Tumgik
#Potasyum Eksikliği
medisaglik · 26 days
Text
Demir Eksikliği ile Mücadelede Pekmezin Gücü!
Demir Eksikliği: Nedenleri, Belirtileri ve Pekmezin Faydaları
Demir eksikliği, dünya genelinde yaygın bir sağlık sorunudur. İnsan vücudu demiri kendisi üretemez; bu nedenle, beslenme yoluyla dışarıdan alınması zorunludur. Emzirme dönemi, sık doğum yapmak ve ergenlik gibi durumlar demir ihtiyacını artırabilir. Ayrıca, aşırı terleme, genetik yatkınlık ve bazı içeceklerin aşırı tüketimi de demir eksikliğine yol açabilir.
Demir eksikliği, vücutta birçok olumsuz belirtiye yol açar. Yorgunluk ve halsizlik, en yaygın belirtilerindendir. Bunun yanı sıra, kuru ve soluk cilt, baş dönmesi, dikkat dağınıklığı ve unutkanlık gibi sorunlar da görülebilir. Diğer belirtiler arasında tırnak kırılması, saç dökülmesi ve nefes alma güçlüğü bulunur. Bu belirtiler, kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir.
Demir eksikliğinin tedavisi, doktor önerisiyle gerçekleştirilen destekleyici tedavilerle mümkündür. Demir takviyeleri ve demir içeren besinlerin tüketimi, tedavi sürecinin önemli parçalarıdır. Kırmızı et, balık, tavuk, yumurta ve mercimek gibi besinler demir açısından zengindir. Ayrıca, ıspanak ve kuru kayısı gibi bitkisel kaynaklar da önemli demir kaynaklarıdır.
Pekmez, geleneksel Türk mutfağının vazgeçilmezleri arasında yer alır ve sağlık açısından birçok faydası vardır. Kalsiyum, demir, potasyum ve magnezyum gibi mineralleri içerir. Pekmez, kan yapımını destekler ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Ayrıca, vücudu hastalıklara karşı koruma işlevi de bulunmaktadır.
Sonuç olarak, demir eksikliği sağlık sorunlarının önüne geçmek için beslenme alışkanlıklarına dikkat etmek oldukça önemlidir. Beslenmenizde pekmez gibi doğal kaynaklara yer vermek, hem demir eksikliğinin önlenmesine hem de genel sağlık durumunun iyileştirilmesine katkı sağlar. Daha fazla bilgi için https://www.medihaber.net adresini ziyaret edebilirsiniz.
Kaynak Yazı Linki: https://www.medihaber.net/demir-eksikligi-ve-pekmezin-mucizevi-faydalari/
Demir Eksikliği ve Pekmezin Mucizevi Faydaları!
0 notes
pazaryerigundem · 4 months
Text
Tansiyon kontrolüne 6 'doğal' öneri
https://pazaryerigundem.com/haber/171313/tansiyon-kontrolune-6-dogal-oneri/
Tansiyon kontrolüne 6 'doğal' öneri
Tumblr media
Halk arasında yüksek tansiyon olarak da bilinen hipertansiyon, kalp ve damar sağlığını tehdit eden önemli bir sağlık sorunu. Kan basıncının çeşitli koşullar altında zaman zaman kısa sürelerle normalin üzerine çıkması doğal.
İSTANBUL (İGFA) – Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Nevrez Koylan, dünyada 1,13 milyar insanın hipertansiyon hastası olduğu ve bu kişilerin üçte ikisinin düşük ve orta gelirli ülkelerde bulunduğu tahmin edildiğini söyledi.  
Dünyada her yıl 7 milyona yakın kişinin hipertansiyonla ilişkili sorunlar sonucunda yaşamını yitirdiğini dile getiren Prof. Dr. Nevrez Koylan, “Hipertansiyonu kontrol altına alabilmek için bazı besin desteklerinden yararlanılabilir. Besin destekleri hipertansiyon dahil olmak üzere pek çok rahatsızlığı iyileştirmeye yardımcı olabiliyor. Hap, kapsül, tablet veya sıvı formda olabilen besin destekleri; vitaminler, mineraller, bazı bitkiler, amino asitler veya bu maddelerin parçaları olarak sıralanabilir. Fakat besin desteklerinin bir takviye güç olduğunu dolayısıyla yiyeceklerin veya ilaçların yerine geçemeyecekleri unutulmamalı” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Nevrez Koylan, hipertansiyonla mücadelede 6 besin takviyesini paylaştı.
Pancar: Sporcular genellikle egzersiz performansını artırmak için pancar takviyesi alırlar çünkü bu kök sebze kaslara kan akışını ve oksijen iletimini artırır ve kan basıncını düşürür. 
Sarımsak: Sarımsağın düşük kan basıncı ve kalp hastalığı riskini düşürmek gibi birçok faydası var. Diyete sarımsak eklemek, kan basıncını doğal yollarla düşürmeye yardımcı olabilir. 
Yeşil çay: Yeşil çay, sağlıklı kan basıncı seviyeleri de dahil olmak üzere çeşitli etkileyici sağlık yararları ile ilişkilidir. Araştırmalar yeşil çay takviyesi almanın yüksek seviyelerde olan ve olmayan kişilerde kan basıncını önemli ölçüde azahipertlttığını ortaya koyuyor.
Zencefil: Bir başka araştırmaya göre ise 50 yaş ve altındaki kişilerde zencefil takviyelerinin 8 haftaya kadar olan süreyle günde 3 gram veya daha fazla dozda alınmasının kan basıncını önemli ölçüde düşürdüğü gözlemlenmiştir.
C Vitamini: C vitamini, vücudumuzun birçok önemli süreç için ihtiyaç duyduğu suda çözünen bir besindir. Son araştırmalar C vitamini almanın kan basıncı seviyelerini önemli ölçüde düşürdüğünü gösteriyor. C vitamini eksikliği bulunanların tansiyon riski daha yüksek olabiliyor.
D Vitamini: Araştırmalar yüksek D vitamini seviyesine sahip olan kişiler düşük seviyeye sahip olanlara kıyasla hipertansiyon riskinin yüzde 30’a kadar azaldığını tespit etmiştir. Bu nedenle, yüksek tansiyonu olan kişiler D vitamini seviyelerini kontrol ettirebilir ve buna göre de gerekirse takviye alabilir.
Magnezyum: Magnezyum, kan basıncının düzenlenmesi de dahil olmak üzere birçok vücut fonksiyonu için kritik öneme sahip bir mineraldir. Araştırmalar, magnezyum takviyesinin kan basıncını düşürebileceğini ve yüksek tansiyona karşı koruma sağlayabileceğini gösteriyor.
Potasyum: Potasyum, kan basıncını düzenlemek için bilinen en iyi besin takviyesi olabilir. Çalışmalar, gıda veya takviye yoluyla alımı artırmanın yüksek tansiyon seviyelerini düşürmeye yardımcı olduğunu gösteriyor. 
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
falancaportal · 7 months
Text
Vücutta Elektrolit Eksikliği: Belirtiler, Nedenler ve Tedavi Yöntemleri
New Post has been published on https://renklihobi.com/vucutta-elektrolit-eksikligi/
Vücutta Elektrolit Eksikliği: Belirtiler, Nedenler ve Tedavi Yöntemleri
Tumblr media
İçindekiler
Elektrolit Eksikliği ve Vücutta Oluşan Belirtiler
Elektrolit eksikliğinin vücutta oluşturduğu belirtiler:
Elektrolit Eksikliğinin Ana Nedenleri ve Risk Faktörleri
Nedenleri:
Risk Faktörleri:
Elektrolit Dengesizliğinin Vücut Üzerindeki Etkileri
Elektrolit Dengesizliğinin Belirtileri
Elektrolit Dengesizliğinin Etkileri
Sıkça Sorulan Sorular
Elektrolit eksikliği nasıl oluşur?
Elektrolit eksikliği Belirtileri nelerdir?
Elektrolit eksikliğini nasıl önleyebilirim?
Vücutta elektrolit eksikliği genellikle vücuttaki sıvı dengesinin bozulmasından kaynaklanan bir durumdur. Bu durum, vücuttaki elektrolitlerin dengesizliği sonucunda ortaya çıkar. Elektrolitler, vücutta sıvı dengesini sağlamak ve sinir iletimi gibi hayati fonksiyonları yerine getirmek için gereklidir. Elektrolit eksikliğinin belirtileri ve nedenleri hakkında daha fazla bilgi edinmek için yazımızı okumaya devam edin.
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push();
Elektrolit Eksikliği Nedir?
Elektrolit Eksikliği Belirtileri Nelerdir?
Elektrolit Eksikliği Nedenleri
Elektrolit Eksikliği Nasıl Önlenir?
Elektrolit Eksikliği ve Vücutta Oluşan Belirtiler
Vücutta bulunan elektrolitler, vücudun normal fonksiyonlarını sürdürebilmesi için hayati öneme sahiptir. Elektrolitler, sodyum, potasyum, klor, kalsiyum, magnezyum gibi minerallerdir. Bu elektrolitlerin dengeli bir şekilde olması vücuttaki su dengesini, kan basıncını, kas fonksiyonlarını ve sinir iletimini sağlar. Elektrolit eksikliği durumunda ise vücutta çeşitli belirtiler ortaya çıkar.
Elektrolit eksikliğinin vücutta oluşturduğu belirtiler:
Halsizlik: Elektrolit eksikliği durumunda vücuttaki mineral dengesizliği nedeniyle halsizlik hissi oluşabilir. Kas güçsüzlüğü de bu belirtiler arasındadır.
Bulantı ve kusma: Elektrolit dengesizliği, sindirim sistemi üzerinde de etkili olabilir. Bulantı ve kusma, elektrolit eksikliği belirtileri arasında yer alır.
Nabız değişiklikleri: Özellikle potasyum eksikliği, kalp ritmi üzerinde etkili olabilir. Yüksek veya düzensiz nabız, elektrolit dengesizliğinin bir göstergesi olabilir.
Kas krampları: Potasyum ve kalsiyum eksikliği, kas kramplarına neden olabilir. Bu durum, özellikle spor yapan kişilerde sıkça görülebilir.
Zihinsel karışıklık: Elektrolit dengesizliği durumunda, beyin fonksiyonları da etkilenebilir. Bunun sonucunda zihinsel karışıklık, odaklanma güçlüğü ve hafıza sorunları ortaya çıkabilir.
Elektrolit eksikliği durumunda ortaya çıkan bu belirtiler, ciddi bir sağlık sorununa işaret edebilir. Bu nedenle, belirtilerin ortaya çıkmasının ardından vakit kaybetmeden uzman bir doktora başvurmak önemlidir. Elektrolit dengesizliğinin nedenleri arasında aşırı terleme, kusma, ishal gibi durumlar bulunabilir. Bu durumlarla karşılaşıldığında, elektrolit seviyelerinin düzenli aralıklarla takip edilmesi ve gerektiğinde düzenleyici önlemler alınması önemlidir.
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push();
Elektrolit Eksikliğinin Ana Nedenleri ve Risk Faktörleri
Elektrolitler vücutta sıvı dengesini düzenleyen önemli minerallerdir. Elektrolit eksikliği vücutta ciddi problemlere yol açabilir. Elektrolit eksikliğinin ana nedenleri ve risk faktörleri hakkında bilgi edinmek, bu durumu önlemek ve tedavi etmek açısından önemlidir.
Nedenleri:
1. Beslenme: Yetersiz beslenme, özellikle sodyum, potasyum ve klorür eksikliğine neden olabilir. Fast food, işlenmiş gıdalar ve dengesiz diyetler elektrolit düzeylerini olumsuz etkileyebilir.
2. İshal ve Kusma: İshal ve kusma gibi durumlarda vücut hızla sıvı kaybeder ve elektrolit dengesi bozulabilir. Özellikle potasyum eksikliği sık görülen bir durumdur.
3. İdrar Yolu Enfeksiyonları: İdrar yolu enfeksiyonları sırasında sık idrara çıkma ve sıvı kaybı elektrolit düzeylerini etkileyebilir, özellikle sodyum kaybı yaşanabilir.
Risk Faktörleri:
1. Yaşlılık: Yaşlı bireylerde vücut elektrolit dengesini koruma yeteneği azalabilir ve beslenme alışkanlıkları da değişebilir.
2. Sporcular: Yoğun egzersiz sırasında terleme ile birlikte elektrolit kaybı yaşanabilir, özellikle potasyum ve sodyum eksikliği riski artar.
3. Kronik Hastalıklar: Böbrek hastalıkları, diyabet ve kalp yetmezliği gibi kronik hastalıklar elektrolit dengesini etkileyebilir ve eksiklik riskini artırabilir.
Nedenleri Risk Faktörleri Beslenme Yaşlılık İshal ve Kusma Sporcular İdrar Yolu Enfeksiyonları Kronik Hastalıklar
Elektrolit Dengesizliğinin Vücut Üzerindeki Etkileri
Elektrolitler, vücuttaki sıvı dengesini sağlayan mineral ve tuzlardır. Bunlar arasında sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum ve klorür bulunur. Vücuttaki elektrolit dengesi, hücrelerin ve dokuların normal işlevlerini sürdürebilmesi için son derece önemlidir.
Elektrolit Dengesizliğinin Belirtileri
Vücuttaki elektrolit dengesizliği, birçok farklı belirti ile kendini gösterebilir. Bunlar arasında kas krampları, yorgunluk, halsizlik, sersemlik, baş ağrısı ve kalp ritminde düzensizlik bulunabilir. Ayrıca aşırı elektrolit kaybı veya birikimi, böbrek yetmezliği, ishal veya kusma gibi durumlar sonucunda ortaya çıkabilir.
Elektrolit Dengesizliğinin Etkileri
Elektrolit dengesizliği, vücuttaki su dengesini etkileyerek çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir. Özellikle kalp ve kas fonksiyonları üzerinde ciddi etkilere sahiptir. Bu nedenle, elektrolit dengesizliği ciddi bir durumdur ve anında müdahale gerektirebilir.
Sağlık, dengeli beslenme ve doktor kontrolü elektrolit dengesizliğinin önlenmesinde ve tedavisinde oldukça önemlidir. Sağlıklı bir yaşam için düzenli olarak elektrolit seviyelerini kontrol etmek ve uygun önlemleri almak, vücudun dengesini korumak için hayati önem taşır.
Sıkça Sorulan Sorular
Elektrolit eksikliği nasıl oluşur?
