Tumgik
#Bizim kızlar
spartanerica · 1 year
Text
https://x.com/spartanerica/status/1705327629576921412?t=g1hjpnmiuOMwDC4Da86Dzw&s=09
0 notes
mel-inoe · 1 year
Text
amasyada her yerde minik minik kedicikler var o kadar şirinler ki hüğ
7 notes · View notes
Text
Baldızımın İlik Gibi Kızını Siktim! (Kerem 38 Y., Edirne)
Eylül ayının ikinci haftasıydı, geçici görev için Tekirdağ'a gönderilmiştim. Bunu biraz da ben istemiştim, çünkü orada üniversite okuyan (baldızımın kızı) Çilem vardı. Hem bir büyüğü olarak onu kontrol edecektim, hemde işimi yapacaktım. Arabamla Pazar akşamı Tekirdağ'a gittim ve anlaşmalı otelimize yerleştim. Daha önceden de orda kaldığım için, ısrarla çatı katındaki deniz manzaralı odayı istedim. Yol yorgunluğu hissetmiyordum, saat de erkendi, bizim Çilem'in öğrenci evine bir baskın yapayım dedim. Arabaya atladım ve Çilem'in evinin önüne geldim.
Seslerden anlaşıldığına göre içeride bir hengamedir kopuyordu. Kızlardan biri avaz avaz bağırıyor, bir erkek sesi de cevap vermeye çalışıyordu. Dışarda beklemeye başladım. Ve birazdan, ince uzun bir genç hışımla evden ayrıldı, peşinden de bir kız koşarak gitti. Ve evdedi hengame de sona erdi.
Arabadan çıkıp zile bastım. İçeriden ağlama sesi geliyordu. "Kim O?" dedi ağlayan ses. Çilem'in eniştesi olduğumu söylediğimde kapı açıldı. Yeğenimin ev arkadaşı Leyla'nın ağlamaktan şişmiş gözlerini görünce içim parçalandı. Oysaki 20 gün önce bizim yazlığa geldiklerinde ne kadar neşeliydi. Az önceki bağrışmayı duyduğumu ve ne olduğunu sordum. Leyla ağlayarak, erkek arkadaşını bir başka kızla kendi yatağında yakaladığını, oysa onu sevdiğini falan söyledi. Leyla'yı teselli ettim, kendisinin daha çok genç olduğundan, yarın birgün o çocuğu unutup başkasını bulabileceğinden bahsettim. Leyla halen erkek arkadaşına küfürler savururken, Çilem ve arkadaşları geldi. Tabii onlar da merakla ne olduğunu sordular. Leyla konuyu bir posta da onlara anlatırken, Çilem boynuma sarıldı ve "Canım eniştem!" diye koca bir öpücük kondurdu yanağıma. Ben de onu öpmek isterken yüzünü çevirdi ve kazayla tam dudağının yanından öptüm. Bu küçük kazaya Çilem gülümserken, doğrusu ben biraz utandım. Çükü Çilem kendi çocuğum gibiydi.
Akşam yemek yeyip yemediklerini sordum. Leyla yememişti, Çilem ve Tuğba ise birşeyler atıştırmışlar. Onlara, "Hadi hep beraber çıkıyoruz!" dedim. Benim arabya atladık hep birlikte ve otelin restoranına gittik. Izgara et söyledik. Kızlara, "Ne içersiniz?" dediğimde, Çilem ve Leyla bira istedi. Tuğba ve ben, pek alkol almadığımızdan, önce kola söyledik, ama Leyla ve Çilem'e yarenlik etmek için bizler de bira istedik. Hem manzaranın hemde deniz havasından olacak, bayağı bir içtik. Hesap kaçtı bir tarafımıza diye düşünüyordum. Garson Şeref'i kenara çektim, eline iyi bir bahşiş toka edip, hesaba tenzilat yapmasını ve kızların daha çabuk kelle olması için biralarına votka koymasını söyledim. Başka türlü hesabın altından kalkamayacaktım çünkü. Şeref elinden geleni yapacağını söyledi...
Saat gece 02:00 oluyordu. Çilem ve Tuğba uyukluyor, Leyla ise bana, karşısına ne kadar fırsat çıktığını, ama sevgilisini aldatmayı asla düşünmediği konusundaki resitalinin 35. baskısını yapmaktaydı. Bir ara bana kendini pek iyi hissetmediğini söyledi. Açıkçası ben de pek iyi durumda değildim. Daha önceden böyle birşeyi tahmin edemediğim için yine de kendimi tebrik ettim. Şeref'e bir işaret çakıp hesabı istedim. Hesap pusulası (indirimli) geldi. Şeref'e, "OK, odamın hesabına ekle, yarın görüşürüz!" dedim. Leyla ile birlikte, Tuğba ve Çilemin koluna girerek, yukarıya odama çıktık. Daha sonra kızlar için bir oda daha tutmak için aşağı indim. Resepsyonist Metin abi, bana, "Senin yan oda bu akşam boşaldı, o yüzden başkasına vermeyeceğim, eğer ihtiyacınız varsa o odayı ücret vermeden kullanabilirsiniz!" dedi. Ona teşekkür edip anahtarı aldım ve yukarıya çıktım.
Kızların üçü de alkolün ve sıcağın etkisiyle sızmıştı. Yan odayı bir kolaçan ettim. Odayı tutanlar birkaç saat uzanıp çıkmak zorunda kalmışlar galiba, çünkü ne banyo havluları kullanılmış, nede yatak bozulmuştu. İçinde birkaç izmarit bulunan bir kültablasından başka kirli bir şey yoktu odada.
Önce Tuğba'yı, sonra da Leyla'yı yan odaya götürdüm. Tuğba'nın kemerini ve pantolonunun düğmelerini çözdüm, pantolonunu sıyırdım, gayet kolay çıkmıştı. Ben Tuğba ile ilgilenirken, Leyla'nın üzerine kusmuş olduğunu farkettim. Onun da üzerindekileri çıkartmaya başladım. Önce kotunu, sonra da bluzunu çıkardım. Leyla'yı bikini ile defalarca gördüğüm için bu manzarayı yadırgamamıştım, fakat yinede tahrik olmadığımı söyleyemem. Bir koşu odama gidip benim temiz tişörtlerden birini aldım geldim. Üzerine tişörtü giydirirken parfümü ile kendimden geçtim ve boynuna masum bir öpücük kondurdum. Kızların odaları ile benim oda arasında balkondan geçiş olduğu için, odalarının kapısını içeriden kilitleyip, balkondan kendi odama geçtim.
Çilem kendi kusmuğu içinde uyuyordu. Önce askılı badisini, sonra da leş olmuş kotunu çıkarttım. Külot sütyen kalmıştı, ama halen saçında, kolunda ve sütyeninde kusmuk vardı. Yatağın üzerindeki battaniye kusmuktan kullanılacak gibi değildi zaten. Battaniyeyi balkona attım. Çilem'i kucaklayıp, banyoya götürdüm, küvete yatırdım, üzerine ılık suyu tutmaya başladım. Biraz kendine gelir gibi oldu. Yıkanması gerektiğini, bu şekilde yatamayacağını anlattım. "Ok!" dedi. O yıkanırken ben banyodan çıktım, odaya geçtim. Birkaç dakika sonra havlu istedi. Havluyla birlikte, benim çamaşırlarımdan bir boxer ve tişört verdim. Sonra tekrar odaya geçtim, dolaptan yedek battaniyeyi üzerime alıp, ışığı söndürdüm ve yatağa girdim.
Birazdan Çilem, kurulanmış, benim boxer ve tişörtü giymiş halde geldi. Aslında halen ayılamamıştı, ama en azından temizlenmişti. Benim normalde yatarken iç çamaşır giymek gibi bir adetim yoktur, ama Çilem yanımdayken o halde yatamazdım. Çilem geldiğinde dikkat ettim, ıslanmış sütyenini ve külodunu çıkarmış, sadece benim verdiklerimi giymişti. Geldi ve yatağa süzüldü. Konuşamıyordu, hemen uykuya daldı. Bense bir süre daha uyumamıştım, su içmek için kalktım. Yatağa tekrar girerken Çilem döndü ve bacağıma sarıldı. Ayağımın üzeri tam amına geliyordu, verdiğim boxer bol geldiği için, ayağım amının dudaklarına da değiyordu. Çok tahrik olmuştum. Ayağımı oynattıkça Çilem de hareketlenmeye başladı. Amını benim ayağıma sürttükçe, benim ufaklık artık ufaklık mufaklık kavramını geçmiş, azmanlık mertebesine gelmişti.
Biraz daha aşağıya doğru kaydım ki, ayağımın yerini kasığım ve yarağım aldı. Birazdan Çilem'de hareketlenme tekrar başladı, ama bu sefer benim yarrak Çilemin amına badana çekiyordu. Dayanacak gücüm kalmamıştı, göğüslerini tişörtün üstünden hafiften okşamaya başladım. Çilem uyuduğu için, normal şartlarda biraz sürtündükten sonra uykuya devam etmesi gerekirken, durmuyor ha bire kerkiniyordu. En sonunda durdu. Orgazm olmuştu. Olaydan çok zevk aldığı amından akan sıvılardan belliydi. Ben de durdum, ama ben daha boşalmamıştım. Onu dudaklarından öpmek istiyordum. O ise, sanki (Memelerim ve amımla oynamana izin veriyorum ya, dudaklarımda ne işin var?) der gibi, dudaklarını kaçırıyor, bir türlü öptürmüyordu. Doğrusu biraz sinirlenmiştim.
Kalktım ve balkona çıktım. Balkonda bir sigara yakacakken, yan odadan (kızların odasından) gelen sesler dikkatimi çekmişti, balkondan hemen onların odaya daldım. Hava aydınlanıyordu ve içerisi alaca karanlıktı. Tuğba sağa sola dönerek yatıyordu, herhalde uyuyordu, yine de tam emin değildim. Ama Leyla yatakta yoktu. Banyoya baktığımda Leyla'yı orada yerde yatar buldum. Sanırım tuvalete gitmek istemiş, ama düşmüştü. Hemen kaldırdım. Yerler ıslak ve kaygandı. Yavaş yavaş yürüyerek balkona çıktık. Temiz hava iyi gelecekti. Leyla balkon demirine yaslanmıştı, ama halen kendine gelemiyordu ve düşecek gibi duruyordu. Arkasından sarıldığımda yarağım çıplak tenine değdi, altında külotu yoktu. İşemek için banyoya giderken çıkarmış olmalıydı. Çok kötü tahrik olmuştum, ama ileri gitmedim, Leyla'yı tekrar odalarına götürdüm ve yatağa yatırdım. Bacaklarını öyle bir ayırmıştı ki, bu sefer dayanamadım ve cillop gibi amına bir dil attım. Leyla hiç tepki vermedi, ama ben Tuğba'nın uyanmasından çekindiğim için, üstünü örtüp odama gittim. Çilemin yanına yattım, uyudum...
