Tumgik
#Altay Öktem
venusunruhu · 4 months
Text
Belki umurumdasın evet umurumdasın
bir yaprak düşer yere; çıt! işte sonbahar
gibisin, ıslaksın, çok uzaktasın..
4 notes · View notes
wehuzunngeldi · 2 years
Text
bilgece susuyoruz artık saklamayalım yıldızları tartaklanmış bir sonbahar gecesi diz çökmüştük hatırla öteki dünyalara dünyalar dediğim de ne, boşuna abartmayalım karalarla denizler, çamurlar falan yani toplasan hepsi hepsi batan bir geminin sessiz, kıpırtısız can yelekleri
5 notes · View notes
proofhead · 1 month
Text
Chaos Magazine 11. ve 12. Sayılar
Aylar önce Chaos Magazine’in geri dönüş sayısının haberini yaptıktan sonra, yıl bitmeden bir yeni sayı ve devamında da yepyeni bir 12. sayı daha yayımladı Lainmeun – Murat Chaos Gökbulut. Derginin 10. sayısıyla birlikte başlayan renkli ve ciltli bookazin formatı öylesine sevildi ki geriye dönüp yıllar önce siyah beyaz çıkan 9. sayıyı bile “yalandan renkli” bastı. Dolayısıyla bu yepyeni renkli ve…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
aylakadaminiz · 7 months
Text
Tumblr media
cebime tıktığım kuşlar çok üşüyor
ben de üşüyorum desem kim inanır
bunca yıkıntının altında
bunca kırık cam batmışken ayaklarıma
belki yine seviyordur diye bir papatya kopartıyorum
yapraklarını yoluyorum, çiğniyorum, zıplıyorum üstünde
nasıldı bu fal, yani nasıl açılırdı bir kapının kilidi
anahtarı deliğe sokmadan önce
tüfek omuza deme komutanım, komik oluyorsun
omuzum olsa başka şeyler yüklerdim üstüne
bir palyaçonun burnunu örneğin
dövüşçü horozların kopan tüylerini
kullanılmış bir mendili koyardım
sonra sıyırırdım kendimi yeryüzünden
yok, yeryüzünü sıyırırdım kendimden
cebime tıktığım kuşlar çok üşüyor
geriye sayacağım söz veriyorum, vurmayın
vurmayın kuşlarım ağlıyor, geriye sayacağım
anne, hangi sayıdan başlayacağım?
Altay ÖKTEM
51 notes · View notes
fener-bekcisi · 4 months
Text
Tumblr media
biz seninle ikimiz şubat gibiydik
kayadan düşsek ağrımazdı bir yerimiz
küçücük bir taş görsek irkilirdik
öyle sıkılırdık ki birbirimizden içimiz kalkardı
bir şiiri tersten okumak bile anlamlıydı
karıncaları başparmağınla ezmek
sinek kanatlarını yakmak o günlerde
hiç boş kalmayan ama hep yalnız
bir otel odası gibiydik seninle
boşuna aldatılırdık, boşuna susardık
boşuna bakardık çöken bir balkondan kendimize
bir anlam veremezdik çekip gitmememize
...
* Altay Öktem
6 notes · View notes
uyumsuzunnotlari · 3 years
Text
“Hayat böyledir işte; istediğin kadar keskin nişancı ol, bazen hedefi vurmak için ateş ettiğinde kendin vurulursun. Nasıl olduğunu anlamadan!”
45 notes · View notes
ahmetcumhur-blog · 3 years
Text
"ben de parçalanmış bir aynayım, kırılmış bir dalım eninde sonunda ikmale kalmış, kovuşturulmuş, buruşturulmuş bir fotoğrafım; say istersen topu topu kaç kadın girdi ki hayatıma! anne, kulağımı çekmeden önce son dileğin ne diye sor, allah aşkına!"
