#eski bina yenileme

[dekordelisi]

Tarihi Binanın Restorasyonu

[doriangray1789]

sevgili arkadaşlar

son bir kaç haftadır eşimle birlikte, Antalya, Akyaka ve Ankara arasında sürekli yolculuktayız.. Akyaka daki kite sörf okulumuz, otel ve spor mağazamızın, yeni sezona yönelik tadilatları- yenileme ve büyütme çalışmaları sürerken, bunlar haricindeki mevcut işlerimiz vs.. derken, tumblr da pek aktif olamadım ve beğenerek özenle takip ettiğim bir çok kullanıcının gönderilerini vakit bulup okuyamadım…

Bu arada işlerimiz de de çeşitlenme oldu Abidjan ofisimizi kurduk, bu işlerde ortağım olan kardeşim ve eski dostum 2 haftadır Abidjan da olduğundan yukarıda bahsettiğim işlerin yoğunluğu bana kaldı

daha önce paylaştığım ve yatırım yaptığımız rehabilitasyon okul binamızı hatırlayanlarınız vardır 5500 m2 lik bina idi..siyasi erkin kapsirinden nepotizmşnden partizanlığından dolayı otizm rehabilitasyon okuluna çeviremediğimizi yazmıştım şimdimi binamızı Antalya şehir içi oteline dönüştürüyoruz inşaatın %85 i tamamlandı önümüzdeki yaz sezonuna yetişmese de 2024 sonunda açmayı planlıyoruz.. Sizlerin de desteğini talep edeceğim zira tumblr da İNSTAGRAMDA ve linkedin de olma amacım da bu işlerle ilgili idi…

sözün özü şu

kimse alınmasın gücenmesin…

[catiteknik]

Kuvvet Yönetimi Teknolojisine sahip yenilikçi çatı yaşam hattı kancaları. Günümüzün değişen çalışma ortamının ihtiyaçlarını karşılamak için yeni bir üründür. Çatıda çalışma ortamını değiştirmek. Ankrajı, emniyete alınmış yapının bütünlüğünü sağlarken, yükseklikte çalışan işçilere yönelik yaralanma veya ölüm riskini ortadan kaldırmak veya büyük ölçüde azaltmak için tasarlanmıştır. Çatılar daha fazla yalıtım malzemesine uyum sağlamak için değişiyor ve daha hafif malzemeler kullanmak ve yeni teknolojilerden yararlanmak için tasarlanıyor. Genel çatı ve iş güvenliği (isg) için'de modern bina tasarımında en yüksek güvenlik düzeyini sağlamak için çatı ankraj ürününü değiştiriyoruz. Müşterilerimiz modern çatı tasarımından yararlanabilir ve yeni ve teknolojik açıdan gelişmiş Ankrajımızı seçerek güvenlik ve yapısal bütünlüğü sağlar. Ayrıca, sağlık ve güvenlik yönetmeliklerine uyma arzusu arttıkça eski bina ve yapılarda güvenlik çözümlerine duyulan ihtiyaç artmaktadır. YENİ - eski binalarda yatay yaşam hatlarını daha ekonomik hale getirerek, gerçekçi maliyetler için güvenlik yükümlülüklerinin karşılanmasını sağlar. YENİ Modüler ürün, çatı yenileme ve yeşil çatı projeleri dahil olmak üzere, sistem tasarımında esnekliği içerir. Çatı sistemine en düşük dağıtılmış yükü sağlayan Kuvvet Yönetimi teknolojisi. Çok kullanıcılı bir düşüşte maksimum uç yükü 6kN'den az olacaktır. YENİ Daha hızlı, daha ekonomik bir kurulum ve iyileştirilmiş termal verim için montaj sistemini değiştirin. [caption id="attachment_5408" align="aligncenter" width="900"] çatı tamiri işgüvenliği isg[/caption] Yaşam Hattı - Temel Özellikleri ve Faydaları Ankraj, iş kısıtlama veya düşme için kullanılabilir ve ayakta dikiş, kompozit ve inşa çatı sistemleri ve çoklu düz çatı ve membran çatı sistemleri üzerine monte edilebilir. Ankrajı çok yönlüdür ve sistem tasarımında tam serbestlik ve esneklik sağlayan, yükün uygulandığı yönlerde enerjiyi aktifleştirebilir ve absorbe edebilir. Ankrajının içindeki benzersiz enerji emici sistem, bir çok çapta daha az bağlantı elemanı kullanmamıza olanak tanıyan, önceki ankrajımıza ve rakiplerimize kıyasla, sabitleme parçalarının devrini yarıya indirdi. Bu, çatı geçişlerinin sayısını azaltır ve kurulumlar sırasında zaman ve para tasarrufu sağlar. Düz çatı kaplama sistemleri için, kurulum süresini hızlandıran ve termal köprülemeyi azaltan, binadaki ısı kaybını azaltan yeni bir geçiş sabitleme yöntemi tasarladık. Bu özelliklerin ikisi de müşteri için zamandan ve paradan tasarruf sağlar. Anchor, genel ağırlığı azaltmak ve nakliye masraflarını azaltmak için tasarımında deniz kalitesi alaşımlarını kullanır. Kurulum sırasında çatı çevresinde hareket etmek daha güvenli olma avantajına sahiptir. Ankrajı modüler bir tasarıma sahip olup, daha az yer kaplayarak gemiye gönderilir ve bu da bir çatı güvenlik sistemi kurmanın ek maliyetlerini azaltır. Ankrajı, çapa bütünlüğünü etkilemeden 5kN'ye dikey çekme testi uygulanabilecek şekilde tasarlanmıştır. Bu, yıllık uygunluk ve yapısal bütünlüğünün doğrulanmasını sağlar, uyum ve gönül rahatlığı sağlar. Taban plakası tasarımları, spesifikasyonun karmaşıklığını azaltmak ve hızlı teslimatı sağlamak için envanteri en üst düzeye çıkarmak için çoklu sabitleme seçeneklerini içerir. Düz çatı kaplama sistemleri için RoofSafe® Ankrajı, bina kabuğunun bütünlüğünü garanti eden ve ‘Yeşil’ çatı sistemleriyle mükemmel bir şekilde uyum sağlayan hava koşullarına dayanıklılığı kolay olacak şekilde tasarlanmıştır. Anchor, modern bina tasarımını akıllıca tamamlar ve övünür, ayrıca eski tip binalarla düzgün bir şekilde uyum sağlar, projenin türü ne olursa olsun uyum ve gönül rahatlığı sağlar. Ankraj EN 795, OSHA, ANSI, AUS / NZ standartlarına uygundur ve hem EN795 Sınıf A hem de C Standartlarına göre test edilmiştir.

[we-dekormimar-me]

Bir cepheyi yenilemek için hangi izinler gereklidir ve bunun maliyeti nedir?

Bir cepheyi yenilemek için hangi izinler gereklidir ve bunun maliyeti nedir? eski bina dış cephe yenileme , dış cephe yenileme,

Eski bina dış cephe yenileme dış cephe yenileme, Bir cepheyi yeniden şekillendirin Er ya da geç bir evde yapılması gereken görevlerden biridir. Gerek estetik gerekse bir çatlak veya kusurun onarılması gerektiği için zaman zaman cephe reformları yapılması gerekir. İster müstakil bir aile evi, ister apartman bloğundaki bir apartman dairesi olsun, er ya da geç reform sürecine dahil olmak zorunda…

[yeterinceiyilesmistim]

Ankara’nın Müzeleri

Hafta sonu planları yapılırken; ne yapalım, nereye gidelim sorularının kurtarıcısı: bir AVM’ler, iki müzeler. AVM’ler neden birinci sırada diyecek olursanız kendi tercihim değil; annem müze gezmeyi sevmiyor, benim de aklıma annemle gidilebilecek ilk yer olarak ne yazık ki oralar geliyor. Yine de 2019 yılına hızlı başlayıp bolca müze gezdik, işte onlar:

(Fotoğraf internetten sahibi hakkını helal etsin:))

İlk durağımız Vakıf Eserleri Müzesi. Ulus’ta, bizim iş yerine yakın olması sebebiyle daha önce arkadaşlarla bir öğle arası ziyaret etmeye çalışmıştık ama müze tadilatta olduğu için girememiştik. Ondan sonra da unuttuk gitti. Yine bir öğle arası Dilay şu müzeyi bir daha mı denesek acaba deyince atladım tabi ki hemen hadi gidelim diye.