Uyandığımda yarağım şişmiş, kasıklarımın ağrısından kıvranıyordum. Çilem ise bacağını ve kolunu üzerime atmış, bütün ağırlığını bana vermişti. Dizimi yukarı kaldırdığımda yine benim yarrak Çilem'in amına değiyordu. Azıcık sürtünsem boşalacaktım. Öyle de yapmaya karar verdim ve sürtünmeye başladım. Biraz da o kıpırdadı. Tam icraat başlayacaktı ki, Çilem yatakta doğruldu. Ne olduğunu anlamadım, benim yarrağı tuttu, beni halen uyuyor sanıyordu galiba, yarağımı öptü ve banyoya gitti. Fırsatı kaçırmıştım, peşinden banyoya gitmek istedim, ama nedense yapamadım. Yatakta kendi kendime kızıyordum...
Çilem banyodan gelip yanıma oturduğunda, ben yatakta doğruldum. Yine kirlilerini giymişti. Bana, "Uyandırdım mı?" dedi. "Yok şimdi uyanmadım." deyince, utancından alt dudağını ısırmaya başladı. Güldüm. Akşam olanları sordu, kısaca anlattım. Şimdi duş alma sırası bana gelmişti. Ben yataktan kalkmış, duşa giderken, gözünün ucuyla benim alete bakıyordu. Ona kasıklarımın çok ağrıdığını söyledim. Güldü, konuşmadı. Banyodan çıktığımda, "Acıktım!" dedim. Onun da içi kıyılmıştı. Kızların yan odada olduğunu söylediğimde, hemen koştu, onları da uyandırdı. Kahvaltı edecektik, ama otelde öğlen yemeği servisi başlamıştı bile. Kızlara sordum, "Evde çayınız var mıydı? Ben çaysız kahvaltı yapamam!" dedim. "Var!" dediler. Otelden ayrıldık.
Eve giderken, marketten peynir, zeytin, salam, yumurta, domates, salatalık falan aldım ve kızların evine geldik. Öğrenci evlerini çok iyi bilirim, bir dolap vardır ve içindekiler bozuktur, bir şey yememek gerekir. Kızlar aldığım malzemelerle kahvaltı hazırlamaya girişti, ben de evi dolaştım. Kahvaltıda, Leyla, "Deniz kenarındayız, ama daha denize giremedik!" dedi. Ben hemen, "Bu gün denize gidelim ozaman!" dedim. Tuğba, "Benim erkek arkadaşım gelecek, olmaz!" dedi. Tuğba'ya, "OK! Sizi evde yalnız bırakalım mı?" dedim. Güldü, evet anlamında kafa salladı. Karar verilmişti, denize gidilecekti. Kızlar iki yıldır o evde bir aradaydılar ve gidilecek hiçbir yeri bilmiyorlardı.
Hazırlandılar, atladık arabama, Uzunçiflik tarafına doğru yol aldık. Bu çevreyi biraz biliyordum, ağaçlı ve kıraç bölümler arasında küçük gizli plajlar vardı. Bunlardan birine saptık. Hem hafta içi, hem de Eylül ayında olduğumuzdan çok tenhalaşmıştı her yer. Gözümüzün görebildiği yerde kimsecikler yoktu. İyice yayıldık bir gölgeliğe. Mübarek güneş, Temmuz güneşi gibi yakıyordu. Çilem tişört ve şortunu fora etti, Leyla da çarçabuk üstündekileri çıkardı, denize koştular. Ben daha duba gibi sahilde bekliyordum. Ben pantolonumu çıkarana kadar, ikisi de suya dalmıştı bile.
Yiyecekleri ve biraları gölgeye sakladım, soyunup peşlerine takıldım. Ben tam suya girecekken çıktılar, "Hadi güneşlenelim!" dediler. "Haydaaa!" diye kızdım onlara. Ama su soğuk gelmişti onlara, güneşte yatmak içlerini ısıtacaktı. Ben de geri döndüm onlarla birlikte. Kurulandılar, hasırlarını serdiler ve güneşin altında yattılar. Saat 15:30 falan olmuştu, sandviçleri biralarla yuvarladık. Onlara, "Bakın güneşte fazla durmayın, kötü çarpılırsınız!" dedim, ama dinleyen kim?
Benim arabanın bagajında her zaman, dalma gözlüğü, palet ve zıpkın bulundururum. Benimkisi özel merak işte, dalmayı seviyorum, kısmetim varsa iyi balık avlarım. Bagajdan malzemeleri alıp denize girdim. Denize girdiğimiz yerin etrafında kayalık alanlar olduğundan iyi balık vardı. 2 adet Karagöz, 2 adet de Kefal vurdum. Sahile çıktığımda, kızlar güneşte uyuyordu. Üstlerine su damlattım, aldırış eden olmadı. Güneş kremi döktüm, yine hareket yok. Çilem'in üzerindeki kremi elimle yaydırmaya başladım. Bikinisinin üstünü çözdüm, bütün sırtını kremledim, halen kalkmıyordu. Boynunu, omuzlarını, belini bolca güneş kremi ile sıvadım. Sıra bacaklara gelmişti, bu sefer tacizlerime 'Dur!' diyeceğini düşünüyordum, ama demedi...
Ayak bileklerinden başlayıp yukarı doğru masaj yaparak çıktım. Kalçalar iki posta kremlendi. Elim bacaklarının birleşme yerine geldiğinde, poposunu biraz daha yukarı kaldırdı. Bu, 'Devam et!' dercesine bir işaretti. Leyla'yı kontrol etmek amacıyla baktım, yüzü öbür tarafa dönük uyuyordu. Elimi Çilem'in bikinisinin içine sokup, poposunun yanaklarını yoğura yoğura kremledim. Başparmağımla götünün deliğine masaj yaparken, Çilem poposunu biraz daha kaldırıyordu. Bikinisinin amına gelen kısmı ise çoktan ıslanmıştı. Çok tahrik olmuştum, yarağım patlamak üzereydi. Çilem'in kulağına eğilip, "Devamı akşama, hadi şimdi denize girelim!" diye fısıldadım.
Çilem'le kalktık, denize girdik. Serin suya girince biraz olsun rahatlamıştım. Ama orada da pek sakin duramadık, Çilem'le elleşmelerimiz, oynaşmalarımız devam etti. En sonunda Çilem bacaklarını belime doladı. Ve tam kucağıma yerleştiği esnada bir ses duyduk, "Napıyorsunuz bakiim siz?" diye. Leyla ödümüzü koparmıştı, ikimiz de bir yana attık kendimizi suyun içinde. Çilem, "Gidelim artık, akşam oluyor!" dedi. Oysa benim planımda geceyi burada geçirmek vardı. Leyla güneşte uyuduğundan başı ağrımıştı ve eve gidip uyumak istiyordu. Mecburen toparlandık ve yola çıktık. Leyla'yı eve bırakıp, Çilem de otelde duş almak daha kolay olacak diye, evden üzerine giymek için birkaç parça giysi aldı ve otele döndük.
Otele vardığımızda anahtarı alıp yukarıya çıktık. Odanın kapısına varana kadar ikimiz de sakin ve usluyduk. Ama içeriye girip te kapıyı kilitler kilitlemez, dudaklarımız birbirine yapıştı, hoyratça birbirimizin vücudunu okşamaya başladık. Yarağım kazık gibi olmuştu. Çilem benim pantolonumu indirirken, ben de onun şortunun arkasından elimi içeri sokmuş, götünü amını kurcalıyordum. Şıpır şıpır olmuştu amı yine. O zevk sularını kana kana içmek, kafamı amına gömüp, bütün geceyi o şekilde geçirmek istiyordum. Çilem bu arada özgürlüğüne kavuşturduğu yarağımı ağzına alarak, büyük bir ustalıkla yalayıp emmeye başladı. Boş durmak istemiyordum, Çilem'i ayağa kaldırdım, ikimizi de çırılçıplak soyup, yatağa geçtik, 69 olduk. Birbirimize uzun süre oral yaptık, defalarca birbirimizin ağzına yüzüne patladık. Duş alıp tekrar yatağa geçiyorduk. En son sefer dudaklarımız birleştiğinde, ikimiz de yorgunluktan geberiyorduk. Çilem öpüşürken uyuya kaldı. Ben bir süre daha uyanık kaldım, Çilem'i uyurken izledim. Sonra ben de uyumuşum...
Gözlerimizi açtığımızda sabah ezanı okunuyordu. Tekrar öpüşmeye başladık, herşey yeniden başlıyordu. Ama bu sefer uykumuzu aldığımızdan, ikimiz de dinlenmiştik. Artık Çilem'i sikmek istiyordum. Yarrağım amına badana yaparken, Çilem, "Ben daha kızım!" dediğinde, Zonkkk oldum, "Nasıl yani, bakire misin halen?" diye sordum. Şaşırmıştım, bu kadar porfesyonelce yarak yalayan bir kız nasıl bakire olabilir diye. Çilem, anlattığına göre, okuldan bir çocukla (geçen aya kadar) çıkmış ve sonunda ayrılmışlar. Fakat ilişkileri süresince oral seksten öteye gitmemişler. Kızlığına elletmediğini, hatta arkadan bile yaptırmadığını söyledi. İnanmak istemiyordum, çünkü artık onu sikmek için sabırsızlanıyordum, ama bakire olması işime de gelmiyordu açıkçası.
Moralimin bozulduğunu gören Çilem, dudaklarıma bir öpücük kondurdu, "Fakat şimdi istiyorum, neremden istiyorsan yapabilirsin aşkım!" diyerek bacaklarını ayırdı. Aslında onu amından sikmeyi çok istiyordum, ama o an için kızlığını bozup bozmamakta kararsızdım. Onun için, "Dön arkanı ve domal!" dedim. Çilem götten sikeceğimi anladı ve banyodan şampuan şişesini getirip uzattı, sonra domaldı. Götünün deliğini önce biraz dilledim, sonra şampuan sürüp, bir parmağımı sokup parmakladım bir süre. Gerçekten de götten sikilmediği belli oluyordu, çok dardı göt deliği. Canını yakmamaya çalışarak, ikinci parmağımı da sokup, göt deliğini esnetip, biraz alıştırdım. Bu arada öteki elimle de sürekli klitorisini okşuyordum...
Şimdi iki parmağımı götüne rahat rahat sokup çıkarıyordum. Amını okşayan elime ise amının suları gelmeye başladığında, Çilem inleyerek, "Sik beni enişte, yarağını sok, hadi!" diye yalvarmaya başladı. Parmaklarımı götünden çıkarıp, yarağımın başına da şampuan sürüp ve arkasına yanaştım. Çilem kafasını yastığa bastırmış ve götünü havaya dikmişti. Bir elimle götünün yanaklarını ayırıp, öbür elimle yarağımın başını göt deline yasladım ve bastırmaya başladım. Yarağımın başı 'Plöp!' diye girdiğinde, Çilem çığlık atmamak için yastığı ısırıyordu. Yarrağımın başı girmişti, kalanını da sokmak için biraz bastırdığımda, Çilem elini arkaya atıp, göbeğimden ittirerek, "Dur enişte! Çıkart, çok acıyor!" dedi. Canını yakmak istemediğim için çıkardım.
