#KESB
Explore tagged Tumblr posts
expertcreator · 1 year ago
Text
Alles, was Sie über die KESB wissen müssen – Kurz und Bündig erklärt
Haben Sie schon einmal von der KESB gehört und sich gefragt, was diese Institution genau macht? Dann ist die Website KESB-kurz-erklärt genau das Richtige für Sie!
Die Kindes- und Erwachsenenschutzbehörde (KESB) spielt eine wichtige Rolle in der Schweiz, indem sie den Schutz und die Unterstützung von Kindern und Erwachsenen in schwierigen Lebenssituationen sicherstellt. Trotz ihrer Wichtigkeit ist die KESB oft missverstanden oder von Mythen umgeben.
Die Website „KESB kurz erklärt“ bietet klare, leicht verständliche Informationen und Ressourcen, die Ihnen helfen, die Funktionen und Aufgaben der KESB besser zu verstehen. Von rechtlichen Grundlagen bis hin zu häufig gestellten Fragen bietet diese Plattform Antworten in einem kompakten und benutzerfreundlichen Format.
Warum ist das wichtig? Weil Wissen Macht ist. Durch das Verstehen der Prozesse und Rechte, die mit der KESB verbunden sind, können Betroffene besser informierte Entscheidungen treffen und wissen, wann und wie sie Unterstützung suchen können.
Schauen Sie vorbei auf KESB-kurz-erklärt und informieren Sie sich. Es ist wichtig, bereit und informiert zu sein, sollte man selbst oder jemand aus dem eigenen Umfeld einmal auf diese Unterstützung angewiesen sein.
1 note · View note
birrezhar · 14 days ago
Text
Tumblr media
"Kesb-i kemâl, seyr-i cemâl iledir
Güzelliğin seyri, insânı kemâle erdirir." 𓆸
14 notes · View notes
derdiderun · 4 months ago
Note
Öğrencilerim sorduğunda bazen kalakalıyorum.
"Rabbimiz herşeyi biliyor, benim cennete cehenneme mi gideceğimi de biliyor, öyleyse ben neden yaratıldım, bunca imtihan neden? "
Hocam ben bu sorulara nasıl güzel bir dille cevap verebilirim
Allah razı olsun
Kader konusu ilk seferde hemen anlaşılacak ya da kısa bir şekilde ifade edilebilecek bir şey değil. Ama aşağı paylaştığım kader hakkındaki itikadı alsa bilse kişiye yeter.
Evet, bizler Yüce Allah'ın Levh-i Mahfuz'da bizler için yazdığı, dolayısıyla irade ettiği bir hayatı yaşıyoruz. Bu meselenin inceliklerini kavramak için buradaki "irade"nin ne olduğunu ve ne olmadığını bilmek gerekiyor. Varlık âlemindeki her şey Yüce Allah'ın iradesiyle olmaktadır. Ancak bu, Yüce Allah'ın bizim hayat tarzımızı klişe olarak "belirlediği, tâyin ettiği ve bizi onu yaşamaya icbar ettiği" anlamına gelmez.
Bunun anlamı şudur: İnsan, kendisine yaratılışından verilen iradeyi kullanarak herhangi bir konuda kararlar verir, tercihler yapar. Eğer Yüce Allah da o işin o yönde olmasını irâde etmişse, o işte iki irade birleşir; Yüce Allah o işi yaratır, insan da kesb eder. İnsanın sorumluluğu, o işi yapmaya karar verip iradesini o yönde sarf etmesi sebebiyle söz konusudur. Yüce Allah irade etmediği hâlde insanın herhangi bir şey yapmasının mümkün olduğunu iki sebeple söyleyemeyiz:
1) Yüce Allah'ın, irade etmediği bir işin meydana gelebileceği söylendiğinde, O'nun (c.c) kudret ve iradesinden bağımsız bir alan söz konusu olacaktır. Bu ise ontolojik olarak mümkün değildir. Zira dilemediği şeylerin meydana gelmesi karşısında pasif bir pozisyona düşmek Allah Tealâ için düşünülemeyecek bir nakīsadır.
