Tumgik
#cenaze yemeği
ilmiyyat1453 · 8 months
Text
Tâziye Yemeği
Rivayet edildiğine göre Cafer bin ebi Talib (radıyallâhu anh)'ın ölüm haberi gelince, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Cafer'in ailesi cenaze defin işleriyle meşgul oldukları için yemek yapmaya fırsat bulamadılar. Siz onlara yemek götürün.'' (Ebu Talib El-Mekki, Kutü’l-Kulub; c:4 s:202)
Taziyede ölünün ailesinin yemek verip millete ziyafet çekmesi, bid'attir. O yemekten yemek, mekruhtur. Sünnet olan; eş - dost, akrabanın ölünün ailesine yemek getirmesidir.
قال ابن الهمام الحنفي: " وَيُكْرَهُ اتِّخَاذُ الضِّيَافَةِ مِنْ الطَّعَامِ مِنْ أَهْلِ الْمَيِّتِ ؛ لِأَنَّهُ شُرِعَ فِي السُّرُورِ لَا فِي الشُّرُورِ، وَهِيَ بِدْعَةٌ مُسْتَقْبَحَةٌ ". انتهى من "فتح القدير" (2/142).
Cenaze evinde cenaze sahiplerinin yemek ziyafeti ver­meleri mekruhtur. Çünkü bu tür ziyafetler sevinç halinde verilirler. İçinde bulundukları durum ise musibet halidir. BU, ÇİRKİN BİR BİD'ATTİR. (İbnü'l-Hümam, Fethu'l-Kadir; 2/142)
TAZİYENİN MAKSADI Taziye; teselli etmek, acısını paylaşmak gibi manalara gelir. Taziyenin 2 mühim maksadı vardır: 1- Taziyeye gelenlerin, ölünün ailesini bu acılı günde yalnız bırakmayarak teselli etmesi, sabrı tavsiye ederek manevi destek olmasıdır.
2- Gelenlere ölümü hatırlatması ve tefekküre sevk edip kalpleri yumuşatarak dünyadan sıyırıp ahirete yöneltmesidir.
Halbuki bugün yapılan taziye merasimlerindeki ziyafetler, taziyenin asıl maksadının dışında, sünnete uygun olmayan işlerdir. Bundan dolayı taziye yerleri; insanların gelip yemeğini yediği, çayını içtiği, dedikodu ve boş muhabbetlerin havada uçuştuğu laklakhaneler haline geliyor. Ancak uzaktan gelen misafirler varsa, onlar tabi ki aç bırakılmaz, onlarla oturup hal-i hazırda olan yemeği yemede de bir beis yoktur.
Bir yakınını kaybetmenin üzüntü ve sıkıntısı içinde olan cenaze sahiplerinin, taziye için gelen misafirlere yemek hazırlayıp sunması ilave bir telaş ve sıkıntıya sebep olacağından mekruh görülmüştür (İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr, III, 148).
Tumblr media
22 notes · View notes
etaali · 1 year
Text
Ayatullah Cevadi Amuli,
Evliyaların Ramazan Ayında Ruhlarının Yüceliğini beyan ederken şöyle buyuruyor:
"Şimdi önümüzde mübarek Ramazan ayı var. Bazıları, ‘biz şimdi 17-18 saat nasıl oruç tutacağız‘?, diye yakınırlar. Bunlar bedensel düşündüklerinden dolayı tasalanmaktadırlar; yemeği düşünürler, suyu düşünürler bundan dolayı da iftar ne zaman olacak diye hep saate bakarlar.
İlahi düşünenler ise Ramazan ayı ne zaman gelecek diye özlemle beklerler. Büyük İslam hekimlerinden İbni Sina ve diğer birçok arifler, bir insanın az bir yemekle de yaşayabileceğini söylediklerinde kesinlikle onlara inanın çünkü tıb ve tıbdan daha yüce ilahi öğretiler bunu söylemektedir.
İbni Sina örnek vererek, diyor ki; insanın bir bedeni, bir de ruhu vardır. Beden, ruhtan üstün olmadığı gibi ruhun seviyesinde bile değildir. Bedeni, ruh idare edip yönetiyor. İnsanın bedeni devamlı gıda ister; yemek içmek ister. Ama insan çok mutlu veya çok üzüntülü olduğu zaman beden hiçbir şey istemez. Örneğin bir insan oğlunu evlendirdiği zaman bir teleş, bir koşturma içindedir; düğün hazılıkları, alış-veriş, misafirleri ağırlama ve onları yolcu etme derken sabahtan akşama kadar bütün işlerle uğraşarak hiçbir şey yemez, akşam olunca da kendisine yemek teklif edildiğinde aç olmadığını söyler. İnsanın ruhu bu sevinç ve mutluluktan dolayı bedenini düşünmez. Beden sabahtan akşama kadar birşey yememesine rağmen sağlıklı kalır, hasta olmaz
Aynı şekilde çok yakınını kaybeden birisi bu kayıptan dolayı üzüntülü ve kederlidir; cenaze merasimi, defin ve başsağlıklarını kabul etme gibi işlerden dolayı gün boyu hiçbir şey yiyemez, akşam kendine yemek sunulduğunda “iştahım yok“, deyip yemek yemez ama sağlıklıdır. Çünkü ruhu başka yerdedir, bedeni başka yerde. Görülüyor ki beden asıl değildir, insanın asaleti ruhuyladır.
Asıl olan ruhtur, eğer ruh bedenin esiri olursa devamlı saate bakar. Ama eğer ruh melekuti olursa, melekuti düşünürse, hiçbir derdi hissetmez. Bu,‘bedeni su ister ama sussuzluğa dayanır“ manasında değildir, aslen bedeni su istemez. İbni Sina’nın verdiği bu örnekte soru şudur; insan sabahtan akşama kadar „neşeli bir şekilde oğlunun düğününde yiyip içmeden nasıl sağlıklı kalabiliyor? İnsan yiyip içmemesine rağmen neden hasta olmuyor? Ertesi gün sapa sağlam kalkıyor?“ Çünkü asıl olan beden değil, ruhtur. Beden ruhun emrindedir."
10 notes · View notes
cihangir-uzunkaya · 10 months
Text
Tumblr media
-Günaydın Baba ..
Kahve içelim+ince Fransız
+İçelim ama Eylül e kadar Alkol yok ! Hava çok sıcak ve bunaltıcı.
-Hahaha şükür dank etti sonunda dün o sıcakta klimaya yaren deyip 2 duble viski+2 votka limonatanın ne gereği var?Akıllı ol bak zararı bana.😉
Rahmatlı toprağı bol olsun peygamber efendimize cennette komşu olsun gavur Albert Camus un sözü hakkında ne düşünüyorsun?