Öğle arası saatimizi biraz aşıp geç kalmış da olsak gittiğimize değdi, çok güzel şeyler gördük. Müzenin başlıca konusu kilimler. Yukarıda da geleneksel kilim motiflerini görüyorsunuz. Müzedeki sayısız kilimin hepsi de camilerden bağışlanmış ve benim için hoş sürpriz müzeye memleketim Zile’den de çok sayıda kilim bağışlanmıştı. Hepsi birbirinden güzel rengarenk kilimleri, halıları bir sanat eserini, ünlü bir ressamın resmini seyreder gibi seyretmek çok güzeldi. 

Kilimlerin dışında çoğunlukla camilerde kullanılan tarzda pek çok ahşap, çini, madeni eserler de mevcut. Çok şahane el yazmaları da var. Üstelik bu güzel müze ücretsiz. 

Müzeden çıkışta bir de kafesi olduğunu fark edip; bir çay içmeden olmaz diyoruz. Ulusta şöyle nezih bir yerde çay içmekte varmış, vay be diye şaşırıyor ve keşfimizden dolayı kendimizi tebrik ediyoruz.

Müze açılışını yapmışken peşini bırakmak istemiyor ve hemen hafta sonu planı haline getiriyorum. Hedef meşhur Anadolu Medeniyetleri Müzesi; yalnız oraya varınca çulsuz kocam giriş ücretini fazla bulup girmek istemiyor. Ben de bozulup çıkıyorum, sonra yalvar yakar beni müzeye girmeye ikna ediyor; ama ben bu sefer de müzenin tadilat dolayısıyla kapalı olan bölümlerinin olduğunu bahane ederek, başka zaman geliriz deyip rotayı Erimtan’a kırıyorum. Çünkü aklıma parlak bir fikir geliyor; müzeler gününde bu müze mesai bitiminden gece 11′e kadar ücretsiz olacak, o günü bekleriz diyorum. 

Erimtan sadece bir müze değil aynı zamanda bir sergi salonu, atölye, konser salonu; sizin anlayacağınız bir kültür sanat yaşam alanı. Yani ileride benim sahip olmaya halleri ile yanıp tutuştuğum yere en yakın format. Şöyle bir etkinlik takvimine bakınca 9 Nisan’daki çello konserine çok gitmek isterdim ama malum kanserim :) Bunun dışındaki pek çok şey için etkinlik takvimine sık sık göz atmanızı tavsiye ederim.

Ben hep böyle müzenin farklı yönlerini anlattım diye müze eserlerini tırt sanmayın. Zengin bir arkeoloji kolleksiyonu ve çok görülesi eserleri var. 

Çok değişik bir heykel sergisi vardı biz gezerken; kimin sergisiydi şimdi hatırlayamıyorum ama ilginçti baya. 

Kocam namaz kılarken ben de kahvemi içmek için müzenin kafesindeyim. Mimari anlamda da çok doyurucu olan bu yerin söylemeden geçemeyeceğim tuvaletleri bile bir başka güzel; her şeyine ayrı ayrı özenilmiş.

Bahçesinde oturmanın keyfi de bambaşka olur yani; bütün Ankara ayaklarının altında.

Malum Erimtan Kale’de, Ankara Kalesi’nin güzelliğinden daha önce bahsetmiştim ama bu sefer başka bir güzellik daha keşfettik burada. Arslanhane Camii.

Özellikle içi çok güzel tamamen ahşap direklerde duran tamamen ahşap işlemeli tavan müthiş gerçekten. Selçuklu eseriymiş, 13. yüzyılın başında yapılmış, mutlaka görün, büyüleneceksiniz.

Sıra geldi Ankara’nın en önemli açık hava müzesine. Bu da yine Ulus’ta Çankırı Caddesi’nin üzerinde. Bildiğiniz cadde üzeri yol kenarı bir yer, karşısında pavyonlar falan var. Çok kızıyorum çok, bir yerde eğer tarihi bir alan, bir bina varsa yanına yöresine yaptıklarına dikkat edeceksin. O yerin boyunu geçmeyeceksin, görüşünü manzarasını bozmayacaksın, trafiği kısıtlayacaksın, çirkinleştirmeyeceksin. Ulus Ulus boşuna demiyorum ben, şurayı adam akıllı bir düzene soksalar Ankara’nın göz bebeği olur, ah ah...

Şu arkamız boylu boyunca eski Roma hamamı; baya müthiş bir yer gerçekten, çok geniş bir alan, ben hayran kaldım. Yerlerdeki ufak ufak tuğlamsı şeylere oturup, şöyle bir huşu içinde etrafımı bir süre dinlemek isterdim; tabi ki oralara inilmiyor.

Mezar taşları, altarlar, lahitler, sütunlar envaiçeşit Roma kalıntısı, bir harika.

Buranın da arka taraftan bir manzarası var, biraz yüksekte kaldığı için; ama çok çirkin bir manzara, oraları büyük ağaçlarla kapatın hiç görünmesin daha iyi. Bir de kafemsi bir şey yapacaklar diye tahmin ettiğim çirkin konteynır gibi bir yapı gördüm, böyle bir yere öyle bir oluşum gider mi, hiç akıl fikir sahibi misin diye sormadan edemiyorum. Bir de bakımsızlığı dikkatimi çekti, bir çok inşaat malzemesi yığılmıştı boş alanlara, ne yapacaklarsa artık.

Mezar taşının güzelliğine bakar mısınız? Vasiyetim olsun bana da şöyle heykelli meykelli güzelce mermer bir mezar taşı yapıverin bir zahmet.

Soluğu Etnografya Müzesinde alıyoruz, bu sefer oğluşumla baş başa. Artık koskoca bir sıpa olmasına rağmen yürümekten nefret ettiği ve sürekli kucak istediği için beni baya bir yormuş olsa da keyifli bir gezi oldu. Herhalde Ankara’nın en önemli ikinci müzesi burası, konumu, binası bir harika. Kendi türünde gördüğüm en iyi örnekler içerideydi, umduğum kadar büyük olmasa da mutlaka görülmeli. Bol miktarda da fotoğraf ve belge var cumhuriyetimizin ilk yıllarına ait, çok değerliler gerçekten.

Malumunuz Atatürk Anıtkabir’e defnedilmeden önce Bu müzede saklandı. Tam da benim tatlı oğluşumun durduğu yerde duruyormuş, çok güzel böyle işaretlemişsiniz, harika; ama koskoca müzenin şurayı canlı çiçekle süsleme olanağı yok muydu arkadaş? Nedir bu çirkin yapma çiçekler Allah aşkına?

Bu müze de yine tepe bir konumda olduğu için manzaralı, bahçesinde oturup çay kahve içip Ankara’yı ve bu güzel müze binasını seyredebilirsiniz. Bir de müzenin hemen bitişinde Resim ve Heykel Müzesi var. Çok değerli ressam ve heykeltıraşların önemli eserlerinin olduğunu duydum ama biz gittiğimizde tadilatta olduğu için ziyaretçi kabul edilmiyordu, ancak mutlaka görmek gerek.

Gelelim son ziyaret yerimize: Ulucanlar Cezaevi Müzesi. Altındağ Belediye’si tarafından yapılıp işletilen müze pek bir güzel olmuş, umduğumdan fazlasını buldum. Giriş ücreti de pek bir makul olunca, maşallah insanlar akın etmişti, tıklım tıklım doluydu, çok sevindim, aman gezilsin görülsün böyle yerler, ne mutlu. 

Kimler kalmamış ki bu koğuşlarda Bülent Ecevit’ten Nazım Hikmet’e, Muhsin Yazıcıoğlu’ndan Deniz Gezmiş’e, Necip Fazıl’dan Erdal Eren’e. Hoş Bülent Ecevit gibi kodamanlar için Hilton adında Ankara Manzaralı özel koğuş yapılmış ve orada kalmışlar.

Cezaevinin bir koğuşunu burada kalmış olan ünlülere ait eşyaları sergilemek için kullanmışlar, pek güzel olmuş. En dramatik olanı buydu sanırım Hüseyin İnan, Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan’ın idamlarından sonra boyunlarından alınan bu askılıklar. Bir utanç vesikası olarak burada hep olmalı sanırım. 

Bir utanç vesikası da bu olsa gerek, dar ağacı; yine ceza evinin en trajik şeylerinden biriydi. Yukarıda saydığım üç kişi, Erdal Eren ve daha nicesi burada asılmış.

