Tumgik
#babama aşığım
sefil-patates-cuvali · 10 months
Text
Babam pasta almış
7 notes · View notes
yasamsallik · 8 months
Text
Tumblr media
SÜPER MUTLAKA OKUYIN
0 yaşında
Baba: Ne kadar da güzel. Şimdi bu küçücük şey benim kızım mı? Gözleri de bana ne kadar çok benziyor.
Kızı: Bu gözlerini benden hiç ayırmayan adam babam olsa gerek.
5 yaşında
...Baba: Prensesim benim, güzel kızım. Söyle bakalım baban sana ne alsın?
Kızı: En çok babamı seviyorum. Babam, niye annemle uyuyor? Hep benimle uyusun, başkasını sevmesin.
10 yaşında
Baba: Gittikçe yaramaz oluyor, kime çekti bu kız?
Kızı: Ben babama aşığım. Büyüyünce babam gibi erkekle evleneceğim. Babam bu ay harçlığımı arttırır mı?
15 yaşında
Baba: Ne kadar da çabuk büyüdü. Eve de gittikçe geç kalmaya başladı, bu gidişle başına kötü bir şey gelecek. Sanırım daha sert konuşmalıyım.
Kızı: Babam yüzünden arkadaşlarımla istediğim kadar vakit geçiremiyorum. Bana baskı uygulamasından nefret ediyorum. Ne zaman özgür olacağım?
20 yaşında
Baba: Artık sözümü dinlemiyor. Benden giderek uzaklaşıyor. Kendi parasını da kazanmaya başladı ya, bana ihtiyacı kalmadı tabii. Uzun zamandır tatlı bir-iki laf geçmedi aramızda zaten. Evi de sürekli erkekler arıyor. Galiba kızım elden gidiyor.
Kızı: Her dediğime alınıyor, beni bir türlü anlamıyor. Hele geçen gün giydiğim mini eteğe karışmasına ne demeli? Evden ayrılıp, kendi hayatımı kurmalıyım. Çocuk muamelesi görmekten bıktım artık!
25 yaşında
Baba: Bir gün bunun olacağını biliyordum. İşte evleniyor. Zaten aramız eskisi gibi değildi. Şimdi bir de kocası var. Prensesim beni terk ediyor.
Kızı: Böyle bir günde bile o mutsuz ifadeyi takınmasının ne lüzumu var ki? Biliyorum, onu bir türlü içine sindiremedi. Bu yüzden yapıyor. Kendi hayalindeki damat değil ya! Sanki birlikte yaşayacak olan o.
30 yaşında
Baba: Çok az görüşüyoruz. Daha sık bir araya gelsek ne iyi olur. Hem torunlarımı da özlüyorum. Kendi arkadaş çevrelerinden fırsat bulup da bize gelemiyorlar ki...
Kızı: Babamları da çok ihmal ediyorum galiba. Yine telefonda çok üzgün geldi sesi. Hafta sonu onlara sürpriz yapmak en iyisi.
40 yaşında
Baba: Kızım, benim entelektüel düzeyimi yeterli bulmuyor. Ona göre çağın gerisinde düşünüyormuşum. Oysa küçükken derslerine hep ben yardım ederdim. Anlayamadığı bütün problemleri bana sorardı. Şimdi beni beğenmiyor. Bir daha onunla asla politik tartışmalara girmeyeceğim.
Kızı: Babam giderek daha da çocuk gibi davranıyor. Sürekli bir şeylerden yakınıyor. Gerçi son zamanlarda sağlığı da iyi değil ama. Ya ona bir şey olursa? Zaten hiçbir zaman dilediği gibi bir evlat da olamadım.
45 yaşında
Baba: Kızımın mutlu bir yuvası olması ne güzel. Gözüm arkada gitmeyeceğim. Her şeyi kendi başardı. Onunla gurur duyuyorum.
Kızı: Babam için çok endişeleniyorum. Onu kaybetmeye hazır değilim. İlaçlarını da hep ihmal ediyor zaten. Allah'ım onu benden alma!
50 yaşında
Baba: Dünyada mutlu kal kızım!
Kızı: Seni çok özleyeceğim ve arayacağım babacığım. Şimdi ben kime danışacağım, kim yardım edecek bana? Ne olur gittiğin yerde çok mutlu ol. Ve hep yanımda olduğunu hissettir, ne bileyim ben, arada sırada işaretler yolla mesela. Ah babacığım! Sensiz nasıl yaşayacağım?
55 yaşında
Kadın: Sen gideli, seni daha iyi anlıyorum babacığım. Keşke seni hiç üzmeseydim demeyeceğim, çünkü "keşke’lerin” hiçbir şeyi değiştiremeyeceğini biliyorum. Yine de beni duyuyorsan, lütfen seni üzdüğüm her gün için çok ama çok pişman olduğumu bil olur mu?...=)
44 notes · View notes
banayalansoylemeask · 5 months
Text
20 yaşıma giriyorum yakın zamanda. Babası tarafından sevilmeyen bir kız çocuğu olarak giriyorum halen. Kız çocuğu olduğum için sevilmeye layık değildim onun gözünde çünkü kız çocuğuna anne sevgi verir algısıyla büyümüş bir babam var. Sevgisini hiç hissetmedim dersem yalan olur. Ama içimdeki o boşluğu hiç bir şekilde dolduramadığım gerçeğini değiştirmiyor bu. Ve o boşluk en çok onun yanında sızım sızım sızlıyor. Ve ben kızar diye yanına yaklaşamıyorum. Ne zaman neye sinirleneceği belli olmadığı için cesaret edemiyorum. Manevi olarak hiç bir zaman yanımda durmaması da cabası.
