Tumgik
#bacanağı
merzifontarihi · 2 years
Text
#Vefatİlanı SAYIM AYGÜL ▪️25 Kasım 2022 Gümüşhacıköy Doluca Köyü'nden merhum Ahmet ve Zeynep AYGÜL'ün oğlu, Nurşen AYGÜL'ün eşi, Zeynep ve Nesrin AYGÜL'ün babası, Kazım AYGÜL'ün abisi, Özer, Özlem, Ergün, Necati, Ali Haydar, Cem ve Cengiz AYGÜL'ün amcaoğlu, Sefa AYGUT'un dayıoğlu, Ceyhan AYGÜL'ün bacanağı Sayım AYGÜL Hakk'ın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi bugün saat 11:00'de K.M.P. Devlet Hastanesi'nden alınarak öğle namazını müteakip Gümüşhacıköy Doluca Köyü'nde aile mezarlığında toprağa verilecektir.
#Vefatİlanı SAYIM AYGÜL ▪️25 Kasım 2022 Gümüşhacıköy Doluca Köyü’nden merhum Ahmet ve Zeynep AYGÜL’ün oğlu, Nurşen AYGÜL’ün eşi, Zeynep ve Nesrin AYGÜL’ün babası, Kazım AYGÜL’ün abisi, Özer, Özlem, Ergün, Necati, Ali Haydar, Cem ve Cengiz AYGÜL’ün amcaoğlu, Sefa AYGUT’un dayıoğlu, Ceyhan AYGÜL’ün bacanağı Sayım AYGÜL Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi bugün saat 11:00’de K.M.P. Devlet Hastanesi’nden alınarak öğle namazını müteakip Gümüşhacıköy Doluca Köyü’nde aile mezarlığında toprağa verilecektir.
#Vefatİlanı SAYIM AYGÜL ▪️25 Kasım 2022 Gümüşhacıköy Doluca Köyü’nden merhum Ahmet ve Zeynep AYGÜL’ün oğlu, Nurşen AYGÜL’ün eşi, Zeynep ve Nesrin AYGÜL’ün babası, Kazım AYGÜL’ün abisi, Özer, Özlem, Ergün, Necati, Ali Haydar, Cem ve Cengiz AYGÜL’ün amcaoğlu, Sefa AYGUT’un dayıoğlu, Ceyhan AYGÜL’ün bacanağı Sayım AYGÜL Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi bugün saat 11:00’de K.M.P. Devlet…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
nevzatboyraz44 · 1 year
Text
Efenim bacanağı sevin 😀
13 notes · View notes
34-ist-34 · 1 year
Text
Sinan Oğancılar, Sinan Oğan'a oy verenler diyelim, çözüldü. En azından dirençleri kırıldı. Kafaları karışık. En fazla oy atmaya gitmezler..
HDP lilerinde kafaları bi dünya, muhafazakarların, bizim işimiz bitti, diyenlerini duyuyorum. Güzel bi dille konuşulursa, ikna olacaklar gibi... Olanları var...
Bildiğimiz İYİ Partililer, sesleri çıkmıyor amma tatlı tatlı gülüyorlar artık.
Saadetli hacı abiler, herşeye rağmen direniyorlar lakin ev halkı bizde.🤗🤗
Diğerlerinin varlığı ile yokluğu belli değil.
Varlar mı yoklar mı... Muamma...🤗🤗
Fettuşiler bildiğiniz gibi Nuh demeye devam ediyorlar. Peygamber diyenini görmedim...
Bizim Rumeli eşrafı da neyin ne olduğunun farkında... Tamamdır inşallah bizim kızanlar, kızçeler.🤗🤗🤗
CHP liler bile havlu attı, atacak.
Küfrün bini bir para derler ya... O hesap...
MHP li kardeşlerimiz, ülkücüdaşlarımız
MIH GİBİ DİMDİK.
Yeniden Refahlılar da öyle.👏👏
Hüda par DSP Reisin yanında.👏👏
Yeter ki, bizim insanımızı tutalım...
Çok basit sebeplerle ürkütmeyelim....
Bizim çalışanımızın gönlünü alalım...
Verelim, alacaklarını, küstürmeyelim...
Verelim şu promosyonları...
Gidecekleri gönderelim gidecekleri yere...
Gelecekleri getirelim,
Uçaklaysa uçakla, Otobüsleyse Otobüsle...
Gelsinler... Gitsinler. 👏
Yine de Milletimiz, Allah için kendi imkanıyla gidiyor. Geliyor...
Bi de giderken, karşı cenahlan götürüyorum diyenler var.
Biz gidiyoruz ama bacanağı da götürdüm.
2 onlardan 2 bizden,
Ben gidiyorum ama komşu da gidiyor.
Onlar 2 kişi... 2 onlardan bir bizden...🤗🤗
Aman ha gelemiyorsanız...
Şu matematiğe dikkat edelim...🤗
Eksiler, karşının eksisinden az olsun.🤗🤗
14 Mayıs sonrası analizim böyle...
Depremzedelere tavır etkili oldu.
Kılıçdaroğlunun paniği etkili oldu.
Vites değiştirmesi...
Bi de REİSE MÜTHİŞ GÜVEN VAR HALKIMIZDA.
YAPARSA REİS YAPAR MODU ETKİLİ...
Olacak bu iş inşallah...