Daha neler yoktu ki: cezaevinde kalanların fotoğraflarından oluşan bir sergi avluların duvarlarında, çok tuhaf ziyaretçi görüş yerleri, eğitim ve kültür salonu, disiplin hücreleri, acayip mutfakları, tuvalet ve banyoları, uzun ince ve karanlık koridorları...

Müze aslına tamamen uygun, hiçbir yenileme olmaksızın, olduğu gibi, dökülen boyaları sıvalarıyla adeta bir zaman tüneli; çok beğendim, çok etkilendim.

Müzenin içi kadar dışı da çok güzel. Sanat sokağı olarak tasarlanmış burası. Arkamdaki binaların üzerlerine şiirler yazılmış çok hoşlar. İlerilere çok gidemedik malum Çınar ve kucak meselesi :) 

Şimdilik evden dışarı çıkamıyorum kemoterapi falan ama şu hastalık bir bitsin acısını çok pis çıkartmayı düşünüyorum, bunun hayaliyle yaşıyorum. Hayat gezince güzel; evden çıkamazken söyleyince daha bir anlamlı galiba.

[nemtekkurutma]

İnşaat Zemin Kurutma Cihazı

İnşaat Zemin Kurutma Cihazı, özellikle eski binaları yenileme çalışmalarında sıklıkla kullanılan ve yapılan çalışmaların en önemli ayağını oluşturan nem makineleridir.

İnşaat Zemin Kurutma Cihazı, özellikle eski binaları yenileme çalışmalarında sıklıkla kullanılan ve yapılan çalışmaların en önemli ayağını oluşturan nem makineleridir. İnşaat zemin kurutma makinası binaların yenileme çalışmaları sırasında uygulanan betonun olması gerekenden daha kısa sürede kurumasını sağlamakla birlikte, bina da oluşacak nem sorununa da engel olmaktadır. Her ne kadar binaların…

[hamiltyum]

Çatı Tamiri ve Çatı Yenileme Nasıl Yapılır

Çatı Tamiri Gerektiren Durumlar

 Binaların en üstünde bulunan kısım çatıdır. Çatı binanın şapkası gibidir. Yağmur, kar, soğuk, rüzgar vb. dış etkenlerin en fazla hissedildiği yer çatıdır. Çatıdaki çatlak kiremitler, kaplama sistemindeki hasarlı bölgeler, taşıyıcı sistemdeki sorunlar, çatı ile ilgili problem yaşanmasına neden olur. Çatı ile ilgili problemlerinizin çözümünde profesyonel çatı tamir ve çatı yenileme hizmeti sunan firmaları tercih etmelisiniz. Doğru tercih yapmak için https://www.kaleyapiyalitim.com.tr/ sayfayı ziyaret ederek konuyla ilgili bilgi alabilirsiniz. 

Çatı Tamirinde Kullanılan Malzemeler

Binaların dış etkenlere karşı en savunmasız olan alanları çatılardır. Rüzgar, fırtına, yağmur, dolu, kar, soğuk, sıcak gibi doğal faktörlere karşı binaları koruyan çatılar bu süreçte yıpranırlar ve yenilenmeleri gerekir. Çatıların her yıl bakım ve onarımları yapılmalıdır. Çok eskimiş, binayı koruma özelliğini yitirmiş, su akıtan, rüzgarı kesmeyen çatılar içinse çatı yenileme yapılmalıdır. Hem çatı yenileme hem de çatı tamiri hassasiyet gerektiren, üzerinde titiz bir çalışmaya ihtiyaç duyulan uygulamalardır. Bu nedenle tamir ve yenileme işlemlerinde doğru firma tercih edilmelidir. Çok eski çatıların mutlaka yenilenmesi gerekir. Taşıyıcı sistemler ile kaplayıcı sistemlerdeki onarılamaz hasarlar çatının tamamen elden geçirilmesini gerekli kılar. Böyle bir durumda çatı yenileme işlemi yapılmalı, işlevini kaybetmiş her parça yenilenmelidir. Taşıyıcı ve kaplayıcı sistemle birlikte oluklar da değiştirilmelidir. Eğer çatıda izolasyon yoksa çatı yenilenirken ısı yalıtımı da yapılmalı, çatı olumsuz hava koşullarına karşı sağlamlaştırılmalıdır. Yenilenen çatı kar ve yağmur suyunun binaya akmasına izin vermez. Olukların yenilenmesi ise yağmur ve kar suyunun binaya zarar vermeden bina dışına aktarılmasını sağlar. Tüm bunların güvenli bir şekilde yapılması için Kale Yapı Yalıtım’ı tercih edebilirsiniz. Firma ile iletişim kurmak ve referanslarını yakından incelemek için www.kaleyapiyalitim.com.tr sayfayı ziyaret edebilirsiniz. 

Kaleyapiyalitim.com.tr

[barkoturktv]

İstanbul'da 128 yıllık tarihi bina salgın hastanesi olarak kullanıma açılacak

128 yıllık tarihi Hadımköy Askeri Hastanesi'nin, 45 gün içinde restorasyon çalışmaları tamamlanarak Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi Hadımköy Ek Hizmet Binası olarak hizmete açılacağı bildirildi. Hadımköy'de Sultan 2. Abdulhamit Han'ın yaptırdığı tarihi hastane, pandemi hastanesi olarak kullanılacak. Arnavutköy Belediyesi'nden yapılan açıklamada, 128 yıllık tarihi binanın belediye tarafından planlama süreci tamamlanarak İl Sağlık Müdürlüğü'ne tahsis edildiği hatırlatıldı. Binada restorasyon çalışmalarının sürdüğü anlatılan açıklamada, tarihi yapının, restorasyon ve yenileme sürecinin ardından Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi Hadımköy Ek Hizmet Binası olarak hizmete açılacağı belirtildi. Hastanenin 45 gün içinde hizmete alınacağı bilgisi verilen açıklamada, şunlar kaydedildi: "Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın verdiği talimatla, İstanbul Valiliği, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü ve Arnavutköy Belediyesi koordinesinde yürütülen çalışmalar, Arnavutköy Belediyesi ekiplerinin yaptığı alan temizliği ve düzenleme çalışmalarıyla başladı. Çin'in Vuhan kentinde ortaya çıkan ve kısa sürede yayılarak tüm dünyada panik oluşturan koronavirüs salgınına karşı Cumhurbaşkanlığı ve Sağlık Bakanlığı önlemlerini artırarak devam ediyor. Atatürk Havalimanı ve Sancaktepe'de startı verilen iki yeni hastanenin ardından restorasyon projeleri İstanbul Valiliği tarafından hazırlanan eski Askeri Hastanenin de restorasyon sürecinin 45 gün içinde tamamlanması ve göğüs hastalıkları hastanesi olarak hizmete açılarak hastalara hizmet vermesi planlanıyor." Read the full article

[egedensondakika]

Bayraklı'da Kentsel Dönüşümde Kooperatif Modeli

Kentsel dönüşüm konusunda tüm kesimlerin uzlaştığı yeni bir model üzerinde çalışmalarını sürdüren Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal, meclis üyeleri ve belediye bürokratlarıyla birlikte kentsel dönüşümde kooperatifçilik sistemi hakkında bilgi aldı. Konuyla ilgili, İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi temsilcilerinin sunumunu dinleyen Başkan Sandal, “Önceliğimiz vatandaş ve konunun tüm bileşenlerinin hemfikir olması. Vatandaşın taleplerini doğru almalı, beklentilerine yanıt vermeli ve yeni bir plan doğrultusunda bu projeyi gerçekleştirmeliyiz" dedi. İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İzmir Şube temsilcileri, Bayraklı Belediyesi Meclis Salonu'nda kentsel dönüşümde kooperatif modelini anlattı. Toplantıya Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal'ın yanı sıra Büyükşehir Belediyesi Danışmanı Ali Onat Çetin, meclis üyeleri, başkan yardımcıları, ilgili bürokratlar ile Ziraat, Mimarlar ve İnşaat Mühendisleri Odaları ve İzmir Barosu temsilcileri katıldı. İnşaat Mühendisi Prof. Dr. Adnan Oğuz Akyarlı'nın moderatörlüğünü yaptığı toplantıda, oda temsilcileri, yeni nesil kooperatifçilik anlayışı konulu sunumlar yaptı.