+Bu Beyefendi yede Hz Albert Camus diye analım benim kalitesiz Fırıncı oğlum.Nasıl olsa önümüze gelene hz.yi yapıştırıyoruz anladığım kadarıyla.🙂
Güzel söz Ölümün gölgesinde Tanrı Barınmaz!
Ama dikkat et TANRI barınmaz. "Hiçbir"dediğin zaman çoğul olur.
-Tamam anladım baba sen orijinalsin.
Sanırım kastın Firavun,Nemrut yakın tarih Hitler, Stalin,Mussolini,Saddam vs.
Birde günümüzün r.t.e si varki şayet yukarıda sana karşı bu yukarıdaki adamları,g.t kıllarını birde emeklileri toplayıp sana darbe yapmazsa ben bişey bilmiyorum. Demedi deme !İşte o zaman cehennem lerden cehennem beğen Cihangir hahaha 😂😂
+Farkındayım Cihangir bende kara kara düşünüyorum😂😂😂
-Salladın Malatya yı 5.3 dem bu kadarmı vurur yüze.Nerede Naci Görür?
Neyi görebildi.?
Veya kim neyi ne zaman görebilir ulan size soruyorum ?
Akıllı olun oğlum kimsenin yeri sağlam değil.
+Yavaş oğlum frekanslar karıştı yine😀😀
-Siktir et alayı gözümde yok !
Dengeyi bozdular katlanacaklar.
Bu dünyayı garpilerinde yakacağı yok !
Çünkü garipte yok !
Hepsi satılmış gavatların.
+Kesinlikle hemfikiriz oğlum hadi bi kahve daha içelim.
-İçelim efendim içelim.
Ölüm demişken bu cenaze ritüelleri hakkında ne düşünüyorsun baba.?
+Gömün gitsin amk !
-Terbiyeli Ol biraz sen kocaman Tanrı sin.
Kıblesi var,kefeni var,yemeği var,hocası var,kuran ı var,3 ü var,7 si var,40 ı var.Taziyesi var.Var da Var !
+Hayır bütün bunlara ne gerek VAR !
Taziyeni mesaj olarak bildir rutin hayatına devam et ve insanlar yasını rahat bir şekilde yaşasın.Yıl 2023 !
Bir cenaze ritüelinin insanları maddi ve manevi olarak yıprattığı su götürmez gerçektir.
-Benim çocuklarıma vasiyetim Naaşımı sadece gömsünler beden elbet toprak olsun.Uğraşmasınlar kimseyle samimi ve samimiyetsiz yaklaşım birbirini götürür.
Herkes 2 gün sonra işinin çocuklarının başında güzel,bilmediğim duanın ardımdan okunması sıradışı bir durum net !
+Sen gelde yamacıma otur Fırıncı !
-Bak peşin söyleyeyim ben post felan istemem eskiden oturuyordum o posta.Şimdi devir değişti deri koltuk istiyorum.küfür ettirme koyunada,postunada daha çobanınada.
+Tamam Ulan deri koltuk olacak !😂😂
- 2 tanede Huri isterim😉
+ Hahaha yok tabi öyle bişey 😀😀
- biliyorum olmadığını ama sen Tanrısın Baba
2 tane ayarlamaya bak ben gelene kadar mümkünse 1 i sarışın 1 i esmer olsun.
Aksi takdirde tarikatlara üye olurum onlar bir sürü vaad ediyorlar😂😂
+Siktir git ulen nereye gidersen git😂😂
-kocaman öptüm MUCKS, ŞLAPSSS
+Hadi bende öptüm uyu artık bir kaç saat Cihangir.
3 notes · View notes
geceboyozcusu · 9 months
Note
Çabuk gelll 🤣
Tumblr media
Bu yapılır be şimdi :( ben ise şuan cenaze yemeği yiyorum komşumuzun jdjd
1 note · View note
tepecatering · 2 years
Text
Tumblr media
"Tepe Catering 2019 Yılında Adana`da kurulmuştur. Sektörün öncülerinden olan firmamız birçok devlet kurumu ve özel sektörde iş yapmaktadır. Taşımalı Yemek, Yerinde Üretim, Düğün, Nişan, Kına, Cenaze, Sünnet, Mevlit, Açılış, Kokteyl Organizasyonlarında Kaliteli, Hijyenik ve Professionel Hizmet vermekteyiz. Tepe Catering; Adana, Ceyhan, Sarıçam, Yüreğir , Çukurova, Seyhan ve Tarsus hattında ev yemeği tadında ve kalitesinde hijyenik olarak yerinde ve taşımalı yemek hizmeti vererek müşteri memnuniyetini sağlamayı kendine ilke edinmiştir."
#yemek #lezzet #mutfak #yemektarifleri #tarif #gurme #sunum #lezzetli #kokteyl #nefis #yemektarifi #afiyetolsun #tatli#mutfakgram #sagliklibeslenme #sunumönemlidir #yemektakip #photooftheday #adana #cenazeyemeği #beautiful #art #happy #photography #picoftheday #cute #adana #instagram #instadaily #food #organizasyon
2 notes · View notes
aynodndr · 2 months
Text
Tumblr media
🌴🕋🌴
Arap bir gazetecinin sözleri:
"Siz Osmanlı’nın 400 yıl bizi yönettiğini söylüyorsunuz, ama biz sizi çocuklarınıza verdiğiniz isimlerden, cenazenizi nasıl defnedeceğinize, düğünlerinize ve selamlaşmanıza kadar 1400 yıllık masallarımızla yönetiyoruz zaten.."
Arap alfabesini kutsal alfabe, Arapçayı Allah kelamı, sahabe isimlerini kutsal adlar, Arap milletini "kavmi necip" görenler…
* Günde beş kere minarelerden ezan okunur Arapça...
* Nereye baksan minare, cami. İki kelime de bir Arapça...
* Konuştuğu dilde 7 bine yakın kelime Arapça...
* Arapça kelime kullanmadan 10 tane cümle kuramaz.
* Arapça kökenli isim oranı yüzde 60, Türkçe kökenli isim oranı sadece yüzde 19.
* Selam verir Arapça, selam alır Arapça.
* Selamünaleyküm, aleyküm selaaam Arapça...
*Tanrıya ibadet eder Arapça.
Bütün ömür çalışır, emekli olur, ömründe bir kere yurtdışına çıkma imkânı vardır, onda da gider Arapların dedelerinden kalma, Beytullah'ı ziyaret eder.
Arabın içtiği suyu kutsal diye bidon bidon doldurur getirir, törenle içirir konuklarına...
Orucunu hurmayla açar. Neden armutla açmaz misalen?