Fark dâhi gelebilir ..👏👏
DOĞRU ZAMAN DOĞRU ADAM
👏👏👏👏
14 notes · View notes
aynodndr · 1 year
Text
Tumblr media
HARİKA BİR HİKAYE
İstanbul'a ilk kez gelen Carlos Santana, alanda karşılanıp konaklayacağı otele getiriliyor. İlk gün serbest, akşama basın toplantısı yapılacak. Dinlenmek yerine, "Çıkalım İstanbul'u dolaşalım," diyor. Yanına bir rehber veriliyor, kendisine bir de araç tahsis ediliyor. Kapalıçarşı, Sultanahmet, Ayasofya derken Santana güzel bir çay bahçesi görüyor. Hem üstadı dinlendirelim hem de bir Türk kahvesi içsin diye bahçede bir masaya oturuyorlar.
O ana kadar koca Santana'yı bir Allah'ın kulu tanımıyor. Resimdi, imzaydı diye taciz eden de yok… Kendi de zaten bu durumdan şikâyetçi değil, çünkü adamın öyle kompleksleri yok... Rehberle beraber kahveleri höpürdeterek sohbet ediyorlar. Birden çay bahçesinin önünden geçmekte olan boyacı Roman çocuklar bağırmaya başlıyorlar: "Heyy !.. Hello Santana! Welcome İstanbul! I love you Santana!.."
Çay bahçesinin garsonları çocukları tersliyor. "Kesin ulan, bağırmayın, içeri falan da girmeyin, dağılın buradan, müşteriyi rahatsız etmeyin !" Santana rehberine diyor ki : "O çocukları buraya çağır, ben içeri gelmelerini istiyorum." Rehber çocuk hemen garsonlara durumu izah ediyor: "Aman abilerim, adam dünya starı, herkese rezil oluruz, boyacıları yanına istiyor, bırakın gelsinler..."
Çaresiz izin veriyorlar. Boyacı Roman çocuklar sandıklarıyla beraber dalıyorlar çay bahçesine... Rehber söylediklerine tercüman oluyor, başlıyorlar koca Santana'yla sohbete... Diyorlar ki, "Sen dünyanın en büyük gitar ustalarındansın. Senin çizmelerini boyayalım, kıyağımız olsun, beş kuruş istemeyiz.."
Santana çok mutlu oluyor, hem de çok şaşırıyor… Çocuklara gazoz, kola ısmarlıyor. Sonra da soruyor tabii : "Geldiğimden beri beni İstanbul'da kimse tanımadı. Peki bu çocuklar beni nasıl tanıdı?.." Çocuklar anlatıyorlar: "Biz boya yaparken bazı müşteriler gazete okur. Fırça sallarken arada gazetelere de bakıyoruz tabii. Resmini orada gördük. 'Dünya Yıldızı Santana İstanbul'a Geliyor' yazıyordu, oradan tanıdık seni."
Çizmelere boya cila yapılıyor. Santana para vermek istiyor ama çocuklar almıyor. "Peki," diyor Santana, "yarın akşam konserim var, beni dinlemek ister misiniz?" Çocuklar deli oluyor. "Hem de çok isteriz Santana. Sen delikanlı adamsın!.."
Rehberden ikişer kişilik davetiyelerden alıyor, çocuklara veriyor. Kardeşiniz varsa yanınızda getirebilirsiniz, diyor. Çocuklar çok mutlu, tabanları kıçlarına vurarak çıkıyorlar, çay bahçesinden caddeye doğru seğirtip kayboluyorlar...
Ertesi akşam Açıkhava'da müthiş bir izdiham var. Roman çocuklar ellerinde davetiyelerle konsere geliyorlar. Ana kapıdan giremiyorlar, çünkü Santana misafirlerine VIP davetiye vermiş, çocuklar nereden bilsin, VIP kapısına gelince kıyamet kopuyor... "Kimden çaldınız lan bu davetiyeleri ?" Çocuklar, "Biz kimseden çalmadık abey, biz Santana'nın misafirleriyiz, o verdi bunları bize…’’ deyince, ‘’Hadi ulan!’’ diyerek ve sille tokat tartaklayarak çocukların ellerinden davetiyeleri alıp kapıdan kovuyorlar.
Ama Santana'nın VIP misafirleri pes etmiyor... Sanatçıların arka giriş kapısını buluyorlar. Orada da aynı muamele tabii: "Hadi yürüyün lan!.." Çocuklar asla pes etmiyor. "Santanaaa ! Santanaaa !.. Help.. Help !.." diye hep bir ağızdan basıyorlar feryadı. Bir şekilde rehbere haber gidiyor, o da gidip durumu Santana'ya anlatıyor. Sonra da rehber gidiyor, çocukları alıp kulise, Santana'nın yanına getiriyor. Salya sümük, gözyaşları içinde başlarına geleni anlatıyorlar. Santana çok üzülüyor ve sinirleniyor: "Misafirlerim alın ve yerlerine oturtun."
Boyacı Roman çocuklar rehberle beraber sahne kenarından seyircinin arasına iniyorlar. Büyük sorun oluyor... Çocukları yerlerine çoktaan birileri oturmuş bile. Vali yardımcısının kızı, damadı… Belediye'den falancanın bacanağı, filancanın eltisi, görümcesi.. "Biz protokolüz kardeşim, kalkmıyoruz !" diyorlar.
Görevliler de durumun farkında ama korkudan bir şey yapamıyorlar... Dakikalar geçiyor ama sorun çözülemiyor. Sonunda merdiven basamaklarına birer minder koyulup Santana'nın VIP misafirlerini oraya oturtarak olayı bağlıyorlar.