2) Allah Teâla'nın dilemesi olmaksızın insanın bir şey yapabileceğini düşünmek, insanın O'ndan müstağni olduğunu söylemek demektir. Oysa "fa'âlun limâ yurīd" olma (dilediğini dilediği gibi yapma) vasfı sadece Yüce Allah'a aittir.
Bütün bunlar insanın, kendisi için ezelde tâyin edilmiş bir rotayı izleme mecburiyetinde olduğu anlamına tabii ki gelmemektedir. Günlük hayatta yaptığımız en basit işlerden en hayatî işlere kadar karşılaştığımız durumlarda verdiğimiz irâdi tepkiler, aldığımız kararlar ve yaptığımız tercihler bunun en önemli delillerindendir. Bütün bu hususlarda bizi kimsenin zorlamadığını tecrübeyle biliyor olmamız gerekir.
O hâlde "kader" nedir?
Kader, en kısa anlatımıyla şudur: Yüce Allah, ezelî ve mutlak ilmiyle bizim bir işi nerede, ne zaman ve nasıl yapacağımızı bildiği için onu Levh-i Mahfuz'da kaydetmiştir. Sırası geldiğinde biz o işi o şekilde yaparız. Böylece kaderimizi yaşamış oluruz. Şu hâlde kullar, imanı da küfrü de kendi iradeleriyle seçerler dememiz gerekiyor.
Allah Teâlâ’nın bir şeyi bilmesi ve takdir etmesi bizi herhangi bir şeye zorlayan şeyler değildir. Bir kere bu ayrımı yapılmalı.
“Allah böyle dilemiş ne yapayım benim elimde değilmiş” diyemeyiz, Allah’ın (c.c) dilemesi bizim dilememize mutlak manada mani değil, yani biz bir hayır işlemek istediğimizde Allah buna mani olmaz. Fakat bizim hayır işleyeceğimizi O biliyor, şer ise onu da biliyor. Şerri de hayrı da işlememizin önünü açmış. Bizim irademizi hangi yönde kullanacağımızı biliyor ve bunu yazmış. Biz irademizi devreye soktuğumuzda O takdir ediyor ve biz işliyoruz. Yani Cenab-ı Hakk takdir ettiği için biz işlemiyoruz. Biz işleyecek olduğumuz için o takdir edip yazmıştır.
Yani Cenab-ı Hakk’ın ezeli ilminin olaylar üzerinde bir cebri/zorlayıcı bir etkisi yoktur. Zira “olsun” diye değil, “olacak olan” diye bilinmiş ve yazılmıştır. Eğer “olsun” diye bilinmiş olsaydı, evet irade sıfırlanmış ve hiçbir ihtiyar ve tercih olmaksızın bir mecburiyet söz konusu olabilirdi. Fakat “olacak olan” diye bilinmiş ve yazılmış olması, iradeyi sıfırlamaz, aksine diğer maddi-manevi sebeplerle birlikte iradeyi de dikkate alır.
O zaman hiçbir zorlama olmaksızın özgür irade ile verilmiş bu irade ile alınan kararlar, seçimler, tercihler neticesinde kişi sorumlu olur elbette. Bu da imtihan olmak için gönderilmiş olduğumuzun bir gereğidir. Yoksa iyi olmanın ya da kötü olmanın bir anlamı ve değeri olur muydu? Bir sorumluluğun olması bir hesabın olmasını gerekli kılar iyiler ve kötüler ortaya çıkar. Mülk suresinde buyrulduğu üzere:
"O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır."
Allah razı olsun.