* İşe başlar Bismillah...
* İşini bitirir "Çok sükür..."
* Vukuunu dilediği işler, olur inşaallah, beğenir maşaallah, istemediği durum varsa maazallah...
* Tanrı dersin kızar, ille de Allah diyeceksin der, Arapça...
* Çocuğu doğar, kulağına ezan okur, Arapça...
* Pipisini keser sünnet, yemeği sıyırır sünnet, yerde yemek yer sünnet, başına sarık sarar sünnet..
* Ölür cenaze namazı kılınır Arapça...
* Mezar taşına yazılır huvelbaki, o da Arapça...
* Sonra da der ki: Biz Araplaşmadık, Müslüman olduk.. Fesubhanallah..
* Müslüman olmak demek Araplaşmaktır.
* İtiraz eden önce adının bir Arap adı mı, Türk adı mı olduğuna baksın...
* Bir Türk Arabistan'da 20 yılda araplaşır, dilini unutur..
* Arabı getirin Türkiye'ye 500 yıl geçse de Türkleşmez Türkü araplaştırır..
* Nedeni; Arap dini ve din diye pompalanan Arap kültürüdür..
Araplar dünyanın en katı ırkçılarıdırlar..
* Bilim yok, sanat yok, edebiyat yok, felsefe yok, üretim yok.
* 80 yıldır "vatan, millet, ezan, bayrak" diyerek ülke yönetiyor..
* Şeyh çok, türbe çok, cami çok, imam çok..
* Lâkin din yok, iman yok..
* Çünkü vicdan yok..
* Vicdansızca yönetebilir. Bunu din kisvesiyle yaparlar ruhun duymaz..
Şu an bunların tamamı kendilerine Arap derler..
Öküzün öküzlüğü doğallığından geliyor. Beyin vardır, ama zeka yoktur.
Öküz olmak ve öküz gibi yaşamak zorundadır.
İnsanın ise, insanlığı her ne kadar doğal yapısından geliyor ise de, beyni ve işleyen, işletilen bir zekaya sahiptir.
Ancak beyni hurafelerle doldurulmuş ise, üstümüzü, başımızı yırtsak doğruları anlatamayız, karanlıktan aydınlığa çıkaramayız.
CEHALET İNTİKAM MI ALIYOR?
Büyük Friedrich, Aydınlanma Çağı'nın önde gelen hükümdarından biri. İlham kaynağı Voltaire...
Neler yapmıştı:
1. Orduyu kuvvetlendirdi.
2. Prusya’yı adil bir devlet yaptı.
3. Okul sayısını artırdı. Aklı ve bilimi rehber edindi.
III. Mustafa…
Cahil bir adamdı. Ülkeyi müneccimlere danışarak yönetirdi.
Prusya girdiği bütün savaşları kazanınca, ”Her halde onun müneccimleri, benimkilerden daha iyi," diye düşünerek, Friedrich’ten üç müneccim rica etti. Kral, müneccim yerine akıl gönderdi
- “Benim üç müneccimim:
1. Güçlü bir ordu,
2. Güçlü bir ekonomi ve dolu bir hazine,
3. Tarih okuyarak günü anlayıp, geleceği öngörmek,” dedi.
Bizimki anlamadı tabi Kral’ın ne demek istediğini;
- “Kefere yardım etmek istememiş,” dedi. Hatta, “Batı bizi kıskanıyor” diye aklından geçirmiş bile olabilir.
O sırada, Fransa’nın İstanbul Büyükelçisi olan amcasını ziyaret için İstanbul’a gelen Baron de Tott ile tanıştı. Baron kurmay subaydı. Fırsatı kaçırmak istemedi bizimki ve Osmanlı ordusunu inceleyerek kendisine bir rapor vermesini rica etti.
İnceledi Baron ve dedi ki:
- “Silahlarınız çok eski, subaylarınız bilgisiz. Okula ihtiyacınız var.”
Yutmadı tabi Sultan;
-“Medreselerimiz ve orada çok bilgili büyük alimlerimiz var” diye karşılık verdi
Ve karar verdiler, beraberce medreselerimizdeki alimleri sınamaya. Sultan,
- “İstediğin adama istediğin soruyu sor” dedi.
Adam göklerden değil, yerden bir soru sordu.
- “Bir üçgenin iç açılarının toplamı kaç derecedir?”
Kimsede cevap yok. Sonunda Medrese Emini bir cevap vermek zorunda olduğunu hissederek,
-“Üçgenine göre değişir, Sultanım,” dedi.
Baron bunu Avrupa’da ilkokul öğrencilerinin bildiğini söyleyince, Sultan yeni okullar açılmasını kabul etti.
Bu arada, Çeşme Deniz Savaşı çıktı ve cahil subayların kumandasındaki Donanmada bir gemi dışında tümü Ruslar tarafından yakıldı. Kurtulan gemi Cezayirli Gazi Hasan Paşa’nın gemisiydi.
Bu facia üzerine, öncelikle bahriyeli subayların eğitilmesi için okul açıldı: Mühendishane-i Bahri Hümayun; yıl 1773. Bu tarih mühendis eğitiminin başlangıcı olduğu için İstanbul Teknik Üniversitesi’nin de kuruluş tarihi olarak kabul edilir.
Bugün ülkemizde Prusya Kralının bahsettiği üç müneccimle kastettiği olgu, ne yazık ki yok.
Hala depremin bizim sınanmamız için gerçekleştiğini sananların çoğunlukta olduğu bir toplumda yaşıyoruz.
Yıl 2024...
81 ilin Valisi İmam Hatip mezunu.
250 sene sonra müneccim devrine döndük hamdolsun.
BAKALIM, CEHALET BİZDEN DAHA NE KADAR İNTİKAM ALACAK?
1 note · View note
gazete71 · 5 months
Text
Kırıkkale'nin Ahılı köyünde taziye yemeği uygulaması sona erdi
Kırıkkale’nin Ahılı Köyü’nde son yıllarda büyük eleştirilere yol açan cenaze yemeği kaldırıldı. Alınan karar köyde afişle duyuruldu. Son yıllarda büyük eleştirilere yol açan cenaze yemeği uygulaması yurdun birçok yerinde teker teker kaldırılıyor. Kırıkkale’nin Ahılı köyünde de alınan kararla cenaze yemeği kaldırıldı. Ahılı Köyü muhtarlığı cami cemaati sosyal medya temsilcileri ve köylüler…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
haber71net · 8 months
Link
Ahılı’da cenaze yemeğinin kaldırılmasının ardından bir köy daha cenaze yemeğine hayır dedi. HABER: YAKUP ÖZCAN Ahılı Köyü Muhtarlığı’nın dün aldığı karar sonrası köyde cenaze yemeği verilmeyecek. Ah... ---------------------------- Haberin devamı haber71.net'te.