Çilem döndü ve "Bu böyle olmayacak enişte, ben yapayım, uzan sen!" dedi. "Tamam!" deyip, sırtüstü uzandım. Çilem götünün deliğine ve yarağımın başına biraz daha şampuan sürüp, Alaturka tuvalete çişini yaparmış gibi yarağımın üstüne çöktü. Eliyle yarağımı tutup, göt deliğinin ağzına denk getirdi ve yavaş yavaş üstüne oturmaya başladı. Acıdan dudaklarını ısırsa da, bu şekilde daha kolay alıyordu götüne. Yarrağımın milim milim götüne girişini seyrediyordum. Sonunda ıhılaya ıhılaya yarrağımı köküne kadar götünün içine almış ve oturup kalmıştı öylece. Halen acı duyduğu yüzünden belli oluyordu. Ben yarağımı alttan oynatacak gibi olduğumda, "Ahhh! Kımıldama ne olursun enişte!" diyordu.
Çilem bir süre daha hareketsiz oturduktan sonra kendiliğinden götünü hafif hafif oynatmaya başladı. Götünü birkaç santim kaldırıyor, sonra tekrar yavaşça oturuyordu. Her seferinde biraz daha, biraz daha derken, belli bir süre sonra artık yarağımın başı görünecek kadar götünü yükseltiyor ve yeniden oturuyordu. Dudaklarını ısırışından, hem acıyı, hem zevki aynı anda yaşadığı belli oluyordu. Elimi amına atıp klitorisini okşamaya başlayınca, Çilem oturup kalkma hareketlerini hızlandırdı. Artık ellerini arkaya atmış, ayak bileklerimden tutunarak, hem inliyor, hem de götüyle yarağımı deli gibi sikiyordu. O kadar hızlı oturup kalkıyordu ki, her seferinde götü kasıklarıma vurduğunda, taşaklarım inanılmaz ağrıyordu.
Fakat bu fazla sürmedi, Çilem, "Geliyorum enişteee!" diye bağırıp, kasılmaya, titremeye başladı. Benim durumum da ondan farklı değildi, ben de uzun bir 'Ohhh!' çekerek götüne fışkırmaya başladım. Çilem kendini öne atarak, göğüslerini göğsüme yapıştırdı ve dudaklarıma yumuldu. Yarrağım götündeyken öpüşmeye, deli gibi birbirimizin dudaklarını kemirmeye başladık. İkimiz de nefes nefeseydik. Bu pozisyonda bir süre kalıp soluklandık. Çilem yarrağımın üstünden kalktığında, götünden çıkan osurukla birlikte döller taşaklarıma püskürdü. Çilem osurduğu için utanmıştı, mahçup bir şekilde elini götüne tutarak banyoya gitti. Ben de arkasından gittim, birlikte duş aldık.
Banyodan çıktığımızda Çilem'e, "Biraz daha uyuyalım!" dedim. Birbirimize sarılıp uyuduk. Sabah birlikte otelin restoranında kahvaltı ettikten sonra Çilem'i okuluna bırakıp, ben de işime gittim. Daha 2 hafta orada olacağım için çok sevinçliydim :)
[Kerem]
194 notes · View notes
sertsiken0606 · 4 days
Text
Merhaba Hasan bey kardeşim ben Cemile öğretmen emeklisi şişko içine kapanık bir kadınım 56 yaşındayım bu yaşıma kadar hiç evlenmedim . Öğretmenlik hayatımda benimle birlikte olmak isteyen olmamıştır biliyorum o yıllarda 130 kilo civarında idim emekli olduktan sonra biraz kendimle ilgilenmek zorunda olduğumu düşünerek öncelikle kilomdan kurtulmaya çalıştım şuan 99 kiloyum. 165 boyunda esmer bir kadın. 55 yaşımda subay emeklisi bir adam beni benden istedi ama adam daha önce evlenmiş 3 kızı vardı hem bu yüzden hemde bu saatten sonra evlilik düşünmüyordum. . Bir gün mevlid kandilinde hoca efendi bir şey söyledi bende eğer isteyen olursa evleneceğim diye camide söz verdim. 3 gün sonra internette dolaşırken 37 yaşında bir adamla tanıştım sol bacağı diz kapağının altından kesik oldukça yakışıklı mütevazi şirket yöneticisi biriydi ismi Alican dı Alican hiç evlenmemiş yatı katı deniz kenarında yazlığı olan variyetli bir adamdı telefon numaramı istedi hiç çekinmeden verdim 5 dakika sonra çağrı attı konuştuk ilerleyen günlerde telefonda seks yapmaya başladık şişman kadınlardan hoşlanıyorum diyordu beni ona çeken tarafı aslında yaşı idi o benim yaşımı sorun etmiyordu benim tatil için Mersin e gitmem lazım dedim devremülküm var boşver devremülkü bizim yazlık var oraya gidelim istersen seks yaparız dedi evlilik olmazsa olmaz dedim tamam ben o işi halledeceğim dedi ertesi gün sabah saatlerinde beni aradı kimliğimi istedi WhatsApp tan çekip attım 2 gün sonraya altındağ nikah dairesinde nikah kıyılacak diye mesaj attı özel şoförü ile bana gelinlik almış göndermişti tam üzerime göre ve tam istediğim gelinlik modeliydi 2 gün boyunca her saat başı arıyor seks yapıyorduk artık parmaklamaktan bıktım nikah sonrası sabaha kadar seks yapacağım seninle dedim nikah günü gelmiş çatıştı hiç tanımadığım 2 şahit vardı nikahımız kıyıldı balayına İzmir Alaçatı ya yazlığa gittik hemde helikopter ile eve girer girmez öpüşmeye başladık bir taraftan öpüşüyor bir taraftan soyunuyorduk ip kopmuştu artık hemen oracıkta yere yatırıp bacak arama girdi emmeye başladı bende onun sikine uzandım sikini ağzıma aldım sertleşince hadi bakalım sik kadın yap beni sabaha kadar seks yapalım dedim sikini ağzıma verdi tekrar sonra bacaklarımı omzuna aldı sikini tutup amıma sürttü birden yüklendi hepsini soktu artık 55 yaşıma kadar beklettiğim kızlığımı kocam zannettiğim adama vermiştim. Birden diğer odalardan 4 erkek çıktı ellerinde cep telefonları ve dijital kamera vardı ben ne olduğunu anlamaya çalışmak isterken Alican hadi ben açılışı yaptım sıra sizde dedi ilk olarak elinde kamera olan adam üzerime çıktı sikini ağzıma verdi istemesemde zorla aldım ağzıma artık kurtuluş yoktu bu 5 erkek beni becerecekti her biri sırayla üzerime çıktı sikti beni en son Alican tekrar geldi bu sefer domalttı arkama geçti bebek yağı döktü telefonda seks yaparken hep götünü sikeceğim bebek yağı döküp çatır çatır senin o koca götünü sikeceğim diyordu zevk almıyordum ama erkekler çabuk boşalsın diye inliyordum Alican götüme boşalmıştı diğeri geldi oda eliyle amımı okşarken götümü sikiyordu bu adam işini iyi bilen biriydi ve ilk defa orgazm olmuştum Alican diğer erkeklere beni nasıl düşürdüğünü ballandıra ballandıra anlatıyordu onların beni sikme isteği bitmişti şimdi içki masasında siktikleri kadınları anlatıyorlardı ben kanepeye uzanıp onları dinliyordum aklıma gelinliğin cibinindeki cep telefonu geldi sessizce gelinliğe gittim aldım konuşmaları kaydettim polisi aradım onlar konuşurken polisler dinliyordu kısa sürede polis ekipleri geldiler ben çırılçıplak onlar çırılçıplak polisler bizim üzerimizi giyindirdi karakola götürüldük orada benim kayıtlar ve polisin dinlediği kadarı onların cezaevine girmelerine yetti şimdi kadınım artık erkeklerden nefret ediyorum. Önceleri ilk geceden korkardım bu yüzden evlenmemiş tim artık benim gibi kilolu bir kadını kimse istemez zaten. Bu arada kızlar seçtiğiniz erkeklere dikkat edin. Bol sikişli günler sizlere
29 notes · View notes
aykoza · 6 days
Text
annem ne zaman mutfakta olsak -olmasak da- korkunç bir şekilde bana evde kalacağımı beni alanın da(?) geri bırakacağını çünkü yemek yapamadığımı sofra düzeni bilmediğimi üşendiğimi hantallığımı iş bilmezliğimi hissettiriyor. yani dile getirdiği farklı şekiller de oluyor ama az evvel bana cacığın salatalarını az koyduğum için bir şeyleri artık öğrenmen lazım dedi? ben de zaten böyle şeyler zamanla olur dedim zaman bitti dedi??! yıllarca deli gibi ders çalışıp boş vakitlerimde de mutfağı ve ev işlerini kollayamadığım için çok özür dilerim ya zevkim o yönde gelişmediği için de sunum perisi olamadığım için de özür dilerim bir erkek beni beğenmeli ev işi yapamazsam temiz olamazsam beni kapının önüne koyar altyapısından midem bulandığı için de…. bunun sebebi ne gerçekten kızlar? ezilirim diye mi korkuyor laf söz etmelerinden mi korkuyor annen sana bir şey öğretmedi mi demelerinden mi korkuyor benim annem neden böyle hissettiriyor bana ya taş şişti sanki göğsümde ben anlamıyorum ya vallahi ben daha kendimi nasıl ispat edebilirim sırf bu sözleri söylemesin diye lisedeyken fellah köftesi yapmıştım her gün okuldan gelip bir şeyler yapıyordum tamam yemek işini pek beceremiyorum ama yani bu şartlar bana hiçbir şeyden zevk aldırmıyor daha dün bitli kurabiye de yaptım yok olmuyor yemin ederim yapışmış benim üstüme bu iş bilmezlik sıfatı yavaşlık hantallık vallahi bıktım ya elin oğluna kinleniyorum bunlar için beni sevecekse sevmesin zaten vallahi yeter ya hem bu düşüncenin altında zaten korkunç bir ‘asla seni gerçekten seven düşünen hayatı müşterek yaşayacağın bir adamla tanışmayacaksın seni kimse sen olduğun için sevmeyecek yemek yapabiliyor musun güler yüzlü müsün temiz misin bunların hiçbiri yoksa maalesef kimse seni sevip beğenmeyecek’ düşüncesi yatıyor yemin ederim o kadar bıktım öyle yoruldum ki ya kendimi korkunç yeteneksiz bir baltaya sap olamamış yetersiz hissediyorum vallahi bizim bu çektiğimiz ne ya böyle söyledikçe kendimi ezdirmemem gerekiyormuş gibi hissediyorum ya noluyoruz Allah aşkına bu bir savaş değil karşımdaki de benim düşmanım değil ya Allah bizi suistimal edecek insanlarla karşılaştırmasın işimizi gücümüzü hayatımızı kolaylaştıran insanlarla karşılaştırsın bizi daima
45 notes · View notes
reyliika · 8 days
Text
İkidir bizim kızlar uykularında konuşmaya başladı hem korkuyorum hem de merakımdan sorular soruyorum hepsiine doğru cevap veriyorlar.