Altay Öktem / Allah Aşkına
5 notes · View notes
okuryazarlar · 5 years
Photo
Tumblr media
235 notes · View notes
alticizilen · 5 years
Text
İçimde Bir Boşluk Var – Altay Öktem – Alıntılar
Yine okumakta geç kaldığım, ismini defalarca farklı yerlerde duyup duyup okuyamadığım bir yazarın kitabını okumanın tatlı huzuru içerisindeyim. Aslında Altay Öktem’in hikayelerini okumak istemiştim, ancak yurtdışına gönderimi kolay olduğu için, denemeleriyle başlamak durumunda kaldım. İşte yazarın yalnızlıklarından, politik duruşundan, günlük hayatından, kafasındaki derin ve zaman zaman komik sorularından oluşan kitabı, İçimde bir boşluk var. Deneme türüne çok bayılmamakla beraber, bu kitabı fena bulmadım. Okurken Regensburg’ta Tuna nehri kıyısında, doğanın içerisinde çadırda olmanın keyfinde oluşum da kitabı beğenmemde etkili olmuştur muhakkak. Özellikle özleme ve yalnızlığa ilişkin tespitlerini kimi zaman başımı sallayarak, kim zaman da hafifi tebessüm ederek okudum. Türk Edebiyatı’nda deneme sevenlere tavsiye ederim. -hbasarik 
Tumblr media
İnsanın içindeki boşlukları tıka basa doldurmaya çalışmasına hayat, hiç söylenmemiş bir söz bulmaya çalışmasına da sanat dendiğini hepimiz az çok biliriz. Her ikisinin de imkansız olduğunu bilen, yani boşlukların asla dolmayacağını, yeryüzünde hiç söylenmemiş bir söz olmayacağını bilen, bunu açık açık ifade eden insanlara da kısaca filozof diyoruz. (12)
Ayrılık, insanın bir anda yalnız kalmasına, kendini yapayalnız hissetmesine neden olmaz. Ayrılınca, aslında hayatı boyunca her zaman, her an yapayalnız olduğunun ve bu gerçeğin asla değişmeyeceğinin farkına varır insan. Katlanılmaz olan budur işte. (…) kimse bir başkasına özlem duymaz. Bir başkasıyla olduğu döneme, o dönemde yaşadıklarına, kısacası; bir başkasının kendisiyle paylaştıklarına özlem duyar. 13
Sevişmek nasıl tanımlanır, bilmiyorum ama bildiğim bir şey var; tutkuyla bağlanmak için birinin içine girmek değil, kendinin dışına çıkmak gerekir. 14-15
Sevişeceğine döver, bıçaklar; daha kolay. Doğanın kuralıdır; herkes en iyi bildiği işi yapar. 32
Nedense töre, yalnızca cinayet işlenince akla geliyor. Oysa cinayet, törenin küçük bir ayrıntısı, doğal sonucudur yalnızca. 34
Töre dediğin, malzemeden çalan müteahhidin yaptığı bina gibi bir şey. Sapasağlammış gibi görünüyor ama küçük bir sarsıntıda duvarlar un ufak olup çöküyor. Malzeme bozuk. 35
Asıl önemli olan, insanın içinden geldiği gibi hareket edebilmesinin, bu beceriyi gösterebilmesinin ne kadar zor olduğu… Kim bilir şimdiye kadar kaç cerrahın aklından geçmiştir hastasını ameliyat masasından atıp, ‘Topla basurlarını ve git, Allah’ın belası sakat!’ diye bağırmak. 46
Üşüdükçe hayat biraz daha yaşanmaya layık bir şeymiş gibi geliyordu bize. 48
Kendilerine böyle tumturaklı isimler takılan hastalar mı haklıdır, yoksa ancak birilerine isim takarak varoluşunu kanıtlayabilen doktorlar mı? Kimse bu çetrefilli soruyu cevaplayamadı bugüne dek. 50