Bencildir, annem hala aşığım der ama gözlerinde ki parıltıların söndüğünü ben gözlerine bakmadan bile anlarım. Anlamam sanıyor. Ama anlıyorum. Çünkü aynı gözlere sahibiz..
Az önce masadan kalkıp mutfağa geçtim, sen kaçırıyorsun etrafındakileri dedi annem babama. Babamsa senin suçun dedi. İlk defa duyduğum şeyler değil, sonda olmayacak. Biliyorum. Bana bağırdığında direkt gözlerinin içine bakarım belki içimdeki kız çocuğunu yaralamaktan vazgeçer diye. Her defasında daha fazla sesi yükselir.
Tüm bunlara karşılık tabii ki aşk hayatımda mahvolmuş durumda. Ve tabii ki kimse bi enkaza eşlik etmek istemez. Suçlayamam ama elimi tutmasını çok istediğim biri oldu hayatımda, sanırım o da bi enkazdaydı. Ben tüm bu enkazlara rağmen tekrar ayağa kalkabiliriz bile diyemeden beni yeniden yıktı tabii. Ve artık ayakta durdukça biri ittiği için kalkmamaya karar verdim. Zemine uzananlar düşemezdi öyle değil mi?
Gösterdiğim tüm cesarete rağmen kabul görmediğim şu dünyada gözleri dolu olmasına rağmen hala burukça gülümseyebilen o kız çocuğu, umarım bundan 10 yıl sonra gerçek anlamda gülüyor olursun ve cesaretini daha fazla gösterebiliyor olursun.
Çünkü benim daha fazla gücüm kalmadı.
8 notes · View notes
my-lov3 · 10 months
Text
Babama aşığım ❤️
4 notes · View notes
w-crin · 1 year
Text
en sevdiğim renkler sarı ve mordur
en sevdiğim yemek çiğ köftedir
en sevdiğim ikinci şey ise bitki çaylarıdır
saçma ve tatlı şeyleri severim
mantarı çok severim
bulduğum bütün mantarlı küpeleri ve kolyeleri alırım
rengarenk kıyafetleri severim
motorları çok severim
küçüklüğümden beri hayalim motor ehliyeti almaktır
ne kadar olsa da pek bilgim yok
sarılmayı çok severim kendimi güvende hissettirir
güzellik hakkında takıntılarım var
birilerine çok çabuk kanıyorum
kalabalık arkadaş ortamlarını çok severim
herkesle arkadaş olmaya çslışırım
büyümekten korkarım
hayvanları çok severim
şu ana kadar bi sürü hayvanım oldu
ama en çok kedim oldu
geleceği düşünmek korkutur beni
geçmişi düşündüğümde tek isteğim güldüğüm anıları görmek eğlendiğim anıları görmek
keşke demekten çok korkarım
pişman olmaktan çok korkarım
Bi o kadar az ama aynı zamanda çok fazla arkadaşım vardır
gezmeyi çok severim
her ortama ayak uydurabilirim
her türlü şeyi yapabilirim
yapmak istediğim çok fazla şey var
büyümekten nefret ettiğimi söylemiş miydim
çünkü nefret ediyorum da
çok fazla
hiç bir zaman el yazım güzel olmamıştır belki de solak olduğumdan dolayıdır
çok çabuk gaza gelirim
çok fazla ağlarım
ama bi o kadar da gülerim
küçük bir kız çocuğu gibiyim
çevremdekiler böyle olmamı sevmiyor ama
çok fazla özür dilerim
teşekkür ederim
aniden yanımdakini ısırabilirim
bir sürü yemek yerim sonra gelip kilo alıyorum diye ağlarım
kitap okumayı çok severdim ama çok pahalandığı için artık bıraktım bir şey okumuyorum
bitki çaylarını çok çok severim
daha bugün 2 kutu bitki çayı aldım
her seferinde instagramı aktif kullanacağım derim sonra uygulamayı silerim
oyun oynamayı çok severim ama tek başıma beceremediğim için birisinin bana öğretmesini isterdim
etek elbise giymeyi severim
tatlı olmayı severim
çoğu kişinin ideal tipi değilim
büyümekten gerçekten çok korkuyorum
sesli gülmeyi severim
çok çabuk şımarırım
kin tutmayı intikam almayı beceremem
trip atmayı da beceremem
yalan söylemeyi de
çünkü her seferinde gülüyorum
çok çabuk modum değişiyor
durmadan alttan almaya çalışırım
sadece sarılmak isterim
istemediğim bir durumda çiğ köfte ısmarlarsan bana tüm sorun ortadan kalkar
durmadan yemek yerim
iyi de olsam yemek yerim kötü de olsam yemek yerim
yemek yediğimi söylemişmiydim
fazla yemek yerim
yemek yapmayı da severim
ama annem izin vermiyor pek fazls
cebimde 5 kuruşumun bile olmadığı zamanlar çok fazla
para olmadan da eğlenebilirim
anı anda yaşarım geçmişi geleceği başkaları ne dicek ne düşünecek demeden
ve pek fazla söylemediğim şey erken yaşta anne olmak isterim
evladım büyüdüğünde onunla arkadaş gibi olmak isterdim aramızda ki yaş farkı olabildiğince az olmasını isterdim
arkadaşlarım benim hakkımda ne düşünür bilemem ama galiba beni seviyorlar
baskıcı olmayı baskın karakter olmayı sevmem
durmadan empati yaparım
aslında korkak birisiyim ama bunu belli etmem
düşman edinmeyi de birisiyle küs kalmayı da sevmem
Bi ara çok fazla hayal kurardım hayal mi gerçek mi ayırt edemezdim
