Tumgik
#Cinayetler
dusuncekatalogu · 10 months
Text
12 Kişiyi Katleden Psikopat Seri Katil…
James Holmes, 20 Temmuz 2012 tarihinde Aurora sinema salonuna düzenlenen silahlı saldırıda bir düzine kişinin ölümüne ve yetmiş kişinin yaralanmasına neden olan Amerikalı bir katildir. 13 Aralık 1987’de doğan Holmes’un babası matematikçi ve bilim insanı, annesi ise kayıtlı bir hemşiredir. On iki yaşına kadar Kaliforniya, Monterey County’deki Oak Hills’te büyümüş, daha sonra doğduğu şehir olan…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
seslimeram · 1 year
Text
Cendere Meseli
Tumblr media
Edilgen, teslimiyetçi, biatten ötesini düşünmeyen, koşul var etmeyen bir cenderenin tam da ortasındayız. Toplumsal dönüşümünü önce asmalı kesmeli sonra canım cicim kapsama ve kucaklama eksenli ele alan farklı kişilikler imal eden ekranı muktedirin var ettiği her şey tastamam bambaşka uçurumları beraberinde getiriyor, ne eksik ne fazla. Tahakkümü, yönetim anlayışının temelinde bir yapıştırıcı / bütünleştirici olarak ele alan, kodlayan işte o muktedir için birleştirmek / bütünleşme, kucaklaşmak tam anlamıyla teslimiyet bahsini ihtiva eder. Bununla bir devinimi var ederek her dem ölümü gösterip sıtmaya razı getirme çabasıyla bir toparlama ülke, toplama kampına benzeş bir yeni sahne var edilir. Hep, daim olduğu üzere muktedirler için sıradan insan teferruattır. Düzeni var eden tüm öteki temsili yönetimler gibi son yirmi bir yılı elinde tutan, dönüştüren mazlumluğu terk edip de erkanı muktedir olan, taşınan / kalıcılaşan akımın baş amirle birlikte yönlendirdiği şey derin bir kırılmayı var etmektedir. Edilgen, teslimiyetçi, çoktan hayatta umudunu zayi etmiş her an ve her dem masallarla avutulan buna bile isteye razı gösteren bir toplumun binası devam olunandır.
Demokrasi, biyopolitik, yeni liberal hükümranlığın tezgahında artık alenen un ufak edilir, ettirilir. Umudun çürütülmesi bu raddede çıkagelen o bahisten türetilen her şeyle birlikte, bir girdabın ta kendisiyle imal edilendir. Bedene yönelik politik tavrın, nesnelliğin afaki bir halde giyotin kılındığı, buna dönüştürüldüğü yerde her ezber / her tekrar / her yönelim bir cehennem tahayyülüdür. Teslim olmayanlara reva görülenlerin seçim gümbürtüsü ve tüm kazandık / bu ülke kazandı şatafatlı uydurmalarının kenarında çürümeye sevk edilen insanın hali / hallerimizdir mesele. Bir cehennem tahayyülünün etraflıca yinelene geldiği her anın daha da kalıcı bir baskılama / tehdit / terörle buluşturulduğu yerde soykırım hali ve pratiklerinden dem vurulabilen bununla bir hizada tutma çabasına düşülen yerin halidir cehennemî olagelen. Dur, duraksız biteviye ezberlerin nakledildiği, iktidarın ve zorbalıkta buluşan bileşenlerin ayrı, onca gayrete rağmen muhalefet nam çatının istisnalar hariç, ol iktidarın en güçsüz zamanında var ettiği dermansızlık halleri ve birbirleriyle didiş didiş hallerini göz önüne getirdiğiniz rıza üretilmeye çalışılan şey fecaatler toparlaması bir yer / bir memlekettir, bu da mı olur, bu da mı sineye çekilir.
