Tumgik
#Meme Kanseri Belirtileri
teknoaslan · 2 years
Text
Meme Kanseri Nedir? Tedavi Yöntemleri
Meme Kanseri Nedir? Tedavi Yöntemleri #meme #memes #memesdaily #memepage #memebüyütme #memekanseri #bağırsak #bağırsakkanseri #bağırsaksağlığı #bağırsakdostu #bağırsaktemizliği #bağırsakflorası #kolonkanseri #rahimağzıkanseri #memekanserifarkındalığı #mem
Vücudumuzda Memenin Görevi Nedir? Memeler, vücudumuzda önemli bir organizmalardır ve özellikle emzirme sırasında çok önemli bir rol oynarlar. Memeler, vücudumuzda aşağıdaki görevleri yerine getirirler: Emzirme: Memeler, bebeklerin ana mamalarını sağlarlar ve bebeklerin besin ihtiyaçlarını karşılar. Hormon üretimi: Memeler, prolaktin ve östrojen hormonlarını üretirler. Cinsiyet belirleme:…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
granulomatozmastit · 23 days
Text
Tumblr media
Granülomatöz Mastit Belirtileri Nelerdir?
Granülomatöz Mastit'in belirtileri, çoğu zaman başka meme rahatsızlıklarıyla karıştırılabilir. Bu yüzden doğru teşhis için bir uzman görüşü almak şarttır. Peki bu hastalığın en yaygın belirtileri nelerdir?
Memede sertlik, şişlik, kızarıklık ve bazen de ağrı başlıca belirtiler arasında yer alır. Ancak bu belirtiler, zaman zaman meme kanseri gibi daha ciddi durumlarla karıştırılabilir. Endişelenmeyin! Granülomatöz Mastit, meme kanseri değildir, ancak belirtileri benzer olduğu için doktora gitmek çok önemlidir.
Bu hastalık çoğunlukla genç ve doğum yapmış kadınlarda görülür, ancak her yaş grubunda ortaya çıkabilir. Özellikle memede uzun süre geçmeyen ağrılar yaşıyorsanız, bir doktora danışmanız önerilir.
42 notes · View notes
birpaylass · 1 year
Text
Meme Kanserinde Erken Teşhis
BirPaylaş Paylaşım Platformu https://birpaylas.com/meme-kanserinde-erken-teshis.html
Meme Kanserinde Erken Teşhis
Tumblr media
Meme Kanserinde Erken Teşhis Meme kanserinde erken teşhis, kanserin tedavi edilebilir aşamada yakalanmasını sağlar ve hayatta kalım oranlarını artırır. Meme kanseri erken evrede tespit edilirse, tedaviye yanıt daha yüksek olabilir ve kanser yayılmadan önce cerrahi müdahale, kemoterapi, radyoterapi ve diğer tedavi seçenekleri gibi daha az invaziv tedaviler uygulanabilir.
Erken teşhisin en önemli yolu, meme kanseri tarama testlerine düzenli olarak katılmaktır. Tarama testleri, meme kanseri belirtileri henüz ortaya çıkmadan önce kanseri tespit etmek için kullanılır. Tarama testleri genellikle, mamografi, ultrason, manyetik rezonans görüntüleme (MRG) gibi görüntüleme testleri kullanılarak yapılır.
Reklam ( Meme Kanserinde Erken Teşhis)
Meme Kanserinde Erken Teşhis
Astım Hastalığı ve Astım Neden Meydana Gelir?
Spotify Dinlenme Oranı Nasıl Artırılır
Spotify Nedir Nasıl Kullanılır?
1 3 Aylık Bebek Bakımı Nasıl Olmalı İpuçları
Meme kanseri taramalarının ne sıklıkla yapılacağına ve hangi testlerin kullanılacağına karar vermek için, kişinin risk faktörleri ve yaşam tarzı gibi faktörler dikkate alınır. Genel olarak, Amerikan Kanser Derneği, 45 yaş ve üstü kadınların yılda bir kez mamografi taraması yaptırmalarını önerir. Ancak yüksek riskli kadınlar, daha sık tarama testleri gerektirebilir.
Erken teşhis için, meme kanseri belirtileri de takip edilmelidir. Bu belirtiler arasında meme üzerinde veya altında sert kitleler, meme dokusunda kalınlaşmalar, meme başında veya meme derisinde değişiklikler, meme başından sıvı çıkması ve meme ağrısı yer alır. Bu belirtiler varsa, hemen doktora başvurulması önerilir.
Özetle, meme kanseri erken teşhis edildiğinde tedavi daha etkili olabilir ve hayatta kalım oranları artabilir. Bu nedenle, meme kanseri taramalarına düzenli olarak katılmak ve meme kanseri belirtilerini takip etmek önemlidir.
Kanserli Memenin Dış Görünüşü
Kanserli memenin dış görünüşü, normal memeden farklılık gösterebilir. Kanserli meme, şişmiş, sertleşmiş veya kalınlaşmış olabilir. Ayrıca, meme dokusu üzerinde kabarcık veya yara şeklinde bir çıkıntı olabilir. Bazı durumlarda, meme derisi kızarabilir veya meme başından sıvı gelebilir.
Ancak, tüm meme kanseri vakalarında bu belirtiler görülmez. Bazı kadınlarda meme kanseri, herhangi bir belirti olmadan da ortaya çıkabilir. Bu nedenle, meme kanseri tarama testleri düzenli olarak yapılmalıdır.
Meme kanseri taramaları, meme kanserinin erken evrede tespit edilmesine yardımcı olur. Erken teşhis edilen meme kanseri, tedavi edilebilir ve hayatta kalım oranları daha yüksek olur. Meme kanseri taramaları, mamografi, ultrason, manyetik rezonans görüntüleme (MRG) gibi görüntüleme testleri kullanılarak yapılabilir. Tarama testlerinin ne sıklıkla yapılacağına karar vermek için, kişinin yaşam tarzı, aile öyküsü ve diğer risk faktörleri dikkate alınmalıdır.
Eğer meme kanseri belirtileri varsa veya meme kanseri taramaları anormal sonuçlar verirse, bir doktora başvurulmalıdır. Doktor, meme kanserinin teşhisini koymak için fiziksel muayene, görüntüleme testleri ve biyopsi gibi testler yapabilir.
0 notes
songsforsinglepillows · 10 months
Text
Kadınlarda Sık Görülen Kanserler Kadın sağlığı toplumun en önemli konularından biridir. Kadınlar, birçok farklı sağlık sorunuyla karşı karşıya kalabilirler. Bu sorunlardan biri de kadın hastalıklarıdır. Kadınlarda sık görülen kanser türleri, ciddi sağlık tehditleri oluşturabilir. Kadınlarda sık görülen kanserler birçok hayatı tehdit etmektedir. Bu nedenle, kendinizi ve sevdiklerinizi korumak adına belirtileri tanımak ve erken te... https://www.begonya.com/kadinlarda-sik-gorulen-kanserler/?feed_id=172911&_unique_id=655f0308c0f66
0 notes
sagliksihhat · 1 year
Text
Beyin tümörü belirtileri nelerdir ?
Beyin tümörü belirtileri büyük ölçüde tümörün boyutlarına, tümörün yerleşimine ve büyüme hızına bağlıdır. Abse veya damar anormallikleri gibi oluşumlar da kafa içinde yer kapladıklarından klinik belirtiler açısından benzer bulgular verir. Bu açıdan beyin tümörlerinin diğer oluşumlardan ayrımı iyi yapılmalıdır. Ayrıca, beyin tümörlerinde görülen belirtilerin bir çoğu başka bir takım rahatsızlıklarda da görülmektedir. Bu sebeple, aşağıda yazılan her belirtisi olan kişi kendisinde beyin tümörü olduğunu düşünmemelidir. Beyin tümörü beynin hangi bölümüne yerleşmişse, görülen belirtiler de o bölümle ilgilidir.
