Tumgik
#evliliğin önemi
medyahmet · 1 month
Text
Şu evlilik dedikleri müessese
Tumblr media
Neden böyle bir başlık attım? Çünkü artık evlilik sözlük anlamından çıktı bambaşka boyutlara, anlamlara ulaştı. Evlilik, iki karşı cinsin aile kurmak için, bedenen ve ruhen ömür boyu sürecek şekilde hayatını resmiyete dökmek dir bence. Şimdi evlenirken verilen sözü kaç kişi tutuyor? Kutsal dediğimiz bu müessese aslında çok da ayaklar altına alınmadı mı? Evlenmeden çocuk sahibi de olunuyor, aynı evde de yaşanıyor. E nerede bunun kutsallığı, saygınlığı?
"Baba evinden kurtulma sanatı" diye bakılırdı eskiden evliliğe. Bence halen tutucu ailelerde durum öyle. Çünkü teknolojinin ve her türlü imkanın olduğu bu toplumda, dejenerelikten dolayı insanlar, çalışan kadınlar ve erkekler özgürlüklerine pek bir düşkün oldular. Peki, neden evleniyoruz? Pek çok kadın bende dahil çalışıyoruz ama hayat tek başına geçmiyor, insan biri tarafından önemsenmek, korunmak, sayılmak ve sevilmek istiyor. Şahsen benim evlenme amacım, evlilikten beklentim buydu evlenirken :) Birçok kadın içinde böyle olduğunu düşünüyorum. Tabii günümüzde her şey o kadar hızlı ilerliyor ki bunu para, pul için yapan ve çalışmayan hala bir sürü kadın var. Geçtiğimiz hafta sonu televizyonda çok güzel bir konu vardı. Psikolog o kadar iyi anlattı ki: “Evlilikler bir bağ üzerine kurulur”. O bağ bitince evlilikte biter. Peki neden boşanmalar artıyor? Her gün 10 kişiden en az 7'si boşanıyor. Bunların 4 tanesi aldatma, sosyal medya vs… 3 tanesi geçim derdi ve ya aile sebeplerinden.
Ben kendimce boşanma faktörlerinden bazılarını aşağıda yazıyorum yorumlamak size kalmış:
-Bireyselleşmeye daha fazla önem vermeye başlamak: (Kadın ve erkek kendi bireysel ve sosyal hayatlarına daha fazla zaman ayırdıkça uzaklaşmalar ya da aklın başka yere kayması vs.)
-Ekonomik nedenler: Erkeğin sorumluluklarından kaçması. Kadın çalışıyorsa fazla rahat davranması
-Aile etkisi: Toplumumuzda maalesef kayınvalide gelin atışması son hızıyla devam ediyor.Ve belirli bir yaşa geldiği halde bunun etkisinde kalıp eşine sahip çıkmayan adamların sonunda boşanmaya gidebiliyor. Aynı şey kız tarafında da nadiren geçerli. Çünkü genelde sorunu erkek anneleri çıkarıyor.
-Beklentilerin artması: Ne kadar çok beklenti, o kadar üzüntü sıkıntı demek: Ne kadar az beklenti o kadar mutluluk :)
Çalışan kadınsanız kendi beğendiğiniz şeyleri bir takım ihtiyaçlarınızı kendiniz görün, muhtaç rolüne girmeyin.
Sizinle evlilikle ilgili çok güzel bir alıntı paylaşmak istiyorum:
Evlilik; sadece aşk değildir.
Evlilik; ev arkadaşlığı, sırdaşlık, ayrı kökenlerin birleşmesi, başı hatırlanmayan bir akrabalık ilişkisidir.
Kaynakça:
0 notes
bir-devrin-tarihcisi · 3 months
Text
Selamün aleyküm Hanımlarrrrr çok güzel bir şeyy buldunmmmmm. İmkanı olan buyursun katılımcı hocaları araştırmadım henüz bilmediğim hocalar var iyice araştırma yapabilirsiniz. Konu ilgimi çekti hemencecik paylaşım yapayım dedim
Geçen yazan anonim inşaallah katılma imkanı vardır arkadaşınızın yoksa özelden ulaşabilir misiniz?
Tumblr media Tumblr media
"Hanım katılımcılarımıza mahsus düzenlenen Müstakil Akademi 12. Silsile, "Evliliğe Hazırlık" başlığıyla "evliliğin önemi, nişanlılık sürecinin püf noktaları, düğün ve kına merasimlerinin doğru şekilde yapılması, doğru eş adayı belirleme" ve daha nice konuları ele alıyor!
•Program hanım katılımcılarımıza mahsustur.
•Başkasına hediye etmek için alınıyorsa, formda hediye edilecek kişinin iletişim bilgileri yer almalıdır.
ÜCRET BİLGİSİ:
Başvuru Süresince Katkı Payı: 450 (Başka bir ücret alınmayacaktır.)
17 PROGRAM TAKVİMİ
•Kayıt Dönemi: 28 Şubat'ta başlayıp Nisan sonuna kadar •Eğitim Tarihi: 9 Mart-16 Nisan arası (dersler ağırlıklı olarak hafta sonları icra edilecektir.)
Canlı izleyemediğiniz dersler kayıttan takip edilebilecek ve kayıtlar Nisan ayı sonuna kadar aktif tutulacaktır.
Program sonunda katılım belgesi takdim edilecektir.
İşlenecek Konular:
•Niçin Evlilik?
•Nişanlılık Fıkhi
•Kıstasımız Kişisel Gelişim mi, Dindarlık Mı?
•Evlilik Görüşmesinde Konuşulması Gerekenler
•Ashâb ve Ehl-i Beyt Kadınları Nasıl Evlendiler?
•Evlilik Hazırlığı: Çeyiz ve Mehir
•Evliliğe Fiziksel Hazırlık
•Düğün ve Kına Merasimleri Fıkhi
•Evlenecek Gençlere Maddi Destek Sağlayan Kurumlar
Kaydolmak için profilimizde bulunan formu
doldurabilirsiniz."
35 notes · View notes
lancelotsir · 2 years
Text
EMEK İSTER
Mesleğe uzun yıllarını vermiş büyüklerimizin yanında belki tecrübemiz kısıtlı ama sosyal bir iş yapmanın getirdiği etki ile 2 yıla bir hayli gözlem ve hikaye sığdırdım. Her yaş grubundan öğrenci, hoca, veli ile yakın temasım oldu. Bütün gözlemlerimden yola çıkarak gönül rahatlığıyla diyebilirim ki biz sağlıklı ilişkilerden bihaber bi toplumuz. Hatta bırakalım böyle sakin ve yumuşak cümleleri, bu toplum kendini 10 gömlek geliştirse bile sokaklardaki tüm bilinçsiz çocuklarımızın ahını, vebalini ödeyemez.
Artık evrensel ahlak ve erdemlerden ümidimi kestim. Malumunuz özellikle son yıllarda böyle bir genellemenin olmadığını, olamayacağını öne süren bir kitle türedi. Hiçbir şekilde katılmasam da saygı duyup sineye çektik. Bunun dolaylı etkisi her birey kendi erdemlerini içinde oluşturmaya başladı. Birbirlerine hakaret etmekten, 10 yıl önce bizim aramızda dayak sebebi ettiğimiz küfürleri günlük konuşma diline yedirip birbirlerine söylemekten rahatsız olmayan bir güruh türedi. İlişkisindeki insanı ihmal etmekten rahatsız olmayan, özellikle evliliğin ileri yıllarında gelen alışmışlık ve boşanmaya cesaret edememe durumlarından dolayı birbirine mahkum olan toksik bireyler bu toplumun yıllardan beri olumsuz simgeleri. Sosyal medyada örneklerine şahit olduğumuz o, adına ilişki demeye dilimin varmadığı ilişkimsi şeylere değinmiyorum bile.