Rehber tekrar Santana'nın yanına gidiyor ve olanları anlatıyor. Sanatçı diyor ki, "Git onlara söyle, benim misafirlerime kimse saygısızlık yapamaz... Eğer sahneye çıktığımda çocukları en ön sırada, koltuklarda görmezsem tek bir nota çalmam. Sahneye çıkarım, olayı anlatır, veda eder giderim. Tazminat falan da umurumda değil, bedeli ne olursa olsun öderim."
Konserin başlaması lazım ama bir türlü başlamıyor. Alkışlar, ıslıklar başlıyor. Ve işler karışıyor. VIP bölümünde bir kargaşa var... Bu defa görevliler durumun vahametinin farkında. Çocukların koltuklarına çöken baldız, bacanak, elti, görümce ve de enişte... Tek tek koltuklardan kaldırılıyorlar. En ön orta protokol koltuklarına Santana’nın VIP misafirleri olan Roman çocuklar oturuyorlar...
Arkaya "tamam" diye haber gidiyor, ışıklar açılıyor, sahne aydınlanıyor ve Carlos Santana sahneye çıkıyor… Yer yerinden oynuyor. İlk iş olarak ön tarafa bakıyor, misafirleri yerinde mi diye... Çocukları görüyor, bakıyor ki herkes mutlu… Başparmağını yukarı doğru çevirip VIP misafirlerine bir OK çekiyor. Sonrasında o sihirli parmaklar gitarının tellerine gömülüyor. Açıkhava'da sanki gitarından binlerce beyaz güvercin çıkıyor. Uçuyor, uçuyor, Santana'nın misafirlerinin üstünde sortiler yapıyor..
Onun içindir ki Santana gibi sanatçılara virtüöz, muhteşem, büyük star demeden önce ‘’Adam’’ diyorlar.
Gerçekten çok büyüksün... Viva Santana!..”
Öğretmen,
Doktor,
Mühendis,
Avukat,
İş adamı
Ve
Şöhretli olunabilinir.
Ama adam olmak her insanın olacağı bir zanaat değildir.
Yürek ister,
Mertlik ister,
Mütevazilik ister,
Bilgi ister.
Görgü ister
Ve bir de,
Gönül ister!..
~Alıntıdır~
4 notes · View notes
Text
Herkesin her şey tanıdığı var ya,nasıl bir tesadüf bu? Yani 'abi ben radyoaktivist arıyorum, bodruma kurduğum nükleer santral prototipinin kalibrasyonu yapılacak' desen 'aa bizim dayıoğlunun bacanağı var,geçen ay transitine 1 galon uranyum dökülmüştü o anlar' deyip iş bağlayacak.
3 notes · View notes
elazigsurmanset · 1 year
Text
Nişan Atma Olayı Kanlı Bitti!
Tumblr media
Olay, gece saatlerinde Palu ilçesi Kalekent Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, Ercan Yetiş, kızını bacanağının oğluna verdi. Bir süre sonra Yetiş’ın kızı, nişanı attı. Olayın ardından evin önüne gelen bacanağı ve oğulları, Yetiş’i konuşmak için aşağı çağırdı. Bir süre sonra yaşanan tartışma kavgaya dönüştü. Kavgada Y.K., sallama diye tabir edilen bıçak ile Yetiş’i boynundan ve bileğinden yaraladı. Ardından havaya ateş açan şahıslar olay yerinden kaçtı. Haber verilmesi üzerine bölgeye sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Ağır yaralanan ve Palu Devlet Hastanesine kaldırılan Ercan Yetiş, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Olayla ilgili başlatılan inceleme sürüyor. Read the full article
0 notes
dakikamagazin · 1 year
Link
Taze damat Hakan Sabancı aileye girdi! Sevgilisi Hande Erçel'in ablası ve eniştesiyle poz verdi
0 notes
burakurnaz · 3 years
Text
yüksek lisans yapacaktım, belki hala yapabilirim ama hoca bulamıyorum. aklımda 4 hoca vardı, ikisi fakülte değiştirmiş, birisi kontenjanı dolmuş, diğeri hakkında internette sadece, akp'li bir vekilin utanarak söylediği, bacanağı olduğu bilgisi dışında hiç bilgi yok. zaten attığım maile dönmedi. lisans tezi hocamla çalışacak olsam, onunla zaten çalıştım ve alanı kısır. onun oda arkadaşı var ama herkes koşarak kaçıyor. bir hoca var, müthiş bir alanı var ama müthiş de akp'li. başka hocanın hem alanıyla ilgilenmiyorum hem de bana fena ayar oluyor. başka hocanın alanı güzel ama konuştuğunu hiç anlamıyorum, cümleleri hep yarım bırakıyor ve ilgisizmiş. diğeri var, beni istemez, seviyesi çok yukarıda.
pazartesi sınav var, bir hocayla salıya kadar anlaşmak gerekiyor. bu dönemi kaçırırsam bahara kalırım. bahara kadar beklemek istemiyorum çünkü seçeneklerim daha da karmaşıklaşacak veya bu şirkette çalışmaya çürüyerek devam edicem. diğer yandansa böylece muhtemelen biraz daha para biriktirebilicem.
3 notes · View notes
sadiatici · 4 years
Text
Tumblr media Tumblr media
İstanbul'a ilk kez gelen Carlos Santana, alanda karşılanıp konaklayacağı otele getiriliyor. İlk gün serbest, akşama basın toplantısı yapılacak. Dinlenmek yerine, "Çıkalım İstanbul'u dolaşalım," diyor. Yanına bir rehber veriliyor, kendisine bir de araç tahsis ediliyor. Kapalıçarşı, Sultanahmet, Ayasofya derken Santana güzel bir çay bahçesi görüyor. Hem üstadı dinlendirelim hem de bir Türk kahvesi içsin diye bahçede bir masaya oturuyorlar.