Dilan Temiz’in Evrensel Gazetesindeki haberidir: “Kürt illerinde kolluk gücünün kullandığı araçların birçok çocuğun ölümüne sebep olması son yıllarda giderek artıyor. Bu ölümlerin çoğu ise cezasız kalıyor. İHD Diyarbakır Şubesinin “zırhlı araç çarpması sonucu meydana gelen yaşam hakkı ihlalleri araştırma raporu”nda yer alan bilgilere göre, son 15 yılda zırhlı araç ile asker ve polislerin kullandığı araçların çarpması sonucu 21’i çocuk toplam 44 kişi yaşamını yitirdi. Mihraç, Efe, Berfin... ve yaşamını yitirenlerden biri de Erdem Aşkan oldu. 5 yaşındaki Erdem Aşkan Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde 7 Haziran’da Uzman Çavuş A.K.P’nin kullandığı aracın çarpması sonucu yaşamını yitirdi. Onun ölümüne sebep olan Uzman Çavuş ise 8 Haziran günü adli kontrol uygulamasıyla serbest bırakıldı.
Bu cezasızlığı Hakkâri Barosu Başkanı Av. Ergün Canan ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Hakkâri Şubesi Başkanı Medya Çallı ile konuştuk.
İçinde kolluk gücünün bulunduğu bu tür kazaların ilk olmadığını belirten Hakkâri Barosu Başkanı Av. Ergün Canan, son yıllarda artan vakalara ve cezasızlığa dikkat çekti. Canan, “Biliyorsunuz ki Bölge’de son yıllarda özellikle yaklaşık 22 çocuk bu şekilde adeta katledilmiştir ve bu kazaların yüzde doksanında da güvenlik kuvvetlerinin kullanmış olduğu araçlardan kaynaklı kazalar ve maalesef yüzde doksan dokuzu ölümle sonuçlanmıştır. Özellikle bu tür olaylarda yargıdaki büyük boşluğun failleri cesaretlendirdiğinin altını çizmek isterim” dedi.
"Kaza Anında Mobese Kameralarının Çalışmadığı İddia Edildi"
Yüksekova’da 5 yaşındaki Erdem Aşkan’ın ölümüne sebep olan Uzman Çavuş A.K.P’nin serbest bırakılmasına dair Canan şunları söyledi : “Olayda şahıs yine güvenlik gücü ve evet zırhlı bir araç değil ama kendisinin kullandığı bir araç. Kaza esnasında MOBESE kameralarının ne yazık ki o an çalışmadığı iddia ediliyor hep öyle oluyor zaten. Böylesi işlek bir caddede İpek yolunda, uluslararası bir yolda MOBESE kamerasının o anda çalışmaması zaten bize olayın hangi noktaya gittiğini göstermektedir. Kazada hız sınırına uyulmadığına dair görgü tanıklarının beyanı var buna rağmen şahıs tutuklanmıyor. Ve maalesef kaybettiğimiz 5 yaşındaki çocuk asli kusurlu sayılıyor, çok ilginçtir.”
"Sivil Yapsa Tutuklanırdı"
Bu kazaların önlem alınmadıkça ve sonucunda cezasızlık pratikleri sergilendikçe önlenemeyeceğine dikkat çeken Canan, yargının kolluğa bir zırh olmaması gerektiğini belirtti. Canan, yargının tarafsız olması gerektiğini vurgulayarak, “Failler yargıdan cesaret alıyor. Ceza alınsa bile erteleme kapsamında alınan cezalar oluyor. Aslında bu bir zırha bürünmedir kolluğu savunma, arka çıkmak gibi görüyorum. Çünkü bunu yapan sivil bir vatandaş olduğunda en azından 5-6 ay tutuklu kalıp yargılanıp cezaya mahkum edilen bir sürü örnek var. Ama işin içinde bu tarz kazalarda güvenlik güçleri olunca maalesef yargıda biraz farklı bir bakış açısı söz konusu bölgede de öyle” diye konuştu.
"Yargı Önünde Herkes Eşit Olmalı"
Canan, yargı sisteminin değişmesi gerektiğini söyleyerek şu çağrıda bulundu: “Olaylarda fail kim olursa olsun ister sivil olsun ister kolluk gücü olsun fark etmeksizin yargı önünde herkesin eşit olması gerekiyor. Aynı şekilde Edirne’de İstanbul’da böylesi bir kazada failin tutuklanması söz konusu iken Hakkâri’de de bu hukukun uygulanması gerekir. Kanun herkes için eşit olmalı, her yerde aynı uygulanmalıdır. Hakkâri Barosu olarak hukuki mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Bu yargı sistemi içerisinde nasıl bir sonuç elde edilir bilmiyoruz ama elimizden gelen her şeyi yapacağız.”