Tumblr media
Beyin tümörlerinin başlıca belirtileri şunlardır:
Baş ağrısı: Beyin tümörü olan kişilerin çoğunda görülen bir belirtidir. Bu kişiler baş ağrısı şikayetinin genellikle son zamanlarda ortaya çıktığından bahseder. Baş ağrısının sıklığında artış, Baş ağrısının şiddetinde artış,
Görme problemleri: Beyin tümörlerinde sıklıkla görülen ve kişiye teşhis konmasını kolaylaştıran ilk bulgulardandır. Görme bulanıklığı, Çift görme, Görme kaybı,
Sebebi açıklanamayan kusma: Bu şikayet baş ağrısı ile paralel bir gelişim gösterir. Yakın zamanda başlar ve giderek şiddetlenir. Genellikle sabahları aç karnına olabilir. Kafa içindeki basınç artışının en önemli belirtilerindendir.
Kol veya bacakta giderek artan his kaybı: Bu belirti genellikle vücudun bir tarafında ve beyin tümörü ilerledikten sonra ortaya çıkar.
Denge bozukluğu: Beyincik tümörlerinin belirtisi olarak ortaya çıkabilir.
Konuşma bozukluğu: Görme bozukluğu gibi konuşma bozukluğu da beyin tümörlerinin erken görülen bulgularındandır. Konuşamamanın yanında yanlış konuşma ve konuşmanın sarhoş konuşmasına benzemesi gibi durumlar olabilir.
Davranış değişiklikleri,
Kişilik değişiklikleri,
Mental kapasite değişiklikleri,
El ile yazı yazma zorluğu,
Konsantre olma zorlukları,
Nöbet geçirmeye başlama: Nöbetler kişi isteği dışında gerçekleşen kasılmalar şeklindedir. Nöbet esnasında bilinç kaybı olabilir veya olmayabilir.
İşitme problemleri.
Daha çok hangi kanserler beyne sıçrar ?
Beyne sıçrayan kanserler vücudun başka bir yerinde ortaya çıkar ve bir süre sonra beyine sıçrar. Herhangi bir kanser beyne yayılabilir ancak en sık meme kanseri, kalın bağırsak kanseri, böbrek kanseri, akciğer kanseri ve melanomlar beyne sıçrayarak ikincil beyin tümörlerine sebep olabilir.
Beyin tümörleri kimlerde daha çok görülür ?
Beyin tümörlerinin çoğunun sebebi bilinmemektedir ancak bazı faktörlerin beyin tümörü riskini artırdığı düşünülmektedir. Bu faktörler şunlardır:
Yaş: Yaşlandıkça beyin tümörü riski de artar. Yaşlılarda daha çok görülse de beyin tümörleri her yaştan insanda görülebilir. bazı beyin tümörleri ise sadece çocuklarda görülmektedir.
Radyasyona maruz kalma: İyonize radyasyona maruz kalanlarda beyin tümörü riski artmaktadır. Kanser tedavilerinde kullanılan radyasyon iyonize radyasyona örnektir. Cep telefonlarının ve mikrodalga fırınların yaydığı radyasyon hakkında da birçok suçlama yapılsa da bu konuda henüz kesin veriler bulunmamaktadır.
Aile öyküsü: Bazı beyin tümörlerinde aile öyküsü bulunmaktadır.
Önceki içeriğimiz için: Düz Tabanlık Nedir, Nasıl Anlaşılır
0 notes
opdrkenansimsek · 1 year
Text
Beyin Tümörü Türleri: Belirtileri, Tedavisi ve Risk Faktörleri
Tumblr media
İçindekilerİyi Huylu Beyin Tümörü TürleriKötü Huylu Beyin Tümörü TürleriDiğer Beyin Tümörü TürleriBeyin Tümörü NedenleriSemptomlarTeşhisBeyin Tümörü TedavisiAmeliyatRadyasyon tedavisiKemoterapi İntrakraniyal tümör olarak bilinen bir beyin tümörü, hücrelerin normal hücreleri kontrol eden mekanizmalar tarafından görünüşte kontrol edilemeyen, kontrolsüz bir şekilde büyüdüğü ve çoğaldığı anormal bir doku kütlesidir. 150’den fazla farklı beyin tümörü belgelenmiştir, ancak iki ana beyin tümörü grubu birincil ve metastatik olarak adlandırılır . Birincil beyin tümörleri, beyin dokularından veya beynin yakın çevresinden kaynaklanan tümörleri içerir. Birincil tümörler glial ( glial hücrelerden oluşan ) veya glial olmayan (sinirler, kan damarları ve bezler dahil beyin yapıları üzerinde veya içinde gelişen) ve iyi huylu veya kötü huylu olarak kategorize edilir . Metastatik beyin tümörleri , vücudun başka bir yerinde (meme veya akciğerler gibi) ortaya çıkan ve genellikle kan dolaşımı yoluyla beyne göç eden tümörleri içerir. Metastatik tümörler kanser olarak kabul edilir ve kötü huyludur. Beyindeki metastatik tümörler, kanserli dört hastadan yaklaşık birini veya yılda tahmini 150.000 kişiyi etkiler. Akciğer kanseri olan kişilerin yüzde 40’ına kadar metastatik beyin tümörleri gelişecektir. Geçmişte, bu tümörlerin teşhisi konan hastaların sonuçları, sadece birkaç haftalık tipik hayatta kalma oranları ile çok zayıftı. Yenilikçi cerrahi ve radyasyon yaklaşımlarına ek olarak daha sofistike teşhis araçları, hayatta kalma oranlarının yıllara kadar artmasına yardımcı oldu; ve ayrıca teşhisi takiben hastalar için daha iyi bir yaşam kalitesi sağlamıştır. İyi Huylu Beyin Tümörü Türleri Kordomalar , 50 ila 60 yaşları arasındaki insanlarda en yaygın olan iyi huylu, yavaş büyüyen tümörlerdir. En yaygın yerleri kafatasının tabanı ve omurganın alt kısmıdır. Bu tümörler iyi huylu olmalarına rağmen, komşu kemiği istila edebilir ve yakındaki nöral dokuya baskı uygulayabilir. Bunlar, tüm birincil beyin tümörlerinin yalnızca yüzde 0,2’sine katkıda bulunan nadir tümörlerdir. Kraniofarenjiyomlar tipik olarak iyi huyludur, ancak beynin derinliklerinde kritik yapıların yakınında bulundukları için çıkarılması zor tümörlerdir. Genellikle hipofiz bezinin bir kısmından (vücuttaki birçok hormonu düzenleyen yapı) ortaya çıkarlar, bu nedenle neredeyse tüm hastalar bir miktar hormon replasman tedavisine ihtiyaç duyacaktır. Gangliositomalar , gangliomlar ve anaplastik gangliogliomalar ,esas olarak genç erişkinlerde ortaya çıkan, nispeten iyi farklılaşmış neoplastik sinir hücrelerini içeren nadir tümörlerdir. Glomus jugulare tümörleri en sık iyi huyludur ve tipik olarak juguler venin üst kısmında kafa tabanının hemen altında bulunur. Glomus tümörünün en yaygın şeklidirler. Bununla birlikte, glomus tümörleri genel olarak baş ve boyun neoplazmalarının yalnızca yüzde 0,6’sına katkıda bulunur. Meningiomlar en yaygın benign intrakraniyal tümörlerdir ve tüm beyin neoplazmalarının yüzde 10 ila 15’ini oluşturur, ancak çok küçük bir yüzdesi maligndir. Bu tümörler, beyni ve omuriliği çevreleyen zar benzeri yapılar olan meninkslerden kaynaklanır. Pineositomlar , epifiz hücrelerinden kaynaklanan , çoğunlukla yetişkinlerdeortaya çıkan genellikle iyi huylu lezyonlardır. Çoğunlukla iyi tanımlanmış, invaziv olmayan, homojen ve yavaş büyüyenlerdir. Hipofiz adenomları , gliomlar, menenjiyomlar ve schwannomlardan sonra en sık görülen intrakraniyal tümörlerdir. Hipofiz adenomlarının büyük çoğunluğu iyi huyludur ve oldukça yavaş büyür. Kötü huylu hipofiz tümörleri bile nadiren