O ana kadar koca Santana'yı bir Allah'ın kulu tanımıyor. Resimdi, imzaydı diye taciz eden de yok… Kendi de zaten bu durumdan şikâyetçi değil, çünkü adamın öyle kompleksleri yok... Rehberle beraber kahveleri höpürdeterek sohbet ediyorlar. Birden çay bahçesinin önünden geçmekte olan boyacı Roman çocuklar bağırmaya başlıyorlar: "Heyy !.. Hello Santana! Welcome İstanbul! I love you Santana!.."
Çay bahçesinin garsonları çocukları tersliyor. "Kesin ulan, bağırmayın, içeri falan da girmeyin, dağılın buradan, müşteriyi rahatsız etmeyin !" Santana rehberine diyor ki : "O çocukları buraya çağır, ben içeri gelmelerini istiyorum." Rehber çocuk hemen garsonlara durumu izah ediyor: "Aman abilerim, adam dünya starı, herkese rezil oluruz, boyacıları yanına istiyor, bırakın gelsinler..."
Çaresiz izin veriyorlar. Boyacı Roman çocuklar sandıklarıyla beraber dalıyorlar çay bahçesine... Rehber söylediklerine tercüman oluyor, başlıyorlar koca Santana'yla sohbete... Diyorlar ki, "Sen dünyanın en büyük gitar ustalarındansın. Senin çizmelerini boyayalım, kıyağımız olsun, beş kuruş istemeyiz.."
Santana çok mutlu oluyor, hem de çok şaşırıyor… Çocuklara gazoz, kola ısmarlıyor. Sonra da soruyor tabii : "Geldiğimden beri beni İstanbul'da kimse tanımadı. Peki bu çocuklar beni nasıl tanıdı?.." Çocuklar anlatıyorlar: "Biz boya yaparken bazı müşteriler gazete okur. Fırça sallarken arada gazetelere de bakıyoruz tabii. Resmini orada gördük. 'Dünya Yıldızı Santana İstanbul'a Geliyor' yazıyordu, oradan tanıdık seni."
Çizmelere boya cila yapılıyor. Santana para vermek istiyor ama çocuklar almıyor. "Peki," diyor Santana, "yarın akşam konserim var, beni dinlemek ister misiniz?" Çocuklar deli oluyor. "Hem de çok isteriz Santana. Sen delikanlı adamsın!.."
Rehberden ikişer kişilik davetiyelerden alıyor, çocuklara veriyor. Kardeşiniz varsa yanınızda getirebilirsiniz, diyor. Çocuklar çok mutlu, tabanları kıçlarına vurarak çıkıyorlar, çay bahçesinden caddeye doğru seğirtip kayboluyorlar...
Ertesi akşam Açıkhava'da müthiş bir izdiham var. Roman çocuklar ellerinde davetiyelerle konsere geliyorlar. Ana kapıdan giremiyorlar, çünkü Santana misafirlerine VIP davetiye vermiş, çocuklar nereden bilsin, VIP kapısına gelince kıyamet kopuyor... "Kimden çaldınız lan bu davetiyeleri ?" Çocuklar, "Biz kimseden çalmadık abey, biz Santana'nın misafirleriyiz, o verdi bunları bize…’’ deyince, ‘’Hadi ulan!’’ diyerek ve sille tokat tartaklayarak çocukların ellerinden davetiyeleri alıp kapıdan kovuyorlar.
Ama Santana'nın VIP misafirleri pes etmiyor... Sanatçıların arka giriş kapısını buluyorlar. Orada da aynı muamele tabii: "Hadi yürüyün lan!.." Çocuklar asla pes etmiyor. "Santanaaa ! Santanaaa !.. Help.. Help !.." diye hep bir ağızdan basıyorlar feryadı. Bir şekilde rehbere haber gidiyor, o da gidip durumu Santana'ya anlatıyor. Sonra da rehber gidiyor, çocukları alıp kulise, Santana'nın yanına getiriyor. Salya sümük, gözyaşları içinde başlarına geleni anlatıyorlar. Santana çok üzülüyor ve sinirleniyor: "Misafirlerim alın ve yerlerine oturtun."
Boyacı Roman çocuklar rehberle beraber sahne kenarından seyircinin arasına iniyorlar. Büyük sorun oluyor... Çocukları yerlerine çoktaan birileri oturmuş bile. Vali yardımcısının kızı, damadı… Belediye'den falancanın bacanağı, filancanın eltisi, görümcesi.. "Biz protokolüz kardeşim, kalkmıyoruz !" diyorlar.
Görevliler de durumun farkında ama korkudan bir şey yapamıyorlar... Dakikalar geçiyor ama sorun çözülemiyor. Sonunda merdiven basamaklarına birer minder koyulup Santana'nın VIP misafirlerini oraya oturtarak olayı bağlıyorlar.
Rehber tekrar Santana'nın yanına gidiyor ve olanları anlatıyor. Sanatçı diyor ki, "Git onlara söyle, benim misafirlerime kimse saygısızlık yapamaz... Eğer sahneye çıktığımda çocukları en ön sırada, koltuklarda görmezsem tek bir nota çalmam. Sahneye çıkarım, olayı anlatır, veda eder giderim. Tazminat falan da umurumda değil, bedeli ne olursa olsun öderim."