0 notes
fisiltihaberleri · 10 months
Text
Tumblr media
Kışlaçay’da mezarda cenaze yemeği dağıtımı yasaklandı. GELENEK HALE GELEN BU GÖRÜNTÜ MEZARDA HOŞ OLMUYOR Kışlaçay Sevdası Derneği Ve Muhtarın kararıyla, mezarda cenaze yemeği dağıtımı yasaklandığı duyuruldu. https://www.fisiltihaberleri.com/haber/kislacayda-mezarda-cenaze-yemegi-dagitimi-yasaklandi-9014.html
#FısıltıHABERLERİ #Kışlaçay, #KışlaçayKöyü #Mezarlık, #Yemek #Cenazı #Merasim #Tören #MezarlıktaYemek #Yasak #MezarlıktaYemekYasaklandı
0 notes
seyyarlokmaci · 1 year
Text
Antalya Seyyar Lokmacı, Antalya'da bulunan bir tatlı markasıdır. "Lokma" olarak da bilinen bu tatlı, hamurun küçük parçalarının kızartılması ve şerbetlenmesiyle yapılan bir Türk tatlısıdır. Antalya Lokmacı, bu tatlıyı sokaklarda dolaşarak satan bir mobil lokantadır. İnsanlar genellikle sıcak ve taze olarak servis edilen bu lezzetli atıştırmalığı severler.
Tumblr media
https://www.tumblr.com/seyyarlokmaci/718837726351425536/antalya-seyyar-lokmaci-hayir-lokmasi-fiyatlari
https://antalyaseyyarlokmacihayirlokmasi.wordpress.com/2023/05/28/antalya-seyyar-lokmaci-hayir-lokmasi-fiyatlari/
Antalya Seyyar Lokmacı, 1990 yılında kurulmuş ve o günden beri Antalya sokaklarında hizmet vermektedir. Tatlı severlerin vazgeçilmezleri arasında yer alan lokma, özellikle Ramazan ayı boyunca daha da popüler hale gelmektedir. Antalya Seyyar Lokmacı'nın lokmaları, taze hamurunun yanı sıra kaliteli şerbeti ile de ünlüdür. Ayrıca, farklı lezzet seçenekleri sunarak müşterilerine çeşitli tatlar deneyimleme imkanı da sağlamaktadır. Antalya'ya yolunuz düştüğünde mutlaka bu eşsiz tatlıyı denemenizi öneririm.
Antalya Hayır Lokması, Antalya'da geleneksel olarak yapılan bir hayır yemeği tatlısıdır. Adından da anlaşılacağı gibi, bu tatlı genellikle hayır organizasyonlarında servis edilmek üzere hazırlanır ve müşterilere dağıtılır. Genellikle düğünler, sünnet düğünleri, cenaze törenleri, doğum günü partileri gibi etkinliklerde sunulan bu tatlı, kurabiye benzeri bir kıvama sahiptir.
Antalya Hayır Lokması, un, şeker, süt, yumurta ve tereyağı gibi malzemelerin karıştırılmasıyla hazırlanır. Hamur yoğrulduktan sonra küçük parçalar halinde kesilir ve yağda kızartılır. Sonrasında ise üzerine şerbet dökülerek tatlandırılır. Bu lezzetli tatlı, Antalya'nın kültüründe önemli bir yere sahip olup, hem yerel halk hem de ziyaretçiler tarafından sevilerek tüketilmektedir.
1 note · View note
antalyamemurlarcom · 1 year
Text
Maltepe Belediyesi’nden gıda yardımı
Tumblr media
Maltepe Belediyesi, 2022 senesinde 12 bin 701 haneye gıda yardımı ulaştırıldı. Deprem sonrası ilçeye gelen afetzedelerle dayanışma içerisinde olan belediye ekipleri, 109 bin 416 sıcak yemek ikramı yaptı. Maltepe Belediyesi, 2022 yılında 12 bin 701 haneye gıda yardımı gerçekleştirdi. Deprem sonrası ilçeye gelen afetzedelerle dayanışmayı büyüten belediye ekipleri tarafından, 109 bin 416 sıcak yemek ikramı yapıldı. Maltepe Belediyesi Sosyal Destek Hizmetleri Müdürlüğü, 2022 senesinden beri çalışmaları devam eden 2022 yılında 12 bin 701 haneye gıda kolisi gönderen belediye ekipleri, 109 bin 416 öğün sıcak yemek dağıtımı gerçekleştirdi. 159 BİN KİŞİYE İFTAR YEMEĞİ Çalışmalar kapsamında ihtiyaç sahibi olan 202 aile, halk kart desteğinden faydalandı, doğal afetlere maruz kalan 27 afetzede, 9 asker ailesi olmak üzere 238 kişi nakdi destekten yararlandı. Bin 166 cenaze sahibine, taziye için 108 bin 719 pide ve ayran dağıltıldı ve 902 haneye taziye ziyaretinde bulunuldu. 295 vatandaşa medikal malzeme, bin 163 ihtiyaç sahibine kıyafet, 103 vatandaşa eşya verildi. 254 vatandaşın kuaförlük hizmetinden faydalandığı 2022 senesinde, 100 yere yılbaşı paketi, 20 bin kişiye taze sıkılmış portakal suyu, 51 bin kişiye çorba, 2 bin 335 haneye konserve kavurma, Muharrem ayı, Kurban Bayramı ve Ramazan Bayramı’nda 159 bin kişiye iftar emeği ve ikramlık, bin kişiye kuşbaşı et, 21 bin kişiye dondurma, 11 bin 188 vatandaşa çikolata, 7 bin 85 vatandaşa sıcak kahve ikram edildi. Ayrıca bin 500 öğrenciye okul çantası ve kırtasiye malzemesi verildi. Read the full article
0 notes
korkutkalkan · 2 years
Text
Aksaray Valiliği: "Taziye yemeği" uygulaması kaldırıldı
Aksaray Valiliği: “Taziye yemeği” uygulaması kaldırıldı
Aksaray Valiliği, kent genelinde taziye yemeği uygulamasının sonlandırıldığını duyurdu. Daha önce Batman ve Diyarbakır’da da aynı sebepler nedeniyle taziye yemeği uygulaması kaldırılmıştı. Valilikten yapılan yazılı açıklamada, İslam’da vefat eden bir yakına karşı en büyük sorumluluğun, geciktirmeden cenaze namazını kılıp, onu defnetmek olduğu belirtildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi: “Cenaze…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
ceydaorganizasyon · 5 years
Text
Cenaze yemekleri , mevlit yemekleri , iftar yemekleri , nişan , söz yemekleri hazırlanır.
