o sıra künye yaptırmış. Aglamamak için dudaklarımı isirmaktan yara oldular vedalaştık və gönderdim siz siz olun sakın askerlerin yanında ağlamayın benim gibi sulu göz yapabildiyse siz daha fazlasını yaparsınız. Sonrası ne oldu derseniz ben kendimi sıktım sıktım askerim gittikten sonra hastaneye gittim O kadar gurur verici bir süreç ki sizi bilen herkesten ALLAH KAVUŞTURSUN lafını duymak hem gurulandım hem duygusal bir an oluyor. Herkes soruyor nereye gitti diye gururla söylüyorum MANİSA MERKEZ piyade egitim çavuşu olarak gitti herkese nasip olur inşallah. Gondericek olan bütün yarenlerin Allah yardımcımız olsun... 
 Bugün teslim günü sabah 9 da uyandık aradık birbirimizi tabi ben ondan daha heycanli akşamı hiç uyumadan sabah oluyor aklım onda oluyor uyuyamıyorum hep bir şey araştırma acaba nasıl falan derken izmirde manisa ya gitti askerim birliğin önüne gidince aradı çok konuşamadık sadece telefonu içeri alabilirse haberdar edicek 11.46 içeri girdi benim için saat durdu zaman geçmiyor ilk günü saat 19.00 kadar işleri uzuyormus dedim birazdan arar falan derken mesajlarim iletildi. Çocukluk arkadaşım yanımdaydı onunla birlikte kalkıp mutluluktan dans ettik 5 dakika geçmedi telefonum çaldı ve sevdiceğim arıyor bi yanım hüzün bir yanım gururlu mutlu asker yareni olmuşum hayat arkadaşımı bekliyorum sevdiğimin aramasını beklerken bende oyalanmaknicin el işine başladım televizyon battaniyesi örüyorum her motifinde hayal kurarak örüyorum böyle bir mutluluk yok ya hayal kuruyorsun motif bitiyor yeniden başla değişik hayal kur herkese tavsiye ederim zaman en güzel öyle geçiyor. Allahıma onu emanet ettim bütün dualarım onunla çok özlüyorum ama sabır çünkü bizim tek engelimi askerlik geldiği zaman herşey çok Güzel olucak evlilik alışverişleri baslicak daha neler neler şafak doğan güneş hayallerim suan bunlar ama 364 gün sonra evli mutlu çocuklu gelsin yeterki bütün kurduğumuz hayallerimizi yerine getircem arabimizin markası evin duvarlarının rengi mobilyalar mutfağın nasıl olucagi fotoğraf köşemiz ve şuan ördüğüm battaniye in altında film izlemek hepsi bizi bekliyor...  
 Beklemek bi yandan zor bi yandan gurur vericiymis. Ben sebelegimi çok özledim güzel yanları ve kötü yanlarından söz etmek isterim. Güzel yanları bizim için telefon sorunumuz olmadı eski tuşlu telefonlardan götürdü o yüzden sesini hep duydum. Saatleri ezberlemek güzel aricagin saati dört gözle bekliyorsun saat yaklaşıyor ya bir heycan basıyor anlatılmaz bir duygu o heycanla açıyorsun komutan gelene kadar konuşuyorum gerçi dinleyen taraf ben oluyorum neleri özlediğini anlatıyor lafın başı ilk sen ve annem oldu ikinci özlediği ise halının üstüne basmak mis benim açımdan beklemek birde bu yönden iyi oldu kıymet bildik sebelegimin arkadaşları gitmeden önce çok önemliydi iki haftası varken biz sadece 3 gün görüştük hep arkadaşları ile vakit geçirmek isteyen biri 7 gün izne geldiğinde 7 gün boyunca benim yanımda olmak istiyor. Gurur verici beklemek akrabalarına bir araya geliyorsun ne yapıyor asker denilince gururlaniyorsun her akşam yatmadan dua ediyorsun nöbet saatini bekliyorsun sırf bir iki saat daha fazla konuşmak için 5 6 nöbet sırası bu aksam beklemedeyim. Kotu yani ise sadece beklemek çünkü sesini duymak yetmiyor bazen koşup boynuna sarılmak istiyorum kokusunu içime çekip boynundan öpmek tek sorun çok özlemek o güçlü olsun diye bunları içinde saklamak var bide özledim diyebiliyorum ama ayrıntıya giremiyorum ses tonu değişiyor sonra toparlayıp gelecekten söz ediyorum böyle tatlı tatli gülmesi yok mu gamzeleri aklıma geliyor o güldükçe yüzünü ezbere bilirim. Beklemek heycanli aslında her aradığında kalp atışların değişiyor biraz korku ile açıyorum yinemi sen şebelek diye gülüyorum her seferinde tabiki oda biraz trip atıyor gibi oluyor ama yapamıyor çünkü biliyor arama saatini beklediğimi sesini duyup huzur doluyor içim...