  Amacımız sadece binaları yenilemek değil İnşaat mühendisleri olarak sorunları bildiklerini ve bu doğrultudaki anlayışın 'Eski yapıları yık, yenisini dik' mantığında olmadığını belirten İMO Yönetim Kurulu Üyesi, İnşaat Mühendisi Hasan Alıç, "Yeniliklere açık olmalıyız. Amacımız daha modern, çağdaş ve yaşanabilir yapıların olduğu, daha fazla yeşil alanların bulunduğu, sürdürülebilir bir kent yaratmak. Kentsel dönüşümün sadece bina yenileme değil, medeniyet değişimi olduğunu da söyleyebiliriz" dedi. Belirsizlikleri belirlemeliyiz Arsa sahiplerinin itirazlarının imar revizyonu konusunda sıkıntı yarattığına dikkat çeken İnşaat Yüksek Mühendisi Rahmi Doğan Canıvar, "Vatandaşın aklındaki soru işaretlerini, belirsizlikleri belirlemek zorundayız. Evinin elinden gideceği düşüncesi, eşitsiz dağıtım sistemi, kazancının az olacağı, kalite ve kontroldeki güvensizlik gibi belirsizlikler vatandaşların itirazına sebep olabiliyor. Bunları iyi analiz etmeliyiz. Yeni kooperatif modelinde ne yapılacağı, kimin ne alacağı gibi tüm belirsizliklerin ortadan kalkacak ve güven ortamı sunulacak " diye konuştu. Kooperatifçilik algısını değiştirmeliyiz Kooperatif algısının vatandaş üzerindeki olumsuz etkilerinden bahseden İnşaat Mühendisi Alper Akbulut, "Geçmişte başarısız olan kooperatif işleri vatandaşları tedirginliğe sokabiliyor. Ama gelişmiş birçok ülke bu modeli kullanıyor. Kooperatifçilik, bir grup insanın ortak amaç için bir araya geldiği bir sistemdir. Bunu başarabilmek için iş birliği ve dayanışmamızı artırmalıyız. Toplum olarak bundan uzaklaşmış durumdayız ancak birlik olmalıyız. Birbirimizi sevmeli, güvenmeli ve birlikte çalışma yeteneğimizi geliştirmeliyiz. Kentsel dönüşümde sosyal ve kültürel dönüşümü de gerçekleştirmeliyiz" ifadelerini kullandı. Tek kural birlik olmak Hayalinin teknik kooperatiflik müşavirliğini kurarak, ilgili tüm bileşenleri bir araya getirmek olduğunu dile getiren İnşaat Yüksek Mühendisi Necmi Okumuş ise "Amacımız insanların can güvenliğini sağlamak. Katılımcılığı esas alan anlayışla fen ve sanat kurallarına göre tasarlanmış yaşam alanları oluşturmak. Bu sistemle halk kazanacak. Mimarlık, mühendislik kalitesi artacak. Bu yeni kooperatif modelinin temeli; iş planlama aşamasına geçmeden ilgili tüm bileşenlerin bir araya gelerek, güven ortamı içinde birlikte çalışmasını sağlamaktır. Bu sistem herkese avantaj sağlayacak. Mal sahibi, müteahhit, belediye, mimarlar, mühendisler daha çok kazanacak ve bu sistem vatandaşın karşısında değil,  onların yanında bir yapı olacak. Tek kural birlik olmak. Bir bütün olarak düşünüp, bir araya gelmeli ve birlikte proje üretmeliyiz" dedi. Vatandaşın beklentilerini karşılamalıyız Sunumların ardından değerlendirme yapan Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal, temel meselenin vatandaşın memnun olacağı bir dönüşüm projesi geliştirmek olduğunu dile getirerek, "Kooperatif mantığına sıcak bakıyoruz. Burada vatandaşın beklentilerine doğru yanıt vermeliyiz. Dolayısıyla somut çözümlere, yanıtlara ihtiyacımız var. Çok şanslıyız ki; bu meselenin çözülmesini isteyen bir Büyükşehir Belediyemiz, Bayraklı Belediyemiz ve vatandaş var. Mevcut planlarla bu projeyi yapamayacağımız açık. Dolayısıyla vatandaştan talepleri doğru alıp, revizyonları doğru yapıp, kooperatif modelini de çalışmamıza entegre ettiğimizde bu işi başarabileceğimizi düşünüyoruz" diye konuştu.   Read the full article

[aciltesisat-blog]

Acil Tesisat

Su Tesisatçısı

Su tesisatçısı, işyeri sıhhi tesisatlarında meydana gelen bozukluk ve değiştirme hususlarında hizmet veren meslek grubudur/ topluluğudur. Alanında profesyonel ve deneyimli su tesisat ustaları aracılığı ile gerçekleştirilmesi gereken sıhhi tesisat işlemlerinde sorunsuz hizmet temin etmek için Hemen Geliriz'i seçebilirsiniz. Sıhhi tesisat bozukluk ve Değiştirme işlemlerinde 7 gün 24 saat sizlere hizmet sunan Hemen Geliriz ile sıhhi tesisat problemlerinizi çözüme kavuşturabilirsiniz.

Su Kaçağı Tespiti

işyeri sıhhi tesisatlarında gerçekleşen su kaçaklarının sızıntılarının tespiti için su tesisat ustası hizmetine ihtiyaç duyulur. Özel teknolojik aletlerle keşif yapan su tesisatçı ustası sızıntıyı lokal olarak tespit ederek herhangi bir büyük zarar vermeden onarabilir. Bina taşıyıcı sistemlerine zarar vermenin yanında kötü koku oluşumu ve bakteri üremesi gibi hijyen/ sağlık dışı koşulların ortaya çıkmasına yol açan su sızıntıları, hizmet alınan su tesisat ustasının termal cihazları Su Tamircisi aracılığı ile tespit edilebilir.

Hemen Geliriz aracılığı ile en yakın su tesisat ustası verisine ulaşarak su kaçağı sorunlarınızın önüne geçebilirsiniz. emniyet ve emniyet açısından hızlı hareket yapılması gereken tesisat problemleri arasında yer alan su sızıntısı tespit işlemlerinde tecrübeli, özel cihazlara sahip ve profesyonel su tesisatçısı bilgilerine erişmek amacıyla Hemen Geliriz aracılığına güvenebilirsiniz.

Su Tesisatı Yenileme

bozukluk ya da değişiklik sebebi ile pissu tesisatlarında yapılacak tesisat yenileme işlemleri için su tesisatçısı hizmetine ihtiyaç duyabilirsiniz. Eski yapılarda gerçekleştirilecek tuvalet, banyo ve mutfak tadilatlarında pik boru olarak bilinen demir boruların plastik borular ile değişmesi işlemi için gereksinim duyulan su tesisat ustalarına Hemen Geliriz vasıtası ile ulaşabilirsiniz.

Hemen Geliriz aracılığı ile en ivedi ve hesaplı şekilde temin edeceğiniz uzman su tesisat ustaları gereç ve işçilik takviyesi ile su tesisat değiştirme işlemlerinde sizlere umduğunuz hizmeti sunar. işyeri yenilemelerinde çalışan diğer ustalarla eşgüdümlü çalışabilecek tecrübeli su tesisat ustalarına Hemen Geliriz güvencesi ile ulaşarak ihtiyacınızı en hızlı ve problemsiz bir şekilde sonuçlandırabilirsiniz. Tavsiyelere değil Hemen Geliriz garantisine güvenerek ihtiyacınızı yarıda bırakmayın.

[we-dekormimar-me]

En can sıkıcı ev onarımları -Eski evi yenileme teknikleri

En can sıkıcı ev onarımları -Eski evi yenileme teknikleri

Ev sahibi olmak heyecan verici bir yaşam başarısıdır, ancak başlangıçtan sonra heyecan azalır ve siz yerleşirseniz, bakımın temizlik, bahçe işleri ve ev onarımları ile sürekli olduğunu fark edeceksiniz. Bazı onarımlar basit ve eğlencelidir, bazıları ise biraz daha karmaşıktır – hepsi bina kalitesine bağlıdır. İşte evinizde hazırlıklı olmanız gereken daha can sıkıcı ev onarımlarından bazıları: 1.…

[nemtekkurutma]

Ankara Sıva Kurutma Firması

https://is.gd/KwGWLU

Ankara Sıva Kurutma Firması

  Ankara Sıva Kurutma Firması olarak son teknoloji profesyonel kurutma cihazlarımız ile sıva kurutma işlerinde siz değerli müşterilerimize garantili ve hızlı çözümler sunuyoruz.