"Kesinlikle Bir Koruma Var"
İnsan Hakları Derneği (İHD) Hakkâri Şubesi Başkanı Medya Çallı, ise Hakkâri Yüksekova’daki 5 yaşındaki çocuğun ölümüne sebep olan Uzman Çavuşun bırakılmasına dair failin hız yaptığının kesin olduğunu belirtirken, buna rağmen yanlı bir rapor hazırlandığını söyledi.
Çallı, “Kaza tespit tutanağına itiraz edeceğiz. Yeniden bir delil tespit yapılması ve tespit tutanağının yeniden düzenlenmesi için. Baronun Çocuk Hakları Merkezinden avukat arkadaşımız savcıyla görüşürken neden ısrarla uzman çavuş olduğunu belirtiyorsunuz, neden sürekli uzman çavuş ismini kullanıyorsunuz tepkisiyle karşılaşmış biz bunların hepsini bir araya getirdiğimiz zaman kesinlikle bir koruma var. Birçok suçta hırsızlıktan en basit suça, hakaret suçundan birçok konuda tutuklama çıkan bir bölgede yaşıyoruz. Birçok konuda tutuklama kararına gerek olmadığı halde tutuklama kararı verilirken ama bu dosyada herhangi bir tutuklama yok. 5 yaşındaki çocuğun ölümüne mal olmasına rağmen fail yanlı raporlarla serbest bırakılıyor” şeklinde konuştu.
"Zırhlı Araçları Önlemek Yerine Cezasızlığı Zırh Edinmişler"
Bölgede kolluk gücünün kullandığı araçların, zırhlı araçların güvenliğimizi sağlamaya yönelik olması gerekirken canılara mal olduğunu belirten Çallı, bu araçların sokaklarda olmaması gerektiğini söyledi. Çallı, “Bölgede adım başı zırhlı araçlar, adım başı kolluğun kullandığı araçlar var. Ve bu kolluk kuvvetleri de kesinlikle kullandığı araçlar da trafik kurallarına uymuyorlar geçiş üstünlüğü sağlıyorlar kendilerine herhangi bir hukuki dayanağı olmamasına rağmen. Çocukların can güvenliği yok sayılıyor. Biz bunlarla ilgili başvurular yapıyoruz, raporlar hazırlıyoruz ancak bu raporlar devlet tarafından kesinlikle dikkate alınmıyor. Özellikle Kürt coğrafyasında zırhlı araçları önlemek yerine cezasızlık politikasını bir zırh gibi giyinmişler” dedi.”
Bir cenderenin her nasıl imal edilebildiğinin de kısacık bir örneğidir, Colmerg’te henüz 5 yaşındaki Erdem Aşkan’ın katledilmesi. 5 yaşındaki bir çocuğun dahi, kimliğinden ötürü düşman addedilebilmesinin garabetlik dolu suretidir mesel biraz da. Teslim alınamayan bir türlü de yola getirilip hizaya çekilemeyen Kürd halkının Bakur Kürdistan’ında var ettiği o mücadele, devletin boyunduruk çabalarına karşı hak mücadelesinin varlığı böylesi kırımlarla / cinayetlerle önlenebilir mi, sahiden? Erdem Akşan’ın ölümün ardından ‘taksirle öldürme’ suçundan gözaltına alınan uzman çavuş A.K.P, çıkarıldığı nöbetçi hakimlik tarafından adli kontrol şartı uygulanarak serbest bırakılır. Uzman çavuşun serbest bırakılma gerekçesi ise olay yeri ile ilgili hazırlanan kaza tespit tutanağa dayandırılır. Tutanakta araç çarpması sonucu ölen 5 yaşındaki Erdem Aşkan yaya geçidi kullanmadığı gerekçesi ile “asli kusurlu” sayılır. Gerek ajanslara düşen haberdeki gibi, gerekse de Evrensel Gazetesinden aktardığımız gibi bir canın çalınabilmesinin hemen ardılı çıkagelen devletlinin cerahatli yüzü, katillerin sırtını sıvazlayan suretinin var ettiği ayrım her ne olarak okunabilir? Erdem Aşkan katledildi. Fail, yıkımı var eden temsilin ardında devletin eli belirdi. Bütünüyle kucaklaşma, helalleşme, birbirini sarıp sarmalama ve bu çukuru bir ev olduğuna ısrarda kalakalan devletin şimdisinin, akp ve beraberindeki temsillerin ortaklığını bu cinayet boşa düşürmüyorsa ne düşürebilir ki?
