Tumgik
#bisikletim
murekkebeboyanan · 8 months
Note
Çocukluk hayalin nedir ne olsun isterdin
böyle pembe renkte önünde sepeti olan bir bisikletim olmasını çok istiyordum..
70 notes · View notes
aspaldiko · 5 months
Text
Tumblr media Tumblr media
Maviydi bisikletim, tıpkı Nurhayat’ın gözleri gibi!
Maviydi Bisikletim, Dinçer Sümer
#+
21 notes · View notes
yesiliris · 6 months
Text
Herkes ölümünü hayatı boyunca bir kere illaki düşünmüştür. Ben defalarca kez düşündüm. Bütün , hatırladığım kadarıyla, hayatımı düşündüm. Bi şarkıya sığdırmak istedim, Bi fotoğraf karesine, Bi mesaja belki de bilmiyorum.
Çocukken hatırladığım pek anım yok.
İncir ağaçları, uğurböcekleri, kırmızı bisikletim, oyuncak bebeklerim, arkadaşlarım..hepsini hatırlıyorum. Güzel anılarım var ama yaralarım da var. Her birini affettiğim ama kendi içimde hazmedemediğim yaralar,izler var.
Benim çocukluğum yaralı hâlâ ve deli gibi korkuyor.
Terk edilmiş parkta, sarı salıncakta kendini sallamaya çalışıyor hâlâ.
Biraz büyüdüm.
Aklım başıma daha çok geldi. Gördüm ve duydum. Gerçekten kaçtım. İlk şüphe tohumu 9 yaşımda düştü içime. Güvenmemem gerektiğini öğrendim. Sevgisizliğin sonuçlarının ne denli büyük olduğunu gördüm. Küçük yaşımda dedim ki;"Ben herkesi seveceğim belki o zaman onlarda sevmeyi bilir."
Çocukluğuma sözüm vardı. Sözümü tuttum. Herkesi çok sevdim.
Biraz daha büyüdüm.
Şimdi olduğum kişi oldum.
Savaştım, savaşırken sevilmemeyi öğrendim. Çabaların boşuna gittiğini, ne kadar istersek isteyelim bazı şeylerin olmadığını öğrendim.
Çok sevdim yinede.
Dostumun deyimi ile "Seninkiler seni istemediğini bas bas bağırıyor seni kullanıyorum diye"
Büyürken öğrendim. Sevginin en büyük silah olduğunu. Bu silahı karşı tarafa bizzat bizim verdiğimizi anladım.
Sonra dedim ki; "Sevsek de sevmesek de kötü olmak isteyen hep kötü oluyor."
Ve günümüzün saatiyle vazgeçtim.
Kan yok. Kelebek yok. Balık yok. Çığlık yok. Anlaşılmaya artık çalışmıyorum. Ne anlarsınız o. Ben biri işte, ben bugün son kez ölüyorum.
İyi geceler.
29 Kasım 2023
18 notes · View notes
kanlikontez · 7 days
Text
sen işte hiç uyanmak için uyumadın biliyorum. yolunu kaybedince, tabelalardan evvel, başını kaldırıp o büyük yıldızı aramadın. sen tekerlekleri patlak bir bisikleti yokuş aşağı vurdurmadın. sakat bir at gibi vurulmadın daha on sekizinde. sevmedin o şarkıyı. sarhoş olunca telefonunu kendinden çok uzağa bırakmadın. çok uzak bir yere yürümüştük, gökte buluttan başka bir şey ve tekerlekleri patlak bir bisikletim bile yoktu. beni eve bırakmadın. bana evvela bir evmiş gibi, sonra ben o evin değerini alçaltan şu izbe kenar sokaklardanmışım gibi baktın. keşke merhemi olmayan bir yara olaydım. oysa ben bir yudum suyla hayat bulacak yaşama çaresi elde bir çiçek gibiydim belki senin yıkılmaya teşne pervazında, anladım sen hiç çocuk da olmadın.
7 notes · View notes
ay-simay · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media
Onun arabası var, özel ve dizel
Benim bisikletim var, güzel mi güzel...