Konserin başlaması lazım ama bir türlü başlamıyor. Alkışlar, ıslıklar başlıyor. Ve işler karışıyor. VIP bölümünde bir kargaşa var... Bu defa görevliler durumun vahametinin farkında. Çocukların koltuklarına çöken baldız, bacanak, elti, görümce ve de enişte... Tek tek koltuklardan kaldırılıyorlar. En ön orta protokol koltuklarına Santana’nın VIP misafirleri olan Roman çocuklar oturuyorlar...
Arkaya "tamam" diye haber gidiyor, ışıklar açılıyor, sahne aydınlanıyor ve Carlos Santana sahneye çıkıyor… Yer yerinden oynuyor. İlk iş olarak ön tarafa bakıyor, misafirleri yerinde mi diye... Çocukları görüyor, bakıyor ki herkes mutlu… Başparmağını yukarı doğru çevirip VIP misafirlerine bir OK çekiyor. Sonrasında o sihirli parmaklar gitarının tellerine gömülüyor. Açıkhava'da sanki gitarından binlerce beyaz güvercin çıkıyor. Uçuyor, uçuyor, Santana'nın misafirlerinin üstünde sortiler yapıyor..
Onun içindir ki Santana gibi sanatçılara virtüöz, muhteşem, büyük star demeden önce ‘’Adam’’ diyorlar.
Gerçekten çok büyüksün... Viva Santana!..”
Öğretmen,
Doktor,
Mühendis,
Avukat,
İş adamı
Ve
Şöhretli olunabilinir.
Ama adam olmak her insanın olacağı bir zanaat değildir.
Yürek ister,
Mertlik ister,
Mütevazilik ister,
Bilgi ister.
Görgü ister
Ve birde,
Gönül ister!..
👌👌👌
Buda burda kalsın belki bir okuyan olur.
(Sonradan öğrendiğime göre Zafer Alagöz kitabından alınmıştır. Bize bu yaşanmışlığı kazandırdığı için kendisine teşekkür ederiz.)
19 notes · View notes
merzifontarihi · 2 years
Photo
Tumblr media
#Vefatİlanı SAYIM AYGÜL ▪️25 Kasım 2022 Gümüşhacıköy Doluca Köyü'nden merhum Ahmet ve Zeynep AYGÜL'ün oğlu, Nurşen AYGÜL'ün eşi, Zeynep ve Nesrin AYGÜL'ün babası, Kazım AYGÜL'ün abisi, Özer, Özlem, Ergün, Necati, Ali Haydar, Cem ve Cengiz AYGÜL'ün amcaoğlu, Sefa AYGUT'un dayıoğlu, Ceyhan AYGÜL'ün bacanağı Sayım AYGÜL Hakk'ın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi bugün saat 11:00'de K.M.P. Devlet Hastanesi'nden alınarak öğle namazını müteakip Gümüşhacıköy Doluca Köyü'nde aile mezarlığında toprağa verilecektir. https://www.instagram.com/p/ClX-Lp9K8_T/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
sakarkiz · 4 years
Text
bacanağı kırmayayım diye güneşin altında kahvaltı yaptık,kafama güneş geçmiş ama olsun menemen güzeldi
3 notes · View notes
onlyalperend · 4 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
2. BÖLÜM ÖZETİ
Selim ve Akgün, Adalet Sitesi’ne, Canan’ın evinin tam karşısına taşınmıştır. Kara ailesinden sadece Altay, Selim’in bu sürprizini mutlulukla karşılarken, Canan ve Yağmur, kendilerini kandırılmış hissetmektedirler. Canan, Selim’in onun kararlarına hiç saygı duymadığını anladığından, Selim’e çok öfkelidir ve öfkesini içinde artık tutamamaktadır. Selim’e, onun oyununa gelmeyeceğini, onun için yalan söylemeyeceğini söyler. Ailecek bir araya geldikleri ilk gün çocuklar boşanacaklarını öğreneceklerdir. Selim, Canan’ı bu defa ikna etmenin hiç kolay olmayacağını fark eder. Tanıdığı en mutlu çiftten, Emel ve Metin’den ona yardım etmelerini ister. Emel, kız kardeşinin tarafını tutarken Metin, bacanağı Selim’e gizliden de olsa yardım edecektir.
Akgün, yapayalnız kalmıştır. Gideceği hiçbir yer olmadığı için savcının evinde kalmış olsa da bu durumu gururuna yedirememektedir. Adalet Sitesi’nden kaçmalı, yoluna tek başına devam etmelidir ve bunu yaparken de öldürülmemeyi başarmalıdır. Akgün, bir çıkış yolu ararken, İstanbul’dan tanıdık bir yüzle karşılaşması, bütün sorunlarını çözebilecek bir fırsat olarak karşısına çıkar. Ancak işler kontrolden çıkar ve karşısına çıkan bu fırsat Akgün’ün ve hiç istemediği halde Yağmur’un başını derde sokacak bir belaya dönüşür.