3 notes · View notes
dangerouskryptonitecolor · 5 months ago
Text
Tumblr media
Das sind die mutmasslichen Mörder: Thomas Lang, Ressortleiter Betreibungsamt Emmen Jasmin Neuenschwander, Ressortleiterin Betreibungsamt Grenchen-Bettlach. Diese Verbrecher versuchen schon seit geraumer Zeit mit gefälschten Unterlagen eine Pfändbarkeit vorzuschieben, vor allem mit BEX-Berechnungen, Details siehe folgenden Links: https://www.facebook.com/sefiu.cirro.7/posts/pfbid0diZ524FYiB2mCauBsnRdDtYQp2SUuC2rZ11vei8iV52x6ouDbP2ZHxg8vMdJF6wml , https://www.facebook.com/sefiu.cirro.7/posts/pfbid0zgpuKAjZxnoPYrLYfgz5J4bPavCLBD4PaoK2BxXKWj5AusU7E4MSKwAhwH1f6x7yl , https://www.facebook.com/sefiu.cirro.7/posts/pfbid031YQZdxV61bNDYPZupipPLgxm5Buih5UGyz3apTQJsS8G7ZxcR28weacpackagPPvl , Unterlagen können noch viel mehr beigebracht werden um die Tatbestände der Anstiftung Art. 24 StGB, Beteiligung Art. 200 StGB, Mittäterschaft Art. 29 StGB Bundesgerichtsurteil 6P.188/2006, 21. 2. 2007 / BGE 118 IV 397, Kettenanstiftung BGE 73 IV 216 / BGE 127 IV 122 E. 2b/aa. zu Betrug Art. 146 + 263 StGB, Veruntreuung Art. 138 Abs. 1 + 2 StGB, Übervorteilung Art. 21 OR, Ungetreuer Geschäftsbesorgung Art. 159 StGB, Ungerechtfertigter Bereicherung Art. 62 Abs. 1 -Art. 67 OR, Arglistiger Vermögensschädigung Art. 151 StGB, Ungetreuer Amtsführung Art. 159 + 314 Abs. 1 StGB, Irreführung der Rechtspflege Art. 304 Ziff. 1 Abs. 2 StGB, Übler Nachrede Art. 173 StGB, Verleumdung Art. 174. StGB, Diebstahl Art. 139 Ziff. 1+2 StGB / Versuch dazu nach Art. 22 Abs. 1 StGB, Erschleichung einer falschen Beurkundung Art. 253 StGB, Amtsmissbrauch Art. 312 StGB, Rechtsbeugung Art. 339 StGB, Diskriminierung Bundesverfassung Art. 8 Abs. 1 + 2 / Art. 261 StGB, nach Art. 29 Abs. 2 BV / Art. 13 / 14 EMRK, Art. 2 Abs. 1-3 / 14 Abs. 1 UNO Charta MR Pakt II 0.103.2, Art. 2 / 5 / 6 / 8 UNO Charta MR Antirassismuskonvention 0.104, Einschüchterung / Nötigung Art. 181 StGB, Erpressung Art. 154, Verstosses gegen Art. 17 SchKG Abs. 1, Begünstigung im Amt Art. 257 StGB, Begünstigung Art. 305 StGB, Vorteilsannahme Art. 331/332Sexies StGB, Vorteilsgewährung Art. 322Quinquies, Verstoss gegen Art. 102 StGB und Begehens desselben zu seinem Nachteil zu beweisen, die Fedpol ist da dran, Frau Neuenschwander kam offenbar nach dem Umzug meines Freundes letzten Jahres nach Grenchen auch auf den Geschmack. Sie wollen sein Geld stehlen, sie wollen ihm seine Existenz zerstören, ihn in den Selbstmord treiben. Falls die neuen Pfändungsmassnahmen des BA Grenchen-Bettlach durchgesetzt würden, das Obergericht SO entscheidet noch, kann mein Freund nicht mal mehr die Miete bezahlen. So war es auch in Emmen, konnte am Ende, weil das BA Emmen ihm Geld widerrechtlich wegnahm, mit dem sie aber nichts anfangen konnten, weil die Fedpol dies einfror, die Miete nicht mehr bezahlen. Wandte sich an die KESB und Beistandschaft, die arbeiteten mit diesen Verbrechern, insbesondere Thomas Lang, zusammen, wusste er nicht. Statt dass die den KESB-Auftrag Miete + KK pünktlich einzubezahlen erledigten, überwiesen sie stattdessen das Geld an das fehlbare BA Emmen, das aber auch nichts damit anfangen konnte. Die Versuche, die damit verbunden waren, so die Zahlungen der Miete und KK, die der Beistand nicht pünktlich einzahlen konnte deswegen zu einer vermeintlich pfändbaren Quote zu "kreieren", schlug klar fehl!!! Es folgten Anzeigen bei der Fedpol und das Geld ging an den Beistand zurück, der ebenfalls Anzeigen bekam, und musste dann zähneknirschend den KESB-Auftrag erledigen. Diese 2 Kriminellen haben haufenweise Anzeigen am Hals, Thomas Lang bis Oberlippe-Unterkante, war schon ein paarmal in Haft. Frau Neuenschwander auch. Warum? Er hat ihnen nichts getan! Sie wollen ihre Quäl-/Mordlust ausleben und dabei Geld, das offenbar den Gemeinden, bei denen sie angestellt sind, höchst dienlich sein könnte, sich so widerrechtlich unter den Nagel reissen und so sie finanzieren. Diese dreckige Mörder-, Mafia-, Inzüchtler-, Nazi-Bande will ihn kaputtmachen! Sie schmieren auch die Richter, die meinen Freund, wo sie nur können, ignorieren!!!