Benim için artık rutinleşmiş vaka örneklerimde, bizzat gözlemlerimde, danışan profillerimde "artık daha fazla neye şaşırabilirim ki?" diyerek olayın etkisinde kalmamla beraber yine de beni şaşırtacak bir örnekle karşılaşmaya devam ediyorum. Küçüklüğümde, çocukluğun verdiği bir bilinçle bugünlerde karşılaştığım bu anormal(çocuk aklıma göre normal olmadığına ya da olmamasına inandığım) bu örnekleri bir televizyon hilesi sanarak gerçek hayatta bir karşılığı yok sanardım. Ama gelin görün ki neredeyse her ay mutlaka birkaç örneğiyle karşılaşmadan edemiyorum.
Her hayat kendine özgü, imtihanları kendine göre fakat yine de bazı tutum ve seçimleri anlamlandıramıyorum. İki şuursuz zihniyetin kendi hayatlarını mahvettiğini izlerken bir noktaya kadar bunu kabullensem de ortaya çıkmış masum bir canın da hayatını bu denli saçma ve geri dönülemez bir yıkıma götürmelerine akıl sır erdiremiyorum. Bu dünyaya bir insan getirmek, bir anlık "ay hadi ya bizim de bi çocuğumuz olsun" dan çok daha öte bir şey. Geldiğim noktada artık kesinlikle herkesin çocuk sahibi olmaması, olamaması gerektiğine inanıyorum. Bugün hayatımızı paylaştığımız, paylaşacağımız, dışarıda gördüğümüz pek çok birey yanlış ebeveyn tutumları yüzünden bu halde ve çevrelerindeki pek çok insanın hayatına etki ediyorlar. Biz çoğu zaman sorunu bu birey üzerinden çözmeye çalışsak da sorunu ortaya çıkaran kaynaklar aile içerisinde yaşamaya ve sorunu beslemeye devam ediyor.
Akademik anlamda bir eğitim hayatını geride bırakmanın, bu saydığım hususlarda hiçbir önemi olmadığını düşünüyorum. Bilinçli ebeveyn olmak, eğitimli bir ebeveyn olmaktan çok öte bir şey. Bu tamamen kişinin kendi sorumluluk duygusu, bilişsel olgunluğu ile alakalı. Bir anne hayvan kadar kendi çocuğuna aidiyet beslemeyen doktoralı anne ve babalardan ümidimi kestim. Eğer bu cümlelerim bir yerlerde okunuyorsa, çocuk sahibi olmadan önce bilgilenelim, bilinçlenelim, doğru bilgi kaynaklarına ulaşalım.
7 notes · View notes
bilinmezzlik · 2 years
Text
Bence şu hayatta yaşamdan ölüme kadar eşlik edicek, her yönden önem ve dikkat verilmesi gereken en ciddi olay evlilik meselesi. Hadiste dahi imanın yarısını kurtaran bir olay günümüzde o kadar değersizleşti ki ben buna anlam veremiyorum. Bu konu insanların bakış açısına göre de önemi değişebiliyor. Ölene dek tüm sırrını paylaşacağın biriyle bir yaşamı paylaşmak, bir nesli sürdürebilmek, yuvayı cennete taşıyabilmek, yaşayacağın her yılın ve her olayın acemiliğini seni destekleyen biriyle yaşamak, birbirlerinin haklarını gözetmek, değer vermek, koruyup gözetmek ve en önemlisi anlamlı bir hayata kapı açmak çok değerli şeyler. Ailelerin ve çevrenin genişlemesi, sorumluluk bilinci, karşıklı sevginin ve daha nice duyguların insanın ruhunu sarması evliliğin zorluklarına karşı görünmeyen bir direnç sağladığını düşünüyorum.
3 notes · View notes
psikologkonya · 5 months
Text
Konya Uzman Aile Danışmanı
Evlilik Kararında “BİZ” Değerinin Önemi!“Bir insanın kiminle evleneceği, onun yaşamının en önemli kararıdır. Evleneceğiniz kişinin mühendis, doktor, varlıklı olmasından çok, hangi değerleri yaşadığı ve yaşatacağı önemlidir. BİZ değerlerinin yaşamadığı bir evliliğin mutlu bir evlilik olması mümkün değildir.”Evlenmeden Önce – Doğan Cüceloğlu http://www.psikologkonya.org RANDEVU İÇİN BİZİ ARAYIN: 0…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
medyumrana · 7 months
Text
Aşık Etme Büyüsü Önemi
Tumblr media
Aşık Etme Büyüsü Önemi
Aşık etme büyüsü, insanların birebir ilişkilerinde önemlidir. Kimi zaman evli çiftler kimi zaman da sevgili olan çiftler, duygusal sorunlarını aşamadıklarında buna çözüm bulabilmek için aşık etme büyüsü kullanılabilir. Evli çiftler, bir süre sonra ilişkilerinde sevgilerini hissedemez duruma gelebilir. Bu durumlarda sevgisizlik bir evliliğin bitmesine doğrudan sebep olabilmektedir.
Tumblr media
Aşık Etme Büyüsü Önemi Bunun önüne geçmek için ve evli çiftlerden bir kişi evliliğini kurtarmak amacıyla aşık etme büyüsü yapabilmektedir. Öte yandan uzun yıllardır sevgili olan çiftler, ilişkilerinde sevgi sorunları yaşadıklarında aşık etme büyüsü ile bu sorunlardan doğrudan kurtulabilmektedir. Öte yandan yalnızca evli çiftler ve sevgili olanlar değil platonik aşıklar da aşık etme büyüsünden yardım alabilir.  
Aşık Etme Büyüsündeki Olumsuzluklar
Aşık etme büyüsü gibi uygulamaların olumsuz etkilerinden kaçınmak için bazı önlemler alınabilir. İlk olarak, bu tür uygulamalardan kaçınılmalıdır, çünkü insanların özgür iradesine müdahale edebilirler. Ayrıca, olumsuz sonuçlar doğurabileceği unutulmamalıdır. İkincisi, ilişkilerde açık iletişim ve saygı temelinde hareket etmek önemlidir. Sorunları konuşmak, anlamak ve birlikte çözmek, sağlıklı ilişkilerin anahtarıdır. Öte yandan kimi zaman çiftler sorunlarını çözemez ve son çare olarak büyülere başvurabilmektedir. Aşık etme büyüsü sayesinde bu sorunlar doğrudan giderilebilmektedir. Aşık etme büyüsünde dikkat edilmesi gerekenler arasında kesinlikle tüm adımları eksiksiz bir şekilde yerine getirmek vardır. Aksi halde aşık etme büyüsünden olumlu sonuçlar yerine doğrudan olumsuz sonuçlar alacaksınız.  
Aşık Etme Büyüsü Ne Kadar Zamanda Etki Eder?
Aşık etme büyüsünün ne kadar sürede etkili olacağı, bir dizi faktöre bağlıdır. İlk olarak, büyünün türü ve karmaşıklığı etkileyebilir; bazıları hemen sonuç verebilirken diğerleri daha uzun sürebilir. İkinci olarak, kişiler arasındaki ilişki türü ve derinliği önemlidir. Daha önce yakın bir ilişkiniz varsa veya hedef kişiye zaten duygusal yakınlık hissi varsa sonuçlar daha hızlı olabilir. Üçüncü olarak, büyünün yapılma amacı da etkileyebilir; olumlu bir amacı olan büyüler, negatif niyetlerle yapılanlardan daha hızlı etkili olabilir. Ancak unutulmaması gereken önemli bir nokta, aşık etme büyüsü hakkında doğru olan bilgileri almaktır. Yanlış herhangi bir adım atıldığında büyüden etki görebilmek bir hayli zor olmaktadır. Read the full article
0 notes
yagmurweb · 11 months
Text
Evlilik ve Miazmalar (Kronik Hastalıklar)
Pek çok düğüne katılmış biri olarak  (özellikle de bu yıl) yeni evlenen bu güzel dostlar ve tümü için evliliğin önemi ve miazmalar (kronik hastalıklar) hakkında bir şeyler paylaşayım dedim. Neden miazmalar (kronik hastalıklar) evlilikte bu kadar önemli? Birçok insan muhtemelen “miasma” terimini ilk defa duyuyor (bu konuyu başka bir blog yazımda özellikle ele alacağım). Dr. Hahnemann miasma…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
eserozetlerim · 2 years
Text
Taaşşuk I Talat Ve Fitnat Kim Yazdı?