Catering malzemesi , garson kiralama hizmetimizde mevcuttur. Tel: 532 577 16 15 Whats app : 532 577 16 15
http://www.ceydaorganizasyon.com/dini-organizasyon.htm
0 notes
musstuffsworld · 3 years
Text
Tumblr media
EVLİLİKTE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN 10 ALTIN KURAL NEDİR?
“1. Sevginizi ifade edin: Eşinizle ilgili olumlu duyguları ona ifade etmekten kaçınmayın. İlişkide iki tarafı da iyi hissettiren bir yoldur.
2. Evi bir cazibe merkezi haline getirin: Evi sadece yemek yenilen ve eşofmanlarla koltukta televizyon seyretme mekânı olmaktan çıkarın. İki taraf için de eve gelmek heyecan yaratsın.
3. Sohbet edin: konuşmak bir sorunu ifade etmek, sorunları masaya yatırmak anlamına gelir. Ancak sohbet etmek kişileri içtenleştirir ve yakınlaştırır.
4. Birbirinize zaman ayırın: yorgun da olsanız, yoğun da olsanız, çocuklar ya da yemekle uğraşsanız da her gün mutlaka birbirinize zaman ayırın.
5. Ben diliyle duygularınızı ifade edin: Karşı tarafın tutum ya da davranışından rahatsız olduğunuzda, sinirlenmek veya surat asmak yerine üzüntü duyduğunuzu ifade edin.
6. Beraber dışarıda zaman geçirin: Zaman zaman herhangi bir amacınız olmadan (çocukların ihtiyaçları, alışveriş, yemek) sadece dolaşın belki bir bankta oturun ve sohbet etme ortamı yaratın.
7. Cinsel yaşantınıza özen gösterin, birbirinizle konuşun: Cinsel olarak birbirinizden uzaklaştığınızda bu sorunu konuşun. Kişilerin cinsellik tutumları farklı olabilir. Cinsellikle ilgili isteklerinizi mutlaka dile getirin.
8. Eleştirirken ölçülü olun: Karşınızdakinin yaptığı bir davranıştan dolayı genelleme yapmayın. Sadece o davranışa odaklanın ve o sorunu çözmeye çalışın. Sen hep'le başlayan cümleler hiçbir şeyi çözmez.
9. Geçmişteki olumsuz olayları sürekli dile getirmeyin: geçmişi değiştirme şansımız yoktur. Dolayısıyla bugüne ve yarına odaklanın.
10. Başkalarına yakınmayın: Evlilik iki kişilik bir durumdur. Aileye katılacak çocuklar dışında başkalarını ilişkiye katmak, eşinden dert yanmak, şikâyet etmek, akrabaları ve ana-babayı sorunların içine çekmek çözümü daha fazla zorlaştırır."
EVLİLİKTE MUTLU OLMANIN YOLLARI- 20 İPUCU
Günümüzde hemen hemen her konuşmamızda yer alan aşk gerçekte ne anlama geliyor. Aşk ruh hali mi, duygu değişikliği mi veya sadece karşı cinse karşı duyulan heyecan mı? İlk görüşte aşk mümkün müdür yoksa aşk zamanla mı oluşur? Peki aşık olduğumuzu veya hissettiğimiz şeyin aşk olduğunu nasıl anlarız. Aşk sadece insanlara özgü mü yoksa tüm canlılar bu duyguları yaşar mı? Öyle sanıyorum ki, aşk; beynimizin bedenimize sunduğu özel ve güzel bir şakadır. Evlilikler aşkların en güzel meyvesidir. Eğer bir aşk mutlu bir beraberlikle sonuçlanırsa hedefine ulaşmış demektir. Evliliklerde mutlu olmanın sırlarını en özet haliyle şöyle sıralayabiliriz;
Evliliğin uzun sürmesi için sevginizi bitirmeyiniz
Pek çok araştırma aşkın ömrünün ortalama 2,5 yıl olduğunu söyler. Hatta kimi araştırmalarda bu 1 yıla kadar iner. Günümüzde biten birliktelikler ve gerçekleşen boşanmalar aşkın ömrünün olduğunu kanıtlar niteliktedir. Peki, ama hala elele tutuşan yaşlanmış ama gözlerinden aşkı okuyabildiğimiz kişiler, onların aşkı neden bitmemiştir. Aşkla gelen duygu tutku bitebilir mi ki, tutku bittiğinde aşk da bitiyor. Burada önemli olan aşk bitse bile bunu sevgi ve alışkanlıklara dönüştürüp birlikteliğe devam edebilmektir. Çünkü aşkları ilk günkü tazeliği ile bir ömür boyu sürdürmek çok zordur. Psikolog Robert Sternberg’e göre aşk üç katmandan oluşur. Yakınlık, bağlılık ve tutku. Zamanla tutku kaybolsa bile yakınlık ve bağlılıkla evlilikler devam ettirilmelidir.
Mutlu bir evlilik için ben değil, biz olun
Narsisizm, agresif tavırlar ve depresif mizaç; birlikteliklerin en önemli düşmanlarıdır. Evliliklerde ben değil, biz olmalıdır. Tek taraflı bencil davranışlar, ilişkiyi bitiren unsurlardır.
İyi bir evlilik için hayal kırıklığından sakının
Belki de en büyük hayal kırıklığı bir hayalin gerçek olmasıdır. Bu nedenle evlilik hayalleri ile hayatlarını birleştirenlerin ilk heyecanları bir süre sonra sönebilir. Bu nedenle çeşitli paylaşımlar ve ortak etkinlik çabaları ile birliktelik heyecanını devam ettirmeye çalışılmalıdır.
Endorfin bağımlılığına dikkat
Evlilik öncesinde birçok ilişki yaşayanlarda ‘’endorfin bağımlılığı’’ gelişmiş olabilir. Eğer böyle bir durum var ise evlilikte zamanla ilk heyecanını kaybedip sıradan rutin bir hale dönüşebilir ve ilişkiler kopma noktasına gelebilir. Bu nedenle evli çiftlerin mevcut endorfinlerinin sürekli diri kalması için, dağcılık, avcılık, çeşitli sosyal yardım çalışmaları, ekip halinde spor aktiviteleri, resim, müzik gibi çeşitli hobiler edinilmelidir. Çeşitli spor ya da sanat dallarında ortak zevklerin bulunup, bunlara yönelmek evliliğe müthiş bir dinamizm sağlar. Hayat arkadaşlığının yanı sıra ekip ve takım arkadaşlığı da gelişir.
Mutlu bir evlilik için sorumlulukları paylaşın.
Çiftler ev içinde ve dışında sorumlulukları eşit düzeyde paylaşmalı, ev işlerinin ve çocuk yetiştirmenin sadece kadına ait olmadığı bilinciyle hareket edilmelidir.
Mutlu bir evlilik için odanızı asla ayırmayın
Ev içinde bir tane tv olmalı ve çiftler aynı programları izlemeye gayret göstermelidir. Sosyal medya ortak kullanılmalı, çiftlerin birbirinden gizledikleri herhangi bir konu olmamalıdır. Farklı odalarda farklı televizyon ya da bilgisayarlarla zaman geçirmek, uzun vadede çiftlerin birbirinden kopmalarına ve uzaklaşmalarına neden olabilir.
İlişkinize zaman ayırın
Komşu ve akraba ziyaretlerine önem verilmeli. Her iki tarafın da aileleri dengeli olarak ziyaret edilmeli, aile bağları pekiştirilmelidir. Ayrıca zaman zaman dışarıda sinema, tiyatro, konser, piknik ya da akşam yemeği gibi etkinlikler yapınız. Yani ilişkinize zaman ayırınız.
Fırsat buldukça konuşun
Konuşan çiftlerde beraberlikler genelde sonlanmaya gitmez. Konuşmak, paylaşmak ve empati yapmak demektir. Böylece birbirlerinin arzu ve isteklerini, eksiklerini öğrenebilirler. Evliliklerde en önemli uyum, eğitim uyumudur. İlişkilerde eğitim düzeyinin birbirlerine yakın olmasına özen gösterilmelidir.
Mutlu bir evliliğin temelinde karşılıklı anlayış vardır
Kadınlar beyin yapısı olarak, erkeklerden daha fazla hassastırlar. Örneğin aşk acısı ve travması yaşayan kadınların üç beyin bölgesinde, erkeklerin ise bir beyin bölgesinde aktivite tespit edilmiştir. Kadınlar daha zor bağlanırlar ve daha geç unuturlar, aşk travmalarından çok daha fazla etkilenirler. Bu nedenle birlikteliklerde objektif ve doğal olmalı, kadınları incitecek davranışlardan uzak durulmalıdır.
Evliliğinizde mutlu olmak için sabırlı olun
İlişkilerde az zamanda çok şey bekleme yanılgısına düşülmemelidir. Olgun bir ağacın habercisi olan fidanı meyvesiz diye kesmeye çalışırsanız hata edersiniz. İlişkilerde yaşadığınız zorluklar karşısında hemen pes etmeyiniz. Çocukken birkaç kez düştüğünüz için beşiğinize dönüp yürüme çabasından vazgeçseydiniz asla yürümeyi öğrenemezdiniz. Hiç düşmemeyi değil, düştüğünüz zaman kalkabilmeyi hedef alın. Yaşadığınız sorunları, başarısızlıklarınızı ve hatalarınızı öğrenme fırsatı olarak görün.
Eşinizin hataları karşısında bağışlayıcı olun.
İlişkinizde yaşadığınız problemler için geçmişe dönüp onları değiştirmeniz mümkün değildir. Evliliğinizin ya da ilişkinizin olumlu yönlerini ve size kazandırdıklarını keşfedebilirseniz, sorunlar yüzünden yaşadığınız acıları hafifletebilirsiniz. Eğer ilişkiniz geçmişte size zarar verdiyse, şimdi kendinizi ve eşinizi cezalandırmak niye?. Sizi yaralayan şeyleri bağışlayın ve kurtulun, onların giderek ağırlaşan yük olmasına izin vermeyin.
İlişkilerinizde cesaretli olun
Cesaret korkusuzluk değil, korkuya rağmen korkulan şeyin üzerine gidebilme gücüdür. Elbette ki her ilişkide sorunlar olacaktır. Sorunlarınızdan kaçmayın onlarla yüzleşin ve asla umudunuzu kaybetmeyin. Belki hatalar yapacaksınız ama yine de yılmayacak, pes etmeyecek ve zamanla büyüyen bir mutluluk kazanacaksınız.
Evliliğiniz hakkında daima olumlu düşünün
Aslında düşüncelerimiz de atomlardan oluşan bir enerjidir. Olumlu düşünürseniz etrafınıza pozitif enerji yayarsınız. Siz cenaze evinde gülen bir insan gördünüz mü ya da komedi filminde ağlayan? Bu nedenle ilişkilerinizde sürekli iyimser olunuz. Pozitif tavırlarınız sadece ilişkinize değil, kademe kademe hayatınızın her alanına yayılacaktır.
Farkındalık geliştirin
Bazı insanlar olumlu ve yapıcı düşünceye sahip olsalar bile bu özelliklerini göstermede sıkıntı yaşayabilirler. Empati kurmaya çalışın meselelere birçok pencereden bakma alışkanlığı geliştirmeniz sizi daha onarıcı ve affedici bir tavra sevk edecektir.
Uzun bir ilişki için ilişkinizi yormayın
Ne yazık ki, eşlerden her ikisinin de çalışıyor olması, evliliği yorgunluğa götüren bir faktör. Çalışan kadınların profesyonel alanda ve evinde iki farklı role sahip bulunması kendilerini ciddi anlamda zora sokuyor. Evine vakit ayırdığı zaman kariyeri tehlikeye giriyor. Kariyerine yönelirse evini ihmal ediyor. Dolayısıyla her iki yönde de başarı sağlamakta güçlük çekiyor. Nitekim çalışan bayanlarda boşanma oranları, çalışmayanlara göre altı kat daha fazla. İlişkinin mutlu yürümesi açısından, çalışan kadına, ev işlerinde erkeğin yardımcı olması şart.
Evliliğinizde mutlu olmak için eleştirilere dikkat
Eleştirileri ve önerileri sen odaklı değil, ben odaklı yapmalıdır. Örneğin ‘’bu evin hali ne böyle, sen ne dağınık bir kadınsın’’ yerine ‘’ev dağınık olunca kendimi kötü hissediyorum’’ demelidir. Çünkü sen odaklı bir eleştiri, direk kişiliğine yapılmış bir saldırı olarak algılayacak, o an evi biraz toparlasa bile devamlılığı olmayacaktır. Ya da ‘’şöyle yapsak daha iyi olabilir mi?’’, böyle yapsak acaba daha mı iyi olur?’’ türünden çoğul ve yapıcı ifadeler kullanılmalıdır.
Yüz yüze bakınız
Yapılan bilimsel araştırmalar, günde fazla değil en az beş dakika yüz yüze bakmanın, sevgi, şefkat ve muhabbeti arttırdığını göstermektedir. İlişkilerinde canlı bir organizma gibi beslenmesi gerekmektedir. Evliliğin 2,5 yılından sonra duygusal beslenme minimuma iner. Bunun yerini duyma, dinleme ve anlama şeklindeki empatik paylaşımcı iletişim alır.
Mutluluğunuz için hedef koymayın
Ev, araba alınca, çocuğumuz olunca ya da başka bir olay gerçekleşince mutlu olacağız gibi ilişkinize hedefler koymayın. Mutluluk hedef değil uzun bir yolculuktur ve her an yaşanacak bir duygudur. Bunun için araya engeller koymayın.
Evlilikte mutlu olmanın yolu hatalara karşı duyarlı olmamaktır
Yeryüzünde kimse hatasız olamaz. Hatalar tekrarlanmadıkça görmezden gelinmelidir. Gördüğünüz şeyi söylemezseniz hafızanızdan uçup gider. Söylerseniz belleğinizde yer eder. Ayrıca her eleştiriye kulak vermeyin. Çevrenizdeki insanların eleştirilerine ve önerilerine göre yaşarsanız, kendiniz için yaşayamazsınız. Bu yüzden hatalarınıza yönelik olumlu eleştirileri değerlendirin ama kişiliğinize yönelik eleştirilere kulak vermeyin.
Dolayısıyla düzgün, düzenli ve disiplinli yaşamak, kişisel başarının anahtarlarından biridir. Bu ise çoğu kez evlilikle ve düzgün bir beraberlikle mümkün olabilir. Aile toplumun en küçük yapıtaşıdır. Sağlıklı toplumlar, sağlıklı ailelerden oluşur. Sağlıklı evlilikler bir toplumun en sağlam dinamikleridir. Bu nedenle düzenli, başarılı bir yaşam ve sağlıklı, uzun ilişkiler yaşayabilmek için gerekirse psikolojik destek almaktan da kaçınmamalıdır.
Hazırlayan: Reem Nöropsikiyatri Merkezi’nden Nörolog Dr. Mehmet Yavuz
4 notes · View notes
ozkaya · 4 years
Text
Umutsuzca baktığım pencerenin etrafında bir sinek uçuşuyordu, çıkardığı vızıltı beynimin içinde yankılanıyordu. Onu o an öldürmek istiyordum lakin onun da canının olduğunun farkındaydım. İşte benim zayıf noktam; nefes alan, hareket eden her canlıya masum gözüyle bakıyordum, ve bu bir gün başıma büyük problemler açacaktı.
Ailecek sofraya oturmuştuk. Meşhur salonumuzun tam ortasındaki masa, üstündeki leziz yemeklerin hiçbirine dokunasım yoktu, bunu fark eden babamın suratı cenaze evinin bir alt versiyonuna dönüşmüştü. En sonunda babamın yüzündeki memnuniyetsizlik dudaklarının aralanması ile kelimelere aktarıldı.
" Neden tabağına dokunmuyorsun? Böyle bir sofrayı başka nerede bulacaksın, annene ve bana saygısızlık yapmayı kes!"
Şaşırmamıştım, yıllardır değişmeyen babam, sanki bilgisayar kodlarıyla donatılmış gibiydi, hem yemeği canımın alamayacağı düşüncesi de nedense hiç kafasına uğramaz, geri kafalı ihtiyar.
" Canım almıyor baba." dedikten hemen sonra masaya sertçe vurdu, içimden " ne oluyoruz amınakoyayım" dedim. Lakin bu tepkiyi dışarı aktaramazdım, o an içimden milyon tane düşünce geçmiş olsa bile benim için en sağlıklısı yemeğimi bitirmemdi. Neden acaba böyle bir şey yapmıştı babam, birisiyle yemeğimi bitirmem üzerine iddaaya girmiş olmalı, başka açıklaması olamazdı. Pek çaktırmıyordum ama onurum zedelenmişti, erkek adamız sonuçta, öyle annemizin önünde bize bağırıp çağıramaz. Yemeğimi bitirdiğim an masadan kalkmak için hazırlandım. Tam kalkıyordum ki ihtiyarın sesi tekrardan kulaklarımda belirdi.
"Hiçbir yere gitmiyorsun"
" Neden? " Diye cevap verdim.
Verdiği cevap inanılmazdı.
" Çünkü ben öyle istiyorum. "
Sanırım babam kafasını bir yere çarpmış olmalı. N'oluyoruz amınakoyayım? Babam padişah ben de cariyesi falan mıyım? Ne bu tavırlar?
Popomu tekrardan sandalye ile birleştirdim. Babamın ağzından çıkacak olan sihirli sözcükleri bekliyordum, beni neden masada tutmaya çalışıyor anlamadım.
" Baba odamda seri katil mi var?"
" Ne saçmalıyorsun lan!"
" Neden odama gidemiyorum?"
" Oturuyoruz işte ailecek." dedi ve çorbasından içmeye devam etti.
Ailecekmiş. Dalga geçtiği belliydi, artık daha fazla dayanamazdım. Bugün bu adama bir şeyler olmuş belli. Annemin gözlerinin içine baktım, bana gözleriyle kalkmamamı söylüyordu fakat dinleme kapasitemi bugünlük doldurmuştum. Hem ne yapabilir ki, sofradan kalktım diye beni mi kovacak evden?
Çektim sandalyeyi kalktım, odama doğru attığım her adımda küfür yiyordum, sanırım kapıyı açarken sol kulağımın kenarından çatal geçmiş olmalı. Babamın eski günlerinden eser yok belli, askerliğinden hiçbir şey kalmamış geriye.
" Seni döl israfı, saygısız köpek!"
" Kusura bakmayın padişah hazretleri, sizinle yemek yemek gerçekten sıkıcı bir hâl aldı."
Sanırım bunu dememeliydim, çünkü annem " Hayır Bey!" Diye çığlık atarken babamın ayak sesleri odama doğru hızlı bir şekilde yaklaşmaktaydı.
İçimden derin bir hassiktir çektim, kalbim küt küt atıyordu. En son bu kadar korktuğumda anasınıfında altıma yapmıştım. Babam kapıyı öyle bir açtı ki kapı ömrü hayatım boyunca bu kadar hızlı açılmamıştır. Babamın gözleri o kadar korkunç bakıyordu ki bana sanki karşısında oğlu değil de maaşını geç yatıran patronu vardı.
" Ne padişahı lan, utanmıyor musun babanla dalga geçmeye?"
Babam bu cümleyi kurarken başıma sağlam bir tane geçirdi, sanki bir kamyon dolusu adamdan dayak yercesine yere kapanmıştım. Yumrukların ardı arkası kesilmezken hakem araya girmeye çalıştı fakat ruh hastası babam onu da kenarı ittirdi, ben ise beyaz bayrağı çoktan çekmiştim fakat babam sanki Allah'a küfretmişim gibi vuruyordu, üstelik konuşmaya da devam ediyordu.
" Ne okuyorsun, ne bir sikime yarıyorsun, insan oğlundan utanır mı lan? Utanıyorum senden."
İşte tam bu cümle, bu cümle benim canımı yediğim tüm yumruklardan daha fazla acıttı.
Annem tekrardan araya girmeye çalıştı ve sağlam bir çığlık attı babama, babam bir anda üstümden kalktı, üstümdeki ağırlık kalkınca kafamı yerden kaldırabildim. O an oluşan manzarayı asla unutmayacağım.
Babam " Ne bağırıyorsun lan, ne işe yarıyor söylesene" deyip anneme tokat attı, bu manzara asla aklımdan çıkmayacak bir andı, annem yatağımın karşısındaki kanepeye yığıldı. Babam o an bana tiksinerek baktıktan sonra kapıyı suratımıza çarparak odadan çıktı. Ben hemen annemin yanında aldım soluğu, kafasını kaldırmıyor sadece ağlıyordu, sadece sarıldım, iğrenç hissediyordum. Keşke bugün eve gelemeseydim, keşke bir arabanın altında kalsaydım da annem bu tokatı yemeseydi. Bu an bana eski günlerimizi hatırlattı, bundan yıllar önce evin bir başka odasında ben daha küçücük iken babam annemi döverdi, üzerinden yıllar geçse bile bu olay, bugün bir sikime yaramayan ben tarafından tekrarlandı, bir şeyler yapmam lazımdı, böyle devam edemezdim, bu gece düşünmeliydim, bu gece bir şeyleri düzeltmeliydim.
Zaman dilimi geceye yaklaşıyordu, yatağım içerisinde bir sağa bir sola dönüp duruyordum. Vücudumun bazı noktaları zedelenmişti, bu da " baba senin amınakoyayım " cümlesini aklıma getiriyordu. Bir yandan da sivrisinekler ile uğraşıyordum, her yaz neden kulağımın dibinde ses yapıyorsunuz lan diye bağırasım vardı. Neyse ki önemli olan sivrisinekler değildi, önemli olan annem idi. Yıllardır kavga etmelerine rağmen tekrardan bir araya gelen garip bir çifttir anne babam. Babam aslında annemi hiç hak etmez, bu devirde kendisi gibi öküz birini tercih etmiş annemin ayaklarına kapanması gerekli aslında. Babam sabah işe gidecekti, sabah 7:30ta evden çıkıyor kendisi, ben ondan önce uyanmak zorundaydım, ona bir mesaj verecektim. Kapımı sonuna kadar açık bırakıp saat 7 gibi evden çıkacaktım, kapıyı açık bırakma sebebim de babamın odama girmeye tenezzül etmeyeceğinden ama kapı açık olacağı için illa ki gözüne çarpacaktır, yatak kapımın tam karşısında zaten. Saate baktım, saat 2:27'yi gösteriyordu. 6:30'a alarm kurdum, yarım saate hazırlanıp çıkarım diye düşünüyordum, bu arada bir sivrisineği duvar ile öyle güzel birleştirdim ki içi kan dolu bir balonun patlamasını taklit etti adeta, buna şahit olduktan sonra " OROSPU ÇOCUĞU. " dedim, yemiş bitirmiş beni. Şimdi biraz uyuyacağım, babam da öküz gibi horluyor içeriden, anneme de çok üzülüyorum. Adam hem uykuda hem ayık iken bize çektiriyor, işe siktirip gitse de rahat etsek.
8 notes · View notes
alintikitap · 5 years
Photo
Tumblr media
O gün uyandığımda ev halkı çoktan işe gitmişti. 2010 yılının yaz ayı. Günlerden cumartesi. Aylardır çok yakın bir dostumda kalıyordum. Pek gülümsediğim zamanlar olduğu söylenemez. Kahvaltı yapmadan dalgın bir halde bilgisayarı açtım ve Facebook da aynen şöyle bir şeyle karşılaştım: "Aysel'in falanca ile ilişkisi başladı!" Aysel, dostumun aşık olduğu ama henüz içini açamadığı güzel bir kadındı. Derince bir ah çekip az sonra da kapattım bilgisayarı. . İki gibi arkadaşım eve geldi. Ağzındaki detone ıslığıyla bir mutluydu ki sormayın. Ne haber dede deyip yemek yapmaya koyuldu. Çaldığı ıslık canımı sıkmıştı. Cenaze evinde çekilen bir halay gibi göründü gözüme. Yoksa hâlâ sevdiğim bir dostumdur kendisi:)) . Hatırlıyorum. Patates yemeği yapıyordu Sulu sulu. Çektiğim berbat bir acıya aldırmadan türkü söylemeye başladı. Türkü söylemese iyiydi. Sana bir şey söyleyeceğim, dedim. Olanca sevgisiyle dönüp: "söyle dedem." Dedi. Hiç acımadan (bazen yüzleşmek gerek hayatla) "Aysel biriyle çıkmaya başlamış." Dünyasının başına yıkıldığını bugün bile hatırlar. . Sonra bir kahkaha attım ve "sana bir masal anlatayım mı?" Diye sordum. Anlat, dedi, dediğinin bile farkında olmadan. Başladım anlatmaya. . "Tek gözlü bir adam körler ülkesine gitmiş bir gün. Tek gözüyle yıllarca krallar gibi yaşamış. Sonunda içlerinden yaşlıca biri yaklaşmış ve parmaklarıyla suratını incelemiş. Sen bize benzemiyorsun, demiş, farklısın bizden. Sonra da parmağını sağlam gözüne sokup çıkartmış. Hah, demiş, şimdi benzedin bize..." . Düşünüyorum da, aradan geçen dokuz sene ne kazandırdı onlara? Ne kaybettirdi? Kaç yabancı ele dokundular? Kaç el yabancılaştı? Her seferinde "yeni" yi denediler. Yeni eskidi, eski bir yenisini daha buldu kendine. Böyle geçti ömür. Böyle geçmese nasıl geçerdi? Başka yörüngeler farklı istasyonlara mı götürecekti onları? Belki fazladan "yabancı bir el" daha. Onlar yazgılı değillerdi birbirlerine. Fakat başka bir şey oldu. Zaman onları birbirlerine iyi bir dost olarak çok daha fazla yakınlaştırdı... . Günay Aktürk https://www.instagram.com/p/BuF7nQBljpA/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=1ty1vhcqop3z
16 notes · View notes