Bir insanı en çok ne kadar özlersiniz? Cevabını bilmiyorum gece yatağa başımı koyduğunda başlıyor zor süreç gündüzler ayrı zor geceler daha da zor. Gündüzler öyle böyle geçiyor ama benim gecelerim geçmiyor. Yazın gündüzler uzar ya benim gecelerim uzuyor. Özledim derken o boğazın düğüm düğüm olması mı özledim derken burnumun sizlamasımı hangisini anlatayım günler zorlaşıyor özledikçe daha zor karşındakini belli etmemeye çalışmak var bide . En zorunda o güçlü kadın ayakları bir bilse o güçlü kadını ufacık çocuk gibi özlediği için ağladığını ne yapar acaba ilk önce kızar sonra askerden kaçar biliyorum dayanamaz göz yaşıma. İşte bu yüzden telefon kapana kadar hiç bir şey hissettirmek var zor geliyor bazen. Konuşuyorsun gülüyorsun ama gözlerinden susuzulen yaşlar odanda biri varsa delirmissin diye bakar sana o telefon kapanmasın diye dua edersin ama en fazla 10 dakika ya komutan gelir ya başka biri kapanır fırsatı buldukça aramaya çalışır ama yetmez. Gündüzleri akşam olsun sesini duyayim diye dua edersin akşam olur sabah olsun biraz mesajlasalim diye gece ile sabahı kovalar durursun. En kötüsü de parfümü vardır sıkarsın onu bir yere onun kokusuyla uyucam dersin sonra için geçer rüyanda kendine dersin şebelek uyan bak sevgilin geldi aç gözlerini hadi ama geldim diye bir ses sen bir hevesle açarsın kokusu var ya geldi sanarsin ama gözlerin açılır o yok bi kendine gelirsin 5 10 dakika geçer sonra gözlerinden yaşlar susulur uyku gider sabaha yine uykusuz çıkarsın. Ertesi akşam uyucam diye sıkmasın parfümü uykusuzluktan gözlerin kapanır ya o dereceye gelirsin sonra birden özlediğin aklına gelir resimlere bakarken bi bakmışsın sabah ezanı okunur 1 saat daha beklersin günaydın hatun diye bir mesaj dakikasında cevap versem uyumadin mi demesi var uyudum hayatım saatimi kurdum seninle uyanmak için. Masum yalanlar işte aklı kalmasın. Her gün saat 00.00 olsunda bir günümuz daha bitsin diye bakarsın. Gururla beklerken özlemek yoruyor ama askerim için güçlü olmaktan başka hiç bir şey gelmiyor elimden keşke gelse 2 ay 10 gün geçti daha 293 gün var. Özlenecek çok gün var :(
16 notes · View notes
lavinias-stuff · 4 years
Text
~ Oyunumuz twitter platformu üzerinden gerçekleşmektedir. Kurallarımızı dikkatlice okumanız önemle rica olur. Ayrıca Başvuru Formunuzu rpye gireceğiniz hesabınızla atınız lütfen.