New Post has been published on https://eserozetleri.com/taassuk-i-talat-ve-fitnat-kim-yazdi/
Taaşşuk I Talat Ve Fitnat Kim Yazdı?
Taaşşuk ı Talat ve fitnat kim yazdı? Sorusu özellikle son zamanlarda edebiyat alanında oldukça sık adını duymaya başladığımız bu eser hakkında merak edilen konuların başında yer almaktadır. Özellikle Tanzimat döneminin önemli şahsiyetleri arasında yer alan Şemsettin Sami ilk telif eser özelliğine sahip olan taaşşuk ı Talat ve Fitnat adlı romanı 1872 ile 1873 yılları arasında gazetede parça parça tefrika etmiştir.
Taaşşuk I Talat Ve Fitnat Konusu
Taaşşuk ı Talat ve Fitnat konusu özellikle Tanzimat dönemine damgasını vuran kadın erkek ilişkileri arasında yaşanan iletişimsizlik ve kadın ile erkeğin toplumdaki yeri yer almaktadır. Özellikle bu dönemde görücü usulü evlenmenin kişilere verdiği zarar ve genellikle bu evlilikleri mutsuz sonla bitmesi dönemin eserlerinin ana teması olarak karşımıza çıkmaktadır.
Batılı anlamda teknikler kullanılarak ilk yazılmış roman olma özelliğine sahip olan bu eser içerisinde Talat beyin Fitnat Hanım’a duyduğu aşkı ancak Fitnat Hanım’ın üvey babası tarafından görücü usulü Ali Bey ile evlendirilmesine konu edinmektedir.
Fitnat bir süre Ali Bey ile evli kalmış ancak bu süreçte yaşanan olaylar onu mutsuz sona doğru sürüklemiştir. Talat Bey’i duyduğu aşk günden güne onun erimesine neden olurken aynı zamanda Ali Bey’in öz kızı ile evlendiğini öğrenmesi her şeyi daha da karışık hale getirmiştir. Sonunda hem oğlu hem de kızı ölen Ali bey fenalık geçirerek o da kısa bir süre içerisinde ölmektedir.
Böylece hem iki kardeşin birbirine duyduğu aşk hem de Ali Bey’in kızıyla evlenmesi gibi çarpık bir ilişki bu dönemde görücü usulünün olumsuz yönlerine en iyi şekilde yansıtmaktadır.
Taaşşuk I Talat Ve Fitnat Kim Yazdı
Taaşşuk I Talat Ve Fitnat Önemi
Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat önemi özellikle Türkiye edebiyatında ilk telif eser özelliğine sahip olması ile bu eserin sık sık adını duymaktayız. Türk edebiyatının önemli şahsiyetleri arasında yer alan Şemsettin Sami tarafından yayınlanan bu eser oldukça popüler olmaktadır.
Taşı Talat Ve Fitnat Kahramanları
Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat kahramanları özellikle bu dönem için birer yansıtıcı sembol olarak tercih edilmiştir. Romanda en belirgin ve dönemine damgasını vuran temalardan bir tanesi olan kadın eğitimi ve görücü usulü evlenmenin acı sonucu anlatılmaktadır.
Özellikle Tanzimat dönemine en çok hâkim olan görücü usulü evliliğin kötü sonuçlar doğurduğu görüşü bu dönem eserlerinde de oldukça sık verilmiş olup bu tezin savunucuları ise roman kahramanları olmaktadır. Eserin kahraman listesi şöyledir;
Fitnat: Genç bir kız; üvey babası Hacı Mustafa’nın evinde yaşamaktadır.
Tal’ât: İstanbullu genç bir adam.
Fatma Dadı: Talat’ın dadısı.
Saliha Hanım: Talat’ın annesi. Çok genç yaşta çocukluk aşkı Rıfat Bey’le evlenmiştir.
Hacı Mustafa (Hacıbaba): Fitnat’ın üvey babası. Sert bir karaktere sahiptir.
Şerife Kadın: Fitnat Hanım’ın dikiş, nakış hocasıdır.
Kâmile Hanım: Rıza Bey’nin annesi.
Ali Bey: Orta yaşlı bir İstanbul beyefendisi.
0 notes
falcibaba · 2 years
Text
Barışma Duası 2022
Tumblr media
 Barışma duası ile yaşadığınız sarsıcı olayları eski mutlu günlere döndürmeniz mümkündür.  Özellikle aile, akrabalar, arkadaş ya da eş ile barışma duası gibi konularda tarafın hatalı olması halinde okunan bu dua sayesinde kaçınılmaz görülen ayrılık ve küslükten kurtulmak olasıdır. Dua okumak hem kişiye huzur verir hem de aracısız bir biçimde Allah’tan istenen dileğin kabul olmasına olanak tanır. Her durum için ayrı ayrı uygulanan ve hazırlanan barışma duası çeşitlerinin olduğu bilinir. Bu duruma özgü olma hali, yaşanan küslüğe uygun zikir ve ayetlerin seçilmesinden kaynaklanır. Çünkü durumlara özgü şifa ayetleri vardır ve bu ayetler, hem iletişimin refahı hem de kişinin ruhsal huzuruna katkı sağlar. Dua, kişinin aracı kullanmadan derdini yaratıcısına aktarmasıdır. Doğru edilen bir boşandıktan sonra barışma duası ile mutsuz giden, hatta bitmiş bir evliliğin dahi eski düzenine döneceğinden bahsetmek mümkündür. Elbette dua ederken “Ekileni biçme” olgusunu da unutmamak lazımdır. Yani bir kişiye vaktinde zulüm ettiyseniz ancak onun hayatınızın bir alanında kalmış olmasını arzu ediyorsanız, Allah adaletinden dolayı o kişiyle aranızı barışma duası okunuyor olmasına rağmen düzeltmeyecektir. Bunun için gerçekten tövbe etmeniz ve pişman olmanız gerekir. Pişmanlığın yaratıcıya kanıtlanması adına da yürekten okunan duanın günlerce sürmesi ve gerçekten içten okunması lazımdır.
Bu Duanın Fazileti
Yapılışına, sebeplerine ve kişiler arası etkileşime bağlı olarak barışma duası fazileti konusunda şunları söyleyebiliriz: - Evliliğin yeniden tesis edilmesini sağlar. - Aile ile arada örülen duvarların, kavgaların son bulmasına katkısı vardır. - Bir daha bir araya gelinemeyeceğine kesin gözüyle bakılan eski dostlukları onarır. - Yanlış anlaşılmadan ya da ayıptan kaynaklı küslüklere son verir. - Komşular arasında dirliği sağlamada etkilidir. İçten gelen, iyi niyetle ve iki tarafın refahı için uygulanan barışma duası hem size hem de karşınızdaki kişiye özel bir güç, sıkıntıya dayanma kuvveti verecektir. Ruhsal blokajların temizlenmesi ve o kişiyle aranızdaki tüm hesapların bilinçaltı düzeyinde kapanmış olmasını sağlar. Her iki tarafın da bundan sonra yaşanacak olan sorunlar için yapıcı ve çözüm odaklı yaklaşmasına yardımcı olur. Huzur, barışma duası etkileri arasında hissedilebilecek en bariz belirti olarak görülür. Bu Duanın Okunuşu Barışma duası okunuşu bolca zikir ve şifa ayetini  içerir. Abdestli ve önden nafile namazı kılınarak okumaya başlanmalıdır. Pek çok medyum hoca duanın etkisinin güçlenmesi adına, dua tamamlandığında da namaz kılınmasını önerir. Yine hocalara göre bu duanın 3, 7 ya da 21 gün gibi süreçlerce okunması gerekir. Çünkü Allah, kulunun istikrarını, o şeyi gerçekten istediğini ve pişmanlığını görmek ister. Doğru okumaların yapılması ve yürekten isteniyor olması halinde dualar yoluyla elde edilemeyecek hiçbir şey yoktur. Konusuna, taraflarına özgü barışma duası okunuşu farkları ayrılır. Doğru duaları destekleyen zikir ve ayetlerle birleştirerek bir uyum yaratmaksa din bilimcilerin ve medyumların işidir. Dolayısıyla bireysel olarak barışma duası Arapça metin hazırlamak neredeyse olanaksızdır. Bu tür işlerde yıllarca dinî ritüeller konusunda ilim bilen kişiler daha yetkindirler. Süreci doğru yönetmek, yetersiz ve eksik kalınan konularda profesyonel bir hoca desteği almak eğer barışmaya gerçekten ihtiyaç duyuluyorsa, kesinlikle ihmal edilmemelidir. Bu Dua Günah mı? Barışma duası günah mı sorusu, dilediği bir şeyi dua yoluyla elde etmek isteyen insanların pek çoğunun danıştığı bir sorudur. Bakıldığı taktirde dua yoluyla bir yakarışta bulunarak derdin yalnızca Allah’tan isteneceğini bilmek gerekir. Ancak yine de niyetin dua ediliş şeklinin ve o kişiyle aradaki geçmişin de önemi vardır. Kötü bir niyet ve çıkar gütme gibi bir amaçla bu dua okunuyorsa elbette duanın kabul olmaması durumuyla karşılaşırız.  Üstelik Allah’tan kötülük için yardım isteniyor olması sebebiyle barışma duası ile iletişimini kurtarmak isteyen kimse suçlu bulunabilir. Ancak Kuran ya da hadis kaynaklarında bu durumda Allah’ın ne gibi bir ceza uyguladığından bahsedilmez. Yine de kötülük konu ise duanın size bir fayda sağlamayacağını, böyle durumlar için celp ya da büyü gibi uygulamalardan çözüm bulunabileceğini belirtmek isteriz. Son olarak doğru yönlendirmeli ve hızlı tutan barışma duası yaptırmak adına medyum desteği almanızı, güvenilir medyum hoca yardımıyla bu uygulamayı oluşturmanızı öneririz. Read the full article
0 notes
avbusramizen · 2 years
Text
Bursa Boşanma Avukatı Nasıl Bulunur?