((:
🖤Güzel sabahlar 🦋🌺
64 notes · View notes
aynodndr · 4 months
Text
Tumblr media
Sen iki ters bir düz kırgınlıklar örerken beş numara şişle
Yumuşacık kakaolu kekler yapardı karşı evin annesi
İmrenirdim
Mutfağındaki eksik malzemeden bihaber
Tepeleme dolu kızgınlıklar yüklerdim dişlerimin arasına
Bilmezdim anne
Karşı evin babasında bitermiş iş
Bunu görmezdim
Hep başın ağrırdı
Başın, hep ağrırdı
Sırf bu yüzden bile bazı zamanlar
Seni sevmezdim
Küçüktüm anne
Bilseydim evinde su faturası ödenmemiş
Çeşmeden akmayan suya
İsyan etmezdim
Sen iki kere ikinin dört ettiğini ekmek hesabından bilirken
Mis kokulu çamaşırlar asardı karşı evin annesi
Özenirdim
Ellerindeki çamaşır suyu kokusundan rahatsız
Çocukça bir küskünlük eklerdim gecelerime
Oysa ellerin ruhuma akarmış saçlarımdan
Ömrümü tararmış titreyen parmakların
Bilmezdim anne
Büyümek denen illet dayanıncaya dek kapıma
Ellerinin ne muhteşem olduğunu bilmezdim
Küçüktüm anne
Yoksa
Gün aşırı patlayan sarı ampulü
Mumla yamayacak yüce gönlünü
Ezecek kadar ezilmezdim
Sen çalı süpürgesiyle süpürürken dış kapının ağzını
Taze boyalı saçlarını savurarak süzülürdü karşı evin annesi
Ayağında yüksek topuklu ayakkaısıyla
Düşündüm de şimdi
Ne iğreti dururdu o topukların üstünde dursan
Senin çatlamış ayakların vardı anne
Hacı Şakir kokardın en beyazından
İncecik bir yemeniyle gizlerdin
Ölünce her bir teli yılan olacak sandığın sırma saçlarını
Çok yeni anladım anne
Ağaran her saç telinden üstüme düşen payımı
Çocuktum anne
Bir bisikletim olsa bütün mutluluklar benimdi
Babam eve sarhoş gelmiş geç gelmiş
Hepsi sabah sokağa çıktığımda biterdi
Bilmezdim anne
Karşı evden arta kalan çantalar dolusu giysi
Üstümüze cuk otururken
Ruhuna azap olur akarmış
Bilmezdim benim annem gözünün yaşıyla
Her bayram arifesi
Vitrinlere bakarmış
Sen ilkokul fişlerimi kardeşimle hecelerken
Telefonu keşfetmiş karşı evin annesi
Bilsen ne cahildin ne görgüsüzdün gözümde
Yak deseler yakacağım o dakika dünyayı
Yık deseler
Ne şu eski divan kalacak
Ne çiçekli perdeler
Şimdiki aklımla ah bir sorsalar bana
Desem
O tertemiz günlerim
Hani şimdi nerdeler
Ben ay sonunu nasıl getireceğim diye
Hesaplar yaparken bir gün
Oğlum nefes nefese yararak ortalığı girdi içeri
Yumuşacık kakaolu kekler yapmış dedi karşı evin annesi
Çok geç anlıyor insan anne
İlle de kendi annesi
İlle de kendi annesi...
=Deniz İnan=
9 notes · View notes
halilbstug · 9 months
Text
Beni merak etme baba, neyin var diye sorma bana. En derin, kabuk tutmayan yaram senken neyin var diye sorman tuz oluyor bu kanayışa. Sen varsın diyemiyorum. Yeni bir kavgayı kaldıracak sakinliğe sahip değilim artık. Aslında konu sen olunca baba, hiçbir şeye sahip değilim ben. Bir canım var o da ağlıyor senin iki gözünün önünde. Bunları görmek ne zaman nail olur sana bilmiyorum. Senin bana farkında olmadan yaptıklarını görmeni beklerken, kendimi yiyorum bana çok gördüğün her şeyin olduğu sofrada. Ben bir tek seni aşamadım baba. Kendimi bile geride bıraktım şu genç yaşımda ama seni aşamıyorum. Beynimin içindeki duvarlara çarpıp duruyor, rüyalarımda kabuslardan öteye geçemiyorsun. Gurur duymanı sağlayacak işler yapmam gereken zamanları, içimdeki seni tamir etmek için harcadım. Kendimi yaşamam gereken vakitleri, kendimi öldürmemek için sebep aramaya harcadım. On üç yaşındayken yırtık pantolonum veya tekeri patlayan bisikletim için ağlamak isterdim, bana olan davranışın için ağlamak değil. On üç yaşında kaç tane kitabım olduğunu düşünmek isterdim, kendimi senin tüfeğinle öldürmeyi değil.