Bütün bu teslimiyetçiliği vazeden, kötürüm ülkenin demokrasi, eşitlik ve adalet kavramlarını nasıl da boşa düşürdüğüne örnekler çoğaltılabilir. Misal, “Şirnex'te gözaltı ve tutuklamalar hız kesmeden devam ediyor. 14 Mayıs ve 28 Mayıs'ta yapılan seçimler sonrası da gözaltı ve tutuklamalar sürdü. Birçoğu Şirnex merkez, Cizîr (Cizre) ve Silopiya'da (Silopiya) olmak üzere seçim sonrası en az 100 kişi gözaltına alındı ve bu kişilerden bazıları tutuklandı. Bunların yanı sıra 14 Mayıs'tan bu yana Cizîr'in Cudi ve Nur mahalleleri abluka altında. Her sokakta bir zırhlı araç bekletilirken, mahalleye sık sık gaz bombaları atılıyor. Yaşananları değerlendiren Halkların Demokratik Partisi (HDP) Cizîr İlçe Eşbaşkanı Mesut Nart, baskıların seçim sonuçlarıyla bağlantılı olduğunu söyledi.
Kenttin "deneme laboratuvarı" olarak görüldüğünü ve 2015-2016 sürecinden bu yana özel savaş politikalarının hiç durmadığını söyleyen Nart, "Cizîr 2023 Newrozunu büyük coşkuyla kutladı ve net bir mesaj verdi. Newroz’dan sonra seçim çalışmalarını başlattık. Bizim kentimiz Kürt hareketi için önemli bir yer. Devlet bunu bildiği için tutuklama, baskı ve gözaltılara başvuruyor. Neredeyse her yıl gençlere, kadınlara, kurumlara ve siyasi partilere operasyon adı altında baskınlar yapılıyor. Ama buna rağmen Kürt halkı, siyasi parti ve kurumlar daha da güçlendi. Kürt halkı hiçbir zaman diz çökmedi. Devlet Newroz’dan bu yana bizi halkımızdan uzaklaştırmak için tüm yollara başvurdu” diye konuştu.
"Cizîr şuan abluka altında" diyen Nart, baskınlarda şiddet ve kötü muamelenin olduğunu söyledi. Nart, "Ev baskınları sırasında hamile bir kadını yüz üstü yere yatırıp sırtına basmışlar. Bazı evlere köpeklerle girmişler. Yaşlı insanları yüz üstü yere yatırmışlar. İnsanlara silah doğrultmuşlar. Bu saldırıların nedeni intikam duygusudur. Cizîr 2015-2016'da diz çökmedi. Cizîr halkı göçle, öldürmeyle geri adım atmadı. Ne zaman bir seçim olsa Cizîr halkı iradesine sahip çıkıyor. Halk kimliğine sahip çıkıyor. Cizîr'e yapılan saldırılar, sadece Cizîr'e yapılmıyor. Hedef sadece Botan bölgesi değil. Cizîr'in zayıflaması tüm demokratik kitleyi ilgilendiriyor" ifadelerini kullandı.” Farqin’de polis şiddetine maruz kalan, M. Kolakan, Kobane’ye doğrudan var edilen Siha saldırısı, Tel Rifat’tan bomba, Kilis’e düştü bahanesi ardından çıkagelen saldırganlık ve nicesi ve nice yeni yara, yeterli kanıtı sunar mı acaba? Kim, kiminle ne halde, nasıl etle tırak gibiyiz bu haller her neyin nesidir allasen?