•Rezerve süreniz 1 gündür. 1 gün içerisinde başvuru formunuzu bize göndermelisiniz,
aksi taktirde karakteriniz alıma açılır.
•Hesabınızın isim kısmını istediğiniz şekilde düzenleyebilirsiniz, anvak emojiler adminlere özeldir. Aynı şekilde kullanıcı adınızı da istediğiniz şekilde yapabilirsiniz. (Küfür, argo ve +18 kelimeler hariç.)
•Adminlerin kim olduğunu öğrenmek için ana hesabın biosuna bakabilirsiniz, bir sorun olduğunda veya anlamadığınız bir şey olduğunda size seve seve yardım ediceğimizden emin olabilirsiniz.
•En fazla 4 karakter alabilirsiniz. 1. ve 2. karakterleriniz için bir şey gerektirmese de 3. karakteriniz için +15 tweetlik bir rp yazmalısınız. 4. Karakter içinse +25 tweetlik bir rp karşılığında alabilirsiniz.
•Aktiflik sınırı 3 gündür. 3 gün boyunca paylaşım yapmadığınız sürece uyarı alırsınız. Lâkin her 4 günde bir paylaşım yaptığınızı görürsek ya da oyuncularımızın şikâyeti doğrultusunda fark edersek karakter tutmaktan dolayı uyarı almaksızın atılırsınız. Aktifsizlik nedeniyle çıkarıldıktan 3 gün sonra geri dönebilirsiniz.
•Oyuncuları rahatsız ettiğinizden, herhangi bir kavgadan şikâyet doğrultusuyla atıldıysanız geri dönemezsiniz.
•Aktiflik süremizin 3 gün olması bir yana, oyuna giriş postu yapıldıktan en geç 2 gün sonra paylaşım (asıl gizli cevap: love) yapmanız gerekli. Paylaşım yapmadığınız takdirde karakteriniz alıma açılır.
•Görüldü bilgisini açık bırakmalısınız, sohbet grubunda aktif olmanız gerektiğini de unutmayınız.
•İzin alma süreniz, aktifliğiniz de göz önünde bulundurularak bir ay içinde en fazla 15 gündür ve oyuna katıldıktan bir hafta sonra izin almaya başlayabilirsiniz. Ayrıca özel bir durumda ya da sınava hazırlanma (tyt,ayt,lgs vs.) sürecinde iseniz bunu hesabımıza bildirmelisiniz. Ayrıcalık tanıyabiliriz. İzin alan kişiler "💤" emojiyi koymalıdır eğer sınav sürecinde iseniz "📚" emohiyi koymalısınız.
•RP dışı gönderileriniz için #elvinout tagini kullanmalısınız
•Oyunumuzda bulunan oyuncular dışında, başka hesaplara rt atmak ve beğeni yapmak uyarılmanıza neden olur.
•Her Pazar kontrol yapılacaktır. Listelerinizin düzenli ve beğenilerinizin tam olduğuna emin olun.
•Duyuru, sohbet, beğeni, out ve sınıflarımız olmak üzere 5 grubumuz bulunmaktadır. Duyuru grubunda bulunmak zorunludur. Beğeni grubuna atılan her gönderi eksiksiz beğenilmelidir.
•Oyunculara yönelik hakarette bulunup bulunduğunuz ortamın huzurunu bozan hareketlerde bulunursanız uyarı almaksızın atılırsınız.
•Oyunda bulunan herkesi takip etmeli ve kimseyi engellememelisiniz, eğer engellerseniz bu uyarı sebebidir.
•Ana hesaptan aldığınız 3 tam uyarıdan sonra oyundan atılırsınız.
•Tweetlerinizde yazım kurallarına dikkat etmelisiniz, random, küfür ve " :d, .s " gibi ifadeler kullanmamaya dikkat etmelisiniz. Cinsel içerikli ve pornografik paylaşımlar kesinlikle yasaktır. Aksi takdirde uyarı alırsınız.