Elektrolit eksikliği, vücutta su kaybı veya elektrolit dengesizliği nedeniyle oluşabilir. Sıcak havalarda aşırı terleme, ishal veya kusma gibi durumlar elektrolit eksikliğine yol açabilir.
Elektrolit eksikliği Belirtileri nelerdir?
Elektrolit eksikliğinin belirtileri arasında kas krampları, halsizlik, baş dönmesi ve düzensiz kalp atışları bulunabilir. Bu durum ciddi olabilir ve acil tıbbi müdahale gerektirebilir.
Elektrolit eksikliğini nasıl önleyebilirim?
Vücuttaki elektrolit dengesini korumak için yeterli miktarda su tüketmek ve dengeli beslenmek önemlidir. Ayrıca aşırı terleme durumlarında su ve elektrolit kaybını telafi etmek için spor içecekleri veya elektrolit takviyeleri kullanılabilir.
0 notes
entelektia · 11 months
Text
Bitki Besin Elementleri Nelerdir?
Tumblr media
Tarımsal üretimde başarı, toprağın verimliliğiyle doğrudan ilişkilidir. Toprağın sağlıklı ve dengeli bir şekilde beslenmesi, bitkilerin istenilen kalitede ve miktarda ürün vermesini sağlar. Bu dengeyi sağlamak için ise bitki besin elementleri kritik öneme sahiptir. İşte bu elementlerin, bitkilerin dilindeki anlatımı: Ana Besin Elementleri Bitkilerin sağlıklı büyüme ve gelişimi için hayati öneme sahip ana besin elementleri, onların temel besin kaynaklarını oluşturur. Bu elementlerin eksikliği veya dengesizliği, bitki sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir ve tarımsal üretimi azaltabilir. Azot (N): Azot, bitkiler için temel bir yapı taşıdır. Amino asitler, proteinler ve nükleik asitlerin sentezi için gereklidir. Bu element, bitkilerin büyümesi, gelişmesi ve fotosentez yapması için elzemdir. Azotun yeterli olmaması durumunda, bitkiler solgunlaşabilir ve yaprakları soluk renk alabilir. Fosfor (P): Fosfor, bitkilerin enerji transferi, hücre bölünmesi, çiçeklenme, kök gelişimi ve tohum oluşumu gibi önemli süreçlerde görev alır. Bitkilerin fosfor eksikliği çeken bir ortamda, hücre duvarları zayıflayabilir ve genel büyüme gerileme gösterebilir. Potasyum (K): Potasyum, su dengesi, fotosentez ürünlerinin üretimi ve meyve kalitesi için gereklidir. Potasyum eksikliği, bitkilerde su kaybına ve yaprak kenarlarında kurumalara neden olabilir. Ayrıca, meyve ve tohum olgunlaşması üzerinde olumsuz etkilere sahip olabilir. Kalsiyum (Ca): Kalsiyum, bitki hücre duvarlarının oluşumu, genel bitki gelişimi ve hastalıklara karşı dirençte önemli bir rol oynar. Kalsiyum eksikliği, bitkilerde genç sürgün ve kök uçlarında ölüm, çiçek dökülmesi gibi sorunlara neden olabilir. Magnezyum (Mg): Magnezyum, klorofil oluşumu ve fotosentez süreçleri için gereklidir. Bu elementin eksikliği, yapraklarda sararma ve fotosentez verimliliğinde azalmaya neden olabilir. Kükürt (S): Kükürt, bitkilerde bulunan organik maddelerin yapısında yer alır. Genç yapraklarda homojen sararma, kükürt eksikliğinin bir belirtisidir. Kükürt, protein ve amino asit sentezi için kritiktir. Bu ana besin elementleri, bitkilerin metabolik fonksiyonlarını düzenleyerek büyümelerini sağlar. Azot, fosfor, potasyum, kalsiyum, magnezyum ve kükürt, bitkilerin yaşamsal süreçlerinde temel roller üstlenirler. Dengeli bir beslenme, tarımsal verimliliği artırır ve kaliteli ürün elde etmeye katkı sağlar. Bitkilerin bu temel besin ihtiyaçlarına dikkat edilmesi, sürdürülebilir tarım uygulamalarının temelini oluşturur. Bitkilerin İhtiyaç Duyduğu Yardımcı Elementler Ana besin elementlerinin yanı sıra, bitkilerin sağlıklı büyüme ve gelişimi için ihtiyaç duyduğu bazı yardımcı elementler de bulunmaktadır. Bu elementler, genellikle daha küçük miktarlarda gereksinim duyulsa da, bitkilerin optimal sağlık ve verimlilik seviyelerini sürdürebilmesi için hayati öneme sahiptir. Demir (Fe): Demir, klorofil üretimi ve solunum süreçlerinde önemli bir rol oynar. Bitkilerin demir eksikliği çektiği durumda, yapraklar arasında sararma ve genel büyüme gerilemesi gözlemlenebilir. Çinko (Zn): Çinko, enzim aktivasyonu, protein sentezi ve büyüme düzenlemelerinde etkilidir. Çinko eksikliği, yapraklarda lekeler, kıvrılmalar ve genel büyüme gerilemesine neden olabilir. Bakır (Cu): Bakır, bitkilerde hücre duvarı oluşumu, enzim aktivitesi ve enerji transferinde görev alır. Bakır eksikliği, bitkilerde koyu renk değişimleri, yaprak kıvrılmaları ve genel zayıflık belirtileri gösterebilir. Mangan (Mn): Mangan, fotosentez, azot metabolizması ve enzim aktivitesinde önemlidir. Bitkilerin mangan eksikliği durumunda, yapraklarda sararma, lekeler ve genel büyüme gerilemesi görülebilir. Molibden (Mo): Molibden, nitrojen fiksasyonu ve amino asit sentezi için gereklidir. Molibden eksikliği, bitkilerde sararma, kıvrılmalar ve genel büyüme gerilemesine neden olabilir. Bor (B): Bor, hücre duvarı sentezi, polen tüpü büyümesi ve tohum oluşumu için kritiktir. Bor eksikliği, bitkilerde çiçek dökülmesi, meyve deformasyonu ve kök gelişiminde sorunlara yol açabilir. Bu yardımcı elementler, bitkilerin metabolik süreçlerinde spesifik roller üstlenirler ve genel bitki sağlığının sürdürülmesinde kritik bir öneme sahiptirler. Dengeli bir beslenme programı, hem ana besin elementlerini hem de yardımcı elementleri içermelidir, böylece bitkiler optimal düzeyde büyüyebilir ve kaliteli ürünler elde edilebilir. Besin elementlerinin dengeli bir şekilde sağlanması, bitkilerin sağlıklı büyümesini ve ürün verimini artırır. Bu nedenle, çiftçilerin toprak analizleri yaparak ve gübreleme programlarına dikkat ederek bitkilerini doğru şekilde beslemeleri önemlidir. Unutmayın, sağlıklı bitkiler, sağlıklı bir tarımın temelidir. Read the full article
0 notes
Text
Sinameki Çayı Hazırlanışı, Faydaları ve Zararları
Sinameki Çayı Hazırlanışı, Faydaları ve Zararları
Tumblr media
#BitkiselÇaylar, #BitkiselTedavi, #Kabızlık, #Laksatif, #Sağlık, #Sinameki, #SinamekiÇayı, #SinamekiÇayıNasılHazırlanır, #SinamekiEtkileşimleri, #SinamekiFaydaları, #SinamekiGünlükDoz, #SinamekiNasılKullanılır, #SinamekiZararları, #TıbbiBitkiler, #TıbbiVeAromatikBitkiler https://is.gd/AfenrY https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/icecekler/sinameki-cayi-hazirlanisi-faydalari-ve-zararlari/
Sinameki Çayı hazırlanışı, tarifi dışında faydaları kadar zararlarını da masaya yatıralım. Sinameki bitkisinin detayları için tıklayınız. İngilizcede senna olarak bilinen sinameki, tropikal bölgelere has bir bitkidir. İçeriğinden pek çok etken madde olmasından dolayı, pek çok ilacın formülünde yer alan bir bitkidir. Yüzlerce farklı türe sahip olan bu bitki, gereğinden fazla alındığında ciddi sağlık problemlerine de yol açabilir. Ortadoğu, Hindistan ve Mısır ve Sudan gibi bölgelerde doğal olarak yetişir.
Senna; FDA tarafından reçetesiz müshil olarak nitelendirilmiştir. Kabızlığı tedavi etmek amacıyla kullanılır ve bazı durumlarda; kolonoskopi gibi tanısal testler öncesi bağırsakları temizlemek için kullanılır. Ayrıca; tahriş olmuş bağırsak sendromunda, hemoroid ve kilo kaybı amacı ile de kullanılır.
Önemli Uyarı : İshal ve karın ağrısı şikayetleri olanların kesinlikle kullanmaması gerekir. Ayrıca; hamile ve emziren bayanların da uzman doktor önerisi dışında kullanmaması yada uzun süre ( 10 günden fazla ) kullanmaması gereken ürünlerden birisidir.
Sinameki Zararları Neler?
FDA tarafından kısa vadeli kullanıldığında; 2 yaşından büyük çocuklar için güvenilir olarak nitelendirilse de, bazı uzmanlara göre özellikle çocuklar, hamileler ve emziren kadınlar tarafından hiç bir şekilde kullanılmaması önerilir. Belli dozlarda mide rahatsızlığı, mide krampları ve diyare ( ishal )  gibi sorunlara neden olabilir. Uzun vadeli veya yüksek dozlarda; sinameki güvenilir olmaktan çıkmakta, ciddi sağlık sorunlarına eden olabilmektedir.
Genel olarak günlük doz aşımını geçmemek şartıyla 10 günden fazla kullanılmaması tavsiye edilir.  Uzun süreli kullanımlarda kalp fonksiyonlarında bozukluklar, kas güçsüzlüğü, karaciğerde hasar oluşturabilir, vücutta bulunan elektrolit dengelerini bozabilir. Yine uzun süreli kullanımlarda laksatif bağımlılığa neden olabilmektedir. Potasyum eksikliği gibi sorunlara neden olabileceği gibi potasyum eksikliği bulunan kişilerde bu sorunu daha da kötüleştirebilir.
Ayrıca; ishal veya gevşek feçese sahip bireyler ile dehidratasyon durumlarında kullanılmamalıdır.
Gastrointestinal (GI) koşullar: Sinemaki; karın ağrısı (tanısı veya tanı konmamış ), bağırsak tıkanması, Crohn hastalığı, ülseratif kolit, apandisit, mide iltihabi anal prolapsus veya hemoroid!!! olan kişiler tarafından kullanılmamalıdır.
Normal olarak; kabızlığı giderdiği için hemoroid sorununa iyi gelen bu bitki başka koşullar nedeni ile bu hastalık için direk ( oral yollardan ) kullanılmamalıdır. Ancak; sinameki içeren bazı ilaçlar doktor tavsiyesi ile oral veya deri yolu ile kullanılabilir.
Kalp hastalığı: Senna bitkisi elektrolit bozukluklarına yol açabilir ve kalp hastalığı daha kötü hale getirebilir.
Sinameki  Nasıl Kullanılır? Sinameki Çayı Nasıl Hazırlanır?
Öncelikle, sinameki’nin güçlü bir müshilaj olduğunu hatırlatarak, tüketimi yapıldığı yerde mutlaka bir tuvalet olması gerekir.
Sinameki Çayı Hazırlanışı – Sinameki Çayı Nasıl Hazırlanır?
Sinameki oldukça düşük oranlarda ( seyreltik ) kullanılmalıdır.  Yarım çay kaşığı sinameki, bir fincan yada bir çay bardağı kaynamış su içine atılır ve 10 dakika dinlendirilerek tüketilebilir.
Sinameki’nin Diğer İlaçlarla Etkileşmi
Digoksin (Lanoxin): Sinamekinin laksatifleri uyarıcı etkisi vardır. Uyarıcı laksatifler vücutta potasyum düzeylerini azaltabilir. Düşük potasyum seviyeleri digoksin yan etkilerini (Lanoxin)  artırabilir.
Warfarin (Coumadin): Sinamekinin warfarinin etkilerini artırıcı etkisi vardır; ishal ve  kanama riskini artırabilir.
Diüretik ilaçlar: Bazı laksatifler vücutta potasyum azaltabilir. Diüretik ilaçlar da vücutta potasyum seviyesini azaltabilir.
Potasyum miktarını azaltabilecek  bazı diüretik ilaçlar:  chlorothiazide (Diuril), klortalidon (Thalitone), furosemid (Lasix), hidroklorotiyazid içerir (HCTZ, HydroDIURIL, Microzide), ve diğerleri.
Sinameki Günlük Doz Miktarı
Bilimsel araştırmalara göre;
Yetişkinler ve çocuklar’da ( 12 yaş ve üzerindeki )  kabızlık için: normal dozu günlük 17.2 mg dır. 34 mg üzeri ise ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.
Çocuklarda kabızlık için( 12 yaş altı ) : günde 8.5 mg ve altı
Yaşlılarda Kabızlık için: 17 mg günlük kullanılmıştır.
Hamilelik’te  kabızlık için: 2 bölünmüş dozlar halinde günlük toplam 28 mg kullanılmıştır.
Bitkisel Çay’lar pek çok hastalık için önleyici ve destekleyici takviye uygulamalardır. Ancak; hiç bir bitkisel çay aşırı miktarda veya uzun süreler kullanılmamalıdır. Özellikle sinameki çayı‘nın fazla tüketimi ölüme dahi sebebiyet verebilir. Bu sebeple doktor tavsiyesi dışında kullanılmasını önermiyoruz.
0 notes
cocukklinigi · 1 year
Text
OKUL BAŞARISINDA VİTAMİN VE MÜNERALLERİN ROLÜ
👉Kalsiyum:
Büyüme çağındaki çocukların sağlıklı gelişimi için gereklidir. Okul çağında günlük 800 miligram kalsiyum alınması önerilir. Bu ihtiyaç süt ve süt ürünlerinden karşılanabilir.
👉Sodyum ve potasyum:
Bu iki mineral vücutta kendiliğinden oluşmaz. Besinlerden alınır. Bu minerallerin eksikliği, halsizlik, yorgunluk, kramplar, kas ağrıları ve dolaşım bozukluğu gibi sorunlara neden olabilir. Fasulye, mercimek, bezelye, fındık, badem, ceviz ve yer fıstığı sodyumdan zengin besinlerdir. Yeşil mercimek, kuru hurma, ıspanak, avokado, mantar, ceviz, kayısı, enginar, patates ve muz ise potasyumdan zengin besinlerdir.