Tumblr media
Bursa Boşanma Avukatı Nasıl Bulunur?
Bursa boşanma avukatı duruşmalarınızda gerekli olan performansı sergilemektedir. Günümüz insanları için evlilik nasıl bir tercihse boşanmak da öyledir. Mutlu başlayıp çeşitli sorunlardan dolayı daha fazla devam edemeyen evlilikler sonuç olarak boşanmayla bitmektedir. Çiftler arasındaki boşanma isteği bazen iki taraflı olsa da bazen tek taraflı olmaktadır. Çift taraflı boşanma kararı alan kişiler genelde karşılıklı bir sözleşmeyle daha kolay boşanırken, tek taraflı boşanma kararı alan kişilerin duruşmaları daha uzun sürmektedir. Davalarda tarafların nasıl bir yol izlemesi gerektiği oldukça karışık bir durumdur. Bu sayede bir avukata ihtiyaç vardır. Bu konuda size yardımcı olacak en iyi yer Bursa avukat bürosudur. Web sitesini incelemeniz sizin için yeterli olacaktır.
Tumblr media
Bursa Boşanma Avukatı Nasıl Bulunur? Bursa Boşanma Avukatı İhtiyaç Nedenleri? Yıpranmış ikili ilişkilerin birçok sebebi vardır. Bunlar sonucunda kimi çiftler evliliğine ikinci bir şansı tanısa da kimi çiftler boşanmak istediğini söylemektedir. Çocuğu olan çiftlerin boşanması diğer çiftlere göre daha zor olmaktadır. Çocuk velayeti, nafaka, kişiye göre tazminat gibi durumlar hem duruşma sonucunu uzatmakta hem de arada kalan çocuğun zarar görmesine neden olmaktadır. Çiftlerin boşanmak isteme sebeplerinden bazıları şunlardır: - Şiddetli geçimsizlik. - Sosyo-ekonomik yetersizlik. - Kötü muamele. - Cana kast. - Akıl hastalığı. - Şiddet. - Terk etme veya edilme. Bu nedenler gibi daha birçok neden vardır. Bu ve bunun gibi sebeplerden dolayı boşanma avukatına ihtiyaç duyuyorsanız Bursa boşanma avukatı size fazlasıyla yardımcı olacaktır. Bursa Boşanma Avukatı önemi Genel itibariyle avukatların bizim hayatımızda yeri oldukça büyüktür. Oluşan sorunlarda bize verdikleri destekle hakkımızı savunmaktadırlar. Hukuki süreç boyunca bize haklarımız hakkında bilgi verip oluşan sorun için veri toplamaktadırlar. Çalıştığınız avukatın nitelikli olması dava seyrinde önemi büyüktür. Yeterli profesyonelliğe sahip olması, anayasal hukuku kapsamlı bilmesi sizin için büyük avantaj sağlayacaktır. Davanın başlangıcından bitişine kadar yanınızda olan avukatlar davayı kazanmanız için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Siz de engin tecrübeli ve profesyonel bir avukat ile çalışmak istiyorsanız Bursa boşanma avukatı size fazlasıyla destek vermektedir. Bir avukata ihtiyacınız varsa mutlaka danışmanlık almanızı öneririz. Read the full article
0 notes
yazarurfa · 2 years
Text
Tumblr media
Evlilik okulunda Nihat Hatipoğlu çiftlere evliliğin önemi ile ilgili bilgiler verdi https://www.urfayazar.com/evlilik-okulunda-nihat-hatipoglu-ciftlere-evliligin-onemi-ile-ilgili-bilgiler-verdi?utm_source=dlvr.it&utm_medium=tumblr Detaylar sitemizde.
0 notes
epifizz · 3 years
Note
epi istanbul sözleşmesinin reddi, twitter da buna sevinen ve morardınız mı diye tag açanlar hakkında ne düşünüyorsun?
Tüylerim diken diken oldu yazılanları okuduğumda: Açık tehditler, dini zafer ilanları, politik propagandalar havada uçuşuyor... Bunu neden yaptıklarını anlamıyorum, hukuki bir koruma sağlayan bir sözleşmenin yok olması tam olarak neyin zaferi?
Okuduğum tweetlerde var olan iddiaları anlamak istedim ve farkına vardım ki kötülüğün saf bir haliyle karşı karşıyayız. Kendisi hariç kimsenin yaşamamasını açıkça isteyen bir topluluk var, kendine geldiğinde ise “saygı saygı” diye anıran bir güruh bu. Bu insanları hoşgörüye davet etmek için geç kaldığımıza inanıyor, dini yanlış anlamalarından ziyade hiç olmazsa bir dini reformun artık gerekli olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu kadar kalabalık bir topluluk, cemaatler ve onların politik uzantılarının hepsi yanlış yorum yapıyorsa, bu yanlış yoruma açık yapının acilen regüle edilmesi gerekliliğinin ilanından başka bir şey değildir.
Neden böyle diyorum açmak isterim çünkü onların aksine ben kendim düşünerek ve gerekçelerimi açıkça sunarak konuşacağım. Bu insanlar kötüdür ve zafer naraları bunun delilidir şu sebeple:
En çok gündeme çıkan iddia İstanbul sözleşmesinin aile kurumunu bozduğu yönünde. Haklılar mı? Haklılar, patriarkanın merkez kurumu olan heteroseksüel ailede: Babanın tek özne olduğu, çocukların itaatkardır bir nesne, annenin görünmez emeği ile tamamen yok sayıldığı bu aile kurumunu kadına ve çocuğa ev içi şiddette paravan olan bu güç temelli dengeyi bozarak, bu bozuk aile kurumunu artık her bireyin var olduğu yeni bir boyuta taşımak istiyorlar, istiyoruz. Bir ailede herkes eşit söz hakkına sahip olmalı, ekonomik özgürlüğe dayalı bağımlı ilişkilerle insan hakları hiçbir koşulda ihlal edilmemelidir. Evdeki gücünü ve özgür şiddet eylemlerinin kendi refahını düşünerek, ezik erkekliğini toplumca yalnızlaştırılıp zayıflatılmış aile üyelerinden çıkaran bu aile kurumunun yok olması seni korkutuyorsa, evet bunu önünde sonunda yok edeceğiz. Ve sen sadece ezik bir erkek olarak kalacaksın. Çünkü aile denilen temel otorite kurumunun bu totaliter dayatmalarına karşıyız. Ailenin her üyesinin eşit olduğu, arada olan tek ve nihai bağın sevgi olduğu, ailenin yalnızca heteroseksüel olmadığını, ailenin ürettiği sosyal baskıların insanları artık sindirmediği bir dünya istiyoruz ve sen o çok kutsal, sadece erkek babanın hükmünün sürdüğü ve diğer her insanı ihlal ettiği aile kurumunu savunuyorsan, bunun yok olmasından korkuyorsan sen kötü birisindir. Senin temel değerlerin de kokuşmuştur, erkek baba olmayan herkesi ihlal etmesi sebebiyle de saygıyı hak etmiyordur.