Az önce birisi en çok temizliği ben yapıyorum diye isyan etti 😅
29 notes · View notes
arbrenu · 1 year
Note
Doruk hep başkalarını da düşünmek zorunda değil miydi? Neden kitapta bencil olarak tanımlandı??
Özellikle Amelya’da Doruk’u en şeffaf şekilde yorumladım ve söylenebilecek her şeyi neredeyse söyledim, bazı insanlar bize baktığında bizim bile unutmak istediğimiz şeyleri görür Doruk, Dylan, Dorian… ve bazı kızlar aynaya bakmaktan o kadar hoşlanmaz
189 notes · View notes
musfika-hanim · 4 months
Text
... neler yazacaktım neler yazdım..
evde yalnızım bir tuhaf hissediyorum. kızlar şu an semalarda bir saat sonra izmir'de olacaklar. çok enerjik ve mutlu gittiler ve iki hafta yoklar :( dün gece beraber otururken "anne biz yokken canın çok sıkılır mı" diye sordu english teacher yok ya dedim ben takılırım kendimce sıkıntı yok :) küçük kızçemin sınavına çok az kaldı ve onu evde yalnız bırakmak istemiyorum o yüzden sadece o okulda ve dershanede iken gitmek durumundayım derneğe. evdeki işlerimi halletmeyi seviyorum yalnızken onları hallederim bayram geliyor temizlik de olmuş olur. evde biraz içime dönerim, kendimi dinlerim (hiç dinlemiyormuşum gibi) ben bu yalnızlığı fırsata çevirebilirim ve bundan hoşnut da olurum. çoğu zaman bu evde birgün tamamen yalnız yaşayacağımı da düşünürüm ki bu çok mümkün. kızlar atanır ya da yuva kurarsa, küçük kızçem üniversite okumaya başka şehre giderse yalnız yaşamak kaçınılmaz olur. elhamdülillah kendimi her şart ve koşulda ortama adapte edebilen ve hayatın olumlu olumsuz getirilerine karşı beyin olarak hazırlıklı olan biriyim. olumsuz da düşünmem hiç kendime bunu kodlamam, ne olacaksa o andaki ruha karışmayı ondan mutlu olmayı becerebilmeyi öngörmeye çalışır aklım. gelecek ile ilgili de plan yapmam hiç zamanında kurduklarım elimden alındığı için. Allah ne verirse, neyi nasip ederse o olacak ve bunun içinde benim gayretim ve duam da vardır bunu bilirim. şükretmeye, yaşamımın zorluklarından çok verilen nimetlerin farkındalığında olmaya çabalıyorum şükür ve teslimiyet için bu şart. dünyayı çok iyi tanıdım, ona ve insanlara çok fazla bağlanır bel bağlarsam yarıda öylece bırakacağını bilirim. o yüzden an'da, an'da olanlarla, an'ın getirdikleri ve gelecek için de duayla şu hayatı O'nun da yardımıyla yaşamaya çalışıyorum. ne yazacaktım konu nerelere geldi hep böyle oluyor zaten. bugün için evi temizleme ve market alışverişi yapma planım var. derneğe bugün ve yarın gitmeyeceğim. yarın iki arkadaşımı yatıya çağırdım ve cuma günü inşallah bizden derneğe geçeceğiz genel merkezden misafirlerimiz var seminer ve toplantı olacak. Allah hayatı kolay ve insanca yaşayabilecek kabiliyet versin hepimize. insanız, yanlış yaparız, hataya düşeriz farkeder telafi ederiz ve yolumuza yine devam etmekle yükümlüyüz. acılarımız, sevinçlerimiz, kaygılarımız ve daha birçok duygu bizim birer parçamız yeter ki hepsini makul seviyelerde yaşayalım itidalli olalım ve bu hayatta kalbim için en çok dilediğim istediğim ve çoğunlukla öyle hissettiğim ve insanlar için de en çok sahip olsunlar istediğim merhamet duygusunu diliyorum, dileniyorum herkes için. merhametin olduğu bir kalpte kötülük barınmaz, barınamaz çünkü. Allah yumuşak sekinet dolu bir kalp, selim bir ruh, hayırla açılan kapılar, güzel bir yaşam, uzun, hayırlı, sağlıklı, salih bir ömürden sonra hakka yaraşır bir ölüm nasip etsin hepimize. amin.
("plan yapmam" dan kasıt bugün ve yarını içeren rutin işler güçler, güncel konular vs'den ziyade gelecekle ilgili, geleceğe ait hayal, istek vs tüm mevzular. ben asla programsız, plansız yaşayamayan biriyim zaten. anlatmaya çalıştığım konu daha, geniş ve kapsamlı geleceğe dair planlardan uzak durduğum)
*uzun yazmayı çok seven biri olarak okuyacaklara sabır dilerim ve okuyanlara dua 🤍
46 notes · View notes
kosmazsankosamazsin · 1 month
Text
Asla değişmeyen olayı anlatıyorum
Bı ortama giriyoruz ailecek, bı anneme bakıyorlar bir de biz çocuklara sonra anneme abla altı çocuğun hepsi senin mi diyolar annem de evet diyo maşallah kızlar da büyükmüş hiç göstermiyosun falan diyo bı annemin bir de bizim yaşları soruyolar annem diyo işte 36 bizde diyoz böyle böyle ordan bı başlıyolar soruşturmaya yav tamam genç gösteriyorsun dedin bitti yani ne gerek var ne zaman evlenmiş ne zaman biz doğmuşuz ne zaman taşınmisiz ne zaman babam askerlik yapmışa
19 notes · View notes
istanbulunbeyfendisi · 2 months
Text
Tumblr media
Bizim kızlar
48 notes · View notes
semantin · 3 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Köy günlükleri vol 2;
Ben onların kültürünü öğrenirken onlarada kendi kültürümü öğretmek istedim. Sütlaç bizim oralarda bayramda olmazsa olmazıdır. Mutlaka herkes yapar burada da sütten ve inekten çok başka bir şey olmadığı için iyi hadi deyip girdim işin içine. Az buz değil burada kızlar günlük 4 ton süt veriyor maşallah. E bende Boğa burcuyum durur muyum yerimde Hahah yani benim bu hallerimi napacağız bilmiyorum. Bazen cidden kendime şaşırıyorum. Ananem sen nasıl çıktın o işin içinden dedi. Pekte sevdi kutladı. Yani basit gelebilir belki ama bence çok sağlam bir cesaret işi. Allah'a şükür de güzel oldu. Hatta bu zamana kadar yaptığım en iyi sütlaçtı. Bu kadar sütlacı fırına vermekle uğraşamadım hava bilmem kaç inanılmaz sıcaktı zor yaptım zaten. Neyse ki güzel oldu herkese afiyet olduuuu
33 notes · View notes
peltekse · 9 months
Text
Tumblr media
Fatih Sultan Mehmet Han, Akşemseddin hazretlerine soruyor. "Efendi hazretleri, biz hadis-i şerifin müjdesine nail olduk; şehri aldık ama tutmak için ne yapacağız?"
Akşemseddin hazretleri, "Kocamustafapaşa içindeki Kızlar Manastırı'nda Cemâleddin-i Halvetî daha iyi bilir, ona soralım." diyor.
Gidiyorlar beraber ve Akşemseddin hazretleri soruyor, "Ne yapalım? Siz ne dersiniz?"
"Her gün en az yetmiş bin kelime-i tevhid İstanbul semalarını döverse bu şehir elimizden çıkmaz." diyor Halvetî..
Velhasıl, bizim kelime-i tevhid ile rabıtamız bir tapu misalidir, elhamdülillah.
|alıntı
47 notes · View notes
sillagen · 8 months
Text
Şu ölmüş balığını dondurucuda saklayan gibi üniversitede tek başına takılan bir kız vardı. Derdim ki bu kız niye tek. Genelde boyle tipler cok takintılı oldugunu o gun anlamıştım.Bir gün yanıma oturdu çok sakin yapılı bir kız listede kendi ismini bulup imza atacak yukarıdan aşağıya en az on defa kontrol etti. Sonra imza attı, imzayı da on defa kontrol etti. Sayfayı kaç defa açtı durdu. Bu yüzden jilet gibi giyinen, çok tatlı tatlı konuşan kızlar beni iter. Çünkü bunlar inanılmaz takintililar. Hatta instagramı silmiş geri hesap açmış bana istek atmış kabul ediyorum. Geri istek atıyor falan. En bizim Hülya'ya mesaj atmış Nur isteğimi kabul etsin diye onda bile on defa kabul et, onayla yapıp arkadaş olduk.
35 notes · View notes
Text
Çok Hızlı! (17) (Orhan 36 Y., Bursa)
Ertesi sabah işyerine gittim. Nur dün ona aldığım kıyafetlerle, "Günaydın!" dedi. Kahvemi Güzin yapıp getirdi. İkisini de karşıma oturtup, iş bölümünü nasıl yapacaklarını sordum. Biraz anlattılar. Müdahale edeceğim yerlerde ettim. Sonra da, "Kızlar maalesef çıkmam lazım, Behiye hanımla arazi bakacağız!" dedim. İkisinde de surat düştü...
Behiye abla ve Fatma ile beraber araziye baktık. Çok beğendiler, hemen kafalarındaki şekilleri anlattılar arazi üzerinde, mühendis arkadaş yanımızdaydı zaten, hepsini not etti. Özellikle arazinin etrafının duvarla örülmesi işi fena maliyet tutacaktı. Ama Behiye abla yüksek duvar olmasını özellikle istedi. 5 metre dedi, ama 3 metreye zor ikna ettim. İlave olarak araziye giriş kapısının iki yan tarafına 2+1 olarak 3 adet müştemilat yapılmasını istedi. Köy kuracaktı sanki. "Biri Muhittin abine!" dedi göz kırpıp gülerek. Saat 16:00'da zor zar evlerine bırakmak istedim, "Bugünlük beni mazur görün!" diyerek. Behiye abla gülerek, "O zaman bizi Muhittin abine bırak!" dedi. Umurumda değildi.
Onları bırakıp büroya gittim. Güzin beni görünce, o gün gelen kiraları ne yapacağımızı sordu. "Bankaya yatır!" dedim. Gözlerimin içine baktı ama bezgin bir yüz ifadesiyle. Ona, "Ben de şimdi emlakçıya gideceğim, sen parayı yatır gel, ilk günden Nur yalnız kalmasın büroda!" dedim. Güzin paraları toplayıp gönülsüzce çıktı.
Güzin daha köşeyi dönmeden Nur kapımdaydı. Ben masadan kalktım, Nur koşarak geldi, sarıldık, "Aşkım çok özledim!" dedi. "Git kapıyı kilitle hayatım!" dedim. Kapıyı kilitledikten sonra elinden tutup gizli kapıdan arka daireye geçtik. Yanıma koltuğa oturttum. Elele gözgöze bir saate yakın küçük dokunuşlarla tıpkı liseli aşıklar gibi oynaştık koltukta. Bugün onunla sevişmek değil, sadece seyretmek, konuşmak istiyordum. Hayaller kurup konuştuk. İkimizin de boşanması ve gerekirse herşeyden, herkesten uzaklaşıp başka bir şehirde yeni bir hayat kurmak ta vardı hayallerimizde.