👉İyot, çinko, demir okul başarına doğrudan etki eder. Özellikle iyot eksikliği zeka geriliğine yol açabilmekte ve okul başarısını da olumsuz etkileyebilmektedir. Takviye vitamin ve minerallerden yararlanmak gerekebilir.
👉B12 vitamini, nörolojik fonksiyonların sağlıklı bir şekilde sürdürülmesine yardımcı olur.
👉C vitamini:
Grip ve nezleden korur. Bağışıklık sistemini destekler. Okul devamlılığını sağlar. Portakal, mandalina, kivi ve limon önemli C vitamini kaynaklarıdır. Okul çağı çocuklarında her gün en az 1 portakal, 1 kivi ya da 2 mandalina tüketilmesi önerilir. Bu meyveleri suyunu çıkararak değil bütün olarak tüketilmesi tercih edilmelidir.
👉D vitamini eksikliği:
Çocuklarda kemik gelişimini olumsuz etkiler. Bağışıklık sistemini destekler.
👉A vitamini: Göz ve beyin gelişimi için gereklidir. Enfeksiyonlara karşı direnci artırır. Sağlıklı büyümeye yardımcı olur. Kemik ve diş gelişimine katkıda bulunur.⠀
#okulbaşlasın #okulbaşarısı #okulbaşarısınıarttırma #vitamineksikliği #vitamineksikliğihastalıklari #çocukkliniği #cocukklinigi #birannekadargüvenli #childclinics
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
0 notes
saglikevreni · 1 year
Text
Kramp Nedir? Neden Olur?
Tumblr media
Hiç beklenmedik bir anda, kaslarınızda ani ve şiddetli bir ağrı hissettiğinizde, büyük olasılıkla kramp yaşadığınızı düşünebilirsiniz. Peki, kramp nedir ve neden olur? Bu makalede, krampın ne olduğunu anlatacağım ve neden ortaya çıkabileceğini açıklayacağım. Kramp, kasların istem dışı olarak kasılmasıdır. Bir kasın normalden daha sert şekilde ve uzun süreli olarak kasılması sonucunda meydana gelir. Kramp genellikle bacak, ayak veya el gibi bölgelerde hissedilir ve çok acı verici olabilir. Uyku esnasında veya egzersiz yaparken sıklıkla ortaya çıkar. Peki, krampın nedenleri nelerdir? Birincil sebep, kasların yeterli miktarda oksijen alamamasıdır. Egzersiz yaparken veya uzun süre hareketsiz kaldığınızda, kaslarınıza yeterli oksijen gitmeyebilir ve bu da krampa neden olabilir. Ayrıca, kaslarda sıvı ve elektrolit dengesizlikleri de kramplara yol açabilir. Özellikle su kaybı ve potasyum eksikliği durumlarında kramp riski artar. Kramp, bazı altta yatan sağlık sorunlarıyla da ilişkilendirilebilir. Örneğin, diyabet, böbrek hastalığı veya dolaşım bozuklukları gibi durumlar, kramp sıklığını artırabilir. Ayrıca, bazı ilaçlar ve hormonal değişiklikler de kramp oluşumuna katkıda bulunabilir. Kramp yaşamınızı etkileyebilecek bir sorun olabilir, ancak çeşitli önlemler alarak riski azaltabilirsiniz. Bol su içmek, elektrolit seviyelerini düzenlemek, düzenli egzersiz yapmak ve germe egzersizleri yapmak kramp oluşumunu önlemeye yardımcı olabilir. Ayrıca, altta yatan herhangi bir sağlık sorununun tedavi edilmesi de önemlidir. Kramp kasların istemsizce kasılmasıyla ortaya çıkan bir durumdur. Oksijen eksikliği, sıvı ve elektrolit dengesizlikleri ve bazı sağlık sorunları krampın nedenleri arasında yer alır. Kramp riskini azaltmak için sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıkları benimsemek önemlidir. Eğer kramp sık sık tekrarlıyor veya aşırı acı verici hale geliyorsa, bir sağlık uzmanına danışmanız önerilir.
Gece Krampı: Nedenleri ve Tedavi Yöntemleri
Birçoğumuzun yaşadığı bir problem olan gece krampı, uykunuzun aniden bölünmesine neden olabilir ve oldukça rahatsız edici olabilir. Genellikle bacaklarda ortaya çıkan bu kas spazmları, uyandığınızda şiddetli ağrılara sebep olabilir. Peki, gece krampının nedenleri nelerdir ve nasıl tedavi edilebilir? Gece krampı birçok faktörden kaynaklanabilir. Sıvı eksikliği, elektrolit dengesizlikleri, düşük potasyum veya kalsiyum seviyeleri gibi beslenme eksiklikleri gece krampına yol açabilir. Aynı zamanda düşük kan akışı, sinir hasarı veya bazı ilaçlar da bu sorunu tetikleyebilir. Hamilelik dönemi, yaşlanma süreci ve aşırı egzersiz gibi durumlar da gece krampının ortaya çıkmasında etkili olabilir. Gece krampını tedavi etmek için birkaç yöntem bulunmaktadır. İlk olarak, bol miktarda su içmek ve vücudunuzu iyi hidrate etmek önemlidir. Diyetinize yeterli miktarda potasyum ve kalsiyum eklemeniz, kasların düzgün çalışmasına yardımcı olabilir. Bir sıcak su torbası veya sıcak bir duş ile kasları rahatlatabilirsiniz. Gece yatmadan önce bacaklarınızı germe ve esneme egzersizleri yapmak da faydalı olabilir.
Tumblr media
Eğer gece krampı sık sık tekrarlıyor ve şiddetli ağrılara neden oluyorsa, bir sağlık uzmanına danışmanız önemlidir. Doktorunuz, altta yatan bir sağlık sorunu olup olmadığını belirlemek için sizden bazı testler isteyebilir. Buna bağlı olarak, vitamin veya mineral takviyeleri, ilaçlar veya başka tedavi yöntemleri önerilebilir. Gece krampı yaşayan kişiler için rahatsız edici olabilir ve uykuyu olumsuz etkileyebilir. Beslenme dengesizlikleri, sıvı eksikliği, düşük kan akışı gibi faktörler bu soruna katkıda bulunabilir. Ancak, uygun tedavi yöntemleriyle gece krampının kontrol altına alınması mümkündür. Eğer sürekli olarak gece krampı yaşıyorsanız, bir sağlık uzmanına başvurarak uygun tedavi seçeneklerini değerlendirebilirsiniz. Unutmayın, kaliteli bir uyku için sağlıklı kaslar çok önemlidir.
Egzersiz Krampı: Önleme ve Tedavi Yolları
Egzersiz yaparken kas krampları sıkça karşımıza çıkabilen bir sorundur. Egzersiz krampı, aniden ortaya çıkan keskin ağrılarla kendini gösterir ve egzersiz performansını olumsuz etkileyebilir. Ancak, uygun önlemler alarak bu hoş olmayan deneyimi minimize etmek ve hatta tamamen önlemek mümkündür. İşte egzersiz krampını önlemenin ve tedavi etmenin yolları: 1. Isınma ve Soğuma: Her egzersiz seansına ısınma rutiniyle başlamak, kasları hazırlayarak kramp riskini azaltır. Düşük yoğunluklu aerobik egzersizler veya esneme hareketleri ile kasları ısıtabilirsiniz. Egzersiz sonrasında ise soğuma egzersizleri yapmak, kasların rahatlamasına yardımcı olur. 2. Yeterli Hidrasyon: Egzersiz sırasında vücuttan su kaybı oluşur ve kas kramplarını tetikleyebilir. Bu nedenle egzersiz öncesinde, sırasında ve sonrasında yeterli miktarda su içmek çok önemlidir. Su, elektrolit dengesinin korunmasına yardımcı olarak kramp riskini azaltır. 3. Düzgün Beslenme: Egzersizden önce ve sonra sağlıklı bir şekilde beslenmek, kas kramplarını önlemeye yardımcı olur. Potasyum, kalsiyum ve magnezyum gibi minerallerin yeterli miktarda alınması kasların iyi çalışmasını sağlar. Doğal kaynaklardan bu mineralleri içeren gıdaları tercih etmek önemlidir. 4. Esneme ve Streching Egzersizleri: Esneme ve streching egzersizleri, kasları esnek ve gevşek tutarak kramp riskini azaltır. Egzersiz öncesi ve sonrasında doğru tekniklerle yapılan esneme hareketleri, kasların uzamasına ve rahatlamasına yardımcı olur. 5. Doğru Ayakkabı Seçimi: Egzersiz yaparken uygun ayakkabı kullanmak, ayak ve bacak kaslarının desteklenmesine ve kramp riskinin azalmasına yardımcı olur. İyi bir spor ayakkabısı, ayak tabanını destekler ve ayağın doğru pozisyonda kalmasını sağlar. Egzersiz krampını önlemenin ve tedavi etmenin yolları arasında kişisel deneyimleriniz ve bedeninize en uygun yöntemleri bulmak da önemlidir. Eğer sürekli tekrarlayan kramp sorunları yaşıyorsanız, bir uzmana danışmanız faydalı olacaktır. Unutmayın, egzersizlerin keyifli ve sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilmesi için kas kramplarını önlemek veya tedavi etmek önemlidir.
Hamilelikte Kramp: Nedenleri ve Rahatlama İpuçları
Hamilelik dönemi, bir kadının hayatındaki en heyecan verici ve önemli dönemlerden biridir. Ancak, bazı hamile kadınlar, bu süreçte karşılaştıkları kramp sorunuyla mücadele etmek zorunda kalabilirler. Hamilelikte kramp, birçok farklı nedenden kaynaklanabilir ve anne adayları için oldukça rahatsız edici olabilir. Neyse ki, bu makalede hamilelikte krampın nedenleri ve rahatlama ipuçları hakkında bilgi bulacaksınız. Hamilelikte krampın başlıca nedeni, vücuttaki mineral dengesizlikleridir. Özellikle kalsiyum, magnezyum ve potasyum gibi minerallerin eksikliği, kaslarda kramp oluşmasına yol açabilir. Hormonal değişiklikler ve artan kan hacmi de bu konuda rol oynayabilir. Bebeğin büyümesiyle birlikte rahme baskı yapması da kaslarda gerginliğe sebep olabilir.
Tumblr media
Bu rahatsızlıkla başa çıkmak için bazı ipuçları mevcuttur. İlk olarak, bol miktarda su içmeye özen göstermek önemlidir. Vücudun susuz kalması, kas kramplarını tetikleyebilir. Ayrıca, beslenmenize dikkat etmek ve yeterli miktarda kalsiyum, magnezyum ve potasyum içeren yiyecekleri tüketmek faydalı olacaktır. Hamilelik sürecinde doktorunuz tarafından önerilen vitamin ve mineral takviyelerini kullanmak da önemlidir. Hamilelikte krampı rahatlatmanın bir diğer yolu, egzersiz yapmaktır. Tabii ki, doktorunuzun onayını almadan önce hafif egzersizlere başlamak önemlidir. Yürüyüş yapmak veya hamile yogası gibi düşük etkili aktiviteler, kasları rahatlatabilir ve kramp riskini azaltabilir. Ayrıca, ayaklarınızı yükselterek dinlenmek de krampı hafifletebilir. Uzun süre ayakta kalmak veya ağırlıkları taşımak, bacak kaslarında kramp oluşumuna neden olabilir. Bu yüzden dinlenmeye zaman ayırmak, rahatlamanızı sağlayabilir. Hamilelikte kramp, bazen kaçınılmaz olabilir, ancak yukarıda bahsedilen ipuçları sayesinde rahatsızlık seviyesini azaltmanız mümkündür. Unutmayın, her hamilelik deneyimi farklıdır ve bazı yöntemler diğerlerine göre daha etkili olabilir. Eğer kramp şiddetli ise veya endişe verici bir durum söz konusuysa, mutlaka doktorunuza danışmalısınız. Sağlıklı bir hamilelik için, bedeninizi dinlemek ve ona iyi bakmak önemlidir.
Sıcak Havalarda Kramp Oluşması: Nedenleri ve Öneriler
Sıcak havalarda kramp oluşması, birçok insanın karşılaştığı rahatsız edici bir durumdur. Peki, bu kramp nedenleri nelerdir ve nasıl önlenebilir? İşte sıcak havalarda kramp oluşmasının nedenleri ve öneriler: 1. Dehidrasyon: Sıcak hava, vücudun su kaybına yol açabilir. Terleme yoluyla kaybedilen suyun yerine konulmaması, kaslarda kramp oluşumuna neden olabilir. Bu nedenle, sıcak havalarda yeterli miktarda su içmek oldukça önemlidir. 2. Elektrolit Dengesizliği: Terleme sadece suyu değil aynı zamanda vücudun elektrolitlerini de kaybettirir. Potasyum, magnezyum ve kalsiyum gibi mineral eksiklikleri kas krampı riskini artırır. Dengeli bir diyetle elektrolitlerinizi takviye etmek, kramp olasılığını azaltabilir. 3. Aşırı Egzersiz: Yoğun fiziksel aktivite, kasların yorulmasına ve kramp oluşumuna yol açabilir. Özellikle sıcak havalarda, vücut daha zorlanabilir. Bu nedenle, egzersiz yaparken sıcak saatlerden kaçınmak ve uygun dinlenme süreleri sağlamak önemlidir. 4. İyi Isınma ve Esneme: Kasları esnetmek ve ısınmak, kramp riskini azaltmaya yardımcı olur. Egzersiz öncesi ve sonrasında düzenli olarak germe rutinleri yapmak, kasları rahatlatır ve kramp oluşumunu engeller. 5. Serin Ortamlarda Kalma: Sıcak havalarda mümkün olduğunca serin ortamlarda bulunmak önemlidir. Uzun süre güneş altında kalmak veya sıcak ortamlarda çalışmak, vücut sıcaklığını artırarak kramp oluşumunu tetikleyebilir. Gölgeli bir alanda dinlenmek veya klimalı bir ortamda vakit geçirmek, kramp riskini azaltır. 6. Giyim Seçimi: Hafif, nefes alabilen ve terlemeyi önleyen giysiler tercih etmek, sıcak havalarda kramp oluşumunu önlemeye yardımcı olur. Pamuklu kıyafetler tercih etmek, vücudunuzun serin kalmasına yardımcı olur. Sıcak havalarda kramp oluşmasını önlemek için bu önerileri uygulamak önemlidir. Yeterli miktarda su içmek, elektrolit dengesini sağlamak, uygun egzersiz yapmak ve serin ortamlarda kalmak, kramp riskini azaltır. Unutmayın, herhangi bir sağlık sorunuyla karşılaştığınızda uzman bir doktora danışmak en doğrusudur.