Hakkını yiyemem, baskı ve acıyı bana o kadar sağlam işledin ki erken olgunlaşmak zorunda kaldım. Acı dediğimiz, hayatın içinden olan duygunun hatırı büyüktür bende baba. Çünkü en iyi dersleri acıdan öğreneceğimi bilirim. Ama senin verdiğin acı öğretmiyordu, parçalıyordu baba. Acının kıymetini biliyor olsam da parçalanmayı bu kadar hızlı ve keskin öğrenmek istemezdim. Ben seni kendimde aşamayacağımı gördükçe daha çok vazgeçtim. Seni tamir edemiyorum içimde, senin bana verdiğin ezilmişlik hissi sırtımda kambur. Seni affedebilmek için kalbimi kandırmaya çalışıyorum. Fakat senin dahil olduğun bir durumda başarılı olamayacağımı çoktan ezberledim. Çaresiz çırpınışlardan ibaret bunlar. Çaresiz olduğunu, çırpınırken farkediyor olmama rağmen devam ediyorum kanat çırpmaya. Sen elinde büyüttüğün kuşu tutarken öldürdün baba.
18 notes · View notes
yakazakalb · 5 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Sevgi değer günlük;
Ben bugün bisiklet sezonunu açtım. Bisikletim beni özlemiş evet. Sabahları dağ manzarasında bisiklet gezintisi yapıp uzunca tefekkür etmek iyi gelecek gibi. teyzelerin "sen de nereden geldin buralara" diyerek garipseyen bakışları etrafında gidip gelcem artık ama yapacak bişey yok. Bugün yolun köşesinde bir teyze, ben durmuş çiçeklerin fotografını çekerken 'sen buraların yabancısı mısın', hatta -kim bu gözlerindeki yabacı- bhgg dercesine bakıyordu. Evet teyzecim evet ben bu yolların, bu mahallenin, bu şehrin dahası bu dünyanın yabancısıyım. Garib geldim garip gidiyorum ve's selam...
7 notes · View notes
cansincanimsin · 10 months
Text
odamın balkonu olsun. balkonumda ışıklar olsun, yerde renkli minderler ve küçük bir kitaplık olsun. kedim olsun mırmır evde gezsin. pikabım olsun gün boyu plak dönsün dursun. sepetli bisikletim olsun eve dönerken bir buket çiçek koyayım sepetine.. sahile gideyim yaz akşamları. kulağımda kulaklık, kumsalda oturup gün batımını izleyeyim. motorsikletim olsun uzak mesafe yere gezmeye gideyim. üniversitede kulüplere katılayım sosyal olayım. çevremde sevilen biri olayım. arkadaşlarımla evde buluşalım saatlerce balkonumda oturup kahve içerek sohbet edelim. dertlerimizi konuşalım birbirimizden çekinmeden. gerçekten sevelim birbirimizi. sağlıklı, ciddi bir ilişkim olsun birbirimizi anlayabildiğimiz. pahalı ve gösterişli şeylerde gözümüzün olmadığı. 'gördüm de aklıma sen geldin:)' diye alınan küçük hediyeleşmelerimizin olduğu bir ilişki.. birbirimize karşı hep dürüst olduğumuz, saygı duyduğumuz, birbirimizde huzur bulduğumuz bir ilişki.. sessiz sakin, kaostan uzak, sevgi dolu bir hayat...
18 notes · View notes
muratmesutfan · 10 months
Text
Tumblr media
Yokuşları, virajları, aştım, bitti, hepsi geride kaldılar… Artık nefes nefese koşmuyor, tırmanmıyorum hayatı… Kafası demli, relaks bir adam değilim oysa… Ne de olsa sırada büyük final var, bahsi diğer… Sadece vitesi boşa aldım, hafif meyilli bir iniş var önümde, ara sıra frenine dokunduğum… Artık çabalamam gereken bir şeyler, -annem dışında- yok… Aşk mı, güzeldi, gelmeyişiyle bile!.. Mal-mülk, para çoğaltma hırsım hiç olmadı. Kendi evim bana saray… Bir de bisikletim var, severek kullandığım. Masrafsız fazla bakım istemez… Keşkelerimle iyikilerimi çarpıştırmıyorum nicedir… Olması ve olmaması gerekenlere itirazım da kalmadı… Tevekküle benzer bir şey mi, bilmiyorum… O "az insan çok huzur" dedikleri şeyin tam da merkezindeyim… Giderken, kalbimde tek bir ukde kalacak yine de…
Murat Mesut
15 notes · View notes
darksilviaa7 · 10 months
Text
Küçükken bir bisikletim yoktu, hiç binmedim.
12 notes · View notes
falsolu · 4 months
Text
annemin marketten istediklerini aldıktan sonra poşeti bisikletimin sepetine koyup hızlıca eve doğru yol aldığım günleri özlüyor olmak isterdim, hiç böyle bir günüm olmadı, hiç bisikletim de olmadı. travmalarla, krizlerle, bastırılmışlık hissiyle, içimde yadsınamaz bir huzursuzlukla geçirdiğim bir çocukluğu nasıl özleyebilirim bilmiyorum. bir keresinde kardeşimin scooter'ını yokuş aşağı son sürat sürmüştüm. hem güneşin sıcaklığını hem rüzgarın serinliğini hissettiğim mükemmel bi andı. şimdi ben o an'daki küçük kız çocuğuna "özgür kız" diyorum. bi daha bu kadar özgür hisseder miyim bilemiyorum.