Bir cendere yeniden ve yeniden imal ediliyor. Ne eksik, ne mübalağa bitimsiz bir biçimde ol sükunet değil topyekun mahva meyil vermek için en olmayacak işler olur addediliyor. Bir siyasi parti / çatı / mevzinin desteklenmesinin sonrasında nice yeni yıkımlar tezgahta işlenir. Herkesi kucaklayacak olduğunu zikreden muktedir baş efendinin yine oyunu tersten kurmaya devam ettiğini göstere gelir. Bir cürüm halinin ortasında yaralar hemen hiç eksiksiz güncelleniyor. Ne yol ne yordam, varsa yoksa yıkım, hep / daimi bir azabın ta kendisini hayat diye yutturma tahayyülü. Duraksamayan, yenildiler, ezdik geçtik bahsileri arasında kan akıtılmaya, cürümler yeniden var edilmeye / güncellenmeye devam olunur. Ne bir yana, ne öteki yana, hayatın kapsamı, güncenin köşe taşları, yaşamı var eden hemen tüm irade beyanları / duruşlar / söz hakları yerle bir ediliyor. Bir yarını bırakılmamış olanın suna geldiği şey bariz bir cürüm eksen bütünüyle zorbalığa rehin bir yerdir. Bunca şeyden sonra halen ne var işte her şey güllük gülistanlık demeye devam etmeyenler için, bir kalk borusudur, sınavın ta kendisidir başlayan. Tahakküm hamlelerine alışmadan, hayatı geri kazanmanın yollarını arayabilecek miyiz, meselemiz o’dur.
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2023
Görsel: Uğur KAYMAZ – Serpil ODABAŞI – Yokluğum Varlığına Sergisinden... - Bianet
1 note · View note
meyusadam · 1 year
Photo
Tumblr media
Yalnızlık çok karanlık korkutucu bir kuyudur. İnsana kaybedecek hiçbir şeyi olmadığını hissettirir. Kendini hepten uçurumdan atma isteği yaratır. 📺 Ufak Tefek Cinayetler (2017-2018)
112 notes · View notes
whumpookies · 6 months
Text
Series: Ufak tefek cinayetler bölüm 2
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Oya has a panic attack.
25 notes · View notes
Text
Bazen psikolojik cinayet kaçınılmazdır.
18 notes · View notes
mylegendaryicons · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
17 notes · View notes
dipnotski · 5 days
Text
İbrahim Çiçek – İttihat ve Terakki (2024)
1889 yılında kurulan İttihat ve Terakki Fırkası, Türk demokrasi tarihinin ilk siyasi partisiydi; II. Meşrutiyet’in ilanına önayak oldu ve 1908-1918 yılları arasında kısa kesintilerle devleti yönetti. Yapılan ilk seçimlerde özgürlükleri genişletmeyi vaat ederek iktidara geldi. Ancak parti mensupları geçmişe oranla çok daha fazla tahammülsüz ve eleştiriye kapalı bir tutum sergiledi. Baskı rejimine…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
yasakelmasblog · 13 days
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Merve Aksak
1 note · View note
incitanesidolunay · 1 year
Text
Eğer sen iyiysen, hayatta da iyi insanlar var demektir.
1 note · View note
Text
Bir bira içip tehlikeli olan kızlar gene kayboldular
0 notes
wastiyere · 16 days
Text
Ülkede ne kadar çocuk varsa katletmeye yemin etmişler sanki, hergün başka cinayetle uyanıyoruz‼️ kayıpları savunurken yada kayıpları yoksayarak yaşanıyor Türkiye de‼️ kocaman bir ırkçılık var kimin nereli olduğunu bırakılmalı çocuklara çocuk muş gibi bakılmalı gerici faşist yobaz zihniyetin ülkemizi talan edilişini izliyoruz! Bu ülkenin çocukları bunu haketmiyor ! Çocuklarınıza sahip çıkın!
Tumblr media
57 notes · View notes
mavitizim · 4 months
Text
Önemli değil!
Sadece biraz kıyamet kopmuş gibi hissediyorum.
Kelepçelenmiş, sorgulanmış,dövülmüş ve tüm faili meçhul cinayetler üzerime zimmetlenmiş gibi...
İyiyim dedikten on Saniye sonra nefes aldım/alabildim
Hepsi bu!
... . .. .
92 notes · View notes
merhim71 · 6 months
Text
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
İlim kaybolmadıkça, depremler çoğalmadıkça, zaman kısalmadıkça, fitneler ortaya çıkmadıkça, cinayetler artmadıkça ve elinizde mal çoğalıp taşmadıkça kıyamet kopmaz.