Tumblr media
Krampın Beslenmeyle İlişkisi: Hangi Gıdalar Kramp Riskini Artırır?
Kramp, birçok kişinin yaşadığı acı verici bir kas spazmıdır. Özellikle egzersiz yaparken veya gece uykuda oluşabilir ve günlük aktiviteleri de olumsuz etkileyebilir. Ancak, birçok insan krampın beslenmeyle ilişkisini göz ardı eder. Oysa, doğru besinleri tüketerek kramp riskini azaltmak mümkündür. Öncelikle, kas kramplarının en yaygın nedenlerinden biri elektrolit dengesizliğidir. Vücuttaki sodyum, potasyum, magnezyum gibi minerallerin yetersiz alımı kaslarda spazmlara yol açabilir. Bu nedenle, beslenmenizde bu mineralleri içeren gıdalara yer vermek önemlidir. Potasyum açısından zengin kaynaklar arasında muz, avokado ve ıspanak bulunurken, magnezyum açısından zengin olan badem, kabak çekirdeği ve tam tahıllı ürünler tercih edilebilir. Bununla birlikte, hidrasyon da kramp riskini etkileyen önemli bir faktördür. Yeterli su içmek kasların düzgün çalışmasını sağlar ve kramp oluşumunu engeller. Ayrıca, spor yaparken ter ile kaybedilen sıvıyı geri kazanmak için elektrolit içeren spor içecekleri veya hindistancevizi suyu da tercih edilebilir. Bazı gıdalar ise kramp riskini artırabilir. Özellikle yüksek miktarda tuz içeren işlenmiş gıdalar ve fast food ürünleri, vücutta sodyum seviyesini yükselterek kramp oluşumuna zemin hazırlar. Aynı şekilde, alkol ve kafein de dehidrasyona neden olarak kas spazmlarını tetikleyebilir. Bu nedenle, bu tür gıdaların tüketimini sınırlamak veya mümkünse tamamen kaçınmak önemlidir. Kramp riskini azaltmak için beslenmeye dikkat etmek gerekmektedir. Elektrolit dengesini sağlamak için potasyum ve magnezyum açısından zengin gıdalar tüketmek, yeterli miktarda su içmek ve tuz, alkol ve kafein gibi kramp oluşumunu tetikleyebilecek gıdalardan uzak durmak önemlidir. Beslenmeyle ilgili bu küçük değişiklikler, kramp şikayetlerini önlemeye yardımcı olabilir ve daha rahat bir yaşam sunabilir.
Tumblr media
Kramp Önleyici Egzersizler: Kasları Güçlendirerek Kramp Riskini Azaltma Yolları
Kramp, birçok kişinin yaşadığı rahatsız edici ve acı verici bir durumdur. Genellikle aniden ortaya çıkar ve kas spazmlarına neden olur. Neyse ki, kramp riskini azaltmanın etkili yolları vardır. Bu makalede, kasları güçlendirmeye yönelik egzersizlerle kramp önleme konusunu ele alacağız. Kas krampları genellikle kasların yeterince güçlü olmadığı durumlarda ortaya çıkar. Bu nedenle, kasları güçlendirmek, kramp riskini azaltmanın önemli bir adımıdır. Egzersiz yapmak, kasları güçlendirirken aynı zamanda esnekliklerini artırabilir ve kramp oluşumunu engelleyebilir. Kalça ve bacak kaslarını hedefleyen egzersizler, kramp riskini azaltmada etkili olabilir. Squatlar, lunges, hamstring (arka baldır) streçleri ve kalça açıcı egzersizler gibi aktiviteler, bu kas gruplarını güçlendirmenize yardımcı olur. Ayrıca, düzenli olarak germe ve esneme egzersizleri yapmak da kasları rahatlatır ve kramp riskini azaltır. Ayrıca, hidrasyonun önemi de göz ardı edilmemelidir. Yeterli su tüketimi, kasların iyi çalışmasını sağlar ve kramp riskini azaltır. Egzersiz yaparken ve sıcak havalarda terleme nedeniyle sıvı kaybı yaşandığını unutmayın. Bu nedenle, egzersiz öncesi, sırası ve sonrasında yeterli miktarda su içmek önemlidir. Kramp riskini azaltmak için beslenmeye de dikkat etmek gerekir. Potasyum, kalsiyum ve magnezyum gibi mineraller kas sağlığı için önemlidir. Muz, ıspanak, badem gibi yiyecekler bu mineralleri içerir ve kramp riskini azaltabilir. Kasları güçlendirmek ve esnetmek, kramp oluşumunu engellemek için etkili yöntemlerdir. Kalça ve bacak kaslarını hedefleyen egzersizler ile birlikte hidrasyona ve beslenmeye dikkat etmek, kramp riskini azaltmanızda yardımcı olacaktır. Düzenli egzersiz yapmak ve sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, krampları minimize etmek için önemli adımlardır. Kramp sorunu yaşıyorsanız doktorunuza başvurabilirsiniz. Sağlık Bakanlığı üzerinden randevu alarak doktorunuza başvurabilirsiniz. Hastalıklar ile ilgili diğer yazılarımıza Hastalıklar bölümünden göz atabilirsiniz. Read the full article
0 notes
mercimeksi · 1 year
Text
Mercimeğin Mucizevi Faydaları: Neden Düzenli Olarak Tüketmelisiniz?
Tumblr media
Mercimek, dünya genelinde popüler olan besleyici ve lezzetli bir baklagil türüdür. Hem yeşil hem de kırmızı çeşitleri ile bilinen mercimeğin sağlık yararları saymakla bitmez. İşte mercimeğin faydaları ve neden düzenli olarak tüketmeniz gerektiğine dair bilgiler.
Zengin Besin Kaynağı: Mercimek, protein, lif, demir, potasyum ve folat gibi önemli besin maddeleri açısından zengindir. Bu besin maddeleri, enerji üretimi, sindirim sistemi sağlığı ve genel vücut fonksiyonları için önemlidir.
Kalp Sağlığını Destekler: Yüksek lif içeriği ve düşük yağ oranı nedeniyle, mercimek kolesterol seviyelerini düşürmeye yardımcı olabilir. Bu, kalp hastalığı ve inme riskini azaltır. Ayrıca, mercimekte bulunan potasyum, kan basıncının düzenlenmesine yardımcı olarak kalp sağlığını destekler.
Sindirimi İyileştirir: Mercimek, hem çözünür hem de çözünmez lifler açısından zengindir. Bu lifler, sindirim sağlığına katkıda bulunarak kabızlığı önler ve bağırsak hareketlerini düzenler.
Kan Şekerini Dengeler: Mercimeğin düşük glisemik indeksi, kan şekerinin yavaş ve istikrarlı bir şekilde yükselmesine yardımcı olur. Bu, diyabet riskini azaltır ve diyabetli bireyler için ideal bir gıda seçeneği sunar.
Zayıflamaya Yardımcı Olur: Mercimek, düşük kalorili ve yüksek lifli bir gıda olduğu için kilo vermeye yardımcı olabilir. Lif, tokluk hissi yaratır ve daha az yemeye teşvik eder. Bu da kilo kaybına katkıda bulunur.
Demir Eksikliğini Önler: Mercimek, bitkisel demir kaynakları arasında önemli bir yere sahiptir. Demir eksikliği, anemiye yol açabilir ve enerji seviyelerini düşürebilir. Mercimeği düzenli olarak tüketerek, demir alımınızı artırabilir ve anemi riskini azaltabilirsiniz.
Çevre Dostu Bir Seçenek: Mercimek yetiştirmek, diğer protein kaynaklarına göre daha az su ve enerji gerektirir. Bu, mercimeğin çevreye daha az zarar veren sürdürülebilir bir gıda seçeneği olduğu anlamına gelir.
Mercimeğin sağlık faydaları, bu mütevazi baklagilin düzenli olarak tüketilmesi için geçerli nedenler sunar. Hem lezzetli hem de besleyici olan mercimek, sağlıklı bir diyetin önemli bir parçasıdır. Bu nedenle, bugün mercimeği menünüze ekleyerek sağlığınıza katkıda bulunun!
Ayrıca, mercimek sadece sağlıklı bir seçenek değil, aynı zamanda lezzetli bir seçenektir. Mercimek, basit bir salata veya diğer birçok yemek tarifinde ek olarak kullanılabilir. Ancak, bu küçük baklagilin tadını çıkarmak için, kendinize bir şans verin ve karnıyarık, pilav veya mercimek çorbası gibi lezzetli tarifler denemeye çalışın. Birçok ülkede, mercimek kültürel olarak önemli bir besin kaynağı olmuştur ve günümüzde hala önemini korumaktadır. Sonuç olarak, mercimek düzenli olarak tüketilmesi gereken sağlıklı ve lezzetli bir seçenektir.
Ayrıca, mercimek düzenli olarak tüketilmesinin, sağlıklarının yanı sıra, günlük yaşamlarının konforuna da katkıda bulunduğu unutulmamalıdır. Lifler, sağlıklı sindirim sisteminin karmaşık işlevlerini desteklemek için önemlidir ve hem kabızlık hem de diğer sindirim sorunlarını önlemek için önemlidir. Ayrıca, lifler, ağır ve sindirimi yavaş olan gıdaların içerisindeki oksijen seviyesini artırır ve dolayısıyla besinlerin emilimini kolaylaştırır. Böylece, mercimek, tüketiminin konforunu arttırmaya yardımcı olur ve günlük yaşamda enerjiyi arttırır.
Sonuç olarak, mercimek sağlığımıza ve günlük yaşamımıza önemli katkılar sağlar. Düzenli olarak tüketildiğinde, fiziksel ve ruhsal sağlığınızı yenileyebilir, günlük yaşamınızı kolaylaştırabilir
1 note · View note
fiyatinedir · 1 year
Text
Migros Enginar Fiyatları
Tumblr media
Migros Enginar Fiyatları arayışı içindeyseniz doğru yerdesiniz. Sizler için güncel Migros enginar fiyat bilgisine ulaştık ve mağazalardan aldığımız fiyat doğrultusunda bu yazımızı paylaştık. Ülkemizde birçok ürün pandemi nedeniyle zamlandı. Enginarlarda güncel zamlardan etkilendi. Peki Güncel ve Zamlı Migros Enginar Fiyatları 2023 yılında ne kadar olacak ? Bu yazımızda güncel Migros enginar fiyat bilgisi yer almaktadır. Migros enginar fiyatları 2023 yılı içerisinde güncel ve doğru olarak Migros mağazalarından öğrenilmiştir.
Tumblr media
migros enginar
Migros Enginar Fiyatları
Migros EnginarFiyatlarıEnginar Soyulmuş Adet Fiyatı19,90 TLEnginar Soyulmamış Adet Fiyatı19,90 TLGurme212 Marineli Izgara Çeyrek Dilim Enginar 230 G Fiyatı59,90 TLTat Enginar 610 G Fiyatı89,90 TLGurme 212 Çanak Enginar 510 G Fiyatı64,50 TLMuti Dondurulmuş Enginar Specıal 4'lü 185G Fiyatı24,00 TLMigros Enginar Fiyatları
Migros Enginar 2023 ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular:
Migros Enginar Markaları Nedir? Migros’ta satılan enginar markaları Viru, Tat, Tukaş, Talia ve Anttır. Migros Enginar Fiyatları 2023'de Ne Kadar? Tat Enginar 610 G = 89,90₺
Tumblr media
enginar fiyatı migros Migros Enginar Faydaları Nedir? 1-Yüksek protein içeriği sayesinde kalp kasını güçlendirir, üre seviyesini düşürerek kalbin rahat çalışmasını sağlar. 2-Demir bakımından zengin yönüyle, demir eksikliği anemisinde tavsiye edilir. 3-Antioksidan özelliği sayesinde, toksik maddelerin vücuttan atılmasına yardımcı olarak, karaciğerin sağlıklı çalışmasını destekler. 4-Yapısında bulunan potasyum minerali, vücutta ki sodyum-potasyum dengesini düzenleyerek tansiyonu düzenler. https://www.youtube.com/watch?v=mXRl7P6tQDg&ab_channel=MigrosTrkiye Migros Hakkında Migros Ticaret A.Ş., Türkiye'deki süpermarket zincirlerinden biridir. Migros'un temelleri 1954 yılında İstanbul Belediyesi'nin aldığı kararla, İsviçre'de "Ucuzluğun Kralı" sloganıyla bilinen Migros teşkilatının benzerinin Türkiye'de kurulması ile atıldı. 1975 yılında Koç Topluluğu'ndan Vehbi Koç'un istek ve yönlendirmesiyle hisseleri Koç Holding tarafından devralınan Migros, 1991 yılında halka açıldı. 1990 yılının sonundan itibaren büyük mağazacılık uygulamasına başlayan Migros, 2005 yılında perakende zinciri Tansaş'ı satın aldı. Bim Mısır fiyatı - Bim Kulaklık fiyatı - Migros Sucuk fiyatı - Şok Limon fiyatı - Migros Toblerone fiyatları - Migros Manda sütü fiyatı  - Migros enginar fiyatları  - Migros peynir fiyatları - Şok dondurulmuş ürünlerin fiyatı 2020 yılı itibarıyla 2213 Migros şubesine, 61 Macrocenter şubesine yurt dışı operasyonları için 30 Ramstore şubesine sahiptir. Online operasyonlar için ise Migros Sanal Market ve Migros Hemen vardır. Migros insan ve iyi yaşam konularında 2014-2015 yıllarında BİST'in sürdürülebilirlik endeksine giren ilk ve tek perakendeci şirket olmuştur. Read the full article
0 notes
sagliklicomtr · 2 years
Link
0 notes
sifabul · 4 years
Photo
Tumblr media
MİNERAL EKSİKLİKLERİNİN BELİRTİLERİ #şifabul ÇİNKO: - zayıf bağışıklık - alerjiler - saç dökülmesi - sivilce - enfeksiyon - ishal
KALSİYUM: - kuru cilt - yüksek tansiyon - diş çürümesi - tırnak kırılması - parmaklarda karıncalanma - kronik kaşıntı - aşırı yorgunluk
MAGNEZYUM: - uykusuzluk - kas spazmları - anksiyete, gerginlik - kısırlık - adet sancıları - baş ağrısı - zihin yorgunluğu
POTASYUM: - karında şişkinlik - kramplar - kalp çarpıntısı - mide bulantısı - kulak çınlaması - baş dönmesi - kabızlık
İYOT: - düşük vücut ısısı - halsizlik - dilde şişme, acı his - el ayaklarda soğukluk - soluk renk cilt - tırnak kırılması
SELENYUM: - yavaş metabolizma - yavaş yara iyileşmesi - hafıza sorunları - saç dökülmesi - kısırlık - zayıf bağışıklık
7 notes · View notes
limonunfaydalari · 3 years
Text
Limonun Faydaları Nelerdir? Limon Nasıl Tüketilmelidir?