sporla da ilgilenirim
ama spor ile dersleri aynı anda yürütemiyorum
günün sonunda birisini seçmem gerek ama hangisini bilmiyorum
hedeflediğim bir şey yok bir meslek fln
durmadan aklımda ki meslekler değişiyor
yeni şeyleri denemeyi çok severim
çok çabuk sıkılırım
kendime söz geçirmeyi pek beceremem
biraz flörtözümdür
belki de birazcık fazla
babama aşığım fln kelbldkgif
zaten kızların ilk aşkı babaları değil mi
ne yapsa da onu seviyorum
dayak yesem bile seviyorum
en büyük çocuğum keşke bir ablam ve ya abim olsaydı çok isterdim bunu
bana her ilgi verene aşık oluyorum
ilgi manyağı olduğumu söylemişmiydim
ne kadar motor sevsem de sırf arkadaşlarım için arabaları da öğrenmeye çalışıyorum
peluş oyuncaklarımı çok seviyorum
kedilerimi çok seviyorum
Teoman dinlemeyi çokkkkkk fazla severimmmm bayılırım
tanımadığım insanlara iltifat etmeyi çok seviyorum
birisini benim adıma para harcayınca kötü hissediyorum
çok fazla kırılıyorum ama pek bir şey demiyorum
insanlara iyilik yapmayı çok seviyorum
öpmeyi de çok seviyorum ama ısırmak kadar değil
koşmayı seviyorum ama çok çabuk yoruluyorum
biraz tembelim
telefonda çok fazla zaman geçiriyorum
her an her şey için ağlayabilirim
güzelim/güzel kızım demeyle hemen modum değişir
illa herhangi bir konuda azıcık azıcık bir fikrim bir bilgim oluyor bu olayı çok seviyorum
çevremin geniş olmasını seviyorum bir işim olduğunda yardım edebilecek bir sürü arkadaşım oluyor
güzel kızım denilmesini çok isterim ama kimse demez
küçük çocuk gibi davranıyorum
ama şundan eminim kimse benim yanımda iken canları sıkılmaz
bir olaya veya ortama çok çabuk alışırım
katlanılmaz olduğumu düşünüyorum
yeni insanlar ile konuşmak çok eğlenceli
fotoğraf çekinmeyi çok seviyorum
durmadan saçma sapan fotoğraflar çekiniyorum
küpe takmayı ve yüzük takmayı çok severim
bir takıyı taktığımda kararana kadar çıkarmıyorum ya da kopana kadsr
fazla sakar birisiyimfir
Bi okadar da unutkanım
detaylara takılan bir insanım
bazen jeton geç düşüyor
bazen se anlamamazlıktan geliyorum
götüm sıkışınca çok güzel yalan söylerim
tumblr ı günlük olarak kullanmak çok zevkli
açık sözlü bir insanım
yalan söylemeyi beceremediğimden hiç kendimi riske atmam bu yüzden direkt doğruları söylerim
saçma sapan şeyler hakkında derin düşününce kafayı yerim
denizden babam çıksa onu da yerim
insanlar bana karşı çok ön yargılı savranıyor
flörtöz takılıyorum derken öyle şey değil
genellikle arkadaşca yaklaştığımda da öyle düşünüyorlsr
çok hızlı bağlandığım gibi çok çabuk ta o kişiyi silerim
artık bir şeyler üzerine kafa yormuyorum
herşey de bir neden aramıyorum
her an her şeyi yapabilirim
bu satırları kimin okuduğu hakkında gram umurumda değil
ya ne desem bilemiyorum bazen
çünkü o kadar değişik birisiyim ki ben bile kendimi çözemiyorum
her an her şeyi yapıp aniden fikrim değişebilecrğinden
sarıyı çok seviyorum desem bile ertesi gün bir anda sarıyı sevmiyorum daha önce de hiç sevmemiştim diyebilirim
bu yüzden pek bir şey diyemiyorum neyse bu kadsr dı
1 note · View note
yasamasancisi · 1 year
Text
babama aşığım
1 note · View note
saliland · 2 years
Text
sana bazı aşk mektupları
9.
saliha sevgilim, bugün sigarayı bıraktım. bıraktım ki seninle daha uzun bi ömür sürebileyim. yaptığın şeylerde yanında sağlıklı bi şekilde durabileyim, seninle gurur duyarken daha rahat nefes alabileyim.
sevgilim, uzun yaşamak istiyorum. karanlık zaman geliyor diyorlar, ne kadar hazır olduğumuzu göstermek istiyorum. bana öğrettiğin şeyleri, gösterdiğin şeyleri uygulamak istiyorum. senden başka kimseye güvenmiyorum. kendi yaşadığım şeyleri ve seni baz alıyorum sadece. çünkü biliyorum yalnız değilim artık. hep öyle sanardım biliyor musun? umarım herkesin hayatında senin gibi biri olur ya da seni deneyimler herkes. çok mutluyum sana sahip olduğum için. hiç çekinmeden, korkmadan böyle ilan-ı aşklar yapabilmek ne güzelmiş. ne güzelmiş böyle filtresiz olabilmek. aşkım benim, birtanem. çok huzurluyum sayende. başkalarına da gösterelim sahip olduğumuz şeyi ama yaşayarak, göstererek değil. fark edilmememiz namümkün zaten. sana deliler gibi aşığım. benim son aşkım sensin, buna çok eminim. bana senden başkasına gerek yok. ihtiyacım yok. çok şükür allahıma ya. allah diyebiliyorum artık tekrar inandığıma. çocukluğuma döndüm. çok şükür. korkusuzca, yargılamadan, dışardan bakmadan.