  Sıva kurutma firması Ankara ve ilçelerinde faaliyet göstermekteyiz. İnşaat sektörünün her mevsim hareketli olduğu Ankara’da özellikle hava koşullarından dolayı yaşanan sıva kurutamama olayına,

yüksek üfleme gücü ve dayanıklılığı ile ön plana çıkan kurutma cihazlarımız ile tahmininizden daha kısa sürede sıvayı kurutup inşaatınızın işleyişinin devamını sağlamaktayız.

İnşaat sektöründe sıva uygulaması binaların sağlamlığı açısından oldukça önemli olmaktadır.

Bina içerisinde yapılan yalıtım malzemeleri ve betonu dış etkenlere karşı koruyan ve saklayan bir araç olan sıva düzgün ve kontrollü bir şekilde kurutulmadığında binanın içerisinde bulunan malzemelere zarar verdiği gibi tamamen binanın kendisinin de hasar görmesine sebep olmaktadır.

Sıvayı kurutabilmek için uygulanan pek çok yöntem olsa da bu yöntemler deneme yanılma yoluyla denenmiş ancak hepsinin de sıvayı tam olarak kurutamadığı ortaya çıkmıştır.

Bu eski yöntemlerin içersinde güneş ışığından yararlanarak kurutmaya çalışmak, pek çok maliyete katlanılarak getirilen hava perdeleri ve fanlar bulunmaktadır.

Ancak bu yöntemler sıvanın tam olarak kurumamasına sebep olduğu gibi yaş sıvanın üzerine bazı işlemler yapıldığı için binaların genelinde çökmelerin olduğu gözlemlenmiştir.

Ankara sıva nem kurutma firması olarak bu eski yöntemlerin tamamını geride bırakıp sizlere kesin ve güvenli çözümü öneriyoruz. Bu çözümün adı kurutma cihazı.

Cihazımız yüksek üfleme gücü ve kullandığı enerjinin tamamını ısı enerjisine dönüştürme gibi özellikleri ile kullanıcılarına hem az maliyetli hem de çok güvenli ve kesin bir çözüm sunmaktadır.

Cihazımız aynı zamanda inşaat gibi zorlu ve engebeli çalışma ortamlarında güvenle kullanılabileceği gibi tekerlekleri sayesinde hiçbir ekstra güce gerek kalmadan alanlar arasında hareket edebilme kabiliyetine sahiptir.

Güvenlik açısından bakıldığında ise hiç durmadan çalışmakta olmasına rağmen yapısı gereği motorunda herhangi bir ısınma asla söz konusu olmamaktadır.

Bu sebeple çalışma esnasında herhangi bir yangın tehlikesi de bulunmamaktadır. Bu yüzden cihazımız yüksek güvenlikli ve her türlü olumsuzluğa karşı kendini korumaya yönelik olarak tasarlanmıştır.

Ankara sıva kurutma firması olarak pazarladığımız cihazımız sadece sıva kurutma işlemleri için değil aynı zamanda tadilat ve yenileme çalışmalarında da kullanılmaktadır.

Ayrıca binalarınızda, evlerinizde ve iş yerlerinizde yaşayacağınız nemlenme sorunlarınızı çözüme kavuşturabilmek adına da kurutma cihazlarımızı kullanabilir ve mükemmel sonuçlar alabilirsiniz.

Sıva nem kurutma firması Ankara ilimizde bulunan diğer kurutma firmalarından bir adım önde olması ve daha çok tercih edilmemizin sebebi hizmet verdiğimiz cihazın kesin sonuç vermesi ve müdahale,

esnasında tecrübeli profesyonel ekibimizin cihazlar ile tecrübelerini çok iyi bir şekilde harmanlayarak sizlere cihazdan maksimum verimi nasıl alacağınızı söylemesi ve uygulamalı olarak göstermesidir. 

Cihazlarımız kullandıkları enerji anlamında ikiye ayrılmaktadır. Bunlardan ilki olan yakıt enerjisi olarak çalışan kurutma cihazlarımız genelde elektrik enerjisinden yararlanmanın mümkün olmadığı alanlarda kullanılmaktadır.

Bu alanlarda uygulanan sıva ya da nem kurutma işleminde cihaz hiç çalışmadan kullanılabileceği gibi yakıt ikmali de çalışırken yapılabilmektedir.

Ayrıca cihaz ilk çalışmaya başladığından itibaren kapatılana kadar hiçbir zaman performans düşüklüğü yaşatmadan hizmet vermektedir.

Elektrik enerjisi ile çalışan cihazımız ise aynen yakıt enerjisi ile çalışan cihazımızın özelliklerine sahip olmakla birlikte tek farkı elektrik enerjisi ile de çalışabilir olmasıdır.

Ankara sıva nemi kurutma firması olarak her iki cihazımızın da aynı performans ile çalıştığını garanti etmekteyiz.

Ankara sıva kurutma firması olarak siz değerli müşterilerimizin her türlü sıva kurutma, nem kurutma işlemlerinizi hızlı ve güvenli bir şekilde çözüme ulaştırmak için çalışıyoruz.

#ankarasıvakurutmafirması #ankarasıvanemkurutmafirması #ankarasıvakurutmafirmaları

ANKARA SIVA KURUTMA FİRMASI

[eganisli]

Şeyhülislam İsmail Efendi Camii; İstanbul Suriçi Fatih Çarşamba Manyasizade Caddesinde 1725 tarihinde Şeyhülislam İsmail Efendi tarafından inşa ettirilmiştir. Cami beyti şerifin ebadına göre yapılmıştır. Cami iki katlı olarak Şeyhülislam Ebu İshak İsmail Efendi, kendi evinin yerine 1723-1725 yıllarında inşa edilmiştir. Caminin eni, boyu ve yüksekliği bakımından Kabe yani Beyti Şerif ölçülerine göre yapılmıştır. 1894 depreminde büyük hasar gören cami, uzun süre harabe halinde kalmıştır. 1952 yılında Vakıflar idaresi kontrolünde halk bağışlarıyla yeniden inşa edilmiştir. Bu yenileme sırasında son cemaat yerinin yanına, harim büyüklüğünde betonarme bir bina yapılmıştır. Bu yapılan ek bina ile yapı genişletilmiştir. Eski şadırvanın yerine de bugünkü mermer hazneli, sekiz sütunlu ve barok kabartmalı şadırvan yapılmıştır. Binanın altına cadde tarafında dükkanlar ilave edilmiştir. 1988 yılında son cemaat yerinin arkasına betonarme iki katlı bir alan daha inşa edilerek ibadet mekanı büyütülmüştür. Bina fevkani tarzdadır.

CAMİNİN BANİSİ:

Şeyhülislam Ebu İshak İsmail Efendi, Rumeli kadılarından Alanyalı İbrahim Efendi’nin oğludur. 1645 tarihinde doğmuştur. Askeri ve dini görevleri sonrasında 1715 yılında Şeyhülislam olmuştur. Nakşibendi tarikatine mensup olan İsmail Efendi 1725 yılında vefat etmiş ve caminin haziresine gömülmüştür. Hazirede İsmail Efendi’nin büyük oğlu İshak Efendi ve küçük oğlu Şeyhülislam Mehmet İshal Efendide medfundur.

MİMARİ YAPI:

Kareye yakın planlı caminin bütün duvarları kesme taş ve tuğla ile örülmüştür. Caddedeki, kemerli kapıdan geçilerek avluya girilmektedir. Avludan merdivenle beş gözlü, üzeri beş kubbeli son cemaat yerine girilmektedir. Burada sağ ve sol duvara birer mihrap inşa edilmiştir. Son cemaat yerinden harime geçilen kapının üzerinde on sekiz mısralık kitabe görülür. Harimin üzeri yüksek kasnağa oturtulmuş büyük kubbe, onun sağ ve soluna üçer küçük kubbe ile örtülmüştür. Harimin üç tarafını, sekiz mermer sütun üzerindeki ahşap kadınlar mahfili kuşatmıştır. Bu sütunlar devşirme malzeme olduğu için farklı ebatlardadır. Ana kubbeyi taşıyan sekiz sütunda bu mahfillere oturmaktadır. Kubbe sistemini taşıyan sütunlar mahfil sütunlarına oturmaktadır. Alçıdan olan mihrap, 1989 yılında siyah mermer şeritlerle yeniden yapılmıştır. Minber tamamen mermerden, mihrap duvarına oturmuş olan vaaz kürsüsü ahşaptandır. Sağ ve sol duvarlarda alt ve üst olarak iki sıra iki pencere bulunmaktadır. Müezzin mahfili ise son cemaat yerindedir. Camide bin beş yüz kişi namaz kılabilmektedir.