Kimsenin bilmediği bir şey daha vardı. İnşaat esnasında elektronikçi arkadaşıma tüm odalara gizli kameralar yerleştirtmiştim. 24 saat ses ve görüntü kaydı yapıyor, bunu şifresini sadece benim bildiğim bulutta topluyordu. Sıva altından enerji kabloları geçirilmişti, kimse mercekleri göremeyecek şekilde yerleştirilmişti kameralar. Hem de değişik açılardan odaları alan birden fazla kamera. Bunu yarın öbürgün ters giden bişeyler olursa diye garanti olarak yapmıştım. Bunları gösterip Behiye abladan yüklü bir ayrılma hediyesi bile koparabilirdim. Aksi halde de, arabamla birlikte, bankadaki para büyümüş 250.000 Dolar gibi bir rakama ulaşmıştı.
Bu arada Güzin bankadan gelmiş, Nur'a mesaj atıyordu, "Nerdesin?" diye. Nur usulca çıkıp lavabodan çıkar gibi yapıp Güzin'e kapıyı açtı. "Lavaboya gitmem lazımdı, büro boş, giren çıkan olmasın diye kilitledim!" dedi. Güzin, "Orhan nerde?" dedi. "Gitti, sen çıktıktan hemen sonra!" dedi Nur. Güzin, "Eee, arabası burda?" dedi. Nur da, "Emlakçı arabasıyla gelip aldı!" dedi. Bunun üzerine emlakçıyı aradım, arka kapıdan aldı beni. Arazi sahibini de çağırdık, konuştuk anlaştık, tapudan randevu alındı. İşlemler başladı. Akşam arabamı alıp direk eve gittim, Merve, Sevgi ve Güzin'in mesajlarına rağmen.
Evde karım, kayıpederlerin evdeki mobilyaları değiştirmek istediğini, bizim İnegöl'deki satış mağazasına gidip bakmak istediklerini söyledi. "Tamam, sabah ararım patronunu, gider bakarsınız!" dedim. Karıma dokunmak istemiyordum, ama karım sürtününce görev icabı sikip yattım.
Ertesi gün tapuda, bankada işler vardı. Genel vekaletle arazi ile ilgili işlemleri hallettik. Öğleden sonra bir mimarla görüştük. Sonra bir havuz firması ile, mimar, mühendis ve havuz firması gereken detay planları çizecek haber vereceklerdi. Hepsi birlikte, "Detayları akşam yemeğinde konuşalım." dediler. Tüm gün büroya uğramamıştım, ama, "Tamam!" dedim.
Karımı aradım, ulaşılamıyor. Kayınpederi aradım, ulaşılamıyor. Kayınvalideyi aradım. Bir adam açtı telefonu. "Kimsiniz?" dedim. "Ben Polis memuru..." dedi. O an başımdan kaynar sular döküldü. Daha iki dakika önce telefonuna bakan mimar, "İnegöl'de tır kırmızı ışıkta bekleyen arabaların arasına dalmış!" dedikten sonra aklıma düşüp karımı aramıştım...
15 gündür işe güce gitmiyor, evde boş boş oturup, duvarlara bakıyordum. Tır arkadan gelip arabayı ikiye bölmüş. Sağ arka koltukta pusetinde uyuyan kızım ile ön sağ koltukta oturan kaynanam küçük çiziklerle kurtulurken, sol tarafı altına katıp katlaya katlaya başka arabaların üstüne yığmış, karım ve kayınpeder tanınmayacak halde vefat etmişti.
Kayınvalide cenazeler vesaireden sonra kızımla kendi evindeyken, ben de kendi evimde perdeler kapalı, içki ve mezeyle, duş bile almadan, seyrettiğim amerikan filmlerinde kendini kaybetmiş alkolikler gibi perişandım. Karımı çok sevdiğimden değildi. Nur ile hayaller kurduğumuz günün ertesinde karımın ölmesi suçluluk duymama, kendimi kötü hissetmeme neden oluyordu...
Cenazeden sonraki gün tüm ısrarlı çalışlarına rağmen ben kapıyı açmayınca, Behiye abla çilingir çağırıp açtırmış, kapının kilidini değiştirtmiş, hemen hemen hergün uğruyorlar, ama beni genelde sarhoş ya da sızmış buluyorlardı. Behiye abla, Fatma, Sevgi ile Hikmet, Nur, Güzin, Dr. Ahmet ve Merve, hatta bir keresinde Muhittin abi bile geldi diye hatırlıyorum. Ya sarhoş oluyordum, ya da yarı sızmış.
Kazadan sonra 3 hafta falan geçmişti herhalde. Behiye abla geldi. Birkaç saat sızdıktan sonra kalkmıştim ve tekrar içmeye başlamıştım. Neden böyle davrandığımı, hayatın devam ettiğini, kızım için toparlanmam gerektiğini... hepsinin söylediği klasik şeyleri anlatıyordu. Sanırım dolup taşmıştım. Ona, (Nur kısmını anlatmadan) kazadan bir gün önce, boşanmayı düşündüğümü, suçluluk duyduğumu anlattım ağlayarak. Bir yere telefon etti, sanırım Dr. Ahmet'e, tanıdığı önereceği bir psikolog sordu. Sonra da, "Eve gönder gelsin, ama bugün gelsin!" deyip telefonu kapattı. Sonra ortalığı toplayıp, beni zorla banyoya sokup güzelce yıkadı.
Birkaç kez telefonu çaldı, konuştu. Ben içki ararken, hepsini lavaboya döktüğünü söyledi. Dökse ne olur ki, tek telefonla yığıyordu kapıya, tekel bayisi benim gibi müşterisi mi vardı sanki. Bir saat sonra kapı çaldı. Tanımadığım bir erkek sesi. Psikolog eve geldi, para nelere kadirdi. Behiye abla diğer odalarla uğraşırken, adam 2 saate yakın hiç bakmadığım açıları anlatıp, beni biraz olsun toparladı.
Ertesi gün işe başladım, ama 4-5 seans sonra ancak eski Orhan olma yoluna girdim. O arada ilginç bir telefon aldım. Birisi benimle görüşmek istiyordu, İstanbul'da bilinen bir inşaat firmasının sahibi. Ertesi gün için randevulaştık. Ulus'ta binanın önüne gittiğimde kapıdaki görevli bayan direk bir yere telefon etti. Bir güvenlik görevlisi beni en üst kata çıkardı. Bir sekreter karşılayıp, kocaman bir ofise aldı beni. Karşımda 40-45 yaşlarında biri. Tokalaşıp tanıştık.
"Orhan bey, bundan 15 yıl önce ben bir firmada şantiye şefiyken bir fabrika inşa ediyorduk İnegöl'de, orada tanıştım rahmetliyle, bana çok güvendi, çalışmamdan etkilendi, bana bu inşaat şirketini kurdurdu, ilk birkaç yıl işleri toparlayana kadar da destek oldu. Resmen ortak da olmadı. O yat kazası olduğunda ben yurtdışı şantiyelerinden birindeydim. Dönünce kadın acılı diye annesini arayamadım. Sonraki aramalarımda da kendimi ne kadar anlatsam da anlamadı. İki kez evine gittim. Tanımadığı için içeri de almadı, anlatamadım kendimi, en son avukatlarıma dedim, bulun kim ilgileniyor rahmetlinin işleriyle diye, ancak 6 ay önce buldular Behiye hanımın izini. Ama ben hesabı kitabı çıkarsın bizimkiler diye beklerken iki büyük proje daha aldık. Sonrasında senin kaybını öğrendim, ancak bu güne dek sallanıp kaldı mevzu!" dedi.
Ben anlattıklarını düşünürken, telefon edip birilerini çağırdı. "Şimdi! Bizim rahmetliyle yazılı olmayan bir anlaşmamız vardı, her yıl çağırır, kazancın yüzde 50'sini verirdim. Ona her zaman müteşekkirim, firma sürdüğü sürece benden sonra bile bu para size ödenecek. Behiye hanım ile telefonda konuştum herşeyi, size aktarmamızı rica etti!" dedi. (Behiye abla bana bir şey söylememişti).
Birileri geldi, sunumlar yaptılar. Dünyanın çeşitli yerlerindeki şantiyeler vs. son 3 yılın bilançoları, en sonda da bir rakam belirdi sunum ekranında. 32 milyon Dolar! "Bu sizin hakedişiniz, banka hesap numarası vereceksiniz, bunun vergisi algısı hepsi halledildi, bu net rakam, resmi kılıf işini finansman yöneticileri halledecek. Siz hesap numarası vereceksiniz sadece!" dedi...
Yolda dönerken halen inanamıyordum. Bir yıl önce bir fabrikada muhasebeciydim. Evet maaşım iyiydi de, 3 asgari ücret kadardı. Şimdi milyon Dolarlar gelip geçiyordu elimden. Akşam Behiyeye gidip durumu anlattım. Behiye abla, "Bak işte, sen Tanrının sevdiği kulusun ki, yağdırıyor!" dedi.
Aklıma gelen bir fıkra içimi biraz burksa da güldüm. (Adam milli piyangodan büyük ikramiye kazanmış, Ankara'ya almaya giderken kayınçosu telefon etmiş, "Enişte nerdesin, ablam vefat etti!" diye. Adam da, "Yüce Tanrım, verdikçe veriyor!" demiş.)
[Orhan]
30 notes · View notes
gercekhikayem · 1 year
Text
ERKEKSİZLİK BAŞA BELA 3
Öğlene kadar sürdü avcıların sessizliği. Telefon çaldığında bir şeyler okuyordum. 
- Akşama yemek hazırlama et, meze her şeyi söyledik. İki gibi bize gel. 
- Salim abi bitmedi daha tezim. 
- Son sayfalar demiyor muydun hadi bırak Bayram bile gelecek içki masasına. Sırf senin şerefine.
Tez son bahanem idi. Neredeyse bitmek üzere idi bunu da kadınlar ile konuşurken söylemiştim. İçki masasında beni her an sikmeyi düşünen üç erkeğin arasına oturmamak için son sığınak olarak kullanıyordum. Bayram abi de varsa biraz rahat olurum. Ama er geç birinin sikini yiyeceğim o kesin. Caner Abi ısrarından vazgeçecek gibi değil. Bu gece olmaz ise başka bir gece kesin kapıma dayanacaktır. Ben de bu uzun süren bu tatili böyle sonlandırmak isterdim. Sonradan peşime takılmayacak iyi bir erkek ile güzel bir seks fena olmaz. Belli mi olur yeniden evlenene kadar elimin altında ihtiyaçlarımı görecek bir erkek ne güzel olurdu.