içimdeki ateşi yaktım, toprakladım, yanına bir kap su koydum. bebeğim, seninle yapacağımız şeylerin sınırının olmayışı beni heyecanlandırıyor. iş hayatında kendinden emin duruş sergilemen ve ilerlemen, kapıların sana bir bir açılması, bunları sadece ama sadece güvenerek yapman, güvenmediğinde orayı terk etmen. cesur sevgilim benim. kimseye güvenmiyorum bu hayatta dedin bana, ne anneme, ne babama, ne arkadaşlarıma. sadece sana güveniyorum bir de yaşadıklarıma dedin. bunun hafifliğini anlatamam. ne alakalıymış her şey baktığın yerle.
içime dolan tüm korkuları denize bıraktım sahilden demiş burcu güneş. kikikiki
bebeğim, iyi kimsin. iyikimsin. iyi kisin. hahahahah. iyi, kimsin?
bunları okuyup her seferinde bambaşka bir heyecanla aşkım demen. ohhhhhhh ohhhhhhh ohhhhhhhhh
1 note · View note
dagcicegii · 2 years
Text
Özür dilerim anne , babama benzeyen birine hala deliler gibi aşığım . Bir saç teli kopsa koşarak giderim özür dilerim
10 notes · View notes
saksibitkisiyim · 2 years
Text
normalde uzun saç sevmesine rağmen kısa kestiğim saçlarıma çok güzel olmuş dediği için babama aşığım bu gece
13 notes · View notes
tartillo · 3 years
Text
Babama aşığım.
1 note · View note
sessizmilenaa · 4 years
Text
6 yaşındayım ağlıyorum. İçeriden bağırma sesleri geliyor, sesim duyulmasın diye yorganın altına saklanıyorum.
7 yaşındayım ağlıyorum. İçeriden babamın anneme dediği kötü laflar geliyor, susuyorum.
8 yaşındayım ağlıyorum. Yine annem ile babam kavga ediyor, babam evden gidiyor ben annemin yanında ona sarılıp ağlayarak teselli ediyorum, susuyorum.
9 yaşındayım ağlıyorum. Babam yanımda bir erkek gördüğü için bana kötü bir bakış attı, o bakış bile beni yorganın altında ağlatmaya yetti.
10 yaşındayım ağlıyoruz. Arkadaşım, babası küçükken terk ettiği için.. Ben babamın olup da olmadığı için.
11 yaşında ağlıyorum. Her sene olduğu gibi yine babam çalışmak için uzak bir yere gidiyor gittiği için sevinirken yine onsuz kalacağım için ağlıyorum.
12 yaşındayım ağlıyorum. Babam gittiği yerden gelecek yine bize hayatı zindan edecek bunu biliyordum.
13 yaşındayım ağlıyorum. Babam bana herkesin içinde bağırdı. Bende uyuyan abimin yanına gidip yanına yatıp ağladım. Babam içeri girip bana tükürdü, unutamıyorum.
14 yaşındayım bakıyorum. Hem babamın olmayışına hemde olduğu zamanlar ondan nefret etmeme sebep olduğu için duvara bakarak susuyorum.                               
15 yaşındayım yoruldum. Yine kavga ettiler. Bu sefer annemi ağlamayarak teselli ettim. Bu sefer içimden daha fazla ‘senden nefret ediyorum.’ dedim. Bu sefer daha fazla başım ağrıdı. Daha uzun süre susarak duvarla bakıştım.
Etrafımdaki çoğu kızın babasıyla sorunu var ben dahil. Bir kaçımız büyük ihtimal bunların acısını her zaman yaşayacak. Bir kaçımız alışacak. Ama zor yaşıyoruz. 15 yaşındayım ve ağlamayı bıraktım rol yapmayı öğrendim kendimi savuna biliyorum. Ama ne zaman babama kendimi savunsam ya ağlayasım geliyor ya da susasım. Her hakkımı savunduğumda daha fazla yaralanıyorum. Bunun sonunu bir yere bağlayamam çünkü bir sonu yok. Ya ben babamı ilk kaybedip değerini anlayacağım, ya da babam ilk beni kaybedip yıktığı hayatımı anlayacak. Çünkü dediğim gibi ben babamın yıktığı hayatları da topluyorum.
Ve 15 yaşım evet evet senden bahsediyorum ben aşık oldum :")
16 yaşındayım. Deli değilim. Kaldırımdaki çizgilere basmadan yürüyorum. Kedilerle konuşuyor ve çiçeklerle resim çekiliyorum. Derin bir nefes alıp tüm güzelliklere açıyorum evimin penceresini. Pencere önü çiçeğim yok. Göğümde yıldızlarım bir de gözüm gibi baktığım deniz kabuklarım var. Bazı şarkıları aniden susturup zihnimde dönen sesleri dinlemeyi seviyorum. Kocaman kitaplığımda sadece bir kitabı defalarca okumak istiyorum. Kuşları izlerken hep kanatlarım olduğunu ve her gün başka başka yerlere göç ettiğimi hayal ediyorum. Bitişik yazılmış cümleleri hızlı hızlı okuyabiliyor ve suyun altında otuz beş saniye durabiliyorum. Deli değilim. Ben hâlâ yedi kere sekizin elli altı olduğunu birden sorulduğunda söyleyemiyor ve evimden bakkala tam tamına kırk üç adım olduğunu arada unutuyorum. Deli değilim, yanımda değil belki ama yine de aşığım..
17 yaşındayım.