2 notes · View notes
phuonghong1872 · 17 days ago
Text
Đèn báo tháp KESB-120-G Patlite có còi báo, thuộc dòng KES Series, lắp dặt dễ dàng, đường kính 80mm, có độ chính xác cao, điện áp 230VAC, màu LED Xanh lá, kiểu lắp đặt giá gắn tường. Xem chi tiết tại: https://hoplongtech.com/products/kesb-120-g
Tumblr media
0 notes
trang-nhung-123 · 19 days ago
Text
Đèn báo tháp KESB-210-RG Patlite
Đèn báo tháp KESB-210-RG Patlite dễ lắp đặt, đường kính phi 80, hoạt động ổn định, kích thước (WxHxD) mm 82x82x256. Xem ngay: https://hoplongtech.com/products/kesb-210-rg
0 notes
kandikyssis · 11 months ago
Text
As someone who HAS fallen for a scammer in the past, the Palestinian donation campaigns are easy to verify if you take a minute or two to click around. That's the most aggravating thing about the badjo/kesb/yjeff is that they would rather assume it's all a scam instead of taking time to think critically
0 notes
belkidebirharfimben · 2 years ago
Text
Allah'ı bilmek sadece Allah'ı bilmekten ibaret değildir
Tumblr media
Tevafukları seviyorum. Had bildiren bir yanları var çünkü. Evet. Eğer dahlin olmayan süreçlerle bir uyum yakalıyorsan kendinde, o halde, sen ‘kendilik nakışının’ nakkaşı değilsin. Nakkaşın nakışında bir detaysın ancak. Seni de onları da o öyle eyliyor. O öyle eylediği için senle onlar arasında uyum var. Tevhidin mühr-ü kereminden aranızda kardeşlik görünüyor. Yaradınınız istediği gibi denk getiriyor sizi. Bir şiirin kafiyeleri gibi. Varlığa, bu yolla, dilediği şekilde ahenk katıyor. Nakışların elleri nakkaşlıktan çekiliyor. Zira herbirisinin yalnız kendisiyle ilgisi var. Peki yalnız kendisiyle ilgilenebilenlerin büyük resme oynayabilmeleri mümkün mü? Değil. Fakat, neyse, konuyu dağıtıyorum. ‘Tevafukların had bildirmesine memnunum’ diyordum. Doğrudur. Akıllı keçi çobanın her taşından memnun olur. Çünkü belki bu sayede çok kereler hayatı kurtulmuştur. Bir uçuruma düşmekliği engellenmiştir. Bir kurdun ağzından alınmıştır. Böyledir. Had bildiren herşey aslında nimettir. Haddi olmayanın güvenliği de olmaz.