Masayı dedikleri kadar güzel donatmışlardı. Dışardan söylenen bir sürü yemek. Onlar rakı ben şarap içerek akşam beş olmadan çakır keyif olmuştuk. Yemekte soda ve su içen Bayram abi dışında hepimiz gereksizce kahkahalar atıyorduk. Yemek boyunca da arada cep telefonlarının ekranlarına bakıp gülümsemeleri sürdü. Kendi aralarında yazıştıkları açık. Ama sohbet eğlenceli, yemekler güzel, hepsi her cümlesine bana bir iltifat sıkıştırıyordu. Bazen iltifatı da açan güzelliğime vurgular. Tenin ne güzel parlak, bacakların uzun çok severim gibi. Salim abi karısının kesin talimatı nedeniyle sigara içenleri balkona gönderirken balkonda ilk atağı Caner Abi yapmıştı.
- Bizim kızlar sevgilim var yalanını yedi ama biz yemedik. Neden senin gibi bir Afroditin sevgilisi yok 
- Beni mi konuşuyorsunuz aranızda.
- Daha güzel bir konu mu var? Geldiğin günden beri hepimizin hayallerini süslüyorsun.
- Caner abi ben de komşular arasındayım diye rahattım. Evime kaçayım bari. Ben gülerken o gülmedi. 
- Bugün içeri girdiğin andan beri herkes ayrı ayrı seninle baş başa kalma planları yapıyor. 
- Caner abi sarhoşsun sen, ben evime gidiyorum diyerek sesimi yükselttim. Bayram abi masadan kalktı yanımıza geldi.
- Caner sıkma canımızı evine git bir sen. Gel kızım tatlıları yiyelim ben seni bırakırım.
Kanepede Bayram abinin yanına oturdum karşımdaki koltuklarda da Mustafa ve Salim abiler. Balkonda konuşulanları bilmiyorlardı veya öyle davranmayı tercih ettiler konu açılmadı. Yine eğlenceli sohbet sürürken tatlı yanında birer kadeh viski aldılar ellerine, bolca sulandırdıklarını da bana verdiler. Sohbet devam ediyordu ama karşımda oturanların gözleri bacaklarımdan ayrılmıyordu. Giydiğim kıyafet  sıradan diz hizası bir etek üstüne dar bir gömlekti. Caner abinin ima ettiği gibi aşırı bir kıyafet değildi. Yine de vücut hatlarımın ortada olması azdırmıştı demek ki erkekleri. Kalçalarım bol etekten belli olmasa da göğüslerim fazlaca ben buradayım diyordu. Neler yazmışlardır aralarında? Bana nasıl saldıracaklarını, önce kimin sikeceğini, göğüslerime amıma neler yapacaklarını mı? Üç erkek kendi aralarında gülerken aklımdan geçenler bunlar. Viski boğazımı yakarken karşımdaki iki erkeğin bakışları da bacak aramı yakıyordu. İyi ki Bayram abi burada, olmasa iki erkeğin önünde diz çöküp siklerini ortaya çıkartıp emmeye çoktan başlamıştım. Azmalarında masada içki seviyesi arttıkça gömleğin bir düğmesini fark etmemiş gibi açmamın etkisi de olabilir mi? Görmüş geçirmiş orta yaş üstü erkekleri parmağımda oynatmak çok güzel hem de tahrik edici. Erkeklerin ana hedefi aynı olsa bile zevkleri farklı. Mustafa'nın gözleri hep göğüslerimde Salim'in ise bacaklarımda bir süredir. Göğüs çatalımın bir kısmını sergiliyorum sadece, bacaklarım da öyle çok açılmadı normal bir etek ile oturunca ne kadar açıldıysa işte. Biraz diz üstü bir manzara.
Bir kadeh daha viski dolduran Mustafa abi meyve tabağını da uzatıp gelip yanıma oturdu şimdi iki erkek arasında sıkışmıştım. Salondaki tek kanepede tam karşımda bacak aramı seyreden bir erkek ve diğer iki erkek de iki yanımda. 
- Ya bir selfie çekilelim deyip elini omzuma atan Mustafa abi elini geri indirmedi bir daha. Omuz başımı hafif okşar gibi elinin oynaması rahatsızlık vermedi nedense. Sarhoşuz, yine gömlek kravat karşımızda oturan Salim Abi bacaklarımı ezberler gibi bakıyor. Bayram abi varken bir şey yapamazlar ama beni düşünerek bu gece boşalacaklar. Ben de onları düşünerek. Mustafa abiden kaçarken iyice Bayram abiye yapışmış haldeyim. Eli artık omzumdan dirseklerime inmiş oradan belimi sıkıca tutmuş oturuyorduk. Elleri yaşına göre ne kadar güçlü.
- Biz sana bir sırrımızı verelim diye kelimeleri yuvarlayarak konuştu. Ben de konuşmaya çalışsam aynı durumdaydım. Biz karıları gönderdikten sonra bazı misafirler çağırabiliriz eve. Görürsen görmezden gel. Aman.
- Misafirler demeyelim misafir diye araya girdi Salim abi. Nasıl cevap vermeli buna. Üç erkek tek kadın çağırmışlar. Tam da hayallerimdeki gibi. Kızmam lazım bu laflara. Kızamadım.
- Ben gideyim o zaman kart zamparalar. Ne güzel karılarınız var utanmıyorsunuz da. Güldüler.
- Caner'in planları başka idi ama patladı galiba diye güldü. Ben gülmedim. Demek ki o orospu sipariş etmemiş, planı beni sikmekmiş. Bunları da kendi aralarında tartışmışlar.  Bayram abi de çağrılan orospuya ortak olacak mı? Sanmam. Caner daha nazikçe kapıma gelse idi belki birer kadeh daha içer sonra onun altında olurdum.
- Ben kalkayım o zaman diye doğruldum. Ayakta zor durduğumu kendim bile fark ediyordum. Hem viski ağır geldi hem de çevremdeki yoğun erkeklik hormonu. Önlerine bakmamak için kendimi tutuyorum yine de yanımda oturan Mustafa Abinin giydiği şorttaki kabarttı belli. Salim Abi'nin kumaş pantolonun da bile bir kabartı var. Gelecek orospu için amadaha çok benim için kalkmış sikler. Günlerdir siklerini düşünerek kendimi tatmin ettiğim erkeklerin arasında seks imalı konuşmalar ile ıslağım. Islağım bunu niye kabul etmiyorum ki ıslanmış bir amcık ile aralarındaydım.
- Seni eve bırakayım dedi Bayram Abi. Caner dallaması hala kapının önündedir. Koluma girdi. Gerçekten de Caner dallaması kapımın önünde idi.
- Özür dilerim diyerek sarıldı. Yine o ellerin belimde gezen sarılması. Hatta biraz da kalçama indi. Karşı kapıdan bakan iki erkek ve yanımda dikilen Bayram abi olmasa ben de ona sarılır dudaklarına yapışırdım. Bayram abinin yardımı ile Caner'den ayrılırken yanağımdan öptü. Dudaklarını kapmak isterdim. Kapıyı açan Bayram abinin kolunda evime girdik.
- Odana çıkartayım seni ayakta duramıyorsun. Ne diye içersiniz ki şu boku. Baban duysa köpürür sinirden.
- Sağol Bayram abi ben çıkarım o kadar kötü değilim.
- Sen kötü değilsin ama herifler kötü durumda. Gir koluma da çıkarayım yukarı. Yoksa üçü birden odana dayanacak, neler geçiyor akıllarından bir duysan. Bayram abiden duymayı en son beklediğim sözler. Sol kolumu sıkarak merdivenlerden yukarı doğru çekiştirdi önce. Sonra elini kalçama bir küçük şaplak ile yapıştırdı.
- Hadi yukarı, baban küplere binecek. Kalçamdan yukarı iten elini çektim. Parmaklarının acısı etimde.
- Abi biraz içtim sadece, babamlara deme bunları. 
- Demem demem korkma. Odama girdik, banyonun ışığını açtı. 
- Hadi elini yüzünü yıka şu sigara kokan şeyleri at üstünden sonra doğru yatağa.
Banyoya girdim. Gerçekten de makyajım dağılmış göğüs dekoltem umduğumdan daha fazla. Tam bir kaltak gibi görünüyordum aynada. Neler dedi öyle Bayram abi. Eli nasıl da kalçama yapıştı. Niye bağırıp çağırmadım yapılan terbiyesizliklere. Yarın evden hiç çıkmamalıyım. Yine de isteğim azalmış değil ki, bu gece güzel bir porno izleyip boşalayım. Caner biraz nazik olsa bu gece erkeksizliğim son bulabilirdi oysa. Sigara kokmuş gömleğimi şarap damlamış eteğimi kirliye attım. Yüzümü yıkadım. Havlu ile yüzümü kuruladım. Odama döndüğümde ise korkudan çığlığı bastım. Bayram abi karşımda duruyordu.
- Bağırma Bütün gece çıldırttın herkesi. Kolumdan tutup yatak kenarına oturttu. Yatağın çarşafını üstüme atınca sarıldım. Ne konuşacağım bak seninle.
Dilim tutuldu sarhoşluktan ve korkudan. Önünde bacaklarımı çarşaf ile göğüslerimi de ellerim ile kapatmaya çalışıp korku ile bekledim. 
- Bak kızım. Geldiğin günden beri tüm erkeklerin aklını başından aldın. Farkında değil misin? Şimdi hepsi bir fırsat bulup bu odaya girmeyi planlıyor. Bunun tek sebebi de senin güzelliğin. Bir şey soracağım şimdi doğru cevap ver.
- Evet abi
- Sen de içimizden birini istiyordun değil mi mesela Caner'i.
Cevap vermedim.
- Caner'in ağzı pek sıkı değildir. Ama ben öyle değilimdir. Bu gece sana istediğini veririm ve kimsenin bundan haberi olmaz.
- Bayram abi nasıl laflar bunlar.
Bir eli çarşaf üzerinden çıplak bacağımın üstünde idi. Yavaşça eğildi.
- Sana sıradan bir şey teklif etmiyorum. Aylardır erkeksizsin sana 22 santimlik bir at yarağı öneriyorum. Kumaş pantolonun fermuarını indirip elini içeri sokup sikini çıkardı. Hayır diye bağırdım. Korkudan ve pantolondaki açıklıktan sarkan yarı dikilmiş sik yüzünden. Gördüğüm hiç bir sike benzemiyordu. Önünde üçüncü bir kol gibi sarkıyordu. Kalın, uzun, üzerindeki damarlar kabarmış, mor başlı bir sik. Kaçmam gerekirken aklımdan geçen bunun tam kalkmamış hali buysa kalktığında neye benzer düşüncesi. Hafif hafif kıpırdıyordu açık renkli siki. Pornolarda gördüğüm kadınların amlarını geren ve içlerine girdiğini gözlerinin akını ortayan çıkaran sikler gibi bir sik. Sadece onlar siyahtı bu teninden bile açık renk. Banyomdaki deodorant şişesi bundan daha ince ve kısadır.