Tumblr media
Limon, insanların yemeklere lezzet katmak için küçük miktarlarda kullandığı popüler bir meyvedir. Ancak yoğun ve ekşi tatları nedeniyle nadiren tek başlarına tüketirler. Limonlar fırınlanmış ürünlere, soslara, salata soslarına, marinatlara, içeceklere ve tatlılara lezzet verir ve aynı zamanda iyi bir C vitamini kaynağıdır. Bir 58 gram (g) limon, 30 miligramdan fazla (mg) C vitamini sağlayabilir.
C vitamini sağlık için gereklidir ve eksikliği sağlık sorunlarına yol açabilir. İlk kaşifler bunu biliyordu ve denizciler arasında yaygın olan yaşamı tehdit eden bir durum olan iskorbütün önlenmesine veya tedavisine yardımcı olmak için uzun yolculuklarında limon aldı. Bu makale, limonların besin içeriğine, olası sağlık yararlarına, onları yiyeceklerde kullanma yollarına ve olası sağlık risklerine bakmaktadır.
Faydalar Limonlar, antioksidanlar olan mükemmel bir C vitamini ve flavonoid kaynağıdır. Antioksidanlar, hücrelere zarar verebilecek serbest radikallerin vücuttan atılmasına yardımcı olur. Bu besinler hastalıkları önlemeye ve sağlığı ve refahı artırmaya yardımcı olabilir. İşte limon tüketmenin olası faydalarından bazıları.
1) Felç riskini azaltmak 2012 yılında yapılan bir araştırmaya göre, narenciye meyvelerindeki flavonoidler kadınlarda iskemik inme riskini azaltmaya yardımcı olabilir. 14 yıl boyunca yaklaşık 70.000 kadından elde edilen veriler üzerinde yapılan bir araştırma, en fazla narenciye tüketenlerin, en az tüketen kadınlara göre iskemik inme riskinin %19 daha düşük olduğunu göstermiştir. İskemik inme en sık görülen inme türüdür. Bir kan pıhtısı beyne kan akışını engellediğinde olabilir.
2019'da yapılan bir nüfus araştırması, flavonoid içeren gıdaların uzun süreli ve düzenli tüketiminin kanser ve kardiyovasküler hastalıklara karşı korunmaya yardımcı olabileceğini gösterdi. Bununla birlikte, çalışma, sigara içen veya çok fazla alkol tüketen kişilerin fayda sağlama olasılığının daha düşük olduğunu göstermiştir. Potasyum felç riskini azaltmaya yardımcı olabilir. Hangi gıdalar potasyum içerir?
2) Kan basıncı Bir 2014 araştırması, Japonya'da düzenli olarak yürüyen ve her gün limon tüketen kadınların, yapmayanlara göre daha düşük kan basıncına sahip olduğunu buldu. Bu iyileşmede limonun rolünü belirlemek ve limon tüketmenin kan basıncını düşürmeye yardımcı olup olmadığını keşfetmek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır, çünkü günlük yürüyüş de kan basıncını düşürebilir. Başka hangi yiyecekler kan basıncını düşürmeye yardımcı olabilir? Burada bul.
3) Kanser önleme Limon ve limon suyu, antioksidan C vitamininin mükemmel bir kaynağıdır. Antioksidanlar, serbest radikallerin kansere yol açabilecek hücre hasarına neden olmasını önlemeye yardımcı olabilir. Bununla birlikte, antioksidanların kanseri önlemeye tam olarak nasıl yardımcı olabileceği belirsizliğini koruyor. Başka hangi gıdalar antioksidanlarda yüksektir? Burada bul.
4) Sağlıklı bir cilt bakımı C vitamini, cildin destek sistemi olan kolajen oluşumunda hayati bir rol oynar. Güneşe maruz kalma, kirlilik, yaş ve diğer faktörler ciltte hasara neden olabilir. 2014 yılında yapılan bir fare çalışması, C vitaminini doğal haliyle yemenin veya topikal olarak uygulamanın bu tür hasarı önlemeye yardımcı olabileceğini öne sürdü. C vitamini için en iyi besinler nelerdir? Burada bul.
5) Astımın önlenmesi Bir incelemeye göre, soğuk algınlığı olduğunda daha yüksek miktarda C vitamini ve diğer besinleri tüketen astımlı kişiler daha az astım krizi yaşayabilir. Yazarlar, C vitamininin, aynı zamanda soğuk algınlığı olan bronşiyal aşırı duyarlılığı olan insanlara da fayda sağladığına dair kanıtlar buldular. Ancak, daha fazla araştırma için çağrıda bulundular.
6) Demir emilimini artırmak Demir eksikliği aneminin önde gelen nedenidir. C vitamini bakımından zengin gıdaları demir açısından zengin gıdalarla eşleştirmek, vücudun demiri emme yeteneğini en üst düzeye çıkarır. Bununla birlikte, yüksek miktarda C vitamini alımı, demir takviyesi alan kişilerde gastrointestinal sorunları tetikleyebilir. 
Bu nedenle, sığır karaciğeri, mercimek, kuru üzüm, kuru fasulye, hayvansal et ve ıspanak gibi diyet kaynaklarından demir elde etmek en iyisidir. Bebek ıspanak yaprakları içeren bir salataya biraz limon suyu sıkmak hem demir hem de C vitamini alımını en üst düzeye çıkarmaya yardımcı olabilir. 
7) Bağışıklık sistemini güçlendirmek C vitamini ve diğer antioksidanlar bakımından yüksek gıdalar, soğuk algınlığı ve gribe neden olan mikroplara karşı bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olabilir.
Bir inceleme, C vitamini takviyelerinin bir popülasyonda soğuk algınlığı insidansını azalttığını göstermese de, soğuk algınlığının süresini azaltmaya yardımcı olabileceğini buldu. C vitamini ayrıca aşırı fiziksel aktivite geçiren kişilerde bağışıklığı artırmaya yardımcı olabilir.
Büyük bir kaşık bal ile bir bardak sıcak suya bütün bir limonu sıkmak, öksüren veya nezle olan biri için yatıştırıcı bir içecek yapar. Burada soğuk algınlığı ve grip için daha fazla ev ilaçları bulun.
8) Kilo kaybı 2008 yılında yapılan bir çalışmada, 12 hafta boyunca yüksek yağlı bir diyetle limon kabuğu fenollerini tüketen kemirgenler, limon tüketmeyenlere göre daha az kilo aldı. 2016 yılında, yüksek vücut kitle indeksi (BMI) olan 84 premenopozal Koreli kadın, 7 gün boyunca limon detoks diyeti veya başka bir diyet uyguladı. Limonlu detoks diyetini uygulayanlar, diğer diyetlere göre insülin direnci, vücut yağı, BMI, vücut ağırlığı ve bel-kalça oranında daha fazla iyileşme yaşadılar. Limonun kilo kaybına katkıda bulunup bulunmadığını ve eğer öyleyse nasıl olduğunu doğrulamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.
Limonlardaki vitaminler, lif ve bitki bileşikleri temel sağlık yararları sağlayabilir. Hamur, kabuk ve meyve suyu, bağışıklığı uyaran ve hastalık riskini azaltan vitaminler bakımından zengindir. Limondaki çözünür diyet lifi sağlıklı sindirime yardımcı olur. Limonlar ayrıca aşağıdakiler gibi diğer önemli sağlık yararları sağlayabilir:
Kalp Sağlığı
Limonlar, günlük diyetinizde ihtiyaç duyulan C vitamini miktarının neredeyse iki katı olan yaklaşık 31 gram C vitamini içerir. Bağışıklığı arttırmanın yanı sıra, bu C vitamini patlaması düzenli tüketim ile inme ve kalp hastalığı riskinizi azaltabilir.
Limon ayrıca LDL veya kötü kolesterolü düşürerek kalp hastalığı için risk faktörlerini azaltabilen yüksek düzeyde diyet lifi içerir. Aşırı kolesterol, ateroskleroza, kalpteki arterlerin sertleşmesine neden olabilir.
Sindirim Sağlığı
Limon yüksek miktarda diyet lifi içerir. Lif, özellikle çözünür lif, kabızlığı ve diğer çeşitli gastrointestinal sorunları ve rahatsızlığı azaltmaya yardımcı olabilir.
Kilo Yönetimi
Limonlarda bulunan pektin lifi, Yutulduğunda genişler ve daha erken ve daha uzun süre dolu hissetmenizi sağlar. Limon suyu genellikle kilo kaybı ve kilo yönetiminde etkili bir araç olarak lanse edilir. Araştırmacılar bu çalışma için fareler kullandılar ve insanlar üzerindeki etkiler test edilmedi. İçme suyunun sizi tam tutabileceğine ve limon kadar etkili bir şekilde atıştırmaktan kaçınmanıza yardımcı olabileceğine dikkat etmek de önemlidir.
Anemi Önleme
Limon son derece yüksek demir seviyeleri içermese de, vücudunuzun diyetinizdeki bitki bazlı gıdalardan daha fazla demir emmesine yardımcı olabilir. Uygun demir seviyelerinin korunması, genellikle demir eksikliğinin bir sonucu olarak, ortalama kırmızı kan hücresi sayısından daha düşük olan anemiyi önlemeye yardımcı olur.
Böbrek Taşlarının Önlenmesi
Limonlar ekşi tadını sitrik asit bolluğundan alırlar. Bazı çalışmalar sitrik asidin böbrek taşlarının oluşumunu önlemeye yardımcı olabileceğini göstermektedir.
C vitamini C vitamini, temel bir besin maddesi ve bir antioksidandır.
iskorbüt Bir kişi yeterince C vitamini tüketmezse, iskorbüt olarak bilinen bir eksiklik geliştirecektir. Amerika Birleşik Devletleri'nde nadirdir, ancak çeşitli bir diyete sahip olmayan insanları etkileyebilir. Semptomlar, C vitamini tüketmedikten sonraki bir ay içinde ortaya çıkmaya başlayabilir ve şunları içerir:
- tükenmişlik - halsizlik (kendini iyi hissetmeme hissi) - diş etlerinin iltihabı veya diş eti kanaması - yüzeyin altında kırılan kan damarları nedeniyle ciltte kırmızı lekeler - eklem ağrısı - yavaş yara iyileşmesi - dişlerin gevşemesi - depresyon Bunların çoğu, C vitamini eksikliği nedeniyle bağ dokuları zayıfladığında olur.
Neden C vitaminine ihtiyacımız var?  C vitamini vücudun demiri emmesine yardımcı olduğundan, demir eksikliği olan kişilerde de anemi gelişebilir.
Beslenme 58 gram (g) ağırlığındaki bir limon şunları içerir:
enerji: 16.8 kalori (kcal) karbonhidratlar: 5.41 g, bunun 1.45 g'ı şekerdir kalsiyum 15.1 miligram (mg) demir: 0.35 mg magnezyum: 4.6 mg fosfor: 9,3 mg potasyum: 80 mg selenyum: 0.2 mikrogram (mcg) C vitamini: 30,7 mg folat: 6.4 mcg kolin: 3.0 mg A vitamini: 0.6 mcg lutein + zeaksantin: 6.4 mcg Mevcut diyet kılavuzları, 19 yaş ve üstü kadınlar için günde 75 mg C vitamini ve erkekler için günde 90 mg C vitamini alımını önermektedir.
Sigara içenler, içmeyenlere göre günde 35 mg Güvenilir Kaynağa daha fazla ihtiyaç duyar.
Limonlar ayrıca az miktarda tiamin, riboflavin, B-6 vitamini, pantotenik asit, bakır ve manganez içerir.
Antioksidanlar sağlığımıza nasıl fayda sağlar? Burada bul.
İpuçları Birçok meyvenin aksine, limonlar toplandıktan sonra olgunlaşmazlar veya kaliteleri artmaz. İnsanlar limonları olgunlaştıklarında hasat etmeli ve doğrudan güneş ışığından uzakta oda sıcaklığında saklamalıdır.
Limonlar hem tuzlu hem de tatlı yemeklerle iyi uyum sağlar.
Aşağıdaki sağlıklı tarifler limon kullanır:
Enginar ve limon ile tam tahıllı melek saç makarna Yapışkan limonlu tavuk Limonlu frambuazlı bademli muffin Balık, karides, deniz tarağı ve tavuğun üzerine taze limon suyunu sıkın.
Salataları ticari bir ürün kullanmak yerine taze limon suyu ve az miktarda zeytinyağı ile otlar ile süsleyin. Hazır soslar genellikle ek tuz, şeker ve diğer katkı maddeleri içerir ve yağ ve kalori bakımından yüksek olabilir.
Limonlu su Limon suyu faydaları geniş bir yelpazede, kilo kaybı, depresyon giderici var diyorlar. Yeterince yüksek miktarlarda, limondaki çeşitli besinler bu sağlık yararlarını üretebilir. Bununla birlikte, meyve suyu veya soda yerine limon suyu tüketmek yararlı olabilir, çünkü bir kişinin şeker alımını azaltır. Bol miktarda limonlu su içmek de dehidrasyonu önlemeye yardımcı olabilir. Limon detoks diyetini takip etmeli misiniz? 
Riskler Limonlar yüksek asit içeriğine sahiptir, bu nedenle meyve suları insanları etkileyebilir: Ağız ülserleri: batma hissine neden olabilir. Gastroözofageal reflü hastalığı (GÖRH): mide ekşimesi ve regürjitasyon gibi semptomları kötüleştirebilir.
Paket Limonlardaki besinler çeşitli sağlık yararları sunar. Bununla birlikte, ekşi tadı ve yüksek asit içeriği nedeniyle gerekli tüm besinleri limondan elde etmek zordur. Bununla birlikte, bol miktarda taze meyve ve sebze içeren çeşitli bir diyetin parçası olarak limon suyu tüketmek, bir kişinin diyetini daha besleyici ve sağlıklı hale getirebilir.