İkinci iddia LGBTİ+ üyelerinin hukuk nezdinde savunmaya alınması ve cinsel sapkınların meşru olduğu iddiasıdır. Öncelikle bir şeyi sapkın kılan nedir? Var olan çizili belirli bir yoldan sapmış olan demektir, kendi görüşü dışında olan herkes sapkındır ve bu cinsel olarak meşru görülen yönelimler için de geçerlidir. Heteroseksüellik senin doğrun olabilir çünkü sen heteroseksüelsindir ama bu dünyada birçok insan, çeşit çeşit renk vardır. Heteroseksüel dışı yönelimleri doğal bulmama gibi bir lüksü yoktur kimsenin çünkü birçok canlıda homoseksüelite vardır. Cinsel verimi olmadığını iddia edebilir ancak cinsel verim çiftleşmenin bizim gibi sosyal canlılar için sadece bir boyutudur ve kişinin bunu seçmeme hakkı vardır, psikoloji biliminin de gösterdiği gibi cinsel verimi kaybolan yaşlıların cinsel güçleri tamamen yok olmamaktadır demek ki mesele hiç kimse için doğurganlık değildir ki bu her şeyden önce kadına uygulanan merkezi bir baskıdan bağımsız olmayan bir iddiadır. Kişinin kendisine itici geliyor olabilir ama bu senin içinde bulunduğun ideallerden kaynaklanır ya da sadece heteroseksüel olduğun için çekici gelmiyordur bunların hiçbiri ötekinin edimine müdahil olma hakkı vermez sana. Kimse sana hepsini kucakla demiyor, senin onayının bir önemi de yok zaten ama müdahil olamazsın çünkü bu ihlaldir, insanların rızasını çiğnemektir ve bir çeşit tacizdir. Feminist ve LGBTİ+ grupların merkezinde rıza kavramı vardır ve kişilerin rızası olduğu sürece her şeyin mümkünlüğünü savunulur. Bir insanın mahremi olarak seksüalite elbette herkesin onay vermesi durumunda dışarıdan kimsenin karışamayacağı bir konumda yer alır, çünkü sen kimsin? Bu açıdan bakıldığında cinsel olarak uygunsuz olan nedir?
Kadınların eşleri istiyorsa ne düşündüğü önemli olmaksızın cinsel ilişkiye girmesinin zorunlu kılındığı, çocuk yaşta evliliğin meşrulaştırıldığı (hukuken çocuğun rızası önsel olarak yok sayılır) ve erkek adına kadına sorulmadan eş alabilmesini ve kadının boşama hakkının olmamasını meşru gören, insanları kendi dininde olmayanlarla evlenmeyi yasa dışı kılan yani evlenenlerin rızasını yok sayan, babanın onayı olmadan evlenmeyi yok sayıp çocukların rızasını es geçen, cariyeliği legal görüp o insanların rızasını yok sayan bir ahlak sistemi sapkınlıktır, insanı yok saymaktadır, kötüdür, ihlalcidir. Bu görüşe sapkınlık görüşü dersek ne olur? Onu içtenlikle savunanlar saygı, saygı diye diye kafamızın etini yerler ya da anakronik önermeler sürerler ama madem anakronik bir ahlak sistemi bu, “Bu gün neden hala var?” dersek de üzerimize yürürler bizi hoşgörüsüzlükle suçlarlar. Oysa bu hoşgörüsüzlük değildir, insanların rızasını es geçen bir hoşgörüsüzlüğü hoş görersek işte o zaman hoşgörüsüzlük yaparız. Hoşgörüsüzlüğe hoşgörüsüzlük yapmak hoşgörüyü savunmanın bir yoludur. Hitlerin faşist fikirlerine hoşgörüyle bakamazsınız örneğin. Bu sebeple bu insanlar; insanların rızalarını es geçerek, insanların varoluş alanlarını yok sayarak ve kendilerine uygun bir tutsaklığı talep etmek suretiyle kötü niyetlidirler.
Üçüncü tiplememiz olan politik propaganda yapanlarınsa durumu en korkunçlarından biridir. Çünkü bu özel olarak ayırdığım grup neyi savunduğunu, neye karşı olduğunu bilmiyor sadece kendi tarafını tuttuğunu sorgulamaksızın haklı bularak destekliyor ve ötekileştirme yoluyla düşmanlık besliyor karşı tarafa. Bu insanlar kötülüğün saf halidir çünkü düşünme yetileri yoktur, bir şeyin tamamen iyi olduğuna peşine düştükleri liderlerin adımlarına göre karar verirler ve superegoları kendilerinden çıkmış bir erdem timsali olarak gördükleri liderlere gelmiştir. Bu insanlar için artık bireyler ve onların özgürlük alanı yoktur sadece kitleler ve kitleler liderinin yasası vardır ve Hitler’i izleyenlerin yaptığı kötülük de tam budur. Bu, insanı öldürmeye, kendinden olmayanı yok etmeye ve insanın kendi aklını esgeçmesi yoluyla suçlanabilirdir ve kötülüğün saf halidir. Çünkü düşünmeden her zaman iyi olduğuna inanarak her türlü kötülüğün meşrulaşabildiği bir zemine iner insanlar.
Bu günden sonra hiçkimse bana gelip bunu savunan sistemle mağdur edebiyatı yapamaz ve saygı talebinde bulunamaz, bu gün sizin saygı anlayışınızı tekrardan görmüş bulunmaktayız. Sünni heteroseksüel erkekler dışında kimsenin yaşamına ve eyleme alanına saygı duymuyorsunuz ve bu saygısızlığınız yüzünden bir hoşgörü paradoksuna düşmemiz sebebiyle siz hoşgörüyü hak eden bir konumda değilsiniz.
Her çeşit insanın yaşamaya hakkı olduğu, bir insan olarak başkasının özgürlüğünü savunmadan özgür olmayacağımı savunuyor. Çeşitliliği zengin olarak görüp farklılıklara hoşgörüye davet ediyorum herkesi. Hoş görmediğimiz tek şey ise hoşgörüsüzlük, tek tipçilik ve canlılığın düşmanı olarak parazitimsi görüşler olduğunu ifade ediyor. Kendinizden olmayan insanları günahkar saysanız dahi onlara müdahale edemeyeceğinizi, günahkar olarak görmenin değil müdahaleci olma çabalarının saygısızlık olduğunu tekrardan ifade ediyor, dini kendine yaşayarak insanlara saygı duyanların yaşama biçimlerinin de saygıyı sonuna kadar hak ettiğini yanlış anlamalara karşı ifade etmek istiyorum ama inanç nesnelerindeki çürümenin varlığını da tekrardan belirtmek istiyorum.  
Bunun dışında kalanlara gelince, bu güne kadar benden tek bir argo işitmediniz, ancak şu an ilk ve umut ediyorum ki son kez bunu demenin en uygunu olacağını düşünüyorum: “Ama, kem küm”, “saygı”, “mağduriyet” vs. diyenleri; bu gün bu toprakları islam toprağı sayıp aleni olarak diğer herkesi kovanları, LGBTİ+ üyelerine ve kadınlara açık tehditte bulunanları, kim olduğu önemli olmaksızın insan haklarını hukuki düzlemde savunmak isteyenleri politik olarak ötekileştirerek kötülediğinizi gördük ve eğer böyle düşünüyorsanız bloğumdan siktirip gidiniz. Size yakışan tek şey şu noktadan sonra sadece siktirip gitmektir, vasat laflarınızı duymak istemiyorum zira ne düşündüğünüzün zerre önemi yok benim gözümde.