•Bir ilişkiye başladığınızda paylaşım yaparak duyurduğunuz ilişkinizi, ilişki sayfasına atarak bize bildirmelisiniz. Haber vermeden sevgiliymiş gibi davranırsanız uyarı alırsınız. BxG, BxB, GxG serbesttir. Eğer evlatlık almak isterseniz bunu hesabımıza yazmalısınız.
•Evlenmek isterseniz, oluşturacağınız postun en az 15 tweet içermesi gerekir. Hamilelik süreci ise 3 hafta ile sınırlıdır.
•Ana hesaptan habersiz karakter değiştirmeniz uyarı almanıza neden olur. Kullanıcı adı değiştirme sınırımız yoktur fakat kullanıcı adınızı değiştirmeden önce hesabımıza haber vermelisiniz. Karakter değiştirme sınırsızdır.
-Buraya kadar okuduğunuz için teşekkürler!
「 Başvuru Formu 」
Sizin ;
Adınız & Soyadınız :
Yaşınız :
Daha önce RP yaptınız mı? Yaptıysanız, nerelerde bulundunuz? :
Kimliğinizi doğrulayabileceğimiz bir real hesabınız.(bilgileriniz hiçbir şekilde paylaşılmıyıcaktır.) :
Karakterinizi nasıl oynatacağınıza dair bir paylaşım örneğiniz :
Asıl gizli cevap :
⠀ Oynatacağınız Karakterin;
Adı & Soyadı :
Sahne adı :
Grubu (Solo, model, oyuncu veya ulzzang ise belirtiniz.) :
Şirketi :
Katılacağınız hesabınızın adı :
(Karakteriniz ulzzang ise 2 adet fotoğrafı: )
5 notes · View notes
aklingolgesi · 3 years
Text
3.GÖZ AÇMA TEKNİĞİ. Üçüncü göz nasıl açılır?
3.GÖZ AÇMA TEKNİĞİ. Üçüncü göz nasıl açılır? Epifiz bezi ve 3.Göz Sırları #epifiz #üçüncügöz #gözperdesi #parapsikoloji #3göz
3.göz açma tekniği. En etkili 3.göz açma teknikleri nelerdir? 3. göz açılınca ne olur? Üçüncü göz nasıl açılır? Epifiz bezi ve Üçüncü Gözün Sırları serisinin yedinci bölümü. Sizde bu video ile üçüncü gözünüzü açacak spiritüel bir yolculuğa hazır olacaksınız. Üçüncü gözü açmanın birçok tekniği Üçüncü gözü açmanın birçok tekniği bulunmaktadır. Bunlar kişiye göre değişir. Bir tekniğin bir kişide…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
belkidebirharfimben · 4 years
Text
Kalp dalmaktan yorulmaz
İnsan farklı fiziklerin kesişme noktasıdır. İçimizin yasası dışımızınkiyle bir değil. Dışarıda derinlik boğar. İçeride sığlık. Ne bileyim, toprağa gömülseniz mesela, yahut bir denizin derinliklerine dalsanız, boğulursunuz. Evet. Kaçınılmazdır bu. Çünkü Rabbiniz cisminizi yüzeyde kalmaya uygun yaratmıştır. Semaya doğru yükseldiğinizde de akıbetiniz değişmez. Solunum sorunları yakalar sizi. Demek insan ancak yüzeydeyken yaşaması gereken yerdedir. Derinleşse sıkıntıları başlar. Âfâkımız için durum böyle. İçerdeyse böyle değil. İçerde 'yüzeyde kaldıkça' boğulursunuz. Farkında olmasanız bile yüzeyler sizi boğar. (Yüzeysel insanlar da aynı derecede boğucudur.) Maneviyatınızı öldürür. Buralarda nefes almanın şartı da derine dalmaktır. Dünyevileşmişler derûnu kendi kazmalarıyla ararlar. Felsefe böyle bir arayıştır mesela. Sanat böyle bir arayıştır. Eğlence dünyası böyle bir arayıştır. Ancak müslümanda derinlik anlayışı da arayışı da değişiktir. Felsefesi, sanatı, eğlencesi başkadır. Eşyanın Allah'tan öte derinliği yoktur. Varlığın hakikati yine Onun isimleridir. Sekülerizm böyle bir derinliği baştan reddettiği için, yokluğuna imanla kendi dinine girdiği için, derûnu yatayda arar. Yüzey hakkındaki bilgiyi derinlik sayar. Onda genişlemeye çalışır. 