Soru: Şişelenmiş limon suyu taze limon kadar besleyici midir? Cevap: %100 şişelenmiş limon suyu, konserve gibi, ürünün asitliğinin istenen reaksiyonu üretecek kadar yüksek olması gereken bazı gıda hazırlama uygulamaları için uygundur. Bununla birlikte, şişelenmiş limon suyu, taze limon suyu ile aynı C vitamini içeriğine sahip değildir. C vitamininin ışığa ve ısıya duyarlı olduğunu ve eğer insanlar onu serin ve karanlık bir ortamda metal olmayan bir kapta saklamazlarsa taze limon suyunda oldukça hızlı bir şekilde azalacağını belirtmek önemlidir.
Limonlu su nasıl yapılır Limon suyunun herhangi bir sağlık yararını elde etmek için, sürekli olarak içmeniz gerekir ve kupanızda sadece bir dilim limondan daha fazlasına ihtiyacınız vardır.
Limonlu su yaparken, her zaman bir şişeden yapay limon yerine taze limon kullanın. Limonlu su yapmak için yarım limonu 8 ons ılık veya soğuk suya sıkın. İçeceği mümkün olduğunca sağlıklı hale getirmek için filtrelenmiş su ve organik limon kullanın.
Daha fazla lezzet verin veya limon suyuna sağlık artışı ekleyin:
- birkaç nane kaynağı - bir çay kaşığı akçaağaç şurubu veya çiğ bal - bir dilim taze zencefil - bir tutam Tarçın - zerdeçal serpin - Ayrıca limon ve portakal gibi diğer taze turunçgillerin dilimlerini veya salatalık dilimlerini de ekleyebilirsiniz. Ürünleri dilimlemeden ve kullanmadan önce daima iyice yıkayın.
Elinizde limon buz küpleri olması, suyunuza hızlı bir şekilde limon eklemenin harika bir yoludur. Taze limon suyunu buz küpü tepsilerine sıkın ve dondurun. Gerektiğinde bir bardak soğuk veya sıcak suya birkaç küp bırakın. Sabahınıza bir bardak ılık limonlu su ile başlayabilir ve gün boyunca içmek için buzdolabınızda birkaç dilimlenmiş limonla aşılanmış bir sürahi su tutabilirsiniz.
Limon suyunun yan etkileri Limonlu su içmek genellikle güvenlidir, ancak farkında olmanız gereken birkaç potansiyel yan etki vardır. Limon, diş minesini aşındırabilen sitrik asit içerir. Riski sınırlamak için, bir pipetle limonlu su içirin ve daha sonra ağzınızı sade suyla durulayın.
Mide ekşimesi söz konusu olduğunda, limonlu su her iki yönde de gidebilir. Sitrik asit bazı insanlarda mide ekşimesine neden olabilir. Diğerleri mide ekşimesinden kurtulur, çünkü limon suyu alkali hale gelir ve sindirimdeki asitliği azaltır. Sadece deney yapmak sizin üzerindeki etkisini söyleyebilir.
Bazı insanlar limonlu su içerken banyoya daha sık seyahat ettiklerini bildirmektedir. C vitamininin genellikle ürettiğiniz idrar miktarını artıran bir diüretik olduğuna inanılsa da, kanıtlar limon gibi doğal kaynaklardan elde edilen C vitamininin diüretik etkileri olduğunu göstermez. Limonlu su içerken ekstra banyo molalarına ihtiyaç duyarsanız, büyük olasılıkla artan su alımından kaynaklanır
Limon nedir, limonun faydaları nelerdir, limonun olası yan etkileri nelerdir, limon neye iyi gelir ve limon nasıl tüketilmelidir gibi soruların cevapları için kaynakça olarak baz aldığımız https://technogezgin.com/limonun-faydalari-nelerdir-limon-nasil-tuketilir/ yazısına da bakabilirsiniz.
2 notes · View notes
kaptansaldivar · 4 years
Text
Besinler!
*Tohumdan yetiştirdiğiniz saksı bitkileri için ilk üç hafta gübre kullanmayın. 
Eğer toprağınıza solucan gübresi karıştırmadıysanız 3. haftada işe, azot yoğunluğu olan besin takviyesi uygulayarak başlayabilirsiniz. Fakat satın alabileceğimiz ürünler bir yana, biz önce bitkilerimize gıda ve diğer evsel atıklardan faydalanarak besin sağlamanın yollarını ve hangi besinin neye faydalı olduğunu, detayına girmek için sabırsızlandığım bir sürü başka şey ile harmanlayıp konuşalım... 
Hayvanlar enerji ihtiyaçlarını besin tüketerek, bitkiler ise güneş ışığını klorofil aracılığıyla hapsederek karşılar. Fakat bu hapsedilen enerjinin öncelikle canlının faydalanabileceği bir hale dönüştürülmesi gerekir. Bu transferi sağlayan molekül adenozin trifosfattır (ATP) -ki kendisine ayrıca “doğanın enerji deposu” da denilir... Neden? 
Bitkilerin ürettiği ATP, detaya inmeyi lüzumsuz bulduğum aşağıdaki çizimde görüleceği üzere basit olarak fosfor, nitrojen ve riboz şekeri bileşiminden oluşur.
Tumblr media
Fosfor -yazının devamında kendisinden daha çok bahsedeceğim- yaşayan tüm canlıların tüketmesi gereken bir besindir.
Sebze yediğimizde bitkilerin içerdiği fosfor bize gerekli olan adenozin trifosfatın üretilmesini sağlar. Öldüğümüzde de bizim içerdiğimiz fosfor toprağa, bitkiler tarafından kullanılmak üzere geri dönmüş olur -kullandığımız gübreler hayvan kemiklerinden çıkarılan fosforu içerir.
*1997 Nobel Kimya ödülü ATP sentezi konusunda yaptıkları çalışmalardan dolayı Dr John Walker,  Dr Paul Boyer ve  Dr Jens Skou’a takdim edilmiştir. Ne diyorduk? Bitkiler klorofil aracılığıyla enerji ihtiyaçlarını karşılar ve hem ATP hem de klorofil üretimi için (yeşil yeşil bitkiler) nitrojene ihtiyaç duyarlar. Nitrojen, yani azot, bitkinin büyümesi ve fotosentez için gereklidir ve özellikle meyve yetiştiriciliğinde, meyvenin oluşmaya başlayacağı zaman yaklaştıkça azaltarak kullanılır (önce yaprak üretimini teşvik eden azot sonra meyveye yardımcı diğer besinler)... 
Peki solucan gübresi, suya karıştırıp kullanabileceğimiz sıvı nitrojen, veya ölü hayvan kemikleri (!!) dışında azotu başka nereden elde edebiliriz? Kedi veya köpeğinizin tararken biriken tüylerden veya demlediğiniz kahvenin posasından!
Tumblr media
Fosfora geri dönelim... Fosfor, yaşayan tüm hücrelerde bulunur. Genetik bilginin aktarımı ve enerji üretimi haricinde bitkinin erken kök, fidan ve tohum gelişimine katkısı vardır; hastalıklarla savaşmasına ve kış soğuklarına dayanmasına yardımcı olur. Eksikliği farkedilene kadar genellikle geç kalınmış olur. Peki kimyasal besinler harici fosforu nereden elde edebiliriz? Yediğiniz karidesten arta kalanlardan ve yakılmış salatalık kabuklarından. Azot ve fosfor dışında bitkiler için önemli olan 3. en önemli besin potasyumdur. Potasyum, fotosentez sırasında gözeneklerin kapanıp açılmasını ve ATP üretimi için gerekli enzimlerin aktivasyonunu tetikler, suyun köklerden gövdeye iletimini ve kuraklığa karşı dayanıklı olmasını sağlar. Sağlığıyla ilgili olarak bitkinin büyümesini, üremesini; şeklini, rengini, meyve ve sebzelerin tadını ve çokluğunu etkiler. Eksikliğinde yapraklarda kahverengileşme ve uçlarında kıvrılmalar görülür; damarlar sarılaşabilir ve yaprakların alt-yan kısımlarında mor noktalar görülebilir. Doğada muz kabuklarında, odun külünde ve yine kahve posasında bulunur. Balık besliyorsanız akvaryum suyunu da kullanabilirsiniz. 
Tumblr media
Kalsiyum, magnezyum ve sülfür, bitkinizin ihtiyacı olan; fakat diğer üçüne kıyasla daha az miktarlarına ihtiyacı olan besinlerdir. Kalsiyum, hücre duvarının oluşmasını ve bitkinin hastalıklara karşı direnç göstermesini sağlar; yumurta kabuğunda bolca bulunur.
Magnezyumun etkileri azotunkine ve sülfürünki de fosforunkine benzerlik gösterir. Magnezyum, fotosentez için şarttır ve topraktaki potasyum miktarı arttıkça azalır -denge şart! Bitkilerinizin yapraklarını İngiliz tuzu-su karışımıyla fısfıslarsanız (400gramı 13-14 liradır) hem magnezyum hem sülfür ihtiyaçlarını karşılamış olursunuz.  Bahçeli evler için bu besinleri kullanmanın en güzel yolu kompost hazırlamaktır fakat fidelerinizi saksıya taşımadan önce bu besinleri toz haline getirip torfunuzla karıştırmanız da etkili bir çözümdür. Akvaryum suyu ve muz kabuğu gibi ürünleri karıştırıp toprağınızı fısfıslamak için kullanabilirsiniz fakat organik besinleri kullanmanın ne yazık ki olumsuz yanları da vardır. Bitkinizin böceklenmesine veya sinek çekmesine sebep olabileceği gibi - Sinekleri uzak tutmak için portakal kabuklarıyla çay hazırlayın ve bu karışımı (soğuduğunda) bitkinizin toprağını fısfıslamak için kullanın- organik atıklarınızın çözülüp toprağa karışması da zaman alacağından ve verdiğiniz besinin miktarını bilemeyeceğiniz için bir takım besin eksikliklerine sebep olabilirsiniz. Bu ürünler yüzünden toprağınızın Ph derecesinin düşmesi veya artması da köklerin bu besinlerden faydalanmasını engelleyebilir. Benim tavsiyem, bu tür besinleri ek destek olarak kullanmanız ve bitkinizin erken dönemi için solucan gübresi gibi organik çözümlerden faydalanmanızdır. Daha sonraki dönemler için potasyum ve fosfor takviyesi sağlayacak karışımlar hazırlayabilirsiniz veya aşağıdaki gibi bitkinize vereceğiniz suya karıştıracağınız kimyasal ürünler satın alabilirsiniz.
Tumblr media
-reklam değiller-
Canna cure suyla karıştırılıp yapraklara sıkılıyor ve üzerlerinde oluşturduğu ince tabaka sayesinde bitkinizi pamuk biti vb böceklere ve diğer hastalıklara karşı koruyor. Cannazym de bitkinin ölü köklerinden kurtulması için üretilmiş bir karışım. Balkonda yetiştireceğiniz çoğu bitki için bu kadar alışveriş yapmanız gerekmeyeceğini özellikle belirtmek istiyorum -ben merakıma yenik düştüm ve 2 senedir şişelerin yarısını bile bitiremedim. Hatta aldığım ilk sene birçok bitkimi fazla besin vermekten dolayı öldürdüm... (İnsanın besledikçe besleyesi geliyor:))   Mutlu ekimler!
6 notes · View notes
dustylipscom · 6 years
Text
Potasyum Nedir? Potasyum Faydaları, Potasyum Eksikliği, Gıda Kaynakları ve Tarifler
Potasyum Nedir? Potasyum vücutta önemli bir elektrolittir ve miktar açısından üçüncü mineraldir. Potasyum, her gün bir dizi önemli fonksiyonu yerine getirmek için sodyum ile etkileşime giren, özellikle de vücuttaki sıvı ve mineral seviyelerini dengeleyen ana bileşiktir. Bu yüzden düşük potasyum seviyelerine sahip olmak çok tehlikeli olabilir. Potasyum vücudun tüm hücrelerinde bulunur ve seviyeleri böbrekler tarafından kontrol edilir. Kalp atışı ritimleri ve sinir uyarılarının düzenlemek, kasların kasılmasına izin vermek, kas ağrılarının önlemek, sindirim sağlığının desteklemek ve enerji düzeylerinin artırmak gibi birçok hücresel işlev için gereklidir.
Potasyum Faydaları
Kan Basıncını Düşürür ve Kalp Sağlığını Destekler
Bir elektrolit olarak, potasyum kan basıncını, dolaşımını ve kalp atış ritimlerini düzenleyen kalbin elektriksel aktivitesini kontrol etmeye yardımcı olur. Birçok çalışma düşük potasyum ve yüksek sodyum içeren diyetlerin yüksek tansiyon, hipertansiyon ve kardiyovasküler hastalıklara katkıda bulunabileceğini göstermiştir. Bunun nedeni, potasyumun, kalsiyum ve magnezyum gibi diğer minerallerle birlikte, sıvının hücrelerde birikmesini önlemesidir. Hücrelerdeki sıvı birikmesi, kan basıncını yükseltir ve kalp çarpıntısı, daralmış arterler ve zayıf dolaşım ile sonuçlanabilir. Düşük potasyum zaman içinde kötüleştiğinde düzensiz kalp atışlarına, göğüs ağrılarına ve kalp durmasına katkıda bulunabilir. Bu nedenle, fazla sodyum tüketimini sınırlandırırken bol miktarda potasyum bakımından zengin gıda tükettiğinizden emin olmak, özellikle yaşlı yaşta, kalp sağlığını korumak için önemlidir.
Kas Spazmı ve Ağrısını Önler
Sıvı seviyeleri dengeleyerek, potasyum kasların gevşemesine yardımcı olur, bu nedenle düşük potasyum kas spazmları, kramplar ve genel ağrılarla sonuçlanabilir. Kasların enerji ve onarım için güvendiği karbonhidrat ve proteinlerin parçalanmasına nasıl yardımcı olduğu için, düşük potasyum kas kütlesinin bozulmasına, yorgunluğa, egzersiz yapmakta zorluk çekmeye ve hatta kilo almaya katkıda bulunabilir.
Sağlıklı Metabolizma
Potasyum, metabolizmanızı korumak ve hatta güçlendirmek için gereklidir, çünkü yediğimiz besinlerden karbonhidratları glikoz formunda parçalamak ve bunları kullanılabilir enerjiye dönüştürmek kısmen sorumludur. Ek olarak, potasyum kas inşa eden proteinleri oluşturmak için vücudun amino asitleri kullanmasına yardımcı olur.