- Dilin mi tutuldu orospu. Birazdan açılır dilin. İki eli omuzlarımdan itekleyince yatağa sırtüstü düştüm. Üstüme geldiğinde kaçmaya çalıştım. Karşı koymadı. Sadece kolumu tutup koluma fısıldadı.
-  Sadece sen ve bu yarak bir gece baş başa kalacak. Kaç kere boşalacağını sayamayacaksın bile.
 Tuttuğu elini aşağıya götürüp sikine tutturmaya çalıştı. Elimin değmesi bile sıcaklığını ve sertliğini anlamama yetti. Olacaksa böyle bir yarak ile olması daha iyi. Hayallerimde sikilirken hep sik diye geçerdi ama buna yarak denmeli, haklı. 
- Bayram abi sadece bu gece ama söz mü?
- Söz güzel komşum benim söz.
Yanaklarımda dudaklarımda gezen dili kulak memelerimi emerken yine de dudaklarımı kaçırmaya çalıştım. Demek hiç ummadığım kişinin sikini yiyecektim bu gece. Diğer üçü bir orospuyu sikerken ben de bu dev şeyi yiyecektim. En iyisinin bana kalması ne güzel. Bundan daha vahşi bir yarak hiç bir erkek de kolay kolay olamaz. Badem bıyıkları boynuma batarken dili değdiği yerleri yalıyordu.
- Ancak senin gibi koca memeli koca kalçalı orospular alabiliyor bunu. Yarısı girmeden boşalırsın. Nasıl da sikerim memelerini. Amcığına 22 santimlik yarak girdi mi hiç komşu kızı.
Cevap beklemeden konuşuyordu, cevap beklemeden de soyunup soyuyordu. Çıplak göğüs uçlarımı biraz emerken külodum da dizlerime inmişti. Avuç içini amıma bastırıp girişinde bir parmağını dolaştırdı.
- Göğüs uçların fırladı. Damlıyorsun bırak nazlanmayı. Bakalım alabilecek misin.
Bacaklarımı kıvırdı dizlerinin üstünde bacak arama yaklaşıp sikini kökünden tutup amıma sopa gibi vurdu. Daha uzun sevgi dolu bir ön sevişmemi bekliyordum. Ama aklım bir an önce o yarak ile buluşmaktaydı şimdi. Amım ve çevresini siki ile tokatladı. Sopa gibi çarpıyordu etime. Sikin başı neredeyse göbek deliğime çarpıyordu. Gözlerimi alamıyordum gördüğümden. Kökünden tutmasına rağmen açıkta kalan kısmı filmlerde gördüğüm çoğu sikten büyük kalın uzun açık renkli bir sik. Amıma bastırmayı sürdürerek alev gibi yanan kalın başını girişimde dolaştırdı.
- Pembe amcıkları çok severim. Sen de seveceksin yarağımı. Tanımak ister misin?
Elimi aldı sikine getirdi. Bu sefer tanımak ister gibi elimle sarmaya çalıştım. Yok gerçek olamayacak kadar kalın, uzun ve sert. Buna rağmen hemen içimde olmasını istiyorum. Biraz geri çekilip tükürüklediği iki parmağını amımın girişine sürdü. Eğildi. En çekindiğin ummadığım adam birazdan amımı yalayacaktı. Yaladı sayılmaz. Çevresinde dilini dolaştırdı, koca bir dil darbesi ile üstünü yaladı.
- Hazırsın alırsın.
Doğruldu. Kökünden tuttuğu görünen kısmı bile dev olan sikin başını amıma yumruk gibi dayadı. Sadece başı girdiğinde bile terledim. Amım zorlansa da yeterince gerilmeyi bildi. Durdu çıkıp tekrar soktu dev başını. Bacaklarımı biraz daha araladım. Çok özlemişim sıcak bir sik girmesini, parmaklarım aynı zevki kesinlikle vermiyordu. Nasılsa girecek bacaklarımı biraz daha açtım.
-  İyice alış sonra eze eze sikeceğim komşu kızını.
Üzerime doğru ağırlığını verince herhalde yarısına kadar girmişti ki dur dur diye bağırdım. Kıçıma Kıbrıs’ta kalın bir sik girdiğinde bu kadar genişleyip sızlamamıştı içim.  Bacaklarımı biraz daha aralayıp içimde bekledi, bir iki santim geri çıkıp girerek yavaşça sikerken göğüslerimi kavradı. Yavaş yavaş sikerken vücudumu saran zevkten çok bir terleme ve sıcaklık idi. Vajinamda hissetmediğim tek bir nokta yoktu. Hepsini ele geçirmişti. Beli hızlandıkça o darsın komşu daracık diye söyleniyor ben sadece orgazma giden yol için gözlerimi kapayarak sessizce inliyordum.
- Bugün nasıl döktün bunları ortaya. Aralarını sikmek istedik hepimiz.
Dili göğüs uçlarımı gezdikten sonra boynuma ve dudaklarıma geldi. İki dil birbiri ile buluştuğunda amım hala geriliyordu. Badem bıyıklarının batması bile rahatsız etmiyordu.
- İyi dayandın komşu. Şimdiye boşalırsın veya ağlarsın diyordum. Biraz daha derin girmeye başladı. 
- Korkma hepsini sokmam. Ohh taş gibi göğüslerin. Kalça hareketleri arttıkça dudaklarına daha sıkı saldırdım. 
- İşte böyle orospum benim. Böyle inle yarağımda. Bu kalın ve uzun yarak ile kadına acı çektirmeden sevişmeyi biliyordu. Kalçasını hafif hafif oynatması amımın her yerine ayrı baskılar gönderiyordu.  Boynum, karnım ve en çok amım yanarken bedenim kasıldı. İçimdeki balta sapı gibi kalın yarağın izin verdiği kadar da amım kasılmaya başladı. Sakin sakin kısa süre sikilmek bile aklımı almıştı, nasıl bir yarak nasıl bir sikiş tecrübesi bu. İçime biraz daha kaydı bağırdım ama acı değil, şaşkınlık ve doluluktan.
- Bu amcığa ben yetemem tek başıma. Seni kapıda bekleyenlere de siktireyim mi orospu. Hepsi döllesin mi amını. Boşalmam başladı. Karnım göğüslerim cayır cayır yanıyordu. Boşalmama aldırmadan sikini yarıya kadar hızlıca sokup çıkarıyor göğüslerimi sıkıyordu. Boşalma çırpınmalarım biterken amıma önce bir zevk krampı saplandı sonra içimdeki dev biraz daha içime girince bu acıya dönüştü. Elimi araya sokarak daha çok girmesini engelledim.
- Bekle lütfen biraz. Biraz geri giderek bekledi, ben de  biraz sakinleme şansı buldum. 
- Seni orospumuz yapacağız bu gece. Herkesin yarağını yedireceğim sözleri ile boynumu yalayıp tekrar sikmeye başladığında aklım yerinden tamamen çıktı. Bu yarağın yaptıkları gerçek olamaz. Amım parçalanacak kadar gerilmiş. Her sinir ucu zevke teslim olmuştu.
- Siktireyim götünü göğüslerini aynı anda. Boğazımı sıkarak nefessiz bıraktı. Bir yandan yeni boşalmış sular damlayan amıma daha hızlı giriyordu.
- Siktir beni, durmadan siktir. Dudaklarımı ısırırcasına emdi.
- Hızlanırsan parçalanacak karı davul gibi germişsin amını, çekil ben  alıştırayım sen en son sikersin sesi Caner’e aitti. Ne zamandır bizi seyrediyor bilmiyorum. İçimdeki her noktayı ezen nefes almamı zorlaştıran sik geri çıkarken büyük bir rahatlama hissettim. Bayram kenara çekildiğinde ise çığlık atarak ellerim ile amımı ve bacaklarımı kapamaya çalıştım. Bayram’ın kalktığı yeri alan kalkmış siki ile Caner’di. Yanında ise gözlerini üstüme dikmiş yarı kalkmış sikini okşayan Salim duruyordu. İkisi de çırılçıplak. Caner dev vücudu ile üzerime eğilirken kocaman eli amımı örtmeye çalışan elimi iteklemiş bir parmağı içime kaymıştı bile.
- İyi sikicileriz hepimiz. Madem sen de çığlık çığlığa istiyorsun gelelim dedik. Çok eğleneceksin bu gece. Bu eşek yarağını alan bizimkileri rahat alır. Alev almış bile amcığın. 
Dudaklarıma uzandığında hayır demek aklımdan bile geçmiyordu. Zaten istediğim yaraktı, şimdi üç tane geldi. Dudaklarımı emerken de siki aynı Bayram'ın yaptığı gibi amımın girişinde gezindi.
- Seni domaltıp sikmeyi hayal ettim diyerek bir çırpıda ters çevirdi. İri güçlü kolları ile zor olmadı onun için. Sonra önce sikinin sıcaklığını sonra da içime kayışını hissettim.  Bu da kalın ve uzun bir sik olmalı. Bayram'ınki gibi içimi parçalamadı ama dolu dolu amım. Sonra gitgide üzerime ağırlığını verip kalçalarımı sırtımı okşayarak sikmesini sürdürdü. 1.90lık iri gövdesi altında ezilirken göğüslerimi avuçlamasına kaptırdım kendimi. Diğer iki erkeği unutmuştum o an. Kalın ve uzun siki dibimi vurdukça bağırdım ben bağırdıkça o hızlandı.
- Yeter amına koduğumun biraz biz de tadına bakalım sesi Salim'e aitti. Caner içimden çıkmadan biraz geri doğruldu ve yavaş yavaş sikini sokarak devam etti. Beni de iyice kendine çekerek doğrulttu şimdi tam dört ayak üstündeydim. Yatağın iki yanındaki iki erkeği rahat rahat görüyordum
- Elimizin altında maden varmış. Ben böyle güzel amcık sikmedim.
- Aylardır diyorum size dedi Salim. Her gece birimiz sikerdi bu karıyı.
Yatağa uzanıyp kafasını sağ göğsüme bastıran ve dili ile uçlarını keşfeden Salim'idi, diğer eli ile de öbür göğsümü okşuyordu. Tepkim daha derin inlemek oldu. Caner'in siki amımı yakarken göğüslerim ile aynı anda ilgilenilmesi dünyamı tekrar kararttı. Caner Bayram gibi değil, hızlı hızlı amımı parçalamak ister gibi sikiyor arada parmaklarını kalçalarıma geçiriyordu. 
- Göt deliği de çok güzel. Salim tam senlik dağıtırsın.
- Çekil memelerin tadına ben bakayım diyen Bayram Salim'in yerini alırken Salim ayağa kalktı ve boynumu kendine çekti. Dudaklarıma değen siki idi. Kendine benzemeyen kalın orta boy bir sik. Kocaman bir mantarı var gövdesi mantarından ince ama kalınca bir sik. Bayram göğüs uçlarımı dişler ve uçlarını parmakları ile ezerken Caner içimde daha da hızlı idi.  Aynı anda üç erkeğin elleri üzerimde. Amımdaki sikin sahibi kalçalarımı okşuyor, Bayram'ın ellerinde göğüs uçlarım uzuyor. Ağzımı siken Salim boynumu okşuyor. Tahrik edilmeyen tek bir zevk noktam açıkta değil. Salim'in koyu renk mantar başını geçip sikinin bir kısmını daha ağzıma aldığımda söylendi.