vücudun diğer bölgelerine yayılır. Adenomlar, hipofiz bezini etkileyen en yaygın hastalıktır. Çocuklarda da teşhis edilmelerine rağmen, genellikle 30’lu veya 40’lı yaşlarındaki insanları etkilerler. Bu tümörlerin çoğu başarıyla tedavi edilebilir. Schwannomalar yetişkinlerde sık görülen iyi huylu beyin tümörleridir. Normalde sinir hücreleri için “elektriksel yalıtım” sağlayan hücrelerden oluşan sinirler boyunca ortaya çıkarlar. Schwannomalar genellikle normal sinirin geri kalanını istila etmek yerine geri alır. Akustik nöromalar , beyinden kulağa giden sekizinci kraniyal sinirden veya vestibüler koklear sinirden kaynaklanan en yaygın schwannomadır . Bu tümörler iyi huylu olmalarına rağmen, büyüyüp sinirlere ve nihayetinde beyne baskı uygularlarsa ciddi komplikasyonlara ve hatta ölüme neden olabilirler. Diğer yerler arasında omurga ve daha nadiren uzuvlara giden sinirler bulunur. Kötü Huylu Beyin Tümörü Türleri Gliomalar , en yaygın yetişkin beyin tümörü türüdür ve kötü huylu beyin tümörlerinin yüzde 78’ini oluşturur. Glia adı verilen beynin destekleyici hücrelerinden doğarlar . Bu hücreler astrositlere , ependimal hücrelere ve oligodendroglial hücrelere (veya oligos)bölünmüştür. Glial tümörler şunları içerir: Astrositomlar , tüm birincil beyin ve omurilik tümörlerinin yaklaşık yarısını oluşturan en yaygın gliomadır. Astrositomlar, beynin destek dokusunun bir parçası olan astrositler adı verilen yıldız şeklindeki glial hücrelerden gelişir. Beynin pek çok yerinde meydana gelebilirler, ancak en çok serebrumda meydana gelirler. Her yaştan insan astrositom geliştirebilir, ancak yetişkinlerde, özellikle orta yaşlı erkeklerde daha yaygındır. Beynin tabanındaki astrositomlar çocuklarda veya genç insanlarda daha yaygındır ve çocukların beyin tümörlerinin çoğunu oluşturur. Çocuklarda, bu tümörlerin çoğu düşük dereceli olarak kabul edilirken, yetişkinlerde çoğu yüksek derecelidir. Ependimomlar , ventriküler sistemi kaplayan ependimal hücrelerin neoplastik dönüşümünden türetilirve tüm beyin tümörlerinin yüzde iki ila üçünü oluşturur. Çoğu iyi tanımlanmıştır, ancak bazıları değildir. Glioblastoma multiforme (GBM) en invaziv glial tümör türüdür. Bu tümörler hızlı büyüme, diğer dokulara yayılma ve kötü prognoza sahip olma eğilimindedir. Astrositler ve oligodendrositler gibi birkaç farklı hücre türünden oluşabilirler. GBM, 50 ila 70 yaş arası kişilerde daha yaygındır ve erkeklerde kadınlardan daha yaygındır. Medulloblastomlar genellikle beyincikte , en sık çocuklarda ortaya çıkar. Yüksek dereceli tümörlerdir, ancak genellikle radyasyona ve kemoterapiye yanıt verirler. Oligodendrogliomalar , beynin kablolarının yalıtımı olan miyelini yapan hücrelerden elde edilir. Diğer Beyin Tümörü Türleri Hemanjiyoblastomlar , genellikle serebellumda bulunan, yavaş büyüyen tümörlerdir. Kan damarlarından kaynaklanırlar, büyük olabilirler ve sıklıkla bir kistle birlikte bulunurlar. Bu tümörler en çok 40 ila 60 yaşlarındaki kişilerde görülür ve erkeklerde kadınlardan daha yaygındır. Rhabdoid tümörler , merkezi sinir sistemine yayılma eğiliminde olan nadir, oldukça agresif tümörlerdir. Genellikle vücudun birden çok yerinde, özellikle böbreklerde görülürler. Küçük çocuklarda daha yaygındır, ancak yetişkinlerde de görülebilir. Pediatrik Beyin Tümörleri Çocuklarda beyin tümörleri tipik olarak yetişkinleri etkileyenlerden farklı dokulardan gelir. Yetişkin beyni tarafından oldukça iyi tolere edilen tedaviler (radyasyon tedavisi gibi), özellikle beş yaşından küçük çocuklarda bir çocuğun beyninin normal gelişimini engelleyebilir. Göre Pediatrik Beyin Tümörü Vakfı 15 yaş daha genç, yaklaşık 4,200 çocuk beyin tümörü tanısı alan çocukların ABD Yetmiş iki yüzde bir beyin tümörü teşhisi are bunlar beyin tümörlerinin çoğu arka çukur yetişen (veya arka ) beyin. Çocuklar genellikle hidrosefali (beyinde sıvı birikmesi) veya yüz veya vücut düzgün çalışmama ile başvurur. Çocuklarda bazı beyin tümörü türleri yetişkinlerden daha yaygındır. En yaygın pediatrik tümör tipleri medulloblastomalar, düşük dereceli astrositomlar (pilositik) , ependimomlar, kraniyofaringiyomlar ve beyin sapı gliomalarıdır . Dünya Sağlık Örgütü (WHO) mikroskop altında histolojik özellikleri dayalı bir tümörün malignite veya kalpliliği belirtmek için not verme sistemi geliştirmiştir. En kötü huylu Hızlı büyüme, agresif Yaygın olarak sızan Hızlı tekrarlama Nekroz eğilimli Yetişkinlerde Görülme Sıklığı Ulusal Kanser Enstitüsü 22910 yetişkin (12630 erkek ve 10280 kadın) 2012 yılında beyin ve diğer sinir sistemi tümörleri teşhisi konacak Ayrıca 2012 yılında, bu tanıların 13,700 ölüme yol olacağını tahmin tahmin ediyor. 2005 ve 2009 yılları arasında, beyin kanserinden ve sinir sisteminin diğer bölgelerinden ölüm için medyan yaş 64 idi. https://youtu.be/Z5smVBYdYq0 Beyin Tümörü Nedenleri Beyin tümörlerinin, bir hücrenin kromozomları üzerindeki belirli genler hasar gördüğünde ve artık düzgün çalışmadığında ortaya çıktığı düşünülmektedir . Bu genler normalde hücrenin bölünme hızını (eğer bölünürse) düzenler ve diğer genlerin kusurlarını düzelten genleri ve hasarın onarılamayacaksa hücrenin kendi kendini yok etmesine neden olması gereken genleri onarır. Bazı durumlarda, bir birey bu genlerin bir veya daha fazlasında kısmi kusurlarla doğabilir. Çevresel faktörler daha sonra daha fazla hasara yol açabilir. Diğer durumlarda, genlerin çevresel zararı tek neden olabilir. Bir “çevrede” bazı insanların neden beyin tümörü geliştirirken diğerlerinin gelişmediği bilinmemektedir. Bir hücre hızla bölündüğünde ve büyümesini kontrol etmek için iç mekanizmalar hasar gördüğünde, hücre sonunda bir tümöre dönüşebilir. Diğer bir savunma hattı, anormal hücreyi en iyi şekilde tespit edip öldürecek olan vücudun bağışıklık sistemi olabilir. Tümörler, bağışıklık sisteminin anormal tümör hücrelerini tanımasını engelleyen maddeler üretebilir ve sonunda tüm iç ve dış caydırıcıların büyümesini engelleyebilir. Hızla büyüyen bir tümör, normal dokuya yönelik yerel kan kaynağının sağlayabileceğinden daha fazla oksijene ve besine ihtiyaç duyabilir. Tümörler, kan damarlarının büyümesini destekleyen, anjiyogenez faktörleri adı verilen maddeler üretebilirler . Büyüyen yeni damarlar, tümöre besin tedarikini arttırır ve sonunda tümör, bu yeni