'Entelektüelliği' ben biraz bununla tarif ediyorum. Bizimkisine ise 'âriflik' derim. Buradan şuraya geçeyim: Adaşım bir arkadaşım vardı vaktiyle. Kem bir huyundan epeyce şikayetçiydik. Nasıl? Şöyle: Mizahı çok sevdiği için bir mecliste söylenmiş herhangi bir sözü kötüye çekebilirdi. 'Kötüye çekme'yi size nasıl tarif edeceğimi bilemiyorum. Teoriyle anlatması zor. Misal vermeyi de istemiyorum. Hasılı: Bu arkadaş en ciddi birşeyi konuşurken dahi oradan bir cümle/kelime çeker ve mesleğini icra edip dikkatleri dağıtırdı. Ders kaynatmada birebirdi. Öğretmenlere 'illallah' dedirtmişti. Küçümsemeyin lütfen. Böylesi bir mesleği sürdürebilmek için de epeyce genel kültüre(!) sahip olmanız lazım. En boş şeyler hakkında dahi malumatınız olmalı. Çünkü bir şekilde lafı oralara getireceksiniz. Başardınız mı iş kolaylanmıştır. Bu tür bahisleri konuşmayı herkesin nefsi/şeytanı sevdiği için birden dikkatler kayıverir. Kahkahalar atılır. Ciddiyetler dağılır. Daha toparlayabilirsen toparla. Aşkolsun. Ama illa ki mantıklı bağlantıyı bulmanız lazım. İlgi 'cuk' oturmalı. Doğru kapıyı açmazsanız saçmalarsınız. İşte bu arkadaşımı bir cuma namazı çıkışında düşünceli bulunca sordum: "Ne oldu?" Sıkkın bir şekilde cevap verdi: "Bırakacağım artık!" Namazı mı? Yok değil. Kötü huyunu. Allah Allah! Aksakallı dedeye falan denk geldi desek, aynı camideydik, hepimizin görmesi lazım. Yok. Ondan değilmiş. Meğer bizimkine tevbe fikrini aşılayan imam efendinin hutbesiymiş. Sakın bir nasihatten çok etkilendiğini falan sanmayın. Öyle de değil. Bizimkini tevbeye iten hutbeyi dinlerken aklına hep mesleğinin levazımatının gelmesiymiş. Söylediği şöyle: "Hoca konuştukça aklıma kötüye çekilecek şeyler geliyor. Kendimi tutamıyorum. Başıma birşey gelmeden bırakacağım." Hakikaten de yaptı bunu. Bazı şeyler yapıla-edile insanda meleke haline geliyor. Sadece el sanatlarında değil zihinde de bu iş böyle. Çağrışımlarınızı sebatla alışkanlık haline getirebilirsiniz. Arkadaşımın kendisinde farkettiği arıza da buydu aslında. Çağrışımlarının alışkanlık haline geldiğini anlamıştı. İş kontrolünden çıktığı için olmasını istemediği yerlerde bile böylesi çağrışımlardan sakınamıyordu. İmam efendiyi dinlerken dahi alay edilecek, makaraya sarılacak, hutbeyi kaynatacak malzemeler hatırına geliyordu. Evet. Bu böyledir. Fazla meşgul olanlarda yüzeyin çağrışımları bağımlılık haline gelir. Derinliği sevenlerde derûnun