Nedense gücün karşısında boyun eğmek, derken gücün peşine takılmak, güce tapınmak gerektiği öğretilmiştir bize okullarda, evlerde, ne yazık ki sokaklarda! (…) Sylvia Plath’ın, mutfaktaki gazı açıp da kendini ebedi aleme intikal ettirmeden önce, ‘Her kadın bir faşisti sever,’ demesi boşuna değil. Hitler de öyle insanların kafasına vura vura, zorla kendini Führer ilan ettirmedi. Halk kitleleri ciddi ciddi peşine takıldı, sevgi gösterileri yapa yapa yukarı taşıdılar adamı. İnsanda, güçlü olanın karşısında ezilmeyi emreden, kendilerini hiç koşulsuz güçlü olana sunmaya zorlayan tuhaf bir gen var. 51
Her şeyi, ama istisnasız her şeyi yanlış öğrettiler bize. Şimdi bu yaşımda, hiçbir şey bilmeyen biri olarak başlayabilseydim hayata, doğruları öğrenmem çok daha kolay olurdu. Oysa şimdi işim zor. Şu ana kadar öğrendiğim her şeyi unutmam, sonra her şeyi yeni baştan öğrenmem gerekiyor. Terslik şurada; sadece bildiklerimi değil, bugüne dek yaşadıklarımı da unutmam, yok etmem gerekiyor. Yanlışlarımla birlikte gömülmeyi, yok olmayı göze almak zorundayım. 54
Paylaşmak, acı çekmenin kibar bir dille ifade edilmiş şeyli o kadar. Kimse kimseyle bir şey paylaşmaz, herkes kendini bir başkasına yansıtır, kendini kanıtlamak için bir başkasını kullanır. 57
Her türlü iktidarın sonu, kesin iktidarsızlıktır! 59
Her şeyin yarım yamalak yaşandığı toplumlarda, tuhaf bir aşağılık duygusundan mıdır nedir; ya hep ya hiç anlayışı geçerlidir. Bir şey ya karadır ya ak, ya iyidir ya kötü, ya seversin ya terk edersin. Ortası yok! Ama nedense sevgilin yarım yamalak sevilir, karnın yarım yamalak doyar, ne doğduğunu anlarsın, ne öldüğünü… 63
Dr. Igor, ‘Çok ciddi bazı patolojik vakalar dışında, insanlar yalnızca günlük yaşamın tekdüzeliğinden kurtulmak amacıyla delirirler,’ diyor. (…) Aşk, elbette bir başkasına duyulan yoğun, hatta olabilecek en yoğun duygudur. 69
Kısacası aşk, bir başkasıyla değil, tamamen insanın kendisiyle ilgili, o yüzden de en bencilce duygudur. Gündelik hayatın tekdüzeliğinden kurtulmak için yalnızca iki seçeneğimiz var: Ya aşık olacağız ya da delireceğiz. 70
Sinema salonu kolektiftir. Herkesin aynı koltuklara oturabilme ihtimalinden değil, herkesin bir buçuk, iki saatliğine de olsa aynı düşüncelere, aynı duygulara, aynı heyecanlara kapılma ihtimalinden söz ediyorum. 72
Aslında, herkesin aynı sırada olması, sırayı bozmaması için ne gerekirse yapılıyor. Sıra dışı olanlar o gri binalı okulların, sakallı hacı hocaların, ruh hekimlerinin, en önemlisi de annelerin başarısızlığı nedeniyle, şeytanı ruhlarından kovmayı beceremedikleri için sıra dışı olmuşlardır. 75
Bir şeyi yok etmenin en kestirme yolu, onu kontrolsüz olarak çoğaltmaktır. Öyle hızlı çoğaltacaksın ki, sonunda işlevsiz, gereksiz bir yığına dönüşecek. 90
Suçlular iktidarı temsil ettikleri için suç kavramını da kendileri yaratırlar, bu yüzden de suçsuz süsü verirler kendilerine. 98
Oysa bir insan için geçerli olan, bir ülke için de geçerlidir. Ya da tam tersi! İki insan arasındaki ilişkiyi deşerse, iki ülke arasındaki ilişkiye ait önemli ipuçları buluruz. 102
Zaten üstüne sigara içse de, içmese de kimse bir başkasıyla sevişemez. Kendiyle sevişirken bir başkasını kullanır, o başka. Yani sevişmek, ortasına delik açtığın bir karpuzu ya da düpedüz kendi elini kullanmak yerine bir başkasının bacak arasını ya da dübürünü kullandığın bir mastürbasyon çeşididir. Sigarayla falan da ilişkisi yoktur. 118