Arkadaşım, işte, bu neviden bir tevafuk daha yaşadım geçenlerde. 29. Lem’a’nın tercümesindendi dersi verilen: "Elhamdülillahın lâm-ı istiğrakla işaret ettiği umum hamdlerle hamd edilmesi lazım olan nimetlerden birisi de Rahmâniyet nimetidir. Evet, Rahmaniyet, zevilhayattan rahmete mazhar olanların sayısınca nimetleri tazammun etmiştir. Çünkü bilhassa insan herbir zîhayatla alâkadardır. Bu itibarla insan her zîhayatın saadetiyle saidleşir ve elemleriyle müteessir olur. Öyleyse, herhangi bir fertte bulunan nimet, arkadaşlarına da bir nimettir. Ve kezâ, validelerin şefkatleriyle nimetlenen çocukların sayısınca nimetleri tazammun edip ona göre hamdlere, senâlara kesb-i istihkak edenlerden birisi de Rahîmiyettir. Evet, annesiz aç bir çocuğun ağlamasından müteessir ve acıyan bir vicdan sahibi, elbette validelerin çocuklarına olan şefkatlerinden zevk alır, memnun ve mahzuz olur. İşte, bu gibi zevkler birer nimettir, hamd ve şükürler ister. Ve kezâ, kâinatta mündemiç hikmetlerin bütün envâ ve efradı adedince hamd ve şükürleri iktiza edenlerden birisi de Hakîmiyettir. Zira insanın nefsi, Rahmâniyetin cilveleriyle, kalbi de Rahîmiyetin tecelliyatıyla nimetlendikleri gibi, insanın aklı da Hakîmiyetin letaifiyle zevk alır, telezzüz eder. İşte, bu itibarla ağız dolusu ile ‘Elhamdülillah’ söylemekle, hamd ü senâları istilzam eder.”
Sanki üstümden yük alınıyormuş gibi bir ferahlama yaşadım ben de okundukça. Sonra sordum nefsime: “Bu ferahlama neden ileri geliyor?” Yani ‘Elhamdülillah’ denilecek şeyleri öğrenmek, Allah’ın marifetine dair sırlardan haberdar olmak en başta elbette, hatta bizzat ‘Elhamdülillah’ demenin mübarek zatı, nasıl bizi rahatlatıyor? Bunları bilmekle yaşadığımız psikolojik/kalbî inşirahın takip edilebilecek adımları var mı? İzlenir mi? Avlanır mı? Tasvir edilebilir mi? Kendim için etrafını çevirmeye çalışayım bir. Belki başkaları da istifade ederler.
Eve döndüm. ‘Şiir Okuma Kılavuzu’ idi ismi diğer bir denizin. İçine daldım. Bahtıma şöyle bir inci çıktı oradan da: “İnsan kendini azaltmak için kendini bilir.” Azıcık önünden-arkasından da katarak seçtirmeye çalışayım: “(…) Oysa din yolunda kendini bilen insan kendi emniyet bölgesini keşfeder. Bunu yapabildiği oranda beşerî duyumlarından kendi emniyetini tehlikeye sokan kısmı yontar. Yani insan kendini tasarlayabilsin diye kendilik bilgisine ulaşır ve buna mukabil insan kendisini azaltmak için kendini bilir. (…) Akrabalığın değerine işaret eden bilgelik ve din ‘kendini bil’ buyruğuyla otlarla, yağmurla ve kanbağından başlayarak bütün insanlarla ilişkide insana nasıl bir yerin biçildiğini anlatır. Kendini bil ve çevrimdeki yerine yaraşan davranışı yerine getir. Demek ki insanoğlu dine bağlanarak kendini bilme cehdini göstermekle ister istemez kendine hayatiyet veren ilkeye uymayı kabullenir. Bu kabulleniş, bu teslimiyet, insanın kendine ‘ben’ dediği alanın sönükleşmesine, ilkenin belirginleşmesine sebep olur. (…) Kendisini bilen insan gittikçe azalmayı öğrenir. Kendilik bilgisi insana, insanlara olan ihtiyacını arttırır. Kendini bilen insan yardımın insanlardan gelmeyeceğini de bilir.”
Arkadaşım, galiba, Allah’ı bilmek yalnızca Allah’ı bilmek anlamına gelmiyor. Evet. Allah’ı bilmekte Allah’ı bilmekten çok daha fazlası var. Mesela: İnsan, Allah’ını bildiği zaman, kendisinin de Allah olmadığını öğrenmiş oluyor. Yani, Allah’ın marifetine dair her hakiki biliş, her uyanış, her kabulleniş, içimizde bir yerde, bir yanlış algımızın yahut bir münkir iddiamızın veyahut bir münafık sanrımızın yıkılmasını sağlıyor. İçimizde de doğruya hidayet ediliyoruz Allah’ı bilmekle. Zira Allah’ı bilmedikçe cehaletten doğan boşluğu kendimizle doldurmaya çalışıyoruz. Elimizde putlarımızdan başkası kalmıyor. Put sahibi olmak içinse önce put olmak gerekir. İlk putumuz bu yüzden kendimiziz. Halbuki kendimiz hiçiz. Elbette Rabbü’l-Âlemîn’in ilmine, iradesine, kudretine sahip değiliz.