3 notes · View notes
uyumadan · 5 months
Text
Tumblr media
Tüh be. Elektrikli bisikletim 22'sinde gelir, 23'ünde de hazır tatilken çatır çutur gezerim diyordum da yağmur görünüyor
3 notes · View notes
honeybadgerx · 8 months
Text
Bisiklete küçüklüğumden beri bayilan biriyim. Eskiden yol bisikletim vardı üniversiteye başlayınca kullanmiyorum diye satmıştım. Şimdi işe gelip giderken kullanmak için bisiklet alicam. Ama bisiklet dünyası derya deniz olduğu için şimdiden bütçemi üçe katladim. Soldakini bu hafta alıyorum galiba. Ama sağdaki hala aklımı celiyor.
Tumblr media Tumblr media
3 notes · View notes
aynodndr · 10 months
Text
Tumblr media
Sen iki ters bir düz kırgınlıklar örerken beş numara şişle
Yumuşacık kakaolu kekler yapardı karşı evin annesi.
İmrenirdim...
Mutfağındaki eksik malzemeden bihaber
Tepeleme dolu kızgınlıklar yüklerdim dişlerimin arasına...
Bilmezdim anne,
Karşı evin babasında bitermiş iş;
Bunu görmezdim.
Hep başın ağrırdı...
Başın, hep ağrırdı...
Sırf bu yüzden bile bazı zamanlar
Seni sevmezdim.
Küçüktüm anne,
Bilseydim evinde su faturası ödenmemiş
Çeşmeden akmayan suya
İsyan etmezdim.
Sen iki kere ikinin dört ettiğini ekmek hesabından bilirken
Mis kokulu çamaşırlar asardı karşı evin annesi
Özenirdim.
Ellerindeki çamaşır suyu kokusundan rahatsız,
Çocukça bir küskünlük eklerdim gecelerime.
Oysa ellerin ruhuma akarmış saçlarımdan,
Ömrümü tararmış titreyen parmakların
Bilmezdim anne.
Büyümek denen illet dayanıncaya dek kapıma,
Ellerinin ne muhteşem olduğunu bilmezdim
Küçüktüm anne
Yoksa
Gün aşırı patlayan sarı ampulü,
Mumla yamayacak yüce gönlünü,
Ezecek kadar ezilmezdim.
Sen çalı süpürgesiyle süpürürken dış kapının ağzını,
Taze boyalı saçlarını savurarak süzülürdü karşı evin annesi...
Ayağında yüksek topuklu bir isyan
Düşündüm de şimdi
Ne iğreti dururdu o topukların üstünde dursan!
Senin çatlamış ayakların vardı anne,
Hacı Şakir kokardın en beyazından.
İncecik bir yemeniyle gizlerdin,
Ölünce her bir teli yılan olacak sandığın sırma saçlarını.
Çok yeni anladım anne,
Ağaran her saç telinden üstüme düşen payımı...
Çocuktum anne,
Bir bisikletim olsa bütün mutluluklar benimdi.
Babam eve sarhoş gelmiş geç gelmiş,
Hepsi sabah sokağa çıktığımda biterdi.
Bilmezdim anne,
Karşı evden arta kalan çantalar dolusu giysi
Üstümüze cuk otururken
Ruhuna azap olur akarmış!
Bilmezdim benim annem gözünün yaşıyla her bayram arifesi
Vitrinlere bakarmış!
Sen ilkokul fişlerimi kardeşimle hecelerken
Telefonu keşfetmiş karşı evin annesi
Bilsen ne cahildin ne görgüsüzdün gözümde
Yak deseler yakacağım o dakika dünyayı,
Yık deseler
Ne şu eski divan kalacak,
Ne çiçekli perdeler...
Şimdiki aklımla ah bir sorsalar bana
Desem
O tertemiz günlerim,
Hani şimdi neredeler?
Ben ay sonunu nasıl getireceğim, diye
Hesaplar yaparken bir gün
Oğlum nefes nefese yararak ortalığı girdi içeri...
Yumuşacık kakaolu kekler yapmış dedi karşı evin annesi!
Çok geç anlıyor insan anne,
İlle de kendi annesi...
İlle de kendi annesi...
Deniz İnan /Karşı Evin Annesi
13 notes · View notes
karanfilsblog · 2 years
Text
Gece bana arkadaşlık eden bir bisikletim bir de şarkılarım..
39 notes · View notes