damarlara bağımlı hale gelir. Bu alanda araştırmalar yapılmaktadır, ancak bu bilgiyi potansiyel tedavilere dönüştürmek için daha kapsamlı araştırmalar gereklidir. Semptomlar Semptomlar beyin tümörünün konumuna göre değişir, ancak aşağıdakiler farklı beyin tümörlerine eşlik edebilir: 1-Sabahları daha şiddetli olabilen veya geceleri hastayı uyandıran baş ağrıları 2-Nöbetler veya konvülsiyonlar 3-Düşünme, konuşma veya ifade etme zorluğu 4-Kişilik değişiklikleri 5-Vücudun bir bölümünde veya bir tarafında zayıflık veya felç 6-Denge kaybı veya baş dönmesi 7-Vizyon değişiklikleri 8-İşitme değişiklikleri 9-Yüzde uyuşma veya karıncalanma 10-Bulantı veya kusma , yutma zorlukları 11-Karışıklık ve yönelim bozukluğu Teşhis Gelişmiş görüntüleme teknikleri beyin tümörlerini tam olarak belirleyebilir. Teşhis araçları arasında bilgisayarlı tomografi (CT veya CAT taraması) ve manyetik rezonans görüntüleme (MRI) bulunur . Diğer MRG dizileri, cerrahın beynin normal sinir yollarının konumuna göre tümörün rezeksiyonunu planlamasına yardımcı olabilir. İntraoperatif MRG ayrıca ameliyat sırasında doku biyopsilerine ve tümörün çıkarılmasına rehberlik etmek için kullanılır . Manyetik rezonans spektroskopi (MRS) , tümörün kimyasal profilini incelemek ve MRI’da görülen lezyonların doğasını belirlemek için kullanılır. Pozitron emisyon tomografisi (PET taraması) , tekrarlayan beyin tümörlerini tespit etmeye yardımcı olabilir. Bazen bir beyin tümörünün kesin teşhisini koymanın tek yolu biyopsidir. Beyin cerrahı biyopsi yapar ve patolog, tümörün iyi huylu mu yoksa kötü huylu mu göründüğünü belirleyerek nihai teşhisi koyar ve buna göre derecelendirir. Beyin Tümörü Tedavisi Beyin tümörleri (birincil veya metastatik, iyi huylu veya kötü huylu) genellikle tek başına veya çeşitli kombinasyonlarda cerrahi, radyasyon ve / veya kemoterapi ile tedavi edilir. Radyasyon ve kemoterapinin kötü huylu, rezidüel veya nükseden tümörler için daha sık kullanıldığı doğru olsa da, hangi tedavinin kullanılacağına dair kararlar duruma göre verilir ve bir dizi faktöre bağlıdır. Her tedavi türü ile ilişkili riskler ve yan etkiler vardır. Ameliyat Genel olarak, bir beyin tümörünün cerrahi olarak tamamen veya neredeyse tamamen çıkarılmasının bir hasta için faydalı olduğu kabul edilir. Beyin cerrahının görevi, hastanın nörolojik işlevi için önemli olan beyin dokusuna (konuşma, yürüme vb.) Zarar vermeden mümkün olduğu kadar çok tümörü çıkarmaktır. Geleneksel olarak, beyin cerrahları , tümöre erişebilmelerini ve olabildiğince çoğunu çıkarabilmelerini sağlamak için kafatasını bir kraniyotomi yoluyla açar . Beyin ameliyattan kurtulurken normal beyin sıvısını boşaltmak için ameliyat sırasında beyin sıvısı boşluklarında bir dren (EVD) bırakılabilir. Bazen bir kraniyotomiden önce sıklıkla gerçekleştirilen bir başka işleme stereotaktik biyopsi denir . Bu daha küçük operasyon, doktorların doğru bir teşhis koyması için doku elde etmesine izin verir. Genellikle hastanın başına bir çerçeve takılır, bir tarama yapılır ve daha sonra hasta, anormal alana erişim sağlamak için kafatasına küçük bir delik açıldığı ameliyat alanına götürülür. Lezyonun konumuna bağlı olarak, bazı hastaneler aynı işlemi çerçeve kullanmadan yapabilir. Mikroskop altında incelenmek üzere küçük bir numune alınır. 1990’ların başında, cerrahi navigasyon sistemleri adı verilen bilgisayarlı cihazlar piyasaya sürüldü. Bu sistemler beyin cerrahına tümörler için rehberlik, lokalizasyon ve oryantasyon konusunda yardımcı oldu. Bu bilgi riskleri azalttı ve tümörün çıkarılma kapsamını iyileştirdi. Çoğu durumda, cerrahi navigasyon sistemleriönceden ameliyat edilemeyen tümörlerin kabul edilebilir risklerle eksize edilmesine izin verildi. Bu sistemlerden bazıları, kafatasına bir çerçeve takmak zorunda kalmadan biyopsi için de kullanılabilir. Bu sistemlerin bir sınırlaması, beyin cerrahına rehberlik etmek için ameliyattan önce elde edilen bir taramayı (CT veya MRI) kullanmalarıdır. Bu nedenle intraoperatif olarak oluşabilecek beyin hareketlerini açıklayamazlar. Araştırmacılar, ameliyat sırasında navigasyon sistemi verilerinin güncellenmesine yardımcı olmak için ultrason kullanarak teknikler geliştiriyor ve MRI tarayıcılarında ameliyat gerçekleştiriyor. İntraoperatif dil haritalama, bazıları tarafından büyük, dominant-hemisfer gliomlar gibi dil işlevini etkileyen tümörleri olan hastalar için kritik öneme sahip bir teknik olarak kabul edilir. Bu prosedür, bilinci açık bir hastanın ameliyat edilmesini ve ameliyat sırasında dil işlevinin anatomisinin haritalanmasını içerir. Doktor daha sonra tümörün hangi kısımlarının rezeke edilmesinin güvenli olduğuna karar verir. Son çalışmalar, kortikal dil haritalamasının, temel dil bölgelerini korurken glioma rezeksiyonunu optimize etmek için güvenli ve etkili bir yardımcı olarak kullanılabileceğini belirlemiştir. Beyin tümörlü bazı hastalarda ventriküloperitoneal şant gerekebilir. Herkesinbeyninde ve her zaman yavaşça dolaşan omurgada beyin omurilik sıvısı (BOS) vardır. Bu akış tıkanırsa, sıvıyı (ventriküller) içeren keseler genişleyebilir ve kafa içinde artan basınç oluşturarak hidrosefali denen bir duruma neden olabilir. Hidrosefali tedavi edilmezse beyin hasarına ve hatta ölümeneden olabilir. Beyincerrahı, omurilik sıvısını beyinden uzaklaştırmak ve dolayısıyla basıncı düşürmek içinbir şant kullanmaya karar verebilir. CSF’nin yönlendirildiği vücut boşluğu genellikle periton boşluğudur.(karın organlarını çevreleyen alan). Şant genellikle kalıcıdır. Engellenirse, semptomlar hidrosefali orijinal durumuna benzerdir ve diğerleri arasında baş ağrısı, kusma, görsel problemler ve / veya kafa karışıklığı veya uyuşukluğu içerebilir. Beyin sıvısı yollarının tıkanmasını kontrol etmek için kullanılabilecek başka bir yönteme Endoskopik Üçüncü Ventrikülostomi denir. Bu, beyin sıvısının bir şanta ihtiyaç duyulmadan tıkanıklığın etrafından yönlendirilmesine yardımcı olur. Radyasyon tedavisi Radyasyon tedavisi, kanser hücrelerini ve anormal beyin hücrelerini öldürmek ve tümörleri küçültmek için yüksek enerjili X ışınları kullanır. Tümör ameliyatla etkili bir şekilde tedavi edilemezse radyasyon tedavisi bir seçenek olabilir. Standart Harici Işın Radyoterapisi , dozu çevreleyen normal yapılarla sınırlarken tümörün uyumlu bir kapsamını oluşturmak için çeşitli radyasyon ışınları kullanır. Modern iletim yöntemleriyle uzun süreli radyasyon hasarı riski çok düşüktür. 