Altına girdiğimiz yükü kaldırmamız mümkün değil. Herşey olduğu gibi üstümüze düşüyor. Biz de onlarla birlikte aşağılara yuvarlanıyoruz. Sıkılıyoruz. Bunalıyoruz. Her zihayatın saadeti/elemi derdimize dönüşüyor. Tüm bebeklerin muhtaç oldukları şefkat gönlümüzde sorumluluk doğuruyor. “Aman!” dedirtiyor hepsi. Hepsi için herşeyden “Aman!” diliyoruz. Faniliğin anlamına ihtiyacımız var. Anlamsız yaşanmaz. Faniliğe anlamsızken katlanılmaz. Herşeye bir anlam yüklemek gerektiğini de aklımıza yük ediyoruz. Lakin anlamı yüklemek de haddimiz değil ki. Tükürükle tutturulmuş taşlar gibi dökülüyor felsefeler. Kadavraya yapılmış makyaj gibi sırıtıyor ideolojiler. Varlığın anlamı yaratılışından gelmeli. Özünde olmalı. Üstüne yamanmamalı. Fanilik yama tutmaz. Ancak aslını ortaya döker. Foyaları meydana çıkarır. Ölçülerini kuşatamayanların uydurduğu hiçbir elbise modelin üstüne yakışmaz. Elbise el-Muhît’ten biçilmeli. Onu takdir eden Rabbü’l-Âlemîn olmalı. Ezelden bakmalı. Ebede kadar görmeli. İşte Rahmaniyetin, Rahîmiyetin, Hakîmiyetin ‘Elhamdülillah’ denilecek birşeye dönüşmesi buradan kaynaklanıyor zannederim arkadaşım. Üçünün (ve daha fazlasının) bende yaptığı ferahlamayı da böyle anlarım.
Evet. Allah’ın Allahlığın şânına hakkıyla sahip olması her defasında beni biraz daha bölgeme çekilmeye zorluyor. Bu ric’at canıma da minnet geliyor. Zira taş yerinde ağırdır. Traktör yolunda Ferrari’nin işi zordur. Formula pistinde de traktör rezil olmaktan kurtulamaz. “Kendini bilen Rabbini bilir!” nasıl bir hakikattir, aynen öyle de, “Rabbini bilen kendini bilir!” de o derece hakikattir. Çünkü, birinde ne olduğunu bilir, ötekinde ne olmadığını öğrenir. İnsan, ne olduğunu bilirken de öğrenir, ne olmadığını öğrenirken de değerlenir. Nihayetinde ‘olması gereken yere’ çekildikçe huzurunun katsayısı artar: “Kalpler ancak Allah’ın zikriyle mutmain olur!” Öyledir. Allah’a Allah dediğinde sana kulluktan başka çare kalmaz. Tevazunun aslı budur. Tevazu vazedildiğin gibi olmaktır.
0 notes
fairuzyusoff · 6 years ago
Photo
Tumblr media
"Make new friends, but don't forget the old, One is silver, the other is gold" #kesb #2008 #fzphoto (at KFC HQ, VSQ Tower) https://www.instagram.com/p/Bua-1RtnwQr/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=178ns6m11g5r5
0 notes
nefismuhasebesi · 2 years ago
Text
Tumblr media
Şehadet Numaraları... 😥🤲
"Ve bunlar o mu'cizelerin derece-i kıymet ve azametine ve Sultan-ı Ezelî'nin azametine derece-i delaletlerine kesb-i vukuf ettikleri nisbetinde derece ve numara aldıktan sonra yine Sultan-ı Ezelî'nin memleketine dönüp gideceklerini anlar."