Doğru Sindirim İçin Gereklidir
Potasyum, sindirim sisteminde su, sıvı ve sodyum seviyelerini dengelemeye yardımcı olan bir elektrolit gibi davranır. Düşük potasyum bazı durumlarda şişkinlik, kabızlık veya karın ağrısına katkıda bulunabilir, çünkü sıvılar birikir ve minerallerde dengesizliklere neden olur. Ayrıca mide içindeki asit miktarının dengelenmesi, bağırsakların iyileşmesi ve vücudu uygun pH seviyesinde tutmanın da kısmen sorumlusudur. Bu, sağlıklı bakterilerin, bağışıklığı azaltan zararlı bakterileri öldürmesine izin verir.
Böbrek Bozukluklarını Önler
Yeterli miktarda potasyum alımı, böbrek taşı oluşumunun riskini azaltmaya yardımcı olabilir. Çalışmalar, böbrek taşlarına eğilimli insanların genellikle sodyumda daha yüksek ve potasyumda daha düşük diyetlere sahip olduklarını göstermiştir. Düşük potasyum seviyeleri, potasyum ve kalsiyum arasındaki ters ilişki nedeniyle böbrek taşı riskinde artış ile ilişkilidir. Birisi düşük potasyum seviyesine sahip olduğunda, kalsiyum fazlalığı, böbrekler içinden geçmesi gereken idrar yoluyla vücuttan dışarı atılır. Birçok durumda, böbrek taşları aslında kalsiyum birikintileridir, bu nedenle idrardaki kalsiyumu azaltmak acı verici böbrek problemlerinden kurtulmanın bir yoludur.
Kemik Sağlığını Destekler
Kemikleri zayıflamaya ve kırılmaya eğilimli olmaya karşı korumak için potasyum gereklidir. Vücutta, potasyum, bikarbonat haline dönüştürülen sitrat gibi birleşik anyonlar oluşturur. Düşük potasyum seviyeleri, yaygın olarak tüketilen gıdalarda, özellikle hayvan proteinlerinde bulunan asitleri nötralize etmek için gerekli olan bikarbonat habercileri azalması ile ilişkilidir. Sülfürik asitler vücuda et, kümes hayvanları ve diğer yüksek proteinli gıdalarda bulunan amino asitler biçiminde girerler. Düşük potasyum, düşük seviyelerde bikarbonat habercileri anlamına gelir, kemikler sülfer asitlerinin etkilerinden düzgün bir şekilde korunamazlar demineralize, zayıf ve gözenekli hale gelebilir. Bu, osteoporoz ve kırılma riskini artırabilir.
Sinir Sistemini Destekler
Potasyum gün içinde binlerce hücresel fonksiyonda yer aldığından, sinir uyarıları ve beyin fonksiyonlarının güvendiği elektriksel sinyalizasyon için çok önemlidir. Potasyum eksikliği, yorgunluğa, zayıf konsantrasyon, öğrenme ve hatırlamaya ve duygudurum değişikliklerine neden olabilir. Düşük potasyumun en büyük işaretlerinden biri beyin sisidir.
Selülit Görünümünü Azaltır
Selülit oluşumunun başlıca nedenlerinden biri sıvı tutulmasıdır. Çoğu insan çok fazla sodyum tüketir ve yeterince potasyum tüketmez. Sodyum, potasyumun atıkları hücrelerinizden dışarı atılmasına yardımcı olduğu besinleri hücrelerinize getirir. Bu nedenle, sodyum alımını azaltır ve potasyum açısından zengin gıdaları tüketmeye başlarsanız, selülit görünümünü azaltabilirsiniz. Selülit Nasıl Geçer? Selülitten Kurtulma Yolları ve Doğal Tedaviler
Potasyum İçin Önerilen Günlük Alımı
0-12 aylık : 400-700 miligram/gün 1-8 yaş arası çocuklar: 3,000–3,800 miligram/gün 9–18 yaş: 4,500–4,700 miligram/gün 19 yaş ve üstü yetişkinler, erkekler ve kadınlar: 4.700 miligram/gün Hamile veya emziren kadınlar: 5,100 miligram/gün
Bazı insanlar bu sayılardan daha fazla potasyuma ihtiyaç duyabilir. Örneğin, haftanın çoğu günü bir saatten fazla çalışan sporcular. Daha yüksek bir kas kütlesine sahip olduklarından ve vücutları besinleri hayati organlara, kemiklere ve kırık kas dokusuna getirmeye yardımcı olmak için etkili kan akışına dayandığı için, genellikle daha büyük miktarlarda potasyum tüketmeleri gerekir.
Potasyum Gıda Kaynakları
• Meşe Palamudu Kabağı (Sakız kabağı) : (1 kap: 896 miligram) Meşe palamudu kabağı gerçekten daha popüler olması gereken bir potasyum kaynağıdır çünkü çünkü aynı zamanda yüksek seviyelerde antioksidanlar içerir. En etkileyici yanı, sadece bir palamut kabağı porsiyonunda bulunan karotenoidlerdir. Bu tip antioksidan, cilt, meme, akciğer ve prostat kanseri dahil olmak üzere çeşitli kanser türlerinin önlenmesine ve savaşmasına yardımcı olmasıyla bilinmektedir. • Ispanak : (1 kap pişmiş: 839 miligram) Ispanak sadece potasyum açısından zengin bir besin değildir, aynı zamanda bilimsel araştırmalar ıspanakların kanserle savaşan ajan olarak hareket ettiğine inanılan bitki kloroplast glikoliglisipolipidleri içerdiğini göstermiştir. • Kuru Kayısı: (½ kap: 756 miligram) Kuru kayısı, diyetinize potasyum eklemek için hızlı ve kolay bir yol sağlar. Epidemiyolojik çalışmalar, kuru kayısı ve diğer kurutulmuş meyveleri tüketen insanların daha fazla besin maddesi ve daha düşük bir vücut ağırlığı ile daha sağlıklı genel diyetlere sahip olduklarını göstermiştir. Ilımlı olarak, kurutulmuş meyve sağlıklı olabilir ve bu durumda potasyum açısından zengin bir seçimdir. • Beyaz Fasulye : (1 kap pişmiş: 1,004 miligram) Beyaz fasulye, porsiyon başına önemli bir potasyum dozu içermekle kalmaz, aynı zamanda lif bakımından da yüksektir. Beyaz fasulye gibi lif açısından zengin gıdalar tüketmek, diyabet ve kalp hastalığınızın riskini azaltmaya yardımcı olur. Yüksek lifli diyetler ayrıca sağlıklı bir be ölçüsü teşvik eder. • Avokado : (1 bütün: 690 miligram) Bir 2013 çalışmasında, 2001’den 2008’e kadar, avokado tüketiminin metabolik hastalık risk faktörleri üzerindeki etkilerini ve yararlarını tanımlayan epidemiyolojik veriler ortaya konmuştur. Genel olarak, araştırmacılar avokado yiyen insanların genel olarak daha sağlıklı diyetlere sahip olduklarını, ayrıca artan besin alımının ve metabolik sendrom gelişme olasılığının azaldığını bulmuşlardır. • Tatlı Patates : (1 orta: 438 miligram) Tatlı patatesler, beyaz patateslerden daha yüksek bir besin yoğunluğu içeren potasyum açısından zengin bir besindir. Tatlı patatesler ayrıca beta-karoten, C vitamini ve B6 vitamini içerir. Ayrıca, anti-ülser aktivitesi sergilemek için bilimsel hayvan araştırmalarında tatlı patatesler gösterilmiştir ve peptik ülserlerin başarılı bir şekilde tedavi edilmesinde yararlı olabilir. • Muz : (1 orta: 422 miligram) Muzların potasyum içerdiği biliniyor ama aynı zamanda şeker ve karbonhidratta da oldukça yüksektir. Bu yüzden muzları antrenmandan önce hızlı bir enerji kaynağı olarak veya asları onarmaya ve su tutma dengesini dengelemeye yardımcı olmak için egzersiz sonrası, besin açısından zengin bir yiyecek olarak tavsiye ederim. Egzersiz, özellikle yoğun bir egzersiz, potasyum seviyelerini düşürür, bu yüzden muz gibi potasyum açısından zengin yiyecekleri tüketmenin hayati önemi vardır. Bilimsel araştırmalar ayrıca muzların önemli bir duygudurum hormonu olan dopamin açısından zengin olduğunu göstermiştir. • Somon : (1/2 fileto: 772 miligram) Potasyum, diğer vitaminler, mineraller ve proteinlere ek olarak, somon, sağlığı teşvik eden omega-3 yağ asitleri ile yüklüdür. Bu esansiyel yağ asitlerinin faydaları arasında kalp hastalığı ve felç riskini azaltmanın yanı sıra depresyon, yüksek tansiyon, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, eklem ağrısı ve egzama gibi kronik cilt rahatsızlıklarının azalmasına yardımcı olur. • Nar : (1 bütün:667 miligram) Nar taneleri ve meyve suları harika meyve potasyum kaynaklarıdır. Ayrıca lif, C vitamini ve K vitamini ile yüklüdür. Narın ayrıca vücuttaki kortizol seviyelerini düşürme özelliği vardır. Nar suyunun dünyadaki en sağlıklı meyve suyu olduğu bulunmuştur. • Hindistancevizi Suyu : (1 bardak: 600 miligram) İyi bir seçim yaptığınızda, potasyum gibi yüksek elektrolit içeren, ancak şeker veya kalorilerde fazla yüksek olmayan bir içecek seçeneğiniz vardır. Hindistancevizi suyu, acil durumlarda, IV hidrasyon sıvısı olarak kullanılmıştır. Ayrıca, Bezelye : 1 kap pişmiş: 384 miligram Sardalye : 3.75 gramlık 1 kutu:365 miligram Greyfurt : 1 bütün:354 miligram Çiğ : 1 bardak:260 miligram Sığır Eti : 3 ons:237 miligram Lima Fasulyesi : 1 kappişmiş: 955 miligram Brokoli : 1 kap pişmiş:458 miligram
Potasyum Takviyeleri Almaya İhtiyacınız Var Mı ?
Potasyum takviyeleri genellikle normal, sağlıklı yetişkinler için önerilmez. Potasyumun etkili bir şekilde emilmesini engelleyen rahatsızlıkları olan kişilere belirli koşullar altında verilir, aksi takdirde öncelikle gerçek besin kaynaklarından potasyum almaları önerilir. Aşırı yüksek potasyum seviyeleri, düşük potasyum durumu gibi komplikasyonlara neden olabilir. Potasyum dengesi sağlıklı böbrek fonksiyonuna dayanması nedeniyle, birçok insan yaşlandıkça böbrek fonksiyon bozukluğundan muzdariptir, potasyum takviyeleri bazen tehlikeli olarak kabul edilir. Diyabet hastaları, kalp yetmezliği öyküsü olan, antihipertansiyon ilaçları alan ve hatta aspirin ve ibuprofen gibi ağrı kesiciler alan insanlar bile potasyum takviyeleri düzenli olarak tüketirlerse mineral dengesini bozan yüksek potasyum seviyelerini deneyimleyebilirler. Güvende olmak için, Gıda ve İlaç İdaresi tarafından, reçetesiz potasyum takviyelerini 100 miligramdan daha azına sınırlanmıştır. Yani yetişkinler için günde yaklaşık 4.700 miligramın yaklaşık yüzde 2’sine eşittir. Genel olarak, normal böbrek fonksiyonuna sahip sağlıklı yetişkinlerde, sadece potasyum alımı gıdalardan olumsuz etkilere yol açmaz, çünkü aşırı potasyum idrarda dışarı atılır. Ancak, anormal böbrek fonksiyonuna sahip veya yüksek dozlarda potasyum takviyesi alan kişilerde, olumsuz yan etkiler mümkündür.
Düşük Potasyum Seviyeleri Riskleri
Ne yazık ki, birçok çocuk ve yetişkin potasyum eksikliği yaşıyorlar. Aslında, birçok yetişkin ihtiyaç duydukları potasyumun yarısını bile almaz. Araştırmalara göre, yetişkinler tarafından ortalama potasyum alımı, erkekler için günde yaklaşık 2,8 ila 3,3 gram ve kadınlar için günde 2,2 ila 2,4 gram, ancak önerilen günlük miktar 4.7 gramdır. Neyse ki, düşük potasyum seviyelerini önlemek ve potasyum açısından zengin besinlerden doğal olarak alımını arttırmak mümkündür. Birçok gıda potasyum içerir; et, balık ve pastörize edilmemiş, yüksek kaliteli süt ürünleri, birçok sebze, fasulye ve meyve yüksek miktarda potasyum sağlar.
Potasyum eksikliği yaşama eğilimde olan kişiler şunlardır:
• Yüksek tansiyon veya kalp hastalığını tedavi etmek için diüretik kullananlar • Sıklıkla laksatif alanlar • Yakın zamanda kusma ve ishale neden olan bir hastalığa sahip olanlar • Böbrek veya böbreküstü bezi bozuklukları olanlar • Alkolikler • Kontrolsüz diyabetli insanlar • Günde 1-2 saatten fazla egzersiz yapan sporcular • Çok düşük kalorili diyet yapan herkes
Genel popülasyonda orta derecede düşük potasyum seviyeleri çok yaygındır ve genellikle aşağıdaki semptomlarla sonuçlanır:
• Yüksek tansiyon • Kalp hastalığı riski, özellikle inme • Yüksek tuz / sodyum duyarlılığı • Böbrek taşı riski • Yorgunluk ve iyi uyku almakta sorun • Zayıf konsantrasyon ve hafıza • Diyabet ve insülin direnci riski • İdrarda atılan yüksek kalsiyum seviyeleri nedeniyle azalan kemik oluşumu kas zayıflığı ve spazmlar • Elem ağrısı
Çok düşük potasyum seviyeleri hipokalemi olarak adlandırılan bir durumla karakterize olan ciddi potasyum eksikliğine neden olabilir. Hipokaleminin semptomları ciddi, ölümcül bir durumdur ve kardiyak aritmiler, kas zayıflığı ve glukoz intoleransını içerir. Genellikle hipokalemi, potasyum açısından zengin besinleri tüketmemek dışında, böbrek fonksiyonuna bağlı komplikasyonlar, diüretik kullanımı ya da çok hasta olmak ve sıvıları kaybetmek faktörlerden kaynaklanır. Düşük potasyum alımına sahip olmanın en büyük problemlerinden biri de vücudun asitleri de nötralize edememesidir. Karbonik olmayan asitler hem bitki hem de hayvan proteinlerinin sindirimi ve metabolizması sırasında oluşur. Düşük potasyum, vücudun çok asitli hale gelmesi anlamına gelebilir, vücudun uygun bir pH seviyesinde kalması için bu asitleri dengelemek potasyumun işidir. Meyve ve sebzelerde asit-nötrleştiriciler bulunur, ancak etler, çoğu tahıllar ve diğer hayvansal gıdalarda yoktur. Çoğu insan yüksek miktarda hayvan proteinleri ve tahıl ve az meyve ve sebze tükettiğinden dolayı kanda yüksek miktarda asit oluşur. Sonuç mu? Kötü sindirim, bozulmuş bilişsel yetenekler, sık sık yorgun hissetme, düşük bağışıklık, kötü kalp sağlığı vb.