Saat 3 civarı,,
Her Gece yaptığım bi şey yok artık. Ve kapımıda kapatmıyorum, sonuna dek açıyorum. Neden mi? Bi şey hisseder veya duyarsam, kaçabileyim diye. Kafam susmuyor artık. Kış. Fakat bi yorganım yok bu kış. Donan ruhumu fırına atsakta ısıtamayız. O yüzden ihtiyacım yok. Artık geceleri, gece lambamı da yakmıyorum. Karanlığa alıştım. Ruhum da, bedenim de.. Ufaklıktan beri uzattığım saçlarım da yok artık. Kestim. Ve her Gece acı çeken ben, artık hissetmiyorum. Fark ettimde ben Gece olmuşum. Kızın büyüdü baba ve canavarlarda onunla birlikte büyüdü. Son olarak, 5 yıl sonraki ben'e mektup;
Eğer hayattaysan: Umarım ertesi güne uyuyup uyanma sebebin sevdiğin adamdır’.
Ve eğer öldüysen: Umarım hala sevdiğinden çiçekler alıyorsundur…’
17 yaşım senden bahsediyorum; hayatımın en güzel yaşısın, çünkü aşığım ve mutluyum. :") Biraz da umutlu.
~01.04.2020
~Son.
~Deli, namı değer gece.🎈
1 note · View note
n1ghtwines · 5 years
Text
Yağmurlu bir Kasım günü, Cebimde ıslanmış bir mektup, Zar zor toparlamışım kendimi, Sol yanım alev, alev, Seni bekliyorum okul bahçesinde, İçimde deli bir cesaretle, Hayatım boyunca unutamayacağım O ses yankılanıyor uzaklardan ve gittikçe yaklaşıyor, Merdivenlerde bir koşuşturmaca, Acı siren sesleriyle bir ambulans geliyor okulun bahçesine, Bilinmez bir korku kaplıyor içimi, Ve sedyede görüyorum seni rengin soluk bembeyaz, bir melek gibi, Koşuyorum hiç durmak sızın boş sokaklarda yağmura karışan göz yaşlarımla, mezarlıkta alıyorum soluğu Babamın başucunda, Bir yandan dua ediyorum, bir yandan kendime, kaderime kızıyorum, ben sevdiğim için mi ölüyor insanlar önce Babam şimdi sen, Sevmem bir daha kimseyi, Mezarlıkta biraz ağladıktan sonra eve gidiyorum, dua ediyorum sabaha dek, Ve ertesi sabah okulda alıyorum acı haberi küçük kalbin hayata dayanamayıp durmuş kalp krizi geçirmişsin ve melek olmuşsun. Şimdi yıllar geçti hala aynı mahalledeyim, evlendim çocuklarım oldu, hatta kızım bizim okulda okuyor o bahçede geziyor, seni son gördüğüm yerde, Babami her ziyaretimde, senin yanında uğruyorum, her seferinde iki gülle gidiyorum mezara, biri sana biri Babama iki beyaz gül, hayatıma giren iki meleğe. Birde o mektup var senden kalan, Sana vermek için beklediğim o ıslak mektup hala saklıyorum onu, Merak ediyorsundur ne yazıyor diye, Şöyle başlıyor; Bunları yazıyorum çünkü seninle konuşacak cesaretim yok, sana saçma gelebilir ama öyle işte, Babami kaybettikten sonra fazla çevrem olmadı yalnız gezdim hep, sessiz yalnız bir çocuk oldum , bu yüzden okulda deli diyende oldu bir sürü şey zırvalayanda oldu, ama sen, sen başkaydın benim için, babamın gülüşleri vardı sende, belki bu yüzden farklıydın, seni her gördüğümde boğazım düğümleniyor konuşamıyordum bu yüzden bu mektubu yazma kararı aldım bilmiyorum cesaret bulup da verebilir miyim sana, ha birde ricam var senden tek sen okursan sevinirim, sana olan hislerime karşılık vermesen bile aşkıma saygı duymanı isterim... Sen hatırlar mısın bilmiyorum ama, benim hiç unutamadığım bir gün var. Hani okul gezisine çıkmıştık ya, sıcak bir haziran günüydü, okulların kapanmasına sayılı günler kala, hayatımda ilk defa uzun bir yolculuğa çıkacaktım çok korkuyordum. Cam kenarında oturuyordum, korkularım epilepsi nöbetlerimi tetiklemişti, kriz geçiriyordum ve sen yaklaştın o an, gözlerinden süzülen bir iki damla yaşa inat, güçlü gözüküyordun. Elini saçlarıma atıp kulağıma fısıldadın " ölmek için çok küçüksün lütfen yaşa" dedin . Boynuma , yüzüme kolonya sürüyordun. Öğretmenler dahi panik olmuşken, sen o minicik kalbinle, minnacık ellerimle bana şifa olmuştun. O gün aşık olmuştum sana, evet sana aşığım...... Yazıyordu o mektupta, bak ben hâlâ yaşıyorum, bak hâlâ ölmedim. O gün, o minik ellerini tutup sana şifa olamadım, " ölmek için çok küçüksün" diyemedim. Sanki sen doğa üstü güçlere sahiptin, sanki orada bütün gücünü bana verip beni hayata döndürdün, sanki bu yüzden, benim yüzümden yorgun düştün... Sen, sen öldün. Maalesef ben hâlâ yaşıyorum...  
2 notes · View notes
osadecebiri · 5 years
Text
Ufak Bir Esinti (ile Ağlayabilirim)
Gözlerimi kapatıp; tanrım lütfen yardım et dediğimi hatırlarım. Gözyaşlarımın damlası kulaklarımın kenarlarından yastığa doğru aktığını hatırlarım. Annemin ve babamın beni fazlalıkmış gibi hissettirdikleri vakitte tavanı izlediğimi, kendimden nefret etmeye başladığımı hatırlarım. Neden bilmiyorum ama hep iyi şeylerden daha çok kötü şeyleri hatırlarız.