3 boyutlu konformal radyoterapi (3DCRT) dışında daha yeni uygulama teknikleriarasında yoğunluk ayarlı radyoterapi (IMRT) bulunmaktadır . Proton Işın Tedavisi , bir tür radyoaktivite olan protonların spesifik olarak tümöre yönlendirildiği spesifik bir radyasyon türü kullanır. Bunun avantajı, tümörü çevreleyen daha az dokunun hasara yol açmasıdır. Stereotaktik Radyocerrahi ( Gamma Knife , Novalis ve Cyberknife gibi ) , radyasyonu hedef doku üzerine birçok farklı ışınla odaklayan bir tekniktir. Bu tedavi, tümöre komşu dokulara daha az zarar verme eğilimindedir. Şu anda, bir uygulama sisteminin klinik sonuç açısından diğerinden üstün olduğunu ve her birinin avantajları ve dezavantajları olduğunu gösteren hiçbir veri yoktur. Kemoterapi Kemoterapinin genellikle spesifik pediatrik tümörler, lenfomalar ve bazı oligodendrogliomalariçin etkili olduğu düşünülmektedir. Kemoterapinin, en kötü huylu birincil beyin tümörlerine sahip hastalarda genel sağkalımı iyileştirdiği kanıtlanmış olsa da, bunu tüm hastaların sadece yaklaşık yüzde 20’sinde yapar ve doktorlar, tedaviden önce hangi hastaların fayda göreceğini kolayca tahmin edemezler. Bu nedenle, bazı doktorlar olası yan etkiler ( akciğerde yara izi , bağışıklık sisteminin baskılanması, bulantı vb.) Nedeniyle kemoterapi kullanmamayı tercih etmektedir. Kemoterapi, normal doku tarafından tümör dokusundan daha iyi tamir edilen hücre hasarına neden olarak çalışır. Kemoterapiye direnç, ilaca yanıt veremeyen tümör dokusunun hayatta kalmasını veya ilacın kan dolaşımından beyne geçememesini içerebilir. Kan dolaşımı ile beyin dokusu arasında kan-beyin bariyeri adı verilen özel bir bariyer vardır . Bazı araştırmacılar bu engeli bozarak veya ilacı tümöre veya beyne enjekte ederek kemoterapinin etkisini iyileştirmeye çalıştılar. Başka bir ilaç sınıfının amacı, tümör hücrelerini öldürmek değil, daha çok tümör büyümesini engellemektir. Bazı durumlarda, büyüme değiştiriciler (meme kanseri tedavi ilacı Tamoksifen gibi)) diğer tedavilere dirençli tümörlerin büyümesini durdurmaya çalışmak için kullanılmıştır. 1996’da ABD Gıda ve İlaç Dairesi , ameliyat sırasında beyin cerrahı tarafından uygulanabilen kemoterapi emdirilmiş gofretlerin kullanımını onayladı. Gofretler ilacı yavaş yavaş tümöre salgılar ve hasta tedavinin sistemik yan etkileri ile kemoterapi alır. Visualase Lazer Termal Ablasyon, bazı merkezlerin, özellikle önceki açık cerrahi prosedürleri kullanarak ulaşılması daha zor olabilecek alanlarda daha küçük tümörleri tedavi etmek için kullandığı daha yeni bir tekniktir. Bu, lezyonun içine küçük bir kateter yerleştirmeyi, muhtemelen bir biyopsiyi tamamlamayı ve ardından lezyonu termal olarak çıkarmak için lazer kullanmayı içerir. Bu teknik, son zamanlarda beyin tümörü tedavilerinde kullanıldı, bu nedenle uzun vadeli etkinlik belirlenemedi. Araştırma Tedavileri Halihazırda pek çok yeni tedavi türü, özellikle de mevcut geleneksel tedaviler yoluyla prognozun genellikle zayıf olduğu tümörler üzerinde incelenmektedir. Bu tedavilerin işe yarayıp yaramayacağı bilinmemektedir. Bu tür terapiler bir protokole göre verilir ve çeşitli immünoterapi formlarını, hedeflenen toksinleri kullanan terapiyi, anti-anjiyogenez terapisini, gen terapisini ve farklılaşma terapisini içerir. Tedavi kombinasyonları, olumsuz yan etkileri azaltırken, hastaların görünümünü iyileştirebilir. Beyin Tümörleri Nedir?Beyin tümörleri, beyin dokusunda anormal hücrelerin büyümesi sonucu oluşan kitlelerdir. Bu tümörler, beyin fonksiyonlarını etkileyebilir ve ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir.2. Belirtileri Nelerdir?Beyin tümörlerinin belirtileri, tümörün büyüklüğüne ve konumuna bağlı olarak değişebilir. Read the full article
0 notes
hamilelikte · 2 years
Text
Birçok kadın gebelikte memelerde hassasiyet yaşar. Hastalık, hamilelik sırasında memelerde değişikliklere neden olan bir hormon olan progesteron seviyesi ile ilişkilidir. Bazı kadınlar hamileliğin ikinci üç aylık döneminde meme hassasiyetinden kurtulur, ancak diğerleri için bu geçicidir. Göğüs hassasiyeti genellikle hamileliğin erken döneminde hissedilir ve hamilelik ilerledikçe azalır. Meme hassasiyeti 16. Gebelik haftasında yaklaşık %50 oranında azalır. Göğüs Hassasiyeti Nedir ve Hamile Kadınları Nasıl Etkiler? Göğüs şişmesi olarak da adlandırılan meme hassasiyeti, göğüste ağrı hissidir. Gebelikte memelerde hassasiyet ve ağrı genellikle gebeliğin ilk birkaç haftasında başlar ve ikinci trimesterde devam eder. Meme hassasiyeti prolaktin hormonu ile ilişkilidir. Bir kadın hamile kaldığında, bu hormonun seviyesi önemli ölçüde yükselir. Prolaktin memede sıvı tutulmasına neden olarak şişlik ve hassasiyete neden olur. Yaklaşık 4 kadından 1'i hamileliğin ilk üç ayında meme hassasiyeti yaşar. Kadınlar hamile kaldığında, kadınlık hormonu seviyeleri artarak suyun memelerde birikmesini kolaylaştırır. Bu olduğunda, göğüsler ağrılı ve hassas olabilir. Bazı durumlarda dokunmaya karşı hassas olabilir. Hamilelik sırasında meme hassasiyeti, göğüs ağrısı ve göğüs rahatsızlığı çok yaygındır. Hamilelik sırasında göğüs ağrısının belirtileri ağrı, kramp ve yanmayı içerir. Bu semptomlar genellikle ikinci trimesterde kötüleşir ve üçüncü trimesterde devam eder, ancak bebek erken doğarsa düzelebilir. Gebelikte Memelerde Hassasiyet Neden Olur? Göğüs hassasiyeti hamilelik sırasında en sık görülen semptomlardan biridir. Bunun nedeni vücuttaki hormonal değişikliklerdir. Hamilelik sırasında meme hassasiyetinin nedenleri iki kategoriye ayrılabilir. Hormonal ve hormonal olmayan. Meme hassasiyeti hamilelik sırasında yaygın bir şikayettir. Gebelikte memelerde hassasiyetinin olası nedenleri şunlardır: Hormonal değişiklikler Gebelik hormonları (progesteron, östradiol vb.) Ve laktik asit bakterileri Sutyen sıkması (göğüslerin büyümesine bağlı olarak) Göğüs şişmesi Progesteron gibi gebelik hormonları süt kanallarını genişletip gevşeterek süt üretimine neden olur. Gebelikte Memelerde Hassasiyet Neden Olur Göğüs hassasiyeti hamilelik sırasında sık görülen bir semptomdur, ancak başka nedenleri de olabilir. Gebelikte memelerde hassasiyetinin diğer bazı