Potasyum Eksikliği Nasıl Önlenir
Düşük kaliteli takviyelerin komplikasyonlarından kaçınmak ve besin maddelerinin tamamen emilebildiğinden emin olmak için mümkün olduğunca besin kaynaklarından vitamin ve mineral almak en iyisidir. Potasyum genellikle tahıl gevreği, ekmek ve bazı spor içecekleri gibi işlenmiş gıdalara eklenir, ancak bu doğal gıdalarda bulunan aynı tür potasyum değildir. Örneğin, sentetik potasyumla güçlendirilmiş işlenmiş gıdalarda, konjügat anyonlar gibi potasyumun en yararlı bazı bileşenleri emilebilir ve etkili değildir. Bu anyonlar tipik olarak kemikleri asitlerin etkilerinden korumak için gereklidir ancak paketlenmiş gıdalara genellikle potasyum klorür formunda eklenen potasyum, uygun bir kemik koruyucusu olarak hareket etmez. Neyse ki, diyet potasyumunun yaklaşık yüzde ortalama 85’i, sağlıklı yetişkinler tarafından emilir. Bu yüzden, problem, insanlar, potasyumun vücuda girdiği anda potasyum kullanmakta güçlük çekmekten ziyade, potasyum açısından zengin yiyecekleri yeterince tüketmiyor olabilir. Potasyumun dengelenmesine yardımcı olan diğer besleyici maddede de içeren çeşitli gıdalardan yeterli miktarda potasyum elde etmeye çalışın.
Potasyum Etkileşimleri
Kanda çok fazla potasyum hiperkalemi olarak bilinir. Aşırı yüksek potasyum, kan basıncı değişiklikleri ve zayıflık gibi diğer risklere ek olarak kalp ritminde tehlikeli değişikliklere neden olabilir. Yaşlı insanlar ve böbrek rahatsızlıkları, diyabet, kronik böbrek yetmezliği, şiddetli kalp yetmezliği veya adrenal yetmezliği olan herkes yüksek potasyum riskine sahiptir. Böbrek problemleri olan, özellikle de diyaliz hastaları, potasyum takviyeleri almamaya ve hatta doktorları ile konuşmadan çok fazla potasyum açısından zengin yiyecek yememeye kesinlikle dikkat etmelidir.
Potasyum Açısından Zengin Tarifler
Çikolatalı Muzlu Fındıklı Smoothie
Çikolatalı Muzlu Fındıklı Smoothie
MALZEMELER
1 kap hindistancevizi sütü 1/3 kap badem ezmesi 1 muz 2 yemek kaşığı kakao tozu 2 kap buz küpü Tat için stevia
HAZIRLANIŞI
Tüm malzemeleri bir blendera yerleştirin ve istenilen kıvama ulaşıncaya kadar karıştırın ve hemen servis yapın.
Tatlı Patates Kızartması
Tatlı Patates Kızartması
MALZEMELER
Yaklaşık yarım kilo tatlı patates 1/4 fincan hindistancevizi yağı 1/2 çay kaşığı deniz tuzu 1/2 çay kaşığı kırmızı biber 1/4 çay kaşığı tarçın
HAZIRLANIŞI
Önceden fırını 425 dereceye kadar ısıtın. Patatesleri soyup yaklaşık 1/2 inç genişliğinde şeritler halinde kesin. Tüm malzemeleri kapatılabilen plastik torbaya koyun ve patates tamamen kaplanana kadar sallayın. Sonra patatesleri bir fırın tepsisine serpin. Her 10 dakikada bir çevirerek 30-45 dakika pişirin. Hemen kağıt havlu ile kaplı bir plakaya aktarın ve sıcak olarak servis yapın.
Avokado Salata Sarması
Avokado-Salata-Sarması
MALZEMELER
küp küp doğranmış 2 avokado, doğranmış 1 kırmızı biber doğranmış 2 yemek kaşığı kırmızı soğan kıyılmış 3 diş sarımsak doğranmış ¼ fincan taze kişniş 2 çay kaşığı limon suyu Doğranmış 6-8 roman marulu
HAZIRLANIŞI
Bir kasede marul hariç tüm malzemeleri karıştırın. Glutensiz bir dürüme malzemeden yaklaşık 1/2 kap ekleyin, marıl ekleyin ve rulo şeklinde yapıp servis edin.
Somon Köftesi
Somon Köftesi
MALZEMELER
1 kap somon 2 yumurta 1 çorba kaşığı zeytinyağı 1/4 doğranmış soğan 1/4 kutu parçalanmış kraker
HAZIRLANIŞI
Tüm malzemeleri bir kaseye yerleştirin ve karıştırın. Köfte haline getirin. Her iki tarafta 5 dakika pişirin.
Yunan Ispanak Tarifi
Yunan Ispanak Tarifi
MALZEMELER
1 çorba kaşığı hindistancevizi yağı 1/2 – 1 kap dilimlenmiş kırmızı soğan 6-8 kap bebek ıspanak ½ çay kaşığı rendelenmiş limon kabuğu ½ çay kaşığı deniz tuzu ½ çay kaşığı karabiber ¼ bardak parçalanmış beyaz peynir
HAZIRLANIŞI
Ota ateşte yağı ısıtın. Dilimlenmiş kırmızı soğan ekleyin ve yarı şeffaf olana kadar 5-7 dakika pişirin. Ispanak ekleyin ve 2-3 dakika soteleyin. Limon kabuğu, tuz ve karabiber ekleyin. Yaklaşık 1 dakika soteleyin. Üzerine feta (peynir) ekleyerek servis yapın.
Facebook | Twitter | Instagram | Pinterest | Youtube
The post Potasyum Nedir? Potasyum Faydaları, Potasyum Eksikliği, Gıda Kaynakları ve Tarifler appeared first on DustyLips.com.
Kaynak: https://ift.tt/2CyQQao
0 notes
yemekmoda · 2 years
Text
Tumblr media
Deniz Börülcesi Salatası Nasıl Yapılır?
1 demet deniz börülcesini yıkayıp derin bir çelik tencerede kaynayan suya koyup 13 dakika haşlayalım.
Derin bir kaba buzlu su hazırlayalım.
Haşlanan deniz börülcelerini buzlu suya alıp 13 dakika bekletelim.
Sonra suyunu süzüp kahverengi uçlarından tutup nazikçe ayıklayalım.
Kendisi yeterince tuzlu oldugu için tuz eklemeye gerek yok.
1 limon suyunu üzerine sos olarak ekleyebilirsiniz veya sarımsak da ekleyebilirsiniz.
Deniz Börülcesinin Faydaları
Vücuttaki tuz eksikliği lenflerin çalışmamasını sağlar.
Güçlü sodyum ve kükürt maddeleri içeren deniz börülcesi idrar problemine iyi gelir.
C Vitamini açısından oldukça zengindir.
Yüksek lif yapısı olan deniz börülcesi sindirim problemlerine de iyi gelir.
Metabolizmayı hızlandırdığı için kilo vermede oldukça etkili bir besindir. Uzun süre tokluk hissi verir. Aynı zamanda içerdiği kalsiyum ve potasyum sayesinde kemik sağlığını destekler.
Vücuttaki hücreleri yenilediği gibi cilt hücrelerini de yeniler. Bu sayede cildin parlak ve daha güçlü görünmesini sağlar.Karaciğer içinde mucize bir besindir. Burada biriken iltihaplı hücreleri söker atar.
0 notes
egitimgazetesi · 6 years
Text
Avokadonun sağlık için faydaları
Tumblr media
Avokadonun sağlık için birçok yararı bulunmaktadır. Kalbi korur, sindirimi güçlendirir, kanseri önler, karaciğer sağlığını korur ve kiloyu dengede tutmaya yardımcı olur. Ayrıca avokado yüksek miktarda lutein içerdiği için göz sağlığı için de yararlıdır ve cildi yaşlanmaya karşı korur. Avokado, vitamin, mineral, antioksidan ve fitosterol bakımından zengindir. Yapılan bazı araştırmalar avokado tohumunun diyabet, iltihap ve hipertansiyonun tedavisinde kullanıldığını göstermektedir.
Avokado nedir?
Avokado, zengin, kremsi bir tadı olan armut biçiminde bir meyvedir. Yüksek miktarda iyi yağ içermesi ve düşük kolesterol seviyesi nedeniyle sağlık çevrelerinin de dikkatini çekmiştir. Avokadonun birçok türü bulunur, ancak en popüler olanı Hass türüdür. Avokadoya şeklinden dolayı timsah armudu da denilmektedir. Avokadonun yenilebilir kısmı, içindeki açık yeşil olan, tatlı olmayan kremsi etidir. Genellikle çiğ olarak tüketilir ya da salatalarda kullanılır. Bir çok insan avokadonun yüksek kalori içerdiğini düşünerek avokadoyu tüketmez. Ancak yüksek kalorili diğer besinlerle karşılaştırıldığında oldukça az kalori içerir.
Tumblr media
Avokado Ağacı
Avokadonun besin değerleri
Avokado vitamin ve mineraller bakımından zengin bir besindir. Ayrıca avokado potasyum açısından da zengindir ve iyi bir enerji kaynağıdır. Avokado; kalsiyum, demir, magnezyum, potasyum, bakır, manganez, fosfor ve çinko içerir. Her besin gibi avokadonun da fazla tüketilmesi bazı sorunlara neden olabilir. Bu nedenle avokadonun aşırı tüketiminden kaçınmalısınız.
Avokadonun sağlığa faydaları
Avokado özellikle çiğ yendiğinde çok faydalıdır. Avokadonun araştırılmış ve kanıtlanmış bazı faydaları şunlardır; Kalbi korur : Avokadoda bulunan beta-sitosterol iyi kolesterol seviyesini dengede tutar. Avokadoyu günlük tüketmek kalbin aterosklerozdan korunmasına yardımcı olur. Potasyum açısından zengindir : Avokado potasyum açısından zengin bir besindir. Potasyum, hipertansiyona karşı etkili bir vitamindir. Yapılan bazı araştırmalar potasyum bakımından zengin yiyecekleri yemenin pıhtılaşma, kalp krizi ve felç riskini azalttığını göstermektedir. Sindirim sistemine iyi gelir : Avokado sindirim sisteminin düzgün çalışmasını sağlayan lifler içerir. Görme duyusunu geliştirir : Avokado göz sağlığı açısından da yararlıdır. Avokadoda bulunan lutein göz sağlığı için faydalıdır. Gözünüzü katarakttan ve yaşlanmaya bağlı göz rahatsızlıklarından korur. Cilt ve saç bakımı : Avokado cildin sağlıklı olmasını sağlayan besinler açısından zengindir. Kuru, çatlamış veya hasar görmüş ciltleri onarır. Cilde ve saça iyi gelmesinden dolayı bazı kozmetik ürünlerde de avokadodan yararlanılır. Ayrıca kuru ve yıpranmış saçları beslemek için de kullanılır. Bir çok insan cilt ve saç maskeleri hazırlamak için avokado kullanır. Ağız kokusunu giderir : Avokado özellikle hazımsızlık veya mide rahatsızlığı nedeniyle oluşan ağız kokusunun giderilmesinde de yararlıdır. Karaciğere iyi gelir : Avokado karaciğer zararlarını azaltmada oldukça etkilidir. Karaciğer sağlığını iyileştirmeye yardımcı olan bazı organik bileşiklere sahiptir. K vitamini eksikliği : Avokado çok miktarda K vitamini içerir. Özellikle hamile kadınlarda yetersiz beslenmeden dolayı bazen K vitamini eksikliği ortaya çıkabilmektedir. Avokado tüketimi bu dönemde çocuğun sağlıklı gelişimine katkıda bulunur. Avokado günlük K vitamini ihtiyacının neredeyse yüzde kırkını karşılar. Sabah hastalığı : Sabah hastalığı hamilelik sırasında oldukça yaygındır. Avokado, hamilelik sırasında mide bulantısını giderir. Çünkü genellikle B6 vitaminin bulantı ve kusmayı azalttığı düşünülmektedir. Avokado B6 vitamini içermektedir. Anti kanser özelliği : Avokado özellikle meme ve prostat kanseri başta olmak üzere bazı kanser türlerine yakalanma riskini azaltır. Ayrıca avokado hücreleri kanserden ve serbest radikallerin tehlikeli etkilerinden koruyan bir antioksidan olan glutatyon içerir. Yaşlanmayı geciktirir : Avokado tüketmek ve cilde saf nemlendirici avokado yağı uygulamak cildi gençleştirir. Besin emilimi : Avokadoyu başka sebze ve meyvelerle tüketmek, o sebze ve meyvelerin vücutta emilimini kolaylaştırır ve vücuda yararlı hale getirir. Kan şekeri seviyesi : Meyvesinin dışında avokadoların yaprak özleri de sağlık açısından oldukça faydalıdır. Yapılan araştırmalar yaprak özlerinin kan glikoz seviyesini düşürdüğünü göstermiştir. Sporcular için faydalıdır : Sporcular için çok fazla enerji gerekir. Avokado, gerekli enerji seviyesini sağlamada yardımcı olacak vitaminler içerir. Bilişsel fonksiyonları geliştirir : Avokado, lutein içermesi nedeniyle hafızayı güçlendirir ve problem çözme yeteneğini geliştirir. Ayrıca böbrek sağlığına iyi gelir ve kemikleri güçlendirir.
Avokadonun yan etkileri
Çok fazla avokado tüketmek; migren, mide bulantısı, kusma, ışığa duyarlılık gibi yan etkilere neden olabilir. Bu tür yan etkileri hissettiğinizde avokado tüketiminden kaçınmanız gerekir. Read the full article
1 note · View note