Tumblr media
111 notes · View notes
kursakboslugu · 9 days
Text
yırtarak geçiyor kalbimizden hayatı da törpüleyen zaman
şuramızda bir şey var acıya benzer umuda benzer böyle günlerde hayat hem acıya, hem acıya benzer gün ölümle başlatıyor hayatı her şafak taze bir ölünün üstünde doğuyor her sabah ölümü anlatıyor gazeteler sol köşede ölümü kutsallaştıran bir fotoğraf yeni bir cinayetin röntgenini çıkartıyor gövdeme beynim sabırla keskin iğdişliyor haber bültenlerini, yorumları, sahte ölüm ilanlarını bizim ilanlarımız çoktan verilmiştir gelirse de bilinir nerden ve nasıl böyle ölümün yücedir adı ha kanağacı canım, ha gelincik tarlası çünki ölümün kanıdır besleyen bir başka baharın tohumlarını şuramızda bir şey var bizi onduran şey acıya saran umudu kuşatan
kalbim: kalbim mi desem var kalbim: yaşayan ben hayatla ölümle cinayetle gazetelerde, radyolarda, eski üniversitelilerde eski prof hocalarla. o yaşayan ben: geç mi kaldık/kabul edemem ah benim sevgili annem oğlun da elbet yurtseverden bir gün bırakırda sizi yüzüstü yüzüstü değil: elbette bizüstü bırakır da: kötü sarmaşıkları, yaban güllerini bırakır da: sekizyüzlük hırtları, şunları, bunları giriverir senin sıcacık kucağına yani hem sana karşı, hem senin için giriverir o yanılmaz tarihçinin yaprağına ölüm mü dedim annem ölüm senin gibi güzel annelerin senin gibi güzel çocuklar feda etmiş o tarih atlasında bir kırmızı gül olur ancak koksun diye çocukların bahçesi
şuramızda, tam şuramızda kanserli bir virüs gibi kanımıza karışsa da bizi yaşatan günler perişan
işte bir bir kırıyorlar dalıylan yeryüzünün olgunlaşan meyvelerini çünki biliyorlar vakit dar oysa dalları kırılmayan ölür mü sonsuz ağaç hayatı pekiştiren kökümüz var dünyayı emeğe kazandırmak için hayata ve ölüme sonsuz bir anlam veren kanağacına sözümüz mü var
biz şimdi gidiyoruz gibi ya dostlar bir gün döneriz elbet acısız, adsız
ölümsuyu sürünün sürünün ölüm suyu bir ölü bir dirinin kanıdır besler hayatsuyu
şuramızda, tam şuramızda tarihe nasıl anlatsam
ey anneleri korkutan bizi yaşatan kan
günler perişan
Tumblr media Tumblr media
21 notes · View notes
seydattr58 · 8 months
Text
Gidersen yıkılır bu kent, kuşlar da gider
Bir nehir gibi susarım yüzünün deltasında
Yanlış adresteydik, kimsesizdik belki
Sarışın bir şaşkınlık olurdu bütün ışıklar
Biz mi yalnızdık, durmadan yağmur yağardı
Üşür müydük nar çiçekleri ürpeririken
Gidersen kim sular fesleğenleri
Kuşlar nereye sığınır akşam olunca
Sessizliği dinliyorum şimdi ve soluğunu
Sustuğun yerde birşeyler kırılıyor
Bekleyiş diyorum caddelere, dalıp gidiyorsun
Adını yazıyorum bütün otobüs duraklarına
Öpüştüğümüz her yer adınla anılıyor
Bir de seni ekliyorum susuşlarıma
Selamsız saygısız yürüyelim sokakları
Belki bizimle ışıklanır bütün varoşlar
Geriye mapushaneler kalır, paslı soğuklar
Adını bilmediğimiz doslar kalır yalnız
Yüreğimize alırız onları, ısıtırız
Gardiyan olamayız kendi ömrümüze her akşam
Gidersen kar yağar avuçlarıma
Bir ceylan sessizliği olur burada aşklar
Fiyakalı ışıklar yanıyor reklam panolarında
Durmadan çoğalıyor faili meçhul cinayetler
Ve ölü kuşlar satılıyor bütün çiçekçilerde
Menekşeler nergisler yerine kuş ölüleri
Bir su sesi bir fesleğen kokusu şimdi uzak
Yangınları anımsatıyor genç ölülere artık
Bulvar kahvelerinde arabesk bir duman
Sis ve intihar çöküyor bütün birahanelere
Bu kentin künyesi bellidir artık ve susuşun
İsyan olur milyon kere, hiç bilmez miyim
Sokul yanıma sen, ellerin sımsıcak kalsın
Devriyeler basıyor karartılmış evleri yine
Gidersen yıkılır bu kent kuşlar da ölür
Bir tufan olurum sustuğun her yerde...