Caminin sağ tarafında kalan minare kesme taştan örülmüştür. Minare tek şerefelidir. Minare kapısı kadınlar mahfilindedir. Caminin kuzeyinde bulunan ve cephesi dışa taşkın olan Sıbyan mektebi günümüzde misafirhane olarak kullanılmaktadır. 1748 tarihinde Şeyhülislam Esat Efendi’nin yaptırdığı medrese bugün kuran kursu olarak kullanılmaktadır. Avlunun arkasında ise Darülhadis binası bulunmaktadır. Yapı 1952 yılında aslına uygun olarak tamir edilmiştir. Ağa kapısına açılan avlu kapısında hazire bulunmaktadır. Burada birçok Şeyhülislama ait mezarlar bulunmaktadır.

[seslimeram]

Faşizm Bir Kötülük Meselesidir

Düzenin bir pejmürdelikler toplamı kılınması bugün yeniden teyit olunandır. Biteviye bir biçimde beşerinin tam da karşısında, o’nun hak ve hukukunun alaşağı olunduğu bir mesel, mefhum olarak bir ülke yönetimi bina olunandır. Bugün şu raddede bunca yaşanmışlıktan sonra gördüğümüz şey bütün o biyopolitik mefhumun toplamındaki utanç alenidir. Düzen kendi evlatlarını yok sayandır. Düzen bu topraklarda var edilmek istenen müştereklerin en azılı katillerinin çatısı kılınandır. Düzen diye anılagelen topyekun bir düzensizlik halinin, hemen her durumda / hemen her yerde ve her şekilde sıradana karşıt bir yöntem ya da yol kılınmasının meselidir.

İçinde kalakaldığımız coğrafyada bütün etapları alaşağı edip, başlangıcının da gerisine düşen menzil alenidir. Yönetmek bir yana o hayatı içinde çıkılmaz kılmak gerçekliğine tam ve eksiksiz kavuşturulandır. Denetim, gözetim ve tahakküm üçlüsünün refakatinde silme nefret, daimi ayrımcılık, hiç kesintisiz tehdit döngüsüyle / bunlardan el alarak bir şey imal edilir. O şeyin adı maalesef düzen değildir. Denetim, gözetim ve tahakkümün her bir türlüsü ile başat oyunların var edildiği temelinde devlet eliyle kurumsallaştırılması gayretinin süreğen halinde ali kıran baş kesen bir yapım ortaya çıkartılır. Böylesinde bir yeni değil, bir ülke değil, bariz bir ayrıştırma kompleksi hakikat kılınır.

Mamafih ülkenin yaşamla bağlarının kopartılması da buradan itibaren biçimlendirilir. Hiç kimsenin ama özellikle de sıradan olanın hakkının, her ne kimlikten olursa olsun geriye bırakılmadığı / var edilmeyeceği muştulandır. Handiyse tüm yaralar bilahare kanatılandır. İktidar olanın kendi nüfuzunu öncelediği, imtiyazlar sağladığı zamanlar olur. Bugünlerde de bu bahisler yaygınlaştırılıp “durmak yok, yola devam” diyen zevatın ortak paydası olarak biçimlendirilir. Düzenin bariz bir eğreltilik hali olduğu gözlerde kaçırılmak istenir. Böylesine bir çürüme, ranttan payını kapma ile suskunlaştırma sağlama alınmak istenir. Memleketin ali kıran baş kesenler sahası kılınmasının, muktedirin kendi doğrusuna göre bir ülke imalinin kesintisizliği çürümeyi örtbas etmez. Koku dört bir yandan yayılandır.

Düzen diye anılan, bariz bir karanlığın yinele geldiği, eksik gedik bırakılmadan cerahatin yükseltildiği bir mefhumun / meselin ta kendisidir artık. Geleceğin mütemadiyen “şimdi” içerisinde yıkımı daim kılınandır. Kalıcı, eksiksiz ve süreğen bir halde daimiliği sağlama alınmış olan devletli karanlığından mülhem kılınan yer bugün bir gerçekliktir. Düzenin var ettiği şey böylesine bir kırım / kıtal, fecaat ve facia döngüsüdür. Aslolan, geçmiş diye anılan bir şimdi içerisinde güncelliğinin sağlanmasıdır. Demokrasi mefhumu paramparça olunurken güncel kılınmak istenen tehdit mekanizmaları ile ülke denilenin devinimi tüm o öngörüyü de kapsayan bir çürümeyle mas olunur.

Düzenin bariz bir pejmürdelikler toplamı olduğunun kanıtı yaşadığımız şu güncelliktedir. Baş Amir bu topraklarda muktedir olmanın yolunu açan / var eden hemen türden devletli izanının / izinin takipçiliğini yapmaktadır. Devlet hala devletliliğini muhafaza ederken ol geçmişin derinleri, sonrasında ortaya çıkan Kemalist hizipçilik gibi bugün de siyasal olan İslamcılığı kendine ortak / öncekilerle hemhal kılarak bir yön tayinine girişilir. Devlet hal ve gidişatta Türkiye sahanlığında sıradanın sözünün erişmediği bir yalıtılmışlık halidir. Devlet hali hazırda biyopolitik cerahati var edenlere ev sahibi olan bir çatıdır. Bugün yeni denilenin her nasıl eskinin bir devamlılığı olduğunu bildirmek artık abestir. Yaşatılanların yekunu kafidir.

Yaşamın gölgelenmesi kesintisiz kılınandır. Cerahat güncellendikçe var edilen karanlığa yeni eklemeler duraksanmadan bina olunur. Eksikliler cumhuriyeti olarak sabit kılınmış bir menzilde olanca yıkıma yenileri hiç vakit sektirmeden yenileme gayreti bugün hakikat kılınır. Düzenin güncelliği, kötülüğü nasıl yeniden değerlendirebileceği ile orantılı olarak şekillendirilir. İçinde kalakaldığımız düzlem bu hale rehin bırakılandır. Bir asırdan uzun bir zamandır yinelene gelen demokrasi deneyimini yok etme istenci kesintisiz bir hale kavuşur. Düzenin güncelliği bunun aynasıdır. Bir yaşam menzilini ondan alıkonulmasına mahal veren bir yere dönüştürmek gerçek kılınır. Demokrasi gibi sıradanın / müştereki olan bir mefhumun yerle bir edilmesindeki cüret hayatı zehir eder. Bu kadarla her nasıl bir yeni var edilebilir!

Dünün ezberciliğinden ayrışmayan, bugünü tek değişmez gerçeği olarak devleti atayan onu kutsayan bir zihniyet toplamının neresi yenidir. AKP ve onunla hemhal olan tüm ol siyasi aktörlerin var ettiği 19 Mayıs 2019’da Samsun’da verdikleri resim bu bahislerin de bir özetidir. Özetin özeti bir ülkede yaşam istencine karşıtlığın her nasıl güncel kılındığı bahsidir. Yaşadığımız toprak parçasında yönetim katının hayatın yıkımından ötesini vaat etmediği gerçekliğe kavuşturulur. Rehin alınmış siyasi bir düzlem dahilinde sıradanın her neredeyse hiç duyulmayan sesi, baskılamalar, gözdağı bahisleri, sokaklar taşırılmış olan ol işkenceler ve dahasıyla bir Türkiye portresi 19 Mayıs’da kurulan platformda tek bir kare resimle çıkagelir. Cerahat ülküsüne dört elle tutunan, teslimyetçiliği “devlete” zeval gelmesin diye açıklayabilen, eril akılla, şiddet dilinden başkasını bilmeyenlerin ortaklaşa kurduğu şey yeni değildir!

Hakikat her anlamda eğilip bükülürken, tahrifat artık burnumuzun ucunda icra olunur. Bu sahadaki yaşam istenci alenen alaşağı edilendir. Böylesinden bir ülkenin var edilebileceği gerçekliği aşılanmaya çalışılır. Bı kadarıyla bunca bariz bir yıkım haline devam olunur. O 19 Mayıs günü devletin her yüzeyinden siyasinin verdiği sözüm ona birliktelik pozunun iş bu sınırlarda bir asırdır aynı maval olduğu afakidir. O geçmişle benzeş, birörnektir. Aleni olarak yıldırının sofrasında ilerleyen menzil böylesine kendini ifşa ederek yola devam demektedir bunun her neresi yenidir? Silme yıldırı, topyekun dışlama, her bir ötekinin haklarına saldırının, hak gasbının devletçe var edildiği bir düzlemde, adaletin a’sı demokrasi meselinin d’si bırakılmayandır. Orada verilmiş olan resim bu utançları görünür kılan bir vesikadır!