Şualar
165 notes · View notes
dangerouskryptonitecolor · 7 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Seht nur her was das für kriminelle, mafiose (Inzüchtler)Drecksbanden sind!!! Das Betreibungsamt Emmen mit dem inzüchtlerischen, mafiosen Dreckstyp Thomas Lang und das Betreibungsamt Grenchen mit der ebenso obskuren Ressortleiterin Jasmin Neuenschwander. Fälschen und manipulieren BEX-Berechnungen (Details siehe Bilder), dass sich die Balken biegen!!! Erpressen, verleumden, begehen Üble Nachrede, veruntreuen, betrügen, bereichern sich ungerechtfertigt, verstossen damit u.a. gegen Art. 102 StGB, übervorteilen, bestehlen arme, unbescholtene Menschen nebst anderen Straftaten, die sie gegenüber Diesen begehen!!! Ein Dreckhaufen der allerschlimmsten Sorte!!! Vom Staat begünstigt!!! Genau wie die KESB!!!🧟🦹👮🕵😣😖😡🤬🥵🥶😶‍🌫️😱😨😰🤔🫣🤭🫢😵😵‍💫🤢🤮💩🤑👎🫷🫸👩‍🎓👩‍🏫👩‍💼👩‍🔬👩‍✈️👩‍🚀👩‍⚖️🦹‍♀️🦹‍♂️🧟‍♀️🧟‍♂️
3 notes · View notes
avalonunezgisi · 3 years ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
iki gün. üç gün. iktisat. kesbe bürünmek. çemberlitaş. üsk.
7 notes · View notes
ilmiyyat1453 · 3 years ago
Text
İmam Muhammed (rahimehullâh): "Şayet fakirler zekât almamak üzere anlaşsalar, bundan dolayı günaha girmezler, aksine bunun için övülürler. Fakat zenginler farz olan zekâtı vermemek üzere anlaşsalar, günahkâr olurlar. Bundan anlıyoruz ki, (zekat verilmesinde) minnet/üstünlük zenginin değil, fakirin hakkıdır."
Şeybâni, Kitabü'l-Kesb (Bahaddin Karakuş)
Tumblr media
22 notes · View notes
etaali · 3 years ago
Text
Tumblr media
EŞ'AS BİN KİNDİ KİMDİR, BİLİR MİSİN CAN?
BİLMELİSİN!
Eşas b. Kindi'nin biyografisini inceleyiniz.
H.10 yılında Müslüman oluyor, sonra irtidat ediyor, birinci halife affedip Azarbaycan valisi olarak atıyor. Hz. Ali kendi hilafeti döneminde valilikten azlediyor. Kufe'ye dönüyor, Hz. Ali'ye biat ediyor. Siffin savaşına katılıyor. Sonra biaatten dönüyor. Haricilere katılıyor. Sonra tövbe edip tekrar dönüyor. Yine irtidat edip hirıstıyan oluyor. Sonra tekrar dönüyor. Hz. Ali(as)'a biat etmek istiyor. Hz. Ali(as) ona "Allah öldürsün seni, git, senin elin Yahudi elidir."diyor, biatını kabul etmiyor.
Hz. Ali(as) şehid eden ekibin içindedir, iki oğluyla beraber... Kızı Cade(la) İmam Hasan'ı şehit ediyor! Yani adam fırıldağın teki! Hz.Ali(as) ve İmam Hasan(as) döneminin politik ortamına en çok etki edenlerdendir.
İmam Ali(as)'ın Ammar'ını, Malik'ini, Meysemi Temmar'ını, Kamber'ini tanımak önemli... Ancak onun etrafındaki Eşas Bin Kindî'leri de tanımazsanız romantik müslümanlar olursunuz.
Günümüze izdüşüm yapınız:
Günümüz Maliki kim?
Günümüz Ammar'ı kim?
Günümüz Meysemi, Meysemleri kim/kimler?
En az bunlar kadar önemli!
Günümüz Eş'as'ı kim?
Onu tanımazsanız tevellanız olur;ama tebberranız olmaz. Tek kanatla uçamazsınız!
Bir fırıldak çıkar, sizi dolap beygirine çevirir, yolunuzu şaşırırsınız!
Sonuçta insan kesb ettiklerinin(birikimlerinin, "kazandıklarının ve vaz geçtiklerinin" toplamıdır.
Sizin asıl karekterinizi belirleyen bağlandıklarınız değil, gerektiğinde vaz geçtiklerinizdir.
'Evet'leriniz kadar 'Hayır'larınız da önemlidir.
Yerinde gerektiğinde "Hayır" diyemeyen "Eş'as"lara kuyruk olmaktan kurtulamaz.