"İnsanları izliyordum, ne kadar da şanslıydılar. Güneş doğduğu ve üzerilerine geldiğini an kutsanıyorlar. Olması gerektiği gibiler. Uyumlular. Ben ise hiç öyle değilim, küçüklüğümden beri insan olmanın bana verdiği hazzı yaşayamadım, çünkü o kadar eksiğim var ki, hep düştüm ve düştükten sonra hep yaralı bir şekilde kalktım. Her zaman dizimin iyileşmesini, çiziklerimin kabuklaşmasını izledim. Gülerken bile hazır halde bekleyen gözlerim vardı, ufak bir esinti ile ağlayabilirim, biliyorum ki ne yaparsam yapayım, her zaman bir adım gerideyim. Hiç normal bir şekilde olamadım. Ruhuma ve bedenime taşınmış ağırlıkları sayarak büyüdüm, içimde yaşayamamış ve büyümeye devam eden bir can var. O can her gece uyumaya yakın yanıyor ve yanarken acıyor, acıtıyor."
Kulaklığımı telefona takıp ve telefonumdaki beni rahatlatan, sakinleştiren ve sanki beni anlıyormuş gibi gelen o şarkıları açtığımda, biliyordum ki belki o kadar şeyden sonra halen kendimi kutsanmış hissedebilirdim. Her şarkı bittiğinde, beslendiğim huzurun tadını çıkarırken aynı zamanda beni gerçeklerden biraz uzaklaştırdığı için müziğe aşığım. Müzik olmasaydı insanlar ne yapardı bilmiyorum. Nasıl uzaklaşabilirdik o bize işkence gibi gelen sıkıntıdan, nasıl erişebilirdik huzura ve birazcık rahatlığa?
"Evet, insanları izlemeye devam ediyordum. Ne kadar da şanslılar, nasıl da güzel gülümseyebiliyorlar. Hayatımda en çok o insanlar gibi olmak istedim. Hep başkalarını kıskandım, hep başkalarının nasıl diğer insanlarla anlaştığını, nasıl diğer insanlara yakıştığına şahit oldum. Hep ağladım. Hep isyan ettim. Anneme ve babama haykırdım. Gerçek şu ki; söylediklerim onların bir kulağından girdi, diğerinden çıktı. İlk başta doğum günüm geldi yaş arttı ama biliyorum ki daha erişemediğim yerler var ve şimdi ise bayram geldi, eminim ki içimdeki çocuk halen gülümsemek için kendini zorluyor, affedersin kendini yırtıyor. Tık yok."
Her şey boşuna dediğim anları hatırlarım. Keşke olmasaydım diye düşündüğüm anları hatırlarım. Beni ben yapan her neyse ona hep sarıldım. Dün ya da bugün, tekrar insanları izliyorum; görüyorum yeni hediyelerini, o eskimeyen gülüşlerini, değerli el öpmelerini, annelerine ve babalarına sahipler ve bazı insanlar şanslılar evet. Belki bende yalnız değilim, benim gibi hatta benden daha kötü olan insanlar da var evet. Şuan doluyum, üzerimde bir sürü ağırlık var, eminim ki ufak bir esinti ile ağlayabilirim. Ağlamak istemiyorum. Gülmek istiyorum. Birinin beni güldürmesini istiyorum.
2 Haziran 2019
16 notes · View notes
Text
erkek  ve kadını  psikoloktan  DESTEK  ALMA   zamanı gelenler  mutlu bir cinsel hayat için  okuyun .
Sibel Ateş Yengin [email protected]
'Cinsellik kötü ve pistir, kadını aşağılar' düşünceleriyle büyüyen kişi, cinsel yakınlık kurmak istediği yaşa gelince sevdiği, saygı duyduğu kadınla birlikte olamıyor, birlikte olmak istediği kadına da saygı duyamıyor. Bu duruma da 'Orospu-Madonna Sendromu' deniyor. Bu durumun ödipal dönemde (3-5 yaş arası dönem) sabit kalmış bireylerde ve anneye duyulan arzunun geçmediği durumlarda ortaya çıktığını anlatan Profesör Doğan Şahin, 'Bu tipler annelerine çok düşkündür, sözünden çıkmaz, yoğun bir bağ içindedir ve eşiyle annesini sıkça kıyaslar' diyor. × Nedir bu 'Orospu-Madonna Sendromu'? Bu sendromda, cinsellik, çocukluktan itibaren kötü, aşağılık insanlarla yapılacak pis bir iş olarak algılanır. Çocuk annesiyle babasının bu işi yapmadığını, terbiyesiz insanların yaptığını varsayar. Bu kişilere göre cinsel eylem kadını kirletir ve hafif bir kadına dönüştürür. Dolayısıyla kutsal biri olan annesi bunu yapmıyordur. Tıpkı Bakire Meryem gibi. × Pek çok psikolojik meselede olduğu gibi bunun temeli de çocukluk öyle mi? Tabii; 'Bunu sadece 'orospu'lar yapar' algısıyla yetişen çocuk, belli bir yaşa gelip de cinsel yakınlık kurmak istediğinde saygı duyduğu bir kadınla cinsel yakınlık kuramaz, çünkü sevdiği, hayran