~Huzurum~
...Şair'in;
"Oturur soluksuz izlerim Seni,
en güzel manzaramsın"
dediğisin işte.....❤️
28.01.2024
71 notes · View notes
hisboslugu · 2 months
Text
ben sana düzenli olarak telefon ediyorum, adlı bir cengaver olarak telefon ediyorum. hakiki cinayetler işleniyor, görüyorum. isa görüyor, şeyhim görüyor, ben görüyorum. ben sana düzenli olarak telefon ediyorum. yüzyıl şilisinden bir jazz javulcusu inliyor tam arlarımda, hiç durmadan kentli mağlup kıyasıya mağrur ve mor. bir çocuğum şimdi pişman olmak için, birbiriyle bağlantılı yüz binlerce yılım var. seni sevmem, bu savaşı kesintiye uğratmaz ama ordan bakma! bu, werther`in leş kanını gül kılar. birleşmemiz radikal olacak, ben kan vereceğim. otobüsler olacak, trenler, bütün öldürülmüş cumhuriyet şehirleri. saçlarım uzun olacak, bıyıklar, gözlükler, gideceğim. çığlıklarla düzülmüştür aşk şiirleri. gideceğim, en eski öykümde devlet denen şirk yazacağım. göz bebeklerimde kent gördükçe kırılan gıçlar ve bir dizeyi haklar gibi terli ellerim bu çağın açısını dik tutacaklar. bana bir öpücük verin yoksa galip döneceğim. ufka bir bakın, ordum akıp gidecek. elimde çözülecek makina ve cinayet. marşlar yazıp halkımla söyleyeceğim yoksa. inanmışım, kaybetmek esrarıdır olmanın, çıldırmış bir vaşak gibi kaybediyorum. ipimden kurtulmuşum, kaybediyorum. birleşmiyor ellerimiz, haykırıyor trapez. tanklar tank olup geçiyor üstümüzden. helvetius haklı, devlet şaşkın, piyanist kara. memleket sana rağmen ket vururken yarama şu çıplak çocuk, şu büyük türk şairi ben ve emir 'kun' diyor; doğuruluyorum. 'bu ülke'den daha bıçkın tamlama bilmiyorum. bana bir öpücük verin, yoksa şair öleceğim. ilk dildar tohum ekecek sözüme yoksa ve bir dizenin tan yerini ağartmasıysa. ellerini tutarım ki kudurtucudur, ellerin. bunun için gözlerinin meryem hâli sevgilim, gözlerinin meryem hâli gerçek yurdumdur, ki zuhrettiğinde ilk formuyla isa yeniden ağlıyorum, ağlıyorum, ağlıyorumdur. ben bu çağdan bir kere de şerefimle geçeceğim, lâzım gelen gülleri göğsüme gömerek. birleşmemiz radikal olacak, ben kan vereceğim. bunu daha çok küçükken bir filmde görmüştüm! ah, laikse aşkımız biter elbet; bir kış, bahar, yaz günü. gözlerin uçurumlar kaydeder avuçlarıma, bir çınar gövdesini bir hamle daha yarar. üç iç bükey komodin silah çeker vurulur. sen gidersin, denklem düşer, ben aşk olduğumu ağlarım. bir kelebek konduğu yerde bir mayın olduğunu anlar. beynime düşer, infilâk eder. ben dünyaya karşı durmak ile meşhurum. olma. yokluğun, bulunmaman bedenime lacivert lavlar akıtır. nasıl çekip gitmiş bir şaman, çekip gitmiş, bir şaman değilse en çok benim gibi sonsuz bir at hiç koşmuyorken de attır. biliyorum, lir sızmıyor şakaklarımdan ve yüzümde şeyh çıldırtan yarıklar da yok. annem beni hep çok sevdi, kız gördüm mü ağlıyorum. modern bir alışkanlıktır ölmek, seni doğasıya seviyorum. yeniden dünyaya gelsem yeniden seni severim. ben sana düzenli olarak telefon ediyorum, adlı bir cengaver olarak telefon ediyorum. hakiki cinayetler işleniyor, görüyorum. isa görüyor, şeyhim görüyor, ben görüyorum. ben sana düzenli olarak telefon ediyorum, mıknatıssız bir pusula olarak.
19 notes · View notes