Son Yaz yeni bölümüyle Cuma saat 20.00'de FOX'ta!
https://www.fox.com.tr/Son-Yaz/bolum-ozetleri
1 note · View note
gonzalesiniz · 4 years
Text
Hekır akrabası tanığı eltisi görümcesi bacanağı babannesi ebesi kaynanası eniştesi teyzesi halası falan olan yokmu yav koskoca tumblrda
9 notes · View notes
kanalmalatya · 6 years
Text
Bacanağı Tarafından Öldürülen Adamın Mutluluk Temennileri Görüntülerde Kaldı
Bacanağı Tarafından Öldürülen Adamın Mutluluk Temennileri Görüntülerde Kaldı
Denizli’de bacanağı tarafından tüfekle vurularak öldürülen 60 yaşındaki Çetin Gökdel’in sosyal medya hesabı üzerinden yayınladığı ve ‘inşallah bir ömür boyu mutlu oluruz’ dediği görüntüler yürekleri dağladı.
Pamukkale ilçesi Karşıyaka Mahallesi 2432 Sokak’ta meydana gelen olayda, Hasan D. (42), ev sahibi ve bacanağı Çetin Gökdel (60) ile alacak verecek meselesi yüzünden tartışmaya başladı.…
View On WordPress
0 notes
mustafasalihbozok · 5 years
Text
Tumblr media
1989 yılında, İstanbul'a ilk kez gelen Carlos Santana, alanda karşılanıp konaklayacağı otele getiriliyor. İlk gün serbest, akşama basın toplantısı yapılacak. Dinlenmek yerine, "Çıkalım İstanbul'u dolaşalım," diyor. Yanına bir rehber veriliyor, kendisine bir de araç tahsis ediliyor. Kapalıçarşı, Sultanahmet, Ayasofya derken Santana güzel bir çay bahçesi görüyor. Hem üstadı dinlendirelim hem de bir Türk kahvesi içsin diye bahçede bir masaya oturuyorlar.
O ana kadar koca Santana'yı bir Allah'ın kulu tanımıyor. Resimdi, imzaydı diye taciz eden de yok… Kendi de zaten bu durumdan şikâyetçi değil, çünkü adamın öyle kompleksleri yok... Rehberle beraber kahveleri höpürdeterek sohbet ediyorlar. Birden çay bahçesinin önünden geçmekte olan boyacı Roman çocuklar bağırmaya başlıyorlar: "Heyy !.. Hello Santana! Welcome İstanbul! I love you Santana!.."
Çay bahçesinin garsonları çocukları tersliyor. "Kesin ulan, bağırmayın, içeri falan da girmeyin, dağılın buradan, müşteriyi rahatsız etmeyin !" Santana rehberine diyor ki : "O çocukları buraya çağır, ben içeri gelmelerini istiyorum." Rehber çocuk hemen garsonlara durumu izah ediyor: "Aman abilerim, adam dünya starı, herkese rezil oluruz, boyacıları yanına istiyor, bırakın gelsinler..."
Çaresiz izin veriyorlar. Boyacı Roman çocuklar sandıklarıyla beraber dalıyorlar çay bahçesine... Rehber söylediklerine tercüman oluyor, başlıyorlar koca Santana'yla sohbete... Diyorlar ki, "Sen dünyanın en büyük gitar ustalarındansın. Senin çizmelerini boyayalım, kıyağımız olsun, beş kuruş istemeyiz.."
Santana çok mutlu oluyor, hem de çok şaşırıyor… Çocuklara gazoz, kola ısmarlıyor. Sonra da soruyor tabii : "Geldiğimden beri beni İstanbul'da kimse tanımadı. Peki bu çocuklar beni nasıl tanıdı?.." Çocuklar anlatıyorlar: "Biz boya yaparken bazı müşteriler gazete okur. Fırça sallarken arada gazetelere de bakıyoruz tabii. Resmini orada gördük. 'Dünya Yıldızı Santana İstanbul'a Geliyor' yazıyordu, oradan tanıdık seni."
Çizmelere boya cila yapılıyor. Santana para vermek istiyor ama çocuklar almıyor. "Peki," diyor Santana, "yarın akşam konserim var, beni dinlemek ister misiniz?" Çocuklar deli oluyor. "Hem de çok isteriz Santana. Sen delikanlı adamsın!.."
Rehberden ikişer kişilik davetiyelerden alıyor, çocuklara veriyor. Kardeşiniz varsa yanınızda getirebilirsiniz, diyor. Çocuklar çok mutlu, tabanları kıçlarına vurarak çıkıyorlar, çay bahçesinden caddeye doğru seğirtip kayboluyorlar...
Ertesi akşam Açıkhava'da müthiş bir izdiham var. Roman çocuklar ellerinde davetiyelerle konsere geliyorlar. Ana kapıdan giremiyorlar, çünkü Santana misafirlerine VIP davetiye vermiş, çocuklar nereden bilsin, VIP kapısına gelince kıyamet kopuyor... "Kimden çaldınız lan bu davetiyeleri ?" Çocuklar, "Biz kimseden çalmadık abey, biz Santana'nın misafirleriyiz, o verdi bunları bize…’’ deyince, ‘’Hadi ulan!’’ diyerek ve sille tokat tartaklayarak çocukların ellerinden davetiyeleri alıp kapıdan kovuyorlar.
Ama Santana'nın VIP misafirleri pes etmiyor... Sanatçıların arka giriş kapısını buluyorlar. Orada da aynı muamele tabii: "Hadi yürüyün lan!.." Çocuklar asla pes etmiyor. "Santanaaa ! Santanaaa !.. Help.. Help !.." diye hep bir ağızdan basıyorlar feryadı. Bir şekilde rehbere haber gidiyor, o da gidip durumu Santana'ya anlatıyor. Sonra da rehber gidiyor, çocukları alıp kulise, Santana'nın yanına getiriyor. Salya sümük, gözyaşları içinde başlarına geleni anlatıyorlar. Santana çok üzülüyor ve sinirleniyor: "Misafirlerim alın ve yerlerine oturtun."