32 notes · View notes
asikyazar · 4 years
Text
Üşenmeden okursanız belki de hayatınızın dönüm noktasına gelmiş ve hatta eski sizden bir hal bırakmayacak olabilirsiniz. Lütfen okuyun!
Bir araba kazasıydı. Özellikle dikkat edilecek bir şey yok ama ölümcüldü. Arkanda eşini ve iki çocuğunu bıraktın. Acısız bir ölümdü. İlkyardım görevlileri seni kurtarmak için ellerinden geleni yaptılar ama faydasızdı. İnan bana, vücudun tamamen parçalanmıştı.
Ve işte benimle tanıştın.
“Ne… Ne oldu?” diye sordun. “Neredeyim?”
“Öldün” dedim, gerçeği söyleyerek. Yumuşak sözlere gerek yok.
“Kamyon… Patinaj yapan bir kamyon vardı…”
“Öyle” dedim.
“Ben.. Ben öldüm mü?”
“Öyle. Ama o kadar üzülme. Herkes ölür.” dedim.
Etrafa bakındın. Hiçbir şey yoktu. Sadece sen ve ben. “Bu yer de ne?” diye sordun. “Ahiret mi?”
“Fazlası ya da azı.” dedim.
“Sen tanrı mısın?” diye sordun.
“Öyle” diye cevapladım. “Ben Tanrı’yım.”
“Çocuklarım.. Karım,” dedin.
“Ne olmuş onlara?”
“İyi olacaklar mı?”
“İşte görmek istediğim bu,” dedim. “Az önce öldün ve tek derdin ailen. Bulunduğun yerde bu iyi bir şey.”
Bana büyülenmiş bir şekilde baktın. Sana göre, Tanrı gibi görünmüyordum. Tıpkı öylesine bir adam gibiydim. Ya da belki bir kadın. Belirsiz bir otorite figürü belki de. İlkokul öğretmeni gibi güçlü birisi.
“Üzülme,” dedim “İyi olacaklar. Çocukların seni her yönden mükemmel biri olarak hatırlayacaklar. Seni küçümseyecek kadar büyümemişlerdi. Karın dışarıda ağlayacak, ama gizlice rahatlayacak. Adil olmak gerekirse, evliliğin çöküyordu. Teselli istersen, rahatladığı için epey suçluluk duyacak.”
“Oh,” dedin. “Peki şimdi ne olacak? Cennete ya da cehenneme falan mı gideceğim?”
“İkisine de değil,” dedim. “reenkarne olacaksın.”
“Ha,” dedin. “Demek ki Hindular haklıymış.”
“Tüm dinler kendi açılarından haklılar,” dedim. “Benimle birlikte yürü.”
Boşluk boyunca ilerlerken takip ettin. “Nereye gidiyoruz?”
“Aslında hiçbir yere,” dedim. “Sadece konuşurken yürümek güzel oluyor.”
“O zaman anlamı ne?” diye sordun. “Tekrar doğduğumda sadece boş bir levha olacağım öyle değil mi? Bir bebek. Yani bütün tecrübelerimin ve bu hayatta yaptığım hiçbir şeyin önemi kalmayacak.”
“O kadar da değil!” dedim. “Geçmiş hayatlarındaki tecrübe ve bilgilerin tamamen içinde. Sadece şu an onları hatırlamıyorsun.”
Durdum ve seni omzundan tuttum. “Ruhun hayal edebileceğinden çok daha muhteşem, güzel ve büyük. Bir insan zihni yalnızca ufak bir parça sen içerir. Sanki elini sıcaklığını ölçmek için soktuğun bir bardak su gibi. Küçük bir parçanı bir kaba koyuyorsun ve eğer açabilirsen tüm tecrübelerini kazanıyorsun.”
“Son 48 yıldır bir insanın içindeydin, yani daha uçsuz bilincini tam olarak keşfedemedin. Eğer burada çok fazla takılırsak, her şeyi hatırlamaya başlarsın. Tabi bunu her yaşamın arasında yapmanın bir anlamı yok.”
“Daha önce kaç kez reenkarne oldum?”
“Çok kez… Çok çok kez…” dedim. “Şimdi M.S. 540 civarında Çinli bir köylü kız olacaksın.”
“Bekle, ne?” diye kekeledin. “Beni zamanda geriye mi gönderiyorsun?”
“Sanırım teknik olarak evet. Bildiğin zaman yalnızca sizin evreninizde var. Benim geldiğim yerde işler biraz daha farklı.”
“Sen nereden geldin?” dedin.
“Ah, tabi” açıkladım. “Ben bir yerden geldim. Başka bir yerden. Ve orada benim gibi başkaları da var. Orada neler olduğunu merak ettiğini biliyorum. Ama dürüstçe söylemek gerekirse bunu anlayacağını sanmıyorum.”
“Hmm.” dedin ve biraz duraksadın. “Ama bekle. Eğer zamanda başka başka yerlere reenkarne olursam o zaman kendimle karşılaşabilirim.”
“Tabi. Her zaman olur. Ama her iki hayat da sadece kendi ömürlerini fark edebilirler. Ne olduğunu anlamazsın.”
“O zaman bütün bunların anlamı ne?”
“Cidden?” diye sordum. “Cidden mi? Bana hayatın anlamını mı soruyorsun? Bu biraz klişe değil mi sence de?”
“Elbette anlaşılabilir bir soru,” diye inat ettin.
Gözlerine baktım. “Hayatın anlamı ve bütün bu evreni yaratmam senin olgulaşman içindi.”
“İnsanoğlunu mu kastediyorsun? Olgunlaşmamızı mı istedin?”
“Hayır, sadece sen. Bütün bu evreni sadece senin için yaptım. Her yaşamda daha da bilgili, olgun ve büyük bir zeka haline geliyorsun.”
“Sadece ben mi? Peki ya diğer herkes?”
“Başka kimse yok,” dedim. “Bu evrende sadece sen ve ben varız.”
Bana boş boş bakmaya başladın. “Ama dünyadaki bütün o insanlar…”
“Hepsi sensin. Senin farklı vücut bulmuş hallerin.”
“Bekle. Ben herkes miyim!?”
“Şimdi anlıyorsun,” dedim ve sırtına tebrik eder gibi vurdum.
“Yaşamış her insan ben miydim?”
“Ya da yaşamış her şey, evet.”
“Ben Abraham Lincoln müyüm?”
“Ve John Wilkes Booth’sun da,” diye ekledim.
“Hitler ben miyim?” dedin dehşetle.
“Ve onun öldürdüğü milyonlar da sensin.”
“Ben İsa mıyım?”
“Ve onu takip eden herkes.”
Sessizliğe gömüldün.
“Ne zaman birini öldürsen” dedim, “kendini öldürüyordun. Yaptığın her iyiliği kendine yapıyordun. Herhangi bir insan tarafından tadımlanmış her iyilik ya da kötülük, senin tarafından tadımlanmıştı.”
Uzun bir süre düşündün.
“Neden?” diye sordun. “Neden bütün bunları yaptın?”
“Çünkü bir gün, tıpkı benim gibi olacaksın. Çünkü bu sensin. Benim türümdensin. Sen benim çocuğumsun.”
“Vay,” dedin inanmayarak. “Yani bir tanrı mıyım?”
“Hayır, henüz değil. Daha bir ceninsin. Hala büyüyorsun. Tüm zamanlar boyunca varolan tüm insan hayatlarını yaşadığında doğmak için yeteri kadar büyümüş olacaksın.”
“Yani tüm evren” dedin, “sadece…”
“Bir yumurta,” diye cevapladım. “Şimdi diğer hayatına geçmenin zamanı.”
Ve seni yolcu ettim...
Andy Weir 'Yumurta'
5 notes · View notes
olumsuzsozler · 5 years
Photo
Tumblr media Tumblr media
Üç tane devle savaşıyoruz, Sevgili Sancho. Adaletsizlik, korku ve cehalet.
Miguel de Cervantes
İnanın bana, güzel hanımefendi, şatonuzda beni ağırladığınız için kendinizi talihli sayabilirsiniz, kendimi methetmiyorsam, insanın kendini övmesi değerini azaltır dedikleri içindir. 