nedenleri şunlardır: Mastit, Meme enfeksiyonları, Paget hastalığı, bir tür radyasyon nekrozu; Vücudun diğer bölgelerine yayılmış meme kanseri (kanser meme dışında ağrı ve hassasiyete neden olur). Göğüs uçlarında mantar enfeksiyonu Gebelikte Memelerde Hassasiyet Nasıl Önlenir? Hamilelik döneminde meme hassasiyetini önlemek için kadınların göğüslerine baskı uygulamaktan kaçınmaları, dar giysiler giymekten kaçınmaları ve destekleyici sutyenler kullanmaları gerekir. Ayrıca kafein alımınızı da azaltmalısınız. Gebeliğin ilk birkaç haftasındaki hassasiyet, genellikle son aylarda hissettiğiniz ağrıdan çok farklıdır. Bunun nedeni, vücudunuzun hamilelik sırasında esneme, büyüme ve değişme eğiliminde olmasıdır. Bu süre zarfında göğsünüze baskı yapmamaya çalışın. Bu hassasiyete ve ülserlere neden olabilir. Ayrıca dar giysiler veya sutyenler giymemeye de dikkat etmelisiniz. Hamilelikte göğüs hassasiyeti doğumdan sonra geçmeyebilir, bu da ilk birkaç hafta emzirmeyi zorlaştırır, ancak bebeğinize bol miktarda anne sütü vermeniz önemlidir. Hamilelikte Meme Hassasiyetini Azaltmak İçin Ne Yapılmalı? Hamilelik sırasında meme hassasiyeti yaygın ve genellikle rahatsız edici bir semptomdur. Bu, hamilelik sırasında meydana gelen hormonal değişikliklerden kaynaklanabilir. Hamilelikte göğüs hassasiyetini azaltmanın birçok yolu vardır. Bunlar arasında bol giysiler giymek, sol tarafınıza yatmak, masaj terapisi ve soğutma pedleri kullanmak, bol sıvı tüketmek ve kafein ve alkolden kaçınmak sayılabilir. Hamilelik sırasında göğüs hassasiyeti, annenin vücudundaki
artan östrojen seviyeleri gibi hamilelik sırasında meydana gelen hormonal değişikliklerden kaynaklanır. Bu çoğu gebe kadında ilk gebelik belirtisi olarak görülür ve olağan bir durumdur. Gebelikte Memede Hassasiyet Ne Zaman Geçer? gebelikte memede hassasiyet ne zaman geçer Gebelikte memelerde hassasiyet hamileliğin ilk günlerinde başlayıp, dokuzuncu ayın sonuna kaybolmaz, ancak ilk trimesterin sonuna doğru azalır. Hamilelik sırasında meme ağrıları genellikle üçüncü trimesterin ortasında tamamen kaybolur. Göğüslerde yanma ve ağrı gün boyunca veya sadece günün belirli saatlerinde olabilir. Gebeliğin ikinci üç ayında, özellikle daha sonra meme hassasiyeti azalabilir. Sürecin bu noktasında çoğu kadın daha az ağrı ve genellikle farklı semptomlar bildirir. Sonuç olarak, hamilelik acı verici bir deneyim olabileceği gibi harika bir duygu da olabilir. Hamilelik sırasında rahatsızlığı önlemenin veya azaltmanın birçok yolu olduğunu hatırlamak önemlidir. Bunlardan bazıları, belirli ilaçları almak, destekleyici sutyen takmak ve ısıtma yastıkları kullanmaktır. Hormonal değişiklikler ruh hali değişimlerine ve diğer semptomlara yol açabileceğinden, hamile kadınların zihinsel sağlıklarına odaklanmaları da önemlidir. Göğüs hassasiyeti hamilelik sırasında sık görülen bir semptomdur, ancak bazı kadınlar bunu bebek doğmadan önce yaşarlar. Doğumdan sonra gebelik öncesi figürün ve bebekle kurulan emzirme ilişkisinin yeniden kazanılması zaman alabilir.
0 notes
backlinkci · 2 years
Text
Meme Kanseri Nedir? Meme Kanseri Belirtileri
Meme Kanseri Nedir? Meme Kanseri Belirtileri
Dünyada her yıl 1 milyon kişinin yakalandığı meme kanseri, memedeki hücrelerin kontrolden çıktığı bir hastalıktır. 
Meme kanseri türleri
Meme kanseri türü, memedeki hangi hücrelerin kansere dönüştüğüne bağlıdır. Kanser, memenin farklı yerlerinde başlayabilir. Meme lobüller, kanallar ve bağ dokusu olmak üzere üç ana bölümden oluşur: Lobüller süt üreten bezlerdir. Kanallar memelere sütü taşıyan tüplerdir. Bağ dokusu (lifli ve yağlı dokudan oluşur) her şeyi çevreler ve tutar. Çoğu meme kanseri kanallar veya lobüller ile başlar. Meme kanseri, kan damarları ve lenf damarları yoluyla memenin dışına yayılabilir. Vücudun diğer bölgelerine yayıldığında metastaz söz konusu olur. En yaygın meme kanseri türleri şunlardır:
Duktal invaziv meme kanseri: Kanser hücreleri kanalların dışına meme dokusunun diğer bölümlerine doğru büyür. İnvaziv kanser hücreleri aynı zamanda vücudun diğer bölgelerine de yayılabilir veya metastaz yapabilir.
Lobüler invaziv meme kanseri: Kanser hücreleri lobüllerden meme dokularına kadar yayılırlar. Bu invaziv kanser hücreleri vücudun diğer bölgelerine de yayılabilir.  
Meme kanseri belirtileri
Meme kanserinin belirtileri kişiye göre değişiklik gösterir. Bazı kişilerin ise hiç belirtisi yoktur. Meme kanseri için bazı uyarı işaretleri şunlardır:
Memede veya koltuk altında ele gelen kist şeklinde dokular
Memenin bir kısmının kalınlaşması veya şişmesi
Meme derisinin irritasyonu
Emzirme bölgesinde veya memede kızarıklık veya pul pul dökülme
Meme ucunun çekilmesi veya meme başı ağrısı
Memenin büyüklüğünde veya şeklindeki herhangi bir değişiklik
Göğsün herhangi bir bölgesinde ağrı.
Göğüs yumuşaklığı
Meme derisinde gözeneklerin genişlemesi
Memede yumru
Açıklanamayan meme şişmesi
Memelerde asimetri
0 notes
indirgit · 2 years
Text
Meme Kanseri Tedavisi – Sagliklimiyim.Com
meme kanseri belirtileri Meme kanseri teşhisi konulan kadınların tedavi yönteminde birçok seçenekleri vardır. Kemoterapi, biyolojik terapi, radyo terapi, hormon terapisi ve bunun yanında ameliyat olarak bir çok seçenek bulunmaktadır. var td_screen_width=window.innerWidth;if(td_screen_width >=1140){document.write(‘ Kadınların birçoğu ek olarak birkaç tedaviyi birden görürler, bunun nedeni…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
curefindingmedical · 2 years
Text
Prostat Kanseri Nedir? 2022
Tumblr media
 Prostat Kanseri, erkek üreme sistemine dahil olan prostattaki hücrelerin farklı ve kontrolsüz üremesinden dolayı kötü huylu bir tümör olarak tanımlanır. Prostat, alt karın bölgesinde mesanenin hemen altında yer alan ve idrar yolunu yani üretrayı çevreleyen ceviz büyüklüğünde bir organdır. Erkek vücudunda üreme sisteminin işlevlerinin düzenlenmesinde rol oynayan testosteron hormonunun salgılanması ve spermin canlılığını ve hareketliliğini koruyan seminal sıvının üretilmesi prostatın önemli işlevleri arasındadır. Prostatın ilerleyen yaşla birlikte oluşan iyi huylu büyümesi halk arasında organın adı ile prostat olarak bilinir. Başta orta yaşlılar ve yaşlılar olmak üzere binlerce erkeği etkileyen bir hastalık olan kanser vakası 65 yaş üstü kişilerde tespit ediliyor.