Boyacı Roman çocuklar rehberle beraber sahne kenarından seyircinin arasına iniyorlar. Büyük sorun oluyor... Çocukları yerlerine çoktaan birileri oturmuş bile. Vali yardımcısının kızı, damadı… Belediye'den falancanın bacanağı, filancanın eltisi, görümcesi.. "Biz protokolüz kardeşim, kalkmıyoruz !" diyorlar.
Görevliler de durumun farkında ama korkudan bir şey yapamıyorlar... Dakikalar geçiyor ama sorun çözülemiyor. Sonunda merdiven basamaklarına birer minder koyulup Santana'nın VIP misafirlerini oraya oturtarak olayı bağlıyorlar.
Rehber tekrar Santana'nın yanına gidiyor ve olanları anlatıyor. Sanatçı diyor ki, "Git onlara söyle, benim misafirlerime kimse saygısızlık yapamaz... Eğer sahneye çıktığımda çocukları en ön sırada, koltuklarda görmezsem tek bir nota çalmam. Sahneye çıkarım, olayı anlatır, veda eder giderim. Tazminat falan da umurumda değil, bedeli ne olursa olsun öderim."
Konserin başlaması lazım ama bir türlü başlamıyor. Alkışlar, ıslıklar başlıyor. Ve işler karışıyor. VIP bölümünde bir kargaşa var... Bu defa görevliler durumun vahametinin farkında. Çocukların koltuklarına çöken baldız, bacanak, elti, görümce ve de enişte... Tek tek koltuklardan kaldırılıyorlar. En ön orta protokol koltuklarına Santana’nın VIP misafirleri olan Roman çocuklar oturuyorlar...
Arkaya "tamam" diye haber gidiyor, ışıklar açılıyor, sahne aydınlanıyor ve Carlos Santana sahneye çıkıyor… Yer yerinden oynuyor. İlk iş olarak ön tarafa bakıyor, misafirleri yerinde mi diye... Çocukları görüyor, bakıyor ki herkes mutlu… Başparmağını yukarı doğru çevirip VIP misafirlerine bir OK çekiyor. Sonrasında o sihirli parmaklar gitarının tellerine gömülüyor. Açıkhava'da sanki gitarından binlerce beyaz güvercin çıkıyor. Uçuyor, uçuyor, Santana'nın misafirlerinin üstünde sortiler yapıyor..
Onun içindir ki Santana gibi sanatçılara virtüöz, muhteşem, büyük star demeden önce ‘’Adam’’ diyorlar.
Gerçekten çok büyüksün... Viva Santana!..”
Öğretmen,
Doktor,
Mühendis,
Avukat,
İş adamı
Ve
Şöhretli olunabilinir.
Ama adam olmak her insanın olacağı bir zanaat değildir.
Yürek ister,
Mertlik ister,
Mütevazilik ister,
Bilgi ister.
Görgü ister
Ve bir de,
Gönül ister!..
(alıntı) 🍁 🍁 🍁
5 notes · View notes
ozlemayral · 5 years
Text
Tumblr media
İnsan olabilmek bazilari icin zor , Bazilari icin cok kolay.
Ders niteliğinde!,
1989 İstanbul Carlos Santana ...
1989 yılında, İstanbul'a ilk kez gelen Carlos Santana, alanda karşılanıp konaklayacağı otele getiriliyor. İlk gün serbest, akşama basın toplantısı yapılacak. Dinlenmek yerine, "Çıkalım İstanbul'u dolaşalım," diyor. Yanına bir rehber veriliyor, kendisine bir de araç tahsis ediliyor. Kapalıçarşı, Sultanahmet, Ayasofya derken Santana güzel bir çay bahçesi görüyor. Hem üstadı dinlendirelim hem de bir Türk kahvesi içsin diye bahçede bir masaya oturuyorlar.
O ana kadar koca Santana'yı bir Allah'ın kulu tanımıyor. Resimdi, imzaydı diye taciz eden de yok… Kendi de zaten bu durumdan şikâyetçi değil, çünkü adamın öyle kompleksleri yok... Rehberle beraber kahveleri höpürdeterek sohbet ediyorlar. Birden çay bahçesinin önünden geçmekte olan boyacı Roman çocuklar bağırmaya başlıyorlar: "Heyy !.. Hello Santana! Welcome İstanbul! I love you Santana!.."
Çay bahçesinin garsonları çocukları tersliyor. "Kesin ulan, bağırmayın, içeri falan da girmeyin, dağılın buradan, müşteriyi rahatsız etmeyin !" Santana rehberine diyor ki : "O çocukları buraya çağır, ben içeri gelmelerini istiyorum." Rehber çocuk hemen garsonlara durumu izah ediyor: "Aman abilerim, adam dünya starı, herkese rezil oluruz, boyacıları yanına istiyor, bırakın gelsinler..."
Çaresiz izin veriyorlar. Boyacı Roman çocuklar sandıklarıyla beraber dalıyorlar çay bahçesine... Rehber söylediklerine tercüman oluyor, başlıyorlar koca Santana'yla sohbete... Diyorlar ki, "Sen dünyanın en büyük gitar ustalarındansın. Senin çizmelerini boyayalım, kıyağımız olsun, beş kuruş istemeyiz.."