Sivilleştiğini söyleyen cumhuriyet, iktidarının yolunu açmış olan vesayetçiliğe son sözleri ve ikrarlarının zayi kılınması kesintisizdir. Düzenin yenisi dünü ile birlikte eyleyen bir toplamdır. Baş Amir’in oyun kurucu olduğu bir düzlemde güncellene gelen şey salt siyasi bir dönüşüm değildir artık. Mutlak iktidarla birlikte otuzların Türkiye’sine gerisin geriye varmanın tahayyüldür. Düzenin uzak ara bir pejmürdelikler toplamı olması kesintisiz kılınır. Cerahatin şu menzilde var edilmiş olan düzen denilenin demokrasi ile olagelen açmazları kesintisizleştiriliyor. Baş Amir’in suna geldiği ülke portföyü çetrefilli bir halde kötülüğü yüceltiyor.

Düzen bu topraklarda hayatiyetin önünde yükseltilen bir cerahatin ta kendisi olarak güncelleniyor. Gelecek bir şimdi içinde böyle böyle hiç ediliyor. Düzen yerle yeksan edenlerin çatısıdır. Demokrasi, eşitlik, adalet, hürriyet gibi tahayyüllerin yerle bir kılınmasına devam olunandır. Bütün, bariz, kesintisiz, doğrudan ve engellemelere hiç denk getirilmeden bir yıkım var edilmektedir. Bunu bariz kılan örnekler şu aşağıdaki gibi haberlerde, yaşama düşürülen gölgelerde karşımıza çıkartılandır. Ne ki hiçbiri diğerinden bağımsız olmayan bir cerahat kültünün şu menzili alaşağı etmesi kesintisizken sessizlik sabit olunandır.

Mezopotamya Ajansı’na bağlanalım: “Roboski Katliamı'nda kardeşi ve birçok yakınını kaybeden, tutuklu HDP eski Milletvekili Ferhat Encu'nun kardeşi Veli Encu, "örgüt üyesi olmak" iddiasıyla tutuklandı. Yaşadıklarına isyan eden anne Halime Encu, "Veli kalmıştı elimde, onu da aldılar. Hangisine üzüleceğimi bilmiyorum" dedi. Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı Roboski köyünde, 28 Aralık 2011 tarihinde savaş uçakları bombardımanı sonucu 34 kişinin hayatını kaybettiği katliamda kardeşi Serhat ile birçok yakınını kaybeden Veli Encu, önceki gün Kumçatı Belediyesi eski Eşbaşkanı Mehmet Demir'inde aralarında bulunduğu 3 kişiyle birlikte tutuklandı. “Tanık” beyanları gerekçe gösterilerek, "örgüt üyesi olmak" iddiasıyla tutuklanan Encu ve beraberindekiler, Şırnak T Tipi Kapalı Cezaevi'ne gönderildi.”

“Encu'nun tutuklanmasıyla birlikte 2 çocuğu tutuklu duruma düşen ve bir çocuğunu da katliamda kaybeden anne Halime Encu, adet sistemine isyan etti. "Bu devletin ne adaleti var ne de hukuku" diye tepkisini dile getiren anne Encu, Veli'nin iftiralar sonucunda tutuklandığını söyledi. Katliamda kaybettiği Serhat ile 2 yılı aşkın bir süredir tutuklu olan milletvekili oğlu Ferhat'ın durumuna dikkat çeken anne Encu, "Ferhat barış istediği için tutuklandı. Veli'ye de iftira attılar. Bunu kabul etmiyoruz. Bu ne hukuki ne de vicdani bir karardır" diye konuştu.

"Veli kalmıştı elimde, onu da aldılar" diye devam eden anne Encu, "Ne yapacağımızı bilmiyoruz. Bir oğlumu katlettiler. İkisi tutuklu. Bu zulümdür. Bu zulmü sonlandırsınlar. Veli'yi tutuklamaya hakları yoktu" dedi. Söz konusu duruma ilişkin kamuoyunun sessiz kalmamasını isteyen anne Encu, şöyle devam etti: "Artık hangisine üzüleceğimi bilmiyorum. Hangi birine kahrolacağımı bilmiyorum. Bu durumu artık kaldıramıyorum. Çocuklarımı serbest bıraksınlar. Veli'nin çocukları dünden beri, 'babamız nerde' diye soruyor. Bu zulme vicdanlı hiçbir insan sessiz kalmamalı."”

Sessizlik artık dört başta var edilen bir devletli sembolüdür. Onca insanın “cani bir biçimde” yıkımı / yok edilmesi karşısında unutursak kalbimiz kurusun lafları boyuna yazılıp çizilirken sekiz yıl sonra ulaşılan menzil bir can kırığından ötesi değilken yeni yıkımlar da kayıtsızlıkla karşılanır. Halime Encu’nun çığlığı bunun içindir, buna dair bir tahayyüldür. Var ettikleri ülkede, kendilerine benzetemedikleri herkesin hayat hakkını ayaklar altına almak üstüne titrenendir. İyi de her nereye kadar!

O sırada Roboski’den kilometrelerce ötede meclis çalışmaları sırasında bir vekilin ortaya serdiği cühela cüreti, kötülüğü benimserken var ettiği korkunç tezahür meselenin büyüklüğünü ifşa eder. Artı Gerçek’e bağlanalım: “Dersim Belediyesi'nin tabela kararı Meclis'te tartışma yarattı. TBMM Genel Kurulu, MHP Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Taytak'ın gündem dışı konuşmasıyla başladı. Taytak, 'Dersim tabelası' kararı alanları tehdit etti, seçimlere çok sayıda partinin girmesini de "Çok partili seçimler yoluyla ortaya çıkan seçmen iradesinin istismarındayız" diyerek eleştirdi. "Tunceli'nin TKP'li Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu'nun Tunceli Belediyesinin adını 'Dersim' olarak değiştirme kararı üzerine söz almış bulunmaktayım" diyen Taytak, Dersim Belediye Başkanı Mehmet Fatih Maçoğlu'nu, Dersim Katliamını hatırlatarak tehdit etti.

Taytak, şu ifadeleri kullandı: "Popülizme yenik düşerek bazı çevrelere şirin gözükmek için geçmişi karıştırmaya çalışanların sonu, geçmişte dedelerinin başına gelenlerden çok farklı olmayacaktır. Kendi hayal aleminde Türk devletine başkaldırdığını düşünenlere er ya da geç devletin tunç eli tanıtılacaktır."

CHP'yi de hedef alan Taytak, "Bizim şaşırdığımız esas mesele de Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi'nin bu konu kapsamında sessiz kalışıdır. CHP seçimlerde ittifak yaptığı HDP'yi küstürmekten mi korkuyor? 'Ne Dersim'i kardeşim, burası Tunceli'dir' diye niye söyleyemiyorsunuz" diye konuştu.

"Tunceli ifadesinin yerine Dersim yazılmasıyla ilgili karar yok hükmündedir; ayaklarımızın altındadır, gereği de mutlaka yapılmalıdır" diyen Taytak, Türkiye'de 'Dersim' ismiyle anılan bir vilayet olmadığını söyledi. Taytak, "Ne yapacağız? Seçildi diyerek komünist şarlatanlığa göz mü yumacağız" ifadesini kullandı.

CHP Hatay Milletvekili Serkan Topal'ın "Sayın Vekilim, size yazılan metni okuyamıyorsunuz" sözleri üzerine CHP ve MHP'li vekiller arasında sözlü tartışma yaşandı. Meclis Başkan Vekili Celal Adan'ın uyarısı üzerine konuşmasını sürdüren MHP'li Taytak, çok partili seçim sistemini de eleştirdi: "Çok partili seçimler yoluyla ortaya çıkan seçmen iradesinin istismarındayız."

Taytak, şöyle devam etti:"Millete şirin gözükmek için bedava buğday, organik nohut diye yola çıkanlar devletin vilayetinin ismini değiştiremeyeceklerdir. Ana dilimiz olan Türkçenin yanında başka dillerde yazışmalar yapmaya kalkanlar, yukarıda belirttiğimiz gibi devletin tunç elini bir an evvel görmelidirler. Herkesin haddini bilmesi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kanunlarına uyması gerektiğini ifade ediyorum."”