 Prostat kanserinin belirtileri nelerdir?
 Prostat kanseri belirtileri genellikle hastalığın sonraki aşamalarında ortaya çıkar ve birçok semptomla kendini gösterebilir. Hastalık sinsice ilerlediği için asemptomatik (asemptomatik) kişilerde erken ama düzenli kontrollerle teşhis koymak mümkündür.Hastalığın semptomları karakteristik değildir ve prostatın diğer hastalıklarında  görülebilir. Kanserinin birçok yaygın belirtisi vardır: - İdrar yapmada zorluk - Sık idrara çıkma - İdrarda veya menide kan  - Sertleşme sorunları - Boşalma sırasında ağrı - İstenmeden kilo kaybı - Prostat kanseri sıklıkla kemiklere metastaz yapar (yayılabildiğinden) bel, kalça veya bacaklarda şiddetli ağrıya neden olabilir.   Prostat mesanenin hemen altında yer aldığı için en sık görülen semptomlar üriner sistemle ilgili sorunlardır. Prostatın tümöre bağlı büyümesi sonrasında prostat, mesane ve idrar yollarına baskı yapılması sık idrara çıkma, aralıklı ve yavaş idrar akışı ve hematüri ile kendini gösteren idrara çıkma ile kanama gibi semptomlara neden olabilir. Sertleşme sorunu (iktidarsızlık) olarak tanımlanan sertleşme sorunları da prostat kanserine bağlı olarak ortaya çıkan belirtiler arasında yer alabilir, bu nedenle dikkatli olunması önerilir. Bu semptomlar, iyi huylu prostat büyümesi veya prostat iltihabı (prostatit) gibi diğer durumlarda da ortaya çıkabilir ve belirgin kanser belirtileri değildir. Bu belirti ve semptomları olan her on kişiden sadece birinde kanser vardır.
Tumblr media
Prostat Kanserinin Nedenleri Nelerdir?
Kesin nedeni bilinmiyor. Ancak çeşitli çalışmalar sonucunda bu kanser türü için bazı risk faktörleri belirlenmiştir. Prostat kanseri, en yaygın haliyle, normal bir prostat hücresinin DNA'sındaki anormal değişikliklerin bir sonucu olarak gelişir. DNA, hücrelerimizdeki genleri oluşturan kimyasal yapıdır. Genlerimiz hücrelerimizin nasıl çalıştığını kontrol eder, bu nedenle DNA'daki değişiklikler hücrelerin nasıl çalıştığını ve bölündüğünü etkileyebilir. Hücrelerin büyüme, bölünme ve hayatta kalmasına yardım eden belirlenmiş genlere onkogenler denir. Hücre çoğalmasını kontrol alan, DNA'daki hataları tamir eden veya hücrelerin doğru bir anda ölmesine sebep olan genlere tümör baskılayıcı genler denir. Bazı onkogenlerdeki mutasyonlar ve tümör baskılayıcı genler kanser için risk faktörleridir.  Diğer risk faktörleri ileri yaş, siyah ırk, ailede prostat veya meme kanseri öyküsü, yüksek erkek hormonları, hayvansal protein ve yağlardan zengin gıdaların aşırı tüketimi, obezite ve egzersiz eksikliği olarak sıralanabilir. Genetik yatkınlığı gösterebilecek bazı tıbbi durumların varlığında daha erken yaşta kanser taraması yapılması gerekebilir. Birinci derece akrabasında kanser olan kişilerde hastalığa yakalanma riski 2 kat daha fazladır. Özellikle prostat kanseri öyküsü olan kardeşlerde artmış risk daha belirgindir.
 Prostat Kanseri Tanısı Nedir?
 Gelişmiş ülkelerde erkeklerde en sık görülen kanser olan prostat kanseri, Türkiye'de akciğer kanserinden sonra ikinci en sık görülen kanserdir. Dünya çapında kanserden ölümlerin dördüncü önde gelen nedenidir. Genellikle yavaş büyüme eğilimi gösteren ve nispeten sınırlı saldırganlığı olan düşük riskli bir kanserdir. İlk aşamada herhangi bir semptom olmadığı için tanı genellikle gecikir. Hastalık ilerledikçe güçsüzlük, kansızlık, kemik ağrısı, omuriliğe metastaz (sıçrama) sonrası felç (felç), idrar yollarının iki taraflı tıkanmasına bağlı böbrek yetmezliği gibi durumlar ortaya çıkabilir. Bu nedenle erkeklerin düzenli aralıklarla kanser taraması yaptırmaları erken teşhis için önemlidir. Sonuçta, hastalık ne kadar erken teşhis edilirse, tedavi ve hayatta kalma oranı o kadar yüksek olur. Tarama, kan testinde PSA adı verilen biyokimyasal bir parametrenin kontrol edilmesini ve dijital rektal muayene adı verilen bir yöntemle prostatın incelenmesini içerir.
Prostat Kanserinin Nedenleri Nelerdir?
Kesin nedeni bilinmiyor. Ancak çeşitli çalışmalar sonucunda bu kanser türü için bazı risk faktörleri tespit edilmiştir. En yaygın şekliyle, normal bir prostat hücresinin DNA'sındaki anormal değişikliklerin bir sonucu olarak gelişir. DNA, hücrelerimizdeki genleri oluşturan kimyasal yapıdır. Genlerimiz hücrelerimizin nasıl çalıştığını kontrol eder, bu nedenle DNA'daki değişiklikler hücrelerin nasıl çalıştığını ve bölündüğünü etkileyebilir.
 Prostat Kanseri Tedavisi
 Tedavide kanserin büyüme hızı, yayılımı, hastanın genel sağlığı ve kullanılacak tedavinin etkinliği olası yan etkilere bağlı olarak farklı tedaviler de tercih edilebilir. Erken bir aşamada tespit edilirse, acil tedavi yerine takip tedavisi önerilebilir. Prostat kanseri için cerrahi en yaygın ve etkili tedavilerden biridir. Robotik, laparoskopik ve açık cerrahi yöntemler mevcuttur ve her cerrahi yöntem hastaya göre tercih edilmelidir. Cerrahi işlemin amacı tüm prostatı çıkarmaktır. Uygun durumlarda prostat çevresindeki penisin sertleşmesine yardımcı olan sinirler korunabilir. Erken prostat kanseri için tercih edilen ameliyat laparoskopidir. Yine prostatın erken evrelerde radyasyon tedavisi (radyoterapi) uygun hastalarda önemli bir tedavi seçeneğidir. Laparoskopik cerrahi hastaya konforlu bir operasyon sunar ve kanserle mücadele açısından yüksek başarı oranlarına sahiptir. 45 küçük delikten yapılan bu operasyonlardan sonra hasta daha az ağrı hisseder ve kısa sürede günlük aktivitelerine dönebilir. Bu işlemler cerrahi kesi olmadığı için kozmetik açıdan da yüksek düzeyde hasta memnuniyeti sunmaktadır.