Santana çok mutlu oluyor, hem de çok şaşırıyor… Çocuklara gazoz, kola ısmarlıyor. Sonra da soruyor tabii : "Geldiğimden beri beni İstanbul'da kimse tanımadı. Peki bu çocuklar beni nasıl tanıdı?.." Çocuklar anlatıyorlar: "Biz boya yaparken bazı müşteriler gazete okur. Fırça sallarken arada gazetelere de bakıyoruz tabii. Resmini orada gördük. 'Dünya Yıldızı Santana İstanbul'a Geliyor' yazıyordu, oradan tanıdık seni."
Çizmelere boya cila yapılıyor. Santana para vermek istiyor ama çocuklar almıyor. "Peki," diyor Santana, "yarın akşam konserim var, beni dinlemek ister misiniz?" Çocuklar deli oluyor. "Hem de çok isteriz Santana. Sen delikanlı adamsın!.."
Rehberden ikişer kişilik davetiyelerden alıyor, çocuklara veriyor. Kardeşiniz varsa yanınızda getirebilirsiniz, diyor. Çocuklar çok mutlu, tabanları kıçlarına vurarak çıkıyorlar, çay bahçesinden caddeye doğru seğirtip kayboluyorlar...
Ertesi akşam Açıkhava'da müthiş bir izdiham var. Roman çocuklar ellerinde davetiyelerle konsere geliyorlar. Ana kapıdan giremiyorlar, çünkü Santana misafirlerine VIP davetiye vermiş, çocuklar nereden bilsin, VIP kapısına gelince kıyamet kopuyor... "Kimden çaldınız lan bu davetiyeleri ?" Çocuklar, "Biz kimseden çalmadık abey, biz Santana'nın misafirleriyiz, o verdi bunları bize…’’ deyince, ‘’Hadi ulan!’’ diyerek ve sille tokat tartaklayarak çocukların ellerinden davetiyeleri alıp kapıdan kovuyorlar.
Ama Santana'nın VIP misafirleri pes etmiyor... Sanatçıların arka giriş kapısını buluyorlar. Orada da aynı muamele tabii: "Hadi yürüyün lan!.." Çocuklar asla pes etmiyor. "Santanaaa ! Santanaaa !.. Help.. Help !.." diye hep bir ağızdan basıyorlar feryadı. Bir şekilde rehbere haber gidiyor, o da gidip durumu Santana'ya anlatıyor. Sonra da rehber gidiyor, çocukları alıp kulise, Santana'nın yanına getiriyor. Salya sümük, gözyaşları içinde başlarına geleni anlatıyorlar. Santana çok üzülüyor ve sinirleniyor: "Misafirlerim alın ve yerlerine oturtun."
Boyacı Roman çocuklar rehberle beraber sahne kenarından seyircinin arasına iniyorlar. Büyük sorun oluyor... Çocukları yerlerine çoktaan birileri oturmuş bile. Vali yardımcısının kızı, damadı… Belediye'den falancanın bacanağı, filancanın eltisi, görümcesi.. "Biz protokolüz kardeşim, kalkmıyoruz !" diyorlar.
Görevliler de durumun farkında ama korkudan bir şey yapamıyorlar... Dakikalar geçiyor ama sorun çözülemiyor. Sonunda merdiven basamaklarına birer minder koyulup Santana'nın VIP misafirlerini oraya oturtarak olayı bağlıyorlar.
Rehber tekrar Santana'nın yanına gidiyor ve olanları anlatıyor. Sanatçı diyor ki, "Git onlara söyle, benim misafirlerime kimse saygısızlık yapamaz... Eğer sahneye çıktığımda çocukları en ön sırada, koltuklarda görmezsem tek bir nota çalmam. Sahneye çıkarım, olayı anlatır, veda eder giderim. Tazminat falan da umurumda değil, bedeli ne olursa olsun öderim."
Konserin başlaması lazım ama bir türlü başlamıyor. Alkışlar, ıslıklar başlıyor. Ve işler karışıyor. VIP bölümünde bir kargaşa var... Bu defa görevliler durumun vahametinin farkında. Çocukların koltuklarına çöken baldız, bacanak, elti, görümce ve de enişte... Tek tek koltuklardan kaldırılıyorlar. En ön orta protokol koltuklarına Santana’nın VIP misafirleri olan Roman çocuklar oturuyorlar...
Arkaya "tamam" diye haber gidiyor, ışıklar açılıyor, sahne aydınlanıyor ve Carlos Santana sahneye çıkıyor… Yer yerinden oynuyor. İlk iş olarak ön tarafa bakıyor, misafirleri yerinde mi diye... Çocukları görüyor, bakıyor ki herkes mutlu… Başparmağını yukarı doğru çevirip VIP misafirlerine bir OK çekiyor. Sonrasında o sihirli parmaklar gitarının tellerine gömülüyor. Açıkhava'da sanki gitarından binlerce beyaz güvercin çıkıyor. Uçuyor, uçuyor, Santana'nın misafirlerinin üstünde sortiler yapıyor..
Onun içindir ki Santana gibi sanatçılara virtüöz, muhteşem, büyük star demeden önce ‘’Adam’’ diyorlar.
Gerçekten çok büyüksün... Viva Santana!..”
Öğretmen,
Doktor,
Mühendis,
Avukat,
İş adamı
Ve
Şöhretli olunabilinir.
Ama adam olmak her insanın olacağı bir zanaat değildir.
Yürek ister,
Mertlik ister,
Mütevazilik ister,
Bilgi ister.
Görgü ister
Ve birde,
Gönül ister!..
11 notes · View notes