Özlemek, kendini hiç kimseyle paylaşamamak, hayatının bir bölümünü başka biriyle geçirmiş olan ‘eski ben’e kavuşmak istemekten başka bir şey değil. Özlenen kişi ise etkisiz eleman burada. Kısacası özlemek, kendini sevmenin arapsaçı. 122
Bunları yazmanın işe yaramayacağını da biliyorum. Çünkü hiç kimse yazarak kendini ifade edemez; olsa olsa kendini idare eder! 125
Kitap kutsal, evlilik kutsal, vergilendirilmiş kazanç kutsal… Biri çıkıp da kutsallığın ne olduğunu açıklayamıyor ama. İlle de uğruna ölünecek kutsal bir şeyler bulmak zorundayız, ama uğruna yaşanılacak şeyleri ıskalasak da olur! 130
Zaten bir kez okuduysanız yeter. O kitap kitaplığınızda durmasa da olur. Çünkü yazmak bir boşalma biçimiyse, ben içinize boşalıyorum. Kitap bahane! 131
Gerçeklerin farkına biraz olsun varabilen, bazı şeyleri az çok değerlendirebilen herkes bilir ki, aslında bu dünyada tek başınayız! İnsanların bu denli yalnız olup da yalnızlığının farkına varamaması gerçekten şaşırtıcı. 138
İnsanlar yalnızlığını örtbas etmek için savaşır. Sevişen insan, nasıl başka bir beden aracılığıyla yalnızlığını kapatmaya çalışıyorsa, savaşan insan yalnız olmadığını kanıtlamak için düşmana ihtiyaç duyar. Düşman yoksa da yaratır, bir düşman uydurur kendine. Oysa asıl düşman kendisidir! Başkasıyla savaşmak, kendinle savaşmaktan çok daha kolaydır. 139
Neden ‘asalak’ dediğimi de açıklayayım hemen; bunun yalnızca benimle değil, bizimle, yani hepimizle çok yakından ilgisi var. İnsan, yaşam biçimi olarak konak��ı, yani asalak bir canlı türüdür. Yerüstü, yeraltı, bildiğimiz ya ada henüz bilmediğimiz bütün kaynakları tüketerek hayatta kalır insanoğlu. 140
Sadece Kenan Evren’i Marmarisli bir ressam sanan, yemeğin kokusuna anason diyen, aslanın karısının kaplan olduğuna inanan insanların başarılı olma, yükselme, para ve itibar kazanma şansları var bu ülkede. Çünkü kafasındaki yarada kurtçuklar besleyen insanların verdiği oylarla yönetiliyoruz. (bkn: demokrasi) İki kelimeyi bir araya getiremeyenlerin çıkardığı kanunlarla, yönetmeliklerle yönetiliyor bu ülke (bkn: bürokrasi). İki kelimeyi bir araya getirebilenlerse aşağılanıyor, baskı görüyor, eziliyor, sürülüyor, sürünüyor. Pantolonunun düğmesini iliklemekten aciz olanlar, çorabını yıkamayı bile akıl edemeyenler, etrafa yaydıkları o koku sayesinde ticaret adamı oluyorlar, tuhaf jeep’ler (onlar cip diyor) alıyorlar kendilerine. (bkn: kapitalizm) Bunlara kızmıyorum. Gerçekten kızmıyorum. Diyelim çocukluğunda Jules Verne’i okumuş, ya da Tolstoy’un, Dostoyevski’nin bir iki kitabını şöyle zevkle elden geçirmiş, birkaç tiyatro oyunu izlemiş, ya da en bileyim, kendini geliştirmek için bir süre gitar kursuna, resim kursuna falan gitmiş birinin yaşama şansı bile yok bu ülkede. İşte bunu anlayamıyorum; kabul edemiyorum bir türlü. 148
6 notes · View notes
olabilirnormalyani · 6 years
Quote
Bazı insanlarla yolunuz bir kez kesişti mi bir daha eski hayatınıza dönemezsiniz.