Prostat Kanseri İçin Risk Faktörleri
 Kesin nedeni bilinmemektedir. Prostat kanseri, prostattaki bazı hücreler, normal hücrelerin yerini alarak hücresel düzeyde genetik kusurlar nedeniyle kontrolden çıktığında ortaya çıkar. Daha sonra çevre dokulara ve ileri evrelerde uzak organlara yayılabilir. Prostat kanserinin sebepleri ve risk etkenleri şu şekilde sıralanabilir;  Kalıtsal veya Genetik Faktörler: Prostat kanseri vakalarının %9'u kalıtsaldır ve prostat kanserli hastalarda hastalık birinci derece erkek akrabalardan kalıtılır. Kadınlarda meme ve yumurtalık kanseri ile ilişkili olduğu bilinen BRCA2 genindeki mutasyonların da erkeklerde prostat kanseri riskini arttırdığı gösterilmiştir.  Genetik olmayan (çevresel) faktörler: Prostat kanserinde çevresel faktörler genetik faktörlerden daha etkilidir. Yaşın etkisi: Prostat kanseri riski yaşla birlikte artar. 50 yaş altı erkeklerde nadir görülen prostat kanseri, 55 yaş üstü erkeklerde daha sık görülüyor. Irk faktörü: Irk faktörü prostat kanserinde de önemlidir. En çok siyah erkeklerde görülür, bunu beyaz erkekler izler. Asya/Pasifik adalarında yaşayan erkeklerde de nadiren görülür. Diyet: Diyetin prostat kanseri üzerindeki doğrudan etkisi belirlenmemiştir. Önceki araştırmalar selenyum ve E vitamininin kanser riskini azaltabileceğini gösterse de daha sonraki araştırmalardan elde edilen daha net sonuçlar, ikisinin de hiçbir faydası olmadığını göstermiştir. Ancak sağlıklı bir diyet kanser riskini azalttığı için sağlıksız yiyecekler yemek kanser riskini doğrudan artırabilir. Tedavi fiyatları için curefinding.com üzerinden bizimle iletişime geçebilirsiniz. Read the full article
0 notes
kansersizyasam · 5 years
Link
Meme kanseri belirtileri, tanı  ve en güncel tedavi yöntemleri hakkında sizler için hazırladığımız yazımızı inceleyebilirsiniz...
5 notes · View notes
paylasimciyizbiz · 5 years
Link
4 notes · View notes
guzelbilgiler1 · 2 years
Text
Meme Kanserinin Belirtileri Nelerdir? Tedavisi Nasıl Yapılır?
Meme Kanserinin Belirtileri Nelerdir? Tedavisi Nasıl Yapılır?
Günümüzde meme kanseri en çok görülen kanser tipidir. Yapılan son araştırmalara göre her 7-8 kadında birinin bu kanser tipine yakalandığı görülmektedir. Nadir olarak da olsa erkeklerde de görülebilmektedir. Bayanlarda bu hastalığı görülme oranı erkeklere oranla 100 kat daha fazladır. Meme hücrelerinde gelişen bir kanserdir. Birçok tipi vardır ancak en çok görülen meme süt kanallarında oluşan…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
birpaylass · 1 year
Text
Çağın Hastalığı Kanser
BirPaylaş Paylaşım Platformu https://birpaylas.com/cagin-hastaligi-kanser.html
Çağın Hastalığı Kanser
Tumblr media
Çağın Hastalığı Kanser
Çağın Hastalığı Kanser, vücudumuzdaki hücrelerin normal kontrol mekanizmalarını kaybetmesi sonucu anormal hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyümeye başlamasıdır. Bu hücreler zamanla çevrelerindeki normal dokuları ve organları da etkileyerek hasar verirler.
Reklam
iOS Uygulama Güvenliği Yapılması Gerekenler
Mobil Uygulamaların Artışı Faydası ve Zararları
Bing Geri Döneceğim: ChatGPT Sayesinde
Windows 10 şeffaf görev çubuğu nasıl yapılır ?
Kalp Nasıl Çalışır Hastalığı Nedir?
Kanser pek çok farklı türde olabilir ve her biri farklı semptomlar gösterir. Bazı kanser türleri özellikle erken evrelerinde hiçbir belirti vermezler, bazıları ise belirtiler gösterirler. Kanser belirtileri arasında şunlar sayılabilir:
Yorgunluk, halsizlik
Ağırlık kaybı
İştahsızlık
Ağrı
Ciltte değişiklikler
Yara iyileşmesinde yavaşlama
Kanama veya kanlı idrar
Nefes darlığı
Kanser teşhisi için birçok farklı yöntem kullanılabilir. Bu yöntemler arasında tıbbi görüntüleme yöntemleri, kan testleri, doku biyopsileri, kanser hücrelerinin DNA analizleri gibi teknikler yer alabilir.
Kanser tedavisi de farklı yöntemlerle yapılabilir. Bunlar arasında cerrahi müdahale, kemoterapi, radyoterapi, immünoterapi ve hedefe yönelik tedaviler yer alır. Tedavi yöntemi, kanserin tipine, evresine, konumuna ve hastanın sağlık durumuna bağlı olarak değişebilir.
Erken teşhis, kanserin tedavisinde önemli bir rol oynar. Bu nedenle, düzenli olarak sağlık kontrolleri yapmak ve kanser belirtileri fark edildiğinde hemen bir doktora başvurmak önemlidir.
Kanserin Çeşitleri
Kanser, vücudumuzdaki hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyüyerek anormal hale gelmesi sonucu oluşan bir hastalıktır. Kanser pek çok farklı türde olabilir. En sık rastlanan kanser türleri şunlardır:
Meme kanseri: Kadınların en sık karşılaştığı kanser türüdür. Erkeklerde de nadir görülür.
Prostat kanseri: Erkeklerin en sık karşılaştığı kanser türüdür.
Akciğer kanseri: En sık görülen kanser türlerinden biridir. Sigara içenlerde daha sık görülür.
Kolorektal kanser: Bağırsakların en sık görülen kanser türüdür. Erken teşhis edildiğinde tedavi şansı yüksektir.
Cilt kanseri: Ciltteki melanosit adı verilen hücrelerin anormal şekilde büyümesi sonucu oluşur. Güneş ışınlarına maruz kalmak cilt kanseri riskini artırır.
Mide kanseri: Midenin iç yüzeyindeki hücrelerin anormal şekilde büyümesi sonucu oluşur.
Lenfoma: Vücudumuzdaki lenfosit adı verilen hücrelerin anormal şekilde büyümesi sonucu oluşan kanser türüdür.
Beyin kanseri: Beyindeki hücrelerin anormal şekilde büyümesi sonucu oluşur.
Kemik kanseri: Kemiklerdeki hücrelerin anormal şekilde büyümesi sonucu oluşur.
Bu sadece bazı kanser türleri örnekleri, aslında pek çok farklı kanser türü vardır ve her birinin kendine özgü semptomları, teşhis ve tedavi yöntemleri bulunur.
0 notes
saglikliorg · 3 years
Text
Memedeki her kitle kanser demek değildir
Memedeki her kitle kanser demek değildir
Memedeki her kitle kanser demek değildir, MEME KANSERİNDE UYGULANAN CERRAHİ YÖNTEMLER HASTAYA ÖZELDİR. Dünyada her yıl on milyon kadında görülen meme kanseri, ölüme en çok neden olan kanser türleri arasında yer alıyor. Meme kanserinin önüne geçebilmenin tek yolu ise düzenli kontrollerden geçiyor. Kadınların kendi kendine yaptığı muayene ve düzenli doktor kontrolleri meme kanserine karşı alınacak…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
pembelojicom · 3 years
Text
Meme Kanseri Belirtileri Hakkında
Meme Kanseri Belirtileri Hakkında
Meme kanseri belirtileri hakkında bilgi almak isteyen, kanser şüphesi olanların çok araştırdığı bir konudur.  Meme kanseri tüm dünyada kadınlarda en sık görülen kanser türlerinden biridir. Tüm kanserlerin yaklaşık yüzde 5’ini oluşturur. Ne yazık ki, özellikle erken aşamalarda olduğunda, tespit edilmesi kolay olmayan bir türdür. Bu nedenle meme kanserinin erken teşhisi ve tedavisi kesinlikle…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes