Tumgik
#dünya kültür mirası
nevzatboyraz44 · 2 years
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
PERGAMON ACROPOLE
The Bergama district of Turkey, which was included in the World Cultural Heritage List in 2014, is one of the settlements that has been constantly inhabited and never disappeared from the historical scene due to its strategic location, despite being exposed to occupations and destruction throughout its history...PERGAMON AKROPOLÜ
2014 yılında Dünya Kültür Miras Listesine giren Türkiye İzmir'in Bergama ilçesi, tarihi boyunca işgallere ve yıkımlara maruz kalmasına rağmen, stratejik bir noktada yer alması nedeniyle sürekli iskan edilmiş ve tarih sahnesinden hiçbir zaman kaybolmayan yerleşimlerdendir.
98 notes · View notes
dokmimarlik · 11 days
Text
Efes Antik Kenti'nde Yaşam ve Kültür
Tumblr media
Efes Antik Kenti, tarihi ve kültürel açıdan büyük bir öneme sahip olmasının yanı sıra, dünyanın dört bir yanından turist çekmektedir. Anadolu'nun batı kıyısında, Ege Denizi'nin kıyısında yer alan bu antik şehir, M.Ö. 10. yüzyılda kurulmuş olup, Antik Yunan döneminden Roma İmparatorluğu'na kadar uzanan bir geçmişe sahiptir. Özellikle, M.Ö. 6. yüzyılda büyük bir liman kenti olarak parladı ve Doğu Akdeniz'in en önemli ticaret merkezlerinden biri haline geldi. Bu dönemde Efes, mimari açıdan da büyük gelişmelere sahne oldu ve dünyaca ünlü Artemis Tapınağı gibi birçok önemli yapıya ev sahipliği yaptı. Efes'in önemi sadece tarihi değil, aynı zamanda kültürel açıdan da büyüktür. Antik Yunan ve Roma dönemlerine ait kalıntıların yanı sıra, Hristiyanlık tarihinde de büyük bir rol oynamıştır. Aziz Pavlus'un Efes'e gelerek burada Hristiyanlığı yaydığına inanılmaktadır ve şehir, Hristiyanlığın erken dönemlerinde önemli bir merkez haline gelmiştir. Bu nedenle, Efes'te Hristiyanlıkla ilgili birçok önemli yapı ve kalıntı bulunmaktadır, bunlardan en ünlüsü Aziz Yuhanna Bazilikası'dır. Günümüzde Efes Antik Kenti, ziyaretçilerine zengin bir tarih ve kültür mirası sunmaktadır. Antik kalıntılar arasında dolaşmak, geçmişin izlerini sürmek ve tarihi yapıları incelemek, turistler için unutulmaz bir deneyim sunmaktadır. Efes'in etkileyici manzarası ve çevresindeki doğal güzellikler de ziyaretçileri cezbetmektedir. Türkiye'nin Ege bölgesinde bulunan bu antik kent, sıcak iklimi ve zengin kültürel dokusuyla her yıl milyonlarca turisti ağırlamaktadır. - Tarihi Önem: Efes Antik Kenti, Anadolu'nun batı kıyısında, Ege Denizi'nin kıyısında yer alır ve M.Ö. 10. yüzyılda kurulmuştur. - Antik Liman Kenti: M.Ö. 6. yüzyılda büyük bir liman kenti olarak parlayan Efes, Doğu Akdeniz'in önemli ticaret merkezlerinden biri haline gelmiştir. - Mimari Gelişim: Efes, Artemis Tapınağı gibi dünya çapında ünlü yapılarla zenginleşmiştir ve mimari açıdan büyük gelişmelere sahne olmuştur. - Hristiyanlık Tarihi: Aziz Pavlus'un Hristiyanlığı yaymak için Efes'e gelmesiyle şehir, Hristiyanlık tarihinde önemli bir merkez haline gelmiştir. - Aziz Yuhanna Bazilikası: Hristiyanlıkla ilgili önemli yapılar arasında yer alan Aziz Yuhanna Bazilikası, Efes'in önemli ziyaret noktalarından biridir. - Zengin Kültürel Miras: Efes, sadece tarihi değil, aynı zamanda zengin bir kültürel mirasa da sahiptir ve farklı dönemlere ait kalıntılarıyla ön plana çıkar. - Turistik Çekicilik: Dünya çapında turistleri çeken Efes, antik kalıntılarının yanı sıra etkileyici manzarası ve doğal güzellikleriyle de ünlüdür. - Ziyaretçi Deneyimi: Efes'i ziyaret etmek, geçmişin izlerini sürmek ve antik yapıları keşfetmek için eşsiz bir fırsat sunar. - Coğrafi Konum: Türkiye'nin Ege bölgesinde bulunan Efes, sıcak iklimi ve tarihi dokusuyla her yıl milyonlarca ziyaretçiyi ağırlar. - Büyüleyici Yaşam Tarzı: Efes'in zengin tarihi ve canlı kültürü, ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim sunar.
Tumblr media
Efes Antik Kenti'nde Yaşam ve Kültür / Dök Mimarlık Gelin hep birlikte Efes'in zengin tarihini, canlı kültürünü ve büyüleyici yaşam tarzını inceleyelim.
Efes'in Tarihsel Arka Planı
Kuruluş ve Erken Tarihçe Efes, MÖ 10. yüzyıla kadar uzanan uzun ve hikâyeli bir geçmişe sahiptir. İlk olarak İyonyalı Yunanlılar tarafından kurulmuş ve Ege kıyısındaki stratejik konumu nedeniyle hızla büyüyerek müreffeh bir şehir haline gelmiştir. Şehir Lidyalılar ve Perslerin egemenliği altında gelişmiştir, ancak Efes'in gerçek anlamda geliştiği dönem Helenistik dönemdir. Bu süre zarfında Efes, Akdeniz'in dört bir yanından gelen tüccarları kendine çekerek önemli bir ticaret merkezi haline gelmiştir. Kentin stratejik konumu onu mal ve fikir alışverişi için bir merkez haline getirmiş, kültürel çeşitliliğine ve kozmopolit atmosferine katkıda bulunmuştur. Roma Yönetimi ve Gelişimi MÖ 129 yılında Efes, Roma Cumhuriyeti tarafından fethedildikten sonra Roma egemenliği altına girmiştir. Roma yönetimi altında şehir önemli bir büyüme ve gelişme dönemi yaşamıştır. Romalılar Efes'in büyük bir liman kenti olarak önemini fark etmiş ve altyapısına büyük yatırımlar yapmışlardır. Efes'teki en ikonik yapılardan biri Roma döneminde inşa edilen Celsus Kütüphanesi'dir. Bu görkemli kütüphane binlerce parşömene ev sahipliği yapmış ve kentin entelektüel ve kültürel gücünün bir sembolü olmuştur. Roma etkisi, 25.000 seyirciyi ağırlayabilen ve çeşitli performanslara ve etkinliklere ev sahipliği yapan Efes'in büyük tiyatrosunda da görülebilir. Dini Önemi Efes sadece bir ticaret merkezi değil, aynı zamanda bir dini faaliyet merkeziydi. Şehir, Antik Dünyanın Yedi Harikası'ndan biri olan Artemis Tapınağı'na ev sahipliği yapıyordu. Bu tapınak Yunan tanrıçası Artemis'e adanmıştı ve çok uzaklardan gelen hacıları kendine çekiyordu. Efes'teki bir diğer önemli dini mekân ise Meryem Ana'nın son dinlenme yeri olduğuna inanılan Meryem Ana Evi'dir. Bu kutsal mekân her yıl ruhani teselli ve bağlantı arayan binlerce hacı tarafından ziyaret edilmektedir. Efes'te Yaşam Tarzı ve Kültür Efes'in yaşam tarzı ve kültürü, farklı nüfusu ve zengin tarihinden etkilenmiştir. Şehir, farklı bölgelerden gelen tüccarların mallarını satmak için bir araya geldiği canlı pazarlarıyla tanınıyordu. Efes'in sokakları dükkanlar, tavernalar ve kamu binalarıyla kaplıydı ve hareketli ve canlı bir atmosfer yaratıyordu. Efes halkı tiyatro, müzik ve spor da dahil olmak üzere çok çeşitli kültürel etkinliklerin tadını çıkarmıştır. Efes'in büyük tiyatrosu Yunan ve Roma oyunlarının gösterilerine ev sahipliği yaparken, Odeon müzik konserleri için bir mekan olarak hizmet vermiştir. Şehirde ayrıca savaş arabası yarışları ve gladyatör dövüşleri gibi spor etkinliklerinin yapıldığı bir stadyum vardı. Efes bir öğrenim ve entelektüel uğraşlar merkeziydi. Celsus Kütüphanesi geniş bir kitap koleksiyonuna ev sahipliği yapıyor ve bilginler ve filozoflar için bir buluşma yeri olarak hizmet veriyordu. Şehir aynı zamanda Akdeniz'in dört bir yanından gelen öğrencilerin saygın filozoflardan eğitim almak için geldikleri ünlü Felsefe Okulu'na da ev sahipliği yapıyordu.
Mimari ve Şehir Planlaması
Efes, olağanüstü mimarisi ve şehir planlamasıyla ünlüdür. Şehir, eski uygarlıkların ihtişamını ve sofistikeliğini sergilemek için titizlikle tasarlanmıştır. Efes'in ikonik mimari harikalarından bazılarını keşfedelim. Artemis Tapınağı Artemision olarak da bilinen Artemis Tapınağı, Antik Dünyanın Yedi Harikasından biriydi. Bu muhteşem tapınak, av, vahşi hayvanlar ve bereket tanrıçası olan Yunan tanrıçası Artemis'e adanmıştı. Tapınak, her biri 60 fitlik etkileyici bir yükseklikte duran 127 sütun içeren mimari bir harikaydı. Ne yazık ki Artemis Tapınağı tarihi boyunca birkaç kez yıkılmış ve yeniden inşa edilmiştir. Bugün geriye sadece birkaç kalıntı kalmıştır, ancak bunlar hala antik yapının ihtişamına bir bakış sunmaktadır. Tapınağın bir zamanlar bulunduğu yeri ziyaret etmek, ziyaretçilerin bu antik harikanın mimari hünerini ve dini önemini takdir etmelerini sağlar.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Celsus Kütüphanesi Celsus Kütüphanesi Efes'in en ikonik yapılarından biridir. Roma döneminde inşa edilen bu muhteşem kütüphane, kentin entelektüel ve kültürel başarılarının bir sembolü olarak hizmet vermiştir. Binlerce parşömen ve kitaba ev sahipliği yapan kütüphane, antik dünyanın en büyük ve en etkileyici kütüphanelerinden biridir. Celsus Kütüphanesi'nin ön cephesi Romalıların mimari dehasının bir kanıtıdır. İki katlı yapı, dönemin sanatsal ustalığını sergileyen karmaşık bir şekilde oyulmuş sütunlara, heykellere ve kabartmalara sahiptir. Kütüphanenin iç mekânı güzel freskler ve mozaiklerle süslenmiş, dingin ve bilimsel bir atmosfer yaratılmıştır.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Yamaç Evler "Zenginlerin Evleri" olarak da bilinen Teras Evler, Efes'in varlıklı sakinlerinin günlük yaşamlarına büyüleyici bir bakış sunmaktadır. Bu evler teraslar üzerine inşa edilmiş lüks konutlar olup, seçkinlerin zenginliğini ve sofistikeliğini gözler önüne sermektedir. Karmaşık mozaiklere, fresklere ve mermer süslemelere sahip Teras Evler, dönemin sanatsal ve mimari zevklerine bir bakış sunmaktadır. Evler, antik Efeslilerin gelişmiş şehir planlama ve mühendislik becerilerini vurgulayan gelişmiş ısıtma sistemleri, kapalı su tesisatı ve güzel peyzajlı bahçelerle donatılmıştır.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Umumi Hamamlar Antik Efes'te hamamlar günlük yaşamın ayrılmaz bir parçasıydı. Bu ortak banyo kompleksleri, insanların rahatlamak, sosyalleşmek ve arınmak için toplandıkları sosyal merkezler olarak hizmet vermiştir. Hamamlar sadece hijyen için değil, aynı zamanda eğlence ve dinlence için de birer merkezdi. Efes'in hamamları sıcak ve soğuk havuzlar, saunalar, masaj odaları ve egzersiz alanları içeren büyük yapılardı. Hamamlar güzel mozaikler, mermer süslemeler ve heykellerle bezenmiş, lüks ve dingin bir ortam yaratılmıştır. Hamamlar, toplumun her kesiminden insanın gevşemek ve gençleşmek için bir araya geldiği Efes'in sosyal dokusunun önemli bir parçasıydı.
Efes'te Günlük Yaşam
Efes sadece bir mimari harikalar merkezi değil, aynı zamanda insanların yaşadığı, çalıştığı ve günlük yaşamlarından keyif aldığı canlı bir şehirdi. Efes'teki günlük yaşamın yeme-içme, eğlence ve boş zaman, eğitim ve kültür ve kadınların toplumdaki rolü gibi çeşitli yönlerini keşfedelim. Yiyecek ve İçecek Efes halkı çok çeşitli ve lezzetli bir mutfağa sahipti. Kentin Ege Denizi'ne yakınlığı, yerel diyetin temelini oluşturan taze deniz ürünlerinin bolluğunu sağlamıştır. Balık, ahtapot ve midye sık sık ızgarada ya da lezzetli soslarla pişirilerek tüketilirdi.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Efes halkı deniz ürünlerinin yanı sıra buğday, arpa, zeytin ve üzüm gibi çeşitli ürünler de yetiştirmiştir. Ekmek, zeytinyağı ve şarap temel besin maddeleriydi. Efes ayrıca çeşitli yemeklerde ve içeceklerde tatlandırıcı olarak kullanılan bal üretimiyle de biliniyordu. Eğlence ve Müzik Efes eğlence ve müziğe değer veren bir şehirdi. Efes'in binlerce seyirci kapasiteli büyük tiyatrosu, tiyatro gösterileri, müzik konserleri ve gladyatör dövüşleri için bir merkezdi. Daha küçük bir tiyatro olan Odeon ise müzikal performanslara ve daha küçük ölçekli etkinliklere ev sahipliği yapıyordu.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Spor ve atletik yarışmalar da Efes'te popüler eğlence biçimleriydi. Kentte savaş arabası yarışlarının ve atletizm müsabakalarının yapıldığı bir stadyum vardı. Efesliler ayrıca avcılık, ata binme ve balık tutma gibi çeşitli açık hava etkinliklerinden de hoşlanırlardı. Eğitim ve Kültür Eğitim Efes toplumunda önemli bir rol oynamıştır. Şehir, Akdeniz'in dört bir yanından gelen öğrencilerin saygın filozoflardan eğitim almak için geldiği ünlü Felsefe Okulu'na ev sahipliği yapıyordu. Celsus Kütüphanesi, çok uzaklardan gelen bilginleri ve entelektüelleri kendine çeken bir öğrenim merkezi olarak hizmet vermiştir. Efes, kültürlerin ve fikirlerin kaynaştığı bir yerdi ve bu da canlı kültürel ortamına katkıda bulunuyordu. Şehir, Efeslilerin sanatsal yeteneklerini sergileyen festivallere, tiyatro gösterilerine ve müzik konserlerine ev sahipliği yapmıştır. Efesliler edebiyata ve şiire de değer verirdi; birçok ünlü yazar ve şair bu şehirden çıkmıştır. Din ve Maneviyat Efeslilerin günlük yaşamlarında din önemli bir yer tutuyordu. Şehir, Antik Dünyanın Yedi Harikası'ndan biri olan Artemis Tapınağı da dâhil olmak üzere çeşitli tapınaklara ve dini mekânlara ev sahipliği yapıyordu. Efesliler, aralarında Artemis, Zeus ve Dionysos'un da bulunduğu bir tanrı ve tanrıça panteonuna taparlardı. Dini törenler ve festivaller Efes yaşamının ayrılmaz bir parçasıydı. Halk tapınaklarda toplanarak dualar eder ve kurbanlar sunarak tanrıların lütfunu isterdi. Dini törenlere müzik, dans ve tören alayları eşlik ederek bir topluluk duygusu ve ruhani bir bağ yaratırdı.
Efes'te Kadınların Rolü
Efes, kadınların önemli roller üstlendiği ve toplumun çeşitli yönlerinde etkili olduğu bir şehirdi. Mitoloji ve dindeki varlıkları, kamusal yaşama katılımları, iş ve ticaretle uğraşmaları, hak ve özgürlükleri de dahil olmak üzere Efes'te kadınların rolünün farklı yönlerini inceleyelim.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Mitoloji ve Dinde Kadın Efes mitolojisinde ve dininde kadınlar önemli roller oynamış ve iktidar mevkilerinde bulunmuşlardır. Şehir, kadınların koruyucusu ve doğumun koruyucusu olarak saygı gören tanrıça Artemis'e olan bağlılığıyla bilinirdi. Artemis kültü Efes toplumunda merkezi bir yere sahipti ve kadınlar tanrıçayla ilişkili dini ritüellerde ve törenlerde aktif rol oynuyordu. Antik Dünyanın Yedi Harikası'ndan biri olan Artemis Tapınağı, kadınların Efes mitolojisi ve dinindeki öneminin bir kanıtıdır. Kadınlar rahibe olarak görev yapmış ve Artemis'e tapınmada hayati roller oynayarak dini uygulamaların ve geleneklerin devamlılığını sağlamışlardır. Kamusal Yaşamda Kadınlar Erkekler kamusal yaşamda ağırlıklı olarak güç sahibi olsalar da, Efes'teki kadınlar yine de katılmanın ve nüfuz sahibi olmanın yollarını bulmuşlardır. Varlıklı ve nüfuzlu kadınlar güçlerini kocaları ya da erkek akrabaları aracılığıyla, genellikle perde arkasından kullanabiliyorlardı. Danışmanlık ve destek sağlayarak kararları ve politikaları şekillendirirlerdi. Efes'teki bazı kadınların, özellikle de önde gelen ailelerden gelenlerin eğitime erişimleri vardı ve entelektüel uğraşlarla ilgilenebiliyorlardı. Felsefi tartışmalara katılır, derslere devam eder ve kentin kültürel ve entelektüel yaşamına katkıda bulunurlardı. İş ve Ticaret Dünyasında Kadınlar Efes hareketli bir ticaret merkeziydi ve kadınlar iş ve ticaret hayatında aktif bir rol oynuyordu. İmalat, tekstil üretimi ve perakende satış da dahil olmak üzere çeşitli ekonomik faaliyetlerde yer almışlardır. Kadınlar dokuma, boyama ve nakış işleriyle uğraşarak bölgede oldukça rağbet gören tekstil ürünleri üretmişlerdir. Efes'teki bazı kadınlar dükkânlar ve atölyeler de dâhil olmak üzere işletmelerin sahibi ve yöneticisiydi. Mal ticareti yapar, sözleşmeleri müzakere eder ve mali işlemleri denetlerlerdi. Kadınların iş ve ticaretle uğraşması kentin ekonomik refahına ve kendi mali bağımsızlıklarına katkıda bulunmuştur. Kadın Hakları ve Özgürlükleri Efes'te kadınlar, diğer antik toplumlarda yaygın olmayan bazı hak ve özgürlüklere sahipti. Rolleri öncelikle ev ve aile etrafında yoğunlaşmış olsa da, mülk sahibi olma, servet miras bırakma ve ekonomik faaliyetlerde bulunma becerisine sahiptiler. Evlilik Efes toplumunda önemli bir kurumdu, ancak kadınların eşlerini seçme konusunda bazı yetkileri vardı. Yasal işlemler ve şahitlerin katılımı gerekmesine rağmen boşanma da mümkündü. Kadınlar, kocaları kendilerine kötü davranır ya da suiistimalde bulunursa boşanma talep etme hakkına sahipti. Efesli kadınların sağlık hizmetlerine erişimi vardı ve kadın hekimlerden ve ebelerden tıbbi yardım alabiliyorlardı. Üreme sağlıkları üzerinde belli bir kontrole sahiptiler ve doğum ve aile planlamasıyla ilgili kararlar alabiliyorlardı.
Efes'te Erkeklerin Rolü
Mitoloji ve Dinde Erkekler Antik Efes kentinde erkekler mitoloji, din, kamusal yaşam, iş dünyası, ticaret, hak ve özgürlüklerin kullanımı gibi toplumun çeşitli yönlerinde önemli bir rol oynamışlardır. Bu makale, Efes'te erkeklerin rollerinin farklı yönlerini inceleyerek katkılarına ve etkilerine ışık tutacaktır. Mitoloji ve din dünyasında erkekler tanrılar, kahramanlar ve rahipler olarak önemli konumlara sahipti. Efes, Antik Dünyanın Yedi Harikası'ndan biri olan görkemli Artemis Tapınağı'na ev sahipliği yapıyordu. Read the full article
2 notes · View notes
gidilecekyerler · 1 year
Text
Japonya Gezilecek Yerler 2023 (Yurtdışında Gezilecek Yerler)
Tumblr media
Japonya gezilecek yerler 2023 listesinde dünyada en önemli ülkelerden bir tanesidir. Doğu Asya'da yer alan ve zengin tarihi ve kültürel mirasıyla ünlüdür. Japonya'yı gezmek, farklı bir kültür ve yaşam tarzı keşfetmek için mükemmel bir fırsat sunar. Ayrıca Japon mutfağı da dünyaca ünlüdür ve lezzetli yemekleri deneyimlemek için Japonya'ya gitmek bir zorunluluktur. Bu makalede, Japonya gezilecek yerler, tarihi ve meşhur yemekler hakkında bilgi vereceğim. Yurtdışı gezilecek yerler hakkında daha fazla bilgi için diğer yazılarımıza da göz atabilirsiniz. Japonya vize istiyor mu? Japonya'ya nasıl giderim? Japonya'da iş hayatı nasıl? Japonya'da iş bulabilir miyim? Sorularına da detaylı olarak bir sonraki vizesiz gidilecek ve vizeli gidilecek ülkeler makalemizde görebilirsiniz. Tokyo, Kyoto, Osaka, Hiroshima, Yokohama, Sapporo ve Nagoya gibi büyük şehirler yer alır. Japonya gezilecek yerler listesinde bulunan bu şehirler oldukça popüler ve ünlüdür. Ancak, ülkede gezilecek pek çok turistik yer de vardır. Ayrıca Japonya Tokyo Tapınakları da meşhurdur. Bunlardan bazıları şunlardır: - Tokyo Kulesi Kaç Metre: Tokyo Kulesi, Tokyo'da yer alan bir gözlem kulesidir. 333 metre yüksekliği ile Japonya'nın en yüksek yapısıdır ve harika bir manzara sunar. - Meiji Jingu Tapınağı: Meiji Jingu Tapınağı, Tokyo'da yer alan ve Japonya'nın en önemli tapınaklarından biridir. Tapınak, İmparator Meiji ve İmparatoriçe Shoken anısına inşa edilmiştir. - Kinkaku-ji Tapınağı: Kinkaku-ji Tapınağı, Kyoto'da yer alan ve altın kaplama ile kaplı bir tapınaktır. Tapınak, Japon bahçesi ve tarihi mimarisiyle ünlüdür. - Fushimi Inari Tapınağı Kyoto: Fushimi Inari Tapınağı, Kyoto'da yer alan ve binlerce torii kapısı ile ünlü bir tapınaktır. Tapınak, Japon dininin önemli bir sembolüdür. - Himeji Kalesi Tarihi: Himeji Kalesi, Japonya'nın en iyi korunmuş kalelerinden biridir. Beyaz duvarları ve karmaşık mimarisiyle ünlüdür ve UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer almaktadır.
Tokyo Kulesi ve Japonya Gezilecek Yerler
Tumblr media
Tokyo Kulesi Kaç Metre? Yurtdışı gezilecek yerler listesinde bir numara diyebiliriz. Tokyo Kulesi, Japonya'nın başkenti Tokyo'da bulunan bir kule kompleksidir. 1958 yılında açılan kule, 333 metre yüksekliği ile Japonya'nın en yüksek yapısıdır ve Tokyo'nun sembolik yapılarından biridir. Tokyo Kulesi, ziyaretçilere harika bir şehir manzarası sunmakta ve her yıl milyonlarca turisti ağırlamaktadır. Tokyo Kulesi'nin tarihi oldukça ilginçtir. İnşaatı 1957'de başlayan kule, Tokyo'nun kentsel gelişiminde önemli bir rol oynamıştır. Kule, Tokyo Körfezi'ne yakın bir noktada bulunmaktadır ve orijinal olarak Tokyo Körfezi'nde inşa edilmiş olan iki adanın birleştirilmesiyle oluşturulmuştur. İnşaat süreci oldukça zordu ve Tokyo Kulesi'nin yapımı 3 yıl sürdü. Tokyo Kulesi, günümüzde Tokyo'nun en popüler turistik yerlerinden biridir. Ziyaretçiler, kuleye çıkarak Tokyo'nun muhteşem manzarasını görebilirler. Kule, iki gözlem noktasına sahiptir. Alt gözlem noktası 150 metre yükseklikte yer almaktadır ve Tokyo Körfezi'ne bakan bir manzaraya sahiptir. Üst gözlem noktası ise 250 metre yükseklikte bulunmakta ve Tokyo'nun merkezi semtlerine bakan bir manzara sunmaktadır. Tokyo Kulesi'ne ziyaretçiler, asansörle ulaşabilirler ve kulede çeşitli restoran ve hediyelik eşya mağazaları bulunmaktadır.
Meiji Jingu Tapınağı Tokyo
Tumblr media
Meji Jingu Tapınağı Kaç Metre? Meiji Jingu Tapınağı, Tokyo'nun en ünlü turistik yerlerinden biridir ve Japonya'nın en önemli dini anıtlarından biridir. 1920 yılında inşa edilen tapınak, İmparator Meiji ve İmparatoriçe Shoken'in anısına yapılmıştır ve Japon halkı tarafından oldukça saygı duyulmaktadır. Meiji Jingu Tapınağı, doğal güzellikleri, Japon kültürü ve gelenekleriyle ilgilenen ziyaretçiler için mükemmel bir yerdir. Meiji Jingu Tapınağı'nın inşaatı, 1912 yılında İmparator Meiji'nin ölümü üzerine başladı ve 1920 yılında tamamlandı. Tapınak, 70 hektarlık bir ormanlık alana inşa edildi ve Japon mimarisi ve geleneksel teknikleri kullanılarak yapıldı. Tapınakta bulunan büyük kapılar, Japon kültürünün en önemli sembollerinden biridir ve ziyaretçilerin hoş geldiniz demek için kullanılır. Tapınakta, Japon kültürü ve gelenekleri hakkında bilgi edinmek için birçok fırsat bulunmaktadır. Örneğin, tapınak bahçesinde bulunan Naien bölgesinde, İmparator Meiji ve İmparatoriçe Shoken'in kişisel eşyalarını sergileyen bir müze bulunmaktadır. Ayrıca, Meiji Jingu Tapınağı'nda düzenlenen geleneksel Japon düğünleri, ziyaretçiler için unutulmaz bir deneyimdir. Meiji Jingu Tapınağı'nın önemi, sadece Japon halkı için değil, turistler için de büyüktür. Tapınak, Tokyo'nun kalbinde yer almakta ve ziyaretçilerin kolayca ulaşabileceği bir konumdadır. Ayrıca, tapınağın yılda birkaç kez düzenlenen festivalleri, Japon kültürünün en canlı yönlerini gösterir. Sonuç olarak, Meiji Jingu Tapınağı, Japonya'nın en önemli dini anıtlarından biridir ve Japon kültürü ve gelenekleri hakkında bilgi edinmek isteyen ziyaretçiler için mükemmel bir yerdir. Tapınak, doğal güzellikleri ve konumu ile turistler için de büyük bir çekim merkezidir. Eğer Tokyo'ya seyahat ediyorsanız, Meiji Jingu Tapınağı'nı mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Kinkaku-ji Tapınağı ve Tarihi
Tumblr media
Kinkakuji Tapınağı Kinkakuji Tapınağı ve kısaca tarihi hakkında bilgi verelim. Japonya'nın Kyoto şehrinde bulunan tarihi bir tapınaktır. İlk olarak 1397 yılında inşa edilen tapınak, daha sonra birçok kez restore edilmiştir. Tapınak, üç katlı bir yapıya sahiptir ve en üst katı altın kaplamalıdır. Bu özelliği ile "Altın Tapınak" olarak da bilinir. Kinkakuji Tapınağı, Japonya'nın en ünlü turistik yerlerinden biridir. Tapınak, bahçesi ve altın kaplamalı yapısı ile ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir. Tapınak bahçesi, çam ağaçları, çalılar ve su özellikleriyle doludur. Bahçe, doğanın güzelliğini vurgulamak için özenle tasarlanmıştır. Tapınak bahçesinde yürürken doğanın huzur verici etkisini hissetmek mümkündür. Kinkakuji Tapınağı, Japon kültürü ve tarihine büyük önem veren bir yerdir. Tapınak, 1994 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne dahil edilmiştir. Bu nedenle, Japonya'yı ziyaret eden turistlerin mutlaka görmesi gereken yerlerden biridir. Eğer Kinkaku-ji Tapınağı'nı ziyaret etmek istiyorsanız, bahar aylarında ziyaret etmeniz önerilir. Bu dönemde, tapınak bahçesi kiraz çiçekleri ile doludur ve muhteşem bir manzara sunar. Ayrıca, tapınak bahçesindeki yapay göletteki yansımaları izlemek de ayrı bir keyiftir. Kinkaku-ji Tapınağı'nı ziyaret etmek için en uygun zaman bahar ve sonbahar aylarıdır. Yaz aylarında çok sıcak ve nemli olabilir, kış aylarında ise kar yağışı görülebilir. Ziyaretiniz sırasında uygun kıyafetler seçmeye özen gösterin. Sonuç olarak, Kinkaku-ji Tapınağı Japonya'nın en önemli turistik yerlerinden biridir. Tapınak, bahçesi ve altın kaplamalı yapısı ile ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir. Tapınak, Japon kültürü ve tarihine önem veren bir yerdir ve mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir yerdir.
Fushimi Inari Tapınağı Tarihi
Tumblr media
Fushimi Inari Tapınağı Japonya gezi rehberi içinde bulunan bu tapınak mutlaka listeye eklenmelidir. Tabiatın ve dinin bütünleştiği, eşsiz bir yer olan Fushimi Inari Tapınağı, Japonya'nın Kyoto şehrinde bulunur. Bu tapınak, Japonya'nın en ünlü turistik yerlerinden biri olarak kabul edilir ve yılda milyonlarca turist tarafından ziyaret edilir. Fushimi Inari Tapınağı, Torii kapıları ile ünlüdür. Bu kapılar, kutsal alanın girişini işaret eder. Tapınak, birçok küçük tapınaktan oluşur ve birçok tanrı ve tanrıça heykeli bulunur. Tapınakta bulunan İnari Tanrısı, Japon tarımı ve ticareti için önemli bir rol oynamaktadır. Tapınağın en dikkat çekici özelliği, binlerce oranj renkli Torii kapısından oluşan bir yoldur. Bu kapılar, tapınağın arka kısmına kadar devam eder ve ziyaretçilere nefes kesici manzaralar sunar. Ayrıca, tapınağın arka tarafındaki dağlarda, ziyaretçilerin yürüyebileceği birçok yürüyüş parkuru bulunur. Fushimi Inari Tapınağı'nın ayrıca bir diğer özelliği de Japonya'nın geçmişinde önemli bir yeri olan shintoizm inancının izlerini taşımasıdır. Bu inanca göre, doğada var olan her şey tanrısal bir varlık tarafından kontrol edilir. Bu sebeplerden dolayı, Fushimi Inari Tapınağı, Japon kültürünün en önemli sembollerinden biridir ve her yıl milyonlarca turisti kendine çekmektedir. Japonya'da seyahat planı yapanlar için mutlaka görülmesi gereken yerler arasındadır.
Himeji Kalesi Tarihi ve Fotoğraflar
Tumblr media
Himeji Kalesi Hakkında Bilgi Japonya gezilecek yerler listesinde mutlaka eklemeniz gerek kaledir. Himeji Kalesi, Japonya'nın Himeji şehrinde yer alan bir kale ve UNESCO Dünya Mirası alanıdır. Bu muhteşem kale, Japonya'nın en büyük ve en iyi korunmuş kalelerinden biridir. Himeji Kalesi, Japon mimarisinin en güzel örneklerinden biridir ve ziyaretçilere Japon tarihine ve kültürüne benzersiz bir bakış sunar. Himeji Kalesi, 1333 yılında inşa edilmeye başlandı ve yüzyıllar boyunca birçok kez genişletildi ve restore edildi. Kale, Japonya'nın en ünlü dönemlerinden biri olan Sengoku döneminde (MÖ 1467-1603) yapıldı ve Japon tarihinin en ünlü kalesi olarak kabul edilir. Himeji Kalesi, 83 bin metrekarelik bir alanı kaplar ve birkaç bölümden oluşur. Kalemizin ana bölümü, merkezde yer alan "dondurma konisi" şeklindeki bir yapıdır. Bu bölüm, altı katlı ve her katta farklı bir amaca hizmet eden odaları vardır. Ziyaretçiler, kaleyi gezerken, tarihi Japon mimarisini inceleyebilir ve kaledeki özel koleksiyonlar hakkında bilgi edinebilirler. Himeji Kalesi, Japon mimarisinin en güzel örneklerinden biridir ve koruyucu özellikleri nedeniyle "Beyaz Martı Kalesi" olarak da bilinir. UNESCO Dünya Mirası olarak listelenen kale, yılda milyonlarca turisti çekmektedir. Japonya'ya yolunuz düşerse, Himeji Kalesi'nin muhteşem güzelliğini görmenizi kesinlikle öneririz. Himeji Kalesi, Japonya'nın tarihi mirasları arasında yer alan en güzel ve en ilginç yapılarından biridir. Ziyaretçiler, bu tarihi yapıyı gezerken Japon kültürüne ve tarihine olan ilgilerini tatmin edebilirler.
Japon Mutfağı Hakkında Bilgi ve Yemekleri
Tumblr media
Japon Mutfağı Hakkında Bilgi ve Yemekleri Japonya gezi rehberi içerisinde olmazsa olmaz Japon mutfağı ve yemekleridir. Japonya mutfağı, dünyanın dört bir yanından ziyaretçileri cezbeden birçok lezzet sunar. Japon yemek kültürü, özellikle sushi, ramen ve tempura gibi popüler yemekleriyle tanınır. Ancak, Japon mutfağı sadece bu yemeklerle sınırlı değildir. İşte Japonya'da mutlaka denemeniz gereken bazı yemekler: - Sushi: Japonya'nın en ünlü yemeği olan sushi, balık ve pirinçle hazırlanır ve birçok farklı şekilde sunulur. - Ramen: Ramen, Japon çorbası ve noodles'dan oluşan bir yemektir. Ülke genelinde farklı çeşitleri mevcuttur Japon mutfağı, ülke genelinde farklı çeşitleri mevcut olan balık yemekleriyle de ünlüdür. Sushi, sashimi ve tempura, dünya çapında tanınan Japon yemeklerinden sadece birkaçıdır. Ayrıca, ramen, udon ve soba gibi farklı noodle çorbaları da popülerdir. Natto ve okonomiyaki gibi geleneksel yemekler de mutlaka tadılması gereken lezzetler arasındadır. Japonya'nın geleneksel yemekleri kadar, modern ve yaratıcı yemekleri de oldukça popülerdir. Özellikle Tokyo'da, dünya çapında tanınan şeflerin sahibi olduğu Michelin yıldızlı restoranlar bulunmaktadır. Bu restoranlarda, Japon mutfağına farklı dokunuşlarla yenilikçi yorumlar yapılmaktadır.
Tumblr media
Japon Mutfağı Yemekleri Ramen Japonya tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra, doğal güzellikleri de ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir. Fuji Dağı, Japonya'nın en yüksek dağıdır ve doğal güzelliği ile ziyaretçileri kendine çekmektedir. Ayrıca, Japonya'nın tarihi şehirlerinden biri olan Kyoto, antik tapınakları, bahçeleri ve geleneksel kültürü ile ünlüdür. Hiroşima'da, II. Dünya Savaşı'ndaki nükleer bomba patlamasının anısına inşa edilen barış parkı ve müze ziyaret edilebilir. Japonya, aynı zamanda teknolojik gelişmeleri ile de tanınmaktadır. Tokyo, dünyanın en büyük şehirlerinden biridir ve dünya çapında teknoloji ve moda merkezlerinden biridir. Akihabara, elektronik cihazlar ve bilgisayar donanımı satan bir bölge olarak bilinmektedir. Japonya'nın gezilecek yerleri ve lezzetleri, ziyaretçiler için muhteşem bir deneyim sunmaktadır. Ülkenin tarihi, kültürü, doğal güzellikleri ve teknolojisi, herkesin ilgisini çekecek farklı seçenekler sunmaktadır.
Japonya UNESCO Gezilecek Yerler
Tumblr media
UNESCO Japonya Gezilecek Yerler Japonya'nın güzel şehri Kyoto, geleneksel Japon kültürü ve mimarisinin merkezlerinden biridir. Kentte bulunan Kinkaku-ji Tapınağı, Japonya'nın en ünlü manzaralarından biridir ve ülkenin en önemli turistik yerlerinden biridir. Kinkaku-ji Tapınağı, 1397 yılında inşa edilmiş ve daha sonra bir yangın sonucu yıkılmıştır. Ancak, 1955 yılında restore edilmiştir. Tapınak, birçok ziyaretçinin ilgisini çeken altın renkli çatısı ile ünlüdür. Tapınak ayrıca güzel bahçeleriyle de tanınır ve Japonya'nın bahçe sanatının en iyi örneklerinden biridir. Kyoto'daki bir diğer ünlü turistik yer ise Himeji Kalesi'dir. Bu kale, Japonya'nın en büyük ve en iyi korunmuş kalesi olarak kabul edilir. Himeji Kalesi, 14. yüzyılda inşa edilmiş ve Japonya'nın Ortaçağ dönemi mimarisinin en iyi örneklerinden biridir. Himeji Kalesi'nin beyaz renkli görünümü nedeniyle "Beyaz Kuş Kalesi" olarak da adlandırılmaktadır. Kale, ziyaretçilere açık olan bir müze olarak hizmet vermektedir. İçinde, ziyaretçiler Japon kültürü hakkında bilgi edinebilirler ve kaleyi oluşturan yapıları ve savunma sistemlerini keşfedebilirler. Kyoto, Japonya'nın tarihi ve kültürel miraslarının en önemli yerlerinden biridir. Şehir, zengin tarihi dokusu, geleneksel mimarisi ve eşsiz manzaralarıyla her yıl binlerce turisti ağırlamaktadır. Bunların yanı sıra, Japonya'nın Kyoto kentindeki geleneksel yemekler de oldukça ünlüdür. Kyoto mutfağı, özellikle balık, sebzeler ve tofu gibi malzemelerin kullanıldığı sağlıklı ve lezzetli yemekleriyle bilinir. Kyoto mutfağının en popüler yemeklerinden biri "Kaiseki" adı verilen yemektir. Kaiseki, geleneksel Japon yemek kültürünün en yüksek ifadesi olarak kabul edilir ve sıralı küçük tabaklarda sunulan bir dizi yemekten oluşur. Yemek, özenle seçilen malzemelerin estetik bir sunumuyla hazırlanır ve lezzetleri ve renkleri birbirleriyle uyum içindedir. Kyoto'da ayrıca, "Yudofu" adı verilen bir yemek de oldukça popülerdir.Yudofu, soya sütü ve tofu gibi basit malzemelerle hazırlanan geleneksel bir Kyoto yemeğidir. Bu yemek, genellikle tofu blokları sıcak bir suda pişirilir ve ardından bir sosla servis edilir. Yudofu, Japon mutfağının sağlıklı ve lezzetli yemeklerinden biridir. Tofu, protein ve vitamin bakımından zengin olduğu için oldukça sağlıklı bir yiyecektir ve soya sütü de aynı şekilde sağlıklı bir içecektir. Yudofu'nun lezzeti, tofu bloklarının doğal tadı ve sosa eşlik eden diğer malzemelerin birleşmesinden gelir. Bu yemeği tatmak için Kyoto'da birçok restoran ve kafe bulunmaktadır. Japonya gezilecek yerler ve Japonya gezi rehberi hakkında yazdığımız makalede siz nereleri sevdiniz? Yurtdışı gezilecek yerler hakkında merak ettikleriniz ve eklemek istediklerinizi yorumlara yazabilirsiniz. Read the full article
4 notes · View notes
aynodndr · 1 year
Text
İSTANBUL RÜYASI
rüya şehrim idin sen artık kabusum oldun
giyindin grileri yeşillikleri kovdun
hani sendin tarihin o güzel nazlı kızı
hangi taşın altına sakladın anımızı
nerede Kağıthane Göksu deresi nerde
çığlık çığlığa kırlar canım Büyükdere’mde
martıların çaresiz terk etmişler denizi
hangi semtine baksam betonun kirli izi
hortlamış tüm vampirler can özünü emiyor
o dev çınarlarını şimdi kurt kemiriyor
bir karış toprak için rant kavgası ve talan
yalansın İstanbul’um artık koca bir yalan
nasıl özlüyor ruhum o güzelim yılları
dalgalarla öpüşen tarihi yalıları
terk edilmiş her biri günden güne çürüyor
gözlerimin önünde birer birer ölüyor
ölen yalı köşk değil ataların mirası
mızrap tutmuyor artık kırık gönlümün sazı
Topkapı Dolmabahçe Yerebatan sarayı
tarih sayfalarında tozlanmış birer anı
sultanı zehirleyen o sinsi yılan bile
bunca zarar vermedi canım Kız Kulesi'ne
güvercinler yuvası Eminönü meydanı
hiçbir şehir görmedi bunca korkunç talanı
nostaljik bir tramvay Beyoğlu caddesinde
için için ağlıyor rayları her seferde
sinemalar AVM tiyatro hak getire
koca kültür merkezi terk edilmiş mezbele
serkeşlerin yatağı Çiçek Pasajı artık
gençlik anılarını orda öksüz bıraktık
Vefanın bozacısı Kanlıca yoğurtçusu
eski damak tadının ne tadı var ne tuzu
Sarıyer'de yenirdi börek ve muhallebi
Laleli'de yudumlardık tarçın kokan salebi
sevgiliyle el ele gezilen Yıldız Parkı
Emirgan’da içilen çayın yok artık tadı
ya o dünya incisi o güzelim boğazım
çürümüş sandallara çifte kürek ne lazım
yıldızların altında yazlık sinema keyfi
mazime gömüldün sen anılarımın şehri
kapat artık gözlerini görkemli rüyana dal
elveda İstanbul’um canım şehrim hoşça kal
E.SARIGÜL
3 notes · View notes
doriangray1789 · 2 years
Text
Diyarbakır’da bugünlerde Özel uçakların biri inip biri kalkıyor. Rothschild ve Rockefeller ailelerinin 3. kuşak temsilcileri, BM yetkilileri ve büyükelçilerin de yer aldığı pek çok isim, Zerzevan Kalesi’nin altındaki gizli Mithras Tapınağı’nı görmek için kente geliyor...Mithras Tapınağı’nın önemli özellikleri nelerdi? Nasıl bir inanç sistemi idi ve kalıntılar bize o döneme ait neler söylemekte?Zerzevan Kalesi’ndeki Mithras Tapınağı yeraltına ana kaya oyularak inşa edilmiş Roma’nın gizem dinine ait bir yapıdır. Yapının doğu duvarında ana kayaya oyulmuş sütunlar ve ortada büyük, yanlarda iki küçük niş bulunmaktadır. Ortadaki büyük niş etrafındaki iki sütunun üzerinden yükselen kuşak üzerinde ve diğer iki küçük kuşakta boya kalıntıları görülebiliyor. Mithras’ın boğayı kurban ettiği sahnenin yer aldığı plaka da yine bu ortadaki büyük nişe konulmaktaydı. Ayrıca doğu duvarda ışın tacı motifi de günümüze kadar korunmuştur. Küçük nişlerden birisinde oldukça düzgün oyulmuş su çanağı ve hemen önünde yapının zemininde havuz bulunmaktadır. Su çanağı ile havuz duvarın içinden geçen bir kanal ile bağlantılıdır ve Mithras dini törenlerinde su ya da kan kullanıldığı bilinmektedir. Ayrıca tavan kısmında simetrik olarak yapılmış dört adet bağlama yeri de bulunmaktadır. Yapının giriş kapısında ise yazıt ve semboller açık bir şekilde görülmektedir. Hıristiyanlığın yayılması ile birlikte Mithraeum tahrip edilip kapatılmıştır.Hint-Pers kökenli olan tanrı Mithras güneş tanrısıdır ve kültü güneşe tapınmaya dayanır. Ayrıca ışığın, savaşın, adaletin ve inancın da simgesidir. Öğretisi dünyanın yaratılışı üzerinedir ve evreni kontrol eden tanrı olarak da bilinir. Mithras gizem dini Romanın egemen olduğu bütün topraklarda özellikle askerler, aristokratlar ve tüccarlar arasında oldukça yaygındır. M.S. 2. ve 3. yüzyılda Roma İmparatorluğu’nda etkili olmuş, M.S. 4. yüzyılda Hıristiyanlığın yayılmasıyla birlikte yasaklanmıştır. Yapı, Roma İmparatorluğu’nun doğu sınırındaki ilk, dünyada ortaya çıkarılmış son önemli Mithraeumdur. Yapının ortaya çıkarılması törenleri büyük bir gizlilik içinde ve dışarıya kapalı yapılan dinin öğretilerinin anlamlandırılması açısından oldukça önemlidir.Zerzevan Kalesi. İnancın Hikayesi (The Story of God with Morgan Freeman) belgeselinin 3. Sezon çekimlerini Zerzevan Kalesi’nde yapmayı planladığı ve gerekli girişimlerde bulunduğu söylendi. History Channel 6 ülkede çekeceği Lost Worlds belgesel serisi için yine Zerzevan Kalesi’ne yer vereceği söylendi.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Zerzevan Kalesi’nde ilk olarak Uluslararası Dünya Anıtlar Sitler Konseyi ICOMOS’un uluslararası bilimsel komitesi ICORP tarafından hayata geçirilen “ICORP-On The Road” projesi kapsamında belgesel çekimleri yapılmıştır. Dünyada 6 ülkede kültür mirası ile ilgili ilham verici çalışmaların hikayeleri kayıt altına alındığı proje kapsamında Zerzevan Kalesi çekimleri tamamlamıştır. History Channel’ın 6 bölüm halinde 6 ülkede çekeceği belgesel serisinde yer alan Zerzevan Kalesi ve Mithras Tapınağı çekimleri ise yeni yapıldı. Ayrıca İnancın Hikayesi (The Story of God with Morgan Freeman) projesi kapsamında Zerzevan Kalesi’nde çekimler yapılması planlamaktadır ve bu konuda gerekli girişimlerde bulunmuşlardır. Kazı çalışmaları ile elde edilen verilerin değerlendirildiği çok sayıda bilimsel yayınların yanı sıra Tourmag turizm dergisine kapak olan çalışmalar National Geographic Dergisi, Atlas ve Magma dergilerinde de yayınlanmıştır. Dünyanın en iyi korunmuş garnizonlarından birisi olan Zerzevan Kalesi yaklaşık 1.400 yıl boyunca el değmemiş hiçbir çalışma yapılmamış bir alandır. Kazı çalışmalarına baktığımız da hem askerlerin hem de sivillerin yaşadığına dair her türlü kalıntıyı bulabiliyoruz. Romalıların kullandığı ameliyat aletlerine, orda ki yaşayan askerlerin kemer tokalarına, ailelerin takılarına, kadınların saç iğnesine, erkeklerin elbiselerinde kullandığı fibulalarına, kandillere, seramik kaplara kadar hem günlük hem de askeri yaşama dair her türlü eser iyi korunmuş bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Şu ana kadar hem pagan Roma hem de Hıristiyan Roma’ya ait büyük bir koleksiyon ele geçmiştir. Ayrıca kazılar ile ortaya çıkarılan Asur mührü de ön plana çıkmıştır. Asur Dönemi ile ilgili ele geçen taş, metal ve seramik eserler de vardır. Fakat dönemi için önemli buluntu olan silindir mühür ayrıcalıklı bir kişiye ait olmalıdır. Üzerindeki figürler çok iyi korunmuş ve klorite işlenmiştir. Yakın zamanda kazılar ile ortaya çıkarılan binlerce eserin sergileneceği Zerzavan Müzesi’nin yapılması planlanmaktadır ve bu konuda çalışmalar devam etmektedir.
3 notes · View notes
anzacdaygallipoli · 2 years
Text
Çöldeki vaha Doha - Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/coldeki-vaha-doha.html
Çöldeki vaha Doha
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Ortadoğu’nun son yıllarda öne çıkan ülkelerinden Katar, peş peşe yaptığı turizm, sanat ve spor yatırımlarıyla dikkatleri üzerine çekmeye devam ediyor. Tatil denince bölgede ilk akla gelen Dubai’ye alternatif olan bu Arap ülkesini geçen ay havalar çok ısınmadan ziyaret ettim. Ortadoğu’nun kültür ve sanat merkezi olması için büyük emek ve para harcanan Doha’da eğlence, sanat, spor ve yaz tatili iç içe. Devlet kurumu olan Katar Turizm’in hedefi yılda 6 milyondan fazla ziyaretçi çekmek. Hal böyle olunca dünyada tanınan birçok otel markası, restoran ve mağaza elbette Doha’da yerini çoktan almış. Ancak Katar’ı benim gözümde diğer Ortadoğu ülkelerinden ayıran şey sanata gösterdikleri yoğun ilgi oldu. Dünyanın en uzun binasını yaptırmak yerine dünyaca ünlü mimarlara cami ve müze inşaatını teslim edip ünlü sanat eserlerini şehre getirmek için çalışıyorlar.
Doha’nın farklı bölgelerindeki kültür merkezleri, müzeler ve sergiler arasında düzenli olarak tur yapan otobüslerle bir yerden diğerine gitmek de çok kolay. Ülkede her bir kültür merkezi için özel bir bölge oluşturulmuş durumda ve her biri özel mimarisiyle dikkat çekiyor. İslam Müzesi, Katar Ulusal Müzesi ve Katara Kültür Köyü görülmesi gereken yerler…
Şenlik var
Özellikle biz kışı yaşarken aynı dönemde bir yaz tatili vaat eden Katar’da bu kış FIFA Dünya Kupası düzenlenecek. Doha tam kapasite bu organizasyona hazır, oteller çoktan dolmuş, restoran rezervasyonları dahi yapılmış. Bir diğer önemli haberse Katar Turizm’in Küresel Uçurtma Sporları Birliği’nin (GKA) Uçurtma Dünya Turu’na üç yıllığına resmi turizm partneri olması. Yılın ilerleyen aylarında açılacak dünya standartlarında yeni bir Kite Beach içinse hazırlıklar sürüyor. Bu kış Katar’da şenlik var demek doğru olur.
Katar’ı ilk ziyaretim olan bu seyahatte Doha’da 3 gün geçirebildim ancak Katar’a gideceklere tavsiyem ortalama 1 hafta vakit ayırmaları. Benim şehirdeki favorim UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Khor Al Adaid Çölü. Flamingolar, kaplumbağalar, tilkiler ve ülkenin ulusal hayvanı oriks (Arap antilobu) ile eşsiz bir ekosisteme sahip Khor Al Adaid, muhteşem kum tepelerine ev sahipliği yapıyor. Çöl safarisinde, geleneksel kıyafetli şoförünüz irili ufaklı kum tepelerine son hızla tırmanıp inerek, nefes kesici manevralarla heyecanı dorukta tutuyor. Çölde ayrıca kum sörfü de (sandboard) yapmanız mümkün fakat kolay olmadığını söyleyeyim.
Sade ve ferah şehir
Katar’ın yerel halkı Birleşik Arap Emirlikleri’nde olduğu gibi son derece zengin ve turistlere mesafeliler. Kadınlarla erkekler evli değillerse bir arada dolaşmıyorlar. Trafikte 5 yaşından büyük araç görmek mümkün değil. Ancak diğer Ortadoğu ülkelerinde görmeye alışık olduğumuz altınlar ve varakların aksine şehre ferahlık ve yalınlık hâkim. Doha’da yerel halkla birlikte çok fazla çalışmak için yurtdışından gelen insan yaşıyor. Kentte yaşayan Türklerin sayısı da bir hayli fazla… Öyle ki bir Türk okulu ve Türk hastanesi mevcut. Şehir ucuz ancak 1 Katar riyalinin 4 Türk lirası olduğunu unutmamakta fayda var.
Tumblr media
Katara Camisi Zeynep Fadıllıoğlu imzasını taşıyor
Katara, Doha’nın sanat, kültür ve farklı mutfak deneyimleri için gidilecek yerlerinden. Dev bir amfi tiyatronun yanında sanat galerileri, atölyeler, tiyatrolar ve performans mekânlarından oluşan kapsamlı bir sanat köyü. Hemen girişteki Katara Camisi’nde ünlü mimarımız Zeynep Fadıllıoğlu’nun imzası var. Dolmabahçe Sarayı’ndan ilham alan bir tasarıma sahip olan caminin minare, kubbe ve mihrabıysa İslam dünyasındaki farklı camilerden esintiler taşıyor.
NERELERİ GÖRMELİ?
Souq Waqıf: Doha’nın en eski ve hâlâ kullanılan pazaryeri. Baharat, giysi, antika, mücevher ve farklı yeme-içme tezgâhlarının olduğu ilgi çekici bir nokta.
Msheireb Downtown Doha: Sürdürülebilir kentsel dönüşüm projesinin hayata geçirildiği bölgedeki binalar, geleneksel Katar mimarisiyle modern tasarımın birleştiği bir sentez olarak dikkat çekiyor. Msheireb’de 4 eski eve dokunulmamış ve her biri Katar tarihinin farklı boyutlarını yansıtan birer müzeye dönüştürülmüş.
Katar Ulusal Müzesi: Dünyaca ünlü mimar Jean Nouvel’in tasarladığı Katar Ulusal Müzesi’nin mimarisi dışarıdan bakıldığında çöl gülünü (desert rose) anımsatıyor. Katar’ın geçmişini ve bugününü anlatan müze 11 galeriye ev sahipliği yapıyor.
Tumblr media
The Pearl Qatar
The Pearl Qatar: Devasa bir yapay ada olan Pearl-Qatar’da yatlarla dolu marinalar, rezidans kuleleri, villalar ve oteller var. Genelde ‘Arap Rivierası’ olarak adlandırılan adada jet ski ile gezmek, kürek sörfü (paddle board) ve kano gibi su sporları da turistler için ideal aktiviteler arasında. Ayrıca turistler lüks alışveriş için de adayı tercih ediyor.
2 notes · View notes
pazaryerigundem · 2 hours
Text
Kayseri'de ‘Asırlık Tariflerle Türk Mutfağı’ Paneli
https://pazaryerigundem.com/haber/172438/kayseride-asirlik-tariflerle-turk-mutfagi-paneli/
Kayseri'de ‘Asırlık Tariflerle Türk Mutfağı’ Paneli
Kayseri Büyükşehir Belediyesi, 21-27 Mayıs Türk Mutfağı Haftası dolayısıyla 21 Mayıs Salı günü Recep Tayyip Erdoğan Millet Bahçesi’nde ‘Asırlık Tariflerle Türk Mutfağı’ Paneli düzenliyor. 
Mehmet UZEL / KAYSERİ (İGFA) – Pastırmasından sucuğuna, mantısından yağlamasına, nevzinesinden gilaburusuna çeşit çeşit lezzetleri ile Kayseri’yi gastronomi alanında da dünyaya tanıtmak için Başkan Dr. Memduh Büyükkılıç’ın girişimleri ve talimatları doğrultusunda önemli çalışmalara imza atmaya devam ediyor.
Bu kapsamda, binlerce yılı aşan kültür, gelenek, toplumsal miras ve köklü bir tecrübenin birikimi ve mirası olan zengin Türk Mutfağı, 21-27 Mayıs tarihleri arasında yeniden bereketli sofrasının eşsiz serüvenini ve lezzetini dünya ile paylaşırken, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kayseri Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi bu özel hafta dolayısıyla ‘Asırlık Tariflerle Türk Mutfağı’ Paneli düzenliyor.
Türk mutfağı konusunda farkındalık yaratmak, markalaşmak ve Türk mutfağının sağlıklı, geleneksel ve atıksız özelliklerini yurt içi ve yurt dışında vurgulamak, bilinirliğini, sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla her yıl kutlanan Türk Mutfağı Haftası’nın üçüncüsü bu yıl 21-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında kutlanacak. 
Bu yıl 3’üncüsü kutlanacak Türk Mutfağı Haftası’nda, Gastronomi Günleri etkinliği ile tanıtımı yapılan ve hizmete giren, Türkiye’nin en büyük millet bahçelerinden biri olan Recep Tayyip Erdoğan Millet Bahçesi’nde düzenlenecek panel, birbirinden değerli konuşmacıları ağırlamaya hazırlanıyor.
Erciyes Üniversitesi Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Mustafa Ülker Moderatörlüğünde “Türk Mutfağında Modern Yaklaşımlar” konusu ile gerçekleştirilecek panele Sinan Chef Restoran Sahibi Sinan Yavuz, FİER Life Center Yönetim Kurulu Başkanı ve Kayseri Otelciler Derneği Başkanı Murat Erdal, Hacı Steak House Sahibi Yunus Emre Özdemir, Uzman Diyetisyen Rabia Özaslan, Novotel/İbiş Hotel Genel Müdürü Türkiye Otelciler Birliği Bölge Müdürü Nedim Bahar ile Kayseri TED Koleji Mutfak Şefi Kayseri Gastronomi ve Mutfak Sanatları Derneği Başkanı Kadim Bıyık konuşmacı olarak katılacak.
Ana teması “Sürdürülebilir, Atıksız Türk Mutfağı” olan etkinlik haftasının yurt içinde uygulanacak faaliyet konsepti “81 İlin Coğrafi İşaretli Ürünleriyle Türk Mutfağı Kutlaması”, yurt dışında uygulanacak faaliyet konsepti ise “Tarih, Kültür ve Doğanın Buluşması: Turkaegean Lezzetleri” olarak belirlendi.
Türk Mutfağı Haftası’nın, valilikler ve yerel yönetimler tarafından düzenlenecek gastronomi temalı etkinliklerle tüm paydaşların katkısı ile kutlanması hedefleniyor.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
medyapollscom · 10 days
Text
Düştepe Oyun Müzesi
Tumblr media
Düştepe Oyun Müzesi, oyun tutkunları ve tarih meraklıları için benzersiz bir deneyim sunan muhteşem bir müzedir. Bu makalede, Düştepe Oyun Müzesi'nin tarihçesi, koleksiyonu, etkinlikleri ve ziyaret bilgileri hakkında detaylı bilgiler bulacaksınız. Düştepe Oyun Müzesi'ni ziyaret etmeyi düşünen herkes için rehber niteliğindeki bu makale, müzenin eşsiz dünyasına bir yolculuk yapmanızı sağlayacak. İşte Düştepe Oyun Müzesi hakkında bilmeniz gereken her şey...
Düştepe Oyun Müzesi'nin Tarihçesi
Düştepe Oyun Müzesi, oyun ve oyuncak koleksiyonlarıyla bilinen köklü bir müze olup, 1980 yılında oyun ve oyuncak tutkunu bir grup girişimci tarafından kurulmuştur. Müzenin temel amacı, oyun ve oyuncakların tarihini, kültürünü ve evrimini sergilemek ve ziyaretçilere eğlenceli bir öğrenme deneyimi sunmaktır. Müzenin kuruluşundan bu yana, koleksiyonu sürekli olarak genişletilmiş ve bugün dünya çapında eşsiz bir oyun ve oyuncak koleksiyonunu barındıran önemli bir kültür mirası haline gelmiştir. Düştepe Oyun Müzesi, oyunseverlerin ve tarih tutkunlarının ilgiyle ziyaret ettiği bir mekan haline gelmiş ve düzenlediği etkinliklerle de geniş kitlelere hitap etmektedir. Müzenin tarihçesi, koleksiyonunun oluşumu ve bugüne kadar geçirdiği gelişim süreci, oyun ve oyuncak kültürüne ilgi duyan herkes için son derece ilgi çekici ve bilgilendirici bir konudur.
Düştepe Oyun Müzesi'nin Koleksiyonu
Düştepe Oyun Müzesi'nin en dikkat çekici özelliklerinden biri, muazzam oyun ve oyuncak koleksiyonudur. Müze, antik çağlardan modern döneme kadar uzanan geniş bir zaman dilimini kapsayan oyun ve oyuncak örneklerini barındırmaktadır. Klasik tahta oyunlardan, nostaljik oyuncaklara; eski dönem video oyunlarından, retro konsollara kadar geniş bir yelpazede koleksiyon sunan müze, ziyaretçilere unutulmaz bir yolculuk vaat etmektedir. Özellikle oyun ve oyuncak tarihine ilgi duyan ziyaretçiler, Düştepe Oyun Müzesi'nin koleksiyonunda uzun süre kaybolabilir ve her bir oyunun, her bir oyuncakların hikayesine şahitlik edebilirler. Müzenin koleksiyonu, tarih, kültür ve teknoloji açısından büyük bir önem taşımakta olup, oyun ve oyuncak tutkunları için gerçek bir hazinedir.
Düştepe Oyun Müzesi'nin Etkinlikleri
Düştepe Oyun Müzesi, sadece zengin koleksiyonuyla değil, aynı zamanda düzenlediği etkinliklerle de dikkat çekmektedir. Müze, düzenli olarak oyun geceleri, tema günleri, atölye çalışmaları ve özel sergiler gibi çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapmaktadır. Bu etkinlikler, ziyaretçilere müzenin eğlenceli atmosferinde keyifli zaman geçirme fırsatı sunmakta ve oyun kültürünü daha yakından deneyimleme imkanı tanımaktadır. Düştepe Oyun Müzesi'nin etkinlikleri, her yaştan ziyaretçiye hitap etmekte olup, özellikle çocuklar için eğlenceli ve öğretici bir deneyim sunmaktadır. Ayrıca, düzenlenen tematik sergiler ve özel etkinlikler, oyun ve oyuncak dünyasına ilgi duyan herkesin ilgisini çekecek niteliktedir.
Düştepe Oyun Müzesi'ni Ziyaret Etme Rehberi
Düştepe Oyun Müzesi'ni ziyaret etmeyi düşünen herkes için bir rehber niteliğindeki bu bölümde, müzeyi ziyaret etme konusunda bilmeniz gereken temel bilgileri bulacaksınız. Müzenin konumu, ziyaret saatleri, bilet fiyatları ve müze içi hizmetler hakkında detaylı bilgileri bu bölümde bulabilirsiniz. Düştepe Oyun Müzesi, haftanın her günü ziyaretçilere kapılarını açmakta olup, ziyaret saatleri müzenin resmi web sitesinden öğrenilebilir. Ayrıca, müze içerisinde hediyelik eşya satan bir mağaza, kafe ve dinlenme alanları da bulunmaktadır. Müzeyi ziyaret etmek isteyenler için, yakın çevrede otopark imkanları da mevcuttur.
Düştepe Oyun Müzesi'nde Gelecek Etkinlikler
Düştepe Oyun Müzesi, gelecek dönemde düzenlemeyi planladığı özel etkinliklerle de dikkat çekmektedir. Müzenin resmi web sitesi ve sosyal medya hesapları üzerinden takip edilebilecek olan bu etkinlikler, oyun ve oyuncak tutkunlarının heyecanla beklediği fırsatlar arasında yer almaktadır. ��zellikle yılın belirli dönemlerinde düzenlenen tematik sergiler ve özel etkinlikler, Düştepe Oyun Müzesi'ni sürekli olarak ziyaret etmek isteyenler için ek bir motivasyon kaynağı olmaktadır. Müzenin gelecek etkinlikleri ile ilgili detaylı bilgiler, resmi iletişim kanalları aracılığıyla duyurulmaktadır. Read the full article
0 notes
medya02 · 1 month
Text
Adıyaman'ın Kahta ilçesi sınırları içerisinde yer alan, UNESCO Dünya Mirası Listesi'ndeki Nemrut Dağı Ören Yeri'nde turizm sezonu açıldı. İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ekipleri ile Perre Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri, Kaynak: AA
0 notes
kuturkoglu · 2 months
Text
Türkiye'nin Turistik Cennetleri
Merhaba sevgili okuyucular, bugün sizleri Türkiye'nin turistik cennetlerine götüreceğim. Türkiye, zengin tarihi, kültürel mirası, doğal güzellikleri ve lezzetli mutfağıyla dünya genelinde büyük ilgi görüyor. İşte Türkiye'nin en gözde turistik destinasyonlarından bazıları ve bu yerlerde yapabileceğiniz keyifli aktiviteler.
Tumblr media
1. İstanbul: Tarih ve Kültür Başkenti
İstanbul, muhteşem tarihi yapıları, nefes kesen manzaraları ve çeşitli kültürel etkinlikleriyle ziyaretçilerini büyülüyor. Ayasofya, Topkapı Sarayı ve Sultanahmet Camii gibi tarihi yapıları gezebilir, Boğaziçi'nde keyifli bir tekne turuna çıkabilir ve meşhur Türk mutfağının lezzetlerini tadabilirsiniz.
2. Kapadokya: Doğal ve Tarihi Güzellikler
Kapadokya, eşsiz peri bacaları, mağara kiliseleri ve kayadan otele dönüştürülmüş yerleşim birimleriyle ünlüdür. Balon turlarıyla bu muhteşem coğrafyayı tepeden seyredebilir veya yer altı şehirlerini keşfe çıkabilirsiniz.
3. Antalya: Güneşin ve Denizin Keyfi
Antalya, masmavi denizi, altın kumsalları ve antik kentleriyle Türkiye'nin en popüler tatil merkezlerinden biridir. Burada plajların keyfini çıkarabilir, antik kentleri ziyaret edebilir ve doğa sporları yapabilirsiniz.
4. Bodrum: Eğlencenin ve Lüksün Merkezi
Bodrum, lüks yatları, gece kulüpleri ve tarihi zenginlikleriyle ünlü bir tatil beldesidir. Mavi yolculukla Ege'nin sakin koylarını keşfedebilir, gece hayatının tadını çıkarabilir ve yat turuna çıkabilirsiniz.
5. Pamukkale: Doğal Termal Harikası
Pamukkale'nin beyaz travertenleri ve antik havuzları, ziyaretçilere eşsiz bir deneyim sunar. Termal suların şifalı etkilerinden faydalanabilir, antik Hierapolis kentini gezebilir ve muhteşem manzaralar eşliğinde dinlenebilirsiniz.
6. Ege Adaları: Sakinliğin ve Serüvenin Adası
Ege Adaları, şirin köyleri, berrak denizi ve leziz mutfağıyla tatilcilerin ilgisini çeker. Burada plajlarda dinlenebilir, deniz aktiviteleri yapabilir ve yöresel lezzetleri tatabilirsiniz.
7. Safranbolu: Tarihi Türk Evi Dokusunu Koruyan Şehir
Safranbolu, Osmanlı dönemi mimari eserleriyle ünlüdür ve UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alır. Burada tarihi çarşıları gezebilir, yöresel lezzetleri deneyebilir ve geleneksel el sanatlarını inceleyebilirsiniz.
8. Trabzon: Doğa ve Tarihle Baş Başa
Trabzon, Karadeniz'in muhteşem doğası ve zengin tarihi mirasıyla bilinir. Uzungöl'ün eşsiz manzarasıyla büyülenebilir, Ayasofya Müzesi'ni ziyaret edebilir ve yöresel lezzetlerin tadını çıkarabilirsiniz.
9. Şanlıurfa: Tarihi ve Kültürel Zenginliklerin Kenti
Şanlıurfa, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle ön plana çıkar. Balıklı Göl'ü ziyaret edebilir, dünyanın en eski tapınak kompleksi olan Göbeklitepe'yi keşfedebilir ve tarihi çarşıları gezebilirsiniz.
10. Nemrut Dağı: Tarihi ve Doğal Zenginliklerin Buluşma Noktası
Nemrut Dağı, Kommagene Krallığı'na ait kalıntıları ve eşsiz güneş doğuşu manzarasıyla bilinir. Dağın efsaneleri ve tarihi zenginlikleriyle büyülenmek için burayı ziyaret edebilirsiniz.
11. Assos: Ege'nin Sessiz Koyu
Assos, antik kenti ve muhteşem manzaralarıyla sakin bir tatil için ideal bir destinasyondur. Antik kalıntıları keşfedebilir, Behramkale Köyü'nü ziyaret edebilir ve muhteşem manzaralar eşliğinde dinlenebilirsiniz.
12. Truva: Efsanelerin ve Tarihin Kenti
Truva, efsaneleri ve tarihiyle ünlüdür. Antik kalıntıları ziyaret edebilir, Truva Atı'nı görebilir ve tarihi tiyatroda geçmişe yolculuk yapabilirsiniz.
13. Gaziantep: Lezzet ve Kültür Başkenti
Gaziantep, zengin mutfağı ve tarihi dokusuyla gastronomi turizminin önemli merkezlerinden biridir. Burada Gaziantep mutfağının lezzetlerini tatabilir, Zeugma Mozaik Müzesi'ni ziyaret edebilir ve tarihi hanları gezebilirsiniz.
14. Sonuç
Türkiye, benzersiz doğal güzellikleri, zengin tarihi mirası ve leziz mutfağıyla her yıl milyonlarca turisti ağırlıyor. Bu yazıda sadece birkaç turistik destinasyondan bahsettik, ancak Türkiye'nin her köşesinde keşfedilecek daha pek çok yer bulunmaktadır. Türkiye'nin turistik potansiyelini keşfetmek için bir sonraki tatilinizde bu muhteşem destinasyonları düşünebilirsiniz.
Daha fazla bilgi için: Uğraş
0 notes
turkeytraveltours · 2 months
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/iznik-roma-tiyatrosu.html
İznik Roma Tiyatrosu
Tumblr media
BURSA (İGFA) – Makedonya Kralı Büyük İskender‘in kumandanlarından Antigonius Monophthalmos tarafından M.Ö. 316’da kurulan, Bithynia, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetinin izlerini bugün bile hala belirgin olarak taşıyan Bursa’nın İznik ilçesinin her köşesinden tarih fışkırıyor.
2015 yılından bu yana Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin sponsorluğunda kazı çalışmalarının sürdüğü İznik tiyatrosu da Roma dönemine ait Anadolu’nun ayakta kalan en görkemli eserlerinden biri konumunda. Düz bir alana inşa edilerek tonozlarla yükseltilmesi sebebiyle mimari açıdan Türkiye’deki tek örnek olan tiyatro, MS. 2’nci yüzyılda Roma İmparatoru Trajan tarafından Bithynia Valisi olan tarihçi ve yazar Plinius’a yaptırıldı. Bir dönem gladyatör dövüşlerine ev sahipliği yapan tiyatro, Hristiyanlığın ardından tiyatronun yasaklanmasıyla birlikte dini alan olarak kullanıldı. 358, 362 ve 368 yıllarındaki büyük depremlerde zarar görüp onarılan tiyatro, İznik’in savunulması için feda edilirken, tiyatrodan sökülen parçalar surların güçlendirilmesinde kullanıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izniyle ilk olarak 1980 yılında kazı çalışmalarının başladığı Roma Tiyatrosu’ndaki kazılar, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin devreye girmesiyle 2015 yılından itibaren Dokuz Eylül Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nün başkanlığındaki bir ekip tarafından sürdürülüyor.
Tumblr media
Öte yandan İznik‘te yapımına Bitinya döneminde M.Ö. 4’üncü yüzyılda başlanan ve antik yazarlardan Strabon‘un verdiği bilgiye göre 2,5 kilometre uzunluğunda olan İznik Surları, Kuzey Avrupa’da yaşayan barbar kavimlerden Gotların 258 yılındaki saldırıları sonrasında güçlendirilip, uzatılarak bugünkü hali olan 4 ana ve 12 tali kapı ile 4970 metre uzunluğa ulaşmış. Tarih boyunca yaşanan kuşatmalar ve büyük depremlere rağmen günümüze kadar ulaşmayı başaran tarihi surlar ile İstanbul Kapı ve Yenişehir Kapı, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izni ile İznik Müzesi Başkanlığında Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından restore ediliyor.
Tumblr media
Tarihi bölgedeki restorasyon çalışmalarının tamamlanmasının ardından İznik Roma Tiyatrosu, İstanbul Kapı ve Yenişehir Kapı, düzenlenen törenle tekrar ziyarete açıldı. Tören öncesinde Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, Bursa Milletvekilleri Mustafa Varank ve Refik Özen, Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan, İl Kültür Turizm Müdürü Kamil Özer, İznik Belediye Başkanı Kağan Mehmet Usta tarihi Roma Tiyatrosu’nu gezdi. İznik Müze Müdürlüğü başkanlığında yapılan kazılara başkanlık eden Dokuz Eylül Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aygün Ekin Meriç tarafından çalışmalar hakkında bilgilendirilen protokol üyeleri, tarihi yapıyı yakından inceledi.
“GÜZEL ORGANİZASYONLARA EV SAHİPLİĞİ YAPACAĞIZ”
Törende konuşan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, tarihimize ışık tutan önemli eserlerin restorasyon çalışmalarının tamamlanmasıyla tekrar ziyarete açıldığını söyledi. İznik’in tarihî dokusu, doğal güzelliklerinin yanında Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı dönemini yansıtan eserleriyle göz kamaştıran bir zenginliğe sahip olduğunu belirten Başkan Aktaş, geçmişe açılan camiler, göz kamaştırıcı mozaiklerle süslü kiliseler, muhteşem tarihî eserler ve sur duvarlarıyla çevrili antik şehrin her bir taşının altında binlerce senenin hikâyesinin yattığını ifade etti. Sokakları dolaşırken atılan adımların tarihin izleriyle birleştiğini dile getiren Başkan Aktaş, “Selçuklu başkenti İznik ilçemiz sadece Bursa için değil, ülkemiz hatta dünya için de önemli yerlerden biridir. Maalesef özellikleri çok fazla ortaya çıkaramıyordu. İlçemiz, Kültür ve Turizm Bakanlığı’mızın çalışmalarıyla 2014 yılında Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yerini aldı. 80’lerden beri bölgede çalışmalar yapılıyordu ama işin yüzde 5’ini tutmayacak çalışmalardı. 2017’ten itibaren Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak çalışmaları daha ciddi noktalara getirdik. Bugün de İznik’in Unesco Dünya Mirası Listesi’ne girmesi için yaptığımız önemli çalışmaları görüyoruz ve bunun gururunu yaşıyoruz. Bahar aylarından itibaren buralarda çok güzel organizasyonlara ev sahipliği yapacağız. Yabancı sanatçıları getirerek farklı programlar düzenleyerek burayı tanıtmak istiyoruz. Bu da İznik’in her bir köşesine yansıyan unsur haline dönüşecek. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı da güzel bir Çevre yolu yapıyor. Hızlı tren çalışmaları da yakın zamanda bitecek. Ulaşım, bu işin önemli kısmıdır. Başka kazı ekibine ve emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Tarihi yapıların açılışları hayırlı olsun” dedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, Türkiye’yi tarif ederken en değerli arazi yapısı olarak Bursa’yı gösterdiğini belirtti.
Tumblr media
İpek Yolu’ndan modern ulaşım yollarına kadar tüm ulaşım koridorlarının geçtiği merkez olarak tanımlayan Bakan Uraloğlu, “Bu tarihi yapılar da bu kıymetin yapı taşlarıdır. Tarihi tiyatroyu yakından görme fırsatı bulduğum için çok mutlu oldum. Tarihi bölgelerde emek harcayan başta kazı ekibi olmak üzere herkesi tebrik ediyorum. İnşaat mühendisi olarak bu tür yapıları fırsat buldukça geziyorum. Buradaki iç içe giren kemerlerin nasıl kesiştiğini ve düz bir arazide nasıl tonozlarla bir yapının yükseltildiğini gördüm. Çok mutlu oldum. Bu eser bir gayretin neticesinde ortaya çıkarıldı. Biz ülkemizin tarihine sahip çıkıyoruz. Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, 2017’den bu yana sadece insana dokunmamış, tarihe de dokunmuş. Bu eserin gün yüzüne çıkmasına büyük katkı sunduğu için Başkanımız Alinur Aktaş’a da teşekkür ediyorum. Bunlar insanlık tarihinin eseridir. Korumak da bize yakışır. Cumhurbaşkanımız da bu tür çalışmalara önem veriyor. Bizler de bu şiarla çalışıyoruz. Hayırlı uğurlu olsun” diye konuştu.
0 notes
nevzatboyraz44 · 2 years
Text
يرجع تاريخها إلى العصر الروماني في فرنسا وإسبانيا ؛ القنوات المدرجة على قائمة التراث الثقافي العالمي لليونسكو ...
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
dating from Roman times in France and Spain; Aqueducts that are on the UNESCO World Cultural Heritage List...
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Fransa ve İspanya'da Roma döneminde kalma; UNESCO Dünya kültür mirası listesi bulunan su kemerleri ...
36 notes · View notes
gallipolidaytours · 2 months
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/iznik-roma-tiyatrosu.html
İznik Roma Tiyatrosu
Tumblr media
BURSA (İGFA) – Makedonya Kralı Büyük İskender‘in kumandanlarından Antigonius Monophthalmos tarafından M.Ö. 316’da kurulan, Bithynia, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetinin izlerini bugün bile hala belirgin olarak taşıyan Bursa’nın İznik ilçesinin her köşesinden tarih fışkırıyor.
2015 yılından bu yana Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin sponsorluğunda kazı çalışmalarının sürdüğü İznik tiyatrosu da Roma dönemine ait Anadolu’nun ayakta kalan en görkemli eserlerinden biri konumunda. Düz bir alana inşa edilerek tonozlarla yükseltilmesi sebebiyle mimari açıdan Türkiye’deki tek örnek olan tiyatro, MS. 2’nci yüzyılda Roma İmparatoru Trajan tarafından Bithynia Valisi olan tarihçi ve yazar Plinius’a yaptırıldı. Bir dönem gladyatör dövüşlerine ev sahipliği yapan tiyatro, Hristiyanlığın ardından tiyatronun yasaklanmasıyla birlikte dini alan olarak kullanıldı. 358, 362 ve 368 yıllarındaki büyük depremlerde zarar görüp onarılan tiyatro, İznik’in savunulması için feda edilirken, tiyatrodan sökülen parçalar surların güçlendirilmesinde kullanıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izniyle ilk olarak 1980 yılında kazı çalışmalarının başladığı Roma Tiyatrosu’ndaki kazılar, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin devreye girmesiyle 2015 yılından itibaren Dokuz Eylül Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nün başkanlığındaki bir ekip tarafından sürdürülüyor.
Tumblr media
Öte yandan İznik‘te yapımına Bitinya döneminde M.Ö. 4’üncü yüzyılda başlanan ve antik yazarlardan Strabon‘un verdiği bilgiye göre 2,5 kilometre uzunluğunda olan İznik Surları, Kuzey Avrupa’da yaşayan barbar kavimlerden Gotların 258 yılındaki saldırıları sonrasında güçlendirilip, uzatılarak bugünkü hali olan 4 ana ve 12 tali kapı ile 4970 metre uzunluğa ulaşmış. Tarih boyunca yaşanan kuşatmalar ve büyük depremlere rağmen günümüze kadar ulaşmayı başaran tarihi surlar ile İstanbul Kapı ve Yenişehir Kapı, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izni ile İznik Müzesi Başkanlığında Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından restore ediliyor.
Tumblr media
Tarihi bölgedeki restorasyon çalışmalarının tamamlanmasının ardından İznik Roma Tiyatrosu, İstanbul Kapı ve Yenişehir Kapı, düzenlenen törenle tekrar ziyarete açıldı. Tören öncesinde Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, Bursa Milletvekilleri Mustafa Varank ve Refik Özen, Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan, İl Kültür Turizm Müdürü Kamil Özer, İznik Belediye Başkanı Kağan Mehmet Usta tarihi Roma Tiyatrosu’nu gezdi. İznik Müze Müdürlüğü başkanlığında yapılan kazılara başkanlık eden Dokuz Eylül Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aygün Ekin Meriç tarafından çalışmalar hakkında bilgilendirilen protokol üyeleri, tarihi yapıyı yakından inceledi.
“GÜZEL ORGANİZASYONLARA EV SAHİPLİĞİ YAPACAĞIZ”
Törende konuşan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, tarihimize ışık tutan önemli eserlerin restorasyon çalışmalarının tamamlanmasıyla tekrar ziyarete açıldığını söyledi. İznik’in tarihî dokusu, doğal güzelliklerinin yanında Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı dönemini yansıtan eserleriyle göz kamaştıran bir zenginliğe sahip olduğunu belirten Başkan Aktaş, geçmişe açılan camiler, göz kamaştırıcı mozaiklerle süslü kiliseler, muhteşem tarihî eserler ve sur duvarlarıyla çevrili antik şehrin her bir taşının altında binlerce senenin hikâyesinin yattığını ifade etti. Sokakları dolaşırken atılan adımların tarihin izleriyle birleştiğini dile getiren Başkan Aktaş, “Selçuklu başkenti İznik ilçemiz sadece Bursa için değil, ülkemiz hatta dünya için de önemli yerlerden biridir. Maalesef özellikleri çok fazla ortaya çıkaramıyordu. İlçemiz, Kültür ve Turizm Bakanlığı’mızın çalışmalarıyla 2014 yılında Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yerini aldı. 80’lerden beri bölgede çalışmalar yapılıyordu ama işin yüzde 5’ini tutmayacak çalışmalardı. 2017’ten itibaren Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak çalışmaları daha ciddi noktalara getirdik. Bugün de İznik’in Unesco Dünya Mirası Listesi’ne girmesi için yaptığımız önemli çalışmaları görüyoruz ve bunun gururunu yaşıyoruz. Bahar aylarından itibaren buralarda çok güzel organizasyonlara ev sahipliği yapacağız. Yabancı sanatçıları getirerek farklı programlar düzenleyerek burayı tanıtmak istiyoruz. Bu da İznik’in her bir köşesine yansıyan unsur haline dönüşecek. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı da güzel bir Çevre yolu yapıyor. Hızlı tren çalışmaları da yakın zamanda bitecek. Ulaşım, bu işin önemli kısmıdır. Başka kazı ekibine ve emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Tarihi yapıların açılışları hayırlı olsun” dedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, Türkiye’yi tarif ederken en değerli arazi yapısı olarak Bursa’yı gösterdiğini belirtti.
Tumblr media
İpek Yolu’ndan modern ulaşım yollarına kadar tüm ulaşım koridorlarının geçtiği merkez olarak tanımlayan Bakan Uraloğlu, “Bu tarihi yapılar da bu kıymetin yapı taşlarıdır. Tarihi tiyatroyu yakından görme fırsatı bulduğum için çok mutlu oldum. Tarihi bölgelerde emek harcayan başta kazı ekibi olmak üzere herkesi tebrik ediyorum. İnşaat mühendisi olarak bu tür yapıları fırsat buldukça geziyorum. Buradaki iç içe giren kemerlerin nasıl kesiştiğini ve düz bir arazide nasıl tonozlarla bir yapının yükseltildiğini gördüm. Çok mutlu oldum. Bu eser bir gayretin neticesinde ortaya çıkarıldı. Biz ülkemizin tarihine sahip çıkıyoruz. Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, 2017’den bu yana sadece insana dokunmamış, tarihe de dokunmuş. Bu eserin gün yüzüne çıkmasına büyük katkı sunduğu için Başkanımız Alinur Aktaş’a da teşekkür ediyorum. Bunlar insanlık tarihinin eseridir. Korumak da bize yakışır. Cumhurbaşkanımız da bu tür çalışmalara önem veriyor. Bizler de bu şiarla çalışıyoruz. Hayırlı uğurlu olsun” diye konuştu.
0 notes
traveltourstrips · 2 months
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/iznik-roma-tiyatrosu.html
İznik Roma Tiyatrosu
Tumblr media
BURSA (İGFA) – Makedonya Kralı Büyük İskender‘in kumandanlarından Antigonius Monophthalmos tarafından M.Ö. 316’da kurulan, Bithynia, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetinin izlerini bugün bile hala belirgin olarak taşıyan Bursa’nın İznik ilçesinin her köşesinden tarih fışkırıyor.
2015 yılından bu yana Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin sponsorluğunda kazı çalışmalarının sürdüğü İznik tiyatrosu da Roma dönemine ait Anadolu’nun ayakta kalan en görkemli eserlerinden biri konumunda. Düz bir alana inşa edilerek tonozlarla yükseltilmesi sebebiyle mimari açıdan Türkiye’deki tek örnek olan tiyatro, MS. 2’nci yüzyılda Roma İmparatoru Trajan tarafından Bithynia Valisi olan tarihçi ve yazar Plinius’a yaptırıldı. Bir dönem gladyatör dövüşlerine ev sahipliği yapan tiyatro, Hristiyanlığın ardından tiyatronun yasaklanmasıyla birlikte dini alan olarak kullanıldı. 358, 362 ve 368 yıllarındaki büyük depremlerde zarar görüp onarılan tiyatro, İznik’in savunulması için feda edilirken, tiyatrodan sökülen parçalar surların güçlendirilmesinde kullanıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izniyle ilk olarak 1980 yılında kazı çalışmalarının başladığı Roma Tiyatrosu’ndaki kazılar, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin devreye girmesiyle 2015 yılından itibaren Dokuz Eylül Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nün başkanlığındaki bir ekip tarafından sürdürülüyor.
Tumblr media
Öte yandan İznik‘te yapımına Bitinya döneminde M.Ö. 4’üncü yüzyılda başlanan ve antik yazarlardan Strabon‘un verdiği bilgiye göre 2,5 kilometre uzunluğunda olan İznik Surları, Kuzey Avrupa’da yaşayan barbar kavimlerden Gotların 258 yılındaki saldırıları sonrasında güçlendirilip, uzatılarak bugünkü hali olan 4 ana ve 12 tali kapı ile 4970 metre uzunluğa ulaşmış. Tarih boyunca yaşanan kuşatmalar ve büyük depremlere rağmen günümüze kadar ulaşmayı başaran tarihi surlar ile İstanbul Kapı ve Yenişehir Kapı, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izni ile İznik Müzesi Başkanlığında Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından restore ediliyor.
Tumblr media
Tarihi bölgedeki restorasyon çalışmalarının tamamlanmasının ardından İznik Roma Tiyatrosu, İstanbul Kapı ve Yenişehir Kapı, düzenlenen törenle tekrar ziyarete açıldı. Tören öncesinde Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, Bursa Milletvekilleri Mustafa Varank ve Refik Özen, Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan, İl Kültür Turizm Müdürü Kamil Özer, İznik Belediye Başkanı Kağan Mehmet Usta tarihi Roma Tiyatrosu’nu gezdi. İznik Müze Müdürlüğü başkanlığında yapılan kazılara başkanlık eden Dokuz Eylül Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aygün Ekin Meriç tarafından çalışmalar hakkında bilgilendirilen protokol üyeleri, tarihi yapıyı yakından inceledi.
“GÜZEL ORGANİZASYONLARA EV SAHİPLİĞİ YAPACAĞIZ”
Törende konuşan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, tarihimize ışık tutan önemli eserlerin restorasyon çalışmalarının tamamlanmasıyla tekrar ziyarete açıldığını söyledi. İznik’in tarihî dokusu, doğal güzelliklerinin yanında Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı dönemini yansıtan eserleriyle göz kamaştıran bir zenginliğe sahip olduğunu belirten Başkan Aktaş, geçmişe açılan camiler, göz kamaştırıcı mozaiklerle süslü kiliseler, muhteşem tarihî eserler ve sur duvarlarıyla çevrili antik şehrin her bir taşının altında binlerce senenin hikâyesinin yattığını ifade etti. Sokakları dolaşırken atılan adımların tarihin izleriyle birleştiğini dile getiren Başkan Aktaş, “Selçuklu başkenti İznik ilçemiz sadece Bursa için değil, ülkemiz hatta dünya için de önemli yerlerden biridir. Maalesef özellikleri çok fazla ortaya çıkaramıyordu. İlçemiz, Kültür ve Turizm Bakanlığı’mızın çalışmalarıyla 2014 yılında Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yerini aldı. 80’lerden beri bölgede çalışmalar yapılıyordu ama işin yüzde 5’ini tutmayacak çalışmalardı. 2017’ten itibaren Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak çalışmaları daha ciddi noktalara getirdik. Bugün de İznik’in Unesco Dünya Mirası Listesi’ne girmesi için yaptığımız önemli çalışmaları görüyoruz ve bunun gururunu yaşıyoruz. Bahar aylarından itibaren buralarda çok güzel organizasyonlara ev sahipliği yapacağız. Yabancı sanatçıları getirerek farklı programlar düzenleyerek burayı tanıtmak istiyoruz. Bu da İznik’in her bir köşesine yansıyan unsur haline dönüşecek. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı da güzel bir Çevre yolu yapıyor. Hızlı tren çalışmaları da yakın zamanda bitecek. Ulaşım, bu işin önemli kısmıdır. Başka kazı ekibine ve emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Tarihi yapıların açılışları hayırlı olsun” dedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, Türkiye’yi tarif ederken en değerli arazi yapısı olarak Bursa’yı gösterdiğini belirtti.
Tumblr media
İpek Yolu’ndan modern ulaşım yollarına kadar tüm ulaşım koridorlarının geçtiği merkez olarak tanımlayan Bakan Uraloğlu, “Bu tarihi yapılar da bu kıymetin yapı taşlarıdır. Tarihi tiyatroyu yakından görme fırsatı bulduğum için çok mutlu oldum. Tarihi bölgelerde emek harcayan başta kazı ekibi olmak üzere herkesi tebrik ediyorum. İnşaat mühendisi olarak bu tür yapıları fırsat buldukça geziyorum. Buradaki iç içe giren kemerlerin nasıl kesiştiğini ve düz bir arazide nasıl tonozlarla bir yapının yükseltildiğini gördüm. Çok mutlu oldum. Bu eser bir gayretin neticesinde ortaya çıkarıldı. Biz ülkemizin tarihine sahip çıkıyoruz. Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, 2017’den bu yana sadece insana dokunmamış, tarihe de dokunmuş. Bu eserin gün yüzüne çıkmasına büyük katkı sunduğu için Başkanımız Alinur Aktaş’a da teşekkür ediyorum. Bunlar insanlık tarihinin eseridir. Korumak da bize yakışır. Cumhurbaşkanımız da bu tür çalışmalara önem veriyor. Bizler de bu şiarla çalışıyoruz. Hayırlı uğurlu olsun” diye konuştu.
0 notes
gallipoliguide · 2 months
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/iznik-roma-tiyatrosu.html
İznik Roma Tiyatrosu
Tumblr media
BURSA (İGFA) – Makedonya Kralı Büyük İskender‘in kumandanlarından Antigonius Monophthalmos tarafından M.Ö. 316’da kurulan, Bithynia, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetinin izlerini bugün bile hala belirgin olarak taşıyan Bursa’nın İznik ilçesinin her köşesinden tarih fışkırıyor.
2015 yılından bu yana Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin sponsorluğunda kazı çalışmalarının sürdüğü İznik tiyatrosu da Roma dönemine ait Anadolu’nun ayakta kalan en görkemli eserlerinden biri konumunda. Düz bir alana inşa edilerek tonozlarla yükseltilmesi sebebiyle mimari açıdan Türkiye’deki tek örnek olan tiyatro, MS. 2’nci yüzyılda Roma İmparatoru Trajan tarafından Bithynia Valisi olan tarihçi ve yazar Plinius’a yaptırıldı. Bir dönem gladyatör dövüşlerine ev sahipliği yapan tiyatro, Hristiyanlığın ardından tiyatronun yasaklanmasıyla birlikte dini alan olarak kullanıldı. 358, 362 ve 368 yıllarındaki büyük depremlerde zarar görüp onarılan tiyatro, İznik’in savunulması için feda edilirken, tiyatrodan sökülen parçalar surların güçlendirilmesinde kullanıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izniyle ilk olarak 1980 yılında kazı çalışmalarının başladığı Roma Tiyatrosu’ndaki kazılar, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin devreye girmesiyle 2015 yılından itibaren Dokuz Eylül Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nün başkanlığındaki bir ekip tarafından sürdürülüyor.
Tumblr media
Öte yandan İznik‘te yapımına Bitinya döneminde M.Ö. 4’üncü yüzyılda başlanan ve antik yazarlardan Strabon‘un verdiği bilgiye göre 2,5 kilometre uzunluğunda olan İznik Surları, Kuzey Avrupa’da yaşayan barbar kavimlerden Gotların 258 yılındaki saldırıları sonrasında güçlendirilip, uzatılarak bugünkü hali olan 4 ana ve 12 tali kapı ile 4970 metre uzunluğa ulaşmış. Tarih boyunca yaşanan kuşatmalar ve büyük depremlere rağmen günümüze kadar ulaşmayı başaran tarihi surlar ile İstanbul Kapı ve Yenişehir Kapı, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izni ile İznik Müzesi Başkanlığında Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından restore ediliyor.
Tumblr media
Tarihi bölgedeki restorasyon çalışmalarının tamamlanmasının ardından İznik Roma Tiyatrosu, İstanbul Kapı ve Yenişehir Kapı, düzenlenen törenle tekrar ziyarete açıldı. Tören öncesinde Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, Bursa Milletvekilleri Mustafa Varank ve Refik Özen, Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan, İl Kültür Turizm Müdürü Kamil Özer, İznik Belediye Başkanı Kağan Mehmet Usta tarihi Roma Tiyatrosu’nu gezdi. İznik Müze Müdürlüğü başkanlığında yapılan kazılara başkanlık eden Dokuz Eylül Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aygün Ekin Meriç tarafından çalışmalar hakkında bilgilendirilen protokol üyeleri, tarihi yapıyı yakından inceledi.
“GÜZEL ORGANİZASYONLARA EV SAHİPLİĞİ YAPACAĞIZ”
Törende konuşan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, tarihimize ışık tutan önemli eserlerin restorasyon çalışmalarının tamamlanmasıyla tekrar ziyarete açıldığını söyledi. İznik’in tarihî dokusu, doğal güzelliklerinin yanında Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı dönemini yansıtan eserleriyle göz kamaştıran bir zenginliğe sahip olduğunu belirten Başkan Aktaş, geçmişe açılan camiler, göz kamaştırıcı mozaiklerle süslü kiliseler, muhteşem tarihî eserler ve sur duvarlarıyla çevrili antik şehrin her bir taşının altında binlerce senenin hikâyesinin yattığını ifade etti. Sokakları dolaşırken atılan adımların tarihin izleriyle birleştiğini dile getiren Başkan Aktaş, “Selçuklu başkenti İznik ilçemiz sadece Bursa için değil, ülkemiz hatta dünya için de önemli yerlerden biridir. Maalesef özellikleri çok fazla ortaya çıkaramıyordu. İlçemiz, Kültür ve Turizm Bakanlığı’mızın çalışmalarıyla 2014 yılında Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yerini aldı. 80’lerden beri bölgede çalışmalar yapılıyordu ama işin yüzde 5’ini tutmayacak çalışmalardı. 2017’ten itibaren Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak çalışmaları daha ciddi noktalara getirdik. Bugün de İznik’in Unesco Dünya Mirası Listesi’ne girmesi için yaptığımız önemli çalışmaları görüyoruz ve bunun gururunu yaşıyoruz. Bahar aylarından itibaren buralarda çok güzel organizasyonlara ev sahipliği yapacağız. Yabancı sanatçıları getirerek farklı programlar düzenleyerek burayı tanıtmak istiyoruz. Bu da İznik’in her bir köşesine yansıyan unsur haline dönüşecek. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı da güzel bir Çevre yolu yapıyor. Hızlı tren çalışmaları da yakın zamanda bitecek. Ulaşım, bu işin önemli kısmıdır. Başka kazı ekibine ve emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Tarihi yapıların açılışları hayırlı olsun” dedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, Türkiye’yi tarif ederken en değerli arazi yapısı olarak Bursa’yı gösterdiğini belirtti.
Tumblr media
İpek Yolu’ndan modern ulaşım yollarına kadar tüm ulaşım koridorlarının geçtiği merkez olarak tanımlayan Bakan Uraloğlu, “Bu tarihi yapılar da bu kıymetin yapı taşlarıdır. Tarihi tiyatroyu yakından görme fırsatı bulduğum için çok mutlu oldum. Tarihi bölgelerde emek harcayan başta kazı ekibi olmak üzere herkesi tebrik ediyorum. İnşaat mühendisi olarak bu tür yapıları fırsat buldukça geziyorum. Buradaki iç içe giren kemerlerin nasıl kesiştiğini ve düz bir arazide nasıl tonozlarla bir yapının yükseltildiğini gördüm. Çok mutlu oldum. Bu eser bir gayretin neticesinde ortaya çıkarıldı. Biz ülkemizin tarihine sahip çıkıyoruz. Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, 2017’den bu yana sadece insana dokunmamış, tarihe de dokunmuş. Bu eserin gün yüzüne çıkmasına büyük katkı sunduğu için Başkanımız Alinur Aktaş’a da teşekkür ediyorum. Bunlar insanlık tarihinin eseridir. Korumak da bize yakışır. Cumhurbaşkanımız da bu tür çalışmalara önem veriyor. Bizler de bu şiarla çalışıyoruz. Hayırlı uğurlu olsun” diye konuştu.
0 notes
dokmimarlik · 3 months
Text
Safranbolu Evleri -Osmanlı Mimari
Tumblr media
Türkiye'nin kuzeybatısında, Karadeniz'in kıyısında yer alan Safranbolu, zengin tarihî mirası ve eşsiz mimarisiyle büyüleyici bir destinasyon olarak öne çıkıyor. Ancak Safranbolu'nun en çarpıcı özelliklerinden biri, şehrin dokusunu oluşturan benzersiz evleridir. Safranbolu evleri, geçmişin izlerini modern dünyaya taşıyan, zarif ve sağlam bir mimari örneğidir. Bu evler, Osmanlı döneminde 17. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar uzanan bir dönemde inşa edilmiştir. Safranbolu'nun tarihi evleri, o dönemin mimari ve kültürel mirasını yansıtarak ziyaretçilere zaman yolculuğu yaşatır. Her bir ev, o dönemin yaşam tarzını, sosyal yapısını ve mimari estetiğini yansıtan birer anıt gibidir. Bu incelememizde, Safranbolu evlerinin mimari özelliklerini, tarihî önemini ve kültürel değerini detaylı bir şekilde ele alacağız. Ayrıca, bu evlerin günümüzdeki rolü ve turizm açısından önemi üzerinde durarak, Safranbolu'nun evleriyle dolu sokaklarında bir gezintiye çıkacağız. Gelin Osmanlının son dönemlerine tanıklık eden bu muhteşem yapıları hep beraber inceleyelim..
Tumblr media
Safranbolu Evleri - Dök Mimarlık Mimarisiyle büyüleyen Safranbolu evleri, Osmanlı dönemine ait tarihi ve estetik öneme sahip evlerdir. Ancak bu evlerin etkileyici bir özelliği daha var: Safranbolu evleri, 1994 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne dahil edilmiştir. Bu muhteşem evler, dünya çapında büyük bir ilgi ve önem kazanmış durumdadır. Ana Başlıklar: - Safranbolu evlerinin özellikleri - Safranbolu evlerinin tarihi bağlamı - Safranbolu evlerinin iç mekanları - Safranbolu evlerinin restorasyonu ve korunması - Safranbolu evlerinin turizmdeki önemi
Safranbolu Evleri Nedir?
Safranbolu evleri, Osmanlı dönemine ait tarihi ve estetik öneme sahip evlerdir. Bu bölgede bulunan evler, geleneksel Türk ev mimarisinin özelliklerini taşımaktadır.
Safranbolu Evlerinin Özellikleri
Safranbolu evlerinin başlıca özellikleri arasında ahşap malzeme kullanımı, cumbalı pencereler, geniş avlular ve kesme taş duvarlar bulunmaktadır. Bu evler, geleneksel Türk ev mimarisinin özelliklerini taşımaktadır ve tarihi ve kültürel öneme sahiptir. Ahşap malzeme kullanımı, bu evlere doğal bir görünüm kazandırırken, cumbalı pencereler estetik açıdan dikkat çekici bir özellik olarak öne çıkar. Geniş avlular, evin etrafında yapılan sosyal etkileşimi teşvik ederken, kesme taş duvarlar ise evin sağlamlığını ve dayanıklılığını garanti eder.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Safranbolu evleri genellikle iki katlıdır ve her katında farklı odalar bulunur. Bu odalar, ailelerin yaşam alanları olarak kullanılır ve her biri farklı amaçlara hizmet eder. Örneğin, misafirlerin ağırlanması için özel bir oda bulunurken, ailenin günlük yaşamını sürdürdüğü alanlar da mevcuttur. Bu evlerin iç mekanları, zarif ahşap işçilikleriyle süslenmiştir ve dekorasyonları tarihi ve kültürel detaylara dikkat çekmektedir. Özellikle tavan ve duvar süslemeleri, göz alıcı estetik unsurlar olarak öne çıkar. Evin ÖzellikleriAçıklamaAhşap Malzeme KullanımıDoğal ve sıcak bir görünüm sağlarCumbalı PencerelerEstetik ve dikkat çekici bir özellikGeniş AvlularAilelerin sosyal etkileşimini teşvik ederKesme Taş DuvarlarEvlerin sağlamlığını ve dayanıklılığını artırırZarif Ahşap İşçilikleriİç mekanlara estetik bir görünüm katar
Safranbolu Evlerinin Tarihi Bağlamı
Safranbolu evleri, Osmanlı döneminde inşa edilmiş olup, Osmanlı mirasının önemli bir parçasıdır. Bu yapılar günümüzde kültürel değerleri taşıdığı için koruma altındadır.
Safranbolu Evleri ve Osmanlı Mimarisinin Etkileşimi
Safranbolu evleri, Türk ev mimarisi geleneği ile Osmanlı tarzının etkileşimini gösteren nadir örneklerden biridir. Bu evler, Osmanlı dönemindeki mimari tarzın izlerini taşırken, yerel kültür ve geleneklerin etkisiyle de şekillenmiştir. Türk Ev MimarisiOsmanlı TarzıGeleneksel MimariTürk ev mimarisi, genellikle ahşap malzemelerin kullanılması ve cumbalı pencerelerin bulunmasıyla karakterizedir.Osmanlı tarzı, büyük avlular, kesme taş duvarlar ve dekoratif ahşap işçiliklerini içerir.Geleneksel mimari ise Türk ve Osmanlı mimarisinin etkileşiminden doğan benzersiz bir stile sahiptir.Evler genellikle iki katlıdır ve odaların etrafında avlular bulunur. Ahşap detaylar ve estetik dokunuşlar iç mekanları zenginleştirir.Osmanlı tarzı evlerde genellikle büyük avlular, çeşmeler ve zarif ahşap işçilikleri bulunur.Safranbolu evleri, Türk ev mimarisinin özelliklerini taşırken aynı zamanda Osmanlı tarzının izlerini de yansıtır. Yukarıdaki tablo, Türk ev mimarisi, Osmanlı tarzı ve geleneksel mimari arasındaki benzersiz etkileşimi açıklamaktadır. Safranbolu evleri, bu mimari geleneğin önemli bir parçasıdır ve Türkiye'nin kültürel mirasının bir simgesidir.
Safranbolu Evlerinin İç Mekanları
Safranbolu evlerinin iç mekanları, tarihi dokuları ve geleneksel dekorasyon öğeleriyle dikkat çeker. Bu evlerde, Osmanlı dönemine ait mimari tarzın yansımalarını görmek mümkündür. Genellikle odalar etrafında toplanan avlular, zarif ahşap işçilikleri ve estetik detaylar, bu evlerin iç mekanlarını benzersiz kılar. Evlerin iç mekanlarındaki dekorasyon, tarihî dokuların korunmasına büyük önem verilerek gerçekleştirilir. Ahşap malzemelerin kullanımı, oyma ve işleme teknikleriyle süslenen mobilyalar, kilimler ve el işi detaylardan oluşan zengin bir iç mekan tasarımı ortaya çıkar. Bu detaylar, evlerin tarihi ve kültürel değerlerini yansıtırken, aynı zamanda misafirleri etkileyen bir atmosfer oluşturur. Safranbolu evlerinin iç mekanlarında, geçmişin izleri hala hissedilir. Tarihi dokuların ve geleneksel dekorasyon öğelerinin titizlikle korunması, bu evlerde adeta bir zaman yolculuğuna çıkmayı sağlar.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Tarihi evlerdeki iç mekanlarda kullanılan renkler genellikle doğal tonlardadır. Ahşap malzemelerin sıcak dokusuyla birleşen bej, kahverengi ve yeşil tonları, iç mekanlara huzur ve dinginlik katar. Duvarlarda, motifli ve desenli seramiklerle süslenmiş fayanslar kullanılarak tarihi atmosfere vurgu yapılır. Aynı zamanda, evlerdeki dekorasyon öğeleri yerel el sanatları ürünlerini de taşır. Safranbolu'da dokuma, seramik ve ahşap işçiliği gibi geleneksel el sanatları hala canlılığını sürdürür. Bu el sanatları ürünleri, evlerin iç mekanlarında da kullanılarak turistlere yerel kültürü tanıtmayı amaçlar. ÖzellikAçıklamaAhşap İşçilikleriEvlerin iç mekanlarında, ahşap işçiliği ile yapılmış detaylar ve süslemeler bulunur. Oymalı ahşap kapılar, tavanlar ve mobilyalar, evlere zarafet ve estetik katmaktadır.Kilimler ve HalılarEvlerin iç mekanlarını süsleyen kilimler ve halılar, yerel halk tarafından dokunmuştur. Bu el dokuması ürünler, geleneksel desenler ve renklerle bezeli olup evlere otantik bir atmosfer katarlar.Tavan İşlemeleriEvlerin tavanlarında genellikle ahşap işçilikleri ve desenli alçı süslemeler kullanılır. Bu süslemeler, tarihi ve estetik değeri olan detaylarıyla iç mekanlara büyüleyici bir hava katar.Cumbalı PencerelerEvlerin iç mekanlarında cumbalı pencereler bulunur. Bu pencereler, hem estetik bir öğe olarak dikkat çeker hem de iç mekanlara daha fazla ışık girmesini sağlar. Safranbolu evlerinin iç mekanlarında, zevkli dekorasyon öğeleri kullanılarak tarihi atmosfer korunur ve turistlere unutulmaz bir deneyim sunulur. Bu evler aynı zamanda iç mekan tasarımı açısından da ilham verici bir kaynak oluşturur, geleneksel ve modern tarzları bir araya getiren özgün kombinasyonları keşfetmek için ideal bir fırsattır.
Safranbolu Evlerinin Restorasyonu ve Korunması
Safranbolu evleri, tarihi koruma faaliyetleri kapsamında restorasyon çalışmalarına tabi tutulmaktadır. Bu restorasyon çalışmaları, evlerin orijinal özelliklerini koruyarak tarihi dokusunu muhafaza etmeyi amaçlamaktadır. Restorasyon çalışmaları, Safranbolu evlerinin geleceğini sağlamlaştırmak ve korumak için büyük bir rol oynamaktadır. Bu çalışmalar, evlerin çürüme, yıpranma ve diğer çevresel etkilerle mücadele etmesini sağlarken, aynı zamanda tarihi ve kültürel değerlerini korumaktadır. Restorasyon sürecinde, uzmanlar tarihi evlerin yapısını, malzemelerini ve tasarımını anlamak için detaylı incelemeler yaparlar. Orijinal özelliklerin belirlenmesi ve restorasyon planlarının oluşturulması için dikkatli bir araştırma yapılır. Bu aşamada, Safranbolu evlerinin estetik değerlerini ve tarihi önemini vurgulamak için özenle çalışılır.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Restorasyon çalışmaları sırasında, koruma faaliyetleri de önemli bir role sahiptir. Safranbolu evleri, tarihi koruma kuruluşları tarafından koruma altında tutulmaktadır ve bu sayede evlerin orijinal mimari özellikleri korunabilmektedir. Tarihi koruma faaliyetleri, Safranbolu evlerinin gelecek kuşaklara aktarılmasını ve kültürel mirasa olan bağlılığımızın bir göstergesidir. Bu çalışmaların sürdürülmesi, Safranbolu'nun tarihi ve kültürel değerlerini koruyarak bölge turizminin ve ekonomisinin desteklenmesini sağlamaktadır. Tarihi Koruma Faaliyetleri Tarihi koruma faaliyetleri, Safranbolu evlerinin korunması için çeşitli faaliyetleri kapsar. Bu faaliyetler arasında restorasyon çalışmaları, duvar ve tavan resimleri restore etme, ahşap işçilikleri yenileme, çatı ve zemin tamiratı yer almaktadır. Koruma Faaliyetleri Koruma faaliyetleri, Safranbolu evlerinin zarar görmesini ve yok olmasını önlemek amacıyla gerçekleştirilir. Bu faaliyetler arasında evlerin güvenliğini sağlama, yangın koruması, çevre düzenlemesi ve temizlik yer almaktadır.
Safranbolu Evleri ve Turizm
Safranbolu evleri, turistik cazibe merkezi olarak ün kazanmıştır ve turistlerin büyük ilgisini çekmektedir. Bu tarihi evlerde konaklama imkanı sunulması, özellikle tarihî zenginlikleri keşfetmek isteyen ziyaretçiler için ideal bir seçenektir. Safranbolu evleri, mimari yapıları ve tarihî dokularıyla dikkat çeken turistik cazibe merkezleridir. Bu büyüleyici evler, geleneksel Türk ev mimarisinin özelliklerini taşır ve Osmanlı dönemine ait önemli tarihî zenginlikleri yansıtır. "Safranbolu evlerinde konaklamak gerçekten büyüleyici bir deneyim. Tarihi atmosferi ve şehrin dokusuna uygun restorasyonlarıyla bu evler, zamanda bir yolculuğa çıkmanızı sağlıyor." - Turist Ziyaretiçi Bu özel tarihi evler, konukların nostaljik bir atmosferde konaklama deneyimi yaşamasına olanak sağlamaktadır. Safranbolu evlerinde konaklamak, hem yerli hem de yabancı turistler için unutulmaz bir deneyim sunmaktadır. Turistik Cazibe Merkezi olarak Safranbolu Evleri Safranbolu evleri, Türkiye'nin en önemli turistik cazibe merkezlerinden biridir. Bu evlerde konaklama imkanı bulmak, geçmişin büyüsünü yaşayarak turistlere eşsiz bir deneyim sunmaktadır. Bunun yanı sıra Safranbolu, tarihî ve kültürel mirasıyla da büyük bir öneme sahiptir. Safranbolu evlerinin korunması ve restore edilmesi, bu tarihi zenginliklerin gelecek nesillere aktarılmasını sağlamaktadır. Safranbolu evlerinde konaklama imkanı sunan oteller ve pansiyonlar, turistlerin bölgenin tarihî ve kültürel zenginliklerini keşfetmeleri için ideal bir başlangıç noktasıdır. Bu evlerdeki konaklama imkanı, yerli turizme de büyük bir katkı sağlamaktadır. Konaklama İmkanları Safranbolu evleri, konaklama imkanlarıyla misafirlerine rahat ve konforlu bir ortam sunmaktadır. Eski dokusunu koruyan bu evlerde konaklamak, turistlere kendilerini geçmişteymiş gibi hissettirmektedir. Yapılan restorasyon çalışmaları sayesinde Safranbolu evleri, günümüz modern konaklama standartlarına uygun hale getirilmiştir. Bu evlerde konaklayan misafirler, tarihî dokularıyla birlikte modern konforun tadını çıkarabilmektedir. Konaklama SeçenekleriÖzelliklerOtellerModern hizmetler, restoranlar, hediyelik eşya mağazalarıPansiyonlarGeleneksel atmosfer, ev yapımı yöresel lezzetlerKöy EvleriDoğal ve sakin ortam, yerel deneyimler Safranbolu'da konaklama yaparken, tarihi evlerin büyüleyici atmosferini yaşayabilir ve bölgenin diğer turistik cazibe merkezlerini keşfedebilirsiniz. Her bir evde farklı bir tarih ve hikaye saklı olduğunu unutmayın.
Safranbolu Evlerinin Toplumsal ve Kültürel Önemi
Safranbolu evleri, kültürel mirasın önemli bir parçasıdır ve yerel kültürün bir yansımasıdır. Bu tarihi evler, geçmişin izlerini bugüne taşıyarak ziyaretçilere eşsiz bir deneyim sunmaktadır. Kültürel mirasın korunması ve yaşatılması, toplumun kimlik ve değerlerinin devamlılığı açısından büyük önem taşır. Yerel kültür, Safranbolu evleriyle özdeşleşmiştir. Bu evler, geleneksel Türk ev mimarisinin izlerini taşırken, bölgenin özgün kültürel unsurlarını da yansıtmaktadır. Her bir ev, el işçiliği ve detaylara verilen özenle yerel kültürün zenginliğini yansıtmaktadır. Safranbolu evleri aynı zamanda turizmin ekonomik etkilerine sahiptir. Bu tarihi evler, turistlerin ilgisini çekerek bölgeye turizm geliri sağlamaktadır. Turistlerin konaklama, restoranlar ve hediyelik eşya gibi ihtiyaçlarını karşılayan işletmeler, yerel ekonomiye katkıda bulunmaktadır. Ayrıca, el sanatları ve yöresel ürünlerin satışı da turizmin ekonomik etkisini artırmaktadır. "Safranbolu evleri, kültürel mirasın vazgeçilmez bir parçasıdır ve yerel kültürümüzün gurur kaynaklarındandır."
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Safranbolu evlerinin toplumsal ve kültürel önemi, sadece geçmişe ilişkin değil, geleceğe de yöneliktir. Bu evlerin korunması ve yönetimi, gelecek kuşaklara tarihi mirası aktarmak ve onların da bu zengin kültürel değerleri keşfetmelerini sağlamak için kritik bir rol oynamaktadır. Aynı zamanda, Safranbolu evlerinin turizm potansiyelini artırarak bölgeye ekonomik fırsatlar sunması gelecekteki projelerin ve sürdürülebilir turizmin geliştirilmesine de olanak sağlamaktadır. Safranbolu evleri, kültürel mirasın önemini vurgulayan ve koruma altına alınması gereken önemli yapılar arasında yer almaktadır. Bu tarihi evlerin turistik değeri ve toplumsal-kültürel önemi, 1994 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne dahil edilmeleriyle bir kez daha tescillenmiştir.
Safranbolu Evleri ve UNESCO Dünya Mirası Listesi
Safranbolu evleri, 1994 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne dahil edilmiştir. Bu prestijli statü, bu tarihi evlerin kültürel ve tarihi önemini vurgulayarak koruma altında olmalarını sağlamaktadır. Dünya Mirası Listesi'ne dahil edilmek, Safranbolu evlerinin benzersiz ve korunmaya değer değerleri olduğunu göstermektedir. Tarihi EvlerKoruma StatüsüSafranbolu EvleriUNESCO Dünya Mirası Listesi UNESCO Dünya Mirası Listesi'ndeki tarihi evler, dünya çapında kültürel mirası korumak amacıyla büyük öneme sahiptir. Bu listeye giren evlerin tarihi, mimari veya kültürel açıdan olağanüstü değerlere sahip olduğu kabul edilir. Safranbolu evleri de bu kriterleri karşılayarak bu prestijli listede yerini almıştır.
Safranbolu Evlerinin Geleceği
Safranbolu evlerinin geleceği, sürdürülebilir turizm projeleri ve restorasyon çalışmalarıyla şekillenmektedir. Bu tarihi evlerin korunması ve yönetimi, gelecek kuşakların da bu önemli mirası keşfedebilmesi için büyük bir önem taşımaktadır. Read the full article
0 notes