Thomas Düşerken - Altay Öktem
6 notes · View notes
amokgunlukleri · 6 years
Photo
Tumblr media
Açık Kalp Ameliyatı
hepimize yeter bu aşk aralık tut kalbini üşürsen temmuz tut, kar tanesinin yumuşacık süzülüşü gibidir sevişmek bu kalabalıkta her aşk biraz yaklaşmaktır kansız bir cinayete her aşk taslaktır, tasadır belki de yalnızca 5'i olan bir saate bakıp bakıp ağlamamaktır, tutmaktır kendini boşalırken bile kaybolan ya da ne bileyim güpegündüz çalınan kum saatidir, çingene sesidir, hepsidir.
neşter girdi mi kalp guguklu saatin ötmesini öğretir zamana; hasrettir zaman kırılan aynaya. hepimize yeter bu aşk neşter yetmez ama; tahta bir kazık, kızgın yağ bir poşet tiner, yeni çekilmiş ayak tırnağını yalamaktır kapana uzatmaktır dilini işlenmemiş suçları itiraf etmektir aşk
herkes birbirine fazla narkoz versin lütfen rica ederim zorluk çıkarmayın baltaya korkuluklara saygılı olun mesela, tırmanmayın direklere neye yarar bu; neye yarar ısıtmak dün ölen bir kadavrayı mor bir aşk uğruna
açık bırakıp bu kalbi ameliyat masasında resim yapmalı, deli gibi resim yapmalı kayıp bir turuncu kokusu var havada
Altay ÖKTEM
15 notes · View notes
wehuzunngeldi · 2 years
Text
bilgece susuyoruz çünkü susmak gecesi patikada kaybolan o yaşsız çocukların bir bildiği var elbet boşuna kaldırmazlar coğrafya derslerinde küçük parmaklarını ıslık çalmazlar, kuş vurmazlar, ağlamazlar boşuna
5 notes · View notes
fener-bekcisi · 6 months
Text
Tumblr media
sokaklar tekin değil, hava soğuk, üşürsün
yün eldiven tak, parmak izin bulaşmasın kente
haydi son kez sevişelim o yanlış evlerde
o trenin vagonuna asalım derimizi
nazlanma; yanlış bir adres daha ver bana
bak bir elmanın tombul kurdu gibiyiz
kırık bir şemsiyenin sapı gibiyiz senle
yüzüme sevgi dolu
bakma; içimden silah sesleri geliyor
bir adam bir sancıyı kudurtuyor içimde
sokaklar tekin değil, zar tutarken hırpalanan biri var
büyük bir ihtimalle
...
* Altay Öktem
5 notes · View notes
melankolimevsimi · 7 years
Text
“yenildim. korkmuyorum bunu söylerken korkmak eski bir yalanı yeniden yeşertmektir hayatın uçuruma en yakın kıyısında.”
59 notes · View notes
ahmetcumhur-blog · 3 years
Text
"yenildim. korkmuyorum bunu söylerken korkmak eski bir yalanı yeniden yeşertmektir hayatın uçuruma en yakın kıyısında diğer kadınlar bilir: aşk uslanmamaktır bir bakıma hayat da teşekkür ederim baba"
Altay Öktem | Teşekkür Ederim Baba
5 notes · View notes
2m2ozgur · 7 years
Photo
Tumblr media
Altay Öktem
14 notes · View notes