ve aşık olduğu kadına bunları yakıştıramaz. Sevip, saygı duyduğu kadını cinsel arzularının nesnesi haline getiremez. Bu insanlardan sıklıkla 'Temiz bir aşkla (kirli, ahlaksızca şeyler düşünmeksizin)  seviyorum' gibi sözler duyarız. Cinsel ilişkiyi basit gördüğü kadınlarla yaşar ya da paralı ilişkiler kurar. × Evlenemezler mi peki? Bu kişilerin bir kısmı saygı duyduğu kadınlarla evlenir ama kibarlığın, nezaketin korunduğu, terbiyesiz (!) şeylerin konuşulmadığı sınırlı bir cinsel hayatları olur. Birbirlerine olan saygınlıklarını, terbiyelerini mükemmel bir şekilde muhafaza etmiş olmalarının gururu içinde bu ilginç evliliği sürdürürler. Erkek bir süre sonra hafif gördüğü başka kadınlarla paralel, ayrı bir hayat kurar. Bir tarafta evliliğinin ve eşinin kutsallığını muhafaza ederken -ki aynı zamanda karısına da genellikle düşkün ve saygılıdırlar- diğer yandan daha kirli, 'sapıkça' cinsel fantezilerini yaşadıkları daha özgür başka bir hayatları olur. × Bunun sebebi nedir peki? Ödipal dönemde takılmış insanlarda daha fazla görülür. Ancak kültürün kendi de bunu destekliyor. Normalde her çocuk eğer eşcinsel olmayacaksa annesine bir dönem aşık olur. Aşağı yukarı 3-5 yaş civarında. Anneye duyulan bu aşkın içinde cinsel bir mahiyet de vardır. Çocuk kendi tasavvuru dahilinde, cinselliği nasıl hayal ediyorsa, nasıl anlıyorsa ona göre annesiyle cinsel yakınlık kurmak ister. Normal durumda çocuk bu durumun ahlaken kabul görmediğini, toplumsal olarak reddedildiğini, suç ve günah olarak kabul edildiğini idrak ettikçe ve aynı zamanda babası tarafından cezalandırılmaktan korktuğu için zamanla bu arzudan vazgeçer. Ancak bazı kimselerde anneye duyulan bu arzu tam olarak geçmez. Bilinçdışında varlığını sürdürür. Bu durumda annesi gibi saygı duyduğu, aşık olduğu bir kadına cinsel arzu duyduğunda suçluluk hisseder ve saygı duyduğu kadınlara cinsel arzu besleyemez. Cinselliği ancak aşağıladığı, annesine benzemeyen, annesi gibi algılamadığı kadınlarla yaşayabilir.   × Anneye aşık olan erkek nasıldır? Öncelikle kişinin bu duyguları bilinçdışıdır, bastırmıştır; yani farkında değildir. Öte yandan bu kişiler annelerine çok düşkündür, annesinin sözünden çıkmaz, dediklerini yapar, 'Annemin börekleri şöyleydi, çörekleri böyleydi' der; sürekli annesine taşınır. Annesini hep arar ve karısıyla annesini sıkça kıyaslar. Rekabet duyguları vardır çünkü çocukluk döneminde babasıyla rekabet edip onu geçmek istemiştir. Dolayısıyla baba figürü gibi görebileceği insanlarla rekabet eder, onları geçmek ister. İtaat etmekle, rekabet etmek arasında çatışmalı bir pozisyonda kalır. Kadınlarla da rekabet eder. Kadınları küçümser, aşağılar. Kadına hınç duyar aslında. Çünkü o dönem annesinden arzu ettiği ilgiyi göremediği için ona aşkı devam eder ama bir yandan da reddedilmiş olmanın hıncıyla kadınlara yönelik düşmanca tavırlar sergiler. Aynı dönemde takılmış başka bir grup erkek ise kadın ruhundan anlayan, kibar ve romantiktir. × Bu durumda yine sebep anne mi? Hayır, bu hikayede de maskülen bir baba vardır, anneyi eziyordur, çocuk da annenin ihtiyacı o yumuşaklığı ve duygusallığı fark eder, kendini öyle bir hale sokar. Adeta 'Babam gibi kaba değilim, kadınlara kötü değil, yumuşak davranacağım' der. Her zaman ilgili bir partner, mükemmel bir aşık olurlar. Annesinin oğlu olarak da çok yumuşak, romantiktir. Neredeyse mükemmel denebilecek bir profile sahiptir ama tek bir kusuru vardır: Bir kadınla bir kez beraber olabilir! Sonra ortadan kaybolur. Çünkü aşık olduğu kadınla yatmak, çok büyük suçluluk duygularına yol açar.   × Bu nasıl tedavi ediliyor? Bu bir hastalık değil ama problemli bir durum. Bütün farklı kişilerin ortak yanları, sevgiyle şehveti bir araya getirememesidir. Sevdikleri insanları cinsel olarak arzulayamıyor, cinsel istek duyduklarını da sevemiyorlar. Bu açıdan bakıldığı zaman evet, tedavi edilebilir ve kişi terapiden yararlanır.