Miguel de Cervantes
Tumblr media Tumblr media
 ╚►Sözler Gif2:
Miguel de Cervantes Sözleri:  (1547-1616)
Kalem aklın dilidir.  Miguel de Cervantes    
Tecrübe bilginin anasıdır.  Miguel de Cervantes
En büyük felaket ölümdür.  Miguel de Cervantes    
Bir kapı kapanırken, öteki açılır.  Miguel de Cervantes  
Bilgi cesaret verir, cehalet küstahlık. Miguel de Cervantes
Şerefim yaşamımdan daha değerlidir.  Miguel de Cervantes
Yaşamak ve öğrenmek güzel şeylerdir. Miguel de Cervantes
Nankörlük kötü huyların en iğrencidir.  Miguel de Cervantes    
İnsan, bazen sağduyusundan korkuyor.  Miguel de Cervantes
Kötü insanlar aynı zamanda nankördür de. Miguel de Cervantes
İnsan eğitimle doğmaz, ama eğitimle yaşar. Miguel de Cervantes
Ne verildiği değil, nasıl verildiği önemlidir.  Miguel de Cervantes
Şiddetli fırtınanın arkasından sükunet gelir.  Miguel de Cervantes    
Gururu kırılmış bir insan ölmüşten beterdir.  Miguel de Cervantes
Bütün acılara dayanılır, yeter ki ekmeğin olsun.  Miguel de Cervantes
İhanet insanın hoşuna gider ama hainler iğrençtir.  Miguel de Cervantes
Kendini bilmeyi iş edin. Dünyanın en zor dersidir.  Miguel de Cervantes  
Namuslu adam erken evlenir, akıllı adam hiç evlenmez. Miguel de Cervantes
Üç büyük kötülük vardır: can sıkıntısı, işsizlik ve yoksulluk.  Miguel de Cervantes
Aşağılık insanlara iyilik etmek, denize şu taşımaya benzer. Miguel de Cervantes
Zamanın unutturamayacağı anı, ölümün dindiremeyeceği acı yoktur.  Miguel de Cervantes
Neşe ve keder insanın gözbebeğindedir. Nasıl bakarsan öyle görürsün.  Miguel de Cervantes
Otuz keşiş bir araya gelseler, anırmak istemeyen bir eşeği anırtamazlar.  Miguel de Cervantes
Borcunu ödememek kararıyla alışveriş yapan için, fiyatın önemi yoktur.  Miguel de Cervantes
Hiçbir zaman kendi gücünüzle edinebileceğiniz bir şey için dilenmeyin.  Miguel de Cervantes
Evliliğin sessiz ve sakin sürmesi için ya koca sağır ya da kadın dilsiz olmalı.  Miguel de Cervantes
Hayat bozuk para gibidir. istediğiniz kadar harcayabilirsiniz.ama sadece bir kez.  Miguel de Cervantes
Arkadaş uğrunda ölmek kolay, fakat uğrunda ölünecek arkadaşı bulmak zordur.  Miguel de Cervantes
Dürüst bir kadının güzelliği ateşe benzer: yaklaşmayana hiç bir zararı dokunmaz.  Miguel de Cervantes
Önüne kötülük etme fırsatı çıkmamış kişiye, iyiliğinden ötürü teşekkür edilebilir mi?  Miguel de Cervantes
En büyük düşmanlar ve başlıca mücadele etmemiz, savaşmanız gerekenler içimizdedir.  Miguel de Cervantes
Bir kadın söyleyeceği çok şey olduğu halde susuyorsa, erkek artık tüm şansını kaybetmiştir.  Miguel de Cervantes
Herkesin kendine göre birtakım dertleri vardır, ama bu kiminde gramladır, kiminde kiloyla.  Miguel de Cervantes
Gerçek incelse de kopmaz ve zeytinyağının suyun üstüne çıktığı gibi, daima yalanın üstüne çıkar.  Miguel de Cervantes
Şimdi lütfen söyleyin bakalım, elinde olmadan deli olan mı, yoksa bilerek delirenler mi daha akıllıdır?  Miguel de Cervantes
İkiyüzlülük çift taraflı keskin bir kılıca benzer. Bir tarafı aldattığı insanı keserken, diğer tarafı sahibini keser.  Miguel de Cervantes
Kötü hareketler, ne kadar yerden aniden biten bitkilere benzese de, gene de insan onlardan kolayca bir çok şeyler öğrenebilir.  Miguel de Cervantes
Dedikodunun sınırlarına girmeden iki saatlik bir sohbeti sürdürebilecek birinin ya çok şey bilen ya çok gezen biri olması gerekir.  Miguel de Cervantes
İnanın bana, güzel hanımefendi, şatonuzda beni ağırladığınız için kendinizi talihli sayabilirsiniz, kendimi methetmiyorsam, insanın kendini övmesi değerini azaltır dedikleri içindir.  Miguel de CervantesÜç tane devle savaşıyoruz, Sevgili Sancho. Adaletsizlik, korku ve cehalet. Miguel de Cervantes
youtube
   ……………………………………….     ╚►Twitter: https://twitter.com/pusula1sozler     ╚►Pinterest: https://tr.pinterest.com/szler/     ╚►Site arşiv: https://pusulasozler.tr.gg/       ╚►Sözler Gif: https://i.ibb.co/xhQ0yMt/Miguel-de-Cervantes-S-zleri.gif      ╚►Sözler Gif: https://i.ibb.co/xhQ0yMt/Miguel-de-Cervantes-S-zleri.gif     ╚►Sözler Gif2: https://eksiup.com/p/e5221224h8oe    ……………………………………….
1 note · View note
Text
Öldüğünde evine gidiyordun.
Bir araba kazasıydı. Özellikle dikkat edilecek bir şey yok ama ölümcüldü. Arkanda eşini ve iki çocuğunu bıraktın. Acısız bir ölümdü. İlkyardım görevlileri seni kurtarmak için ellerinden geleni yaptılar ama faydasızdı. İnan bana, vücudun tamamen parçalanmıştı.
Ve işte benimle tanıştın.
“Ne… Ne oldu?” diye sordun. “Neredeyim?”
“Öldün” dedim, gerçeği söyleyerek. Yumuşak sözlere gerek yok.
“Kamyon… Patinaj yapan bir kamyon vardı…”
“Öyle” dedim.
“Ben.. Ben öldüm mü?”
“Öyle. Ama o kadar üzülme. Herkes ölür.” dedim.
Etrafa bakındın. Hiçbir şey yoktu. Sadece sen ve ben. “Bu yer de ne?” diye sordun. “Ahiret mi?”
“Fazlası ya da azı.” dedim.
“Sen tanrı mısın?” diye sordun.
“Öyle” diye cevapladım. “Ben Tanrı’yım.”
“Çocuklarım.. Karım,” dedin.
“Ne olmuş onlara?”
“İyi olacaklar mı?”
“İşte görmek istediğim bu,” dedim. “Az önce öldün ve tek derdin ailen. Bulunduğun yerde bu iyi bir şey.”
Bana büyülenmiş bir şekilde baktın. Sana göre, Tanrı gibi görünmüyordum. Tıpkı öylesine bir adam gibiydim. Ya da belki bir kadın. Belirsiz bir otorite figürü belki de. İlkokul öğretmeni gibi güçlü birisi.
“Üzülme,” dedim “İyi olacaklar. Çocukların seni her yönden mükemmel biri olarak hatırlayacaklar. Seni küçümseyecek kadar büyümemişlerdi. Karın dışarıda ağlayacak, ama gizlice rahatlayacak. Adil olmak gerekirse, evliliğin çöküyordu. Teselli istersen, rahatladığı için epey suçluluk duyacak.”
“Oh,” dedin. “Peki şimdi ne olacak? Cennete ya da cehenneme falan mı gideceğim?”
“İkisine de değil,” dedim. “reenkarne olacaksın.”
“Ha,” dedin. “Demek ki Hindular haklıymış.”
“Tüm dinler kendi açılarından haklılar,” dedim. “Benimle birlikte yürü.”