çağrışımları kalbe dolar. Yeri gelmişken diyelim: Risale-i Nur'u okumakla bir nur talebesinin yaşadığı değişim de az-çok budur. Tefekkür egzersizdir. Sürekli 'kainat-Kur'an-insan-esma' gibi âlemlerin bağlarını okuyan/okutan bir mürşidin önünde diz kırdığınız süre, sırf hoş vakit geçirme değil, bir tür alışkanlık eğitimidir de. Onunla meşgul oldukça çağrışımlarını alışkanlığınız haline dönüştürürsünüz. Gide gide iş öyle bir noktaya varır ki, artık her ne işitseniz, izleseniz, okusanız, onda Allah'a bir şahit bulursunuz. Hep bu tetiktelikle aranırsınız. Yazdığınızda/söylediğinizde şahitleriniz de bunu anlar. Aktardığınız Cenab-ı Hakkın zaten eşyaya yüklediği bir sırdır. Orada durmaktadır. Egzersizlerle açılır. Şüphesiz her nimeti gibi bu da Onun fazl u ihsanıdır. Dilencinin duası dilenmekteki sebatıdır. Buradan da şuraya geçelim: Nesil Yayınları Enbiya sûresinin 2-3. ayetlerine şöyle bir meal vermiş: "Onlara Rablerinden yeni bir ayet gelmeyedursun alaya alarak dinlerler. Kalpleri de boş şeylerle doludur. O zalimler gizliden gizliye fısıldaşarak derler ki: Bu da sizin gibi bir beşerden başka birşey değil. Yoksa göz göre göre büyüye mi kapılıyorsunuz?" Meal olması itibariyle sadece 'kısa anlam' sayılsa da 'kalplerin boş şeylerle dolu olması' ile 'alaycılık' arasında kurulan bağ beni düşündürüyor. Yukarıda zikrettiklerim de bu düşünüşün malzemeleri haline geliyorlar. Evet. Galiba kâfirliğin de zihinsel alışkanlıkları var. Beşerî düzlemde sahip oldukları çağrışımlar hakikate karşı onları kapatıyor. Köreltiyor. Tıpkı arkadaşım gibi, kendilerine ne söylense, düzlemlerindeki çağrışımlar zihinlerine koşuyor. "Bu da sizin gibi beşerden başka birşey değil!" Onlar alay edilmeye layık anlamlar. Kendi boşuboşunalıklarıyla dolu anlamlandırmalar. Ve bu düzlemde tebliğ karşılığını bulamıyor. Çünkü kendi çağrışımlarını yapamıyor. Meşguliyetlerimizin etkilerinden büsbütün kurtulabildiğimizi savunmak zor. Elbette her yüzey bizi bir parça yüzeyselleştiriyor. Kesretle meşgul oldukça kesirleşiyoruz. Derinlikle meşgul oldukça da oraya bir yatkınlık kazanıyoruz. Vahdetle meşguliyet kendi temayüllerini kazandırıyor. Yüzümüzü her olayda Allah'a baktırıyor. Elhamdülillah. Demek varlığa baktığımızda ancak 'kalbimize doldurduklarımızı' buluyoruz. Kalbimize doldurduklarımızı da yine 'varlıkta arandıklarımız' belirliyor. Bu döngüde ağırlık noktasını hakikatten yana kaydırmamız boğulmamamız için gerekli. Başta namaz olmak üzere devamlı olmamız gereken ibadetler de bu anlamda önemli. Evet. Başta demiştim: Buranın fiziği başka türlüdür. Burada batarsak çıkarız. Çıkarsak da batarız. Nefes almamız için daha derinlere sokulmamız lazım. Cenab-ı Hak bizi, 3. Söz'deki ifadesiyle, bir batman ağırlıktan kaçmayanlardan eylesin. Âmin. Âmin. Âmin.
2 notes · View notes