CİNSELLİK FAHİŞE İŞİ × Bu sendrom doğumdan sonra mı ortaya çıkıyor? İlla o zaman ortaya çıkacak diye bir durum yok ama çocuğun olması erkeğin eşini anne gibi algılamasını kolaylaştırır. Bu insanlar eşlerinden sıklıkla 'Annemiz' diye söz eder. Bana gelen danışanlarım 'Annemiz şöyledir, böyledir' deyince 'Annenizle mi yaşıyorsunuz?' diye sorarım, 'Hayır eşimi kastediyorum' der.  Birçok erkek, eşi çocuk doğurduktan sonra onu daha kutsal biri olarak, annesi olarak görür. Bir hastam artık eşinin göğsünü okşamak istemediğini çünkü çocuğunun emdiği bir şeyi cinsel emelleri için kullanamayacağını söylemişti.   × 'Sadece erkek değil, toplumsal olarak da kadın anne olunca cinsellik yaşamaz' gibi bir algı var mı? Kesinlikle öyle. Kadınlar da birbirlerine yapıyor bunu. Mesela bir kadın cinsiyetini biraz ön plana çıkarsa diğer kadınlar tepki gösterir. Daha dişi ve daha güzel görünen diğerlerini rahatsız eder. Ahlaksız olmakla, bütün erkekleri baştan çıkarmakla suçlanır. Genellikle de küçük görürler. Kadınlara şöyle bir ikilem dayatılır, ya cinsellikten uzak ama saygın bir kişiliğiniz olacak ya da cinsel haz için saygınlığınızdan taviz vereceksiniz. Kadınlar eşleriyle de aynı şeyleri yaşıyor. Bir kadın eşiyle beraberken de biraz cinselliğe meraklı davransa kocalar rahatsız oluyor. Eşlerinin cinselliğe meraklı olmasından tedirginlik ve korku duydukları gibi aynı zamanda saygı duyduğu eşine cinsel olarak etkin olmayı yakıştıramıyor. × Kadınlar da aynı duyguyu yaşar mı?   Babalarına olan çocuksu aşkları devam ettiği için saygı duyduğu bir erkekle güzel bir cinsel hayat kuramayan kadınların oranı da benzer durumdaki erkeklerle aynı. Aynı şekilde bu kadınlar da saygı duydukları, hayran oldukları adamlara aşık olur ama onlarla cinsel yakınlık kuramaz ya da kursalar bile hep suçluluk hissederler. Sınırlı, renksiz bir şekilde cinsellik yaşarlar. Kızların babalarına düşkünlük göstermesi daha da yaygın bir durum. Marifetmiş gibi böylesi bazı kadınlar 'Babama aşığım, hala kucağına otururum' der.
1 note · View note
uzaydakimantar · 2 years
Text
babama aşığım
0 notes
nesepalamudu · 6 years
Text
bir süredir neler oldu. onlarca film izledim. amelie ile başladım çünkü hem uzun zamandır istiyordum hem de burdan güzel bir çiçek tavsiye etti, yann tiersen sen nasıl bir adamsın bu müzikler beni her seferinde büyülüyor. çöl kraliçesi filmini izledim bir ara, james franco'ya aşığım galiba, galiba fazla. o gülüşü başka bir yerde yakalayamıyorum. james dean'i canlandırdığı o filmden beri -âh sanırım buraya uygun bir cümle bulamayacağım-. film güzeldi ve doğuya hayran oluşumun filmi sevmemde etkisi oldukça büyük. doğu ekspresinde cinayet filmine gelelim bir de, eski istanbuldan avrupaya uzanan yataklı uzun bir tren yolculuğu, güzelliği daha nasıl anlatılır ki. oceans serisini bitirdim bir de, klişe ama brad pitt yine efsane ama george clooney de aynı şekilde. peki şu meşhur turist filmi, johnny depp ve angelina jolie. her dakika "anne bu kadın neden bu kadar güzel" dediğim için annem en sonunda dönüp "maşallah de kadına nazar değdireceksin" dedi. annemle film izlemek insana kendini biraz salak hissettiriyor çünkü senaryoyu kendi yazmışçasına daha filmin ilk yarım saatinde sonunu biliyor. ellinci kez casablanca'yı da izledim ve sanırım bu benim en sevdiğim film, en, evet. tabii ki animasyon da izledim, coco, ispanyolca öğrendiğim şeyleri duymak aşırı hoşuma gidiyor aynı ikinci sınıftaki kardeşimin üç beş ingilizce cümle söyleyip mutlu olması gibi, dil öğrenmek gerçekten keyifli. truman show, bugüne kadar niye izlemedim bilmiyorum, hep sanki komedi filmi olacakmış gibi bir ön yargım vardı ama gerçekten çok hoşuma gitti -kişi, kendisine sunulan hayatı gerçek kabul eder-. cesur yürek filmini izlediniz mi peki, iskoçyanın özgürlük mücadelesini ele alıyor, bence mutlaka izleyin. iskoçlarla etek giydikleri için dalga geçen beylere de mükemmel bir cevap bence, yani etek pantolon bahane adam neler yaptı nabeer? dün gece de saat 2de uyku tutmadığı için bir film izleyeyim dedim, ismi wonder, tam bir aile filmi ve benim gibi dram tutkulusu biri izlerken, yedi numara dizisinde yeşilçam filmleri izleyerek ağlayıp duran kıza dönebilir. bir iki türk filmi izledim, cem yılmaz'ın pek yakında filmi mesela. özkan uğur, mazhar alanson falan, seviyoruz be anacım. yol ayrımı filmi, rutkay aziz çok içten bir adam değil mi, dürüst adamları seviyorum, bir replik çok hoşuma gitti, kadınlara çok düşkün olduğu için, tek kadınla yaşarsa onu aldatıp üzeceğini düşündüğü için evlenmiyor altan karakteri. babama çekmişim ben, ama babamın anneme yaptığını başka bir kadına yapamam, diyor. daha çokça film izledim lakin aklımda kalanlar bunlar, size de bir liste yapmış oldum böylece. şimdi godfather serisi yapacağız sırada o var, ama at kafası sahnesini görmeye katlanamıyorum çok üzücü be. herkese benden kuşburnu, gelin iki sohbet edelim özledim yahu,
13 notes · View notes