Bunu bir düşün can!
Bağlandıklarının biyografisini bir incele! Olaya romantik bakma! Sonuçta bu hayat bir imtihan!
Unutma, kimseye kefil değilsin,bu imtihanda kendini kurtarmakla mükellefsin!
3 notes · View notes
nurtohumlari · 3 years ago
Text
Evet, Kur'an'ın dediği gibi insan seyyiatından tamamen mes'uldür. Çünkü seyyiatı isteyen odur. Seyyiat tahribat nevinden olduğu için insan, bir seyyie ile çok tahribat yapabilir. Müthiş bir cezaya kesb-i istihkak eder. Bir kibrit ile bir evi yakmak gibi.
| Kader Risalesi
2 notes · View notes
mantikutayr · 3 years ago
Photo
Tumblr media
instagram’da (androidbellek) ‘’başlangıç kitapları’’ önerileri paylaştığım bir seri var, daha önce burada paylaştığım kitaplar olduğu için burada paylaşmadım ama yunan mitolojisi üzerine birden fazla kitap önerisi olunca burada da paylaşmak istedim. 
bu kitaplara bir de argonautika’yı eklemek lazım. (homeros'un ilyada ve odysseia destanlarından sonraki en bilindik ve sevileni "altın post ve argonotlar" efsanesinin anlatıldığı destan.)
klasik yunan mitolojisi bilmeden okunacak eserler değil, yunan mitolojisini -burada antik sümer’in, mısır’ın, babil’in.. tanrılarını bulabilirsiniz. -  diğer uygarlıkların mitolojilerinden ayıran bence tek önemli nokta theoriaya yükseliş aşamasındaki ‘‘mitos’‘ olmasıdır.
filomitostan filosophosa.
bilginin pratik bir kaygı içinde olmadan, bizatihi kendisi için istenmiş olması, yani ‘’yunan mucizesi’’nden önce batı edebiyatının ilk büyük eserleri kabul edilen ilyada ve odysseia destanlarının yazarı (veya derleyicisi) olan homeros ve yunan didaktik şiirinin babası hesiodos’a kulak verelim.
ilyada - homeros
troya savaşının belli bir kısmının anlatıldığı bu destan, tek bir kadının (helen) aşkı uğruna gerçekleşiyor. helen'e sahip olabilmek adına, tarafların giriştiği kanlı bir mücade.
akhalar - troyalilar mücadelesi, grek - anadolu mücadelesi, batı - doğu mücadelesi..
odysseia - homeros
bu destan ise odysseus'u ve onun truva'nın düşmesinden sonra evine yaptığı dönüş yolculuğunu konu edinmiştir.
bu kimin, neyin konusu?
odysseus polyphemus’u kör etmeden önce ona adının ���kimse” olduğunu söyler.
theogonia / işler ve günler - hesiodos
theogonia,  evrenin oluşumu, tanrıların doğuşu, titanlar savaşı, prometheus ateşi neden çaldığı gibi konuları ele alınırken;  işler ve günler, hesiodos'un kardeşi perses'e adalet, doğruluk, erdem gibi kavramlar üzerinden verdiği öğütlerle  tanrılara karşı sorumlulukları ele alıyor.
birkaç kelimeyle anlatmaya çalıştığım bu destanları ya da farklı uygarlıkların destanlarını okuyabilmek için o uygarlığın mitolojik dilini* bilmek gerekiyor, bu sebeple ‘’klasik yunan mitolojisi bilmeden okunacak eserler değil.’’ dedim.  odysseia’nın evine dönüşü sembolik, odysseia bu yüzden adının “kimse” olduğunu söylüyor.
bu eserler tevil edilmeli, tıpkı kutsal* kitaplar gibi ya da zevk edilebilir.
(tasavvufta zevk terimi, burhan ve kesb ile yahut inanma ve taklit suretiyle elde edilen bilgilerin dışında sâlikin ahlâkî ve mânevî arınma sonucunda keşif ve ilham yoluyla kalbinde bulduğu, mânalarını tattığı, ancak anlatmaktan, nitelemekten âciz kaldığı bilgileri ifade eder. (dâvûd-i kayserî, II, 15).)
6 notes · View notes