- Karı işini biliyor.  Siz de masum kız sanıyordunuz. Koca görmüş karı yaraksız duramaz dedim size. Ağzım ve amım iki güzel sik ile dolu iken daha fazla dayanamadım. Boynum kasıldığında Salim'in siki ağzımdan çıktı.
- Boşalıyor lan sesi kime ait hatırlamıyorum. Ama Caner amında Bayram göğsümü emmede hızlandı. Amım zevkten sarhoş iken, göğüs ucumun iki dudak arasında uzaması zevkimi de uzattı. Salim'in eli de boştaki mememi tokatlıyor sıkıyordu.
- Off boşaltacaktı beni de nasıl kasıl amcığı. Gel Salimcim boş bırakmayalım bu amcığı diyerek içimden çıkan Caner yanıma yatıp göğüslerimi okşayıp arada dudaklarımı emerken ben nefesimi ancak toplamaya başlamıştım. Karnımdaki titremeler ile başlayan bacaklarımı geren orgazmı gözlerimi sıkı sıkı kapatarak kutlamıştım. Sanki bacaklarım hala titriyor. 
- Bende de bir kere boşaldı. Yanıyormuş yaraksızlıktan dedi Bayram abi.
- Kucağına gel bakalım Salim Abinin.
Yanıma uzanan Salim'in ince uzun vücudu ile iyice tezat görünen kalın koyu renkli sikine oturmak için  doğrulup yavaşça kendimi bıraktım. Bedenlerimiz birbirine değdiğinde mantar başın amıma verdiği zevk de başladı. İçimi yara yara girip çıkarken her sinire değiyor amımdaki tüm suyu sağıyordu sanki. Bir sike köküne kadar oturabilmek çok güzel. 
- Sevdin mi yaraklarımızı komşu. Hepsi seni bekliyordu günlerdir.
Cevap veremedim. Yatağın içine giren Caner ayakta dikildi ve amımdan yeni çıkardığı siki ağzıma dayadı. Gerçekten uzun güzel bir sik. Başı yay gibi havaya kıvrık. O yüzden amımın içinde beni çıldıran noktaları kolay bulmuştu. Bir iki kere ağzıma soktuğunda boynum diğer yana çevrildi. Ah işte Bayram'ın o mükemmel siki. Caner'in ortalamanın çok üzerindeki güzel siki bile bunun yanında sönük kalıyordu. Sadece başını o da ağzımı iyice gererek alabildim. Tekrar Caner'e döndüm sikini emmek için. Bu sefer Bayram'ın sikini bırakmamak için elim ile tutup okşamaya başladım. Okşarken bile elim bir çırpıda başına ulaşamıyordu. İki el ile belki tamamen okşayabilirim. Nasıl bir sik bu hep elimin altında olmasını isterdim.
- Karıya bak üçümüzü de yönetiyor. Salim haklıymışsın tam bir kaltak bu. Daha önce de böyle sikilmiş bence. Sakin sakin girerek içimi dağıtan arada kalçalarıma tokatlar atarken küfürler eden Salim buna tepki vermeden küfürlerini sürdürdü.
- Amını götünü dağıtacağımı söylemiştim bu karının. Off nasıl da dar Bayram'a rağmen. Kahkaha attılar.
- Götünü de sikeceğim değil mi komşu dedi Bayram abi
- Olmaz onunla olmaz. Tekrar güldüler.
- Korkma aşkım diye dudaklarına eğildi Caner, o güzel götü önce ben sikeceğim. Caner abin göt uzmanıdır. Siktiler değil mi o güzel götü daha önce. Ağzım dolu olduğundan cevap vermedim. Bir parmağının göt deliğimi okşaması zevki artırdı.
Bak demiştim size götünü de siktirmiş kaltak. 
- Mustafa iti nerede dedi o sırada dev sikini ağzıma tekrar yerleştirmeye çalışan Bayram.
- Aradım aradım açmadı piç. Uyuyakalmıştır.
- Bir daha ara da biralar ile ilaç poşetini de alsın gelsin pezevenk. Karı iliğimizi tüketecek hepimizin.
Bunları derken beni kendine doğru çekip girişini hızlandırdı Salim. Aralarında en efendi gözüken adam. En güzel sikici çıkmıştı ve bu beni sikme planlarının baş tetikçisi. Sanki genç bir erkekmiş gibi hızlı hızlı bana çığlıklar attırarak alttan amıma vurmaya başladı. Sikinin mantar başı her yerimi eziyor. Ağzım boşta ellerimdeki iki kalın sike daha çok tutunmak için sarılmış durumdayım. Salimin parmakları kalçama batıyor iki parmak ucu arka deliğimde buluştu sadece okşuyor. 
- Off nasıl da savruluyor göğüsleri. Dördümüzü de bitirir daha yok mu der böylesi. Dördü mü, bu benim için de fazla olacak.
Kıçıma inen şiddetli bir tokat ile bağırdım.
- Çık pezevenk bende sıra. 
Salim içimden isteksizce ayrıldı yana kaydı. Tekrar çevrildiğim köpekleme pozisyonunda sarkan göğüslerimi emmeye başladı. Ağzıma giremeyen sik Bayram'a ait. Kalçalarımı ayırıp amıma kayan kalınlık ise Caner. Bu sefer o da hızlıca girer çıkarken ben aldığım zevk ile ağzımı iyice açıp dev sikin başını ağzıma sığdırmayı başardım. Salim'in dudakları arasında ise göğüs uçlarım uzuyor. Bu pozisyonu çok seviyorlar demek. Kimse konuşmuyor artık. Sadece yoğun hırlamalar ve inlemelerimiz var. Orgazm dalgası tekrar geliyor. Göğüs uçlarımdaki sakalsız nazik dudaklardan veya amımdaki kalın sikten mi başlayacak dalga bilemiyorum. Sikini ağzımdan çıkarmış olan Bayram dudaklarıma eğiliyor, çekinmeden dilimi ağzına veriyorum, dillerimizi emiyoruz. 
- Seni tost da yapacağız komşu kızı. Bağıra bağıra boşalmak istiyorum. Kulağıma eğiliyor Bayram
- Yarağım ağzındayken tükürüklerin damlıyor orospu komşum.  Kendimi tam bir orospu gibi hissettiriyor bu durum. 
- Titriyor yine amı karının. Bunu söyleyen tabii ki amının dibini döven Caner. Ucu kalkık yarağı amımı kazıyarak geçiyor, en hassas yerlerimi ezince kıvranıyorum. Salim göğüslerimi tokatlarken Bayram sikini boynumu zorla tutarak ağzına sokmaya çalışıyor. Nefes alamayacak kadar açılmış ağzım.
Bağırmaya çalışarak kendimi teslim ediyorum orgazma. Gözlerim kapandığından sadece bir kırmızılık var çevremde bir de baş dönmesi.
- Fışkırdı lan sanki. Ne karı imiş hem güzel hem orospu gibi.
- Zor tuttum kendimi patlayacaktım az daha
- Ben de valla hem de girer girmez, tasarruflu gidelim beyler. Elimizin altında böyle bir karı varken sikler inik kalmayalım. Kahkahalar atılırken kapı zili çaldı. Gelen Mustafa olmalı. Evet oymuş.
- Ben gelmeden mi başladınız pezevenkler. Bayram bravo valla. İnanmazdım ikna edeceğine. Boşalmadığınız di mi içine?
- Lan amma soru sordun ya dedi Caner. Getirdin mi hapları. Birer tane atın da yolda kalmayın piçler.
- Onu kaplıcaya giden kankana söyle oğlum. Bizim yaraklarda bir sıkıntı yok. Al bira da getirdim.
- Gel bakalım güzel kız. Ayrıl o at sikinden de. Amcığının tadına ben de bir bakayım. Lan o memeler ne dedim size en az 95'lik bu füzeler.
Evet tüm bu konuşmalar sırasında sırtım onlara dönük Bayram'ın siki ile oyalanıyordum. Dev başını emmeye çalışarak, gövdesini elimle kavrayamayışıma şaşarak. Bacaklarımı okşayarak arkama yapışan Mustafa abinin, sertleşmiş siki kalçalarıma değdi önce.
- Bensiz iki kişi birden sikmediler di mi?  Bir parmağını içime kaydırdı.
- Mustafa abin yesin mi güzel amcığını. Eksik parça buydu. Gelip hepsi birer tur sikmişlerdi beni. Biraz da onlar bana hizmet etsin. Zor da olsa elimle kavrayamadığım başı dudaklarımı geren sikten ayrılıp bacaklarımı araladım.
- Aferin kaltak, sana hayatının am yemesini yaşatacağım. Sen de Mustafa abini canlandır bakalım. 
 Üzerime doğru eğilip öptü sonra yanıma ters yatıp bacak arama eğildi. Yarı kalkmış normal boyutlardaki siki karşımda idi. Mustafa'nın dudakları amıma değerken kendimi serbest bırakıp açıldım iyice. İhtiyacım olan sakin sakin yalanmak. Ağzıma rahat sığdırabildiğim sikini yalarken dili içine giren yaraklardan iyice açıldığını düşündüğüm amıma kayıverdi.
- Aferin orospu, güzel yalıyorsun. İyice kaldır da amını götünü aynı anda sikelim. Dudakları bızırımı yakaladığında tam kalkmayan sikini nerede ise tamamen ağzıma sokmuştu. Koca dili içimde gezerken çevremdeki sesler gülüşmeler artıyor azalıyordu. 60 yaşına yaklaşmış adamın siki dudaklarım arasında sertleşirken dili amım ve arka deliğim arasındaki hassas çizgide gidip geliyordu. Dakikalardır sikilmekten ve yalanmaktan hep ıslak olan yerlerimde. 
- Kalkmadı mı lan hala sikin. Getirdim ben malzemelerimi. Konuşan Salimdi ne zaman gitti bilmiyorum. Mustafa gel bakayım amcanın kucağına diye gülerek yatağa sırtını dayayıp otururken Salim'in elinde gördüğüm marketlerde de satılan Durex anal kayganlaştırıcı kremlerdendi. Mustafa'nın normal boyutlardaki sikine rahatlıkla oturduğumda kafasını göğüslerimin arasına soktu.
- Off aylardır bunu istiyordum. Kalçamı okşayan el soğuk ama yoğun bir kremi arka deliğim çevresine yaydı.
- Sen Mustafa abini emdirirken döne döne sikeceğiz orospu.  Nefes alacak vaktin olmayacak. Amımdaki sikin sertliğine kremli bir parmağın arka deliğime hafifçe kayması eşlik etti. Sonra sert bir tokat geldi kalçama.
131 notes · View notes
rezlinn12 · 20 days
Text
Kızlar pahalı olan herşeyi ablalar alır. Düzeni bozmayalım lütfen ,bizim ki laf ediyor sonra..
9 notes · View notes