Sırtları sıvazlanmaktan ötesine çoktan geçip, semirmeleri için her şeyin reva görüldüğü bir Türkiye gerçekliği karşımıza çıkartılır. Soykırımın cümle içinde kullanılmasına bile kıl olanlar bile isteye o karanlığı bu topraklarda yeniden var edebileceklerini muştularlar. Hayat hakkını çalabilmek, hayattan eksiltmenin her ne menem bir mesel olduğu açıkça gözardı edip yıkımı öncelerler. Böylesinden bir ülke, bu kadarıyla bir saha var edilebilir mi?

Cerahat güncellendikçe var edilen karanlığa yeni eklemeler kesintisiz kılınıyor. Nasılsa hiç kimselere baş amir dışında hiç kimselere hesap verilmeyeceği için en olmadık mesel, tavır ve yaptırımlar uygulansın isteniyor. Ötekisinin salt sesi değil canı da çalınsın istenip talep olunuyor. Memleket soykırım sathı mahallî, hâlâ bu akıllar ileri sürülebiliyor. Yazık ettiler memlekete, hâlâ kan diye bağırıp çağırıyorlar. Faşizm önceleyin kötücül bir meseledir. Faşizm bir kötülük meselidir. Gördüğümüz, anlaşılır kılmaya çalıştığımız şey o cerahat ekseninin her nasıl yinelene geldiğidir. Bunca pervasızca bir orada bir burada var edilenin yıkımdan ötesi olmadığı, yıkımdan başkasını var etmediği bugünün yeni yeni yeni diye anılanının nasıl da dünün ta kendisi olduğu ifşa olunur. Cerahatten destek alıp bir ülke var edilebilir mi? Sahiden de böylesinden bir memleket bina olunur mu, dert bir değil ki, hangisini önceleyelim, hangisini izah edelim. Görmüyor musunuz, memleketiniz çürütüyor, çukurlaşıyor, kötülüğün kol gezdiği bir saha kılınıyor. Soruyor musunuz, yol her nereye!

Misak TUNÇBOYACI – İstan’2019

Görseller – Cenaze ve Cumartesi - Zehra DOĞAN 

[betonnemalmakurutma]

İzmir Beton Kurutma Hizmeti veren firmamız yeni bina veya eski bina yenileme çalışmalarında, beton kurutma uygulaması ile size yardımcı olmak için hizmet vermektedir

[emlakhaberi]

Taksim 360 ofislerinde yaşam başladı!

Türkiye’nin kamu- özel sektör iş birliğinde gerçekleştirilen ilk ve en büyük kentsel yenileme projesi olan Taksim 360’ta, ilk etabı oluşturan ofislerin anahtar teslimi gerçekleştirildi. Beyoğlu Belediyesi ve Çalık Holding iştiraklerinden Gap İnşaat’ın iş birliğiyle geliştirilen, Türkiye’nin kamu-özel sektör ortaklığında gerçekleşen ilk ve en büyük kentsel yenileme projesi Taksim 360’ta, ilk etabı oluşturan ofislerin anahtar teslimi 22 Mart Cuma günü düzenlenen törenle gerçekleştirildi. Törene, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, AK Parti Beyoğlu Belediye Başkan Adayı Haydar Ali Yıldız, GAP İnşaat Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ahmet Taçyıldız, Ortodoks Cemaati Ruhani Lideri ve Patrik Vekili Yusuf Çetin’in yanı sıra çok sayıda davetli ve vatandaş katıldı.

Tarihi doku ve modern mimariyi harmanlayan prestijli konseptiyle odak noktasında Yatırım değeriyle ön plana çıkan, bu nedenle yerli ve yabancı yatırımcıların odak noktasında yer alan Taksim 360 ofis alanları, 63 ila 630 metrekare arasında değişen büyüklüğe sahip bulunuyor. Konum itibarıyla Tarlabaşı Bulvarı ve tamamen araç trafiğine kapalı olan konsept caddeye cephesi olan ofisler, tarihi dokuyla iç içe olması kadar modern hatları, aydınlık mimarisi ve prestijli konseptiyle de ilgiyi üzerine çekiyor. Taksim’in merkezindeki konumuyla hem ulaşım hem de sosyal yaşam konforu sunan Taksim 360 ofislerinin her biri yalnızca kendine has özellikler barındırıyor. Projenin yüzde 10’luk bölümünü oluşturan ve satışa çıkarılan ilk etapta yer alan 96 ofis, doktor, avukat, mali müşavir, sanatçı gibi meslek gruplarından öne çıkan isimler tarafından tercih edildi.

Anahtar teslim töreninde konuşan Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan; ‘’Bugün bir rüyanın gerçek olduğu çok anlamlı bir gün. 2004 yılında Tarlabaşı’na çözüm bulmak amacıyla yola çıktık. Cumhurbaşkanımızın talimatıyla başladığımız Tarlabaşı projesinde reçeteyi doğru belirledik. Gerekli kanunların düzenlenmesi konusunda tüm paydaşlarla uzlaşarak ilerledik. Geldiğimiz noktada, modern ihtiyaçları karşıladık. Orijinal mimariye ve tarihe saygı gösterdik. Sivil örnekleri koruyarak sonuca ulaştık. ‘’Ada bazlı dönüşüm’’ yapma terminolojisini ilk olarak Taksim360 projesi getirdi. Lübnan ve Londra’da yaşanan kentsel yenileme projelerinde olduğu gibi ortaya Türkiye’de benzer proje örneklerine ilham verecek bir proje çıktı. Taksim360 projesi İstanbul Okmeydanı’nda da ada bazlı dönüşüme örnek oldu.

Biz burada bina yapmıyoruz. Beyoğlu’nu küllerinden hayata kazandırıyoruz. Burasını bir mektep gibi görüyoruz. Bu projeyi dönemim içinde açmış olmak bana ayrıca gurur veriyor. Güzel bir final yaptık, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum’’ dedi. Teslim töreninde konuşan AK Parti Beyoğlu Başkan Adayı Haydar Ali Yıldız; “Taksim360 projesinde yapılan koruma, aslında şehri koruma adına yapılan bir çalışma. Taksim360 projesi Beyoğlu’nun yenilenerek güzelleşmesine vesile olsun. Medeniyetler için değişmez üç ana unsur vardır: insan, zaman ve mekan. Biz de aynı anlayışla, tarih, mekan, insan üçgeninde burayı daha güzelleştirerek geleceğe taşımayı amaçlayacağız. Medeniyetlerin merkezi farklı kültürleri yaşam alanları barındırmasıyla ayrı bir yeri olan Beyoğlu, eski bir yerleşim merkezi. Tarihi dokuyu ve şehrin ruhunu koruma açısından meşakkatli geçen bu süreçte yaşamı ileri taşımak anlamında son derece başarılı olan bu güzel çalışmada emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.’’ dedi. Ortodoks Cemaati Ruhani Lideri ve Patrik Vekili Yusuf Çetin, projede emeği geçen herkese teşekkür etti. Konuşmaların ardından tapu ve temsili anahtar tesliminin gerçekleşti. Proje alanında yer sahibi olanlar anahtar ve tapularını Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Gap İnşaat Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ahmet Taçyıldız ve AK Parti Beyoğlu Belediye Başkan Adayı Haydar Ali Yıldız’ın elinden aldılar. Taksim 360 ile İstanbul yeni bir yaşam alanına kavuşuyor İstanbul’un en önemli çekim merkezi olan Taksim Meydanı’na 350 metre, İstiklal Caddesi’ne ise sadece 180 metre mesafede yer alan Taksim 360’ta, 9 ada üzerinde 25 bin metrekare alan üzerine kurulu, ofis, rezidans, konut ve mağaza alanlarıyla birlikte 971 ünite yer alıyor. Projede tüm ofis ve konutlar için yaklaşık 1.000 araç kapasiteli yeraltı otoparkları ve sosyal faaliyetlerin yoğunlaşacağı yaya alanları oluşturuluyor. Taksim 360 projesini bölgenin en önemli çekim merkezi haline getirecek ve titizlikle yapılacak olan kiracı karması ile 16 bin metrekare kiralanabilir ticari alanları ve 60 bin metrekare alanda, ticari, sosyal ve kültürel olarak tüm ihtiyaçları karşılayacak bir yaşam alanı hayata geçiriliyor. Taksim360’ın tarihi sokak ve caddelerinde sanat galerileri, dünyaca ünlü global lüks markalar, şık mağazalar ve restoranlarla ‘yaşayan sokak’ kavramının hayata geçirilmesi hedefleniyor. Read the full article