Boşluk boyunca ilerlerken takip ettin. “Nereye gidiyoruz?”
“Aslında hiçbir yere,” dedim. “Sadece konuşurken yürümek güzel oluyor.”
“O zaman anlamı ne?” diye sordun. “Tekrar doğduğumda sadece boş bir levha olacağım öyle değil mi? Bir bebek. Yani bütün tecrübelerimin ve bu hayatta yaptığım hiçbir şeyin önemi kalmayacak.”
“O kadar da değil!” dedim. “Geçmiş hayatlarındaki tecrübe ve bilgilerin tamamen içinde. Sadece şu an onları hatırlamıyorsun.”
Durdum ve seni omzundan tuttum. “Ruhun hayal edebileceğinden çok daha muhteşem, güzel ve büyük. Bir insan zihni yalnızca ufak bir parça sen içerir. Sanki elini sıcaklığını ölçmek için soktuğun bir bardak su gibi. Küçük bir parçanı bir kaba koyuyorsun ve eğer açabilirsen tüm tecrübelerini kazanıyorsun.”
“Son 48 yıldır bir insanın içindeydin, yani daha uçsuz bilincini tam olarak keşfedemedin. Eğer burada çok fazla takılırsak, her şeyi hatırlamaya başlarsın. Tabi bunu her yaşamın arasında yapmanın bir anlamı yok.”
“Daha önce kaç kez reenkarne oldum?”
“Çok kez… Çok çok kez…” dedim. “Şimdi M.S. 540 civarında Çinli bir köylü kız olacaksın.”
“Bekle, ne?” diye kekeledin. “Beni zamanda geriye mi gönderiyorsun?”
“Sanırım teknik olarak evet. Bildiğin zaman yalnızca sizin evreninizde var. Benim geldiğim yerde işler biraz daha farklı.”
“Sen nereden geldin?” dedin.
“Ah, tabi” açıkladım. “Ben bir yerden geldim. Başka bir yerden. Ve orada benim gibi başkaları da var. Orada neler olduğunu merak ettiğini biliyorum. Ama dürüstçe söylemek gerekirse bunu anlayacağını sanmıyorum.”
“Hmm.” dedin ve biraz duraksadın. “Ama bekle. Eğer zamanda başka başka yerlere reenkarne olursam o zaman kendimle karşılaşabilirim.”
“Tabi. Her zaman olur. Ama her iki hayat da sadece kendi ömürlerini fark edebilirler. Ne olduğunu anlamazsın.”
“O zaman bütün bunların anlamı ne?”
“Cidden?” diye sordum. “Cidden mi? Bana hayatın anlamını mı soruyorsun? Bu biraz klişe değil mi sence de?”
“Elbette anlaşılabilir bir soru,” diye inat ettin.
Gözlerine baktım. “Hayatın anlamı ve bütün bu evreni yaratmam senin olgulaşman içindi.”
“İnsanoğlunu mu kastediyorsun? Olgunlaşmamızı mı istedin?”
“Hayır, sadece sen. Bütün bu evreni sadece senin için yaptım. Her yaşamda daha da bilgili, olgun ve büyük bir zeka haline geliyorsun.”
“Sadece ben mi? Peki ya diğer herkes?”
“Başka kimse yok,” dedim. “Bu evrende sadece sen ve ben varız.”
Bana boş boş bakmaya başladın. “Ama dünyadaki bütün o insanlar…”
“Hepsi sensin. Senin farklı vücut bulmuş hallerin.”
“Bekle. Ben herkes miyim!?”
“Şimdi anlıyorsun,” dedim ve sırtına tebrik eder gibi vurdum.
“Yaşamış her insan ben miydim?”
“Ya da yaşamış her şey, evet.”
“Ben Abraham Lincoln müyüm?”
“Ve John Wilkes Booth’sun da,” diye ekledim.
“Hitler ben miyim?” dedin dehşetle.
“Ve onun öldürdüğü milyonlar da sensin.”
“Ben İsa mıyım?”
“Ve onu takip eden herkes.”
Sessizliğe gömüldün.
“Ne zaman birini öldürsen” dedim, “kendini öldürüyordun. Yaptığın her iyiliği kendine yapıyordun. Herhangi bir insan tarafından tadımlanmış her iyilik ya da kötülük, senin tarafından tadımlanmıştı.”
Uzun bir süre düşündün.
“Neden?” diye sordun. “Neden bütün bunları yaptın?”
“Çünkü bir gün, tıpkı benim gibi olacaksın. Çünkü bu sensin. Benim türümdensin. Sen benim çocuğumsun.”
“Vay,” dedin inanmayarak. “Yani bir tanrı mıyım?”
“Hayır, henüz değil. Daha bir ceninsin. Hala büyüyorsun. Tüm zamanlar boyunca varolan tüm insan hayatlarını yaşadığında doğmak için yeteri kadar büyümüş olacaksın.”
“Yani tüm evren” dedin, “sadece…”
“Bir yumurta,” diye cevapladım. “Şimdi diğer hayatına geçmenin zamanı.”
Ve seni yolcu ettim.
Andy Weir
Tumblr media
1 note · View note
onlineedirne · 5 years
Photo
Tumblr media
EVLİLİK ÖNCESİ Evlilik aşk ile başlayabilir ama aşk ile sürmez. Aşk bizi uçurur, göklerde gezdirir, hayallerin peşinden sürükler. Aşk ne kadar güzel ve vazgeçilmez bir duygu da olsa gerçeklerden uzaklaştırır.Bu nedenle, evlilik sadece bizi kör eden aşka dayanıyorsa, gerçeklerle yüzyüze geldiğimizde evliliğimiz büyük sarsıntılar geçirecektir. Amacımız genelde karşımızdakini tanımaktır. Oysa ben kendimi tanıyor muyum? Kendimi tanımadan karşımdakini tanımak mümkün mü? Mümkün olsa bile sadece onu tanımanın bir önemi olur mu? Bu durumda öncelik “Ben kimim, nasıl biriyim? Bu evlilikten ne bekliyorum? Nasıl bir aile istiyorum? Ben bu evliliği gerçekten istiyor muyum? “ gibi soruların yanıtlanmasındadır. Eşler her ne kadar aileleriyle evlenmiyorsalar da, her iki tarafın aile yapısı, yaşam biçimi, aralarındaki sosyal ilişkilerin yapısı, eğitim ve kültürel özellikleri, ekonomik durumu ve parayı kullanış biçimleri yeni aileye de önemli ölçüde yansıyacaktır. Bu nedenle eşlerin kendi ve birbirlerinin ailelerini tanımaları da kararlarında önemli bir etken olabilecektir. Aşk gibi duyguların çok yoğun olduğu dönemlerde, gerçekler olumsuz ise bunların farkına varmak zordur. Bazan türlü gerekçelerle onları yok sayarız. Ancak birlikte yaşamak bizi gerçeklerle buluşturacaktır. O zaman hayallerimiz ile elimizdekilerin birbirinden ne kadar farklı olduğunu anlama zamanı da gelmiştir artık. Gerçekçi olabilmek hayal kırıklıklarını engelleyebilecek tek yoldur. Evliliğin sağlam temellerinin olması için önce eşlerin kendilerini, ailelerini tanımaları ve aralarındaki ilişkilerin yapısını bilmeleri çok önemlidir. Kuracakları ailede nasıl bir ilişki, nasıl bir değerler sistemi, nasıl bir gelecek kurmayı tasarladıklarını bilmeleri ve bu konuların her birinde aralarındaki uyum ve uyumsuzluk durumlarını değerlendirmeleri yerinde olacaktır. Bu konularda önemli ölçüde uyumu yakalamak, çatışmalarımızı azaltacak; bu çabalarımız da sağlıklı bir aile, sağlıklı bir toplum, mutlu bireylerin yaşadığı bir ülke ve aydınlık yarınlar anlamına gelecektir. @edirnepsikolog #evlilik #gelin #damat #ask #psikoloji #terapi #edirnepsikolog #edirnede #edirnee #edirneli ( #sosyalmedy https://www.instagram.com/p/BuN_9lrhVkm/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=1dawaq0gnuud5
1 note · View note